Ekşi Duyuru

internetten alamam bugün lazım, kim satar? gidip marketten sağdan soldan dilenmek istemiyorum.




 

www.northshire.net
hp severler, evinize böyle bir şey asar mısınız?
görür görmez hogwarts dedirtmiyor sanki?


 

soru oldukça absürt, farkındayım. ama çok enteresan ki lisedeki jux nasıl biriydi diye düşündüğümde kafamda net bir şey belirmiyor. lise derken, en az 10 seneden fazla bir süreden bahsediyorum.

bahsettiğim şey insanların beni nasıl gördüğü, yani dışarıya karşı nasıl bir izlenim verdiğim. şimdiki arkadaşınıza sizi sorsalar nasıl tanıtır sorusuna cevap verebiliyorum ama o zamankine veremiyorum. elbet bir profil var ama çok genel, sanki o zamanlar düşünce şeklim insanların beni nasıl gördüğüyle alakalı değilmiş ki o zamanlardan aklımda kalan tespitler yok diyorum.

buna özfarkındalık mı diyoruz? sizin özfarkındalığınız yüksek miydi o zamanlar, ergenliğinizde dışarıdan nasıl göründüğünüzü hatırlıyor musunuz?

 

iş yerinden sevdiğim bir arkadaşımın doğum günü, bana çok güzel bir hediye almıştı geçen doğum günümde. ben de ona güzel bişey almak istiyorum. doğum haritası okuma kurslarına bilmem nelerine giden, astrolojiye "fal baktırdım" boyutunda değil de metodik yaklaşan biri.

ben de bunlarla ilgili bir hediye almak istiyorum, bütçe en fazla 750 lira.
doğum haritasının basılı olduğu, doğduğu gün ve saatin ayrıca belirtildiği bir saat buldum internette ama satmıyorlarmış artık. benzer şekilde ne hediye edebilirim? bu işlerle ilgilenen kişiler ayrıca fikir de verebilir.
teşekkürler!

 

"rehberinde olan kişiler bunlar" diye bir kısım bulamadım. ne anladım o zaman ben bu işten? var mı böyle bir kısım?




 

hangisi alır?

süt dilimi mi, pingui mi?


 

ya böyle basit şeylerden insan ayırmayı sevmiyorum ama sean connery'yi de tanı be kadın!
biriyle konuşuyorum, flört gibi bişey ama daha yeni. rahmetliden bahsettim bugün, tanımadı :/

flörtünüz sean connery'yi tanımasa soğur musunuz? soru da bu olsun. anlaşılan benim zaten soğuyasım varmış da, sizi merak ettim.

 

Cif diyen var, diş macunu diyen var, sabunlu su diyen var...
Diş fırçası kullanımı mantıklı geldi ona ikna oldum ama tek tek kimyasal madde savaşı vermek istemediğim için bire bir tecrübe sorayım dedim.



 

Gerçek hayatta da tanıştığımız, instagram hesabımda uzun süredir ekli olan ve çektiğim fotoları değil de kendi fotolarımı beğenen bir kız var. Yüz yüze görüşeli çoook uzun zaman oldu, instagram'dan konuşalı da. Ama ben onun her fotosunu beğendim bir ara, ilgim olduğunu anlamış olması lazım.

Bununla denk geldik okcupid'te, sağa attım ama 2 hafta oldu ses seda yok. Acaba görüp sola mı attı yoksa görmedi mi? Okcupid'ten mesaj atsam mı? Kız havalı bir avukat, "kolay lokma" değil. Hoş bir kız ilgimi çekiyor.


 

Beyoğlu, cihangir ve nişantaşı taraflarında gidip tek başıma bişeyler içebileceğim bar arıyorum. En önemli kriter güzel müzik, alternatif şeyler dinliyorum genelde. Ortamdaki insanların da çok gürültücü olmasını istemem, sakin tiplerin uğradığı bir yer arıyorum.

Var mı tek gitmeyi sevdiğiniz bir yer?


 

ev sahibim elektrik, su, gaz aboneliklerini benim devralmamı istiyor. beraber gidip devir işlemi mi yaptırıyoruz yoksa o kapatıyor sonra ben mi başvuruyorum?
diğerleri için randevu alamamış ama gazı yarın kapatmaya gidiyor, başvurunca hemen kapanır mı? ben gazsız kalmamak için ne yapmalıyım?



