Ekşi Duyuru

taban ne kadar yuksek olursa o kadar rahat olur. diye dusunuyorum.

taban miktarı arttıkça yumuşaklık artacağından dolayı eklemlere yapılan baskı azalır, sakatlanmaları azaltıp hareketi kolaylaştırır.

Modada 90 lara geldi sıra oradan devam ediyor, tüm ayakkabılar oradan esinlenme

Sadece zamanın modası. Bekleyin, geçecek

türk.

bence ya yurtdışında yaşıyor, ya inanılmaz bi yeteneği var, ya da doğduğundan beri evde ingilizce konuşulmuş. başka açıklaması yok gibi.

kusursuz bence de,

Böyle İngilizce sonradan çalışarak olmuyor. Mutlaka İngilizce konuşulan bir ortamda büyümüştür.

kızı izledim biraz, odasının kapısı falan türk işi. bir videosunda da eskişehir terapist diye google araması var.
sanırım türkiyede yaşıyor ve harikaya yakın akıcılıkta konusuyor ingilizceyi.
www.tiktok.com
ahahah pazar videosu

21 22 yaşlarında daha iyi seviyede ingilizce konuşuyordum ki normal bi aileden geliyorum,anne baba ingilizce bilmez, okulum itü fakat faydası olmadı, sadece kendim zorlayarak ve binlerce kez tekrar ederek ulaşmıştım aynı seviyeye.
o yüzden arkadaşlar lütfen çalışılarak olmuyor vs demeyi bırakalım, kıza helal olsun trde bu seviyeye ulaşmış diyip geçelim

gerçekten gayet iyi, fakat çalışarak olmuyor demeyelim de "ben bu kadar iyi olamadım" diyelim. bu seviyeye sadece kendi çabasıyla, doğru dürüst ingilizce eğitimi almamış insanlar bile gelebilir.
native olmadığının belli olduğunu söyleyen arkadaşlara katılıyorum, fakat rahatsız edici bir şey yok gibi.
övünmek için yazmıyorum (zaten ben bu kadar iyi değilim), fakat hep yabancı dillere meraklıydım ve ingilizce eğitim vermeyen (sıradan bir ortaokul ve lisede de düz lise müfredatı, haftada kaç saat ise işte, anadolu lisesi/fen lisesi falan olmayan) okullarda okudum, herhangi bir kursa gitmedim, dil eğitimi almadım, yurt dışında yaşamadım. sadece ingilizce konuşulan bir firmada çalışıyorum, ve anadilimin ingilizce olmadığını fark eden ingiliz veya amerikalı insanlar sık sık iltifat ediyor. telaffuz üzerine eğitim vb. alsaydım ilgim dolayısyla şu anki halimden daha da iyi olabilirdim diye düşünüyorum, yani imkansız değil.

İngilizcesi gayet iyi olan bir Türk ama muhteşem gelmesinin sebebi aksanı bence. Bu seviye İngilizce mesele değil, iyi bir anadolu lisesi üzerine ingilizce ağırlıklı üniversite okuyan çoğu Türk'ün İngilizce hakimiyeti böyle olmalı. Bununla birlikte aksan biraz merak, biraz taklit işi. Kasmak lazım yani. Lisede sıra arkadaşım bu tarz İngilizce konuşan bi kız vardı ve herkes taşak geçiyodu aksan kasıyor diye, bu da ayrı bi problem bizim memlekette.

Native olduğu anlaşılıyor. Ben de boyle konuşuyorum. Küçüklükten beri televizyonlarda skypelarda uğraşa uğraşa oldu. Illa ingilizce konuşulan ortam gerekmez bence

Editleyemedim @cinsi kişi haklı, aksana yakınlaşmaya çalışınca okulda dalga geçiyorlar. Halbuki normali bu değil mi, dilin orijinaline olabildiğince yaklaşmak

amazon hediye çeki.

Hediye çeki kavramı hayatıma girdi gireli kimseye hediye almıyorum, veriyorum hediye çekini mis, hem ben ne almalıyım diye düşünmüyorum hemde ihtiyacı olan ne varsa onu alsın mantısı güzel

paşabahçeden hediyelik bişeyler bulursunuz illaki.

www.instagram.com

selfie benzeri güzel bir fotoğrafı varsa elinizde (instagram hesabından alınma falan da olur) abartılı boyutlu olmamak kaydı ile güzel bir hediye diye düşünüyorum. (reklamlar bitti)

buradan geldiğini söylersen kargo dahil yaptırırız

Vazo falan al gitsin. zaten 200tl'den fazlası da çok yakın değilsen gerek yok. Çok yakınsan zaten söyle arkadaşına bir hediye almak istiyorum ama senin seçmeni isterim de bütçeni de söyle alsın beğensin.

Moka pot veya
Ikeadan herhangi bir sey

Pike takımı

Ekran görüntüsü alıp painte yapıştırın. Oradan da jpg. Olarak farklı kaydedin.

windowsta "⊞ Win + shift + S" ile ekran görüntüsü alıp png olarak kaydedebilirsin direkt.

Webp olarak indirip internetteki çeviricilerle jpg'e falan dönüştürebilirsin. Şuradan mesela:
convertio.co

linkteki anlatım eğer resim sayfada gösteriliyorsa çalışır, direk dosya ise çalışmaz

webp olarak indir.
ezgif.com
adresine yükleyip jpg'e dönüştür. jpg çıktıyı indir.

Düzenli aralıklarla ölçüsüne bakılması gerek aslında, diş hekimi tarafından.

Ben temizlemek için ılık suya corega tablet ekleyip bekletiyoruym, 2 3 dakika beklemesi yeterliyken bazen unutup daha uzun süre bırakıyorum, o zaman bollaşmış gibi geliyor bana. Birkaç saat suda bekletin isterseniz. (sıcak su olmasın)

Gece plağı yalnızca ilk kullanım sırasında ağrı yapar. Gece plağı ağrısı sürekli değildir. Bu ağrı yalnızca ilk kullanım sırasında oluşan geçici bir ağrıdır. Dolayısıyla ya plakta yada ağız yapınızda bir sorun oluşmuş demektir. Diş hekiminizle görüşmenizde fayda var.

Aile hekimi muayene ediyor. Terso bir durum gorurse hastaneye sevk.

Online odeme var.

Harc 200 olamaz, 37 dir.

Duzenleyemiyorum mobilden. Banka listesi: tptgv.org.tr

Aile hekimine gitmeden e devletten bu sağlık beyan formu gibi bir şey doldurması lazım. Gözlüğü ya da kalp hastalığı vs varsa aile hekimi vermez ama raporu. O yüzden durumuna göre direkt hastaneye de gidebilir.

Kamu bankalarından ödeyebilirsiniz. Ehliyette sınıf güncelleme ayrı, eskiyi yenilemek ayrı, yeninin kaybı ayrı.. mevcut duruma göre ücretler de değişiyor. Bankadan en doğru ücreti öğrenebilirsiniz.

Uzlaştırmacılara arabulucu denmesi beni çok üzüyor :(

Öncelikle uzlaştırmacılar uzlaştırma sağlamak amaçlı "bazı şeyleri" abartı söyleyebilir tarafları uzlaştırmak adına (bence etik değil)

Soruya cevap ise; böyle ikili olaylarda elbette şahit önemli. Hakim delillere bakar şahitler de bu delillerden biridir. Polis tutanakları da öyledir.

Şöyle düşün; sen hakimsin olaya tarafsız bak. Elindeki deliller belli. Şahit yalancı mı bilmiyorsun. Ne karar verirsin? Olayı açığa çıkarmak için mesela ne yaparsın?

Bilmiyorum ki, neye baksın. Yalancı şahitliğin bile piyasası oluşmuş. Ben yalnızım mesela, birisi 2 kişi tutup, iftira atsa ben kendimi nasıl savunacağım? Üstüme kamera mı taktırayım?

Çevredeki güvenlik kameraları, darp raporu, araç kamerası, olay yerinde dükkan önünde oturan manav. Yani kanıt olmadan kimseye ceza veremezsin ki. Kanıtın güvenilirliğini bi yere kadar denetlersin. Yani iki tarafta şahit gösterme hakkına sahip.

Üstelik hiç tam tersini düşünmüyorsun, kesin bilgi mi bıçak dayandığı? Hakaret edilmediğinden emin miyiz kesin?

Yada senin iki kişi doğru söylüyor belki sen yalan söylüyorsun? Adamlara gıcık kaptın iftira atıyorsun adamlara?

Bu böyle uzar gider yani.

Ama sana tecrübelerine dayanarak bişey söylemek isterim bunu ister ciddiye alırsın ister almazsın ama ben bu güne kadar "suçluyum, bu suçu işledim" diyen çok çok az kişi gördüm. Bunu diyenler ise "yaptım ama bi sor niye yaptım" diyor.

Yani biri çıksın desin ki kardeşim adamı ben dövdüm. Evire çevire dövdüm. Hiç bahane yokken yada hakettiğini düşündüğüm için dövdüm desin.

Hiç görmedim böyle birini. Bunu neden anlattım, çünkü söylenilen şeyler (facebookta gördüm dediğin için diyorum) her zaman ve hatta çoğu zaman eksik/yanlı olabilir.

İşte böyle durumlar için avukat ile çalışmayı tavsiye ediyoruz. Benzer olaylarla sık sık karşılaşıyoruz çoğunlukla yalancı şahitliği kanıtlayıp şahitlik yapan kişi için de ayrıca suç duyurusunda bulunuyoruz hem asıl dava için bu durum lehimize karar verilme ihtimalini yükseltiyor hem de yalancı tanığa hiç beklemediği yerden vurarak aklını alıyoruz.

