Ekşi Duyuru

play.google.com

Çiftlik olması şart değilse bir ara trainstation oynuyordum. Mantık aynı, sebze meyve yerine tren var, çağ atlıyorsun buharlı lokomotiften süper hızlı trenlere kadar gidiyorsun.

önce motor ehliyeti alın derim. 50 cc ile çıldırırsınız uzun vadede. başlangıç için güzel olabilir ama paraya yazık.

A2 ehliyet alıyorsun, 10.000 km altında temiz 2. El pcx 150 alıyorsun, kaskına montuna 2000 lira civarı bütçe ayırıyorsun, özgür ve keyifli yolculuklara merhaba diyorsun.

Şayet dediklerimi yapmaya karar verirsen mesajla yardımcı olurum.

bende mondial revival var sokağa girdiğimde benim geldiğim belli oluyor sesinden herkes ürküyor 50gı geçmiyor. arkadaşımda motoluxun 50lik motoru var daha sessiz ve 80 yapıyor. yukinin falanda var ama daha kalitelileride var ancak 50lik motora 6 bin tl üzeri para vermek saçmalık. uzun süre kullanıma uygun motorlar değil.

anadolu kulubu'nde kalmistik guzeldi. odalarin balkonu denize aciliyor. luks bir yer degil ama bi havasi var.

sana adanın en nezih otelini söylüyorum dikkat kesil: sergüzeşt otel

(bkz: www.serguzestotel.com)

büyük keyif alırsınız ama biraz tuzlu olduğunu belirtmem lazım.

suç duyurusunda bulunabilirsiniz demiş bence. sana bırakmışlar.

Suç duyurusunda bulun, bizce de suç işliyorlar ama iletmen gereken yer biz değiliz demişler.

bu sefer işlerine gelmemiş, başka başvurularda kendileri şikayeti savcılığa gönderiyordu.

dava mava uğraşmak istemezseniz btk'ya şikayet edin, siteye erişimi engellesinler en azından.

"Mahkemeye gidersen onlar bunu soruşturur görüşündeyiz. Takdir sizin." demişler.

saat dediğin bi defa alınır, kazık kadar adam oldun hala çocuk saatlerine bakıyorsun.

al bitane tissot t-touch ömür boyu kullan.

hey allam yaa.

2000 yılında aldım saatimi hala kullanıyorum hala çok güzel bir saat.

93 yılında da ilk tissotumu almıştım çocuk serisinden.

Ben casiocuyum. O yüzden casiolar arasinda en iyisi 2 numara.
K.

Diesel çok büyük onu ele. (Kolunda kamyon tekeri taşımak istemiyorsan.)
Ama o kadar paran var madem casionun 300 liralık saatleri yerine bi tık daha kaliteli marka olan seiko’ya bakabilirsin.

Farklı kulvarda da welder’in güzel modelleri var.

seiko +1
askerde saatçi bir arkadaş vardı, "seiko sattığımda her zaman kafam rahat olur, ne bozulur ne takılır,parasını da hak eder" derdi. biraz daha ekleyip seiko modellerine bakın.

Sulu yemek-balkan restoran- hizmeti veren yerlerde halledilebilir. Üsküdar ve Kadıköy'de buna benzer yerler mevcut. Sağlamda doyarsiniz.

Arayışında başarılar. Ramazanda öyle bir dünya yok.

o kadroyla 35 liralik yere gitmeyin. kupon sitelerinde uygun fiyatli duzgun yerler denk getirebilirsiniz.

üç sene öncenin fiyatları o dediğin.

applikasyon yerine uygulama dersen güzel bir başlangıç yapmış olursun.

sadi evren şeker'i takip edebilirsin. youtube kanalının ismi bilgisayarkavramları. baya bi iey öğrenirsin, bence ülkedeki yazılımcıların en iyilerinden

Udemyden Java, kotlin veya Flutter dersleri araştırabilirsin. Tavsiyem flutter ama .

1. "infrastructure" planlanmali. bu tamamen nasil bir uygulama olacagina bagli. ornegin sadece telefonda bulunan ve dis dunyaya kapali bir uygulama mi, yoksa sunucuya veri gonderip almasi gereken online bir uygulama mi. bu duruma gore hangi telefon modellerinin, hangi android versiyonlarinin, hangi ekran tiplerinin desteklenecegi karar verilmeli. bilgiler nerede tutulacak (telefonda/server da), nasil senkronize edilecek planlanmali. hangi formatta veri gonderilecek, nasil bir api yazilacak belirlenmeli.

2. eger bir server gerekli ise serverlar ayarlanmali.

3. daha sonra uygulam ui ve ux taraflari planlanmali.

4. daha sonra uygulama kod tarfindaki mimari planlanmali. ornegin "login" islemi icin uygulama hangi web servicei hangi parametreler ile cagiracak, bu bilgi ne sekilde databasee atilacak. ayni zamanda bunu yaparken web service kisminda hangi programlama dili kullanilacak o da planlanmali.

5. hem uygulama front-end, hem uygulama back-end, hem api hem de database taraflari programlanmali. bunlari gelistirirken mumkun oldugunca birbirlerini bloke etmeyecek sekilde planlanmali. unit testler, integrasyon tesleri yazilmali.

6. sonra da kodlar servera, google play servera atilip test edilip yayinlanmali.

