Ekşi Duyuru

İnstagrama üyeliği olan herkes öyle, bir bakıyorsunuz öğle vakti gişede memur amca akşam tangalı escort.

Hoş geldiniz dünyamıza.

Normal işi gücü olan bir insanın bikinili poz vermesinde ne gibi bir sakınca var? Herkes konya'da yaşamıyor bu ülkede.

Normal bir bikini değil işte. Şimdi burada örnek gösteremiyorum.

Artık insanların ne giyeceğine karışmayın erkek milleti olarak. Sene oldu 2020 hala bikini normal mi tartışması yapılıyor. Büyüyün ve sadece kendi giydikleri bir ilgilenin lütfen. Isteyen istediğini giyer, kendi bedeni kendi kararı.

dünyada böyle hayatlar ve insanlar da var. gayet normal.

ama şu da var. bazı insanlar influencer olmak için bu tip gönderiler paylaşıp takipçi arttırıyorlar.

Kişisel Blog yazıyor mu profillerinde?

@pass kişisel blog değil. iş birliği iletişim için mail falan yazıyor.

Link olmadan yorum yapamadık sanırım. Ciddi bir ücretli görüşen instagram hesabı var.

@buf-e kür, Instagram'a üyeliği olan herkes öyle değil.

Her acik giyinen escort degil ama kisinin escort oldugunu ele veren bir suru ince detay var. Sosyla medya okuryazarliginiz arttikca anliyorsunuz.

Bi de bu aralar escortlar "Cinsel saglik danismani", "Cift Terapisti" gibi sifatlar kullanarak ve doktor onlugu giyerek sosyal medyada paylasim yapiyor.

Sahsen inaniyorum cunku bir insanin bu kadar seyi bilmesi ve kendinden onceki peygamberler hakkinda kissalar sunmasi olanaksiz.

Bu arada basligin silinebilir modlarca.

o kıssalar bişekilde aktarılmıştır.

Zannetmiyorum. Cunku eski arap kabilelerinde hanif gelenegi bulunsa da dini etkin degildi. Yani kendilerinden once gelmis dinleri biliyor olmalari muamma.

Ama Muhammed peygamber de neticede bir mitoloji karakteri olabilirdi Gilgamis, Herakles gibi, sayet mezari olmasaydi.

Cunku gunumuzde yakin gecmiste yasamis insanlar icin bile gecerli delil ariyoruz.

İsa ve Muhammed'in yaşadığına dahi inanmıyorum. Muhammed'e ait fotoğraf ya da temsili görsel paylaşmak günah islama göre. Ama neden?

İsa'nın da yaşadığına dair bir emare yok dönemin tarihçilerinin yazılarında.

Hocam bir filozofun lafını referans vereceğim ama tam sözü hatırlamıyorum yaklaşık olarak şunu demişti; inanan için cevaba /kanıta gerek yok inanmayan için her cevap/kanıt yeni soru doğurur. boktan oldu farkındayım ama kısaca inanan zaten bir sekilde koyun gibi çok deşmeden inanıyor inanmayan da keçi gibi beynini patlatana kadar agaca tosluyor.
istedigin gibi devam et yani.

yaşamamış olabilir tabi ama ban adaha çok kanun maddeleri hazırlar gibi toplumsal yaşamı düzenleyen kurallar oluşturmuş biri gibi geliyor.

Beni supheye dusuren unsur su;

Islam fikhina dair ilk yazili eserler peygamberin olumunden 200 yil sonra ortaya cikmaya baslamis.

Bu cok ciddi bir sure.

3000 yil once yasamis Misir firavunlarinin bile gundelik hayati lahitlere kazinmis ama peygambere dair en ufak bir belge yok kur'an disinda.

twitter.com

Bence İslamiyet Arap mitolojisinin siyasi amaçlar neticesinde somutlastirilmis hali. İslam devleti kendi Tarihinin yazımında tekel oldugu için insanı şüpheye düşürecek başka bir yazılı kaynak bırakmadı. Kendilerinden önceki kisitli mevcut bilgiyi kullanip İslam dinini oluşturdular sonra da ''herhangi bir yazılı kaynaktaki bilgi Kuran'da yazmiyorsa yanlıştır yok edilmelidir, yaziyorsada Kuran'da zaten var o zman ona gerek yok ortadan kaldırılmalıdır'' anlayışıyla bütün yazılı birikimi ortadan kaldırdılar.

@himmet dayı
Fotoğraflarını paylaşmıyorlar çünkü insanlarda insana tapma eğilimi var. Müslümanlar Allah’a değil de peygamberine tapmasınlar diye engellenmeye çalışılan bir şey. İnsana tapınca şirk oluyor çünkü.

Dünyevi zaten, Allah’ın amacı bizim gibi bir beşeri dünyevi şeylerle karşılaştırıp, yaşamıyla bize rol model yapmaya çalışması değil mi?

@himmet dayi İsa’dan Hıristiyan olmayan Tacitus ve Josephus bahsediyor. Ateist Tom O'Neill de kabul ediyor İsa'nın gerçekten yaşadığını. Ya direkt bunun hakkında bir kitabı var ya da ayrıntılı olarak bir kitabında anlatıyor.

twitter.com

(inananlara saygimdan dolayi) hz muhammed'in peygamber oldugunu dusunmuyorum. aslinda kimsenin peygamber oldugunu dusunmuyorum. cok sey yazmistim, ama sildim. kendisini sevmesem de, Sevan Nisanyan'in bu konuyla ilgili konusmalari var youtube'da.

bunlar okuduklarim, sorumluluk kabul etmiyorum. kellem omuzlarim uzerinde gayet guzel.

Yaşadıkları ve yaşam biçimi dünyevi olunca Tanrıdan mesaj getirmemiş mi oluyor? Hele ki yine dünyevi yaşayışlara hitap edecek şekilde. Ne bekliyordun ki? Her soruna olağan dışı çözümler üretmesini mi? Tanrılık iddia etmesini mi? Tanrıdan peygamber, peygamberden de Tanrı olmaz.

Almasını bilmeyen ama öğrenebilecek olanlara gönderilmiş bir peygamberdir. Evet inanırım kendisine ve çok da severim. Almasını asla öğrenemeyecek olanlar ise zaten birer hayvan ve bitkiden farksız yaşıyorlar. Gelişmeleri beklenmez, tek fonksiyonları canlılığın devamına hizmet etmek, çeşit olmak, kelebek etkisi oluşturmak.

ben hic kimsenin peygamber olduguna ve olabilegine inanmiyorum, seytan ve meleklerede, onlari gonderdigi iddia edilen varligada.. 2019 yilinda olupta, okuma yazma biecek tahsili olan ve inananlari da gercekten ama gercekten anlamiyorum..

Üstteki yazar 2019 da kalmış .


Adı güzel kendi guzel.

Neler vadedildi ama redetti. Biraz okusanız görürsünüz.

dindar biriyken oturup turkce kuran okumustum. kuran'in fanatik bir arap tarafindan yazildigini dusundugum icin hepsinin arap uydurmasi oldugunu dusunuyorum.

dini inancim yok ama inanc meselelerinin akil mantikla izah edilmesinin akıldısı oldugunu düsünüyorum. baskasini inanmaya zorlamadikca isteyenin istedigine inanmasi gerektigine inaniyorum.

Inanmiyorum.

Dunyevilik konusuna gelince: Bence sorun dunyevilik degil. Verdigi mesaj ve getirdigi kural sisteminin evrensel ve zamandan bagimsiz olma iddiasina ragmen sadece kendi zamani ve cografyasina uygun olusu. Ayrica mesajin acik ve secik olma iddiasina (NAHL89, RUM58, NUR34, HAC16 vs vs...) ragmen sikinti verecek sayi ve cesitlilikte yorumu olmasi. Yanlis yorumda potansiyel cezanin ebediyen yanmak olmasi.

