Ekşi Duyuru

Dini hassasiyetlerden bağımsız olarak "Merhum" uygun bence.

6 ay önce yaptım
4 ebeveynden üçü hayatta değildi.
düğün işi genelde "aileler için", "aileler tarafından" yapıldığı için ebevynlerin isimlerini yazdık. normal şekilde yazdık.
solda kızın anne baba isimleri ve altında soyadı
sağda erkekğin anne baba isimleri ve altında soyadı.
merhum yazmadık. belirtmeye gerek de yoktu.

Özellikle belirtmenize bence de gerek yok, en fazla olacak şey, belki, annenizle tanışmak isteyen bir iki kişiye açıklama yapmanız gerekebilir. Hepsi bu. Ama o davetiyeyi hep saklayacaksınız. İnsanları davet etmekten çok, sizin için bir hatıra eşyası olarak önemli bu davetiye. Nasıl istiyorsanız öyle yaptırın.

Merhum yazmak istemezseniz alternatif olarak belki adının başına küçük bir siyah kurdele (veya yazılı olmayan başka bir işaret) koymayı düşünebilirsiniz davetiyenin tasarımıyla uyumlu olacak bir şekilde.

Biz yazmistik esimin babasinin adini. Ama keske. Merhum yazdaydik cunku karsi aileyi tanimayanlar esimin babasini soruyolardi. Öyle bi an da hos olmuyor.

Rahmetli babamin adini, merhum vs kullanmadan yazdirmistim. Bir arkadasimin annesinin adi saniye'ydi. Annesi hayatta olmadigi icin, i'nin uzerindeki noktayi kalp seklinde yazdirmislardi.

C1b2k3 ün dediği gibi illa ki tebrik etmek için soranlar olacak her seferinde açıklamaktansa bu sebeple belirtilir

Kankacim öncelikle Allah rahmet eylesin. Aynı zamanda da Allah Mesud etsin. Ancak merhum değil "merhume" dır doğrusu.

biz soyisimleri yazdık. xxxx ve yyy aileleri gibi. merhum vs yazmak bana garip geldi.

normalde yapılır da düğün günü stres olur, heyecan olur vs. tam istediğiniz gibi olmaz bu sefer daha fazla stres olursunuz. gerek yok bence, önceden işinin ehli birini bulup düğün günü gidersiniz. zaten bir kerelik bir şey, işin ustası yapsın.

Benim eşim viski içe içe kendi yapmıştı saçını da makyajını da

makyajını kendin yapabilirsin bence ama saç için kuaför daha iyi olur.

yapabilirsiniz tabii neden olmasın. yani çok büyük prodüksiyonlu bir makyaj ve saç düşünceniz yoksa, hep yaptığınız türden bir şey yapacaksanız gayet kendiniz yapabilirsiniz. elinizin yatkın olduğunu söylemişsiniz, makyaj için özellikle, alışkınsanız ve kendi tarzınızı güzel yansıtacaksanız bence ne güzel. saçınız da normalde çok uğraştırmayan bir saçsa ve düzgün durmasını sağlayabilecek bir iki spreyiniz ya da malzemeniz falan varsa kendiniz takılabilirsiniz sanki.

bu tür şeylerde kişinin kendi tarzı önemli. benim çok sade bir nikahım oldu, gelinlik bile değil beyaz bir elbise giydim. etrafımda öyle büyük koşuşturmaca yoktu, o yüzden pek bir şey yetiştirme derdim yoktu. makyajımı kendim yaptım (ki zaten aşırı az malzemeli, ruh gibi görünmeyeyim diye yaptığım bir makyajdı). saçımı kendim uğraşamam diye mahalledeki daha önce hiç gitmediğim, tanımadığım bir kuaföre gidip fönlettim (saçım normalde de düz, sadece ekstra düzgün dursun, hızlı bozulmasın diye). çiçeğimi bile o gün mahalledeki bir çiçekçiden bir buket çiçek alıp evde kafama göre bozup kendime küçük bir buket yaparak halletmiştim. hepsi yetişti bunların. belki başkası açısından aşırı özensiz hareket etmiş olabilirdim ama bana yettiler açıkçası, pişman da olmadım.

ama bazı insan çok takar kafasına, tam istediği gibi olmazsa üzülür, gününü kötü geçirir. bu şekilde önem veren bir insansanız strese girebilirsiniz tabii hazırlık yaparken, o zaman size bu tarz uygun değil demektir. ya da gelinliğinizin, mekanın bir sürü hazırlığı vardır, yardım edecek kişiler azdır, tüm bunların içinde yetiştirememe sıkıntınız olur, o zaman da belki stresli olur. düğün gününüzün koşullarını ve kendi tarzınızı düşünerek belki karar verebilirsiniz.

Gaflet anıma denk geldi, makyajımı kuaförde yaptırdım. Nikahtan hemen sonra (yemek, eğlence vs öncesinde) ilk iş yüzümü yıkadım, kendi makyajımı yapıp rahatladım. Kendiniz yaparsanız daha mutlu olabilirsiniz :)

Saç için kuaför daha iyi olabilir. Hatta hiç düğün, "gelin başı" karıştırmadan dümdüz gidip istediğiniz şeyi yaptırırsınız, makyajı sonra kendiniz yaparsınız.

benim eşim tüm süreçleri kendisi yaptı. saçını yaparken, kardeşinden az biraz yardım aldı.

Kuaförde geçenden daha az vakit harcarsın o kesin. Elin yatkınsa yap geç, başkası daha iyi yapacak diye kaide yok ki genelde korkunç yapıyorlar.

Saç konusunu bilemem. Eğer duvak takacaksanız kuaförün takmasında fayda var. Ama makyajı kendiniz gayet yapabilirsiniz. Ben maalesef kuaförde yaptırdım. Kız "natürel" olsun diye kahverengilere boğdu beni. Gelinlik giyiyorum, ne natüreli bacım...

Bir erkek olarak tek bildiğim, genel olarak kuaförler gencecik güzelim kızları gelin makyajı adı altında daha yaşlı ve daha çirkin yapıyorlar.

Herhalde "lan gelin başı diye çuvalla para alıyoruz, basalım boyayı da bu kadar parayı buna mı aldınız demesinler" diye düşünüp hafif makyajdan kaçıyorlar.

Saçı yapamazsınız herhalde, ama makyajı asla kuaförün insiyatifine bırakmayın.

nikah/düğün günü evde sakin ortam bulmak zor olabiliyor. bunu da hesaba katmak gerekir diye düşünüyorum. onun dışında makyajınızı kendiniz yapıp oradan kuaföre geçip saçınızı yaptırabilirsiniz belki. saç yapmak duvak gibi şeyleri saça tutturmak biraz zor. yine de denemek istiyorsanız da birkaç kez prova yapabilirsiniz evde.

Hepsini ben ödemiştim. Erkek.

Hepsini eşim (erkek) ödedi ama adetten filan değil, o sıralarda şartlar öyle el verdiği için.

Valla eşimle birlikte ödedik aklınıza gelebilecek her şeyi.

Ailelerden yardım beklemedik, zaten eden de olmadı.

Gelinliği erkek damatlığı kız tarafı ödedi. Kuaförler iki taraf da erkek.

Gelinliği damat, damatligi gelin aldı. Kuaförü gelin kendi ödedi ama kuaför benden tarak parası mı ne istedi. 50 100 birsey vermiştim. Ben normal berberime gittim zaten. Normal tras oldum sadece.

geleneklere bağlı bi aileyse falan o şekilde oluyormuş. Ben sordum, yok herkes kendininkini alsın işte dedik. Karşılıklı ödenince bi kontrol mekanizması oluyor hoş değil, bir taraf beğendiğini söyleyemez yük olmamak için pahalı olanı beğense söyleyemeyebilir veya tam tersi gelenekçi tipler gidip en pahalısını almaya çalışabilir vs durumlar oluşabilir sanki. Bu tür durumlardan yarıda kalan veya sorun çıkan evlilikler varmış anlatıyorlar :D Cool olup kendi kendine halletmek lazım bence.

damatlığı eşim aldı, gelinliği annem aldı. ama ne fark eder, sonuçta aynı cepten çıkıyor. kuaförü de eşim kendi ödedi. öyle bi senin benim ayrımımız yoktu yani.

biz her seyi ortak aldik aileler karismadi +1

biz her seyi ortak aldik aileler karismadi +1

Bir tek kuaförde eşimin annesi de yanımda olduğu için her şeyi ödemekte ısrar edip ödedi. Eşim zaten gidip damat tıraşı falan yaptırmadı, kendi halletti.

Herkes kendi harcamalarını ödedi.

Gelinliği erkek, damatlığı kız aldı.
Gelin kuaför ücretini de erkek ödedi.

Benim gelinliği diktirdik, eşim ödedi, ben de onun damatlığını ödedim.

gelinliği eşim ödedi, damatlığı ben.
kuaför ve makyajı da ben ödedim. zaten eşimin teyzesi, kardeşi, annesi, benim annem, kardeşim derken gelinlik kadar para da buna verdim neredeyse. eşim kendisi için benim şuraya git dediğim bir kuaföre normal tıraşa gitmiş gibi gitti.

Gelinlik haladan ve damatlık da kuzenden hediye geldi, gelinin kuaförü para almadı. Ben de normal traş oldum.
Acaip bedavaya gelmiş şimdi onu farkettim:)

ıkisinide ben odedim hatta alyanslari da

kuafor işine karismadim eşim kendi halletti

gelinliği ve kuaförü ben ödedim. damatlığı gelin tarafı aldı.

Gelinliği kuaförü ben, damatlığı eşim ödedi.

nisani gelinin ailesi halletti, nikahi biz.
gelinlik, damatlik, kuafor, arapasi, plase, muz orta..hersey dahil..

gelin damatlığı, damat gelinliği şeklinde yaptık.
kuaförde herkes kendi masrafını ödedi.

gelinliği eşim almıştı, damatlığı ben aldım. kadın tarafıyım.
kuaförü eşimin kuzeni ödemiş biz çıkmadan hediye olsun diye ama haberimiz yoktu, yanımıza para almıştık da o para kimin parasıydı o kısmı hiç hatırlamıyorum. eşim özel bi damat tıraşı olayına girmemişti.

damatlığı erkek aldı, gelinliği kadın aldı(kiraladı), herkes kendi kuaför paralarını ödedi.
damatlığı sonra giyerim diye satın almıştım ama bir iki düğünde giydim, zaten kesimler felan değişti demode oldu, olabilirse onu da kiralayın, ödünç alın vb.

gelinliği annemle beraber aldık, damatlığı eşim aldı.
kuaförü de kendim ödedim.

Biz gelinlik ve damatlıgi birlikte ödedik. Alyanslari annem ısrarla kendisi almak istedi; o aldı.

Kuaför için de yanimda para vardı ama eşimin ablası bizden habersiz ödemiş. eşim de kendi enistesiyle öyle normal bir tıraş olmuştu, damat tıraşı olmamıştı.

gelinligimi gittim, begendim ve aldim. damatligi birlikte gittik, begendi ve aldi.
Kuaforumu ben odedim, o da gitti trasini oldu. alyanslarimizi bile kendimiz aldik. kimseyi karistirmadik, senin paran benim param yapmadik.

nhk ni youkosu guzel yazmis. sen aldin ben aldim olunca karsilikli bir kontrol mekanizmasi oluyor otomatikmen. gerek yok. kendiniz hallediverin.

gelinliği ailem damatlığı ise eşimin ailesi ödemişti.

Bu düğün işlerine gereksiz, çok para harcanıyor.

Eşinizle, arkadaşlarınızı çağırıp sadece bir nikah kıyın. Nikah sonrası küçük bir yemek/eğlenceden sonra, parayı gezmeye/balayına harcayın. Damatlık, gelinliğe bile ihtiyaç yok. Güzel bir elbisenizi giymeniz yeter.

