Ekşi Duyuru

deprem sonrası mevcut binaların hepsine süpheli bakıldığından talep azaldı fiyatlar düştü. şimdi ise ayakta kalanlar deprem yönetmeliğine uygun yapıldı diye ben diyeyim 3 sen de 5 kat allah ne verdiyse fiyatlar uçar. hele ki yaş olarak yeni binaların fiyatları hepten arşa çıkar.

bence ekstra bir durum olmaz. aynen artmaya devam eder oldugu gibi. oyle bi etki hissedilmez.

ustteki arkadasin da belirttigi acidan bakarsak; deprem olsa, sonrasinda bir 100 yil falan herhalde deprem olmaz bir daha.
yani insanlar onemsemeyecek hepten. fiyatlar o yuzden dusmez ama ekstra artmaz da.

su an da zaten fiyatlar, aman deprem geliyor hayatta kalmak icin bunlar lazim diye yukselmiyor ki. coktu cokecek evine de 1 milyon isteyen var sonucta. alicisini da buluyor...

O donemler zaten ev fiyatlari boyle abuk subuk artmiyordu, piyasa daha kirilgandi.

Sahibinden.com yoktu insanlar ev fiyati takip edemiyordu, bizim ev sahibi istedigi fiyatin tam yarisina satabilmisti deprem oncesi.
Yani ev sahibi kendi evine fiyat bicemiyordu cunku gazete ilanlarindan yuruyordu piyasa.
Bu kadar cok emlakci da olmadigi icin normal seyrinde gidiyordu ev fiyatlari.
Su an euro'dan daha hizli artiyor.

Ikincisi ev icin banka kredisi yoktu, krediyle ev almak cok korkunc bir seydi. Esten dosttan dolar olarak borc alinirdi ev almak icin.
Esin dostun yoksa ev alamazdin.

3- ailede okumuslar disinda parasi olan yoktu.
Bagkur sgk bilmezlerdi sabit maasi olan(emekli vs...) kisi cok azdi.
Simdi insanlar silkelense milyon tl dokuluyor.


Su an deprem olsa %5 dusse cebinde milyon tl olan ve hazirda bekleyen yuzbinlerce insan var.

Haziranda kredi dustu diye 93lu arkadas tak diye istanbul'dan ev aldi. 7/24 param yetmiyor diye aglayan arkadas.

Karsi komsumuz ogretmen emeklisi 2 milyonlari hazirmis ama ev bulamiyorlarmis.
Cok fakir var ama bir yanda da cok zengin var.

deprem olunca çok binanın yıkıldığı sıkıntılı semtlerdeki eski binaların fiyatları dip yapar. 99 depreminde beylikdüzü'ndeki eski evimize 5-10 bin dolar teklif ediyorlarmış, etraftaki binalar yıkılmış bu bina zaten patates durumda, e normal. bunları da anca yatırım olarak alırsın. ben yine de divit'in dediği sebepten eskisi kadar dramatik bir düşüş olacağını sanmıyorum. güzel bir yerdeyse şu an gidip yıkılmış ev tapusu bile alırım özellikle istanbul sahil kesiminde, hiç sorun değil.

oturulacak sağlam ve yeni binaların fiyatları da katlanıyor olacak zira yıkılan binalardan ötürü arz düşmüş olacak.

Depremden hemen sonra başka bir deprem için hazırlıklar yapılmaya başlanmıştı o zaman... Birçok insan evlerinde deprem çantalarıyla yaşıyordu. Gelecekte beklenen bir depremin yarattığı psikolojiyle, hele ki o dönemde yeni alınacak evlerin "depreme ne kadar dayanıklı" olduğu konusu çok öne çıkmıştı.

Örneğin dediğinizin tam tersi olarak o dönemde depremde hiç zarar görmeyen başakşehir bölgesinde (o zaman ilçe değil siteydi) evler çoğunlukla inşaat halinde olmasına rağmen fiyatları artışa geçmişti deprem sonrasında.

Şimdi olacak bir depremde yeni konutlar depreme karşı dayanıklı inşa edildiğinden ve beklenen deprem sonrası kısa zamanda başka bir deprem en azından şimdilik dillendirilmediğinden aynı etki oluşmayabilir, hatta fiyatlar çok daha fazla artabilir.

bence hiç biri.

illa bunların arasından seçmek zorunda kalacaksam aşağıdakini seçerdim

www.saatvesaat.com.tr

seiko 5'in olduğu yerde de hiçbiri demezsin ya :D

S5-SRPD51K

Bunların hiçbiri bana göre de.
Seiko 5'lerde şunları seviyorum;
www.ioomobile.com

gerçekten bunların hiçbiri klas görünmüyor, akrep yelkovan çerçeve hepsi gereksiz süslü, sanki çocuk saati gibi.
eğer ille içlerinden birini seçmem gerekecekse @nahtoderfahrung'un dediği.
ama @logisticsmanager'ın linkini verdiği saat çok daha klas.

www.saatvesaat.com.tr

815-820 civarı diye düşünüyorum. İnternette yazana çok eklemiyorlar. Birkaç yerden fiyat alıp alınız.

Yapılıyor artık. Ablam oldu ikinci dozu.

Ben de oldum.

Olalım mı peki? Ne dersiniz?

Ben pozitif çıkmadım ama koku moku gitti 3-4 gün, haftaya 2. Dozu oluyorum. Sen de ol.

ferit şahenk

ferit şahenk denildiği gibi.

Ferit sahenk+1
bizim millet bu adami kendi halinde, isinde gucunde esnaf sanip nasil boyle organizayon kurdu diye yikama yaglama yapiyor Nusrete, adamin arkasinda koca ofis, sosyal medya ekibi var, organizasyon var, bu adam bardakta misir satacak olsa Harrods'da stand kiralar, Mbappe'yi getirirler acilisina

Yanlis biliyorsunuz.Ferit Sahenk olaya dahil oldugunda Nusret zaten olmustu.Benim bildigim neyi var neyi yok riske girip Guney Amerikaya gidiyor meslegi ogrenmek icin.Sonrasinda donup kendi dukkanini aciyor.Tabi zaten Turkiyede calisirken de Gunaydin gibi bir yerde calismasinin gelisimine katkisi cok buyuk

kimse. her seyi kendi basardi. ferit sahenk asil onun ununun kaymagini yiyen kisi. ferit sahenk olmasa nusret olmazdi gibi bir dusunce absurd otesi. nusret zaten populerdi ferit sahenk olaya el atmadan once.

cok az bilinir ama nusretin ilk ortagi mithat erdem dir. ferit sahenk sonradan ortak olmustur. ilk etilerdeki dukkani mithat erdem sayesinde acti. nusret gunaydin da calisirken gelen zengin musteriler hep beraber calisalim diyordu ama teklifler, ben mekani acarim sen de calisirsin isin basinda olursun yonundeydi. mithat erdem ise gel beraber ortak olalim sana mekan acalim teklifi ile gelince, nusret mithat erdem ile anlasti ve hala da ortaklar.

nusreti nusret yapan aslinda mithat erdemdir yani

İstanbul'u bilmiyor olsaydım buradan tek bir ev almak gibi bir akılsızlık yapmazdım. 2 milyonluk bir bütçe ile, ilk olarak 1 milyona Kadıköy'deki kıyı semtlerden güzel, deprem sonrası yapılmış bir daire satın alırdım. Geri kalan 1 milyonun yaklaşık 300 bini ile Beylikdüzü'ndeki ucuz ama yeni evlerden alırdım. Kalan 700 bini de bu 1 milyona alınan güzel semtteki inşaatlardan birinden ev satın alırdım. İnşaat halinde satın alınacağı için 700 bine alınabilir. Tüm parayı tek bir eve yatırmak asla mantıklı değil. Burası İstanbul, bina çürük derler şak diye yıkarlar evi, en az 5 yıl ne olacağı belli olmaz evin.

Duyurunuzdan İstanbul'u bilmediğiniz çok belli oluyor. Şuan İstanbul'da bu Suadiye, Bostancı,Kozyatağı, Erenköy tarafındaki 1 milyonluk evlerin kirası nerdeyse 7 binden başlıyor.

Akasya evleri, Akasya avm'nin ordaki evler galiba, oranın yolları çok kötü, sokakları pis. Yatırımlık ev değil onlar.

Merhaba, istanbul’da yaşıyorum. Akasya’dan kastım akasyanın kendi siteleri (göl ve koru etabı.) Hatta burada yaşıyorum, dediklerinizin farkında değilim.

Kıyı semtlerde 1 milyona nasıl ev bulacağız Allah aşkına? Bulursanız bana da haber verin.

beylikdüzünde nerede 300 bin tl lik ev varmış?

ben olsam (atıyorum) erenköy'den dubleks alacağıma fenerbahçe'de 2 milyona hangi evi alabiliyorum diye bir bakarım. muhtemelen 1+1 veya stüdyo tarzı bir daire bulacağım. içine yapacağım masraf sınırlı olur. kiramı alır keyfime bakarım.

kira*240=ev bedeli olmalı görüşü var tabi. ona göre karşılaştırırsınız.

Kağıthane civarından yeni yapılmış üç tane daire alırdım. Hepsini akasyada bir daireye bağlamak bence mantıksız.

1 milyona aldigin ev en az 7 bin lira getiriyorsa istanbul'da hic dusunme al zaten.

Özgür demirtaş bir evin gerçek değeri videosunu izleyin derim, eğer kira ise iş yeri daha mantıklı olur diye düşünüyorum
youtu.be

@GoodMorningTeacher erenköyde 1 milyona yeni daire yok. daha 2-3 hafta önce komşumuz 50 kusur yıllık apartmanın giriş katını 1 milyona sattı.

cevap veren arkadaşlar neye göre bu cevapları vermiş bilemedim ama dostum şu anda kadıköy merkeze yakın kıyı semtlerinde (fenerbahçe caddebostan için stüdyo / feneryolu suadiye ve erenköyün caddeye çok yakın daireleri için de 1+1 dairelerden bir tane alabilirsin sadece 2 milyona, o da ortalama katta ortalama bir daire olur onu da söyleyeyim. 1 milyona buralardan ev mi kaldı allasen?

eğer yeni olmasın dersen de eski binalardan 3+1 falan alabilirsin feneryolu göztepe erenköy suadiyenin kuzeyinde bir daireyi ancak bunların da kentsel dönüşüm/yıkılma riski var çok riskli.

Düzgün bir piyasada (şu anda kiralar uçmuş olsa da bu seni yanıltmasın.) 2 milyonluk evden gelecek kira sana aşağı yukarı aylık 6-9 bin lira bandındadır bu muhitlerde.

şu anki kadıköy-istanbul özelindeki kira yüksekliğinin 3 sebebi var:
1- konut kredisi faizleri çok yüksek

Bu durumda biraz parası olan adam istediği gibi bir kredi çekip istediği evi satın alamadığı için kiraya yöneliyor. e cebinde de parası olunca piyasayı çok da aşağı çekme gereği duymuyor, tutup geçiyor.

2- kentsel dönüşüm çok artmış durumda

bu durumda da gerek müteahhitlerin verdiği kira yardımı gerekse zaten halihazırda sosyoekonomik durumu iyi sayılabilecek ev sahibinin birikimi kentsel dönüşüm esnasında 7-8 aylık süreç için istediği eve çıkıyor. piyasa yine yükseliyor.

3.Okulların açılma ihtimali ve öğrencilerin ev talepleri

1. seçenek bir faiz kararına 2. seçenek de zamana 3. seçenek de bir bilim kurulu toplantısına bakar.

daha 3-5 ay öncesine kadar kadıköyde kiralar yüzde 40 daha düşüktü

alternatif bir bakış açısı getireyim sana.

9 yıl önce bodrumun hatrı sayılır bir beldesinden 0 olarak 150bin liraya alınan dairenin şu anki değeri 1.600.000 tl civarında. Aynı yıl suadiyeden 0 olarak 480bin liraya alınan 2+1 bir daire de şu anda 1,500,000 tl civarında.

İnsanlar tatil beldelerine yöneliyor artık. sezonluk yılın sadece 4 ayı için aşağı yukarı 30-35-35-30 gibi rakamlar konuşuluyor aylık 2 milyonluk evler için. aya vurduğunda ise 10 bin liranın üzerine rahat çıkıyor. kaldı ki evin yıpranma payı 3te bir oranında olmakla beraber kalan 7-8 ay dilersen sen kullanabiliyorsun.

not olarak ekleyeyim, iş yeri kirası evet size her zaman biraz daha fazla kira getirisi getirir ancak çok daha zahmetli bir kiralamadır eğer bir banka veya kurumsal şubeye kiralamadıysanız. Bunlarla uğraşacak gücünüz ve zamanınız varsa tabi ki tavsiye edilir. Nedenleri,

1-esnafla muhattap oluyorsun. en ufak bir krizde ödenememe riski var kiranın, ama ev orada oturanın en önemli varlığı, başını soktuğu yer.
2-en ufak bir sürtüşmede veya ödemeyi alma ısrarında iş tahliyeye giderken "ekmek paramla oynama" noktasına gelip işin çok çirkin noktalara gitme ihtimali var.
3-özellikle devir hakkı vermemek çok önemli, aksi halde gireni çıkanı kontrol edemezsiniz.
4-çok sağlam bir avukat ve sözleşmeye ihtiyacınız var. aksi halde senelerce adliyelerde sürünebilirsiniz.

Bursa inegoldeki evimi satiyorum. Tavsiye ederim. Ev sifir. 1 ay icinde mutahit teslim edecek evi. 8 bloklu bir sitede, 5 katli binanin 4.katinda.

Yeni yerlesim yeri. Eger satmak icin acele etmeyecekseniz (1-2 yil) yatirim icin bence ideal. Ilginizi cektiyse detaylar icin yesillendirebilirsiniz.

Ankaradan yeni bitmiş projeden al. Hem fiyatı iki yılda x2 olur hem de kiralar yüksek. Sıkı pazarlıkla müstakil villa alıp kurumsala kiraya da verirsin

Mersin güzeldir. Samsun sıkıntılı bir yer. Yobaz

ikisine de gitmedim ama mersin diyorum. gecen arkadasim marvel tree hotele gitmisti denizi cok tatli
akdeniz<3

samsun da dogasi guzel bir yer amaa karadeniz no way</3

Mersin'i seçerdim. Çünkü Mersin Samsun'a göre daha modern ve açıkgörüşlü insanların yaşadığı bir yer. Bir de Akdeniz insanının sıcakkanlılığı var. Samsun yobaz +1. Ankara'da yaşıyorum bu arada.

Askerliğimi Samsun'da yaptım. Çok sevdim. İzmit'te yaşıyorum. Samsun'u tercih ederim. Mersin'e gitmedim. Oralar bana çok ters kalıyor. Seçme nedenim yeşil olması. Deniz olması. Merkezinin güzel, modern olması.

samsun +1.
mersin'de değişik kültüre sahip çok insan var. ben uyum sağlayamazdım gibi.

Hocam ikiside üstü bıyık altı sakal tarzı bi seçenek olmuş,

Mersin çok kozmopolit bi şehir ama kekolarla muhattap olunmayacak bi semtinde yaşanacaksa Mersin kesinlikle, en azından coğrafyasından dolayı Mersin, karadenizde yaşamak istemem

Mersin'in kızları daha güzel. Kötü yanı cok karışık sehir. Bir de bütün iç Anadolu oraya geliyor deniz vs. yakın diye.