 

geçen bir duyuru açmıştım, gören olmuştur muhtemelen; bi öyle bi böyle gibi davranan bir kadınla buluşma ayarlama üzerine.(bu arada ben silmedim duyuruyu)

bugün yazdı bana, seni rüyamda gördüm ama çok detaylı ve garip bir rüya diye. ben de "o zaman bugün iş çıkışı buluşalım öyle anlatırsın" dedim. müsait değilmiş, buluşmadık, yazarak anlattı. moralim bozuk detaya giresim yok, rüyada bi cacık yoktu, sonra da ben konuyu kendime bağlayıp ona ilgim olduğunu açıkça söyledim. "ben seni öyle görmüyorum yaa, öyle bi izlenim mi bıraktım acaba" falan dedi. bana öyle gelmiş demek ki dedim, ehi mehi diye konu kapandı.

ikinci ret:
uzun zamandır görüşmediğim bir sanal arkadaş vardı, onunla buluştuk önceki gün. ben buna tee başlarda belli etmiştim ilgim olduğunu ama onun da verdiği mesaj karışıktı. ona yukarıdaki örnek gibi hızlı gitmedim çünkü bi soğuk bi sıcak, tuhaftı. 2-3 ay konuşmadık, sonra geçen hafta başında o yazdı. sohbet ederken bi çağırayım buluşmaya dedim, geldi, 3-4 saate yakın sohbet ettik güzel güzel. bugün sohbet ederken ben yine çaktırayım dedim ilgimi ama bu sefer alttan alttan çaktırdım, işine gelmezse salağa yatabilecek bi şekilde yani. artık salağa mı yattı yoksa anlamadı mı bilmiyorum ama anlamayacağını sanmıyorum, ne demek istedin anlamadım diyince geçiştirdim ben, sonra da sormadı zaten; salağa yattı diye yorumluyorum o yüzden. sonra o muhabbet de ehi mehi diye bitti.

son ilişkimden sonra sanal ya da gerçek flörtlerimi ilişkiye çevirme konusunda çok başarısızım. aralık başında bittikten sonra ilişkim, 9 kadınla uzun ya da kısa flörtleşmelerim oldu. kiminden çok hoşlandım, kimiyle sadece seks düşündüm. kimi yüksek pozisyonlarda çalışan 30 yaş üstü tiplerdi, kimi 20'lerin ortasında öğrencilik kafasından çıkamamış. sadece biri dating app'ten, geri kalanlarla organik gelişti hep ilişkim. tanışma, keyifli sohbet ya da eskiden tanışma bi şekilde sohbet açılma şeklinde, tabanı oluşmuş şeylerdi. bunlar arasından sadece bir tanesi bana karşı ciddi şeyler hissetti ama onunla da ben ilerlemek istemedim; kalanların hiçbiri bi şekilde bende o "ışığı" göremedi sanırım.

ilk intiba ve sohbet kısmında insanları etkileyen biriyim. tipim ortalama ama entelektüelliğim, özgüvenim, zekam ve eğlenceli kişiliğimle insanların ilgisini çekiyorum. ama sonra bir şey oluyor ve devamı gelmiyor. bunun sebebi benim ama neden bilmiyorum.
son ilişkim bitene kadar hiç bu kadar "hızlı" değildim, kendimi ağırdan satardım. arkadaşlarım hep "olm sen azıcık atak olsan taş üstünde taş bırakmazsın" derlerdi. tamam ulan diyip azıcık atak oldum, cidden de flört aşamasına geldiğim insan sayısı arttı. ama bu kadar isabetsizlikle dolu bir 2020 özgüvenimin içine etmiş durumda.
önceden reddedilme korkum vardı. bunu aşarsam, biraz daha rahat olursam daha iyi olur her şey diye düşündüm ama olmadı. bi daha kimsenin yüzüne bakamayacak bir halde değilim de, bugün üst üste gelince retler, bi durup düşündüm bu konudaki başarısızlığımı.

bu süreçte kendimden ödün vermedim bu arada. yani efendi adamın piçe dönüşmesi gibi bir durum yok. sadece, önceden kimseye yürümezdim ben, kadınlar bana yürürdü. öyle çok olmazdı ama mesela ben adım atmadığım için sönüp giden muhabbetler çoktu. aralık'tan sonraki süreçte sadece sohbeti ilişkiye dökme ya da o somut adımı atma hareketini ben yapmaya başladım. bunun sorunu çözeceğini düşünüyordum ama çözmedi.

