Ekşi Duyuru

teho restoran, italyan yemekleri yapıyor.

@depresif güzel mi peki biliyorum italyan yemekleri yaptıklarını, ya da farklı bir önerin var mı?

sensus şarap evi de var gördüğüm kadarıyla benzer.

Sempre, yemeklerı guzeldı, calısanlar nazıktı, gıtmeyelı epey oluyor ancak. cuma ctesı muzık oldugu soylendı, onun dısında sakin bır atmosfer sunuyor.

kesinlikle paraya kiyip egitim al. 1-2 gune kavrarsin olayin temelini. turkiye'deki fiyatlari bilmiyorum maalesef.

Eğitim alarak başlarsan çok güzel tatil olur ve çok eğlenirsin. 2 gün, günlük 2 saat eğitim, günlük 2 saat pratik falan yaparsın eğitimden sonra.
Eğer eğitimsiz başlarsan inanılmaz yorulursun, keyif alamazsın, tatilin rezil olur.
Kayak kiraları geçtiğimiz senelerde günlük 150 civarıydı diye hatırlıyorum.
Eğitim ücretini bilmiyorum.
Kayak ve snowboard kiralama ve ders ücretleri dağdan dağa baya değişiyor bu arada.

Dağ otellerinde kayak odası falan oluyor oradan kiralıyorsun ve eğitimi ayarlıyorsun.
Eğer şehirde kalıp günübirlik dağa çıkarsan yine oradaki otelletde günübirlikçi odaları oluyor. Oralardan hallediyorsun işlerini.

Ben de aynı ikilemdeyim eğitimin saati 500 lira diyorlar , doğru mudur acaba ?

Ben kış tatiline ilk gittiğimde hiç bilmiyordum kaymayı. 1 gün ayırıp deneye deneye öğrendim snowboardı. Popon morarıyo biraz denerken. Eğitim almanı tavsiye ederim. Bi kere alsan kaparsın

(bkz: kartepe kayak merkezi/@roket adam)

Kişiye özel kuru çiçek düzenlemesi alabilirsinz. www.instagram.com

Bence hoşunuza giden herhangi bir klavye olabilir ama trackpad'in rahatlığı hiçbir şeyde bulunmuyor. Paraya kıyıp magic trackpad almak lazım.

Ben zamanında magic mouse almıştım ama hoşuma gitmedi, arkadaşa verdim. sağ tık yaparken sol parmağını kaldırman gerekiyor falan, zor geldi. bi de çok ince olduğu için ele oturmuyor. normal mouse takınca da scroll olayı magic mouse ya da trackpad gibi olmuyor. o yüzden Photoshop falan kullanmadığım sürece trackpad kullanıyorum.

Mouse olarak bluetooth mouse olması önemli. Boşuna dongle ile uğraşma bir de. Klavye o kadar önemli değil. Bende logitech'in en ucuz klavyesi var. İş görüyor. cmd yerine Win tuşu var zaten.

ben apple mouse aldım, kullanamadım, magic trackpad çok daha pratik.

himmet dayı'nın dediği gibi magic mouse beni de açmadı çok güzel özellikleri var da ergonomisi olacak gibi değil ben de track pad2 + düz basit mouse öneriyor ve kullanıyorum.

klavye de 180 dolar çok fazla demişsiniz verdiğiniz linkteki ürün sanırım 1200-1700 lira arası tr'de?

Logitech'in daha basit mac uyumlu klavyeleri var.

Magic keyboard + magic trackpad kullanıyorum, başka hiç bir şeye değişmem. Apple'ın mouse'u inanılmaz ergonomi düşmanı ama trackpad'i de bir o kadar güzel. Bu parayı vermene gerçekten değer yani.

Trackpad şart zaten, klavye için şart diyemem ama laptopun klavyesine çok benzediği için laptop - masaüstü klavye geçişinde rahatsız etmiyor.

Mx keys + mx master 3

mx keys de hiçbir yerde stokta yokmuş bu arada siz nerden aldınız ya :/

@eksisozlukyazari

işim gereği yeri geliyor 4-5 ekran kullanıyorum, ekran geçişleri için kolaylık sağlıyor mu mx master 3?

mx keyse sahip olan birinde deneyimledim, ben de almak için bekliyorum. mx master ise çoklu ekranda kullanıma uygun flow diye bir özellik ile geliyor. bir bakın derim.

@eksisozlukokuryazari

flow'u incelemiştim harika bir özellik ama bu özellik sadece farklı bilgisayarlar arasında çalışıyor gibi geldi, youtube'dan filan da inceledim ama aynı mac'te ekranlar arası geçişte nasıl bir kolaylık sağlıyor emin olamadım.

o kadar gelişmiş, configure edilebilir bir mouse'un mac için bu desteği de vardı mutlaka ama ben göremedim :)

zaten aynı mac'i çoklu ekranda kullanıyorsanız, herhangi bir ek özelliğe ihtiyaç duymadan kullanabilirsiniz diye düşünyüoyrum

Deponia serisi var mükemmel.

J.U.L.I.A. Among The Stars hoşuma gitmişti, ekipte Türkler de var sanırım yapanlarda.

Pillars of the Earth bitiremedim o sıralar çokkkk adventure oynuyordum ama en iyilerinden diyorlar.

Chains of Satinav & Memoria güzel oyunlar, fantasy settingde hikayeleri güzel.

Oxenfree point & click'ten çok adventure ama bu listeye dahil edilebilir sanırım, o kadar iyi ki bu sene dizisi yapılıyor :)

Red Strings Club da çok beğendiğim bir oyun.

The Swapper daha çok puzzle/platformer ama listenizde Deadlight olduğu için bunu da ekliyorum. MÜKEMMEL BİR HİKAYESİ VAR.

Dead Synchronicity: Tomorrow Comes Today ilginç bir temaya sahip. Saf bir point & click adventure oyunu onu da öneririm.



Ek olarak klasik bir sürü oyun var. LucasArts, DoubleFine, Daedalic bunların oyunları listelerine bakıp seçebilirsiniz. Sayamayacak kadar güzel adventure oyunu var ve çoğunu oynadım çok mutluyum

The Longest Journey serisini nasıl unuturum utandım resmen.

store.steampowered.com

Oyun tarihine adını yazdıran bir oyun ilk TLJ. Sonraki oyunları da çokkkk sevdim. Bir iki saçma puzzleları olsa da must-buy diyorum kesinlikle.

Monkey island 3 ve escape from monkey island.

What Remains of Edith Finch
Brothers - A Tale of Two Sons
GRIS
contrast
never alone
the stanley parable

hades

henüz oynamadım ama dear esther landmark edition ve suicide of rachel foster'ı aldım ben de benzer türde.

bizim ofis 12 mart'da kapandi sonra eylul'de %25 kapasite ile acildi kasim'da amac %50 kapasiteye gecmekti, %5 bile dolmadi (gonullu basvurular arasindan). 2021 mart'a %25 hedefi koydu yine ama bir yandan ofifse gitmeyi tamamen gonulluye gecirme plani var.

mart'a kadar bir aksiyon beklemeyin

kardeşimin çalıştığı şirket mayıs'ta evden çalışmaya dönmüştü, haziran gibi geri döndü ve hala 5 gün gidiyorlar. (taksi parasını karşılıyor ama, birlikte birkaç kişi)

bir arkadaşım da 2 haftada 1 tam hafta gidiyor. Aslında çalışanlar şu an bile çalışıyor.

