Ekşi Duyuru

tekellerde var.

vida + pense +1

Vidalı kanca, en kalın olanından.

Yemeksepeti banabi de 39 liraya var. Trendyol market ya da diger online marketlere bakabilirsin daha ucuza vardir

ayakkabının içine koyup duvara vurarak.

Şişeyi aheste aheste içmeyecekseniz eğer (çünkü mantarın tadı siniyor) mantarı içine basabilirsiniz, sadece fazla sert davranıp dökülmemesine dikkat edin

www.amazon.com.tr

amazonda 35 tl, prime ürün

yakın tekele gidip rica edin.

Bana kalırsa Bionluk daha riskli. Çünkü neye hizmet ettiği ortada. Üstelik bir de Bionluk'un kestiği 10%'luk komisyon var 20% de olabilir.

Kucuk isler cok kazandirmiyorsa devletin bu konularda muafiyetleri var. Onlara girebilirsin.

Neden böyle bir kanaate sahip olduğunu bilmiyorum ama maliye, bionluk gibi bir sitenin verilerini incelediği takdirde kim kiminle ne zaman ne tutarda, hangi ürün için alış-veriş yapmış, bütün detaylarıyla dökümüne ulaşmış olur ve ticaret yapmadığını iddia edemezsin. Banka işlemleri ise göreceli olarak daha belirsiz çünkü ortada sadece transfer var, ne karşılığı olduğunu banka bilmez. Her iki durumda da sen bişey olmuyor nasıl olsa diye takılıp işleri büyütürsen ve birkaç sene sonra maliye geriye dönük olarak inceleme yaparsa başına büyük dert alırsın.

papara yanlış bilmiyorsam kriptoparadan değil korsan bahis sitelerinin bir numaralı finans altyapısı olduğu için yasaklandı

Geliriniz varsa gelir verginiz de oluyor ne yazık ki. İnternetten kimin aracılığınızla, nasıl sattığınıza göre falan değişiyor durumlar, genel bir şey söylemek zor.

Fakat yaptığınız düzenli bir iş değilse, küçük miktarlarda iş yapıyorsanız kafaya takmayabilirsiniz. Ben yıllardır bu tarz çok iş yaptım, hiç sorun olmadı.

şahıs şirketi kuruyorsunuz. evinizi home office veya iletişim adresi olarak gösteriyorsunuz(ikisi ayrı şeyler. muhasebeciniz bilgi verecektir). yaptığınız işlere fatura kesiyorsunuz. verginizi ödüyorsunuz. 1 tl bile olsa kazancınız vergilendirmenizi istiyor devlet ama plutonun da dediği gibi ufak tefek paralarsa kimsenin uğraşacağını sanmam. hesabınıza belli belirsiz aralıklarla farklı insanlardan veya bir site üzerinden para geliyor mu o önemli daha çok.


yurtdışına yapıyorsanız, yani dövizle satıyorsanız işiniz daha iyi çünkü kdvsiz fatura kesebiliyorsunuz. yurtiçi ise yaptığınız iş %18 de kdv ekliyorsunuz.

30 yaş altındaysanız ve ilk şirketiniz olacaksa güzel teşvikleri var devletin. belli bir gelire kadar gelir vergisi ve sigorta primi ödemiyorsunuz belli bir süre. eğer değilseniz sigorta da yapmanız gerekiyor kendinize ki bu da ciddi bir kalem eğer ufak meblağlar kazanıyorsanız.

esnaf muafiyet belgesini araştır. temelde evde üretilen ve internet üzerinden satışı yapılan el işi ürünleri kapsıyor. vergi dairesini ikna edersen alırsın. dijital olarak
değil mesela kağıda çizim yapıp satıyorum diyebilirsin.

9/6 maddesinde 42.000 tl yıllık vergisiz.
9/10 maddesinde 220.000tl cirodan %4 kesinti ile satış yapabilirsin.

bu belge ile n11 gibi sitelerde mağaza açabilir, veya iyzico gibi platformlardan sanal pos bile alabilirsin.

ikinci seçenek şahıs firması kurmak. bu durumda yapabileceklerin çok artıyor ancak aylık 1500-2000 tl gibi sabit masrafın ve %20 gibi ortalama vergi ödemen gerekecek.

isbasi.com

mi box hdmi girişi olan akıllı/akılsız :) bütün ekranlarda kullanılabilir bir cihazdır.

ben projeksiyonda kullanıyorum hdmi girişi olan herşeyde kullanılabilir.

akıllı tv var ama mibox çok daha pratik-hızlı-kullanışlı. yani evet.

akılsız tv ler için

Hdmi ye gerek yok. Eski tüplü tv de bile işe yarar.

maalesef evet. şansın varsa çok geçmeden boş gün bildirimi yapılabiliyor ama biraz zor. birkaç hastaneden randevu talebi oluşturup oranı arttırabilirsin.

Saat 16da 15 gün sonrasına yeni randevu açılıyor. eğer daha erken randevular dolduysa randevu talebi açıp birinin iptal edip size sıra gelmesini beklemeniz lazım.