Hazır pandemi de bahane edilerek, bu adetler azalarak bitsin.


.

Bizde herkes kendi masrafını ödedi, ailelere ödetmedik.
Gelinliğimi kendim ödedim - canım babamın yardımıyla
kuaförü de kendim ödedim.
Damatlığı eşim ödedi.

(bkz: the kominsky method)

Community

The last man on earth

The Office
Parks and Recreation
Modern Family
Rick and Morty
Friends
Seinfeld

Modern Family +1

ted lasso

Brooklyn nine nine

Grizzy ve lemmingler. Bence şans verin.

It's always sunny in Philadelphia
Silicon Valley

(bkz: entourage)

Office +1 demeye geldim
Ilk 5-6 bölüm alışma süreci geçtikten sonra çok eğlenecek ve seveceksiniz.

Ted Lasso +1
Community +1
Superstore

eksiduyu.ru

eksiduyu.ru

eksiduyu.ru

eksiduyu.ru

eksiduyu.ru

eksiduyu.ru

coupling.
archer
bob burgers

Rupaul's drag race korkunç eğlenceli, sandalyeden düşürür bazı bölümleri

Californication

serviks eversiyonu sanırım.

@aseton doğru

kitle değil, serviksin hücresel yapılanmasında değişim.

@aseton aklıma direk bu geldi.
m.youtube.com

çiğköftelik bulgurun içine sıcak su koy ve yumuşamasını bekle.
o arada omlet yap, yaparken zeytinyağı kullan.
sonra yumuşamış bulgurla omleti karıştır, soğumasını bekle ve onu ver.
hayvanın yiyebileceğinden fazlasını koyma, 1-2 çay kaşığı kadar versen yeter.
artanı buz dolabına koyup, daha sonra ısıtarak 2-3 gün daha verebilirsin.

www.google.com

sonucu da yazarsanız mısınız? yedi mi ya da geldi mi annesi?

Merhaba, yavru yaşıyor :) Hatta bayağı büyüdü. Bahsettiğiniz yumuşak yemlerden koymaya devam ettim. Annesi de ilerleyen günlerde yavruyu gün içinde sık sık ziyaret etmeye başladı. Şu an sağlığı iyi durumda, yardımcı olduğunuz için teşekkür ediyorum.

ben diş macunu sürüyorum, tam olarak geçmese de kurutuyor, uçuklu bölgenin görüntüsü normaldekinden daha az iğrenç oluyor.

Ben vectavir öneriyorum, iyi geliyor

Anneme sordum sarmısak çok iyi gelir dedi. Bir diş sarımsağı soyup ikiye bölecek ve hafif sıkıp suyunu uçuğa sürecekmişsin. Bunu gün içinde birkaç kez yaparsan kururmus.
Edit: Geçmişler olsun bu arada.

Eczaneden alacağın herhangi bir uçuk kremi 2 günde geçirir.

Uçuk çıkmaya başladığında pamukla aseton sürerseniz faydası olur

Sarımsak+1
Biraz yakabilir. Ben direkt sarımsağı ikiye bölüp yarısını basıyordum uçuk üzerine.

hayatım boyunca uçukla savaştım. geçen yıl yine çenemin yarısı cüzzamlı gibi uçukla kaplı halde doktora gittim.
valtrex 500 mg verdi. 42 tablet. uçuk geçene kadar sabah akşam 1 er adet, uçuk geçince 6 ay boyunca günde 1 adet bol suyla dedi. 6 ay kullandım, sıfır uçuk.. şimdi de arada hafif kaşıntı hissedersem 1 tane içiyorum, uçuk çıkmıyor. kesin çözüm istiyorsan al bu ilacı, yan etkisi yok, baskılıyor uçuğu. ama başka yerden patlak filan vermiyor korkma. hayatım kurtuldu resmen..

Bazen vectavir bile fayda etmiyor benimkine. İşte o zamanlarda anacığımın dediği üzere korkutuyorum. İçinde sıcak çay olan bardağı olabildiğince sıcak halde uçuk üstünde tutuyorum yani korkutuyorum :) ahanda ondan sonra geçiyor namussuz.

Bir de eskiden bolca ruj sürerlerdi uçuğa o zamanlar etki ederdi şimdi durum ne hiç denemedim.

korkutmak +1
bir cay kasigini cakmakla isitip uzerine basiyorum. evet yaniyor biraz ama dagilmasini engelliyor.
bir de ucuk bantlari var. gun icerisinde ondan takip, gece cikartiyorum ki kurusun.

bugün redmi note 7 alacağım

Huawei'de ortalık karışık olmasa Mate 20 Lite alın diyeceğim. Ben kullanıyorum bu dediklerinizin hepsi var. Ses çıkışı için çok net bir şey söyleyemeyeceğim. Ben iphone 6 kullanıyordum onla hemen hemen aynı gibi..
Risk almayı seviyorsanız Huawei alın :)

Narnia Günlükleri serisini izlesin.

Oz büyücüsü
Malefiz
Charlie’nin çikolata fabrikası
Up!
Açlık oyunları
The maze runner


Hepsi fantastik değil ama izlenmeye değer o yaştaki biri için.

pan'ın labirenti de olabilir.

Buz devri serisi. Dublaj olarak izlenmesi gereken nadir eserlerden :)

Beetlejuice'yi de sever bence.

hayret kimse yazmamis, "Alice harikarlar diyarinda"

Merlin için erken mi? Yav benim neslim Game of Thrones'a başladığında 14 yaşındaydı. Biz arkadaş grubu olarak ilk sezondan beri aralıksız izliyoruz ve tam 14 yaşındaydık ilk sezon çıktığında. 14 yaş öyle çok ufak ve masum bi yaş değil ki.

Ama öncelikle Pixar'ın tüm animasyonlarını, sonra da temel diğer animasyon filmlerini izlesin izlemediyse. Miyazaki filmlerini de izlesin tabi.

Dizi olarak da çizgi film ama Gravity Falls'u tavsiye edebilirim. Seveceğini düşünüyorum.

@nundu +1
bu duyuruya cevap yazanlar biraz gerçeklikten kopmuş, 14 yaş öyle çok da ufak bir yaş değil. biz 14 yaşındayken game of thrones da izliyorduk spartacus da izliyorduk kızların hepsi de izliyodu muhabbetini de yapıyoduk yani. merlin hiç kalır yanında.

benim önerim carnivale, 2 sezon zaten hemen biter.

Nar şarabı

Corvus Corpus

Suvla

Urla vourla, egeo

Doluca Kav 2016 Öküzgözü - Boğazkere
eğer daha seçkin olsun dersen DLC Selection 203 Öküzgözü Boğazkere

şarapların iyiliği fiyarları ile korele bence.

60 TL altı tüm şaraplar meeeh işte fena değil (30 TL altı olanlar epey kötü)
60-100 TL arası fena sayılmaz, Frontera mesela gayet güzeldir.
100+ üstü hiç şarap almadım yorum yapamayacağım.

Hediye görütreceğiniz insnalar Türk ise Frontera, yabancı ise Türk şarabı seçin derim. Kav, Kayra, Kavaklıdere selection gayet güzel şaraplardır. Fiyatı mümkünse en az 60 TL olsun her ikisi için de.

biraz jameson (dubleden az) ya da 1 kadeh kirmizi sarap

spotify sleep listeleri.

alkol +1 ama sürdürülebilir değil

ben medidasyon türü şeyler yaparak uykuya dalıyorum uyuyamadığım zamanlarda. öncelikle vücudumdaki bütün kas/kas gruplarını gevşetiyor ve rahat olduğuma emin oluyorum, bazen bazı yerlerim gereksiz kasılmış oluyor onu fark ediyorum. sonrasında her nefes alış verişimi saymaya çalışıyorum ve bu esnada hiçbir şey düşünmemeye çalışıyor ve olabildiğince aldığım nefese odaklanıyorum, sonra bi bakıyorum uyumuşum.

psikoterapide de böyle şeyler yapıldığını duymuştum, bu şekilde vücut uyuyor ama biliç açık kalıyor demişti bir arkadaşım, ki 10'dan geriye sayıcam hadi uyan dendiğinde fiziksel müdahale olmaksızın uyanıyormuş insanlar. uyandıktan sonra da ya ben uyuyakaldım kesin işe yaramadı terapi diyorlarmış. benim gece yanımda konuşan eden olmadığı için bi yerden sonra bilinç de uyuyor demek ki, sabah uyanıyorum anca.

meditasyon + nefes egzersizleri kesinlikle on dakikada uyutuyor beni.

1 bira. ama @taurina'nın dediği gibi sürdürülebilir değil.

sabahın köründe kalkıp it gibi çalışmak. genelde yastığa 3-4cm kala uyutur.

ben spor yapıyorum akşamları. yorduğu için uyumayı kolaylaştırıyo. ama sabah zor kalkıyorum ayrıca =)

Sabahın köründe kalkıp it gibi çalışıyorum arkadaşlar. 6.-6.30 gibi kalkıp işe gidiyorum ama çok yorulsam dahi son 50 saatte max. 5-6 saat uyumuşumdur. Dalamıyorum. Bedenim çok yorgun sarhoş gibiyim ama bilincim hep açık, uykuya dalamıyorum. Bayılıp kalırım belki diye bakıyorum ama olmuyor. Beyin hep uyanık.

seninki vahimmiş. bence bir uzman gerekli gibi. ben de o saatlerde kalkıyorum, çoğu zaman 11 gibi sızıyorum. eğer kafa çok doluysa işle veya başka konularla o zaman uyumak pek zor oluyor.

melisa + papatya çayı (karışık)

Radyo tiyatrosu , tercihen polisiye , 3. Dakikada filan uyumuş oluyorum

kapkaranlik bir oda.

Yok.
Denemediğim bir sey kalmadi.
Melisa cayi zart cayi zurt cayi hikaye.
Umitlenme diye yazdim.

white noise dinlemek
youtubedaki ingilizce guided sleep meditation videolarını dinlemek (türkçeleri dinleyemiyorum gülmem geliyor, uykum iyice kaçıyor)
durum çok zorluysa passiflora çayı (yarım bardakta bayılıyorum zaten uykudan)

meditasyona basla her gun. ne oldugunu iyice anladiktan sonra bu derdin kalmayacak. son bi senedir 30 sn icerisinde uykuya dalmadigim gun 5ten azdir

nazar değmesin de hiç uyumak için bişey yaptığım olmadı. kafamı yastığa koyduktan 27 saniye sonra uyuyorum. konuşurken bile uyuduğum oluyor.
meditasyon çok iyi geliyor diyorlar..

2 bira 1 sigara

Dogal bir sey onerecegim bir eczaci olarak sana, eczaneye gidip solgardan valeriana officinalis aliyorsun, uyumadan 1 saat once iciyorsun her gun. Bir dene bakalim.

bu ise epey kafa patlatmis biri olarak.

1. gun icerisinde mavi isik sacan pc, telefon, tableti azaltmak
2. gece yatmaya yakin hayatindaki tum isiklari azaltmak. telefon, tablet icin kirmizi filtreleri acmak
3. yatakta telefon, tablet keyfini cok az tutmak.
4. gun icinde agir, yagli, baharatli yiyecekleri azaltmak
5. toplamda 4 bardaktan fazla cay-kahve icmemek.

Uyuyamadığım için neredeyse ağlicak duruma geldiğim günlerde bi gün sabah normalden bi kaç saat erken kalktım ve bütün gün ders çalıştım çok çay kahve içmemeye çalıştım ve gece yatarken telefona çok bakmadım, ondan sonra uykum düzene girdi, ama en önemlisi bir sonraki sabah erken kalkmak için aşırı istekli olduğum için geceleri yatağa girince kendimi çok zorlamadan ve bir şey düşünmeden daha doğrusu basit şeyler düşünerek, hayal kurarak alışkanlık haline getirdim bunu. Önceden uykuya dalma sürem 1 saati bulurdu.