En erken haziran temmuz bence

bizimkiler bıraktı bunun üzerine düşünmeyi çünkü yukarıda söylendiği gibi hiç uymadı yapılan planlar. şu anda kimse bir daha ofise dönmeyecekmiş gibi çalışıyor; artık ne zaman işler yoluna girerse o zaman döneriz.

ben 1.5 yıl bekliyorum. yani 2020 mart - 2021 ağustos

Bizde de en son haziran 2021 lafı geçti ama herhangi bir plan yok.

2021 Eylül'ü bulacak gibi görünüyor.

Bizde tarih konuşulmuyor. Herkes aktif olarak aşı olabildiğinde tarih belirleyeceğiz dediler.

Hayır yapmıyordum yine yapmıyorum.
Yemeğe çok acil bir durum yoksa çıkardım şimdi yemeği ekran başında yemek zorunda kalıyorum.
Mesai saatleri esnedi diyebiliriz iyi taraflar da var kötü tarafları da. En azından mesai sonrası eve gitme çilesi bitti diye avunuyorum.
Evet yoksa kafayı yerim.

1- yapmıyordum, artık arada yapıyorum

2- öğlen dışarı çıkardım. Artık kahvaltı ve öğleni birleştiriyorum genelde. Olmazsa atıştırmalıklarla geçiştiriyorum

3- Önemi var hala. Ama sabahları daha geç başlıyorum artık, 10 gibi mesaimi başlatıyorum (9 normalde)

4- takılıyorum

1- zaten kahvaltı ediyordum simit peynir, şimdi güzel sofra kuruyorum
2- öğle yemeği yemiyorum, arada çok acıkırsam ufak bi tost yapıyorum
3- işimin mesaisi hep değişkendi, hala değişken. ama trafik, yol derdim olmadığı için yürüyüş, spor vs yapacak çok vakit kalıyor.
4- tabii ki takılıyorum. insan makina değil ki kesintisiz sürekli üretken olmak imkansız.

1-Aynı. İşte de kahvaltı yapıyorduk, değişmedi.
2-Aynı. Öğle arası vaktinde işi bırakıyorum başka şeylerle uğraşıyorum. Yemek yemiyorum.
3-Kalmadı. Genellikle hep pc başındayım. Akşam da çalışıyorum, gece de, sabaha karşı da.
4-Evet. Hatta takip ediliyorsa sıctık. İş yerinin VPN'i falan açık çünkü. Neyse şimdiye kadar bir şey olmadıysa devam :)

1- yapmıyordum yine yapmıyorum
2- ofiste çalışırken yemek ve kahveye 1,5 saatmiz gidiyordu. evdeyken aynı şekilde yapmıyorum bilgisayar başında geçiştiriyorum
3- öncedne bilgisayarı ofiste bırakabiliyordum. şimdi tatsız şekilde esnedi
4- çokça. ama işte de yapardım youtube olmasa da. şimdi de video vs izlemiyorum ama arada başka sitelere bakıyorum

1- kahvaltı yapardım artık yapmıyorum
2- evet, skype da kendimi away e alıyorum bir saat boyunca asla telefon mail açmam. Toplantı falan koyuyorlar öğle arasına, yemek saatim diyip kaçıyorum valla.
3- 5ten sonra kimseye cevap vermiyorum. Ben zaten tek başıma çalışıyorum. Bana şunu yap bunu yap diye pek iş vermiyorlar her şeyimi kendim ayarlıyorum. Her zaman mesai yaparım ama kimseye cevap vermem. Bir kaç kişi haftasonu akşam 10da arıyordu, biraz sert bir şekilde uyardım bir daha aramadılar. Bunun tek istisnası yurtdışından gelen işler. Yurtdışında bir toplantı oluyor bana göre gece 2, e katılıyorum mecburen.
4- genelde takılmam, dikkatim dağılıyor elimdeki işi hemen bitirmezsem fenalık geçiriyorum çünkü sırada çok şey var.

1-önceden kahvaltım 2 adet poğaçaydı şimdi şahane anne kahvaltısı
2-şirkette 12-1 arası yemek saatiydi mutlaka yemeğe çıkardım, şimdi kahvaltı öğle yemeği birleşti gibi. 9-12 arası herhangi bir zamanda kahvaltı yapıyorum.
3-mesai önemli evet, ama duruma göre esneyebiliyor, çok yoğun olduğum zamanlar sabah 8:00-gece 24:00 çalıştığım da oldu, ama önemli bir iş/toplantı yoksa bazen 10:00 gibi uyandığım, akşam 16:00 gibi bilgisayarı kapattığım oluyor. normalde mesai 9:00-18:00
4-İş yoğunluğuna bağlı olarak nefes almadan çalıştığım, tuvalete bile gidemeden aralıksız 5 saat toplantı yaptığım oluyor. Bazen de hiç iş olmuyor sabahtan akşama kadar netflixte dizi seyrediyorum

1- yapmazdım, artık yapıyorum.
2- öğle yemeği vardı, artık yok.
3- kaldı, daha az çalışıyorum genel olarak.
4- evet. ofiste de yapardım gerçi.

1- evet degisti. ofiste en son sadece oglen yemegi yiyordum, evde de aksam yemegi. simdi evde gec kahvalti, sonra aksam yemegi. cok da degismemis aslinda. :)
2- bilgisayar basinda kahvalti ediyorum su an mesela. eksi sozluk, duyuru, twitter falan.
3- 8:30 - 17:30 genelde, biraz esneyebiliyor hem lehime hem aleyhime.
4- cok yogun olmadikca uzun uzun takiliyorum. yogunken cok az miktarda yine bakiyorum.

Ofiste öğünler arasında atıştırıyorum. Evdeysem akşam yemeğini 17.00 gibi yediğim için aralarda bir şey yemiyorum.
Öğün atlamıyorum iki durumda da.
Mesai saatim aynı. Evdeysem arada kestiriyorum, dizi izliyorum. Evet, keyfim yerinde.

Adguard ve Ghostery ikilisiyle sıfır reklam.

valla telekomdan memnunum. her sene daha da ucuzluyor tarifem. çift taahhütüm var aynı hatta. ekstra ucuz.

Türk telekomdan, eğer kavga edebiliyorsan (pazarlık anlamında) uygun fiyatlar alabilirsin.

umarım sıcak hava tutmamışsındır. bence 1 gün pirinçte beklet. ama alabiliyosan yedek al ondan sonra beklet.

sıvı sensörü de neymiş?

@jelly

support.apple.com

sıcak tuttum ama çok tutmadım 1-2 dk uzaktan

Topikle saç boyasıyla vs destekliyorlar, bununla birlikte sigara kullanan-kullanmayan spor yapan-yapmayan işlem sonrası prosedürlere uyan-uymayan kişilerde de aynı işlem farklı sonuçlar verebilir. Yoksa teknoloji aynı teknoloji.

O teknoloji çok ilerlemiş ya. 10 sene önceki gibi değil.

