Ekşi Duyuru

4.5-5 en ucuz.

Hacioglu 4-4.5 lira ve guzel tadi. Is yerinin orda biryer var o da 4 lira. 7 lira baya abarti geliyor.

Şok oldum yazdıklarınızdan sonra. Yemeksepetinde 8-9tl civarı burda maalesef :/
(İzmir)

bizim çevrede 3.5'dan başlayıp 7 liraya kadar gidiyor. 5 lira civarı olanlar fena değil. 7'likten arada bir yiyorum, herifler bayağı iyi yapıyor, dokunmuyor o yüzden.

Bugün 7 liralık lahmacun yedim, alırken de çok mu pahalı yoksa pahalandı mı diye sordum halbuki, yemeksepetinde diğerlerine de baktım hakikaten 7 liradan ucuz lahmacun yok. Restouran fiyatları çok absürtleşti, 20-25 lira'dan aşağı ödemeden üstüne üstlük doymadan kalkıyorsun artık, yediğin de vasat yiyecekler. Bu yüzden ne var ne yoksa evde yapmaya başladım, şimdi künefe konusunda ustalaştım yakında lahmacun'a da sıra gelir, bu absürtlük insanı şef yapıyor.

Levent'te Namlı Kebap diye bir mekan var. 9 liraydı!!! Şirket veriyordu ama daha gitmedim o mekana. Yazıktır abi ya. Hiç gerek yok böyle şımarıklıklara.

5 lira benim için sınır. Hadi en fazla 5,5 olsun.

Piyasa genelde 5 lira civarinda.eski meshur lahmacuncularda bile fiyat bu arada ama inceden ebat ufalmasi var.

Yemeksepetinden olunca 7 lirayi gormemesi imkansiz cunku %15 civarinda komisyon,gosterim parasi,bunun kdv si,o su bu su cok fazla ekleme var.ustune ticket kullaniminda %10 komisyon daha var.kurye masrafi vs ustuste koy hayattan sogursun.neredeyse odedigin paranin yarisini komisyona oduyor isletme,kalaniyla donmeye calisiyor.

Sonucta bu bedelleri bu kanallari kullaniyorsan sen oduyorsun.posta kutunda olan magnetlere bak,ara lahmacuncuyu telefonda 5 lira diyecek sana.

İki gün önce 3,50’den sipariş verdim yemeksepeti’nden. Oldukça da lezzetli idi. Bir lahmacuna 4,50’den fazla da vermem, o da daha ucuz ve lezzetlisini bilmiyorsam. En yüksek de 6 ya da 7 gördüm yine yemeksepeti’nde.

1 tl ve 11 tl

Ataköy Şark Sofrası'nda lahmacun 10 TL. Ama kırk tane kebabı sollar.

zamanında (3 4 sene oldu) rumelihisarında 1 lahmacuna 15 20 lira vermişliğim var yanlışlıkla. resmen pavyon hesabı gelmişti lan fudsafas yenmez aga 7 liraya yenmez. bunun oluru 3.5 lira, bol sovan.

Birkaç ay önce 7 tl idi. Şimdi 9 tl olmuş.

En ucuz 2 lira
En pahalı 5 lira
2 liraya yediğini 2013 de yemiştim. Tadı hala aklımda çok güzeldi.

Emek, yildiz aspavada 13 liraydi 1 (bir) lahmacun.

Son birkaç ay içinde en ucuzunu 4 liraya gördüm, İstanbul'a gittiğimde Beşiktaş'tan gelmişti.

İzmir için 7 tl'nin altında zaten yok.

Ankara tandoğan metro durağının yanındaki aspavada bir lahmacun 12 tl. bir arkadaşım şöyle yorumlamıştı. Millet gelip bir lahmacun sipariş edip bedava mezeye abanıyormuş. Oyüzden lahmacun fiyatı bu kadar yüksekmiş.

İzmir İstanbul'dan pahalı olmuş ya, bu ne. 8'den başlıyor genelde. Ama 5 liraya bir yerden yiyorum efsane.

haklı olabilirler herşeyin fiyatı uçmuş.
o değil de şu an leblebi yer fıstığından pahalı.
hani karışık tabakta hiç yenilmeyip sona kalan :)

@hadi ya la;

İzmir'in İstanbul'dan pahalı olmasından ziyade, İzmir'de kebap kültürünün pek olmamasından kaynaklı bence.

dönerdir, kebaptır İzmir'de İstanbul'daki kadar yaygın değil. 6 sene oldu İzmir'de yaşıyorum, en basitinden hala canım döner çekince bildiğin normal döner bulmakta zorluk çekiyorum. her yer yok antakya, yok iskenderun garip gurup soslu dönercilerle dolup taşmış.

altı üstü pide döner, bol köpüklü açık ayran vereceksin anasını satayım.

tam tersi, bizi de gömersin sen

Böbrekler için çok zararlı diye biliyorum.

kimse 8 litre su içemez 4 5 dir ondan da bişey olmaz

180 kg olmalısın

8lt biraz fazla çok aşırı değil mi yaa?
ama asıl işin tuvalete git-gel kısmını düşünemiyorum /:

Tuz bazlı ilaç mı? O nasıl bir ilaç ki bu kadar çok susatıyor? O ilacı bir doktorun verdiğinden emin misin? Zayıflama ilacı mı ne ilacı o?

Hekim değilim ama hemen aklıma gelen iki husus var.
Birincisi: Çok su içersen çok idrara çıkarsın. Bu elektrolit kaybı demektir. Kaybettiğini dengeli olarak alamayacağın için vücut elektrolit dengeni bozarsın. 112 ile hastaneye gider kalıcı arıza edinmiş olarak geri dönebilirsin.
İkincisi Ne kadar sıvı alırsan al böbreklerin bir idrar üretme kabiliyeti vardır ve bu miktarın üzerine çıkmaz. Fazla sıvı organlarda depolanır ve organlar büyür. Beyin de bir organdır, kafatasının içinde büyüyemez. Öldürücü olabilir.
Burada oyalanma ilacı veren hekimle konuş, sorunun doğru cevabını ve ne yapman gerektiğini o sana söyler.

suyun 10 litre üzeri zararlı.

Su zehirlenmesi diye bir sey var. Bence arastir.

@acetaminophen

KPSS?_?!

Bu duyuruyu açarken ben niye böyle gereksiz bir şey yapıyorum diye düşünmedin mi? Seni onaylamamız mı gerekiyor? Bunca zaman durup da birden tek örnekle böyle bir şeyi kavramana şaşırmamız mı? Anlamadım.

Terk edilen her erkek duyuruya gelip kadinlarla ilgili bir genelleme duyurusu aciyor!

bunlar hep stoklu çalışmanın faydaları.

Bu zaten bilinen bir şey. Kadınlar ilk hafta üzülmüş gibi yapıp ikinci hafta normale döner üçüncü haftada ise yeni flörtleriyle kahvaltıya giderler. Biz de bu yüzden ne yapıyoruz? Kimseye bağlanmıyoruz.

Çünkü kadın ilişkiyi bitirmeden birkaç ay önce yavaş yavaş kafasında bitirmeye başlıyor. Kafada tam bitmeden ilişkiyi bitirmiyor. Hani artık nereden tutsan elinde kalacak bu ilişkiden bi bok olmaz demeden, geri dönüşü olmayacak kadar bitirmeden o ilişki bitmiyor. Haliyle kafada aylar önce bitmiş, pratikte ise 1 ay önce bitmiş ilişkiden normal hayata dönmek daha kolay oluyor.

Erkekler ise ilişkiyi kendisi bitirse bile bi anlık gazla yaptığı için kafada ölçüp biçip tartmadığı için kadının ilişki sürecinde yaşadığı kafada bitirme olayını ilişki teknik olarak bittiğinde yaşıyor. Dolayısı ile kendilerine gelmeleri tekrar ilişkiye başlamaları biraz zaman alıyor. Ama bu arada fakbadiler seksler falan havada uçuşuyor.

Ha bu benim gözlemim, tabi ki herkes böyle değildir, genelleme yapmak yanlıştır vs, ama bu yazdıklarım tecrübeyle sabit.

Herhangi bir kadın size "bütün erkekler de bilmem ne vs" dese, "değiliz! değiliz!" diye taksime çıkmaya niyetlenirsiniz, ama dünyanın nüfusunun %51lik kısmını oluşturan bir türün böyle saçma bir yorumla genellenebilecek tek düzelikte olabileceğini düşünüyorsunuz.

Cevap: Değiliz.

karakter meselesi. bir arkadaşım vardı, ayrıldıktan sonra değil 20 gün, 1 gün beklemeden yeni sevgilisi olurdu. tüm hayatı sevgili olayları üzerine kuruluydu, birincil gündem maddesi buydu.

ama böyle olmayan çok kadın da tanıyorum. dediğim gibi: karakter.

hali hazırda toplam 16 TB civardı hdd'm var. 1900'a yakın film 100'e yakın da dizi var.

Dizi, film stoklardım.

Film/dizi koymazdim.

Dusunuyorum dusunuyorum yapacak bir sey cikmiyor. Bulut sistemlere o kadar alismisiz ki... su anki bilgisayarimin kapasitesi 250 gb, 100u falan bostur sanirim

Eger tek parca degil de 5+5, 2+2+2+2+2 falansa yedekli personal cloud yapardim belki.