Master of none

American housewife

Brooklyn 99
Scrubs

crashing
disenchantment

The Good Place. Netflix'te de var.

The IT Crowd

Brooklyn 99 +1

chuck

Plebs

The Booth at the End

Californication.

Married with Children.

Beğenmezsen yaz burdayım..

Soruya tam cevap olamayan ama, bu durum benim de WhatsApp'da başıma geliyordu.

Linki kopyalayıp yapıştırdıktan hemen sonra gönderince link olarak gidiyordu. ama kopyalayıp yapıştırdıktan sonra biraz bekleyince, o önizleme resmi görünüyor ondan sonra gönderince de o şekilde gidiyordu. belki facebookda da bu şekilde sistem çalışabilir

hindistan cevizi yagi kullaniyorum. yatmadan once uclarina suruyorum ya da gun icerisinde 1-2 saat tutup yikama seklinde yapiyorum. ince ve cabuk yaglanan ve cok cabuk kirilan saca sahibim, hic yaglanma yapmadi. kiriklarimi onarir gibi oldu ve uclarim misir puskulu gibi gorunmuyor artik. haftada 1 kez yapiyorum.
boyali sac icin uygun olmadigi cunku sac rengini actigi soyleniyor ama ben 1,5 sene once yaptirdigim boyanin uzerine kullaniyorum. dogal rengim zaten acik oldugu icin tam olarak ne derece dogru bilemeyecegim.

daha once yilda 1 ya da 2 kere keratin bakimi yaptirmistim. acikcasi ondan cok daha iyi sonuc aliyorum.

John Frieda sac maskesini banyo yaparken sac kremi gibi kullaniyorum.
Haftada 2 defa yani. Kullanirken de sacimda iki dakika bekliyor, memnunum.

Hayatımda sadece 1 kere saç maskesi yaptım 2 ay önce. Pek bi fark göremediğim için bir daha yapmam herhalde. Ama belki sizde işe yarayabilir.
Yumurta sarisini saç diplerine beyazını da içine zeytinyağı ve bir iki damla limon ekleyip çırptiktan sonra dipler harici sacin geri kalanina sürdüm. Yarim saat bekledim. Ama siz benim gibi kışın yapmayın. Yumurta olduğu için malum yumurta kafada pişebilir diye sıcak su ile durulayamıyoruz. Soğuk su ise yumurtayi saçtan cikarana kadar kafada şok etkisi yaratıyor. 3 gün migren krizi yaşadım bunun yüzünden. Yani yaz ve ilkbahar en uygun zamani bu maske için.

annem yıllardır yaz kış sadece yumurta sarısı ve zeytinyağını karıştırıp yapar, yıkarken sorun yaşamamış şimdiye kadar.

ben bir yolunu bilmiyorum heyecan oluyor ama o görüşme/sınav vs başladıktan sonra heyecanımı yenebiliyorum. o jüri karşısında sorulan söylenenlere cevap vermekte zorlanmıyorum. yada sınav başladığı an o heyecandan eser kalmıyor

Valla ben o tür durumlarda o da insan sen de insansın Amaranta, gerilecek bir şey yok diyorum. Azalıyor gerginliğim.

Edit: Bir de her şey olacağına varır, sözü acayip rahatlatıyor beni.

alkol forever.

alkol diyene inanma.

İnsanların önünde konuşmaya çok alışkınım, o yüzden genelde gerilmiyorum eğer bir sahnede falan konuşacaksam.

Ama benim için de önemli olan bir şeyse mesela bir iş toplantısı falan, kendime durum nasıl gelişirse gelişsin kendi hareketlerimi kontrol edebileceğimi hatırlıyorum. Karşımdaki kaba biri de çıksa, şok edici de, sinirli de, şahane de, kendi tepkimi kontrol edebilirim.

Kendime sürekli "kibar ol, kibar ol" diyorum. Kaba olduğum için değil de, çok gülen falan biri olmadığım için özellikle çaba göstermezsem antipatik gelebiliyorum bazı kişilere.
Yavaş yavaş nefes alıyorum burnumdan.

Benim en sinir olduğum şeyler, "haydi şimdi şu şu konuyu bir şarkıyla ve dansla diğer takımlardaki kişilere anlatın" falan gibi yaptırılan manasız takım eğitimleri aktiviteleri. Öyle aptalca bir şey yapmam gerekecekse hiç çekinmeden veya utanmadan kendi sakinleşme rutinimi yapıyorum (gözleri kapat veya bir yere sabitle, derin nefes al, elleri dua eder gibi dudak üstünde birleştir, yoga mantrası tekrarı- benimki "I choose to let it go"). Yani kısaca, anksiyeteyi sizden öğrenecek değiliz.

Karşı cinsle ilk buluşmada da -ki bu çok sık endişe etmem gereken bir şey değil- kendimce elimden geldiğince hazırlanmaya çalışıyorum, içime sinecek şekilde yani. Sonra da "ya bırak allah aşkına, en kötü ne olabilir ki?" diyorum, gidiyorum.

Pöff, yine upuzun yazdım.

Ilik dus ve 200mg kas gevsetici +n gec 22:00 gibi uyku. Baska turlu rahatlayamiyorum.

Edit: Benim gerilmem sadece mulakat ve cok cok onemli hayat memat meselesi sinavlardan onceki gece icindi :)

Ceyrek ya da Yarım dideral

üniversitede özellikle son senede çok zorlanmıştım, hayatımın en zor senesiydi diyebilirim. ondan sonra iş güçle ilgili herhangi bir şey için stres yapıyorsam onu kotaran bunu zaten kotarır diyorum, rahatlatıyor. daha hafif bir şeyse bittikten sonraki ruh halimi düşünmeye çalışıyorum, en nihayetinde geçecek temkini, o da çok etkili. bunların dışında tabii ki müzik. gönül işlerine tat zaten o heyecan, ona dokunmuyorum :)

bir control freak olarak karşılaşabileceğim muhtemel senaryoları kurgulayıp nasıl tepki verebilirim onlara çalışıyorum, özellikle sistematiği olan durumlarda; iş görüşmesi-toplantı vb.

karşı cinsle buluşmada ise yatıştırma ihtiyacı duyacak kadar heyecanlanmam biraz zor ama zamanında heyecanlandığımda bunu saklama gereği duymamış, aksine lehime kullanmıştım. baskılamaya çalışmaktansa farklı şekilde o heyecanı tüketmek ya da kontrol altına almak lazım. panik duygusu en büyük tetikleyici, panik olmamak içinse kontrolü sağlamak lazım. ekstrem insanlar söz konusu olmadıkça belirli bir şekilde geçeceği bellidir, ona hazırlıklı olmak lazım bence.

kafamda plan yaparım, şunu derlerse şöyle cevap veririm şeklinde. baktım işin içinden çıkamıyorum, "ucunda ölüm yok, koy göte" deyip salıyorum.

sjdjjff

Tenacious d in the pick of destiny. Rock müzik seviyorsaniz şahane gider.

zelig

Ah Mary vah Mary (1998) - There's Something About Mary
The Big Lebowski
Zombieland

bad santa 2003 - billy bob thornton (kara mizah)

evet. cene ve sakak bolgemde sivilceler cikiyor, sivilce cikmazsa kirmizi kirmizi noktalar cikiyor. babam ne kadar stresli oldugumu cene ve boyun bolgeme bakarak nokta atisiyla anlayabiliyor mesela.

kadin, 30.

oluyor. bir iki gün stresli olduğumda, anında seboreik dermatit'im azıyor. burun ve ağız çevrem kıpkırmızı oluyor.

25 erkek

strese bağlı alerjilerim azıyor. deli gibi kaşınıyorum. kaşıdıkça her yanım yara oluyor.

bende sivilce değil ama renk değişikliği oluyor, rengim koyulaşıyor, parlaklık gidiyor. :/

ağzımda aft çıkıyo

ensemde sivilceler ordusu çıkıyor. her sene yer değiştiriyor ama. arada bir yanaklarıma atlıyor sonra bi bakıyosun yine enseye geçmiş.

adaların arka taraflarında bir kaç sanat atölyesi gördüğümü hatırlıyorum ancak resim onlardan biri miydi emin değilim.

Artı sanat ve tasarım
Selçuk Karabüyük - Yalaman-ESKİŞEHİR
www.artisanatvetasarim.com
artisanatvetasarim@gmail.com

Bizim evdeki kemal kükrer.

Annem neredeyse tüm temizlik aşamalarında kullanıyor. Bulaşık makinesinde, bazen çamaşır makinesinde, toz alırken, yerleri silerken vs. Sirkeyi boşalan camsil şişelerine doldurup mutfakta tezgahta tutuyor.

Bana da alışkanlık oldu dışarıdan gelip ellerimi yıkadıktan sonra kuru ve temiz beze sirkeyi sıkıp telefonumu siliyorum.

En son 18-20yil once falan tatmistim cocukken. Bizim eve girmez.

Sirke giren eve doktor girmez.

Hiçbir şekilde tüketmiyorum.

Ama ilk entry sayesinde bayağı aydınlandığımı söyleyebilirim :)

Marketlerde satılanları sanayi tipi sirke. Asitle 2 dakikada yapılıyor ve içerseniz ya da yemeklere katarsanız suni asitli olduğu için diş minelerinize, mide ve barsaklarınıza zarar verir. Kendiniz evde yapar ya da ev yapımı doğal sirke satan markalardan birini alır da içerseniz aradaki farkın ne kadar çok olduğunu anlarsınız. Doğal olan yani 15-20 günde fermente olarak üretilen sirke midenize zarar vermez, hazımsızlığa, kabızlığa iyi gelir. Ben bir markanınkini severek kullanıyorum ama reklam olur diye söylemem. :)

Elma sirkesini salatalarda kullanıyorum. Üzüm sirkesini yemeklerde kullanmıyorum artık. Beyaz sirkeyi de bulaşık makinasında parlatıcı olarak kullanıyorum.

Sağlıklı bit sirke yapmak istiyorsanız:
Deterjansız,kaynatılmış büyük cam kavanoz(lar)a , asla ekşi değil, tatlı kırmızı,yarasız elmaların ister kabuklarını,ister tamamını, kavanozun yarısını dolduracak şekilde doğrayın,diğer yarısına içilebilir su ekleyin.. çabuk mayalanması için 4-5 tane nohut atın içine..1 tatlı kaşığı şeker ekleyin bakterilerin hızla çoğalması için.. kapağını kapatmayın tülbent veya bir kumaş parçasıyla kapatın..20 gün boyunca hergün tahta kaşıkla karıştırın.. 21.gün sirkeniz hazır..

Organik sirke kullaniyorum, jelatinsiz ve camda satiliyor.

Cok nadir saclarima kullaniyorum, son durulama suyuna biraz katiyorum. Onun disinda evde mayonez yaparken, kirmizi/beyaz lahana salatalarinda kullaniyorum.

Temizlikte asiditesi daha yuksek olan bir sirke kullaniyorum.

Meyve sebze yıkarken kullanıyorum ve çamaşır yıkarken makineye koyuyorum. Ev temizliği için ise beyaz sirke denilen sirkeden kullanıyorum.

