Ekşi Duyuru

kimdir derken, kimliğini mi soruyorsun?

hala bilinmiyor. bir ara massive attack'ın solisti diyorlardı ama net bir şey yok hala. muhtemelen yalan. kim olduğunun ne önemi var ki? ingiliz'in biri işte, sen kimin yüzünü hayal ediyorsan onu koy.

ps: adamın amsterdam'da sergisine gittim, adını ya da yüzünü bir kez bile merak etmedim.

twistedsifter.files.wordpress.com

tanıyan var ama çok açık edilmez, adamın tarzı değil neticede. yeni bir showroom yapmış, geçen gün instagramda bildirdi. yanılmıyorsam bir röportajı var, guardian'da olabilir.

Taniyan var. Anonim biri degil.

Dizayni cok cool olan otelinde kaldigim, sevdigim bir arkadasimiz. Sürprizi, sasirtmayi sever.

aksine zararı olur. adam gibi demokratik kurumları kurmadan doğal kaynaklara sahip ülkelerin hepsi failed state (arap ülkeleri, iran, rusya, venezuela, azerbaycan vs vs).

bugunleri mumla arariz +1

turkiye'de petrol olmadigi icin seviniyorum sahsen.

m.youtube.com
şu videoda anlatıyorlardı yanlış hatırlamıyorsam

Arabistan'da petrol olması kadar oluruz en fazla.

Yaptırım, ambargo gibi olasılıklar da var.

bence değil çünkü çok farklı mimarideler. amd hep muadil ve ucuz alternatif oldu. ama şuan üretim fabrikalarında aynı teknolojiyi kullanan makinelere sahipler. asıl o makine üreticisi monopol. ASML diye arayabilirsin.

o amaçla "oluşturulmuş" değil, fakat intel çok çok öne geçse amd'yi çökertse büyük ihtimalle haksız rekabet davaları açılır aradaki fark biraz kapatılır.

ben de sanli nhk nin dediğini bir yerde izlemiştim. intel tek olsa abd yargısı hemen tekelcilikten intel in canına okurmuş. intel o yüzden amd batsın istemezmiş.

ama bir dönem intel in amd ye piyasayı dar etmek için firmalara baskı yapıp bundan hüküm giydiği, milyar dolar tazminat ödediği gerçeği var.

asıl bunların işlemcilerini qualcomm vs de dahil basan bi şirket var TSMC diye. o tekel.

şuan ARM ikisini de tokatlıyor.

@cliff: www.youtube.com

burada anlatıyor.

ürünü koruyor mu ona bak bence. sahte vs fazla takma. çanta düşse laptopa bişey olur mu? köşeler korunaklı mı mesela.

aliexpress sitesine bakarsan aynı çantaları kılıfları vs çok çok daha ucuza bulursun..
N11'deki satıcılar da oradan alıyor zaten.. sadece şuna karar vermek gerekiyor..
- aynı ürünü N11'den daha pahalı satın alırım ertesi gün elime geçer..
- yada ALIEXPRESS'ten daha ucuza alırım 1 ay beklerim..

hayırlı olsun hangi marka kaça aldınız? formatı sevmemek için: evet müthiş bir cihaz :)

ben de planlıyorum almayı xiaomi veya diğer çin modellerine bakıyorum, 4k izlerken kasmasın yeter

Mi box süper bi cihaz

gereksiz bir sürü ıvır zıvır şey... çok daha ucuza çok daha elzem olanını kendin oluşturabilirsin.

deprem çantası bu değil arkadaş sen çok yanlış anlamışsın.

deprem çantasının içinde
temel ilkyardım malzemeleri(taş çatlasın arabalardaki ilkyardım kitleri gibi)
fener
bir kaç gün idare edecek bisküvi, kraker tarzı yiyecek ve su. belki konserve bi kaç çeşit atarsın. bozulmayacak şeyler ekleyebilirsin, su koyuncp hazırlanan noodle bile eklenebilir.
kötü hava şartlarını düşünerek temiz ve kalın giyecek. belki yağmur falan olursa diye naylon branda , yağmurluk, panço, belki portatif bi çadır varsa uyku tulumun.
çakı, çakmak, düdük vb vb...

bu çantanın 2 maksadı var.

1 depremde enkaz altında sağ kalırsan açlık ve susuzluktan ölmemek, kendine basit ilkyardım yapmak.
2 deprem anında kapıp dışarı kaçmak.

yani senin aracın vardır istersen kova kova yiyecek ilkyardım malzemesi koyarsın ama 1. senaryo olursa işine yaramaz.

Gerçekten sömürü stayla olmuş. Üsttekiler gibi basit şeyler dışında tapu ve kimlik fotokopileri vs gibi şeyleri koyun ve en önemlisi su koyun yeter. Deprem çantası enkaz altında kalırsanız diye yapılan bir şey değil, ayakkabılığa koyup çıkarken alın, dışarıda 1-2 gününüze yetsin diye yapılan bir şey. Yani enkazda yanınızda olursa iyi tabii de o daha ayrı bir olay.

küçük boy sert kabuk valiz satın al. içine

5 günlük konserve,
5 günlük su,
istediğin kadar snickers gibi enerji veren kolay bozulmayan yiyecek,
fener, 12 adet kalem pil, 12 adet ince pil,
2 tane telsiz(pmr ya da uhf,vhf olabilir),
eski model taşınabilir radyo,
2 tane 10binlik powerbank,
2 tane eski model tuşlu telefon,
bir kaç tane ucuz yağmurluk,
kasatura, isviçre çakısı,
ilk yardım malzemeleri(gazlı bez, sargı bezi, sterilize edecek bir solüsyon, kanama durdurucu, ağrı kesici vs.),
para,
arabanın, evin, yazlığın, köydeki evin, konyadaki kuzeninin evinin falan yedek anahtarı,
kişi başı 2 adet yedek tshirt, iç çamaşırı vs,
çakmak, kibrit,
yer kalıyorsa polar battaniye, uyku tulumu,
en önemlisi silah ve en az iki yedek şarjör. ne olacağını bilemezsiniz,
şu büyük 100 lü falan olan ıslak mendillerden,
küçük bir şişe kolonya,
makas,
harita,
ilaç,

aklıma şuan gelenler bunlar. bunları çantaya koyuyoruz. çantanın ağzınıda numarayla açan bir kilitle kitliyoruz. şifreyi ailemize ezberletiyoruz. çantayı kapıya yakın bir yere tercihen duvara sabitlenmiş bir portmanto ya falan koyuyoruz ki kapıdan kaçarken alabilelim.

ben şahsen deprem olduğunda, arabam enkaz altında kalmadıysa kendime bir kaçış rotası çizdim. önemli olan hızlı reaksiyon verip yollar kilitlenmeden kaçabilmek. ben depremden sonra istanbulun tam anlamıyla suç ve mahşer yeri olacağını düşünüyorum. eğer evim yıkılmazda kaçabilirsem rotam bu olacak goo.gl

meditasyonun rüyaları canlandırdığı genelde söylenir ama bunu kanıtlayan bir veri yoktur.

Gönderenin sunucusundan da kaynaklı olabilir, eğer başka bir hesaptaki mailleri gmail'e topluyorsan kendi sunucundan da olabilir... Mail toplamak için IMAP kullanırsan o gecikmeler daha az yaşanır...

güç tasarrufu ayarı yaptıysanız senkronizasyon kapanmış olabilir. 11de güç tasarrufu bitince senkronizasyon yapmış olabilir.