Ek olarak Mersin hayatında gördüğüm en nemli sıcak yer Adana ile beraber. Antalya falan hikaye.

samsun yobaz falan degil ya, merkezden bahsediyorum bu arada. gayet de guzel yer. ama cok sikintili tip var; insanin tabiri caizse biraz "rahatsiz". ama mersin kadar kozmopolit degil. bence burda en onemli etken iklim olurdu.

tabii ki samsun, samsun mersin'e 1000 basar.
anamurda yazlik var. mersin'i azcok biliyorum, samsun'da da calistim sayilir 2 sene boyunca gitgel yaptim mal almaya satmaya samsun turkiye'nin yasanacak 5 ilinden birisidir. samsun canakkale eskisehir buralar hic fena degil.

ikisinin de insanı birbirinden beter. iki uçlu değnek misali. naşka hiç mi seçenek yok.

not: çok mersinli tanıyan karadenizliyim

mersin. hemen yanında yıllardır yaşıyorum. akdeniz iklimi ve sıcak olması samsun'a kıyasla öne çıkarıyor. son zamanlarda fazla göç aldı ve şehrin demografisi bozuldu biraz ancak uygun semtlerde oturarak bu problem olmaktan çıkabilir.

mersin'in sol tarafında antalya, sağında adana var. bu bile başlı başına samsun'a kıyasla öne çıkarıyor. adana'nın hemen sağında ise antakya. antalya'nın solunda muğla. mükemmel bir coğrafya değil mi?

samsun, karadeniz'in en kalabalık ve kozmopolit şehri olmasında karşın yine de akdeniz'in o rahatlığını sağlayamayacak ve daha kapalı görüşe sahip insanlarla karşılacağım gibi hissettiriyor.

doğma büyüme istanbullu olduğum için mersin.

ikisine de gittim. hatta mersin'de askerlik yaptım. ikisi de bombok şehirler. insanları kötü. yine de kötünün iyisi olarak mersin'i seçerim. karadeniz yobazlığı bambaşka bir şey.

ps: istanbulluyum.

Samsun fena değildir. Büyük şehir. Deniz kenarı olması ona bi sahil kenti havası vermiyor. Kozmopolit değil. bazı uzak ilçeleri mafyatik özellikleriyle öne çıkıyor. Merkezde öyle bir durum yok. Şehrin batı tarafı sahil şeridi gibi, yaşaması rahat. İstabula ankaraya vs mersine göre daha yakın.

Karadenizde eğitime verilen önem, sosyokültürel yapı falan akdenize göre daha iyi. Benim tanıdığım mersinli insanlar cidden çok varoş.

Samsunda okudum liseyi, Samsunlu çok fazla tanıdığım var. Ama es kaza bi yerde mersinli birine denk gelirsem farkediyorum çok varoş ve görmemiş tipler. Tabi bu denk gelmiş olabilir. Ama bana şöyle hissettiriyor: Zamanında türkiyede çok yetişmeyen tropik meyvelerden parayı bulup, eskorta, ucuz zevklere harcayan bir grup çiftçi gibiler :D


Ben samsun derdim. Şuan istanbulda yaşıyorum. Öncesinde ankara, samsun ve sinopta yaşadım. Samsunda hayat rahatlıkla geçer.

mersine hiç gitmedim ama mersinli tanıdım. adana, hatay, antalya görmüş insanım. sıcaklık olarak yaşayamam. bi de o tarafın insanına daha önyargı var bende çok karışık bir bölge. samsunun ilkadım, atakum gibi kurtarılmış ilçelerinde yaşamayı tercih ederim. samsun'un kalbur üstü kesimi ile önceden muhatap olduğum için biliyorum. öyle bir çevrede yaşama imkanım olacak ise samsun derdim.

Iste erkek kadini tanimadan evleniyor. Bu kadinla ne kadar sure ciktilar ki? Nisanliyken bunlari neden konusmadilar? Kadin boyle, erkek de evlenerek bunu kabul etmis. Erkek kadinla zorla mi evlendirilmis? Bence hayir.

Ayrica evde ev islerini kadin yapiyorsa, belki kadin bunu yapmak zorunda degilim diye dusunuyordur. Modern dunya boyle, kadinin gorevi hem disarida calismak hem de ev isi yapmak zorundasin diyemezsin. Adam evde aksam yemek buluyorsa, giysileri temizse kadin kira vermek zorunda degildir, kadin iki iste calisiyor gibi oluyor bu durumda.

Adam Haklı

yukarıdaki yorumlara katılmakla birlikte, asıl sorun kadının ailesinden kopamamış olması.
fiilen evden ayrılmak ya da biriyle evlenmek, aileden ayrışmış olmak anlamına gelmiyor ne yazık ki.

onun ailesi ve önceliği evliliği.
hayati şeyler olmadıkça kardeşinden ve ailesinden o sorumlu değil.
kurduğu düzene onun ailesi de saygı göstermeli.

ama odaya kapanıp ağlamalardan falan maalesef kadının genç kız (ergen) bilincinde takılı kaldığı anlaşılıyor.
kadını tanımadan evlenmek, bunları konuşmamak büyük problem işte.
kaldı ki, bir insan kendini yemek yerken bile belli eder.
işaretleri görebilmek lazım.
yaşları genç veya deneyimsizlerdi herhalde.

şu durum için ortak bütçe planı yapılmalı ama kadın aileden kopmamasının normal olduğunu savunduğu sürece o iş zor.

ama genel fikrim, evlenirken kadının maaşını ya da gelirini ortak bütçeye dahil etmemek.
yani erkek evi her şeyiyle geçindiremeyecekse, o evlilik yapılmamalı.
eğer evlenmeyi çok isteyen bir çiftse de, bunlar evlenmeden önce kalem kalem hesaplanmalı, konuşulmalı ve anlaşılmalı.
bu sefer bu tip durumlar fazla kırılganlığa ve birbirinin parasına karışmaya neden oluyor.
her ekstra masraf ayrı bir kriz olabiliyor, bunlara gerek yok.

bence verilebilecek en güzel akil, bu devirde bütceleri komple ayirip ortak zorunlu harcamlara hesaplayip ikiye bölmek. aksi durumda bir taraf icin hep sikinti oluyor. mesela ev isleri de siraya konabilir. isteyen sirasi gelince kendi temizler. isteyen para ile baskasina temizletir.

Aynı durumu erkek yapsa kadının çirkef tarafını göstermesi pek de zor olmazdı. O yüzden sorun çok temel. Verebilecek akıl biraz havada kalacak ama bence kirayı ve masrafları kadın ödesin bi süre.

Kadının geliri sebebiyle evlenmişse arkadaşında hata var. Hanımı da evinden ayrı başka yerlere masraf yapmasıyla hatalı. İnsan önce evini düşünmeli. Her ne kadar hayat müşterek dense de kadının kazandığı kadınındır. Erkek karışamaz.

Böyle şeyler evlilikten önce konuşulmalı. Karısının çalışmasına muhtaç/bağımlı bir erkek olmamalı ki zaten kadının çalışma zorunluluğu yok. Ama erkeğin eline bakmasın kendi ayakları üzerinde dursun denildiğinde bu kez de işte evde buna benzer sorunlar baş gösteriyor.

kadının geliri için evlenme niyetinde olan da evlenmesin.

Öncelikle çok acil bir durum olmadıkça açlık sınırının altında yaşanmadıkça insanlar ailesine maddi yardımda bulunmak istiyorsa evlenmemeli. Eşinin kardeşi daha iyi telefon kullansın diye bir insan alabileceğinin bir tık altında telefon kullanmaz. Eşinin kardeşi arkadaşlarıyla kafede oturabilsin diye kahvesinden kesmez. Ailesinden kopamamış insanlarla evlenilmemeli. Malesef ki arkadaşınız haklı ama çözüm yok. Kafa yapısı kolay kolay değişmez eşinin.

adam haklı. kız kardeşine para vermesi mesele değil. eve para ayırmaması mesela. o zaman her şeyi alman usülü ödesinler. kadın tarafı da artan parasıyla napıyosa yapsın. diğer türlü adaletsiz oluyor.

bunun normali paranın ortak toplanıp öyle harcanmasıdır ama.

Bu arada, masrafları eşit paylaşsalardı, herkes herşeyi eşit karşılasaydı kızın kalan parasıyla ailesine yardım etmesi problem olmayabilirdi. Ama bu durumda zaten adaletsizlik var, insan belki eşi için buna katlanabilir daha iyi yaşasın diyebilir ama eşi onu değil de ailesini düşünürse malesef ki anlayış gösterilmez.

Bu arada çocuksuz bir evlilikte kadın erkeğin bir ayrımı olmaz. İkisi de çalışmalı ve eve para getirmelidir. Biri getirmiyorsa diğeri buna katlanmak zorunda da değildir, katkı yapmasını da isteyebilir.

Çocuk yapmadan Boşansınlar bu evlilikten bir yol olmaz. Ha kadın elini çabuk tutup en kısa zamanda kendini garantiye almak için hamile kalacak orası kesin. Kadın eşine karşı çok acımasız. Allah korusun böylelerinden. 36 yaşındayım, bu çocuk kardeşim olsaydı boşanması için elimden geleni yapardım.

Erkek haklı kadın haksız. Erkek karısına yetişmekle görevli karısının ailesine değil. Kadın ev ekonomisine kendine düşen katkıyı sağlasın ondan sonra ailesine para göndersin. Kız kardeşini de ona göre çağırmayı tartışsın. Erkeğe bu kadar yüklenilmez. Kadın geri adım atmazsa erkek boşansın.

adam hakli, mantikli olan da cocuk olmadan bosanmasi olurdu ama ben sizin yerinizde olsam bu konuya karismaz, olumlu veya olumsuz bir akil vermez ve yorum yapmazdim.

adam haklı, o kadınla hayat geçmez.

normalde calisan kadinin eve katkida bulunmasini sacma buluyorum. isterseniz geri kafali deyin. bana gore bir adam evlenmeye karar verdiyse o evi yardimsiz gecindirebilmeli. kadinin parasindan destek isteyen adamlar evlenmesin valla hic cekilmiyorlar.

ama 5-6 bin kazanan adamin da bunu yapamayacagi asikar. yani evlenirken kadin bunu farkinda olmaliydi. yani bu noktada bu adamla evlenen kadinin evine katkida bulunmasi sart.

ayrica bu kadin neden kit kanaat gecinmeye razi o da bi enteresan. ailesinden kopup parasinin bir kismini evine harcamali kendi de rahat eder.

kiz kardese gelince kadin harcamalara katki saglarsa herhalde arkadasin da ses cikarmaz kiza evde. ama o da bir sureligine olmali. yoksa evin cocugu gibi hos olmaz kiz.

Heh, tüm masrafları ikiye bölsünler, hatta ev işlerini de sırayla yapsınlar, tam ev arkadaşlığına dönsün olay. Böyle evlilik mi olur allah aşkına, saçma sapan? Evin toplam geliri çiftin hayat standartlarını karşılamaya yetmiyor ya da ucu ucuna yetiyor ise ortak bir bütçe yapılmalı. Evlilikte "senin maaşın, benim maaşım" olayı varsa zaten bunun gibi daha çok problem yaşanır. Bi de kira, fatura vs. her şeyi ikiye böleceklerse kağıt üzerinde bi evliktir artık o.

Bu arada adam haklı bence de. Kadın tabii ki ailesine yardım etmek isteyebilir ama "bu benim maaşım benim kararım, sanane" tavrıyla olmaz. Ortak bütçeden gerekli masraflar karşılandıktan sonra yine ortak bir kararla yatırım mı yapılacak, baldıza burs mu verilecek, yurt masrafı mı karşılanacak bu belirlenir.

gabe h coud +1

pratikten, günümüz gerçeklerinden bir haber he for she cilerin boş konuşmaması lazım. kadının kazandığı kadının olsun sonra idaresizlikten bir yere varamasınlar.

arkadaş eve 10-11 bin tl para giriyosa oturup konuşmak lazım. aylık masraflarımız, senelik tatil ihtiyaçlarımız, uzun vadede sahip olmak istediklerimiz, maddi manevi hedeflerimiz vs.

kadının kazandığını kadın ailesine yatırsın. damat da hollanda ineği gibi sağılsın. kadının kazandığı para alın teri de erkeğinki havadan mı yağıyor? vallahi siz uslanmazsınız:)

bu hikayede bütün masrafları üstlenen damat bey ev işi mi yapmayacak? adam büyük ihtimalle oldukça müşterek yaşıyor, elinden geleni yapıyordur bence anlattıklarına göre. kadının 15-16 yaşında takılı kalması büyük hata. odaya kapanıp ağlamak vs. muhakeme yeteneğinden yoksun olduğunu gösteriyor. evlenmek ayrı, yuva kurmak aile olmak çok ayrı. allah sabır versin damat beye. tez zamanda tek seferlik bir toplantı yapılmalı. ya büyüyüp gerçeklere uygun davranacaksın ya da yallah ananın evine diyeceksin. ah keşke 2 duble içeydik damatla:)

Iyi ki böyle bir esim ve ortaçagda kalmis arkadaslarim yok.

Gabe+1
Maaslar ortak, harcamalar yapıldiktan sonra belli paranin üstündeki harcamalar ortak kararlastirilarak yapilir. Bu sağlıklı bir aile yapisidir. Erkek herşeyi karsilar, kadin calismaz gibi yapilari ben 21. Yya gecerken biraktik saniyordum yanilmisim.
Bugün evde bir tek ben maaş getiriyorum ama normal dışı her harcamayi esime söylerim. O para getirmese bile.

Bu iliski böyle yurumez. Ya da adamin esinin ailesine para yollaması icin gece taksiye çıkması lazim baksanıza kadin calismamali.

Boyle kepazelik duymadim. Biriyle evlenirken karsi tarafin ailesine bakmak icin evlenmiyorsun. Herseyi elinden geldigince ortak karsilamalari lazim. Kiz kardes mevzusuna gelince, kimi dert etmez, gelsin yasasin der. Kimi de istemez. Ben kimseyi istemem mesela ne kendi kardesimi ne onun kardesini, ekonomik giderlerden bagimsiz olarak. Ortak alinmasi gereken bir karar bu.

ipler damadin elinden gitmis artik cok zor geri toplar.
Kadin muhtemelen cocuk yapip daha da zulmedecek.

Kavgayi yasamadan bir tane araba alip kadini da kredi borcuna soksaydi kadinin akli basina gelirdi.

Maaşların ayrı değerlendirilmesi çok saçma. Artık aile oldularsa zaten her şeyleri ailenin oluyor. Evleri, arabaları, kazandıkları, biriktirdikler paralar hep ortak. Erkeğin parasız kalması ve kızın kazandığı paraya ortak olamaması dünyanın en saçma şeyi.

Kızın ailesine para göndermesi, kardeşine harçlık göndermesi, kendine harcama yapması hatalı değil. Bunları ortak oluşturdukları bütçeden de yapabilirler. Ailesinin ihtiyacı varsa para gönderilir. Erkeğin ailesinin ihtiyacı varsa onlara da gönderilir.

Erkeğin maaşı eve gider kadının maaşı kendi harcamalarına gider mantığı, senin param benim param muhabbeti olmaz, olmamalı. İkisinin parası da aileye ait. İsterlerse ihtiyacı olan tarafın ailesine gider, ister kardeşe gider, ister zekat verir, ister ev masrafı olur. Hepsi ortak olmalı.

