Ekşi Duyuru

ilk 2 sezon evet, son 2 sezon hayır.

Kesinlikle hak etmiyor, dizinin bazı bölümleri çok sıkıcı ve yavaş ilerliyor, gereksiz uzatılmış gibi. Sanırım çok fazla gereksiz diyalog olması ve bir soygunun 2 sezonda bitmemesi diziyi sıkıcı hale getiriyor.

Dizi ve film puanlaması imdb’de senelerdir farklıdır.

Dizi puanı eksi 1 puan ile gerçek bir fikir elde edebilirsin.

Çünkü ona bakarsan game of thrones 9 gibi bir şey ama sence shawshank redemption’dan iyi midir?

bence başarılı. 3-4 çıkınca sözlükte pekçok eleştiri gördüm, kötüleşmiş diye. ona rağmen izledim, ve gayet güzeldi. ayrıca bir belgesel yapmışlar, nekadar gerçek bilmiyorum ama anlattıklarına göre kendileri bile bu kadar başarılı olduklarına inanmamışlar. AA olmasa da AB notu verilir bence.

çok vasat hatta kötü bir dizi, oldukça fazla teknik hata, mantıksızlık, buram buram klişe var. en fazla 6 puan hak eder hatta belki de 5, o da orijinal hikayesi için.

İlk iki sezon belki ama kalan 2 sezon leş

fiziksel olarak olmaz bence. yine uzaktan eğitim şeklinde yaz okulu olabilir.

Üniversiteler bağımsız kurumlardır.

Mesela biz yapacağız, üstelik muhtemelen koronalı hastalarla da pratik yapacağız :) her ne kadar pandemi bitip hastane dezenfekte edilince başlayacaz ama kovid olup bilmeyen hastalar olacak

zor. farklı şehirlerden insanlar etkileşime girecek. ayrıca uygulamalı dersler dışında diğer derslerin fiziksel yapılma inadını çözemedim. sadece uygulamalı dersleri olan son sınıflara belki belirli bir çözüm gelir sonbaharda. bence böyle olacak.

muhtemelen olacak.

olacak demişler dediğin kısım yökün kararı ise, yazın yapabilecekler diyor.

Virüs mevzusu yaza doğru rahatlamaya başlarsa, yazın uygulamalı lab dersleri olur. Teorik dersler online olarak işleniyor onlarda sıkıntı yok. Ama lab dersleri işlenemediği için mecbur yaza kalacak sadece son sınıf değil bazı bölümlerde en az 3 sene lab var onların güze sarkması mümkün değil. belki araya yaz okulu da sıkıştırırlar, yaz okulundan fakülteler para kazanıyor vazgeçmek istemezler.

Onun dışında bitirme projeleri var özellikle bazı mühendisliklerde deney ağırlıklı projeler. onu hocalar teorik çalışmaya ya da bilgisayar üzerinden modelleme şeklinde bir projeye çevirmezlerse onlar da bir şekilde yazın deney yapmak durumunda kalabilir. ya da çakallık yaparlar deney yapmış gibi de gösterebilirler belli olmaz.

100 bin öğrenciyi sıkıştıracaklar okula,tek toplu taşıma tramvay zaten normal vakitte bile dolu oluyor. O kadar öğrenci evlerini dağıttı, nerede kalıcaz 1 ay boyunca sınavlarda? Vize final büt arasında 1 hafta zaman var hepsini hazirana koymuşlar.

adamlar online sınav yapacaklarına hala yazın ders diyor şaka gibi. mezuniyetime 2 ders kala başıma gelene bak arkadaş.

kendini ispatlamış, alanında çok iyi filmler.

tam degil. gerci turkiye'de su an "esaretin bedeli olmayan yabanci film" anlaminda kullanilsa da aslinda anlami ciktiginda cok deger gormemis, fakat cogunlukla kucuk bir kitlenin cok sevip takinti yaptigi ve yasattigi film demektir. genellikle bu filmlerin az gorulmesinin sebebi donemine gore cok acayip, cok siddetli, ya da anaakim kulture uygun olmamasidir. yani mesela godfather bir "kult film" degildir, turk sinemasinda en iyi ornegi net sekilde gemide, yabanci sinemada da milyonlarca ornegi olsa da jodorowsky, herzog, alex cox tarzi yonetmenlerin filmleri gosterilebilir.

yani cok daha kisaca aciklayacak olursam ilk ciktiginda populer bir deger gormemis, ama atiyorum 30 yil sonra geriye bakildiginda modern yonetmenleri o zamanin populer filmlerinden daha cok etkileyen filmler.

İzlenmesi gerekmez, başyapıt anlamına da gelmez, yani genel olarak başyapıt anlamına gelmez, bir zümre için başyapıt olabilir ama genele hitap etmez. Misal Matrix filmi geek tayfa için başyapıt olabilir ama genel anlamda başyapıt diyemeyiz. LOTR fantastik sinema meraklısı için başyapıttır ama sıradan bir sinema izleyicisi için başyapıt özelliği taşımaz.

A cult: a person or thing that is popular or fashionable among a particular group or section of society.

yani belli bir grubu etkilemiş yapımlar. mesela alfred hitchcock filmleri. kesinlikle bana göre değil, izlerken sıkılıyorum ama bir kült bu filmler.

Hoş kült kavramı da tanım olarak oldukça tartışmalı bir konu. kült ile ilgili derin araştırmalar yapan isannların bile çok farklı görüşleri var, bazıları din olayını kült dışında tutarken, kimileri din de külttür diyor. vs vs daha bir çok konuda bu tartışma sürüyor. sonuç olarak belli bir grubu etkilemiş filmler külttür diyebiliriz.

bkz: matrix, v for vendetta, clockwork orange, godfather, vs vs vs


@angelus, sıradan sinama izleyicisi için de görsel açıdan bir başyapıt değeri taşıyabilir, zaten çoğu sıradan sinema izleyicisi bu nedenle izledi bu filmi.

Kitlesi olacak. Yoksa alanında çok iyi olan bir ton film kült değil. Kitlesi olan ortalama bir film ya da film serisi de kült olabilir, mesela Star Wars.

Dünyayı Kurtaran Adam'da kült bir film ama izlenmesi gereken bir film değil.

Atonement ve Aile Arasında

scarface - pardon

Schindler’s list - Mustafa hakkında her şey

Life is beatiful/ babam ve oğlum
Ben baya dram seviyormuşum şimdi farkettim sndn

Canım Kardeşim ve Baba 2

Whiplash/Neredesin Firuze

Olağan Şüpheliler - Züğürt Ağa

Braveheart - Eşkıya

prestige - kaç para kaç

Braveheart-sari mercedes(fikrimin ince gülü)

yuzuklerin efendisi
yerli bilemedim. eskiya derim herhalde.

Royal caninden daha iyi. Bir süre kullandık ve cok memnun kaldık. Şimdi temizmama kullanıyoruz mecburen.

brit de çeşit çeşit. içeriği falan incelemek lazım. Brit care sensitive köpeklere öneriliyor mesela.

@=)) gitmez :/

Kapan koyabilirsiniz veya ilaçlama şirketine apartmanı ilaçlatabilirsiniz. Apartmanın altında lahmacuncu olduğuna göre muhtemelen o farelerden daha çok vardır un çuvallarının bulunduğu yerler, restoran olan yerler,yemek artıklarının çöplere ve kanalizasyona döküldüğü yerler farelerin yaşaması için en uygun yerlerdir.

Lağım faresiyse kedi korkak olmasa da kaçmaz. Size de saldırabilir dikkatli olun

bayağı can sıkıcı bir durum.
lağım fareleri, insan tabiatına en ters canlılardandır.
eczanelerde, fare zehirleri var.
bayern'in ki ne çok etkili diyorlar.
farenin mesken bellediği yere koyabilirsiniz.
ayrıca, lahmacuncuyu da haberdar edin bence. o da koysun bu ilaçlardan.

Badem şeklinde zehirli yemler var, onlardan alıp başka hayvanların ulaşamayacağı kuytulara ya da bunun için üretilmiş fare istasyonlarına koyun.

Gelip yiyecek ve gittiği yuvasında iç kanamadan ölecek.

Elinizi değdirmeyin ilaca vs, insan kokusunu alır yemezler, eldiven kullanın.

Apartmanın ilaçlanması en geçerli çözüm. Kolay gelsin.

Bizim okulda açılacakmış gibi hazirlik yapılıyor. Yani en fazla birkaç hafta daha uzar diyorlar.

