Ekşi Duyuru

Öncelikle Ocakta yüzde 10, temmuzda yüzde 5-10 arası zamlanacak.

Şimdiden 6 aylık vadeli mevduata koysanız yüzde 50 veren bankalar var. 1 yılda 110 bin 6 ayda 55 bin faiz. Haziran'da 245 olarak öderseniz bile sadece faizden 275 bin - 245 bin = 30 bin karda oluyorsunuz.

Mevduatta böyleyse dolar ve altında faiz düşmeye başlayınca kâr daha da fazla olabilir. 220 bin lira dolar olarak 34 liradan beklese 6500 dolar desek. Haziran'da 44 liraya çıkarsa 65 bin ile mevduatın üzerinde oluyor getirisi. Olasılıklar size kalmış.

mide acisindan zararli. reflu falan varsa daha da azar.

mide için rahatsızlığını bilemeyceğim ama kortizol seviyesini bozacağını söyleyen bir sürü şey dolanıyor internette.

Kafein bu kadar riskli bir ürün olsaydı akciğeri gelişmemiş prematüre bebeklere kafein tedavisi uygulanmazdı, sabah içtiğin bir fincan kahvedeki 40-50 mg'lik kafeinin 70-80 kiloluk bir insanın genel sağlık durumuna hiçbir etkisi olmaz.

Sadece mide için değil bütün vücudu etkileyen stres hormonları açısından da zararlı. Kahve strese sokuyor vücudu. Üstelik sabah uyanırken uyanabilmemiz için salgılanan Kortizol hormonu da bir stres hormonudur ve ilk 2 saat içinde kahve içmek vücuda daha fazla stres verdiği için beyin aslında kendi salgılatmadığı bu stresi kaldırmak zorunda. Alışma yoluna gidiyor. Alıştığı zaman uykusuzluk, gevşeyememe, anksiyete gibi sıkıntılar oluyor. Ayrıca vücutta yağ depolanmasını artırıyor selülit yapıyor. Yani yediğin o iki meyve vücuduna yağ olarak yapışıyor.

Bence yapma. Kahveyi ilk 2 saatten sonra ve yokken iç.

abi ingiltere de gunde 100 milyon bardak kahve satışı yapılıyor,italyayı hiç konuşmayalım,çokta şeyetmemek lazım.

15 yıdır sabah kalkar kakmaz aç karnına kahve içiyorum. henüz midemde bir sorun olmadı.

çer çöp yiyip midenin içine etmiyorsan, sağlıklı besleniyorsan sorun yok. ben mideyi elime aldığım için aç karnına kahve çay içersem midem oyuluyor. doktora gittim çer çöp yemişsin mideyi mahvetmişsin dedi. alkol sügara kullanmıyorum ama beyaz ekmek hamur vücudu bozuyor ne dersen de.

Hastayla kavga edecek, muhattap olacakları bir ortam yok, özelde de olsa iş bulması kolay, riskli ama işini iyi yaptığı sürece sıkıntı da olmaz, kimseyle muhattap olmuyor poliklinik vs. Doktorlar artık hastalar ile kavga dövüş ortama girmek istemiyor çok normal tercihler.

Anestezi doktoru çok önemli. Ameliyatlarda seni uyutuyorlar :)

Çok zor işleri küçük bir hata çok ciddi sıkıntılara sebep olabilir.

Yani popüler bir bölüm, son senelerde kontenjanları da arttı da sizin çevrenizde spesifik bir yoğunluk olmuş bence. Bir doktor olarak şahsen tanıdığım kişilerden anestezi tercih eden kişi sayısı üç beş kişi falandır :d

Puanı çok düşük değil ama çook yüksek de değil. Kazancı fena değil, her hastanede iş yapacak bir bölüm. Anestezi uzmanı olmadan ameliyat yapamayacağın için özel hastane de açamazsın. Hastayla bire bir temasın az (yani az değil aslında da çoğunda hasta kendinde değil zaten) o yüzden insanların derdini tasasını daha az çekiyorsun diğer klinik/cerrahi branşlara göre. Yine tabii ki polü var ya da hastanın uyandırma aşamasında falan iletişime geçiyorsun yani. Bununla birlikte bu işi seven biri için keyifli bir bölümdür. Amiyane tabirle adamı öldürüp kaldırıyosun. Egoist biri için allahçılık oynama fırsatı veriyor olabilir.

Ne yapar sorusuna cevap olarak, ameliyatlarda anestezinin indüksiyonu (başlangıcı) ve idamesini sağlar. Hastanın vitallerini kontrol eder, operasyon esnasında uyanma riskini engeller. Anestezi yoğunbakım var özellikle koma gibi uzun süreli durumlar burada yatar. Onların durumunun idamesinde görev alır. Hastaları entübe etme konusunda en başarılı branştır. Yani solunumu olmayan hastaları makineye bağlıyorlar ya, o borunun akciğerlere indirilmesi konusu.

Seveni için güzel branş, anestezi asistanı olan arkadaşlarım çok keyifle yapıyorlar işlerini. Bildiğim kadarıyla yurtdışı konusunda da diğer branşlara göre bir tık avantajı vardı UK özelinde olabilir emin değilim. O da bir etken olabilir. Ama asıl sebep muhtemelen son birkaç TUS'ta kontenjanlarının aşırı artmasıdır. Devasa şehir hastanelerine yetecek asistan gelsin diye çok yüksek sayıda alım yaptılar, puanlar da düşmüş olabilir.

Son olarak da, kendi içinde spesifik bir bölüm ama tabii her ameliyata giriyorlar yani kbb ameliyatında da varlar, kalp naklinde de. O yüzden tüm cerrahi branşların can damarı bir bölüm.

Ben sadece bir adet tanıyorum o da zamanında tus ta puanım ona yetti demişti. Şu an nasıldır bilmiyorum bahsettiğim 5 6 sene öncesi.

Rahat çünkü. Mesela kalp cerrahlarında mortalite oranı çok yüksek. Hasta yakınlarına devamlı kötü haber vermek kolay mı? Hem psikolojik olarak zor hem de can sağlığı açısından

Size öyle denk gelmiş. Açılan asistan kadroları boş kalmıyor.
Anestezistler derneği/lokali yakınında olabilirsiniz :))

O güzel sivrisinekler o güzel atlara binip gittiler :(

Vallaha ben de sanki daha azmis gibi düşündüm simdi sen diyince. Acaba ilaclama mi havalar mi nedir merak ettim.

Kesinlikle böyle bir şey var çok şaşkınım ve çok mutluyum.
Sivrisinek alerjisi olan biri olarak yazları birkaç kez acile gidip iğne olurum bu yıl bir kez oldu. Bence bu saatten sonra da olmaz (umarım).

Bence de oyle

Azalmadı

Herkes öyle diyor çevremde de ama bizim evde çok var ya :( yani buranın 3-4 sene önceki durumunu bilmiyorum geçen sene taşındım ama cam pencere açık yatınca gece vızzzz diye sesle uyanıp sinek avına çıkıyorum hemen her gün

Birkaç yıldır ben de hissediyorum bunu, bu sene bir kere ısırıldım. İlginç valla.

İstanbul'da ben de azalmış diye düşünmüştüm. Ama göl kenarı bir yerleşim yerindeyim şu an ve çok var. Yani mekana göre değişiyor

Bende de azaldı geçen sene istila boyutundaydı çok ciddi ilaçlama yaptılar benim evin civarında öncekine nazaran azaldı

Şehir içinde azaldı evet ama bahçeli evlerde konumdan bağımsız olarak sayıları değişmedi

İlaçlamalar artmış olabilir. Nispeten yeşil bir bölgede oturuyorum, etrafta sinek, böcek, kirpi hatta az da olsa fare vb. var. Ben salonumun kapısını açık bıraktığımda yerde sabah sivrisinek, kelebek ve benzeri böceklerin ölülerini görüyorum. Diğer odaların camlarında sineklik olduğundan giremiyorlar. Bizde pek azalma yok.

istanbul beylikduzu, yaz bitmis 1 tane sinek mi ne gordum evde.
gecen sene falan prizlere ilaclar bilmem ne takmadan uyunmazdi
kapi pencere full acik tel falan da yok.

Sanal kart numarası paylaşsan olmaz mı?

Son kullanma ve ccv paylaşma sakın. Tek başına kart no için de bankana sor bence.

Samsung kullanıyorsanız da eve geldiğinizde rutin'lerden mobil interneti kes gibi bir şey mi yaptınız acaba? Aklıma böyle bir şey geldi

Mevcut WiFi tanımlarını silip, deneyin.

Eve gelince WiFi üzerinden Internet bağlantısı otomatik kuruyor (3g kullanmıyor yani), ama WiFi bağlantısı sorunlu ise bağlanamıyor olabilir.

Bazı markalar bu tarz durumlar için garanti veriyor diye biliyorum.

Ayağınız iyileştiğinde bir daha oradan vurmayacak raad olun. Ayakkabı niye çöp olsun. Kullandıkça yumuşayacak zaten orası da.

Ayak iyileşene kadar başkasını giyin
Tekrar spor ayakkabıyı giyin yine acıma olursa diğer ayakkabılarla dönüşümlü kullanın.

Ayakkabı ile ayağınız bir süre sonra kardeş olacak anlaşacaklar.

Hocam HIV'in tespiti için HIV'le mücadele etmek için ortaya çıkan antikorlara bakıyorlar; o antikorlar varsa pozitif veriyorlar yoksa negatif veriyorlar fakat 30 günde ortaya çıkmayabilir antikorlar ben 3 aya kadar biliyordum ama 1 seneye kadar belirti vermediği oluyormuş, belirti derken antikorlardan bahsediyorum bu arada fiziksel belirtilerden değil.

2-4 hafta içerisinde vücut grip gibi belirti verebiliyor diyorlar. Bazılarnda da 10 sene belirti çıkmayabiliyormuş.

Aslında sorum şu. Eğer 2. Hafta yaşadığı grip hiv etkisinden dolayı olsaydı vücudunda antikor olduğundan pozitif çıkmaz mıydı?

Soruyu başta net anlamamışım. Evet grip benzeri belirtiler HIV'e karşı antikor üretildiği dönemde ortaya çıkar, bu grip HIV kaynaklı olsaydı test pozitif çıkardı muhtemelen.

Hayır negatif de çıkabilir, bu tip erken belirtiler bahsettiğiniz o 10 yıla kadar ki sürece dahil değil. Enfeksiyonun erken evresinde ortaya çıkıp geçiyor, o asemptomatik pencere dönemi bundan sonra başlıyor. 10 yıla kadarsa artık AIDS sempomları ortaya çıkıyor, bu ikisi farklı. İlk bulaştan sonraki bu erken belirtiler içinde boğazda şişlik, grip benzeri hastalık, gece terlemeleri gibi şeyler var. Ancak salgın da var şu anda, basitçe salgına yakalanmış da olabilir. Herkes hasta.

Şüpheli ilişkiden kastınız pozitif olduğu bilinen biriyle korunmasız ilişki yaşamış olmasıysa kesinlikle 3. ay testini ihmal etmesin. Ancak belirsiz bir durumsa bu kadar da strese girmesin. 3. ay bir şart değil, 1 ayda da pozitif çıkabilir, ama işte çıkmaya da bilir. 3 ay güvenli bir süre, bu yüzden önemli.

