Ekşi Duyuru

DSP uygulamaları içerisinden Dolby ses efekti verenlere bir bakın.

PC için kolay telefondan nasıl olur bilmiyorum.

Çok yanlış yoldasınız diyerek başlayayım :D

Bütçe dostu bir çözüm:
En basitinden gözde bir eski Pioneer, Jbl, Sansui, Sony çift pasif kabin peşine düşüp Fosi Audio'nun bir amfisini alarak da çözebilirsiniz. Fosi'nin usb'li dac'ı olan modelleri de var direkt telefon ya da bilgisayara usb üzerinden bağlanarak kullanılan, düz analog input modelleri de var tabii.

Ya da bir çift 5" üzeri aktif hoparlör alarak da başlayabilirsiniz.

Stüdyo monitörleri fena değil bu işler için, normal şartlar altında stüdyo monitörlerinin dümdüz bir frekans cevabı olması beklenir (müzik dinlemek için çok uygun değil bu durum) ama genellikle öyle olmaz, giriş modeli ürünler müzik dinlemeye uygun makyajlı ses verirler.

Mackie, Presonus, M-Audio, Alesis, Tascam görece daha ucuz olur çift modelleri bile vardır (hatta bluetooth'lu modeller bile var)

Bu arkadaşların bütçenize uyan bir modeli varsa o da tek hamlede sıfır ürün olarak çözebilir mevzuyu.

kaynağın kalitesini arttırmak istiyorsanız Tidal ya da Qobuz üyeliği satın alıp ordan dinleyebilirsiniz. (özellikle qobuz sıkıştırmasız müzik iddiasında ve diğerlerine göre bariz iyi. iki servis de ülkemizde yok ama bir şekilde alınabiliyorlar)

Sesi bluetooth üzerinden göndermek olmaz wiim pro tarzı bir stream cihazı alabilirsiniz ama gel gelelim finalde hoparlörünüz kadar güçlüsünüz. orda da maddiyat devreye giriyor.

hedep'in dediği gibi ya pasif hoparlör + amfi ya da aktif hoparlör bakacaksınız bütcenize göre.

ses işi deli işi valla. 2 aydır hoparlör bakıyorum. (kef lsx ii kullananlar eqlesin :D

anker soundcore 2 şiddetle tavsiye.

F/p urunu olarak jbl flip serisi. Bende 5 ya da 6’si var emin degilim, cok memnunum

@mor oje: Bendeki rahmetli de o serilerden sanırım.

soundcore motion+ var bende memnunum bayagi. ama jbl denedigimde de begenmistim:d

Soundcore motion+ bende de var ben de çok memnunum diyecem ama pili çabuk tükenir oldu.

Şirkette şundan vermişlerdi beklemediğim kadar iyi. Su da geçirmiyormuş diye duşta kullandım geçirmedi cidden.

www.hepsiburada.com

Merhaba,
pili eskidiyse yalnızca pilini değiştirip yeniden kullanma imkanı da olabilir, eğer kalitesinden memnunsanız.

kahvenin öğütülme derecesine bağlı su hemen aşağı akıyor olabilir, biraz daha ince çekersen suyla daha çok vakit geçirebilir.

Kahve çok kavrulmuşsa tadı kalmıyor olabilir. Düzgün yerden düzgünce kavrulmuş kahve al dene. Bu arada sert geldi diyorsan bence fazla kavrulmuş bir kahve olma ihtimali yüksek. Üstüne daha çok su koyunca yine tadı seyrelir.

Evet, bu dediklerinizi yapıyorum. Aldığım çekirdekler iyi aslında, çok kavrulmuş da değil kesinlikle, farklı kavurucuları da deniyorum ama hayalimdeki tada ulaşamadım nedense.

Sertliği yumuşatmak için daha fazla su kullanmak bir çözüm değil, tds düşer profil gölgelenir, tat aroma sığ hale gelir.

Ben de oyumu yüksek kavuruma veriyorum, eğer damak tadın doğru kalibre olmuşsa tabii. kahveyi söyle bakalım, iyi çekirdek kime göre neye göre. Hangi filtreyi kullanıyorsun bir de onu bilmek lazım. Keza suyu kaç derecede dökmeye başladın, kaç saniyede döktün gibi teknik detaylar da etkiler. Ve tabii ki musluk suyu kullanmadığını umarak konuşuyorum.

Hepsinden öte, chemex pek de ideal olmayan bir yöntem nitelikli kahve demlemek için. V60 yerine niye chemex?

Teşekkürler.

En son denediğim kahve: Coffee Department- El Borbollon. Petra'nın Chemex filtreleini kullanıyorum. Suyu 100 derecede döküyorum ahah :)

V60'ı kapasitesi göreceli olarak daha az olduğu için kullanmadım, bir de cam daha sağlıklı geliyor. Bazen 3-4 bardak demlediğim oluyor Chemex'le. Ama iyi bir öneri, V60'ı da araştırayım.