Gereğinden fazla hassas davranmaya gerek yok. Ama kardeş eve davet edilebilir alışana kadar kalması için, 1 dönem, 1 sene vs.
Ailenin 10k parası olsa 5k sı masrafa gitse geri kalan biriktirilse ya da harcansa problem olmayacak. Ama erkeğin 5k parası eve giderse, erkek eşinin parası bitmediği halde kendini parası bitmiş değerlendiriyorsa çok büyük dengesizlik var.

ya ailesini bu kadar düşünüyorsa gitsin onlarla yaşasın, hem eşi de ailesi değil mi ya o ne biçim iş? böyle bir kadınla/erkekle evlenilmesi hata, evli kalınması hata, boşanılmaması hata. komple hatadan oluşuyor arkadaşınızın o kadınla ilişkisi. az yesin de uşak tutsun. ne utanmaz insanlar var yav.

esas yorumum bu olmakla birlikte, burada genelde yanlı tablolar çiziliyor ilişki durumları aktarılırken. bir taraf muhtemelen olduğundan daha haklı, diğeri de müthiş falsolu aktarılıyor. iç dinamikleri, detayları vs bilemiyoruz. şu haliyle kadın şutlanmalı direkt. ama farklı yorumlanabilecek durumlar varsa bir de karşı tarafı dinlemek lazım.

“ben tabii ki aileme kardeşime para göndereceğim. Onlar benim için çok değerli, onları rahat ettirmek istiyorum."

kendi oturduğun evin kirasını, faturalarını öde ondan sonra yapabiliyorsan senin için çok değerli olan aileni rahat ettir deyip sepet havası çalınmalı. kirayı ben ödeyeceğim, yeme-içme bende olacak, faturaları ben ödeyeceğim, akşam iş çıkışı bir kahve içmek için 10 kere düşüneceğim, ay sonu elimde 100-200 lira para kalacak durumdan şikayet edince de benim paramla yaşayan insan ailem benim için çok önemli diye şekil yapacak. yok öyle dünya. kendi masrafını da kendin karşılarşın sonra çok değerli ailene yardım edersin.

kız kardeşim gelip kalması konusu bence çok abartılacak bir şey değil ama mevcut durum inanılmaz yorucu ve boğucu olduğu için kopma noktası olacak bir durum. kim olsa delirirdi, arkadaşınız haklı.

gabe +1

arkadasiniz durumu en basinda kabullenmekle en buyuk hatayi yapmis. esi su an disarda bir kahveyi rahatlikla icebiliyordur cunku muhtemelen ay sonunda parasi artiyordur. erkek taraf ise yetisemedigini cok onceden belirtmeli ve birlikte bir butce yapmalilardi.
su an kardes durumuyla birlikte icindekileri dokmesi kardesi fazlalik olarak gormekten baska bir sey olarak gorulmeyecek esi ve onun ailesi tarafindan.

ha hakli mi, tabi ki hakli, sonuna kadar hakli hem de.


ayrica logistic +1 allahtan ortacagdan kalma insanlar yok cevremde

Erkek haklı. Kirayı bir taraf ödüyorsa; faturaları, aidatı diğeri ödemeli, alışverişleri beraber yapmalılardı. Bir sen bir ben düzeni değil belki ama buna yakın olmalı. İki taraf da birbirine tamamen yüklenmiş gibi olmamalı ve sömürülmüş hissetmemeli. Eşitlik olmalı. Ev işi konusunda da fikrim hep budur. Bir sen bir ben düzenine yakın olmalı, kimse istismar edilmiş hissetmemeli. Erkeğin bu duruma izin vermesini anlıyorum, hayır diyememiştir, kırmak istememiştir bir yere kadar. Ama kadının yaptığı bayağı bir yüzsüzlük bence. Çok da ayıp. Artı olarak herkes ev bütçesine eşit katkıda bulunsa bile evde dört sene boyunca kardeşin yaşaması fikri yine de kabul edilebilir bir şey değil bence. Hepimiz devlet yurdunda sağda solda kaldık, kalınabiliyor. Aynı şehirde ablası varmış, ne güzel, arada orada kalır. Ama devamlı kalmayı teklif etmek biraz ayıp bence. Sonuç olarak adama değer verilmiyor bence bu evde. Belki o da ailesine destek olmayı arzu ediyordur ama yapamıyordur. Kendine yatırım yapmak istiyordur, hobi edinmek istiyordur vb. Böyle şey olmaz.

Ulan ne kocalar var. nişanlıma ben bunu hayatta yaptıramazdım anında boşardı. ya da ne kadınlar var mı demeliydim bilemedim.

adam sonuna kadar haklı. anca hatalı olduğu tek bir yer var: evlenmeden önce bunu konuşacaklardı, kadını anlayacaktı. kişiler aslında ipucu verirler. ailesine bağlılığından ekonomik sorunlardan vs anlamalıydı adam. aslında ailesine para yollayan koca hikayesine daha aşinayız ama kadınlar da var. sorun şu, artık yeni çekirdek bir aile var. eski ev geride kaldı. artık geçindirmekle yükümlü kendilerine ait yeni bir ev olduğunu kişiler kavramalı. yoksa sülük gibi yapışır diğer aile fertleri,istemekten gocunmazlar.

ne yapmalı? : aslında bana kalırsa sağlıklı bir ailede maaşlar birleştirilip aylık gıda, kira, faturalar ödenmeli. geriye kalan para ile bir kısmı birikime bir kısmı da yıllık tatil, büyük harcamalar (ps5, telefon, lükse kaçan ayakkabı çanta vs) ortak karar alınarak yapılmalı.

ama bu hikayemizde artık iş işten geçmiş bir taraf fütursuzca eziliyor. o zaman aylıkj tüm masraflar hesaplanır ve ikiye bölünür. herkes kendine kalanı harcar, isterse ailesine gönderir isterse iş insanı ali bey ile merit royalden online bahis oynar ister sirtaki yapar yola döker. arkadaşınız ezdirmesin kendini, teklifi yapsın yoksa çocuk olmadan boşansın yoksa eziyetler artacak. kolay kolay kimseye boşan demem ama burada modern kölelik var.

bir de baldızın eve gelme meselesi var. ne hikayeler görüyoruz. hele yeni bir aileye uzun süre kalmalı birinin gelmesi hem tehlikeli hem manasız. kızın ailesi de sorunlu yani normal bir aile kızını en fazla bir hafta vs geçici bir süre gönderir ya da göndermez. kadın için sadece işte koca var. yani şeklen var, içi yok ruhunu boşaltmış. abimiz yol versin bence.

normalde kolaya kaçmam ama boşanıp her ikisi de istediği hayatı yaşasınlar. kadın tarafı zaten sınırlarını çizemediği ailesinin yanına giderek onlara destek olmaya devam etsin. arkadaşınız kız kardeş mevzusuna yanlış girmiş bence. direkt masraf olarak konuşunca karşı taraf da savunmaya geçmiş. sonda söyledikleri üzerine bir iletişim kurmalıydı.

kolaya kaçmak istemiyorlarsa direkt aile danışmanına gitmeliler. ilişkinin içinde ciddi problemler var ve çözülmedikçe de derinleşecek. benim fikrim bu gibi durumlarda eşler toparlasa da ilk tartışmada bu eski mevzular tekrar gündeme gelecek ve her şey sıfırlanmış olacak. kendi aralarında oturup konuşmaları fayda etmeyecektir.

World birinci kesinlikle.hem ulusta mis gibi kampus. trt haber ve trt2 de iyidir ama muhabirlik, sunuculuk icin trt2 zayif kalir. Trt1 ise ankarada eger muhit onemliyse.

mülakat / alım matematiğini çok iyi yapsın o önemli. aşırı derecede kendini öne çıkaran vasıfları ve tecrübesi yoksa buna uysun. tamamen sallayarak tahmin ediyorum trt 1'e en çok başvuru olur. o da orayı seçerse şansı düşer. amacı "ben bi trt'ye atayım kendimi" ise dikkat etsin buna. en çok talep olabilecek yerden bi tık uzak durmayı deneyebilir. ha yok çok öne çıkan biriyse yardırsın en çok ilgisini çekene.

kanal seçimi sırasında ve sonrasında, youtube vs kanalla alakalı stüdyolarıyla alakalı kanalda çalışanlarla alakalı yazı video vs arayıp öğrensin her şeyi. kafasında netleşir

TRT haber de reji de olsa, saha elemani da olsa çılgınlar gibi calisir. Belgesel, 2, muzik, avaz, cocuk gibi tematik kanallarin fazla personele ihtiyacı yok. Ama programcılik yapicam diyorsa bunlar mantıklı.

Muhabir olmam istiyorsa yine de en iyisi world, icerde editörlük de yapabilir.

2 gömlek alınır o paraya.

çok pahalı değil gibi.

smart casual diye pinterestte aratır mısınız?

ben olsam hükümete güvenip kanal istanbul olacakmış gibi yatırım yapmazdım

imarını öğrenmeden hiçbir şey yapmayın.
ayrıca 800 TL bile çok
insanlar kendinden geçmiş durumda kanal güzergahında.
ben olsam yatırım yapmam bu paralar ama eğer illa alacağım derseniz de imar durumunu mutlaka sorun.
ben ilandaki ada/parsel bilgilerinden ulaşamadım.

bu kanal muhtemelen yapılmayacak. dağ başında arsası olan ne kadar köylü varsa arsasını kilitlemeye çalışıyor şu an. bulaşma derim.

kanalın yapılacağını farz edersek bile şu anda bu işten kar etmek için çok çok geç kalındı. daha kanal ismi duyurulmadan o civardaki arsalar parsellendi zaten. o yüzden kanal yapılsa bile bence şu anda çok geç artık.

Kanal yapılamayacak + 1

Kanal başlanır ama bitirilmez. Alacaksanız dahi akpnin gidiş sesleri kesinleşmeden biraz piyasası yükseldiğinde birine kakalamanız lazım.

Ayrıca imar durumunu kontrol edin. Çok ortaklı hisseli tapu ise yanaşmayın.

bu kanal yapılamayacak ve milletin elinde patlayacak arsalar.

Dergilik çok kötü bir uygulama.
REadly tavsiye ederim yerli dergiler de var.

Dergilik beleş. Takip ettiğim dergilerin hepsi var. Süper bence.

imovie tam o işler için.

mobildeysen vn işini görür.

istanbul 3+1 için eskiden 200-250 civarı ödüyordum, artık 350 civarı ödüyorum.
hatta 375'e kadar çıkabiliyor.

edit:
buzdolabım çok çeken modellerden.
elektrikli mutfak eşyası kullanımım her gün olmasa da, haftada 3-4 gün, bazen 5-6 gün oluyor.

çok fazla yahu. 3+1 evime 80-90 lira geliyor. ama eşyalar a++ falan. ve tüm ışıklar led. 8 watt üstünde yok. masaüstü güçlü pc falan varsa ve eski buzdolabı varsa onlar çekiyordur.

Bana da çok fazla geldi. 2+1 evde 80-90 civarı ödüyorum. Her gün bulaşık makinesi, haftada 2-3 çamaşır makinesi çalıştırıyorum. Tek yaşadığım için belki ışık, şarj konusu değişiklik gösteriyordur ancak yine de böyle abartı bir fark olmamalı. Ki benim buzdolabım da eski, güç tasarrufu zayıf.

İstanbul
2+1
Eşyaların alayı dandik , öyle a Plus z Plus değil.
2 kişi yaşanıyor
maks 90

200 civarı geliyor, evin büyüklüğüne göre değil de, kullanılan elektrikli aletlere göre değişiklik gösteriyor faturalar, geçen senelerde daha küçük bir evde yaşarken 300liraya yakın geliyordu fatura zamlar öncesi hem de.

Bizim yüksek faturaların sebebi günde 18-19 saat kullanılan masaüstü bilgisayar mesela, şimdi yaşadığımız daha büyük olan evde, bir dönem sadece dizüstü bilgisayarla idare etmek durumunda kalmıştık, 40-50 tl geliyordu fatura geçen yaz, bende şok etkisi yaratmıştı bu durum.

150 ödüyorum.

Fırın - ütü - kettle kullanımınız nasıl?

evdeki aletlerin güç değerlerine bak watt yazması lazım. buraya yaz.

bizim evde 3tv 6laptop tabletler espresso makineleri cart curt herşey var max 200 geliyor.

4+1 ev; haftaici genelde evde kimse olmuyor, haftada bir yardimci geliyor bolca utu kullaniliyor; onun disinda aksamlari ve haftasonu evde oluyoruz ama surekli degil o da; her sey a+ filan ve cogu led kullaniyoruz; 125-200 arasi geliyor genelde

Bize 100 lira geldi bikaç ay. Çok geldi dedik elektrikli çaycıyı kullanmaz olduk şuan 70 lira geliyor. İki kişi yaşıyoruz. Eski buzdolapları çok elektrik tüketiyor. Özellikle yaz aylarında izolasyonları çok iyi olmadığı için. Biraz dikkat ve bazı cihazları değişimi ile(ampuller vs) çok rahat düşürebilirsiniz faturanızı.

buzdolabının içinde belli parçalar buz kapladığı için soğutma işlevini düzgün yerine getiremeyebiliyormuş. Bu durumda çok çalışıyormuş. 24 saat kapatıp parçaları eritmek gerekiyormuş. Belki bu şekilde bir sorununuz vardır.

tarife bilgisi vermemişsiniz. öncelikle tarifenizi ve o tarifedeki saatlerdeki kullanım yoğunluğunuzu kontrol ediniz. tek zamanlıysa sabit bir ücret üzerinden saat farkı gözetmeksizin aynı rakam gelecektir.

ben üç zamanlı kullanıyorum. gündüz-puant-gece tarifesi var. genelde ağır elektrik işlerini gece tarifesinde hallediyorum. çamaşır-bulaşık-ütü-fırın vs.

140 tl

tek yaşıyorum; 79 tl. akşamları lamba yakmıyorum. dışarının ışığıyla loş bir şekilde kalıyorum odada... 50'tl sini buzdolabı harcıyor zaten.
/fırın kullanmam/ ütü ayda 2 kere falan toplasan 10 dk/ 2 meskenli bilmene bilmem ne idi yanlış bilmiyorsam

ev 1+1 doğru düzgün televizyon açmam, akşam giriyorum zaten. bulaşık çıkmaz ayda 1-2 çalışır bulaşık makinesi. çamaşır haftada 1-2 yaptığımda oluyor daha azı ya da 1 fazlası olduğu da oluyor. klimalar kışın ful çalışıyordu sadece. onun haricinde ışık vs 250-300 arası geliyor. home office olduğundan iş yeri aboneliği bundan dolayı 3-5 fazla geliyor. ütü var, kettle tost makinesi vs kullanmıyorum. belki 1 ya da 2 kere açmışım.

veri olsun diye yazdım ama anlatırken içim sıkıldı, üzüldüm.

istanbul 2+1 ve iki kişiyiz.

200 civarı geliyor.

termosifon (normalde kapalı kullanacağımız zaman açarız)
mutfakta genelde elektrikli tencere kullanıyoruz. gerisi standart ev eşyaları.

2+1 evime 200'den asagi gelmiyor. tv, cok nadir firin, arada da kettle calisiyor durum bu...

ryzen 7 4800h işlemcili olanında iGPU olarak AMD Radeon RX Vega 7 var diyor onun da benchmarkı bu sayfanın altlarında

www.notebookcheck.net

GTA 5 için 1366x768 çözünürlüğünde orta ayarlarda ortalama 77 fps diyor.