Elma sirkesinin çok sayıda faydası olduğuna inananlardanım. Faydaları neler diye soranlar googleda güvenilir kaynakları tarayabilir. Son yıllarda gerçek sirke yapan markalar çoğaldı. Nahita, Şerife Ana, Yedier bunlar aklıma gelen ve sık aldığım markalar. Markasız olup çok beğendiğim sirkeler de var. (Merdiven altı muamelesi yapılacak bir durum yok. Doğru elmanın, doğru kapta, doğru nem ve ışıkta, gerekli zamanlamada fermantasyonudur sirke.) Hatta elma sirkesi en son öyle bir misyon üstlendi ki sizinle de paylaşayım. Evde beslemeye başladığımız yavru kedide mantar problemi oldu. İnternetten işin ciddiyetini okuyunca kedi sahiplenmede acemi bir aile olarak panikledik. Veterinerin verdiği kremi sürmeden önce mantarlı bölgeyi elma sirkesi ile temizledik. Ve mantar büyümesi duraklayarak birkaç günde iyileşme sürecine girdi ve geçti.

İkinci entrye binaen; sirke saçları yumuşatır, ipek gibi yapar, yağlanma ve kepeği önler. Şampuanı kullandıktan sonra en son durulanmadan sirkeyle saçlara masaj yapın ve durulayın farkı göreceksiniz.

evde yapıyorum ama evde zor oldu. bağ evimiz var orda babam ilgilendi. her salata yapışımda yeşillikleri dezenfekte etmek için kullanıyorum.

elmaları kesip cam kavanoza koy içine nohut at. ağzını tülbentle kapat hava alsın fermantasyon için, arada kontrol et. olduğunu anlarsın. ancak evde zor oluyor üstü sineklesin falan diyorlar.

sirkeden nefret ederim, sirke giren eve bruce girmez.

doktorun onerdigi bir kadindan aldim gecen. ev yapimi. sirkeye asitli geldiginden dolayi pek yanasmayan biriydim ama bu bambaska. doktor tavsiyesi ile sabahlari ac karna 2 yemek kasigi iciyorum.
mantara da iyi geliyormus doktorum oyle dedi.

@acemi, elmanin ya da elma suyunun organigi olmuyor, oyle mi? Cok ilginc gercekten. Mesela su ve benzerleri de mi asidik asit ve su karisimi? www.amazon.de

Elma suyundan fermante edilmis sirke var piyasada. Hatta bazi markalar uzerlerine yaziyorlar kac ay/yil bekletilerek yapildigini.

Herkeste vardır o çürüklerden. Boşver, kafana takma. Bir süre sonra unutursun zaten.

Oluyor, sallamiyorum.

Bende de baya oluyor ama umursamiyorum.

Ben esmer tenli olduğum için pek belli olmuyor. Morluk olunca genelde iç kisimda oluyor o zaman da önemsemiyorum zaten.

Ben de esmer tenli olduğum için şanslıyım.Nadiren bacağım morarıyor gerçi. Uzun elbise tercih edenlerdenim. Daha bi hoş geliyor bana ;)

Sallamıyorum +1

bence de sallama, cok buyuk olmadigi surece dikkat cekmiyor/kotu durmuyor zaten

Ben çok sakar ve kışın aniden bacaklarında gördüğü bir sürü morluğun sebebini hiç hatırlayamayan bir insan olarak zerre kadar umursamıyorum bu durumu. Çok kötü düşüp de bir bacağım haftalarca mosmor gezerken bile giydim etek çünkü zaten yazın etek, elbise vs. giymemin sebebi o sıcakta kot pantolona dayanamamak. Bacaklarımın nasıl göründüğü çok da umrumda olmuyor böyle havalarda.

Ben sizde nasıl olduğunu anlarsam nasıl olmaması gerektiğini söylerim. Nasıl vuruyorsunuz sürekli mor olacak şekilde :/

Ha olsa ben de sallamazdım mühim olan rahat olduğum kıyafetim.

Cevapları okuyamadım fakat morlukların vücutta sebepsiz yere oluştuğunu düşünüyorsanız bu, iç hastalığa delalettir. En ufak sorunda “mutlaka doktora gidin” diyen tiplerden olmak istemem fakat durum bu. Çünkü benim vurduğumu hatırlamadığım bir sürü morluğum var :(

bugün ten çorapsız elbise giydim, bacağımdan birinde doğum lekem var. ayrıca batıklarım da var ama uzaktan o kadar da şeyetmiyor diye bıraktım. o kısımlara kapatıcı süreyim desem rengini tutturamıyorum kapatıcı koyu kalıyor. en iyisi boşvermek.

merhaba buyrun:
kazantzis.gr

fakat turkiye bloklu saniyorum. ben hollanda uzerinden vpn araciligi ile girdim. sevgiler

Kullanın, gezin güzelce zarif şemsiyenizle, bırakınız düşünsünler, bırakınız geyik yapsınlar. Sizden kıymetli mi milletin düşüncesi? Ben görüyorum arada tek tük olsa da dolaşan. Çok da hoş.

Japonlar Koreliler falan hala kullanıyor güneşte, onun dışında şemsiyeden güneşin zararları nedeniyle değil gölge olsun diye kullanıyorlardı eskiden, sonradan da pratik gelmedi demek ki yavaş yavaş önemini yitirdi.

Zaten arapça şems = güneş kelimesinden türetilmiş bir alet olan şemsiyeyi güneşli havada kullanınca gülenler açsın kendi kıçlarına gülsün. Ben geçen yıl gördüm bi teyzede, hiç de garipsemedim. Sen de kullansan o da kullansa böyle böyle üç beş kişide görünce inan kullananların sayısı çok artar. Belki de herkes senin gibi alay edilmekten korkup kullanmıyor. Örneğin al bi şemsiye eline çık dolaş biraz dışarda, hemen şimdi!

@gulbatur ben kullanıyorum zaten ama benden başka kullanan hiç kimseyi görmüyorum eheh anca yaşlı teyzeler belki. İnsanlar garipsiyor doğal olarak.

ya yine aç, milletin ne dediğine bakarsan, tey teeeey

@acemi şapka terletiyor, kafaya ağırlık oluyor. Halbuki şemsiye öyle mi? :(

memleket plajlarında güneşten korunmak için hepimizin kullandığı şeyi elde taşıyınca gülen zeka düzeyine çok aldırma, istediğin gibi takıl...

sabit olunca oluyor, hareketli olunca komik. değişik kafalar onlar. çok şeyyapma...

içecek olarak kefir?

Bi ara a101 e tuzlu kavrulmuş fındık geliyordu. Harika bir şey.

Badem salatalık, tuzla ye. En süperi.

cacık?

Ya aslinda karbonhidrat almanin bi esprisi yok ama su probiyotik yogurtlarin yesillikli ve kirmizi biberli kitirlarla satilanlarini gordum. Tatları da iyiydi.

oluyor. çünkü gavatlar. ama bir süre sonra artık ayrım yapabiliyor olmanız lazım. ben mesela kim gavatlık peşinde kim gerçekten oturmalı bunu ayırabiliyorum. siz de o sürece kadar yer vermeyin.

çok yalpalamıyorsa,zor durumda değilse, vermeyin derim (her bindiğinde mutlaka yer veren biriyim). doğrusu bu.

her seferinde olmuyor ama başıma geldi evet. tecrübesiz bir genç iken sırf yaşlı diye birilerine yer veriyordum keriz gibi. şimdi hakikaten hasta, ayakta durmakta zorlanan biri olmadığı sürece bakmıyorum bile.

son zamanlarda da aklıma şu geliyor hep: twitter.com

Oluyor oluyor. Çünkü yaşlı amcalar çok tehlikeli. Yayla köpeği gibi sessiz, hayattan sıkılmış gibi gözükür ama kendilerini ilgilendiren en ufak seste kafalarını diker etrafı kolaçan ederler.

çoğu genç insandan daha flörtöz oluyorlar. Ayrıca bu işi iyi beceriyorlar. Ben genç kadınlara yer vermiyorum mesela :)

silverdin

geçmiş olsun. silverdin plus.

bolca süreceksin. sürdükten sonra da yakıyor bir süre ama geçiyor sonra kısa zamanda. bir iki günde.

geçmiş olsun tekrar.

kremi gec aloe vera bitkisi bul ozunu sur
inanamiycaksin sonuca

yumurtanın akını yanan bölgeye sür ve kuruyana kadr beklet, en etkilisi bu. aslında yanma olayı olur olmaz bunu yapmalıydın o zaman daha etkili.

Maddecasol çabuk iyileştiriyor

Genelde 11,50. 50 kuruş için olan sıkıntılı durumu çekecek durumum olmuyor taksi kullandığımda.

Bitaksi kullanıyorsam kartla ödeme yapıyorum. O zaman şöför de genelde doğru rakamı giriyor.

11

Epeydir taksiye binmedim ama sağ olsunlar 11.20'yi 11.50'ye yuvarlıyor, aa bozuk yok abi helal et diyerek 12'den kapatıyor hesabı. Amk kan emicileri.

Fatura istiyorum: adam direk 12 yazıyor, abi ben haram para yiyemem, şimdi 12 yazıp benden 11.20 alıcan falan diyorum paralize olup 11.20 alıyor kamiller. Yoksa 12 alır amk şenpanzesi. Hatta bazısı bozuk yok falan deyip 15i ayıklama derdinde...

uber/bi taksi kredi kartı ödemesi
11.20

3.

işine yarayacaksa, senin için chordifylattırdım. ayrıca bu siteyi kullanarak bir çok parçanın akorlarını çıkarabilirsin.

chordify.net

Cuma günü yazarım senin için

Çok teşekkür ediyorum ^^

www.youtube.com

abi mis gibi çalmış baka baka çıkartamaz mıyız ya

imgyukle.com

öğrencilere çaldıracak güzel bir şey buldum galiba. piyano düzenlemesini de yapıcam bunun isteyen olursa mesaj gönderebilir.

m.youtube.com

payduska oro

oynamasını da öğren tam olsun.

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

youtu.be

www.youtube.com
www.youtube.com

son olarak;
www.youtube.com

ulan balkanlar çok güzel bi bölge yaa. aşığıyız balkanların.

www.youtube.com

youtu.be



youtu.be
Gibi :)

Bijelo Dugme - Lipe cvatu
www.youtube.com

Bijelo Dugme - Meni se ne spava
www.youtube.com

Goce Nikolovski - Biser Balkanski
www.youtube.com

Darko Bilbilovski-Svadba pravam, sinot go zenam
www.youtube.com

Düzelttim

link açılmıyor ama şöyle bişey buldum www2.hm.com

erkeksiniz diye düşündüm tabi.

edit: kadınmışsınız. şöyle bişey buldum. www.koton.com
haklısınız hiç dikkatimi çekmemişti benim de.

H&M'in koyu bordo gibi olanları işinizi görmez mi ki acaba?

(ben de hiç görmedim kahverengi. Belki koton yapıyordur.)

gözlerim bozulmadıysa linkteki rengi ben kahverengi olarak görmüyorum, bordo gibi daha çok. trendyol'da denk geliyorum ben hep bu tür renklere, bir bakın isterseniz.

@interview yok böyle değil, koyu kahverengi istiyorum ben -_-
@diğer üyeler bende bordo var, ben özellikle kahverengi istiyorum.

Ltb ve zaraya bak

@westblack baktım. Büyük mağazalardan ümidimi kestim artık ufak butik tarzı yerlere, pasajlara falan bakayım bari bugün de.

Hipster butiklerde bulursun kahverengi keten pantolon tarzı şeyler.

İsmet İnönü tramvay durağının arkasında bir pasaj var (Kurtuluş Kuruyemiş'in yanı gibi, Doktorlar caddesinde) orada sol tarafta küçük bir dükkan var, neredeyse sadece kot satıyor. Orada olabilir bir ihtimal.

oxxo'da var: www.oxxo.com.tr

www.clandestino.com.tr

tarzın mı bilmiyorum ama bunu buldum ben de.