Arıtılmış su kullanıyorum ama musluk suyu denebilir mi bilemedim :)

Kahve check, filtre check, arıtma suya şerh düşüyorum.
Kaynadıktan sonra oda sıcaklığında 40-50 saniye bekletmek gerekiyor suyu, kaynar kaynamaz dökmemek gerek ama kaynar olsa da bu kadar fark yaratmaması gerekir. Geriye bir tek damağının kalibrasyonu kalıyor, onu da buradan anlayamayız zaten.

Nitelikli kahveyi pour over olarak tek seferde 3-4 bardak demleyemezsin bir de. Bence o sevdadan vazgeç. Kahve ve su miktarı arttıkça dengeler değişiyor, logaritmik artışla yürümüyor. Elindekilerle ölçüyü yarıya indirip denersen farkı görürsün diye düşünüyorum.
V60'ta 25 gr kahveden fazlasını kullanmamak gerek mesela, o da jenerik ölçüye göre 400 ml yapar. O da soğuyunca profili çeşitlenen bazı çekirdekler için fonksiyonel oluyor. Yoksa demlemeden 2 saat sonra içilen bir kahvenin hayrını görmek çok zor.

@Bruce
Teşekkürler.

Suyu bekletmeyi ve Chemex için önerilen 30g -500ml ölçüsüne tam uymayı denedim; biraz daha iyi oldu ama tad sorunu aynı. V60'la tadın daha net ayrıştırılabildiğini okudum ben de; sanırım onu da deneyeceğim.

Damak tadı meselesi için, kahveyi bütün ev ahalisine yapıyorum; notalar konusunda onlar da ayrıştıramıyorlar :)

biraz radyodan ötesi ama böyle bir şey alırdım. radyo cd çalar, spotify ve internet bağlantısı usb çalar falan

www.trendyol.com

şöyle birkaç alternatif bırakayım, kullanım şeklinize uygun olanı seçersiniz:
www.trtmarket.com
www.grundig.com.tr
www.dr.com.tr
www.amazon.com.tr

yemek termometresi al, belli derecelerde demle kahveni bir de öyle dene

Eğitim çabuk öğrenmeni sağlar çünkü bu iş tamamen matematik ve kimya. Formüller, oranlar, miktarlar çok net ve değişkenler çok fazla.

Youtube'dan Orkun üstel ve kahve masasının ilk videolarında güzel detaylar var. Kavuruculara gidip sohbet edip soru sorunca yardımcı oluyorlar, ben onlardan çok şey öğrendim. Tabii o zamanlar bilen sayısı çok azdı, bir komün gibi görüyordu insanlar birbirlerini ve paylaşım çoktu.

Kahveler.net forumu da verimlidir.
Instagram @portatifbarista Burak Türkçe içerik üreten en laboratuvar disiplinli insan, eğitici içerikleri var.
Yine IG ve Youtube'dan içerik üreten levent öncü ve coffeeblackhot hesapları faydalı olur. Aklıma geldikçe eklerim.

Şu liste çok faydalı olur mesela
m.youtube.com

nitelikli kahve için nitelikli kahve çekirdekleri (düzgün kavrulmuş(evet hepsini aynı ayarda kavurup iteleyeyim değil)), değerleri uygun olan su ve kaliteli bir değirmen (manuel veya otomatik) gerekiyor. özellikle öğütücü ve su çok önemli yoksa tuzlu ve ekşi bir kahve elde edersiniz. ben de bunları çok geç öğrendim.

bunları zaten biliyorsanız, reçeteler & oranlar önemli. hem önerilenleri yaparak hem de deneyerek zamanla oturtursunuz. Bruce +1

bir de, paketlerde yazan tadım notlarının hepsini alacaksınız diye birşey yok. o tadım notları, satın alan kişide bir öngörü oluşturması için ve satın alırken damak zevkine uygun olanı daha rahat seçmesi yapılıyor. kimi kahvede daha fazlasını veya daha azını alırken kimisinde hiç alakası olmayan tadları alabilirsiniz.

Tiyatro festivali gelecek ama bilet satış günü geçti diye biliyorum.

Benim bildiğim en yakın Nisan’da İstanbul Film Festivali var.

Kazıklanmak demeyelim ama hoş olmamış bence çünkü bu tarz yerlerin esas olayı zaten taze kavrulması. Ha benim aldığım pakette mesela sipariş verdiğim gün yazıyordu ama adam paketi önceden kavuruyordur etiketi o gün basıyordur %100 emin olamayız tabi 2 aydan çok bir zarar çıkmaz bence tadını çıkarın derim.

En son aldığım çekirdek kahve rossmann indiriminden Laudatio Barista Crema aldım yumuşak içimli olarak kremamsı bir tadı var çok beğendim.
Ekşicilerin öve öve bitiremediği sanalbaharat.com’u denedim hızlı ve sorunsuz teslimat oldu.
Sipariş olarak Honduras ve Etiyopya yirgacheffe denedim honduras aşırı meyvemsi yani herkes sevmez biraz kirazımsı gibi asidik tadı baskın ama sert değil yani riskli bence, herkes sevmeyebilir ama değişik ve orijinal bir tat kesinlikle. Etiyopya klasik ve güzeldi.

Nereden aldın?
Valfli paketse ve iyi kapanmışsa çok sorun olmaz, zaten 10-20 gün degassing süresi beklenmeli kavurum sonrası.