Bir arkadaşım ektirdi en son. Kalemle ektirdim gibi bir şey söyledi. İnanılmaz iyi olmuş ve doğal olmuş. Hiç şişme falan yapmamış. Eskiden saç ektirdiginde 10 gün kafan davul gibi gezerdin. Onunla da alakalı biraz.

Bence olay ekim yapan personelin kalitesine ve ne kadar istekli olduğuna bağlı.

Bir an için " duyuruyu ben mi açtım? " diye düşündüm, az önce linkteki videoyu izlemeye başladığımda aynı şeyi düşündüm:)

Saç ekiminin zirvesi diyebilirim. Koray Erdoğan. Sadece Türkiye' de değil, dünyada diyebilirim.
Yani Mehmet Demirkol ona mı gitti bilmiyorum ama Koray Erdoğan' ın işleri gerçekten çok iyi.
Saç ektirmeyk için o kadar parayı gözden çıkarırsam keisnlikle gideceğim doktor kendisi. Ama heralde hayatımın sonuna kadar gözden çıkarmayacağım :)

Zamanında zalman'ın en pahalı ürününü almıştım, pahalı geldiği için sonradan coolermaster'ın aldım, bir fark göremedim, ikisi de işini gayet iyi yapıyor. Coolermaster al geç derim.

www.vatanbilgisayar.com

Bence markanın çok önemi yok. Bilgisayarcıdan ucuz bir tane almıştım. Şimdi baktım zp heatsink markası. 1 yıl idare etti beni. Tabi fanı da değiştirmiştim. Arkadaşın dediği gibi coolermaster vb işini görür.

Bayadır master gel pro kullanıyorum çok memnunum. Overclockla oyunla falan işim yok ama altı ayda bir stok fanın altını fıtı fıtı yaparım o kadar yani.

Bisi olmaz, kullanabilirsin.
Ama poşe pişirme icin streç kullanırsan sudaki tüm aromadan mahrum kalırsın.

1 - 2 tane mündar esersin ama streçsiz de kolaylıkla yapabilirsin...

streçsiz de yaparsın, birazcık elini kirlet ;)

tam böyle şekli düzgün olsun diye streç sormuştum aslında yoksa çok iyi yaparım :D

Bunu yıkamak beni üzerdi:/

Aciklamaya iki kete sizdirmayla ilgili bilgi yazmislar, yorumlarda da cok kolay sizdirabildigi bilgisi var ben olsam bu parayi vermezdim buna.

Git normal bir termos al, evden çıkarken evde fp’de kahveni yap termosa aktar. Bu tip şeylerle uğraşmaz

doyuruculuğu ve lezzeti geçtim, bulgurla yapılan ve çiğ köfteden başka her şeye benzeyen çiğ köfte zincirlerinden çok daha mantıklı.
en azından adında da, içinde de mercimek var.

Şu anda siz söyleyince düşündüm bence de çok mantıklı; çiğ köfte yerine mercimek köftesini tercih ederim de sevmeyeni de çok var. Bir de içindeki yeşillikler yüzünden muhafaza etmek güç olabilir. Gerçi ona da bir çözüm bulunur.

Bence de ya keşke olsa

Mercimek koftesi cidden underrated.

Yurtdisinda yasadigim icin pek disarida bulma imkanim yok,arada canim cekince kendim yapiyorum. Ancak ev yemekleri yapan tek tuk restoranlar haricinde Turkiye'de de cok bulunmuyor disarida.

Yalniz cig koftenin hakkini yemeyelim, onun yeri ayri.

doyurucu olabilir ama zevk - renk meselesi olduğu kadar sağlıksal açıdan zorladığı durumlar da var. Ben asla yiyemem mesela, direkt bağırsaklarıma dokunur. Önünden bile geçmem bir yerde yapılmışsa.

mercimek köftesi çabuk bozulur, öteki çiüköfteler gibi 15 gün durmaz dolapta.

Mantıklı ama @ hem şişko hem deli' nin dediği gibi çabuk bozulur. Biz mercimek köftesi yaptığımızda 2.gün tadı değişmeye başlıyor. O yüzden hızlı satmak lazım.

Mantıklı fikir. Bozulması falan sorun değil, günlük üretir ve satarsınız.

Ama bilginiz olsun zincir şeklinde olmasa da mezecilerin çoğu bunu satıyor. Sizin düşündüğünüz form sanırım.ekmek/marul arasında çiğ köfte gibi satmak.

@kurgusalkarakter

macbook için kullanıyorum gözlük bezi diye belirtmemin nedeni oydu aslında, normal bezle silersem leke kalıyor. teşekkürler cevap için.

kaybetmez.

son aldıklarımda gelmedi

bana da uzun zamandır gelmiyor.

Yapiliyor. Soyle soyliim youtube'da bir youtuber bira iciyorsa ve markasini sen anlayabiliyorsan(vlog falan degil tabii metinli videolar ozellikle ama vlog da olabilir) yuzde 99 reklamdir. Icki reklami yasak oldugu icin asiri inceden boyle reklam yapabiliyorlar anca

Hatırladığım;

kabuğuyla beraber bir iki gün suda bekletilir, sonra dikkatlice kabuk çatlatılır (komple soyulmaz), sonra sivri kısımları aşağı gelecek şekilde dik olarak toprağa ekilir ve sürekli nemli tutulur.

Ekildikten sonra bile tohumlar fazla sulanırsa boğulur, oksijen alamazlar, siz bir de kapalı poşete koymuşsunuz. Çürümemesi çok zor zaten, nereden öğrendiniz bu yöntemi?

bence çimlendirme. direkt toprağa at ve nemli tut toprağı.

@john youtube'da benzer çekirdekli meyveler için öyle yapmışlar hep ben de öyle yapayım dedim.

bir de dediğiniz gibi deneyeyim o zaman.

Eğer çekirdek çimlenir de fidan büyürse, onu aşılaman lazım biliyorsun değil mi? Verimli bir meyve verimi olmaz yoksa, ata tohumu mahsülü bir kayısı ağacı değilse hibrit ticari ağaçtır, çekirdeğinden meyve veren ağaç zor olur.

yok derdim meyve değil zaten, biliyorum meyve vermeyeceğini.

sorun olur. Bonsai Toprağı adı ile satılan toprak almanız/bulmanız gerekli.

flyordie. Arayuzu muhtesem. Dikkat bagimlilik yapabilir

www.amazon.com

şundan var bende. kuvvet uyguluyor evet, yalnız bir şekilde omuz ekseninde dönüyor, yani bu arkadaki kısmı yukarı kayıyor. o kaymadıkça iyi oluyor bana. arada düzeltmek zorunda kalıyorum.