Oxxonun vardı benim geçen arkadaşıma verdim. Ama haklısınız kahverengi kanvaslar bir ara modaydı ama şimdi pek yok.

@curukturpkokusu oxxo’ya dün bakmıştım aslında, göremedim. Daha doğrusu açık sütlü kahve gibi olanını gördüm ama ben tam koyu kahve istiyorum. Bugün başka yerlere de baktım, zinhar yok -_-

kahverengiyi daha çok gabardin, keten gibi pantolonlarda kullanıyorlar, sen söyleyince farkettim de, hiç jean'e denk geldiğimi hatırlamıyorum ben de :)

morhipo ve trenyol

Trendyol, memnunum.

Çeşitlilik için Trendyol, hızlı olması açısından 1v1y.

adidas ve koton inanılmaz hızlı çalışıyor. bence en yavaşı h&m. beymen de çok hızlı sayılmaz.

shopigo çok ilgili. bilstore iyi. trendyol da gayet hızlı ve iyi.

oxxo

zara, mango, h&m, morhipo, trendyol, 1v1y.

Koton cidden oldukça hızlı, sık sık alıyorum ufak tefek şeyler. Penti, trendyol, mango gayet iyi.

morhipo, gusto, h&m

1v1y, brandroom, shopigo, zara, mango.
trenyol ve morhipo'da teslim tarihine bakmak lazım, bazıları çok ileri tarihte gönderiliyor, benim hevesim kaçıyor açıkçası o kadar bekleyince.

trendyol, mango, zara, shoetek, mecrea, lidyana, ilvi

sevmiyorum. hafif sedefli olsa çok güzel olurdu ama bu haliyle alçıyla sıvanmış gibi geliyor bana tırnaklar.

Çok sık oje sürmüyorum, hatta birkaç aydır sürmedim ama arada kullanıyorum. Golden Rode’un matlarından var bende. Bordo ile laciverti var. Laciverti için çok kullanışlı diyemem, uygun kıyafet denk gelirse sürüyorum. Bordosu daha kullanışlı geliyor. Eğer üstümdeki renkler soğuk renklerse mat ojeyi tercih edebilirim. Üstümde en az bir sıcak renkli giysi varsa, mat one çok uyumsuz kalıyor. Kışın ve soğuk zamanlarda mat oje hava ile de uyumlu oluyor. Yazın güneşinde mat oje garip geliyor.

Surekli olmamakla beraber, kisin seviyorum ben. Essence Matt Top Coat´i kullaniyorum. Ojede cok az markadan alisveris yapiyorum(benecos, sante disinda neredeyse hic almamaya calisiyorum.). Bu markalarin da mat serileri yok. Bu nedenle matt topcoat cok pratik benim icin. Sanirim siyah ve bordo disinda kullanmadim daha.

Oje matlaştırıcı aldım istediğim renkte deniyorum kahverengi ve gride çok hoş duruyor

beyaz mat güzel duruyor bence.

Bir ara bordosunu çok kullanıyordum. Bir de çok sık olmasa da lacivert ve mor da vardı kullandığım. Şimdi 3 senedir falan her gün tınaklarımda oje olmasına rağmen mat oje kullanmadım hiç. Parlak tonlar daha güzel geliyor artık gözüme. Zaten bana mı öyle geliyordu bilmiyorum ama mat ojeler çok çabuk çıkmaya başlıyordu. Parlak ojeler daha kullanışlı gibi.

Kışın mat oje kullanıyorum. Mevsime daha uygun geliyor. Bordo, mor, gri, kırmızı... Flormar kullanıyorum ben. Bi yerde pastel nude serisinden bi açık kahverengi uzerine matlastirici uygulanmış halini görmüştüm mesela, çok hoştu.

Çoğu bildiğin parlatıcı evet. Mesela flormar almıştım hiç işe yaramamıştı ve duş aldıktan sonra soyuluyordu. Kalyon'u önerdiler, aldım biraz daha iyi bence, işe yaradığını düşünüyorum.

B12+demir dışında bir gerçekliğe inanmıyorum tırnak ve saç konusunda

umarım kalyonun almışsındır çünkü tırnak güçlendiricisi gerçekten işe yarıyor olabildiğince sık sürdüğümde özellikle tırnaklarda eskisi kırılma olmuyor mesela. her oje öncesi bir kat ondan sürüyorum.

Ben Flormarın bir ürününü kullanmıştım şeffaf ojenin altına sürülüyordu ve işe yaramıştı.

ben sally hansen almıştım. epey işe yaramıştı hatta şu an 2 yıldır falan kullanmıyor olmama rağmen eski dandikliğine dönmedi tırnaklar. eskiden kağıt gibi yırtılıyordu gram uzamıyordu şimdi taş taş.
ama tabi önceden saçma salak markalar da denemiştim onlar mesela bi halt yapmamıştı bak.

Sertleştiriyor bence. Ama tırnağında durduğu sürece. Kimyasal sonuçta içine daha ser yapacak materyal koyuyorlar ve sürdüğünde sertleşiyor. Ama sertleşen ojenin kendisi yanlış olmasın tırnak değil. Yalnız simply nailogical tırnak setleştiricilerin tırnağın daha çok kırılmasına neden olduğunu söylüyordu. Ama bence üzülme sen ben de kullanıyorum, bazen tırnaklarım soyulup inceliyor öyle durumlarda işe yarıyor ve sertleştiriyor.

kalyon'un serisi işe yarıyor; özellikle tırnak sertleştiricisi ve tırnak beyazlatıcısını düzenli olarak ojenin altına kullanıyorum dönüşümlü olarak; memnunum.

Flormar ve Kalyon kullandım. Flormar düzenli kullanımda işe yarıyor. İşe yaradığını net olarak görmem bir ayı buldu. Kalyon daha hızlı etki ediyor. Her ikisinin de tavsiye edilen kullanım şekli haftada birkaç kez sürülmesi. Aşırı ince ve neredeyse yastığa degse kırılan tirnaklarim var. Belirgin bir iyileşme yarattı. Ancak kullanmayı bırakınca tabii ki zamanla eski haline dönüyor tırnak.

Bilemezsin hepsi de ayni degil ama yarim numara buyuk varsa onu yoksa standart numarani al. Spor ayakkaplarin kaliplari cok degisebiliyor 1,5 numara buyugunu giydigim ayakkapim var bi tane oyle diyeyim.

çok değişiyor +1, denemeden bilemezsin.

Deneme fırsatım yok ama yaşadığım şehirde Decathlon yok -_-

O zaman alacaksin gelince deneyeceksin olmazsa iade edeceksin veya degistireceksin.

Kalıpları küçük olabiliyor. Benim ayakkabılar hep +1 numara

İkisi için de pastel nude tonları demek geliyor içimden.

Cart kırmızı kazak giymişsem, oje de sürmeyivereyim diye düşünürdüm ben. Siyah pantolon veya etek giyiyorsam, siyah olabilir belki?

Turuncu için de aynı şey geçerli, illa ısrarcıysam, manikürle falan zaten bir şeyler yapılacaksa French derdim.

Ben turuncu ile mavi oje kullanıyorum sık. Kırmızı ile de french bence.

Resmen benim bugunki kombinim benimki Siyah pantolonlusu. Bende somon oje vardı ama özellıkle sürmedim dünden kalma. French yada beceremem dersen sadece iki kat rakı beyazı ojeninn kurtaramayacağı kombin yoktur bence.

lacivert. turuncunun kontrast rengi.

Koyu mavi

Aşırı hareketlisin, biraz hareketten kıs. Biraz meyve ye, ev yapımı peynirle beraber portakal mandalina gibi. Kuruyemişi artır çünkü unlu gıda sevmiyorsun. Vücudunu dinle, o sana söyler ne istediğini.

Hormon testi yaptır, belki hipertiroidi vardır, şekerine baktır.

Hiç karbonhidrat içeren besinlerden bahsetmemişsin. Makarna pilav tüket. Günlük alman gereken kalori miktarını hesapla. Günlük alman gereken kalori miktarından daha fazlasını alman lazım fakat bir anda abartmamalısın. Bu konuda kendine güvenmiyorsan bir diyetisyene başvur.

kilo alıp vermenin 2 şartı vardır; yemek ve yememek geri kalanlar ise yardımcı etkinliktir spor gibi. kilo almak istiyorsanız günlük yaktığınız kaloriden fazlasını vücuda almanız gerekiyor bence bu hesabı yapacak donanıma sahipsiniz. kuruyemiş, kolay kaloridir aşırıya gitmemen koşuluyla katılıyorum bu fikre, onun dışında da yiyiniz efendim işte. ee valla çok yiyorum olmuyor dediğiniz yeme miktarı muhtemelen anca gün içindeki enerjik halinize gidiyordur siz çıtayı biraz daha yükseltin.

myfitnesspal ile kalori hesabı yapman şart. kalorisi yüksek gıdaları araştır ve bunlardan tüket. mesela zeytinyağı, peanut butter gibi besinlerde yüksek oranda kalori var. ayrı ayrı yemek zor geliyorsa bunları, bunun üzerine muz, dondurulmuș meyveler, yiyorsan dondurma gibi şeyleri blenderda smoothy halinde gün boyu tuketebilirsin. hatta iyi bir tad bile yakalayabilirsin.

Pilav üstü biraz daha pilav. Ekmek arası hamburger.

Şaka bi yana 1. Tiroit kontrolü 2. Hareket azaltımı 3. Porsiyon büyütme, olmuyorsa öğün artırma.

bence hiçbir şey yapma, çünkü çok ideal bir beslenme ve yaşam düzenin var, durup dururken makarna, şeker yiyerek vücudu bozma; yalnız fitness biraz toparlayabilir kilonu, spor'u en az 3-4 ay devam ettikten sonra etkilerini görebilirsin.

Haftanın çoğu günü etek ya da elbise giyerim.
Yaz ya da kış fark etmez. Her ortamda giyerim evet.

özel günlerde sadece
çünkü sporcuyum saçma oluyor antrenman çantasıyla falan :D

Her yerde giyebiliyorum. Kisin daha cok giyiyorum cunku altina termal/angora corap giyiyorum ve pantolondan, kottan daha sicak tutuyor. Kotla ve pantolonla usuyorum. Kumas pantolonlara gore rahatsiz ediciligi az ve utusu zor degil, kotlara gore de iste daha profesyonel. "Su siklikta giyiyorum" diyemiyorum, cunku sik etek giyiyorum ve asiri mini disinda her sey ayni geliyor. Boyum kisaca, diz alti etekler Adile Nasit gibi duruyor, cok diz alti giymemeye calisiyorum zaten.

Yazin her gun etek giyiyorum, diger turlu pisiyorum, Onun da boyu degisiyor. Hangisi temizse.

ne tayt ne eteği kendime yakıştıramıyorum. göbekli ama ince bacaklıyım çünkü. başka vücuttan kopyala yapıştır gibi duruyor giydiğimde. şöyle bi şey: sketchtoy.com

Yazın sadece mini etek, şort, elbise giyiyorum. Ortam fark etmiyor her ortama uygun var elimde.

Kışın alışamadım bir türlü. Üşüyorum sürekli.

Hiç giymiyorum.

Çeşitli boylarda kot mini etek giyiyorum. Hemen her türlü mevsimi ve ortamı kurtarıyor modeline, çoraba ve ayakkabıya göre.

Haftada bir iki kez giyiyorum. Yazın daha çok, her ortamda giyerim.

