[]
Köpeğinizi günde kaç kez dışarı çıkarıyorsunuz?
Bizimki 4 kez çıkıyor normalde tuvalet için ama bu aralar hava çok sıcak olduğu için çıkmak istemiyor. Şimdi bile çıkaramadım dışarı, gelmek istemedi. Çıktığımızda bayağı bir çişi gelmiş oluyor ama sıcağa çıkmaktansa çişini tutmayı seçiyor kendisi. Ben de uzun süre çişini tutsun istemiyorum sağlığı için ama çıkaramıyoruz resmen hayvanı evden.
9-10 saat tuvalete gitmese ciddi bir zararı olabilir mi ilerde acaba? Siz kaç kez tuvalet için çıkarıyorsunuz köpeğinizi? Normali ne ki bu işin?
9-10 saat tuvalete gitmese ciddi bir zararı olabilir mi ilerde acaba? Siz kaç kez tuvalet için çıkarıyorsunuz köpeğinizi? Normali ne ki bu işin?
Sanırım evin içinde bakıyorsunuz. Belki tuvaletini yapması için bi alan oluşturabilirsiniz evin içinde. Tutmaktan veya dışarı çıkmaktansa eve yapmayı tercih eder. Onun dışında sabahın erken saatinde ve akşama doğru mutlaka çıkarılmalı bence. Tuvaletini tutması elbette sıkıntı olur :( En kötü kapının önünde turlatınız.
- l arrache coeur (01.07.17 02:32:38)
Bu sicak gunlerde fazla su iciyorlar ve daha sıl cikmalari gerekiyor. Cisini fazla tutarsa bobreklere sorun olabilir.
Biz 3 kere cikariyoruz. Sabah ogleden once, aksam uzeri 5 gibi ve gece 11 civari.
Acaba cok gunesin altinda veya cok sicak asfaltta mi dolastiriyorunuz farkinda olmadan? O yuzden cikmak istemiyor olabilir. Gunsen tepede olmadigi saatlerde ve golgeden dolastirmayi deneyin.
Biz 3 kere cikariyoruz. Sabah ogleden once, aksam uzeri 5 gibi ve gece 11 civari.
Acaba cok gunesin altinda veya cok sicak asfaltta mi dolastiriyorunuz farkinda olmadan? O yuzden cikmak istemiyor olabilir. Gunsen tepede olmadigi saatlerde ve golgeden dolastirmayi deneyin.
- innerbliss (01.07.17 03:22:36)
@I arrache coeur; küçük olsa belki alıştırabilirdik dediğiniz şekilde ama 3 yaşında şu an ve bebekliğinden beri bizimle. Yavruyken eve yapıyordu ama şimdiden sonra mümkün değil yapmıyor yaşadığı yere.
@innerbliss; gölgede gezdirmeye çalışıyoruz ama sıcaklar malum. Malesef belli yerlerde güneşin altında yürümek zorunda kalıyoruz. Aslında çok çıkmayan hali bile 3 kez çıkıyor dışarı. Normalde 4 kez uzun uzun çıktığı için 3 kerelik 30-40 dklık turlar az gelmişti bana ama sizin yazdığınız saat aralıkları kadar tutuyordur çişini muhtemelen. Biraz rahatladım şimdi o saatleri görünce. :)
@innerbliss; gölgede gezdirmeye çalışıyoruz ama sıcaklar malum. Malesef belli yerlerde güneşin altında yürümek zorunda kalıyoruz. Aslında çok çıkmayan hali bile 3 kez çıkıyor dışarı. Normalde 4 kez uzun uzun çıktığı için 3 kerelik 30-40 dklık turlar az gelmişti bana ama sizin yazdığınız saat aralıkları kadar tutuyordur çişini muhtemelen. Biraz rahatladım şimdi o saatleri görünce. :)
- ms brownstone (01.07.17 10:45:19)
3 yasinda saglikli bir kopegin gunde 3 kere cikmasi gayet iyi bence. Iciniz rahat olsun. Zaten cok sıkıstigi bi durum olursa size belli eder.
- innerbliss (01.07.17 13:28:41)
bence normali 3. biz sabah, aksam ve gece yatmadan once cikariyoruz.
- bir varmis bir yokmus (06.08.17 00:08:17)
Hamburg, aşırı medeniyetten gözüm dönmüştü, yaşamak için beğendim.
Barcelona yaşamak için de dolaşmak için eğlenceli ve dolu dolu, brugge hafta sonu kaçışı için ideal, viyana büyük bir şehir ama yürüyerek dolaştıkça her adımda bir yapı ile, sokak çalgıcıları(klasiğinden) sizi büyüleyecek bir şehir.
Tek bi tane sayadım ama ne için lazım olduğuna göre değişiyor malum, onlarca ülkeden bu şehirleri seçebildim ancak.
Barcelona yaşamak için de dolaşmak için eğlenceli ve dolu dolu, brugge hafta sonu kaçışı için ideal, viyana büyük bir şehir ama yürüyerek dolaştıkça her adımda bir yapı ile, sokak çalgıcıları(klasiğinden) sizi büyüleyecek bir şehir.
Tek bi tane sayadım ama ne için lazım olduğuna göre değişiyor malum, onlarca ülkeden bu şehirleri seçebildim ancak.
- kullanıcıadımbuolsun (27.06.17 18:42:41)
londra. çünkü çok güzel <3
- sta (27.06.17 18:59:21)
en güzeline karar vermekte hep zorlanırım, o yüzden birkaç alternatif vermek istiyorum:
1- stockholm: oldum olası kuzey ülke ve şehirlerini sevmişimdir. kasvetli havası olsun, eski şehrinin (gamla stan) yaşayan orta çağı yansıtması olsun, en gözdelerimden biridir.
2- amsterdam - utrecht: şehir düzenlemesi, kanalları harika iki şehir. birçok açıdan birbirine çok benziyor. ancak amsterdam daha turistik iken, utrecht daha yerel.
3- barcelona: geniş caddeleri, kendine has lezzetleri ve mükemmel iklimiyle harikulade bir şehir. gaudi sanki eline müsvedde almış da kafasındakileri olgunlaştırınca barcelona ortaya çıkmış.
4- porto-lizbon: birbirinden çok farklı iki portekiz şehri. porto'da kaldırımlar siyaha/griye çaldığından bünye için gerekli kasvet katsayısını fazlasıyla karşılıyor. ayrıca euro kullanan ülke ve şehirler arasında kayda değer bir ucuzluğu söz konusu. şehrin bir tarafında kendinizi üsküdar'da hissederken, başka bir tarafında tepeden gaziosmanpaşa'yı izliyor izlenimine kapılsanız da, kitle olarak karşılaştırılamaz bile. ayrıca şarapları başka evrenlere yolculuk yaptırır. lizbon'da ise kaldırım taşları beyazdır, dolayısıyla güneşli bir günle beraber içinizi açan sokaklarda yürüme imkanı verir. genel olarak portekiz'in tatlı mutfağının en güzel örneklerine de burada rastlarsınız. ucuzluk bakımından porto'dan bir tık daha pahalı olsa da, diğer avrupa şehir ve ülkelerine nazaran porto gibi cüzdan dostudur.
5- roma: tarih aşığı biri için ilk gidilmesi gereken şehir bana kalırsa. adım başı tarih kokuyor şehir.
6- split-dubrovnik: bu iki tatlı adriyatik şehri, gerçekten akdeniz'i hissettiriyor size. ucuzluğu da cabası. ayrıca benim gibi game of thrones hayranıysanız dubrovnik'e gitmeniz şart oğlu şart.
7- reykjavik: şehirden biraz daha uzaklaşmakla daha iyi bir fikir sahibi olacağınız doğası, tanrı'nın insanoğluna bir lütfu niteliğinde. gayzerleri olsun, şelaleleri olsun, kuzey ışıkları (her ne kadar bana nasip olmasa da) olsun, daha birçok doğa gösterisiyle ölmeden görülmesi gereken bir şehir.
8- tallinn: çoğu kişinin ilk anda aklına gelmeyecek bir şehir olsa da, old town itibariyle yine sizi orta çağda yaşatacak niteliktedir. ancak diğer şehirlere nazaran ben olsam özel olarak gitmem, helsinki'ye ya da baltık tarafına yolunuz düşerse, o taraflardan geçerek görmek daha uygun olur.
9- brugge: bir başka yaşayan orta çağ şehri. kanallarıyla, tarihi dokusuyla aşık eder.
10- venedik: italya'da gidilmesi allah'ın emri yerlerden. amsterdam'a nazaran, bir italya klasiği olarak kanallarını tarihle beslemiş bir şehir.
bonus: giethoorn: şehir olmamakla beraber, amsterdam'ddan yaklaşık 1-1.5 saatlik bir tren yolculuğuyla ulaşabileceğiniz hollanda'nın shire'ı. daracık kanallarla döşeli yemyeşil bir köy, hobbit evlerine benzer tarzda dizayn edilmiş yapılar, tarifi imkansız bir huzur. hollanda'ya uğrayıp da gitmemenin büyük kayıp teşkil edeceği yerlerden.
1- stockholm: oldum olası kuzey ülke ve şehirlerini sevmişimdir. kasvetli havası olsun, eski şehrinin (gamla stan) yaşayan orta çağı yansıtması olsun, en gözdelerimden biridir.
2- amsterdam - utrecht: şehir düzenlemesi, kanalları harika iki şehir. birçok açıdan birbirine çok benziyor. ancak amsterdam daha turistik iken, utrecht daha yerel.
3- barcelona: geniş caddeleri, kendine has lezzetleri ve mükemmel iklimiyle harikulade bir şehir. gaudi sanki eline müsvedde almış da kafasındakileri olgunlaştırınca barcelona ortaya çıkmış.
4- porto-lizbon: birbirinden çok farklı iki portekiz şehri. porto'da kaldırımlar siyaha/griye çaldığından bünye için gerekli kasvet katsayısını fazlasıyla karşılıyor. ayrıca euro kullanan ülke ve şehirler arasında kayda değer bir ucuzluğu söz konusu. şehrin bir tarafında kendinizi üsküdar'da hissederken, başka bir tarafında tepeden gaziosmanpaşa'yı izliyor izlenimine kapılsanız da, kitle olarak karşılaştırılamaz bile. ayrıca şarapları başka evrenlere yolculuk yaptırır. lizbon'da ise kaldırım taşları beyazdır, dolayısıyla güneşli bir günle beraber içinizi açan sokaklarda yürüme imkanı verir. genel olarak portekiz'in tatlı mutfağının en güzel örneklerine de burada rastlarsınız. ucuzluk bakımından porto'dan bir tık daha pahalı olsa da, diğer avrupa şehir ve ülkelerine nazaran porto gibi cüzdan dostudur.
5- roma: tarih aşığı biri için ilk gidilmesi gereken şehir bana kalırsa. adım başı tarih kokuyor şehir.
6- split-dubrovnik: bu iki tatlı adriyatik şehri, gerçekten akdeniz'i hissettiriyor size. ucuzluğu da cabası. ayrıca benim gibi game of thrones hayranıysanız dubrovnik'e gitmeniz şart oğlu şart.
7- reykjavik: şehirden biraz daha uzaklaşmakla daha iyi bir fikir sahibi olacağınız doğası, tanrı'nın insanoğluna bir lütfu niteliğinde. gayzerleri olsun, şelaleleri olsun, kuzey ışıkları (her ne kadar bana nasip olmasa da) olsun, daha birçok doğa gösterisiyle ölmeden görülmesi gereken bir şehir.
8- tallinn: çoğu kişinin ilk anda aklına gelmeyecek bir şehir olsa da, old town itibariyle yine sizi orta çağda yaşatacak niteliktedir. ancak diğer şehirlere nazaran ben olsam özel olarak gitmem, helsinki'ye ya da baltık tarafına yolunuz düşerse, o taraflardan geçerek görmek daha uygun olur.
9- brugge: bir başka yaşayan orta çağ şehri. kanallarıyla, tarihi dokusuyla aşık eder.
10- venedik: italya'da gidilmesi allah'ın emri yerlerden. amsterdam'a nazaran, bir italya klasiği olarak kanallarını tarihle beslemiş bir şehir.
bonus: giethoorn: şehir olmamakla beraber, amsterdam'ddan yaklaşık 1-1.5 saatlik bir tren yolculuğuyla ulaşabileceğiniz hollanda'nın shire'ı. daracık kanallarla döşeli yemyeşil bir köy, hobbit evlerine benzer tarzda dizayn edilmiş yapılar, tarifi imkansız bir huzur. hollanda'ya uğrayıp da gitmemenin büyük kayıp teşkil edeceği yerlerden.
- finsidigi (27.06.17 19:00:22)
Viyana: sanat var, refah var,...
barcelona: hareketli ve cıvıl cıvıl,ispanyol kültürünü sevmem de bir sebep.
Benim için bu 2 şehir,eşit derecede <3
barcelona: hareketli ve cıvıl cıvıl,ispanyol kültürünü sevmem de bir sebep.
Benim için bu 2 şehir,eşit derecede <3
- archery (27.06.17 19:02:05)
amsterdam, bir avrupa başkentine göre oldukça küçük ama bir o kadar da canlı, canlı olduğu kadar mutlu ve huzurlu bir şehirdi.
lüksemburg, küçük ve çok huzurlu bir şehirdi. insanların mutlu olduğunu hissettim.
özet: huzur lazım huzur.
edit: brugge+1
lüksemburg, küçük ve çok huzurlu bir şehirdi. insanların mutlu olduğunu hissettim.
özet: huzur lazım huzur.
edit: brugge+1
- ravenclaw (27.06.17 19:02:23 ~ 19:03:22)
Yasadıgım/gezdigim/sevdigim: Berlin. Cirkin diyorlar ama bence güzel,yasanılır, cok canlı, cok alternatif sunan sehir.
Kophenhag: Sehrin bir sürü noktasından suya girebilme olanagı. Insanların medeni olması. Sehrin insanlar icin tasarlanması, acık ortak alanların varolusu. Modern ve etkileyici mimari. Cok güzel bisiklet yolları.
Kophenhag: Sehrin bir sürü noktasından suya girebilme olanagı. Insanların medeni olması. Sehrin insanlar icin tasarlanması, acık ortak alanların varolusu. Modern ve etkileyici mimari. Cok güzel bisiklet yolları.
- buf-e kür (27.06.17 19:03:30)
Floransa. Düşünmedim bile. Sarhoş gibiydim sokaklarında gezerken. Rönesans sanatının kalbi ama sadece müzeleri değil, her sokağı her meydanı. Sanki bütün dünyayı gezmiş bitirmiş gibi kalkıp ikinci kere gittim aşkımdan, pişman da olmadım.
- love my way (27.06.17 19:06:36)
Ben italya'da gittigim her sehre bayildim, 'beni burda birakin!' nidalari attim. ustelik venedik'e hic gitmedim mesela; kucuk, bilinmeyen sehirlerinde, kasabalarinda bu duyguya kapildim.
Gerci ben genel olarak italyan kültürünü cok seviyorum, bir italyan olarak dogsam dünyanin en mutlu insani olabilirdim sanirim.
Gerci ben genel olarak italyan kültürünü cok seviyorum, bir italyan olarak dogsam dünyanin en mutlu insani olabilirdim sanirim.
- fraise (27.06.17 20:18:04 ~ 20:19:32)
@fraise; aslında duyuruyu açma amacım daha çok buydu. Bilinen şehirler, başkentler dışındaki küçük, bilinmeyen şehirlerin ismi yazılır diye ummuştum. O yüzden o bilinmeyen şehirlerin isimlerini yazar mısın rica etsem? :)
- ms brownstone (27.06.17 20:28:08)
hallstatt. kartpostallarıyla aynı görünen belki de tek şehir.
- uuth (27.06.17 20:30:17)
viyana kesinlikle her köşesi oha dedirtiyor insana..
- jamswety (27.06.17 22:49:04)
büyük başkentlere fazla gitmedim ama gittiğim şehirler içinde viyana'yı çok beğendim diyebilirim. tarihi eserler üzerime üzerime geliyordu.
- burya (27.06.17 23:03:29)
[]
Yarın işe/okula gideceğini düşünüp huzursuz uyanan kaç kişiyiz?