Buraya daha da dokulurdum de sirf dokulmekte yeterince rahat olamamam bile birseyleri gosteriyor bence.

hayır inanmıyorum. etrafındakilerin de inandıklarını düşünmüyorum

yukarıda aksini söyleyenlerin argümanlarına cevap veririm ama modlar tetiklenmesin diye yazmıyorum :)

inanıyorum.

Yukarıda tepkili bir şekilde inanmadığını, sevmediğini söyleyen kişilere saygı duymakla beraber geleneksel islam anlaşıyışının birer çıktıları olduğunu düşünüyorum.

Elbette siyer(Peygamberin hayatı) bilgisi, ona atfedilen sözler (hadisler) vefatından çok sonra kaleme alınmış ve haklı olarak doğrulukları tartışılabilir.
Fakat referans kaynak olarak Kur'an ele alındığında doğru açıdan bakan gözler için gerçekler güneş gibi parlıyor. bu konuda son zamanlarda beslendiğim kaynak olarak süleymanie vakfı mealini tavsiye edebilirim.

Hz. Muhammed'in yaşam biçiminin ve söylemlerinin: cinsiyetçi, türcü, ırkçı, sınıf ayrımcı, güce tapıcı yani kısaca adaletsiz olmasından kaynaklı olarak peygamber olmadığı şüphesine kapılmak doğru değil bence. Bu Allah'ın adalet anlayışını sorgulamak olur.

Hz. Muhammed’in bir peygamber, daha fazlası bir ‘ermiş’ olduğuna inanıyorum.

İsa, Musa, Zülkarneyn, Budha isimler değişebilir. Genel manada ermiş insanlara inanıyorum ve onları yararlı buluyorum.

‘Peygamberlik’ bir insan icadıysa dahi önemli.

Zira genel manada bedevi arap toplumundan; günde beş vakit temizlik yapan bir kitle çıkarma arzusu bile gözümde önemli.

Zira esas mesele bir peygambere, bir filozofa, bir bilgeye inanmaktan daha ziyade;

İnsan kendini herhangi bir yolla müşfik, ahlaklı, iyi ve erdemli bir insan olmaya götürebiliyor mu bu önemlidir.

ustun insan kavramina suphe ve sorgu ile yaklasirim.

neden baska birinin bilgisi ile sinirlar cizdigi yasami yasayayim? buna yasamak diyebilir miyim? sorgulamayan, suphe etmeyen, soru sormayan bir beyin yasiyor mudur?

çağındaki insanlardan daha yüksek ıqsu olan bir adam, söyledikleri genişletilerek bu günlere gelmiş ancak artık bu çağda söylemler yetersiz kalıyor. zamanla her gelen eklemiş eklemiş buraya kadar gelmiş. belki çok normal bir insandı.

Olmaz.genetik.

28 den sonra büyüme ömrümüzü tamamlar durgunluk dönemine gireriz + vücut kıl artışı başlar saç, kıl azalması başlar. kahveyle alakası olmaz diye düşünüyorum.

Git bi testesteron hormonlarını ölçtür.

yok. testosteron dihidrotestosteron muhabbeti. geçmiş olsun.

minoxil başla da iki sene daha saçları kurtarırsın

kel adayi 40 lik bir ihtiyar olarak sac ve kahve ikilisinin hic bi alakasini duymadim, portakalla ya da simitle ne kadar alakasi varsa kahveyle de o kadar vardir, takma kafana, dunyanin bir numarali zenginleri care bulamadi daha buna..

Minnacık acıtıyor ama çok değil. İlla parmağınızı tutacaksanız tırnağınızı verebilirsiniz.

Bazilari epey oyuyor etinizi, bagzilari ise dokunuyor sadece.

kulak memikinden isirirca aciyor.. parmaktan kuvvetlice isirirca uuu epey acitiyormus diyorsun.
guclu bir cimdikten daha azi gibi dusun.

Bizde 2 tane var, birisi baya evcil dokunur gibi ısırıyor hiç acımıyor, diğeri yabani ısırdığı zaman kanatıyor genelde elimi

kış günü elin kuruyup çatlar yumruk yapınca el üstünde kıl kadar kanamalar olur ya, işte o kadar acıtıyor

Kuşuna göre değişir. Mesela bizimki "birader beni o şekilde tutma" diyerekten ısırıyor. Eski bir kusumuz vardı. O da "buralarda bir daha görürsem parmağını koparırım" der gibi isiriyordu.

Disi kuşlar cok fena isiriyor genelde.

son videolarda saldırının hemen nöcesinde farkedilip askerlerin siperlerine koştuğunu gördüm. Sanıyorum farkedileceği iritafaya gelince iş işten geçmiş oluyor.

Cihazlarda jet motoru falan yok. Planör mantığıyla çalışan hafif ve düşük motorlu araçlar. Boyut da ufak. O yüzden belli etmiyorlar.

alçaktan uçunca sesi duyuluyor. yüksek irtifaya çıkınca yapacak bir şey kalmıyor.

ilk hücrenin nasıl oluştuğu açıklanamıyor. ilk hücreden sonrası ise hücrenin çoğalması, mitoz ve mayoz bölünmeler ile devam etti.

Abiyogenez diyolar. Cansızdan canlı yaşam

Hocam konu çok geniş. Çağrı Mert bakırcı nın Kitabı salağa anlatır gibi anlatıyor. Ona bak bence.

O taraflı anlatıyor.

çağrı mert bakırcı diyeceğim ben de.

abi, "o taraflı anlatıyor" diye bir olay yok. bilim dediğimiz şey gerçeği anlatır. senin buna inanıp inanmaman o şeyi yok etmiyor. evrim de bir gerçek, her ne kadar pek çok insan kabul etmese de.

eğer gerçekten öğrenmek istiyorsan olaya ciddi bilimsel yaklaşanları okur, doğruyu öğrenirsin.
yok eğer kafandaki inanışa destek arıyorsan harun yahyanın bol bol yazıları mevcut. onları oku.

youtu.be

Taraflı anlatıyor diyorsun. Bence başka bir taraflı anlatan arıyorsun sen. Ruh üfleme falan arıyorsun. Bilimsel değil o.

Bilimsel bir seyin tarafi yoktur. Neyse odur. En fazla saptiranlar cikar, onun aciklamasi da zaten bilimsel olmaktan cikmis demektir. Evrim bastan asagi bilimsel bir olgu.

Cagri mert bakirci okunabilir. Herkesin anlayacagi bir dili var. Okumak zor gelirse sanki bir ara aciklamak icin video serisi de cekmisti. Evrim agaci youtube sayfasinda bulabilirseniz var ise eger.

Eğriçayır

Sahte olmadığına emin olacağın yer yok bence.

Doğrudan tanıdık birisinden.

Nerede ve hangi hızda yürüdüğüne; sağlık durumuna ve yaşına bağlı diye tahmin ediyorum.

Düz yolda ve nabzını çok yükseltmeyecek hızla yapıyorsan yürüyüşünü (5~ km/saat gibi veya 90-100 nabızla) ~150 gramlık çiğ makarna bile o enerjiyi verir. Onun dışında protein ihtiyacın günlük asgari gereksiniminden çok sapmaz diye düşünüyorum, yine de artırmakta fayda olur tabii.

Temposuz yürüyorum.Yavaş yani

Daha bilgili biri daha iyi bir yorum yapar ama 7 km civarı yürüdüğünü düşünürsek 1.5 saat civarı yürüyüş yapar. Böylece 400-500 kcal civarı enerji yaktığını tahmin ediyorum. Ben şahsen benzer programı müsli+süt ve biraz meyveyle geçiriyordum. Eh biraz da protein arttırıp yavaşça kilo kaybı gözlüyordum.