Bir de özel lablarda combo test yapılıyor. Onların sonuç üretme süresi daha kısa. Bu kadar stres yapıyorsa bunlardan yaptırabilir.

enfeksiyon uzmanı olan özel bir labda pcr testi yaptırsın. mesela gelişim lab iyidir testlerden sonra enfeksiyon uzmanları size bu konuda bilgi de verir.

itimaller çok düşük hiv+ biri ile ilişkide bile kapmayabilir. tabi bu kafasına göre takılsın demek değil. sadece psikolojik olarak şu an kendine eziyet etmesin.

grip konudan alakasız olabilir.

Şu mu?

Adamlar oturdukları yerde Dünyanın genetik haritasını çıkarıyorlar. Casusluk bu değilse nedir ki?

www.youtube.com

23 and me var. cografyaya gore genlerin nereden onu gosteriyor. turkiye'den de oluyor galiba.

23andme aynı zamanda sağlık bilgisi de veriyor ek bir ücret karşılığında.

Daha erken. Antikor testinde 3 haftadan 2 aya kadar pozitifleşme görülebilir ELISA testinde bu süre 3 aya çıkar.

hayır. bireylerin tam olarak ne kadar sürede testte kendini belli edecek kadar antibody üretebileceklerini bilmenin bir yolu yok. bu sebeple 3. ve 6. aydaki testlerin çoğu hiv'i tespit edebilse de bir yıl kontrolüne de çağırılıyor kişi.
bu sebeple sorunun cevabı en azından bir yıl.

Erken. 6 aydan önce rahatlamayın

Google'da hiv virüsünü kapan bireylerde genel olarak 2 ile 4 hafta arasında belirtiler ortaya çıkar bilgisi mevcut. (10 yıl kuluçkada olabileceğini bilgisi de mevcut).

Kesinlikle mix. Belki poogle olabilir. Belki basset hound ya da sosis kırması olabilir. Sahibine sormadan bilmek çok zor.

Mix +1 çok net bir şey söylemek zor. Brindle poodle/terrier kırması gibi.

Barinaklarda cok var bundan

ChatGPT kırma diyor:)

armut.com üstünden bir piyasa araştırması yap.
en azından fiyat teklifi al.

kultur.istanbul

Latin amerika ucuz ama latin amerika aksani evde yardirarakta ogrenilebiyor mesela meksika cok kalabalik ve sinema internet yogunlukla bu aksan. İtalki gibi platformlara para bayilarak konusman duzelir baya. Meksikalilar vs ucuz ztn.

Fakat ispanya ispanyolcasi aşiri hizli ve anlamasi zor.

Benim yurtdisina gitme imkanim olsa ispanyada kalirdim cunku bu aksani cozen bence cogu ulkeyi rahat anlar.

En cok konusulan latin amerika aksanlari misal meksika colombiya peru gibi bu aksanlar yavas konusuluyor kolay yani.

Ben latin amerikayi anlasamda ispanyayi cok zor anliyorum mesela.

Yerinde olsam 3 ayligina gitmezdim. Cok bi faydasi olmaz tadi damaginda misali. Yerinde olsam para biriktirir minimal fakirsem oda 6 ay falan kalirdim ki 1 sene kalsam ilac gibi olur.

Ben online hoca ile baya kastirdim 8 ay da sifirdan haftanin 3 gunu 1 saat konusarak suanda konusabiliyorum mukemmel degilim hede hodo ama konusuyorum. Sen 1 seme gitsen kalsan ispanyaya zaten kafadan 3 ayi sil cok hizli malinali gobo ona alisman surer. Ogrenme 4 aydan sonra baslar kanaatimce.

Ozetle para biriktir 1 senelik ispanya tavsiyem.

Unuttum soylemeyi latin amerika ulkeleri gelismemis oluyor biseye ulasman zor olur. Hirsizi kapkaccisi falan cekilcek dert degil. Ucuz ama sikinti yapar adama.

İspanyadada hirsiz olur oda sen izin verirsen. Pickpocket diye Bagirdimi kacarlar Latin amerikada caresizlik durumlari olur. Kimse yardim edemez kolay kolay. Neyse yardim etmeye calistim elimden geldigince bol sans.

Teşekkürler hocam değerli bilgiler için. Keşke ispanya olsa ama ispanya vize vermez kolay kolay. Verse bile orada 3 ay kalacağım bütçeyle Güney Amerikada 2-3 kat fazla kalabilirm diye düşündüm.

Ve evet… 3 ay çok az gerçekten. Bütçeyi bulursam daha uzun kalmak istiyorum.

@adwokat

Tesekkurler kardesim. Peru yu tavsiye ederim aksanlari anlasilir orta hiz insanlari asiri yardim sever. Vize de yok en fazla 3 aydi sanirim.


Ama dedigim gibi 3 ay gidersin selamun aleykum aleykum selam 2 zaten biter ortami gorim bi cay icim desen 3 ay cop olur biraz daha sabret bence bide b1 olduktan sonra yurtdisina cikmani tavsiye ederim oraya gisince konusmaya hazir olman cok daha iyi olur simdi a2 gitsen gene tokezlersin pratigin zorlasir b1 olsan zamandan cok avantaja gecersin. Buda diger tavsiyemdi.

La Paz, Bolivya. Hem ucuz hem kucuk sayilir ve insanlari canayakin.

Bilinçaltına postalayıp unuttuğum bir vukuatım yoksa eğer, kendimi bildim bileli olmadı böyle bir şey.

ben çocukken çok yaramazdım çişimi kakamı çok tutardım tuvalete gitmek bile zaman kaybıydı benim için. dışarıda oyun oynuyorum çünkü. veya pc den atariden kalkmak istemiyorum. o yüzden altıma kaka ve çiş yapmışlığım ilkokulun sonlarına kadar vardır.

ondan sonra kaka kesildi ama çiş ortaokulun sonlarına kadar sürmüştür. gece uyumadan önce tuvalete gitmezsem, rüyamda çiş yapıp inanılmaz rahatlıyordum sonra ıslaklık ve sıcaklığın etkisiyle uyanıyordum, "ulan hay allah ya gerçek hayatta işemişim" diye sinirleniyordum.

e lise üni derken hiç böyle bir şey hatırlamıyorum, olmadı. olmasın da bir zahmet yani bir rahatsızlık yoksa sdfskg

sadece geçenlerde değişik bi ishal olmuştum totodan işiyordum resmen. o sırada gece uyurken ufak kaçırmışım 30e

cok emin olmamakla beraber bir gun sarhosken yataga isedigimi tahmin ediyorum. islakligi baska bir sekilde aciklayamadim. yas su an 40, bu dedigim de 2 yil onceydi.


cocuk zamanlarimi hatirlamiyorum ama ilkokul cagina kadar yatagi islatiyordum diye hatirliyorum.

edit: simdi hatirladim. ilkokul birinci sinifta siraya isemistim.

Çok net hatırlıyorum, ilkokul 4. sınıfta okuldan çıkıp arkadaşlarla dışarda sürtüyorduk. Sonra iyice sıkışınca bana müsade deyip vulkan zihin kontrol teknikleri uygulayarak yüksek bir iradeyle eve doğru yola çıktım. Ancak asansörü beklerken daha fazla dayanamamıştım. Neyse ki kimse görmedi o halimi. Annem de işteydi, ilk kez şimdi anlattım :D

Erkek, 46-47 arasındayım (doğumgünüm sonbahar), eğer uykuda yatağa işemek ise yanlış hatırlamıyorsam ilkokul sonları olması lazım. Ortaokula taşmadı zannedersem. Lakin tuvalete yetişemeyerek kaçırmak derseniz, geçen gün bile olabilir.

4 ya da 5 yaşındaydım sanırım ama kreş öncesi olduğunu hatırlıyorum. Oyun oynuyorduk dışarıda. Annem eve alır da bir daha dışarı çıkarmaz diye sonuna kadar tuttum. Oyun bitti, dayanılmaz hale geldi, eve doğru koşarken yetişemedim. İyi ki eşofman gri değil siyahtı da ıslanınca oluşan renk değişikliği ile tüm sitenin diline düşmedim :)

Aklımın yettiği dönemde (3+ yaş yani) iki kez gece rüyada işediğimi görüp gerçekten işeme olayı yaşadım, ikisi de 4-5 yaşlarındayken oldu. Onun dışında hiç yaşamadım ki çocukluktan beri dışarda tuvalet yapmayı pek sevmeyen ve çişini bile eve kadar tutan bi manyaktım son 4-5 seneye kadar :)

Büyük tuvaleti de ortaokulda bi kere son ders ishal olup altıma yapmıştım hahaha o gün de şansıma babam okula gelmişti beni almaya. Büyük bir utançla sınıftan çıkıp babamı görünce inanılmaz rahatlamıştım shdhsh

Yaş 28, cinsiyet E

alırken alış fiyatından satarken satış fiyatından satacakları için 300 400 tl fark olur

Tamamen alış fiyatı satış fiyatı arasındaki fark kadar değil ama bir miktar fark alırlar.

Kesin fark alırlar, fark vermeden halledemezsiniz.

altına göre değişir.

çeyrekler kulplu ise fark isteyebilirler. kulpsuz ise birebir verebilirler. ben kapalıçarşıda değil de başka bir şehirde yaptım bunu.
4 kulpsuz çeyrek verip 1 cumhuriyet almıştım.

gmt master II batman

gmt

cercevede sayilar yazmadigi icin sky-dweller

Submariner tabi ki. Her şey ile takarsın.

hiçbiri: Explorer 2

Malesef hiçbiri o kadar çok cakmaları üretildi ve bu modeller taklit edildi ki sevimliligi kalmadı.


Siradan çin isi saatler bile rolex kopyası oldu. imitasyonlari saymiyorum bile. Geçen daha asansorde 20 li yaslarda çocuk rolex gmt takiyordu tabiki çakma.

Çok param olsa yine rolex takmam. Grand seiko favorim

Yani dışardan kolaylıkla anlaşılyor mu sormak istediğim buydu

japonsa alinir.

Saate 5bin TL verebilecek durumunuz varsa replika kullanmak yerine başka bir markaya gitmenizi tavsiye ederim. Kimse farketmese siz bileceksiniz Rolex olmadığını.

5 bin liraya güzel saatler var, ben replika saat tavsiye etmem. Orijinali değil ki takınca "vuuuu" diyeyim, sahte olduğunu bileceğim sonuçta :(( Sırf o yüzden almam mesela ben.

Şunları beğenmez misiniz mesela?

www.saatvesaat.com.tr
www.saatvesaat.com.tr
www.saatvesaat.com.tr
www.saatvesaat.com.tr
www.saatvesaat.com.tr

Çakma saati gerçeğine parası yetenler ama ortamda onu taşıyacak olan zenginler alır. Çoğunda gerçeği de vardır zaten. Koleksiyon yaparlar. O kadar emin takarlar ki kimse onun gerçek olup olmadığını sorgulamaz bile “vay abim yeni Rolex yapmışız” derler.

Bu postunuzdan anladığım gerçek rolexiniz yok aslında Rolex takacak kadar zengin de değilsiniz. Bunu bilenler sizin o kolunuzdakini görünce sahte olduğunu anlayacak zaten dikkatli bakmalarına gerek yok. Yani kolda Rolex altta mavi kot olmaz ya da kolda Rolex altta golf de olmaz. Zorlamayın bütçenize uygun gerçek güzel bi saat alın.