Yine tatile rağmen sabahın köründe uyandım ve resmen bugünün son tatil günü olduğunu düşünüp kendi kendime üzülüyorum uyandığımdan beri. Yarın işe gitmek falan zulüm gibi geliyor şu an.
Sizde durumlar nasıl? Çok çabuk geçmedi mi tatil? Hazır mısınız yarına? :(
Sizde durumlar nasıl? Çok çabuk geçmedi mi tatil? Hazır mısınız yarına? :(
Değilim, tatile gidecekken işe gideceğim.
- chicha (27.06.17 09:10:08)
Hayal kurarak kendimi avutuyorum.
- baldur2 (27.06.17 09:31:27)
Ne çabuk geçti ya...
- [GODDARD] (27.06.17 09:54:38)
Son iş yerimde sabit olarak akşamları çalışıyorum, bir buçuk senedir. İnanmazsınız belki ama pazartesi sendromu bile yaşamıyorum. Yarın işe gideceğim aklıma bile gelmiyor.
- braveheart xakah (27.06.17 11:43:51)
Öğretmenim, afedersiniz.
- sopiro (27.06.17 11:50:00)
her gün ders calisacagini düşünüp anksiyetelere sürüklenen biri için pek de önemli olmayan bir detay.
- yuvarlanantencereninkapagi (27.06.17 12:01:39)
yarın sınavım olduğu için bayramı ders çalışarak geçirdim. bu sefer pek hissetmeyeceğim sanırım :)
- doxanikee (27.06.17 12:26:26)
işte bu yüzden haftasonu tatil planı yapıyorum..
- redeath (27.06.17 13:39:48)
20 gün izin patlattım. benden kralı yok şu anda. çatlayın :P
- alperz (27.06.17 13:45:23)
Ben dönüş yolundayım. Yetmedi, yarısı yolda geçti zaten. Şu an da yoldayım. Yol da tutuyor. Beni yoldan sonra en çok sıkan şey yarının ne kadar yoğun geçeceğini biliyor olmam.
- irene (27.06.17 14:15:08)
Mobilden edtleyemedim. Artık yol nasıl sıkıyorsa üst üste yazmışım :(
- irene (27.06.17 14:16:00)
beyler bu konuyu niye açtınız ki şu dakika itibariyle günüm kötü geçecek :((((((
- kosun lan mevzu var (27.06.17 14:16:38)
[]
Akşam yemeğine aniden misafirleriniz çıksa hazırlayacağınız menü ne olurdu?
Hemen şimdi malzemeleri alıp yemek yapmanız gerekti. Ne alıp ne yaparsınız?
pirinç pilavı, biftek, patates salatası. bi de salata
- red g (24.06.17 16:33:02)
ekonomil ve pratik yemek tavuktur. al at fırına pişir
- oscar (24.06.17 16:48:01)
Fırında tavuk (tercihe göre sebzeli , poşette pişenlerden )
Pirinç pilavi
Domates çorbası veya tel şehriye çorbası (maydonozlu, domatesli, mümkünse tavuk suyu ile )
Ara sıcak olarak yetişir diyorsam mantarli veya patatesli börek
Bol yeşilli salata
Pirinç pilavi
Domates çorbası veya tel şehriye çorbası (maydonozlu, domatesli, mümkünse tavuk suyu ile )
Ara sıcak olarak yetişir diyorsam mantarli veya patatesli börek
Bol yeşilli salata
- cabiday (24.06.17 17:09:13)
Pilav, mantarli et sote, salata, humus
- kuehles blondes (24.06.17 18:56:45)
köfte olabilir.
- mungojerry (24.06.17 20:16:55)
Tavada et ya da köfte, yanına makarna olacaksa salata pilav olacaksa cacık? Makarna pilav yerine fırına atılmış sebzeler (havuç patates kuşkonmaz gibi) yapılabilir o zaman da salata yerine hazır coleslow ya da humus vb gibi sos ve meze arası bi şeyler konabilir, şarapnan.
- buridanessegi (25.06.17 02:04:16)
[]
Kursa gidiyor musunuz?
Burdaki depresif duyuruların çoğunda insanlar bir kursa gitmeyi öneriyor, ne zaman bunalıp derdimi anlatsam arkadaşlarım "bir kursa falan yazıl" diyor ama bir türlü gidemedim ben nedense bu kurslara. İlgimi çeken şeyler de var aslında ama bir türlü gidecek motivasyonu bulamıyorum kendimde. İşe başladığımdan beri de iyice zor geliyor artık istediğim şeyler olsa da.
Siz gidiyor musunuz kurslara? Gidiyorsanız hangi kurslara ve ne zaman gidiyorsunuz? Okul, iş falan derken nasıl enerji bulabiliyorsunuz kendinizde? Biraz motive olmaya ihtiyacım var sanırım, her türlü kurs deneyiminizi dinleyebilirim.
Siz gidiyor musunuz kurslara? Gidiyorsanız hangi kurslara ve ne zaman gidiyorsunuz? Okul, iş falan derken nasıl enerji bulabiliyorsunuz kendinizde? Biraz motive olmaya ihtiyacım var sanırım, her türlü kurs deneyiminizi dinleyebilirim.
bas gitar kursuna gidiyordum. tekrar başlayacağım mesela ama bu sefer daha teori üzerinden gidecek bir program isteyeceğim.
kurs enerji alan bir şey değil ki. kendimizi enerjisiz hissettiğimiz zamanların çoğu aslında psikolojik yorgunluk. o kabuğu bir kırsanız mesela zorlayıp bir iki gün o kursa hobiye vakit ayırsanız aslında yorgun olmadığınızı fark edersiniz.
kurs önerisi olarak evine bir klavye alıp bunun kursuna gidebilirsin, tenis kursuna gidebilirsin ki bence çok güzel bir şey.
kurs enerji alan bir şey değil ki. kendimizi enerjisiz hissettiğimiz zamanların çoğu aslında psikolojik yorgunluk. o kabuğu bir kırsanız mesela zorlayıp bir iki gün o kursa hobiye vakit ayırsanız aslında yorgun olmadığınızı fark edersiniz.
kurs önerisi olarak evine bir klavye alıp bunun kursuna gidebilirsin, tenis kursuna gidebilirsin ki bence çok güzel bir şey.
- proletarier aller lander vereinigt euch (31.05.17 00:29:04 ~ 00:30:15)
Ben daha önce çeşitli kurslara gittim ama bunalmadan ya da çevreden öte ihtiyaç için gittim. Bir iki tanesine arkadaşla gittim. Açıkçası, bunalmış olsam faydasını görür müydüm bilmiyorum. Önemli olan kursa gitmiş olmak için gitmek ya da görev gibi yapmak değil; kursun kendisinin insanın sevdiği bir hobisi üstüne olması. Bir arkadaşım hafif sıkıntılı bir zamanında ve yelken kursuna başladı. Şu anda çok eğleniyormuş, çok güzel gidiyormuş. Hatta 'Hayatımda en güzel şey yelken kursu' diyor ve haftasonu gidiyor.
Bir diğeri abim. Kız arkadaşı ile okçuluk kursuna gitti. Meğer adamın oka yeteneği varmış, 40'ından sonra bunu keşfetmiş oldu. Sonradan lisans aldı ve yarışmaya girdi ikinci ayının sonunda. Evde ok yapıyor şimdi, çok eğleniyor. En büyük hobisi o oldu.
Hobiyi keşfetmek kolay değil. Sonuçta normal zamanda 'Hadi, ok atıyoruz' demiyor bana kimse ya da neye yeteneğim olup olmadığını da bilmiyorum. Motivasyonu şu sağlıyor, yaptığın şeyden zevk aldıkça iple çekiyorsun zaten. 'İş bitse de bir an önce gitsem' gibi şeyler söylerken buluyor insan kendini.
Bir diğeri abim. Kız arkadaşı ile okçuluk kursuna gitti. Meğer adamın oka yeteneği varmış, 40'ından sonra bunu keşfetmiş oldu. Sonradan lisans aldı ve yarışmaya girdi ikinci ayının sonunda. Evde ok yapıyor şimdi, çok eğleniyor. En büyük hobisi o oldu.
Hobiyi keşfetmek kolay değil. Sonuçta normal zamanda 'Hadi, ok atıyoruz' demiyor bana kimse ya da neye yeteneğim olup olmadığını da bilmiyorum. Motivasyonu şu sağlıyor, yaptığın şeyden zevk aldıkça iple çekiyorsun zaten. 'İş bitse de bir an önce gitsem' gibi şeyler söylerken buluyor insan kendini.
- aychovsky (31.05.17 00:30:00)
Üniversitede uzun süre tiyatro yaptım, kurstan ziyade bütün enerjimi ve zamanımı alacak kadar büyük bir şeydi, haftada 3 akşam 6dan gece 11e kadar sürüyordu. Keşke bırakmasaydım diyorum.
Evet başlaması zor, evet zaman zaman yorucu, ama başlayınca çok keyifli bir şey insanın ilgisi olan alanda bir şeyler yapması.
Üstelik çok daha sosyaldim o zamanlar, her prova çıkışı olmasa da sık sık kahve muhabbet takılıyorduk, haftasonları oyun izlemeye vs gidiyorduk.
Evet başlaması zor, evet zaman zaman yorucu, ama başlayınca çok keyifli bir şey insanın ilgisi olan alanda bir şeyler yapması.
Üstelik çok daha sosyaldim o zamanlar, her prova çıkışı olmasa da sık sık kahve muhabbet takılıyorduk, haftasonları oyun izlemeye vs gidiyorduk.
- bir nick var benden iceri (31.05.17 00:47:28)
haftaiçi çalışıyorum.ismek'te haftasonu 9 dan 2 ye kadar ingilizce kursuna gidiyorum.B1 seviyesi olacağım sınavı geçersem. 1 ay sonra bitecek ve sonrasında bu boş vakti nasıl değerlendiririm telaşı aldı beni. bisikletim çalınmayaydı daha bir rahat olurdum. ama şimdi evde oturup pc başında kalmak boğuyor beni, bir an önce yeni bir şey bulmak istiyorum açıkçası. tiyatro müzik falan yetenek fakiriyim o konuda. el becerim iyidir. uygun bir şeyler bulacağım artık.
ha bir de unutmadan. kurstaki ingilizce hocam enfes birisi çıktı. müthiş bilgili hoş sohbet bir insan. biraz da ondan ayrı kalmak üzüyor. koşar adım gidiyorum yani anlayacağın kursa.
ha bir de unutmadan. kurstaki ingilizce hocam enfes birisi çıktı. müthiş bilgili hoş sohbet bir insan. biraz da ondan ayrı kalmak üzüyor. koşar adım gidiyorum yani anlayacağın kursa.
- hemsta (31.05.17 01:09:38)
Haftada 3 gün saat 18.00-21:00 arası Almanca kursum var. Kurs bitince Almanca bilecek olmam en büyük motivasyon kaynağım.
- chitosan (31.05.17 01:21:30)
İki tane kurs bitirdim. Biri 64 saatlik AutoCAD, diğeri de 72 saatlik SolidWorks kursu. İkisi de bölümümle ilişkili olduğu için zevk aldım ama zordu bu kurslar. AutoCAD kursuna sabah saat 9'dan öğlen 1'e kadar haftanın ilk üç günü gidiyordum. Kurstan çıkıp okula gidiyordum. SolidWorks kursu da hafta sonu beşer saat idi. Bayağı yoruluyordum. Yiyeyim öyle motivasyonu. Bu tempoya gireceğime depresyona girerim daha iyi. İki film izlersin kafan dağılır. Kursa başlayınca "madem başladık bitirelim" diyorsun. İkinci kursumu bir saat bile devamsızlık yapmadan bitirmiştim. Hoca tebrik etmişti.
- dissendium (31.05.17 01:23:42)
Günlük workshop diye geçen kurslara gidiyorum çok zaman da almıyor ama bunlar genelde yemek, teraryum ya da resim yapma gibi kafa dağıtmalık şeyler oluyor. Ciddi bir şekilde bir konuda uzmanlaşacağım kurslara gitmiyorum.
- jazzabel (31.05.17 01:33:14)
Üniversiteye gelene kadar özgüveni olmayan bir tiptim. Üniversitede mutsuzdum. Gittim bir gönüllü topluluğuna katıldım hayatım o oldu sonra , açıldım. Şimdi mezunum yine bir gönüllülük faaliyeti buldum. Aynı zamanda Kadıköy'de bir Kültür atölyesine gidiyorum. Üniveristeden yeni mezun olmuştum. İstanbul'da tanıdığım kimse yoktu ve iş de bulamamıştım. Yaşamayı sevmesem kesin intihar falan ederdim öyle saçma sapan bir hayatım vardı. Atölyeye kayıt oldum öncelerde tanıdığım kimse olmadığı için nasıl yaparım nasıl ederim gibi düşüncelere kapıldım zamanla insanlarla kaynaştık. Hem çok önemli bir çevirmenden ders alıyor olmak hem de hayata bakışımı değiştiriyor olması benim en büyük motive kaynağım.
İsmek vb kursları denedim bana göre değil. O yüzden bir şeyler üretebileceğim daha görünür olabileceğim alanlarla uğraşmayı seviyorum.
İsmek vb kursları denedim bana göre değil. O yüzden bir şeyler üretebileceğim daha görünür olabileceğim alanlarla uğraşmayı seviyorum.
- masumiyetmuzesibekcisi (31.05.17 03:14:11)
[]
Hafta sonlarını nasıl geçiriyorsunuz?
Özellikle çalışanlara soruyorum. Haftanın 5-6 günü çalıştıktan sonra 1-2 günlük tatilinizi evde mi geçirmeyi tercih ediyorsunuz yoksa hafta içi pek gezip eğlenecek fırsat olmadığından dışarda mı oluyorsunuz hafta sonları?
ben freelance'im.
bana her gün hafta sonu olduğundan, elimde iş varsa cumartesi, pazar, bayram seyran demem, yapacak daha iyi bir şeyim yoksa çalışırım. (örnek: bugün)
bana her gün hafta sonu olduğundan, elimde iş varsa cumartesi, pazar, bayram seyran demem, yapacak daha iyi bir şeyim yoksa çalışırım. (örnek: bugün)
- filteria (27.05.17 19:14:18)
eşim ve kızımla vait geçiriyorum.
- teritori (27.05.17 19:20:58)
Haftasonum yok bam bam bam. Olsa galiba evde yatarak geçirirdim
- gozu acik sevisen yahudi (27.05.17 19:29:45)
Arkadaşlarımdan plan yapma teklifi gelmediyse evde oluyorum. Çamaşır, ütü, temizlik ve yemek yapmakla geçiyor haftasonu.
- irene (27.05.17 19:32:45)
üzülerek :(
- der meister (27.05.17 19:37:53)
evde dizi, film ve oyun ile vakit geçiriyorum.
- elvedui (27.05.17 19:54:56)
Planım olsun ya da olmasın dışarıda bir meşgale buluyorum. Hiçbirsey olmasa sekilde yürüyüp biryerde oturuyorum
- gazozailacatmauzmani (27.05.17 22:09:22)
Değişiyor.
Mesela daha önceden etkinlik planı yaptıysam paso gezmekle geçiyor, bazı günler de evde olup sakin modda takılmak daha iyi geliyor. Bence en güzeli bazı zamanlar gezip bazı zamanlar kabuğa çekilip dinlenmek. Bu şekilde her iki ihtiyaç da giderilmiş oluyor. Ama hiç evden çıkmadığım zaman olmuyor açıkcası, 1-2 saatte olsa açık havada bir temiz hava alıp evde dinlenmek daha iyi geliyor. Öbür türlü işe ara vermeden işe gitmiş gibi hissederim.
Mesela daha önceden etkinlik planı yaptıysam paso gezmekle geçiyor, bazı günler de evde olup sakin modda takılmak daha iyi geliyor. Bence en güzeli bazı zamanlar gezip bazı zamanlar kabuğa çekilip dinlenmek. Bu şekilde her iki ihtiyaç da giderilmiş oluyor. Ama hiç evden çıkmadığım zaman olmuyor açıkcası, 1-2 saatte olsa açık havada bir temiz hava alıp evde dinlenmek daha iyi geliyor. Öbür türlü işe ara vermeden işe gitmiş gibi hissederim.