Bence kimsenin net bir fikri yok zaten olamaz da.

şu durumda hiç öyle gözükmüyor. keşke sınavları da uzaktan yapsalar, iki dersim kaldı çünkü:(

6 Nisanda başlıyoruz. Tüm dönem online ders olacak. Sınavlar hakkında bilgi yok. Selçuk üni. Uygulamalı dersler sıkıştırılmış programda olacak. Mesela lab dersin varsa 1 dönemlik deneyi 1 günde bitirilecek gibi bir sistem oluşturulacakmış.

Bu dönem bitti bence

Alırsın

Çene cerrahisi İstanbul'da çok zor bulunuyor, genelde Zeytinburnu gibi uç semtler için randevu alabiliyorsunuz. Bu dönemde iyice azaltılmış randevuları çene cerrahisinin. Ben birkaç kere İzmir'de aldım, sadece birinde sizinkisi gibi bir uyarı verdi. Bursa genelde müsait oluyordu virüsten önce, oradaki hastanelere de bir bakın isterseniz işiniz acilse.

ben de alarm kurmama rağmen 2-3 aydır alamadım. pes ettim

şimdi şöyle, bazı hastanelerin kendi sitesi var ve çene cerrahisine o site üzerinden randevu alabiliyorsunuz. 2 gün önceden belli bir saatte açılıyor ve o ara almak zorundasınız. mesela marmara üni. ağız diş.

Ben çektirdim hiç sorun yaşamadım.birisi normal çekim diğeri 1.5 saat süren ameliyattı. Ikiside iyi geçti ve sorun yaşamadım.

devletin diş hastanesinde çene kemiğimi kırdılar başka ne diyebilirim bilemiyorum. 3 ay 2 günde bir diş doktoruna gittim özele, eşek yüküyle para gitti.

kesip almışlardı, sorun yaşamadım.

ben eskişehir'de iken tıp fakültesi hastanesinde çektirmiştim. arkadaşlarım da aynı yerde çektirdi.

hepimiz memnun kaldık. 5 sene oldu.
bir tanesi çok zorlu bir operasyondu. doktor epey terledi, çok uğraştı. çenem kırılacak galiba dedim ama sağ salim bitti şükür.

şehir istanbul ise, okan üniversitesi diş hekimliği hastanesinde sgk kayıtlı hastalar için, diş hekimliği öğrencisi gelsin hocayla baksın dersen ücretsiz. Bir nevi canlı kadavra :)

hacettepe de 4 dişimi çektirdim bir hafta bi taraf diğer hafta öteki tarafı çektiler. çok memnundum

yaklaşık 5 saniyede çektiler, sorun yaşamadım.

Yakın zamanda tedavi amaçlı 8 dişim çekildi. 4 tanesi 20'likti. Öğrencilere çektirme derim. Benim 20'likleri öğrenciler çekti perişan oldum. Geri kalan 4 taneyi de çene cerrahı çekti, çektiğini fark bile etmedim.

tuzlu suyla sabah akşam burnunu yıka, işe yarıyor.

benimde alerjik rinitim var, alerji testi için hangi bölüme gittiniz acaba?

alerjinizi tetikleyen şey ile ilgiki fikriniz var mı? benimki toz mesela, mümkün olduğunda uzak durmak gerekiyor :( çok geçmiş olsun

lmgtfy.com

Kursa yazılıyorsun. Önce teorik dersleri tamamlayıp, sınav parasını da yatırıp teorik sınava giriyorsun (sınav bilgisayardan oluyor, e-sınav merkezlerinde yapılıyor). Geçersen direksiyon derslerin başlıyor, en az 14 ders zorunlu. Teorik sınav çok ileri bir tarihteyse sınavdan önce de başlatabiliyorlar direksiyon derslerini. Onu da tamamladıktan sonra eğer hazırsan yapılacak olan ilk direksiyon sınavına giriyorsun. Parayı yatırıyorsun, kurs senin gireceğini meb'e bildiriyor. Sınav tarihlerini meb belirliyor. Geçersen sertifikanla birlikte dosyanı kurstan alıyorsun (hazır olunca haber veriyorlar). Nüfus müdürlüğünden randevu alıyorsun. Ziraat atm'sine ehliyet için gerekli paraları yatırıyorsun. Kursun verdiği dosyayla ve varsa diğer gerekli evraklarla gidip başvuruyorsun. Bu kadar.

2019 için kurs 1200 tl civarı (14 saat direksiyon dersi için), teorik sınav 81 tl, direksiyon sınavı 110 tl, ehliyet toplam ücret 810 tl'ydi. Direksiyon sınavından kalırsan 110 tl + 2 saat direksiyon dersi ücreti ödüyorsun sonraki sınava girebilmek için.

tüy tavukta olur. insandakilerin hepsi kıl. trimmer ile alıyorum.

burun ve yanağı berber hallediyor; kaş üstü ve kaş arasını da cımbızla hallediyorum.

Gecmiste Berbere aldirdim (agdayla veya iple) veya evde kendim veet agda bantlarini uygun boyutlarda keserek aldim. Su aralar cimbizla aliyorum buyuklerini, ufak killari birakiyorum artik.

yanak üstü için bezsiz ağdayla aldırıyorum ben. iple denedim fakat çok sert olarak ve kısa sürede çıkıyor iple alınca.

yanak üstünü lazer yaptırıyorum. ne yapsam tekrar çıkıyor çünkü.
kaş üstü hiç bulaşmadım. burunda berberde ya da kendim makineyle.

todd ayısının daha kilolu olması dışında iyiydi

6/10

Benim de beklentimi karşılamadı nedense daha süper bir şey bekliyordum

5

beklentim büyük olduğu için çok tatmin olmadım
ama yine de eskilerin hatırına 8/10

Büyük hüsran, ama bu hüsranın nedeni dizinin kendisinin aşırı derecede başarılı olması, film dizinin gölgesinin ağırlığında ezilmiş.

6/10'dan fazlası değil, dizide bile filmden daha iyi olan bir sürü bölüm var.

Beklenti ile izlemedim, 6/10 dizi kadar duragandi

Bende de oldu bu ama ağrı yoktu çarpıntı şeklindeydi. Önce acile gittim ekg çekildi sonucu yorumlayamadı yani anlamsız bir sonuç çıkmış tam olarak anlamadım ben de. mutlaka kardiyolojiye git dedi. Korka korka gittim holter takıldı canlı bomba gibi gezdim 1 gün. Ama holter sonucunda da çok korkulacak bir şey çıkmadı. Çok hafif aritmi var ama önemli değil potasyumun eksik muz ye diyip gönderdi. Muhtemelen sizde de ciddi bir şey yoktur,stresle tetiklenen dönemsel bir şey olabilir. Geçmiş olsun.

kardiyolog eko çekmiş size, ultrason gibi olan şey. ayrıca muayene etmiş. ciddi bir şey görseydi efor ve anjiyo diye devam ederdi. holter ile 1 gün izlemek istemiş. çok çok ciddi bir şey yoktur muhtemelen. holter i ihmal etmeyin. çok da kafaya takıp kendinizi fazla heyecanlandırmayın. en önemli şey; biraz heyecan veya efor harcamanız ile göğüste ağrı, yanma vs. gibi bir şey olursa hiç ihmal etmeden direkt acile gidin. onun harici psikolojik veya doğuştan gelen basit bir sorun bile olabilir. en son kargiyolog a gittiğimde kalpte ufak bir sorun var dedi, ama yoldan 3 kişi çevirsek 1 tanesinde de bu vardır dedi.

- kötü kokuyo
- kullanırken tırnakları korumak lazım yoksa eritiyor
- onun dışında jiletten farksız

Dediğiniz ot bir tür zehir. Kötü şeyler yaşayabilirsiniz. Uzak durun.

uzak durmaya gerek yok, yüzlerce yıldır ağdadan jiletten önce kullanılan yöntem. uyarıları göz önüne alırsanız sorun yaşamazsın ama biliriz ki abartırsak su bile zarar verir.

ben kendi tecrübemi aktaracak olursam hamamotu bende pek işe yaramadı, yani bi kısmı döktü bi kısmı kaldı saç kıran gibi bi görüntü oldu :) o yüzden bi daha tercih etmedim. belki yanlış kullandım bilmiyorum. eğer cinsiyet erkekse hamamotu yerine veet'in erkek için olan tüy dökücüsünü tavsiye ederim. tamamen tüm tüyleri alıyor. 50 60 tl gibi bir fiyatı vardı.