Film dizi muzik

Sonra açıp izlemezsiniz lol. Ben hep öyle yapıyorum

10dan fazla alanim var halihazirda. icinde islerim, fotograflarim filan var. fazladan bir 10 daha hediye gelse yine bunlar gibi kullanirdim sanirim.
eskiden deli gibi film dizi belgesel depolardim, harici diskler fazla yaygin olmadigi zamanlarda dvd arsivlerdim. simdi film dizi hic arsivlemiyorum, izleyip direk siliyorum. tekrar izleyeceksem tekrar indiriyorum, baglanti hizim gayet iyi.

Masanın kısa bacağının altına koyardım. Masa önemli.

Nasıl bir disk? Kapı önüne rüzgardan çarpmasın diye koymalık mı yoksa WD Gold falan mı?

Satarım. Nijerya gezisine çıkmayacaksam diskte film biriktirmenin bir anlamı yok artık.

Hızlı, sınırsız bir internetin olduğu ve ücretini de benim ödemediğim bir yerde kalıyorum. Sanırım sevdiğim dizi ve filmlerin yüksek çözünürlüklü bir arşivini yapardım. Bir de izlemeyi planladığım dizilerin tabii.

Fenerbahçe derbilerinde maalesef dilimle kesiyorum. Derbiye denk gelmezse de uzadığında.

Uzadiginda belli bi muddet üşeniyorum kesmeye, en sonunda kendimi kaşirken vs yanlişlikla cizecek uzunluğa gelince üsengecligimi yenip kesiyorum. Mesela şu an kesmem lazim inş yenerim üşengeçliğimi bugün..

6 günde bir keserim. şaşmaz. düzenli yaptığım tek şey bu sanırım.

haftada 1 keserim. manikür pedikür yaptırmadım hiç.

bundan 3 ay öncesinde bu tarz kişisel bakım şeylerini düzene sokma kararı alarak takvime bağlı olarak duş, cilt bakımı, tırnak kesim vb olaylar konusunda alarm beni uyarıyor.

sürekli evde olan home ofis çalışan bir insan oldugumdan bu tarz olayları çok geciktirebiliyordum bu sebepten bu yolu tercih ettim sizede öneririrm.

manikür pedikür insanı iyi hissettiren şeyler fakat bir kez gidildi mi her zaman gidilecek diye bir kaidesi var sanırım fazladan masraf yani.

1 hafta-10 gün aralığında hafif uzaması hoşuma gidiyor.

Uzun tirnak hic sevmem. Belirli rutin bir duzenim yok ama.genelde haftada bir. ellerimi kjrleten bir is yaptiysam, tamirat, arabayla alakali seyler ya da av, kamp gibi tirnak aralari kirlendigi icin fazla uzamamissa da keserim.

manikur pedikur hic yaptirmadim.

Haftada 1 keserim eskiden gidiyordum manikür uzun bir süre gitmedim ama tekrar başlıyacağım

Beyaz çizgiler çıkmaya başladığında, azıcık bile uzamaya başlasa rahatsız olurum.

rahatsız edecek kadar uzadığında keserim. homoseksüel olmadığım için manikür yaptırmıyorum doğal olarak.

keşke hiç uzamasa diyorum, haftada bir kesiyorum.
tırnak sesi kötü oluyor.

Yiyorum.

Muhabbet kuşları eş seçerler, anlaşır oynuyor olmaları eş oldukları anlamına gelmiyor. Yani çiftleşip yumurta veren bir çift elde etmek kolay değildir, bir çok farklı kuşu bir biri ile deneyip çiftleşenleri ayırarak üretim yapılıyor.

Horoz, tavuk gibi düşünmeyin.

Ya konan erkek kuş gayse?

Üstteki cevap gayet iyi, bu da troll cevap olsun.

tek çiftten ev ortamında yumurta almak çok zordur. muhabbetler çok kuşun bir arada olduğu ortamlarda "kızışarak" çiftleşirler. bunu yapay olarak sağlamak için muhabbet kuşu sesi dinletebilirsiniz onlara.

Normal bir tarih dizisinden ziyade diyaoglar ve senaryo bayagi sacmalasti, en son astrid'in balikci ve arkadaslari tarafindan tecavuze ugramasi vs abartili ve gereksiz etmenlerdi hikayede.

@fortisvita
farkettim, daha sonraki sahnede astrid isklede mal gibi duruyordu, araya bir sey koymamışlar aşırı gereksiz bir şiddet olayıydı.

monitörde plütonyum varsa olabilirsiniz.

LED monitor radyasyon falan yaymıyor.

senin dediğin manada yaymaz. zaralı olan radyasyon iyonize radyasyondur. bu da radyoaktif maddelerden, x ışını tüplerinden ve çok az oranda crt tüplerinden çıkar.

lcd ekrandan çıkan elektromanyetik yani iyonize olmayan radyasyondur ve bu tür radyasyon aslında radyo dalgasıdır ve her an hem doğada hem de şehir hayatında zaten bulunur.

Uyeligin bitmesine son 3 gun uyaracaklar ama bence bitirme. Laptopta izlerken kapatip tuvalete gidiyorum hangi dakikada kaldigimi hatirlamama gerek kalmadan telefonda kaldigim yerden izliyorum. Dizi indirirsem metroda izliyorum. Hatta yedekte birkac dizi ve film tutuyorum.

Bizim de deneme suremiz bitecek bu ara ama devam edeceğiz. Aynı hisler içindeyiz.
Yalnız şöyle bir sorun oluyor; bir süre bisiler izlemekten beynini yaktığını hissine kapılıyorsun. O durumda YouTube dan 10 hours of fireplace videosu açıp kitap okumayı öneririm :p

yok, yok birşey olmaz. :)
bu arada, netflix'e özel "altered carbon" adlı bir dizi geliyor.
buradan, yeri gelmişken havadisi vermek istedim.
dizi, okuduğum kadarıyla "über ötesi güzel" bir diziymiş.

Kendin yapiyorsan fotograf cekilmek baskasi cekiyorsa fotograf cektirmek

Traveller +1 cekilmek

Bana da öyle geliyor ama tuhaf bi şekilde kullanmayı seviyorum.

Kendin yapıyorsan fotoğraf çekmek, başkası yapıyorsa çektirmek.

Bu fotoğraf çekilme lafı sonradan çıktı. Kendiniz çekiyorsanız, fotoğraf çekmek; başkası sizi çekiyorsa, fotoğraf çektirmek.

kalemdefter +1
microfiction +1

valla hemen hemen olmuş gibi; www.youtube.com

real time render motorlarına bağlı biraz, ama sadece onunla da bitmiyor, tasarlayan modelleyen adamın yeteneğiyle de kullandığın donanımın gücüyle de ilgili bi olay.

sonrasında onu alıp vr'a entegre etmekte sorun yok, ama o render'ı gerçek zamanlı olarak (saniyede 30 kare yüksek çözünürlükte) yapmak hem donanımsal hem yazılımsal gelişmeler, hem de grafik sanatçılarının yetenekleri doğrultusunda ilerleyecek. süresini bilemedim ama 3-5 seneye kafa rahat vr deneyimleriz gibi geliyor güçlü donanımlarla.

yoksa tek kareyi 3-5 saat renderlayıp çok gerçekçi yapabiliyolar şu anda da.

gerçek olmak ne demek? en teknolojik işi yapıp beyinde yaratsan görüntüyü yine gerçek olmıcak?

Zamaninda level dergisi'nin verdigi "byzantine" adli 6 cd'lik bi oyun vardi. Mutlaka bul onu. Tam senlik.

Ben de bu tarz oyunlari seviyorum. Hatta 3d grafikleri neden gercek hayata yaklastirmak icin kastiklarini hic anlamiyorum. Cekin iste gercek goruntuyle bu tarz macera oyunlari. Mis gibi.

Varsa baska bu tarz gercek goruntulu oyun, ustume atabilirsiniz.

Cok geyikmis :)

şöyle bir örneği de var; www.youtube.com

ben beğenmedim. bunun kitaplı versiyonu da var. kendi seçimlerine göre 32nci sayfaya 55'inci sayfaya falan git diyo. onu beğenmiştim.

late shift diye bir oyun vardı ona da bakabilirsin.

Yapma, yüksek ihtimal eline alırsın harddiski.

Diski eline almazsın da daha yavaş oluyor maalesef. Hiç bir zaman içteki HDD kadar hızlı olmuyor.

Anladığım kadarı ile ram kullanıyorsun bayağı. İmkanın varsa al gitsin, fazla ram bence de göz çıkarmaz.

mevcut pc'imde (masaüstü) 32 gb ram var. herhangi bir oyun açık değilken sadece normal kullandığım uygulamalar açıkken 7-8 gb ram kullanımına kadar çıkabiliyor.

ilk sistemi kurduğumda 16gb vardı, o zamanlar yine aynı şeyleri açtığımda, 4-5 gb ancak dolu oluyordu.

yani demem o ki, windows ram'i verimli şekilde kullanmaya çalışıyor. şu an 8 varken 7'yi görüyorsan bi 8 daha tak. 16 olduğunda 10-11 gb leri görünce şaşırma ama.