GTA 5 düşük ayar oynar ama o da 8 senelik oyun. Son 4-5 yılda çıkan oyunlardan pek bir şey oynamaz.

Eski COD'lardan oynayabilirsiniz. Ama Cold War falan çalışmaz.

suzionline geçen hafta kedi ile uçak yolculuğu hakkında bütün detayları deneyimleyerek paylaştı, profile sabitledi. oraya göz atabilirsiniz.

www.instagram.com

Çip taktırmak zorunlu değil uçak için, biz çip taktırmadan önce uçağa bindirmiştik.
Kuduz Aşısı şart, karne yanınızda olsun.
Uçak biletinizi alırken onun için de ücreti dahilinde bir rezervasyon yaptırmanız ve uçaktaki diğer evcil hayvan sayısına göre kabul görmeniz gerekiyor.


suzionline oldukça geniş kapsamlı anlatmıştı ben de özet geçeyim dedim.

www.pt.com.tr

üstteki cevap +1

burada soranlara genelde hep aynı öneriyi yapıyorum. bütçeni 11.500'e çekebiliyorsan 16GB versiyonu al.

daha ucuza çok daha iyi 4600h işlemcili matebook 14 dururken bu matebook 13'ü sakın almayın. ekran çerçeveleri küçük olduğundan taşıma sorun olmaz.

Bu saatten sonra İstanbul'da yatırımlık ev alınmaz bence.

yatırımlık nef'in aylık 650 tl ile olan bir kampanyası vardı. bittiğinde orası efsane bir yere dönüşecek. bak derim.

Nef'ten aylik 650 tl'ye hangi projeymis?

Ara odemesi 1milyon tl olmasin onun?

Kurtköy.ama 1+1 değil.en az 2+1 tercihen 3+1 olsun.suanda İstanbul'da kira çarpanı 250 iyi iken burada 220 civarı bulunuyor rahatlıkla.

Sancaktepe ve Çekmeköy e bakabilirsiniz, zemini daha sağlam, şehirleşme daha planlı ve malum partiden dolayı her yere ulaşımı var neredeyse, toplu taşımada sıkıntı olmuyor pek (Sancaktepe-Yenidoğan Mah. biraz problemli olabilir. Avrupa Yakasında da vardır elbette ama pek bilgim yok. İlçelerde yapılması beklenen projelere de bakmanızı tavsiye ederim (hastane, metro vs).

Ben bu saatten sonra apartman dairesinin ciddi prim yapacağına inanmıyorum ama son dönemde özellikle topraktan villa alanlar çok büyük kar etti diye görüyorum. 2 sene önce 450-500 bine villa alan adam bu sene 1 milyon civarına satıyor (bize sattı oradan biliyorum) Eğer imkanın varsa istanbulun karadeniz kıyısını (şile taraflarını mesela) dolaşıp yapılmakta olan villa sitelerine bak derim.

1- Artıyor. 1 Milyon sana bana büyük para.
2- Aynı mantıktayım ve yatırımlarımı dediğin kısımlara artı Trakya ya yaptım.

Not: Yaklaşık 10-15 yıldır patladı patlayacak diyorlar, bende 10-15 yıldır patlamayacak diyorum, buradan patlayacak diyen arkadaşlara hayatta başarılar diliyorum.

1) fiyatlar usd/eur bazinda artmiyor aslinda hatta dusuyor. 5 yil once 200.000$a satilan evler simdi 100bine anca alici bulur
2) herkes yatirim icin ev almiyor. cogu kisi kendisi icin ev aliyor. dolayisiyla da yasadigi yerden aliyor.

istanbulda insanlarin buyuk bir cogunlugu kirada yasiyor ve istanbul hala goc alan bir sehir. bu iki madde degismedigi surece yada ciddi bir ekonomik kriz gelmedigi surece balon patlamaz.

2- Ben İstanbulda çalışıyorum, 1 milyon liram veyahut ev alacak param olsa yatırımlık değil oturumluk ev alacağım İstanbuldan. Bina düzgün yapıldıysa depremde yıkılma riski de yok zaten.

Argümanların yanlış.

Balonun patlamasından kastın nedir 1,5 milyon TL'lik ev 500 bin'e mi düşecek? İstanbul Türkiye'de paranın merkezi, emlak fiyatları özellikle merkezi yerlerde neden düşsün ki. Hangi ülkede düşüyor?

www.thestar.com

Deprem riski İzmir, Elazığ, Ankara vb. her yerde var. Deprem değil çürük bina öldürür.
İnsanlar o parayı Kadıköy, Beşiktaş'ı geçiyorum Beylikdüzü, Çekmeköy gibi yerlerde veriyor.

Konut fiyatları artmıyor, TL yerlerde sürünüyor her sene düşüyor. Kredi dağıtımı artık para basma şeklinde. Paranın bu kadar bol dağıtıldığı yerde varlık fiyatlarının artmaması imkansız. TL'nin düşüşüne karşı talep gören ve nispeten sınırlı bir varlık gayrimenkul. En azından nominal olarak fiyat artışı normal.

Kadıköy ilçesi emlak endeksini sahibinden.com'dan kopyalıyorum. Yıllardır patlayan emlak balonu:

- Mart 2021 Ortalaması 13.636 TL
- 1 Yıllık Değişim: % 36.36

Patlamaz.

1. Biz fakiriz. Parası olan şimdi de buluyor ileride de bulacak. Berlin hatta daha çok Paris örnekleri düşünebilirsiniz ki buradaki gelir uçurumu çok daha yüksek. Nüfus ve istanbula talep de artıyor hem yurt içi hem yurt dışından. Evler az bile kalıyor.

2. Herkes Anadolulu değil. Sadece düz mantık istanbul nüfusunun ülkenin geri kalanına oranlamak bile fikir verebilir. Metropolde doğup büyümüş biri ha deyince Bilecik’e taşınayım orada hayat kurayım diyemiyor. Ayrıca hepsinden öte yine bu nüfus oranına bakmak bize başka bişey söylüyor, yatırım konusunda (iş, eğitim, sanayi, ulaşım, kültür vs) istanbula denk veya yakın başka şehirler üretemiyoruz.
Bu maddeyle ilgili düşünce yürütme biçiminiz ayrıca yanlış. Bir şekilde “para biriktirerek” ev alacak insan çalışandır, orta yaş ve orta geliri temsil ediyordur. İş odaklı düşünmesi gerekir, bunu önceliklendirir. Yok zaten parası bolsa 1 milyon onu etkilemez veya zaten anadolundan da (antalya, muğla, izmir, atıyorum artvin) alıyordur yazlık falan.

Deprem durumu etkileyecek ama istanbul yine en pahalı emlaka sahip şehir olacak. Evler azaldığı için veya korku olduğu için fiyatlar düşmez. Aksine dayanıklı evlere, güven veren inşaat firmalara daha çok para verecekler. Deprem büyük olursa bir göç yaşatabilir ama o da korkudan değil her şeyin; ekonomi, sanayi eğitim vs vs tamamen çökeceği için olur.

1- Emlak balonu yok, aksine fiyatlar şu anda çok çok iyi. Emlak arzı son 2-3 senede çok azaldı, yeni proje artık pek yapılmadığı gibi, sadece trden değil yurtdışından da çok talep var istanbulun güzel semtlerinde. anadolu yakası sahil hattındaki (sahile 15-20 dk mesafede olan) tüm sitelerde ciddi yabancı yoğunluğu var artık.
2- Anadolunun güzide şehrindeki kiracın da anadolunun güzide insanı olur. Adam neden anadoludaki parası olmayan ıvır zıvır kiracılarla uğraşsın. Burada bir tane güzel ev alır, içine de iyi para kazanan bir tane kiracı bulur, bi daha da uğraşmaz. benzer rakamlarda yatırım yapan biri olarak anadoludan bir şey almak aklımın ucundan dahi geçmedi. atıyorum niğdeden ev alıcam da elin niğdelisi kiracı olacak da bana para verecek de bi de ev değerlenecek. gider istanbulda merkezi ya da sahile yakın bi yerden klübe alırım, hiç bir şey yapmasan bile değer kazanır.
Ek 3: 1 milyon tl şu anda büyük bir para değil.
Ek 4: yeni evler için deprem riski çok düşük.

sırf bu balon patlamasın diye ülkenin bol keseden mülteci ve sığınmacı ile doldurulduğunu düşünüyorum.

valla kazanan kazanıyor arkadaşlar, insanlar bir şekilde alıyor bu evleri. rakamlar ortada. insanlar 300-350 ay geri dönüşü olmasına rağmen ev alıyorlarsa bir bildikleri var emin olabilirsiniz. ki 600 binlik evin kirasının 2 bin lira olduğu durumlarda genelde ev sıkıntılı oluyor, 600 bin tl yatıran adam da keriz değil. şanslı olan insanlar da 8 bin almıyor, 8 bin lira kurumsalda bazı işler için giriş maaşı olacak neredeyse.

buradaki en büyük olay şu, trde ev alan insanların çoğu ya altın bozuyor ya araba satıyor. ikisinin de değeri deli arttığı için ev fiyatlarına daha çok para ödeyebilir durumda insanlar. bundan ötürü satışlar artmaya devam ediyor yani. dediğim gibi özellikle istanbul çok geniş bir şehir, sırf tapu olsun diye ev alan hem yabancı hem yerli çok insan var. sadece kendi çevrenizden genellemeyin derim.

Ayrıyetten yatırım önerileri alabilirim. Mesela ev almak mantıklı mı? Kira geliri max 3-4 falan olur. Ayrıyetten kiracıyla uğraşmak evin değer kaybetmesi gibi durumlar var, bilemedim. 3-4 lira aylık gelir faiz yemenin yanında pek tercih edilesi değil gibi.

900 bini faize koy. 100 binle çeşitli coinler al. 1 günde bile 15 bin kazanabilirsin.

Enflasyon oranından faiz oranını çıkart, sonuç 0'dan büyükse bir yerde yetmeyecek demektir. Dolayısıyla ben doğrudan 1 milyon / 15 bin yapıp sonucu baz alırım. Sonuç olarak 5.5 bilemedin 6 sene sonra mirasyedi bitirdi olursun.

Faiz yiyerek hayatta kalamazsınız.
Çünkü faiz sadece değerini korur gibi tapacak paranızın (gerçek sınırın biraz altında olacak şekilde)
Harcayacağınız şeyler de zamlanacak kabaca öyle düşünün.

Bir milyonu ne kadar zamanda harcarsanız o kadar zamanda diyebiliriz genel olarak

Değerini korur da diyemeyiz bence. Şu anda 1m₺ = 123.250$

Yarın akşam bir gecede 50% devaluasyon olsa, ki Türkiye’de bunun olma ihtimali her gün var. 61.625$ paran kalır bir anda. Önceki nesillerimizin de hayatı böyle hikayelerle dolu zaten.

Birkaç sene sonra 1m₺ ile eskisi gibi bakkala girip sakız alma ihtimalimiz olmadığını kim söyleyebilir?

Türkiyede imkansız.
reel faizin ekside.
yani vergi düşüldükten sonra elinde kalan faiz oranı enflasyon oranının altında.
dolayısıyla her ay zarar ediyor olursun.
ne zamanki reel faizler artıya çıkar o zaman kar edersin. mevcut iktidar buna karşı.

Faiz yiyerek ölene kadar yaşarsın.

Aylık 15 bin tl bin tamamını yemek yerine bir kısmı ile iş/yatırım gibi şeyler yaparsan ölene kadar yaşarsın. Bu birazda yaşam standartı ile alakalı. Evin var ise daha bir rahat olur, yok ise de olur.

en iyi ihtimalle 4 yılda paran bugünün 500 bin lirası kadar olur.

1mio. 15 faiz verse ev alip o faizin 6-7bin tl sini kredi odesen hem ev almis oluraun hem faiz paranla yadamaya devam edersin.

Enflasyon artarsa faizler de artar kuru tutmak icin, dolayisiyla simdi 15 faiz aliyirsan ilerde 18bin alirsin.

faiz yiyerek ölene kadar yaşarsın diyen ekonominin e'sinden anlamıyordur. ha yaşarsın tabii en son senende faizinle 1 ayda 2 ekmek alana kadar
faiz paranın enflasyon karşısında değerini korumak için vardır, o da genel enflasyonla belirleniyor. enflasyon verisine ne kadar inandığını geçtim senin kendi enflasyonun daha önemli
örneğin konut enflasyonu. 1 milyon lirayı ev almak yerine 1 yıl önce faize koydun diyelim. 15bin liradan 180bin lira faiz getirdi. bırakalım yemeyi faizin 1 lirasına bile dokunmadın diyelim
geçen sene faize koymak yerine almak istediğin 1 milyon liralık ev şuan 1.6milyon lira oldu. geçmiş olsun 420bin lira zarardasın. geçen sene 1 milyona 3 tane bmw 3 serisi alırken bu sene 1,18 milyon liran var fakat 2 tane alabiliyorsun. faizini yersen 2 tane de alamazsın
her ay 15bin lira paranın üzerine koydun ama geçen sene aldıklarından daha azını alıyorsun. nasıl oldu bu?
bu 1 yıllık örneğiydi. bunu ömür boyuna yay. paranın nominal değerine fazla takılmayın. önemli olan alım gücüdür.

Okuduğunu idrak edemeyen, ilkokulda güzel yazı dersinden bile geçememiş insanların tavsiyelerine kulak asma. Eğer faizi akıllı yönetebiliyorsan ölene kadar yaşarsın. Bunlar özgür Demirtaş George Orwell tayfa :)

hazıra dağ dayanmaz
ayda ne kadar harcıyorsan o kadar ay sonra para biter

Çok şey derdim de parmaklarımı yormayayım şimdi. Umarım memleketteki avukatların hepsi böyle değildir. İyilerle karşılaştırmayı nasip etsin allah....

davayı kim açacak? küfür edilen mi? isim sahte. adamın gerçek adı ahmet, fake adı mehmet. müşteki diyecek ki ben mehmete sövdüm, sana noluyor.

Küfür edilen açacak. İsim sahte olmayacak. Kendi adıyla açtığı hesaptan işi yürütecek.

Arkadaşlar tepkinizi bana değil sisteme gösterin. Ben ekmeğimi böyle kazanmıyorum çok şükür. Sadece bu işin teorik olarak mümkün olduğunu ama pratikte nasıl olacağını öğrenmek istiyorum.

Ben bu işi paraya döken televizyonun ünlü simaları olduğunu biliyorum. Kendilerine gelen yüzlerce hakareti şikayet ediyorlar. Ve ciddi gelir kapısı yapmış durumdalar.

mahallenin camcısının, gençelere para verip camları kırdırmasına benziyor. etik kısmına girmiyorum onu sormamışsın zaten ama neden olmasın?

Etik olmasa da mümkün. Zaten bu veya buna benzer yöntemlerle iş yapan bir sürü avukat vardır.

erkan tan yapti bunu. yapiliyor yani. ama buyuk ahlaksizlik tabii o kismina girmiyorum. bu ulkede normal.

Yapılabilir. Ama dileğim böyle Adalet temelli düşünmeyerek kendi maddi hırsı adına bu işlere girişenin kısa zamanda o paralarla birlikte belasını bulmasıdır.
Hatta o paralarla yenilediği arabası takla atsa umrumda olmaz.