Şu sayfaya bilgilerini yazarak günlük kalori ihtiyacını belirleyebilirsin. Yine aynı sayfadan günde ne kadar karbonhidrat, ne kadar protein ne kadar yağ alman gerektiğini hesaplıyabilirsin.

www.agirsaglam.com

A101 de 8Ekimden itibaren 159 liraya satılacak olan Mi band 4 lerden bir tane alarak o yürüyüşle kaç kalori yaktığını görebilirsin.

Telefonuna FatSecret uygulamasını yükleyerek ve öğünlerde ve öğün arası yediklerini içtiklerini yazarak günde kaç kalori aldığını ve makro dengeni hesaplıyabilirsin.

on bin adım öyle hayatını etkileyecek bir miktar değil. kilon kadar protein al gerisi kafana göre takıl işte. dandik çer çöp yiyecekleri tabi ki yemeyeceksin bu arada.

Bir sey degistirme ihtiyacini hissettiniz mi? Ornegin yururken ya da sonrasinda yorgunluk vs?

Yoksa, 10 bin adim, saglikli bir insanin normal bir gunde atmasi gereken adim ve spordan sayilmiyor. Ben hicbir sey degistirmedim, kopek sahiplendigimden beri zaten 1,5 saat yuruyorum gunde. Oncesinde bir kahve ve bir elma ya da kuru meyve atististirip cikiyorum yuruyuse. Sonrasinda, aciktigimda, normal kahvaltimi ediyorum.

Beslenme duzeninizde bir degisiklige gerek yok, eger saglik sorununuz yoksa. Varsa zaten uzmanina gidip gunluk egzersiz ve yeme duzeniniz icin danismanlik alin.

hep örtüyle kullanıyorum ama bir gün örtüsüz kullanacak kadar güzel koltuklarım olsaydı koltuk yıkaması yapan firma çağırırdım. makinelerle falan gelip yıkayıp gidiyorlar.

gerçi çok pahalıysa çağırmayabilirdim de hafif sabunlu bezle silip sonra hafif ıslak bezle silsen de aynı şey.

Senede bir firma geliyor. Onun dışında her ev supuruldugunde koltuk başlığı ile supuruluyor. 2 ayda bir filan da vanish'in hali yıkama için olan deterjanıyla siliyorum. Bir gece kalıyor, ertesi gün supuruyorsunuz. Tertemiz oluyor.

Fraise +1

Islak temizlik yapan makinalar var internette izlemesi baya tatmin eden videolar görüyorum rengi açılıyor kirli yerlerin ama makinanın adını bilmiyorum. Temizlik şirketlerinde oluyor normalde gelip temizliyorlar ama ev tipi makinalar da var sık temizleyecekseniz


Mesela burda bir video var profesyonel tenizlik için başta buharla kiri kaldırıp sonra dediğim makinayla yıkıyorlar

www.instagram.com

halı yıkamacılar bu hizmeti veriyor. mahallenizdeki halı yıkamacılara sorabilirsiniz, yada daha pro birşey arıyorsanız armut.

Halı yikamacilar +1 koltuğun tanesini 90-130 arası yıkıyorlar ortalama

Haftada bir detaylı süpürme(minderlerin altı köşeleri vs) +2-3 ayda bir vanish

hicbir zaman tazenin yerini tutmaz.

çok sık yiyen biri değilseniz farkı anlamazsınız bence. tadı da fena olmuyor.

karides dondurucu yanigi oluyor duzgun dondurulmamissa

binbir turlu marka denedim, tazenin yerini kesinlikle tutmuyor.

migrosta küçük kovalarda suda karides var, o baya iyi çıkıyor. tazeye benzemez ama temizlemesi de ömür alıyor yani.

Balıkçılarda yeni temizlenmişi bulup almanızı tavsiye ederim. Hem daha ucuza geliyor, hem de ciddi lezzet farkı oluyor.

yeterli

Fazlasıyla yeterli . Diski çöpe atmayın. ihma etmeniz gerekiyorsa matkapla 4-5 delik açın.

Güven yok, güven olmayan yerde insan da para da olmaz

Güven yok derken, sana bana değil.
Dış yatırımcıya
atıyorum 10 sene önce türkiyede kaç tane yabancı marka vardı, şimdi kaç tane var.
Son 1 senede kaç yabancı marka türkiyeden çıktı onu düşün.

kanun yoksa, malının canının güveni yoksa, kaddafi libyası gibi oluyorsun.
sen türk olarak gittin ev aldın x ülkesinden.
O ülke 3 gün sonra tamam evine el koyduk, sen dımdızlak gideceksin derse, bu ülke güvensiz ülkedir.
Türkiye böyle bir ülke oldu.

Kotu yonetim & populizm.

twitter.com

aslında 2013'lerden beri kötüye gidiyoruz ama o zaman ekonomistlerin dediği şeyler yeni yeni ortaya çıkıyor. (biz sıradan insanlar için)

ABD para basıyor bunu toplayacak dediler, bizde hukuk düzgün işlemezse yatırım gelmez dediler, "bunu da ithal etmeyelim" dediler... neler neler anlattılar yıllarca. Hepsinin tersini yaparsan ülke bu hale geliyor işte.

Kısaca, uzun vadeli düzgün çözümler yerine kısa vadeli "seçime kadar durumu toplayıcı" tedbirler alındı hep. Bir noktada daha da fena patlayacak. Hala en kötü günlerde değiliz.

Bu arada insanları tüketime ve ithal ürünler almaya alıştıran da bu hükümetin kendisi. Zamanında ne güzel alabildiğimizle ilgili güzellemeler yapıyorlardı, para kalmayınca cari açık artmasın diye her şeye deli vergi koymaya başladılar.

Önceden de dolar ve euro durmadan artıyordu ve önceden de işsizlik tavandı. 2002-2012 arasında global olarak büyük bir iyileşme yaşandı, biz de biraz faydalandık, şimdi fabrika ayarlarımıza döndük işte.

200-300 arasi

200 civarı. evet yaparlar. ücretsiz muayene yapan yerlere göstererek teyit ettirebilirsin.

(bkz: mendeley)

Zotero var. Acik kaynak hem.

endnote da ücretsiz değil mi yahu?

Zotero +1

Bence etmezdi. Ama bak İsrail ederdi, bundan eminim.

azerbaycanın eti ne butu ne ki yardım etsin :)

bence etmezdi. şu milletteki azerbaycan güzellemelerine hastayım. yok kardeş ülke, yok bilmem ne. nereden kardeş oluyoruz anlamadım ki. bir ben bir şey hissetmiyorum herhalde bu ülkeye karşı.

www.bbc.com

kardeş dedi türkiye ama kktc tanımadı.güçsüz bi ülke çok şey beklememek lazım

candide+1

Azeriler tuy siklet, Ermeniler de oyle. Rusya'nin onlerine koyduklari kumda oynuyorlar.
Azerilerin sikleti bizi hicbir beladan kurtarmaya yetmez.

Kurtuluş savaşında etmişti. Şimdi de eder.

ederlerdi. en azından maddi yardımda bulunulurdu. gaz petrol

Soruyu soran arkadaşa da, etmezdi diyenlere de Arif Aşırlı'nın Nargin adlı kitabını okumalarını, Nargin Adası konusunu araştırmalarını öneririm.
Ama bugün Hurraa Ermenistanla savaşalım diyenler dün Yunanistan için aynı şeyi söylüyorlardı. İkisi de düşmansa birine arkanı dönmen gerekecek ve düşmana arkanı dönersen bir tarafını kaybedersin.
Bu devirde savaşlar diplomasiyle yapılıyor. Bunun bilincinde olmak gerek ve biz bu konuda çok geriyiz.

hayatim boyunca dilencilere 1 tl vermedim. vermem. vermeyin. dilenciler cok guzel para kazaniyorlar niye gitsinler? aylik min 20-25 bin tl parayi hangi dilenci birakir gider?