- neferkitty (27.05.17 22:14:55)
h.sonu çalışarak geçiriyorum :( tatilimde uyuyorum :(
- bardakigüneşgözlüğü (28.05.17 01:01:43)
Hafta içi yarı ofis yarı dışarıda oluyorum. O yüzden gezme dolaşma imkanım oluyor. Hafta sonu 1 günümü evde geçirmeye çalışıyorum dinlenmek için, pazar günü veya ctesi günü arkadaşlarımla vakit geçiriyorum.
- kediyiyenpiskopatfareyimben (28.05.17 13:19:23)
sırt çantamı aldığım gibi kamp kurmaya gidiyorum. güzel bir sahil kenarında içip sabahına kahvaltımı yapıp geri dönüyorum.
bazen de tatlı ya da yemek yapıyorum hafta içinde yemek üzere
bazen de tatlı ya da yemek yapıyorum hafta içinde yemek üzere
- gkct (28.05.17 13:25:45)
ingilizce 3-4 yaşında falan başladım babam bana basit temel şeyleri öğretiyordu kitaplar vardı teybe kasedi takıp dinletiyordu falan bir işe yaramış mıdır en ufak fikrim yok ama belki anca kulak dolgunlugu kazandırmıstır. baya sondan bir tık uzağa kadar öğrendim sanırım. (anadil seviyesinden bir tık uzakta olmaktan bahsetmiyorum tabii)
- proletarier aller lander vereinigt euch (21.05.17 17:16:01 ~ 17:16:54)
ingilizce - 12 yaş - anadolu lisesi.
almanca- 26 yaş - goethe institut
almanca- 26 yaş - goethe institut
- sta (21.05.17 17:16:25)
ingilizce 14- advanced
almanca 27- beginner
fransizca 27-beginner
almanca 27- beginner
fransizca 27-beginner
- cunnilinguist (21.05.17 17:17:59)
İngilizce- ortaokul yaşları 10- anadilim sayılır
İspanyolca- 29- çay çorba isteyebilirim
Çince- 33- hiçbir halt anlamıyorum
İspanyolca- 29- çay çorba isteyebilirim
Çince- 33- hiçbir halt anlamıyorum
- sopiro (21.05.17 17:22:26)
"meister allahını seversen uzatma ya" dersen,
ingiliççe - 12 - C1
rusça - 22 - A2 (devam ediyor, hedef C2023)
detaylandıracak olursam,
oturup ingilizce çalışmadıysam da çocukluğumda ingilizce dergi falan vardı diye hatırlıyorum. hatta çok meşhur bir tane vardı ya gazeteler mi veriyordu sanki, ozmo mozmo bi' şeyler hatırlıyom. onunla başladım. asıl ingilizce eğitimim ise okulda, dördüncü sınıfla birlikte ingilizce dersinin gelmesiyle oldu diyebilirim. sonra lisede yabancı dil okudum zaten. okulda başarılıydım ama yazma, konuşma ve anlama alanında "breakthrough" kabul ettiğim sene 2013'tür, 18. yaşıma tekabül ediyor. o ara sabah akşam dota maçı izlerdim. bir sene falan her günüm en az 4-5 saat ingilizce duyarak geçiyordu. bu süreçte hem konuşmada hem de anlamada müthiş yol kat ettim. öncesinde mesela ingilizce denemelerinde 80'de 75+ çekerdim, yazılanı çok iyi anlardım, yazmada da fena sayılmazdım ama anlamıyodum anasını satiyim. şimdi eminem'i bile anlıyom büyük ölçüde, HELAL BANA BE.
rusça da benzer biçimde... yıllarca kendi kendime irili ufaklı çalıştım ama "BEYLER BAŞLIYORUZ, PASLI OYNUYORUZ" deyip de gaza geldiğim yaş 22'ydi. kursa başladım. NETEKİM çok faydasını gördüm. 7 senede A1.5'a kadar getiremediğim rusçam 8 ayda B1'e dayandı, rassiyski olimpiyatlarında (seviyesi A2-B1'di) derece falan yaptım, mutlu oldum. cyka blyat
şu an çok küçük bir ihtimal de olsa almanya'ya yerleşme durumum var, o iş olursa bunların yanında almanca da eklenecek ama yoksa ingilizce-rusça ikilisiyle devam etmeyi düşünüyorum. zaten tek haneli iq'm var türkçeyi zor konuşuyorum, üç yabancı dili imkanı yok öğrenemem. bildiklerimi de unuturum öyle. ingilizceyi ve rusçayı çok iyi konuşabileyim, fazlası lazım değil. başka alanda bi' şeyler yaparım belki. malum dilci olunca tek fonksiyonun "dil bilen adam" olmak oluyor. farklı yerlere yönelmek, işverenlerin aklını çelmek, "mmm ne kadar da donanımlı bi erkek" dedirtmek gerekiyor. işte iş görüşmelerinde kesinlikle yapmamanız gereken 10 şey! dıklayın!
ingiliççe - 12 - C1
rusça - 22 - A2 (devam ediyor, hedef C2023)
detaylandıracak olursam,
oturup ingilizce çalışmadıysam da çocukluğumda ingilizce dergi falan vardı diye hatırlıyorum. hatta çok meşhur bir tane vardı ya gazeteler mi veriyordu sanki, ozmo mozmo bi' şeyler hatırlıyom. onunla başladım. asıl ingilizce eğitimim ise okulda, dördüncü sınıfla birlikte ingilizce dersinin gelmesiyle oldu diyebilirim. sonra lisede yabancı dil okudum zaten. okulda başarılıydım ama yazma, konuşma ve anlama alanında "breakthrough" kabul ettiğim sene 2013'tür, 18. yaşıma tekabül ediyor. o ara sabah akşam dota maçı izlerdim. bir sene falan her günüm en az 4-5 saat ingilizce duyarak geçiyordu. bu süreçte hem konuşmada hem de anlamada müthiş yol kat ettim. öncesinde mesela ingilizce denemelerinde 80'de 75+ çekerdim, yazılanı çok iyi anlardım, yazmada da fena sayılmazdım ama anlamıyodum anasını satiyim. şimdi eminem'i bile anlıyom büyük ölçüde, HELAL BANA BE.
rusça da benzer biçimde... yıllarca kendi kendime irili ufaklı çalıştım ama "BEYLER BAŞLIYORUZ, PASLI OYNUYORUZ" deyip de gaza geldiğim yaş 22'ydi. kursa başladım. NETEKİM çok faydasını gördüm. 7 senede A1.5'a kadar getiremediğim rusçam 8 ayda B1'e dayandı, rassiyski olimpiyatlarında (seviyesi A2-B1'di) derece falan yaptım, mutlu oldum. cyka blyat
şu an çok küçük bir ihtimal de olsa almanya'ya yerleşme durumum var, o iş olursa bunların yanında almanca da eklenecek ama yoksa ingilizce-rusça ikilisiyle devam etmeyi düşünüyorum. zaten tek haneli iq'm var türkçeyi zor konuşuyorum, üç yabancı dili imkanı yok öğrenemem. bildiklerimi de unuturum öyle. ingilizceyi ve rusçayı çok iyi konuşabileyim, fazlası lazım değil. başka alanda bi' şeyler yaparım belki. malum dilci olunca tek fonksiyonun "dil bilen adam" olmak oluyor. farklı yerlere yönelmek, işverenlerin aklını çelmek, "mmm ne kadar da donanımlı bi erkek" dedirtmek gerekiyor. işte iş görüşmelerinde kesinlikle yapmamanız gereken 10 şey! dıklayın!
- der meister (21.05.17 17:29:38 ~ 17:31:34)
ingilizce 14 - advanced
rusça 18 - upper intermediate
rusça 18 - upper intermediate
- lesmiserables (21.05.17 17:30:16)
İngilizceye @proletarier'in oldugu gibi babam tarafindan 5 6 yaşlarında ufak ufak baslatilmistim, hatta ayni sekilde dergili kasetli bi set vardi evde bbc'nin sanirim ondan bakiyoduk ama babamin ingilizce yok yani max duzeyi how are you falandir o yuzden renkler sayilar falan öğrendim sadece. O yuzden 10 yaş 4. Sinif olarak sayiyorum İngilizceye başlama yasimi. Seviyemi bilmiyorum ama okudugum bilimsel makaleleri sıkıntısız Türkçeye ceviririm, Türkçe bi makaleyi eger teknik terimleri biliyorsam biraz sıka sıka İngilizceye ceviririm. Konusmada da abd'de yasasam 3. Günden sonra sikintisiz alışırım herhalde belki pratik eksikliği vardir su an.
Bi de 13 yasinda basladigim almanca var ve aslına bakarsanız 7 yil okulda gördüm ama lisede başa sardi ve hocalarimi sevmiyodum falan derken a1 bile yokumdur su an. 11. Sınıfta hocamiz b1siniz diyodu(ki uydurma bence) ama 3 yildir falan gram bakmiyorum unuttum her şeyi :(
Ayrica @der meister benden 1 yas mi buyuksun sen :/ 25 falan dusunuyodum hep seni..
Bi de 13 yasinda basladigim almanca var ve aslına bakarsanız 7 yil okulda gördüm ama lisede başa sardi ve hocalarimi sevmiyodum falan derken a1 bile yokumdur su an. 11. Sınıfta hocamiz b1siniz diyodu(ki uydurma bence) ama 3 yildir falan gram bakmiyorum unuttum her şeyi :(
Ayrica @der meister benden 1 yas mi buyuksun sen :/ 25 falan dusunuyodum hep seni..
- nundu (21.05.17 17:39:22)
ingilizce - 5 yaş - kolej - C2
fransızca - 15 yaş - lise ve üniversite - C1
japonca - 18 yaş - üniversite - N4
yunanca - 20 yaş - üniversite - sıkıntımı ifade edebilecek kadar :D
fransızca - 15 yaş - lise ve üniversite - C1
japonca - 18 yaş - üniversite - N4
yunanca - 20 yaş - üniversite - sıkıntımı ifade edebilecek kadar :D
- theseachange (21.05.17 17:48:55)
İngilizce-aslında ilkokul ama adam gibi öğrenmeye başlamam 14 yaş Anadolu lisesi- advanced
Çocukluğumdan beri bulgarca öğreniyor gibi şeyim, ailem sağ olsun tüm önemli konuşmaları bulgarca yaptıkları için ksjfjkdks
Almanca-lise-beginner
Çince-üniversite-beginner bile değil sjfjdkkdls
Çocukluğumdan beri bulgarca öğreniyor gibi şeyim, ailem sağ olsun tüm önemli konuşmaları bulgarca yaptıkları için ksjfjkdks
Almanca-lise-beginner
Çince-üniversite-beginner bile değil sjfjdkkdls
- bir nick var benden iceri (21.05.17 17:56:45)
burdan ekşiduyuru ahalisinin burjuva olduğunu görüyoruz ahjhdahd
ingilizce- ortaokul zamanları başladık. 20 yıl oldu hala intermediate.
ingilizce- ortaokul zamanları başladık. 20 yıl oldu hala intermediate.
- moratoryumkisilik (21.05.17 17:58:54)
Fransızca 5 hala zorlanıyorum, ama advanced diyebilirim(B2 civarı).
İngilizce 13, fluent şekilde konuşuyorum(C2 diyebilirim).
İngilizce 13, fluent şekilde konuşuyorum(C2 diyebilirim).
- noluyo yaa (21.05.17 17:59:59 ~ 18:01:00)
@kobuzchu kiz
Karaçayca Türkçe'ye yakın değil mi? Öyleydi diye biliyorum hatta Kıpçak kolu oluyor sanırım.
İngilizce 10 yaş, hala B2
Almanca 14 yaş, A2 idim en son ne zamandır yüzüne bakmıyorum.
İspanyolca 18 yaş A1 hiç ilerletemedim, çalışmıyorum.
Yunanca 18 yaş, alfabeyi biliyorum, yazıları genel olarak okuyorum. Temel tanışma cümlelerini biliyorum başka bir şey bilmiyorum. Ama ilerletmek istiyorum. Ellinika<3
Karaçayca Türkçe'ye yakın değil mi? Öyleydi diye biliyorum hatta Kıpçak kolu oluyor sanırım.
İngilizce 10 yaş, hala B2
Almanca 14 yaş, A2 idim en son ne zamandır yüzüne bakmıyorum.
İspanyolca 18 yaş A1 hiç ilerletemedim, çalışmıyorum.
Yunanca 18 yaş, alfabeyi biliyorum, yazıları genel olarak okuyorum. Temel tanışma cümlelerini biliyorum başka bir şey bilmiyorum. Ama ilerletmek istiyorum. Ellinika<3
- tahin pekmez yoğurt (21.05.17 18:41:32)
ingilizce 12 - C2
- awareim (22.05.17 10:42:44)
almanca ile türkçe'yi eşzamanlı öğrendim.
ingilizce 13 yaş, oldukça hakimim.
fransızca 11 yaş, kendisiyle gelgitli bir ilişkimiz var. orta seviyede kaldım.
ingilizce 13 yaş, oldukça hakimim.
fransızca 11 yaş, kendisiyle gelgitli bir ilişkimiz var. orta seviyede kaldım.
- gmzo (22.05.17 10:56:24)
[]
Bir çift spor ayakkabıya en fazla ne kadar para verirsiniz?
Ve ihtiyacınız yokken ya da zaten yeni bir tane almışken sırf çok beğendiniz diiye bir çift daha alır mısınız o verdiğiniz paraya?
500-600 TL'ye kadar verırırm sanırım, yok almam.
- herseysoyledigimgibioldu (14.05.17 23:47:49)
300 lirayı geçmem, değmez.
- Depik (14.05.17 23:49:03)
eğer çok beğendiysem alırım. şimdiye kadar max 500 kusur vermistim. daha fazla verebilirim belki o zamanki duruma baglı
- theworldismine (14.05.17 23:49:13)
max 200 veririm. çok beğenip ihtiyacım varsa 300e dayanabilir bir ihtimal. halihazırda varken bir tane daha almam sanırım.
- olutaklidi (14.05.17 23:49:34)
500-600 arası. almam
- stewie (14.05.17 23:50:33)
350 çalışır benden.
ayakkabılarımın sayısı ve kullanım amacı senelerdir aynı, biri gidip yerine biri geliyor.
dolayısıyla spontane alışveriş yapmam.
ayakkabılarımın sayısı ve kullanım amacı senelerdir aynı, biri gidip yerine biri geliyor.
dolayısıyla spontane alışveriş yapmam.
- filteria (14.05.17 23:54:42)
Krem peynir +1
- dahayeniymis (14.05.17 23:58:16)
500-600 TL veririm
- MaNOfTheYear (15.05.17 00:04:10)
300'ü gecmez.
- doxanikee (15.05.17 00:06:33)
500-600ler havada uçuyor vay anasını. ben max 180 veririm. ihtiyacım yoksa da almam.
- cekilmis gayfe (15.05.17 00:09:25)
max 350 veririm. almam.
- sanguine mcqaer (15.05.17 00:09:40)
İhtiyacım yoksa almam. Zaten aldıysam, ayakkabı ihtiyacım var düşüncesiyle çıkmışımdır o gün dışarıya.
350'yi geçmem.
350'yi geçmem.
- megalomaniac (15.05.17 00:12:03)
350 civarı,
bir sefer alayım yıllarca kullanayımcı bir insan olduğum için bikaç yüzyıl sonra yeniden bu parayı verebilirim :)
bir sefer alayım yıllarca kullanayımcı bir insan olduğum için bikaç yüzyıl sonra yeniden bu parayı verebilirim :)
- part time pollyanna (15.05.17 01:04:36)
ihtiyacım yoksa almam. 200 liradan fazla verirsem de gece gözüme uyku girmez.
- keçeli kalem (15.05.17 01:05:40)
200 veririm ama içim gider. 150 maksimum yeter bence.
- patatesli yumurta (15.05.17 01:11:23)
rakamlar gerçekten enteresan.
150 liradan fazla vermem.
sırf beğendiğim için ertesi gün gidip de bir o kadar daha vermem.
150 liradan fazla vermem.
sırf beğendiğim için ertesi gün gidip de bir o kadar daha vermem.