4'e çok yakındı.
birbirimizi insan olarak çok seviyorduk ancak geçen zamanda taraflardan biri farklı bir insan olmaya başladı. sonunda ilişkiden beklenti değişti, zorlanılırsa iki tarafın da birbirini kıracağı anlaşıldı. medenice ayrılındı. 4-5 ay görüşülmedi, minimum iletişim kuruldu. sonrasında iki taraf da kendini iyi hissetmeye başlayınca iki taraf arkadaş oldu. çok sık olmasa da görüşürüz, hala onunla yapıp başkalarıyla yapamadım aktiviteler var mesela, bunlar olunca gideriz. o hemen sonra sevgili yaptı, ben 1 küsür sene bekar hayatı yaşayıp kafa dinledim.

biz birbirimizi 2 insan olarak o kadar çok seviyorduk ki karşı tarafı üzmemek için çok hassas davrandık. bence işin özü burada, taraflardan biri bencilce davranıp dramatikleşince öbür taraf da kendini savunmak zorunda kalıyor. karşı tarafı artık bir insan olarak bile sevmiyorsan o ilişkiyi kötü bitirmemek çok zor. aşk meşk bunlar biter gider, geri kalan konularda çirkinleşmemek lazım.

boru değil kaç sene, o yüzden bi nekahet dönemi olucak tabii. o sürede minimum iletişim kurulsun ki pişman olunacak şeyler yapılmasın.

7 yıl beraberdik, bunun dört yılında da beraber yaşadık. Fakat akademik sebeplerden ötürü ben Fransa'ya geldim Erasmus için, o Almanya'ya gitti ve ilişkimizin son iki yılını uzak mesafe ilişkisi olarak yürüttük. Bu süreç biraz yıpratıcı olduğundan, sonrasında yollarımızı birleştirip birleştiremeyeceğimizi de bilmediğimizden ayrıldık, daha doğrusu o ayrılmak istedi. Ayrılmamızdan önceki son altı aylık süreç çok zordu. Bitirme tezimin, derslerin, yüksek lisans ve burs başvurularının vs. stresi arasında bir de duygusal anlamda tatmin olamamak, karşı tarafın yavaş yavaş uzaklaştığını hissetmek ve görmek özellikle üzücüydü benim için. Zaten sanırım o da bu kadar stresli ve yoğun bir dönemden geçtiğim için ayrılma konuşmasını biraz erteledi ve kabullerim geldikten ve okulum bittikten sonra söyledi.

Ayrıldıktan sonraki ilk üç-dört gün ne olup bittiğini pek anlayamadım doğrusu. Sürekli gözlerim dolu geziyordum zaten. Beni bırak etrafımda ilişkimi bilen herkes çok üzüldü, çünkü çok iyi anlaşırdık gerçekten de. Yani her şeyden öte en yakın arkadaşımdı, zaten 7 yıl beraber olup aksini düşünmek de pek mümkün değil sanırım. Öyle bir insan düşün ki hayatının son 7 yılında her güne başladığında orada olmuş, seninle mutlu olmuş, seninle tasalanmış, her anını, duygunu, deneyimini paylaştığın bir insan, bir sabah uyanıyorsun orada yok. Baya anlamsız ve anlaşılmaz geliyor başta. Ama bu ilk üç-dört günün sonrasında çok garip bir şekilde kendimi iyi hissetmeye başladım. Sebebi temelde şuydu: Esas üzücü olan, bir ilişki içerisindeyken artık iki tarafın birbirinin ihtiyaç ve arzularına cevap verememeye başlaması durumu bence. Zira önceden gördüğüm ilgiyi ve sevgiyi onun tarafından artık hissedememek beni kahrediyordu. Ama sevgililik ortadan kalkınca beklentiler de tamamen kalkmış oldu. Artık orada olmayacağını ifade etmiş ve anlaşmadan çekilmiş birinden nasıl bir şey bekleyebilirsin ki zaten. Bunun da ötesinde silmeye çalışmak bana hiçbir zaman mantıklı gelmedi. Bu yüzden, ne sosyal medya hesaplarımdan çıkardım onu, ne de hiçbir fotoğrafımızı, anımızı attım. Kendime hep şunu hatırlattım: Bu insan hayatımda olduğu süreç boyunca güzel şeyler de yaşadık, üzücü şeyler de. Çok kahkaha attık ama çok tartıştık da. Bunları düşünürken aslında anlaşmazlıklarımızı ne kadar görmezden geldiğimi, kilimin altına süpürdüğümü fark ettim. Her ilişkinin sorunları vardır mantığıyla çıktığım yolda, sorunları kafamda fazla normalleştirmiştim. Bu yüzden ayrılma kararını verebilecek cesareti kendinde bulduğu için de içten içe teşekkür ettim ona.

Ayrıldıktan sonra kendime hep hayatta en önemli olan şeyin kendim olduğunu hatırlatmak istedim. Yoga ve meditasyona başladım, her zamanki kadar arkadaşlarımla görüşmeye devam ettim, yalnız kaldığım anlarda kendime fazla yüklenmemeye çalıştım. Aradan bir ay falan geçmişti, bir festivalde gönüllü çalışmaya başladım. Festivalin son gününde gönüllülerden biriyle yakınlaştık ve ertesi gün buluşup seviştik. Ona da kalabalık bir muhabbet esnasında eski ilişkimin bitişiyle ilgili bir şeyler anlatmıştım, yani hiçbir şekilde sevgili olmak gibi bir niyetimiz de yoktu. Arada buluşup seviştik, ama yalnızca seks için değil. Beraber yemek yedik, dışarı çıktık, sinemaya gittik falan da. Bu görüşmeler sırasında baya iyi anlaştığımızı fark edip daha sık görüşmeye başladık, yaz vaktiydi zaten ufak bir tatile gittik vs. Benim yurtdışına yerleşeceğim belliydi o zaman, ama yine de geleceği pek düşünmeden yaz aşkı modunda çok güzel vakit geçirdik. Bu süreç bana kendimi olağanüstü hissettirdi, çünkü en son birileri tarafından böylesine arzulandığımı, ilgilenildiğimi hissedeli uzun zaman olmuştu. Bu yüzden çok iyi geldi. Zaten sonrasında yurt dışına gelsem bile görüşmeye devam ettik, o beni ziyaret etti ben ettim derken her gün konuşuyoruz hala. Uzun ilişki sonrasında dahi insan birini seviyor yani kesinlikle. Ona şüphe yok. Yalnız tekrar tamamen güvenmek biraz güçleşiyor. Şu manada özellikle: Artık bir gün uyandığında o kişinin orada olmayacağı ihtimalini daha çok aklına getiriyorsun. Yani sonuçta ilişki güzel, ama terk edilmek, terk etmek de başa gelebilir. Buna bağlı olarak da kendimi tamamen bırakmıyorum, bırakamıyorum.