32 ram kullanan böyle parçaların da satışını yapan bir adam olarak ben de ramin azı olmaz düşüncesindeyim. Al tabi.

ek ram slotu bilgisayarı biraz hızlandırıyor ben 8 in yanına 4 ekledim yazın iyi oldu. çok da müthiş sonuç beklememek gerek nihayetinde asıl olay mevcut ram'deki mhz ve buna bağlı olarak anakartın kaldırabileceği maksimum ram mhz şeysi.

bir de 7 gb gördüyseniz lazım bence para yoksa 4 varsa 8 alın gitsin.

bence çok faydasını görmezsin giden 400 liran olur.

yağlar kışın sıcak tutuyor

hiçbir faydası yok. kendinizi kandırmayın.

sağlık sigortası veya ilaç şirketleri için genel anlamda faydası vardır elbet

Kadınlar için yararı, zayıf hemcinslerine göre daha kolay sevgili/eş bulmaları. Malum erkeklerin büyük çoğunluğu afedersin g.tlü göbekli hatunlardan hoşlanıyor.

sigara içenler öl -yanlış yere geldim bi dk.

çok yakın bir arkadaşım, bir haftalık patlamış apandisit, ölebilirdi, yağlar bölgeye baskı yapıp iltihabın vücuda dağılmasını engellemiş. sebebini bulamadıkları hafif ateş olmuş, öyle ortaya çıktı. ha kilolar olmasaydı belki çabuk fark edecek bu aşamaya gelmeyecekti onu bilemiyorum.

Ben hep kilolu insanların kuvvet açısından daha avantajlı olduğunu düşünmüşümdür, bunun için çaba harcamamış olsalar bile. İmrenirim hunharca.

Erkek adamsın seksilikten bahsediyorsun.

Şişmanlığın hiç yararı yok, örnekte olduğu gibi

Vücut yağlarında Aromataz diye bir enzim var, erkekte testosteronu östrojene çeviriyor. Yani bir erkeğin ne kadar yağı varsa testosteronu o kadar düşüp östrojeni o kadar yükseliyor, bu da erkeklik özelliğinin azalıp kadınlık özelliğinin artmasına neden oluyor. Bu bilgi ışığında şişmanlık faydalı mıdır yararlı mıdır tekrar düşünülebilir.

trafik kazalarında daha az ölümcül yaralanma oluyormuş

aşçı olsaydın seni tercih ederdim çünkü
zayıf aşcıya hiç güvenmem.

tek pota sokak basketbolunda pota altında milletin götünden kan alırsın başkada artısı yok

*kalabalık olarak arabaya sıkışılacaksa eğer önde rahat bir şekilde tek yolculuk etmek
*normalde öğrencilere verilmeyen asansör kartına sahip olmak :D

Haha ne güzel duyuru. Dolduralım burayı hatuna atıcam kilo alsın acık :P
bu arada şişman hatun seksidir bence ya niye öyle diyosun

tahta sandalyede otururken kic kemiginin batmamasi.

Uzun zamandir birseyler download eden birini gormemistim. "stream" caginda cok yersiz geldi cabaniz.

8 tb lik hdd mi? bende onlardan 5 6 tane var ve hala yer sorunum var.

ufkun hiç geniş değilmiş, sanırım hobin falan da yok.

her insanın evinde bulunması gereken efsane diziler var mesela onlardan başlayabilrisin.

senin zevkine kalmış, southpark, simpsondan başla, bigbang theory vs vs sevdiğin tüm dizileri tamamla.

vaayyy arşivcilerin babası

saygılar abi

İleride pişman olacağın bir hareket . İlk kutulu vcd biriktirmeye başlamıştım, takribi 4 sene sonra dvd patladı ve ona geçtim ki artık vcd görüntüsü de tat vermiyordu. Dvd ile aynı anda divx çılgınlığı başladı, 256kb internetim ile çok fazla indiremediğimden sağdan soldan divx satanlardan divx topluyordum harici hddye. Hatırı sayılır arşive eriştiğinde ki sene 2008 2009a denk gelir. O billur gibi blurayleri ripleyip 720p 1080p şeklinde sunmaya başladılar. İşte orada bıraktım.

3 5 sene sonra hükümet komple interneti yasaklayınca, bana yalvaracaksınız "noolur noolur şu dizinin şu bölümünü verirmisin, izleyememiştim, sonra internet yasaklandı, evimi arabamı al, yeterki şu diziyi ver" diye.

bitcoin mitcoin hikaye, gerçek yatırım arşivcilik.

20 liralık bir converter aldım Gittigidiyor'dan, 2 senedir sorunsuz çalışıyor.

O kadar büyük bir ekranı yukarı eğik koymak bence mantıklı olmaz. Ufaklardan, mesela programın çalıştığını yukarı koysan daha iyi olmaz mı? Sürekli kafan yukarıda takip etmek zorunda kalmazsın hem.

@gman haklısın ters T seklınde yapıcam sanırım.

asıl soruya cevap: evet kullanabilirsin.

Rakamlar nereden takip ediliyor canlı olarak?

Takip etmeyenler icin bi gelismeleri alsak kore falan deniyordu,

patladı .net, heleki kurucusu satoshi bir fason çıkıp, Jisun Hur açıklamasından sonra herkes parasını çekti. kalan sağlar hoşçakalsın.

eninde sonunda patlayacak.
devletler enayiydi ellerindeki gücü bıraksın :)

hadi hayırlı olsun 450 milyar dolar nakit para çıkmış, herkes satıyor.

Ben bunu alim firsati olarak goruyorum asdflghjk

20 dolara kadar düşmesini umuyorum, o zaman ben de alırım 1 2 tane, yatırım amaçlı değil, maksat millete hava falan basayım, bi de bitcoin cüzdanı alırım, kim nerden bilcek kaç coin olduğunu, şeklimiz olsun.

@kozm, Bitcoin'in market cap'i maksimum 330 milyar $ civarında olabildi, 450 milyar $ nakit paranın çıktığını nasıl hesapladın?

toplamdan bahsediyorum ,813 milyar dolardı sene başında, her sene aralıkta açıklanan kar payları ocakta çıkış yapılır. Geçen seneler bu zamanlara bakabilirsin , hep bir düşüş yaşanmıştır. şu an 563 milyar dolar cap değeri var ve hızla düşüyor.

Dünyada üzerinde paranın sınırlar ötesinde rahat raha geçmesi,dolaşması her zaman positive yönde değildir. Uyuşturucu ve mafyaların ne zaman hızlı cash ile oynadıklarını, kara para akladıklarını btc ile tahmin edebiliyor musun bilmiyorum. 450 yi toplam çıkışı tahmin ettim, şu an zaten 260 milyar dolar çıktı gitti.

10 dk. önce 10 milyon dolar çıkışı oldu.

HODL HODL HODL!

BTC'nin fiyatının düşmesi sistemin patladığı anlamına gelmiyor. BTC 0.01 $ olsun, dediğin faaliyetler yine devam eder. BTC'den de öte farklı kripto paralar var o işe yarayan.

2 ay önce "rekor üstüne rekor" başlığıyla verilen fiyata bugün tekrar dönülünce sistem patlamış olmuyor. Buna benzer hareketleri hatta yüzde olarak kat kat fazlasını defalarca gördük. Sadece 2017 içinde buna benzer %40 civarında 6-7 kadar düşüş olmuştur. Her düşüş, bir sonraki ralliye sağlıklı bir zemin hazırladı ve o fiyatları bir daha hiç göremedik. 2013'ten 2014'e geçerken 1000 $'lardan 200 $'lara düşüşü saymıyorum.

Diyeceğim o ki kripo para konusunda ok yaydan çıkalı çok oldu. Biz bunları konuşana kadar tüm market cap 50 dakikada 42 milyar $ artmış, 536 milyar $'dan 578 milyar $'a çıkmış. 42 milyar $ daha birkaç ay önce tüm market cap idi.. Bu veri durumu özetliyor.

Analizler uzun vadede çıkacağı yönünde.

Şu an balinaların keriz silkelediği bir dönem ve her zaman her şartta kazandıran bir yatırım, bir araç yok maalesef.

Ben de terste yakalandım, portföyümün neredeyse %30'u eridi ama beklemeye devam edeceğim. O paraya ihtiyacım yok neyse ki, komple erise harcadığım emeğe üzülürüm yani.

her bitcoin düştüğünde balon patladı diyen bir sürü insan çıkıyor. bunların yarısı hayatlarında bitcoin almamış, alanlara sürekli "almayın çökecek" demiş ve bitcoin biraz düşünce "ahanda ben demiştim gitti paracıklarınız" diyenler. diğer yarısı da bitcoin işine ucundan kıyısından bulaşmış ama maalesef sistem hakkında pek bir bilgisi olmayanlar.

size şöyle bir tablo atayım
resmim.net

bitcoin 2017 başında çok set bir düşüş yaşadı. o zamanlar da patladı diye çıktı gitti herkes. şimdi baya pişmanlardır eminim.

bugünkü sert düşüşlerden daha çook yaşayacağız. eğer hep artarak giden bir şey olsaydı herkesin inanılmaz kar etmesi ve herkesin zengin olması gerekirdi ama öyle bir dünya yok. birileri kaybedecek ki birileri kazanacak. ve asıl kaybedenler de işte şu anda çıkıp gidenler.

bu işte tek bir garantili kural var. "düşerken satma, çıkarken alma." ve şu anda her şey düşüyor. yani asıl şu anda alma zamanı.

bakın bu da refli linkim (felaan :D)

5-12 kasımdaki harket ile 9-16 ocaktaki hareket aynı. 12 kasım dan sonra 7 aralığa kadar soluksuz yükselmesi var 5k dan 17k ya kadar çıkmış. %350 olmuş. İzliyoruz. ytd :))

Allağa sığınıyorum.