Mcfly + 1

Çakma saat, çanta vs hepsi inanılmaz ucuz duruyor ya; gerçek Rolex'in olmadığı da belli oluyor zaten çünkü orijinal Rolex çok rahat ulaşılabilir bir şey değil mağazaya gittiğinizde bile eğer referansınız ya da satın alma geçmişi yoksa elimizde yok mırın kırın ediyorlar kesinlikle herkese satmıyorlar. Ünlülerin bile çoğu çakma takıyor, replikaya verilen para gerçekten değmez bence orijinal ama bütçeye uygun herhangi bir saat çok daha iyi durur.

Bi adam vardi youtube'da baya gezip inceliyordu bu replika pazarini ve basarisiz oldugunu soyluyordu.

baktim orta halli bir submariner 250-260bin tl civari gibi.
yine orta halli bir golf 1.5milyon olmus.

golf'e binen, kot giyen neden rolex takamiyor anlamis degilim.
rolex giris seviyesi luks denebilecek bir saat, bu kadar abartmaya gerek yok.

Mevzu Nautilus falan olsa hadi neyse de..

5bin liralık çakma rolex anlaşılır. Sağda solda görüyorum, kolunda rolex var ama pilli (quartz). Saniye ibresi tak tak vuruyor. Casio tak çok çok daha iyi.

Cooperr,

Saat piyasasına hakim olmadığın o kadar bellli ki :) Sence bi saate 250k lira verecek insan golfe biner mi ? Ya da sence o saate 250k verecek insanın sence koleksiyonu sadece o saat midir ?

Golften inen bi insanın kolunda Rolex görsem çakma derim orijinal olsa da çakma derim.

Rolex'in parasından ziyade referans olmadan ya da satın alma geçmişi olmadan doğrudan kesinlikle satmıyorlar, para meselesi değil yani bu, öyle içeri girip mağazadan alayım derseniz gidin deneyin elimizde yok derler arkadaşımın başına geldi bu olay. Referans ile ilerliyor bu işler, 2.el piyasasının güvenilir olduğunu düşünmüyorum orijinal Rolex bulması paradan ziyade network meselesi.

Mesela fake birkin piyasası da çok hareketli böyle kaotik magazinel şeyleri takip etmeyi sevdiğim için biraz araştırmıştım asfdsa. Yerli yabancı inflular ünlüler filan full fake takıyor gerçeğine ulaşması inanılmaz maddi manevi uzun süreç. Gerçek koleksiyonerler de zaten ABD gayrimenkul zenginleri ve yatları jetleri olan tayfa. Yani sosyal statü olarak kıyaslanması için örnek olarak yazdım bunu. Para olarak ulaşılmaz değil ama satmıyorlar inanmayan gitsin denesin :D

ben cooper'a katiliyorum, rolex aman aman ulasilamaz bir marka degil. hatta luks klasmaninda neredeyse en ulasilabilir saat. insanlar asgari ucretle calisip maasinin 5-6 katini degeri her gun dusecek telefonlara oduyorlar.

soruya gelecek olursak cakmadan cakmaya fark var gormeden bir sey demek zor olur, ama universitede porsche binen arkadasimin t-shirt'unden ayakkabisina her sey cakmaydi kimsenin bir sey anladigi yoktu. yani zaten hali hazirda zengin imajiniz varsa sazanlara yedirirsiniz anlamazlar bir sey.

orijinal rolexi olup metrobuse binen arkadaşlarım var ama genel itibariyle bu kişi bunu alabilir havasu varsa rolex al yoksa rokex falan çakma olduğu anlaşılır.

bence de 5 bin tl'ye çakma saat yerine gerçek bir otomatik alınabilir

rolex fiyati sorup "kusura bakmayin referanssiz bilgi vermiyoruz" falan gibi bir tavirla hic karsilasmadim.

soyle bir dusundum de cevremde kolunda surekli rolex olan 3-5 kisi var.
bunlardan ikisinin arabasi yok, taksi/uber ile geziyorlar.
birinin volvosu var ama cok zengin falan diyemem, maasina kadar biliyorum adamin.
alayi orta direk niyazi.

rolex giris seviyesi ulasilabilir bir saat..
turkiye'de 1.5milyon bastirip golf alan birisi rahatlikla gidip bir submariner alir takar, abartmayiniz..

fiyat bilgisi sormaktan bahsetmedim ben "öyle içeri girip mağazadan alayım derseniz gidin deneyin elimizde yok derler" diyerek satın alma anından bahsediyorum. Tutup da alenen sizi tanımıyoruz diyecek halleri yok; arkadaşımın bizzat başına geldi bu olay söylenti şeklinde ifade etmiyorum ben. paranın ulaşılmaz olmadığını da söylemiyorum ya da pahalı da demedim, inanmayan direkt mağazaya gitsin ''almayı'' denesin çok ucuz ve ulaşılabilirse. Herkesin arkadaşının rolex saati var maşallah orijinal olduklarına da fatura görmeden inanmam şahsen çünkü %85'i sahtedir kesin öyle söyleyeyim.


en basit örneğinden sözlükteki başlığında bile yazıyor bakın:,
-----------spoiler--------------
üst edit: rhodıum zorlu center rolex mağazasını da aradım. tek bir tane bile stok yok! ayrıca bu mesele rolex meselesi değil. bugün konu bu olur, yarin dom perignon sampanya veya cartier ürünleri. bana gore piyasasi olan her sey yatirim aracıdır...

eksisozluk.com

ben bu yazılanlara katılmıyorum sadece stok yok kısmı efsane değil...



mesela başka entry:
eksisozluk.com

bu yazar 2 tane daha başka entrysinde butik(?) ten aldığını söylüyor ki butik kısmı muhtemelen 2.el satıcısı olabilir detaylı incelemedim, ama ilk entryde uzun uzun ne kadar zor ulaştığını anlatmış

butik kısmı hala bana şüpheli geliyor mağaza mı tam anlamadım

kısadan özet; ''orijinal rolex ulaşılması zor bir saattir takanların çoğu da bu yüzden sahte takıyordur zaten o yüzden çakma olduğu belli oluyor hiç kasmayın bence kötü durur'' anlamında ben bunları yazdım


@cooperr biraz daha rolex almanın kolay olduğunu iddia edersen senin de replika rolexin olduğuna inanmak zorunda kalacağım kusura bakma :D

mesela şu yazar sıra beklememiş çünkü öncesinde bir sürü saat almış (bunu konuy hakkındaki sohbete ithafen genel olarak eklemek istedim) :D:D

eksisozluk.com

-----spoiler-------------

sanıldığı kadar zor bir iş değildir. bilmeden sahtesini almak istemiyorsanız yetkili butikten almalısınız. bilerek sahtesini alıyorsanız, size verecek bir tavsiyem yok.

nasıl alınacağı konusunu rolex başlığına daha önce yazdım.

bakın, aşağıdaki mesajlar rolex butiklerimden biriyle aramda daha dün geçti:

birinci bölüm: burada satıcı daha önce ondan aldığım cartier ile ilgili bir sıkıntım olup olmadığını soruyor. ben de fırsattan istifade cartier sonrası bana sattığı siyah kadranlı beyaz altın dj 41 için teşekkür ediyorum. dahası, bundan bir de grand seiko almıştım. nefis bir parça. bir tane daha almak istediğimi yazdıktan sonra bir de gmt master ii almak istediğimi yazıyorum.

ikinci bölüm: burada satıcı direk hangi rengi tercih ettiğimi soruyor :) bakın, yıllarca bekleme muhabbeti filan yok. kırmızı mı istersin, siyah mı diyor. mavisi aynı zaten. bu arada, başka bir butikten daha gmt master ii bekliyorum. belki ikisinden de farklı renklerini alırım. bunları 1-2 ay içinde alabileceğimi düşünüyorum.

bu işler tam olarak böyle çalışıyor.bedavaya saat yok. biraz para harcamanız lazım. neyse ki benim butikler zaten çok sevdiğim grand seiko, cartier filan satıyorlar. özellikle grand seiko inanılmaz. günlük taktığım saat… çok ilgi çekiyor. ama bir yandan da rolex almama yardımcı oluyor.

@ titanic

Hocam senin arkadasini tanimiyoruz, bir kisi kapidan geri cevrildi diye bunu anayasaya mi yazdiralim? Benim tanidiklarin saatleri orjinal, adam sahteyse sahte der zaten, neden utansin? Hepsi senelerdir tanidigim adamlar, ikisi 50 yasina merdiven dayamis.

Bende ne sahte ne de gercek bir rolex var, 10 yasinda audi ile gezdigim icin vermediler, once git arabani yenile fakfakir halinle bu islere bulasma dediler yolladilar. :)

@cooper evet arkadaşım kısmı havada kalıyor çok haklısın o yüzden sözlükteki entryleri ekledim bak kaç senedir insanlar yazmış. Yani amacım diretmek ya da illa benim dediğim doğru demek değil ama gerçekten de bu işin piyasası bu :D

Bugün facebookta bi reklamda alanyada denize yakın bahsettiğiniz gibi evler aynı fiyattaydı orası mı acaba?

Ben şahsen şu dönemde parayı vadeli mevduata bağlarım, eğer ki paradan para kazanmak istiyorsam. Kiracı ile de uğraşmamış olurum ama bu kişinin risk algısı ile alakalı bir karar. Yatırımlık ev devri bir süre kapandı gibi, arsaya ise her zaman açığım.

ev alıp kiraya vermek değil airbnb yapmak mantıklı.
kiradan size o ev max 20k getirir.
Airbnb yaparsanız 20k yı 1 haftada bile çıkarabilirsiniz.

@dissendium kacirdigin kisim ev fiyatlari genelde artar. 1 milyon 650 bin ana para enflasyonla 10 seneye kus kadar kalabilir.

Eger krediyle alabiliyorsaniz cok mantikli, imkaniniz varsa 2 tane alin.

Pesin alacaksaniz kredi kadar olmasa da gene faizden cok daha mantikli. Faize yatirmak zaten her ay kafadan zarar etmek demek.

ev alip kiraya vermek mantikli degil, evi su anda piyasa fiyatinin altina alabiliyorsaniz mantikli. 1650 liralik bir evi 1200-1250 liraya kapatabiliyorsaniz iyi bir yatirim yapmis olursunuz. secim sonrasi izlenecek yol hala belli degil, biraz bekleyip ona gore aksiyon alinabilir. emlak piyasasi zaten durgun. elinizde nakitiniz varsa daha iyi firsat emlaklari kovalayabilirsiniz.

faiz opsiyon disi dediginiz icin hic o muhabbetlere girmeyecem ama faiz indirimleri eylul gibi baslasa bilesik olarak 400k gibi bir paradan vazgeciyorsunuz hatirlatayim dedim.

Faizler uçup düşebilir demişsin de 365 gün vadeli faize yatırırsan bir yıl sonra paran 2.575.000 oluyor hem de düşme ihtimali olmadan.

