Ekşi Duyuru

olmaz gibi. 1.86 boy 105 kglık insan xl giyiyor şu an.

1.80 için 130kg aşırı kilolu demek. Tişörtün en büyük bedenini değişim kartıyla alın geçin, olmadı değiştirir kendisi. Bu kilolara çıkınca nasıl duracağı konusunda bi standart yok bence.

Büyük bedenlerde giyim hediyesi almak çok zor. Kız kardeşim de aşırı kilolu, küçücük biri tişört veya elbise için günlerce mağaza gezdiğimiz ve bulamadığımız oluyor. Siz giyimden başka bir hediye seçin bence.

Kendimden biliyorum olmaz. Ancak büyük beden satan dükkanlara gidip alman lazım. O kiloya 5xl 6xl olur ancak

Rahat büyük beden bulunabilen bir mağaza ise hediye çeki alın, çünkü size büyük beden görünen xxl bile o mağazanın kalıplarına göre, kesime göre küçük olabilir. Mağazanın büyük beden konusunda iddialı olması lazım. Zor işler.
Başka hediye alternatiflerine yönelmeniz daha mantıklı olabilir aslında.

Yönlendirmeniz için çok teşekkür ederim ve başka bir markadan 6XL sipariş verdim. Giyim konusunda haklısınız biraz kumar :) ama onun için de zor olduğunu bildiğim için buna girişiyorum.

Hayır

HES'e bakın. Alttaki gibi bir "UYGUNDUR" yazısı çıkıyorsa barkodu okutmanız yeterli. Başka bir işleme gerek kalmıyor. İkinci doz aşının üstünden 14 gün geçtiyse "Aşılı: Evet" oluyor. O da uygunluk için yetiyor.

idomedia.s3-eu-west-1.amazonaws.com

Ben motor sattım 3-4 kere denettirmedim. motoru usta dener alıcı değil.
İstediğin ustaya gösterebilirsin dersin. gidersiniz birlikte ustaya anahtarı ustaya verirsin. ustadan öğrenir motorun durumunu. parasını da alıcı öder.
eğer kendi binmek isterse ben vermiyorum abi kusura bakma dersin. alınırsa alınsın. motoru olduğu yerde yatırsa yere almasa zararını kim karşılayacak?
bu tip durumlara düşmemek için servise, ustaya göstersin motoru.
ben de motor alırken sahibinin izni olmazsa binmem ısrar etmem.

ben sitede oturuyorum, adam usta ile geldi ve usta site içinde 1 tur attı. aslında ona bile gerek yok, çalıştıracak sesini dinleyecek falan. sonra hoş sonra notere giderken de motoru usta sürdü.

noterde satış için evrakları vereceksiniz, o sırada alıcıya parayı göndermesini söyle. açıklamaya "plaka no alış/satış için gönderilen" yazsın. noter sizi imzaya çağıracak, para düşmeden imza atmazsın. bu yüzden öğle vakti gitmeyin. çakallar eft yaptım ayağına, noter tatile girmeden imza attırmaya çalışırlar. imzayı atarsanız ve para göndermediyse işiniz çok zor. hesabınıza gelen parayı geri çekmeleri falan pek mümkün değil.

Aracı görmeye gelinen yerde test için sürülmez, motor olsun araba olsun.

Aracın servisine, ya da özel servise, ya da bir ekspertize gidilir ve orada bakılır araca.

Alıcı gelir bakar, beğenirse pazarlığını yapar, anlaşılırsa sonra servis/ekspertiz yaptırılır. Sonra da noter, noterden satış verilmeden, para alınmadan anahtar teslim edilmez.

Noter satışı esnasında imzalar atılmadan para alışverişi bitirilir, zaten memur sorar para alışverişini yaptınız mı diye.

Eft ya da havale, parayı kendi telefonunuz ile kendi hesabınızda görmeden, karşı tarafın elindeki dekont ile işlem yapılmaz.

Çünkü farketmezsiniz, adam eft emri vermiştir yarın için, dekontu size gösterir siz de satışı yaparsınız. Sonra emri iptal eder ve para gitmez.

Sizin hesaba gelen parayı asla geri çekemez, ama eft emrini iptal eder, karıştırmayalım.