şimdi acaba, ilişkiyi ateşleme kısmında tecrübesiz olduğum için mi yaşadım bu olumsuzlukları sizce? hadi tecrübe edindim diyeceğim de, "bak bi dahakine şunu şöyle yapma" diyebileceğim bir şey yok. çünkü ben yine kendim oldum, şirin görünmek ya da "versin" diye ekstra ilgi göstermek gibi şeyler yapmadım. asıl üzen de bu; kendi, öz halimle ben, "firestarter" olmaya uygun bir tip değilim sanırım. başlardaki cool tavrım ilgiyi açıkça belli etme kısmına gelince ters tepki mi yaratıyor acaba? kaçan kovalanır düşüncesiyle çok açıklamak istemiyorum çünkü bu 9 kadının bazıları hiç de öyle aşk oyunları yapacak insanlar değillerdi. bilemiyorum.

içeride bir sürü sordum, hangisine cevap vermek isterseniz verebilirsiniz. biraz iç dökme oldu aslında, atış serbest, benim görmediğim bir noktayı görüp "uyanmamı" sağlarsınız belki.
baya da uzun olmuş, okuyanlara teşekkür mahiyetinde şu güzel şarkıyı bırakayım bari.
www.youtube.com

 

onca boş zamanda yeni şeyler izleyip denemek için çok vakit var ama nedense yeni bir şey izleyip beğenmeme, vakti boşa harcamış olma hissinden kurtulamıyorum. izleyip beğendiğim, detaylarını unuttuğum filmleri, kitapları canım çekiyor ama yeni bir film izlemek içimden gelmiyor.

300'e yakın film var izleme listemde, aralarında çok seçmeci davranıp bişeyler izliyorum ama bayılamıyorum. kitap desen öyle, e kitap okuyucumda tonla kitap var uzun zamandır merak ettiğim, keza diziler de öyle. ama elim gitmiyor...

ne hissi bu? yaşıyor musunuz siz de? nasıl aşabilirim?

 

2 haftadır konuşuyoruz, nude falan attı o seviyeye geldik yani; bu cuma için evine çağırdı. hatta ortak bir arkadaşımız var ama görüştüğümüzü bilmiyor. bugün ortak arkadaşla konuşurken "x de güzel kız tam senlik, sevgilisi olmasa sana ayarlardım" dedi. tabii ben şok. üçümüz de aynı iş yerinde çalışıyoruz bu arada.

şimdi ben bununla direkt yüzleşiyim mi, sevgilin varmış hayırdır diye? ben duygusal bir şey hissetmiyorum ama tatlı, enerjisi yüksek ve seksi bir kız; ilişki denemek isterdim. aynı iş yerinde olduğumuz için abartıp yükselmek istemiyorum; hiç bir şey duymamış gibi bağlantıyı mı kesiyim yoksa yüzleşip ne iş diye sorayım mı? bir açıklaması olabilir, belki ortak arkadaşımız ayrıldıklarını bilmiyordur falan filan.

hiç böyle bişey yaşamamıştım ne tepki vermem gerek onu bile bilmiyorum aşdkdfsd

 

bizim şirketin başka bir şubesinde çalışan bir yönetici vardı, birkaç kritik hatasından dolayı kovuldu ve kötü ayrıldı. özellikle benim direktörüm ona çok bilendi, zor durumda kaldı çünkü baya. benim aram da direktörle çok iyidir.

bu kadın işten ayrılalı 3 hafta falan oluyor, mesaj attı bugün buluşalım özledim diye. çok detay vermek istemiyorum ama niyeti belli, buluşursak cinsel seksle sonuçlanacak bir süreç yaşanacak. benim de gözüm vardı kendisinde ama iş arkadaşıyız diye aksiyona geçmemiştim.

şimdi ben bu kadınla beraber olsam ve bu bir şekilde direktörümün kulağına gitse sizce ayıp etmiş olur muyum? direktörüm de kadın çünkü, normalde özel hayat ona ne diyebiliriz ama hem biz onunla çok yakınız hem de bu gibi durumları sorun etme potansiyeli var gibi geliyor.

siz olsanız ne yapardınız? ben bu kadına desem mi "ya bu durum direktörün kulağına giderse ayıp olur gizli takılalım" diye? bu sefer de ona ayıp olur mu? of hiç bilmiyorum böyle şeyleri...

 

ilk defa istanbul'a gelecek bir tanıdığım heves etmiş buradaki mekanların birinde rakı-balık yapmaya. hiç gitmedim, bilgim yok; gereksiz pahalı ve lezzetsiz mi? aralarında gitmeye değer olan bir mekan var mıdır önerebileceğiniz? uzaktan turist silkeleme yeri gibi duruyorlar çünkü.
teşekkürler...