Denildiği gibi, jiletten bir farkı yok,

3-4 Kez kullandım, en son kullandığımda baya acı verdi biceps kısmı ufak ufak kabuklaştı,
Üst bölge için kullandım, süre olarak jiletlemek ile bu mereti vücuttan temizlemek aynı sürede bitiyor, kötü koku çekmeye ve vücuttan temizlemeyle uğraşmaya değmez.

Unutmadan yıkanıp temizlendikten sonra kullandıgın bölgede kiraç gibi beyazlık kalıyor

En son hamamda kullanan bir grup teyzeden iki tanesi miydi üç tanesi miydi hatırlamıyorum, ölmüştü.


Herhangi bir mucizesi yok jilet kullanın onun yerine hiç olmazsa ciddi bir zehirle temas etmemiş hatta daha önemlisi solumamış olursunuz.

bir vakitler anakarttaki bir cipi degistirerek tamir etmeye calisanlar, tamir iddia ettigini soyleyenler vardi.

bunun yaninda, bir sey degistirmeden pilsiz birakip hard resetle calistiran da vardi.

ama normalde mavi ekran anakart degistirilerek cozuluyor. bu durumda da eger harici bir kartta degillerse telefondaki resim, video vb. butun datalar da gidiyor.

Profesyonel veri kurtaran firmalara fiyat mı sorsanız. Çünkü anakart gitmiş olsa bile dahili disk öyle bozulacak bir şey değil, diğer işlemlere kıyasla çok da tutacağını sanmıyorum.

lg'lerde anakart sıkıntısı var. bende de lg g4 vardı, bir anda kitledi, sonra bir daha açılmadı. garantiden anakartı değiştirdiler de öyle devam ettim. anakart gittiği için senin fotoğraflar da gitmiştir diye düşünüyorum.

fissür olduğuna eminsen daha evvel bir genel cerrah gördüyse hızlı çözüm aile hekimi. doktor bana daflon, anestol pomad, procto gylvenol fitil + procto gylvenol krem vermişti. sıcak suda oturma ve tuvalete düzenli çıkma da mühim. geçmiş olsun.

bir şehir insanı için derler ki analarını boyayıp babalarına yeniden satıyorlar


imajını değiştirip olabilir. ya da öyle örnekler vardır sanırım şimdi aklıma gelmedi ama

İyi de eldeki bilgi sıfır. Ürün yenilir yutulur mu , modası geçti diye mi çekildi , fiyatı mı çok yüksekti, ürün mü çok kötüydü ?

Sizin sorduğunuz soruya cevabı @duster vermiş , yerli milli gazıyla olabilir.

eskiyi anımsatarak. Geri döndü vs.

Gri Gandalf Ak Gandalf örneğini irdeleyerek.

devlet ve üni hastanelerinde 1.5 seneden önce sıra gelmiyor sanırım. özelde de maaliyeti 500 lira olan malzemeye minimum 7500 lira işçilik koyup 8000'den fiyat vermeye başlıyorlar. lokasyon hakkında bir fikrim yok ama dişçilerin %80'i teli takana kadar sizinle dost olurlar taktıktan ve parayı ödedikten sonraki 1 senelik süreçte doğru düzgün yüzünüze bakmazlar.

iyi bir dişçinin yanı sıra karakteri düzgün olan birini bulmanızı öneririm. kadın hekimler bir tık daha iyi oluyor ayrıca

diş çekerek tedavi kabul edilmiş doğru bir tedavidir. bakmayın siz kaçın diyenlere bazı vakalarda şart oluyor. şişlide bildiğim profilonun orada okan diş var özel fakülte hastanesi bir gidin fiyat alın isterseniz.

uzunu makbüldür. ülke insanımız "artık sevgiliyiz" diye düşündüğü anda saçma salak triplere, hesaplara, taktiklere giriştiği için en kafa rahat mod flört. kafası rahat insanı da daha iyi tanıyorsun. flörtü uzun tuttuğum tüm ilişkilerim uzun ve sağlıklı ilişkiler oldu. tam tersi, diğerleri de saçma sebeplerden bitti.

bana kalsa 15 sene flort edilsin. ama bazilarinda flort cok kisa suruyor ve bu o iliskinin basarisiz olacagi anlamina gelmiyor. uzunu veya kisasi daha iyidir diye genel bir sey yok yani.

Flört olunan ve sevgili olunan zaman içinde ne fark oluyor ben bilmiyorum açıkçası. Yani bir sabah uyanıp "bir iki üç Sevgiliyiz!" falan denmiyorsa.
Bilmiyorum, beni darlamasın da kimse istiyorsa adına flört desin, istiyorsa aşko desin, isterse mahmut desin. Benim yaklaşımım bu.

Flörtten kasıt ne?

Kisasi makbukdur. Hayat kisadir. Uzun flortten bir fayda goremedim.

kısa ve uzun flörtten ne anlıyorsun
değişik bir soru olmuş

Kısa da sürse uzunda sürse flört güzel şey. Sevgili olunca evlilik gibi havası kaçıyor. Bu arada @ziv zulender ın yorumuna değinmeden edemeyeceğim. Yazdıklarında acını yaşadım dostum neredeyse. Ha bu arada evet uzak mesafe ilişkisi için hayat kısa gerçekten.

2x2=4 gibi bir durum değil bu. çok değişkeni bir denklemden bahsediyorsun.

gidişata göre değişir.

Tina Seelig'in "What I Wish I Knew When I Was 20" diye bir kitabı var, okuması çok keyifli bir kitap.
Bir "Türkiye'de kitap ve film ismi çevirirken içine etme geleneği" sonucu Türkçe'ye "Inovasyon" diye çevrilmiş kitap, yemin ederim.

Kitap okuyarak girişimci olunmaz.

- Yalın Startup
- $100'lık Başlangıç
- Kendi Kendine MBA

ben de seviyorum girisimcilik konu basligini. bana da bir arkadasim konuyla ilgili kitaplar hediye etmisti bir vakitler ama acip sayfasina bakmadim. kitap okuyacaksam okuyacagim son sey boyle kitaplar olur.

yani kitap yerine alternatifler de dusunmenizi oneririm.

"zero to one" tabii ki.

zero to one
lean startup
Hard Thing About Hard Things
delivering happiness
how to win friends & influence people
tipping point (gladwell'inki)

teknoloji startup'ları ile ilgiliyse snapchat'i, Google'ı, Tesla'yı anlatan kitaplar var onları da alabilirsiniz. sc'inlini okumuştum, gayet güzeldi. steve jobs gibi kimselerin biyografileri de olabilir. sj'ninki baya iyiydi.

ha bana kalırsa kitap okuyarak olacak iş değil'e katılıyorum - gidip işin mutfağında yetişmediğin, ameleliğini yapmadığın sürece başarılı olma şansın 0. yaptığım işin ameleliğinden yetişme biri olarak bu tarz kitapları okumayı gayet seviyorum.

Yasamaya mi gezmeye mi

o dil bilgisiyle derken? sıfır, 0 mı demek istedin?

yaşamayı, çalışmayı bilmem de turistik olarak şu an dünyada her yeri tek kelime bilmeden rahatlıklarla gezersin. temel ingilizce kelimeleri bil, cebinde de google translate çalıştıran telefon olsun yeterli.

gezmeye degil,dil ogrenme amacli.

Tek başına a2 seviyesine en az gelirsin. Sıfırdan gitmek boşuna para harcatır sadece.

kendi kendine ögrenebilirsin bence illa yurt disina gitmene gerek yok, appler var bir sürü.

herhalde. klasik cogu doktor ziyareti gibi 6 ayda bir olmali zaten.

kontrol icin 6-9 ay araliklarla gidiyorum. gidince genelde temizlik yaptiriyorum ek olarak. dis beyazlatma isine hic girmedim.

Ziyaret etmeden rahatsiz olup olmadigini bilemezsin. Zaten farkedebilecegin sekilde bir dis rahatsizligin oldugunda cok gec olmus oluyor.

oluyor.estetik amaçlı.
beyazlatma, törpületme, şekil bozukluklarını giderme vs.

Kontrol için gidiyorum.

bunun için dolap varmış işte? ya da sahibinden var.

Anlaşılan kişiyle IBAN-adres alışverişi yaparak kargo opsiyonu yine kullanılabilir.

letgonun amacı zaten çevrendeki ürünleri göstermesi. dolayısıyla istanbuldaki adam ankaradaki ilanları görmüyor bildiğim kadarıyla. kargo seçeneği uygulamanın doğasına aykırı.