Haftanin en az 3 günü giyiyorum sanirim. Mevsim fark etmiyor hatta kışın daha cok seviyorum çizmeyle falan

çok özel günlerde giyebilir oldum, atıyorum arabayla yada taksiyle git gel yapıcaksam ve şık bi yerse gidiyorsam. yoksa normal bi cafe ye yada bara giderken kış hiç yazsa çok nadir giyiyorum malesef (istanbul'da böyle)

Ayda birkaç kez giyiyorumdur herhalde. Her ortamda giyebilirim uygun olacak bir eteği ama kışın giymeyi daha çok seviyorum daha güzel kombinler yapılabildiği için. Yazın da etek değil ama tek parça elbiseyi hemen üstüne geçirip evden çıkmak çok rahat oluyor. Geçen yaz markete bile elbiseyle gittim çoğu zaman.

Haftada 1 2 gün giyiyorum mutlaka iş yerinde. Normal zamanda pek giymem ama. Yazın daha çok aynı boyda elbiseler tercih ediyorum

ben yazın giyiyorum nerdeyse hergün. Kışlık eteğim yok suan farkettim.

Eteği yazın sıkça giyiyorum her yerde. Kışınsa özellikle işe giderken etek veya elbise giyebiliyorum sıkça ama iş dışında pek tercih etmiyorum.

resmen duyurudaki kadinlari ayikladi bir soruyla.
Giymiyorum. Hic giymedim

Kış aylarında hafta içi ortalama 3 kez giyiyorum. Pantolona nazaran yüksek bel etek tercihim.

Yaz aylarında daha az. Daha cok tatilde, akşam gezmelerinde vs. İşte giymem.

Ben hiç giymiyorum da. Gelen cevaplar çok ilginç, ben hep etek yazın daha çok giyilir sanırdım.

İş yerinde "ya bi siktir git Allah aşkına" diyeceğim konulara gülüp geçiyorum. Sevmeleri için değil de fazla sivrilmemek için.

Gerçekten ama gerçekten hayır. Birkaç konu haricinde olduğum, hissettiğim gibi görünmeye çalışıyorum hep. Zaten sırf bu yüzden "Ne değişik bir manyaksın sen?" gibi serzenişler duyuyorum genelde.

Arkadaşlarımın çocukları ortada vızır vızır dolanırken, ağlarken ya da muhabbetin ortasına dalarken rahatsız olmuyormuşum gibi yapıyorum. Gerçi sevdirmek demeyelim de, arkadaşlığı korumak için yapıyorum.

Yapıyorum. Orhan gencebay'dan beni böyle sev şarkısını gönderiyorum

Nefret edilmemek icin ugrasiyorum daha ziyade.

anlaşılabilmek için bazen ekstra sakin kalıp çaba gösteriyorum, açıklama yapıyorum veya zamana bırakıyorum. bu süreçte o ilişki oluşursa zaten oluşuyor.
kuru kuru sevginin bir anlamı bence yok. derinliği olan bir yakınlığın ardından sevgi olabilir.

kendini sevdirmeye çalışmak çok "needy" (türkçesini bulamadım). bu durum her zaman için de ters teper işe yaramak yerine zarar verir.

"sevdiğim insanlara" iş yerinde abur cubur ve küçük boyutta hediyeler veriyorum kızlara (kendi yaptığım genelde) ve iltifat ediyorum gayet içten şekilde. erkeklere saçma şakalar yapıp gaz veriyorum. seviyorlar.

Çoğunluğa uymayan düşünce yapım var. Kendi düşüncelerimi pek söylemem bu yüzden.

Inanılmaz manipüle edebiliyorum insanlari. Ne zaman kizacaklari bir sey soyleyerek beni sevecekerini, ne zaman sessiz kalirsam seveceklerini, ne zaman sevkat gosterirsem sevebileceklerini biliyorum. Hangi insanin hangi tepkiye ne gosterecegini de.
Kopekler icin de gecerli mi? Kendimi sevdirmek icin kafamı köpegın boynuna surtuyorum, patisini sallıyor kafama, ısırmaya calisiyor, seviyor (*-*)

iş hayatı ile sosyal hayatı ayırıyorum ben bu konuda. iş yerinde sevsinler diye değil de, yakın ve samimi görsünler diye uğraşıyorum. çalışanlarla iç içe olmam ve onların sorunlarını dinlemem gerektiğini düşünüyorum, bu yüzden normalde olduğumdan daha "sevimli" olmaya çalışıyorum. bir de birim müdürümün suyuna gidiyorum, gıcık kaparsa sıkıntıya düşerim çünkü; hasta bi tip.

sosyal hayatta ise insanların beni sevmesinden çok hoşlandığım söylenemez, bu yüzden görüyorum ve arttırıyorum; "nope, beni seven de sevmesin"
sevdirmemek için bişeyler yaptığım doğrudur ama. bazen 5 yaşındaki sinir bozucu yaramaz veletler gibi oluyorum bu uğurda, ne kötü...

düşündüm, hayır.

Doğal davranıyorum seviyolar. Bi tek çok yakınken yapmayacağım gereksiz iyilikleri yeni tanışırken yapıyorum.

yapmiyorum. cabuk seviliyor ve bundan hoslanmiyorum. hayatim insanlari atlatmaya calisarak geciyor.

iyi bir insan olmak en başta gelir.

Live or die trying.
.
.
.
Or simply die and be done with it, eheh

Başka da bir şey düşünmedim yeni yıl için.

-alkolü azaltmak
-daha fazla video çekmek
-uykuyu düzene sokmak
-evlenme teklif etmek

Türkiye'den siktir olup gitmek, yaz sonu olacak diye umut ediyorum. Onun dışında bir hedefim, planım yok şimdilik.

Ha bir de 4 Ocak'taki Massimo Dutti/Zara indiriminden istediğim ürünleri bitmeden kapabilmek.

Para biriktirmek. (Miktarı yazmıyım şimdi ama eğitimim için belirlediğim rakama ulaşmak)
Daha çok kitap okumak.
Az sayıda gerçekten değer verdiğim insanlarla görüşmek, diğerlerine yol vermek.
Haftada en az 1 gün spor yapmak. (Hiç olmamasındansa 1 olması iyidir)
Erken kalkmak eğer yapabiliyorsam gündoğumunu izlemek.
Daha çok su içmek.
Sağlıklı beslenmek.
İnsanlara acımamak.
Daha az sinirlenmek.

şubat ayında sınava giriyorum, onu geçeyim.
almak istediğim bir unvan var, onu alayım.
girmek istediğim bir iş var, gireyim.
yaptığım işte de azcık ilerlemek istiyorum, az bi ilerleyeyim.
denemek istediğim 3-4 çeşit bira var, onlar yapıp deneyeyim.
borcum yok, borç yapmadan bu yılı da bitireyim.
bütün bunları yaparken 4-5 hafta da tatil yapayım.
bir de düzenli spora gidersem, öp başına koy.

ingilizce sınavını geçmek ve akıcı ingilizce konuşmak
ispanyolcayı ilerletmek
kilo vermek
bol kitap okumak
pasaport çıkarıp avrupa gezisi yapmak
para biriktirmek.

Seninle bir kahve içmek.

borçları bitirmek. aileden ayrı ev tutmak. ikisi yeterli olur.

he bi de daha çok para kazanmak. iş performansımı arttırmak.

Eğer Türkiye'de kalırsam, şu anda oturduğum apartmandan kontratım bitince taşınmak. Sirkte mi ev tuttum, mahalle apartmanında mı belli değil.

Sporu iyice düzene sokmak. Ama ideal olarak özel hocayla çalışmayı bırakıp, kendim doğru düzgün işler yapabilecek hale gelmek.

İspanyolca veya Afrikaans'tan birini öğrenmek/ilerletmek.

Okuma hızımı vs bozmadan devam etmek.

Böyle.

Kas yırtığı olmadan geçireceğim güzel bir sezon ve Amsterdam'da evlenme teklifi etmek.

Dahasını da isterdim önceden ama bunları kaybetmeyeyim o da yeter. Silme silme güzel olmuş soru.

+1 İstanbul'daysan türk kahven benden. Arrivederci.

Kilo vermek ve sonrasında hamile kalmak.

3 yıldır oynadığım gta v i bitirmek.

Bir dönem bir sol bir sağ kulağımda olmak üzere iki tane yüzük genişliğinde ince halka takıyordum. Bence en güzeli halka.

Erkek.

ara sıra takıyorum. takarsam ince gümüş şekilsiz sade olanlardan takıyorum 2 kulağıma birer tane olarak. erkek.

kıkırdak ve kulağın üçüncü üst deliğinde ince, küçük halka küpe var. hiç çıkarmıyorum.

yakışana çok yakışıyor. severim ben.

26e

5 kuruştan 1 liraya kadar farklı boyutlarda gold renginde olanından takıyorum, gümüş hiç sevmiyorum. Küpeyi genelde yalnız takarım, diğer delikleri boşuna açmışım. Büyük olanlardan takmıyorum ama bazen başkasında hoş bulabiliyorum.
Kadınım.

2 yıl öncesine kadar takıyordum. Şimdi takamıyorum maalesef :/

hizliresim.com

en guzeli. turkiye'de cok secenek yok ama... renk ve bitis ve hatta ebatlar konusunda.

ufak, zarif, altin ya da celik, bitisi cig olmayan kupeler bence herkese yakisiyor.

6 senedir kulağım delik, halka küpeden başka küpe takmadım. solda bir tane eşlik ediyor bana.

erkek.

Hiç takmadım ama kocaman olanlar hanımlarda güzel durabiliyor. Küçük 4lü 5li olanlar ise ben çok sevişiyorum ambiyansı veriyor.

seviyorum. siyah renk, kalın ve küçük.

7 aydır küpe takıyorum. küpe taktığım için ithamlar ya da manalı/manasız bakışlar, nasıl bir ülkede/ortamda yaşadığımı kafama vura vura gösteriyor ve bu beni daha da biliyor (bilemek).

vida şeklinde olan iki küpem var. biri siyah, diğeri beyaz. ikisini de seviyorum, siyah halka küpemle birlikte.

sallanan çıpalı ve sallanan yapraklı küpelerim de var ve daha birkaç tane. ama yakışmadığını söylüyorlar onların.

siyah, kalın halka küpe daha klasik. beyaz gümüş ve gümüş olmayan, yine beyaz bir küpem daha var. ama siyah kadar karizmatik değiller. siyah rengi sadece küpede değil, giyimde de çok seviyorum. siya başlıbaşına harikulade bir renk. kimileri öyle bir renk olmadığını söylese de.

Ondeki dekolte ne kadar asagiya iniyor bilmiyorum ama ipli bustiyer giyilebilir. Rengi de elbisenin icindeki herhangi bir renk olabilir: lila ya da haki gibi.

İçindeki gri tonlardan olabilir. Bence yarığı dikmek içine bişey giymekten daha iyi olur. Kendin dikemezsen bi terziye verirsin.

Siyah dışında bi renk keko gösterir (dekoltem var da kapattıımm dermiş gibi olur)
Siyah ve dekoltenin inmesini istediğin yere kadar inen, sıkı bi atlet giymelisin.
Bralet giyceksen de içine sütyen giymelisin çünkü bralet memeyi yapışık gösterir elbise güzel durmaz.

Buna ne yaparsan yapkışlık olmaz. Yazın giyersin efil efil.

yok ama almak istiyorum
kendim yapamam
dışarıdan alırım.
hoşuma giden bişey bulamadım henüz.

9-10 kadar düş kapanı resmi var, a4, kendim boyamıştım.