Boxx, coffee department, kafein kültürden yıllardır alırım, kavurum tarihinden hiç sorun yaşamadım.

@Bruce
Petra'dan aldım. Uzun zamandır da oradan alıyordum, ilk kez böyle bir durumla karşılaştım. Valfli paket evet. Benimkinde 2 ay süre :)

Petra bana göre kazık ve overrated, Petra'dan daha iyi kavurucular var, onlara yönelin.

www.metro.istanbul

Linkten, bineceginiz durağa göre son seferi öğrenebilirsiniz.

www.google.com

www.google.com

www.ntv.com.tr

Turnikelerden çıkınca yönlendirme vardı diye kalmış aklımda.

Erenköy durağında inebilir. Ethem Efendi Caddesi'nden aşağı yürüyerek Ethem Efendi Kahvaltı'yı solunuza aşağı inip dümdüz devam ettikten sonra Erenköy Camii görüp, Caddebostan Sahil'e doğru aşağıya inmeye devam edebilirsiniz. Ya da Göztepe'de inip, Göztepe Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi'nden yine aşağıya yürüyebilirsiniz. Komple bu iki Marmaray durağından gidebildiğiniz kadar aşağı yürümek sizi Caddebostan Sahil'e çıkartır. Kesin bir varış noktası da isterseniz eğer Caddebostan Happy Moons - Caddebostan Işıklar olarak adlandırılan noktaya geldiğinizde barlar sokağından aşağıya yürürseniz meyhaneleri ve pubları geçerek, karşısınıza Caddebostan Migros ve Burger King çıkacaktır. Bu iki noktayı gördüğünüz zaman ise kesin olarak Caddebostan Sahil'de olduğunuz söylenebilir.

üsküdar-kazlıçeşme arası yer altı istasyonlar hariç bir kuzey bir de güney çıkış var zaten marmarayda. metro çıkışları gibi karmaşık değil . sahile gidecekseniz güney, ters yönde gidecekseniz kuzey çıkış. gebzeden halkalıya kadar tüm yer üstü duraklar için geçerli bu durum.

Amazon'da Melittanın çok iyi modelleri var, onlara bakabilirsin.

Verginin sıfır olduğu Delaware'den Iphone 15 pro max 256 gb alırsanız 1.200 usd, o da yaklaşık 40.600 TL
Kayıt için 30.000 TL
Toplam 70.600 TL

Türkiye fiyatı 81.600 TL

Arada 11.000 TL fark var. 3 sene sizden başka kimse kullanamayacak, satamayacaksınız. Bence eski cazibesi hiç kalmadı. Arada yine 10-11 bin tl fark çıkar ama değer mi ona siz karar verin.

Ekonomik olarak artık pek fark yok. Üstüne @mustafakesekci'nin dediği gibi satamama durumu var. Bir de buna ek olarak türkiye'den alınan apple ürünlerinin garanti süresi 2 yıldır, yurtdışından alınanların 1 yıl. Bir ara söylenti çıktı yurtdışı cihazlar türkiye'de garanti kapsamında olmayacak diye ama sanırım hayata geçmedi.

mantıksız bence. 2 tane alıp kaydettirmeden dönüşümlü kullanmak daha mantıklı.

halihazırda oradaysanız ya da gelen biri varsa mantıklı. (biri getirdiğinde de kaydettirme prosedürü aynı mı farklı mı bilmiyorum.

satamama durumunu ben kafama takmazdım. ipgone aldın mı zaten 3-4 sene temiz kullanıyorsun. ekonomik durumunu sen biliyorsun. telefonunu satmaya ihtiyaç duyar mısın?

sanal kumar oynuyor musun? ihtiyaç harici genelde onlar satıyor telefonlarını vs

Kadın kişisi olduğunu varsayarak cevap veriyorum. Gerekirse diyeti bırak. Hocanla uyumu da yakaladıysan reformer platesi bırakma.

Ben de pilatesten yanayım.

Reformer pilates kas uyarımı konusunda oldukça etkili bir disiplin ama ben kendi adıma ketojenik diyet yaptıran hocaları bir miktar iş bilmez ve kolaycı kurnaz kişiler olarak görüyorum zira ketojenik diyet karbonhidrat alımını kısıtladığı için kaslarda su atımına neden olup ağırlık kaybı yaşatarak müşterisine karşı PT'de "bak sana kilo verdirdim" kozunun olmasına neden oluyor ama kaslarda su atımı yaşandıktan sonra insanlarda "çok kramp giriyor kaslarım ağrıyor vs" gibi şikayetler oluyor, çünkü su-elektrolit dengesi bozuluyor. Ayrıca karbonhidrat kesildiğinde enerji büyük oranda kaslardan da karşılandığı için kas kaybına da neden oluyor, bu da tartı ağırlığını değiştiren ama vücutta pozitif bir etkisi olmayan bilakis skinny fat'liğe götüren bir vücut proporsiyonuna neden olan bir süreç. Bir PT "ketojenik diyet yapalım" diye teşvik ediyorsa ben o elemanla bir ders bile yapmazdım. Eğer bir insan epilepsi hastası falan değilse ketojenik diyet yapması gerçekten çok saçma sana burada ketojenik diyetin zararlarını sabaha kadar anlatırım ama ketojenik diyet kötülemekten yorulduğum için yapmıyorum artık.