- balik kraker (15.05.17 01:12:17)
ben annem "oğlum spor ayakkabı lazım sana hala botla geziyorsun, geldiğinde bakalım burada bi yer var güzel ayakkabıları var 100-150 lira" dediğinde kalp krizi geçirmiştim, aytek'e dönmüştüm resmen, ana ne saçmalıyon 150 liraya spor ayakkabı mı olur dedim. benim üst sınırım 100 lira. yazın zaten evden çıkmıyorum. kışın da bot giyiyorum. bakkala markete banyo terliğiyle çıkarım. 150-200 lira veremem bi ayakkabıya. olsa veririm. aslında yok da değil ama işte öncelik meselesi. 100 liradan fazla vermem. veremem. içim yanar içim kanar. isyean.
- der meister (15.05.17 01:14:29)
200
- yons (15.05.17 09:03:26)
@der meister abi hakkaten aytekmişsin
Geçenlerde hiç ihtiyacım olmamasına rağmen 160 € veriyordum az kalsın. Sonra kızım manyak mısın, bıraktım. 100 € olsa kesin alırdım o yüzden ne demekmiş, ihtiyacım yoksa ve çok beğenirsem max 400 lira verirmişim. 640 lira vermezmişim
Geçenlerde hiç ihtiyacım olmamasına rağmen 160 € veriyordum az kalsın. Sonra kızım manyak mısın, bıraktım. 100 € olsa kesin alırdım o yüzden ne demekmiş, ihtiyacım yoksa ve çok beğenirsem max 400 lira verirmişim. 640 lira vermezmişim
- duru arsnova (15.05.17 09:10:20)
İhtiyacim yokken almam.
Max. 100 tl
Max. 100 tl
- chitosan (15.05.17 10:19:19)
500-600 diyenlerin mantığı şöyle; örneğin adidas ultraboost, nike lunarglide sınıfındaki ayakkabılar ile 1500-2000 km arası koşabiliyorsun. ayda 50-70 km gitsen 3-4 yıl ömrü var.
yıllık maliyetin 125-150 tl.
dönem maliyeti ucuz ayakkabı ile aynı, çok daha konforlu, sağlıklı.
yıllık maliyetin 125-150 tl.
dönem maliyeti ucuz ayakkabı ile aynı, çok daha konforlu, sağlıklı.
- stewie (15.05.17 10:58:23)
[]
Yılda kaç kez tatile çıkıyorsunuz?
1 geceliğine de olsa gittiğiniz her yeri sayabilirsiniz. Mesela yazın 2-3 hafta bir yerlere gitmeyi mi tercih ediyorsunuz sadece yoksa hafta sonları 1-2 günlüğüne de olsa tatile çıkıyor musunuz sık sık? Deniz tatili dışında nasıl yerlere gidiyorsunuz? İstediğiniz gibi yurt dışına gidip gelebiliyor musunuz? Tek başınıza tatile gidiyor musunuz?
Benim 1 sene iznim yok da belki sadece hafta sonlarında bile sık sık tatile gidebilenler falan varsa sayelerinde ben de gaza gelirim diye düşündüm. Şehir dışına çıkıp da yeni yerler gezip görmekle ilgili istediğinizi yazabilirsiniz.
Benim 1 sene iznim yok da belki sadece hafta sonlarında bile sık sık tatile gidebilenler falan varsa sayelerinde ben de gaza gelirim diye düşündüm. Şehir dışına çıkıp da yeni yerler gezip görmekle ilgili istediğinizi yazabilirsiniz.
akraba ziyaretleri tatilden sayiliyor mu?
- blue eyes white dragon (09.05.17 19:51:38)
Tek giderim. 1 günlükler bile sayılıyorsa yirminin üstündedir.
Yurtdışına istediğim kadar olmasa da gidiyorum. Sık istiyorum çünkü:D
İki üç hafta gibi uzun süreler de oluyor ama genelde daha kısa.
Yurtdışına istediğim kadar olmasa da gidiyorum. Sık istiyorum çünkü:D
İki üç hafta gibi uzun süreler de oluyor ama genelde daha kısa.
- bir ileti paylastim (09.05.17 19:56:43)
Son dort yildir en az 4-5 kere.
Yazin 2 hafta sürecek bir tatil, icinde hem denize girme, hem bisiklet turu, hem tarihi yerleri gezme olmali. Büyük sehirlerden ya da cok merkezi yerlerden kaciniyorum. Bütce minimal sinirlarda olmali. Konaklamada lüks aramam asla. Cadirdir, hosteldir... En son kücükken ailemle 5 yildizli her sey dahil`e gitmistim. O konsepten hic hoslanmiyorum.
Ölü sezonlarda da gormek istedigim büyük sehirlere gidiyorum. Aralik sonunda uzun bir tatil var, o sürecte 4-5 günlük tatile giderim. Bazen Türkiye´deki arkadaslarimi, ailemi ziyarete gidiyorum, yine bir haftayi gecmez.
Sehrime yakin sayilacak yerlere, spontane plan yapip giderim, Couchsurfing ile masrafsiz neredeyse gezilerim.
Konsere/etkinlige gittigim bir sehirde iki gece kalip geziyorum mesela, sayilir mi?
Tek basima Orta ve Dogu Avrupa turu yapmistim üc sene once. Simdi iki üc günlük geziler disinda tek gitmiyorum. Tek gidiyorsam esim "trip yapiyor".
Master ogrencisiyim, az cok yeten bir bursum var, yer Almanya. Calismaya basliyacagim nasil olsa yakinda bu kadar gezemem diye, geziyorum iste.
Yazin 2 hafta sürecek bir tatil, icinde hem denize girme, hem bisiklet turu, hem tarihi yerleri gezme olmali. Büyük sehirlerden ya da cok merkezi yerlerden kaciniyorum. Bütce minimal sinirlarda olmali. Konaklamada lüks aramam asla. Cadirdir, hosteldir... En son kücükken ailemle 5 yildizli her sey dahil`e gitmistim. O konsepten hic hoslanmiyorum.
Ölü sezonlarda da gormek istedigim büyük sehirlere gidiyorum. Aralik sonunda uzun bir tatil var, o sürecte 4-5 günlük tatile giderim. Bazen Türkiye´deki arkadaslarimi, ailemi ziyarete gidiyorum, yine bir haftayi gecmez.
Sehrime yakin sayilacak yerlere, spontane plan yapip giderim, Couchsurfing ile masrafsiz neredeyse gezilerim.
Konsere/etkinlige gittigim bir sehirde iki gece kalip geziyorum mesela, sayilir mi?
Tek basima Orta ve Dogu Avrupa turu yapmistim üc sene once. Simdi iki üc günlük geziler disinda tek gitmiyorum. Tek gidiyorsam esim "trip yapiyor".
Master ogrencisiyim, az cok yeten bir bursum var, yer Almanya. Calismaya basliyacagim nasil olsa yakinda bu kadar gezemem diye, geziyorum iste.
- buf-e kür (09.05.17 20:06:39)
Ben gittiğimde 3-4 hafta kapatmayı seviyorum. Haftasonları yakın yerlere gidiyoruz ama kalk iki günlüğüne Roma yapalım demiyoruz. Keşke desek ama halim kalmıyor.
- Lim5 (09.05.17 20:08:41)
sık sık olmasa da haftasonları yakın yerlere gitmeyi seviyorum. özellikle cuma ya da pazartesi tatilse. yoksa yorgun olarak dönüyorum önceki haftanın yorgunluğu dinlenilmemiş bir haftasonu ve çalışan bi hafta ile iki hafta dinlenmeden geçince perte çıkıyorum. o yüzden gideceğim yere, zamana, kiminle gideceğime, ne kadar eğleneceğimi falan göze alıp gidiyorum değmeyeceğini düşünüyorsam gitmiyorum. tatildeki önceliğimde görmediğim bi yer olması, deniz kum güneş tatili bana göre değil.
istediğim gibi olmasa da yurtdışına çıkmaya çalışıyorum. bu yaz mesela hindistana gitmek istiyorum ama pek mümkün görünmüyor onun yerine başka yere gidecek gibiyim. tek başıma tatile mecburen gidiyorum. gidicek arkadaşım yok çünkü. çoğu evli, bekar olanların da zamanları uymuyor. zamanla bundan keyif almayı öğrendim. öyle ki kafa dengi olmayan biriyle tatile gidince eziyet oluyor gerçekten.
1 sene iznim olmadığını bilseydim kendimi belli dönemlerde motive edip bi yerlere muhakkak giderdim. 2 ayda bir falan ben kendimi anlıyorum mesela değişiklik istiyorum bi yerlere gidiyorum. gitmediğimde çevremdekileri darlıyorum kendim de mutsuz oluyorum. zaman zaman değişiklik iyidir.
istediğim gibi olmasa da yurtdışına çıkmaya çalışıyorum. bu yaz mesela hindistana gitmek istiyorum ama pek mümkün görünmüyor onun yerine başka yere gidecek gibiyim. tek başıma tatile mecburen gidiyorum. gidicek arkadaşım yok çünkü. çoğu evli, bekar olanların da zamanları uymuyor. zamanla bundan keyif almayı öğrendim. öyle ki kafa dengi olmayan biriyle tatile gidince eziyet oluyor gerçekten.
1 sene iznim olmadığını bilseydim kendimi belli dönemlerde motive edip bi yerlere muhakkak giderdim. 2 ayda bir falan ben kendimi anlıyorum mesela değişiklik istiyorum bi yerlere gidiyorum. gitmediğimde çevremdekileri darlıyorum kendim de mutsuz oluyorum. zaman zaman değişiklik iyidir.
- dedim ben sana (09.05.17 20:20:09 ~ 20:21:28)
min ayda bir haftasonu tatil modunda bir şeyler yapıyorum. şehir dışına çıkıp tatil amaçlı 3 gün kalmak falansa onu da yılda 4-5 kere yapıyorum. ama öyle 15 gün blok tatilim pek yoktur.
- roket adam (09.05.17 20:37:50)
her biri 1-2 günlük olmak üzere ege kıyılarına yılda 15-20 kez.
- brakgn (09.05.17 20:46:12)
Geçen sene ohal'den iki aylık ve Ağustos-Eylül'de full kullanacağım iznim yandı. Bir ayı tamamen tatil olacaktı. Özene bezene biriktirmiştim. Bir kere Ramazan Bayramı'nda gidip geldim. İki senedir tatil yapamadım.
1 günlükler sayılıyorsa, 5-6 kere falan yapabildim.
Şu anda, bundan sonraki 3-4 yıl haftasonu yakın yerler gezebileceğim. Senede bir konferansla gidip o bölgeti gezebilirim. Arada da annemlerin yazlığına atarım kendimi.
1 günlükler sayılıyorsa, 5-6 kere falan yapabildim.
Şu anda, bundan sonraki 3-4 yıl haftasonu yakın yerler gezebileceğim. Senede bir konferansla gidip o bölgeti gezebilirim. Arada da annemlerin yazlığına atarım kendimi.
- aychovsky (09.05.17 20:52:25)
2-3 kere. her biri de genelde 1-2 haftalık oluyor.
- zgrydn (09.05.17 21:01:20)
denize gitmediğim için benim tatil anlayışım gezmek, yeni yerler görmek. iki üç haftada bir illa ki gidiyorum bi yerlere. cuma akşamı çıkıp pazar akşamı geliyorum.
- sttc (09.05.17 21:02:23)
İki haftada bir haftasonu bir yerlere gitmeye calisiyorum. 20 falan sanirim.
2-3 kere de izin alip / tatilleri birlestirip bir yerlere gidiyorum
2-3 kere de izin alip / tatilleri birlestirip bir yerlere gidiyorum
- fakyoras (09.05.17 21:05:33)
iki haftalik yaz tatili yapiyoruz hersey dahil bir yerde, onun disinda hic bir yere gitmeyiz. sehir disina cikmiyoruz. cocukla gezmek tam bir eziyet cunku.
- beriberi (09.05.17 21:10:48)
24 yaşıma kadar sadece 10 günlük bir marmaris tatili yaptım, o da geçen sene.
yazın yazın okudukça oturuyor amk içime. bu sene de tatil yok. alışınca eksikliğini hissetmiyor insan.
yazın yazın okudukça oturuyor amk içime. bu sene de tatil yok. alışınca eksikliğini hissetmiyor insan.
- hemsta (09.05.17 22:29:02)
Geçen sene bayramların da hafta içine denk gelmesiyle epey yapabildim ama her sene öyle olmuyor :) Hepsi en az bir hafta olmak üzere 5 tatil, 15'in üstünde de 2-3 günlük şehir dışı turu yaptım. Kendi kendini koşullayıp, belirli bir plana sadık kalmazsan kısa süreli şehir dışı tatilleri fiziksel olarak ta, mental olarak ta seni zorlamaz. Önemli olan istediğin saat, istediğin yerde kafana estiği gibi hareket etmek.
- iwasbornonamountainside (09.05.17 22:56:24)
[]
İstanbul'da gıda alışverişi için özellikle gittiğiniz yerler var mı?
Özellikle kuruyemiş, peynir, meyve-sebze gibi marketlerde iyilerini bulmanın zor olduğu şeyler için soruyorum. Bildiğiniz, özellikle gittiğiniz yerler var mı bunları almak için?
Organik pazarlar ama bana uzak olduğu için ben gidemiyorum, orada sertifikalı üreticiler satış yapabiliyor sadece oldukça güvenilirler. Belki size uygun gelebilir:
blog.juico.com.tr
Ben güvendiğim mahalle manavımızdan alıyorum, oraya marketten daha iyi geliyor en azından. Levent'teki Atv binasının hemen arkasında İpek Hanım'ın çiftliğinin satış noktası var ben gitmiyorum ama bizim patron sürekli oradan alışveriş yapıyor, çok güvenilir ama çok pahalı.
Kuruyemişi, eti filan hep mahalle esnafından güvendiğim yerlerden alıyorum. Market ürünlerinin geneli kötü maalesef.
blog.juico.com.tr
Ben güvendiğim mahalle manavımızdan alıyorum, oraya marketten daha iyi geliyor en azından. Levent'teki Atv binasının hemen arkasında İpek Hanım'ın çiftliğinin satış noktası var ben gitmiyorum ama bizim patron sürekli oradan alışveriş yapıyor, çok güvenilir ama çok pahalı.
Kuruyemişi, eti filan hep mahalle esnafından güvendiğim yerlerden alıyorum. Market ürünlerinin geneli kötü maalesef.
- neferkitty (30.04.17 22:30:47 ~ 22:36:11)
Açıkçası pek öyle bir yer takintim yok, pazar manav market. Ama da Fatih camisinin yan tarafı Eminönü çarşısı gezmeyi severim bazen alırım oradan
- Fritz-X (30.04.17 22:37:45)
[]
Şişme yelek ne zaman giyilir?
Ben bunları uzaktan seviyorum ama giymek için doğru zamanı bir türlü bulamadığım için asla giyemiyorum. Hep hava bunlar için fazla sıcak ya da soğukmuş gibi geliyor. Siz ne zaman giyiyorsunuz bunları? Bu günlerde giyilir mi mesela?
Hiçbir zaman
- cevab veremedim (10.04.17 23:56:23)
ava giderken
- atalet momenti (10.04.17 23:57:50)
azıcık üşüyeceksin yeri gelince. bu aralar giyilir işte. altına çok ince giyme.
- Caaannn (11.04.17 00:06:19)
Butun kis giyiyorum.surekli arabada duruyor.evden sadece polarla cikiyorum.gunduz genelde yetiyor ama aksam sogugunda direk sisme yelege geciyorum.vucudu sikica sardigi icin harika isiniyorsun ve soguk icine girmiyor.bugunlerde cok usuyen biriyse giyebilirsin havalar goyilemeyecek kadar isindi,belki gene aksam serinliginde olur.
- duptıs (11.04.17 00:10:00)
Mayis
- regina phalange (11.04.17 00:44:44)
Almadıysan alma. Bende nike'ın en şişik olanlarından var, bildiğin kolsuz mont. Şekil şemal iyi de ne zaman giyeceğini bilemiyorsun. Beş seneden fazla olmuştur alalı, yılda üç beş gün giydiğim için hala yeni. O da yelek var kullanayım diye giyiyorum.
- soft (11.04.17 01:03:38)
Kadın halimle öğrenciyken çok giydim. Spor ayakkabı üzerine.hala da severim. Ayın 20sinden sonra giymeye başlarım ara ara.sanırım 5 6 yıldır da giyiyorum.