16da her zaman 15 gun sonrasina randevu atmiyor, 2 gun sonrasi da aciliyor ama cok hizli doluyor. Bazen de akli mantigi olan insanlar, genel Turk milletinin aksine, randevuya gidemeyecek olunca iptal ediyor, sen surekli bakarsan o randevuyu yakaliyorsun. Ben uzun bi suredir randevularimi oyle buldum hem de en cok ziyaret edilen bolumler icin :) Ama hastanede ilgili bolumde tek doktor calisiyorsa 2 aydan once bulman buyuk sans :)

Bence meyveli (narlı, ahududulu) deneyin

Roze ya da blush da deneyebilirsiniz. Casal Mendes güzeldir. Yanında çilek, hafif tatlı şeyler güzel gider. Tadının yumuşaklığıyla gaza gelmeyin, normal şarap gibi çarpabilir.

Bence Prosecco veya karadut şarabını mutlaka deneyin.

Dandik diyorlar ama benim su gibi içebildiğim marka buzbağ. Deneyebilirsiniz.

Bence şarap içmeyin. Bira olur votka olur... şarapla başlamış biri olarak hâlâ alışamadım sevemedim... rakı bile daha güzel.

migrosta satılan leyla marka şarap size iyi gelecek

beyaz şaraplardan sav blanc riesling grigio ya da kırmızılardan pinot noir merlot falan başlangıç için iyi olur. meyveli şaraplar da çok güzel oluyor meyve suyu gibi neredeyse. bir de tatlı şampanyalardan moscato içmiştim onun da tadı çok güzeldi. şaraptan pek anlamıyorum ama bunlar kolay içilir genelde.

amaç ille de tadı acı olmasın falansa light bira alın ya da şekerli kokteyllere falan bakın ama bira bence evde oturup sevgiliyle içilecek bir şey değil. en azından sevgili konseptiyle içki içilecekse.

Sauvignon blanc is. Muthis.

Migros Leyla Rose :))

kavaklıdere inci damlası veya pembe köpük smooth bubble. migroslarda mevcut tadı çok hafif bi şarap.

şarap yerine baileys alın bence. soğuk kahveyle içersiniz. içine de buz kırıkları. miss. tadını sevmeme ihtimaliniz de kalmaz böylece.

bakmanız gereken konu Tabula Recta

en.wikipedia.org

Her harfi kendinden bir sonraki harfle,
Her sayıyı kendinden bir sonraki sayı ile,
Her sembolü klavyede kendinden bir sonraki sembolle

değiştirebilirsin?

Yanlış anlamazsanız buna ne gerek var? O kağıt cüzdanda yaz günü nemden deforme olacak, bi tarafınız terlerse mürekkepler birbirine girecek vs.

1Password gibi uygulamalar varken şifreleri bi kağıda yazmak çok ilkel geliyor. 1Password güvenli bir uygulama. Orada saklayabilirsiniz.

@himmet dayi telefonumun bozulma ihtimali, e postamın çalınma ihtimaliyle birlikte gerçekleşirse her şeyim gitmiş olacak. Bu yüzden ilkel bir yolla da saklamak istiyorum

1Password ile oturum açtığınız için telefon bozulsa da yeni telefona kurduğunuzda şifreleriniz gelmiş olacak. Telefonun bozulması ve e-postanın aynı anda çalınması ihtimali o kağıda bir şey olma ihtimalinden çok daha düşük. Gereksiz evham yapıyorsunuz.

1Password veya başka bir şifre yönetici uygulama/program +1.

ticari sifre uygulamalarini bosver. acik kaynak kodlu, bitwarden tavsiye ederim. hem de ios, macos, chrome, safari falan her yerde calisiyor.

sadece cüzdanda saklamak da sıkıntılı bence. allah korusun deprem oldu, can havliyle cüzdanı düşünemeden aşağı inersiniz. binaya bişey olursa daha sonra şifrelere erişemezsiniz.

3-2-1 yedekleme kuralı var. bu şekilde saklamak daha mantıklı geliyor bana.
eksisozluk.com

birde bulan kişinin girememesi için şifrenin hepsini yazma.
belli bi şifre formatınız olsun. sallıyorum facebook şifresi için uygulamanın ilk üç harfi(fac) sonra da sizin belirlediğiniz kısım olur. kağıda sadece sizin belirlediğiniz kısmı yazarsınız. birisi bulsa bile uygulamanın ilk üç harfini şifrenin başına eklemesi gerektiğini bilemediği için hesaplarınıza giremez.

ben sifrelerimi gmail draftina sakliyorum ama hicbir zaman sifrenin tamamini degil bana hatirlatacak kismini yaziyorum (mantikli bir kelime degil, sadece ben biliyorum)

bu en ilkel yontemim. onun disinca firefox ve icloud keychain var. ikisinin de master passwordu oldugu icin onu girmeden sifreler gorunmez.

kagida yazacaksaniz da akordeon gibi 3e katlayip yazmak geliyor aklima. bosluk kalan yerlere random harf rakam yazilabilir. katlama noktalarindan katlayinca sifreler ortaya cikar boylece. bilmem anlatabildim mi... bence gereksiz ama.