Daha fazla getirisi olan yatırım yöntemleri illaki vardır fakat garanticiyim dersen de faiz en mantıklısı. Ve hatta dolarda kalsın dersen de aktifbank %4 civarı dolara da faiz veriyor. Doların da bu saatten sonra yükseleceğini düşünürsen bu da mantıklı.

burada genel konusmak biraz zor, evin muhiti cok onemli. ileride degerlenecek prim yapacak bir konumdaysa bu aralar ev almak icin iyi bir donem. Ne zaman olur bilmem ama 2-3-5 sene sonra krediler acildiginda ev fiyatlari ziplayacaktir. Su anda krediler faizler yuksek, kredi mumkun oldugunca kullanmamak lazim. Faize yatirmak da kotu bir secenek degil ama uzun vadeli dusunuyorsaniz ev daha mantikli olur diyorlar genelde.

Mulk doviz olarak parasini 10 senede cikartiyorsa iyi bir mulktur.AMA bence Turkiye'de boyle bir mulk sayisi oldukca az. Cunku satis fiyatlari ucuk, kiralar yaninda fistirik kaliyor. Sikinti kiracilarin alim gucunun cok dusuk olmasi.

Bir de sunu hatirlatayim, ev sahibi olmak vicdanli adam isi degil, bela. Bunu goze alarak girmenizde fayda var.

Ev sahibine ulaşıp, emlakçıyı atlatma diye.

Veya lokasyon çok da iyi değil ama yüzyüze satışta kendine güveniyor

Temsili konum diye bir şey olmaz, evin konumu bellidir ya doğru verirsin ya yanlış. Satılan şeyin temsili bir fotoğrafı olabilir, atıyorum aynı apartmanda birbiriyle özdeş 4 daire satıyorsundur bir dairenin fotoğraflarını koymuşsundur temsilen. Ya da dairelerin birinde kiracı vardır, temsilen boş halinin fotoğrafını verip kiracı olduğunu belirtirsin. Bunlar anlaşılır, sonuçta fotoğraflar daireyi temsil ediyor. Evin yanlış konumu neyi temsil ediyormuş ki?

Uğraşmayın bence, böyle işlere girenlerden düzgün bir şey beklenmez. Akla mantığa ters.

Bunların çok boş vakti oluyor sürekli kazıklayacak adam arıyorlar.

Satışlarda emlakçının aldığı miktar çok yüksek. Kira gibi değil. Satış bedelinin %2 sini alacak adam bu parayı kaybetmek istemiyor ve muhtemelen ev sahibi ile eğer müşteriyi ev sahibi kendi bulursa emlakçı aradan çıkar şeklinde anlaşmıştır.
Google maps ile bir konumu dolaş belki evi bulursun. Tabi ilanda evin dış cepheden resmi varsa.

Ev sahibi anahtarı emlatçıya teslim edip 'sen sat' dememiştir. Evin camında veya internette sahibi de ilan vermiştir. Önden 'alırsam komisyon verecem' minvalinde imça attırıp sahibine ulaşecaktır. Amacı komisyonu garantiye almak

konum beylikdüzü mü? genelde emlakçılar esenyurttaki evleri beylikdüzü olarak gösteriyor.
emlakçıların çoğu bu şekilde size ayrıca kağıt imzalatacaklar daireyi gördüğünüze dair ki sonradan ev sahibini bulup emlakçıyı aradan çıkartmayın.
en az 100k alıyor bir satıştan bu yüzden o belgeyi imzalamadan göstermiyor

Yer gösterme belgesi diye bir evrak imzalatırlar. Yukarıda bazı arkadaşlar yakın şeyler yazmış ancak asıl sebebi bu. Önceden adresi söylerse sen gidip onu aradan çıkarabilirsin veya başka bir emlakçı olup diğer emlakçının portföyüne çökebilirsin.

Önce yüz yüze tanışıp, emlakçı olup olmadığını kontrol eder. Gerçek alıcıysan da, adrese gitmeden önce "abi prosedür var, şu yer görme belgesini bi imzalayıver" der, zorla imzalatır. Bu durumda evin tapusu sana geçerse her koşulda yasal komisyonu olan %2'yi senden tahsil edebilir.

evin yerini sana söylerse sen kendin gidersin oraya, zile basıp ev sahibi ile doğrudan görüşürsün. veya o mahalledeki bir esnaf veya komşu ile konusup ev sahibi ile doğrudan iletişime geçersin. bu durumda emlakçı komisyon alamaz. işte bu yüzden sana ev adresini vermiyor, ofisinde bulusup beraber gitmeyi öneriyor. ofiste bulusunca sana bir bir kağıt imzalatıp öyle gösterecek. eğer emlakçıyı aradan çıkarırsan tazminat ödemek zorunda kalacaksın.

Kesinlikle Bağdat Caddesi diye düşünürdüm. Kardeşim avukat olduğu için ona sordum, o da aynı yorumu yaptı. Sebepleri;

1. Pera ve civarı aşırı turistik ve aşırı trafik sorunu olan bir yer. Eski algısı kalmadı.
2. Akasya Kule "farklı ve prestijli" hissi verecek bir lokasyon değil.

Yerinizde olsam tercih yerlerim,

1. Fenerbahçe-Kalamış
2. Suadiye şeklinde olurdu...

Akasya kule.

Öncelikle sorunuzun cevabını yanlış yerde aradığınızı düşünüyorum. Kesinlikle Avrupa yakasında olmalı. Bağdat caddesi ve çevresi Anadolu yakasında yasayanlar için prestijli bir yer olarak görünse de Avrupa yakasından esamesi bile okunmuyor ayrıca yabancılar için bir cazibesi yok Avrupa yakası İstanbul'un dünyaya açılan kapısı. Grand Pera Güzel bir lokasyon ayrıca Nişantaşı, Maslak bölgesine bakın zorlu center olabilir. Yabancılarla iş yapan bütün şirketler, doktorlar, danışmanlar bu bölgelerde yabancıyı Avrupa'dan Asya'ya çekmek büyük mesele gelmiyorlar çoğunlukla.

valesi olan yer benim için daha prestijlidir, bağdat caddesine gitsem nereye park edeceğim diye tercih etmem mesela.

örnek vermek gerekirse, doktorumuz var annemi takip eden ünlülerinde doktoru, fulya terrace'da vale var otopark var girişler kimlik bırakılarak falan daha prestijli bence, tabi bir çok doktor muayenehanesi buralarda çok önemli bir etken.

eğer yabancı müvekkil çekmek istiyorsan (oturma izni-mülteci vs. işleri değil gerçek yabancı yatırımcı) kesinlikle avrupa yakası ve hatta Levent/maslak plazalardan biri veya Levent'teki villalardan biri. yabancı müvekkillerle çalışan bir avukat olarak söylüyorum.

Bağdat caddesi şu an Türkiye'nin en prestijli caddesi ve popülasyonun demografisi ile zenginlik algısını daha rahat sağlarsınız. İstiklal caddesi her ne kadar en eski caddelerden biri de olsa çok kalabalık olmasının yanında profili çok düşük insanlarla dolu.

@doharkoman'un yazdıklarına imzamı atarım.

Asya yakası ne yaaa?

anadolu yakası yabancıya istanbul gibi gelmiyor. istiklal'den de çok emin değilim ama anadoludan iyidir. bebek bence ideal, hem avrupa hem çehre güzel hem de boğaz.

levent önerisi de güzel.

Bu işleri daha iyi bilenlerin cevaplaması gerek ama saydıklarınızdan hiçbiri istediğiniz etkiyi verir gibi gelmedi.
Aradığınız lokasyon bence Zorlu Center.

Raffles oteli, Prada'sından Rolex'ine her türlü lüks mağazası, otoparkı, müthiş manzarası, metro bağlantısı vs. her şeyiyle ideal.
Müvekkilinize Zorlu PSM'den hoşuna gidecek bir bilet gönderme lüksünüz de olacak.

Sizin işiniz için ne kadar önemlidir bilmiyorum ama Çağlayan Adliyesi'ne hem araçla hem metrobüsle ulaşım da çoğu yere göre kolay.

Net Nişantaşı bölgesi.

Net olarak Avrupa yakası olmalı. Yabancı müşteriler çok küçük istisnalar hariç istanbul hava alanı kullanacak. Dolayısıyla karşıya geçmek ekstra bir işkence. Kaldı ki iş dünyası dediğin zaman Avrupa yakasıdır.

Avrupa yakası için öneriler verilmiş, ben de bir alternatif olarak Vadi İstanbul'da bir ofis diyeyim. Hava alanından gelmesi kolay, park sorunu yok, etrafta müşteriyi eyleyebileceğiniz pek çok mekan / restoran var.

İstiklal kesinlikle değil.
Bağdat bence

elbette ipad. hele telefon da iphone ise. düz ipad bile yeterli bu senaryoda ama bütçe varsa direkt pro alınır sırf ekranı için bile. M işlemciye gelmedik daha.

Bütçe varsa, -iphone sevmem ama- tablette kesinlikle ipad daha başarılı.

Çok bütçe ayırmak istenmiyorsa eşim 2 yıldır huawei matepad kullanıyor.

Ipad e vereceğimiz paranın daha azına klavyeli kılıf + kalem de kutudan çıkmış oluyor.

Sadece google servislerini kullanabilmek için biraz uğraşmak gerekiyor.

Biraz çözdükten sonra gayet youtube, gmail falan kullanılabiliyor. Ekranı falan da çok kaliteli bence.

Ben modlu/crackli uygulamaları da çok kullandığım için androidden şaşmıyorum.

Ama bütçe sorunu yoksa ipadden yürünebilir.

Huawei papermatte. Matepad başlığına da yazmıştım.

Dün bende kendi çapımda bir araştırma yapmıştım. Bir sitede 2024 yılının en iyi ipadleri listesi vardı birinci sırada ipad pro 12 inç modeli vardı ama fiyatı gerçekten yüksek. Bence ipad dışında diğer tabletlere bulaşmayın

kiraya vereceğin parayı evinin taksidini ödersin.
Faizler düşerse, gider bankaya kredi yapılandırması yaparsın.
Faizler artarsa zaten kardasın.
Oturacağın ev artık senin yuvandır. ev fiyatı mi arttı, Dolar mı arttı diye düşünmek zaten saçmalık.
Uzun vadede de her durumda kardasın.
Keşke geçen ay alsaydın.

İçine sinen bir ev bulursan hiç kaçırma.
Yalnız evden önce komşularına bak. Kötü komşu insanı hayattan soğutuyor.

Üstünü kredi ile tamamlayıp. Ama faizi yüzde kaçtan veriyorlar? Ve kaç senede ödeyeceksin? Bence ev için 3 yıl ödeme yapmak uygun. Seni üzmeyen maks ödeme mikatarı ile 3 yıl ödeme. 5 yıl yorar mesela. 2 yıl da kasar.

Bi de en iyi ev işine yakın evdir, yerim komşusunu.

Merhabalar, su an krediler pahali ve ulasmasi bi nebze zor. Ne zaman olur bilmem ama 2-3-5 sene sonra vs krediler acilmasi durumunda ev fiyatlari direk ziplayacaktir. Su an bence ev almak icin uygun bir donem ama kredi kullanimini minimumda tutmak lazim.

daha kötü günler yakında. bekleyin size de fırsat çıkar.