Sizce o kadar insanın olduğu yağlı bir kapıyı bırakıp daha az kalabalık bir yere gitmeleri için mantıklı bir sebep var mı? Bir de gerçekten aç olduklarını düşünüyor musunuz? Haberlerde sanırım üzerine iş makinesi kayıtlı, kaç dairesi, arabası falan olan dilencileri görmediniz. Onlar açsa biz açlıktan ölelim cidden.

O dilenciyi savunanlar da enayinin önde gideni. Dilencinin ettiği dualara muhtaç olduklarını düşünüyorlar. Allah rızası bla bla falanmış.

ben geçenlerde sokakta elini açıp benden para isteyen dilencinin elindeki bozuk paraları alıp 100 metre yürüdüm sonra geri dönüp iade ettim. baya para veren var bunlara.

Yolda birkaç tane üst üste denk geldi. Ben de bağırdım lan yeter aq git çalış dedim. Sonra millet ne ayıp diyor bana.

"Bir kişi para istedi. Dayanamadım git çalış dedim."

boyle devam. acimayin dilenene. asla para vermeyin. verdikce aziyorlar. sakat diye dilenenler de senden benden daha saglikli.

asla para vermem dilenciye ne halde olursa olsun. sokakta kalmaya tesvik verilen her kurus. adam oturdugu yerden para kazanmayi birakip neden gitsin calissin yoksa.

yakin bir arkadasim postanede gisede calisiyordu. postanenin yakin oldugu carsinin gediklisi bir dilenci her hafta gelip posetlerle bozukluklar getiriyor haftada neredeyse 2-3 bin lirayi memleketine gonderiyor diyordu. haftada 2 bin liradan ayda hicbir sey yapmadan 8 bin lirayi birakip kim gider asgari ucrete vasifsiz iste kendini yorar? ya da memleketine donup tarlayla davarla ugrasir? o yuzden para vermeyin siz de kesinlikle.

Dilencinin artmasi yagli kapi bulduklarindan degil, ekonominin cok guzel gitmesi sonucu insanlarin issiz kalmasi. Hani git limon sat yasa deriz ama pazarda 100 kisi limon satsa 90’i acliktan birbirini yer. Dun uc limon alan adam bir limon aliyo cunku su anda. Ama is gucune bakarsan bi suru calisabilecek adam var. bunlari calistiracak mavi yaka is? Yok. Ne fabrika, ne bi uretim, sehrine don ciftcilik yap diyosun, ciftcilik yapinca noluyo, hala acliktan nefesin kokuyo, ticaret yapanlar zengin. Fakirler kendi aralarinda “bunlar gitsin, bunlar hayati zor ediyo” diye kavga ederken bazisi cok luks yasiyo, asil o adamlarin gitmesi lazim.

Overleaf

pili az gelir. Geri kalan her şey için beklentini karşılayabilir. (telefonu çok kurcalayan bir şeyleri değiştirmek isteyen biriysen boğulmuş hissedersin bir de)

ama kafam rahat olsun dümdüz kullanayım diyorsan güzel telefon. Ios'ta ram'e falan bakma gayet iyi çalışıyor. Batarya da aslında 1800'e göre çok iyi performans veriyor bence, işlemcisi ve iOS az tüketiyor.(kardeşimde var, ben kullanmadım ama)

edit: benzer fiyatlı androidlerde 2-3 kamera oluyor ama onları koymuş olmak için koyuyorlar gördüğüm kadarıyla. Ana kamera dışında diğerleri yine 'eh' oluyor.

Bu sayılar mobil sistemler için, mobil olmayan sistemlere göre çok anlam ifade etmez.

Yani 4500 mah pil 45 saat dayanıyor da 1800 mah pil 18 saat dayanıyor gibi bir durum yok sonuçta. ios çok daha az pil tükettiği için pilin kapasitesini artırmadan daha kompakt tasarım çıkartmaya çalışıyor.

RAM'de ise benze bir durum var ama çok daha fark yaratıyor apple cihazlar bu konuda. işletim sistemlerinin (ios/android) çalışma mantıkları apayrı. bu yüzden çok detaya girmeyeceğim ama 3GB RAM iOS için oldukça yeterli.

neden geçmek istiyorsun ki? telefonun kullanılmaz olunca değiştirirsin boşver masraf yapma

iphone se2 ise gayet güzel geçilir.

pili 1 gün falan gidiyor işte. dış kasası eski ama içindeki çipi falan taş gibi. rahat 5 sene götürecek bir telefon.

Ücretlisini kullanmadım ama kullananlar parasına değmez diyor. Ücretsizini güzel buluyorum.

ingilizceyi iş hayatında aktif olarak kullanıyorsan değer.

bana okul premium hesap verdi. Ucretsizi arasinda aman aman fark yok. Kelime onerisi yapiyor ekstra. Bazi noktalarda sacmaladigi da oluyor kelimelerde. Fiyatini bilmiyorum, aylik 30 tl max verirdim

Premium kullanıyorum aktif olarak kullanıyorsanız faydalı ama bence çok pahalı. O kadar katma değer sunmuyor özellikle belli bir seviyenin üstündeyseniz.
Bazen cilalamak gerekiyor yazıları o işi iyi yapıyor.

turkiye`de yillik ne kadar?
ben imla ozurlusu oldugum icin kullaniyorum, ucretli versiyonunu. outlook eklentisi free versiyonunda yok sanirim.

Aylık 12 dolar. 96 lira

Bana çok şey kattı hocam. İngilizce öğretmeniyim ve bazen öyle güzel önerilerde bulunuyor ki şaşırıyorum. Ücretsiz sürümden çok çok daha iyi. Ben de Grammarly premium hesabıma ortak arıyorum. Gittigidiyor gibi sitelerde plati üzerinden aldıkları çalıntı hesapları satıyorlar. Bir yıl boyunca sıkıntı yaşamadan az kişinin kullandığı bir hesap arıyorsanız mesaj atabilirsiniz.

genelde öyle hocam görmezden gel geç. letgo'da aynı.

Yaklasik 10 yildir kullanirim, asarim keserim diyene denk gelmedim. Ilana pazarlik yok, son fiyat bu sadece almak icin arayin vs yazabilirsin.

gittigidiyor ve sahibinden.com'da birçok ikinci el eşyamı sattığım oldu. üstelik bu ikinci el eşyalar dandik eşyalardı.

ama son yıllarda sıfır veya sıfır ayarındaki ürünleri bile satamıyorum. gelen geçen ölü fiyat veriyor. şu ihtimaller var:

- "ya tutarsa" diye olta atıp, tutarsa neredeyse beleşe almış olacak.

- alıp daha yüksek fiyata satacak ya da bunu sahibi olduğu işyerinde satacak.

sattığım şeyler de oldu elbet. gerçekten ihtiyacı olan ve satılan şeyin ederini bilen vicdanlı insaflı insanlar da var. özellikle letgo'dan daha çok satış oluyor artık. ama orada da ölücü var.

kısaca internet kullanıcı profili değişti diyebiliriz. ekonomik kriz de olabilir. ama yok yok kullanıcılar değişti.

bana da bir kez öyle bir tip denk gelmişti. piyasa araştırması yapmadan bir bilgisayar parçası koymuştum, meğer çok düşük fiyatmış.

hıyarın teki sülük gibi yapıştı. "mesajlarıma cevap vermek zorundasın, buraya ilan koyduysan satmak zorundasın" gibi. aklınca benim manipüle edecek gerizekalı :D

bastım engeli gitti :)

pazarlık payı yok. ciddi alıcılar arasın. mesajlara bakmıyorum dersen sorun çözülür. ben hiç mesajla uğraşmıyorum. gereksiz uzatıyorlar. öylesine soruyorlar. canları mı sıkılıyordur nedir. ciddi olan arıyor zaten. telefonunu da özel numaralara kapat dememe gerek yok herhalde?

tel no vermek istemiyorum. bir de tel no cular dolu.