çevresel sinir sisteminin alt dalı evet. sempatik ve parasempatik gibi bir otonom s.sistemi. önemine vurgu yapmak için ikinci beyin denilmesinden kaynaklı farklı bir sistem gibi algılanıyor.

yanlış bir adrese ya da yanlış network üzerinden gönderilen transferlerde geri dönüş olmuyor diye biliyorum. öte yandan, örneğin erc20 network üzerinde iki aynı kısaltmalı token olabilir ve bunlar aynı adrese gönderilebilir. bu durumda da, şu an eth transferleri halihazırda yüksek gas fee gerektirdiği için, huobi sizden hem bir hizmet bedeli hem de gönderim masrafını istiyor olabilir.

yine de, eğer ki yanlış bir adrese ya da yanlış network üzerinden gönderdiyseniz onların da yapabileceği bir şey olmamalı. dolandırıcılık olmadığından emin olun mutlaka.

Kripto paralar yapıları gereği geri dönüşümü yoktur. Bu nedenle kripto para yatırma veya çekme işleminiz başladıktan sonra geri döndürülemez.

Kripto para çekme işleminiz için tarafınıza gelen onay mailini onaylamadığınız sürece işleminizi iptal edebilirsiniz. Mail onayı sonrası iptal işlemi yapamazsınız.

üstünden 100 yıl geçti ama yine de yazayım: geçen bir arkadaş binance hesabından btcturk hesabına, trc20 üzerinden ama erc20 adresine para göndermiş. 0.02 bnb'ye hallederiz demiş btcturk. ona da "emin ol dolandırılmadığından, bence mümkün değil" falan dedim ama transfer ücretleri dahil 0.02 bnb ile çözdü o işi. 24 saat içerisinde btcturk iade yaptı. ne oluyor, nasıl oluyor, nasıl yapabiliyorlar bilmiyorum ama belki de tüm adreslerin farklı networkler üzerinde adreslerini oluşturuyorlar falan. sözelciyim ben, anlamam.

yine de yazmış olayım bulunsun burada, belki arayan soran olur.

"QUARTILE", "DÖRTTEBİRLİK" diye bir fonksiyon var.

cihaz paraları değil, blokzincire erişmeni sağlayan şifreleri güvenli bir şekilde saklıyor diyelim kısaca. para alette değil, blokzincirde. o alet onları kullanma izni veriyor gibi düşün.

kendi yazılımı var birçoğunun. oradan borsa adresini yazıp gönderiyorsun. benzer şekilde alıyorsun.

güvenli 24 kelimesi var, cüzdan kaybolursa açık kaynaklı yazılımlar ile bu 24 kelime ile kripto parana erişebiliyorsun. duruma göre 25. de eklersin de mantık bu. aletteki kendi pinini unutursan kurtarmanın anahtarı bu 24.

Cuzdan = sifre. Soguk cuzdan = internete yuklenmemis sifre. Borsadaki cuzdanin = ne oldugunu senin degil borsanin bildigi, dolayisiyla borsaya ait olan fakat sana ait oldugunu soyledigi sifre.

Ne yaptigini bilmiyorsan soguk cuzdanlarin kullanimi cok kolay sayilmaz. Bilmeden yapacagin herhangi bir islemde soguk cuzdan olma nitelegini yitirtebilirsin.

Niye samimi bulmuyorsun ki. 70 kilo biri 2 katı protein alıyorsa 140 gram protein almalı, 100 gram ette 22 gram protein var, besinle bu 140 gramı tamamlamak kolay değil normal olarak, protein tozunun bir servisinde 25 gram protein var, 2 servis alsa 50 gram yapar pratik bir şekilde tamamlamış olur açığını, tek etkisi pratiklik.
.

Protein tozu gıda takviyesidir. kişilerin alım gücü ve protein kaynaklarını da engelemek için ekstra buna başvurur. Bir de spordan sonra yarım saat içerisinde beslenilmesi lazım, kişi hemen et ve karbonhidrata giremediği için bunu ilk önce de alabiliyor olabilir. Dediğim gibi gıda takviyesidir. Dergiler yüzünden ana kas yapıcı madde olarak algılanıyor.

Besinden alinan proteine kiyasla tek avantaji pratik, kolay ve ucuz olmasi. Butun gun yemek yemekle ugrasmayayim diyorsan guzel yoksa cok performansta bir farki yok.

Neden samimi bulmadiginizi anlamadim.
100 kiloyum, 200 gr protein almam icin yaklaşık 900gr 1 kg tavuk yemem lazim. Her gun 1kg tavuk yemeyi denediniz mi hic?
Protein tozu kullanmiyorum ama protein tozunu kullanan kisinin mantigini anlamak bu kadar zor olmamali.

Bunu ben de tam anlamadım. Tadını sevdiğim için arada kullanıyorum ancak çok büyük bir açığı kapatmıyor. Günde en fazla 3 ölçek kullanın diyor. Genelde 1-2 ölçek kullanıyor insanlar. Bu da ekstradan 200-300 gr tavuk demek. O kadar yemek yeniyor fazladan 200 gr yemek mi sorun?

Bir de 1 kg tavuk gerekmez. 2 öğünde 300 gr tavuk yesen 600 gr. Kahvaltıda peynir, yumurta falan da yeniyor. Kapatılır bence.

pratik cunku, 25 gr proteini lop diye yemekten alamazsin ama ayakustu 1dk icinde protein tozundan alirsin.