Letgonun asıl amacı flört zaten. Olayı o. Buluşmak istemiyorsanız almayın.

ekşi sözlük gibi işliyor mantığı. 20 entry girip 1.5 yıl falan beklemeniz gerekiyor.

ben bekledim, üye de oldum. ama içeride o kadar çok beyinsiz fanatik var ki, en ufak eleştiride linç yiyorsun. kapattım sonra hesabı, değmiyor vakit kaybına (kapatınca bir daha dönüş yok).

başvuruyosun
1 yıl sonra alım yapılırsa mail geliyor
okur statüsü alıyorsun

o okue statüsü 3 ay diyor ama 5 ay bitti halen okurum ben. % ilerlemesi var işte geçirdiğin zamana göre ilerliyor. şu an %96 benim.

toplam süre belki 2 yıl oldu.

sonra çaylaklık alacağım.
sonra yazarlık.

ama çok yorucu süreç bence. eksi gibi bir özelliği yok. seed et bekle.

bence teknik direktörlere aşırı anlam yükleniyor.
başarı ve başarısızlık futbolcularındır, teknik direktöre ait değil.

fatih terimde iyi kadro varken başarılı, kötü kadro varken başarısız

her teknik direktör için bu geçerli

@dafuq kral öyle değil o işler.teknik direktörlerin önemi oyun içinde sandığından çok daha fazla.

kafasında kurduğu planı oyuncular sahaya yansıtamıyor. topa sahip olup rakip yarı alanda baskın bir galatasaray kurma planı vardı. ancak yaratıcılığı yüksek oyuncu yok sahada. bize oyunu koparacak, isyan edecek, şut atacak adam lazım. o tipte biri bulunursa yine uçar galatasaray.

sorunu fatih terimde görmüyorum. Çok sakat var. İstediği kadroyu hiç bir zaman sahaya yansıtamadı. Geçen yılın yıldızlarından feghouli yazı afrika kupasında geçirdi.Bütün takım bir hazırlık dönemi ya da uzun süreler birlikte idmanlar yapamadı. Bu yıl başında zaten ben pek iddialı olacağımızı düşünmüyordum.

özetle: fatih terim formsuz değil, sakat çok fazla. ve o sakatların yerini doldurabilecek kişiler de sakat.

koyu galatasaray'lıyım. fatih terimli galatasaray ve fatih terimsiz galatasaray diye birşey var. ve evet cidden var. dilediğiniz td'yi getirin fatih terim kadar olamadı son 20 yılda (bizzat gözlemlediğim süre) kulube ve dinamikleri çok iyi biliyor, kendisi de taraftar.

eski performansının uzağında değil. fatih terim şubat 2019 sonunda liste vermişti. bu oyuncuları alalım mayıs sonu diye. kampa gelebilsinler diye. maalesef abdurrahim albayrak'ın başında olduğu grup her sene olduğu gibi bu transferleri yine yapamadı. açıkçası iyi bir golcü yerine vedat'ı alıp kapatacaklardı. taraftar baskısıyla falcao geldi.

fatih terimin istediği transferler yapılmadığından eldekilerle devam etmek zorunda kaldı fatih hoca. bu noktada sanırım gıda ve kondisyon ekiplerinde sorun var ki sakatlıklar peş peşe geldi. hep de öyle olmuştur. riera'lı dönem bu konuda çok net.

özetle fatih hoca uzakta değil, oyuncuların dayanıklılık kalitesi ve oyun kalitesi çok düşük. üzerine ekleyemiyorlar her sene. zira yaşlılar. ortalama 3 günde bir olmayan forvetle maça çıkıyoruz.

unutmadan galatasarayda hep şu 3 ü sıkıntı olmuştur:
kaleci, sağ/sol bek, forvet.

bu 3 sıkıntıyı unutturan herkes de efsane olmuştur:
mondragon, muslera, nagotomo (2 yıl), eboue, johan, gomis.

gslı değilim ama cevabım var. birincisi fatih hoca gerginlikten nemalanan bir adam. takım içinde oyuncuları birbirine düşürerek tavır koyarak yöneten bir adam. çağımızda bu tarz hocalar artık iş yapamıyor. ben ağayım herkes bana itaat edecek dersen yeni nesil topçular yüzüne bakmaz.

ikincisi fatih hocanın taktikleri eskidi artık. b planı yok.

Fatih terim formsuz değil, sorun onda değil diyen arkadaşlara katılmıyorum.

Ben yıllardır bu takımı tribünden, senede 1 belki 2 maç kaçırarak takip ediyorum.
Bu sene yaşadığımız sorunların en büyük sebebi, yaz dönemindeki transfer politikası ve yeni sezon için yapılan kadro mühendisliğidir. Bunlarda da fatih terimin büyük payı var arkadaşlar, kusura bakmayın.

Senelerdir bu takımın kanatlarından bir tanesi takıma tempo katan, hızlı hücum tehlikesi yaratan, takımı ileriye taşıyan oyuncular oldu. Bruma, Garry Rodrigues, Onyekuru gibi adamlardan bahsediyorum. Bu oyuncuların takıma kattıkları ile iyi kötü başarılar elde etti Galatasaray.
Sen gidip Onyekurunun kiralık sözleşmesi bitiyor diye nisan ayında Babel ile anlaşıyorsun. Babel gibi oyuncunun diğer saydığım adamların yaptığını yapması haliyle mümkün değil. Diğer kanatta zaten Feghouli oynuyor. Babel ile üç aşağı beş yukarı benzer adamlar. İkisi de standart bir kanat oyuncusu kadar hızlı olmayan, önüne atılan topa koşamayacak, topu ayağına isteyen adamlar. Bu tarz oyuncular bir kanatta tolere edilebilir ama eğer diğer kanadında onyekuru gibi topçun varsa. İki kanadına da bu topu ayağına isteyen emmileri koyarsan, takım hantallaşır. Senin hücum yapman daha zor, rakibinin seni savunması daha kolay olur. Ki sezon başından beri de olan bu.

İkinci ve aslında en problemli bölgemiz de kanat bekleri. Şimdi ortada olan bir gerçek var. Mariano ve Nagatomo futbolu bırakmış, bahçede torun tombalakla oynama moduna girmişler. Bu adamların performansları zaten geçtiğimiz sezon boyunca düşüşteydi. Bu sezon başından beri artık maçta nötr bir performans dahi sergileyemiyor, zarar veriyor hale geldiler. Bunu biz sahada 1 görüyorsak, fatih hoca floryada 10 görüyor. Buna rağmen Linnes gibi disiplinli, karakterli, istikrarlı bir adamın sözleşmesini dondurup, onun yerine noel baba tipli Marianoyu seçmek akıl almaz bir karar. Kanat beklerimiz hiçbir işe yaramıyor arkadaşlar sezonun başından beri.
Hiçbir hücuma katkı veremiyorlar. Gidip gelmeye enerjileri yok çünkü. Denk gelip de hücuma katıldıkları zaman ise açtıkları ortalarla insana saç baş yoldurtuyorlar. Bakın kanat beki oynayan futbolcunun yapması gereken şeyler üç aşağı beş yukarı bellidir. Top rakipteyken kanadını savun, top bizdeyken kanattan bindir ve pozisyon oluşursa içeriye orta aç. Yani orta açmak bir kanat bekinin işinin belki yarısı, belki üçte biridir. Galatasarayda senelerdir ama senelerdir diyorum, bu iki bek için değil sadece, bir tane orta açabilen oyuncu yok. Bir kişi güzel orta açamıyor. Bek açamıyor, kanatta oynayan adam açamıyor, 10 numara oynayan adam da açamıyor. Bu apayrı bir kepazelik. Bu adamlar floryada ne çalışıyor arkadaşım? Ne yapıyorlar bütün hafta yani anlamak mümkün değil.

Neyse özetle beklerimiz de artık futbolu bıraktıkları için hücuma katılıp, tempo yaratamıyor. İlerideki oyuncularımız taç çizgisine attıkları iskemlelerinde oturuyor, beklerimiz de arkada geziyorlar.
Bütün bunların üzerine Fernandonun gidişinden sonra 6 numaraya Nzonzi takviyesi de tuz biber oldu. Yanlış anlamayın Nzonzi şahane bir topçu, çok da beğeniyorum ama zaten kanatların hem ileri hem geri uçlarında hareketsiz bir takım oluştu. Afedersiniz götü kalkmıyor takmın. Bir de 6 numaraya korkuluk gibi Nzonziyi dikince, mum dikmiş olduk.