Ha eski ilişkim tamamen silinip gitti mi? Hayır, sonrasında üç dört defa mailleştik, doğum günlerimizi kutladık falan. Hala çok iyi kalpli bir insan olduğunu düşünüyorum, hala entelektüel anlamda hayranlık besliyorum. Dilerim hayatında her şey yolunda gider. Ayrıca, hala ara ara rüyalarımda görmeye devam ediyorum. Kimileri huzursuz, kimileri üzgün, kimilerinde ağlıyorum. Ama sonrasında uyandığımda düşünüp geçiyorum. Güzel günlerimiz oldu elbette, ama özlem duymuyorum. O günlere tekrar dönmeyi, onunla tekrar birlikte olmayı arzulamıyorum. Her şey tadında ve zamanında güzel.

her celp döneminin başvuru tarihleri ilan edilir. örnek vermek gerekirse kasım celbinde gitmek için ağustos sonu gibi başvuru yapman gerekir (B grubuna düşersen aralık'ta gidersin). hangi celpte gitmek istediğine karar vererek şubeye gidip isteğini belirterek orda ne söylenirse onu yapacaksın. sağlık muayenesi için hastane veya sağlık ocağına sevk edilirsin, sonra şubeye geri dönüp başvurunu tamamlarsın ve beklemeye geçersin. ilan edildikten sonra, e devlet üzerinden acemi - usta birliklerini öğrenip sülüs kağıdının çıktısını alıyorsun. verilen tarihte o kağıtla birliğine katılıp şafak saymaya başlıyorsun.

evet, eşimin bende var. sanırım vekalet veren kişinin vesikalık resmini istiyorlardı galiba. noter sana soruyor süreli mi diye, ya da sen belirt şu kadar gün diye, ayrıca alım mı, satım mı, vs diye soruyor, ben tamamını yaptırmıştım, eşim adına her işlemi yapabiliyorum (alım, satım, sigorta, muayene vs). fiyatı da istediğin şeylere göre değişiyor olması gerek, ben alırken 100 lira civarındaydı bi kaç sene önce, şimdi sanırım 200 tl civarında galiba.

Üstteki arkadaş +1

Megane bence çok doğru bir seçim olur bu noktada. i20 ve Cruze kalite olarak da segment olarak da aşağıda kalıyor.

cruze çok yakıyor. i20 i30 için meh diyebilirim. şuradaki en iyi seçim megane olacaktır. servis sanzıman motor konusunda ortalama olarak renault önde.

Bunlarım icinde en mantıklısı megane gibi geldi bana. Bu arada cruze u direkt ele bence cünkü TR pazarından birkac yıl önce cıktı ve parca bulma sıkıntısı başladı.

Konfor olarak i30. Mantık olarak Megane.

cruze geç. üretimi durdu hantal araba. megane 3 otomatik 60 bin altı bulamazsın.

mp3 ler geçmişteki arşivden varsa yeni şarkılar yok yani?
ben spotifyı baya yıldır kullanıyorum ücretli olarak hem de ve epey memnunum. Özellikle haftalık keşif, offline dinleme, ara bul indirmeye uğraş derdi olmaması falan çok iyi. Haftalık keşiflerden hoşuma giden şarkıları eklediğim 500 600 şarkılık listem var ve insanlar beğeniyor ben bu listelerimi çaldığımda.

Netflixi sormuşsunuz ama spotify'dan da bahsedeyim dedim.
Netflix'te içerik sıkıntısı oluyor maalesef. İzlediğim birçok dizi yok. Öte yandan kalite olarak çok iyi. Bazen burada olmayan dizilerimi izleyeyim diyorum artık çok zor geliyor korsan sitede bul, kaliteli olsun, donmasın iyi yüklensin vs. baya uğraştırıyor. Reklamlardan izlenmiyor falan. Hem Netflix'te kaldığın yerleri falan görebiliyorsun hep. İndir sonra izle imkanı da var ki internet olmayacak yerlerde baya hayat kurtarıcı. Yolculuklar, şehir ve ülke dışında bulunma durumlarında yani. Ya da en basitinden metroda falan.

Özetle ikisi de güzel, ayrıca yapan sanatçıları desteklemek de iyi, korsan sitelere para kazandırmaktansa. Netflix'in tek dezavantajı her film/dizi bulunmuyor.