@black mamba 400 grlik tavuk proteini 80 gr. Bunun acigini kapatmak icin kisinin sabah kahvaltısinda 200 gr lor, 7 yumurta yemesi lazim. Böyle rakamlarla yazinca belki kolay geliyor da o kadar kolay değil. Ha siz bunlari yiyebilip hic agirlik, gün içinde ofiste çalışırken sıkıntı yasamiyorsaniz ve sabah kalkip bunlari yiyecek motivasyona sahipseniz ne güzel. Ama bu kadar yemekten rahatsiz olan insana sorun ve onların protein tozu kullanıp kullanmamasi samimiyetsizlik olarak değerlendirilmemeli.

bittrex.zendesk.com

50,000 satoshi demiş, ~30 dolara tekabül ediyor.

Paycell’dir tahmin ediyorum, müşteri hizmetlerini arayıp mobil ödeme vb. Tüm servisleri kapatın. Çakallar.

Valla ben olsam parasi neyse verip B sehrine kadar yanim bos giderim, oradan sonra da kiz arkadasim yanimda oturur.

@vudin bu da bir yol. Ancak artık hes kodu, tc gibi bilgileri istedikleri için gerçekte o koltuğa o sırada oturmayan birine bilet almamın sakıncalı olabileceğini düşündüm. Kendime bilet alsam bu kez de, oradaki kişi kaçak gibi olacak :D En sorunsuz yolu bulmaya çalışıyorum

Koridor tarafından yanyana iki koltuk alın :)

İnternetten değil de ofisten alın

Kız arkadaşın kendi adına olan bileti A şehrinden C şehrine olarak alsın, B şehrinde size katılsın. Bunun sakıncalı bir tarafı yok.

ikinizde a dan c ye bilet alın. yolculuk başında bu koltuğun sahibi b den binecek derseniz sorun olmaz.

“ o sırada oturmayan birine bilet almamın sakıncalı olabileceğini düşündüm.”

A-b ve a-c olmak üzere kendinize 2 bilet alın. B-c arası da kız arkadaşınızın cinsiyet seçimini erkek yapın. A-b arası kendinize de kız arkadaşınıza da alsanız otobüsçüler için bir sorun yok. Canlarına minnet

online converter sitelerinden birinde mp4 formatında 720p olarak dönüştürürsen boyutu epey küçülür. bir de ses önemli değilse ses kalitesini de düşük tutarsın.

panda video converter baya küçültüyordu.

handbrake en iyi çözüm gibi bu tür işlerde. ücretsiz olmasıda avantaj.

handbrake

yazılımların hepsinin yaptığı şey codec dönüştürmek. Boyutu belirleyen bitrate'tir.

h264'e çeviriyorsan fullhd için 7-10mbps (7000-10000 kbps) arası bir şey dene.

h265 varsa işlerken biraz daha zorlar ama aynı full hd videoyu 4-5mbps bitrate ile gözle görülür fark olmadan çıkarabilirsin.

Bir sayfasında Osmanlı Türkçesi diğer sayfasında onun latince transkripsiyonu olan hikaye kitapları vardı. Bir de Muharrem Ergin'in kitabı çok faydalı olabilir.

Selamlar,

Bize okulda Mustafa Özkan ve Hatice Tören’in hazırladığı Osmanlı Türkçesi 1-2 kitaplarını okutmuşlardı. Gayet güzel hazırlanmış kitaplar, tavsiye edebilirim. Faruk kadri timurtaş’ın Osmanlı Türkçesi Metinleri kitabında da epeyce metin var, alfabeyi ve grameri ilerlettikten sonra bolca pratik yapabilirsiniz.

Osmanlı Türkçesi konusunda hayrat vakfının çalışmalarını takip edebilirsin. Şu anda ülkemizde milyonu aşkın kişiye temel anlamda Osmanlı Türkçesi öğreten kurumdur. Hayrat neşriyatta da ilgili yayınlar mevcut.

yaklaşık 7000 kalori yaktığında 1 kiloya denk gelir. 1.5 kilo fark olması 10500 kalori yakman anlamına gelir ve bunu 18 dakika içerisinde başarmak.. tartının bozuk olup olmadığına buradan karar verebilirsin.

İlla tartı bozuk olacak diye bir şey yok kayıp sudan geliyor.

tartılar bazen değişik tartıyor koyduğun yere göre bile

Evet ben aynı odanın iki farklı yerinde 3kg farklı çıkıyorum tartıda.

referans alabileceğin bir ağırlık dene önce ondan sonra tartıl. bende 5kglık dambılla kontrol ediyorum. özellikle dijitaller belli bir süre sonra sapıtabiliyor.
1,5-2kglık farklar genellikle su kaybındandır.

Biz dediğin gibi birden fazla kursu içeren uzmanlığa direkt başvurduk bir olumsuzluk olmadı, aldık bursu.

bura olabilir mi: launchpad.binance.com

Oslo 31 Ağustos

şu beş filmi seven auteur/avangard/kült tarzı her şeyi sever.
beş tane önereyim örnek olarak:

night and the city (jules dassin)
lacombe lucien (louis malle)
hush hush sweet charlotte (robert aldrich)
white heat (raoul walsh) -james cagney'e dikkat-
gurbet kuşları (halit refiğ)

Uzağı sevdiysen bence gişe memuru'nu seversin.

Der Siebente Kontinent.

bestsimilar.com

denemedim ama ai gayet kolay boyle engineler.ben yapmistim kendi capimda bir tane.