Evet, beklenti o. Dağlıca baskınında esir düşen askerlere de hapis cezası vermişlerdi askerler serbest bırakıldıktan sonra.

Sözde müjde vericem diye alel acele operasyon yapildi ve sonuc bu.

Terör örgütü bu adamlari 6 sene canli tuttuysa demek ki, anlasmali da alinabilirdi.

Ama anlasmali almak, kahramanlik destani yazmak icin yeterli olmazdi...

esir olduğu belli miymiş yoksa aileleri ölü mü sanıyordu 6 senedir.

esir düşen personelden biri khk ile ihraç edilmiş fetöden. belki ondan falandır. ayrıca esir oldukları biliniyordu. aileleri kaç kere muhalefet ile iletişime geçmiş, videoları yayınlanmış, soru önergeleri verilmiş ama iktidar tarafından mesele görmezden gelinmiş.

Ben birkaç yil once okumustum haberlerini. İnsanlar alcak diyip duruyordu. Rutbeli olsalardi da tepkiler ayni mi olurdu?

askerden esir düştüğünde kendini öldürmesi beklenir. herhangi bir asker esir düşerse vatana ihanetten dava açılır. tskda böyle olduğunu askerde bize söylemişlerdi. şu anki genel kurmat bakanı esir düşmesine rağmen kafasına sıkmamıştır. askeri ahlaka etiğe bence aykırı. koskoca genel kurmay esir düşmez.
yani asker esir düşerse askerliği düşer.

"devlet pkk ile anlaşmaya yanaşmadı siz o yüzden hala esirsiniz" bu ve askerlerin önceden yayınlanan vidyoları/mektupları dahil hepsi pkk propagandası ve işe yaramış demek ki.

Cenevre sözleşmesine göre silahsız ve esir oldukları için.

tamamen algıya yönelik bence

bir altta yazan mirket tamamen doğru demiş. esir askerin kendini öldürmesi gerektiğini ilk defa bu duyuru altında okudum. sallamasyon bilgi.

sinek kralın yazdıgı yanlış. asker sivilken ele geçirilse dahi asker askerdir. general sivil kıyafet ile sokakta gezerken kaçırılsa esir sivil mi diyeceğiz yani.

Askerler esir düştüğünde kendisini öldürmesi beklenmez.
Herhangi bir asker esir düşerse vatana ihanet etmiş olmaz ve vatana ihanetten yargılanmaz.

Bahse konu kişiler 'Esir' değildir. 'Esir' denebilmesi için karşı tarafın bir 'Devlet' ve yapılanın bir 'Savaş' olması gerekir ki öyle bir durum yoktur.
Terör Örgütü tarafından 'Rehin' alınmışlardır. Bir devletin görevlisinin rehin tutuluyor olması utanç kaynağıdır. Bu utançtan 6 senedir kurtulmanın yolunu, onların devlet görevlisi olmadığını söylemekte bulmuşlardır.
Yalanın sebebi budur.

sivil olmak meslekle ilgili bir durum değil. kendi isteği ile silahsızlanmış kişiye sivil denir. esir asker mevlüt kahveci'nin mektubundaki bilgiye göre tüm esirler görev başında değilken, sivilken ele geçirilmiş.eksisozluk.com

Birincisi, asker her zaman askerdir. Tatile bile gitse askerdir. O kesin.
İkincisi asker esir düşerse sivil olur meselesi. Bana çok mantıksız geldi. Dünyada böyle birşey yok. Türkiye'de de olduğunu sanmam. 15 temmuzda g.kurmay başkanı da esir düşmüştü. O da mı sivil oldu ?

ben twitter de bir kaç kürt gazeteciyi takip ediyorum.
sanırım olaylar bizim iktidar yanlısı medyanın anlattığı gibi değil.
takip ettiklerimden biri. @ameddicleT

benim yazdıklarım bize sözlü iletilen şeyler ve komutanların görüşüydü. benim kanunla veya yasayla ilgili bir bilgim yok. tuncelide askerken pkkya yakalanırsanız, sizi ne göreceklerini şöyle olmaz böyle beklenmez yazan arkadaşlar görür. akplilerin askerlerin kurtulduklarına sevinmedik diye 2013te açıklamaları var. ne beklediklerini anlarsınız.

konuşmaktan bıkmışlardır.

bunu da dert edinmek, ne bileyim.

Adliyede de hastanede de öyle.
Dert ediyoruz çünkü 5 kere tekrarlatmak zorunda kalıyoruz @nightbringer

Dert etmemin sebebi ne dedigini anlamamam.

Evet öyleler. Hatta iş yapmaktan da imtina ediyor bir çoğu. Sanki zorla oturtuyorlarmış gibi.

Tekrar ettirin, yapacak bir şey yok.

zaten mıy mıy konuşuyorlardı, maske, cam ve mesafe ile iyice anlaşılmaz oldular.

@NightBringer kusura bakma dert ediyoruz, çünkü normalde bile sorduğun soruya lütfedip de zar zor ve mıy mıy cevap verenler, şimdi bir de duyulup anlaşılmadıkları halde "anlamadım, tekrar eder misiniz" dendiğinde azalıyor ve tersliyorlar.

azarlıyorlarsa siz de azarlayın. kendilerine işlerinin bu olduğunu hatırlatın. ama olayı orada bırakın aklınızdan uçsun gitsin. çünkü bu memlekette bunlara taktığımız için erkenden yaşlanıyoruz ama memleket bu işte. dert edinince biz zarar görüyoruz orada mıy mıy konuşanın umrunda olmuyor.

onun için kpss kastı. oraya oturacak ve çalışmayacak.

ayrıca dış aramaya açık olan yanıbaşlarındaki o telefonu asla açmazlar, çünkü sekreterlik mi yapmaya geldiler oraya canım. 30 kilometre yol gidersin, bir soru sormak için.

boşanıcam dedi, sonra affediyor. kadın salih denen gerzoya kuruluyor. kızlar bıraksın istiyor ama ikisi de salih diye yırtınıyorlar haha.

Kaç gündür mükemmel hikaye, terliği çıkarıp adama fırlatması var ki evlere şenlik :)

İki kadıın da salihi bırakmasını ve salihin ortada kalmasını istiyor olabilir + 1

Bu durumda salih ve mevla barışır da yuvalarına geri dönerse zararlı çıkacak olan tek kişi kızı Nilüfer.

Geçirmiş biri olarak söyleyeyim, öyle "aman allah herkes ölecek mutant virüs" diye bir durumu yok. Daha kolay bulaşıyor, ama zarar vericiliğinde bir fark yok öğrendiğim kadarıyla.
Semptomlar biraz değişkenlik gösteriyor. Hiç ateş geçirmeden, aşırı vücut ağrısıyla atlattık biz. Tat ve koku hastalığında başında gideceğine, son günlerinde gitti, 1 hafta sonra geri geldi.

korkulan asıl şey mutant virüsün üretilen aşıları etkisiz hale getirmesi. bulaşıcılığının veya öldürücülüğünün artması da kötü tabii ki ama şu an endişelenmemiz gereken şey mutant virüsün aşıyı etkisiz kılması olur çünkü virüs zaten bin çeşit mutasyon geçiriyor, bu anormal bir şey değil. yalnız aşıyı bertaraf edecek bir mutasyon geçirirse o zaman şu ana kadar kaydedilen aşama büyük oranda yitirilmiş olacak.

gerçi bir bilim insanının yazdıklarını okumuştum, "mutant virüs nedeniyle mevcut aşılar etkisiz hale gelse bile yeni virüse karşı aşı geliştirebiliriz. sonuçta sıfırdan üretmedik bunu, yıllardır üzerinde çalışılan bir teknoloji. biraz vakit alır ama mevcut bilgi birikimimizden faydalanarak yenisi için de aşı üretebiliriz" demişti. o yüzden biraz içim rahatladı şahsen.

yine de o tarz bir mutasyon geçirmemesi daha iyi tabii. şimdi bile nüfusunun %2'sinden fazlasını aşılayabilen tek ülke israil sanırım, işin içine yeni aşılar ve üretim süreçleri girerse bu hikaye daha çok uzar.

teoride öldürücülüğü artarsa bulaşıcılığı düşecektir.(bkz: vice versa)

bilek destekli mousepad

aslında yazarken sıkıntı yaşıyorum. Mouse kullanmıyorum.

klavye pedi

www.amazon.com.tr

edit: başka ürünler de var. yorumlara bakabilirsiniz.

ya akademisyen olup en iyi ihtimal ile melih bulu ile uğraşmak neden istiyor insanlar?

sen zaten istediğin konuyu çalışamayacaksın. ya bütçe vermeyecekler ya imkan.

bu neyin sevdası anlayabilmiş değilim.

ya gerçekten akademisyen olmak istiyorsanız. en geç doktorada yurt dışına gidin. tonlarca burs var. yok eğer ben memur olacağım diyorsanız, yani erzuruma da giderim, kastamonudaki okulda da ar.gör.lükten başlarım kafasındaysanız başka tabi. o zaman da neden illa akademi? diye sorarım.

ayrıca tr'de akademisyenliğin ptt'de çalışmaktan bi farkı kalmadıki? üç beş nitelikli insan var e ama çoğunluk farklı olunca daha da mutsuz oluyorsunuz. nesi cazip ben de anlamıyorum. hangi umut yani? girseniz ne yapmayı/yapabilmeyi hedefliyorsunuz mesela?
@duyurukullanıcısı +1


cevap: yüksek lisans yaparken 3 farklı okulda sınava girdim, biri kendi okulumdu olmadı. yeni baştan farklı bir lisansa girip, bitirdim. sonra sıfırdan başlayan bu süreçte lisansüstü eğitime devam ederken bu alanda 3 sınava daha girdim, ilk ikisinde yedektim. 3.sünde kazandım. bu son girdiklerimde kontenjan hep 1 kişilikti. kendi adıma 2 yıl falan geçici olarak, bu pandemi döneminde uygun bulduğum için, yurt dışına göç etmeden önce para biriktirmek için akademideyim.

kaybolmaya yüz tutmuş umuduna tüy dikmek istemem ama: en sonuncusu 8 sene önce ve biri odtü olmak üzere 3 devlet üniversitesinde şansımı denedim, biri odtü olmak üzere ikisinde torpil nedeniyle başvurumda sorun çıkarıldı. odtü'de bölüm başkanı sınava girip almayacağı öğrencilerin (ben dahil) ağzına s.çtı. diğerinde de başvurum "şehir dışından posta yoluyla gönderildiği için" kabul edilmedi "elden teslim değil" diye, sonra bir dekanın kampüst lojmanında yaşayan yeğenini aldılar nihayetinde. üçüncüsü kargonun b.k yemesiydi, 1 haftada götürüp teslim edemedi başvurumu, kaçırdım.