@sour tel no işi sakat. pazarlık için arıyorlar. aklı sıra telde konusunca ikna olacağım

Sıkıntılı şeyler görürsen direkt bildir, sahibinden yönetimi iyi çalışıyor banlıyorlar direkt.

açılın tespit yapıcam. akp sayesinde son 10 yılda en çok artan şeyler

1. dilencilik.
2. alsatçılık.

üretim, çalışma, işgücü yok tamamen asalak ekonomisi.

sabahtan akşama kadar sahibinden, letgo bilmem ne kovalayarak ev, araba, eşya, telefon alsat yapan asalak dolu ülke.

@buenosdias aynen öyle. benden istediği fiyatın 2 katına satıyor aynı ürünü. profiline bakıyorum kendi de satıcı.

155

Polis takmıyor

Eger yapabiliyorsan seni görmeyecekleri bir mesafeden telefonla kaydet. Sosyal medyadan yayinla, ifsa olsunlar. :/
Üzgünüm ama polisin umursamadigi bir senaryoda adaleti sosyal medya temin eder :(

ülkeye bak aq. çocuklardan bile nefret eder oldum. bencede @chitosanın dediği yapılabilir

Yaşları küçük. Görüntüleme olmaz.

@chitosan çingen çocuğunu mu ifşalıcan afdhwasfa. fark ettirmeden sağlam sopalıcan anca öyle olur. polis uğraşmaz onnlarla

ifşala hocam
maalesef cozum bu
patron sirketi gibi, ülkede sıkıntı patrona ulastı mı cozum oluyor.

illa ki bunların çekindikleri birileri vardır mahallede, bekçiler belki bilmiyorum tanıyorlardır.
bence de video kanıt olarak çekilebilir. internete koymak gerekmiyor. ilgilenecek kişiye göstermek için.

Cimer

Dükkana çağırıyorum.

Evet. Ama sağa atma oranım epey düşüktü.

Öyle yapan olduğunu sanmıyorum ilk önce bi görüşülür tanışılır olursa devamı gelir

@neden beni sevmedin
Bakkal olsam onu yapardım.

hurriyetemlak'ta oyleydim, 3+1 sahibinden cadde uzeri. (mesaj atmayin, tutuldu)

direkt eve cagirmayi okuzluk olarak gordugumden, kullandigim surecte hic cagirmadim. "geleyim" diyene kuskuyla baktim. "gel" diyenler mezarda.

genel olarak tanımadığımız insanları evimize çağırmak pek akıllıca değil.

Direkt ev diyen hatun eğer böbrekçi falan değilse büyük ihtimal kırık çıkar Türkiye’de.

Okcupid. Trans ya da escort belli oluyor, ki profesyonel escortlar uğraşmaz öyle soru cevaplama falan.

instayı sevmiyorum ya. ben ünlüyüm, sürekli geziyorum modunda kafalar var. beni yoruyor bunlar

Bumble yabancı yoğunluklu olduğu için iyiydi ama son zamanlarda Türk kızları keşfetmeye başladı. Son demleri muhtemelen.

okcupid +1 derim ama ona da abuk tipler dolmaya başladı.

internetten birini bulmak eskiye göre daha zor.

Yurtdisinda okcupid kullaniyorlar su sira ama Türkiye'de yaygin mi bilmiyorum.

Okcupid instagram kasan dolu. Ayrıca sarı saçlı kuaför çırağı kadın tipi de çok :/

Hindi fume, yulaf ezmesi

kuru et

et. güzel bol yağlı bi et sote... offf

Paran varsa; bacon fume (100 gr 116 kalori, 23gr protein)
+1 kuru et (fransiz versiyonu; 100gr 227 kalori 41 gr protein)

Genel olarak piller için konuşursak, hepsinin belirli bir çevrim ömrü vardır. amma 3000 amma 10000 doldur-boşalt.

Gerekiyor ama uzun vadede. En az 8-10 sene idare eder o piller.

Önemli olan saatin kullanılmadığı zamanlarda belli dönemler mutlaka bir ışık kaynağına tutmak. Atıyorum ayda 1 gün, güneşe ya da oda ışığına maruz bırakmak gibi.

bence doğru. yaş 37, 15 yıldır da istanbul'da yaşıyorum.
tabi ekonomik kriz tek başına bir sebep değil, gıda endüstrisi ve tarım ile ilgili "endüstrileşme" açısından biraz geride kaldığımız için gıda ürünlerinde fiyat artışı olduğunu düşünüyorum.
"buğday ithalatında birinci sırada yer alan ülke hangisidir?" diye sorduğunuzda aklınıza Türkiye'nin gelmesi mümkün olur muydu? şu an mümkün.

Gıda için bu kadar kötüsünü hiç görmedim. Önceden zamlar 25 kuruş, 50 kuruş şeklinde kendini gösterirdi. Şimdi her şeyin fiyatı birkaç yıl öncesinin iki katından bile fazla.

Direkt verilmiyor kimlik, geçici kimlik ile dönüyorsunuz nüfustan. Daha sonra eve ptt kargo ile geliyor kimliğiniz bir hafta içerisinde gelmesi olası.

Pazartesi başvurdum çarşamba geldi bana.

örn. 30 net türkçe - 30 net mat

türkçe ort yüksek. mat ort düşük. bu durumda sayısal puan daha mı yüksek olur?

Evet diye biliyorum.

Dönmesin diye önlemler alınıyor. Ciddi olsun olmasın dönüş olabilir yoksa

olur ama genelde arkasına ömürlük tel takılıyor dışarıdan gözükmüyor. geri dönme olmuyor böylece ya da plak veriyorlar her gece takıyorsunuz. en garantisi ilk söylediğim tabii.

Degiskendir. Olabilir. Bunun icin alinan onlemler var. benim hem alt hem uste arkada duracak sekilde tel taktilar tedavinin en sonunda. Bir de gece takilan telli plaklar verilebiliyor. Dedigim gibi durumunuza gore onlem aliniyor.

Arkada tel var, gece plağı takıyorum. Biraz bozulma var ama özellikle oturmamış bir bölüm vardı orada. Çıkarmak zorundaydım bir de arka tel kirildiktan sonra bir süre doktora gidememistim ondan oldu. Gene de kimse anlayamaz bozulduğunu, ben ve doktor hariç. Eskiye tamamen dönmesi imkansız.

11 yaşında tel taktım 25 yaşındayım hala alt dişimin arkasında tel var. normalde üstte de vardı ama iki yıl önce ucu çıktı artık çıkaralım dedi dişçim de. bozulma olmadı bu sayede. ama bazılarında gece plağı da destekleyici olarak veriliyor ben kullanmadım.

olabiliyor.

cevaplarda belirtildiği gibi tel tedavisi bitince arkaya tel takılıyor. bu olmazsa yamulma meydana geliyor. benim arka tel 10 yıl kadar kaldı. son zamanlarda dişlerimde baskı hissettim ve o telin bir ucu kırıldı, biz de çıkardık. ancak daha fazla bozulma oluşmadı.
edit: belirgin bir bozulma yok.

oluyor.

çocukken damaklı tel takmıştım.
sonra 38 yaşımda yapışık tellerden taktım.
hala ön dişler bozuluyor. ama son verdiği şeffaf şeyi takmayı bıraktım.
tavrına da bağlı

ben geçen sene şeffaf braketler için 13 bine yakın para ödedim.
8-9 bin civarında metal braketler. ama şimdi dolar arttı, fiyatlar yükselmiş olabilir. ancak öğrencilere filan yaptıranlar oluyor, onlar daha ucuz oluyor sanırım.

orthero, 1 sene önce 9 bin verdim

Miktar milyon değilse uğraşma.

paran bankadaysa dolara verilen faiz, euro'ya verilen faizden yüksek oluyor ama şimdi onu bile neredeyse sıfırladılar.

cloudybloody +1
hacı hemen borsa simsarı olmayın. zarar edersiniz.