Muazzam bir his. Ben seviyorum.

Beni ürkütmüyor, aksine motive ediyor elimden gelenin en iyisini yapmam ve hayattan olabildiğince keyif almam için. Adım kalmasın zaten, kimsenin bir işine yarayacağı yok. Ama dünyaya faydalı bir insan olursam yaptıklarım insanlığın devamında ufak da olsa bir rol oynar diye düşünüyorum ve bu bana huzur veriyor. Hiçbir şey bırakamasam bile mutlu ölmek isterim, sadece bunun için çabalıyorum.

Ben bunu daha çok sıkıntıya girdiğim anlarda, kendimi çaresiz hissettiğim anlarda kendime tekrar tekrar hatırlatıyorum. İyi geliyor.

Huzur veriyor. Kurtuluyor olmak güzel bir şey bana göre.

proletarier +1

Çoktan silindik bile. Hayatta olmamız bir şey ifade etmiyor. Saatleri yeterince ileri aldığımızda hiçbirimiz yokuz. Bu dünyaya isim bırakma yeteneğinde olduğumu sanmıyorum. Böyle bir merakım da olmadı. Öldükten sonra faydalı olmak isterdim elbette ama törenle anılmak gibi hedefim yok. Yani silinmeyi kabul ediyorum mecbur.

Bana öyle geliyor ki yaşlanınca belki de köşeye kıstırılmış hissedeceğim. Yine de inanç çok kuvvetli bir şey, delilik kategorisinde yer alan ölüm fikriyle bile başa çıkmanıza yardımcı olabiliyor.

Bu dünyada yapabileceklerim ise, en yakınlarım başta olmak üzere çevreme fayda sağlamaya ve kimseye zarar vermemeye özen göstermek. Bunu da insanlardan bir şey beklemeden yapmaya çalışıyorum. Öyle de olması gerektiğini düşünüyorum. Ölümden sonra yaşama inanıyorum. Kendim için de bir şeyler yapmak istiyorum da çok öyle alışmamışım sanırım. Bakalım.

Korku.

Şükür

Ben kötü hissediyorum. Ne kadar önemsiz olduğum hissini fazlasıyla yaşatıyor bu yüzden çok isterdim öldükten sonra bile hakkımda düşünülsün merak edileyim vs. Ama olmayacak olduğunu bilmek acı. Ne saçma geliyor bir sürü şey bu düşünceden sıyrılsam iyi olur ama nedense hep bu şekilde düşünüyorum.

Özgür.

Hiçbir şey.

eskiden "ölünce bazı şeyleri yaşayamadan ölmek" acı gelirdi. bunu düşündükten sonra bir kaç yıl geçti. şu an ölsem o acıları hissetmem. yaşayamadan öleceklerim olsa bile.

kendi ölümümüzü son ana kadar doğru algıladğımızı düşünmüyorum. ara ara etrafımızdaki birinin ölümüyle bu konu hakkında daha fazla düşünüyoruz o kadar sadece. ölümü kafaya takmıyor olmamız beynimizin korunma mekanizmalarından biri.

bunu düşününce panik atak geçiriyorum. sorduğun için sağol.

ben varken ölüm yok.
ölüm varken ben yokum.

Ek olduğunu biliyorsan birleştir. Ek olan de'ler kelimeye "bulunma" anlamı verir. "O iş bende" gibi "bakmıyor ki nerede olduğunu bilsin" gibi " kucakta gezmeyi çok seviyor" gibi...

Bağlaç olan de'ler kelimeye değil cümleye anlam katarlar, kattıkları anlam ise "+1" anlamıdır. "Sen de gel" gibi "o işi ben de yaparım ebem de yapar" gibi, "ola da bilir" çok yanlış bir kullanımdır, onun yerine sertab'dan geliyor "olabilir de" gibi...

türkçe öğrenerek.

bazen ben de aynı sorunu yaşıyorum. ilgi eki ki ile bağlaç ki içeren cümleleri ayırırken dalgınlık ediyorum daha çok.

toplum baskısı gibi gelmiyor bana. yani sizi bilmiyorum ancak ben bazen, özellikle böyle yerlerde, öyle düzensiz, özensiz ve hatalı yazıyorum ki behsettiğiniz sorun arada kayboluyor.

özen göstermeye kalkarsam, o arada aklıma bir şeyler daha geliyor ve yazıyı uzatıyorum falan (zaten uzun yazarken daha da uzatmaktan bahsediyorum). yazıp gönderiyor, sonra beni çok rahatsız eden hataları -o da fark etmişsem- edit ediyorum.

bence bu hataları tersine takmamaktan yapıyoruz. bana öyle geliyor. özensizliğe gittikçe alışmak, sonra buna alıştığımı fark edip rahatsız olmak gibi bir döngüm var şahsen. yabancı sözcükleri araya sokuşturup geldiği gibi yazmak, argonun suyunu çıkarmak vs... hepsi benim için aynı özensizliğin farklı tezahürleri. argoyu 12 yaşımdan beri ama az ama çok kullandım, fakat hep kullandım, hatta küfür de ettim. ancak yabancı sözcük kullanmamaya dikkat etmek benim için önemliydi. düzgün cümleler kurmak ise hem önemliydi, hem de zaten otomatikleşmişti. endişelenmeme gerek kalmıyordu.

belki o zaman bunları önemseme nedenlerim arasında tek başına olmasa da insanların dil ile ilgili beklentileri de vardı. şimdi ise aksine rahatsız eden bir rahatlık var ve işin kötüsü, hakikaten bazı yazdıklarıma dönüp baktığımda "nasılsa bağlamdan anlaşılıyor" rahatlığının hata olduğunu, anlam karmaşasının kolaylıkla oluşabileceği kimi yerler olduğunu görüyorum.

ben o yüzden paramı özensizliğe, alışmaya yatırıyorum. arada sanırım "e herkes böyle yaparsa ben de yaparım" gibi işime gelen bahaneler buluyorum kendime. kendini kandırmak bu. gittikçe bozuyorsun aslında dilini.

tek yolu de'yi cümleden çıkarıp cümleyi bir de öyle okumak. anlamda bozulma varsa ektir ayrı yazamayız; anlam bozulmuyor ama daralıyorsa bağlaçtır:

"sokaklarda kimsecikler yok."
(anlam bozuluyor, ek)

"sokaklar da çok sakin."
(anlam sadece daralıyor, bağlaç)

örneklerindeki gibi.

bağlaç olan de/da her zaman +1 anlamı vermez:
" bakıyorum da çok mutlusun." gibi.

düzeltmeniz gereken bir şey daha var: "öğle" yerine "öyle" yazmalısınız.

@dieis
olayı kavrayamayana "bulunma anlamı taşıyanlar bitişik, diğerleri ayrı yazılır" diyerek kestirip atamayız.
de'yi cümleden çıkarıp anlam durumuna bakmaları gerektiğini söylemek lazım.

çünkü grameri zayıf insanlar zarf fiil ekini (-dığında) bağlaç zannedip ayrı yazabiliyorlar:

"sinirlendiğim de çekilmez olurum."

bu cümlede bulunma anlamı yok ayrı yazmak lazım, diye düşünüyorlar.

"Öğle"?

troll sorusu, degil mi?

ilk yükselişte çık en azından aklı başında kriptolarda ara şansını

16 saat neden izliyorsun ki? İzlerken yapabilecegin islemi, stop loss vs ler koyup da otomatik yapabilirsin sanki?

Spotify üyeliği :)

Bi gün içinde ikinci paket sigarayı alabiliyorum.

Puro.

Normalde haftada 1 premium içerim. 2.yi yakarsam ödüllendirildiğimi hissederim.

farklı ülkelerden çeşit çeşit çay ve kahve var dolapta. bir de bir kaç çeşit marka çikolata. ara sıra onlardan bir kuple seçip porselen fincan ve tabakta pc yanına geliyorum.

birkaç gün önce vodafonedan taksitle telefon aldım,

bugün internet hızımı 35 mbps e yükselttim,

yarında 32" mönitör alacağım anasını satayım..


*amma maddesel yaşıyormuşum :/

Canim bir sey cekiyorsa direkt gider yerim fiyatina falan da bakmam. Benim de luksum bu.
Bir de yillardir kullanmadigim dagcilik ekipmanlarim var, Sadece 1 kez kullandum
hemen hemen hepsini. Kullanmadigim icin lukse giriyor onlar da:)

Bişi dicem de dövmeyin
Evde 5 kişiyiz
6 adet tv
5 adet tablet
4 adet laptopumuz var
Hamur yoğurma makinesinden dakika ayarlı çay semaverine dek her bi bokumuz teknolojik
3 kişinin şarjlı diş fırçası var
Tek başıma benim 5 farklı saç şekillendiricim var
Manyağız sanırım

@photo85

o lüks değil bence, o başka bir şey.

Tablet ve laptop anlasilabilir de 6 tane televizyonu nereye koyuyorsunuz acaba?

bir bibloya 170 lira vermiştim. en son o gün şımarttım kendimi,hala toparlayamıyorum :)

ornek 2: gercekten oyleyse sen de arama.
ornek 3: ne istiyorsun ki aileden? veya hangi kararlari onlara danisiyorsun? senin gercekten fikrini almalari gerekiyor mu?
ornek 4: bunda sorun yok.