4 kez sınava girdim. Üçünde 2. birinde 3. oldum. Bir tanesinde kazanan kızla aynı puanı aldık sınavdan ama o yl öğrencileriydi bir de yazılıdan sonra bir de sözlü mülakat gibi bir şey yapmışlardı, orada düğünüm olacak diye konu açmış vs. 2 tane de sınavına giremediklerim var. Postayla yolladığım için birinde öğrenci belgesi eksik dediler birinde de şansıma kanun çıktı yüksek lisansı uzatanlar kadroya başvuramıyordu ondan olmadı.

Heves kırmamak lazım ama düşününce ben bile şaşırıyorum akademiden soğuduğuma. Tc’de yapmayın yapıyorsanız. Hele hele global bir meslek dalı değilse harcayacağınız vakte, paraya değecek mi ciddi ciddi sorgulayın derim.

Mahkeme dosyasını okumadan Sözcü'nün haberiyle tarafları muhakeme ederek yargılamak doğru bir hukuki sonuca ulaştırmayabilir bizim gibi hukukçu olmayan kişileri.

Videosunu izledim, akşamda haberlerde izledim. Serbest kalmış.

daha 1.5 yılda hangi mahkemenin yargılayacağını çözememişler. yuh be.

Şimdi bizim millette hukuk okuryazarlığı olmadığı için böyle haberleri anlamakta zorluk çekiyoruz. Ama ben üşenmeyeceğim ve teeek teeek yazacağım.

1- Adam serbest kalmış;
Yani kalabilir güzel kardeşim, üstüne atılı suçun cezasının üst sınırını filan araştırdın mı biliyor musun? Sanmıyorum. Adam zaten bir süre tutuklu olarak kalmış haberden anladığım ama tutukluluk geçici bişeydir. Bu dosya 20 sene sürse 20 sene tutuklu mu bırakacaksın adamı? Alacağı ceza atıyorum 10 sene olacak zaten infaz yasası filan atıyorum 3-4 sene yatacak ama sen onu 20 sene tutuklu bırakacaksın öyle mi?
(Ayrıca bknz tutuklu vs hükümlü)

2-davasına da başlanamamış;
Aslında haberin devamı bunun sebebin çok net söylüyor.

Şimdi savcı davayı ASLİYE CEZA mahkemesinin görev alanına girecek suçlardan açmış. (Bu açma süresi duruşma günü verilmesi filan 3-5 ay)

Asliye ceza demiş ki birader bu ağır bir suç öldürmeye teşebbüs bu ben bakmam AĞIR CEZA baksın demiş dosyayı şutlamış(buraya da ekle 2 ay)

Ağır ceza almış dosyayı “bana ne bana ne ben bakmayacam asliye baksın” demiş (ekle 2ay)

Böyle durumlarda BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ adında bunların abisi olan Ankara’daki yargıtayın da küçük kardeşi olan bir kurum var. Buna osmanlıcı tayfa istinafta der kafan karışmasın ben kısaca BAM diyeceğim

Dosya BAM a gider. Orada da esas aldı incelendi filan derken (3 ay da oraya ekle) karar verilir ve atıyorum ASLİYE CEZA baksın bu dosyaya dövüşmeyin guzum der.

Veee sonunda ASLİYE CEZA yeni bir esas numarası alıp yargılamaya başlar.

İşte o ekle dediklerimi ekle ona göre karar ver ben o rakamları nispeten az yazdım, küçük yerde böyle sürse de büyük illerde o rakamlar artabilir.

Şimdi iki not yazmak istiyorum;
1- bu işleyişi eleştirebilirsin fakat bunun böyle olma sebebi adliye değil kanunu koyan, kanun yapıcı kurumdur. Her türlü eleştiri o kuruma aittir.
2- Eğer bir gün yine kafana benzer bir olay takılırsa hemen şahsın hangi suçtan yargılandığını öğren ve Google a atıyorum “basit yaralama suçu TCK” yaz ve suçlu bulunursa alabileceği max ve min cezayı öğren, tutuklu kalacağı süreyi de yaklaşık öyle hesaplayabilirsin.

Kimse zirvalik anlatmasin. Guclu bir abiymis dokunamiyorlar olay bu. Bu ulkede insanlar sucunu bilmeden iddianamesiz senelerce yatiyorlar normalde. Feto borsasi diye bir sey var hakim sana fiyat cikariyor, avukat yeri geliyor savciya, hakime emir veriyor.

@respect adam öldürmemiş işte. Öldürmüş olsa tutukluluk süreci daha fazla olurdu. @infernal saçmalamamış yani olanı söylemiş. Tutuklu yargılanma ile tutuksuz yargılanma arasındaki farkı bir türlü anlayamıyor insanlar maalesef. Tutuksuz yargılanma demek değil ki adam ceza almamış ve serbest bırakılmış. Bu adam yargılama sonucu hapis cezası alırsa hapiste yatacak hükümlü olacak yani.

Basında da hata var, kasıtlı mı yapıyorlar bilmiyorum ama “serbest bırakıldı” denilince adamı salmışlar affetmişler hiç ceza almayacakmış gibi servis ediyorlar haberleri. Herkes her suçtan tutuklu yargılansa adım başı cezaevi inşa etmek gerekir yer bulamazsınız. Dünyanın her yerinde böyle bu. Kanunlarımız zaten Avrupa’dan devşirme. Türkiye’ye özel bir durum değil yani.

Klasik sözcü haberi yalan yanlış geçende buna benzer bir haber vardı Adana'da bir kadını öldüren katilin tahliyesiyle ilgili. Serbest kalmanın belli başlı şartları var öncelikle serbest kalanın kaçma şüphesi bulunmaması ve adresinin sabit olması gerekiyor ayrıca serbest kalması yargılanmadığı ve ceza almayacağı anlamına gelmiyor. Unutulmasın ki yargılanan tarafında hakları var mahkeme zaten bunun için var. Doğru bilgi almak istiyorsanız mahkeme dosyası okunmalıdır sözcü haberinden doğru bilgi alınmaz. Ayrıca ortada skandal veya hukuk dışı bir durum yok.

sözcü haberiyle nalakası var ? ama az ceza alır ama çok mesele o değil. mesele 1.5 yılda daha kimin yargılayacağına anca karar veren bir adalet sistemi.

Tüm dosya kapsamına göre dava açılır. Belki anne ikrar etmiştir,belki darp raponunda cisimle yaralandığı yazıyordur. Dava açması da ceza alacağı anlamına gelmez. Medya abartır en üst sınırı yazar. Ama genelde böyle durumlarda alt sınırdan ceza verilir o da ertelenir.

Kız kendi kafasını bir yere vurup, darp raporu almış olamaz mı? Bu kadar kolay mı birini şikayet etmek ve cezasını almasını sağlamak?

@gelmeistemem

ona bakarsan hiç kimsenin cezalandırılmaması lazım. birisini tenhada görürsek dövebilmemiz lazım.

yaralamaya elverişli şeyler silah sayılır, tck ya göre sorun yok. ateşli silahlar kavramı ayrı tck da. ders kitabını nasıl atmış o önemli atıp sert kısmı ile burnunu kırdıysa, bide öyle düşün. anne ifadesinde ikrar ettiyse yaptım diye onu da ekle. al sana gül gibi iddianame.

para sıkıntı demek, kaybetmiş olman iyi.

Rüyalar tersine çıkar ilkesine göre kuzenin yakınlarda telefonunu kaybedecek. Yeni bir telefon için parası yetmeyince senden borç para isteyecek ama sen evde tomarla paranı sayarken "aa benim de param kaybolmuş bulamıyorum" diyerek geri çevireceksin onu.

Para saymak başarı anlamına gelir, kaybetmek de kısa süreli bir sıkıntı. Ayrıca parayı kendin sokağa saçsan sıkıntıdan kurtulmak demek.

Güzel rüya yani, kötü bişi yok.

Ayrıca rüya herkese anlatılmaz, iyiye yorumlayacağını bildiğin birine anlatmalısın.

olmaz.
ayrıca ücretten çekinmeyin.
başka bir sebeple düz mahalle tesisatçısı çağırdık adam sızıntıyı bulacağım diye her yeri kırdı. tamir için 1000 lira alçı+boya parası verdik başkasına; üstelik eskisi gibi olmadı. o kdar tozu psiliği de cabası.

Kurumsal yada güven veren firma olsun eline aleti alan tesisatçı oldu artık.

tipik ekşici öküzlüğü,

ölenlerin akrabalarından biri yüksek tazminat davası açmış, bunu kaybetmiş. kaybedince bir davada karşı tarafın avukat masrafını ödersin. bunu da avukat alır.

avukatta bu parayı istemiş. vermeyince de icraya vermiş. konu emrah serbes le doğrudan alakalı değil.