Bilgisayar varsa bilgisayar için gereksiz ama netflix destekleyen TV varsa oldukça iş görüyor. Öyle bol ve yüksek kaliteli dizi filme boğmuyor belki adamı ama süründürmüyor da. Hepsi bir yana içerikleri rahatça İngilizce altyazılı izleyebilmek bile başlı başına almak için sebep eğitim amaçlı.

spotify ve netflixi kullanıyorum.
ikisi birbirinden farklı tamamen.
biri müzik, biri dizi/film.

spotify bence bugüne kadar geliştirilmiş en muazzam uygulamalardan birisi. olması gerektiği gibi basit ve geniş arşivli.

netflix ise (bence) muhteşem bir arayüze sahip. arşivi fena değil ama muhteşem de değil. fakat akıllı bir tv'de çok iyi iş çıkarıyoruz. 4-5 aydır normal tv kanallarını hiç açmıyoruz desem yeridir.

pop(üler) müzik dinlemeyen biri olarak spotify bana da çok saçma geliyor, genelde classic rock, metal müzik dinlediğim için arşivim pek genişlemiyor, ara sıra itunes dan albüm satın alıp büyütüyorum.
netflix güzel, dizi ve film indiren biriyim ona rağmen netflix seviyorum.

İkisini de kullanıyorum. Çok memnunum. Spotify’da içerik yok klişeleri eskisi gibi değil. Birçok içerik eklendi. Netflix’te tüm yapımları görmek imkansız çünkü adam kendi dizisini kendi sitesine koyuyor, Netflix’e hemen vermiyor. En son Walking Dead eklendi ki bence şahane olmuş. Zaten var olan içeriği tüketmeye haftalar da yetmez.

mouse ve klavye hareketlerini tekrarlayan yazılımlar var. onlarla yapabilirsiniz bence.

macro recorder diye bir yzılım var, fare ve mouse hareketlerini kopyalıyor ve sınırsız tekrar ediyor. ancak mouse yerine klavye macrosu yazmanızı öneririm çünkü daha pratik ve verimli oluyor.

burdan trial versiyonunu indirirsin, full versiyonu da başka sitelerce var crackli olarak


www.jitbit.com

imgbox

Slim kasalar çok kısıtlı bir alan sunar bu yüzden daha çok ofis terminalleri için tercih edilirler, CS GO oynamak istersen yeni nesil ekran kartlarının bir çoğu bu slim kasaya sığmayacaktır muhtemelen, ayrıca kasa üstünde gelen psu da çok düşük olacaktır, ha yok ben grafiklere filan takılmam dersen onboard ekran kartı olan ya da ucuz model single slot bir ekran kartı alabilirsin. Onun dışında slim boş kasalar satılıyor vatan bilgisayarda kendin toplayabilirsin.

Low profile sağlam kartlar var. Ben de aynı model kullanıyorum. Bir tane hp z240 var elimde sadece kasa ve motherboard. Söyle bir fiyat al git işine yarıyorsa. Ddr4 falan yani üzmez.

xmax 250

önce ehliyet bakmaya başlayın. ehliyeti alırken motoru beğenmiş olursunuz geçen sürede. xmax 250 gibi sevilen bi model alın geçin bence de. scooter rahat oluyor.

xmax size yeterli. ancak 250 cc ilk başlayana fazla önce 100 cc civari biraz kullanın derim.

ehliyet-sigorta gerektirmeyen motorlar vardı. bir göz atın isterseniz.

xmax 250 +1

250cc den aşağısını önermiyorum. mahalli yollarda falan sorun olmaz da, çevre yoluna falan çıkmanız gerektiğinde zorluk yaşarsınız 125cc ile.

önce bi eksiteker'e gelin;
www.facebook.com

Taksi dışında direk vasıta yok. Aktarma dert değil dersen havaalanından e-11 ya da e-10 abşn.bunlardan biri tersane köpüründrn diğeri Pendik köprüden çıkıyor sanırım. Sen tersane köprüsünde olanı bulun onda in(sanırım e10). Karşıya geç. Beyaz şapkalı ama kırmızı tabelalı Pendik - Kimyacılar dolmuşuna bin.
Bu arada beyaz şapka beyaz tabelalı olanlar deri sanayiye gidiyor ona dikkat edelim.

olur.

hangi başlıklar?

başlık altında taşı diye bir buton var, ona basıyorsun; hangi başlığa taşınmasını istiyorsan çıkan yere onu yazıp evet böyle butonuna tıklıyorsun.

edit: ama sen yazar değilsin :o... o zaman buraya hangi başlığı hangi başlığa taşıtmak istediğini yaz, biri yapar elbet yanlış olduğunu düşünüyorsa.

(bkz: hakuho sho)
(bkz: hakuho şo)

@diffarentiationation
ilettim isteği.

@baldan kaymak
onu da ilettim.

çok da kurcalamamak lazım

çok bir iş yapmıyorlar

ama otopsiçocuğunun dediği gibi çok birşey beklememek lazım. birkaç kez başvurduğumu unuttum mesaj geldi hallettik dedi. üzerinden çok zaman geçmişti.

direkt olarak emniyet.

en direkt olarak plakaliktaki oto servisi arayip su plakali arac sahibi yolu tikamis numarasini verin vs.

Polis tanıdığınız varsa ancak sanırım. Bu arada ilan kalktıysa araç satılmış veya vazgeçmişlerdir. Diğer türlü tekrar ilan girerler düştüyse bile.

manuel şanzıman bozulma ihtimali çok az. tamamen sallıyorum otomatik 5000 tl tutuyorsa manuel 1000 tl gibi tutar. manuelde bozulacak pek bir şey yok ama. 100 000 km civarında debriyaj değişir o da 1000 2000 arası tutar.

İnstagramdan bugece.co , salon iksv, başkasinema, bugunnereyegidelim, konserajandasi, whatnowistanbul gibi sayfaları takip ediyorum. Eğer istanbuldaysan oldukça yeterli

butcenegore.com
takvim var.