- cabiday (11.04.17 01:13:52)
araba kullanıyorsan; ilkbahar, sonbahar ve kış aylarında giyilebilir. fakat toplu taşıma kullanıyorsan yalnızca ilkbahar ve sonbaharın ılıman zamanlarında altına kalın bir şeyler giyerek kullanabilirsin. güzel bir şişme yelek günlük giyim için candır.
- mehmed kursad (11.04.17 01:56:45)
ben dün giydim gayet güzel oldu
şu andan itibaren hazirana kadar super giyinilir ama dikkat et kolların üşür cok ınce gıyersen gomlegı
şu andan itibaren hazirana kadar super giyinilir ama dikkat et kolların üşür cok ınce gıyersen gomlegı
- hopp (11.04.17 01:58:23)
Almadiysan alma +1
Ben bu kadar sacma bir sey gormedim, hem usuyorsun hem montla geziyorsun diye altina kat kat giyemiyorsun. Kat kat giyeceksen o mont niye var? Seveni de cok seviyor ama ben sevemedim. Kac yildir var, var diye arada giyiyorum.
Ben bu kadar sacma bir sey gormedim, hem usuyorsun hem montla geziyorsun diye altina kat kat giyemiyorsun. Kat kat giyeceksen o mont niye var? Seveni de cok seviyor ama ben sevemedim. Kac yildir var, var diye arada giyiyorum.
- kassiopeia (11.04.17 02:27:52)
[]
Kaç çift spor ayakkabınız var?
Ben normalde alışverişten, gereksiz alınan her türlü giyim kuşam ürününden nefret eden bir insanım ama konu spor ayakkabı olunca beğenip de almak istediğim bir sürü model oluyor. Kışın bot giydiğim 2-3 ay dışında çoğunlukla spor ayakkabı giyiyorum zaten yıl boyunca. Beğendiğim birkaç modelin çeşit çeşit renklerini görünce falan da alasım geliyor hep ama çoğunlukla frenliyorum tabii kendimi.
Siz ne sıklıkla spor ayakkabı giyiyorsunuz? Kaç çift spor ayakkabınız var?
Siz ne sıklıkla spor ayakkabı giyiyorsunuz? Kaç çift spor ayakkabınız var?
iki çift var. Biri koşu, diğeri yürüyüş ayakkabısı. İkinciyi spor salonunda giyiyorum.
- sopiro (09.04.17 15:00:45)
3 çift. ve evet alışverişten hazzetmesem dahi ayakkabı benim için de bir tabu.
- mehmed kursad (09.04.17 15:05:21)
bir koşu (koşmuyorum ama koşu ayakkabıları çok rahat) bir günlük, bir spor salonu bir de evde giydiğim var. (son ikisi eskiyince böyle değerlendirdiğim ayakkabılar)
sağanak yağış ya da karın olmadığı her zaman spor ayakkabı giyerim.
sağanak yağış ya da karın olmadığı her zaman spor ayakkabı giyerim.
- filteria (09.04.17 15:11:31)
3 çift:
-Fitness
-Günlük
-Koşu
-Fitness
-Günlük
-Koşu
- chitosan (09.04.17 15:15:29)
3 çift var. Sık giyemiyorum ama cok seviyorum.
- cabiday (09.04.17 15:16:15)
2 çift var.
birini günlük giyiyorum, diğerini hem yürüyüş hem de koşu için kullanıyorum.
kışın ben de hiç spor ayakkabı giyemem hep bot giyiyorum. genelde ayakkabılarımı 3-4 yıldan az kullanmam.
birini günlük giyiyorum, diğerini hem yürüyüş hem de koşu için kullanıyorum.
kışın ben de hiç spor ayakkabı giyemem hep bot giyiyorum. genelde ayakkabılarımı 3-4 yıldan az kullanmam.
- ruh i tibbiye (09.04.17 15:27:28)
5 çift. 4'ü koşu, biri skechers'ın bantlı babet tarzı olanlarından.
2014te almıştım ilkini daha en az 3 4 giyerim belki daha da fazla. Yazın Ve baharda giyiyorum sık sık
2014te almıştım ilkini daha en az 3 4 giyerim belki daha da fazla. Yazın Ve baharda giyiyorum sık sık
- mutlusismankedi2015 (09.04.17 15:28:59)
eğer eşit oranda spor olmayan ayakkabınız yoksa bunu kadınların ayakkabı konusundaki tutkusuna bağlayıp psikolojik diyeceğim. ben kış ve yaz hariç hep spor ayakkabı giyerim ama 2 çift ayakkabım var. 4 standart bence. her gün aynı ayakkabıyı giymek ürüne zarar verir zaten.
- douglas (09.04.17 15:30:35 ~ 15:31:16)
+10 herhalde saymadım
- stewie (09.04.17 15:32:21)
4 çift var. Bir tanesini daha dün aldım. Bir iki tanesi tam spor olmasa da spor görünümlü. Klasik ayakkabı hiç giymem. Zaten kendim de sporcu olduğum için spor ayakkabı haricinde eşofman giyme alışkanlığım da var. Sağlığın için olumlu etki yapıyorsa spor ayakkabı almanda bir sorun yok ama sadece renk için alıyorsan biraz daha tasarruflu olabilirsin. Bir ayakkabıya 300-400 lira veriyorsan parasal anlamda dikkatli olmanda fayda var. O parayı daha farklı şeyler için harcayabilirsin.
- dissendium (09.04.17 15:43:56 ~ 15:44:28)
1 tane var.. 3 senelik Nike..
- st curse (09.04.17 16:09:25)
işyeri için, dışarı çıkmak için, spor salonu için, halı saha için. toplam 4 çift.
- kimlanbu (09.04.17 16:09:58)
5 çift. 2sini günlük, 1ini salonda, 1ini işyerinde, 1si de arada sırada dışarda kullanıyorum.
- dedim ben sana (09.04.17 16:36:47)
10
spor dışında ayakkabım yok
spor dışında ayakkabım yok
- try again fail again fail better (09.04.17 17:32:36)
daha geçenlerde aldım 1 tane, ondan 3 sene önce de bi' tane almıştım. altı filan komple gidince(yere ayağımla basmak durumunda kalmaya başladım, çimlere basınca hiç hoş olmuyor) yenisini aldım.
Ama mesleki olabilir, bizim işimiz dolayısıyla ayakkabıyı iş yerinden temin ediyoruz(bi tarafları çelik ve spor ayakkabıya benziyor, kışın da yine bi' tarafları çelik bot ve çizmesi var) ve ben onu heryerde giyiyorum benim için ayakkabının öyle pek bi' numarası yok.
Ama mesleki olabilir, bizim işimiz dolayısıyla ayakkabıyı iş yerinden temin ediyoruz(bi tarafları çelik ve spor ayakkabıya benziyor, kışın da yine bi' tarafları çelik bot ve çizmesi var) ve ben onu heryerde giyiyorum benim için ayakkabının öyle pek bi' numarası yok.
- mete kudur (09.04.17 17:36:51 ~ 18:01:53)
10-15 tane vardır
Vans, Nike, adidas vs markaları. En çok vans ve adidas var.
Yakında Skechers de alacağım galiba
Vans, Nike, adidas vs markaları. En çok vans ve adidas var.
Yakında Skechers de alacağım galiba
- MaNOfTheYear (09.04.17 17:39:28)
14 çift.
spordan başka bir tane ayakkabım var.
spordan başka bir tane ayakkabım var.
- ketcapli dondurma (09.04.17 18:00:24)
5-6 tane falan var. bi tanesi 10 seneden eski, işimi görüyor atmıyorum. yağmur çamur varsa bot, yoksa her zaman spor ayakkabı giyerim. en yeni spor ayakkabım sanırsam 2 senelik falan. şu sıralar 6 yıllık olanı giyiyorum.
- yuto (09.04.17 18:48:30)
Bir uzun, bir kısa mesafe, bir de trail için 3 tane koşu ayakkabısı, 1 tane de halter ayakkabısı var. 2 tane de perti çıkıp atmadığım koşu ayakkabısı duruyor kenarda. Bir tane de hiç kullandığım salon tipi ayakkabı var çok eski. 7 eder.
- arnold schwarzeneger (10.04.17 09:53:37)
[]
Hayvanlara ne şekilde yardım ediyorsunuz?
Kendi evcil hayvanlarınızı ayrı tutuyorum, diğerleri için neler yapıyorsunuz? Yani sokağa su ve yiyecek mi koyuyorsunuz? Her gün sokaktaki canlara vakit ayırıp onlarla oyunlar mı oynuyorsunuz? Barınaklara mı gidiyorsunuz? Yemek verdiklerinize ne veriyorsunuz? Barınağa gidiyorsanız hangisine gidiyorsunuz? Ya da başka neler yapıyorsunuz?
Sahipsiz canlılar hayattaki en zayıf noktam sanırım ama elimden geleni yapamıyormuşum gibi hissediyorum onlar için. Zaten bu kadar can varken hepsi için bir şeyler yapmamıza ihtimal yok maalesef ama en azından sizlerin yaptıklarından fikir edinirim; belki gerçekten yardıma ihtiyacı olan barınakları, kuruluşları falan öğrenirim diye düşündüm.
Neler yapıyorsunuz sahipsiz hayvanlar için?
Sahipsiz canlılar hayattaki en zayıf noktam sanırım ama elimden geleni yapamıyormuşum gibi hissediyorum onlar için. Zaten bu kadar can varken hepsi için bir şeyler yapmamıza ihtimal yok maalesef ama en azından sizlerin yaptıklarından fikir edinirim; belki gerçekten yardıma ihtiyacı olan barınakları, kuruluşları falan öğrenirim diye düşündüm.
Neler yapıyorsunuz sahipsiz hayvanlar için?
Hiçbir şey, teşekkürler.
- varg vikernes (02.04.17 14:46:28)
kaçmayan olursa bi5 dk kadar severim kedi köpek
bunun dışında rutin olarak bir şey yapmıyorum.
bunun dışında rutin olarak bir şey yapmıyorum.
- basond (02.04.17 14:48:30)
çanta alıyorsam yanıma mama oluyor yanımda onu veriyorum, bol bol seviyorum.
- Apocalypse (02.04.17 14:52:34 ~ 14:52:41)
bim'den tavuk döner alıyorum arada, yanlış mı yapıyorum, bilenler söylerse iyi olur.
Bir de hayvanları hiç sevmem sanki bu yardım vicdanımı rahatlatıyor.
Bir de hayvanları hiç sevmem sanki bu yardım vicdanımı rahatlatıyor.
- demirKamil (02.04.17 14:55:27)
evdeki artıkları hiç atmam buzdolabında biriktirip sahile götürürüm orada beslediğim kedi ve köpeklere veririm tabi gitmişken ciğer veya tavuk suyuyla karışımlar hazırlarım hepsine yetsin diye bunun dışında balkona da kuşlar için su ve güzel yiyecekler koyarım minik kuşlar için tahıl martı ve kargalar için artık ne varsa çünkü özellikle martılar her şeyi yiyiyor :) bu Türk martılarına has bir durummuş diye duymuştum
- esmeralda (02.04.17 14:59:55)
Kedi ve köpekler için mama alıyorum, alüminyum sütlaç kaselerinden alıp okula gidip gelirken birkaç yere kedi köpek maması ve su koyuyorum. Hasta kedi görürsem belediye veterinerine götürüyorum takibini yapıyorum. Gözü iltihaplı kedileri yakalayıp damla damlatıyorum. Koyduğum mamaları atan komşularda kavga ediyorum. Düzenli olarak kedi evi yapıp koyuyorum. Yeni doğan bebişlere korunaklı yer yapıyorum, gerekirse eve alıyorum iyileşene kadar.
Aklıma gelenler bunlar.
Aklıma gelenler bunlar.
- bir nick var benden iceri (02.04.17 15:06:18)
@bir nick var benden iceri +1. Arkadaslarimin evini pansiyon olarak kullaniyorum tedavisi uzun surenler icin.
- piremses (02.04.17 15:13:01)
Mama koyuyorum , sitede beslediğimiz sokak köpeği var bir kaç daire birleşip kulube aldık. Tek başına kalmış yavru kedi görürsem veterine götürüp iyileştirip kedili bir parka bırakıyorum. Sokaktaki diğer köpeklere pas veremiyorum eve kadar takip ederlerse sitedeki köpek parçalıyor.
Şanslıyım ki komşuların çoğu hayvan sever. Bahçe et ve kemik dolu. Gecenin bi yarısı yumurta pişirip köpeğe veren insanlar var.
Şanslıyım ki komşuların çoğu hayvan sever. Bahçe et ve kemik dolu. Gecenin bi yarısı yumurta pişirip köpeğe veren insanlar var.
- jazzabel (02.04.17 15:20:09)
Yaşadığım yerde belli yerlerde başka hayvan severler mama noktaları oluşturmuşlar. Mama kapları sabitlemisler bir yerlere vidayla falan. Gunluk olarak dolduruyorlar. Ben de arada kafama estikçe onlara destek olsun diye petshopdan 1-2 kilo mama alıyorum. Kilosu 5 liraya bile mama var. O kapları dolduruyorum yolum düştükçe. 1 kilo da hep yedek bagajda duruyor. Boyle ac gördüğüm bir kopek falan olursa yolda ona veriyorum biraz.
- rucka boji (02.04.17 15:38:47)
ben genelde guşlara çalışırım. eppek su veriyom. yemek artığı olursa onu çöpe atmayıp ayrı kapta ite kediye veriyorum. bu kadar sanırım
- cekilmis gayfe (02.04.17 15:54:14)
temizmama'dan barınaklara mama yolluyorum ayda 4-5 çuval
- gkct (02.04.17 16:11:40)
Ikiyüzlü davranmiyorum. Birini sevimli ötekini lezzetli diye ayirmiyorum. Yazin bos zamanlarimda kesimhaneden kurtarilmis hayvanlarin yasadigi bir ciftlikte gönüllülük yapiyorum.
Hayvan katliamlarina karsi düzenlenen protestolara katiliyorum. Sosyal medyada aktif olmaya calisiyorum.
Sahiplendirme icin, Türkiye´den Almanya´ya gönüllü ucak transferlerine yardim ediyorum. Her sene bir ya da iki defa.
Bir köpek sahiplendim. Evim kücük oldugu icin ancak bir tane bakmama izin var maalesef.
Hayvan katliamlarina karsi düzenlenen protestolara katiliyorum. Sosyal medyada aktif olmaya calisiyorum.
Sahiplendirme icin, Türkiye´den Almanya´ya gönüllü ucak transferlerine yardim ediyorum. Her sene bir ya da iki defa.
Bir köpek sahiplendim. Evim kücük oldugu icin ancak bir tane bakmama izin var maalesef.
- buf-e kür (02.04.17 16:55:50)
eskiden 2-3 günde bir a101 den tavuk yüreği veya ciğeri alıp veriyordum. 1-2 senedir kestim. arada sırada mama alıp veriyorum ama çok nadir. bayat ekmekleri kuşlara atıyoruz ıslatıp, o sayılırsa.
- tukenmez adam (02.04.17 17:30:21 ~ 17:30:40)
Mama su koyuyorum
Yanımda pet şişede kuru mama taşıyorum
Bi şekilde yanımda yoksa Ve aç olduğunu gördüysem (köpeklere özellikle) marketlerden aç bitir tarzı şeyler alıyorum
Bi de en önemlisi patifood üzerinden her ay bütçeme göre kilosu 3 liralık mama gönderiyorum kampüslere. Bazen 5 bazen 10 bazen 15 lirayla birkaç hayvana mama göndermiş oluyorum
Yanımda pet şişede kuru mama taşıyorum
Bi şekilde yanımda yoksa Ve aç olduğunu gördüysem (köpeklere özellikle) marketlerden aç bitir tarzı şeyler alıyorum
Bi de en önemlisi patifood üzerinden her ay bütçeme göre kilosu 3 liralık mama gönderiyorum kampüslere. Bazen 5 bazen 10 bazen 15 lirayla birkaç hayvana mama göndermiş oluyorum
- mutlusismankedi2015 (02.04.17 18:51:30)
ben ikiyüzlüyüm. sevimli mevimli diye ayırt etmem gerçi. karnı aç garibanlara yardım ederim. hayvanlara kötü muamele edilmesine karşıyım ve et yemeye bayılıyorum. ot yiyerek hayatımı devam ettiremem. ya da iki yüzlülük yapmamak adına kurda kuşa yemek vermeyi bırakayım.
vejeteryanların saçma sapan laf sokmasına ayarım.
vejeteryanların saçma sapan laf sokmasına ayarım.