@ron dennis

peki ne kadar uzun zamandır kullanıyorsun, bir süre sonra artık kullanmadan da düzgün durmayı öğreniyor mu vücut?

kullanmadım ama bu tarz ürünlerin mantığında temel bir problem görüyorum ben. yaşam tarzı nedeniyle hepimizin sırt kasları göğüs kaslarına göre zayıf kalıyor ve bu da zamanla omuzların ileri çıkmasına neden oluyor. bu ürün de omuzlarını geriye çekeceği için vücudun karşı koyarken göğüs kaslarını gerecek, sonuçta yine göğüs bölgesi çalışmış olacak ve bu da sorunu daha da ilerletecek. çok büyük bir ihtimalle senin ihtiyacın olan asıl şey sırt kaslarını güçlendirmek.

bunun yerine yoga yapanların kullandıklarından ucuz bir direnç bandı al, internette "resistance band exercises, rounded shoulders" diye arayıp sırt kaslarını güçlendirmeye bak. En kalıcısı bu olur.

aslında şöyle bir soru sormak lazım, kalıcı olarak posture sorununu düzeltebilen var mıdır?

Pilates. Gerçekten.

kapanan go mu peki? telefon atıyorum pil koruma modunda olup ekranın kapanması ile bluetooth u kapatıyor olabilir mi? başka telefonla veya telefonu başka bir bluetooth aletle denedin mi?

@unabomber

yok eğer telefonla bağlantı kopmuş olsa go çalışmaya devam eder, baya bildiğin kapanma sesi geliyor ardından kapanıyor.

Pili ölmüş olabilir mi acaba?

Pil olmus olabilir, voltaji stabil veremez o zaman. Bazen birden duser, cihaz kapanir sonra actiginizda acilir, voltaj birden dustugu icinde kirmizi isik vermeyebilir. Bu bir varsayim tabiki

o arada binbir türlü ihale yapılıyor. corona hükümetin işine geldi. kimsenin ülkenin finansal gündemiyle alakası kalmadı. siyasi de öyle. herkes corona muhabbetine takıldı. zaten pimpirikli milletiz. duyuruda da göreceğin gibi insanlar psikopat derecede bilinçsiz. bu paraların nereye gittiğini, bundan öncekilerin de nereye gittiğini sormadığımız gibi sormayacağız. dolayısıyla bu işler de keriz silkeleme. zekatını ramazana saklayanlara da çağrı yaptı reyiz. şimdiden yapın diyor zekatı bu yardım şeyine :))) yani yine cepler dolacak ^^

"Şeysi" değil milli dayanışma kampanyası o. 100 milyar TL'lik ekonomik paket reel sektöre yönelik destekleri içeriyor Milli dayanışma kampanyası ise sosyal yardımları kapsıyor. 1 milyar TL veya 5 milyar TL meblağın ne önemi var adı üstünde kampanya gönüllü toplanan para. Böyle bir zamanda gündemde kampanya olmayacakta ne olacak?

bu kampanya yardım vs. amaclı değil, asıl amac hükümetin tabanını ve çevresini konsolide etmeye çalışması ve acizliğini gizleme çalışmaktır.

giden uçuşlara bakıyorsunuz. yabancı vatandaşların gidişi devam ediyor olabilir.

Gidişler var ama dönüş yok yani uçaklar boş dönüyor ,sabiha gökçen için söylüyorum.

Ben isten okudum iyiydi. Seti var bende.

IK'yi outsource ediyorlar, proje bazına para alırlar maaşınıza dokunmazlar.

gerilla headhunter'larda tüm bu işleyiş değişmekle birlikte geleneksel yöntemlerde yıllık brüt maaş üzerinden yüzdelik pay alınır; bu pay da adayın kalitesine ve piyasada bulunma zorluğuna göre artar. %10-15'ten başlar, 30'lara kadar çıkabilir. bazı standart ve düzenli işe alımı olan pozisyonlarda fiks tutar belirlenir ve bulunan her aday için belirli bir tutar fatura edilir. bu tutar aday başına 3-5 bin olur genelde.

@lcha, @Bruce

yani beni firma ile görüşüyorum, maaş konusunda anlaşıyorum. hunter ile firma kendi arasında anlaşıyor, benim hunter ile herhangi bir bağım kalmıyor. yanlış anlamadım değil mi?

gerilla headhunter değilse evet. linked'in sağdan soldan cv kovalayıp senden para koparmaya çalışanlar olabiliyor ama güvenmemek gerek bunlara.

acikacik.org

Nesin Vakfı, Hrant Dink Vakfı ve Ali İsmail Korkmaz Vakfı haricinde hiçbirisine zerre güvenmiyorum. Bu üçü dışında hiçbir yere bağış yapmam. Kitap alacaksam ya ofislerine gidip alırım ya da kendi web sitelerinden satın alırım (bazen kendilerine kalan pay farketmiyor, sormak lazım)

Aziz Nesin'in ta 50 sene önce nice şöhretli kallavi adam dururken çocukları kendine dert edinip bu işe girişmesine saygım sonsuzdur. Aziz Nesin'in de zamanında anlattığı bir sürü garip garip tipin para aşırmaya çalışma hikayesi var ama bildiğim kadarıyla hiçbirisi Kızılay-Ensar seviyesinde değil.

Diğer ikisi hakkında da olumsuz bir şey duymadım.

Çağdaş yaşamı destekleme derneği, Lösev, Akut, Nesin vakfı ve Alikev'e güveniyorum. Elimdeki belgelerden dolayı değil. Öyle hissettiğim için.

Darüşşafaka

bu ulkede hic bir vakif yokki siyasi, dini sapaga batmamis olsun. hicbirine guvenilmez. kendin bulup yardim et.

Ahbap Derneği var

Darüşşafaka cemiyeti

Darüssakafa, Lösev, Tema Vakfi, Ahbap.

galatasaray, 1+1 eşyalı, 3.000tl, faturalar vs dahil.

Çeliktepe, Hisarüstü, Beşiktaş, Gayrettepe

Bir ay öncesine dek Gayrettepe'de maksimum 10 yıllık binalardaki 1+1'ler 2500 lira civarındaydı. Gayrettepe yaşam için çok uygun. Sakin ve rahat. Öneririm eğer ev bulabilirseniz.

Metro durağına mesafeniz de yürüyerek 15-20 dakika olacaktır.

Fulya ortaklar caddesine bakabilirsin

peki 7-9 bin maaşı olan biri için 2.500 ev kirası + aidat filan da olacaktır sanırım normal mi dersiniz, bunun istanbul oranı nedir ortalama maaş/kira?

Gayrettepe'de 2600'e tek 1+1 görünüyor şu an. Diğerleri 4000'den başlayarak devam ediyor.

Beşiktaş ve Şişli dolaylarında zemininin sağlam olduğu söylenen semtleri işaretledim. www.sahibinden.com

Yerinizde olsam içime sinecek, mümkünse sahibinden ve en az masrafla kiralayabileceğim bir yer bulurdum. Kira + aidat dahil faturalarınızla 3500'ü geçmemeye çalışın bence.

EK: www.sahibinden.com

*Az kat, yeni bina, işinize yakın, zemin de iyi galiba.

Kariyer.net den başvuru yap. Arkadaşına da ulaşıp yardımcı olmasını iste ve aynı CV yi arkadaşın tamam derse ona da gönder.

Racon böyledir.

bence arkadaşına cv'ni ve ilgilendiğin iş pozisyonunu söyle. o içerden ik'ya ulaştıracaktır. kariyer.net'e gerek yok.

www.youtube.com piyanolar ? belki olabilir

yok o değilmiş, ben buldum.

gerçekten de benziyor.

norm ender'in çıktık yine yollarındaki girişmiş.

www.youtube.com

Ne güzel söz yazmış zamanında. Şimdilerde popüler olan saçma şarkısına hiç benzemiyor.