Ziraat kullaniyorum guzel , is bankasida guzel ama birkac kere yatirim hesabina ucret alinca kapattim komple ziraat kullandim.

ykb 45 lira aldi en son benden, ocak sonuydu sanirim. bu ucret yillik mi 6 aylik mi bilmiyorum. belki 6 ayda bir aliyorlarsa temmuzda da keserlerse ordn anlrim. hesap acilir acilmaz almiyorlar, bir donemi var o donemlerde aliyorlar

onun disinda sadece alim satim islemlerinden komisyon aliyor

aylik 25 bin liraya kadar islemlerde %0199 (binde 1,99) + % 5 bsmv oduyorsun
www.yapikredi.com.tr

Evet 6 aydaymis kesin bilgi ve tesekkurler exlibris

Herhangi bir duygudan değil de geçmişte olan duygudan ve de yaşanmışlıktan ötürü böyle hissediyorsun. Zamanla bu çiğ düşüncelerden arınıp bencilliği bir kenara bırakıp onun için de iyisini düşünüyorsun ve de canın yanmayan bir halde.

bencillik değil bu ya..
o kader uzun süre sonra henüz çok yeni bir ayrılık yaşanmış. çok normal bu hisler. hayatı birlikte kurgularken bir anda bunu seninle değil başkasıyla yapacak olması ihtimali ağır geliyor. zamanla gayet geçiyor ama. yine de ne olursa olsun ilişki atlatılamayınca karşı tarafın başka bir ilişkisi haberi yıkıcı olur mutlaka. önemli olan bu ayrılıkten sonra kendine ve hayatına odaklanmak

Kapsamı ne olacak? Listelemeler nasıl olacak? Lokasyon bazlı mı olacak mesela?

Biraz daha detay lazım. Eğer detay paylaşırsan (buradan paylaşmak istemiyorsan mesaj da atabilirsin) daha net yardımcı olabilirim.

tel yoksa linkedin falan olabilir. ben de kullanmıyorum, özel olarak da bir şey düşünmem. ne tür biri olduğu belli olmaz.

Benim bu. Telefon veya linkedin +1, veya ortak tanıdık. Ulaşmak isteyen bir şekilde ulaşır. Özel bir şey düşünmem.
Adımı soyadımı veya adımı ve nerede çalıştığımı bilen biri çok kolay ulaşır.

Ay bu ben. (*-*)/ Linkedin de yok. E-postayla iletişim ve telefon tabii. Aslında super insanlarız bence ama biraz da uyuz gibiyiz. Tam bilemedim simdi. Karmaşık duygular içerisindeyim kendime karşı. Sıki dostlarımız var, onlarla sosyalleşiyoruz, spor yabiyoruz, işimizde gücumüzdeyiz Insanlarla da pek ilgilenmiyoruz galiba.

yanına gidip selam diyerek ulaşabilirsin bence.

iyi şeyler düşünüyorum, çok seviyorum kendilerini. hepsine buradan öpücükler gönderiyorum.

Aynı ben demeye gelmiştim ama benden önce söyleyenler olmuş. Telefonla ulaşabilirsin çokta güzel olur.

Mossy +1 bencede hepsi çok güzel insanlar. Oturup masada saatlerce eline telefon almadan muhabbet edebildiğin, eğlenebildiğin insanlar.

Bunu sürekli dile getirmiyorsa hiçbir şey düşünmem, ne olumlu ne de olumsuz. Ama her sosyal medya muhabbeti geçtiğinde bunu söyleyip, bununla övünüyorsa maldır, sorry guys. Öyle yapıyorsa ulaşma boşver :D

Öyle değilse de telefonunu istersin işte, whatsapp da kullanmıyorsa konuşma boşver allah aşkına.

yanına giderek merhaba diyebilirsin normal insanlar gibi. bahsettiğin hesapları olsa onlara bakacak ve karakteri zevkleri yaşantısı hakkında ön yargı sahibi olacaktın. şimdi onu dinleyerek tanımak zorundasın. ne acayip değil mi, iletişim falan.

turkcell'de ben konuştuktan sonra kalan dakika ve tl bilgisi geliyordu ekrana sürekli. ayarlarda bulamayınca çağrı merkezini aradım. onlar kapadı. telekom'da da aynı şekilde olabilir.

laptopsa 2,5" harddisklere bakacaksınız

1tb 2.5inç hdd 200ün üstü
500gb istersen o civarda bulunabilir. 200 liraya ssd istediğin boyutta çok zor

scandisk'in 120 gb lik ssd'si var.
hem fiyat olarak diğerlerine göre iyi, hem de performnası etkili.
3 seneye yakındır masaüstü pc'im de kullanıyorum, hala canavar gibi çalışıyor.

getdataback yazılımı ile mümkün

54 bine temiz dizel polo verelim 2013

ben 1.86 boy 92 kiloyla polo'ya sığmıyorum ya. eğer binersem arka koltukta oturan komple iptal oluyor. 2005-2006 honda hr-v olabilir. alfa romeo 147 olabilir 2008 modellerden. bunların hepsini geçip modifiye sorunu olmayan dediğiniz için lancer öneririm. hem sağlam hem modifiye çok iyi gidiyor hem de kaliteli.