Herkeste farklı oluyor covid. Test yaptırın.

Tat almama durumu 2-3 gün sonra oluyor. Yarın sabah halsizlik ve ağrılar devam ederse hastaneye...

Ateşim benim yavaş yavaş arttı, 38 ateş, şiddetli baş ağrısı sırt ağrısı şikayetleriyle gittim, pozitif çıktım, tat-koku 2-3 gün sonra gitti

otobüsten bulaşma ihtimali düşük. genelde bulaştan 5 gün içinde belirti veriyor.

Belirtiler covid yolunda gidiyor. Son 12 güne kadar bulaşmış olabilir diyorlar. Tat koku 3-4 gün sonra gidiyor bu söylediklerinden sonra. Eğer yarında aynı devam ederse teste gitsen iyi olur.

Vakaların % 90'ında, belirtiler temasın 5. gününe kadar mutlaka ortaya çıkıyormuş, en fazla da 14 gün içinde çıkıyor işte o nedenle 14 gün karantina yapılıyor önlem amaçlı. Siz korona kaptıysanız da otobüsten olmamıştır, 22 gün geçmiş aradan. Son 5 gün içinde temas var ise, geçmiş olsun. Belirtiler ilerlerse ertelemeden hastaneye gidin.

%77,5 covid ++

Aradan bir ay geçmiş neredeyse ne kovidi

belirtiler baya baya covide uyuyor. nereden bulaştığını şimdiye kadar kimse kestiremedi etrafımda.

Önlemler artırılır ama ben artık ilk dönemdeki gibi etkili önlem alınacağını sanmıyorum. Ölen öldüğü ile kalacak. Ekonomiye verdiği tahribat nedeniyle önleme yanaşmıyor yetkililer.

Resmi dairelerde (mesela belediye binaları, adliyeler) memurların bir kısmı maskesiz çalışıyor.

İnsanlar "yiyorum/içiyorum ben ya" diye düşünerek açık-kapalı her yerde maskesiz takılabiliyor. Yemekleri bitenler 15 dk. çay molası verip laklak yapıyor.

Hele o sigara içenler yok mu? Ne desem az kalır.

Sigara tamamen yasaklanmalı. Bkz. İsveç ve Finlandiya'nın yaklaşımları. İsveç 2025, Finlandiya ise 2030-2040 yılında tamamen sigarasız ülkeler olmayı hedefliyor.

www.dw.com
savutonsuomi.fi

dün beni partiye çağırdılar. ingiliz bir kızın doğum günü partisiymiş. hello, corona?? dedim ama ben gitmesem de parti yapıldı. aşı gelecek 2021 Mart gibi. o zamana kadar önlem alınacak ekonomi kalmadı. insanlar da artık umursamıyor.

büyük ihtimalle artirilmayacak, ekonomi nanay çünkü.

önlem alırmış gibi görünen önlemler alınacaktır. sigara yasağı, 65 yaş yasağı gibi.

ilk dönemlerde değil sokağa, apartmandan çıkmaya korkar, marketten aldığımız şeyleri silerdik. şimdi hiçbir şey yapmıyoruz. saldı millet.

Devlet neyi nereye kadar yasaklayabilir? Insanlarda bilinc ve sorumluluk da olmali bu konuyla alakali ve bundan yola cikarak nasil davranmalari gerektigini bilmeliler.

Turkiye’de yasayanlarin cogunda bu yok. Yasaklanana kadar ya da ceza kesilene kadar herkes saldim cayira, mevlam kayira modunda. Kimse yokken cogunlugun yola cöp atmasi gibi.

Birey olma bilincinin eksik olmasiyla da alakali.
Bu arada ben de cok sert kurallar destekleyicisi degilim, surekli izolasyon halinin cok kotu olacagini dusunuyorum. Ya da dukkanlarin kapanmasi, sokaga cikma yasaklari vs benim gozumde asiri onlemler. Lakin kimse kendiliginden hicbir sey yapmadigi icin turkiye’de (yanlis oldugunu bildikleri halde yanlis olabi yapmaya devam ediyorlar) devlet bir sey yapmayinca fena saliyor millet.

Mesela her dukkan maske kuralini ve max musteri kuralini uygulasin, garsonlar maskelerini duzgun taksinlar vs, insanlar toplu tasimada, kapali alanlarda sorumlu davransin, boyle sacma parti marti zaten olmaz.

Ne faydası var?
Eninde sonunda virüsü kapacağız.
Maske takan da kapıyor, takmayan da. Hatta takanlar daha çok kapıyor nedense.
Neyse sonuçta yaşa hayatını. boşver.
Şunu da unutma: maske takmadığın için de, takmayı histeri derecesinde savunduğun için de çok akıllı veya zeki olmuyorsun. Maske takmayanları asalım keselim diyen takıntılı tiplerden olma. Beyne oksijen gitmeli. Gerekli çünkü.
Ana akım medya veya sosyal medya ile güdülmeyen insanların olduğu, bol oksijenli, paranoyasız, sağlıklı bir ortamda güzel bir yaşam dilerim.

Bkz. bir üstteki yorum.

Böyle bir durumda maske takmayan (veya benzer şekilde risk yaratan) kişilerin ağır şekilde cezalandırılması gerekiyor (para veya hapis cezası).

www.hepsiburada.com(git: ) 7-8 aydır kullanıyorum tavsiye ederim.

Sadece izlemek mi istiyorsunuz? Kayıt için ayrı bir cihaz daha almanız gerek. O makineye kamerayı baglayınca elektriği oradan alır.

Daire girişinde buat kapağı varsa oradan yoksa katta aydınlatmadan çekebilirsiniz elektriği. Duvarı delip daire içinden elektrik almakla uğraşılmaz sanırım.

Biraz daha para verip kamera kayıt cihazı ve kamerayı ayrı ayrı alın, HDD dahil 500-600 liraya mal olur. Hatta elinizde kullanmadığınız bir hdd varsa daha ucuza gelir, hatta ve hatta kullanmadığınız eski bir pc kasanız varsa onun power suplysini kullanırsanız daha daha ucuza gelir.

Kamera yakıt cihazı evde kalır, dışarı kablo uzatır kamerayı takarsın, kamerayı kırsalar da sökseler de o ana kadar olan kayıt içerde cihazda kalır.

Bu ip kameralara hafıza kartı takılıyor ama kamerayı söküp götürürlerse görüntü de onunla gidiyor.

Bulut çözümleri de hiç ucuz değil.

Benim bahsettiğim sisteme ilerde isterseniz 4'e kadar kamera eklersiniz.

www.hepsiburada.com

Şunu kastettiniz galiba. Kayıt cihazı da var.

Müdahale ettiler zaten. Dolar rezervlerini kullandılar. Ne oldu? TL yine değer kaybetti. Çünkü TL'nin değer kaybetmesi MB'nin para politikasıyla ilgili değil. RTE'nin şahsi politikasıyla ilgili.

100 milyar dolarlık müdahalede bulunulduğu söyleniyordu, fakat bi etkisi olmuyor. Faiz artırımı da bir çözüm değil, bugün dövizde paran varsa faiz arttı diye TL’ye çevirir misin? Çevirmezsin, kimse çevirmez zira TL’nin bir istikrarı yok, e öyle olunca faiz artırmanın da bir mantığı yok. Ha bi dönem %25 civarı faiz veriyordu onun bi etkisi oldu ama sonra %7’ye düşürdüler, o kadar yüksek faizde kalmak da ekonomik olarak mümkün değil. Yani sorun faiz artırımı ya da piyasaya rezerv salarak çözülecek bir sorun değil.

pandemi sonrası çkömüş dünya ekonomisinde bize düşen aylık $150'a asgari ücretle çalışmak. devlet bu şekilde planladı ve planı uyguluyor.
aksi taktirde ekonominin dönmeyeceğini düşünüyor olabilir siyasetciler.

önceden dolarlarımızı bozduralım kampanası vardı mesela, şimdi neden sesleri çıkmıyor?

Bence bir planlari olmadigini dusunmek dogru degil.. Muhtemelen sadece dogru zamani bekliyorlar. Abd secimlerinin tamamlanmasini ve sonuclarini gormeyi de bekliyor olabilirler. Ama yapisal reformlar olmadigi surece yapabilecekleri ne var orasi da muallak..

en cok dolar kendilerinde var, once onlar bozdursun. tayyip kisisel servetinin yuzde 20'sini bagislasa dolar 4 liraya duser. hey gidi hey.

Termal battaniye sanırım.

termal battaniye

www.gittigidiyor.com

Chuck gibi aynı

Chuck onu manyetik alandan korunmak için giyiyor. Burada amaç farklı :)

Enkazdan çıkarılanların vücut ısısını koruması için giydiriliyor bu battaniye. Termosun içini düşün. Onun içi de böyle ayna gibi. Özelliği ısıyı yansıtması. Böylece vücut ısısı korunmuş oluyor.

ingizicesi foil ya da space blanket. bir amacı da gizliliği sağlamaktır.

ilk yardım battaniyesi, deprem çantamda birkaç tane duruyor.
www.decathlon.com.tr

İp kamera alınabilir ama onda da bulut ücreti sorunu var, kamerayı da alıp gitseler bulutta problem olsa elde görüntü olmaz. Çok da ucuz değiller.