Mahkemedeki hakime savcının katibin haline acırım doğrusu böyle gereksiz kimselerin işleriyle uğraştıkları için. Harcanan zamana yazık.
Hatta bu konuda dava dosyası içindeki a4 kağıtlara acırım böyle art niyetli davalarda kullanıldıkları için .

Baz doktorlar da böyle nefslerine yenik düşmüşlerdir bazı ilaç şirketlerinin ellerinde .
Geçmişte çıkan haberlere bakın.

yapılabilir. bence de etik değil, insanları suça teşvik edip bundan para kazanmak söz konusu. ama şunu da göz önüne almakta fayda var, küfür eden adamın hiç mi suçu yok?

sosyal medyada umarsızca küfür eden, sayıp söven tayfadan rahatsız değil misiniz?

subay olarak göreve başlayan bir teğmen yüzbaşıyken kurmaylık sınavına girip kazanamazsa albay olarak emekli olur. kurmay olursa orgenerale kadar çıkabilir ama tuğgeneral olarak emekli de edilebilir. kurmaylık hakkı kimlere verilir bilmiyorum.

diğerlerini bilmiyorum herşey değişti.

ciddi bir sağlık sorununuz yoksa, askere gittiğinizde disiplin subayı asteğmen olarak görev yapacaksınız. bulunduğunuz yere göre değişmekle birlikte, genelde bir albayın yanında. vatani hizmetinizin son 40 günü iste, teğmen olursunuz. görev aldığınız 1 sene boyunca, örneğin "385. dönem asteğmenlerden muvazzaf subay temini" şeklinde bir emir yayımlanır. emir şartlarını yerine getiriyorsanız, başvurursunuz. istenen belgeleri hazırlar; yazılı sınava, spor sınavına, başarılı olursanız da mülakata çağrılırsınız. bunu da geçtikten sonra sağlık kurul raporu alırsınız. geçerseniz muvazzafsınız.
sanırım, corona tedbirleri sebebiyle terörle mücadele eğitimleri yedek subay ve yedek astsubaylar için aksadı. alırsanız, bu eğitim sizin teğmenliğe hak kazanırsanız eğitim sürenizden düşecek. 6 al ilave eğitim alırsınız.
akabinde doğu görevine atanırsınız. burada 3 yıl görev yaparsınız, 6 yıl üsteğmen olarak, 6 yıl da yüzbaşı olarak. bu süreleri lisans üstü eğitimle kısaltabilirsiniz. asteğmenlikten muvazzaf olduğunuz için, halihazırdaki uygulamada gelebileceğiniz en "üst mertebe albaylık değil, yüzbaşı olur." bu noktada yüzbaşı olarak kurmaylık sınavına girer ve başarılı olursanız sırasıyla binbaşı ve albay olursunuz. binbaşı olarak, en az 3 yıl yaparsanız, iyi bir lisans üstü eğitim+yabancı dil(ler) varsa yurtdışı temsilciliklerde görev yapabilirsiniz.
albaylıktan sonra yaş haddiniz de yoksa, yüksek askeri şura kararı ile üst rütbelere çıkma imkanı var.
sonuç olarak 2019 haziran'ında geçen yasa ile, gerekli donanımı olan herkesin tsk'ya girmesi ve yükselmesi kolaylaştı. teknik olarak herkes, general olabilir.
ek olarak, gönüllü olarak sınıra gidemezsiniz. bu tamamen kurayla belirlenir. ama işin doğrusu, bir yerlerde tanıdığı olan kuraya doğu'dan batı şeklinde müdahale ediyormuş. dedikodudur. ama hataydan ötesi sınırda, erat olsun, uzman olur, astsubay, subay olsun çeşitli derecelerde doğu tazminatı ve sınır tazminatı alır. şu an bir mardin'de bir asteğmen 8.5-9k alıyordur.
sınırötesi operasyonlarda görev yapmanız ise, seferberlik haricinde, idlib'deki şehitlerimizden sonra yasak.

bitcoin büyük yükselişler sonra %30'ar düzeltmeler (düşüşler) yapar. Grafikleri inceleyip geçmişini görebilirsiniz. Yine büyük ihtimalle böyle olacak. Fakat all time high'ı geçince de şimdiye kadar hiç orada kalmadı, 2017'de eskiden beri içeride olanlar korkup satarken ben aldım. Onlar 6000 dolarda çok iyi diyip sattılar 19bin küsur dolara gitti.

Ben bu sefer de 60 bin doları geçeceğini düşünüyorum ama uzun vadeli (2022 başı vs) tahminim bu. Arada düşer çıkar, ki geçen yıllarda 3500 dolarlara kadar düştü geri bu noktaya çıktı örneğin.

Fakat, bu genel bilgiler dışında al-satçı patlatmak üzerine kripto dünyası. Düşükten alıp tutsan daha iyi kar edebilirsin. Çünkü stop loss patlatmak için manipülasyon yapan da var (büyük hacimlilerde görece daha zor tabii). Genelde her tradercı 5-10 düzgün şey yapsa 1 kere terste kalınca ya kaybeder ya da çok büyük kar imkanını kaybeder (satıp dolarda beklersin sonra uçan şeyin arkasından bakarsın) Veya hep stoploss ile garantili gidiyorsundur, bir sefer loss patladıktan hemen sonra %30 artar, koymamaya başlarsın, bu sefer %40 içeri girersin vs.

patlarsan 2-3bin kaybedersin üzülme :)

arkadaşınız al-sat yapmasaydı bile yine aynı miktarları kazanırdı bence, belki daha fazlasını kazanırdı. benim kenara attığım, hiç dokunmadığım birikim yüzde 40 arttı mesela son on günde. bütün para birimlerinde bir yükseliş var. suların durulduğu zamanlarda al-sat işi kumar gibi geliyor bana.

bu arada uzun zamandır takip ediyorsanız şunu fark etmişsinizdir. işin uzmanı gibi görünen, "şurası direnç noktası, buradan düzeltme olacak, şuradan tekrar yükselecek" diye sayıklayanların bütün söyledikleri patladı, patlıyor. nadiren dedikleri çıktığında da ben demiştim havasına giriyorlar. kimsenin tavsiyesine kulak asmayın yani. kendi risk alabilme kapasitenizi ve kripto paraya olan inanç seviyenizi göz önünde bulundurun yalnızca.

arkadasınız siz kandırıyor büyük bir ihtimal. her zaman kar edemezsin. btc'den para sıfırlayan cok gördüm. arkadasın en fazla kardan zarar ediyordur onu da soylemiyordur.

hiç kimse zarar ettim, ediyorum demez. her zaman kazandığı miktarları söyler.

bitcoin alayım mı diye soranlara her zaman online casinoda rulet tavsiye ediyorum. zira bir farkları yok. kırmızı-siyah basarsın %50 şansın var (sıfırı saymazsak) gelirse kazanırsın. bitcoin, hiçbir sebebi, temeli, dayanağı olmadan yükselen/inen bir kumar sistemi.

bitcoinden şu kadar kazandım diyen kişi bunu sadece ve sadece şans eseri yaşamıştır. bu coinlerde öngörü, analiz vs. bir şey yok. şansını denemk isteyen dener. ya patlarsın ya çıkarsın. ben olsam rulet oynarım btc alacağıma.

analiz olmaması okey (çünkü halen küçük hacimli) fakas sadece şans da diyemeyiz. Bir şeyin miktarı sabitse (ve tutanlar yüzünden satış miktarı azalıyorsa) ona talep varsa (bu kısmı insan faktörü ama haklısın) fiyatı artar. Buradaki kumar insanların bunu isteyeceğini öngörmek. Buradaki analiz de şu olabilir, ABD para basıyor, bizim gibi fakir ülkeler zaten parasının değerini koruyamıyor, herkes parasının değerini korumak ve hatta üstüne kazanmak için yollar arıyor. Bu nedenle bu tür şeyler artabileceğini öngörebiliriz.

Al satçıların şans olduğunu ben de düşünüyorum ama komple öyle değil kesinlikle. Ben 2018'deki düşüşten beri 2020 sonrası artacak diyorum ve arttı. Önemli sebebi de yarılanma.

Ayrıca küçük yatırımcı kaybettim demez ama büyük yatırımcı arasında herkes kaybettiğini her zaman söyler bu dünyada. Çevremde var, sırf private key'ini bulamadığı için milyon doları kilitli kalan da var, stop loss koymadığı için inat edip %90 düşüp elinde patlayan da.(ben dahil:D)

Aradaki fark şu, kazananlar aslında bir şey söylemez. Onlar toplayabildiği kadar şey topladı düzgün bir kârla satmayı bekliyor. Onlar tek satışla deli paralar alırken al-satçılar ayda bilmemkaç bin -belki- kazanacak. Size bunu övenler de genelde size bir şey satmaya çalışıyordur. Ben babama-arkadaşlarıma gir diyemedim. Çünkü çok kazansam da bunun yeri geldiğinde çakılabilen bir şey olduğunu biliyorum.

Ilce sagliktan ariyorlar sizi, ilac veriyorlar bu kadar aslinda. Hayat eve sigar uygulamasini indirirseniz orada zaten karantina surenizi goreceksiniz. Pozitif ciktiginiz gunden itibaren 10 gun karantinada kalmaniz gerekiyor.

Bende hepten covid uzmanı oldum :)
Şehirdeki yoğunluktan dolayı değişkenlik göstermekle birlikte;

Pozitif çıktığın günden başlayarak 10 gün karantinadasın. 11. Gün bitmiş oluyor. Hes uygulamasından takip edebilirsin (güncelle mutlaka)

Rapor filan ihtiyacın varsa kayıtlı olduğun aile hekimini ara telefon üzerinden hallediyor herşeyi

Sana bi SMS gelecek smste bir kod filyasyon tayfanın asıl amacı o kod. Bende telefonla arayıp aldı kimine eve gidip alıyormuş.

İlk zaman bi telefon trafiği olacak, il sağlıktan birileri temaslılarını öğrenmek isteyecek bende çok olduğu için cep telefonuna liste şeklinde atmıştım tek tek söylemek zor oldu.

Son soruların ile ilgili sayın devletimiz der ki; “kişi eğer pozitif ise 10 gün evde kalır (test tarihinden itibaren) 11. Gün normal hayata döner işe başlar. Ben 2. Testi yapmam istiyorsa gitsin özelde yapsın.” yani senden kimse bişey almayacak artık. Ama filyasyon tayfa favi bilmem ne diye bi ilaç verecek.

Burası önemli rica ediyorum karşı çıkma çünkü o ilaç ilk gün sabah 8 tane akşam 8 tane alınıyor. Ama bunu duyan öyle şey mi olur intihar mı ediyoruz filan diyor nolur sen deme bunu çünkü şüphesiz ki doktorlar bizden daha iyi bilir :)

Bende olmadı ama 10 günlük karantina da polis bekçi arayıp gardaş evdesin dimi la diyebilir, bekçi “gardaş cama çık evde misin el salla göreyim diyebilir. Böyle dostluklar kurabilirsin emniyet güçleri ile.

Yine bana olmadı ama milletin muhtarı imamı azası filan arayıp bişeye ihtiyacın var mı diyormuş çok kıskandım.

Biz alışverişi Migros sanal market banabi gibi uygulamalarla yaptık

Ben 10 gün + 10 gün rapor aldım ondan sonra bağlantılarımı kullanarak devlet hastanesinde 2. Testi yaptırdım.

Ek sorun olursa sorabilirsin

"Senelerdir düşünürüm. Deprem anında metroda olsak ne olur?"

ez, gg. Temizinden ahirete havale.

Çok çok basit şekilde magnitude kaynaktan uzaklaştıkça zayıflıyor. Metro gibi kaynağa görece daha yakın yerlerde sıkıntı büyüyor.

daha da korkutayım mı?
marmaraydasın. üzerinde binlerce ton su var. o basınca vagon dayanır mı sence?

marmaray için deprem testleri yapılmıştı. herkes öyle diyor en azından. çökeceğini zannetmiyorlar.

İstanbul metroları 9 şiddetindeki depreme bile dayanıklı inşa edildi, deprem anında 30-40 yıllık bir binada olmaktansa metroda olmayı tercih ederim.

Ha o esnada elektrik filan kesilir de trenler durursa bir kargaşa olabilir, ama yapı yıkılmaz Allah'ın izniyle.

Metro, marmaray falan muhtemelen depremde en güvenilir yerler.
Yalnız bizimkiler inşaatı yapan japon firmalara seçimlere yetissin diye aşırı baskı yapmışlardı. İnşallah bizimkilere uymamamışlardır.

Metro depreme dayanıklı olsa ve hasar almasa bile çok büyük bir izdiham yaşanacaktır. Asansörler, merdivenler kesinlikle yeterli değil bu yüzden kargaşa sırasında ezilen insanlar olacaktır. Birde duvarlardaki, tavandaki kaplamalar düşebilir. Kadıköy metrosundaki duraklarda benim dikkatimi çeken çoğu zaman hep tavandan damlayan sular olmuştur. Umarım bir su basması gerçekleşmez.

marmaray şüpheli ama metrolar en güvenli yerler. sakın ola ki merdivenlere hücum edip izdihamdan öldürmeyin birbirinizi.

Olasi bir Istanbul depreminde insallah tum tanidiklarim metroda yakalanir.Ben Istanbuldaysam ben de metroda yakalanayim

ses güzel, kayıt güzel, diksiyon da öyle. ceyhun yılmaz formatı gibi bişi mi olacak acaba merakla bekliyoruz..

Okurken bi sen eksiktin diye geçti içimden ama gerçekten şaşırdım.

Benim ses hassasiyetim biraz yüksek.kendi sesime dayanamıyorum oyle soyleyeyim.açarken tereddütle açtım kaydını ama amatörlüğüne rağmen beni rahatsız etmedi.gayet güzel,ufak bir heyecan birazda vurgulama eksikliği var ama bu okumada beklenen bir şeydir.kayıda girmeden fazla tekrarla mümkün olduğunca ezberle oldukça güzelleşir.

Fon müziklerini sevmiyorum,yalın kayıt bence daha güzel.

Bence tamamdır.ilerleyen aşamalarda biraz eğitim desteğiyle harika olur.

Tebrikler,başarılar dilerim.

Güzel yorumlarınız için teşekkürler.

www.hepsiburada.com

Bunu kaçırma, fiyatı 3000 di düşmüş

Amoled ekran, 4 hoparlörü var ses kaliteleri tablet hatta çoğu bilgisayara göre çok iyi, snapdrgon 670 işlemci var

Çok hafif ve ince

Hatta klavye mouse takıp dex özelliğini kullanabilirsin, masaüstüne yakın bir deneyim

Youtube dan incelemelerine bak istersen samsung tab s5e dex diye aratıp

e-imza kullanamassın ama bence çok mantıklı eğer sörf ve sosyal medya için kullanılcaksa.hele kalem + klavye ile başka bir seviyeye geçiyor.

Sürekli kullanacaksan 64gb olanı al. 32gb olanı hemen doluyor. Bizim evde aktif kullanılıyoruz. Herkes ayrı bir uygulama için kullanıyor diyebilirim. Tamamen keyif amaçlı ama. İş konusunu bilemiyorum ama sıkıntı yaşatabilir sana.

Benzer İşler için 2017'de iPad pro aldım. Üç yıldır laptopun kapağını açtığım sayılıdır. Söyleyeceklerim bu kadar.