 

www.hepsiburada.com

esktra istekleri ve beklentileri olmayan birine hediye alacağım, standart bir kahve içici. alınır mı bu, bi eksiği kronik sorunu var mı?
ben v60'çı olduğum için hiç bilmiyorum bu makineleri, kullanmadım da.
300'ü aşmadan daha performanslı, onu alma bunu al diyeceğiniz varsa ona da okeyimdir.

teşekkürler...

 

baştan söyleyeyim 25mbit uydunetim var, ping'im 10 ms'lerde; hız testi sonuçları bunlar.

dark'ın 2. sezon ilk bölümü torrent'te tek bölüm olarak bulamadım, arkadaştan netflix şifresi aldım izliyim hem de denemiş olurum diye. bu ne yav, daha izlemeye başlamadan arayüz takılıyor. bölümün başlaması kaç saniye sürdü, ayrıca çözünürlük yükselmedi. bi kere full hd oldu sanırım(bunu da göstermiyor ki amk ne izlediğimizi bilmiyoruz), sonra 480'de oynattı. bekledim yok. kapattım açtım yok. neyse salla dedim izliyorum, kapı çaldı ona baktım gelince 20 saniye geriye sarayım dedim, hop takıldı %99 buffer diyor. abartmadan 5 dk bekledim olmadı, kapattım açtım, yine en baştaki sorunlar.

bu mudur "torrent amele iş ağbii tak izliyosunnn" muhabbeti? kanser etmiyor mu sizi?
torrent'imi download edip oynatmıyorum da bile, soda player'dan açtığım hull hd webrip dosyaları bile başta 2-3 dakika bekledikten sonra takır takır izliyorum. yok çözünürlük yükselsinmiş yok geri aldım beklesinmiş.

bilgisayarım da iyidir yani, ram mam sorunu da değil bu.
nedir, hep mi böyle netflix?

edit: bak durdurup bu duyuruyu açmıştım, buffer etsin arada, belki o zaman full hd açar diye. anca 3 dakika ilerlemiş, kalitede fark yok. la sen yutub musun buffer sınırı koyuyorsun, açmışım diziyi izliycem işte, doldursana.
sıçam böyle servise afedersiniz.

 

cock ring gibi bişeyler anladım ne alaka?




 

üretimden çıkan giysiler belirli bir temizlikten geçiyordur diye tahmin ediyorum ama gerek taşırken, gerek rafta, vitrinde; gerekse online siparişler için depoda tutuldukları sırada ne seviyede kirleniyorlardır? ya da üretimden sonra hiç mi yıkanmıyorlar?

hem yıkayıp yıkamadığınızı hem de süreçte temizlik oluyor mu, bilginiz varsa onları paylaşabilirsiniz; teşekkürler...


 

Makyaj videoları çeken bir yutıbıra çekim+edit işi yapıcam. Daha önce hiç paralı yapmadım bu işi, piyasası nedir?
Videolar ortalama 10bin falan izleniyor ve telefonla çekiyor şu anda. Bayağı bir fark hissedicek yani, profesyonel ekipmanla çekicem. Ne istiyim, piyasa nasıldır, nereden öğrenebilirim?



 

yarın doktora gidicektim göstermeye ama şu anda e-nabızda görünmüyor sonuçlar. bir terslik olabilir mi, doktora gittiğimde o görebilir mi? ertesi gün e-nabız'a düşüyor diye biliyordum, düşmeyince işkillendim.




 

Kuş tüy tipli ama içi polyester mont. sanırım yağ lekesi, nasıl oldu bilmiyorum. Etikette dış yüzey için %100 naylon yazıyor.

Kosla oxi falan iş görür mü dersiniz?
i.hizliresim.com

 

parasını verip genel anestezi ile endoskopi yaptıramıyor muyuz?




 

bi türlü gelmedi aklıma. elimdekileri yazıyorum:

-rapçinin sesi aynı 50 cent
-old school tarzda diyebilirim, hatta 50 cent'in window shopper şarkısına benziyor tempo ve beat olarak
www.youtube.com
-tarz old school ama şarkı çok eski değil, maksimum 4-5 senelik diye hatırlıyorum ama daha yeni de olabilir. ben geçen yaz duydum.
-bildiğim kadarıyla tek bir rap'çi değil birden fazla kişi söylüyor ama çok emin değilim.
-diğer bir emin olmadığım konu şarkıda "hell" ve-veya "dream" kelimesi geçiyor.
-yine emin değilim ama sanırım klibi yok. en azından benim youtube'da izlediğim videoda sadece ses vardı.

ve en büyük ipucu, geçenlerde ne dinliyorsunuz tarzı bir soruda birisi bu şarkının linkini atmıştı. baktım geçmiş sorulara ama bulamadım.

bulak mı?