@Kaleci Saçlı
Teşekkürler cevap için, mobil'de olduğumdan edit'leyemiyorum. Hocam değil Ketojenik yaptıran, başka bir diyetisyen.

O zaman hocayla devam diyetisyeni değiştir. Hadi ketojenik diyet veren PT'yi anlarım ama bir diyetisyen ketojenik diyet yaptırıyorsa o çok daha bilinçli bir kurnazdır. Ben burada çok insanın diyetisyen sonuçlarını okudum hepsi de 1 ayda muazzam kilolar veren ama verdikleri kilolar hep kastan olan insanlar, ben açıkçası diyetisyene verilen ücretlere çok üzülüyorum para vererek kas kaybediyorlar biz o kası alabilmek için hayvan gibi antrenman yapıp yemek yiyoruz da 1 ayda 200 gram kas alamıyoruz ama diyetisyen eşliğinde 1 ayda 2-3 kilo kas kaybeden insanlar var böyle diyetlerle.

Konunun uzmani degilim elbette ama guclu olmak zayif olmaktan daha iyi sanki.

Ketojenik diyet sırasında enerjinizin düşmesi yaygın bir durumdur, çünkü vücut karbonhidratlardan yağ yakmaya geçerken bir adaptasyon süreci yaşar. Bu süreçte enerji eksikliği hissetmeniz normaldir, özellikle de yoğun egzersiz yapıyorsanız.

Hocanızın ısrarı, genellikle egzersizin metabolizmayı hızlandırdığı ve bu sayede keto diyetinin etkilerini daha iyi hissedeceğiniz düşüncesine dayanıyor olabilir. Ancak, vücudunuzun verdiği sinyallere dikkat etmek çok önemli. Enerji seviyeniz çok düşükse ve kendinizi zorluyormuş gibi hissediyorsanız, egzersiz yoğunluğunu azaltmayı veya kısa bir ara vermeyi düşünebilirsiniz. Yavaş yavaş enerji seviyenizin artmasıyla birlikte, egzersize geri dönmek daha iyi olabilir.

Bu süreçte, daha düşük yoğunlukta hareketler veya sadece yürüyüş gibi hafif aktivitelerle devam etmek, enerjinizi tamamen tüketmeden aktif kalmanızı sağlayabilir. Ayrıca, keto diyetini uygulayan bir diyetisyenle de görüşüp, beslenme düzeninizi gözden geçirmek ve enerji seviyenizi artırmak için stratejiler belirlemek faydalı olabilir.

Ben geçen kış dönemi sadece 2 aylığına ketojenik diyet yaptım, spor geçmişim olmasına rağmen gerçekten spor yapamaz hale gelmiştim. Bence ketojenik diyet herkeste aynı verimle ilerlemiyor karaciğerin metabolik kapasitesi çok önemli. Bende karaciğerin yeterince yağları iyi kullanmaya adapte olamadığını fark edip low carba çevirmiştim ancak öyle spora geçebildim. Eğer medikal amaçlı ketojenik yapmak zorunda değilseniz bence 50 gr ı geçmeyecek low carb yapıp pilatese devam edin (ben 25 gr altında ketosize giriyordum belki değerler kişiden kişiye değişebilir).

hocaya devam, pilatese devam, diyetisyeni bırak.

diyetisyenler alınmasın ama gerçekten pek bir şey bildikleri yok. ketojenik duymuş bir yerden sana yap demiş. spor yapan birisi için karbonhidrat çok çok önemli bir şey. yapmayan için de önemli ya neyse.

geri dönüşüm dünyanın anasını belleyenler tarafından uydurulmuş bir saçmalıktan başka şey değil.

ben kendi adıma dünyaya, doğaya elimden geldiğince faydalı olmaya çalışıyorum, orası ayrı... ama bir fabrikanın sadece bir günde yaptığı atık herhalde koskoca şehirlerin senelik sarfiyatına denk geliyordur. bunlar tamamen sorumluluğu "sıradan vatandaş"a yükleme çabasının sonucu. ben cebime 20-25 bin lira girerken doğayı düşüneceğim ama affedersin zıçmaya bile özel jetiyle giden, yatlarıyla gezen zenginler hiçbir şey yapmayacak?? bu iş böyle. umrumda bile değil.

Bazı plastikler geri donüşebilir, gerisi çöp. Cam ve metal dönüşür. Kağıt kısmen ve belirli ölçüde dönüşür. En mükemmel planlamada bile total geri dönüşüm oranı yüzde 30'dur diyorum (biyolojik atıktan enerji elde etme dahil). Ama bu geri dönüşümü çöpe atmak için geçerli bir sebep değil. Yine de şöyle diyelim: environmentalism without anti-capitalism is just gardening. Biz bireysel çabamızla kısmen ekolojik fayda sağlayabilsek de endüstriyle üretimi radikal biçimde dönüştürmeden kıyameti öteleyemeyiz.