4k x280 için harika fiyat. 1 kg cihaz. çözünürlük biraz düşük gibi ama 12" ekranda o da normal. bu fiyata wwan dahil mi?

TOD: WWAN dahil mi bilmiyorum ben de sahibinden.com da gördüm bu ilanı.

wwan olmasa da alınır. bu fiyata thinkpad çok iyi.

Siteyi aciyorum, bakiyorum, arastirip inceliyorum yorumlari vb... Sonra birine karar verip sepete ekliyorum ve bilgisayarin basindan kalkiyorum. Benim beynim o urunu almis gibi algiliyor, sonra da unutup gidiyorum.

Böyle durumlarda ben de "sepete ekle" seçeneğini kullanıyorum. Birkac günün sonunda o ürün benim için halen ihtiyaçsa, alma gereği duyuyorsam alıyorum. Yok sadece hevesse ve artık o kadar ihtiyaç duymuyorsam almıyorum.

Ben de böyleyim. Tek fark, aldıklarımdan pişman olmuyorum, oh iyi ki almışım diyorum. O pişmanlık hissiyle yaşanmaz, seks sonrası duyulan pişmanlık gibi. Kabullenip devam etmeye bakmalı, senin kendini mutlu etme yöntemin o çünkü. Başka bir yöntem geliştirene kadar böyle gidecek. Sepete ekleyip de almaktan vazgeçtiğim çok az şey olmuştur, bu etkili bir yöntem değil ayrıca.

Kredi kartımı evde bırakıyorum, tek kredi kartım var onu da yanımda taşımıyorum. Yoksa şu güzelmiş, bu indirimdeymiş, şu bir gün işime yarar diye bir sürü gereksiz şey almış bulunuyorum. Ben de işe yarıyor.

Telefondan uygulamaları sildim çünkü sürekli bildirim geldiğinde kendimi site de bukuyordum. Şimdi aklima bir şey gelirse bakıp sepete atıyorum ve bırakıyorum. Sonra geçiyor zaten.

Akreditif yapın. Bankaya başvurun onlar izah eder.

Vesaik mukabili yapacaksınız o zaman, önce mal gelecek buraya. O arada karşı taraf sizin evraklarınızı, bankanıza gönderecek. Siz de mallar gümrüğe geldiğinde ödemeyi yapıp çekeceksiniz gümrükten.
Bu işlemde eğer satıcı sizin ödeme yapacağınıza güvenmezse, avalli kabul kredili vesaik mukabili yapacaksınız. O da kendini sağlama almış olacak, siz de.

Eğer firmayı tanımıyorsanız çin'den mal almak çok sakat iş. kötü örnek ama parayı toplayın kaçan bir sürü firma var.

LC sight yapın ve "uluslararası" tüm masraflar alıcı tarafından ödenecektir deyin. hatta istiyorsanız lokal banka masraflarını da ödeyeceğinizi taahhüt eden yazı gönderin.

sürekli çalıştığımız yerlerle bile L/C sight çalışıyoruz.

Fİrma fos çıkmasa bile, şöyle şeyler de oluyor. Nasıl olsa parayı aldık diye malı sallıyorlar, sizin malı başkasına yolluyorlar. Eğer yüklemeyi CIF yaptıysanız, adamlar en ucuz hatla yolluyorlar, çin'den buraya minibüs hattı gibi geliyor mal.

L/C sight yapın.
yüklemeyi FOB seçin. Fiyatı da ona göre alırsınız. transfer şirketi sizi muhattap aldığı için malınız nerede takibini yapabilirsiniz.

Senin aradığın şey garantili işlemi. Bunu da akreditif ile edinebilirsin. Vesaik mukabilinde banka hiçbir sorumluluk üstlenmez. Onu dinleme. Beni dinle.

Duygusuz haklı,
malı getirmeden önce gümrük müşaviriniz ile görüşüp malın faturası ve Harmonise Code numarası üzerinden sorgulatıp indirileceği antrepoyu önceden ayarlasınlar.

Ben tamamen soruya göre cevap veriyorum. Soruyu soran kişinin ihtiyacı akreditif fakat soruda bir püf nokta var o da karşı tarafın LC kabul etmemesi.
LC kabul etmeyen taraf için, en uygun işlem benim yazdığım yöntemdir.
Sight akreditif konusuna gelince, sight kısmını biz türkçeye “görüldüğünde” şeklinde çevirmişiz dış ticarette. Bir işlem görüldüğünde ödemeli yapılacaksa ve işlemde masraf kaygısı varsa akreditif yapmak anlamsız oluyor. İsmin için de letter of credit geçiyor diye insanlar kendisini güvende hissediyor fakat sight lc ile normal versiyonu arasında dağlar kadar fark var.

rahat getirmek derken? neyini rahat getiricen? zaten rahat gelmiyor mu?

işte bazı sıkıntıları var, gümrük vergisi sunum ucreti gibi

ptt depodan alacaksın ürünleri. barkodlarıyla 5000 tane kağıda, servera işlenmiş ürünü. akşam teslim etmen gereken para belli kuruşuna kadar. sen bu parayı milletten kendimden almayayım ticarete girişeyim mi diyorsun anlamadım :D

Pttye torpilsiz göremezsin ya. :(

arkadasım postacı ama hıc ole bır avantajı yok malesef

Ptt tahsilata aracılık yapıyor sadece. Vergi PTT vergisi değil gümrük vergisi. Parayı gümrük alıyor yani. O yüzden mümkün değil.

Neil Armstrong - First Man on the Moon
www.youtube.com

valla 2 gün önce turk.nete ticket açtım ertesi gün bi çocuk ben işte olmama rağmen geldi kapıda beklemiş annemi aradım açtı kapıyı, kabloları vs değiştirmiş komple hattın, sonra tekrar beni aradı abi işim bitti modemde de sorun var onu değiştirirsin ben elimden geleni yaptım dedi. bugün yeni modemi taktım internet hiç olmadığı kadar iyi şuanda gerçekten beklemiyodum bu ilgiyi. biraz daha dürtükle istersen turk.neti

Bostancı'nın neresinden ?
Bostancı metro yakınsa , metroyla kadıköy , eminönü'ne vapur veya motor ordan tabanvay
Caddeye yakınsa dolmuş - kadıköy - eminönü vapur veya motor ordan tabanvay

mamaray yakınsa marmarayla yenikapı sonra vefa'nın yakınından geçen herhangi bi otobüs, 77 olabilir.

Yenikapı'dan metroyla Vezneciler durağına gidip ordan iki dakika yürünebilir de.

Diller iletişim kurmak içindir. Hangi dilde anlaşılacaksan o dilde konuşursun. Ne gereksiz anlam yüklemişsiniz.