Dolarınız bankada ise Dolarınızı satarken düşük fiyattan satacaksınız. Elinize geçen TL ile Euro satış kuru olan yüksek fiyattan alacak ayrıca muamele vergisi %1 ödeyeceksiniz. Her türlü zarar.

Bankadan dolar talep edip aldığınız nakit Euro’yu ihtiyaç sahibi birisi ile çapraz kur değerleri üzerinden takas etmek böyle birisini bulursanız en az hasarla çıkarsınız.

evet

Bazilarinda bu filtreyi yikayabiliyorsun ama degismek daha iyi belli bir noktada.

bildiğim kadarıyla hepa filtre süpürgeyi kullanırken torbadan ya da süpürgenin işte haznesinden kaçan tozları tutarak odaya geri girmemesini sağlıyor, pislendikçe de etkisi azalıyor.

yanlışım varsa düzeltin ama evet değiştirmeliyiz/yıkamalıyız.

yıkansa bile 6 ayda bir değiştirin diyorlar. servise götürdüğümde öyle tavsiye etmişlerdi

Nerden aldığına bağlı

nasıl yani? online alacağım

koku güzel...
kalıcılığını bilmem.

Koku ağır tam bir kış kokusu ve çok erkeksi. Kalıcı değil ama maalesef bence

Eski brütler daha kalıcı idi. Şimdikiler brütümsü

berber parfumu. nostalji seviyorsan veya yasliysan kullanabilirsin. ben bir donem kullanmistim simdi hicbir guc bana kullandiramaz. cok agir geliyor.

Gunluk rutininizi nasil gecirdiginize bagli degil mi? Neler sizin icin “olmazsa olmaz” onlari yazarsaniz daha iyi yardimci olunur bence :)

Yazın aşırı sıcak ve her yanı şark kurnazı dolu.

Var. Yonetmelige bak.

1.5 sene olması lazımdı diye hatırlıyorum.

8 senede bitirdiğim için sorun olmadı.

Ödediğin anda limitinde yer açılır.

alabileceğin maksimum limit maaşının 4 katı. bu tüm bankalardaki toplam kredi limitin.
sorduğun soru kalan harcama limitinle ilgili ise, evet, borcunu ödediğin gibi yer açılır.

isiga geliyorlar baya, ozellikle aksam saatlerinde. ben lambalarin etrafina ikea'nin kagit seylerinden aldim daha az parliyor isiklar. camlara yakin olan isigi degil uzaktan bi isigi aciyorum. boyle boyle sifirladim

Bu sene çok artmış bu böcekler. Öldürünce çok pis koku çıkıyor

Camlara tel taktır.

10 damla nane veya lavanta yağı + yarım litre su karışımı cama pencereye fısfıs. kaynak:

www.diynetwork.com

camlar için yapışkanlı sineklikler var, 10 liraya mı ne satılıyor. hep açık tuttuğun camlara onlardan tak, yaz bitince sökersin.

bu arada zararsız bir böcek, ben evde gördüğümde elimle alıp atıyorum, ısırmıyorlar. tabi böcek korkun varsa yapacak bir şey yok.

öldürme al kağıtla camdan at. belki o kokuya geliyorlardır.

Bir zararı yok. Öldürme bence

Bu sene sayıları artmış gibi geldi bana da. En iyi çözüm sineklik hocam.

Kastettiğiniz influencer tayfasıysa, fotoğrafçı tutuyorlar.

onlarin fotografcilari ve photoshop yapmasi icin tuttuklari kisiler var

1-2 gün ayırıp yarı pro bir fotoğrafçı ile mekan mekan geziyor kıyafet değiştiriyor ve yüzlerce fotoğraf çekiyorlar. sonra bunu zamana yayarak kullanıyorlar. üstüne bu fotolara phosohop yapacak bir elemanları oluyor. maliyeti min 2-3 bin tl.

çevresindeki arkadaşları alet ediyorlar, onlar da zamanla "lan ben iyi çekiyorum ha" deyip "fotorafçı" oluyor bir anda

İşe yeni başlayan fotoğrafçılar bedavaya yapıyor bu işi portfolyo oluşturmak için. Ama sizin fotoğraflarınızı kendi sayfalarında da yayınlıyorlar vs.

oturdukları mekanın garsonlarından, yan masadaki kişilerden rica edebilirsin eğer "normal" biri isen, ancak instagram ünlüsü isen yukarıda dedikleri gibi fotoğrafçı ile geziyorlar.

Self timer her telefonda var.

Gavuristanda sirf bu olaydan dolayi "instagram husband" diye bir terim var.

Bilimsel makale vs yazacaksanız elbette latex formatının üstüne yok. Latex altyapısını kullanan scientific work place tavsiyemdir. Bir de hangi alanda kullandığınız da önemli yeri gelir word işinizi görür yari gelir indesign kullanırsınız yeri gelir latex altyapısıyla yazarsınız.

çok matematiksel ifadeler olan bir yazı değilse LaTeX'e gerek olmuyor. Farkmaz o konuda.

ama matematiksel ifadeler falan çok olunca LaTeX iyi evet.

Word ile yazılmış sonra PDF 'ye dönüştürülmüş belgeleri hemen tanıyabiliyorum. Konu sahibi haklı. Latex yazacaksanız iyi bir editör seçin bir çok işi kolaylaştırsın.

Adobe indesign öneririm.

LaTeX kullandım ben tezlerimde. Bir araştırın isterseniz. Tek başına bir program değil, ama öğrendikçe zor da değil.

Evet taqar. Ayrıca herkes tarafından mimlenirsin böyle bişi yaptığın için. Üstteki cevap mantıklı.

harekete geçirmeye çalışın +1, harekete geçmiyorsa diğer hocaya teklif edin.

takarsa da taksın, ilgilenmedi diye niye siz araştırmanızdan olacaksınız.

akademikler siklikla akademi disindaki dunyayla baglari zayif sosyal iliskileri gelismemis insanlar olduklarindan cok sacma seylere takabiliyorlar ne yazik ki.
Hoca milletinin ne zaman neye takacağı belli olmaz +1. normal insan gibi ama biraz daha olgunlasmamis seklinde dusun.

hoca ile konuşun. Projem ile ilgili bir çalışma yapamayacaksak ben alternatif düşüneceğim diye.

herkes isteyebilir (içinden) onemli olan yök ün ve dolayisiyla rektörün ve dolayisiyla dekanin bölüme ne kadar tahsis ettiği önemlidir. bolum kurulu karar veriyodur asistan kadrosuna da dekan hangi bolume ne verirse o. yani tum kadrolari bolum baskani istemiyor. sen ust duzey torpil bulursan her sey kilifina uyar. unide sozu gecen hocan varsa da olur falan filan.

hocam derin devletse ister. bölümlere soruyorlar ister misiniz diye, bölüm başkanı resmi yoldan istiyor (gayri resmi de ister), talep ediyor. dekan da fakülteye gelen kadroları bölümlere dağıtıyor. başka hoca torpil yapıp istetebilir mi evet ister.

Korsan taksinin alnında korsan taksi yazmıyor çünkü. İzin verilmiyor, şikayet de ediyorlar, ama içinde yolcu olan korsan taksi de çevrilip yakalanınca eyooo ben bu işi para karşılığı yapıyorum demiyor, amcamın oğlunu havaalanında karşıladım eve götürüyorum diyor. Şu saatten sonra hayır sen korsansın diyebilirsin ki adama?

Uber siyah vito'larla bas bas bağırıyordu.

Korsan taksileri bitirmek değil ama azaltmak için yapılacak şeyler belli, plaka sayısını çok arttırmak. koskoca şehirdeki plaka sayısı 1980lerden beri artmamış, önce bu anormaliteleri düzeltip sonra önlem almak lazım.

Korsan taksiyi tespit etmenin ve yakalamanın tek yolu sivil polisin yolcu gibi davranıp suç üstü yapması.