Bazı metaller ve cam çatır çatır dönüşüyor. Plastikler bazıları kısmen dönüşüyor. Yağlardan biodizel üretiyorlar zaten. Gerisi elektrikli araçlar, badem sütü ve biraz da güneş panelleri gibi toplum duygularını sömüren yeşil kapitalizm hikayesi. Ambalaj üreten firmaların o atıkları toplama sorumlulukları var. Geri dönüşüm, tekerlekli sandalye vs. adı altında sana toplatıyorlar.

ayrıştırmak en azından çöpe çıkanlar için kolaylık oluyor, poşetleri parçalamadan alacaklarını alıyorlar. sokakların çöp içinde olmasının iki nedeni var, birincisi çöpe çıkanlar, ikincisi kediler. poşetler parçalanıyor, sonra rüzgarda içindekiler uçuyor.

en başta tüketmemek (ki bu nerede ise imkansız) yeniden kullanmak veya yeniden değerlendirmek (başka bir amaç için kullanmak, kola şişesini su şişesi yapmak gibi) daha önemli, poşetler parayla olmadan önce dahi ben aynı poşetleri defalarca kullanıyordum, hala da öyleyim.

markette paketli/dilimli peynir almak yerine, şarküteri reyonundan almak dahi 1 parça daha az plastik tüketilmesine neden oluyor (bir peynirin poşeti, bir plastik kap), eskisini yıkayıp (yada en azından biraz daha dayanıklı buzdolabı poşeti ile gitmek) götürmek, bakliyatları paketli ürün olarak değil açık olanlardan almak (kendi poşetin/torban ile gideceksin) vs. gibi önlemlerle tüketimi azaltmak önemli.

sadece elindekileri bir defa daha kullansan tüm tüketimin %50 azalıyor ki bu çok muazzam bir rakam.

pek çok şey geri dönüştürülebilinir malzemeden üretilse dahi, kullanıldıktan sonra temizlenmediği sürece geri dönüşümü çok maliyetli.

bir de dayanıklı malzemeler var, evet dayanıklılar ancak kullanım süresi arttıkça, geri dönüşümü de zorlaşıyor, kimi plastik türleri değerli olmasına rağmen açık alanda olduklarından temizlenmesi/arındırılması çok zor yada maliyetli oluyor. örn: araç içi plastikler. dayanıklı ve değerli malzeme, ancak işi bittikten sonra dönüştürmek için tozdan pislikten arındırılması çok zor. arındırılamadığı için tekrar kullanımı düşük.

geri dönüşüm/yeniden kullanım, ancak ve ancak sen yaparsan yüksek verimli oluyor.

bir ara 0 plastik konusunu kafaya takmıştım, bir nevi test etmek istedim kendimi ancak 2 nci gün yalan oldu, plastiksiz bir şey bulabilmek nerede ise imkansız.

Belediyeler bu işi hakkıyla yapmıyorlarsa bu onların sorunu. Bizim yapmamız gereken çöpleri doğru düzgün ayrıştırmak.

Mesela ıslak çöplere streç film, alüminyum folyo, kağıt, naylon ambalaj, plastik, mika ve daha pek çok doğal olmayan çöpleri asla karıştırmam.

Bana göre özellikle streç film ve benzeri "geri dönüştürülemediği" iddia edilen atıklar tamamen plastikler naylonlar kategorisinde toplanmalı, belki de özel bir biriktirme yordamı kullanarak biriktirip geri dönüşüme gönderilmeli. Ama hiç değilse ıslak çöplere (yiyecek atıkları) ve diğer geri dönüştürülebilir atıklara karışması önlenmeli. Bunu çok önemsiyorum.

Belediyeler işini yapsın. Belediyeleri halk kendi denetlemeli belki de.

unuttum, birde tür ayırmak gerekiyor, pet şişenin kimyasal yapısı ile, poşetin kimyasal yapısı bir değil, sen plastikler plastiklere diye ayırıyorsun ama bunların da kendi içlerinde yeniden ayrışması gerekiyor.

pet şişeyi eritirken, pazar poşetinide eritirsen pet'in özelliği gidiyor.

ve tabii her plastik üretici aynı oranlarla, aynı renk/kimya yapısı ile üretim de yapmıyor, bunlarda ap ayrı sorunlar.

son olarak; arkadaşının dediği doğru ama senin yaptığın daha doğru.

Geri dönüşümü organik çöpten ayrı tutuyorlar.
Geri dönüşümü plastik, kağıt, cam vs diye kategırize edip ayrı ayrı atman şart değil. Geri dönüşüm tesisinde kategorilerune göre ayırıyorlar.

"8. kıta" diye bir mevzu var, internette araştır derim.

Mümkün. Metro alt geçidi kullanabilirsiniz. Denizbank binasının önüne çıkıyor.

@cukur Teşekkürler. Esentepe çıkışı mıydı, tam olarak çıkışın adını hatırlayamadım, neydi?

doğrudur. Esentepe.

noya gerek yok. websitesinden ya da telefondaki destek uygulamasından randevu alabilirsin

Bilet alırken koltuk satın almış da olabilirler. Tur ile giden grup vardır veya.

Uçuşlarda sıkıntı var, sistem arızası diyorlar, muhtemelen o yüzdendir. Kaç saat kala baktınız?