Katılıyorum, geyiğine de olsa zenci gibi konuşma muhabbetinden iğreniyorum.

ben bayılıyorum ingilizce konuşmaya herkesle beraber ingilizce konuşmak çok keyifli ve cool. tuvaletteyken ve seks yaparken bile ingilizce konuşuyorum. türkçe ise bayağı bir dil ve konuşanlar ekseriyetle basit insanlar. keşke sen de sevseydin ingilizce konuşmayı madem biliyormuşsun akıcı, böyle olunca sen de bayağı geliyorsundur insanlara hatalı bir izlenim yazık.

ben hangisi kolayıma gelirse onu kullanıyorum, aklıma bir kelimenin ilk olarak ingilizcesi gelince dur lan bunun türkçesi neydi diye düşünmüyorum yani.
bu durumun da bir katma değeri olduğunu düşünmüyorum açıkçası.

dilleri, sevgilim olarak görmediğim için yabancı bir lisanı kullanırken ana dilimi aldattığımı hiç düşünmedim, hissetmedim doğrusu...
gerçi, geçenlerde bir ortamda otururken, ansızın birisi oturdu masaya. kim olsa beğenirsiniz? türkçe!
suratı, turşu satıyor.uzun, sarı saçlarını arkaya savurarak hemen meseleye geçti; "sen çok fazla ing kullanır oldun; şimdiler de bir de ispanyolca sevdasına tutulmuışun! bu iş, böyle olmaz pangea efendi! ben sana yetmeliyim." dedi, kırmızı ojeli, bakımlı ellerini tehtitkar bir biçimde masaya ritmik bir şekilde vurarak.
o gün, bugündür korkmadan kullanamaz oldum farklı lisanları. ya türkçe'nin kulağına bir yerden giderse?

Turklerle konusmayi ve yabancilarla konusurken 2 cumle sonra ingilizce yetmeyince espriye baglamayi sevmiyorum ben de.

Bana da pritenşıs ve distörbing gelir herkesin Türkçe anladığı bir ortamda başka bir dil konuşmak. Bu arada Türkçeleri aklıma gelmedi ve neydi diye düşünmedim çünkü bir değeri yok. Hepiniz ne demek istediğimi anlıyorsunuz zaten, anlamı olan nokta da bu.

İngilizce konuşmak 10 - 15 sene önceye kadar zevkliydi. Etrafta bilenler çok azdı ve bu yüzden daha bir motive ediyordu seni. Kabataş tramvayında bir bahane bulsam da turistlerle iki laf etsem diye can atardım. Şimdi amaan diyip geçiyorum bir çoğumuz çat pat da olsa konuşuyor bi esprisi kalmadı yani.

Kamera.

Tek sebebi var, jiroskop entegresi kuculdu ve ucuzladi.

N95 telefonu hatirla ondan once hic su terazisi gordun mu bir programin ya da aletin icinde.

Goremezsin.
N95 2007 yilinda elimize gecince buyulenmistik bu olaya.
Hatta muhendislik dekani da dumur olmustu.
telefon sahibini yaz okuluna birakip parasiyla n95 almisti.
Akilli adamdi.

Sonra bizim robota o entegreyi takalim dedik, 100 dolar falandi oturduk yerimize.
Tabi onu kontrol edecek kart falan da pahaliydi.
Cukunduruk robot nerden baksan 200 dolara mal oluyordu. Drone'a girsek hic gucumuz yetmeyecekti.
Kumandalar zaten pahali.


Simdi en kazik yerde bile jiroskop perakende fiyati 16tl.
Evde drone yapayim desen 2 gunde yaparsin.

Öncelikle droneların en önemli özelliği ne kamera ne pil ne de motor teknolojisi, droneları sınıflandırırken barındırdığı teknolojiye bakmak lazım eğer drone derken oyuncak mağazalarında satılan 300 liralık pırpırlardan bahsediyorsan onlar drone değil bildiğin çöp.

DJI için konuşalım ki DJI bu işin kralıdır, en büyük etken çekim mesafesidir, bugün en popüler ürünü olan DJI Mavic serisi 7 Km'lik çekim mesafesi ile efsaneler yaratmaktadır ve neredeyse sıfır lag ile sana kesintisiz HD görüntü ve hassas kontrol sağlar. Üzerindeki yüksek çözünürlüklü kamera müthiş bir gyro stabilizer barındırıyor ve neredeyse sinema kalitesinde çekim yapabiliyorsun, bu aleti 1400m rakımlı dağın tepesinden 5 km mesafedeki deniz kenarına indirmişliğim var ki çekilen görüntüyü tvye at belgesel diye izle.

Bir diğer konu ise geliştirilmiş pal teknolojisi, daha sessiz daha uzun süre havada kalmanı sağlıyor bu teknoloji, DJI Mavic Pro 25 dakikanın üzerinde havada kalabiliyor ki bu süre bir uçuş keyfi için yetiyor da artıyor bile.

Diğer bir konu ise kullanım kolaylığı, rüzgarlı bir havada bile drone kalktığı yerde sabit durabiliyor youtube'daki inceleme vidolarını incelersen rüzgar testlerindeki başarısını görebilirsin, ayrıca bir aptalın bile kazasız belasız kalkış uçuş ve iniş yapabilmesini sağlayan uçuş kontrolorü de yazılımsal olarak aletin dengeli şekilde uçmasını sağlıyor yani öyle 300 liralık aletler gibi havada düzgün durması için ekstra çaba sarfetmiyorsun.

Yani özetle drone'lar yaygınlaştı çünkü uçurması artık çok kolay ve ahmak olmadığın sürece kırıma uğramıyor, helikopterler öyle değildi bu gözler ilk uçuş denemesinde parçalanan çok heli gördü, sonrası hüzün.

Erkek değil miydin ya sen, niye öyle dediler ki. Kız olsan kıskanmışlar diycem ama.

Duyuru zaten sikici bir yer.
3 kisi yaziyor 100 kisi okuyor.

Çoğu kişinin de haberi yok zaten, günde bir kere kesin giriyorum ya kimse olmuyor ya da 1-2 kişi.

Chatin ihtişamlı günleri geride kaldı, cenazesini çoktan kaldırdık, dirilmez artık.

@ugpıy sen ölmemişsin?

tüh

demode bir uygulama. msn nasıl kullanılmıyorsa chat da öyle kullanılmıyor.

chat ortamina niye gireyim. cok aktif olan kisilerin kanka oldugu bir yere sonradn girmeye gerek yok.

Meslek ne?

kaç yaşındasın, şu an çalışıyor musun, çalışıyorsan gelirin ne kadar?

@vizyonum dar olduğu için ben başlardım.

@glamdring ve Elo

yaş 30 üstü ve işsiz olarak alalım.

allahın kilerbee'si ikisi de memurluk

@tolkien

ben de senin gibi dusunuyorum aslında ama atama olmazda dımdızlak kalırsak diye tırsmıyor değilim

beklemeye karar verirseniz 3500'lük opsiyon ne kadar süre için mevcut?

@stanley weber

bir haftada karar verdim verdim vermezsem puff.

@allahın kilerbeesi ikisi de kadrolu

ben olsam ikincisi seçerdim.

4 tane üniversite bitirdiysem bari en azından 5500 tl alayım.

ne zaman olacağı hatta olup olmayacağı da belli olmayan alanınla ilgili atama, bu soruyu soracak raddeye gelmiş birisi için bence beklenmemesi gereken bir şey.

eldeki elma, daldaki elmadan iyidir.

ben de 3 atama boyunca ankara'yı beklemiştim. Gelmedi. 3.atamada alakasız bir şehre atandım. 4.atamada ankara'ya benden düşük puanlı birisi atandı. Biraz üzüldüm aslında o anda. "keşke bekleseydim" dedim. ama ikisi de memuriyet olduğu için, olaya bu durumda "önce kendini bir garantiye al" kafasıyla bakabilirsin. Kamuya girdikten sonra tayin, becayiş, görevde yükselme vs vs bir şekilde alanın ile alakalı yerlere yine kayabilirsin çünkü.

ben olsam beklerdim. vhki her şeyin ötesinde saygınlığı "0" olan bir meslek. yani eskiden 2 yıllık okuyanlar, lise mezunları falan vhki oluyordu öyle düşün.

kenarda paran varsa ve bunalmadiysan bekleyebilirsin hocam.

vhki olarak başla, bir sonraki atamalara başvur, kurumlar arası geçiş yap.