"Neden izin veriliyor?" Verilmiyor, izin verildiğini kim söyledi ki?

"Neden şikayet edilmiyor?" Kim şikayet edecek ki? Kullanıcıları, yani vatandaş memnun hizmetten, neden şikayet edilsin?

böyle: eksisozluk.com

Ben direkt Arçelik aldım. Gayet memnunum. Zaten dünyada panel üreten birkaç üretici var, herkes 3 aşağı 5 yukarı benzer panelleri kullanıyor, özelliklerle farklılaşmaya çalışıyorlar (smart falan)

Woon var arkadaşta görüntü güzel. Vestel beko sevmedim. Modelden mi bilmiyorum woon iyidi.

samsung 40 inç vardı bir tane, karantina dolayısıyla evde kaos oluşunca migrostan axen 43 inç aldım 1400 tl. kendinden uydulu smart yok, anne babamın 3-4 mesafeden rahatça tv seyretmesini sağlıyor iş görüyor ama görüntü kalitesi kesinlikle samsung ile aynı değil. full hd falan deniyor ama birebir aynı yayında samsung da hiç karıncalanma olmazken axen marka olanda görüntüde hafif bozulmalar oluyor. birazda ne amaçla aldığına bağlı evde dursun ses yapsın arada gö atarım haber izlerim dersen işini görür, ama cam gibi görüntü ile film seyretmek istiyorum dersen samsung ya da lg den şaşmayacaksın.

Ekleriz o zaman gider

Eklemeyip yazmayıp ne yapacaksın ki?
O da seni görür beğenir mesaj atar diye mi umacaksin.
At da olmasın

Hep aplikasyon dating için değil miydi?
Yürüyedur yiğido.

bana yazıldığında cevap falan vermiyordum açıkçası. şimdi evlendim, bilmeden hala atıyorlar yine cevap vermiyorum.
ama bekar olsam, sevgilim vs olmasa bana mesaj atan kişi tip olarak hoşuma gitse, nasıl biriymiş bakayım diye cevap verirdim herhalde. sonuçta eşimle yonja'da tanışıp evlendim :D

Cevap verebilir, mesajı görmeyebilir, görüp takmayabilir, fbook vardır ama aktif kullanmıyordur o yüzden ciddiye almayabilir falan bir sürü şey. Deneyip görürsün ancak

yaz gitsin dönerse senindir.

Facebooktan o sekil gelen mesajlar genelde fark edilmiyor, fark edilse de acikcasi cok buyuk bir kismimiz icin varos bir hareket olarak düşünüldügu icin cevaplanmiyor. Ama sansinizi denemekten zarar gelmez sanirim.

bence de varoş bir hareket ama diğer türlü 70 lerin görücü usulünü yaşamak gerekecek

Şansını dene ama şunu da unutma. Yakışıklı bile olsa tanımadığı birisine “selam” “merhaba” yazan adamların pek bir şansı olmuyor. Özellikte facebookta.

bence önce ekle. kabul ederse yürürsün.

Ortak üye olduğunuz Facebook grubu falan var mı? Ya da profilinde dikkat çeken bi şey? Hani x mekanından bir fotoğraf falan, ben de o mekandaydım şunu öutlaka deneyin, profilinize denk geldim selam vermeden geçemedim vs gibi daha dikkat çekici bi mesaj olabilir. Herhangi bir merhabaya dönmezdim sanırım ben.

turk insaninda facebook kukkanma sikligi epey dustu yalniz. Mesaj atsan bile aylar sonra gorebilir karsindaki

isim soy isim aradığında instagramda çıkıyorsa oradan yaz.

atılmaz mı
kızlar neyle eğleniyor sanıyorsun

Çok özel, kimsenin bilmediği bir teknoloji değilse ve başkasının 4 saatte yapacağı işi 1 saatte yapmıyorsanız oldukça yüksek.

10. nesil zaten baya bir suredir piyasada. islemcilerde genelde cok fiyat dususu de olmaz.

Amd bu kadar iyi işlemciler yapıyorken mantıksız

amd hala single thread processlerde intel'in gerisinde arkadaslar, adamin kullanim alanini biliyor musunuz da amd diye tavsiyede bulunuyorsunuz?

sorunun cevabi ise alinmaz, 10. nesil cikti ama buyuk isinma sorunlariyla geldiler. 9. nesil 9900k'ya yonelin derim.

halkta para olmayabilir de, ben çiğköfteci zincirlerine giden bir tane paralı insan da görmedim.

3 5 sene önce tek tük dükkan halindeydi bak vatandaşın teki bunu zincir haline getirdi, korona öncesi her köşebaşında 1 tane çiğköfteci vardı ve iş yapıyordu.

olmaz diye bişey yok, her zaman sistemde ihtiyaç duyulan bişey vardır, her zaman da böyle yeni yeni şeyler çıkacaktır, batan olur , çıkan olur ama olur.

bu şekilde düşünmek sana zarar yazar.

Yanlış.
Halkla ilgilenmeye ne gerek var? Türkiye'de olan ürünleri yurtdışına yollayan aracı arkadaşlarım var.
Ek olarak forwarder olan tanıdığım da var.
Saglik turizmi isine giren tanidigim var.
Insaat isi yapan var.

Bunlar hep kendi kurdular işleri.
Asil Türkiye'de kolay, vergiler is veren icin daha iyi, bir suru seyi gider gosteriyorsun (vergiden kismak icin araba aliyo insanlar...), Calisan hakki diye bir sey yok.

1-) Evet.

2-) Yanlış.

mumkun tabi ki. butun herkes aileden zengin degil yada calarak zengin olmuyor. en basitinden acun ilicali. bundan 30 yil once siradan bir spor roportajcisiydi. simdi tr'nin en zengin ve en populer kisilerinden birisi. yaptigi isleri begenmezsin, kalitesiz bulursun o ayri ama caldigi yada yasa disi yaptigi birsey yok. benzer sekilde nusret.


belki acun ve nusret cok uc ornekler ama sifirdan baslayip yukarilara cikan bir suru insan var.

eskiden kolaydı belki gösterilen örnekler acun vs çok fazla alternatifi olmayan insanlardı. zenginliği ne olarak görmeye bağlı. mercedes almaksa alırsın. ancak öyle şehirde gösterilecek kadar zengin olmak 0dan imkansız.

Bu sorunun cidden sorulduğunda inanamamakla birlikte cevap vermek istiyorum.
Gerçekten algısı açık ve azimli biri Türkiye'de zengin olamazsa başka hiçbir yerde olamaz.

1 ) Mumkun

2) Gordugun en sacma cikarimlardan, binbir turlu yolu var zengin olmanin.

@gurur +1000
Azicik kafasi calisan ve kendisi de caliskan biri zengin olmak isterse mutlaka olacaktir. Eger olamiyorsa ya kafasi calismiyordur, ya azimli degildir ya da zengin olmayi istemiyordur.

24 kullanıyorum, yakından baktığım zamanlar(en az 10 saat) hiç problem yaşamadım. Ayrıca koltuğa uzanıp dizi molası verdiğimde de gayet yeterli oluyor. 27 olsa çok büyük gelir miydi emin değilim, çünkü bu(24) baya büyük ve tek bakışta bütün ekranı görmek zor.(bakış mesafem 50 cm +/- 5)

27 kullanıyorum normal masada. memnunum,
imkan varsa 27 tavsiye ederim.

Aynı ikilemde kalmıştım, iyiki 27 inç almışım

27 . 3 santim daha yüksek. 6 santim daha geniş. Zararı olmaz.

www.displaywars.com

işyerinde çok büyük olur diye 24 aldım. ama iş arkadaşımdaki 27'yi görünce içim gidiyor :) 27 diyorum kesinlikle.

1920 x 1080 çözünürlük sıkıntı çıkarır mı 27 incte?