Kaç tane olduğunu bilmiyorum, tüm evde 10-12 tane sanırım. Bir de asmadıklarım var. Seyahat ederken beğendiklerimi alıyorum veya galerileri gezerken bütçeme uygun olanları. Hepsinin ebatları farklı.

evde asılı hiç tablom yok, olmadı, almam da sanırım?
ilgimi çekmediğini şuan daha net fark ettim. (:

Yatak odamda kanvas tablo üstüne basılmış bir Londra resmi var.
Salonda bir adet A3'ün iki katı ne oluyorsa öyle Friends dizisinden alınma meşhur sözler posteri var çerçeveli. Bir Buddha posteri var "try not to be a dick" yazıyor. Bir tane A3 boyutunda tarihte önemli roller oynamış feminist kanaat önderleri posteri var.
Bir de yeni hediye gelen Harry Potter ile ilgili bir süs var.

odamda bunlar;

1- www.puzzlehouse.com

2- www.hobbiesandbeyond.com

mutfakta bu var;

3- www.panelkirtasiye.com

sırasıyla
1- 2000
2- 1000
3- 1500 parça.

8 yıl önce falan d&r'da gördüğüm 5.000 parçalık bi tablo var, bulabilsem alıp mutfaktakiyle değiştireceğim ama bulamıyorum. duyuru bile açmayı düşündüm ama tarif yeteneğim yok, bulduramıyorum. bir masaya kuşbakışı açıdan bakıyor, tabaklarda şekerlemeler var, yabancı çikolatalar, pastalar, kurabiyeler falan.

2 tane a3 tablo var. biri hazır birini kendim yaptım. 1 tane de puzzle var 1000lik. (salon bunlar)

kendi odamda fotoğraflar var.

www.biletix.com

bu etkinliğe katılıp kendi çizdiğim resim de duvarımda olsun istiyorum ama bir türlü gidemedim, bir arayışınız varsa böyle birşey düşünebilirsiniz. Resimler programa ve şubeye göre değişiyor.

1 tane var, yağlıboya, kendim yaptım. Bayağı büyük ama tam boyutunu hatırlamıyorum şu an.

bir tane kendi yaptığım tablo odamda var. a4. nü bir resim

bir tanede salonda yine kendim yaptığım baya büyük bir tablo var. deniz manzarası.

3 tane asılı 5 tane de asılmamış ama bir platformda dizdiğim var. Asılı olanlaro aldım, asılmamış olanlar arkadaşımdan hatıra. Onun da anneanne ve dedesinin evindeydi bana verdi vintage tarzda çizimler. Boyutlar a4 den biraz büyük.

Benim de yaptığım 20 küsür tane var. 35x50 boyutunda olunca hem asamadım hem de seçemedim. Soyut şeyler bunlar da.

evdeki nerdeyse her odada, koridorda ve mutfakta tablo var, bazıları alınık, bazılarını ablam yaptı, bir tanesi puzzle, ben de karakalem yapıyorum ve beğendiğim iki tanesini asmak için çerçeveletmeyi düşünüyorum.

Yok ama yakında bi suluboya koyacağım.

Iki tane a4-a5 arasi tuval var, bu ikisini kendim yapmistim. Biri kendi vucudum, digeri Marilyn Monroe
Bir tane a3'ten biraz daha buyuk cerceve icinde puzzle var, kendim yapmistim onu da. Munch-Ciglik
Bir tane de a2 buyuklugunde yarim cm kalinliginda posterin yandan yemisi var. Zeki Müren bu da. Arkadasim copten almis.

Siyah.

siyah+1
kırmızı, mor

mavi

bordo. hastasiyiz.

siyah kırmızı bordo

Bordo ve kırmızı
Siyahtan hiç hazzetmiyorum

Siyah ve yesil

koyu kırmızı, bordo, koyu bordo.. kısaca kırmızının koyu tonları hoşuma gidiyor. ama ojesiz olmasını hepsine tercih ederim :)

french

koyu kirmizi, bordo ve visne cürügü. pastel renkleri sevmiyorum. ojesiz de güzel ama.

tercihim ojesiz. illa bi tane seçmek gerekirse böyle beyaz veya krem rengi ten rengi olan açık renkler.

Pastel renkler. Bu aralar hanım kahverengi kullanıyor güzel bir ton beğeniyorum

ten rengi

oje sürdüğünü muhtemelen farketmiyor olurdum.

kırmızı

kırmızı,bordo

kırmızı, bordo

görüldüğü üzere hepimiz farklı zamanlarda farklı ojelerden hoşlanıyoruz. ama hem fikir olduğumuz husus bakımlı el ve tırnaklar olsa gerek.

bazen beyaz, her zaman kırmızı-bordo.

tolkien+1

gönül ister ki sürmesin.

French. Cilalı veya ojesiz de olur. Bakımlı olması artıdır ama ben kendim yapmadığım bakım emeğini karşıdan da beklemiyorum genelde.

siyeh hiç sevmem. bordo

pembe, ten, french (en ideali), kırmızı bir de beyaz

ojesiz. hangi manyak "dur bi tırnağımı boyayayım da şekil olayım" diye düşündü ilk bilmek istiyorum, aşırı saçma.

bordo ♥

bordo

parlak kırmızı.

Haki gibi mat yeşil. Mat kırmızı..

kot üzerine düz renk bir tişört ve blazer ceket giyersen gayet şık olur bence

düz siyah askılı elbise bence herkesin dolabında olmalı. 50 farklı şeyle kombinlenebilir. diz üstü topuklu çizme çok düz elbiseleri bile çok şık hale getiriyor bence bir tane edinebilirsiniz.
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

küçük, basic elbiseler de her zaman şık bir görüntü bence. özellikle kadife elbiseler kış için güzel oluyor. yaz için beyaz elbise hep kurtarıcı olur.
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

elbise, etek giymek istemiyorsanız eğer pantolonla da gayet şık olunabiliyor. bakınız:
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

benim anksiyetem yok ama yoga sonrasında hep çok ama çok iyi hisediyorum. sanki uzun bir masajdan çıkmışım gibi. ya da hiçbir derdimin ve işimin olmadığı bir pazar sabahı uyanıp saatlerce yatakta gerinmişim gibi. anksiyetem olsaydı bence ona da iyi gelirdi.

ben kursa gidiyorum. evde yapmayı da denedim, kesinlikle aynı şey olmuyor. birkaç derse katılırsan aradaki farkı görebilirsin. istanbul’da ya da ankara’daysan cihangir yoga’nın 10 liralık deneme dersleri oluyor haftada 1-2 kere, onları takip edebilirsin. birkaç derse girip neyin ne olduğunu az biraz anladıktan sonra evde de devam edebilirsin hem. çünkü youtube'dan hem videoya bakıp hem hareketleri yapmak işin bütün keyfini götürüyor. kendin hareketleri öğrenip ezberden uygularsan daha iyi olur.

Yogayı ve pilatesi doktorumun önerisiyle fizik tedavi amaçlı yapıyorum ve ÇOK sıkılıyorum. Benim için işkence ama vücuda etkisi var tabi.

Yalnız meditasyon bana inanılmaz iyi geliyor. Burada birisi ayrıntılı bir link paylaşmıştı kaç çeşit meditasyon var nasıl yapılabilir nedir ne değildir diye. Müzik ya da başka birinin sesine ihtiyaç duymadan kendi nefesime odaklanıp hallediyorum genelde. Geçen sene her dönem 11şer ders verip mezun oldum. Normalde ders çalışırken ağlayan bir tipim. Günde 7-8 saat çalışıp aralarda meditasyon yapıyordum. Meditasyondan sonra 4-5 saat uyumuşum gibi canlanıp tekrar ders çalışıyordum. İnanılmaz iyi geliyor ama zamanla meditasyon süresi artıyor.

Ya bunlar biraz şey gibi inanmak istersen, rahatlayacağını düşünürsen oluyo, meditasyon hiç yapmadım çünkü hiç inanmadım, yogayı da pilatese gittiğim yerdeki hoca tavsiye etti iş güç de yoktu o ara stresliyim falan dedim tamam ama o moda hiç giremedim esnedigimle kaldım:)

Yoga with Adriene
www.youtube.com

günde yarım saat meditasyon yapıp sonra yine seni geren dünyaya çıkmak pek akıl karı değil. medistasonu yapıp sen gereken etmenleri de ortadan kaldırarak ancak sonuç alırsın. tek başına pek bir geçerliliği olmuyor ne yazık ki.

Merhaba, stres ve kaygı konusunda benim işime yarıyor. Yogadan sonra bedenimin çok rahatlamış olduğunu hissediyorum. Ben Advayta Yoga'dan eğitim almıştım.
www.advaytayoga.com burada videolar mevcut
soundcloud.com meditasyonlar

Kendim ise şu iki yoga eğitmenini takip ediyorum:
Boho Beautiful: www.youtube.com
Yoga with Adriene: www.youtube.com

insanların geçmişlerini kurcalamayın. mutlaka bok çıkıyor.
velev ki sizinki kurcalanmak isterse oturun konuşun işin sonunun bok olacağını anlatın. gerekirse sağlam yalan söyleyin ve geçmişe el atmayın, attırmayın.
güvenin ve güvendirin.
benim yaşadığım en temel problem buydu.

28, erkek

29 erkek
Bence kişi kesinlikle kendi olmalı doğru yoldasınız karşınızdaki plan yapıyorsa da siz istememeyi bilmelisiniz.

Plan yapmaya gerek Yok "Allah plan yapanların en hayırlısıdır."

Benm en büyük tavsiyem cinsel yakınlık asla sınırları aşmamalı. Ha şimdiye kadar olan olduysa bunun için yapabileceğiniz bişi yok galiba ülkede herkes el değmemiş istiyor.
Kendinize güven en önemlisi. Ben doğruyum iyym daha iyisi daha güzeli diyorsa aha yol orda modunda olmalısınız. Güzel olmasanız Bile bu böyle.

Olmasa da olur. İnsan kendi başına mutlu olmayı beceremediği sürece hiçbir ilişki kurtarılamaz. O yüzden çok da zorlamamak lazım.
Kadın.

kendini hemen kaptırma! sadece kendin gibi ol. yalan söyleme, rol yapma, aldatma. bunları sana yapanla da kesinlikle devam etme.

Ilk bulusmada sohbetinden cok keyif aldigim ve opustugumuzde cok uyumlu ve tutkulu oldugumuz herkesle iliskim uzun kaliteli ve heyecanli suruyor. Frekansin hem sohbet hem ten uyumu anlamimda en basta tutmagi iliskiler ite kaka yuruyor hatta hic yurumeyip sadece yoruyor.

hiç taktik kasmadım, rol yapmadım, içimden geldiği gibi davrandım. ayrılsam da terkedilsem de, haberim olmadı ama eğer aldatılmışsam bile herhangi bişeyi değiştirmezdim o ilişkilerde de. çıkardığım tek ders var, insan istediği gibi davranmalı. kaybetmiş olmamızın sebebi yanlış taktik uygulamamız değil ki, sorun bizdeydi ya da karşıdaydı belki de, ya da şartlar uygun değil ki. yani ben olduğum gibi davrandım hep kaybettim ağlaklığı bana saçma geliyor. kazanan herkes rol mu yapmış yani? hem kazanmak nedir? 29 yaşında yalnız olman kaybettiğin anlamına gelmez ki. belki yarın hayatının aşkı ile karşışacaksın, olamaz mı?

26k

1. Üstüne fazla düşünmemek, üstüne fazla düşmemek.

2. Aynı şeyi asla 2. defa sormamak, sorduğum şeyin cevabı hayırsa karşıdakini öyle kabullenmek, yok eğer cevabını kabullenemiyorsam çekip gitmek.

3. Çok heyecanlanmamak, karşıdakinin sizi beğendiğini bildiğiniz halde tüm güveninizi boşu boşuna sikip atmamak(bknz madde 1)

4. Kesinlikle ve kesinlikle, hayatta en büyük dayanak noktasını tek kişi yapmamak, gidince yarak gibi kalıyorsunuz çünkü.


Madde 3 hariç diğerlerini diğer ilişkilerime de uyguluyorum. Kafam çok daha rahat.

Ayrıca 26 Erkek.

(genellikle) ne ekersen onu biçersin.