Parayı gönderen mutlaka aracı noterde resmi olarak devir alan olsun, farklı hesaptan gelen parayı kabul etmeyin. Gönderdiği para için açıklamaya da plaka yazsın satış için.

Bunları en başta konuşun sonra birbirinize stres yapmayın, bazı insanlar biraz gamsız ve rahat oluyolar. Kötü niyetli olmasalar da bu rahatlıkları huzursuz ediyor insanı.

sanırım oksijen alınca zamanla değişiyor. Ben de aldığım 1 şişeyi genelde 1 yıl içinde falan bitiriyorum, ilk açtığımdaki tatla son tat biraz farklı oluyor. (baştaki keskin güzel tadı gidiyor gibi hatırlıyorum)

Eğer ağzı iyi kapanmissa ya da tipaya viski değecek şekilde koyulmadiysa olmamasi lazım.

Kapak iyi kapanmazsa alkol buharlasabiliyor, alkol giderse de içki bozulabiliyor. o yuzden bu tip ickileri plastik mantarla kapayıp ters tutmak gerekiyor

Viskinin kapagı açılıp az da olsa tüketildiyse şişede tükettiğiniz kısmı dolduran hava viskiyi bozuyor. İsviçre de görmüştüm. Bu sorunu çözmek için irice metal bilyeler satılıyor viski reyonlarında. Viskiyi tükettikçe o metal bilyeleri şişenin içine atıp havayı dışarı çıkarıp viskiyi öyle uzun süreler muhafaza ediyorlardı.

1-2 yil uzun bir sure acik kalan sise icin, bozulmasi gayet normal

Buraya sorana kadar o uygulamalara baksanıza :)
Size yakın depolarında varsa hemen getirirler. Migros'un uygulamasına da bakın, "hemen" servisiyle hızlı getiriyorlar.

@kobuzchu valla bir yandan da bakıyordum yokmuş :) şimdi migros'u indiriyorum.

migros'a geliyor bazen.

O lime'larin hepsi yesil limon. Lime ile alakasi yok tat olarak. Aklinizda olsun.

biraz geç gördüm. macrocenter ve metro gross marketlerde var. oturduğunuz lokasyondaki manavlara göre onlarda da olabilir. evde ara sıra kokteyl yapıyorsanız internetten lime şurubu alabilirsiniz. az şurup az limonla istediğiniz tadı elde edemeseniz de idare edersiniz. bu arada tanesine 5 liradan fazla vermeyin çevredeki manavlarda varsa eğer.

Evet oluyor

Elbette.

aynısı var ve hiç memnun değilim.

kendi kendine kapanmasını bi yana bırakırsak 10 kere düğmesine basıp 1 defa açabiliyorum ancak öyle dandik bir düğmesi var.

sorun düğme problemi bozuk olması değil basıyorum açılıyor ve kapanıyor, öyle seri seri açılıyor kapanıyor yani. düğmeye bi kere bastığını düşün ve anında açılıp kapandığını düşün öyle öyle 10 kerede anca açıyorsun.

aktif olan portlar pc kapalıyken şarj etmiyor telefonu falan

www.dark.com.tr şunu kullanıyorum kaç senedir, bazı portların ledi bozuldu yanmıyor ama çalışmasında bi problem yok.

1. m1 işlemci h265 videolarda çok iyi diyorlar. Donanımsal çözücüsü var herhalde. Eğer bu tür videolarla işin varsa tabii.
16" macbook pro'ya eşit veya daha iyi çıkıyor yerine göre.

2. 4k 6k demişsin ama uzun metraj vs. ise proxy kurgusu yaparsın zaten kurgucunun orijinal görüntüyle işi yok, yok renk vfx falansa bence pc topla. M1 iyi ama "çok güç" gerektiren şeyde hala PC daha iyi (veya mac pro/imac pro gibi çok pahalı şeylere gitmen gerekiyor) Yani Braw, Alexa, Red görüntüsü falan exportlayacaksan bence her türlü canavar bir şeye ihtiyacın var. (onları işlemek h265'e göre daha kolay olsa bile exportta coşturacak bir şey lazım)

3. Mac mini ekran kartı kıtlığında alınabilecek en uygun masaüstü bilgisayar bence. PC toplamak isteyen tüm arkadaşlarıma bunu önerdim. Ben Air 16gb almayı düşünüyorum yakında. Zaten PC'm olduğu için ben taşımalık ek bişey olarak alacağım.