İyi bir insan olduğunuzu ve karşılığında iyi bir muamele görmeniz gerektiğini düşünüyorsunuz ama maalesef bu pek önemli değil dünya açısından, insanlar karşılarındaki insanın karakterinden çok kendi karakterlerine göre hareket ederler. Kendinizi başkalarına göre değerlendirmekten vazgeçip nasıl en iyi hissediyorsanız öyle davranın.

Kadınlar güvenmiyorsa başkasında denesinler şanslarını. Sana bir şey kaybettirmez. Sadece tuhaf şeyler anlwtmadığından emin ol. En azından ilk etapta.

İki numara da aynı. Bunları seni değersiz yapmaz.

Üç no karışık bir konu.

No 4 ise, arkadaş edinmek için çok uğraşıyor musun ki ? 6 arkadaş fena rakam değil. 4 ü attırmakta fayda var. Yakın arkadaş edinmek zor bir şey.

Bunlar seni değersiz yapmaz bence.

arkadaşlar iyidir. arkadaşlarından dışarıdan nasıl göründüğün konusunda geribildirim istemeni öneririm. kaygıların yerinde mi yersiz mi bi fikir verir.

Demek ki ortama sunduğun imajınla konuştuğun şeyler uyuşmuyor. Ben de mesela mahalle berberine giderim pijamayla eşofmanla falan, varoş bir mahallede oturuyorum. Adam her seferinde geldiğim arabama takar, "sen şimdi böyle mi bu arabalarla geziyorsun" falan diye sorular sorar. Adam yakıştıramıyor çünkü, vay amk bu parayı nasıl kazanıyor bu herif diyor. Çünkü o parayı kazanıp o arabaya binen insan eşofmanla gezmez adamın dünyasında. Berberle alakalı güzel saç kesmesi dışında bir şeyi siklemediğim için önemsemiyorum.

Ama kız arkadaşım böyle bi tripte olsa ciddi sıkıntı. Demek ki yaptığın işlerle imajını uyuşturman lazım + her şeyi de bombardıman gibi çat çat anlatmaman lazım. 1 senelik kız arkadaşım var, o bile mesela proje yarışmalarına falan katılıp son aşamada elendiğimi bilmez, gerek yok çünkü. Ben anlatmam o keşfetsin sorular sorarak. Bilgi kendini zaten gösterir, vitrine bir şey koymana gerek yok.

Dsmarta mı?

@ fazla

evet. dsmart go dahil.

Ben 8 mbit yalin internet + D-Smart tüm kanallar açık + D-Smart go 50 TL ödüyorum.

22 lira fena değil tabi daha uyguna alanlar var.

dsmart tüm kanallar açık 17 lira teklif etmişlerdi tam geçen yıl bu zamanlar. kabul etmedim.

Olmasa aramam. Hicbir anlami yok benim icin. Uzgunum ketcap.

Sadece patates kızartması ve kumpire eklediğim olmasa da olur bir şey benim için. Son 1 senedir 2-3 öğünde ancak tüketmişimdir sos olarak.

asla yemem.

yemem-aramam-olsa da kullanmam.

Normalde yemiyorum. Daha doğrusu ketçap sıkılacak yiyecekler (kızartma makarna vb) tüketmediğim için yemiyorum fakat önüme bol peynirli makarna gelse sıkar mıyım? Madem makarna yiyorum evet :D

Yani benim için hoş anılar barındıran ve telefon rehberinde duran eski bir arkadaş tadında

Makarnanın tamamlayıcısıdır benim için. Ama heinz marka olacak. Diğerleri çöp.

Makarnaya döken garibandır gözümde. Barilla pasta sos, pesto vb varken ketçap mundar eder.

Ketçap sadece hamburger ve patates kızartmasında kullanıyorum.

O da Johnny's Söt Stark olan biber karışık ketçap.

En damdik domatesin tatlandırılmasıyla yapılır. Öğrenci sosudur ketçap.

sadece burger, sosisli, tost ve patso türevlerinde seviyorum.

gerçi düşündüm de geriye zaten makarnayla patates kaldı zaten :(

Çok tercih etmediğim bir sos

eskiden ekmegin üzerine salca niyetine sikar, yerdim. katki maddeleri yüzünden kullanmayi biraktim, eve sokmuyoruz artik. disarda da kullanmiyoruz.

Gereksiz. Yapay ve şekerli bir tadı var.
Yerli yersiz her şeye sıkanları hiçbir şekilde anlayamıyorum. Mesela pizza üzerine sıkanlar? Pilav üzerine sıkanlar?

zaten çoğu güzel yapamıyor şimdi. ben sos olarak. damak tadıma göre kıvamlı olmalı akışkan olmammalı

Ketçap yerine salça kullanıyorum. Ketçap sulu tatlı iğrenç bir şey.

çok severim, hatta bayılırım ama yememeye özen gösterdiğim bişey. fast food ile gelirse affetmem.

Değiliz.
Ahmet örneğini bilmem ama hepimiz kafesteki hamster değil. Biz hayattaki kararlarımızız.
Çok da parlak bir öğrenci olmayarak lisansımı okuyordum, mezun olunca bir yerlerde işe girer belki ileride ofis açarım diyordum. Yüksek lisans yapmayı düşünmüyordum. Sonra son sene yüksek lisans için şansımı denemeye karar verdim, oldu. Hem de başka ülkede. Şu an bitirmeye yakın bir yerseyim, yakın zamanda part time da bir işe girdim. Kendi mesleğimi yapamasam bile başka işler yapabileceğime eminim. Peki yarın hayat ne getirecek biliyor muyum? Hayır. Ama bir kafeste koşmuyorum, sınırları zorlarım. Yarın öbür gün belki başka ülkeye gidicem. Belki yıllarca okuduğum işi yapmayıp hobilerimden biriyle yürüyüp bambaşka alanlarda çalışcam.

Sonuç, hamsterı o kafese biz koyuyoruz. Ancak bizi bir kafese koyan yok, istediğimiz yere gidebiliriz, bu da bize bağlı.

Ha bu arada yüksek lisans için kabul aldığımda arkadaş grubunda "Aramızda gitme ihtimali en az olan sendin" de dediler, çünkü yüksek yapmayı bile düşünmüyordum. Okullar ve başvuruyla ilgili konuştuğum hoca kabul aldığımı söyleyince, "ben başvuru sürecinde yarım bırakır uğraşmazsın diye düşünmüştüm" dedi. Yani ben kafesteki hamsterdım bazılarına göre...

maaş sadece bir örnek. asıl demek istediğim hayatın kişisel gerçeklikler bütünü olması.

Ben istisnaları merak ettim. Çünkü herkesinki kafes gibi.

botlar var kesinlikle

bugün akşamüstü 18:00 civarlarında o botları bir güzel silkelediler gerçi :) emirli alışların ve satışların hepsini saniyeler içerisinde patlattılar.

BTCTürk bile 59000TL'lerde seyrederken 10-15 saniyede 55000TL'yi gördü, yaklaşık 20-30BTC satıldı o fiyattan.

hashflare'de en düşük çekim 0.01 eth yazıyordu kısa sürede çekim kısmını deneyebileceğim için bir bakayım, çok zarar etmemiş olurum dedim(ripple'dan biraz kârım vardı). neyse tam 0.01 eth olduğu zaman çekim limitini 0.1 yaptılar ki epey şüpheli bir davranış. gün gelir, 0.1'e gelince 0.2 yaparlar, sonra kontrat bitince de "kapattık" deseler. kime hesap soracaksın? demem o ki, kaybettiğinde sana zarar verecek bir parayı coin işine(borsa, cloud mining, ico) yatırma.

Boğa piyasasıydı o bitecek ve ayı başlayacak. Bi an önce gelse de depoyu fullesem ve yeni bitme acemi coinciler panikleyip mallarını satsalar.

fazlasıyla artan kriptolar mevcut, biraz beklemekte fayda var. yatırımlarınız hangi kriptolarda

@knor

neo ve hsr deyim su anda.

neo bir haftadır güzel artış gösterdi, kendileri çin'in ethereum'u. uzun vade güzel kar bırakacaktır. hsr ise dediğin gibi biraz ağır hareket ediyor.

kısa yoldan zengin olma.
çalışmadan zengin olma.
uğraşmadan zengin olma.

bitcoin ve kumar? sen olayı baya yanlış anlamışsın.

@sta

bitcoin-altcoin borsaları bir nevi kumardır. cıkıp cıkmayacagına iddaya giriyorsun çunki.

haram.

o zaman bu mantığa göre çeyrek altın alıp saklamakta haram.

@xu

ben borsalardan bahsediyorum. Mantık olarak varlıgını bir kagıda yatırıp cıkacagına dair iddaaya giriyorsun saklı olarak.

ben de oynuyom lan. sizdenim. vurmayın.

seviyoruz da bize özgü olduğunu sanmıyorum. zaten bu bet işlerinden tut yılbaşı çekilişi goygoyuna kadar hepsi yurtdışından ithal değil mi? dev bahis siteleri var adamlar her yere reklam basıyor.

çünkü eşek gibi çalışsak da insan gibi yaşayamıyoruz.