önce youtube community altyazını kontrol ediyor. en son kanal sahibine sunuluyor düzenlenmesi, onaylanması veya geri çevrilmesi için. o onaylanmadan yayımlanmıyor.

youtube community dediğin sen ben o şu bu mu yoksa kendi ekipleri mi var?

sen ben. bir sekme vardı mesela altyazı onayı isteyen youtube videolarını görüp editlemek için (ek: youtube studio). orada altyazıya müdahale eden herkes youtube community'yi oluşturuyor.

ek: şurada anlatmış arkadaş:

www.youtube.com

En başından beri olmasa da uzun zamandır düzenli olarak izliyorum. Aşk falan değil de düpedüz entrika dizisi. Herkes birbirinin kuyusunu kazmaya çalışıyor, eskiden düşman olanlar yeni bir düşman çıkınca birlik olup onu alt etmeye çalışıyor. Ama bunu çok güzel bir şekilde sunuyorlar. Oyuncu kadrosu da iyi ve son zamanların en kaliteli dizilerinden. Şöyle diyeyim uzun zamandır televizyon izlemeyen ben TV'de sadece bunu izliyorum

ben bu diziyi reklamlarından takip ediyordum. sonra sözlükte bu kadar olay olunca açığ izleyeyim dedim. 23 bölüm filan izledim. 23 bölümde bi bok olmuyor. sürekli a kişisi b kişisine bişey yapıyor sonra o b kişisi bu işin içinden sıyrılıyor, sonra tam tersi vs vs. bir de yan karakterlerin bayık aşkı var ve zerre ilgi çekici değil.

açıkçası başroldeki yıldız karakteri diziyi götürüyor. hem komik hem salak hem sinsi. her yol var kızda. bir de şevval samın kardeşi var caner, ne çok kötü ne çok iyi, geçekçi bi karakter ve esprileri komik. malefiz gibi geldi lanetledi filan diyor mesela aklıma gelmedi daha komik bir lafı. yani kötünün tam kötü olduğu, iyinin sıkıcı derecede iyi olduğu karakterler de var gerçek insanlar gibi karakterler de var. bu açıdan başarılı bence.

ama artık sıkmaya başladı beni. yeni bölümleri de az çok bildiğim için şu an 20li bölümlerden 50li bölümlere atlasam mı acaba diye düşünmüyor değilim.

evde izlendiği için arada denk geliyorum. hiçbir ayırt edici özelliğini göremedim, gayet sıkıcı boktan standart bir türk dizisi. oturup bir bölümü baştan aşağı izlemeye katiyen tahammül edemem.

Çok yeriliyor bu dizi. Ama ben izliyorum ve içinde silah, fiziksel şiddet, böğürme olmayan belki de tek TV dizisi.

Ben komik buluyorum bu diziyi.

yok fiber değil hipernet (vdsl2)

internetsiz ev kalmasın kampanyasıyla internet kullanıyorum. 30 lira internet 6 lira fiber modem kirası 36 liraydı. noolduysa birkaç aydır 35.75 geliyor. yani bende böyle bişey yok. tam tersine 25 kuruş eksik geliyor.

Aynı paketi 85 liraya kullanıyorum ben, 3 4 ay önce geçtim dalgalanma yok ilk aylardaki indirim sonrasında anlaştığımız fiyat geliyor.

Kablonet de her ay biraz artmış geliyor. Bı senede 7 TL kadar fark etti.

haklisin. boyle tipler yuzunden zamaninda rus dili ve edebiyati okumaktan korkmustum. 23 yasinda basladim, keske daha erken cesaret edebilseymisim diyorum.

rusca cok zor, bazi okullarda egitim kotu eyvallah ona itirazim yok da dort senede ogrenilmez, ise yaramaz vs. hepsi hikaye. biraz ilgi duyup uzerine dusen adam bizim okulda (devlet universitesi) hazirlikla birlikte bes senede catir catir rusca ogrenir, is bulur.

Bizim insanımız dil öğrenme işini inanılmaz abartıyor. Geçen yine ekşi'de bir ingilizce öğretmeni "ingilizce öğretmeniyiz diye altyazısız film izleyebilmemizi falan beklemiyosunuz heralde" gibi bir entry yazmıştı sjskss. Kendimi övmek için söylemiyorum herkesin yine Rusça gibi abarttığı Almanca'da 8 ay gibi bir sürede b2 sertifikası almıştım. Ben çok zeki olduğumdan değil, hevesle çalıştığımdan. Bunca 5-10 dil bilen adam uzaylı değil. Her şey bir emeğin karşışığında geliyor. Emek sarfedersen olur.

İlk rusyaya gittikten 14 ay sonra derdimi anlatabiliyordum çok rahat.

Eşim rus ve 10 seneyi geçti evde de işte de 10 küsür saat rusça konuşuyorum ama hala eksiklerim var. Bir de 3. Yaşında kızım türkçede alışsın diye Türkçe konuşmaya başladım evde.

10 seneyi geçti eşim hala alışveriş listesini el yazısı ile yazdığı zaman kızıyorum mesela.

Adamın hangi seviyede öğrenmeye çalıştığını biliyor muyuz. Günlük konuşmaları yapamıyorum falan dememiş. Kursa gidiyorum demiş.

Adam belki edebi çeviri yapacak seviyede öğrenmek istiyor, belki ticari sözleşme hazırlayacak/inceleyecek seviyede öğrenmek istiyor.

Anadilim Türkçe. Dil bilgim de iyidir. Önüme ticari sözleşme koysan %70ini anlamam anadilimde olmasına rağmen .

Hangi seviyede öğrenmek istediğini bilmeden böyle boş yorum yapmamak lazım. Ben sadece günlük muhabbet etsem bana yeter diye düşünüyorum 1 yılda istediğim seviyeye gelirim. Başkası nükleer santral projesinin şartnamesini Rusça yazmak ister 13 sene yetmeyebilir.

@levpontryagin haklısın tabii ama yazdığı önceki cümleyle birlikte değerlendiriyorum konuyu,

"mobil uygulamalar ve youtube aracılığıyla istediğin kadar disiplinli ve azimli bir çalışma rutini geliştir bir kaç ayda rusça olarak kitap okuyacak, belgesel ve film izleyip anlayacak dereceye gelmen mümkün değildir. iyi yiyorlar burada milleti."

dedikten sonra bunu eklemiş. haliyle iki kitap okuyayım, sokakta konuşayım diyen adamlara bakın ben 13 yıldır öğrenemedim, geçin bu işleri nah öğrenirsiniz demek gibi oluyor.

birkaç ay diyenler olmuş o kadar da değil filan dese tamam diyeceğim de "1 ayda öğrenirsin diyenlere karşı tez olarak 13 yıldır öğrenemedim" demek tam saçma.

13 yıldır öğrenemedim dememiş adam bence yazının herhangi bir yerinde.

“ imza: 2011 rus dili ve edebiyatı mezunu. şu an hala rusça kursuna giden bir insan.” diye ekleme yapmış sadece.

Hala öğreniyorum demiş.