4. Yeni m1x vb. şeyleri bilmiyoruz tabii, onlar çok daha iyi olacak tahminen.

5. Resolve zaten native olarak gelmiş m1'e, orada şöyle bir durum var, 16gb ramli olanı al kesinlikle çünkü ekran kartı da aynı belleği paylaştığı için öyle pc'deki gibi 32gb ram + 8gb gpu muhabetine giremiyorsun. Hatta 8gb bellek varsa ssd'ye yazıp diskin ömründen yiyor diyorlar.

6. Adobe ürünleri hala tam optimize değil sanırım.

Ben de alınca genelde Resolve ile kullanacağım mesela. Yakın bir arkadaşım aldı onda azıcık kurcaladım ben yazdıklarım araştırmalarıma dayalı, aletle çok vakit geçirmedim onu söyleyeyim.

edit: bu arada tahminen m1x, 4 portlu macbook pro'lar ve imac'ler için falan gelecek. Macmini'yi güncelleyeceklerini hiç sanmam. Yani 9 bine aldığın mac mini ile 20-30 binlik macbook pro veya imac karşılaştırırken bulabilirsin kendini.

@nhk ni youkosu, öncelikle vakit ayırıp özenle yazdığın için minnettarım. ekran kartı kıtlığı olmasa bugün bu dilemmada olmazdım cidden ama alternatif bulmak zorundayım.


evet braw ve alexa kullanacağım ve adobe optimizasyonu olmadığı için sanırım sadece resolve üzerinden gideceğim color var, vfx yok sadece motion graphics olur. ama timeline şişerse proxy bile kurtarmayabilir beni endişem de bu biraz.

apple store'da bu cihazı deneyebilme şansımız olsa güzel olurdu. örnek birkaç raw dosya ile gidip test edip almak gibi :/

''Yani 9 bine aldığın mac mini ile 20-30 binlik macbook pro veya imac karşılaştırırken bulabilirsin kendini.'' bu kısmı anlayamadım macmini almak yapacağı işe göre çok mantıklı mı oluyor?

ben mac mini almamak icin zor tutuyorum kendimi. bi sonraki nesili de gormek istiyorum. ama eger bilgisayar ihtiyaci varsa su an alinabilecek en iyi bilgisayar gibi duruyor. 16 gb ramli olan tabi. adobe'larin da optimizasyonlulari cikti sanirim.

isapplesiliconready.com

buradan kullandiginiz programlari inceleyebilirsiniz, youtubeda da program adi + silicon m1 falan gibi aramalarla milletin yorumlarini da inceleyebilirsiniz.

mac mini her halükarda parayı çöpe atmak olmaz, gerekirse yine 10 dkda 2 bin tl altına satarsın. ama max ram'i 16 gb biliyorsun. 6k raw video işlemek için 16 gb yeter mi açıkçası tereddütteyim. fcpx kullansan en azından optimize derdim ama bir de adobe ve davinci kullanacağım diyorsun.

her halükarda mac mini alıp bir denerdim ben, apple'dan alırsan baya bi süre kayıtsız şartsız iade edebiliyorsun zaten. al dene yetmezse iade edersin.

iade şansı varsa süper, olmadı çok az altına ikinci el satabilirsin belki evet apple o konularda iyi.

Benim o 9 bin vs 20 bin lafım şundan dolayıydı. Şimdi m1 hangi cihazlarda var? Mac mini ve macbook air/pro. Bunlar aynı cihazın farklı formları aslında. 2 usb-c ile kısıtlılar.

Normalde 4 portlu 16" i9 macbook prolar vardı onların muadili gelmedi. Imac'lerin m1'lisi gelmedi. Benim okuduğum ve tahmin ettiğim kadarıyla m1x veya m2 gelse bile şu an gördüklerin m1x olmayacak, 4 portlu i9 macbook pro'nun m1x versiyonu gelecek ve fiyatı 25 bin olacak, imac gelecek ve 15-20 bin olacak. Demek istedim.