İşe Yarar Bir Şey / Pelin Esmer

Kız kardeşler - Emin Alper

sevebileceğini düşündüğüm birkaç yönetmen:

mike leigh
theo angelopoulos
ed yang
tsai ming liang

Evden calisiyorsan cok normal. Ben de oyleyim.

@anjelik öğrenciyim. Uzun zamandır evde gayet verimli vakit geçiyordum

Normal. Pandemiye yoruyorum ben.

Evde hapissen ve yalnizsan cok normal. Ben de son bir aydir falan hic iyi degilim

Sürekli evdeyseniz yeterince güneş ışığı almamakla alakalı olabilir.

ben de uzun zamandır evden çalışıyordum, pandamı dönemini de gayet verimli geçirdim ama son 1 aydır tam manasıyla yamulmuş durumdayım motivasyon olarak. havalardandır diye ümit ediyorum.

Bugün aynısını ben düşündüm. Sürekli bir kaos, belirsizlik var ülkede. o kadar doğal ki bu şekilde hissediyor olmamız.

bende anlık olarak geliyor bu his. sonra sike sike çalışıyorum. ben olmasam zaten operasyonda araba yürümez resmen.

Uygulamada alttaki Alım-Satımlar sekmesine girin, Açık Emirler başlığının sağında bi sayfa ikonu olacak ona tıkladıktan sonra gelen sayfadan Alım-Satım Geçmişi'ne gidin. Fakat çok eski işlemleri göstermiyor maalesef.

@msb çok sağ olun

Open Camera

2. sezon sonunda silah elinde patlamıştı. Parmaklar o sırada gitti. Reddit'te "parmak yerine mekanik birşeyler görünüyor, o da aslında host" tartışmaları vardı. (Kopyalarda iskelet yapısı kemik görünümünde diye hatırlıyorum ben.) William'ın host kopyasının yapıldığını 3. sezonda görüyoruz. Beynim yanmıştı son sezonda, şimdi neler olduğunu detaylı hatırlamıyorum.

Türkiye'de ip üstünde yürümeye benziyor bence. Yok mu bu tarzda içerik üreten oluşumlar? Var. Ancak söylediğin herhangi bir şey ters anlaşılır ise internet lincine dönüşebilir. Zaten her şey yanlış anlaşılıyor bu ülkede.

birileri kafayı takarsa uğraşırsın. normalde soyut kavramlar olduğu için birinin inancına direkt olarak saldırmadığın sürece allah yoktur falan demenin bir yasal yaptırımı olamaz.

Yunanistan'a seni kaçıracak botun parasını hazırda tutabiliyorsan niye olmasın.

dedigin gibi hakaret, hedef gosterme, pesin yargı vs olmazsa hicbir sey olmaz. tamam, türkiye henüz bazı konularda kelepcelerinden kurtulamadı ama bu da türkiye'de felsefe, din vs konusamayacagımız anlamına gelmiyor. ki bir sürü inanan ya da inanmayan araştırmacılar, felsefeciler, onlar bunlar var ve bu insanlar da düsüncelerini sagda solda paylasıyorlar. mesela söyledigin gibi youtube. gercekten ayakları yere basan, saglam bir seyler yapacaksanız o korktugunuz kesimden (tabii belli bi kısmından) destek bile alabilirsiniz. seviyeli bi tartısma ortamı bile yaratabilirsiniz. kendimce bu sekilde dusunuyorum.

p.s.: pollyanna degilim.

dizi degil de dun bliss diye bir film izledim, westworld u seven biri olarak, filmi begendim, izle derim

person of interest.

Battlestar Galactica

Altered carbon

electric dreams

Childhood's End

okulun sana verdiği edu.tr uzantılı mail'den mi bahsediyorsun? her okulun muhtemelen kendi smtp ve imap server'ları vardır. itü'de var en azından.

@alperz evet hocam ondan bahsediyorum. Her öğrencinin Microsoft Office'i ücretsiz bir şekilde kullanıp kullanamadığını merak ettiğim için sormuştum.

öyle diyorsan itü'de office365 var evet.

Bazı okullar google altyapısı kullanıyor.

Ve evet ben marmara mailimle bile office’i bedava indirememiştim sadece online kullanıma izin veriyordu ki o herkese bedava sanıyorum.

Malesef alışmaktan başka çare yok.

üst üste telif yemiştir muhtemelen

Driverlar guncel mi?

@fakyoras güncel

Bildiğim kadarıyla wifi anteni ekranın arkasında. Menteşe civarından geçen bir kablo ile wifi kartına (anakarta) bağlanıyor.

O kabloyu kontrol edin/ettirin. Anten bağlantısı kopuk gibi görünüyor.