@qobel+1

yıllardır kumarbazız, euro dolar altın alarak

coin ya da borsa savunucusu değilim de yatırımını dövize yapanlar da varlığını bir kağıda yatırıp çıkacağına dair iddiaya girmiş olmuyor mu?

geçen gün bunu düşündüm, hatta derste bunun üzerinde biraz konuştuk.
değer üretmemekle bir ilgisi var bu durumun.

toplum kısayoldan para kazanmak istediği için bunlara önem veriyor. değer üretmeden zengin olmak isteği.

türk toplumu modernleşmesini tamamlayamadı ve göçebe kültürünü genetik olarak taşımaya devam ediyor. bu sebeple kültürümüz kalıcı bir değer üretmek konusunda ileri değil. halkımız değer üretmektense piyango* oynamayı tercih ediyor.

*piyango, loto, kumar, at yarışı ve evet bitcoin.

çünkü devlet istiyor.

ülke değil insanoğlu seviyor kumarı çoğumuzun dna sında kumar sevme geni yüklü, hali ile oynuyorlar.
Ülkede insanlarımız hep kumar oynadı hala da oynuyorlar ileride de oynayacaklar.

şu listeye girmişiz köşesinden. zirveye oynamıyoruz ama etimiz budumuz belli ondan da olabilir.

cdn.static-economist.com

ticaretin kendisi de ucuza alıp kâr ile satma ümidiyle yapılan bir eylem. ticareti bizim adımıza yapılsın diye bir şeylere para basıyoruz. riskli yatırımlar var, daha güvenliler var, kumara gelince yatırımı kaybetme riski zebellah olduğundan, çoğunlukla %100'e yakınsadığından bir yatırım aracı saymak hiç doğru olmaz. bitcoin'e de kumar demek haksızlık olur bence, risk iştahı büyük yatırımcılar için gözde bir araç şu anda, randomun ortalamasını alırsak %50 yükselme şansı vadediyor. bence gençlikte büyük riskli, yaş kemale erdikçe daha güvenli portföyler oluşmaya başlıyor.

ezberden "kısa yoldan zenginleşme" denmiş klasik düşünmeden düşünmüş gibi davranırgillerden. bravo.

kaç kişinin bahisten trilyon kaldırmaya çalıştığını gördünüz? bu kadar salak olan kimse var mı?

loto, piyango filan. e bunlar her yerde var? bitcoin dediğin de bize aynı şekil yurt dışından ithal? demek ki bize özgü bir şey yok ortada o kadar da?

-

ama var. geçim sıkıntısı var. 2000 lira vurdun mu zengin olmazsın. ama bir gelirin varsa ve yetmiyorsa o sana koca bir katkı sağlar. ben 25 lira kazandığımda da, 100 lira kazandığımda da cuma gününü bekleyip pazara gömdüm parayı misal. masaya ayfon koyma delisi beyinsizleri de kenarda bıraktın mı biri özel, biri genel iki motivasyon var işte:

1- hakkı olanı/hakkı olandan fazlasını başka türlü kazanamayacak, riske girecek yatırımı da olmayan adam böyle ufak meblağla şansını dener. koç muydu neydi, onlar bile bilet almışken sokaktaki adamın ne yapmasını bekliyorsun?

2- gelirimiz giderimizi karşılamıyor. zenginimizde de böyle, fakirimizde de. eh, bir de bunlara parayı en çok yatıranın ilk maddedeki daha gariban kalan kısım olduğunu düşününce "lan vurursak yırttık" demeleri normal.

sosyolog adamım, adamın aklını başından alırım. ayıq olun :p

(bkz: taktik maktik yok bam bam bam)

ben fiyata değil ürüne bakıyorum, teknolojileri, fikir, milestone gerçekleştirme durumu, yönetim kadrosu, redditteki muhabbetler, twitter hesaplarındaki haberleri vs...
inanıyorsam alıp köşeye koymak daha mantıklı bence. uzun vadeli yani

mining yapıyorum hashflare üzerinden

şurada anlatmıştım (git: eksisozluk.com)

Reddit’e girip hype yapmış koinlerle vurkaç. Hold mold yok. 7 günde +74.8% usd cinsinden.

öncelikle hangi kar oranında satacağımı mutlaka belirliyorum ve o kar oranı geldiğinde mutlaka satıyorum.Direnç destek çizgilerine bakıp ona göre yorumda bulunmaya çalışıyorum.Peşpeşe yeşil bar varsa düşüşe, peşpeşe kırmızı bar varsa yükselişe oynuyrum

aynen bir süre sonra tekrar topralanacaklardır ytd.

269 larin ortadaki olani

319 ların ilki

hepsi çirkin ama üçüncü satır ikinci sütun diyorum.

Hepsi çirkin ama lacivert olan siyah olsa aralarında güzel olan o olurdu bence.

en fazla "derdini s...yim" yazılı şilt gönderirler.

Takmazlar ama yolla egonu tatmin et.

facebook'ta bulunan meslek grubuna bir linkedin ilanı paylaşmış ve arkadaşlarla bir güzel dalga geçmiştik. ilan sahibi şirket beni bulup ilanı yayından kaldıracaklarını, pozisyon için ik nın tecrübesi olmadığını anlatıp benden yardım istemişlerdi :) yani geri dönüş olur. belli olmaz.

Düşman kazanmak yerine enerjinizi daha faydalı şeylere harcasanız?

fay hattı, adalar ile maltepe sahili arasından geçecek. özellikle anadolu yakasında e-5'in güneyi dümdüz olacaktır. toplamda en az 200000 - 2500000 civarı kayıp olur, büyük ekonomik kriz yaşanır ve suç oranı yükselir.

2 yıl içinde mi dedi, 2000'den sonra 50 yıl içinde mi dedi?

2 yıl dedi büyük ihtimalle.

sanırım öyle demedi.

çok büyük felaket olacağı kesin ama ekşi'deki meşhur entry'de anlatıldığı kadar olacağını da sanmıyorum. 2,5 milyon ölü çok çok fazla mesela. 500-600 binde kalır bence. ülke ciddi anlamda çok zorlanır ama tamamen çökmesi, geri dönülmez bir yola girilmesi vs. sanmıyorum öyle şeyler olsun. tabii ki çok büyük acılar yaşanacak, milletçe belki daha önce görmediğimiz rezillikler göreceğiz, ekonomi ciddi oranda küçülecek ama zamanla yine toparlanır yani eskisi gibi olmasa bile. dünyanın sonu değil.

ha bu demek değil ki gelen felaket korkunç. kesinlikle depremin etkisini küçümsemiyor ya da her şeyin yolunda olduğunu söylemiyorum. bir gölcüklü olarak benim istanbul'dan kaçmamın başlıca nedenlerinden biri deprem korkusu. o gün orada olacaklara sabır diliyorum.

ama yani 5 milyon insan ölür, türkiye'yi işgal ederler vs. o kadar değil.

Zombi dizilerindeki gibi bir ortam olur. Öyle olursa ölmek daha iyi.

2000den sonra 50 yıl içinde yüzde 67 70 ihtimalle 7 üzeri olacağını söyledi diye hatırlıyorum ben.

bununla ilgili olarak sözlükte biri epey karanlık bir senaryo yazmıştı: (bkz: #25899966)

sallamıyorsa bende onu sallamam muhatap olmam bir daha selam vermek üzerine çok anlam yüklememişsin.

Kimse kimseye selam vermek zorunda değil.

@dissendium

adab-ı muaşeret'e göre vermek zorunda.

Ben de is yerinde her gun iceri girince selam veriyorum, bazilari hic umursamiyo bile. Hic takmayip her gunku aliskanligimi surduruyorum. Onemli olan benim ne yapmak istedigim. Eger onlar selam vermiyo diyip kussem, olay cikarsam, o zaman onlara “sizin dusunceniz ve yaptiklariniz benim davranisim uzerinde buyuk etki yaratiyor” mesajini vermis olurum. Ne sebepten olursa olsun selam vermemesini takma. Bence bir daha bu konuda ona prim verme.

(diğer koşullar sabitken diyelim) ve tanıştınız, konuştunuz ve belli ki bu konuşma arasında bir pürüz çıkmış. O da selamı kesmiş. o konuşma arasında, ona göre normal sayılmayan bir şeyler olmuş. Kaseti geriye sar bakalım. Ne çıkacak?

Ayıp etmiş.

Kimsenin sana selam vermek gibi bir zorunlulugu yok. Askeriye veya polis teskilati degilse orasi.

bu selam vermek zorunlulugu yok diyenler ya toplu bir yerde bulunmamış ya da adab ı muaseret nedir bilmiyorlar...

Bence de uzaktan gördüğün birine selam verme zorunluluğu yok ama aynı odaya girdiniz veya koridorun karşısından gelen biri varsa selam verme zorunluluğu yine yok, evet ama bu durumda selam vermemek de verilen bir merhabaya merhaba ile karşılık vermemek de hayvanlık oluyor.