@kimlanbu 24 saat kala :)

hic denk gelmedim kabin bagajinin tartildigina. bazi hava yollari boyutu sikinti edebiliyorlar ama agirlik, sanmiyorum.

bunu gorev bilip surekli tartan tek bir havalimani gordum o da amasya-merzifon havalimani. onun disinda hic denk gelmedim.

yurtiçinde öyle bi ihtimal çok düşük. Havayolu THY ise bence daha da düşük.

tartma ihtimalleri %1 falan. yarım kilodan bi şey olmaz zaten.

İçindeki koruyucuların raf ömrü ve etkisi bittiği için muhtemelen bakteri tutmaya yatkın hale geliyor o yüzden riskli.

kokusu bozulmadiysa kullaniyorum ben. bozulmus ruj cok kotu kokuyor anlasiliyor zaten :)

Hem kokusu hem de rengi değişmemişse kullanıyorum. Altı yıldır kullandığım bile var ve bir sorun yaşamadım hiç.

Cok eski bi cantamdan artik piyasada bulunmayan cok sevdigim bir ruj cikti. Sanirim 6-7 yildir orda kalmis olabilir. Ne rengi, ne kokusu bozulmustu. Attim direkt. Bozulma falan yok bence. Icinde artik hangi kimyasallar varsa bozulmayi onluyor sanirim.
Ne gerek var. Ysl bile olsa at gitsin.

Minibüs kullanır havası var. Çok kötü bir deneyimdi benim için.

Profesyonel üretim olduğu için üzüm, sıkım, mayalanma, şişelenme vs aşamalarda bir sıkıntı olacağını sanmıyorum.

Şişe kapanmasında sıkıntıyı da bu sebeple es geçiyorum.

Gerekli ısıdaki ortamda saklanmamış ya da çok güneş altında bırakılmıştır diye düşündüm.

Kozmetik sektörü çöplüğü buna müsade etmez.

ÜTS uygulamasını telefonunuza indirebilirsiniz. Sitesi de şu utsuygulama.saglik.gov.tr

Ekmek ve artisanal bakery için bröd
Pastane tarzı için la vita
Geleneksel fırın cafe için tarihi nişantaşı fırını
Bir de beyaz fırın var zincir marka olarak

eskiden ortakoy istikametine giden otobuslerin durdugu bir durak vardi, yikilan koprunun altinda. artik dolmuslar o duragin karsisinda yolun karsindan kalkiyor.

Benimki 1000 lira hocam, ama ortalama mıdır değil midir bilemiyorum. 500 lira altına yoktur.

Uygulamasından hocalara girip PT paket fiyatlarını görebiliyorsunuz. Hocaların sosyal medya hesaplarına link de var. Mesela ben gold üye değilim çünkü tek şubeyi kullanıyorum ama PT paketlerini gold indirimli gibi alıyorum hocadan.

Teşekkürler yanıtlar için.

@marla is in my head
Ben üye değilim, PT fiyatlarına göre üyeliği değerlendirebilmek için sormuştum. MAC'in uygulaması sadece üyeler için sanırım?

Siz Irlanda'ya gelecektiniz sanirim. Eger oyleyse THY gorevlileri ucaga binmeden once gate'te herkesin vizelerini kontrol edip ucaga oyle aliyorlar.

Komisyon falan yansımıyor. Ek olarak 200€ ile gitme o zaman ? Yanında zaten 10bin€ üstü nakit ile giremezsin.

yurtdışında hep kredi kartı kullanırım, komisyon yansıdığını hiç fark etmedim ya da yansımıyor? otellerde de bozdurabilirsiniz ya da exchange bürolarında ama asıl oralarda komisyon alınıyor.

komisyon yok kur farkı çıkar onda da ödemeyi yaparken USD olarak secersen zararın mın olur. bunun dışında evet bi tek ırlanda da değil tum euro gecen yerlerde 200 euroyu bozdurmak zor. onun için parayı çektiğin bankadan onceden bozuk olarak ıstedıgını soyleyıp ayırtabılırsın

kart ekstrenizi euro olarak da almayı açtırırsanız karttan euro harcadıklarınız ekstrenize euro olarak yansır, siz de euro olarak ödersiniz. diğer türlü anlık kur üstünden (ki yüksek olur) hesaplandığı için fazla fazla ödenmiş oluyo

1. tarifede giderseniz €34.80 - €53.40 arasi.

www.transportforireland.ie

--Kahve
-The Morning
-The Cake Cafe
-Kaph
-One Kinda Folk
-Brew Lab Specialty Coffee
-Network

--Alkol
-Grogans(Favorim)
-Frank Ryan's (Güzel pizzası var)
-McCaffertys at the Barge
-John Kavanagh The Gravediggers
-The Bernard Shaw
-Loose Canon Cheese and Wine

--Yemek (çok fazla yemek kültürleri yok dünya mutfağı genel)
-Bambino
-Drury Buildings
-Bunsen

--Gece takılmalık
-Kodiak, Rathmines
-The Camden
-Bow Lane Social Club
-Izakaya Basement
-Bad Bobs Temple Bar