@bir fican kahve
Uyap kullanabiliyor musunuz? Flash bellek takılması mümkün mü ara kabloyla vs?

flaş bellek için şöyle bir şeye ihtiyacınız olacak. www.apple.com

@adwokat; uyap kullanmıyorum maalesef, o yüzden bilgim yok.
Flaş bellek içinse normal flash belleklere göre uçuk da olsa bazı markaların ürettiği bellekler var ipad için. Hepsiburada'dan bakabilirsiniz.
Örneğin: www.hepsiburada.com

Ben flash bellek ihtiyacı duymadım. Eski laptopumu ipad'a veri aktarmak için kullanıyorum çoğunlukla. O yüzden çok matah bir ihtiyaç olmadı benim için.

İlk ipad çıktığından beri laptopa el sürmedim,evde hala 2010 da aldığım laptop duruyor.uyap hakkında fikrim yok,bunun dışında bütün işimi gücümü bunun üzerinden görüyorum.flash bellek kullanmayalıda aşağı yukarı aynı süredir.hiç birisine ihtiyacım kalmadı.klavye bile çok lazım değil,

Ipad’den mobil imzayla UYAP’a girebilirsiniz. Mobil imzayla, e-imza ile yaptığım her işi yapabiliyorum bilgisayardan fakat mesele o değil. UYAP Editör’ü Ipad’de kullanamıyorsunuz. Adalet Bakanlığının bir UYAP Editör aplikasyonu var fakat yalnızca UDF görüntüleme için. Ki o işi bile düzgün yapamıyor. Yoksa onun dışında UYAP’a girme dahil her işinizi yaparsınız Ipad’le (Ben yapıyorum) ama belge yazıp gönderemiyorsunuz.

Flash bellek takmak vs istiyorsanız, daha rahat ve daha özgür kullanım sunan Android bir modele bakabilirsiniz.

IPad şartsa bişey diyemem.

Pandemide gider.temiz temiz 40k

1200 kelimeyi 15 liraya birçok yazı yazıp üstüne bir de paramı alamamışlığım var. paranızı alacaksanız yapın :)

+yani ortalama 2 sayfa 40 TL
2000 sayfa 40.000-TL
çok özel bir alan değilse yaz gitsin. özel alansa x2 yap

dakikada 60 kelime yazsanız sadece yazması 10-15 dk sürecek. metni başkasının hazırladığını düşünüyorum. 15 dk alalım. sadece yazması 250 saat. günde kesintisiz 8 saat yazabilseniz 31 günde yazabiliyorsunuz. tam 1 ay. tatilsiz.
araştırma için sanırım yazı başına en az 1 saat gider. 1 saat da fikirleri kağıda dökme kısmı gider. bunu da aynı şekilde zamana çevirelim. 2000 saat yani 250 gün 8 aydan 10 gün fazla.

yani 9 ay 10 günlük emeğe 40 bin tl fiyat biçilmiş.
40/9 yaklaşık aylığınız 4444 tl ye gelir. sigorta yok, agi yok.

hesabı modifiye edebilirsiniz.

piyasa ortalaması böyle ama bence 100 kelime 10 liradan anlaşmaya çalışın. ne kadar yazarsanız o kadar karşılığını almış olursunuz.

öldürdünüz freelance yazarlığı, mezarını kazsaydınız hiç olmazsa. 600 kelime, 40 lira nedir abi?

Bu iş bu kadwr ucuzlamamli. Bence az bir fiyattan bahsedilmis.

Çok iyi yemek yapıyorum zaten 20’li yaşlarımda aşçı olmak istiyordum. Olmadığıma üzülmüyorum ama.

Hukuk bilgim iyidir. Bazı kanunlara hakimiyetim işimden kaynaklı ama genel olarak ilgimi çeken bir alan olduğu için hukuk okumamış insanlardan daha hakim olduğumu düşünüyorum çoğu konuya. Mezun olduktan sonra hukuk okumadığıma pişman olduğum bir dönem oldu ama pandemi döneminde avukat arkadaşlarımın çalışamadığını görünce o konuda da bir arzum kalmadı :)

Tekrar 20’li yaşlara dönsem ne iş yaptığımdan bağımsız olarak beni yurtdışında yaşatabilecek bir iş sahibi olmak isterdim. Ama ilgi alanı olarak soruyorsan, şu ana kadar yaptığım her iki işimi de çok zevk alarak yaptım.

Felsefe ve sosyal bilimlerde tercümanlık, ya da sanatsal işler. Ama bu işler para kazanma aracı olarak yapılınca istediğim şeyleri yapıp tatmin olamazdim, yani farklı bir meslek secmezdim.

Mesela şöyle örnek vereyim, çeviri sadece; bir YouTube kanalim var orada ilgi duyduğum felsefeci, şair yazar sinemacı psikoloji teorisyeni kişilerin video ya da ses kaydına altyazı hazırlayarak yapiyorum. Ancak iş olsaydı istemediğim şeyleri de az ya da çok çevirmek zorunda kalacaktım ve çeviri işini o zaman sevmezdim.

Ya da kısa filmler çektiğim oluyor yine YouTube kanalına yüklüyorum, ama sinema işinde olsaydım çok şanslı değilsem en azından ömrümün bir aşamasında reklam filmi çekmek, bir TV kanalında kurgucu vs olmak vb. işlerle ugrasacaktim ve bunu istemezdim ancak mecburen yapardım.

Velhasilikelam insan sevdiği şeyleri iş olarak ve gecimini sağlama amaçlı para kazanmak için yapmamali, yaptığı şeyi mesleğini de aşırı sevmemeli diye düşünüyorum bu konuda.

prof. iş olarak, yönetmenlik, reklam alanlarında hala çalıştığıma ve kazandığıma göre iyiyim.
amatör olarak, her çeşit alkol yapımı, fermente, distilasyon, icki + yemek yapımı konusunda çok iyiyim. damak tadım da çok iyidir.
20’li yaşlara dönsem b.t yazılım + b.t. donanım konusuna yönelirdim. 1-2 dil daha öğrenmek isterdim.

1-kamyon vs ağır vasıta kullanmak.
2-tır şoförlüğü, özellikle uluslararası

1.

Müzik / Bateri

Zamanında sahne, konser vs gibi profesyonele dönük işler yapmışlığım var ve kendimi hiç bir zaman yeterli görmemiş olsam da grup arkadaşlarım ya da çevremdeki insanlar iyi olduğumu söylerler.

2.

El ustalığı gerektiren işlerle uğraşmış olmayı çok isterdim. Marangozluk ya da demir işleme işleri vs gibi.. Şimdi düşününce tarımla alakalı işler de olabilirdi sanki..

simdiki aklim olsa lise bile okumaz,direkt meslek falan ogrenirdim,kendi isimi kurmak mantikli olurdu

1- Bazı spor dallarında (futbol, yüzme, jimnastik).
2- Mesleğim dışında başka bir alana kanalize olmak istemezdim.

Meslek: Elektrik-elektronik mühendisliği.

Çok iyi masaj yaparım. Bel boyun sırt omuz kafa bacak, ayak hariç komple. Ama öyle amatörler gibi değil, önüme yatan kulak memesi kıvamına gelmeden kalkmaz. Kırk yılda bir görüştüğüm akrabalar arkadaşlar ortam müsaitse hadi bi masaj derler. Asker arkadaşımla konuşuyorduk, "olm senin yaptığın masaj hala aklıma ankara'ya biletini alıyım gel bana masaj yap" diyor. Mesleğimde bile bu kadar iddialı değilim bu arada, o derece.

Mesleğime de çok kanalize olarak başlamadım aslında, bişeylere kanalize olmayı çok sevmiyorum. Gezmeyi gezdirmeyi seviyorum, özel turist rehberi olmak güzel olurdu.

kesinlikle 2. büro.

cezada hukukunun uygulamasında öyle öğreneceğin çetrefilli şeyler yok. harç hurç gibi müvekkilin asıl sorduğu "avugat bey/hanım kaç para vercez" gibi mevzular dahi yok, yargılama bedava çünkü. hukuk alanında farklı alanlarda farklı davalar görmek daha iyi olacaktır.

Staj için butik bürolar her zaman daha öğreticidir 2. Büroda muhtemelen icra takip elamanı gibi çalışırsınız. Avukatlık stajında öncelikli amacınız hukuk öğrenmek olmasın avukatlık nasıl yapılır onu öğrenmek olsun. Nerede usta çırak ilişkisi tutturabileceğinize kanaat getiriyorsanız orayı seçin derim.

Teşekkürler arkadaşlar

takım elbise her zaman güzel bir ilk izlenim bırakır. casual giyindiklerini bildiğim şirketlere bile takımla görüşmeye giderim.

işe alındıktan sonra da şort terlik.

Ozdek +1,
Hava sıcaklığına bağlı.

Tabii ki ceketi de giymelisin. Yanında götür içeri girerken giyersin.

hangi sektörde çalıştığınıza bağlı. ben inşaat sektöründe olarak bir kere bile takım elbise ile gitmedim iş görüşmesine. ama tabiki doğru düzgün bir pantolon gömlek ile gittim genelde.

annemin anlattığı bir kıssadan hisseyi paylaşayım;
iş arayan bir adam iş görüşmesine gidecek, ancak durumları da kötü olduğundan karısı gömleğinin sadece ön yüzünü ütülüyor, kollar falan hak getire.. nasılsa ceket var diye düşünüyorlar tabi. neyse adam gidiyor görüşmeye hava da sıcak, başka adaylar da var tabi görüşmeye gelen. sıcaktan diğer adaylar ceketlerini çıkarıyorlar, ancak bizim adam ne kadar terlese de çıkaramıyor utancından. ama işi de böylelikle alıyor. işverenler sıcağa rağmen ceketini çıkarmayan adamımızın ne kadar saygılı ve işi isteyen birisi olduğunu düşünüyorlar.

ilk intiba önemlidir. diğer adayların önüne geçmenizi sağlayabilir. bu yüzden takım elbise +1

@improbable, durumlarının kötü olması ile sadece ön yüzünün utulenmesinin ne alakası var?

Yanında görür +1 görüşmede giyersin.

Bence kravatsız ceket, ceketsiz de kravat çok kötü duruyor.

kravat takıp, ceket giymeyen adama, pantolon gömlek gelmişten daha kötü bakarım.

İş görüşmesine gidecek olsa mutlaka takım ve kravat giyerdim.
Herkes rahat giyiniyorsa da onlar teklif ederler diye düşünüyorum, ceketinizi çıkartın isterseniz diye.

Pozisyon ve sektöre bağlı. Örneğin CNC operatörü olarak çalışacaksa kravat ve takıma gerek yok. Pozisyonu küçümsemiyorum, işin adabı böyle.

@elorelia hani elektrik faturası denilen bir olay var ya, o bakımdan. fazla elektrik yakmayalım diye. o derece kötü durumları yani, adam işsiz, paraları yok, zor geçiniyorlar hani.

Bir üslupsuzluk dönmüş ama gerisi flu. Alakasız bir ilana mı başvurdun, patavatsızlık mı yaptın, yazışmaları gazete dergi tasarımı gibi mizanpaj yapıp mı gönderdin çok belirsiz.

Senin mailini de alıntıla buraya? Muhtemelen yazım şeklinden hoşlanmamış

cv'de yazan şeyleri özetleyip ön yazı yazmışsın, ona laf sokmuş gibi geldi :D (hani iki tane aynı şeyi neden gönderdiniz demek istemiş gibi anladım ama böyle atarlı bir cevap da çok amatörce, o yüzden bilmiyorum)

mizanpaj ne alaka? Bir tasarım veya yazarlık işi mi? Değilse ve yanlış anlamda kullandıysa sen de ona bir cevap çak geç bence :) Ha çok tasarımlı bir CV attıysan ve o sektörde alışık değillerse o garip gelmiş de olabilir.

Ben de anlamadım çok mu gayriresmi bir mail yazınız? Atıyorum reklam metni yazarı arayan işyerlerine böyle yaratıcı,espirili falan cv ler yazılır öyle birşey mi yazdiniz? Adamlar üretim muduru arıyordur misal ama siz junior reklamcı aranıyor gibi bir dille yazmissinizdir da uygunsuz olmuştur vb.

Gayet resmi yazdım arkadaşlar. Üslupta hiç problem yok. Ama anlayamadım.

Dilblgisini mi katlettin hacı ne yaptın? Ya da çok mu alakasız bir font kullandin?

nhk ni youkosu+1
benim anladigim cv ile cover letter tarzi yazdiginiz yazi birebir ayni gibi olmus. Ona laf sokmus. Laf sokmaya tenezzul etmis o da bir seydir, 2sn'de siler gecerler normalde, maalesef isverenin g.t kalkikligi kimsede yok

başvurulan pozisyon ne?

Dilbilgisinde de sıkıntı yok kesinlikle. Yazdığım yazıda cv de olmayan bilgilerimden bahsettim. Hala anlayamadım. Yine anlamadığımı söylesem nasıl bi tepki verir acaba..

Adam cumle yapisini ozellikle vurgulamis belli ki orada hoslanmadigi bir durum var.

Bu is olmaz bu saatten sonra, ilave aciklama yapmami gerektirecek bir durum yok, basvurumu geri cekiyorum diyerek bitirirdim ben olsam

hocam olayı çözdüm sanırım. iki şeye takılmışlar.
1) cover letter'ın ile CV'indeki bilgilerinin birebir aynısı olduğunu ve cover letter yazmanın gereksiz ve zaman kaybı olduğunu düşünüyorlar.
2) çok fazla devrik cümle kullanmandan ve de anlam düşüklüklerinden dem vurmuşlar.

yine de böyle bir cevap vermeleri çok amatörce. bas geç +1

Muhtemelen bi şey çıkmaz, ama sen şikayetçi ol yine de.

Gönder tebligatı kendine gelsin,asteğmenim dediği kısımlarıda ekle dosyaya.bos beles adamlar ses çıkarmadıkça böyle esiyorlar.senin ne işin var o grupta ayrıca,saçma sapan insanların olduğu yerde durma.

Bence suç duyurusunda bulunun; en azından böyle tehditler savurunca yanına kalmayacağını öğrensin. İnsanlara hiç ses çıkarılmadigi için bu hale gelip kendilerini kurtlar vadisı ağası sanıyorlar.

değer mesela eğer değil ise, kendini assubay olarak tanıtmak güzel bir suç.

eline savcılıktan resmi bir belge gelince işler değişir.

@duptıs hocam grup oldukça resmi bir grup araya çürük elma girmiş nasıl olmuşsa.

Kesinlikle yapmalısın.
Avukat hakkını aramıyorsa millet ne yapsın

Bana sanki şiddetin dozajını fantezileriyle özellikle artırarak seni gitmemeye zorluyor gibi geldi.

Yapılacak en aptalca şey (ettiği lafları yedireceğine inansan dahi) çağırdığı yere gitmek. Salağın teki gururu incindi diye benimle güç sınayacak, gidicem oraya ve muhtemelen milletin önünde çingene gibi kavga edicez öyle mi? Rezillik. Planlı ve buluşmalı kavganın her türlüsü gerizekalılık.

Suç duyurusu++
Kalan ömrü boyunca tanımadığı insanlara atar yapmadan önce iki kere düşünür artık.

ortada bir tehdit var ve mis gibi kanıt da oluşmuş yazılı şekilde ve siz şikayet etmeli miyim diye soruyorsunuz. Muhtemelen polis kapısına dayandığında kuzenim yazmış diyerek özür dilecek vs ama siz yine de suç duyurusunda bulunun yoksa sizi daha da ezik görüp üstünüze gelebilir.