En iyisi hiç bulaşmamak +1

Karşındakine ölüp bitsen de, onsuz bir hayat düşünemesen de, tanıdığın en mükemmel insan olduğunu düşünsen de bir an geliyor ve her şeyden soğuyorsun, eski etkisini hissedemiyorsun ve dolayısıyla kimsenin vazgeçilmez olmadığını görüuorsun. Geriye dönüp baktığımda ders çıkardığım çok şey oldu ama en önemlileri şu yazdıklarım oldu benim için.

güvenmeden önce iyice tanimak ve birgün bitebilecegini bilerek davranmak.

1- sırf çıtır diye 22'den ufak kadınla takılmayacaksın, çekilmiyorlar.
2- babasıyla ciddi sorun yaşayan-yaşamış kadından olabildiğince uzak kalacaksın, bir şekilde raydan çıkılıyor.
3- tam tersine, annesiyle sorun yaşayan-yaşamış kadınların ayakları ayrı bir sağlam basıyor oluyor; şartlar olgunlaşmışsa yürüyeceksin.
4- hiçbir ilişkiye "ciddi" düşünerek başlamayacaksın, insan ilişkideki ciddiyetsizlikleri sırf ilişki ciddi dursun diye görmezden gelebiliyor. iki tarafın da birbirinden olabilecek en az beklentiyle başladığı ilişkilerde insanlar birbirini daha iyi tanıma fırsatı buluyor. kaybedecek bir şeyi olmayan insanı en saf haliyle görüyorsun. en uzun ilişkilerim hep bu kafayla başlamış, zaman geçtikçe olgunlaşmış, mis gibi şeylerdi.

(bkz: ilişkilerden edinilen tecrübe)

önce kendini seveceksin, kendini sevmeyen başkasini sevemez.

önce kendini düsüneceksin, kendini düsünmeyen başkasını düsünemez.

erkekim.

Seni seviyorum derken başkası ile mesajlaşan bir adam köpek gibi pişman da olsa şans verme. Sevmez demiyorum ama oyle adamların kendince sevmesi insanın dengesini bozuyor.

Sevişmeye değil (ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum) farklı amlara aç adamı sal gitsin. Çünkü o sadece kendini becertmeyi bilir. Söyledikleri sadece laf kalabalığıdır.

Ha bir de seni aldatanı aldat. Bak bu içimde kalmıştır. Bence acısı başka türlü geçmez.

genel olarak kadınlar daha uzun sürede ama daha kolay, erkekler daha kısa sürede ama daha zor atlatıyor bence.

Ben bu konuda genelleme yapamaycagim. Herkesin yasadigi farkli karakterleri fakli beklentileri farkli oluyor. Sadece evet bir taraf daha zor unutuyor ama kadinlarda da gordum bunu erkeklerde de.. belki de terk eden terk edilen olayidir.

erkek egosu, terk edilmeyi bir yenilgi olarak görüyor. bunu atlatabilen, kontrol altina alabilen var alamayan var.

kadınlarda da ayni ego işliyor, takintili saplantili kadinlar da var erkekler kadar. ama kadınlarda bu takintiyi tacize ve şiddete dönüştürme daha az görülüyor.

bana göre aradaki tek ayrim bu.

erkeklerin %2'si 100 birim takıntılı oluyor. Geri kalan 98'lik kısım en fazla 20 birim takıntılı davranış şiddeti sergileyip sonrasında ona buna yazarak kendilerini eyliyorlar efem, eyyorlamam Burdur. Takan azınlık tam takıyor.

Kadın erkek diye genellenemez tabi ama terk edilen taraf daha zor atlatiyor işte. Severek ayrilma durumunda da kim daha cok hayatinin merkezine koyup bagimlilik haline getirdiyse o yıpranıyor. Kadın erkek diye genelleyecek olursak benim genel gözlemlerime göre de; kadinlar yeni birini bulmadan ya da kafasında net şekilde sogumadan kolay kolay ayrilik olayina girmiyor o yuzden daha kolay atlatiyor. Erkekler bir anlık düşünceyle korkmadan ayrilip acısını daha sonra çektigi için daha zor atlatıyor. Herkes bir sürü genelleme yapabilir yani.

Erkeğin kendini kadından üstün görmesinden kaynaklanıyor.

Öyle bir şey yok. En azından benim için geçerli değil. Çünkü mantıksız yani ilişkin bitmiş, neyi takıntı haline getireceksin ki?

Maalesef mümkün. Ben de senin gibiydim şimdi saçma sapan konuşan biri oldum. Bence böyle kal.

Sukut altındır.

Sonradan suskun olmak mümkün olmadığı gibi konuşkan olmak da zor, zira karakterin bu senin. Çenen düşük olacağına böyle ol, bence daha güzel.

burada "konuşmaya gerek yok o kadar" diyenlerin çoğuyla bir masada oturduğunuzda "niye konuşmuyorsun?" "hayırdır, nen var?" "çok sessizsin, bir şey mi oldu?" gibi sorularla boğarlar sizi.

karakter meselesi biraz, bende de var bu ama illa konuşacağım diyorsanız konuşanların diyaloglarını inceleyin. mesela ortam sessizken ilk kim ne diyor da muhabbet açılıyor? ona kim nasıl bir tepki veriyor, bunlara bakın. aklınıza gelenden de çekinmeyin, "ya geçen şöyle bir şey oldu" diye girişin direkt.

arkadaşlarının içinde kendini rahat hissetmiyor olabilir misin? mesela kendimden örnekle, rahat ve yakın hissettiğim arkadaşlarım içinde çenem düşebiliyor. çenem düşmüyor da muhabbete dahil olabiliyorum, espriler şakalar yapabiliyorum. diğer türlü karşımda çok konuşkan bi insan olsa bile beni konuşturamıyor. belki sende de öyledir?
bir de konuşkan insanların beyinlerinin farklı çalıştığını düşünüyorum. çünkü konuşacak o kadar konu üretebilmek kolay değil. yani değiştiremeyeceğiniz bi özellik de olabilir.

Cevaplar için çok teşekkür ediyorum. Böyle kal diyen arkadaşlar olmuş ama ben durumdan hiç memnun değilim. Toplumumuzda konuşmayan kadınlar çok garipseniyor. Kadının bıcır bıcır konuşkan olanı makbul olduğu için ben karşımdaki insanlarda direkt soğuk nevale izlenimi yaratıyorum sanırım. Sanki insanlar benim yanımda sıkılıyormuş gibi bir hisse kapılıyorum. Strese giriyorum.

Ayrıca @sedat peker in yeğeni haklı olabilirsin belki de rahat hissetmiyorumdur ama ben herkesin yanında böyleyim aslında. Kendi öz abim öz ablamla bile 3-5 cümle dışında konuşacak şey bulamam.

Özgüvenini yükseltmen gerekiyor bana göre. Özgüvenli olduğunda en kötü ihtimalle saçmalayarak konuşursun.

Hindistan cevizi yağını ayda bir banyodan önce 2.5 saat saçlarımda tutuyorum hem rengi açıldı hem de parlaklığı arttı. Ama dökülmesine bir faydası olmadı.

bi ara çayın iyi geldiğini duymuş ve denemiştim. sanki işe yaramıştı. bildiğimiz siyah çay. demleme mümkünse. banyodan çıkarken döküyosun, durulamıyosun.

Benim çocukken aşırı gür, parlak, yumuşacık saçlarım vardı. Bazen kendim toplayamayınca ağlardım :)) 13 yaşıma kadar annem topladı saçlarımı. Sonra ergenlikle beraber dökülmeye başladı saçlarım, iki elimle bir arada tutamadığım saçın kuyruğu 1 parmak kaldı lise 3e geldiğimde :') kansızlıktan dökülüyordu, sürekli hap içiyordum ama kanım düzelmiyordu. Çok cansızdı esnekliği yoktu vs vs. Sonra üniversitede doğum kontrol hapı kullanmaya başladım tedavi için. 2 yılın sonunda eskisi kadar olmasa da gayet gür, uzun, yumuşak, hiç düğüm olmayan, parlak saçlarım oldu. Sonra hapı bırakınca saçlarım tekrar dökülmeye kurumaya başladı. 2 ay önce doktor tekrar başlattı hapa. Şimdi saçımı boyamama rağmen dökülmesi azaldı yavaş yavaş kendine gelecek.

Uzun lafın kısası dışarıdan müdahaledense içeriden sağlığı güçlendirmek sağlıklı saç getiriyor, tecrübeyle sabit :)

Girer tabii ki, tahmin ettiğinizden çok daha duygusal oluyorlar. Sürekli ilgi göstermek zorunda değilsiniz ama uzun süreler yalnız bırakmanız ciddi anlamda etkiler zamanla.

Evet, tek kuşu 2 gün yalnız bırakacaksanız almayın, eziyet olur hayvana. İki kuşa bakmak tek kuşa bakmaktan daha zor değildir. Kafese geri sokamama sorunu olmaz, çünkü su içmek, yemek, uyumak ve kendilerini güvende hissetmek için mutlaka geri dönerler kafese. İdeali önce bir tane alıp alıştırmak, sonra yanına arkadaş almak olur ama yalnız bırakmayın, apartman komşunuzla anlaşabilirsiniz belki. Ben mesela sürekli beslemek istemiyorum ama komşum arada 1-2 günlüğüne bana bırakmak istese seve seve kabul ederdim. Zaten suyu, yemeği varsa 2 gün hiç bakım gerekmeden dururlar.

Bence tek bir tane alma iki tane al. Biraz araştırırsan ele alışmış olanlardan bulabilirsiniz bence.ele alıştırmak biraz zor oluyor bazılarında.2gün yalnız kalmaları konusunda bence yalnız bırakma kendinle götürebilirsin götüreceğin yere. Ne otobüste ne metroda sorun etmez kimse kuşları.

Almayin lutfen. Bir de o kuslar aslinda kafes kusu degil. Biraksaniz dogada yasayacak kuslar. Kafeste durmalari da eziyet oluyor.

650D ile fotoğrafa merak saldım yıllar önce.
Bu onun günceli.

Doğru seçim.

anladığımdan değil ama bu 18-55 lensi kimi övüyor kimi yeriyor. onu da ayrıca bi sordur. kötü olduğuna karar verirsen bunu almayıp lensi ayrıca alırsın

güzel makine göreceli. kötü demiyorum hatta genel manada işini fazla fazla görür. ama ne yapmak istiyorsun. manzara mı çekeceksin, portre mi, gece fotoğrafı mı ? daha bunun gibi onlarca konu var.

ben olsam giriş için 2500 lira verip 700d almazdım. ikinci el bir 600d-650d alıp 6 ay 1 sene kullanıp neye ilgin olduğunu keşfedebilirsin. daha sonra alacağın asıl makinaya da kendin karr verirsin full frame mi olacak aynasız mı olacak vs.

Ya bilmiyorum reklam gibi olacak ama 600d satıyorum temiz başlangıç için önerebilirim. Garantisi yok ama kutusu + full kutu içeriği hafıza kartı 18-55 ISII , çanta falan vericem. 1200 düşünüyorum fiyat. Düşünürsen yeşillendirebilirisin.

ben de başlangıçta çok masraf etme derim. önce bir hoşlandıklarınızı belirlemeniz için ucuzdan gitmekte yarar var. sonradan yükseltirsiniz neyi isterseniz.

bence de sıfır alma.
güvenebileceğin birisinden bunu veya bir alt modelini al.
bir süre sonra ne çekmek isteyeceğin kafanda oturur ve ister yeni bir body+(istediğin) lensi alırsın. vyahutta elindeki ikinci el kameraya uygun bir lens ile ucuza kapatırsun.

18-55 mm lens başlangıç için iyidir. gayet yeter.