Şu an Galatasaray götünü kaldıramayan, hızlı oynayamayan, leş gibi duran bir futbol oynayan bir veteran takımı olmuş vaziyette. Herkes topu ayağına istiyor, kimse bir tane koşu yapmıyor. Bu vaziyette bizden hiçbir bok olmaz arkadaşlar. Bütün bunların tek sorumlusu olmasa da en büyük sorumlularından biri de fatih terim. Kendisi bir kısmını kabul ediyor, diğerlerini etmiyor ama hoca, bu senin eserin.
Sakatlıklara bağlayan arkadaşlarım da biraz saflık ediyorlar. Sıkıntı sakatlarda falan asla değil. Sakatların sağlıklı olduğu maçları da gördük. Şu an bu takımda değil falcao, andone, isterse suarez, aguero olsun yine bir şey olmaz.

hoca formsuz buna kesinlikle katılıyorum.yine istediği transferler yapılmadı konusuna da katılmıyorum.kendisi zaten açık açık biz oyuncuların geçmişine yatırım yaptık,bundan sonra böyle bir şey olmayacak dedi.yine hocanın haberi olmadan transfer yapacağını yönetimin de düşünmüyorum.

buradan kastedilen n'zonzi,seri,babel hatta falcao bile olabilir.babeli de abdürrahim albayrak açıklamıştı maç sonunda hoca babelin işini yarı devrede bitirin hemen diye.

durum bundan ibaret transferler geçmişine ve isimlerine göre yapıldı ancak oynayacağı top hiç düşünülmedi.nasılsa oynatırız diye düşünüldü ve yanıldı.

yine hoca linnes konusunda da hata yaptığını kendisi söyledi.tüm doneleri birleştirince hocanın kendisini de eleştirdiğini ve buna gre 2.devre daha farklı bir gs izleyeceğimizi şimdiden düşünüyorum.

roll on, deodorant.

roll on'daki alüminyum zararlı diyorlar ama her bok zararlı zaten. ter kokmaktan iyidir.

Alüminyumlu rollon

deotak krem. yıllardır ayrılmaz yol arkadaşım.

Kullanmıyorum.

Nivea'nın cam şişedeki fısfısı. Alüminyumsuzmuş diyolla. Deodorant denir mi ona emin değilim ama aynı reyonda satılıyor gayet memnunum 2. şişe bitti. Bazen de Emotion'ın deodorantı, yine alüminyumsuz olduğu için.

Karbonat kullanıyorum.

Sadece deotak kullanıyorum. Senelerdir başka hiçbir şey sürmedim.
Her gün sürmeme gerek olmuyor duştan duşa 2 güne 1.

benim gibi hayvanların vazgeçilmezi driclor...

Sağ avucuna 7-8 damla limon sık ve koltuk altına iyice yedirerek sür aynı işlemi sol tarafa da yap. Sitrik asit bakterileri öldürür ve 7-8 saat koku olmaz.

zararli diyenler vegan tayfa ya onlar yumurtaya yiyene de tavugun cinselligini somuyuor diyor. bas spreyi.

sürekli vücudu temiz tutup, mümkünse kullanmamaya çalışıyorum, ama eğer çok terleme ihtimalim varsa sebamed roll on kullanıyorum, alüminyum içermiyor. onu kullanıyorum. kullanmasan ayrı bir dert dediğin gibi.

Rexona deostick.
Her şey zararlı zaten.

Nivea rollon. Aluminyumlu.

axe her gün duştan sonra evden çıkarken

olabilir. başka veterinerlere de danışın. 6-7 aylıkken kedisini kısırlaştıran arkadaşlarım oldu, sizin gibi mecburen. sorun da yaşamadılar. erkek kedi için yapılan operasyon nispeten daha basit derler ki mantıklı. sorun olmaz herhalde. ama ameliyattan sonra da bıçak gibi kesilmesini beklememek lazım. bir süresi oluyor.

erken değil ya, benim oğlan da o civarda başlamıştı, veterinerlere danıştım sağlıklı bir çocuksa sorun olmayacağını söylediler, kısırlaştırdık.
domuz gibi çocuum maşallah.

dayanabildiğiniz kadar erteleyin, oyun vs ile ilgisini başka yöne çekmeye, enerjisini atmaya çalışın. bazı veterinerler 1 yaşından erken ameliyat yapsa da erken kısırlaştırılan erkek kedilerde kanalları yeterince genişlemediği için tıkanıklık kristal falan daha çok görülüyormuş. bir de biz kedilerimizi genellikle kuru mamayla beslediğimiz için yeterince su içmiyor olmaları muhtemel, bu da bu boşaltım sistemi hastalıklarını tetikliyor. kısırlaştırma ameliyatı öncesindeki tahlilde bir değer yüksek çıktı. veteriner bunun susuzluktan olduğunu söyledi, su pınarı almamızı önerdi, onunla daha çok su içiyor. ben 15 aylıkken kısırlaştırdım kedimi.

susuzluk konusu çok doğru ama bahsettiğiniz erken kısırlaştırma kanal tıkanıklığı meselesi biraz tartışmalı.
"male cat early neutering urinary blockage" gibi bir arama yaptığınızda okuyabilirsiniz. benim anladığım genel kanı bu tıkanıklık olasılığının her kısırlaştırılmış erkek kedide arttığı ancak kısırlaştırma yaşının etkili olmadığı yönünde. 2 aylık kadar kedilerde uygulanan işlemler için yine de böyle bir çekince var galiba.
pekçok yerde kısırlaştırma için 6 ay sonrası uygun görülmüş.

@not dark yet, haklı olabilirsiniz. bu konuda çok okuma yapmadım açıkçası, bana veterinerimizin söylediğini yazdım.

anladığım kadarıyla yurtdışında sıklıkla 1 yaşından çok önce bu ameliyat yapılıyor ama orada genel olarak uygulanan beslenme tarzı da farklı olduğu için (daha sık/günlük yaş mama veriliyor genellikle, hatta sırf yaş mamayla ya da barf vs besleyen de var) ben böyle bir risk almak istemezdim, en azından bu konuda makale okumadan bu yaşta kısırlaştırma yaptırmazdım. Gerçi araştırmada kullanılan kediler de yaş mamayla besleniyor olabilir.

catvets.com&Neuter.pdf

tinyurl.com

Final.

Final. Hocalar bütte daha zor soruyor.

Bu arada burs falan almıyor ya da yüksek lisans için lazım vs demiyor, sadece ise girerken diploma notu yüksek olsun derdindeysiniz olmayın :)

Finale bas geç. Tatilini yapmak varken neden kendi zamanından çalasın ki? Ben her zaman finalci oldum. Bir de bütten çakıldığını düşünsene. Belki beklemediğin yerden çıkacak. Finalden kötü alırsan hiç değilse kendinde eksik gördüğün yerleri, hatalarını görmüş olursun.

teklif fikirse hayır, işletmenin türkiyedeki diğer şubeleri için bütün giderlerse evet.

nusret - şahenk tarzı bir birleşmeyse ve biz nusretsek kabul etmeliyiz diyorum

tabii ki mümkün. Tam bir amerikan sistemi bu. yapılacak ortaklık sözleşmesine bütün detaylar yazılmalı. y kişisi dediklerini belirli bir sürede yapamaz ise ortaklıktan çıkacağı hatta şu kadar da tazminat maddesi eklenmeli.

Kurup 3 yılda İzmir'de yaygın hale getirebildiği şirketi, zaman içerisinde Türkiye çapında da yayabilir.

Ben O'nda o potansiyeli görüyorum.

Kabul etmesin.

Y bu yayilma icin ne sunuyor? yani "abi gel bu isi ulke geneline yayalim, sende %60'i bana ver" mi diyor? Eger oyleyse s.ktirsin gitsin. ortaya orjinal bir fikir falan koymamis. daha cok para, daha cok sube demek icin sirketin %60'i alinmaz. yayilmak icin gerekli olan, maliyetleri Y karsiliyorsa mantikli. mantikli olan X'in izmir'deki tum hisselerini korumasi. X ve Y ortak baska bir sirket kurup, X'in tek basina sahip oldugu orjinal sirketten franchising alip, ortaklasa tr genelinde buyuye bilirler. yani izmir 100% X'in, geri kalan yerlerde yapilan sermaye katkisina bagli olarak 50-50 yada 40-60 ortaklik mantikli.

hicbir sart altinda Y'nin izmir'deki kazanctan bir pay almasini gerektirecek bir sebep yok.