Tek kamera ile bir kaydedici alıp kablo ile kamera dışarı cihaz içeri takılabilir.

bir tane bu kameradan alıyorsun
www.amazon.com.tr

bir tane 64 gb hafıza kartı alıyorsun

rahatına bakıyorsun. kamerayı güzelce sabitle. kolayca yerinden sökemesinler.

kamerayı yerinden sökecek kadar gözü dönmüş hırsıza zaten hiçbir kilit dayanmaz.

tavish11 +1

yalnız değil miyim? sevindim.

dun petrol ofisinde ayni seyi yasadim ve hemen yuksek mertebeli turev alarak analiz yaptim.
bizim gibi cok insan varmis. arkadaslar biz bildigin duymuyormusuz. bunca zaman dudak okumusuz.

Ben de yalnız olmadığıma sevindim. Bazıları maskeyi ağzına yapıştırıyor.

Özellikle kalabalık yerlerde çok zorlanıyorum.
Sadece duyarak değil dudak okuyarak ve mimik gözlemleyerek iletişim kurmaya alışmışız zor oluyor.

konuşulanları anlamakta zorlandığım gibi, duymakta da zorlanıyorum.
bazen birileri bir şeyler söylüyor da, duymayıp cevapsız bırakıyormuşum gibi geliyor.

Cok zorlaniyorum :(
Genelde karsimdakiler de zorlaniyorlar, bagirarak konusunca herkes de her seyi duyuyor dukkanlarda filan :(

uzaktan konusuldugunda anlamiyorum ben. gecen gun ben balkondayken (1. kat) asagida bir kadin bir seyler sordu yarisini anlamadim. gercekten ilginc ama duymayip dudak mi okuyormusuz gercekten bu zamana kadar bilemedim :)

çok sesli bir ortam olmadığı müddetçe anlıyorum ben. o kadar sıkıntı yaratmıyor bence.

Herkeste değil anladığım insanlar da var. Ama ben anlamadıkça ısrarla aynı ses tonunda konuşanlar oluyor onlara birkaç kere dediklerini tekrar ettirmek zorunda kalıyorum.

Beni anlamıyorlar.
Zaten tek düze bir ses tonum var , maskeyle tam boğuk oluyor.

Zor oluyor. Bu sebepten toplanti yaparken maskelerimizi cikarabiliyoruz (teams toplantisi).
Zaten Fransızcam super degil bir de bu eklenince iyice zorlaşıyor.

Ben de zorlanıyorum bazen. Normal düzende dudak okumayı çok yapıyormuşum bunu fark ettim.

Ben normalde de çok iyi duyamıyordum zaten maske bariyeri ile iyice anlayamaz oldum.

L ve R harflerini söyleyemiyorum, dolayısıyla maskeyle yabancı birine birşey söylemek eziyet haline geldi benim için, karşımdaki dediğimi anlayamıyor.

Zorlanıyorum. Dün Ielts'e girdim, speaking kısmında sinir bastı bu yüzden. Sorulan soruları duyamadım, tekrar ettirmek zorunda kaldım.

Bulunduğum ortam daha az kişiden oluşan sakin bir yer. Bu nedenle anlıyorum. Normalde duyma konusunda güçlük çekmeme rağmen.

600 devirde ıslak çıkma ihtimali var.
altus arçelik üretimi. fena olmasa gerek.

Altus 14 sene kadar kendim kullandım, geçen sene de memlekete gönderdim orada da sorunsuz çalışıyor tavsiye edebilirim.

600 devir mutlu etmez. Hele ki kışın.

a101'den seg marka aldım 1200 tl'ye gayet memnunum. 7 kg

TDK "psikolog, -ğu" yazmış. Psikoloğa olur.

Kitap kapağında böyle kullanılmış.

www.dr.com.tr

Yumusak g ile.

Böyle bir durumda

> sozluk.gov.tr
> kelimeyi arat
> kelimenin hemen yanında varsa bir ses olayı belirtilir
> psikolog için “psikolog, -ğu” yazmış ve -ğu yazmasının sebebi kelimedeki ses olayını göstermek içindir
> yani “psikoloğa” doğru kullanım


Mesela “resim” için de
> “resim, -smi“ yazmışlar. Ek alınca ünlü düşmesi olduğunu gösteriyor “resmi” şeklinde

bilirkişi öyle istemeyle gelmez. şikayetçi olman lazım. savcı veya hakim -emin değilim- uygun görürse bilirkişi atar, ki anlattığın durumda bilirkişi ataması çok normal. bilirkişi ücreti senden kesilir. dava sonucunda kazanırsan sana iade edilir, dava açtığın kişi veya şirket tarafından karşılanır.

çok normal mi anormal mi?

Apartman yöneticisini göreve çağırmalık durum, bence.

tespit davası açarsın, mahkeme acil durum olduğu için hemen bilirkişi ile gelir inceler. raporda kimin sorumlu olduğu belirlenir.

1-ben belediyeyi aramıştım, gelip tutanak tutmuşlardı.
2-www.emlakgundemi.com.tr

yönetici üstümdeki ama umrunda değil.
belediye de tutanak tutmazmış.

öncelikle kendin de var olan zararları bir listeye dök. güzelce ayrıntılı belirt. sonra fotoğraflarını da çek. birkaç şahit bulup bu yazdığın listeye, fotolara imza attırırsan işin daha da kolaylaşır. mahkemeye öyle elin boş gitme. oradan bilirkişi gelene kadar evde zararlarda değişiklikler vs. olabilir hemen olmuyor öyle.

bence dediğimi yap, yöneticiye söyle bakın mahkemeye gideceğim aha işte kanıtlar, belgeler, şahitler. mahkeme masrafları, avukat masrafları filan size patlar de(bundan emin değilim ama sen koz olarak kullan) yapmazsa git mahkemeye.

Bir karantina daha beklemiyorum. Yazın biteceğini düşünüyordum. Ama kışa yaklaştıkça sayılar da artıyor. Önlem almalıyız diye diye normal hayat devam eder diye düşünüyorum.

Bence kaçınılmaz karantina ve kısıtlamalar ama bu mal topluma o bile fayda eder mi emin değilim.

Dönüşümlü çalışma geldiyse karantina da gelir.

En basta yapmalari gereken maskesiz gezmeme yasagini yaza girerken yaptilar ve bu sicaklarda insanlari bunaltiyorlar. Su an disarida maske takma zorunlulugu daha buyuk risk cunku herkes maskesine dokunup duruyor.

Yasaklar gelir eylulde bence

bazı devlet daireleri dönüşümlü + home ofis kararı aldılar.
para kazandırmayan yerlerde kısıtlamalar ve karantinalar var.
şimdilik turizmden biraz para / döviz derdindeler. daha yaz bitmedi.
bu işin sonbaharı kışı var.
Antalya da turizm sezonu bitince ülke düzeyinde kısıtlamalar ve karantinalar gelir diye düşünüyorum.

Genel bir kısıtlama veya karantina gelmez okullar da açılacak. İnsanları eve kapatmak çözüm olmuyor dünyanın her yerinde görüyoruz. Tedarik zinciri tuşa basınca kapanıp "hadi yeter geri açalım" diyebileceğin birşey değil. Sokağa çıkmak yasak olsun ama getir'den sipariş vereyim, kargolarım her gün kapıma gelsin, migros sanal market çalışsın.. ne âlâ.

Kapalı ortamlardaki kalabalık etkinliklere bazı engellemeler gelecektir muhtemelen. Olabildiğince evden çalışma teşvik edilecek. Zaten beyaz yaka halen gitmiyor ofislerine. İl ve ilçe bazlı tedbirler artırılabilir.

Aşıya kadar böyle devam edecek.

Paragrafın ve hikayenin genel akışına göre ikisinden uygun olanı kullanman yeter.

Hepsi aynı olsun.

Bir işle ilgili değil bu. Bazen insanlar konuşma dilinde yapmaktayım, etmekteyim diyor, fark ne? Bne hep yapıyorum/çalışıyorum derim mesela.

bir farkı yok, ikisi de kullanılabilir.

yapmaktayım eski sound eder. yapıyorum daha modern. eski demek janti ağırbaşlı demek olduğundan ona göre seç.

açıkçası nasıl oluyor bilmiyorum ama sürekli olaylar açığa kavuşunca sürekli emniyetle irtibat halindeydik, savcıyla irtibat halindeydik, cinayeti kimin işlediğini biliyorduk, bundan emindik, elimizdeki delillere dayanarak , emniyetin bize verdiği bilgilere göre, savcılığın bize yaptığı açıklamaya göre vb tarzında açıklamalar yapıyor. izlediğimden değil de ara sıra çok dehşet palu ailesi gibi olaylar olunca izliyorum.

ayrıca telefon kayıtlarına kadar ulaşıyor hani kim kiminle ne kadar görüşmüş, kaç dakka görüşmüş, telefonun olduğu konumu, kapanmadan önce nerede olduğu vb vb.

benim merak ettiğim şey durumun yasal boyutu, eğer gerçekten emniyet bilgi aktarıyorsa, savcılık bilgi aktarıyorsa bu ne kadar yasal?

benim vatandaş olarak ulaşamadığım bilgilere müge anlı hangi sıfatla ulaşıyor? kaldı ki cinayet falan söz konusu olduğunda bilmiyorum hiç denk geldiniz mi? polisler hiç bir açıklama yapmaz, sorusunu sorar, ifadeye çağırmak isterse çağırır hiç bir açıklama yapmaz detay vermez.

Müge anım tezgahını kurmuş bekleyen örümcek gibi. Suçlu da olsa masum da olsa o programa çıkacak o insanlar. Kendini aklamak için, ortalığı bulandırmak için ya da sesini duyurmak için. Bir yerden sonra da kayış kopuyor. Herkes dahil oluyor. Emniyet saatlerce bu beyinsizleri dinleyemez. Ömür yetmez. Müge anımın çözdüğü bütün dosyalar önünde sonunda çözülecekti. Müge anım süreci hızlandırıyor.