Bence onaylar da siz yine de abone ve izlenme şartını yerine getirmeye yakın birbiriyle alakalı içerikleri atın. Onay aldıktan sonra hiçbir şey olmaz. İçerikleriniz özgün olsun yeter

Web sitesini bilmiyorum ama önce anchor a yüklüyorum ben ordan spoti otomatik çekiyor

kendi hostinginizi podcast için kullanmak mümkün. en nihayetinde bir mp3 dosyası koyup rss ile bunu spotify'a ya da diğer podcast app'lerine bildirmiş olacaksınız. hosting'inizde wordpress varsa, "seriously simple podcasting" plugin'ini kullanıp rss meselesini çözebilirsiniz.

spotify ve diğerlerine podcast yüklemek ya da rss oluşturmak için internette hem türkçe, hem ingilizce ciddi kaynak var.

ama geçenlerde ben araştırdığımda anchor.fm kullanmanın en pratiği olduğunu görmüştüm.

koackarı ilacı olur mu?
bal, tarçın ve zencefili karıştır, macun gibi olsun, günde 2-3 tatlı kaşığı ye.
bir de tavuk suyu çorba, bol limonlu ve karabiberli.

manhattan, new york. burada ayrıntılı: onthesetofnewyork.com:~:text=Charles%20Palantine%20HQ%2C%20Broadway%20and,and%20West%2058th%20Street%2C%20Manhattan.

vpn ile belki

Onedio'da bu anlattığın gibi tonla içerik var. Ben onedio'nun bütün bu filmlere telif ödediğini sanmıyorum.

hayır
ask.metafilter.com

Bi yanlışlık var bence

lokasyonları nedir lokasyon farkıdır fiyattaki farklılık. Soldaki Türk lokasyondur örneğin, sağdaki ise amsterdam.

link atarsanız belki başka ayrıntılar vardır bakmak laızm

Doyumsuzluk, amaçsızlık vs. her şey olabilir.
Mesela Freud sevgi ve çalışma yoluyla mutluluk aramamız gerektiğini öneriyor.Ben mutlu olup olmadığıma odaklanmadan yaşıyorum ve iyi hissediyorum.
Herkes için geçerli bir mutluluk reçetesi yoktur ayrıca.Durumunuzu bilmeden yorum yapmak zor.

neden mutlu olamıyorsun? anam dünyanın en zor sorusu bu be. yapmaktan keyif aldığın şeylere odaklan diyim de bari bi cevap olsun.

schopenhauer hayatın atlatılması gereken bişey olduğunu söyler, okuduğumdan beri hiç unutmam bu sözü yıllardır :)

değişiklik olmadığı için.
hayata farklı bir alışkanlık katınca onunla birlikte yeni hedefler planlar geliyor. bir kısmını gerçekleştirip mutlu oluyor veya gerçekleştirmeye çalışıp duruyorsunuz.
eğer stabil, rahat, konforlu, sınırlı bi hayat yaşıyorsanız mutluluk gelmez. sürekli bozmanız gerek, bozdukça yeniden (ve mümkünse daha iyisini) yaparak mutlu olacaksınız. bunu hayatınızdaki her detaya uygulayabilirsiniz. arkadaşlarınız, eviniz, hobileriniz, uyuduğunuz yastık, yediğiniz yemekler, fiziksel görüntünüz, okuduğunuz kitaplar vs vs.

cevabım: atalet. ve olduğunuz yerde durmayı tercih ettiğiniz için.

geçen yıl 2 milyon insan sanki ortaçağdaymışız gibi gripvari bir hastalık yüzünden öldü.
bak ÖLDÜ diyorum ÖLDÜ. hayatta kaldığımıza neden şükretmeye gayret etmiyoruz?
bu zamanda kimse zaten adamakıllı mutlu olamaz. uzun bir süre olmayacak da.

Maalesef bu durum bende de var. Asla kendimi mutlu hissetmiyorum yada yaptığım şeyler beni mutlu etmiyor. Sanki asla mutlu olamayacakmışım gibi düşünüyorum :) alıştım ya böyle gidiyor işte... Belki bir gün biri denk gelir hey dur bakalım artık mutlu olmalısın bunun için sana rehberlik edeceğim der o zaman mutlu olmak için adım atarım :D :D tabi bu bir şakaydı kimse senin mutluluğun için ekstra çaba sarf etmez :)

Varoluşsal sıkıntılara hoşgeldin. Arada gelir, geçiyor merak etme.

günümüzde gerçekten mutlu olabilmek çok zor. ya mutsuzluğu kabullenip geçici hazlarla (beş duyusal hazlar, kısa vadeli hedefler) yetineceksiniz, ya da kendinize bir yaşama amacı bulacaksınız. hayatın bir anlamı yok, bu anlamı öznel olarak sizin, kendiniz için bulmanız gerekiyor.

Bazen pragmatik davranmak gerekebilir, bunda bir sakınca yoktur.

MEB'in yurtdışı bursları var bu bir.
İkincisi bölüm başkanı sizden daha yaşlı biri olarak bir kere sizin ne olduğunuzu kestirmistir. Yani siz başka birini oynasaniz da sanırım beklediğiniz gibi olmaz. Bu iki.
Ayrıca her şey bölüm baskani da değil (bu arada kendisine dair önyargılarınizi kurmanızı öneririm). Bu önemsiz olduğu anlamına gelmez ama kadrolar rektörü tahsis edilir. Güçlü dekanlar veya hocalar (bol Bask dahil) bu kadrolardan gönüllerince beslenirler. Bu gönüllerince rektöre olan mesafelerini ifade eder.
Moralini bozma. İyi işler çıkar, kimse önünü kesmez. Kesmeye çalışır ama hala akdemide fikri hür, vicdanı hür onlarcası var. Tam bilemezsiniz, belki sizin bölüm başkanı da öyledir.

Normalde olması gereken iki tarafın da kendi görüşlerinin olması ve bunlara saygı gösterilmesi, bunun profesyonel hayatı etkilememesi.