Gayrimenkul fiyatlarını USD'ye göre hesaplamak yanıltıcı olur dünyada USD'ye talep günden güne azalıyor bugün USD olarak yapılan bir çok hesaplamalar gerçek değeri yansıtmıyor. Şu an imkanınız varsa gayrimenkul alımı için fırsat zamanı imkanınız varsa beklemeyin alın derim. Kredi faizleri yüksek olmasına rağmen uzun vadede avantajlı çıkacaksınız.

Dünya'da Dolara talebin günden güne azaldığı şurada da açıklanıyor

twitter.com

Zincirin gerginliğini ayarlamak için arka teker aksının çatala bağlantı yerinde ayarı vardır, eğer bu ayar kısmı geriye dayanmış olmasına rağmen zincirde bolluk var ise zincirin değişim zamanı gelmiştir. Tabii ki motora otururken baktığınızı varsayıyorum,

daire satışı sonrasında avrupa ve iskandinav ülkelerine para gönderiminde 250-550€ aralığında bir kesinti oluyor. bu bilgi belki yardımcı olur.

şubeye gitmişken swift limitini artırıp evden online bankacılıktan gönder. Şubede yine sorarsın ama şubeden gönderince atıyorum 200 euro masraf çıkacaksa online bankacılıkta 50 euro çıkabilir.

www.vakifbank.com.tr
Şubeden %0,5 (Min. 40,00-USD - Max. 250,00-USD) + BSMV
İnternet / Mobil %0,5 (Min. 7,50-USD - Max. 50,00-USD) + BSMV

herkes aslan memlekette ya, 100 kez yasasam bu olayi 100'unde de sizin gibi yapardim.

Efendice halletmek dururken seviyeyi hayırdır birader seviyesine düşürmek yani
Arkadaşınız sorunlu biri bence.

Yav bu dediğin olay İstanbul gibi yerlerde o kadar yaygındır ki, herifler yılmıştır. Küçük yerde yaşıyorum ve bazen aynı şeyler oluyor, bana sonraki geldiğinizde verirsiniz diyen bile oluyor.

daha toyken böyle durumlarda ezilip büzülürdüm de 25 ten sonra böyle muameleye eyvallah edemem. tabii ki avm çalışanı çocukların insiyatif almak istemeyeceklerini de anlayabiliyorum.

Herhangi bi arkadasim o durumda oyle hayirdir mayirdir moduna girse uzun bi sure dalga gecerim. Ezilip buzulmeye de sacma sapan artistlige de gerek yok.

sizin gibi yapardım.

Doğrusunu yapmışsınız maalesef arkadaşınız gibi hem suçlu hem güçlü bir de utanmadan üste çıkmaya calisan pişkin tipler fazla olduğu için az bile yapmışlar isterse bir sakız olsun kimse kimseye güvenmek zorunda değil meseleye kendi acinizdan bakmayın bu durum gün içerisinde kim bilir kaç defa tekrarlaniyordur ayrıca o çalışan arkadaş bu toplumun ahlaki yapisinida iyi gözlemlenmiştir

youtu.be

O arkadaş semt abileri gibi fazla üstten konuşmuş 80 lira için kaçan giden borcu ödemeyen insan kaynıyor ortalıkta.
Garsonun yapacak başka bir şeyi yok ve kendince sorunun çözümü bu.
Ben normal karşılardım kimliği vb bir şey istemesini.
Kendisi hem çalışan, hem emanetçi birisi sonuçta.
Bir günde onlarca insan gelip gidiyor kim bilir daha nelerle karşılaşıyorlardır.
Gerçek hayattan her meseleyi metaverse içinde yaşıyormuşusuz gibi internete veya google bağlamamak lazım.

arkadasinin senden vermeni istedigi tepki sehirli olamamis kucuk burjuvazi tepkisi..
ben de senin gibi yapardim. ha orada isletmenin yapamsi gereken aslinda bir daha sefere verirsin diyip gecmek ama o isler artik eskide kaldi, eski esnaflik yok, zaten durumlar da rahat degil o yuzden adamlari ayiplayamiyorum.

Garson haklı. Senin bankamatikten para çekmeye gittiğinde geri gelmemen halinde şefinden o fırça yiyecek ve senin ödemediğin para onun maaşından kesilecek. Sana ödemezsin demiyorum ama kötü niyetli olup olmadığını bilemez. Garsonla kavga etmeyin. Üç kuruş maaşa sabahın köründen, akşamın bilmem kaçına kadar çalışıyor bu insanlar. Abuk sabuk insanlarla uğraşıyorlar. Normalde suratına tükürmeye tenezzül etmeyeceği insanlara güleryüz göstermek zorunda kalıyor. İşleri çok ağır, çok yoruluyorlar. Kasa, para işi yapıyorlar. En küçük bir açık halinde bir ton sıkıntıyla uğraşıyorlar. Yanında her ihtimale karşı para taşı. Kimse, kimsenin adını google a yazmakla uğraşamaz. Ben uğraşmazdım. Ne alaka yani? İşim yok Google a isim yazıp adres ve eşgal belirlemekle uğraşacağım. Onun yerine yanına 100 lira al, kimliğini al çık evden. Lütfen, rica ediyorum böyle meselelerle bu insanları uğraştırmayın, tartışma çıkarmayın. Paran yoksa da içme kahve. Ben daha henüz kahve içmediği için ölen birini görmedim.

Arkadssiniz haksiz. Parasini vermedigi urunu tuketiyor neyin artistligi? Niye guvensin ki garson ayrica??

Bir secenek olarak garsonun hesabina havale de yapabilirsiniz.

arkadaşın gibi yapardım. girerken sormuşsun mobil ödeme var mı diye. cebinde parasız gidip sonradan da "ya bankadan çekip geleyim" pişkinliği yapmamışsın ki.
garson niye haklı oluyo? mobil ödemenin çalışıp çalışmadığını bilmiyorsa bekleyecek paşa paşa. en kötü, abi ibandan yollar mısın der olur biterdi.

" hayırdır birader " çekmek kadar ilkel bi' hareket yapmadığınız için tebrik ediyorum, bunu tavsiye eden arkadaşım olsa samimiyetle söylüyorum ilişkimi gözden geçiririm.

nazik yazamayacağım arkadaşın tam bir denyo siz doğru yapmışsınız,
oradaki çocuğun yerine koyun kendinizi 80 se 80, 5 tl ise 5 tl ne fark eder para işin içine girince kimse kimseyi tanımaz
sen kimsin bir defa adın ali veli olsa ne, bana ne yani seni bulmaya mı uğraşacağım 80 tl için? bu mantık akla yatkın mı? Buna benzer numara için gelen çok kişi oluyordur onlarda yılmıştır kasada açık çıkınca o ödeyecek kahvenizi buna ne gerek var.
Rehin bırakma konusunda haklılar sende efendice halletmişsin doğrusu da bu.

'sen benim kim oldugumu biliyor musun' tavri cok midemi bulandiriyor. Kimse sizi tanimak ya da tanimadigi insana guvenmek zorunda degil. Kaldi ki bahsettiginiz insan asgari ucretle calisan biri, garson ya da kahve ictiginiz yer ne yapacak google'dan adresinizi bulup odeme emri gonderip, dava mi acacak 80tl icin kacarsaniz? Evinizi mi basacak? Ne alaka yani 'beni internetten bulabilirler' savunmasi?

Evden para almadan cikip, herhangi bir yerde QR kodu ile odemenin calismamasi riskini bence siz almis oluyorsunuz bu arada.

Insanlarin servis elemanlarina olan tavirlari da bence onlar hakkinda fazlasiyla fikir veriyor.
Dolayisiyla siz dogrusunu ve guzelini yapmissiniz bence, kendinizi oyle garip fikirlerle zehirlemeyin.

şimdi şöyle, kimliği alıkoymak zaten yasal bir durum değil. orada işletmenin hatası var. bende muhtemelen sizin teklif ettiğiniz yöntemi uygulardım veya iban isteyip atardım hesaplarına. haythuyta gerek yok.

diğer yandan 80 lira için kimlik istemek bana abuk geldi. muhtemelen çok karşılaştıkları bir durumdur, günün sonunda çalışanların hesabından kesiliyor olabilir. çalışanları da anlamak gerekiyor. bu ülkede herkes düzgün insan değil.

doğru olanı yapmışsın, eleman üstlerinden bizim böyle bir politikamız yok ayıp etmişsin falan diye azar işitmiş bile olabilir, daha ödeme alınmamış sipariş hazırlanmamış. garson size ayıp etmiş ama onun notu bir süre düşürülmüştür.

Sen doğru yapmışsın. Adam orada asgari ücretle çalışıyor. Milletin içip de parasını ödemeden kaçtığı içeceklerin hesabını kasada açık olunca kendi ödemek zorunda kalıyordur. Babamın oğlu mu parayı getireceğine emin olayım? Kaldı ki zincir işletmelerde öyle küçük esnaf mantığıyla, neyse sonraya kalsın, diyemezsiniz. O inisiyatifi mekan sahibi olmadığınız için siz veriyorsanız aklınızda 80 liranın da kendi cebinizden çıkması riskini tartmış olmalısınız.
Arkadaşın gencecik çocuklara atarlanma hayalleri kuracağına gidip bir kriz yönetimi dersleri falan alsın.
Herkes aslan şu ülkede dendiği gibi.

denemedim ama aşıdaki siteyi bu gibi durumlarda kullanmak için internet videolarında görüp kayıt etmiştim.
geçici mail gibi geçici tellefon numarası veriyor deniliyordu.

Türkiye’den biri hesabı açsın sonra giriş bilgilerini karşı tarafa iletin olmaz mı?

Babam şu anda lösemi hastası, kemoterapiyle verim alınmadığı için ilik nakli yapılacak. Çok çok şanslıyız ki halaminki %100 tutuyor. Birkaç hafta içinde işlem yapilacak.

İlik nakli, böbrek nakli gibi donöru doğrudan etkileyen bir nakil şekli değil tabii ama şu anda empati yapacak durumdayım diye düşünüyorum. en büyük korkularimizdan biri babamla kimsenin iliğinin uyusmamasi olmuştu. Dolayısıyla ben donor olsam annem, babam, kardeşim ve eşime hic düşünmeden veririm.

İlerde ihtiyacım olabilir ama kabul etmezsem kendimi sürekli suçlar, berbat hissederim. Bu stresle de başa çıkamayacağımı bildiğim için mecbur böbrek gider.

Benim teyzem karaciğer hastasıydı ve nakil olmasa kısa bir süre içinde ölevekti muhtemelen. Biz bütün aile hastaneye gidip donör başvurusu yapmıştık hepimize bissürü test yaptılar. En son oğlundan almaya karar verdiler. Ben şahsen donör başvurusu yaptığımda sadece şunu düşünmüştüm, bir insan var ve benim sayemde hayatta kalabilir, ben ona yardım etmezsem ölecek, ben öylece durup onu ölümünü izleyemem ne olacaksa olsun diye düşünüyordum. Eğer dr benden almaya karar verseydi kesinlikle hazırdım psikolojik olarak.

Karaciğer kendini tamamlayan bir organ olduğu için donörün karaciğeri sonradan tamamlanıyor, böbrekte böyle bir olay yok tabi, hayatın biraz zorlaşabilir ama nihayetinde 2 böbrekli olsan da sağlıklı beslenmeli, sigara alkol tüketmemelisin. Tabi ki çok ciddi ve önemli bir karar olduğu için bence vermek istemezsen de haklısın. Bu konuda bir insanı neden böbreğini vermedin diye yargılamak da doğru gelmiyor bana.