--Irlanda gezilecek yerler;
-Phoenix Parkı
-Lough Tay gölüne gidebilirsin (guiness lake olarak geçiyor.)
-Aillte an Mhothair (Cliffs of Moher-Galway)
-Cork'a gideceksen Killkeny'e uğrayıp killkeny birası içmemek olmaz
-Éire Sign 64
-Slieve League
-Howth (güzel bir trail yürüşü)
-Bray

Hobileriniz, ne beklediginizi yazmamissiniz ama genel bilgi vereyim:

- Misafirlerimi genelde Powerscourt Estate'e goturuyorum, begenmeyen olmadi: powerscourt.com

- Degisik bir sanatsal deneyim icin Victor's Way: www.instagram.com

- Eglenceli bir sehir turu icin Splash Tours: vikingsplashdublin.ie

- Cork'a kadar gidecekseniz Rock of Cashel'e de ugrayin: heritageireland.ie

- Kale, Orta Cag seviyorsaniz Rock of Cashel'e ek olarak Johnstown Castle'in icini de gezebiliriniz: johnstowncastle.ie

- Park olarak guzellik, gorsellik acisindan Phoenix Park yerine St.Anne's Park'i oneririm

- Viskiye ilginiz varsa Jameson degil ama Teeling Distillery'de tadim turu alip hem uretim sureclerini inceleyip hem de sonunda tadim yapabilirsiniz: teelingdistillery.com

sorun olur kabin bagajıysa

kabin bagajı değilse hiç sorun çıkmaz.

Uçak altına verilirse sorun olmaz, kabinde yanınıza almak isterseniz sorun olur.

Kabin bagajinda zaten ucaga sokamazsiniz, ancak asagiya verdiginiz bagajda ucaga alirlar.

Ancak Irlanda'ya giriste valizi aldiktan sonra gumrukte kenara cekip bir valize bakalim derlerse bicaklari aciklamaniz gerekir.

Ayni durum Irlanda'ya gelirken esimin basina geldi, valizde bana 30 kusur santimlik bir sef bicagi getiriyordu. Gumruk polisi aciklama istemis cunku Irlanda'da bicak tasimak yasak. O da esim yemek yapiyor, bu da yemek bicagi gibisinden bir aciklama yapinca birakmislar.

selam. var da direkt gideceğiniz ülkeye uyumlu e-sim satın alın, kurun, öyle gidin. kafanız rahat olur. tabii telefon destekliyorsa.

artık kimse yurt dışında roaming kullanmıyor, zaten iletişim whatsapp üzerinden yapıldığı için e-sim alıp geçiyor. ben olsam öyle yapardım, çok daha ekonomik olur.

1 haftadır balkanlardayım, mobimatterin balkanlar e-sim'ini alıp gittim. Acayip güzel çalıştı her yerde. Her ülke veya bölgeye özel paketleri var. Bir de tahminimden az oldu data kullanımı, bizim operatörler bizi öpüyor galiba bu konuda da. Telefonunuz destekliyorsa tavsiye ederim.

mobimatter.com

bu arada adet olduğu üzere mobimatterde size ve bana 5 dolara kadar kredi kazandıran kodum: UGURY71935 ben de sözlükten birinin kodunu girip almıştım.

E-sim gittiğin ülkeden alabilirsin. Buradan aldığın buranın tarifesiyle geçerli olur.

E-sim in fiziksel sim kartından farkı yok aslında. O ülkedeki operatörler eğer e-sim veriyorsa bir tarife seçip ona göre alabilirsin. İkinci olarak global bazı firmalar var bunlar da e-sim hizmeti sunuyor ülkeye gitmeden veya operatörlerle uğraşmadan internet üzerinden veriyor e-sim ama daha pahalı oluyor genelde.

Bazı operatörlerde e-sim ücreti fiziksele göre daha yüksek olabiliyor.

Elektronik sim için bir qr kod okutmak gerekiyor daha sonra o telefonda sim aktif hale geliyor. Bu durumda telefondaki simi çıkarmaya gerek yok ama yabancı ülkede o sim internet veya telefon kullanırsa faturaya yansıması olur.

Arkadaşınız airalo gibi uygulama üstünden e-sim alabildiğiniz sistemleri kastetmiştir, uygulamayı kurup paket fiyatlarına bakabilirsiniz

bir three mağazasına gidip 20 euro karşılığı hat alabilirsiniz. irlanda içi sınırsız internet paketi veriyor. ek özellikleri de mevcut.

10 yıldır hiç bir yutdışı uçuşunda sorun yaşamadım

100ml uzeri her sivida sikinti yasarsin, ilac olmasi farketmez. recete gostersen bile ucaga almayabilirler.

en temizi 100ml uzeri siseleri bavula atip bagaja vermek.

www.google.com

eksisozluk.com

sozlukteki baslikta detaylica yazmislar oraya bakabilirsiniz. valilik aciklamasindan kopyala yapistir yapilmis zaten onu da okuyabilirsiniz.

www.istanbul.gov.tr

eksisozluk.com

birden fazla kişiye de satabilir hepsi mümkün. güvenmekten başka çare yok. maç biletlerindeki gibi bileti bir kişiye tanımlama olayı yok çünkü etkinliklerde. çok defa bilet aldım da sattım da başıma henüz kötü bir şey gelmedi. yazarın nick altına falan bir göz atın tanıyanı edeni var mı bir şeyler yazmış mı biraz yol gösterici olur ama hiçbir şekilde garantisi yok. bu tarz alışverişlere üzülmeyeceğim bir miktarsa girdim hep kazıklanma ihtimalini de göze alarak.

müşfik +1

güvenmekten başka yapacak bir şey yok.