Anadolu irfanını gözler önüne seriyor. Çomi tokatlıyor. Eğitilmez insanları ele güne rezil ediyor. Hem de bunu deplasmanda yapıyor.

Büyük olaylari ben de youtube den takip ediyorum.

Müge anli olmasaydi bu olaylar yinede cözülürdü demisler, ben katilmiyorum. Program 10 senelik olaylari bile zaman zaman ortaya cikardi.

Evet insanlari "kendinizi cikip aklayin" ayagina zorla programa cekiyorlar ama sonuc olarak emniyetin cözemeyecegi bir cok olayi bunlar cözdü. Cünkü bizim millet, "beni sahit yazarlar" diye emniyete konusmaya korkarkan, sirf popüler diye bu adamlara ne gördüyse takir takir anlatiyor.

Kadin sempatik olmayabilir, kanal tam bir cöplük olabilir ama haklarini da teslim etmek gerek.

Muhtemelen bazen bir miktar para bazen başka yollarla yeni deliller elde ediyor. Faili meçhul dosyaların çözülmesine yardımcı olduğu için emniyet ve savcılık memnundur olaydan.

Önce fakir fakir adamları otele aldırıyor güzel bir zaman geçirmesini sağlıyor. Sonra tarafları bir şekilde birbirine düşürüp itiraf etmelerini sağlıyor. Ekibi güçlü eli kolu uzun.

Ayrıca bilgileri nerden buluyor demişsiniz hukuk danışmanları var olayın tarafları zaten stüdyoda olduğu için git mahkemeye emniyete dosya fotokopisi al gel diyorlar yani çok zor değil.

Ek olarak; maalesef bunlar Türkiye işte. Bu arkadaşlar ülkenin yönetiminde filan söz sahibi oluyor, komşumuz oluyor, belki çeşitli ilişkiler kurmak zorunda kalıyoruz :(

Son bölümde adamlardan biri “lambaları hep açık bırakıyoruz nasılsa elektrik faturasını devlet ödüyor” dediği an 300 küsür TL lik elektrik faturam geldi. O an birilerine, bişeylere sövdüm ama neye sövdüm söylemem

bu tür programlarda bazı olaylar gerçektir.
bazı olaylar ise kurmacadır ve figürasyon kullanılır.
bir tanıdığım yıllar önce figüran olarak katıldığını belirtmişti.

emniyetin ulaşamayacağı kişiler arayıp bilgi verebiliyor. mesela seneler önceki komşusu, o sırada yoldan geçip ona garip gelen bir olayı görmüş birisi sonrasında arayıp aa ben oradan geçiyordum, böyle böyle oldu meğersem bunun içinmiş diyor. bu insan olayın devamını normal şartlarda bilemediği için polise gidemez ama müge anlı'da görüp gidiyor. bir de adını vermeden de katılabiliyor. normalde polise gitse isim verecek falan şahitlik istenecek sonra, başım belaya girmesin diye gitmiyor. palu olayı mesela müge anlı olmasa asla çözülmezdi.

Somut bir delil yoksa polisin eli kolu bağlı, bazı olaylarda polis yemin bile edebilir o kişinin cinayeti işlediğine ama ispat edemediği için sonuç alamaz.

Eskiden polis delil toplayamayınca belli yöntemlerle konuştururdu, ama uzun süredir bu yöntemleri kullanmıyorlar!

Çözülemeyen de bir sürü olay oldu bu programda, insanlar itiraf etmedikçe çözemezsin zaten.

Emniyet bu programın yaptığını yapamaz, böyle bir görev tanımı yok. Yani zanlıları günlerce misafir et, günde 3 saat sorgula vs.

Aslinda emniyete bir tampon gorevi goruyor diyebiliriz. Arkadasin dedigi gibi herhangi bir sekilde bir kismina sahit oldugu olayin devamini dogal olarak bilmeyen insan, programda gorup aa demek ki diyerek baglanip cozume katki sagliyor. Emniyette boyle bi sey mumkun degil.

Para kazanıyor. Program yaptığı saatte izleneceği bir proje oluşturmuş işte. Programı izleyen modelleri TV'ye çıkarıyor. Biraz süsleyip püsleyip programını yapıyor. Reklamına bakar geçer. Değil koyunlar, isterse tavuklar izlesin. Reklam izletiyor mu izletmiyor mu ona bakar.

bu kadın yıllardır piyasada tutunmaya çalışıyordu. derdinin amme hizmeti olmadığı belli. eskiden magazin programı sunuyordu. levent kırca buna iyi ayar vermişti canlı yayında. "nerden düştüm lan buraya? burası düşülecek bir yer." demişti.

www.youtube.com

derdi neresinden tutsam da reyting alsam.

Hekim arkadaşlar tabii daha iyi bilir ama o diş kurtulamaz da çekilecek duruma gelmişse, senin ağzında çürüklü bir şekilde beklerken çene kemiğinde kayıp yaratmıştır muhtemelen, o da implant falan yapılmasını da engeller, en büyük sorun bu olur bence.

implant falan düşünmüyorum. Kanal tedavisinden bile korkuyorum. Dolgu kurtarırsa, o da yeter. Doktor hanım müdahale etmekten korktu galiba.

Bahsettiğin diş 20lik dişse çektirebilirsin.

Yani "implant yapılmasını engeller" derken bu diş zaten çekilir muhtemelen, sonrası için sorun olur demek istedim aslında, orada 2 senedir o çürük varsa kanal bile olmayabilir enfeksiyon durumuna göre. Ha bahsettiğin diş yirmilik dişiyse nasıl olsa çekilir diye uğraşmak istememiştir belki de.

Neredeyse yarısı olmayan dişe bile dolgu yapılabiliyor bu zamanki ekipmanlarla, dolgu ile kurtarılır.

Kanal ihtiyacı da varsa yaptırın, hiç korkulacak bir şey değil.

20 yaş dişi değil mi o? 20 yaş dişiyse uğraşmazlar çekerler. ihmal ettirmeyin yandaki dişe de atlayabilir çürük.

uğraşan doktor bulun.

20lik dişimi üniversitede çektirdim diye biliyorum.

Din ahlak yasa gibi kurallar sadece orta sınıfı bağlar. En zengine ve en yoksula işlemez.
Sen cebinde Esrar ile yakalanirsan, yedi ceddini ağlatırlar. Hayatın kayar. Ama torbaciya birsey olmaz. Kilolara kokain satana da keza.
Bence hırsızlık için polisi aramak abesle iştigal. Bakkalı arayın. Size bir bardak soğuk su hazırlasın.

Suç kaydı tuhaf bişey. Sabıka değil bu. Emniyet her şeyi kayıt altına alıyor ama sonrasını bilmiyor takip etmiyor. Sen polise şüpheli olarak ifade verdin ama sonra bi baktın mahkemede müşteki oldun al sana bir kayıt.

Canım ülkemin vatandaşları hukuk nedir bilmiyor (bilim olarak) tutukluluk ne hükümlü ne sabıka ne polisin görevi ne savcının görevi ne hakim ne iş yapar vs. Ben bunları söyleyince bir kesim hak veriyor bir kesim ( içinde avukatlarda var) bana hak vermiyorlar.

Bence ortaokul yada lisede milli güvenlik dersi gibi hukuk dersi verilmeli.

Haberde diyor ki bilmem ne suçunda şahıs serbest kaldı, vatandaş sanıyor beraat etti ama nasıl serbest kaldı adli kontrol ile mi serbest kaldı, hakkında iddianame düzenlendi mi sonrasında, kaç yıl istedi savcı, hakim kaç yıl verdi, hapiste kaç sene kalacak yoksa adli para cezası mı aldı vs.

Bu tip şeyleri tüm yurttaşlar ayırt edebilmeli.

Para konusu; paranın olup olmamasına bağlı. Fiziki olarak tespit edildiyse el koyulup müştekiye teslim edilir. Yoksa mevsimine göre su. Çünkü o parayı çalan adam zaten maddi zorluk içindedir. Sanmıyorum onu müştekiye ödeyebilsin.

1.bu adamlar işin kaşarı olmuşlar. Nasıl ceza almayacaklarını ya da az ceza alacaklarını biliyorlar.
2. Basit hırsızlığın cezası az, tutuksuz yargılanıyorlar.
3. Ceza alınca da bir süre yatıp çıkıyorlar, alışmışlar
pek sıkıntı olmuyor, çıkınca kaldıkları yerden devam ediyorlar.

Bu olayda yok bence. 6-7 saniyede olan olmuş. Anne baba ne yapabilirdi ki bu durumda?

çocuk eğilmiş de adam daha dönmeden ayağa kalkmış zaten. önüne bakmadığı çok belli. şoförün ihmalkarlığı yani.

zor bir durum. empati kurmaya çalışıyorum.