Başka bir doktora görünmeni tavisye ederim öncelikle. Çünkü farenjitlerin yaklaşık %95'i viral olur, yani antibiyotik kullanımını gerektirmez. Tükrük testi yapmadan bakteriyel olup olmadığına karar veremez.

Farenjit isen boğaz spreyi veya gargara da vermiş olması lazım. Onu düzenli kullan.

Bal ye.

Ilık, tarçınlı süt iç.

Muhtemelen antienflamatuar bir ilaç da vermiştir. Ama sen yine de adaçayının antienflamatuar etkisinden yararlanabilirsin.

Geçmiş olsun.

kronik bende, her faranjitimde soruyorum antibiyotik içmesem olur mu diye daha allahın 1 doktoru olmaz demedi, bir taneside faranjit antibiyotiksiz geçmez dedi.+garagara önemli.

Boğaz spreyleri oluyor. Böyle boğaza yakma hissi vererek rahatlatıyor. Askerde olmuştum ben de 2 ayda geçti o öksürük krizlerim.

Farenjit bakteriyel de olabilir. Bakteriyel olduğunda antibiyotik kullanımını gerektirir; ama dediğim gibi, bakteriyel farenjitin oranı yaklaşık %5'tir. Farenjitte test yapmadan antibiyotik yazan doktora gitmeyin. Size yazık diye söylüyorum. Her yerde bas bas bağırıyor insanlar "akılcı antibiyotik kullanımı" bilinci yerleşsin diye. Ama maalesef daha bunu oturtamayan hekimler var. Yarın bir gün daha ciddi, gerçekten antibiyotik kullanmanızı gerektiren hastalıklara yakalandığınızda her hastalıkta kullandığınız antibiyotikler yüzünden kullanacağınız antibiyotikler işe yaramayacak. Buna üzülüyorum. :( En masum görünen ağrı kesici bile çeşitli yan etkilere sebep oluyor. Antibiyotik gibi ciddi bir ilacı gerçekten gerekmedikçe kullanmayın lütfen, rica ediyorum. Kendinizi düşünmüyorsanız gelecek nesilleri düşünün. Antibiyotiğe dirençli bakteriler hep bizim yüzümüzden oluşuyor. :(

mebucain pastil ve imumax sprey al ve talimatlarına göre kullan. bol bol dinlen, hatta mümkünse yat. bol ve ılık su iç, iyi beslen. iş yaparak dinlenmeden de geçirebilirsin ama iyileşmesi baya uzun sürer, yatarsan bikaç güne geçiyor.

mebucain ve spreye ek olarak; limonu ortadan kesip toz şekere batırarak em.
çok yakar, ama sonrasında resmen boğaz ağrısını bir süreliğine kesiyor.
uyumadan önce yaparsan rahatlatır biraz.

3. gün geçer

kocakari ilaci olacak biraz ama benim de gece uyutmayan oksurugum vardi hasta oldugumda. ayagimin altina(tabanina) ya da bazen gogsume gece yatarken tigerbalm surup oyle yatiyordum. bunu yaptigim geceler daha rahat uyumustum.
tigerbalm eczanelerde var mi bilmiyorum ama vicks (ya da sanci idi galiba) kullanabilirsiniz.

ayrica bogaz gargarasi/spreyi cok ise yariyor. bir de ben sutun icine zencefil, zerdecal ve tarcin atip isittiktan sonra suzup iciyordum baya rahatlatiyordu.

sogan suyu ve pekmez ic sabahlari ac karnina birer yemek kasigi.

Sinüs rinse kesin çözüm. Geniz akıntısını yok ediyor rahatlatıyor.

Nasi bi yerde olduguma bagli. Luks bi yerdeysem yenisini isterim, salas bi yerdeysem cok takmam.
Genel olarak birden cok degilse takmiyorum zaten ama zirt zirt cikarsa yenisini de istemem, hesap odemem, kalkar giderim zaten istahim da kacmis olur. Oraya da daha gitmem.

Yillar once roberts coffeede boyle bir sey oldu, o zamandan beri ayagimi atmadim o cafelerden birine.

Bana çok denk geliyor. Yenisini istiyorum. Tekrar aynı yere gitmiyorum.

Kenara atıp yiyorum

iskender yerken başıma gelmişti. garsonu çağırıp gösterdim. yenisini getirelim özür dileriz dedi. yok dedim kalsın. sonra kalktım masadan para almadılar

yemekte herhangi bir kusur olduğunda değiştirme veya iptal ettirme hakkınız vardır.
tavuk çok pişsin dedim az pişmiş.
ben medium-rare istedim bu biftek medium gibi.

macta adrenalin olmazsa powerbank adrenalini olur :) umarım bir şey olmaz.
dayim disarda bir yere saklamıştı :D

ölümlü dünyayi izlemedim, ama cinayet süsü cidden kötü olmus, para zaman emek kaybi..
cem yilmazin filmine gitmediysen o daha da berbat..
cinayet susunden sonra Muhbir diye bi filme gittim, yani ondan sonra dedimki hani bu filmse o neydi..
mumkunse ona git, cok yerde yok gerci

ölümlü dünya güldürüyor muydu? En ufak bir mimik bile kipidamamisti bende.

cem yılmaz'ın bir tat bir doku'da anlatırdı. seyirciden gelen "annem babamı getirsem size güler mi" sorusuna daha önce güldüler mi? dedim evet dedi. mimik kıpırdamadı diyenlerin cevabını samimi bulmuyorum. yüz kaslarında sorun olabilir.

öğleden sonra filmi izleyecem. yazarım.

Söylemem

İngilizce konuşmanın mecbur olduğu ve insanları rastgele insanlarla eşleştirip kaynaşmalarını sağlayacak bir sistemle kafe falan açardım galiba. Girişte 100 lira depozito alırdım, türkçe konuştuğu tespit edilen kişiye vermezdim çıkışta.

Çamaşır yıkama kurutma kafesi. Kitapları interneti filmleri ve mutfağı olsun, çamaşırın yıkanıp kuruma sürecini bunlarla değerlendirsin müşteriler.

Polislerin kullandığı alkolmetre aletinin ucundaki plastik parçanın üretimi.
Türkiye'de bir firma vardı bunu Çin'den getiren, bir adam daha çıktı o da getirmeye başladı şu anda sadece 2 kişi veriyor bunları polise.
Bunun üretimi yapılabilirse hem Türk malı diye senden alırlar, hem pazarlama derdin olmaz, hem de müşterin en sağlam kişi olur yani devlet.

(Bu fikrimi gerçekte de kullanmak serbest)

giren herkesin laptopları değiştirdiği kafe. giriyorsun laptopla, süre boyunca değiştiriyorsun birininkiyle içinden bir şey almak yasak ama istediğin gibi kurcalayıp kullanabilirsin. %10 yeterli hocam.

Mutfağı olmayan restoran. Restorana gittikten sonra istediğiniz yemeği yemek sepeti veya başka bir platform üzerinden istediğiniz yerden sipariş veriyorsunuz, mekan teslim alıp size servis yapıyor. İçecekler restorandan ama, malum mekanlar parayı içecekten kazanır :)

Pişi zinciri kuruyoruz. Çikolatalı, peynirli, lorlu.

Lokmacılar gibi servis yapıyoruz.

Fişi vs. duruyorsa ve daha ilk giymeyle dizleri sünmediyse alırlar bence.

Bazı markalar iadeye pek sıcak bakmıyor, o kadar tutar hediye çeki verelim diyor belki o şekilde bir çözümle karşılaşabilirsin benden söylemesi.

hiçbir şey olmaz. kabul ederler.

h&m fişi falan olmasa da alır. alıyor yani. 1.5 ay sonra götürdüm. aldılar.

Ekleyeyim. Ben giymemiştim ama. Sonra beğenmediğime karar verdim. Uzadı geri vermem. Unuttum falan derken 1.5 ay sürdü.

alirlar almasina da 1 kez giyip neden iade ediyorsunuz onu anlamadim !

1 kez giyip iade etmek hoş değilmiş gerçekten. başkası satın alacak giyecek sonuçta.

giyildiğini anlarlarsa almazlar.

kamping alanında mı yapacaksınız yoksa tesis olmayan bir yerde mi?