Daha yüksek çözünürlükte alabileceğim monitorler bütçemi aşıyor

FHD sıkıntı çıkarmıyor.

www.hepsiburada.com

şunu almıştım memnunum. yükseklik ayarı yok sadece sabit.

Çözünürlük 1080p olacaksa o zaman 27inçi görmeden almayın derim.

27inch icin 1080p yeterli degil. pikseller ayirt edilebiliniyor ve netlik kayboluyor. 27 alacaksan en az 1440p olmali. 24vs 27 icin de tabiki 27". kesinlikle buyuk degil hatta masa basi icin bence ideal boyut. 27" 1440p butceni asiyorsa birsey diyemem tabi. belki indirim kovaliyabilir, ikinci el bakabilir yada biraz daha birikim yapip daha sonra alabilirsin.

Memur kafasıyla beklersen iş zor tâbi. En basitinden c# bilen adam finans piyasası için robot yazar, sağda solda 5 bine çalışacağına parasını çıkarır.

Ben bir başlangıç yaptım ama soğudum açıkçası. Özellikle freelance işlerde sürekli benim o kadar param yok ki diyorlar. İstediği de 10 saatlik iş.

bu tür işlerde yapabilirlik çok önemli.

bak bi video yapıyorum koyuyorum stok sitelerine 1 tane satıyor.

adam bi video yapıyor koyuyor aynı yerlere 1000tane satıyor.

o da yapıyor ben de yapıyorum, program aynı program, aradaki kalite farkı bu kadar bariz yani.

her sektöre balon , abartma olarak bakmayalım, bu iş bir eczacılık değil yani raftan ilacı al, sisteme gir ver, bitince ecza deposunu ara gelsin. bu insanın yetenek ve kabiliyetii ile sınırlı.

yazılımcılıkta diploma önemsiz kalıyor, adamlar yaptığın işlere, ne kadar işe yaradığına bakar. diploma falan faso fiso, kaç tane lise mezunu yazılımcı arkadaşım var ve hiç işsiz kaldıklarını , sitem ettiklerini duymadım ya da çok alakasız mesela bankacılık okumuş, spor akademisi bitirmiş arkadaşım yazılımcı oldu.

bir tanesi türk telekoma yazılım üreten ufak bir firmada çalışıyordu, para altında kaldı mesela.

memurluğa çok yüklenilmiş, memurlardan özür dilerim ama doğru bir kıyaslama olmuş. kendinizi geliştirmediğiniz her ay yazılımda iş alma olasılığınız düşer. sadece freelance iş için de değil ortalama bir danışmanlık firmasında müşteriye gittiğinizde 1 ay iyi performans göstermezseniz 32. gün yerinize başkası isterler. kurumsalda da sürekli sirkülasyon oluyor özellikle bankacılık sektöründe 3-5 haftada bir ilanlar açılıyor alımlar oluyor. tam bir nerd işi olduğu için piyasada her zaman sizden daha iyisi bulunuyor ve bunu bildiğiniz için yeni şeyler öğrenmekten vazgeçemiyorsunuz. 30 yaşına gelmiş ortalama bir yazılımcı en az 5 tane dil öğrenmiştir. muhtemelen sadece 1 tanesini çok iyi biliyordur diğerlerini unutmuştur belki ama öğrenmek zorunda kalmıştır.

bu arada başlangıcı çok zor bir meslek. hafta sonları gezmeyip bütün gün evde çalışan ve 3 bin liraya başlayıp 3. senenin sonunda 10k'ya ulaşan çok yakın bir arkadaşım var. böyle örnekler de çok fazla.

adam akıllı para kazanmak için yıllar gerekir yazılım için. zaten ilgin yoksa çekilecek dert olduğunu düşünmüyorum. bu devirde herkesi yazılıma yönlendirmenin de saçma olduğunu düşünüyorum.

Kuzenim var, patronlarla beraber 3-4 kisilerken su an 30-40 kisi oldular, kendisi de patrondan sonra gelen müdür ve sirketten hissesi var artık.

Simdi bu adam bile aksam yatmadan yazilimla ilgili seyler okuyor, videolar izliyor. Ama universiteden yeni mezun adam hicbir sey yapmadan karsisina is diye geliyor (kendisinin bana dedigi gelenlerin çoğu dogru duzgun kod bile yazmamis)

Kisacasi yazilim icin bir yerde calismana bilz gerek yok, kendin evde yazabilirsin ama bu firsat bile varken oturup yazmayan adamlar is arayinca komik oluyor.
Kısacasi bu her sektörde boyle; kendini gelistirmezsen is bulamazsin.

Kesinlikle hayır. Ancak bu işi herkesin yapabileceğini düşünmek de çok iyimser bir düşünce tarzı olur, bu diğer meslekler için de geçerli. Hepsinin kendine göre zorluğu var.

Şartlara gelirsek, bana uygun. Yazılımcıyım. Kendi işimi yapıyorum, evden çalışıyorum. Daha ne isteyeyim?

freelance iş teklifi nereden bulunuyor?

Sırf yazılım değil, IT ile ilgili her dalda inanılmaz bir eleman açığı var. Network, güvenlik, sistem, bunları da hesaba katmak lazım. Acayip para kazanırsınız demiyorum ama temel gereklilikleri sağlıyorsanız iş bulursunuz diye düşünüyorum. (ingilizce bilmek, sorun çözme yeteneği, öğrenmeyi bilmek, akşamları ders çalışacak kafaya ulaşmak vs)

piyasada yazilimci acigi degil "kalifiye" yazilimci acigi var. bunun bircok nedeni var;

- universitelerin bircogu iyi egitim vermiyor.
- sirketler hep kalifiye eleman ararken kendileri iyi eleman yetistirmeyi dusunmuyorlar. bazi sirketler vardir ki bunlar yeni mezun elemani alir iyi seviyelere getirir ve piyasada deneyimli yazilimci acigini kapatirlar. bu tarz sirketler turkiyede yeterince yok.
- mevcut kalifiye yetenekler yurt disina kaciyor cunku bircok ulkenin sirf yazilimcilarin ulkelerine yerlesmesi icin prosedurleri kolaylastiran ozel gocmen kanunlari var.
- sirketler ellerindeki kalifiye calisanlari uzun mesailer altinda baskiyla calistiriyor, ve bu nedenle elindikekini kaybedip sonra yana yakila eleman ariyorlar. sonra da piyasada eleman yok diye soylenip duruyorlar.
- bir yazilim dili ogrenmek kolay ama iyi bir yazilimci olmak yazilim mimarileri, gelistirme surecleri, gelistirme araclari, analitik zeka, deneyim ve hatta iyi bir iletisim gerektirir. o nedenle yazilim dili bileni bulmak kolay olsa da iyi bir yazilimciyi bulmak zor. ama elbette iyi bir yazilimci olmak da bir kiside birkac yil surecek ogrenme motivasyonu ve ayni zamanda deneyim kazanacak is veya yon gosterici gerektirir.

yazilimcilik iyi bir meslek, cunku bircok meslegin aksine kazanilan yetenekler bir sirkete, sektore ya da ulkeye bagli degil. isini iyi bilen bir yazilimci dunyanin neresine giderse gitsin, hangi sirkette ise baslarsa baslasin bilgi birikimi kisa zamanda uretken olmasini sagliyor. ama diger bircok meslek dalinda ogrenilen seyler ya belli bir sirketin is yapma surecleri ile ilgili, ya bir sektorun dinamiklerine cok bagli, ya da o ulkenin is yapma bicimi ile ilgili. bu nedenle bircok meslekte deneyimli kisiler sirket degistirdiginde veya ulke degistirdiginde bilgi birikimini yaninda tasiyamiyor. ama yazilimda bilen adam her yerde is yapabiliyor. bu da bilen adamin elini her sekilde guclendiriyor cunku is veren de calisanini memnun etmezse baska sirkete kaptirabileceginin farkinda.