8 yaşında bir oğlum var. trafiğe açık bir asfaltın ortasına oturmanın tehlikesinin farkıda mı, değil mi bilemiyorum (tehlikenin farkında olduğunu düşünüyorum ama olmayabilir de). ama yürümeye başladığından beri, asfaltın ortasına gidip oturmasının mümkün olabileceği herhangi bir ortamda (saatte bir araba geçecek aşırı tenha, ama trafiğe açık yollar dahil) elini bile bırakmadım bugüne kadar. elini bırakmışsam bile kol mesafemden uzağa açılmasına izin vermedim.

velhasıl, evet bence ailenin de ihmali var.

ya burada minibüs sürücüsü hatalı diyemiyorum. çocuğu görmeyebilir. görse zaten manyak mı üzerinden geçsin... bir şeyin üzerinden geçtiğini bile çevredekilerin tepkisinden anlamıştır. çocuğun da aklı kesmemiştir, yola çıkıp oturuyor. annenin babanın da anlık sorumsuzluğudur, çocuğuna dikkat etmemiştir. bazen olacak olan oluyor...

olayi gordugumde cok uzuldum ama sofore ben de kizamadim. ailenin yerine kendimi koyamiyorum bile mahvolur insan ama soforun de yolun ortasinda oturan bir cocugun olma ihtimalini ongoremeyecegi acik. buyuk konusmak gibi olmasin ama cocugu oyle bir ortamda bos birakmak konusunda ailede de ihmal var bence de. yine de belki birkac saniyelik bir bos bulunmaydi onu da bilemeyiz. her turlu korkunc bir sey kimsenin basina gelmesin.

Böyle bir araç evi tasirken kullandim, malesef öyle etrafi gormek clio icindeki kadar kolay degil. Bir de tam sag on kolon tarafina denk geldiyse iyice kör nokta.
Malesef şoförün yerine koymak bile istemiyorum kendimi...
Merak ettigim acaba bu noktada otomatik fren sistemi devreye girer mi arabada olsa?

Ben de kibritsuyu gibi düşünüyorum. Anne, baba bazen çocuğa kapının önünden ayrılma diyor, kendi işine bakıyor. Çocuğun bilinçli olmasını beklemek yanlış. Haberlerde izledim, baba 'çocuğumu neden yerden almış, bıraksaydı orada' dedi, yanlış anlamadıysam. Bu seferde vicdansız şöfor diyeceklerdi. Allah kimseye yasatmasın ya, vicdanlı bir insan ceza almasa da bunu atlatamaz.

@biseysorcaktim parayi verirsen var ama her arabada yok. 5-10 sene sonrasi yeni cikan aralarda başlangıç paketinde çıkmaya baslar.
Kimseye de zorla yeni araba aldırmayacagina göre.

net soforun hatasi! o arabayi kullanan vatandas onunde arkasinda saginda solunda olabilecekler konusunda tedbirli olacak bi zahmet, olayin oldugu mahallede yasiyorum ve minibusculer cogu yerde oldugu gibi berbat arac kullaniyo

Bir kadın olarak cevaplıyorum;
Bence hiçbir özelliği yok. Elması büyükmüş küçükmüş çok saçma. Sade bir safir yüzüğü tercih ederim kesinlikle.

evlenmenin ne özelliği varsa bunun da o özelliği var.
kabul görmüş, onaylanmış bir işaret. bir çeşit alameti farika.

çiçekte aynı mantık değil mi ? bitkiyi öldürüyorsun. çürümesini izlesin diye sevdiğine veriyorsun. toplumsal şeyler çoğu, moda gibi düşünmek lazım, ama hanım kısmı bekliyor işte.

Gereksiz ve abartı olmasının yanı sıra varoş da artık. Bim kasiyeri de takıyor doktora yapmış iş kadını da. Hele beş taş ve tek taşı üst üste takmış bir kadın görünce kafamdan direkt notunu veriyorum. Zamanında böyle bir yüzükle çıkagelen bir sevgilim olmuştu hala tüylerim ürperir.

Cicek olayi da ayni sekilde ama tek tas kadar pahali degil. Safir denilen yuzukler daha kibar duruyor sanki. Buyuk tas saga sola takilir. Nasil rahat ediyorlar ilginc.

Evlenmek bu kadar masrafli olmamali.

yenmeyen herşeye gereksiz dersek yaşamanın keyfi kalmaz. bütçen kadar toplumsal yasa örf adet ve gelenekleri yapmak zorundasın. ya da evlenmeyeceksin.

kadın kişisiyim ve bence de çok saçma bir şey, çok çirkin. onun yerine kişinin zevkine göre renkli taşları olan orijinal tasarım yüzükler alınabilir.

Gereksiz, abartı ve her şeyden önce Afrika'daki insanların kanı üzerinde bu yüzüklerin. Para verseler takmam, pırlantasız evlendim başıma bir şey gelmedi şükür.

de beers nedir kimindir ne yapar ne yapmıstır araştırınız...

kısaca: minik minik işleye işleye ve arzı elinde tutarak şeffaf taş parçalarından milyarlar elde eden firmadır. ''tek taş'' de beers'ın eseridir. bir biğlinçaltı reklamcılık şaheseridir.

Çevremde tek taş beş taş seven arkadaşlarım epey var. Seviyorlar, heyecanlanıyorlar, bazıları tek taşını kendi alıyor gerçekten, o derecede. Şimdi eğer müstakbel eşe alınacak bir şeyse bu ve eşinizin istediğini düşünüyorsanız bence alın. Diğer yüzükleri her zaman alabilirsiniz sonuçta. ( Şahsen benim var ama takmıyorum, anca düğüne falan. 5 liralık plastik yüzüğüm var onu daha çok seviyorum mesela )
Alırken de tavsiyem d olsun e olsun diye çok kasmayın. Büyüklüğü daha önemli, ilk anda büyüklüğü dikkat çekiyor.
Bu işler bütçe işi, paranız varsa geçim sıkıntınız yoksa sevdiğiniz birini ( her ne kadar sosyal platformlarda avam bir hareket olarak değerlendirilse de ) pırlanta alarak mutlu edebilecekseniz bence edin.

Bence de gereksiz.

safir yüzük de bi çirkin geldi bana, şimdi çok yazılmış diye google'a baktım da.

ben safir diyerek şunları kastetmiştim www.craftpirlanta.com

Pırlanta diyor ama daha minik, zarif bence. Murat Övüç de pırlantalarıyla övünüyor. Artık baydı bu pırlanta, herkes bir yarış içinde.

Tebliğ ulaşır merak etmeyin.

Tebliğ ulaşmadığında değil. Süre tebliğ ulaştığında başlar ama mesele şu.

Siz evde yoksanız PTT kuryesi tebligatı muhtara götürür ona teslim eder ve yine süre başlamış olur. Kapıya bir not bırakmak zorunda ptt kuryesi ama bu düşebilir, başkası alabilir vs veya siz itiraz süresinden (1 hafta) sonra dönmüş olabilirsiniz.

Bunun önüne geçmenin en önemli yolu hakkınızda bir ilamsız icra takibi açıldı ise aynı günün akşamı e devlette görünür. O sebeple herkes haftda 1-2 e devlette icra bölümünü takip etmeli. Arada adına kayıtlı telefon hatları bölümünü kontrol etmeli.

Evet bence de zorunda değil kimse ve saçma ama maalesef durum böyle.

Benim bir borcum yok. İlk önce bir facebook grubunda gördüm.Böyle bir şey olamaz dedim:) Mantıksız geldi.Nette baktım. Dolandırıcılık metodu olarak kullanılması bile çıktı.

Benim elimde senet, dekont olmadan ben tcsini bildiğim birine 10.000 alacaklıyım desem, o kişi yurtdışında olsa borcu kabul mü etmiş oluyor? Mahkemede itiraz da mı edemez?

E-devlette nereye bakacağız? Ben tcmi çok rahat paylaşıyorum. O nedenle başıma gelir mi gelir. TV'de gördüğüm, ellerinde bir sürü icra dosyası olan insanlar demek bu yöntemle dolandırılıyor. Kurtuluş yolu yok mu?

Evet çok saçma, elde herhangi bir belge/evrak olmadan "şu kişi bana borçlu" diyebilirsiniz şifaen. Hadi bunu diyebilmenin de bir mantığı olabilir bir yere kadar, ama itiraz için bir süre olması ve bu süre içinde itiraz edilmezse borcun kabul eidlmesi çok saçma.

Memleketimizde muhtara tebliğ etmek diye bir şey var, muhtarınız umursamazsa ve gelen tebliği size bildirmezse haberiniz olamaz.

İşin burasında hukukcu duyurucular bizi bilgilendirse şahane olur aslında, muhtara tebliğ edilen ama haberimiz olmadığı için süresini kaçırdığımız icra itirazlarında hukukta bizi koruyan bir yöntem var mı?

Ayrıca bu kadar evham yapmanıza gerek yok, bu yeni bir kanun değil. O kadar basit olsaydı dolandırıcılar herkese açardı ilamsız icra takibini.

Hepimizin, yetişkin olan her vatandaşın TC numaraları her yere veriliyor.

Evham yapmayın ama ben her hafta E-devlete girip trafik cezası, dava, icra vs her şeye bakarım.

Kişi yurtdışında yaşıyor ise ikametgahı yurtdışına aldırması lazım. Yani ikametgahı Türkiye de bir adrese kayıtlı ise ve o eve bir ilamsız takip gelir ve zamanında itiraz etmez ise borcu kabul etmiş oluyor.

Geç itiraz şartları var ama çok karışık. Yargıtay'ın hem kabul edip hem kabul etmediği örnekler var (deprem, ağır hastalık vs gibi)

Çoğu avukat böyle durumlarda usülsüz tebligat üstünden yürüyor ama tebligat kanunu daha da karışık.

Tuvalete.

tuvalete.

Tuvalet kağıdı normalde klozetteki suda eriyecek şekilde üretiliyor, seni tenzih ederim ama kimisi bi rulonun yarısını tek seferde kullandığı için ya da tesisatı yetersiz kaldığı için problem yaşayabiliyor, ben klozete atıyorum, temizlik yaptığım bi kağıt parçasını evde tutmak bana çok mantıklı gelmiyor.

kağıda bağlı. kaliteli alıyorum 4 kat, kumaş gibi, erimiyor, biraz rulo yapıp kullanınca iyice öbek gibi kalıyor. kalitesiz alıyorum, elimde eriyor ama kullanışsız. o yüzden çözümü orta kalite almakta buldum. az dandik, iyi eriyen.