Anne, baba, kardeslerime veririm, bi sn dusunmem. Sevgilime iliskimin durumuna gore degisir. Hayat arkadasim olduguna inaniyorsam dusunmem, ona da veririm.

1. Derece akrabama (teyzelerimden sadece bir tanesine) veririm. Sevgilime tabi ki vermem (sevgililerden kazık yemişliğim var), eşime veririm. Çok sevdiğim bir yakınıma kardeşi böbreğini verdi. Ufak tefek birkaç şeye dikkat ederseniz sorun yaşamıyorsunuz diye biliyorum. Yakın arkadaş meselesi çetrefilli. İlişkinin geçmişi ve geleceği önemli. Kimi arkadaşlar vardır, kardeş gibidir; Kimisi vardır, sessiz sedasız kopar gider.

Kardeşlerime, yeğenlerime ve eşime veririm.

Tıp artık gelişti. Takılmam böyle şeylere.

1- veririm.
2- hem doğuştan tek böbrekli olan hem de sonradan geçirdiği kaza sonucu tek böbrekle yaşamak zorunda kalan tanıdıklarım var. ikisi de evlenip aile kurup çocuk sahibi oldular. hayatlarını etkileyecek seviyede olumsuz herhangi bir durum yaşadıklarını ne gördüm ne de duydum bu zamana kadar. zaten tek böbrekle sorunsuz yaşanabiliyor yani vücut için gereken görevi tek böbrek de yerine getirebiliyor. sorun hali kişinin böbrek dışındaki ek hastalıkları söz konusuysa oluşabiliyor bildiğim kadarıyla.

Bu mesele birini sevmek ve acı çektiğini görerek acı çekmek ile çok alakalı. Diğerkamlık dediğimiz tutum, dostluk dediğimiz erdem bireyciliğin, bencilliğin ve kendi-çıkarının ön planda olduğu kapitalist toplumda çok yaygın ve tüm toplumsal yaşam bu değerler etrafında düzenleniyor. Halbuki iyi ve yaşamaya değer bir hayat sadece kendi vücut bütünlüğünün tam olduğu bir yaşam değildir. Varsayalım ki böbrek paylaşımı kesin dezavantajlar barındırsın: birçok insan halen sevdikleriyle birlikte yaşayabilmek, iyi zaman geçirebilmek için yine de böbreğini verecektir. Çünkü yaşamaya değer bir hayat çoğumuz için halen sevdiklerimizin de bizimle birlikte mutlu olduğu hayattır. Bu tutuma ek olarak ahlakta iki tutumdan daha bahsedebilirim ki birincisi zaten kısaca değindiğim egoizmdi. Onlara göre bir eylem yalnızca senin faydana hizmet ediyorsa doğrudur. Haliyle bırak böbrek paylaşımını, kaz gelmeyecekse tavuk bile esirgerler çünkü temel motivasyonları her durumda kişisel çıkardır. Toplumsal yaşama ilişkin tek argümanları da herkesin kendi faydasını düşünmesinin en iyi toplumsal sonuca götüreceğidir. Ancak bir abeveyn kendi faydasına olmadığı durumda bile çocuğunun iyiliğini düşünür ki bu halen insan olan yanımızı dışavurur. Bir diğer görüş de utilitarianismdir. Onlar ise çoğunluğun faydasını düşünür. Böbreğini verdiğin durumda sen çok da zarar görmezsin ama bir insanın hayatı kurtulur. Bu insana yakın olman da gerekmez. Mesele, ahlaki topluluğun genel olarak toplam faydasının artışıdır. Yine de bu görüş bizden çok şey talep eder: hiç tanimadığımız insanlar için çok fazla şey yapmamızı ister ancak bu çok gercekçi değildir. Mesela tüm ormanlarımızı bağışlamak bizi öldürse de belki 10 kişinin hayatını kurtaracaktır ve bu yüzden doğru eylemdir.

Sonuç olarak burada kisaca 3 tutumdan bahsettim: erdem ya da bakım etiği, egoizm ve utilitarianism. Ben şahnsen erdem ahlakına değer veriyorum bu durum özelinde. Çünkü erdemli insan erdeme yaraşır ve erdemle mutlu olan insandır. İnsanlar çoğu zaman sevdikleri için hiç düşünmeden ölümü göze alır. Ama işte bunun için bu sevgi ilişkisinin gerçek olması önemlidir ve ilişkiye değer katar.

2.yi bilmiyorum ama deger verdigin kisinin kim oldugu onemli. Deger verdigim arkadaslarim var ama cok duygusuzca gelebilir kulaga ama vermem. Uyum testi falan yaptirmam bosuna yani. Insan ummadigindan ne kaziklar yiyor. Bu birine borc vermek, para hibe etmek gibi bir sey degil.
Bunu ama cekirdek aileden biri ise ki bu benim icin sadece annem ve babamdir. Hic dusunmem, insallah uyar da veririm derim. Ki anestezi fobim var onu dahi dusunmem veririm. Evliysen cocugun varsa bir de onlara verilir. Ha annen, babam, karin/kocan da sana kazik atabilir ama onu kabullenir insan. Olsun ben ustume duseni yaptim der.
Arkadasa, yakin akrabaya bi de su sebepten vermem; asil onemli olan kisilerimin de bir gun bu bobrege ihtiyaci olabilir.
Benim dusuncem bu sekilde.

Nakitle alışveriş mi yapılır ya enflasyon ortamında? Mesela aralık ayında vade farksız 9 taksitle spor ayakkabı aldım, hiç enflasyon olmasa bile ocakta ve temmuzda maaşıma iki kez zam geleceğini düşünürsek yine kârdayım. Ben yanımda 100 liradan fazla nakit taşımıyorum bile, herhangi bir alışverişimi maaş kartıyla yapalı da birkaç yıl olmuştur. Kârlı olmasını geçtim, sadece kolaylığı bile apayrı.

Ha hiç taksitle altın falan almadım. Alınır tabii de ben altını fiziksel olarak sevmiyorum, yapacaksam sizin gibi banka üzerinden alırım. Ama onun dışındaki her şey için kredi kartı. Faturalardan, market alışverişine, kılık kıyafetten, kişisel harcamalara her şeyi kredi kartıyla yapıyorum. Ödeyebilsem kiramı bile kredi kartıyla öderim dsjdsj

Kart ile yatırımın doğrudan bağlantısı yok fakat şu an olduğu gibi yüksek enflasyon dönemlerinde peşin fiyatına taksitle alışveriş yapmak finansal açıdan daha doğru. Örneğin 10 lirayı 5 taksitle ödemek varken neden peşinen veresiniz?

Altın konusu ayrı mesele, bireysel kartlara altında taksit yapılmaz, ticari kart olması lazım ama aldıktan sonra taksitlendirme seçeneği varsa onu bilemem. Taksit olsa bile peşin fiyatına yapmazlar, kredi kartıyla taksitsiz alımda bile fark koyar kuyumcular. Dolayısıyla ilk golü en başta yiyorsunuz, borç ödenene kadar altının değeri ödediğiniz toplam bedelin üstüne çıkıyorsa (enflasyonu da ekledikten sonra) kardasınız ama altının artacağının garantisini kimse veremeyeceği için o riski almış oluyorsunuz.

Kredi kartı kullanmamak ve avret yerini incir yaprağı ile örtmek hemen hemen aynı şeyler.

Bu biraz gelirle de alakalı. Kredi kartının 2 büyük faydası var:
1. peşin almaya paranız yetmeyen ürünleri taksitle aldırabilmesi.
2. internetten alış veriş. Bunun için sanal kart çıkartabilirsiniz.

Evet bir dönem Kredi kartı faizleri çok düşüktü ve güzel avantajları vardı ama şu an o kadar da yok. 3 taksitle altın alan arkadaşınız, %4-%8 komisyon ödüyor.

Eğer paranız yetiyorsa, hiç bulaşmayın kredi kartına.


.

benim şaşırdığım kısım hiç mi pahalı istediğiniz bişey olmadı, atıyorum bir beyaz eşyadır ne bileyim yemek yiyorsun dışarda en az 2000 tl, kim yanında 1000-2000 tl taşırda nakit verir belki dedem yapar bunu.

Ben de çok çok nadiren taksitli alışveriş yapıyorum genelde sadece bilgisayar, telefon gibi ürünler alırken taksit yapıyorum onlar da 3-6 taksit arası oluyor.

Ancak sakıza kadar tüm harcamalarımı sadece kredi kartından yapıyorum. Bunun bence faydası büyük.

Tüm harcamalarınızı görüp bütçenizi buna göre ayarlamak çok daha kolay. Nerelerde gereksiz harcama yapmışsınız, maaşınızın tam olarak ne kadarını harcamışsınız gibi istatistiki şeyleri rahatça görüp plan yapabiliyorsunuz. Ödeme günü geldiğinde de o aya ait tüm harcamalarınızı tek seferde ödediğiniz için harcama konusunda daha farklı bir bilinç gelişiyor. Tüm harcamalarınızı tek bir yerde görmek sandığınızdan daha ufuk açıcı bir durum.

2.si para taşımamak büyük rahatlık. Pandemi başından beri nadiren elime para değmiştir. Önceden sadece otobüs kartı yüklemesi için para kullanıyordum ancak artık o da uygulamadan yapılıyor. Nakit paraya uzun zamandır dokunmadım. Kredi kartımı unutsam bile telefondan karta ait tüm özellikleri kullanabiliyorum.

3.sü nakitle sadece yüz yüze alışveriş yapabilirsiniz ancak kredi kartları dijital ortamın tek ödeme yöntemi olmasa da en genel-geçer hali. Her türlü ürün satış sistemi başka diğer yöntemlerin yanında kredi kartlarına da tamamen entegre edilmiş halde olduğu için herhangi bir yöntem düşünmenize gerek kalmıyor.

kredi kartı matematiksel olarak çok mantıklı, enflasyon ortamında her türlü kara giriyorsun, taksit yapmasan şimdi alıp ay sonu ödeyince bile kara geçiyorsun artı bonuslar kampanyalar vs. tek kötü yanı psikolojik, cebinden para çıkıyor gibi olmadığından ayarsız harcayabiliyorsun.

Şu an çok farkında değilsiniz belki ama herkes kredi kartına fark koymaya başladı, ya da yakında koyacak. Peşine ne olur dediğiniz zaman daha düşük fiyat teklif edecekler.


.

mesela arkadaşlarınla bulustunuz yemek yediniz, kahve içtiniz, mağazada uzun zamandır ihtiyacınız olan bir eşya /giysi gördünüz ve indirimde almaya karar verdiniz. 10 bin lira harcadınız. bu kadar nakit mi taşıyorsunuz her defasında?

cep telefonu almaya karar verdiniz 40bin lira. bankadan 40bin lira çekip telefoncuya mı gidiyorsunuz?

hiç internetten alışveriş yapmadınız mı?