Hafif kusurlu olarak geçer. ( ön cam hariç )

7 ay önce ön camda dahil hafif kusurlu geçti.kapkara camlı abartlı değilse geçer.bir ara gaza gelip geçirmemişlerdi sonra yine geçirmeye başladılar.

fiber altyapı varsa millenicom superonline'dan daha iyi fiyatlar sunuyor. eğer yoksa turknet olumusuz yorumlar olsa da en ideali şimdilik.

türknet. çok sıkıntı yaşayan var, eğer sıkıntı çıkma ihtimaline karşı uğraşırım diyor ve bu riski alıyorsan bence dene. ttnet üzerinden geçişlerde sorun yaşama olasılığın daha az. bu hem okuduğum yorumlardan hem de reklamlara çıkardıkları genel müdürün mü ne söylemesinden bildiğim bir şey. eğer sorun yaşamazsan kendilerinden daha iyi fiyat ve performans sunan şirket yok. eski üye olduğum için 75 mbps hıza 65 lira ödüyorum. önümüzdeki aylarda zam alacak diye söylemleri vardı. altyapılarında değilsen sana 35 mbps için 65 ödetirler.altyapılarına 100 mbps'a kadar hız 65 lira. kısaca vaktim var riski alırım diyorsan türknet'e kesinlikle bak.

bilmem öyle mi?

www.youtube.com

yoo, epeydir var: www.youtube.com

Youtube, Netflix vb sayesinde biz Amerika toplumumu daha yakindan gormeye basladik. Eskiden Turkiye'de de vardi. 90'lari hatirlayanlar bilir.

btwin kadar rezil bir bisiklet kullanmadım her anlamda. sakın almayın.

Ddechatlon'daki her şey ucuz, dandik ama parasına göre iyi f/P değilmiydi zaten

Kron ülkemizde dağ bisikletiyle ünlü bir marka. Btwin daha uluslararasi diyebiliriz. Ikisi de f/P markası. Burada marka tartışmak yerine ürünleri ve üzerindeki komponentleri tartışmak daha doğrudur. Kronun x modeliyle btwin'in y modeli olsa tartışabilirdik.

@karacigerim vur kadehlere +1

genel olarak kadro garantisi ve servis hizmeti açısından btwin daha iyidir. bir ara kronun karbon kadrolarının kırıldığı fotoğraflar ve şikayetlerle doluydu bisiklet mecraları.

Kron'un eski xc3000 ya da 4000 kadroları iyidir de yeni serileri çöp. Gidon kırılması gibi kronik saçmalıkları var. Btwin on kat daha iyidir. En azından arkasında kimin durduğunu biliyoruz.
Temelde bisiketlerin hepsi aynıdır kadro hariç. karacigerim doğru söylüyor.

kron tx300 var bende memnun değilim. Orta göbek milini degiştirdim. gidon yalama oldu. dayanaklı degil.

Audi a3
Peugeot 206/406
VW Golf/Passat bakabilirsiniz.

Palio hb otomatik. Hem daha modelli olur hem sikinti daha az yasarsiniz. Daha iyi markayi o fiyatlara akirsaniz daha cok sorunlar yasarsiniz.

yok öyle bi formül, var diyen de bi yerinden atıyor.

kendini ne zamana kadar hazir hissettigine bagli. 3 gun sonra yeni iliskiye baslayabilecek ruh ve beden haline sahip olursan 3 gun sonra, 3 yil sonra boyle hissediyorsun 3 yil sonra. matematigi yok ki bu isin.

Belki bir Meriç çıkar ertesi gün unutulur.
7 si, 15i, 40ı çıksın da diyebilirsin.

biten bir ilişki her şey süper giderken bir anda diye bitmiyor. gerileme dönemi var, yıkılış var. çok yıkımlı bir ilişkiden çıkan 1 hafta sonra başkasıyla denerse ben yargılamam, yargılayana da kızarım, kızdım hatta. aslında hiçbir durumda kimse kimsenin şeysine şeyapmamalı da, insanlar işte. bence takmamalı.

buna benzer bir soruyu ben de sormuştum geçenlerde.

bunların cevabı biten ilişkinin uzunluğuna, duyguların yoğunluğuna, ilişkinin bitme nedenine göre bile değişebilir. ruh hali, şartlar vs vs

uzun ilişkisini bitirdikten çok kısa süre sonra yeni ilişkiye başlayanlar da var.
çok uzun süre başlamayanlar da var, belki karşısına uygun biri çıksa başlayacaktı kimbilir..

o yüzden bu tip şeyler çok değişken
kişiye ve şartlara göre değişkenlik gösterebilir.

Kayıt yapmadan para yatıramıyorsun zaten. Parayı yaptırdıktan sonra öğrencilik hakkın devam eder.

İhale usulü gidiyor onlar.

uygulama.gtb.gov.tr

Avcılar'da trafiğe kapalı cadde (Marmara caddesi sanırım) var. Orda bi dükkan var öyle olduğunu söylüyorlar, belki de gidip alıp burda satıyodurlar.
Ama genel olarak sahte gözlükler falan var, pek bir numarası yok o dükkanın.

Kocamustafapa ve capada var benun bildiğim.

İkisinden başka seçenek yoksa xr. İşlemcisi daha iyi.

XR memnunum. pil iyi boyut iyi.

X’in ekranı ve kamerası daha iyi. Bir de kasa daha iyi sanırım.

sene olmuş 2019, üretimden kaldırılan bir telefonu almanın bir mantığı olamaz, sori

2.kamera ve oled ekran tercih sebebi benim için. Hdr ekran artısı. Ben olsam x alırdım. Ama fiyatlar düşecek xs alınabilir belki.

filmi bilmiyorum ama houseboat olabilir mi acaba? türkçede yüzer ev.

tanıdığım hiç kimse bu işe girmez, hayyam pasajındaki bi kaç fotoğrafçıyı arayıp sorabilirsin, kimlere ne şartlarda kiralıyolar söyleyler.

ha makina ve ekipman kiralayanların da bir çoğu yanında personel gönderir :)

kiralıkkameram.com bunun gibi firmalar var.

www.filmarka.com

www.kiralikkameracim.com

Bu ikisi daha önce kullandığım siteler. İhtiyacınıza uygun ekipmanı bulabilirsiniz.