Asteğmenlerde ilginç bir öz güven oluyor. Bazıları kendilerini dışarıdayken kışlada sanıyor, bazıları da kışla içinde kendilerini general zannediyor. Bu kişi de onlardan biri olabilir. Ben olsam dava açardım, gerçekten asteğmen çıkarsa ordudan atılmasını sağlamak için her şeyi yapardım.

Ceza alabilir. Hagb çıkar ama en azından bir daha yapamaz. Karar tamamen sizin.

Asteğmen değildir zaten. Olsa açıkca yazmaz.

Şimdiye kadar dava etmemiş bile olmanız çok garip.

aynı gruptan dava dilekçesinin başlığının resmini atın bakalım sonra neler oluyor :)

öncesi ve sonrası diye siz paylaşım yaparsınız.

Anıra anıra sizi arayıp geri çekmenizi "Rica edecek" . en kötü ihtimal küfürün dozunu arttırır. onları da ek belge ile sunarsınız.

Tabi ki bulunmalısın, gayet sonuç da alırsın. Ben kesin uğraşırdım hiç üşenmem.

1-2 kez yazsa uğraşmam bak dalgana itle köpekle muhattap olmam derim de 2-3 gün sürdüyse 4-5 farklı numaradan aradıysa ya araya tanıdık sokar anladığı dilden çözerdim sonra da gruptan herkes önünde özür diletirdim, ya da suç duyurusunda bulunurdum. tanıdık varsa birinci yöntem süper bu arada 2-3 sene yeter ona, yoksa dava edin yanına kâr kalmasın.

Ben de ilk başlarda uğraşmazdım kesin. Durumun gidişatına göre eğer abartıyorsa şikayet ederdim(Şikayet etmem için bayağı abartmış olması lazım)

Sonucu buradan da paylaşın lütfen. Ayrıca ne kadar resmi olursa olsun 200 kişilik grup nedir ya. Ne resmiliği Allah aşkına :D 4x10 bench press grubu mu?

Demek ki o kadar da resmi bir grup değilmiş ki girmiş araya böyle bir tip.

metrobüse yakın.
bostancı, kozyatağı, acıbadem, koşuyolu vs.
sanmıyorum ama araba var mı?

Metrobüs +1. Metrobüs berbat bir şey ama sizi istediğiniz her yere götürmekte kolaylık sağlar. Stajyerlik göçebe bir yaşam tarzıdır, İstanbul'da stajyer avukat için ideal bir lokasyon yoktur. Ayrıca tek gideceğiniz yer adliyeler de değil, bunun bilumum tapu dairesi, nüfus müdürlüğü, cezaevi, noter, ticaret odası vs. ayakları da olacaktır. Aylık akbil alın ve İstanbul toplu taşıma sistemini çözün. Çalıştığınız büronun dosya portföyüne göre aynı gün içinde Büyükçekmece'den Kartal'a uzanan yolculuklara bile çıkabilirsiniz.

full el yazısı ise (çünkü taratınca resim dosyası gibi görünecek) (ocr gibi resimden yazıya çeviren program kullanmazsa ki sanmam) turnitinin dosyayı kabul etmeyeceğiniz yazmışlar yabancı sitelerde. dosyayı kabul etmesi için en az 20 kelime bilgisayarda yazılmasını istemişler.

muhtemelen turnitine bile sokmayacak.

mümkün değil

Sana ait olmayacagini dusundugu bi cumleyi google'layabilir.

brkylmz+1 ben hep bu taktiği uygularım ve hep yakalarım

Eğer adalet diploması elindeyse, adaletten de İktisata dikey geçiş varsa okuyabilir sıkıntı yok

adaletten iktisata geçiş yok.
www.osym.gov.tr
tablo 2

aöf iktisat okuyabilirsin. örgün okuyamazsın.

xrated +1.

Mükemmel bir fikir. Cumbaba olursam ekonomi bakanlığına adayımsın.

faizini ucretini falan bilmem de, universiteye yakin toki evleri vardi ve taksitlerini bildigin biz ögrenciler odedik.

Yok seni küçük deha. Kredinin faizlerini hesaba kattığında ve her an olabilecek herhangi bir kira sorununda büyük sıkıntı yaşarsın.

En az yarısı peşin paran yoksa asla girişme

Sepet yapın, daha çok kazanırsınız.

Türkiye'de bu tarz yatırım yapmak yanlış. Oturacak bir ev alırsınız, ev sahibi vs. uğraşmayım dersiniz, o başka... Yoksa yatırım için ev alınmaz.


.

Peşin vereceğin para +kredi faizi pek bedavaya gelmiyor canım

Kiracı evi mahveder, artı yarısı peşin paran yoksa hiç düşünme.
Faizler düştü ama ev fiyatları fırladı kafadan 30-40 bin eklendi.

Hocam şöyle söyleyeyim. Konyalı Saat, Saat ve Saat gibi markaların pahalı olması normal. Ablam biraz daha ucuz olsun diye guess marka saati internetten aldı. Bronz renkli güzel bir saat. Bir süre sonra saatin rengi karardı. Sonra ne oldu? Karardığı ile kaldı. Saat ve Saat'ten alınmış olsa iade alıp yenisini verirlerdi muhtemelen. O yüzden pahalı bu markalar.

Özetle ucuz etin yahnisi yavan olur.

Konyali saat. Şaşmayın

Yeni aldım. Aynı soruların cevabını buldum.
Saatin markasının global sitesinden Türkiye distribütörleri bulun.
Hangi firmalar satıyor yetkili.
Sonrasında bu türk firmasının bayiliğini yapan saatçilere bakın.
Tek dükkan, 2 dükkanı olan esnaf tabii ki fiyat kırıyor. Ben bi avmden aldım, dükkan İsviçre saatinin yetkili dağıtıcı idi,

modern devleti bilmiyorum fakat kara veba döneminde ingiltere ve fransa arasındaki yüzyıl savaşları'nın bu felaketten neredeyse hiç etkilenmediğini, devletlerin savaşmaktan pek çekinmediğini okumuştum.

devletlerin kontrol gücünü arttırdığını düşünüyorum. yani sokağa çıkma yasağı gibi özgürlüğü kısıtlayıcı uygulamalar olağan hale gelebilecek. totaliter rejimler bizi bekliyor.

Ben şuan 20yaş üstü bir binada oturuyorum ama binaya ve bölgeye güveniyorum. Sen de mesela fay hatları üzerindeysen çıkma derim eski binaya, zemine ve eve göre karar ver.

deprem yönetmeliği 99 depreminden sonra değişti. mesela yapının depreme dayanımı konusunda en önemli etmenlerden biri olan nervürlü demir kullanımı veya mininum beton sınıfı gibi olan hususlar bu tarihten sonra zorunlu kılındı. bu tarihten önceki binalar da bu zorunluluklar olmadan yapıldı. isteyen düz demir kullandı ki çoğu da böyledir. yani işin aslı budur buna göre karar verin. öyle yapılırken başında durmuşlar, buranın zemini sağlam, yok bizim binaya bişey olmazlarla olmaz yani bu iş.

illa ki eski binaya çıkılacaksa, "en azından" deprem risk haritasına göre düşük riskli olan bölgeden seçilebilir. eski binalar arasında çok katlı bazı binalara güvenilebilir. yüksek katlı yapılar genelde perde beton sistemi ile yapılırlar ama yine de temeli nasıldır bilemezsiniz. kötünün iyisi bu şekilde bulunabilir.

ancak yine de gerekirse ufak bir ev ama 99 dan sonra yapılmış olması gözetilmeli.

semtine göre değişir
nişantaşında ölünmez (fay tehlikesi yok)
avcılarda ölünür.

Nişantaşının zemini avcılar a göre iyi diye bişey olmayacağını zannetmeyin
Sırt sırta yapılmış o binaların çoğu birbirine hasar verecek. Merak eden "binalarda çekiçleme (hammering/ pounding damages) hasarları" diye aratabilir. Ayrıca malzeme kalitesi yerlerde olan eski binalarda korozyona bağlı bozulmalar da fazladır.

Eski eve çıkmaya mecbur kalırsan nişantaşı avcılara göre iyidir evet ama göktürk de nişantaşına göre iyidir. Yani kuzeyden bakmaya çalış. Az katlı ve kat yükseklikleri aynı olan (yani giriş katı dükkan falan olmayan) yanındaki bina ile balkon seviyeleri hizalı olan binalara bakmaya çalış.

Depremlerde yan bina çökerken diğer yandaki binanın ayakta kaldığı örnekler varken, "buranın zemini sağlam" geyiği yapmak abesle iştigaldir.

Zeminin sağlam olmasının binanın yıkılıp yıkılmamasıyla alakası yoktur, bölge deprem bölgesiyse zemininiz sallanacaktır. Zemininiz kayalık (sağlam) ise toprak yarılıp binanın yan yatmaz belki, ama illa ki sallanacaktır.

Binaları yıkan bu sallantıdır (rezonans mıydı), yoksa uygun teknikle bataklığa bina yapsak yıkılmaz. Ama binayı çürük yaparsak kayalık alanda bile olsa sallantıda yıkılır.

Bu güne kadar bir çok binayı yıkıp kentsel dönüşüm kapsamında yeniden yaptım, hepsi de 90'lı yıllarda yapılmış görece genç binalardı, çalıştığım bölge İstanbul'un eski semtlerine göre daha genç semtler.

90'lı yıllarda yapılan binalar bile kağıt gibi yıkılırken ve tamamı yıkımdan önce testlerde çürük çıkarken, 70'li 80'li yıllarda yapılan binalara "buranın zemini sağlam" diye güvenmek çok saçma.

Eski binalar deprem olmadan kendi kendine yıkılmaya başladı, bir kaç örneği mevcut. Önümüzdeki yıllarda da maalesef çokça örneği olacak.

Hatta yıktığım binalardan birini mal sahibi zamanında kendisi için yapmıştı, zamanın kalfa/müteahhitlerinden. Kendi oturacağı için malzemenin iyisini kullanmış, çimentoyu bol demiri sık kullanmış.

Binadan numune için karot alınırken, betonun içinin ve demirin çürük halini gördüğünde şaşkınlığının fotoğrafını çekmek lazımdı.

binanın yeni ya da eski olması önemli ama asıl etken zemin.illa yeni bina değil de sağlam zemin diye çabalamak daha doğru olur.
1940 yapımı, sağlam zeminde malzemesinden çalınmamış bir bina (salak komşular müteaahite verdiler) çürük zeminde yapılmış, demirinden çimentosundan tırtıklanmış binadan kesinlikle daha iyidir.

evet elemelisiniz.
nişantaşında tarihi taş evlerden birine ya da nebilim galatada doğan apartmanına falan taşınmayacaksanız ki onlarda da deprem değilse bile tesisat vs problem yaratır sürekli.

evet, yeni bina; 0-15 yaş için çabalamalısınız.

evet, istanbulda eski binalar depremde öldürür. o evlerde depreme yakalanıp şans eseri ölmeseniz bile sizin enkaza, sokağınıza vs ulaşamaz ekipler(ekipler, hangi ekipler?) depremden sonra.

bişey olmaz diyenler ya 99 depremini yaşamamıştır, ya dümdüz akılsızdır ya da kendini kandırıyordur aksi mümkün değil.

sevgiler.

2600 E bulduysan al. İyidir.

Su an için yok. Note9pro gelecek ama beklemeye ve gelmesine degecek bir avantaji görünmüyor. Sadece işlemcisi snapdragon fakat note8prodaki işlemci de hakikaten başarılı. Note8proyu yapıştırıp geçin.

Note 8 Pro anneme aldık geçen hafta 2600 TL’ye İthalatçı Garantili olarak. Note 9 Pro ya da Note 9s bakın diyeceğim ama yeni çıktı, bekleyemem diyorsanız Note 8 Pro o fiyata alınabilecek en iyi telefon bence

Redmi 9s 64 gb olanı 2700 128 olanı 3000 civarı olması lazım. Note 8 pro kullanıyorum, ama 9s daha pro bi cihaz sanki.

Note 9 pro bence. Batarya minimum 5000 mah olmalı artık. Ancak baya büyük telefon.

ikinci el temiz bir oneplus al, "en iyi" o olur.

Samsung M30S. yeni bir telefon.2 aya kadar 2000 TL idi. suan 2600 TL civarı. piyasanın en büyük pili 6000 mah ile bu telefonda.Normal kullanımda 2 günü görüyor. Arkada 3 tane kamerası var. çok memnunuz.

Marmara Hukuk mezunu arkadaşım asgari ücrete yapmıştı stajını. gece gündüz adliyede koşturuyordu hatta ben bu mesleği yapamam bünyem dayanmaz dedi oturdu çalıştı hakim oldu :)

Arkadaşlarıma tek tek sormadım ama şu anda staj yapan arkadaşlarımdan 2000 alan da var; 1750 alan da. Ama geneli asgari ücret bandında alıyor.

edit: eger bir onemi varsa benimkiler Galatasaray hukuk mezunu bu arada.

Yok öyle bir ortalama. Ben Marmara Hukuk mezunuyum, akademik açıdan vasat sonuçlanan bir lisans dönemi geçirdim. Öğrencilik ve resmî staj dönemlerini birleştirirsek toplamda 5 farklı yerde çalıştım. İlk çalışma tecrübem 2016 yılı Mart ayında başladı, o zamanlar dolar şimdikinin yarısı kadar anca vardı, sadece bir alanda çalışan (şimdiki tabiriyle uzmanlık alanı) bir büroda öğrenci halimle 1300 lira alıyordum. Başlarda çok mutluydum, kız arkadaşımla birlikte yaşıyor eve ekmek götürüyordum. Bir yandan da kendimi geliştirdiğimi düşünüyordum. Çok geçmeden kendimi Gogol'un öykülerindeki memurlar gibi hissetmeye başladım. Otomatize olmuş bu çalışma düzeni bir süre sonra ruhumu fıtık etti. Patronum genç ve kibar bir insan olsa bile, yaptığım işin bana pek uygun olmaması sebebiyle kavgasız gürültüsüz güzel bir şekilde ayrıldım. Sonra dava çeşitliliği olan eski usûl avukatlık yapan yerde 250 -iki yüz elli- liraya çalıştım (en çok okuma yazma işini burada öğrenciyken yaptım), sonra okul bitip resmî staj başlayınca oradan çıktım aşırı kurumsal şirkete girdim geceler gündüzler karışık 2500 liraya çalıştım. Girmek için herkesin kendini yırttığı, beyaz yaka kariyeri açısından güzel vaatlerde bulunan yabancı sermayeli şirketin hukuk departmanından "sizin yapacağınız işin..." diyerekten ayrıldım. Hiçbir şey öğrenmedim; öğrendiklerimi de unuttum. İnsanî yönü bir gıdım da olsa gelişmiş kişiler için hiç uygun bir yer değil, kalmakta ısrar edildiği takdirde kapitalin törpüsüyle muntazam bir şekilde yontulmak işten bile değil. Tümör gibi bir şeydi. Daha sonra işin koşuşturma tarafına geçip adliye adliye icra daireleri ve mahkeme kalemleribu gezip, her gün boylu boyunca bir İstanbul turu yaptığım ancak günde bir paragraf yazı yazmama bile mâni bir büroda işe girdim. Burada ilk başta bir şey öğrenmediğimi düşünsem de, laf ebeliğini ve ayaklarıma kara sular inmiş bir vaziyette dâhi çalışabilmeyi öğrendim. Avukatlıkta bazı hâllerde bu özellikleri haiz olmak beklenir ancak sohbetkeş olmak ile gevezelik arasındaki farkı bilerek konuşmak önemlidir kanımca. Bu büroda da 2200 ya da 2500 gibi bir şey alıyordum, tam hatırlayamıyorum. Daha sonra buradan ayrılıp Baro'da etkin, çalışmaları ve muhalif tavrıyla beni etkilemiş yaşlı kurt bir ceza avukatının yanında büyük umutlarla parasız bir şekilde staj yapmaya başladım fakat kendisinin tavırlarına dayanamayıp bir müddet sonra buradan da ayrıldım. Kendisi bu tavırlarıyla bilinen, halihazırda birçok suçun sanığı olan tutuklu bir avukat. Hatta dosyasında aleyhine tanıklık da yaptım sonradan. Neyse, bu serüven beni bir hayli yıprattı; özel hayatımda yaşadığım sorunlarla bu durum birleşince muhtelif psikolojik rahatsızlıklar baş gösterdi. Bundan mütevellit salt para kazanmak ve doktor masraflarımı çıkartmak adına resmî stajım bitene kadar öğrenciyken ilk çalışmaya başladığım yere geri dönüp stajımı orada sona erdirdim, staj bitiminde aldığım ücret 2500 liraydı, dolar ise 5 buçuk 6 civarı.