çamaşır makinesi, buzdolabı nasıl alıyorsunuz?

ve son soru aileniz memur mu?

hiç kredi kartı kullanmamış olmak için 18 yaşında olmak veya memur çocugu olmak lazım

kredi kartı kullanmak hem pratik hem de enflasyonist ortamda karlı.

insanlar kredi kartı ile geçtiğimiz sene motorsiklet falan alıyordu sırf yatırım olsun diye

-kredi kartı harcamaya çok seven, iç kontrol mekanizması zayıf kişiler için büyük tehlikelidir.
-Bilinçli olup, gerektiği kadar harcama ve yatırım yapan kişeler için ise türkiye gibi enflasyonist ülkelerde kullanılması avantajdır.

alışveriş yapacağınız yer nakite yeterli indirimi yapıyorsa k.kartı kullanılmayabilir. Çünkü bir çok işyeri k.kartı pos masraflarını ürün fiyatına yedirdikleri için nakitte özel bir indirim yoksa k.kartı kullanmak yerinde olur.

bu kadar enflasyonun oldugu bir ulkede KK kullanmamayi aklim almiyor ne yazik ki, benim 4 tane kartim var 3'unun hesap kesimleri 1-10-20 olacak sekilde her ay. kesileni kullaniyorum ki boylece her odemem min 30 max 40 gun vade ile odemis oluyorum. piyasada hicbir tuccar pesin parayla calismaz mumkun mertebe vadeli alir her seyi. sizi ticaret yapanlardan farkli kilan ne o zaman? pesin fiyatina taksit firsatlari da cabasi.

(bkz: kredi puanı)
sırf şunun için bile gerekirse az limitli bi kart alıp kullanmak lazım. İleride kredi alman gerekse bu yüzden alamayabilirsin.

www.hangikredi.com

Arkadaşlar banka kartım var tabii ki. Kredi kartım yok :)

Eğer banka kartı ile döndürebiliyorsan harika.
Sayısal olarak kredi kartı avantajlı gibi duruyor (taksitle geç ödeme enflasyonist ortamda daha ucuza ürün almak demek oluyor, bunun yanında ek bonuslar, ki bonuslar bence kara sokmuyor, daha çok harcamaya itiyor), ancak bence kredi kartı kesinlikle tüketimi körüklüyor.

Kredi kartı, eğer bugünkü tüketim alışkanlıklarını koruyacaksan senin için de faydalı olacaktır, ama ben alışkanlıkları değişmeyip, nakit olarak almayacağı şeyi kredi kartıyla da almayan kimse görmedim.

abi en iyisi mi bilmem de eylul ayinda samsunlu arkadasim goturdu beni de sahilde cafe home, fena degildi bence de. aklinda olsun.

o dediğiniz kahvaltıcı anadolu hisarında kale olabilir belki. bebekte böyle bir kahvaltıcı duymadım görmedim

Kuymak var midir hatirlamiyorum ama Divan Brasserie tarifinize uyuyor gibi. Rezervasyon ister bilginiz olsun.

www.divan.com.tr

bebek asiyan i gecince kucuk kucuk yerler basliyor oralar kismen daha iyi ama bebek te kahvalti cidden anlamsiz birsey ozellille menemen kuymak ariyorsaniz

Guzel bir yerde karninizi doyurun sonra kahve tatli ya gidin bebek'e guzel bir yuruyus falan yapin.

Banyo ya da mutfak gibi ıslak hacme bakan duvar rutubet almış.
Ev bodrum veya zeminde ise zeminden rutubet alıyordur ki evlerden ırak. Her geçen gün daha kötü olacaktır, çözümü yoktur ve yaşanmaz orada.

Ek: Fotoğrafa bir kez daha bakıp ıslak hacim şıkkını eledim.

rutubeti dışarıdan değil, içeriden almış gibi görünüyor. zeminden veya arkasından almış olabileceği gibi, duvarın içinden geçen bir borudan da sızıyor olabilir.

Böyle bir manzarayla karşılaştıysanız orada yaşarken bunun sebep olacağı problemler için daha fazla ödeyeceğinizi unutmayın yani bu bir fırsat değil. Fırsat olarak görmek istiyorsanız bunun bir erken uyarı sistemi olduğunu bilmelisiniz.

Su kaçağı kaynaklıysa binanın tesisatında problem vardır ve sık sık su kaçağı ile uğraşacaksınız ve aynı zamanda siz fark edene kadar alt daireye de zarar verecek. Sadece sizin dairenizde değil üst katınızda su kaçağı olsa yine sizi de etkileyecek. Uzak durmakta fayda var.

Yanlış hesaplamdiysam 400bin ile faiz yapsaniz 470-480 bin lira civarı olacak 5 ay sonunda.

Bu mantıkla 500 faizden daha iyi oluyor.

acil paraya ihtiyaç yoksa 5 ayda 500 bin mantıklı.
100 bin fark var, az para değil.

anapara her ay azalacak
ekonominin böyle sabit gideceğine güveniyorsanız 400 peşin

mart sonuna kadar çok keskin bir şey olmaz.

Marttan sonra olsa taksit düşünülebilirdi ancak şimdi peşin daha mantıklı gibi. Alacaklı içinde, para garanti ise, taksit mantıklı.

NOT : yatırım tavsiyesi değildir.

.

kamehame dalgası olacak. çizgi filmin adı: dragon ball

kan testi yaptırıp genel değerlerine baktır. bağışıklığın düşüktür belki. takviye kullanırsın vs ya da grip aşısı yaptırmayı düşünebilirsin.

Bu sene sonbahar ve kışın hiç hasta olmadım.

taktiğim şuydu

full içlik ve kalın çorap giydim + grip aşısı oldum
eksik vitaminlerimi aldım
hastaneye gidince genel kan testlerime baktırdım

tavsiye ederim

Bella Hadid serumu. Sarı serum diye de geçiyor, genellikle c vitamini filan var içinde. Özel hastanelerde dahiliye bölümünde doktorunuza anlatırsanız durumunuzu yapıyorlar. Ben tam hasta olurken yaptırıyorum, çok hızlı bir şekilde toparlıyor.

d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini d vitamini

vitamin kokteyli buyuk ihtimal.
kuzey amerika'da baya populer, birkac kere yaptirdim.
yaptirdiktan sonra kendini 1 hafta herkul gibi hissediyorsun, sonra etkisi geciyor.

bedava olsa bile kiracılı ev almam. en büyük yalanda yok kiracı çıkacak yok şu kadar sürelik kontratı kaldı falan.

Bedava ama almazdım.

bence bir avukat ile görüşmekte fayda var.
evi satın alan kişi kiracıya belli bir süre verip çıkarabiliyor olması gerek.
onu da mağdur etmeden.

bana sorsan alınır. ama kiracı seni sıkıntıya sokmasın işte.

2 sene kiracıyı çıkartamamayı göze alıyorsanız alın.

Adam kiracıyı çıkartamadığım için fiyat böyle yazmış resmen.

Parka +1

Fiyat çok iyiymiş. Kiracıyla gidip yüz yüze konuşmak lazım. Ev almayi düşünüyor olsam alırdım

Kiracı çıkmayacaksa alınmaz, ki onu da tecrübe etmeden bilemezsin. Aylık 2200 TL faizin çok çok altında bir getiri sağlar.

pil için--> 15 plus
www.youtube.com

en iyi pil için 15 pro max > 15 plus = 14 plus

iphone 11 pil değişimi de düşünebilirsin. deji marka tavsiye ederim. elin yatkınsa 1 saatte değiştirirsin videodan bakarak.

Şunu mu arıyorsun?

www.youtube.com

1800lere kadar dünyada akraba evliliği çok normal ve çok yüksekti. Anadoluda da halen bu devam ediyor. Annem babam kuzen hatta anneannem ve babaannem aynı yumurta ikizi. Abimde skolyoz ve kafa büyüklüğü vardı ve vefat etti, abim o zamanların şartlarındaki yetersizlikten vefat etti. Bende ve kardeşimde herhangi bir sıkıntı yok. Eşim ve benim ailemde genetik sadece alzhemır var. Yani okb nevrotik sonradan olabilen bir psikiyatrik sorun. Şizofreni tamamen genetik, otizm ortada ancak halen genetik olduğu net değil. Zeka geriliği ve otizm hamilelik sürecindeki komplikasyonla alakalı olabilir. Eşimin kardeşi otistik, abim problemliydi eşim hamileyken dra sorduk. Belli hastalıklara müdahale edilebilir ancak hamileyken bu durumda embriyoya müdahale olmaz dedi. Down sendrom testlerle belli oluyor ancak otizm ve düşük ıq belli olmuyor. Sonuç olarak benim düşüncem şu hastalıklar ne kadar genetik olsa da illa olucak diye bir durum yok. Bunu kadın doğumcular daha iyi bilir.

Annen ile babanın kuzen olması nedeniyle onlarda çekinik olan ve fenotipte görülmeyen bir hastalığın sende homozigot olup fenotipte görünmesi mümkün. Ama sende herhangi bir görünen sıkıntı yoksa problem yok, demek ki anne ve babadan birlikte hastalık genleri gelmemiş (ya hiç gelmemiş ya da sadece birinden gelmiş). Tabii, sen de kuzeninden çocuk yaparsan yeniden zar atmış olursun, çocuğunda bu çekinik genler bir araya görülebilir.

Bundan 5 sene önce akraba evliliği olan öğrencimi tanımamış olsaydım çok farklı şeyler yazabilirdim. Öğrencim hem dezavantajlı bir bölgeden geliyordu hem de kuzen çocuğuydu. Anne ev hanımı, baba kamyon şoförüydü. Fakat hem karakter hem zeka olarak dört dörtlüktü. Kendisine eğitim hayatı boyunca ne zaman isterse ücretsiz ders vereceğimin sözünü dahi verdim. Her girdiği yerden tam burs alan, derece alan bir çocuk.

O yüzden kendinizde bir kusur, eksiklik aramayın. İlla negatif bir yönünüz olmak zorunda değil. Evlenmeden önce de birtakım testler yapılıyor zaten. Bir de size ne kadar uzak bölgeden biri ile çocuk yaparsanız risk o kadar azalıyor mantıken.

sikinti sadece zeka ile alakali olmayabilir. surekli akraba evliligi yapilan ailelerde ciddi iskelet bozukluklari olabiliyor, bunu defalarca gordum.

sizler icin zaten olan olmus, ilerde birsey cikar mi bilemeyiz. ama kendi cocuklarini kurtarmak istiyorsan bence cross yapman lazim. yani ayni bolgeden birisiyle evlenme.

üst soya doğru hastalık var mı yok mu ararsan daha mantıklı olur
kuzen evliliği mesele değil, sorunlu genlerin evliliği problem

Abi senin bu hikaye eski sevgilimin hikayesine çok benziyor. Onların anne baba da akrabaydı. Kendi de zeki sayılır tıp bitirmişti. Görünürde tıbbi olarak sorunu olmasa da karakter ve ruhsal olarak acayip sıkıntılı bir tipti. Yani sorun her zaman görünür olmayabilir, yatak döşeklik bir sorun da olmayabilir.

ikisine de bakmam..

en son ohannes diyerek donup baktigim motor Ducati diavel-v4 cikmisti, 3-5 ay oluyor.

dönüp bakmam ama estetik açıdan ikisi arasında fat bob daha güzel duruyor. harley sevmiyorum, garajda eldeki parçaları birleştirerek yapmışlar, fazla kafa yormamışlar gibi görünüyor bana. zevk meselesi tabii.