@pontryagin, ben rusça kursuna da gittim rus dili ve edebiyatı bölümünde de okudum. nükleer santral projesinin şartnamesini okumayı bölümde öğrenmediysen kursta hiç öğrenmezsin. herhangi bir dil için bu kadar kapsamlı bir kurs olduğunu zannetmiyorum. rusça kursuna gidersin, çok iyi düzeyde rusça öğrenirsin, sonra oturup terminoloji çalışırsın. bunun için ayrı kursa gidilmez. dört sene bölümde okumuş, üstüne 9 sene daha geçirmiş bir adamın rusça kursuna gidiyor olması neresinden bakarsan bak çok tuhaf bir şey.

rusça çok zor, tonla istisnası var, her zaman hata yapıyorsun bunlara hiç itirazım yok ama ben bu "okulda öğrenilmiyor" kitlesinin kötü niyetli olduğunu düşünüyorum. rusçayı iyi bilmek, rusça iş yapabilmek için kusursuz olmana gerek yok. bizim bölümde rus arkadaşlar var, bazen bizim doğru söylediğimizi onlar yanlış söylüyor. dil cümle kurmaktan ibaret değil, bir sürü detayı var. virgül koyulacak yere virgül koymuyor mesela. bunlar tabii ki oluyor ama "rusça öğrenilmez" demek de saçmalık.

dediğim gibi her iki şeyi de tecrübe ettim ve dil-edebiyat bölümünde öğretilmeyen bir şeyin kursta öğretilmesine ihtimal vermiyorum. ha adam rusya'da yaşıyordur, yazarlık kursuna falan gidiyordur (gerçi o zaman rusça kursu demezdi) haklısın derim.

bunun gibi tipler yüzünden dil öğrencilerine "potansiyel işsiz" ya da "boş adam" gözüyle bakılıyor, sanki diğer bölümlerden mezun olan herkes süper işlere giriyormuş gibi... ben ergenliğimde bunun gibi arkadaşlara çok yazdım ekşi'den. hepsi moral bozdu, heves kırdı. sadece iyi ki bunları dinlemenin yanlış olduğunu fark edip rusça okumaya karar vermişim diyorum.

bu konuda hayli SALTY bir duyurucuyum, o yüzden müsaadenizle ben giydireceğim. 13 senede rusça öğrenemeyen adam rusça öğrenmek istemiyordur kardeşim, gerisi hikaye. dediğim gibi kusursuz olmak zorunda değilsin. rus bile hata yapıyor konuşurken. ama bölümü okuyup, üstüne 9 sene geçirip rusça konuşamıyorsan ya bize söylemediğin bi şey vardır ya da rusçadan nefret ediyorsundur. başka ihtimal göremiyorum.

dil zor tamam da almancanın 1-2 tık ötesi işte, sadece oturtması fazla zaman alıyor. bence arapça, çince, japonca gibi diller rusçaya kıyasla çok çok daha zor. hint-avrupa dillerinden birini iyi seviyede bilen birisi kendi kendine çalışsa bile 4-5 sene içinde akıcı rusça konuşur. hadi akıcı konuşamasın, rahat anlar ve iyi yazar; akıcı konuşması da 1-2 sene daha alsın... zorsa böyle zor. 10-12 senede öğrenilmeyecek kadar değil.

bir sürü türk rusça hocam oldu, bir sürü rusça bilen türk gördüm. 6-7 yıllık geçmişi olanlar dahi akıcı konuşabiliyordu. hemen hiçbiri rusya'ya bile gitmemiş insanlardı. eee bunlar dahi mi şimdi?

Der meister dediklerinin %90ına katılmakla beraber katılmadığım bir iki nokta var. Sadece şunu vurgulamak istiyorum.

adam Rusça öğrenemedim diye bir şey dememiş. Ya da ben öyle bir şey anlamadım yazdıklarından en azından. 2011de mezun oldum hala Rusça kursuna gidiyorum demiş. Belki adam 2011den sonra hiç kullanmadı, pazarda tezgah açmıştı, 7 yıl sonra dur lan Rusça ile ilgili iş yapayım dedi pratik ihtiyacı Vardı yeniden kursa başladı.


Bir de o nükleer santral şartnamesi örneğini kendim için kolaya kaçıp verdim. Onun yerine uluslararası ticaret, hukuk vs. Ne istersen koy. Ben inşaat lisans, yüksek lisans, doktorası yaptım. Bana nükleer santral şartnamesi hazırla desen ölü taklidi yaparım. Hazır şartname getir bunu analiz et desen yapamam. O şartnameyi kendi anadilimde hazırlayamam. Sırf teknik terimler için konuşmuyorum. Teknik terimler evrensel. Bir şekilde bulur yazarım. Ama o şartnamede yanlış kuracağım bir cümle şirkete bambaşka sorumluluklar yükleyebilir. Burada hukuk, inşaat bilginin yanında dilin de düzgün kullanımı önemli. Sırf bunun için kurslara gidiyor insanlar.

Yuh 13 yildir ogrenemiyorsan kafan basmiyordur, dil zor falan degildir.
Aynen katiliyorum. 13 yilda bir dili ogrenememek icin ya ogrenemyi istememek lazim ya da gerizekali olmak.
Adamin ne seviyede oldugunu bilmiyorum da hala kursa gitmeye gerek duyacak seviyedeysen sende bir sikinti vardir. Hicbir dil kursu seni bulbul gibi sakitmaz, bir yerden sonrasini sen kazanirsin dilin, kurs bir yere kadardır. 13 yilda hala kurs seviyesindeysen sende sorun vardir.

insanimiz kulturel olarak asiri ice donuk oldugu icin dil ogrenmeye direncli. dilini ogrendigin toplumun kulturunu benimsemeden, ona ozenmeden dil dogru duzgun ogrenilmez ama bizim ortalama insanimiz diger kulturlere ocu gibi bakiyor.

hal boyleyken de gercekten dil ogrenme tecrubesi olan orani cok az oldugu icin "cince ogrenin" "korece ogrenin" diye sacma tavsiyeler goruyoruz orada burada.

Bilemedim. Dil kursu, ama tam olarak ne? Diksiyon kursu ya da yeniden seviyeyi "tazelemek" icin c2 kursu olabilir?

Rus Dili ve Edebiyati mezunu biri, sanirim b2 ile c1 arasinda bir seviyede mezun oluyor.

Maalesef en iyi üniversitelerden mezun olsa bile, her dil mezunu cok iyi derecede dil bilmiyor. Almanca bolumu mezunlarinin konsolosluga yazdiklari dilekceleri ben duzelttim parayla, oradan biliyorum. Saniyorum Almanca daha kolay bir dil olarak goruluyor, Rusca ile karsilastirilinca. Ingiliz Dili ve Edebiyati mezunlarina ya da ogretmenlik mezunlarina bakin. Onlarin da durumu cok parlak degil?

Bir dilin ogrencisi olmayi kendine gorev bilmek, kendini surekli gelistirmek ayri. Sonucta ilerleyecek cok nokta var dil egitiminde. Ama hala kalkip b1, b2 kurslari aliyorsa, evet, bir ogrenme sorunu vardir. Ozensizce bolumu okumus ve kotu bir universiteden oylesine mezuniyet belgesi almis olmasi da mumkun.