- cekilmis gayfe (02.04.17 19:07:32)
ben de mama taşıyorum yanımda. yapacak daha az iyi şeyim olduğu için dışarıdaki hayvanları sevmek konusunda ortalama insandan daha fazla vakit ayırabiliyorum. annemlerin orada kedi evleri yaptık, ufak bir popülasyon var, hastalanan olursa belediyeyi çağırıyoruz. tutabildiğimizi kısırlaştırıyoruz. tabii burada krediyi anneme vermek daha doğru olur, o onlarla daha çok ilgileniyor. ben işte belediyeden gelip bulamadıklarında götürüyorum, kışın çok soğuklarda annemlerde kalıyorum, odama bir-iki kedi alıyoruz geçici olarak (bunun yanlış olduğunu iddia edenler de var). sonra parklarda yaralı hayvana denk gelirsem yine belediyeye haber veriyorum. maddi imkanlarım çok kısıtlı, elimden çok fazla bir şey gelmiyor maalesef. (bu da belki bir bahanedir, bilemiyorum)
- misterturist (02.04.17 19:48:22 ~ 19:55:06)
Otobüs durağına yakın Migros var, girip alıyorum eve kadar besleye besleye geliyorum. Bu arada Migros dostluk mamalarına zam yapmış, zaten onu pek sevmiyorlardı.
- Lim5 (02.04.17 19:53:15)
Mahallede hasta kedi olunca yakalayıp veterinere götürmüştük bir keresinde sabaha iyileşmişti, bir keresinde de hasta martı buldum sokakta kaçıyordu tek başıma yakalayamayınca birkaç kişi ile yakalayıp belediyeye teslim etmiştik. Yani hasta hayvan görünce o an elimden geleni yapmaya çalışıyorum, onun dışında çevremdeki hayvanlara hep bakıyorlar, bazen çok aç kalınca bizim kapıya gelen bir kedi oluyor geldikçe ona mama veriyoruz. Parka giderken de cebimize mama koyup hep öyle giderim, parktaki hayvanlara mama vererek yardım etmeye çalışıyorum. Hay-sev'de çok kötü bir durumda ve tedavi ihtiyacı olan canlar oluyor, elimden geldiğince denk gelirsem tedavisi için bağışta bulunuyorum. Ama şöyle de bir durum var; geçenlerde birisi sözlükte şey yazmıştı:''yabancı ülkelerde minnoş kedi, köpek videoları dolu ben de bizim hayvansever grupları sosyal medyadan takip edeyim dedim 2 günde depresyona girdim. Tecavüze uğrayan, kaza geçiren, daya yiyen vs'' Yani sosyal medyadan takip ediyorum ama gerçekten ülkemizde hayvanların durumu içler acısı, her gün üzülsem de takip ediyorum ben de.
- neferkitty (02.04.17 20:01:46)
Ormana her koşuya gidişimde yemekle gidiyorum. Arabada da genelde kuru kokmayacak bir şeyler olur. Yol kenarında falan denk geldiğinde bir şeyler verdiğim de oldu.
- arnold schwarzeneger (03.04.17 10:28:04)
Mama su veriyorum. Yuva yapıyorum. Hasta olanları veterinere götürüp tedavilerini yaptırıyorum. Hayvansever gruplarındaki hasta hayvanların tedavileri için bağış yapıyorum. Sizi çok iyi anlıyorum, bana da yeterli gelmiyor ama maalesef elden gelen bu kadar.
- peggy (03.04.17 10:32:17)
[]
Nike Air Max - Beyaz
Bembeyaz, içinde başka hiçbir renk olmayan bir Air Max arıyorum ama internetteki görseller dışında hiçbir yerde göremedim. Baktığım hiçbir mağazada hatta internet sitelerinde bile yok aradığım model. İnternetten almak istemediğim için mağazaya gitmem lazım. Var mıdır İstanbul'da bembeyaz bir Air Max'i hangi mağazada bulabileceğimi bilen?
boynerde olması lazım ama sanırım geçen sezon ürünleri onlar tekrar geliyormudur bilmem.
- valkin rockefeller (25.03.17 13:17:33)
Viaport
- mutlusismankedi2015 (25.03.17 14:42:12)
[]
Rossmann'ın şampuanlarından kullanan var mı?
Hangi çeşidini kullanıyorsunuz? Tavsiye eder misiniz?
Ben sari renkli olan isana pflege hair yazanini ( kuru saçlar icin diye yazıyor arkasında) kullaniyorum kokusu cok guzel, silikon icermiyor memnunum. Normalde sacim kuru degil ama kokusunu sevdigim icin bunu aldim yaglanma ya da kepek vs yapmadi. Ancak iceriginde sls var full organik degil yine de cruelty free bir marka olmasi nedeniyle tercih edilebilir.
- neferkitty (15.03.17 20:29:05 ~ 20:30:25)
Isana en en ucuz markadir, Bim sampuani gibi bir sey Almanyada, dandik el sabunundan bile ucuz. 55 cent. 55 kurusa orada ne alabiliyorsaniz, hesap edin.
Satiliyor mu orada bilmiyorum ama Rossmannda satilan en iyi sampuan: Jean&Len Shampoo. Hayvan testi yapmiyor, vegan, icerik digerlerine göre daha masum.
Satiliyor mu orada bilmiyorum ama Rossmannda satilan en iyi sampuan: Jean&Len Shampoo. Hayvan testi yapmiyor, vegan, icerik digerlerine göre daha masum.
- buf-e kür (15.03.17 20:36:44)
spor salonunda kullanmak için bundan ( www.rossmann.com.tr ) aldım. çok zor köpürüyor, bitince bir daha almadım. daha önce isana 2 si 1 arada duş jeli ve şampuan kullanmıştım, o fena değildi.
- inheritance (16.03.17 10:23:42)
[]
Harley Davidson bot
Beğendiğim birkaç modeli deneyip kıyaslamak istediğim için internetten almak istemiyorum. İstanbul'da nerde bol çeşit bulabilirim? Merkezi yerlere çok uzak avm'ler dışında her yere gidebilirim, konum çok fark etmez bu yüzden.
Yeşil Kundra
- malheiros (10.03.17 21:56:22)
boyner ve ykm lerde de var.
- karlmarx (11.03.17 02:52:54)
Cevizlibağ yeşil kundura.
- filipis (11.03.17 03:35:57)
Cevahir boyner
- hernezıkkımsa (11.03.17 09:09:38)
Boynerden aldim ben. Optimum magazasindan. Ama cok memnun kalmadim.
Ayaklar alisana kadar sagdan soldan vura vura mahvetti.
Birak kari, islak zeminde bile kayiyor paten gibi. Ve su cekiyor! Su gecirmez sprey kullanmak zorundasin.
Tipi durusu cok guzel ama ashjkfh
Ayaklar alisana kadar sagdan soldan vura vura mahvetti.
Birak kari, islak zeminde bile kayiyor paten gibi. Ve su cekiyor! Su gecirmez sprey kullanmak zorundasin.
Tipi durusu cok guzel ama ashjkfh
- runfor (11.03.17 13:52:43)
[]
Basketbol sahasında köpek oynatmak olur mu?
Şimdi biz apartmanda yaşadığımız için köpeğin koşup oynayabileceği kendimize ait bir alan yok maalesef. Günde 4 kez dışarı çıkarıyoruz yürüyüp enerji harcasın diye ama hep tasmasıyla yanımızda yürüyor. Biraz özgürce koşup oynasın istiyorum ben. Sitenin bahçesinde top oynatıyorum mesela ama en fazla 5-6 dakika sonra yine takıyorum tasmasını çünkü her yer açık. Çocuklar koşuşturabiliyor çevrede ya da kendisi siteden çıkıp koşmak istiyor.
Gezdiğimiz parklarda da salamıyorum çünkü kaçma huyu var. Bir kedi ya da köpek görse gider peşinden. Arabalar, diğer hayvanlar, korkan insanlar, çocuklar falan derken parklarda da tasmasıyla gezdiriyorum hep.
Büyük bir park var sürekli gittiğimiz. 2 tane basketbol sahası var içinde. Şimdiye kadar hiç dolu görmedim o sahaları. Bugün ordan geçerken bir an "basketbol oynayan kimse yokken bu sahalarda biraz salsak nolur" diye geçti aklımdan ama emin de olamadım. Sonuçta amacı basketbol oynayan insanlara hizmet etmek olan alanlar bunlar. Köpekle girip de onu oynatmak doğru olur mu bilemedim.
Siz ne diyorsunuz bu konuda? 20-30 dakika sahada koşturup oynasak çok mu yanlış bir hareket olur? Siz nerelerde koşup oynaması için salıyorsunuz köpeğinizi?
Gezdiğimiz parklarda da salamıyorum çünkü kaçma huyu var. Bir kedi ya da köpek görse gider peşinden. Arabalar, diğer hayvanlar, korkan insanlar, çocuklar falan derken parklarda da tasmasıyla gezdiriyorum hep.
Büyük bir park var sürekli gittiğimiz. 2 tane basketbol sahası var içinde. Şimdiye kadar hiç dolu görmedim o sahaları. Bugün ordan geçerken bir an "basketbol oynayan kimse yokken bu sahalarda biraz salsak nolur" diye geçti aklımdan ama emin de olamadım. Sonuçta amacı basketbol oynayan insanlara hizmet etmek olan alanlar bunlar. Köpekle girip de onu oynatmak doğru olur mu bilemedim.
Siz ne diyorsunuz bu konuda? 20-30 dakika sahada koşturup oynasak çok mu yanlış bir hareket olur? Siz nerelerde koşup oynaması için salıyorsunuz köpeğinizi?
çiş-kaka yapmayacaksa sorun olmaz sanırım, zeminde kayar mı ona dikkat etmek lazım belki; bazı sahalar kaygan zeminli oluyor.
kimseyi görmediyseniz gelen olmaz muhtemelen. etrafı kolaçan edersiniz elinde topla gelen olursa çıkartırsınız zaten, zor bişey değil.
kimseyi görmediyseniz gelen olmaz muhtemelen. etrafı kolaçan edersiniz elinde topla gelen olursa çıkartırsınız zaten, zor bişey değil.
- baba jo (09.03.17 17:39:44 ~ 17:45:41)
tuvaletini yapmayacaksa sıkıntı olmaz ama yapacak olursa da çocuklar için kötü bir durum oluşur. elle oynanan bir oyun sonuçta basketbol:) beraber top oynayın. bayılırlar top peşinde koşmaya.
- burty (09.03.17 17:48:14 ~ 17:48:46)
Sal gitsin bizim burda öyle yapıyorlar gelen olursa 5-10 dk müsade ediyor hatta köpeğe.
- gozu acik sevisen yahudi (09.03.17 17:48:16)
Okul bahçeleri de idealdir. Çevrenizde müsait okul varsa oraları da değerlendireblirsiniz. Bazı okulların kapıları geç vakte kadar açık oluyor.
Asfalt zemin köpeğin ayağı için uygun değil. Bu nedenle çok koşup zıplarsa pati yastıkları çatlayabilir ve 2-3 gün yürüyede bile zorluk çeker, çok keyifsiz olur. Aman dikkat.
Asfalt zemin köpeğin ayağı için uygun değil. Bu nedenle çok koşup zıplarsa pati yastıkları çatlayabilir ve 2-3 gün yürüyede bile zorluk çeker, çok keyifsiz olur. Aman dikkat.
- plastic_angel (09.03.17 17:49:15)
Günde 4 kere gezdirmek fazlasıyla yeterli değil mi?Ben tosunumu günde iki kere muhitimizdeki bir parka götürüp salıyorum, koşma işini köpekler kendi aralarında hallediyorlar. Park müsait değilse, ağlayacak çoluk çocuk varsa filan boş basketbol sahasına salıyorum. Kaka yaparsa kakasını alıyoruz tabii. Özetle bence bir sakıncası yok. Kaçma huyu için de haftaiçi sabahları gezdiren arkadaş 1 ayda çok güzel eğitti. Artık tasmasız bile gezdirebiliyor.
- lotesse (09.03.17 18:09:27)
[]
Vodafone - Cebinize Uyan İnternet
Vodafone böyle saçma sapan bir şeye abone yapmış beni benim isteğim olmadan. Her hafta 5 tl karşılığında 250 mb yüklenen bir paketmiş. İlk kez 2-3 gün önce 5 lira düşüp de mesaj geldiğinde fark ettim. Sonra eski mesajlara bir baktım ki bu 4. kez paket yenilenmesiymiş. Yani hattımdan 20 lira gitmiş 4 hafta boyunca. Burda biraz benim salaklığım devreye giriyor tabii ama bu aralar çok para yüklemek zorunda kalmıştım, hattımda ne kadar para olduğunu takip edememişim bu yüzden. Vodafone'dan gelen mesajları da doğru düzgün okumayınca fark etmemişim hiç.
Şimdi bu paket iptal olsun istiyorum ama nasıl yapacağımı bulamadım. İnternette vodafone forum'daki şikayetlerde online self servis'ten iptal edileceğini buyurmuş vodafone ama ben bakınca bulamadım orda. Bir sürü insanın da başına gelmiş zaten, çok şikayet okudum ama net bir çözüm bulamadım.
Yarın sabahın köründe tekrar bu lanet paket yenilenmeden kurtulmak istiyorum. Burda vodafone'un başına iş açtığı, bu online self servis denen şeyle bu saçma paketi iptal etmeyi başarabilen birileri var mıdır acaba? Nasıl iptal edildiğini anlatsanız da ben de kurtulsam bu paketten. :(
Şimdi bu paket iptal olsun istiyorum ama nasıl yapacağımı bulamadım. İnternette vodafone forum'daki şikayetlerde online self servis'ten iptal edileceğini buyurmuş vodafone ama ben bakınca bulamadım orda. Bir sürü insanın da başına gelmiş zaten, çok şikayet okudum ama net bir çözüm bulamadım.
Yarın sabahın köründe tekrar bu lanet paket yenilenmeden kurtulmak istiyorum. Burda vodafone'un başına iş açtığı, bu online self servis denen şeyle bu saçma paketi iptal etmeyi başarabilen birileri var mıdır acaba? Nasıl iptal edildiğini anlatsanız da ben de kurtulsam bu paketten. :(
neden müşteri hizmetlerini aramamaya çalışıyorsun?
- cekilmis gayfe (06.03.17 00:26:23)
@cekilmis gayfe, müşteri temsilcisine bağlanamadım. Zaten şikayetlerde bu şekilde arayıp da iptal edildiği söylendiği halde paketinin iptal edilmediğini yazanlar var. Şu saçma self servis'te ne yapmak lazımsa onu yapayım bitsin gitsin istiyorum ben de.
- ms brownstone (06.03.17 00:38:37 ~ 00:39:41)
Şöyle bir yazı buldum:
İlgili paket internet aşım ücretinin iyileştirilmesi kapsamında yüklenilmiştir ve iptal edilemez. Tarifendeki kullanım hakları sonlandığında, herhangi bir ek paketin olamaması halinde ilgili paket devreye girecektir. Öncelikle ücretsiz olan 1 MB tanımlı hak kullanılacaktır. 1 MB ücretsiz hakkın bittiğinde 250 MB tanımlanır ve 5 TL ücretlendirilirsin.
Sanırım iptal edilmiyor. Siz paketiniz bittiğinde size 1 mb gönderiyorlar onu da kullanırsanız mb ücretleri pahalı olduğundan 250 mb yapıyorlar. Eğer siz o 1 mb ı kullanmazsanız bence yenilenmez. Ayrıca bence mantıklı bir uygulama.
İlgili paket internet aşım ücretinin iyileştirilmesi kapsamında yüklenilmiştir ve iptal edilemez. Tarifendeki kullanım hakları sonlandığında, herhangi bir ek paketin olamaması halinde ilgili paket devreye girecektir. Öncelikle ücretsiz olan 1 MB tanımlı hak kullanılacaktır. 1 MB ücretsiz hakkın bittiğinde 250 MB tanımlanır ve 5 TL ücretlendirilirsin.