Zorunluluk ve nezaket ifadesi olarak söylelen merhabayı en azından kısa bir merhaba ile karşılamamak arasında fark var. Burada zorunluluk deyince insanlar nedense selam vermesi için kafaya silah dayama, askeri bir nizam, selam durma gibi algılıyor. Altı üstü bir merhaba'dan bahsediyoruz. Biri zorunluluk ile ilgili iken diğeri hayvanlık ile ilgili.

merhaba merhaba seviyesinde. yanyana geldiğimde 2 kelam etmişliğim samimi olmayan kişi statüsünde çok arkadaşım var. arkadaş denirse tabi.

benimde senin gibi bir takıntım var. baktım sürekli aynı ortamda bulunduğumuzda falan selam veren hep benim. ben selam vermeyince karşı taraf hiç oralı olmuyor. bu böyle bir kaç sefer tekrarlanınca bende selamı sabahı kesiyorum.

eşşek kadar olmuş insanlar en ufak hal hatır sormayı, hiç olmadı baş selamı bile vermiyor valla ben anlamıyorum bu insanlığı.

Nezaket açısından gerekli gördüğünüz seyleri, görgü kurallarını insanlara dayatamazsınız. Size göre insanlıktır, kibarlıktır hatta gerekliliktir ama kimse öyle olmak zorunda degil. Hatta selam verme konusunda bana kalırsa birilerini selam vermeye, ne bileyim tokalaşmaya falan mecbur bırakmak da bir nezaketsizlik. Bunları insanların tercihine bırakın, selamlasmak istemeyen insanlara da bir daha selam vermeyin olsun bitsin.

burada sopaya ihtiyacı olan biri varsa o da sensin gibi görünüyor.

benzeri durumu yaşadım, ilk defa selam vermedikten sonra görmezden geliyorum arkadaşı. diretmeyin siz de bence.

Hocam bu selamlaşma olayları çok karışık işler, hiç ummadığınız şeyler çıkabiliyor. zaten çok güzel bilgiler verilmiş, tavsiyeler yazılmış zaten, arayı bozmayin ama karşı taraf madem bu şekilde davranıyor, siz de buna göre kendinizi ayarlayın.

Adab-ı muaşeret'e göre birisi duyuruna değer verip zaman ayırıp yanıt girmişse tick atmak icap eder, beğenmediğin yanıtları ticklememek adab-ı muaşeret'e uymaz. Ama bunun için kimse sana ne kötü bir söz söyler ne de sopayla döver.
Selam vermemeye verilecek karşılık selam vermemektir.

@binder dandet, ben görgü kurallarını çok iyi biliyorum. Benim yanıma böyle saçma sapan bir şeyle gelip bunları söyleseydin seni insan içinde fena bozardım. Çocuk seninle muhatap olmamayı tercih etmiş. Takdir ettim.

Mikro patlama +1

@mikro patlama, aslında bir big bang ++

AĞLA

Benim gözlüğüme benziyor. Gözlük yüze göre iyi durur. Yüzünde görmeden yorum yapmak zor olur.

cok iyi yol: geniş bir yüzüm var, gözlük 65 ekartman (en genişi) buna benzer vardı, iyi duruyordu o yüzden genişinden aldım. seninki ne marka?

berbat.

@hopeless : sebeb?

Benim rayban. Hafif de uzun ise yüzün ve elmacık kemiklerin çıkık ise iyi duruyor.

esenler otogardan 15 liraya rayban aldım herkes salak bi ben akıllıyım :D

o kadar az bir parayla düşük aralıklı artış çıkışlarla işlem yaparsan komisyondan dolayı paran eriyebilir dikkatli ol.

yok hocam bnb aldım yuzde 10 komisyon ödüyorum, fazla da alıs satıs yapmıyorum.

şu anda iota eth xmr ve verge deyim. verge serepsizi iyi cıkıs yaptı dun yuzde 30 dusmustu.

komisyon yuzde 10 mu? binde 1 diye biliyorum. 0.1% binde 1 olmuyor mu?

request network
genesis vision

normal komisyonun yüzde 10 unu ödüyorum, geri kalan bnb coinle karşılanıyor binance'ta

haftasonuna şunlarla giriyorum:

ripple-xrp
substratum-sub
stellar-xlm
ambrosus-amb

verge'den 1000'i görür görmez çıktım. hiç güven vermeyen bir coin'e dönüştü alsan dert almasan dert.

ambrosus stellar ve substratum çöp hocam market cap ları çok çok düşük ve devamlı satış var, ripple da yiyeceği pumpı yedi zaten. ben olsam almazdım.

neo aldım ben. iyi diyolar. 1 hafta önce 54 dolardan aldım, 65 ti bugün. ara ara biraz düşüyor ama gene çıkıyor hemen.

sub ve amb hadi neyse de stellar'a çöp demek için ya delirmiş olmak ya da bu kripto işinden zerre anlamamak gerekiyor.

kullandığın araç önemli benzinli ve ufak motorlu bir araç için gereken kablo ile dizel ve büyük hacimli bir araç için gereken kablo aynı değil.

ancak yüksek amperli kablonun da sana bir zararı yok sadece daha pahalı olur.

ufak bir benzinli araç için teoride 200 amper bir kablo yeterli ama pratikte o çin malı kabloların üzerinde yazan değerler sallamasyon.

dizelse 60 benzinli ise 45 amperlik olur araba aküleri.

basond,

piyasada 600 800 1200 amperlıkler var.

amper olayı biraz karışık, bir çok marka artık merdivenaltı üretim yapıyorum 20000 amper falan yazıyor üstüne :) siz maşaları ve kabloları gözünüze en kalın geleni alın, 50 liranın altındaki kabloları almayın. yüksek amperlik kablonun zararı yok, ama düşük amperlinin var. e tabi birde eskime payı var bu malzemenin. her katladığınızda içindeki tellerde mikro çatlaklar oluşup büyüyor, bir süre sonra teller parça parça kopuyor ve bu kablonun gücünü etkiliyor. kalın kablo alırsanız nispeten önüne geçmiş olursunuz bu durumun.

kablonun taşıyabildikleri ise 600 lük kablo bile taşır hepsini eğer 600=600 amper ise,
Ben kendi aracıma taktırırken servistekilerden böyle bilgi almıştım 60 amperlik 45 amperlik şeklinde olur aküler diye onlara istinaden dedim.

600 amperlik kablo ise sıkıntı yaşamazsın gibi görünüyor ama net bilgim yok elektrik işi sıkıntıdır elektrik işini elektrikçiye sormak gerekli doğru cevabı net bilgisi olanlar verir.

Benzinlikte satılanlar falan tırt oluyor genelde ama hiç şarj edemediğimde olmadı. En güzeli sanayide veya elektrikçide yaptırmak veya kamyon/ağır vasıta takviye kablosu diye satılanlardan almak onlar nistepen daha kalın ve uzun oluyor.

Marletlerde ve benzincilerde satılan gerçekten çöp, zaten pensenin kılıfını geriye doğru çekip kablonun içini görebilirsin. Gözle görülür şekilde zayıf, ince ve az sayıda bakır tel olduğunu görebilirsin.

Ki çoğu bakır bile değildir, kaplamadır.

Oto yedek parçacılara gidip bir tane ucuz bir tane de kaliteli sorup tel kalınlığını karşılaştırıp satın alabilirsin.

Denildiği gibi araba standart bir otomobil ise çok abartmaya gerek yok, ama biraz büyük bir araç için kablonun yetmediği durumlar başıma çok gelmiştir.

bulunduğum sehirde tarihi bir pilavcı var, menü yok gram üzerinden pilav+et vs kombinasyon yapıp alıyorsunuz 2,3 kere gittik hepsinde aynı şeye farklı hesap ödedik artık gitmiyoruz.

Hata da olmuş olabilir onu kimse bilemez fakat ben birdaha asla oraya gitmezdim

Etnik kökenine bakar ve normal karşılarım, bi daha gitmem.

Hicbir şey söylemem bir daha gitmem.

3 defa hata olursa sikerim yapacağınız işi derim. 5 tl eksik cikabilir insanlık.hali

Fen fakultesi mi? Pm den yazar misin.

abur cubur ye sonra mışıl mışıl uyu
Kalktığında yeni kafana merhaba de

haha biliyorum ama asla söylemem :)

neyse alternatifleri sunayım:

-hafta sonu bir geceliğine çıkıp dağlık taşlık bomboş bir yerde fazla erzak vs olmadan kamp yapmak, ateş yakmak, hayatta kalmaya çalışmak. kendi survivor'unu yaratmak yani. başta donuyorum, açım, bikbik diye sızlanacaksın ama sonra içindeki hayatta kalma dürtüleriyle yaşamsal ihtiyaçlarını gidermeye başlayacaksın. ölmemeye çalışırken tüm dertlerini sıkıntılarını unutursun. ya da bunun yerine şu anki rahat ortamından uzakta yapabileceğin herhangi başka bişey de bulabilirsin. olay "comfort zone"dan bir süreliğine uzaklaşmak yani. (fazla İngilizce kelime kullanımı için özür dilerim Türkçe karşılıkları aklıma gelmedi.)

-sarhoş olduğun noktaya kadar alkol içmek
-arka arkaya 5-10 bölüm leyla ile mecnun izlemek
-sadece kısa tuvalet molaları vererek saatlerce çok boş beleş bir oyun oynamak (benim tercihim fallout gibi bol hikayeli, kendini karakterin yerine koyabileceğin bir oyun)

yüksek ağırlıklarla deadlift gamı kederi alır!

deadlift demeye geldim. power clean falan da olur.

bir saat pilates derdi tasayı unutturur. üstüne alkol ve uyku da katmerler.

bi paket mama alıp sokaklarda gezeceksin.