 

hemen kurulanıp giyiniyor musunuz?
sonrasında dışarı çıkmayacaksınız diyelim, hatta uykudan 2-3 saat öncesine denk gelen duşlar için diyelim.

ben genel olarak da uyuşuk bi insanımdır ama duştan sonra hiçbişey yapasım gelmiyor. gelenler de kurulanıp giyinmekten önce geliyor. bornozla oturmak çok rahat bişi, dimi?

 

bu soruya sadece kadınların cevap vermesini tercih ederim; hatta özellikle kendini toplumsal cinsiyet eşitsizliği, cinsiyet rolleri gibi konularda bilinçli olduğunu düşünenlerin fikirlerini duymak isterim.

kadının erkekten uzun olması ne açıdan sakıncalı sizce? "ne biliyim, kötü duruyor işte" gibi bir açıklamanın ötesinde neler söyleyebilirsiniz?

yoksa sizden kısa bir erkekle beraber olur musunuz?

 

yavaş yavaş kesinliği yüksek anketler açıklanmaya başlayacak önümüzdeki haftalarda.
bu süreçte hangi şirketleri takip edelim? bir sürü anketçi var, hepsinin de abidik gubidik isimleri var yok orc'muş yok elf'miş bilmem ne. o yüzden hangisi öncekilerde başarılıydı, hangisi değildi bilemiyorum, akılda kalmıyor.

2-3 tane hükümet yanlısı, 2-3 tane de muhalefet yanlısı olanlara bakıp bi ortalama çıkarsak doğruya erişiriz sanırım, ne dersiniz?
objektif yapan var mı bilmiyorum, varsa onu da bilelim tabii.

mesela son 2 seçimi hangisi en yakın tahmin etti?

 

beklentimi ileteceğim, senelik olarak aralık vermişler. 32 bin - 38,500 bin arası sıfırdan hayat kurmaya yeter mi?

32-35 arası toplam 10 tane maaş aralığının ortasındaki barem olarak görünüyor, ortalama bir maaş diye düşünerek seçtim. aylık kaça geliyor, vergisi nedir onları da bilmiyorum, o yüzden toplu yazdıkları seçenekleri ekledim.

pozisyon uzman pozisyonu, mühendislik falan değil, beyaz yaka. marka dünya'da çok büyüyen bir start-up. beklentiyi minimum tutmak istiyorum ki şans versinler. sizce ne yapayım? 35,5-47 bin aralığını mı seçsem? vergi yoksa 3 bin avro civarına denk geliyor, varsa ne oluyor bilmiyorum.

benim hayat kalitesinden beklentim çok yüksek değil. bi tek sosyal hayatım var, sağda solda bişiler yiyip içip gezmeye yetsin para, yeter. ev arkadaşıyla da yaşarım, no problem. iş yeri sahile yakın ama biraz uzakta yaşamak da sorun olmaz, toplu taşıma ile halledebilirim.

 

gerekli araştırmayı yapmadım ama türkiye'de tahminimce en yüksek puan ortalaması isteyen bölüm tıptır diye düşünüyorum. örneğin bilgisayar mühendisliğinin en düşük puanı tıpın en düşük puanından düşüktür diye düşünebiliriz. yani tüm okullardaki bölümlerin puan ortalamasını alsak tıp yukarıda kalır diye düşünüyorum.

(bu tespitim hatalıysa soruyu "ortalaması en yüksek bölüm hangisi" diye düşünebilirsiniz)

soru oldukça genel biliyorum, hatta bazı ülkelerin sınav ve yerleştirme sistemleri de çok başka biliyorum ama çok önemli değil bu konu. abd, avrupa ve bilim-teknik konusunda ileri olan başka ülkeleri düşünebilirsiniz.

soruya paralel olarak merak ettiğim şey eğitime seçme ve yerleştirme kriterinin çalışkanlık ve bölüme olan talep sayısıyla ilgili olup olmadığı(ya da ne kadar olduğu). örneğin başka bir ülkede bilgisayar mühendisliği tıptan daha çok talep görüyordur ve o bölümlere yerleşmek zordur, gibi. yoksa tıp, talep ne olursa olsun, okunması için en çalışkan ve istekli olanların seçildiği bir bölüm mü?
öğrenecek çok şey var ve insan hayatı dahil olduğu için en zorlu yollardan geçebilenleri almalıyız gibi dünyaca genel bir ortak görüş mü var mesela?

böyle de zibilyon tane soru sormuş oldum, istediğinizi cevaplayın siz bana bakmadan. teşekkürler...