şimdi aklıma geldi ama o da ütopik bence, konser başlamadan kapıda buluşun vs diyeceğim de , kimse uğraşmaz ona

mümkün bi şey yapamazsın.

Uyeligini yeni acmis ve ilk mesajiysa dikkat etmekte fayda var. Uzun suredir ekside olan biriyse guvenip alirdim.

dolandırıcı çıkabilir tabii, o ihtimal her zaman var. eski entrylerinden vs az çok belli olur güvenilir biri olup olmadığı.

ek olarak bir konuda uyarayım, geçen gün passo üzerinden bilet aldığım bir konserde qr okutmadan, isim listesine bakarak aldılar içeri. dolayısıyla qr kodunuz olsa bile bileti ilgili platformdan ilk satın almış olan kişinin ismini de not edin, benzer bir durum olursa kapıda sorun yaşamayın.

Ailenizin edevletinden

Retorik Tercüme

Şu sayfada ilgili soruların altında yazıyor: randevu.nvi.gov.tr

Yesilkent civarinda polis evi var. Oranin baliklari guzel. Manzarasi sahane.
Ancak asiri ruzgarli oluyor. Bilginiz olsun.

udemy'de ömer çolakoğlu'nun kurslarına bakabilirsiniz.

belki işinize yarar

www.freecodecamp.org

selam,

1 - "Burs olsa daha iyi olurdu tabii" - burs isini "olmaz" kabul et.

2 - "çok katı GPA kriterleri ile karşılaşıyorum (3 üstü)" - eger bir okul master icin 3 alti GPA istiyorsa zaten ortalamanin altinda egitim veriyordur. Kalburustu, isim yapmis okullar 3.5 ve ustu ister genelde.

3- "Kalburüstü bir okulda eğitim alma şansım hiç mi yok sizce? Bu umudu kesmeli miyim?" Var diyemem, yok da diyemem. Avrupa sistem nasil bilmiyorum ama kuzey amerika'da senin gibi seneler once kotu GPA ile mezun olup yuksek yapmak isteyenler icin "mature student" olayi var mesela. Gidip birkac ders alip kendini kanitliyorsun, eskiden zipirdim simdi aklim basima geldi seklinde iceri girmeye calisiyorsun, ama bu isin ogrenci vizesi kismi ne sekilde halledilir bilmiyorum, buna vize vermeyebilirler. Bir baska ihtimal de tezli yapmaya karar verip hocayi kafalamak. Hocalarin senin GPA'ini override yapma yetkisi vardir, ortalamasi dusuk ama ben bu adami istiyorum diyip aldirabilir. FAKAT, kalburustu bir okulda hangi hoca boyle bir riske girer? Cok cok dusuk ihtimal..

burs işi imkansıza yakın gibi. ama kabul alırsınız ya. 3 üstü isteyen okullara başvurmazsınız olur biter. altındaki okullar da sizin işinizi görür. aylarca toefl gmat çalışıp çok iyi skor alırsanız gpa'in açığını kapatabilirsiniz bu arada. gayet mümkün. o durumda 3lük okullara başvursanız da olabilir. www.thegradcafe.com buraya düşündüğünüz okullara nasıl profiller girmiş diye bir bakın. her şey gpa değil.

Okuldan okula değişiklik gösterir bu durum. Burada öncelikle ne amaçla yüksek lisans niyetiniz var ona göre karar verin.

ben akademik kariyer hedefliyorum ya da iyi okullardan mezun olayım dev şirketlerde çalışayım derseniz evet iyi bir okula kabul almak önemli. Bu not ortalamasıyla olmaz değil, ama çok zor. Eğer okuduğunuz alanla ilgili çok başarılı bir kariyeriniz varsa onun bir etkisi olabilir. Uluslararası bir firmada çalışmak vs. gibi.

Ama derdiniz ab'de çalışma izni alayım da nasıl olursa olsun ise, ortalama okullar da işinizi görür. Genelde devlet okulları bu konuda daha katıdır. Ama özel üniversiteler ödemeyi aldığı sürece devlet okulları kadar katı olmaz.

Bir diğer kriter iş tecrübesi. Eğer alanınızla alakalı iyi bir iş tecrübeniz varsa, ikna edici bir niyet mektubuyla birlikte not ortalaması kadar etkili olabiliyor. İsveç, finlandiya gibi ülkelerin üniversiteleri daha açık fikirli olabiliyor bu konularda.

2,76 GPA ile top 30 içinde bulunan bir okulda yüksek lisans yapıyorum, 3,5 da isteseler 3 de isteseler başvurmaktan çekinmeyin, cambridge vs. hariç para istemiyorlar zaten başvuru için.