(bkz: emdr)

Gel bayiltayim seni.

imelih +1
ben üniversiteye geçiş sınavından çıktığımda bayıltma oyunu patlamıştı.sınavım bana göre baya kötü gemişti üzüntüden kabul ettim insanın kafa cidden resetleniyor deneyebilirsin ama sorumluluk kabul etmiyorum.

filtre kahve yapmak varken granül kahve içmenin esprisi neyse bununki de o.

dolapta sürekli süt bulunmuyor. coffee mate daha uzun ömürlü saklama imkanı sağlıyor. benim için sebebi budur.

Kahve kreması vs. süt

Yurtdışında bunu toz olarak değil krema olarak da satın alabilirsiniz. Daha yoğundur.

Ben de toz değil ama krema versiyonunu seviyorum. Artık turkiye'de de var, minik minik kutucuklarda tek kullanımlık oluyorlar. Hem kahvenin tadını bozmuyor hem de güzel bir yumuşaklık veriyor. Süt yerine bunları tercih ettiğim oluyor.

Bu arada kremalar süt tozu gibi katkı maddesi dolu değil. Yine koruyucu vs vardır tabii ama farklı bir şey oluyor krema dediğimiz şey. Siz süt tozundan bahsediyorsunuz sanırım.

sütü saklamak zor ve maliyetli. çabuk bozuluyor.

cafee mate süt tpzu degil bu arada, yumuşatıcı

Sütün ısındığında ortaya çıkardığı kaymağı brnim gibi içi almayanlar olabilir, süt ve yoğurt kaymağını yiyemiyorum mesela. Benim için ideal.

Kaymak midemi bulandırıyor

çünkü dünya kahve konusunda her gün daha fazla bilinçleniyor ve bunun gibi firmaların pazarları giderek daralıyor. çareyi de bizim gibi bi boktan anlamayan ülkelere itelemekte buluyorlar. o nedenle hayvan gibi reklam basıyorlar.

goksinbalim.com.tr

Coffee Mate daha uzun süre saklanabiliyor, saklama alanı daha küçük gibi nedenler var bir de sıcak kahveye soğuk süt koyunca direk ısısını düşürüyor. Bu yüzden coffee mate daha mantıklı ama bence en güzel Hochwald Kahve Beyazlatıcısı satılıyor Migros ve Macrocenter'da coffee mate'den daha çok yakışıyor kahveye.
online.macrocenter.com.tr

ev boş, bize gelsene film izleriz.
şarap da var.

zorla nazar değdirteceksin he makineye.

i.pinimg.com

iyi de dermanı kalmamış yav. çizgili veriyor çıktıları herhalde, yarısı var yarısı yok testte gözüken:) muhtemelen aynı printerları kullanıyoruz. gayet güzel sonuç bu. benimki 1000'den sonra cortladı.

Öyle olduğuna bakma abisi, performansı yerinde. Yeni nesile taş çıkarır kendisi.

ağzından öpmezsen olur bence.

bende brother var 300 tl ye aldım. 50.000 sayfa çıktı aldım hala banamısın demiyor. siz bunları yapıyosanız benim alıp arabayla gezdirmem falan lazım :)

@acemi

nişan ne zaman?:P

@al basmadan donu var

Hocam bence senin evin yarısını onun üzerine yapma zamanın gelmiş.

öp gitsin

Allahın emriyle isteyelim onu sana

ben bir epson'dan 13.817 sayfa çıktı almış insanım. hepi topu iki yüz liralık mürekkep verdim, daha bitmedi mürekkepleri. tanklar da dolu.

tatile mi çıkarayım yazıcıyı?

@ismira
evet lütfen

@babilbaligi

tektaş alınız

yazıcıyı bırak şimdi homtek nasıl?

bu arada bende canon kullanıyorum tanklıydı tankı söktüm 1 senedir tanksız kullanıyorum. su sıralar kartuş iyi performans vermiyor çizgili çıkarıyor. öneriniz varsa beklerim.

em bence

neden olmasın.

sanmıyorum, uluslararası borsalar ile ülke borsaları arasında pek çok yerde fark var. zimbabve'de bir ara btc 5k civarı iken 15-20k arasında olduğu söylenmişti. hadi o kadar uç örnek vermeyeyim, güney kore gibi büyük bir piyasada bile dünya borsasından binlerce dolar üstüne satıldığı oldu.

insanlar türk borsalarından daha rahat alabiliyor, al-sata çok meraklı değil uzun vade tutmayı planladığı için satmıyor, yurtdışından alma komisyon swift vs. hem zahmeti hem masrafı yüksek. bu açılardan tr fiyatlarının yüksek olmasının anormal olmadığını düşünüyorum.

ha bu demek değil ki borsalar çakal değil. olmadık zamanlarda -hızlı hareketlerin olduğu zamanlar- sistemin çalışmaması, belli değerlerin altına değer girilememesi vs. tr neyse de yurtdışında da epey sağlam inside trading'ler dönüyor. ayrı mevzu tabi.

bu 10 bin'in stabil kalmasının başka bir açıklaması olamaz diye düşünüyorum.

27 kasım 20.000
24 aralık 186.0000 tl.

Sence?

Değmez. Kazanacağının garantisi yok. Bitcoin herhalde şu ana kadarki en spekülatif para birimi olabilir.

Paran bir gecede sıfırlansa kime hesap soracaksın onu düşün.

Meşhur dolandırıcı sülün osman'ın dediği gibi dolandırılan insan kolay yoldan para kazanma çabasında olan insandır. Para ticaret ve üretimle kazanılır.

Yani takip, altcoin falan dert değil, çekmek istediğinde çekip çekemeyeceğin, ne kadar gecikeceği vs. sorun olan.

panik anlarına denk gelip sen de paniklersen geçmiş olsun. eninde sonunda bu olacak ve olmadan önce son çıkanlar şanslı kesim olacak.

bitcoin sorularınıza cevaplar buyursunlar.

bitcoinnasilalirim.blogspot.com.tr

Zamanında üç kıtada bir kaç gün değil yüzyıllar süren etkisi hissedilmedi mi? Tarih kitaplarına bak istersen.

Aramızda hala Osmanlıların Kayı boyundan geldiğini sanan var 'swh' ("tarih kitaplarına bak", trajikomik). Bu söylenti, bütün dünyada meşhur (pre-modern dönemde krala öğütler olarak gözüken) olan yöneticiye yaranma niyetindeki şair/yazarların ortaya attığı övgülerden birinin örneği. Örneğin ilk defa, bu şair/yazarlardan Yazıcıoğlu Ali’nin "Tevârih-i Âl-i Selçuk" (1423) eserinde geçer, öncesinde kimsenin haberi bile yoktur. Yok hiç öyle devletçi ideolojiden arınmış 20.yy alternatif tarih okumalarından örnek vermeyeceğim. Türk sağının medar-ı iftiharı Fuad Köprülü (kötü bir tarihçi değildir, yanlış anlaşılmasın) de "Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Etnik Menşei Mes’eleleri"eserinde Osmanlılar ile Kayı boyu arasında bir bağ kurulmasının imkansızlığından bahseder.

Neyse bu küçük, en ufak araştırmayla bile görülebilecek, anekdottan sonra soruya cevap verebiliriz. Diriliş Ertuğrul dizisinin çekilmesi ile Kayı Boyu Kokusu'nun piyasaya sürülmesi arasında büyük bir fark göremiyorum. Maksat, belli kitlelerin alıcısı oldukları bir malı satmak. Bana ilginç gelmiyor, yani kapitalizm eleştirisinin çıkacağı en önemli nokta olarak bunu görmüyorum.

Ahaha at falan kokuyor herhalde :)
İade de yoktur, temiz para.

üst notalar sandal ağacı
orta portakal çiçeği
alt notalar ise zafer çığlığı

yürüyün erler yiğitler!!!

okulunu bitirmen zorunda degilsin, okul bitince hayat bir an da degismeye baslamiyor, o diploma seni farkli bir insan yapmayacak, dusuncelerini degistir.

Bunu çok fazla insan yaşıyor. Dideralle alakalı olduğunu sanmıyorum.

Okulunu bitirmek zorundasın ayrıca. Çünkü eğitiminin en somut örneği bu. Mükemmel olmak zorunda değilsin olduğu yere kadar götür. Konularını sevdiğin dersler illaki vardır ve olacaktır. Her dersi sevmek ve severek çalışmak zorunda değilsin ama her dersi belli bir yere kadar öğrenip geçmek zorundasın.

Kolay gele.

Evet, havalar çok iç sıkıcı bu aralar. Adeta küçük Londra olduk:)
Ders çalışamıyorsan, bunun üstüne gidip, iyice içini sıkacağına, biraz ara vermeyi deneyebilirsin. Git bir hava al, sinemaya git, arkadaşlarınla kahve iç, beynini boşalt, sonra ferahlamış bir şekilde yeniden başla. Ne demişler, "don't work hard work smart":)

@binder dandet +1

Aynı sorun bende de var. Pazartesi sınavlar başlıyor. Ve ben daha kitabın sayfasını açamadım bir türlü. İçimden ders çalışmak gelmiyor. Ama ders çalışamadığım için de çok huzursuzum.:(

arama geçmişini kaydetmesin tarayıcın öyle bi düşüncen varsa.

theporndude'dan zarar gelmez.