Ben beklemezdim

Meslek diye sorarken branşını sormuştum. Hangi bölümden tercih yapıyorsun? Ortalama kadro sayınız ne? Dış alım oluyor mu? Branşında kaçıncısın?

Link atsan biz de izlesek.

tracking kodsuz sade bir kordinat olur, e trackingi de verirsem duyurudaki hayranlarım kapıma dayanır? yo dostum yoo teşekkürler.

Yalnız değilmişim...
Bence güvenilirliği var,teslim ettiğinde doğru yerdeydi haritada..
Geçen hafta sokağıma kadar gelip,kargomu teslim etmedi.Çağrı merkezini aradım,durumu anlattım.Mücbir sebeplerden teslim edememiştir arkadaş dedi:)) ertesi gün geldi paket...

bak şimdi de park ettiler kesin sigara içiyolar

@yalnız değiliz arenas

Doğru karar vermisşiniz. O tür şeyler için 2 gb ram bile yeter.

Iade edip 64 unu alin derim. Degisim yapin yani yapabiliyorsaniz.

Önce irade. Yoksa:
www.google.com.tr

Site engelleme programi kur. Programin sifresini gozlerini kapatip rastgele tuslara basarak belirle.

Rastgele sifre olusturan programlardan sifre olustur yeni sifren bu olsun hatirlama onu.

Gidip camiden alabilirsin. İmamdan rica edersin, illa ki geri getirmen sartiyla verir. Hatta belki hediye de eder.

@amaranta

klasik şundan rica edersin yerine ''şuradan bedava elde edebilirsin'' tarzı bir cevap daha makbul geçerdi.

E internetten oku?

@evrim halkası

internetten okumak zul geliyor. illaki basılı olması gerekli.

Bir müftülükten veya bir camiden rica ediniz. Hatta akademik, ilmi bir çalışma için istiyorum derseniz bedava da verirler de bilemedim yine de bedava almayın.

www.google.com.tr


Diyanet dağıtıyormuş.

Kuran´i da baska ulkelerde bedava dagitiyor misyonerler. Yorum yapilmamis, "saf" bir meal diye bir sey olamaz ceviride.
Diyanet arti bir.

Ne diyanetten ne müftülükten ne de camiden al hocam. Hiçbiri sana adam akıllı tefsir vermez. Git paşalar gibi Elmalılı Hamdi tefsirini parasını ver ve al

Ben hediye edebilirim size.

tefsir aramıyorsun zaten meal arıyorsun anladığım kadarı ile, madem böyle bir ikilemdesin ben de destek olmak için hediye göndermek isterim sana. Elmalılı yoksa da Diyanet bulabilirim bir bakıcam neler var yazarım sana, adresini yazar mısın mesaj olarak

Ben de hediye edebilirim demeye gelmiştim, ama sadece meal anlamanızı zorlaştırır.

Mutlaka tefsirli okumanızı tavsiye ederim, ehli sünnet birileri tarafından çevirisi yapılmış bir tesfir. Yani o ayet ne zaman indi? nerede indi? Hangi olaydan sonra indi? O sırada kullanılan kelimelerin tam karşılığı nedir?

Hani bazen İngilizce'den Almanca'dan Türkçe'ye tam çevrilemeyen, tam karşılığı olmayan kelimeler ya da cümle kalıpları olur ya. Bu Arapça'da hem de o tarihlerdeki Arap edebiyatında çok daha fazla var.

Basit bir örnek vereyim, her zaman da veririm bu örneği;

Peygamber Efendimiz ve sahabiler bir arada iken Efendimize vahiy gelir ve Peygamber Efendimizi ayeti/ayetleri sahabilerine söyler (karitpler de yazar o esnada tabi ki)

Ebu Bekir diye hatırlıyorum ama başka bir sahabi de olabilir, ayet söylendikten sonra şöyle der

"Ey Allah'ın resulü, bu ayet ne anlama gelmektedir?"

Yani adam anadilinde ve yanındayken gelen ayeti bile anlamak için peygamberden açıklamasını istiyor.

Ama biz diyoriz ki meal bize yeter biz okur anlarız!

Herbalife’ın aloe vera suyu var evde. Annem içiyo ama ben pek tutmadım. Suyla karıştırıyo zaten bikaç damlasını. Sek içmek istedim, izin vermedi djdndnsnne

@delay

marka adı vermedim dikkat edersen ama bitki cidden sağlam bir bitki. nemlendirmesinin ötesinde de aksiyonları var.

sek icmek tehlikeli diye duymuştum. diare yaparmış.

Hayır. Alerjim var.

Saksida besliyoruz bildigin diken, buyuyup evi ele gecirdi.

Madem cok mucize niye kozmetik sektoru yuzyillardir kimyasal kullaniyor anlamiyorum. Biri bizi saapiyor ama kim.

Kıbrısta nöbet tuttuğum nizamiyede bolca vardı 2 metre civarında. Askerler yapraklarına şafak atmıştı dödndnmd

Çok seviyorum:) aloe Vera jelini Hindistan cevizi yağıyla karıştırıp banyo sonrası tüm vücuda sürüyorum olayın niyetine.. sıfır çatlak garantili bir formülmüş..

Standart prosedür hacı sakin ol. En geç salı gününe elinde olur.

son durum: antrepodan bügün çıktı. dağıtıma verildi. geç oldu güç olmayacak umarım.

bazı saatlerde var bu özellik. çocuk saatlerinde özellikle. tam marka bulamıyorum öğrenip dönüş yapacağım

apple watch'un yenisinde bu özellik vardı.

vodafone un öyle bir hizmeti vardı bir ara. bakın isterseniz

Binlerce yildir suregelen kulturun degismesi cok zor. Ornegin Polonya'da da Romanya'da da cok benzer durumlar var. Polonya'nin batisi, dogusuna gore daha liberal hatta bizdeki gibi oy verdikleri parti bile degisiyor.

ben otomatik olarak kötü biri gibi görüyorum şahsen. toplum bazında değişikliğe pek de gerek yok bu çerçeveden bakınca.

Halo Effect/halo etkisi/hale etkisi kavramına benziyor dediğiniz şey, bu konuda araştırabilirsiniz.

Genel olarak yetersiz bilgiye rağmen insanlar hakkında ön kanıya sahip olmak denilebilir.

Var bu ya. Eskiden de cumhuriyet gazetesi okuyan adam karakterlidir sağlamdır vardı. Bilmemne üniversitesinde okuyan adam doludur vardı. Vsvsvsvs.

Ama hepsi gibi bu da boş. Insanların iyi ya da kötülüğü dine bağlı ise ohoo...

scontent-sea1-1.cdninstagram.com

geri gönder. watsons'dan al.

hiç almadan iade et

Sipariş kargolanmadan iptal edilmiyor mu?

N11 mağazasından soru sorma kısmından rica et gondermeyin vazgectim de. Herkese açık yap soruyu da. Kirmazlar genelde gondermezler kargo takip no almadilarsa. Illa göndereceğiz derlerse almadan gönder. Keriz yerine konulmanin manasi yok.

Ne çektin be binder sigortacısı ayrı watsons u ayrı :D

36 lira az para mı 6000 lira maaş alsan en az bir saatlik emeğinin karşılığı, öyle düşün. Ben hep saatlik aldığım ücreti düşünerek alışveriş yapıyorum ve "değer mi?" diyorum. Çok faydası var.