Çoğu firma, personeli ya pahalı kiralamalarda (örn alexa) ya da istek doğrultusunda gönderir. Aynasız makinaları veya d-slrları personelsiz kiralayabilirsiniz.

turk.net yakın çevremde ciddi popülerlik kazandı son zamanlarda. ballandıra ballandıra anlatıyorlar, bir bak ona olmazsa.

evde kablo tv kullanıyorum aylık 30 tl lik paketi, memnunum. işyerinde de aynı paketten vardı. şimdi yedek subay olarak askerlik yapıyorum ve maalesef burada kablo tv yok. taahhütsüz olduğu için turk.net kullanıyorum. hızı kablonet ten fazla zaten sözleşme de ona göre :) ancak fiyatı iki katı yani 65 lira

BJK yönetim, teknik ekip ve topçular tümü çuvalladı. Takım da yaşlandı. Yaratıcı futbolcu eksikliği var. Bir iki yıl önce 10 milyon avro bonservis biçilen Tolgay Arslan kadro dışı bırakıldı mesela. Oğuzhan çıtkırıldım birisi ve taraftarla arası bozuldu. Kaleci süpriz goller yiyerek takımı zor durumda bırakıyor. Forvette looser olan Pektemek'e kaldık. Daha ne olsun aq ?
Muhtemelen Şenol devre arasında ayrılır. Keşke daha uzun yıllar kalabilseydi, ama hoca da yıprandı. Yönetimle arası da bozuk.

fikret orman ünal aysal sendromuna tutuldu.

Oğuzhan, Olcay, Sosa, Atiba, Tolgay, Marcelo gibi şampiyonlukta önemli payı olan futbolcular ya bedavaya ya çok ucuza alınmıştı. Yönetimde kim geldi kim gitti bilmiyorum ama son iki yılda transfer "aklı" çok şaştı. Hem gereksiz para dökülüyor hem verim alınamıyor. Bir de zamanla takım yaşlanıyor. Şu anki kadro yaşlı ve yetersiz. Bir de kiralık transfer kolaycılığına çok güvendi Beşiktaş. Bonservis vermediğin için tatlı geliyor ama adam seneye yok ve haydi bakalım tekrar takımı baştan kur. Yâni yönetim hataları etkili.

Hoca da eleştiriliyor haklı olarak. 15/16'daki oyunu oynatan kendisi olduğuna göre kalite problemi yok hocada. Ama son iki yılda tutarlı ve istikrarlı bir oyunu yok takımın. Bâzen "Quaresma'ya ver 234387 orta yapsın"a dönüyor iş. Tabiî eldeki kadroya göre bir taktik kurabilirsin ama eldeki malzemeyi de iyi değerlendirebiliyor mu emin değilim.

besiktas'in kadrosu rakiplerine gore daha az secenekli, daha az yildizli idi epeydir.
fb'yle yarisip sampiyon olduklari ilk sene fb'nin kadrosuna bir bakiniz, van persie'ler diego'lar, nani'ler. markovic'ler (o zaman ciddi yildiz adayi idi), kjaer'ler. yalniz forvette van persie'nin arkasinda sow bekliyordu, onun da arkasinda evvelki yilin gol krali fernandao. daha da doymayip bir onceki sene sahane top oynayan bursa'dan iki yildiz oyuncuya dunya para verdilerdi.

bjk'nin o surecte elle tutulur yedek forveti, yedek savunma orta sahasi yoktu.

ilerleyen surecte gs'nin, hatta basaksehir'in kadro derinligi cok daha iyi oldu hep.

bjk ne yapmisti. taraftar baskisini azaltmak icin "feda" sloganini yukseltmis, buna uygun hoca (aybaba) ve transferler yapmisti. ucuzu transferler. bunlarin hepsi tutmadi. biz simdi tutanlari (oguzhan, tolgay, atiba, cenk, marcelo, fabri) animsiyoruz. ama, genc, potansiyelli bir kadro oldu. kadro surekliligi ile, yakalanan bir hava ile (bilic'in katkisi inanilmazdi orada, dunya kupasi finalisti hirvatistan'in sistemini benimsedi takim, ve o zayif kadrolarla arsenal'e, totthenham'a kok sokturdu) basarili olabildi.

bu noktada ihmal edilen seyler vardi.

1- takimin kadro derinligi hala cok kuvvetli degildi. onemli defolari vardi. bu nedenle kolay kirilma yasayabiliyorlardi. (benfica macinin ilk yarisi bir isarettir misal, ama cogunluk ikinci yarinin sarhoslugunu yasamayi tercih etti)

2- yukaridaki zaaflar, kirilganliklar kadro dengesi ile bertaraf edilebiliyordu. fabri, her mac yuzde yuzluk goller cikariyor, karsi karsiya toplar cikariyordu. bu seviyedeki bir takim icin bunlar alarm demek. ama hersey normalmis gibi yaklasildi.