Ama bu hayal tabi.
Bence düşüncelerinizi vs hiç belli etmeyin. Işinizi yapın ve bu tarz konusmalarin oldugu ortamlarda konusmayin. Idealistlik Türkiye'de özellikle akademide iyi sonuclanmayabilir.

Yurtdisina gitme planiniz varsa bunu daha lisans zamanindan iyi planlamaniz lazim. Turkiye'de deneyim kazanayim sonra giderim diye bir durum yok.

Gitmek istediginiz, ilgilendiginiz bolumle ilgili en iyi destegi size sunacak universitelerin oldugu ulkeleri arastirip ona gore bir plan program yapin.

Bölüm başkanını da onun çizgisini de bu kadar büyütmeyin. Bi kaç sene sonra başka biri oturacak orada mıhtemelen.
Kötü geçinmeyin ama iyi geçinmeniz şart değil büyük bi etkisi olmaz onu demek istiyorum.
Yurt dışına gidecekseniz mesela, bi kaç hocadan (idari görevi çok önemli değil) referansı garantileyin
Okulun tüm yurt dışı imkanlarından yararlanın. Erasmus, aisec, best vs vs
Work and travel yapın.
Workaway yapın.
Evs yapın hatta. Yurt dışı başvuruları sadece akademik yeterlilik beklemez, böyle şeylerin katkısı bölüm başkanının size sağlayacağı yarardan kat be kat büyük katkı sunar


Bi de “bilim olan bölüm” nedir allasen? Bilim olmayan lisans mı var? Önce bi buradan başlayın :)

muhafazakar olsun ne var bunda. muhafazakarları öcü gibi görmeyi bırakın. bilimin bir yolu yordamı var. siz bu yolu yordamı terk etmezseniz kimse size karışamaz.

Bölüm başkanının, dekan yardımcısının bile hükmü olmuyor bazı durumlarda. Bazı durumlarda ise bir öğretim görevlisinin dekan yardımcısından daha fazla ağırlığı olabiliyor.

Ayrıca bir lisans öğrencisi ile kimse uğraşmaz. Ancak siz bir kadro isteğinde iseniz en geçer akçeler "uyumlu olmak (sallabaş olmaya gerek de yok), işe yarıyor olmak (kötü bir tabir olsa da bazıları sadece görev tanımına bağlı kalmadan işini hafifletecek insan arıyor)"

Ve son olarak hem fakir hem idealist olunmaz bu devirde :)

Bu kadro durumları hep bir pislik barındırmak durumunda da değil bu arada. Mail atın hocam size danışmam gereken konular var diyip hedeflerinizle ilgili bir şeyler danışın. Zaten hocanın buradaki tavrı ipucu verir. Uzaktan bakıp da adam muhafazakar diyip yaklaşmamak pek mantıklı değil. Hocam şöyledir, böyledir, siz ne önerirsiniz diyin...

Enteresan bir soruymuş. Ölmeyi göze alan Galileo gibi bir örnek varken bölüm başkanından çekinen insandan bilim insanı olmaz. Kusura bakmayın. Bölüm başkanının bilim insanı olmanıza doğrudan bir etkisi olamaz.

Yani ne dram yapmışsınız şaşırdım. Türkiye'de rektörler Cb tarafından ataniyor bilginiz vardır zaten. Haliyle sanki muhafazakar hoca ile ilk kez karşılaşiyor gibi yapmak saçma olmuş. Kaldı ki bilim üretmek için siz bu üniversiteyi seçmişsiniz. Çok zorlanıyorsanız alternatiflere ya da yurtdışına gitmek için daha fazla çalışabilirsiniz.
Ayrıca @ yiğit İnebolu+1 Tüm muhafazakar insanları bilimin karşısında gören bu üstten bakan bakış açısı da kendisine bilim insanı diyecek birinin diyebileceği bir söz olmamalı diye düşünüyorum. Türkiye'de muhafazakar olup çok idealist açık görüşlü hocalar da var.

Zira farklı görüşlerle hayatınızın her alanında karşılaşacaksınız, çalışmanıza fikirlerinize karşı çıktıkları zaman bir aksiyon geliştirirsiniz.

içerden bilgi veriyorum: akademisyen olmak için öncelikle norm kadro müsait olacak, sonrasından sırasıyla bölümün ihtiyacı olacak, hocalar isteyecek, bölüm başkanı isteyecek, dekan isteyecek, rektörlük isteyecek ve finalde yök onay verecek. sonrasında açılan sınavı kazanmanız gerekecek. bu silsileden biri aksarsa iş yatıyor. dolayısıyla istediğiniz yere girme ihtimaliniz oldukça az oluyor.

siz yine de öncelikle notlarınızı olabildiğince yüksek tutun. çünkü sizin bölüm çok zor ve çok nitelikli eğitim veriyor olsa da boşbeleş bir üniversiteden mezun birinin ortalaması sizden yüksekse sizin önünüze geçiyor.

sonrasında alesten ve yabancı dilden mümkün mertebe yüksek puan almaya bakın.

her şey yolunda gider ve akademiye girerseniz (araştırma görevlisi kadrosuyla girdiğinizi farzediyorum) lisansüsütü eğitiminizin bittiği gün üniversiteyle ilişiğinizin kesileceğini ve doktoralı bir işsiz olarak kadro peşinde koşacağınızın bilincinde olun.