Sanırım iptal edilmiyor. Siz paketiniz bittiğinde size 1 mb gönderiyorlar onu da kullanırsanız mb ücretleri pahalı olduğundan 250 mb yapıyorlar. Eğer siz o 1 mb ı kullanmazsanız bence yenilenmez. Ayrıca bence mantıklı bir uygulama.
- filipis (06.03.17 02:01:45)
[]
İş yerinde nasıl giyiniyorsunuz?
Bir fabrikada endüstri mühendisi olarak çalışan bir arkadaşım var. Kıyafet konusunda kısıtlama yokmuş aslında ama sırf imaj, saygınlık falan gibi gerekçelerle klasik ve resmi giyiniyor kız her zaman kotla falan işe gitme imkanı varken. Ben de bu konuda tam tersiyim. Kotla, spor ayakkabıyla gidebilme imkanım varsa asla giymem daha resmi şeyleri. Hem o tarz kıyafetleri sevmiyorum hem de rahat olmak varken kumaş pantolon giymek istemek falan garip geliyor.
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Kot pantolon, spor ayakkabı vs giyiyor musunuz iş yerinde? Özellikle devlette çalışanları merak ediyorum. Nasıl bir yerde çalıştığınızı, mesleğinizi falan da yazsanız güzel olur.
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Kot pantolon, spor ayakkabı vs giyiyor musunuz iş yerinde? Özellikle devlette çalışanları merak ediyorum. Nasıl bir yerde çalıştığınızı, mesleğinizi falan da yazsanız güzel olur.
Zorunluluk yoksa bile klasik resmi kiyafetin faydasi cok. Isyerinde yukselme soz konusuysa dis gorunus arti puan katiyor. Arazide atolyede calismiyorsan klasik giyinmekte fayda var.
- delicevat (24.02.17 12:44:18)
sözlükten bi arkadaş atom enerjisi kurumunda çalışıyor. biyolohg ya da kimyager emin değilim. serbest kıyafet, kot tişort vs. ile gidebiliyor. devlette de kurumdan kuruma değişiyor sanırım. genelde vatandaşla iş yapılan herhangi bi kurumda sivil kimseyi görmedim.
özeldeyim. eşofmanla gelmediğim sürece sorun yok. hatta ekstra şık olunca dikkat çekiyor hem sanayi bölgesi hem inşaat sektörü adşslkdşas
özeldeyim. eşofmanla gelmediğim sürece sorun yok. hatta ekstra şık olunca dikkat çekiyor hem sanayi bölgesi hem inşaat sektörü adşslkdşas
- elorelia (24.02.17 12:44:22)
Ben kamuda calisan muhensisim benim pek spor giyinme secenegim yok bu arada.
- delicevat (24.02.17 12:44:50)
devlet kurumundayım. spor gömlek/kot pantolon/skechers ayakkabı/kirli sakal/yanlar kısa üstler uzun piç saçı sahibiyim.
- yazar yazmaz yazan yazar (24.02.17 12:45:17)
smart casual
- veritaslibertas (24.02.17 12:46:04)
Devlette değil, özel bir şirketin satış departmanında çalışıyorum.
spor ayakkabı da giyiyorum, kot pantolon da giyiyorum. tadını kaçırıp pikniğe gelmiş gibi gezmiyorum ama kendime göre rahat olan neyse onu giyiyorum. şekil şükela giyinmeliyim, bu şekilde +3 puan saygı daha kazanırım gibi bir düşünce şeklim yok.
spor ayakkabı da giyiyorum, kot pantolon da giyiyorum. tadını kaçırıp pikniğe gelmiş gibi gezmiyorum ama kendime göre rahat olan neyse onu giyiyorum. şekil şükela giyinmeliyim, bu şekilde +3 puan saygı daha kazanırım gibi bir düşünce şeklim yok.
- naberabi (24.02.17 12:47:12)
ozellikle turkiye'de hele de kadinsaniz, idari kadrolar bakimindan, sahip oldugunuz ve sahip olmak istediginiz goreve gore giyinmek onemlidir. arkadasiniz dogrusunu yapiyor. (yani haliyla doktorlar, ogretmenler, is sagligi guvenligi bakimindan gerekli kiyafetler vs. harici) bu illa surekli dopiyes giymek degil ancak is yerine kotla bir iki kere gitmisimdir, cuma disinda topuklu giymeye ozen gosteririm vs. kumas pant. beni de bayiyor o nedenle genellikle elbise tercih ediyorum, hem sik gozukmeme ihtimaliniz cok dusuk.
siz devlette, bakanlik ve ozerk kurumlar vs. disinda, duz memur ola calisiyorsaniz gordugum kadariyla pek bir onemi yok zaten, yukselmek bakimindan vs..
siz devlette, bakanlik ve ozerk kurumlar vs. disinda, duz memur ola calisiyorsaniz gordugum kadariyla pek bir onemi yok zaten, yukselmek bakimindan vs..
- kassiopeia (24.02.17 12:54:20 ~ 12:54:59)
bizde resmi giyinince demek ki çok aşırı önemli toplantı var imajı yayılıyor.
smart casual, bazen rahat en iyisi.
özel şirkette ofis yönetimi alanındayım.
smart casual, bazen rahat en iyisi.
özel şirkette ofis yönetimi alanındayım.
- interview with the vampire (24.02.17 12:55:34)
özeldeyim. bizde de serbest kıyafet. eşortman giymediğim sürece sıkıntı yok +1
iş yerinde herkes bu şekilde giyiniyor. biraz klasik giyineyim dersen "hayırdır, iş görüşmesi mi var" derler. o derece.
iş yerinde herkes bu şekilde giyiniyor. biraz klasik giyineyim dersen "hayırdır, iş görüşmesi mi var" derler. o derece.
- himmet dayi (24.02.17 12:56:07)
- özel şirket pazarlama departmanı: smart casual.
- öncesinde başka şirketlerde cumaları serbest olan diğer günler smart casual olan yerler vardı,
- TR'nin en büyüklerinden biri olan bir e-ticaret sitesinde çalıştım şortla gittiğim de oldu.
- öncesinde başka şirketlerde cumaları serbest olan diğer günler smart casual olan yerler vardı,
- TR'nin en büyüklerinden biri olan bir e-ticaret sitesinde çalıştım şortla gittiğim de oldu.
- insan opusen hayvandir (24.02.17 13:21:59)
senin gibiyim ben de, ama şu an ki işyerim takım elbiseyi zorunlu kılıyor. İşe motorla gidip gelirken şimdi arabaya mahkum oldum, para için prensiplerini satan adam bildirdi..
edit: Özel firma, network mühendisi
edit: Özel firma, network mühendisi
- mirty (24.02.17 13:46:49 ~ 13:47:51)
özel sektördeyim. devlet dairelerine gideceğim gün klasiğe yakın/ topuklu / makyaj ile olurum. onun dışında ofisteysem spora yakın giyerim.bazen hiç makyaj yapmam. utanmasam hep spor ayakkabı tişört giyerim de o kadar olmuyor.
- cabiday (24.02.17 13:51:19)
Fanbrikada endüstri mühendisi olarak çalışan kişi kanvas üzeri gömlek giymeli. Kot pantolon, hele hele tshirt ile asla olmaz.
Kırk yılın başı, cuma vs. kot belki ama tshirt'ten uzak dursun!
Kırk yılın başı, cuma vs. kot belki ama tshirt'ten uzak dursun!
- SiyamkedisiZorro (24.02.17 13:59:32)
Şort ve eşofman dahil her şeyi giyiyorum ama çalıştığım yer buna müsait.
- isott (24.02.17 14:06:03)
Özel / Kurs
Kışın;
%80 Kot pantolon - gömlek/kazak/sweatshirt
%20 elbise
Yazın;
%10 Kot pantolon - gömlek/tişört
%10 Etek - gömlek/tişört
%80 Elbise
Ayakkabı;
Kışın: Bot
Yazın: Günlük klasik ayakkabı / Sandalet / Spor Ayakkabı
Kışın;
%80 Kot pantolon - gömlek/kazak/sweatshirt
%20 elbise
Yazın;
%10 Kot pantolon - gömlek/tişört
%10 Etek - gömlek/tişört
%80 Elbise
Ayakkabı;
Kışın: Bot
Yazın: Günlük klasik ayakkabı / Sandalet / Spor Ayakkabı
- mutekebbir (24.02.17 14:23:25)
Devletteyim, kıyafet serbest, taytla ya da eşortmanla da gidebilirsiniz. Ancak uzun yıllara dayalı gözlemim şudur (kadınım)
Bir kadın ne kadar şık, klas ve kaliteli giyinirse o kadar saygı ve onay görüyor çok çok tuhaftır ki. Kotun üstüne tişörtle gelene içten içe burun kıvıran amirler ya da çalışanlar arkadaşınız gibi giyinenlere daha pozitif yaklaşıyorlar. Üstelik zor bir alanda, bir fabrikada kadın mühendis olmak erkek işçi ve erkek amirler arasında geçen bir ortam demek ve işinize olan hakimiyet ve yaklaşımınız maalesef bir böyle ölçülüyor bi de konuşma tarzınızla. Tuhaf ama böyle.
Bir kadın ne kadar şık, klas ve kaliteli giyinirse o kadar saygı ve onay görüyor çok çok tuhaftır ki. Kotun üstüne tişörtle gelene içten içe burun kıvıran amirler ya da çalışanlar arkadaşınız gibi giyinenlere daha pozitif yaklaşıyorlar. Üstelik zor bir alanda, bir fabrikada kadın mühendis olmak erkek işçi ve erkek amirler arasında geçen bir ortam demek ve işinize olan hakimiyet ve yaklaşımınız maalesef bir böyle ölçülüyor bi de konuşma tarzınızla. Tuhaf ama böyle.
- medre (24.02.17 16:27:14)
OGM damgalı, ad soyad ve ünvan işli yelek. Bunun dışında bir sınırlama yok. Tabi arazi koşullarına uygunluk tercih sebebi.
Kurum: Orman genel müdürlüğü
Kurum: Orman genel müdürlüğü
- vonkhar (24.02.17 17:05:43)
yazılımcıyım. teknik personel rahat giyinmeli. satış, yönetim tarafları klasik giyinebilir.
- sedat peker in yegeni (24.02.17 17:29:13)
serseri serbest stil :) hastanede çalısıyorum. Forma yada istenılen herhangi birsey.
- nanelimonportakal (24.02.17 17:33:57)
asla kot vs casula giyinmem, aslında öyle bir hakkım var ama ciddiyetsiz geliyor bana. (özel sektör)
ek olarak diğer arkadaslarım da oyle biraz da çalıstıgın yerdekı ortamla alakalı.
ek olarak diğer arkadaslarım da oyle biraz da çalıstıgın yerdekı ortamla alakalı.
- hopp (24.02.17 17:40:10 ~ 17:41:39)
[]
Arkadaşı/sevgilisi için video çekmenizi isteyen tipler
Sizce de yaptıkları insanı mecbur bırakmak değil mi?
Arkadaşının doğum günüdür, sevgilisi uzaktadır falan o kişinin çevresinden o kişiyle ilgili video çekip göndermesini isterler ya hani, onlardan bahsediyorum.
Lisedeyken yakın olduğum ama 4-5 senedir iyice koptuğum, yılda en fazla 3-4 kez görüştüğüm ve bir süredir bazı hareketlerinden gerçekten çok soğuduğum bir arkadaşım var. Erasmus'a gitti geçen hafta ve az önce bu arkadaş için böyle bir şey yapılacağına dair bir mesaj aldım ve benden de video çekmem istendi. Ben ki fotoğraf çekilmekten nefret eden, anca yanındakiler ısrar ederse fotoğraflara giren bir insanım. Kendimi videoya çekmek hayatta yapacağım son şeylerden olurdu galiba. Kızla da zaten zoraki görüşür gibiyim bir süredir. Zaten böyle şeylerde konuşmayı becerebilen bir tip değilim üstüne bir de gerçekten bu kadar kopmuşken bir şeyler söylemek gelmiyor içimden. Bir bahane buldum ama "çekebilirsem gönderirim" gibi bir şeyler de söyledim istemeye istemeye. :/
Siz ne düşünüyorsunuz böyle video çekip de sizden de isteyen insanlar hakkında? Size de çok saçma ve emrivaki gibi mi geliyor yoksa arkadaşlık, dostluk için falan güzel bir şey mi sizce?
Arkadaşının doğum günüdür, sevgilisi uzaktadır falan o kişinin çevresinden o kişiyle ilgili video çekip göndermesini isterler ya hani, onlardan bahsediyorum.
Lisedeyken yakın olduğum ama 4-5 senedir iyice koptuğum, yılda en fazla 3-4 kez görüştüğüm ve bir süredir bazı hareketlerinden gerçekten çok soğuduğum bir arkadaşım var. Erasmus'a gitti geçen hafta ve az önce bu arkadaş için böyle bir şey yapılacağına dair bir mesaj aldım ve benden de video çekmem istendi. Ben ki fotoğraf çekilmekten nefret eden, anca yanındakiler ısrar ederse fotoğraflara giren bir insanım. Kendimi videoya çekmek hayatta yapacağım son şeylerden olurdu galiba. Kızla da zaten zoraki görüşür gibiyim bir süredir. Zaten böyle şeylerde konuşmayı becerebilen bir tip değilim üstüne bir de gerçekten bu kadar kopmuşken bir şeyler söylemek gelmiyor içimden. Bir bahane buldum ama "çekebilirsem gönderirim" gibi bir şeyler de söyledim istemeye istemeye. :/
Siz ne düşünüyorsunuz böyle video çekip de sizden de isteyen insanlar hakkında? Size de çok saçma ve emrivaki gibi mi geliyor yoksa arkadaşlık, dostluk için falan güzel bir şey mi sizce?
ben de fotoğraf çekinmekten bile nefret ederim. en yakın arkadaşım istese dahi yapmazdım böyle bir şeyi.
- prince legolas (12.02.17 23:02:21)
bana çok saçma gelmekle beraber samimi gelmiyor. yahu zaten o kişiyi bu kadar önemsesem şahsi olarak bir şeyler yaparım. kalkıp da "doğum günün kutlu olsun :)))" şeklinde samimi olmayan şeyi niye yapayım? bana öyle bir şey video gönderilse de mutlu olmazdım bu sebeple.
ha, benden istenince yaptım mı? evet. erasmus için yurt dışındaydı o da. bunlar aynı fabrikanın ürünü.
ha, benden istenince yaptım mı? evet. erasmus için yurt dışındaydı o da. bunlar aynı fabrikanın ürünü.
- m e b (12.02.17 23:19:43)
Çekmemi rica eden sevdiğim, görüştüğüm bir arkadaşımsa çekerim. Normal zamanda iletişimim olmadığı, sevgilisine şekil yapma peşinde sahte samimiyet kuran eski arkadaş ise çekmem. Çekip gönderilecek kişiden hazzetmiyorsam yine çekmem.
- vonkhar (13.02.17 00:27:18)
Çok saçma ve emri vaki geliyor. Çekmem. Unuttum ayağına yatıyorum genelde. Çekmek istemiyorum deyince çok bozulurlar.
- lovemyself (13.02.17 01:33:02)
[]
Köpekler barınaklara nasıl götürülüyor?
Bu sabah acı bir olaya şahit oldum ve saatlerdir atamıyorum bunu kafamdan. Biraz uzun olacak muhtemelen ama anlatmaya çalışacağım.
Bu sabah köpeğimi gezdirirken bu aralar sürekli peşimize takılan 2 köpek vardı yine yanımızda. Sonra baktım uzaktan bir köpek daha geldi. Bu köpekler yeni gelene havlarken, benimki de olaya karışmaya çalışırken falan yandaki araçtan bir adam "siyah köpekler senin mi" diye sordu. Ben köpeğimi tasmayla gezdiriyordum zaten, sadece onun benim olduğunu söyledim. "Niye sordunuz" diye sorunca önce bi şeyler dedi anlamadım. Sonra tekrar yaklaşıp sorunca "barınaktan almaya geldik köpekleri" dedi.