çadır almak yerine birinden kirala. muhtemelen kamptan sonra satın almadığına sevineceksin.

ekipmaniniz tam mi?

cadiri kurarken; egimli yere kurmayin, Sabah gunesin dogacagi yere kurmayin, cadir zemininin altini temizleyin (keskin sivri sey mati patlatabilir), ruzgar yagmur ihtimaline karsi cadiri iyi gererek kurun, saglam sekilde sabitleyin, cadir mutlaka cift katmanli olsun, pompayla sisen yatak kullanacaksaniz sarj kablo vs. unutmayin, o yataklar cadirin icine konduktan sonra sisirilebiliyor cadirin agzi kucukse, o yuzden kalacaginiz yerde elektrik ve uzatma kablosuna ihtiyac duyabilirsiniz.

ayakkabilari, gida malzemelerinizi disarida birakmayin. domuz vs. varsa gelip copu karistirir. copu agaca vs. asin. ineklerin gecis yoluna cadir kurmayin. cadirin agzini hep kapali tutun, iki arada bocek sinek girer. yagmur yagdiysa cadir islandiysa cadiri toplarken bez vs. ile kurutup oyle toplayin. sabahtan damlalari silerseniz ayrilma vaktine kadar rahat rahat kurur. kamp yerine gidince cadiri kurduktan sonra hemen uyku tulumunu acip serin cadira ki geceye kadar iyice pofuduk olsun. tuluma cok giyinik girmeyin. iclikle girin. kafada bere, boyunda buff, ayakta corap olsun. yatmadan tuvaletinizi yapin, cisiniz varken daha cok usursunuz. yatmadan ufak pet siseye sicak su koyup agzini iyice kapatip sizdirmadigina emin olduktan sonra uyku tulumunun icine koyabilirsiniz. veya sicak su torbasi alin yaniniza.

ates yakacaksaniz yaninizda kuru cira vs. olsun. yerdeki odunlar islak olabilir. odun toplamaya hava kararmadan baslayin. atesin etrafini tasla orun. yatmadan atesi iyice sondurdugunuze emin olun. mumkun oldugunca daha once ates yakilmis yerde ates yakin.

yerlesmeden once mintika temizligi yapin. baskasinin copunu toplamaya erinmeyin. giderken de ardinizda cop birakmayin. copu torbaya koyup orda birakmak ile hic toplamamak ayni sey. copu yaniniza alip cope atmaniz gerekiyor yoksa o torbalari hayvanlar parcaliyor. yaniniza cop icin buyuk poset ve eldiven alin.

manyak gibi alisveris yapmayin kamptan once. yiyeceginiz kadar alin. atiyorum zeytin vs. gibi seyleri evdeki ufak bir kaba koyup goturebilirsiniz. ne kadar az cop uretirseniz o kadar iyi. copu ateste yakma konusunda tam bilgim yok. yakmak mi iyi cope atmak mi emin olamiyorum. bilen biri yazsin.

kamp giysiniz ile tuluma girerken giyeceginiz sey ayri olsun. is kokar disarda giydiginiz sey, pislenir. tulumu mumkun oldugunca temiz kullanmak gerek.

jimicik harika özetlemiş valla, ek olarak ben de birkaç şey yazayım. sıcak su torbası veya şişe yerine decathlonda el, vücut ısıtıcıları var onlardan alıp uyku tulumuna koyabilirsiniz. Biz sıcak su koyuyoruz genelde ama suyun dökülme ihtimali olabilir.

Çadır satın alma konusuna gelince, birinden kiralamak mantıklı olabilir ama doğayı seven biriyseniz almak daha mantıklı, su geçirmez alın mutlaka. Decathlonda çok iyi çadırlar var, hatta fazla ağaç falan yoksa gideceğiniz yerde özel çadırlar var orada, içeriye güneş ışığını geçirmiyor vs. biraz daha pahalı ama iyidir.

Odunu fazla fazla toplayın, düşündüğümüzden daha hızlı yanıyor, ağaç kesmeye gerek yok, tonla kuru ağaç olur muhtemelen etrafta. Ben bazen marangozdan kullanmadığı odunları alıyorum kampa giderken.

Yatmadan önce biraz açma germe, ısınma hareketleri yapın, ısıya dönüşür enerji ve gece üşüme ihtimalinizi düşürür bu durum.

iyi eğlenceler.

yaniniza antihistaminik bir seyler (alerjikseniz), agzi kapakli kupa, kullan at olmayan derin tabak/kasik, caki, kafa lambasi (pilleri kontrol edin cikmadan), hoparlor (sarji tam olsun), igne-iplik, sabun, dis fircasi, tuvalet kagidi, cimbiz (kene mevsimi degil ama gene de corabinizi pantolonun ustune cekin), duduk, saglam ip, harici batarya, termos, nakit para (pos cihazi olmayabiliyor bazi koylerde), sarap icilecekse tirbuson, nemlendirici, gunes kremi, tarak, gozluk, ducktape, katlanir testere, saribez, hamak, sisme mat tamir malzemesi, snickers, ceviz findik, tuz, kulak tikaci (cadirin yakininda sabaha kadar konusanlar ve ayi gibi horlayanlara karsi), bel cantasi almanizi da oneririm.

ayrica sandalyesiz bir kamp dusunemiyorum.

kamp yemegi onerilerim; sovanda yumurta, kasarli mantar, kozde yumurta, kozde patates, kestane, cikolata dolgulu muz, severseniz marsmello, cekirdek, kisir, kolayda yemek icin borek, kahvalti icin melemen

ayrica yayla'nin hazir yemekleri var, fena degil.

@jimicik güzel yazmış +1

ben aklıma gelenleri ekleyeyim;

En başta belirtmem gerek, ilk kampınız ise 3 günlük olarak planlamayın. Mutlaka hemen ertesi sabah kalkıp gitmek isterseniz gidebilecek imkanlar ile program yapın.

Mesela sürekli kamp yapan birileriyle gidiyorsunuzdur, sizin ilk kampınızdır, kabus gibi birşey gelir size, belki de nefret edersiniz. Ertesi gün bir an önce kaçıp kurtulmak istersiniz ama birilerine bağlı olduğunuz için gidemezsiniz, zehir olur o 3 gün.

Ha yok tamamen bir acemi veya acemiler olarak yapacaksanız yine de 3 gün kalacakmış gibi planlamayın.

hele ki grupta hanımlar var ve az buçuk tikilerse zehir olur oo üç gün :)

@jimicik'e ek olarak yiyecek içecek işini çadırın kapısında yapmayın, mümkün mertebe çadırdan uzakta yiyin için.

Yine özellkle yemek kokusu sinen üstünüzle çadırda kalmayın, yabani hayvanlar için önemli bir konu bu.

Ayı olma ihtimali olan bir yerde yapacaksanız ayı ile ilgili gerekli tedbirleri okuyup öğrenin. Burada çok da uzatmayalım konuyu, yok zaten bir tesisde yapacaksanız yaban hayvanlarıyla ilgili derdiniz olmaz zaten.

cevaplari gorunce geliyor aklima;

cadirinizi atesten uzaga kurun. atesten firlayan koz cadiri deler, is kokusu siner ayrica. ve tabi horlayanlardan da uzaga kurun. bir de bazi agaclardan recinemsi seyler akar, ona da dikkat edin. cadiri katlamadan once de icini boslattiktan sonra kapisini acip, cadiri havaya kaldirip sallayin kuvvetlice ki icinde bocek, toprak vs. varsa dokulsun.

hayvan olarak cakal sesi gelebilir en muhtemel. cocuk aglamasina benzer. korkulacak bir hayvan degil. ama kamp yerinize gelirse yiyecek vermeyin. kopek varsa besleyin, hem koruyucu olur kopek. eve donunce soyunup saginizi solunuzu control edin, kene var mi diye. ayi denk gelmez saniyorum. ayi oyle insanli gurultulu yere gelmiyor. mantarlari da ellemeyin cok bilgili degilseniz.

cadiri denizin icine kurmayin.
biz cok yakina kurmusuz, sabah ayaklarimizda su ile uyanmistik.

çizgiromanlardaki joker'i çekmemişler zaten. kendilerine alternatif joker oluşturmuşlar.

joker'in kazandığı paralel evren bu. hep iyiler mi kazanacak :)

Ptt ardından sürat kargo

ptt çok da ucuz değil a4 boyutundaki hafif dosyayı 16 buçuğa yolladım.

dün lisans 500 yüksek lisans 1000 doktora 1500 olacak diye bir haber okudum.