Evet, podcast'leri zaten yayıncıların linklerinden derleyerek sunuyor. Diğer tüm podcast uygulamaları da o şekilde.

Ben "RSS Radio" kullanıyorum. Artısı tamamen ücretsiz ve listede olmayan ama yayıncı linki olan podcast'lerin yayın linklerini girerek abonelik yapabiliyorsun. Eksisi de, mesela bilgisayarına veya kendi bulut hesaplarına kaydettiğin podcast dosyalarını eklemek ve düzenlemek biraz zor ve yorucu.

Bugğn bakmıştım yeni ne gelmiş diye "Pocket Cast" diye bir uygulama var. İndirdim, güzel ve kullanışlı, ama bazı özellikleri için 6.5tl/ay abonelik istiyor.

Eğer tamamen ücretsiz olsun diyorsan RSS Radio işini fazlasıyla görür...

Kilo alıp vermeyle ilgili bugüne kadar pek çok saçma açıklama gördüm ama en saçması bu olabilir, uzun zamandır bana cringe yaşatan kimse olmamıştı biraz bu eksiğimi giderdi. Yani dediği gibi termodinamik var evet, termodinamiğe göre de 6000 kalorilik enerji içeren bir hap 0,1 gram dahi olsa 6000 kalorilik enerjisini korur, bu hapla 5 ay beslenirsen 5 ay sonunda obez olursun. Ayrıca bunun sürtünmesiz ortamla vs ne ilgisi var onu da çözemedim. Sürtünmesiz ortamda 6000 kalori alınca enerji yok mu oluyor, bu bi kere söylediği termodinamikle alakasız bir sonuç. Yani kalori kaloridir bunu 0,1 gramlık bir hapa da sığdırsan kaloridir o hapı sürtünmesiz uzay boşluğunda da alsan kaloridir ve sonucu değişmez.

Ayrıca bir noktayı atlamışım senin sorduğun onu da açıklamak isterim. Kalori bir enerji birimidir; ısı enerjisinin birimi, diğer ismi Joule'dür. Isı enerjisi ile bir cismin ağırlığı birbirine paralel olmak zorunda değildir, 0,1 gramlık bir "madde"yi yaktığında bundan teknik olarak 6000 kalorilik enerjinin açığa çıkması mümkündür bunu da sadece besinler olarak görmemek gerekir. Misal 1 gramlık uranyumdan milyonlarca kalorilik enerji açığa çıkabilir, bunu bu şekilde incelemek gerekir.

İkincisi, dediğim gibi, kalori ısı enerji birimidir; 1 elmanın 100 kalori olması, 1 elmanın yakıldığında 100 kalorilik ısı açığa çıkardığını, 100 kalorilik enerji taşıdığını gösterir. Bu enerji de elmanın içerdiği şeker gibi besin değerlerinde gelir. İnsan vücudunda kilo yapan şey tabii ki kalorinin kendisi değil o sadece bir ölçüm birimi, kaloriye neden olan şeker protein yağ gibi besin değerleridir, kalori dediğimiz şey bunların işlenirken ortaya çıkan enerjisini ölçer, biz de bu ölçümlere göre ne kadar yiyip ne kadar yemeyeceğimiz matematiğini yaparız sadece. Durum biraz karışık olmuş olabilir ama tam olarak bu.

makarna bozulmaz, böceklenmediyse sorun yoktur.

Siyah makarna benim bildiğim kadarıyla mürekkep balığının mürekkebi ile yapılıyor. Ağzı açık idiyse bilemem. Ama dene. Bozulduğunu sanmam. Bişi olmaZ makarnadan.

aynı tecrübeyi yaşayıp slink almadığıma pişman oldum. 30 lira için bilindik markadan şaşma hocam. benim hdd bozuldu böyle. aygıt tak çıkar tak çıkar yapmaya başladı kendi kendine. 1 tb hdd oldu çöp...

kardeşimin laptopunda 3-4 senedir markasız kullanıyoruz daha sıkıntı olmadı. s-link'in fazla bir olayı yok.

caddy markası mı? en ucuzunu alın ben hep n11 den en ucuzunu alıyorum. 5 bilgisayara taktım en az ve hepsi de tıkır tıkır maşallah.

zaten içinde devre yok bişi yok sadece adaptör o yüzden insan gibi takıldığı ve kullanıldığı taktirde bozulmaz.

10 lira civarına almıştım ne olmuş o fiyatlara yahu. en son geçen yaz 21 tl ye almışım.

Ben bu adapterlerden 5-6 tane farkli makinelerde kullandim. 1 tanesi turkiyeden alinma en ucuz urundu, digerleri aliexpress. Hicbirinde de sorun yasamadim. Hatta bir tanesinin kasasi kalin geldi, sadece icindeki devreyi cikarip kullanmistim.

en ucuzunu aldım ben de sıkıntı yaşamadım.

internet sitesi olarak bilmiyorum ama pozitif'ten bilgisayar aldık sorunsuz olarak. troy'un sahibi olan şirketti sanırım.

temettü amaçlı tuttuğum hisselerin %50 sini ay başında sattım.
spek hisselerim duruyor al sata devam.


nakitin
%20 altın
%50 dolar
%30 tl

%60 altın
%20 dolar-euro
%10 borsa var.

Borsada ciddi üretim yapan ama dolar bazında hatta tl bazında çok düşük hisseler var. Ancak ülkede ne olacağı belli olmadığı için orta ve uzun vade için borsa mantıklı olabilir. Garanticiyim diyorsanız kesinlikle portföy oranınız altın>dolar> borsa olmalı.

Ben ufak ufak uzun vade için bir kaç hisse alıp kenara atıyorum, bakalım ne olacak.

Facebook ve Tesla'da tüm param.

youglish.com

ben de tam cevaplıyordum, cevaplayamadım. :)

sql sorgusunu soran ben değilim ama cevap bana lazim hocam sen gönder

bu tarz sql, kod soruları bir süre sonra sahibi tarafından siliniyor gördüğüm kadarıyla. o yüzden ben cevap yazarsam bunun bilinciyle yazıyorum.

Ben de bu durumla ilgili bi duyuru açmıştım. Yazıyorsun boşa gidiyor, bazen sahibi görüyor bazen görmeden siliyor. Boku çıktı iyice sitenin. Chatroom mu burası?

ben cevap yazdıktan hemen sonra silindi. görmedi bile belki.

uzun bir şey yazıyorsun, hele bir de cep telefonundan yazdıysan, sonra gönder butonuna basınca mesajın gitmiyor. çünkü soru silinmiş. verdiğin cevap da yok oldu bu durumda.

daha önce yönetime söylenmişti bu. eğer bir cevap yazdıysam ve o cevap logout olduğum için ya da kullanıcı duyurusunu sildiği için -bir şekilde- yerine ulaşmadıysa, en azından yazdığımı kaybetmeyeyim diye. onunla ilgili bir geliştirme yapılmadı.

gönül işleri ya da kişisel şeylerde kullanıcıların duyurularını silmelerini anlayabiliyorum ama kişisel bir şeyi olmayan duyuruları silmeyi bencilce buluyorum. -en azından aradan zaman geçsin -bir kaç saat ya da bir gün- öyle silin-.