Iade et

son durum: watsons'dan sipariş ettim . yarın gelince de diğerlerini kabul etmeyeceğim.

farabi+1

ayrıca kargoyu kesinlikle teslim almayın. kargocu geldiğinde geri gönderin. yoksa iade işlemleriyle bir dünya uğraştırırlar.

bir de için rahat olsun 9.90 parakende satış fiyatı olan bir ürünü nasıl bir 'masraf' ile internet üzerinden böyle bir fiyata satabiliyorlar? düpedüz dolandırıcılık, başka hiçbir şey değil. malum black friday olduğundan insanlar dikkat etmez alır geçer diye bakıyorlar.

Teslim alma. İade ile uğraşma.

Sigortam.net en uygun fiyati veriyor genelde

Hukukcu olarak ben bile yoruluyorum police okurken. Yanardag patlamasi koruma kapsami 100.000tl, yangin 5.000tl. Yer:Türkiye... eğleniyorlar bizimle
(Önerim olamadi maalesef)

sigortam.net
kafan rahat olsun.
poliçen hakkında bütün detayları telefonda veriyorlar.

son durum: sigortam net'ten dertsiz tasasız yaptırdım.

Pili de gectim de kablolunun performansi kesinlikle daha iyi. Hele ucuz kablosuz baya baya kotu. Ben kablosuz kullaniyorum bana daha rahat geliyor.

Kablosuz tabi ki, birçok açıdan kullanışlı.

Ciddi ciddi fps oynayacaksan kablolu; onun dışındaki her alternatif için kablosuz.

Bilgisayar başında çok vakit geçirmeme rağmen pili çok iyi dayanıyor. Alt kısmında ışık yok, böylelikle daha uzun dayanıyor pili. 4 yıldır kullanıyorum.

www.hepsiburada.com

Yıllardır kablolu kullanmiyorum

Kablolardan nefret ediyorum, o yüzden kablosuz.

tabiki kablosuz..

ayrıca kablosuza nasıl pil dayanmıyormuş.. mesela LOGITECH'in yeni fareleri tek PİL ile en az 1 yıl gidiyor.. üstelik adamlar tek usb ALICI ile hem fareyi hem de klavyeyi görüyor.. daha ne yapsınlar..

mavi dis

kablosuz. marka onemli, ben logitech'ciyim, kolay kolay bozulmaz ve tek pille aylarca gider.

kablosuz. logitech m705 hatta.

Kablosuz. Oyun dahi oynasan gaming serisi kablosuzların gecikmesi yok.

Evde lana del rey’in kullandığı mouse’u kullanıyorum. Duracell pil 2-3 ay gidiyo.

Masa üstü için kabloluyu tercih ederim ama. Kafan rahat.

yil olmus 2018, oyun icin bile kablosuz fareler var artik. hala kablolu kullanilir mi ya? logitech'in pili 2-3 yil giden kablosuz fareleri var. eger oyun oynamiyorsan onlardan al, hem ergonomik, hem cam dahil her yuzeyde calisiyor hem de pil derdi yok. mis gibi.

microsoft sculp comfort kullanıyorum. pili 1 seneden fazla dayanıyor.

oyun oynayacaksan kablolu.diğer olaylar için kaliteli kablosuz fare.

ayarlarsan cidden kolay
mülakatta 0 verebiliyorlar istemedikleri kişiye...
sorun şu: 10 kişiye umut veriyorlar 10'u da ben girecem sanıyor halbuki rektörün gelini filan giriyor. o gelinin de tek vasfı gelin olması oluyor yani o girdikten sonra (akademik başarı olsun, notlar olsun, dil olsun vs.) diğerlerinin de hayli hayli girmesi gerek aslında. o yüzden kızamıyorum çocuklara.

Sadece hoca ayarlamakla araştırma görevlisi olamazsın puanlarda çok iyi olmasa da ortalamanın üzerinde olmalı.

Ama öğretim görevlisi olmada dil şartı falan da kalktı sanırım. Öğretim görevliliğinden yürürse o ayri

4. Lisansi okumaktansa akademisyen olmak daha mantikli geliyor bana. Gencler hakli olabilir moruk.
Cevremde akademisyen olmak isteyen herkes bir sekilde oldu cunku. Kimisi cidden iyiydi, kimisi de nah dedigin torpillerin hepsini yapti.

Beni rektorun oglu(kendisi yard doc) hoca yapmaya calismisti. Bi kere onemli biri begensin yetiyor iste.

okumakla olmuyor , üflemek lazım.

nefesin kuvvetliyse hoşafla bile tübitaktan ödül alabilyorsun bu ülkede.

gençler saf. saf olmaları da normal, hepsi her şeyi çok iyi bildiğini sansa da hayatı bilmiyorlar. bu şekilde öğrenecekler. bana hayatımdaki en büyük kazığı ortak iş yaptığımız hocam atmıştı. şahane-ül mükemmel bir hayat deneyimi olmuştu bana. keşke herkeş yolun başında aynı kazığı yiyebilse, "seni akademisyen yapacam" deyip yükseğe başlatılsa, amele gibi kullanılıp, "valla x'ciğim yök kadro açmadı, elimizden bir şey gelmez" dense, gece hıçkıra hıçkıra ağlasa hepsi "bir daha asla ama asla ama asla" deseler.

"puanlarda çok iyi olmasa da ortalamanın üzerinde olmalı"

hehehe tabi tabi :)
mesela x anabilim dalına normalde y bölümü mezunu alınması gerekirken sittin senedir öyle iken çaaat diye rektörlük alakasız uzmanlık açmaz, z bölümü mezunu olup w ölümünde y. lisansa kayıtlı olmak şartı gelmez (ay ne hikmetse rektörün gelini de tam bu bölümlerde kayıtlı, kaydını da dekan olan eniştesi yapmamış mı, bak sen Allah'ın işine) hep puan işte bunlar....

puanları çok yüksek olanlar zaten puanına güveniyor da o ancak yüksek lisansa girerken işe yarar, o da hocalar etik davranıyor ise (onun da olabildiği ya belli başlı okullar ya da ahbap çavuş ilişkisi olmayan bölümler--ki oralardan hakkıyla mezun olan adam zaten özelde de iş buluyor bazı bölümler hariç) ama o bile bitti şimdi, herkes 50d'li, kadro diye bir şey yok ki. bakalım%20yi nasıl uygulayacaklar...

gençler sanırım şuna güveniyor: dağa taşa okul açılınca epey bir alım oldu...sonra öyp (ne kadar eleştirilse de torpil gerektirmiyordu puan geçiyordu) geldi, taşrada iyi ortalama ile mezun olanlar zibil gibi atandı, dil puanı bile olmadan atandılar, misal hemşirelik mezunu olanlar filan 1 sene dil kursuna gönderdi devlet onları. Ahmet Davutoğlu da (memlekete yaptığı tek hayırlı şey olarak) çok güzel zam yaptı maaşlarına...Misal sütçü imam kimya mezunu, özelde 24 saat vardiya düzeni 2500ü göremezken taşrada 9-4 okulda "durup" bak durup diyorum yoksa bir şey yaptıkları yok, zaten laboratuvar yok..4500 lira alıyorlar destekleme mestekleme...ona heves etti insanlar.
şimdi de 100/2000 diye bir şey çıktı. ÖYP filan kadar bol keseden olmasa da özel battıkça akademi iyi görünüyor gözlerine. illa bir düzen bir şey çıkar diyorlar herhalde.

Ilk defa Binder'e katiliyorum.