@Tabiri şu anda zaten böyle

ulan ne güzel, ne duyarlı, ne anlayışlı anneler var be. benimki olsa modemi bile oraya taşırdı.
ben olsam vermezdim. anneniz en iyisini yapmış hocam :D

vermem, net.

Pes etme keje +1 kesinlikle vermem.

vermem.

Ülke sapık dolu. Abuk sabuk ortamlara girse bağlantından sonra başın yanar.

Hayır.
Tehlikeli. Ayrıca bu, bir çeşit dilencilik. Başka kapıya.

Komşu bize vermişti internet bağlanana kadar, şifre kaldı oyle :D bizimki düşünce o ağ otomatik bağlanıyor. Ama niye vereyim:D

Asla. Bir bahane uydurur geçerim

vermem, verilmez.

sonra sizin ip adresinizden bylock kullanılmış yok bilmemde olmuş o olmuş bu olmuş derler. sen derdini anlatana kadar yıllarca sürünürsün...

bu devirde kesinlikle kimseye şifre falan verilmez. arkadaşlar özetlemiş, bir de artık eskisi gibi tek tük evlerde olan bişey değil, cep telefonu olmayan insan kalmadı gibi bişey, ee 20 liraya paket yaparsın lazım olursa yine telefondan ya da teethering ile bilgisayara bağlayıp ödev, ders, finansal işlerini halledersin.

bunun dışında oyun, youtube, film izleme falan bunlar zaten keyfi şeyler.

su devirde onu yapmak buyuk risk. habi ara yapiyordum ben yalan yok. 2005 falandi ozamanlar net sinirsiz ve oldukca hizli idi, sifre koymamistim isteyen kullansin diye. simdi bunu yapmak sokakta donla gezmege bedel olur. ugrasir durursunuz. cocugun odevi vs olur. gelsin evde bilgisayar var otursun yapsin derim ben. ama sifreyi vermek cok buyuk risk hele su donemde catir cutur davalar acilirken... hani ucretin yarisini vereyim dahi dese de ben kabul etmem.

Asla vermiyorum.

Bi ben veriyorum galiba, ust komsumuz yasli bir kadin, Amerika'daki oglu ve torunlariyla konusuyor arada, bazen de para teklif ediyor (almiyorum), yani ne somurucu biri ne de abuk subuk sitelere girecek tehlikeli biri, sakinca gormuyorum haliyle, eski evde de kapici istiyordu, cocuklarinin kullanmasi icin, ona da vermistim.

tanıyorsam ve güveniyorsam neden olmasın. birkaç kere istediler. hepsi torunları geldiği için birkaç saatliğine rica eden yaşlı, emekli teyzelerdi. sonra şifreyi değiştirdim bitti gitti. insanlık o kadar ölmedi yahu!

ev sahibimiz istemişti, vermiştik. hatta kiradan da yarısını düşüyorduk. yavaşlama dışında bir sıkıntı olmamıştı.

Veririm, vermişliğim oldu.

Millet selam vermiyor komşusuna

Kediler en ufak sese gürültüye abartılı tepkiler veren canlılar, bence aklını alır böyle zilli milli şeyler durmadan patilemeye çalışır bu arada kendine de zarar verebilir düşüncesindeyim ben.

Bizde de vardi zilli tasma. Kedicik surekli çıkarmaya calisiyordu en son nasil basardiysa cingirak kismini koparmis. Bizimki hic sevmedi kisacasi sesli ve sallanan her seye tepki veriyor.

benim 3 kedimden ikisinde bu zilli tasmalardan var. zilin sesine göre hangisi nerde bilebiliyorum.

Bunlar için atlayıp zıplarken bir yerlere takılabilir diyorlardı.

benim kedimde de var zilli tasma, hiç sıkıntı etmedi şimdiye kadar.

- İngilizce öğrenmek, özel sektörde çalışmasan bile sana ilerisi için farklı kapılar açabilir.
- KPSS'ye çalışmak, sana kamu sektörüne girişten başka pek bir şey katmaz.

Bana göre İngilizce öğren.

Torpilsiz KPSS kasmak da ne bileyim biraz pollyannacılık yav.

Zararlı değil, hayvana ait hiçbir şey zararlı değil, faydası da faydadan neyi anladığına bağlı sağlıklı yağ içerir protein var b grubu vitaminler var demir falan var ama bunlar spesifik olarak söğüşe özgü özellikler değil hayvanın diğer bölgelerinde de var aynı şeyler.

iddiaya göre sadece kelle eti yiyerek sağlıklı bir şekilde yaşamak mümkünmüş (yok artık)

geyik bir yana ye ye. akhisar'a gidersen doğrama pideli paça ye bir kere. bütün gün acıkmadığını görünce mevzuyu anlarsın zaten.

her şeyde olduğu gibi çoğu zarar.

Kelle paça için konuşuyorum. 1dk kaynar suda birçok bakteri ölüyor. Ama @kelbukel haklı çoğü zarardır. Kışın ayda 1-2 defa içerim paça. Bir zararını görmedim.

m.youtube.com

city juve barça psg bayern

liverpool juve barca psg bayern

turkuaz+1 yaparsa inter bir sürpriz yapar.

şifre değişikliği yapıldıysa olabilir. tüm hesaplardan çıkış yapıp tekrar giriş yapabilirsin.

hafif olanı al. zaten senin telefonu en az 2-3 kere tam şarj eder. kalın ve ağır bir şey taşımana gerek yok.

ben 10binlik powerbank ile tüm gün video çekebiliyorum daha fazlasına gerçekten ihtiyacın var mı?

hafif olsun hocam. taşıyamayacağın ürün isterse 100binlik olsun neye yarar

Xiaomi’den ziyade Anker marka bir powerbank almanı öneririm. İnanılmaz kaliteli oluyor bu firmanın powerbankleri; tecrübeyle sabit.

10000'lik rahat rahat yeter.

Bende de 6s var. Anker Powerbank vardı yeni almıştım. Sonra bataryayı değiştirmeye karar verdim.
Şuan telefon ilk aldığım haline döndü. Aşırı memnunum. 1.5 günde bir falan şarj ediyorum. Aşırı memnunum.
Dolayısıyla evde boş yatan powerbank'i de arkadaşıma verdim ben kullanmıyorum diye.

Aynı ücrete bataryayı değiştirmeni öneririm.

30 lira farka büyüğü alırım.

foto da belli olmuyor ama 20k'lik olan 10k'ligin iki katindan daha buyuk neredeyse. 10k'lik her turlu isini gorur. 6s'i iki kereden fazla sarj eder o alet. cebine de sigar.

Çanta taşıyorsan 20 binlik çanta taşımıyorsan 10 binlik, 20 binlikleri cebime atar taşırım deme şansın yok hiç.

fiyat açısından haklısın ama taşınabilirlik olarak 10000mah.

Bende aynısı var, çok memnunum.(benim telefonumda hızlı şarj var onu da destekliyor falan) Ama direkt "10000 / iphone mAh" şeklinde düşünme. Öyle düşüneceksen de 6500 veya 7000 bölü senin bataryan şeklinde hesap yap. Bunlarda hep bir kayıp oluyor.

kötü gibi. bizde bir 6 var 36 ay civarı ve yüzde 80

hızlı şarj eden powerbank'lar araç içi şarj ediciler vb. orijinal olmayan donanımlar pili bu hale sokuyor. evet çok kötü. 3 yıllık iphone 7 plus pil sağlığı %85 (ki ben de az önce saydığım donanımları bir miktar kullandım, kullanmasaydım daha yüksek kalacaktı.)

bir de pil seviyesinin %20'nin altına ve %80'in üstüne çıkarmamaya dikkat etmek pil sağlığını koruyacaktır.

Kötü. 3 senelik cihazımın yüzde 83.

bu rakam direkt olarak sağlıklı bilgi vermiyor. benim 2 senelik telefonun seviyesi 92 ydi ama %60 civarı kapanıyordu.

ayrıca iphone ların pillerinin ömürleri uzun değil. 2. sene bitmeden pili değiştirmeyi planlayın.

Kötü olduğunu düşünüyorum. Telefonla 5, bataryayla 2 sene devirdim, yüzde 91 şu anda. En az 2 senede bir değiştirmek gerekiyor artık.

Kitten yas mamalar var, konserve veya poset seklinde. Ben marka olarak nd, royal canin veya proplani tercih ederdim. Istanbuldaysaniz petshop da onerebilirim

Schesir icerik olarak en iyilerinden biri. Hills de iyidir.

schesir ve hills +1