2 daha havali gibi. 2 rakci serpil 1 daha modern spor

ilkinin kasasısı halen sürdürüyorlar ama bana çok 90 lar modeli gibi geliyor.

seksilik açısından 2. si daha çok hoşuma gitti

bence de 2.

Soruya cevap, ben ikisine de bakarım. Ben mobilete de dönüp bakarım, yeter ki motorlu ve iki tekerli olsun :)

hyundai i20 var bende yaklaşık o fiyatlarda. 2017 model style paket. yakıt olarak da memnunum sadece altı biraz alçak çok bozuk yollarda falan sürttü birkaç kez

fiyatlar biraz düşecek ve daha iyi kampanyalar başlayacak gibi görüyorum ama sen yine de bir araştır.

i20 üzmez

Clio 5

Bayon bakmıştım geçen hafta. Biraz daha üstüne eklenerek bakılabilir.

2018-2019 elentraları beğeniyorum ben hem dayanıklı hem oturaklı.

1 sene daha beklersen 900 bine yıkıkta alabilirsin. İ20 clio

kurtköy tarafı daha uygun gibi geldi. anladığım kadarıyla kiraya vereceksiniz. beyaz yaka/memur kiracı ile muhatap olmak daha iyi olabilir.

Kurtköy tabii ki. Ama kira nedeniyle İstanbul'dan gidiyorlar. Beklediğiniz gibi olmayabilir. Kanal projesi olmayacak.

buna senden başkası karar veremez bence. dolar şu anda tutuluyor, ama ne zaman bırakılacak onu biz bilemeyiz (en azından ben bilemem). bence bir miktar ocak gibi serbest bırakılacak, daha sonra ise seçimden sonra serbest bırakılacak. ama bu benim tahminim sonuçta, doğru olmak zorunda değil. bu noktada sen karar vermelisin.

Bu gidişat devam ederse önümüzdeki sene en çok getiriyi mevduat faizi ve borsa sağlayacak gibi görünüyor, karar senin.

öncelikle diğer arkadaşların dediği gibi elinizde çok güzel bir fırsat var oda nitelikli yatırımcı olmak.

Borsada koymayacaksanız bile mutlaka başvuru yapın, çünkü bu sınır muhtemelen yakın zamanda değiştirilecek.

Neden diye soracak olursanız, yarın bu parayı kullandığınızda istesenizde nitelikli yatırımcı olamayacaksınız.

Ninelikli yatırımcı olduktan sonra ,


Seçenek 1 : isterseniz paranızın bir kısmını yatırım fonlarda. değerlendirerek , bir kısmını altın, vb sepet yapabilirsiniz.
Altın hem onstan hemde dolardan dolayı bana göre ucuz kaldı.

Seçenek 2 : Güvendiğiniz biri varsa, fırsat arsa veya tarla kovalayabilirsiniz, özellikle fırsat diyorum, çünkü yarın ev alacağınızda sizinde elinizden hızlı çıkarabiliceğiniz bir fiyatta olması gerekiyor.

ben olsam dovizde dururum 5-6 ay, kipirdanmaya gerek yok.

yatırım fonlarına göz atmakta fayda var.

yabancı ağırlıklı değişken fonlar ve emtia fonları.

aynı zamanda ben dolar aldım arkadaş tl de tuttu miktarlar aynı 1 sene içinde dolar alsaydı 6bin tl daha fazla kazanacaktı vadeliden, ana para aklımda kalmamış malesef ki

Kısa vadede ihtiyacınız yoksa tahvil/bono/eurobond kazançlıdır

faize koyun diyenleri duydukça üstümü başımı yırtasım geliyor. bu enflasyon ortamında %30-40 la para kaybedersiniz.
şu an en ucuz şey dolardır. borsa zirvede riskli. tl den ise saniyeler içinde uzaklaşın.
illa borsaya girecekseniz abd borsası düşünün( uzun vadeli ihtiyaç olmayacak ise).

Oralarda "koçan" muhabbeti vardı yanlış hatırlamıyorsam, Türk koçanı Rum koçanı vs. iyice araştırmanız veya hukuki destek almanız gerekebilir.

Görülüyor tabii.

Evet.

Damga artık o kadar önemli değil, isterseniz vurdurmayabiliyorsunuz ancak sisteme muhakkak işliyorlar. E-devlette yurtiçi giriş-çıkış gibi bir bölüm var, orada kayıtları görebilirsiniz.

damganın pek bir önemi kalmadı. biyometrik geçişlerde damga yok ama e-devlet'te giriş tarihiniz çıkar. normal damga vurulan yerden geçince de görünür tabii.

damganın pek bir önemi kalmadı +1

İki seferdir İstanbul havalimanından E-Pasaport noktasından geçiyorum.

damganın önemi şöyle var şu anda, kimlikle girilen ülkelerde sorun olabiliyor. kimlikle girerken bir kağıda damga basıyorlar pasaport yerine. çıkarken onu ibraz etmeni istiyorlar.

ukrayna'da pasaport ile girmiştim, damga basmayı unutmuşlar. "sen kimlikle girdin, o kağıdı vereceksin" diye tutturmuşlardı mesela.

kapadokya için

harley çok başka bir kültür, gruplarından tut, giyim kuşamına kadar çok farklı, o yüzden ahkam kesmek istemem ama bildiklerimi yazayım.

883 adı üstünde sportster amerikalılar için. motordan saymıyorlar, 48 en azından 1 litre üstünde. egsoz olarak zaten her biri farklı karakteristikte ama ikisinde de o meşhur düzensiz çat pata çat pata, çat çat çat pata notalarını alırsın. beygir olayı yok adamlarda zaten, veri vermiyorlar bile, tork hissiyatı olarak 48 gülümsetir, 883 üzer. cb250r'dan sonra yine büyük hacimli motor efekti alınır ama çok çabuk alışılıp yine yetersiz gelir.

görüntü olaraksa 883'e arkadan baktığım an gözlerim kanıyor resmen, çok orantısız, hilkat garibesi bişey yaa, lanet olsun ne biçim. 48 ise hiçbir custom'a girmeden fabrika çıkışı ben buradayım diyor.

yan yana duruyorlar mesela, seç birini dediler, dedin ki ikisi de harley noolcak, az yaksın diye 883 alayım. üstüne bindiğin an ilk hayal kırıklığı ayaklarını ileri uzatamaman olacak, harley dediğin de yayılacaksın motora, 48'de en azından pegler ilerde. ha dünyanın en kalın katalog kitapçığına sahip adamlar, pegleri sonradan aparatlarla ileri uzatırsın bir şekilde ama dediğim gibi motor orantısız, sırıtır.

i.mansız'ın futbolculuk zamanında almasıyla magazin programlarında ilk gördüğümden beri içimde tarifi mümkün değil bir hd vrscx nightrod aşkı var. bu motorla evolution'dan revolution motora geçince harleycilerin fabrika basmasını, porsche ile olan ortak tasarım dili gibi detayları okuyup durdum aylarca, sonra cem yılmaz, sonra okan bayulgen hepsi tek tek aldı bu motoru.

ben bundan 2 yıl önce aldığım motor yerine 20 bin fazla verip, biraz eski biraz km'li demeden nightrod alsam şimdiki motora göre 200 bin tl fazla prim yapmıştı.

o açıdan elinde kalmaz, o kadar yüksek fiyat çekiliyor ki istediğin fiyata illa ki satarsın. dünyası böyle. gidonu değişip custom yaptım diyor adam, fiyatı da 400 bin fazla diyor. niye böyle diye sorarsan, benim yorumum bu şekilde diyor. sahibinden'de biraz gezersen çok benzer 2 motor arasında 1 milyona yakın farklar bile görebilirsin.

kısmet bakalım.

Hocam bu iş senin de yazdığın gibi sevda işi dolayısıyla mantık çok aramamak lazım, her kontağı çevirdiğinde seni en cok hangisi heyecanlandırıyorsa onu almalısın.

Mt09'cu biri olarak ikisi de değil. Niye? Çünkü bu sorunuz artık kültürünü de beraberinde getiriyor.

İkisini de kullananlar grubuna üye olup, bilgi alın bence.

Daha once yurtdisina gittiniz mi?

5-6 sene önce erasmusla polonya yaptım 1 sene. Çok ülke gezdim ama pasaportta sadece almanya Polonya ukrayna damgası var. Pasaport da yeşildi.

dosyaya dönüşünüzden sonra gireceğiniz bir kaç mahkeme emri fn varsa onu ekleyin, su tarihte döneceğim su duruşmalarım var dersiniz. otel giriş cikisi bookingden ücretsiz olandan yaparsınız zaten. güzel bir tatil planı yaparsanız, gayet alirsiniz bence.

Formda zaten gezdiginiz ulkeleri belirteceksiniz. (Edevletten giris cikislariniza bakabilirsiniz)

Gorusmede muhtemelen nerelere gittiniz diye sorar, o sirada pasaportlariniz da yaninizda olsun gosterirsiniz.

Suriye var yakında.

arapca ögrenme konusunda herhangi bir fikrim yok ama orta dogu'da bir ülkeye gidecek olsam lübnan'a giderdim herhalde.

ben arapca ogrenmek icin ulke sececek olsam misir'a giderdim sanirim.

Suriyeli bir arkadasim, Suriye'de yüksek Arapca konusuldugunu söylemisti. Suriye ve ardindan Lübnan'i önermisti Arapca icin.

Benim en cok sevdigim lehce irak lehcesi. ama hem guvenlik, hem de baska ulkelerden gelen insanlarla anlasma acisindan sorunlu.

levant arapcasi ve misir arapcasi en kabul gormus "ortak arapca". levant arapcasi da suriye, urdun, lubnan ve filistinde konusuluyor.

korfez ulkelerinde arapca ogrenmek yerlilerle iletisim olanaklari kisitli oldugu icin zordur diye dusunuyorum.

kuzey afrika arapca lehceleri zaten cok farkli

benim niyetim olsa kesinlikle lubnanda ogrenirdim.

mısırlı iki tane arkadaşım var biri İskenderiye biri Kahireli. İkisinin ortak fikri Kahire dışında mısırda konuşulan arapçanın kaba olduğu. Ve yine ikisinin ortak fikri Lübnan arapçasının kulağa çok kibar geldiği. Lübnan arapçasının kulağa hoş geldiğini de söylemişlerdi.

Bu işin piyasası Ürdün'dedir. Avrupalılar da çoğunlukla Ürdün'ü tercih eder. Yaşam şartları açısından da daha uygun olsa gerek.

egitim urdunde+1 ama ben cezayire gittim zaa

genelde ürdün'e gidiyorlar arapça için, kardeşim de orada almıştı arapça eğitimini.

Kız arkadaşım cezayirli. Tüm arapça lehçelerini anlayaniliyorum diyordu. Fransa ve ingilizce etkisi nedeniyle. Şu an üniversitelerinde 3 dille (arapça fransızca ingilizce) karma eğitim verdikleri için tam bir karma lehçeye dönüştüğünü söyledi.

Akademik ise bilemem ama eğer gündelik ve iş hayatında kullanılacaksa tüm arap coğrafyasıyla anlaşabilmek önemli aksan olarak. Ama cezayir gibi vize isteyen ülke yerine fas tercih edilebilir. Gerçi uzun dönem için yine eğitim vizesi falan isterler de…