3- en buyuk mesele borc. sampiyonluk ardindan da yazmis idim. besiktas'in yuzunde koca bir yara var, ciban yarasi gibi. bugun sarhoslukla sevinip unutuyorlar. ama yarin sabah yine aynada olacak. (burada salakca laflar oldu, sampiyonlar ligi'nden, oyuncu satislarindan bir suru para gelmis, bunlar neredeymis? falan filan. bunlari soranlarin durumun ciddiyetini idrak edemedigi anlasiliyor) borcu cevirebilmek icin baska bir yola saptilar. yildizi parlayan oyuncuyu, yuksek bedel teklif gelirse satalim dediler. bu, takim iskeletine, devamliligina onemli sekte vurdu. (g.birligi, gaziantep, sakarya vs. gibi turkiye'de boyle oyuncu yetistirip satma uzerine cark kuranlarin hangisi basarili olmus?) takimin kadro derinligi zaten iyi degil, yildizlar (rakiplere gore) eksik. ama uyum var, parcalar birbirine denk dusmus, bir arada oynayarak esgudum kazanmis vs. bu oyuncular birer birer ucup gidince, kadronun eksikligi, zayifligi daha da belirginlesti.

4- taraftar (istanbul'un diger iki buyuk takiminin taraftari gibi) gerceklikle baglarini kopardi. hayal aleminde, simulark'larda yasiyor. tuketici-taraftar olmus. golleri, basarilari, guzel hareketleri, akitilan teri, emegi yiyip bitiriyor tuketiyor doymuyor. sabir yok, oyunun ozune saygi yok, oyunculara saygi yok,basariyla guzel oyunla bile doymuyor. ucuz transfere sovuyor, pahali transfere camur atiyor, hamal oyunculara kufrediyor, surekli yeni model oyuncu, takim (aslinda oyuncak) istiyor. bu, uc buyuk takimin da dibe vurusunda onemli bir etkendir. basaksehir'de topu iskalayinca, formsuz haftalar gecirince soven, takip edip tehdit eden taraftar yok.

5- futbol ortami, turkiye'deki baska pek cok sey gibi kokustu. sizdirilan belgeleri takip ederseniz, cikar ve menfaat ortamini daha net secebilirsiniz. yukarida sayilan nedenlerle yonetimlerin isi cok zor, cikisi olmayan yerler var. ama, yonetimlerin yaptiklarina bakarsaniz, sizdirilan belgelere bakarsaniz, pek oyle bir dert yok gibi zaten.

revolte

zaten kapıdan girişte sorun yaratan pub mı var ayrıca?

masalar, insanlar iç içe olsun avlanıyım gibi bir derdin yoksa "hiç" iyidir, tek gitmişliğim çoktur. garsonlar başına ekşimez, müzikler iyidir, bira çeşitliliği çok iyidir. arka balkon ya da aşağı inince arkadaki alan güzel oluyor.

stereogun hafta içi sakindir.

task manager dan cpu ya abanan program kaldırılarak.

İçini açarak tozları temizlersen azalacaktır.

eğer uygulama çalırken felan ise pc mod'unu ayarlayarak. güç seçenekleri felan. +sı -si sana kalmış...

tırtış sesi felan ise daha farklı şeyler denemen lazım.

bryan fury'nin dediği gibi, eğer arka planda çalışan bir program varsa belki o fazla yük bindiriyordur falan anca öyle azalır başka hiçbir yolu yok dışarıdan müdahale ile

render alırken kucağımda bilgisayar balkona çıktığımı bilirim.

95 derece benim için gayet normal bir sıcaklık bu arada.

hatta bazen bilgisayar drone misali havalanacakmış gibi oluyor o zamanlar da üstüne ağırlık koymuşluğum vardır.

demek istediğim bilgisayarın içinde bulunduğu ortam sıcaklığı çok önemli.

Fan temizliği ve termal macun mutlaka yapılmalı. En son ne zaman temizlediniz fanı mesela? Ya da hiç temizlediniz mi?

FAN sesini azaltmak için kesinlikle ilk 2 seçenek;
1. FAN'i herhangi bir hava kompresörü v.b. cihaz ile güzelce temizlemek.
2. FAN ile CPU arasında termal macunu yenilemek.

fanı temizleyebilir ve termal macunları yenileyebilirsiniz. fakat elektrik supurgesi ile falan tozlari cekerseniz fanin donmesine izin vermeden yapmalisiniz. supurgenin hava sirkilasyonu ile pervane ters donebilir bu da cihaza zarar verir.

ayrica fani komple de degistirebilirsiniz. ilk defa yapacaksaniz soz konusu bilgisayarin tamir videolari youtube da buyuk ihtimalle vardir.

face de var. velodrom grubu baya aktif o tarafta.

bisikletforum.com dan arattırabilirsin.

Ben de katılımın . Pedal şirket var ama kadikoyde

yaş 35 üstü değilse monopoly,tabu gibi kutu oyunları olabilir

termos,
panduf;özllikle ugg botlar gibi uzun olanları
iyi bir kulaklık
çok kullanıyorsa şapka
parfüm seti gibi birşey;yves rocher'den bir kutu alıp içine oradan ya da istedğin yerden parfüm, krem, nemlendirici vs.. hatta çikolata falan koyabilirsin.
bluetooth hoparlör
atkı/şal

Kahve falan seviyorsa starbucks termos.yaz kis kullanir.
Yvres rocher, body shop gibi yerlerden minik nemlendirici kremler, dudak kremleri, minik sabunlarin oldugu minik bir kutu yapilabilir
Parfum falan asiri kisisel bence, hic o topa girmeyin derim.
Atki, sal, bere, eldiven ya da tabak canak almayin ama lutfen.

evine koyabileceği fotoğraflık olabilir, ya da kartvizitlik olarak da kullanabilir: www.instagram.com

zipcar kullanıyorum. bir sorun yaşamadım

Central

Budget iyi Vodafone red varsa %50 indirim veriyor.