Yani şu an 9 bine 16gb mac mini alıp kurtulurken bu sefer m1x almak için 10 bin daha vermeye değer mi, o fiyata pc mi alınır falan demeye başlayacaksın.

arkadaşlar birisi 12k ursa raw testi yapmış tabiki stres testi değil ama bunu dropsuz oynatabilmesi bile inanılmaz değil mi?

www.reddit.com

bu arada söyledikleriniz oldukça mantıklı geliyor sonuçta satılabilecek bir şey ve denemeye değer. bu çipin henüz büyük cihazlara gelmemesi bir çeşit beta testi olabilir mi sizce? bu açıyla bakarsak esnek bir iade değişim kampanyası bile gelebilir.

@ankara bahsi geçen film bu değil :/ yine de teşekkürler

İstanbul Fatih, Kadıköy ve Üsküdar’daki klinikler kısırlaştırıyordu.

@tektasak bu garip mesela. Bizim olayın genel bir karar olmadığı aşikar, sebebi bölgesel bir şey mi anlam veremedim.

Bir arkadaşım erkek kedileri kısırlaştırmak ömrünü kısaltıyor demişti ama gerçek mi değil mi araştırmadım hiç
Öyle bir sebepten olabilir

Erkek kedilerin kisirlastirdiktan sonra beslenmelerine cok dikkat edilmesi gerekiyor, yoksa idrarda kristallesme sorunu yasiyorlar. Bu da bobrek yetmezligine ve olume yll acabiliyir. Bu sebeple kaçınılıyor olabilir.

Bence köpeklerin üremesi, başıboş köpek saldırıları nedeniyle yapılıyor. Başıboş kedi saldırısı diye bir şey olsa ömür falan dinleyeceklerini sanmıyorum.

Azaltma politikasında tehlike durumu ön planda gibi geliyor bana

Kısırlaştırılmamış bir erkek kedi sizin de denk geldiğiniz gibi sokakta sürekli saldırı, kızgınlık dönemlerinde özellikle bağışıklık düşüklüğü ve enfeksiyonlar, bölgesinden uzaklaşmak zorunda kalma gibi risklerle karşı karşıya ve zaten ömürleri çok çok kısa. kısırlaştırılmamış erkek kediler yavrular için de risk oluşturabiliyor ve bütün kapışma, kovalamaca şehir atmosferinde gerçekleşiyor. Ama normalde erkek dişi ayırt etmeden kısırlaştıran belediyeye bir kedi fazladan alır mısınız dediğimde erkek olduğu için kabul etmediklerine ben de şahidim.
Kısacası lütfen belediyelerin bu kadar tehlike içinde idrar yolu enfeksiyonlarına duyarlılık gösterdiklerini düşünmeyin. Eğer büyük yoğunluk varsa öncelik dişilere veriliyordur asıl üreme kaynağı oldukları için ya da basitçe iş yükü azaltıyorlardır.

Kısırlaştırıyor.

Ayak pedi. Bizde kesilebilir olarak satılıyor mu bilmiyorum ama yine küçük parçalar halinde satılıyor.

Bazen ithal ürünleri getirip satanlar oluyor pazaryeri sitelerinde.
Aynı isimle aratarak denenebilir.

kendisine mesaj atıldı.

buyrun jambon bey

sopranos

Sopranos tabi ki. İzledikten sonra bu seviyede bir dizi çekilmedi-çekilmeyecek diyeceksin.

The Wire ile başla.

the wire

sopranos

her iki cevap da yazilmis bolca. her iki diziyi de izledim. bence sopranostan baslayin ve sonra the wire izleyin.

açılın ben de her iki diziyi izledim.

ikisi de güzel dizidir. ama sopranos'un olay örgüsü biraz daha ilintilidir. wire'da her sezon farklı bir konu ele alınır ve olaylar o bölge insanının biraz daha içselleştireceği biçimde yürür (polis teşkilatındaki yozlaşma, maryland'deki zenci ayrımcılığı politik hesaplaşmalar vs sallıyorum bunları ama yakın örnekler işte.)

yani ne bileyim orada yaşayan biri daha keyif alır heralde wire izlerken, bana pek geçmedi.

sopranos daha güzeldir.

adamın fuları var.

Bu bile yeterli.