Ama her konuda boyleler.

siz kimlerle konuştunuz bilmiyorum ama benim çevremde hiç böyle düşünen biri neredeyse hiç yok. çoğumuz, doktora öğrencileri olarak, bizi nelerin beklediğinin farkındayız. ancak vazgeçemiyoruz. neden?

1- öğrenmek ve üretebilmek çok büyük bir haz veriyor. kendi planladığın ve yürüttüğün bir araştırmayı kendi adınla gidip bi yerde sunmak gerçekten çok keyifli bir şey. hani bazen "nasıl akıl etmişler" diye sorguladığımız şeyler var ya, o soru senin için soruluyor. muazzam değil mi?
2- master doktora yapmaktan daha iyi bir seçeneğimiz yok. boş oturmaktansa bi şeyler yapıyoruz. bunun tek yolu bu değil elbet ama biz bu yolu seçtik.
3- bu en önemlisi, bırakmanın fırsat maliyeti çok yüksek. bu uğurda öyle şeylerden vazgeçmiş, öyle çileler çekmiş oluyorsun ki manevi de olsa bir karşılığı olmalı bu yaptıklarının. o nedenle önce yüksek lisans diploması, sonra doktora yeterlilik, en son da doktora tez savunması aşılması gereken eşikler olarak duruyor. "bunu halledelim, sonra bakarız" dediğimiz her adım bizi daha da çıkmaza sokuyor. onca şey yaptıktan sonra da iyisini "ummaktan" başka bi şey gelmiyor insanın elinden.

herkes bir şekilde torpiline güveniyor işte. torpili olmayan anca puanım iyi diye geziyor.
ama bilmiyor ki en torpillisi girecek...hatta hiç hesapta yokken, hocalar bile tanımıyorken bilmiyorken, milletvekilinin yiğeni filan (daha o sene mezun olmuş, hatta y.dışından denklik filan almış, bak seeeen) çaaat diye ben girecem üleeen diyor. e tabi o giriyor.

Ben de gençlerde bu heyecanı görüyorum. Benim gördüğüm bütün 1. sınıf öğrencileri akademisyen olmak istiyor; 4. sınıfa gelince bu oran azalıyor. Gençken dediğiniz gibi bir saflık oluyor, amanın hocalar ne güzel de ders anlatıyor, ne kadar entelektüel bir ortamın içindeler diye düşünüp etkileniyorlar. Hocanın tek yaptığının haftada 2-3 saat derse girip gerisinde kendi kafasına göre takılmak olduğunu sanıyorlar; bu hayat da onlara cazip geliyor. Ama vakit ilerledikçe hocalarının o kadar da mutlu olmadığını görüp özel sektörde kazanacakları paranın farkına varınca bu hayalden vazgeçiyorlar. Gerçekten idealist olan birkaç kişi mezun olduğunda akademide kalmak istiyor. Çünkü birçok alanda akademiyi bırakıp özel sektörde çalışmaya dönmek de pek olası değil, büyük bir fedakarlık aslında bu.

Bir de aşırı vasıfsız tiplerin akademisyen olmaya heves ettiğini gördüm. Onlar tam iki hocaya kendimi sevdirsem mezun olur olmaz işim hazır kafasında. Bu hazıra konmayı planlayanlarda saflık falan yok; herhangi bir işte tutunamayacaklarını biliyorlar. Ama bilmedikleri bir şey var ki sadece hocanın sizi sevmesi yetmiyor, YÖK'ten kadro açılması vs. bir sürü şey de lazım. İşte kazara bu tipler üniversiteye girince de memur zihniyetli Türk tipi akademisyen oluyor.

Gencken saflik oluyor o dogru. Ama hocalarda kendi xikarlari icin ogrencileri yonlendiriyo.
Ben kac tane hoca biliyorum, yazilim islerini yaptirmak icin muhendislikteki ogrencileri gazlayan. Ogrenciler de gercegin farkinda olmadiklari icin, hocanin yaninda gezmek guzel geliyor.

gençler haklı.
akademisyenlik, anadolu'da bir üniversitede de yapıyorsan, evet kelek bir iş.
şöyle bir misal vereyim;
yakın çevremde tanıdığım akademisyenlerin hemen, hemen hepsi gerizekalı, cahil ve tembeller.
böylesi kırıcı ve keskin ifadeler kullanmak istemezdim; lakin meseleyi başka şekilde anlatmam mümkün değil.
tanıdığım akademisyenleri tanısaydınız, eminim hak verirdiniz.
alanıyla ilgili derli, toplu ve cümle düşüklüğü olmadan; imla hatası yapmadan bir sayfa(evet, bir sayfa) yazı yazamayan doçentler tanıyorum...
adam, derse bile yerine öğrenci gönderiyor icabında ve aylık minimum 5k civarı maaş alıyor.
derse girdiğinde de, işte elinde ki notlardan 1 saat felan mıy, mıy okuyor ve mesaisini bitiriyor.
öyle, öğrenciyle felan da uğraşmıyor; odası felan öğrenciye kapalı paso.
velhasıl, güzel iş!

1. çocuklar hevesli
2. hocalar çocukların bu heveslerini kamçılamak/ sömürmek için sizi asistan alacağız diyorlar.
3. şahsi veya akademik işleri/ egoları için bu çocukları kullanıyorlar.
4. sonra kendi siyasi/ ideolojik görüşlerinden en yüksek torpilli ama en geri zekalısını alıyorlar. (genellikle bu kişi o çocuklardan biri olmuyor.)

eski bir öyp'li olarak arz ederim.

Akademisyen olmak kolay ama o isi hakkiyla yapmak zor. Kaldi ki Turkiye'de bu pek sorun degil maalesef. Kapagi attin mi tamam.

Cam tavanlı ve otomatik olması önemli sanırım, ikisi varsa alınır. hayalinmiş yani.

Bence indirimde fiyatları en iyi olan şey New Beetle idi. Polo fiyatına gitti neredeyse.

Logitech G610 kullanıyorum. İki sene oldu. Çevirmen olduğum için ben de çok yazı yazıyorum. Geçenlerde bir tuşunu kırdım, elimde kaldı. Logitech'e yazdım yepyeni bir tuş takımı gönderdiler. Taktım tuşu yerine, kullanmaya devam ediyorum. Herhangi bir memnuniyetsizliğim yok.

1-hayır.
2-yüzde 50.

2 sene önce aldığım ps4 şu an 3 katı fiyatla satılıyor. geçen sene ilk çıktığında aldığım iphone 8 şu an neredeyse %30 daha pahalı satılıyor. ortalama dediğin gibi iki katına çıkmıştır her şey. apple ürünleri ucuz bile bence şu an.

Litarature Hamilelik belirtisi olarak girmiş olabilir.

Literaturde adi polidipsi :)

Nedeni diyabet ya da yalanci diyabet de olabilir, fizyolojik de olabilir. Bir dahiliye doktouna gidebilirsiniz, cok su icip çok idrara çıktığınızı söylerseniz gerekli testleri yapar

"bazen de 5x1,5" kısmını birkaç kez okudum. aklıma gelirse günde 1 bardak içiyorum ben de işte.

zarar olarak da vücudun mineral dengesini bozabiliyormuş, öyle okumuştum.

Su zehirlenmesi yasarsin, haplananlara oluyor. Sodyumun asiri duser oteki tarafa gecersin.

Ben hasta olduğumda iki günde 20 litre su içmiştim. Belki hastalığınız vardır. Geçmiş olsun. Kalanlar sağ olsun.

cişinizin rengi beyaz mi? bence de doktora gisin normal olmamali bu kadar su.