Şimdi diyeceksiniz ki bu kadar şeyi neden anlattınız, paraları söyleseniz yeterdi sadece. Geçtiğimiz 4 yılda gördüm ki, avukatlıkta başarılı olmanın koşulu ancak ve ancak okuyup yazmaktır. Eğer başarı sizin için paraysa, bunu da ancak okuyup yazmakla elde edebilirsiniz, hem de başka hiçbir şeye ihtiyaç duymadan. Ezcümle, okuyup yazabileceğiniz bir yerde çalışmanızı tavsiye ederim, para geçim için gerekli olsa da pek takılmayın; size bu paraları layık görenlerin karşısına çıkma fırsatınız olduğu gün söyleyeceğiniz sözün hem karşınızdaki kişi veya kurumda, hem de toplum nazarında gerçek anlamda tesiri olması için kendinizi donanım anlamında hazır etmeye çabalayın derim. Şimdiden başarılar dilerim.

arkadaşlarım şu an 1000 civarı alıyorlar.

Çok farklı maaşlardan duydum: 2000 tlden 7000 tlye kadar çıkan bir skala. 7000 tlye özel sigorta ve yemek dahil değil. Yurtdışı menşeili bürolarda çalışıp döviz üzerinden maaş alanlar da duydum. Tabii bu arkadaşlarımın hepsi iyi yerlerden mezun, ingilizceleri anadil gibi olan stajyerler. Bu maaşlar çoğu stajyer avukat için yüksek olabilir, çünkü piyasa emeği sömürme üzerine kurulmuş.

maaş beklentiniz olmasın, 1000 liradır ortalaması. hakim savcılık için de ekşi de yazılanlara bakabilirsiniz nasıl kişiler ne şekilde hakim savcı oluyor diye.

regl doneminden bagimsiz etkiliyor. direkt kotu oluyorum. saunada bir dakikadan fazla duramiyorum. esim banyo yaptiktan sonra iceri girince bile 30 sn icinde cikiyorum, havalanmasini bekliyorum.

nefessiz kaliyor ve bayilacakmis gibi oluyorum.

Regl sırasında vücut kan kaybeder. Kan kaybına bağlı olarak sıcak duş tansiyonu düşürür ve fenalaşırsın. Aynısı kan verdikten sonra da olur. Kan verip sıcak duş alırsan baygınlık geçirme ihtimalin artar.

reglden bağımsız bayılmasam da bayılacak raddeye geldiğim ve kendimi yatağa zor attığım çok oldu

regl tansiyonunuzu etkilediğinden üstüne sıcak duş bayıltabilir.

bu tür durumlarda direkt etki görmezsiniz zaten.

yedikleri yemlerdeki hormonlar, kimyasallar sizde zaman içerisinde hormonal dengeyi bozabiliyor, kanserojen olabiliyor. fazla tavuk tüketiminin erkeklerde östrojen artışı ve meme büyümesi yaptığı yıllardır bilinen bir şey mesela.

tavuklara verilen antibiyotik yüzünden antibiyotik direncinin arttığı da öyle.

burada sıkıntı şu, 1 tl olan yumurta da ne kadar güvenilir, en azından sertifikası var, denetim oluyordur diye insan içini rahatlatıyor biraz.

kahverengi yumurtanın protein degeri daha yuksek.

sorunun cevabını bilmiyorum ama yumurta deyince alperz reyizden başkası yalan duyuruda, direkt ona sorsan daha sağlıklı cevap alırsın bence.

Aşırı fark var.
Antibiyotikle bir günde üretilen tavuklar da onların yumurtaları da aşırı sağlıksız.
Yani resmen kimyasal resmen kanserojen.

Organik yumurta tüketin ya da sağlıklı yemle beslenen bir köy tavuğu bulun.
Tavuğun gezmesi yetmez, yediği şeylerin de gdolu olmaması gerek.

oyle duzgun yumurtayi 1 liradan bulamazsin. maliyeti kurtarmaz. o yuzden buldugunu ye gec.

cok yumurtaciyla konustum. olay bu. herkes yem veriyor. oteki turlu satacak kadar yumurta cikmiyor.

"yenebilir" yumurta 1lira60 krştan falan başlıyor markette.
maliyeti kurtarmaz+1

sporcuların market yumurtası ve tavuğu yemelerini/tavsiye etmelerini aklım almıyor.
sporcu bile kanserojen tavukla beslenirse nasıl olacak. sağlığınızla oynamayın, tüketmeyin öyle şeyler.

GEZEN TAVUK ORGANİK DEMEK DEĞİLDİR.

Rewlack tavuk da yiyemezsek ne yiyeceğiz?

bana en başından beri planlanmış gibi geliyor. virüs çıkar çıkmaz hayvan pazarının görüntüleri servis edildi. sanki önceden "nasıl kılıfına uydururuz" diye düşünmüşler de wet market buna uygun demişler gibi.

aşıyı hemen piyasaya sürmemelerinin sebebi de yeterince ölümle birlikte insanları aşının zorunlu olması için ikna etmek.

Önceden kodlama, ön aşı konularını pek bilmem fakat medyanın en büyük gelir kaynağı reytinglerdir.

"Covidi halk arasında biraz daha güncel tutmak için yapıyor olabilirler mi? çok doğru bir soru cevabı ise bana göre evettir.

Google'a covid ölüm riski yazınca göreceksiniz resmi makamlar BİNDE 2 ölüm riski olduğunu yazmışlar, matematiksel veriler bunlar.

Ben 1 pozitif 2 negatif test ile bu hastalığı yendim, alt hastalığı olmayan genç ve orta yaş bu hastalığı grip gibi atlatıyor. Kesinlikle covidi küçümsemiyorum belki çok daha tehlikeli mutasyonları olabilir fakat verilere bakınca durum ortada.

"bu kadar basit bir hastalık için bu kadar yaygın ve büyük önlemler alınması anlamsız."

tam tersi bu önlemler alındığı için basit bir hastalık haline geldi.

Hastaneler yeterli olduğu sürece sorun yok, ama hayvan gibi bulaşıcılığı olan böyle bir hastalığı kendi haline bıraksan İtalya gibi yoğun bakım ünitelerin doluyor, bu sefer trafik kazası, kalp krizi bilmemne olan hastalara da bakamayacak hale geliyorsun. Covid öldürmese bile mesela şurada kalp krizi geçirsen veya apandisit olsan ne bileyim, acil hastaneye gitmen gereken bir durum olsa tedavi bulamayacaksın öyle düşün. Bu yüzden kısıtlamalarla bulaşma riskini düşürüp, hastaneleri "çalışabilir" halde tutmaya çalıştı tüm ülkeler. Bu şekilde covid de tedavi edilebiliyor, diğer şeyler de. Hastaneler yeterliyse ölüm oranı düşük evet.

---
sorunuza gelince, medya veya devlet şişiriyor da olabilir olanı az gösteriyor da olabilir. Zorunlu aşı... yani İngiltere'de Almanya'da Abd'de çalışmalar var, hepsi anlaşıp insanlığın kötülüğü, kontrolü için bir şey yapamaz diye düşünüyorum. Bu işin karşı gücü var "Rusya, Çin". Bence daha akla yatkın olan şey şu, çok araştırmadan hastalığa iyi gelen veya engelleyen bir şey bulacaklar ama yan etkileri yeterince araştırılmadığı için ileride sorunlar ortaya çıkacak. Bu bilinçli mi bilinçsiz mi bilemeyeceğiz tabii.

tam tersi bu önlemler alındığı için basit bir hastalık haline geldi. +1

Komplo teoricilerine göre, virüs dünyanın nüfusunu azaltmaya yönelik bir hamle. Ona karşı olarak diyorlar ki, yapay olsa daha fazla öldürür. Komplocularda cevap olarak, bu bir ön hazırlık, devletlerin milletlerin ne yapacağı izleniyor vs..

Sizin verdiğiniz örnekler üzerinden yola çıkarsak, dizi filmler hep var, farklı farklı konularda var, elektriğin olmadığı bir dünya da var. the 100 da(dizisinde kitabı okumadım) bahsettiğiniz gibi bir aşı antikor virüs durumu yok. the last ship örneği verseydiniz belki daha isabetli olurdu. ama post-apokaliptik şeyler hep mevcut, algıda seçicilik artıyor ister istemez.

covid-19 sonrası aynı şekilde kalp krizinden vefat eden başka kişilerde duydum, daha henüz covid-19un bıraktığı hasarlar tam anlamıyla analiz edilebilmiş değil. insanlar yeni yeni iyileşiyor bunun sonuçlarını görmek biraz daha zaman alabilir.

tam tersi bu önlemler alındığı için basit bir hastalık haline geldi. +1

Komplo mu değil mi bilmiyorum da grip virüsü için koparılan bu yaygara ve evlere kapanma durumunu ben de normal karşılamıyorum artık.

Sözüm hariçten gazel okuyanlara:
Bu kadar basit bir hastalık için bu kadar yaygın ve büyük önlemler alınması anlamsız (!)
Grip virüsü için koparılan bu yaygara (!)

Yaa evet, ben de ne kadar abartmışız, vay anasını diye düşünüyorum. Maske, bone, siperlik, önlük, eldiven falan. Eve gel, duşa gir. Kendini izole et.
O kadar basit ki, bulaşıcılığı yüksek ve genç yaşlı demeden öldürüyor. Ventilatöre bağlanıyor insanlar. 30-35 yaşında felç olup yatalak kalıyorlar.
Basit olmasa neler olurdu artık.

Teknoloji o kadar gelismedi. Yoksa ebeveynler coluk cocuga chip taktirir takip ederdi :)

Sim kart takılı telefonda bir enerji olduğu için takip edilebilir, ama hiç bir enerji kaynağı olmayan chip (sim kart, kredi kartı ya da kimlik) cüzdandayken takip edilemez.

Sim kartından takip işinin nasıl işlediğini tekrar araştırın. Doğru araştırmayı yaptığınızda söylediğiniz saçma olduğunu anlarsınız. John Bloor ipucu vermiş aslında

Bacaklarını kırarım demeye gelmiştim ama bu mu açık, normal kıyafet bunlar. Biz bazen didişiyoruz hanımla, göğüs dekoltesi yüzünden ama burda bi şey göremedim ben.

Al gule gule giy derim. Normal kiyafet bunlar, beni rahatsiz etmez.

5 evetle arabistan'a yolluyoruz seni.

Bunlar nedir ya. Mümkünse giymesin. Çarşaf giysin bunlardan iyi.Kıyafetler çok zevksiz. Ha bunlara dekolte diye bakan adam ise hayatında kadın görmemiştir.

Sormaz

İstanbulda ve bazı büyük şehirlerde abaza çok,giymesini istemem fakat yazlık ve sahil yerlerinde ise sorun olmaz

senin için önemliyse dindar bir kadınla evlenebilirsin. ayrıca sen önceki gün bacaklarının fotoğrafını atmıştın, sen niye atıyorsun?

Bu açık değil ama koldan tahrik olan insanlar var. Skinny jeanse bile bakıyorlar, kısa şorta neden bakmasınlar? Coğrafyaya göre açık kalıyor.

Bunlara açık diyen ortadoğu köylüsüdür.

daha fazla vurmayın bence, adam öldü :D

giyer giymesine de burada tartışılması gereken açıklık kapalılık değil, zevksizlik gibi :/

jartiyerli bişeyler bekliyordum. ne var bunlarda?

ömür gedik, sen misin?

asla giyinemez. ülkeye irticayı mı getireceksin deyip eteğin yarısını keserdim.

Önü büzgülü gümüs bodysuiti ben sahsen cok hos bulmam bir erkekte. Bana cikip sorsa, alma derim.

gercekten ne kadar zevkten uzak, cirkin bir tarz bu. bunlar cok acik mi diyen sevgili carsaf giyiyordur.

Benim sevgilim giyemez. evet ayıyım, kıroyum. Fakat; sen beni geç ben ekşi sözlüğün yüzde 99'ı gibi değilim. Zaten çok çok az vardır benim gibi düşünen.

Çocuğum sen Polonya'ya gidip batının ahlakını almadın mi? Bilakis ifade etmek lazım büyük şehirde yaşıyorsan sorun yok da, dogu anadolu güneydoğu veya ic anadolunun kadim kentlerinde bu kıyafetlerle kadınları göz hapsine alırlar. Oralarda zaten her türlü alıyorlar göz hapsine. :)

Çoğrafya kaderdir. Urfada şu kıyafetleri giyen bir kıza çıplak muamelesi yaparlar.

nerede giyildiğinden bağımsız olarak cevabım evet giysin ama türkiye'deki şehirlerin %70'inde giyip rahat rahat gezemezsiniz bu kıyafetlerle, o görüşe de katılıyorum.

uzun süre anadoluda kalıp tekrar istanbul'a döndüğümde kendimi çıplaklar kampına girmiş gibi hissediyorum, birkaç güne normalleşiyor.

çok mutlu olurum. giysin tabiki. bana düşmez buna karışmak.

1, 2, 3 evet.

4 hayır.

alınabilecek en ucuz iphone, 5800 lira civarı (xr). ios olmadan yaşayamam demiyorsanız fiyat farkına değmez gibi.

ama ben note 8 pro yerine mi 9t öneririm, 300 lira farkla. note 8 pro'da mediatek işlemci olduğu için ömrü daha kısa olabilir.

not: 2 yıl önce 1750 liraya xiaomi mi 6 aldım, bir kere bile format atmadan kullandım. hala çok memnundum, annemin telefonu bozulduğu için ona verdim, 2 hafta önce kendime mi 9t aldım. android alacaksanız xiaomi öneririm.

Xiaomi +
gereksiz uygulamaları sonlandır, güncellemeleri de kapatır ve sadece gerektiği kadar uygulama yüklersen batarya da iyi derece de dayanır.

Signore +1