Tuvalette içi poşetli çöp sepeti olur. Oraya atılır. Oradan da sokaktaki çöp kutusuna. Yabancı evlerde ise mümkün olduğunca az kağıt kullanılıp tuvalate atılmak zorunda kalınsa bile üstüne bol ve tazyikli su dökülmeli gitmesi için.
Gitmezse o mahcubiyet tuvalette çöp sepeti bulundurmayan ev sanibine aittir . Samimi olduğum yerlerde bunu uygun şekilde belirtirim.

Dandik sifon ve tesisatlarda sorun olabilir belki ama ben kendi evimde tuvalete atıyorum; ne tıkandı ne de kağıt yok olmadı.

bizde de klozete atiliyor. banyoda cop kovasi da var ama ona kulak pamugu, yuz temizleme mendili, el kuruladiktan sonra kagit havlu, tararken dokulen saclar filan atiliyor. tuvalete iliskin gayet pis bir seyin (ustelik islak halde) posetli bile olsa kutu icinde beklemesi bana igrenc geliyor.

Tuvalete.....
Cope atmak nedir ya? Nasil bir mikrop ortami var orada hayal bile edemedim. Koku kismina hic girmiyorum..

Klozete atarım. İşyerinde de klozete atarım. Hiç bu sebeple klozet tıkamadım. Olur da bir gün bu sebeple sorun yaşarsam komple o tesisatı değiştiririm.

tuvalete, ömrüm boyunca tuvalete attım hiç tıkanma problemi yaşamadım

siz yine de eski binalarda wc ye atmayın.

biz tuvalete atmıyoruz, hayatımda hiç tuvalete atmadım. tuvaletteki çöp kutusuna atarım, o çöp de her gün konteynera gider. tıkanmasından korkuyorum tesisatın falan. annemlerin oturduğu apartmanda birinin attığı tuvalet kağıdı yüzünden tesisat tıkanmıştı 5-6 bin lira para toplandı falan.
koku diyenler acaba tuvalet kağıdını kurulama amaçlı kullanmıyor mu diye merak ettim.
biz sık sık konteynera attığımız için koku olmuyor ama kurulama amaçlı kullanılan tuvalet kağıdı da öyle buram buram kokmaz bence.
not: burnum bozuk.

yunanistan'da yasiyorum. burada tuvalete atmayin!!!111 yazilari var her kafede. yani sen at cope kokusunu biz cekicez dediklerine gore bildikleri bir sey var.

ben bir kismini tuvalete bir kismini cope atiyorum. koku filan yok, kapak da yok cop kutusunda, merak ediyosaniz

Tuvalet kağıtları suda eriyecek şekilde üretilir +1

Tesisatlar da çok rahat şekilde bunu bertaraf edeek şekilde olur merak etmeyin.

Tuvalet kağıdı tesisatı tıkamaz. Ama ıslak mendil, kolonyalı mendil, hatta kadın pedi atan sığırlar var.

Binde bir böyle bir sığırın attığı malzeme tesisatı tıkayınca gözler hemen tuvalet kağıdına çevrilir.

başkasının evindeysem veya dışarda bir yerdeysem tuvalete. kendi evimdeysem çöpe.

o bölgeye yaptırmadım ama yaptırsam çekinirdim. hele karşı cinsse.

hic olmuyorum, gunde onlarca hasta aliyorlar, sizden iyi ya da kotu yuzlercesini goruyorlar zaten. ayrica, kadinim, onda da aynisi var, nesinden rahatsiz olacagim.
mikrop kapma riski pek yok, dokunmuyor ve kan yok. kil kokunu lazer isini ile yakiyor.

Hiç çekinmiyorum. Benzer şeyler ağdada da oluyor. Lazer ağdayla kıyaslanınca daha güvenli üstelik yani cilde bile değmiyor.

Hayır çekinmiyorum. Çekinecek bir vücudum yok.

yabanci doktorun hemsirenin karsisinda dogum yapmaya utanmak gibi bir sey. parasini verdigim seyden niye utanayim.

sağlık ve estetik hususlarında yapılan hiçbir işlemin ayıbı olmaz. yaptırın kızlar destekliyorum sizi, yaptırmayanları da uyarın. kılsız tüysüz ömür boyu rahatça gezin tozun.

Diode lazere gitmiştim mikrop kapma riski var tabiki sonuçta cildine başkasının da cildine değen bir alet temas ediyor.Utanma konusuna gelince çok saçma bence,herkes işini yapıyor işte

kimisi tene değiyor demiş kimisi değmiyor, hangisi doğru? bir de iç çamaşırsız mı yapıyorlar? ben utanıırım ya, korona günlerinde gitmeyeceğim de, araştırıyorum sadece.

iki arkadaşım da ilk seferinde utanma çekinme durumları olduğunu, daha sonra bu hissin ortadan kalktığını söylemişti bana. herkeste olan organlar bunlar, kimseninki özel değil, ben anlamıyorum bu utanma işini ama bana söyleneni aktarayım dedim.

bunu yapma ihtiyacı hissedeceğim biriyle sevgili olmazdım.

üğpoıuytrewq +1

Hiç yapmadım ama keşke yapsaydım.

erkekler bu testten hep kalir, o yuzden sansini zorlama uzulmek istemiyorsan, bu testi gecen adamida sakin birakma eger yaparsan:)

Ben evine eskort yollarım direkt

Ben peruk takip evine eskort gibi giderim.

Bruce+1

asla yapmam. ama bana bi kere yapılmıştı. bence bunu yapan biriyle de birlikte olunmamalı.

bu şekilde sınamam için önce kalem kutusunu çalıp saklamam sonrada saçını çekmem lazım.

No, hiç yapmadım, yapmam da.

Bence yapmayınkalıe bu testtensiz üzülürsünüz

test ettim zaten, testten kaldı. Öyle resim isteme aşamasına falan getirmedi ama kapıları da kapatmadı. Sonra benim olduğumu öğrendi, ne biçim kız arkadaşsın, artık sana güvenemem dedi:)

Ölçerdim. Bunu çoğu insan yapmıştır.

hiç yapmadım yapmam

sevgilinize corona testi yapar mıydınız olarak algıladım soruyu. sonra da test sonucu pozitif çıkarsa devam eder miydiniz şeklinde.

ederdim heralde.

nayır. n'olamaz.

cidden, yaş kaç?

Böyle net bir bilgi yok ki henüz. Kuluçka süresinin 14 günden fazla sürebileceği yönünde haberler var. Yani 14 günlük karantina süresi yeterli olmayabilir deniyor. Başka bir habere göre de tedavinin haftalar hatta aylar sürebileceği söyleniyor.

Kaldı ki her insanın vücut direnci birbirinden farklı. Şu kadar sürede öldürüyor demek doğru olmaz.

"Sana ne?" daha saygısızca bence ;=)~

her salağa sinir olsak işimiz var

Örnek verirsen, daha doğru cevaplarız. Şu an sen yüzde yüz haklısın. Ama belki sözlükte bugün yediğin öğünü yazdın. Biri de sana bize ne yazdı. O zaman o arkadaşı haklı bulurum. Senin öğününü biz öğrenmek zorundaysak, sen de bu arkadaşın ne düşündüğünü öğrenmek zorundasın.

söyleyip yeniden canlandırmak istemiyorum ama bi ara kime göre neye göre akımı vardı.
her başlıkta illa biri bundan yazıyordu. gerçekten tiksinmişti artık herkes.

eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com

eksisozlugun amacı farklı. onda haklısınız. diyelim bir chat odasındasınız ya da bir forumda bir şeyi tartışıyorsunuz. cevaplar; bundan bize ne...

sayfayı kapat o zaman ya da engelle yazdıgımı gorme.

20 biraz abartı olmuş. 33-35 gösteriyor bence.

Aynen 35 falan ama 40 degil.

30 falan gösteriyor bence son hali:

pitchfork.com

ufak tefek olduğu için küçük gösteriyor bence.

43 yaşındaymış ama 32-33 gösteriyor.

Gayet 40 gosteriyor
Ve 40 yasli bir yas degil :))

Aynen ücretli yaptılar

checkin ucretli degil koltuk secimi ucretli.

ekofly biletlerde koltuk seçimi ücretli.

Hot potato +1
Pegasus gibi oldu.

ankaray o, bi yirmi yıldır gidiyo

gidiyor

mesaj attim, duyuruyu silmeyin

Bankacının finansçının o kadar çok pozisyonu, tecrübelisi/tecrübesizi vs. Var ki bu soruyu bu şekilde cevaplamak imkansız.

Tecrubeli/tecrubesiz kredi departmaninda calisan biri ortalama ne kadar kazanir diye sorsam.

Merak ettim sadece.

şimdiki durum ne bilmiyorum. ben 10 yıl önce tedavi göreceğim ihtiyacımız olan ilacın muadili tr'de vardı ama tek doz yerine 10 doz yapılması gerekiyordu ve yan etkileri daha çoktu. tek doz yapılan ilacı getirtme prosedürleri falan 1 ayı buluyordu. biz de kendi cebimizden yurtdışından getirtmiştik. ve evet biz de zamanında evimizi sattık. ilaçlar da tedavi süreci de pahalı. ama şimdi yalan yok çoğu ilacımızı devlet karşılamıştı o zaman.

Kendisine mesaj attım şimdi, lütfen duyuruyu silmeyin.

tamamını görmemiz lazım,

isminle de hitap etseler otomatik geri dönüş olabilir.

Otomatik diye altinda yaziyormus, bosuna heyecan yaptim.