Yani susadığınız için mi içiyorsunuz yoksa bir alışkanlık mı? Susadığınız için içiyorsanız bir sıkıntı olabilir.

Ben mesela aşırı çay içiyorum ama susadığım için değil, bağımlıyım.

Ben de gunde cay/kahve ve mineralli su haricinde 5L su iciyorum. Seker hastaligim mi var diye doktora gitmisligim de vardir ama bi sikinti yok :) Olabiliyor yani.

Benim favorim copierbond. Ama svetocopy de iyi. Geçenlerde avansas daily diye bi kağıt aldık. Hiç beğenmedik.

@delay
nesi vardı kağıdın?

Kurum en ucuz hangisi ise onu getiriyor.

Avansas marka

Fazla sert bence. Eline aldığında kalitesizlik hissi veriyo. Yüzü daha pütürlü gibi.

en ucuz hangisiyse

Ben nokta vuruşlu yazıcı kullanıyorum. Matkabı da hep darbelide kullanırım zaten.

En ucuzu hangisiyse o

kış geliyor mağaranın içi daha sıcak olurdu bu mevsimden sonra :(

ben de çok severim bi ara sabah akşam sadece bu adamı dinlerdim. yine açtım dinliyorum tabii şu an.

edit: bu arada bu da çok güzel: www.youtube.com

Sanki biraz sen mağaradan çıkmış gibisin hocam :D.

Mağarana dön

bu yaz tanıştım

plastik şişelerin içinde ne idüğü belirsiz şeyler içiyoruz. bu ondan daha kötü değildir ama labaratuvar incelemesine yollansa iyi olabilir.

@prasinos

ppm olarak kaynak suyundan daha iyi. Tds metre aldım ve ölçtüm, ters ozmoz sistemini kullanıyor. Molekül gecmiyor karşı tarafa.

@yazarken

hocam reverse osmosis'i bir aratın. Ro membranlarda her şey takılıyor. virüs dahil,bakteri dahil,şarbon dahil. Su molekülü dışında bir şey geçemiyor.

www.youtube.com

Biz de benzerini kullanıyoruz (başka marka, o da reverse osmosis yapıyor), 2 seneyi geçti, artık dışarıda satılan suları içerken zorlanıyorum.

Sağlığa kötü bir etkisi olsa şimdiye kadar bizde belli olurdu sanırım:) güle güle kullanın.

ppm nedir? benim bildiğim ölçü birimi mg/kg. siz hangi cihazla ppm düzeyinde ölçüm yapıyorsunuz ? ya da ppm dediğiniz nedir?

@1917

ppm: particle per mililitre. mililitredeki partikül sayısı.

Tds metre ile ölçtüm. tds: total dissolved solids: toplam çözünmüş katı parçacık


tds metre: urun.n11.com

eski duyurulara bakarken denk geldim. linklediğiniz üründe mineral filtre ile içme suyunuzu 1. sırada "alüminyum" bakımından zenginleştirdiğini vurgulamış.

umarım bir yanlışlık olmuştur. doğru olduğunu düşünmek bile istemiyorum:(

filtrele direkt sil

Engelle işte.

Benim de isminsoyismim@gmailim var. Ve seninki gibi bankalardan, sigorta şirketlerinden vs. yerlerden e-posta geliyor. Ve banka hesabına vs. sahip kişiler aynı isime sahip farklı kişiler olduğunu öğrendim. Hepsi de bu mail adresini veriyor. Bıktım artık. Bankaları arıyorum. Bu mail adresi benim diyorum. Ama bir işe yaramıyor.

@pheno

gmailde araya istedigin yere nokta koyulsada gmailde noktasizmis gibi gonderiliyor yani email adresin aceta@gmail.com ise, birisi ace.ta@gmail.com a email gonderse de aceta'ya gidiyor email. yani noktanin bir anlami yok

@pheno

çok şaşıracaksın ama noktasız olan mail adresi de senin.

Saka!!!
Benim de ayni problemim var. isimsoyisim’li gmail adresime isim.soisim mailleri geliyor.
@pheno,
Dogru mu bu yazdiginiz gercekten???

Peki bu durumda bana gelen maillerde diger adrese mi gidiyor?

@65 degree

noktalı noktasız aynı mail adresiyse eğer istediğin gibi erişebilirsin

noktalı noktasız fark etmez hepsi aynı adres gmail icin

İnsan her gün yeni bir şey öğreniyor.

adımsoyadım@gmail.com mail adresim, adım.soyadım@gmail.com'a bir mail attım ve noktasız hesabıma gitti hakikaten!

@binder dandet;

bence mail adresini o isimdeki kişi de vermiyor olabilir, vardır bir karışıklık. Engellemekten başka seçenek yok.

Günde onlarca spam geliyor bunlar da gelsin arada ne zararı var :)

Ben pek önlem almıyordum hızlı olan biten bir şey zaten. Deniz gözlüğü, eldiven, maske iş görür herhalde.

nalburdan olacağın basit bir boya-toz maskesi işini görür. bir de evde yapma o tozlar saatlerce havada asılı kalabilir. açık havada veya balkonda yapmak daha iyi bir fikir.

kanun değişene kadar.

Arkadaş sallamis.1 Aralık'ta bitecek.

1 aralıkta bitiyor ama şunu soracaktım ben de, acaba şuan açılan bir vadeli hesap yüzde 5 mi kesilir yoksa aralık ayı içinde biteceği için yüzde 15 mi kesilir acaba?

damacanaya hallenen insanlar var

Tipleri şöyle olursa olabilir de: youtu.be

İnsan bununla sevişemez bence. Gülmekten ölürsün. Düşünsene ciddi ciddi bununla sevişmeye çalışıyosun hahahahah

Niye olmayalim tas gibi kiz
www.theverge.com

Akari kokari yok, dirdiri yok. yagini suyunu koy calissin.

Off çelik gibi robot. Her türlü gideri var bence. Sonuçta damacanaya halleniyoruz.

Aklına bunun gelmesi gerçekten tüyler ürpertici
Bu robot öncelikle kmpek gibi bir hayvana benziyor insana benzese hadi neyse dicem ama inanılmazsın. İğrenç geldi
İnsansı robotlar tabi ki seksi gelecek ama dört ayaklı hayvana benzeyen bu robot değil.

@fasulyek. ana fikri kavramışsın bravo. Ülkemizdeki olaylara bir atıftı o.

Kızlara dikkat et. Kızların üzerinde dur.
Ne diyelim anlamadım dümdüz yürüyeceksin işte. Sen de iş yoksa o premium bir işe yaramıyor ayrıca baştan söyleyeyim.

Uzak kampuslu yerlerde gez cok dusuyor. Sehiricinde cok faydasiz

Bunu bi kadın yazsa oruspu olurdu herhalde. Bilemedim.

@olaylar olaylar. keşke o dediğinden olabilsem

Abi senin zaten fwb’ler filan havada ucusmuyor muydu?

Orada pavyon kadını çok oluyor. Mekana çağırırlarsa gitme. Bir bardak kolaya 10 bin tl öder çıkarsın.

@fever

bize oyle bir bilgi gelmedi?

@empedokles 10binlik kola kadınına göre değişir:)

chrome bildirimler windows 10 ile tam uyumlu çalışıyor. facebook, twitter falan gönderiyor bana ama gmail göremedim. ben eklememiş de olabilirim çünkü mailim sürekli açık.

Easymail for gmail var Windows 10 için. Windows Store'dan indirebilirsiniz.