Meb bursu, fullbright gibi seylere hazırlanın. Bolum baskanina yaranmanin esprisi yok. Zaten oyle bir tipse yine kendi tarzinda birilerini yuksek lisansa sokacaktir. Baska unilerde olsun gozunuz.

Muhafazakarlığını bir kenarı bırak...

Kaç yayın yapmış, çalışkan mı, nerede okumuş..bütün bunlar önemli. Taşrada okumuş bir muhafazakarsa intihal risalesi yazmıştır.

Herkesle çalışılmaz. Bir konum elde etmiş ama nasıl gelmiş oraya diye bakmak lazım. Bazı kişi ve kurumların etiketi çok kötü

Bunlara ek olarak kendisi çok iyi olsa bile sana faydası olmayabilir. Dünyada ilk 10'daki bir okuldan doktora dereceli ama iyi işler yapamayan hoca gördük.

Yeterlidir.

Yaşamıyorum.

Balık çok severdim, ta ki bir alabalık çiftliğine götürülene kadar. Balığı seçiyorsun, seçtiğin balığı tutup pişirip getiriyorlar. O gün aç kaldım, sonra yıllarca balık yemedim. 6-7 yıl sonra ayvalık'a gidince "rakı balık ayvalık" yapmak için yeniden başladım yemeye. Ama sadece büyük balıkları ve sadece rakının yanında yiyorum. Bir de kafası olmayacak. Önüme kafasıyla gelirse yiyemiyorum. Pişiremiyordum da, yeni yeni a101'in dondurulmuş uskumrusuyla (kafası yok) başladım pişirmeye.

Kırmızı et sevmediğim için o konuya girmiyorum.

bence direk vegan olun da..

hazır bu farkındalığı yaşamışken et tüketimini büyük ölçüde azaltmanız o da olumlu.

yaşamadım ama benim kardeşim sokakta beslediği kedinin araba tarafından ezildiğini görünce vegan olmuştu. 2 sene sürdü sonra bıraktı.

ben de aynı şekilde kafası olan balığı, but şeklindeki tavuğu yiyemiyorum. et yemek zorundayım, o nedenle ağaçtan soframa geldiklerini hayal ediyorum şu şekilde: galeri13.uludagsozluk.com

Etin tadını severim ben de ama dediğiniz gibi kemikli şeyler yiyemem. Özellikle balık asla. Kafalı falan tabağa geliyor bakamıyorum. Bu yüzden somon ya da sushi yiyorum balık olarak.

Bence biraz okuma araştırma yapın vahşeti göreceksiniz. Kaldı ki hayvanı kesip yemek masum kalır süt, yumurta, deri vs endüstrisine baktığımızda. Siz bir şeylerin farkında varmışsınız. Buradan sonraki kısım ya kulağınızı tıkayacaksınız ve iç sesinizi duymayacaksınız ya da o sesi dinleyip, ne diyorsa takip edeceksiniz. Ha ben veganlar daha vicdanlı falan demiyorum bu arada. Sadece bir "realization/farkındalık" anı oluyur ve o olduktan sonra boğazınızdan geçmiyor açıkcası hayvansal ürünler. Tıpkı Afro-American'lara ayrımcılık yapılmaması gerektiğini öğrendiğimiz gibi, tıpkı kadınların da erkekler kadar insan olduğunu öğrendiğimiz gibi hayvanların bedenleri üzerinde bugün yaptığımız gibi bir hakkımız olmadığını öğreneceğiz.


Ha dersiniz ki ama evrim. Emin olun benim tanıdığım hiçbir vegan, insan evriminde etin yeri yoktur demiyor. Beyin gelişimimize olan katkısını kabul ediyoruz. Ancak günümüzdeki gibi bir katliam ve eziyet yoktu o eski dönemlerde. 5 kişi bir hayvanın peşinden belki günlerce koşuyor ve o hayvanı günlerce yiyorlardı. Adil bir dövüş imkanı vardı nispeten. Ama günümüzde böyle mi oluyor sizce? Her gün et yemeye, binlerce hayvanı gün ışığı görmedikleri, yavrularını görmedikleri bir metrekarelik alana hapsetmeye sizin gönlünüz razı oluyor mu?

Bir de aslına bakarsanız avcılar endüstriyel hayvancılığa kıyasla daha masum kalıyor bile diyebilirim. Sadece kendinizi 10 dakikalığına şu videodaki ineğin yerine koyun:
youtu.be

Ülkemizde belki farklıdır helal kesim var diyorsanız da yüreğiniz dayanırsa şunlara bakın. Sadece YouTube'da Türkiye + mezbaha kelimelerini aradım.


Dikkat +18
m.youtube.com

Valla ben de yaşamıyorum.

Yaşamıyorum, aksam foie gras yiyeceğim hatta.

Bir zevki de tatmayıverin. Vejetaryen olun.

Futura italic bold.

Sanırım anladım. Nesneye göre belirlendiği için olmalı. Bana ait olan şey, eğer çoğulsa "mis" oluyor iyelik eki, öyle değil mi?

OCR programı kullanarak metne çevrilebilir. ABBYY FineReader gibi örneğin.

MS Word var ise Word'ü açın. 'Open' menüsünden ilgili PDF'i bulun. Word'de metne çevirebiliyor. Denemekte fayda var.

İnci Kut.

Quizlet
Anki

Memrise
Quizlet

magoosh