3-5 gün için nerede saklasanız fark etmez. isterseniz buzdolabında saklayın, sonuçta şarap tadına bir farkı olmaz.

ortalama veya altı bir şarap aldığınızı varsayıyorum.

buzdolabına koy şarap sıcağı sevmez.

Hangi şarap dostum? 15 liralık şarap için bizi yorma... ne olduğunu yazmamışsın muhtemelen sirkedir zaten diye düşünüyorum şimdilik.

@Tears of Devil

15 değil ama pahalı da değil, melen shiraz, birkaç şişe aldığım için bozulsun istemedim kalanlar.

dolaba at dursun başkan. tadında değişiklik olsa bile farketmezsin muhtemelen. zaten olmaz.

o teyze araba kullanmayi 0'dan ogrenecek onun zamaninda kurallar bile.farkliydi. refleksler elbette zayiflamistir.
bi ara bi yastan sonra her 10 yilda 1 mi 5 yilda 1 mi ne ehli yeterliligi var mi diye bakacaklardi basladilar mi bilmiyorum da.
60 yaş cok ileri bir yaş degil ama 70'ten sonra sikinti. 60 yaşında iyi ögrenirse guzel guzel kullanir.

edit, ben teyzemize j donusu sol ayak freni hatta isterse drift yapmayi bile gosterebilirim.

57 yaşındaki babama 3 sene düz, 3 sene otomatik vites çalıştırdım. öğrenmesine öğrendi ama refleks, şeritte gitme, ayna kontrolü falan felaket.

Ne kadar erken öğrenirse motor becerileri o kadar keskinleşiyor tabii; yaş ilerledikçe bu yetenekleri kazanmak zorlaşıyor. Araba kullanır mı dersen tabii ki kullanır ama "refleks" gerektiren ani tepkiler göstermesi gereken durumlarda ne kadar yeterlilik kazanır onu bilemeyiz.

3) evet

dostum bir boy için bakıyorum, mesela 185 cm boyundasın diyelim. Bunun muafiyet sınırı 57 kilo. Bir insanın 185 cm boyda ve 57 kiloda olması çok sağlıksız bir şeydir. O sınıra inmek için kilo vermemeni öneririm. Sağlığın için değmez.

söz konusu askerlikse, ne kadar çabuk yapıp kurtulursan o kadar iyi, şimdi kilo durumundan elverişli değilsin diye gitmedin diyelim , bu olay bitmedi ki , kimbilir kaç defa kontrole gideceksin vb vb.

3 sene sonra bedelli olacağının da garantisi yok ayrıca.

hocam zaten gideceğin 3 hafta. hiçbir şey yok, iki gezip geleceksin zaten. ölüm oruçları tutmaya ne gerek var, niye veresin 9 kilo daha

şu ana kadar vermiş olduğum kilolar askerlikten kaçmak için değildi aslında. hatta yeni aklıma geldi de baktım ama şu anki duruma bakınca 9 kilo ver 15 bin tl al mantıklı gelmedi değil. $$$

Alt sınıra yakın benden başka birini ilk defa görüyorum :)

2. Vermeyin. Boyum 1.74. Hayatım boyunca 60 kiloyu nadiren gördüm. Hep 54-56 kilo arasında gezindim. 48 kiloya düşmem imkansız. Düşsem bile bunu minimum 1, maksimum 2 sene boyunca korumam çok zor ve sağlıksız.

3. Evet, birliğe teslim olmadığınız sürece herhangi bir askerlik şubesine gidip dilekçe ile hakkınızdan caymak istediğinizi söyleyebiliyorsunuz. Ben geçen ay başvurumu yaptım ancak para henüz hesabıma yatmadı.

verme. şu an zayıf olabilirsin ama alt sınır bildiğin sağlıksızlık. yani o kilonun altında olmak için baya hasta olman lazım. zaten muaf olmak öyle kolay bir şey değil, 3 kere 2 yıl arayla gidiyorsun, sınırın hala üstünde/altındaysan muaf oluyorsun. istersen araştır tabii ama üstündeyken sistem böyleydi. yoksa zaten millet kilo alır, askerlikten muaf olur sonra verir. yap kurtul. muaf olursan parayı geri veriyorlar.

@hayley williams ile evlenecek genc

ben öyle düşünmüştüm, yani tek seferlik. dediğiniz gibiymiş sanırım bir arkadaş daha mesaj attı. :( bu kilolarda daha fazla kalamam tabii.

yok ya o galatasaray'ın solunda kalıyor.

goo.gl

2 ve 3 Kabataş erkek lisesi.
Galatasaray in yanında kalan Kabataş in yatakhanesi
Ortadaki minik olan revir
3 ise derslikler

Ayrıca not: canım okulum :)

Evet 3 de Kabataş Lisesi.

Evet evrilirdik. Doğaya adapte olamayanlar elendi geriye biz kaldık.

Evet.
Yukarıdaki cevap çok doğru. Hızlıca okunup. Gecilmemesi gerek.

Biyolojik saat ve onu yöneten bir molekül var en basit tek hücrelide bile. Adını unuttum lakin o molekül ilk cevapta dediği gibi şartlara bağlı adapte olmamızın bir sonucu.

Ona evrilirdik derken evrim haydi evriliyoruz şeklinde işlemiyor; ama o yaşama uygun olanlar genlerini aktarırdı. Adapte olan hayatta kalır.

Kuzeyde yaşayan insanlar (izlanda, grönland falan) yazları 2-3 saat, kışları ise 19-20 saat uyuyacak şekilde evrildi mi, ona da bakmak lazım.

evet, evrimin temelinde adaptasyon var. uyum sağlayamayanın nesli tükenir (doğal seleksiyon). ancak tek parametreli değerlendirmek doğru olmaz.

geceleri uyuyup, gündüzleri uyanık kalmak evrimle doığrudan bağdaştırılmamalı bence. vücudun bu saatlere adapte olması evrimsel bir şey değil. adaptasyon dediğimiz şey nesiller süren, yüz binlerce yılı bulan değişimler. ama uyku düzeni dediğimiz şey haftalık değişimlerle de olabiliyor. bir hafta gündüz, bir hafta gece vardiyasında çalışan insanlar haftalık evrim geçirmiyor sonuçta ve bu saatlere adapte olabiliyorlar.

24 saate gece, 24 saat gündüz senaryosunun gerçek olduğunu varsayarsak; evet bir şekilde adapte olurduk, ama bu adaptasyon evrimleşme başlığı altına mı girerdi ondan emin değilim.

soru şöyle olsaydı durum daha farklı olurdu: Havadaki %21'lik oksijen oranı %35 olsaydı nasıl olurdu?

burada kesin olarak insanların solunum sistemlerinin farklı şekilde evrimleşeceğini söyleyebilirdik. ama uyku düzeni için fiziksel bir adaptasyon olur mu? bilemiyorum.

not: %35 oksijen olsaydı belki de bizim neslimiz tükenecek, solunum sistemi bu oranda oksijenle daha düzgün çalışan bir tür neslini sürdürecekti. bunu da bilemeyiz tabii ki.