Hayır, hemen hemen hiç hesap kitap yapmıyorum.
Ama bu ay TÜİK'ten defter verdiler aylık harcamalarımı kaydedeyim diye, valla ne para gidiyomuş farketmeden.

Hayır. Kontrol/takip edemiyorum. Sadece faturaları (şu an 8 tane, birkaç ay öncesine kadar 11'di) takip ettiğim bir excel'im var. Hangi faturayı ayın kaçında ödediğimi ve ne kadar ödediğimi kaydediyorum.

benim bir excelim var.DOlar,euro,yatırımlık ev,fon,BES,mevduat,borsa vb. elimde ne varsa hepsini yazıyorum ayda bir güncelliyorum.Böylece sepet performansıyla ilgili fikir sahibi oluyorum

Ederim. Ödemelerimin %99’unu kredi kartından yaparım. Yalnızca çok küçük tutarlı ödemelerimi nakit yaparım. Her şeyim kayıt altındadır. Bütçe bizim işimiz. (Mali müşavirim)

Farklı hesaplarımın (Euro, USD, TL, BTC, hisse senetleri vb) takibini yapmak için haftalık güncellediğim bir tablom var. Harcamalarımın neredeyse tamamını dijital ortamda yapıyorum, zaten banka bana grafik halinde harcama dağılımını veriyor.

Ben günlük harcamayı takip ediyorum. Aylık toplama bakıyorum. Gün içinde nereye ne verildiği oradan çıkıyor zaten.

Hayir.
(Agirlikli olarak nakit harcarim)

hayır. zaten harcamaların %90'ını kartla yapıyorum. çok merak edersem ekstreye bakıyorum.

devamlı kontrol ediyorum. çoğu harcamam benim de karttan. hızlı tüketim ürünlerini nakit olarak alırım sadece. öyle olunca takip de kolaylaşıyor. app'ten en çok hangi alanda harcama yapıyorum ona da bakıyorum aylık.

not: devamlı dediysem günlük değil, haftada 1-2 bakarım.

Ios'da expensemanager programıyla kayıt altına alıp kontrol ediyorum.

harcamam az, 3 kredi kartiyla ay sonunu getiriyorum. kartlara haftada bir internetten bakarim.

sürekli kontrol ederim. kredi kartı harcamalarım telefona bildirim olarak düşer.

aylık bazda tuttuğum bir listem var neye ne harcadığımı 2005 yılından itibaren tutuyorum. önümdeki 2-3 senelik giderlerim bile bellidir.

paso karttan harcarım ama hiç kontrol etmem neredeyse, iç güdüsel olarak ne kadar harcadığımın takibini yapabiliyorum.

ye gitsin yarın yemezsin(yarın da yedi)

motoru bile bozar o.

Şurda kenardan oha diyebilir miyim? Biraz daha nispeten geçerli sayılabilir mini boy ya da orta boy pizza yiyiniz bari

hayır lan manyak mısın mega büyük bozmaz. hiper mega xl yersen bozulur.

Yanında zero içersen bir şey olmaz.

merak edenler için (:p)

yedim... pişmanım. allah pizzacıların belasını...

Mesir macunu senligine istirak edebilirsin. Haleluyah

cadılar bayramı istanbulda da kutlanıyor aslında bir çok yerde.
benim çok seksi harley quinn arkadaşlarım oldu. kıps ;)

c10.haberself.com

e kurban var ya. her sene millet bir yerlerini kesiyor danalar boğalar kaçıyor

ctesi hallowen partisine gittim. koca memeli zombiler vardı.

geçen gün de soran sen değil miydin?
bi hap var, içinde ot falan var diyorlar, aciktirmiyor diyolla, mucize besin diyolla, gözleriniz parlıyor değil mi? bunları kullanıp da kafası sağlam olan insan görmedim. salonda herbalife kullanan da bir kız var. bunun yaşı yüksek. eleman eğlencem seninle diye 6 ay takılmış bunla, evliymiş meğer. sonra kırmış kafayı kendi işinin yanında bunlara sardı. kimseye sattığı yok tabi kendi içiyor hepsini. zayıfladı mi evet. çünkü spor yapıyor düzenli ve sağlıklı besleniyor. motivasyon sağlama amacı olarak bile kullanılır ne olacak. önemli olan erkeklere güvenmemek

hasmetizm evet ben sordum, sadece sen cevap verdiğin icin prime time da bir kez daha sormak istedim.

Abi ben erkeklere erkek olmam dolayısıyla güvenmiyorum zaten o check. :)

Nutrawell'i hiç duymadım ama Herbalife kullandım. Kilo verdim mi verdim ama tamamen zaten kalori kısıtlaması olduğundan ve siz zaten kilo verme kafasına girdiğinizden veriyorsunuz. Yani kendinize bir smoothie yapıp sabah onu içseniz daha bile yararlı olur.
Kullanmadan önce çok araştırmıştım, hiçbir zararı yok vs diyordu herkes ama ben ne zaman kullansam tüm gün ağzım kuru gezdim ve bu çok rahatsız ediciydi. Onun dışında 2. hafta her içtiğimde şekerim yükseldi. İçindeki şeker doğal şeker mi bilmiyorum, şeker hastaları da kullanabilir diyorlardı ki şeker hastası değilim ama inanılmaz derecede kötü etkiledi beni. İçmeme rağmen açlık hissettim, 1 saatten fazla içim çekildi, gözüm kararıyor gibi oldu. Yani bilmiyorum kişiden kişiye değişebilir bu etkiler ama kimseye öneriyorum diyemem.
Thermo tabletleri hala kullanmaya devam ediyorum, onun bir yan etkisini görmedim. Olumlu etkisi var mı onu da bilmiyorum çünkü zaten dediğim gibi kalori kısıtlaması yaptığım, kahvaltı ya da akşam öğünlerinde smoothie yaptığım için zaten kilo veriyorum.

Mesela artık interneti kapat ve çalışmaya başla :) Nasıl çalışabilirim diye de 2 gün harcayacaksın kalacak geriye 13 gün.

ama şunu söyleyebilirim. 15 günde 1000 sayfa çok rahat çalışılır. final dönemlerinde tek gecede 200-300 sayfa devirdiğim oluyor. çok verimli olmuyor ama olsun. 40-50 aldırıyor işte.

yapılamaz zaman harcama boş yere.

Öneri?
Oturup çalışmaya başlayın. Günlük 100 sayfa bile değil.

Bir sayfayı ortalama 2.5 dakikada okusanız 50dk çalışıp 10dk mola verseniz 1 saatte 20 sf okursunuz. Günde 7 saatinizi buna ayırsanız, yani 3saat çalışma-1 saat mola-3 saat çalışma şeklinde ilerleseniz günde 120 sayfa okursunuz. hadi bunun 20 sayfası yani 1 saati boşa geçen zaman olsa günde 100 sayfa okumuş olacaksınız. 15 günde rahat biter.

İmza: Önümüzdeki 30 günde 2400 sayfa okuması gereken biri.

Çalışman gereken şeyler çok zevkli bence 15 günde düzenli çalışırsan bitiremesen bile büyük çoğunluğunu yaparsın. formalism structuralism dediğin şeylerin kendi içinde bir mantığı var eğer sıralı şekilde bakarsan kafanda oturtman da rahat olur.

merak eden olduysa ne yaptım diye (:p) Her konunun internetten summarysini (özet) buldum. 3 te bire indi yük. kafa öpen makaleleri okuyamayacağım malesef.

Summary rocks!