Adam bunu söyledikten sonra fark ettim ki sonradan yanımıza gelen köpeğin bacağında uyuşturucu iğne var. Sonra adamların arabadan diğer köpeklerin birine de iğneyi attıklarını gördüm. Hayvanın o acı sesi hala kulağımda zaten. Bu arada ben olayın şokundayken ordaki dükkanlardan birinin köpeği gelince benimki de ona doğru gitmeye çalıştı. Köpeklerin ikisine ne yapıldığını göremedim ben o arada. Sonra baktım bu iğneyi attıklarını gördüğüm köpek biraz ilerimizde yatıyor ama hayvan baygın falan değil. Sonra arabayı yaklaştırıp indiklerini gördüm. Böyle iki ucu kıskaç gibi bir şeyi köpeğin boynuna dolayıp sürükleyerek aldılar. Tabii hayvan acı acı bağırdı. O an zaten çok kötü oldum, kendi köpeğim de korktu falan gerçekten o anı çok net hatırlayamıyorum. Vücuduma bi titreme geldi, çok kötü oldum orda ama nasıl oldu bilmiyorum hiçbir şey diyemedim.
Geçen yıl da benzer bir şeye şahit olmuştuk kardeşimle. Yine arabadan iğne atmışlardı o köpeğe de ama hayvan kaçmıştı. Biraz arayıp bulamadılar o köpeği de. Biz "hangi barınak bu, nereye götüreceksiniz" falan diye sorunca terslemişlerdi hep. Adamın "çok meraklıysan al evinde bak köpeğe" dediğini çok net hatırlıyorum. Sonra biz şikayet yazmıştık hem belediyeye hem Bimer'e ama pek bir sonuç alamamıştık tabii.
Bugün ikinci kez aynı şeye şahit oldum ve bu sefer adamlara "napıyorsunuz" bile diyemedim. Öylece kalakaldım o köpeğin o acı sesini duyunca. Şimdi hem çok vicdan azabı duyuyorum hem de bir yandan da biliyorum ki bir şey desem de o adamlar o an başka bir şey yapmayacaklardı.
Çok uzun yazdım ama özetle böyle bir şey yaşadım ve unutamıyorum bunu ikidir.
Aramızda barınaklarda gönüllü çalışan birileri vardır belki. Barınaklara köpeklerin götürülmesi ne şekilde oluyor? Benim iki seferdir şahit olduklarım suç mudur? Artık o zavallı köpekler için bir anlamı yok biliyorum ama ne yapabilirim ben şimdi bu konuda? Geçen yıl o kadar şikayet ettik, peşine düşmeye çalıştı kardeşim ama hiçbir şey değişmedi. Ben şimdi ne yapabilirim?
Bu sabah köpeğimi gezdirirken bu aralar sürekli peşimize takılan 2 köpek vardı yine yanımızda. Sonra baktım uzaktan bir köpek daha geldi. Bu köpekler yeni gelene havlarken, benimki de olaya karışmaya çalışırken falan yandaki araçtan bir adam "siyah köpekler senin mi" diye sordu. Ben köpeğimi tasmayla gezdiriyordum zaten, sadece onun benim olduğunu söyledim. "Niye sordunuz" diye sorunca önce bi şeyler dedi anlamadım. Sonra tekrar yaklaşıp sorunca "barınaktan almaya geldik köpekleri" dedi.
Adam bunu söyledikten sonra fark ettim ki sonradan yanımıza gelen köpeğin bacağında uyuşturucu iğne var. Sonra adamların arabadan diğer köpeklerin birine de iğneyi attıklarını gördüm. Hayvanın o acı sesi hala kulağımda zaten. Bu arada ben olayın şokundayken ordaki dükkanlardan birinin köpeği gelince benimki de ona doğru gitmeye çalıştı. Köpeklerin ikisine ne yapıldığını göremedim ben o arada. Sonra baktım bu iğneyi attıklarını gördüğüm köpek biraz ilerimizde yatıyor ama hayvan baygın falan değil. Sonra arabayı yaklaştırıp indiklerini gördüm. Böyle iki ucu kıskaç gibi bir şeyi köpeğin boynuna dolayıp sürükleyerek aldılar. Tabii hayvan acı acı bağırdı. O an zaten çok kötü oldum, kendi köpeğim de korktu falan gerçekten o anı çok net hatırlayamıyorum. Vücuduma bi titreme geldi, çok kötü oldum orda ama nasıl oldu bilmiyorum hiçbir şey diyemedim.
Geçen yıl da benzer bir şeye şahit olmuştuk kardeşimle. Yine arabadan iğne atmışlardı o köpeğe de ama hayvan kaçmıştı. Biraz arayıp bulamadılar o köpeği de. Biz "hangi barınak bu, nereye götüreceksiniz" falan diye sorunca terslemişlerdi hep. Adamın "çok meraklıysan al evinde bak köpeğe" dediğini çok net hatırlıyorum. Sonra biz şikayet yazmıştık hem belediyeye hem Bimer'e ama pek bir sonuç alamamıştık tabii.
Bugün ikinci kez aynı şeye şahit oldum ve bu sefer adamlara "napıyorsunuz" bile diyemedim. Öylece kalakaldım o köpeğin o acı sesini duyunca. Şimdi hem çok vicdan azabı duyuyorum hem de bir yandan da biliyorum ki bir şey desem de o adamlar o an başka bir şey yapmayacaklardı.
Çok uzun yazdım ama özetle böyle bir şey yaşadım ve unutamıyorum bunu ikidir.
Aramızda barınaklarda gönüllü çalışan birileri vardır belki. Barınaklara köpeklerin götürülmesi ne şekilde oluyor? Benim iki seferdir şahit olduklarım suç mudur? Artık o zavallı köpekler için bir anlamı yok biliyorum ama ne yapabilirim ben şimdi bu konuda? Geçen yıl o kadar şikayet ettik, peşine düşmeye çalıştı kardeşim ama hiçbir şey değişmedi. Ben şimdi ne yapabilirim?
normal şartlarda bu iğne atma meselesini veteriner hekimin yapması lazım.
belediye görevlisinin yapması suç.
benim beslediğim yavru köpeklerden birine bu şekilde iğne yaptılar ve dozunu ayarlayamadıkları için resmen gözümün önünde öldürdüler hayvanı.
hangi belediyedeyseniz oranın barınağına götürülüyorlar.
bazı belediyeler toplayıp dağ başlarına atıyor.
bazıları barınakta tutuyor, hayvanlar perişan oluyor.
bazıları kısırlaştırıp, aldıkları yere bırakıyor.
yapabileceğiniz şey, bu gibi durumlara şahit olduğunuzda kamerayla olayı kaydetmek ya da bir şekilde fotoğraflamak.
sosyal medya aracılığıyla bir şey yapabilirseniz yaparsınız.
onun dışında hayvan sevme kültürüne sahip bir millet olmadığımızdan, yapılacak pek bir şey olmuyor.
çünkü kimse önemsemiyor.
yani şikayet ettiğiniz adamlar da bu adamların kafasında, kimi kime şikayet edeceğiz?
ancak hayvan sever bir belediyenin semtinde yaşıyorsanız bunlara pek şahit olmazsınız, o kadar.
onun dışında, mesela barınağı düzenli olarak ziyaret etmeye çalışabilirsiniz.
ne kadar çok ziyaretçi alırlarsa, o kadar çok dikkat etmeleri gerekiyor.
bazıları da pişkin pişkin içeriye kimseyi sokmuyor, o da var gerçi.
belediye görevlisinin yapması suç.
benim beslediğim yavru köpeklerden birine bu şekilde iğne yaptılar ve dozunu ayarlayamadıkları için resmen gözümün önünde öldürdüler hayvanı.
hangi belediyedeyseniz oranın barınağına götürülüyorlar.
bazı belediyeler toplayıp dağ başlarına atıyor.
bazıları barınakta tutuyor, hayvanlar perişan oluyor.
bazıları kısırlaştırıp, aldıkları yere bırakıyor.
yapabileceğiniz şey, bu gibi durumlara şahit olduğunuzda kamerayla olayı kaydetmek ya da bir şekilde fotoğraflamak.
sosyal medya aracılığıyla bir şey yapabilirseniz yaparsınız.
onun dışında hayvan sevme kültürüne sahip bir millet olmadığımızdan, yapılacak pek bir şey olmuyor.
çünkü kimse önemsemiyor.
yani şikayet ettiğiniz adamlar da bu adamların kafasında, kimi kime şikayet edeceğiz?
ancak hayvan sever bir belediyenin semtinde yaşıyorsanız bunlara pek şahit olmazsınız, o kadar.
onun dışında, mesela barınağı düzenli olarak ziyaret etmeye çalışabilirsiniz.
ne kadar çok ziyaretçi alırlarsa, o kadar çok dikkat etmeleri gerekiyor.
bazıları da pişkin pişkin içeriye kimseyi sokmuyor, o da var gerçi.
- blatta hiberna (08.02.17 23:33:22 ~ 23:34:39)
bildigim kadariyla bu sekilde aliyorlar. suc olsa bile toplu kiyim ya da basina yansiyip tepki toplayan kotu sartlardaki barinak haberi olmadikca bi yaptirimi olmaz. onlarin da savunmasi kopegi baska turlu yakalayamazdik tarzi bi sey olur. boyle durumlarda toplayan arabanin plakasini alin, foto cekin imkan olursa. belediyeye plakayi sorun. belediyenin kendi araci mi, barinaga mi gitti bu kopekler, yoksa yok edilmeleri icin el altindan mi toplandilar ogrenme sansiniz olur. en iyi ihtimal asi icin alinmislardir ya da kisirlastirma icin. sonra yerine birakilmasi icin telefonla ya da ziyaretle takibi yapilabilir. ya da sikayet ustune toplaniliyor. bu durumda tabi en guzeli yuva bulmak :) ya da en azindan barinak ziyaretleriyle ordaki kosullari iyilestirmeye destek olmak.
- pide (08.02.17 23:36:25)
Off :( bu insanlar sadece para kazanma amacıyla bu işi yaparsa, hiçbir şey değişmeyecek.
Birkaç sene önce sokağımızda bir köpek yavrulamıştı. Mahallenin çocukları oynamaya çalışınca anne doğal olarak yanlarına yaklaşmasına izin vermedi ve ısırmadan üstlerine havlayarak uzak tuttu onları. Bi sitenin bahçesindelerdi.
Gerizekalı lüzumsuz annelerden biri belediyeyi arayıp köpekleri ihbar etmiş, ekipler gelmiş ve en acı kısmına geliyorum: anneyi yakalayamadıkları için yavruları alıp gitmişler.
Ben bunu nasıl farkettim? Akşam balkonda oturuyordum ve anne köpek göğüsleri süt dolu halde sokağın başından sonuna o uzun yolu ağlayarak koştu birkaç gün. Ben de ağlıyordum tabi. Olayı farkedince hemen aradım belediyeyi, anneyi de yavruların yanına götürmelerini istedim(burdaki barınak kötü değil diye hayvanseverlerden duymuştum)
Anneyi nasıl yakaladılar göremedim fakat götürdüklerini söylediler. Arayıp teyit ettim, yavruların yanına koymalarını yüzlerce kez tembihlemiştim. Öyle yaptıklarını söylediler ama inanasım gelmiyor :( inşallah doğrudur.
Bu hayvanların çektiklerinin hesabını hiçbirimiz veremeyiz. Barınaklardaki durumu kontrol etmek ve sokağımızdakileri korumak hepimizin borcu!
Birkaç sene önce sokağımızda bir köpek yavrulamıştı. Mahallenin çocukları oynamaya çalışınca anne doğal olarak yanlarına yaklaşmasına izin vermedi ve ısırmadan üstlerine havlayarak uzak tuttu onları. Bi sitenin bahçesindelerdi.
Gerizekalı lüzumsuz annelerden biri belediyeyi arayıp köpekleri ihbar etmiş, ekipler gelmiş ve en acı kısmına geliyorum: anneyi yakalayamadıkları için yavruları alıp gitmişler.
Ben bunu nasıl farkettim? Akşam balkonda oturuyordum ve anne köpek göğüsleri süt dolu halde sokağın başından sonuna o uzun yolu ağlayarak koştu birkaç gün. Ben de ağlıyordum tabi. Olayı farkedince hemen aradım belediyeyi, anneyi de yavruların yanına götürmelerini istedim(burdaki barınak kötü değil diye hayvanseverlerden duymuştum)
Anneyi nasıl yakaladılar göremedim fakat götürdüklerini söylediler. Arayıp teyit ettim, yavruların yanına koymalarını yüzlerce kez tembihlemiştim. Öyle yaptıklarını söylediler ama inanasım gelmiyor :( inşallah doğrudur.
Bu hayvanların çektiklerinin hesabını hiçbirimiz veremeyiz. Barınaklardaki durumu kontrol etmek ve sokağımızdakileri korumak hepimizin borcu!
- megalomaniac (09.02.17 01:51:30)
lutfen kameraya kaydedin sunlari ya. ben gece uykumdan nerde hangi hayvan ne sekilde aci cekiyor diye hislerle uyaniyorum artik.
facebook'ta paylasti biri. belediyenin adami geliyor, uyusturu igne atiyor. hayvan zaten uyumus bir de boynuna o teli gecirip cekiyorlar. bu kopek kupeli ve sokakta bakilan sahipli bir kopekti. bogulmus maalesef. o serefsizler 30 kilo uyuyan hayvani bogazindan telle cekiyor. bu psikopat manyaklara sus pus kalmak onlara verilecek en guzel odul. facebook'ta insanlar paylasiyor, o hayvanlari belediyelere vermiyorlar, bir sekilde kurtariyorlar. ama tam olarak bilmiyorum hangi durumlarda yasak almalari.
facebook'ta paylasti biri. belediyenin adami geliyor, uyusturu igne atiyor. hayvan zaten uyumus bir de boynuna o teli gecirip cekiyorlar. bu kopek kupeli ve sokakta bakilan sahipli bir kopekti. bogulmus maalesef. o serefsizler 30 kilo uyuyan hayvani bogazindan telle cekiyor. bu psikopat manyaklara sus pus kalmak onlara verilecek en guzel odul. facebook'ta insanlar paylasiyor, o hayvanlari belediyelere vermiyorlar, bir sekilde kurtariyorlar. ama tam olarak bilmiyorum hangi durumlarda yasak almalari.
- bir varmis bir yokmus (09.02.17 02:58:36)
kısırlaştırdım. veteriner prostat kanseri riski olur kısırlaşmazsa demişti. diğer köpeğime sürekli çiftleşme hareketi yapıyordu.
bunun dışında zaten çiftleştirmeyecektim, çünkü doğacak yavruların akıbeti benim sorumluluğumda olacak. ben bakmayacak olsam da vebali bana. ki türkiye'de gözüm kapalı kimseye sahiplendirme yapamam, ömür boyu bakar bu diye kimseye güvenemem. ciddi sorumluluk isteyen bir şey. ve o yavrular da büyüyünce kısırlaşacak mı yoksa onlar da mı yavrulayacak, sonrası ne olacak vs vs.
hayvanın doğasına müdahale kısmına gelince, zaten doğası mı kaldı? evde bakıyorum, yürüyüşe çıkartıyorum, yemeğini veriyorum. evcil hayvanın doğası diye bir şey yok, doğal olan bu değil ki. bakımı benim sorumluluğumdaysa olası her şeyine müdahale etme hakkını kendimde görürüm.
herhangi bi barınağa ya da orman beslemesine gidip hayvan kısırlaştırılmazsa ve çiftleştirilirse nelere sebep olunduğu görülür zaten.
bunları düşünüp kısırlaştırdım.
bunun dışında zaten çiftleştirmeyecektim, çünkü doğacak yavruların akıbeti benim sorumluluğumda olacak. ben bakmayacak olsam da vebali bana. ki türkiye'de gözüm kapalı kimseye sahiplendirme yapamam, ömür boyu bakar bu diye kimseye güvenemem. ciddi sorumluluk isteyen bir şey. ve o yavrular da büyüyünce kısırlaşacak mı yoksa onlar da mı yavrulayacak, sonrası ne olacak vs vs.
hayvanın doğasına müdahale kısmına gelince, zaten doğası mı kaldı? evde bakıyorum, yürüyüşe çıkartıyorum, yemeğini veriyorum. evcil hayvanın doğası diye bir şey yok, doğal olan bu değil ki. bakımı benim sorumluluğumdaysa olası her şeyine müdahale etme hakkını kendimde görürüm.
herhangi bi barınağa ya da orman beslemesine gidip hayvan kısırlaştırılmazsa ve çiftleştirilirse nelere sebep olunduğu görülür zaten.
bunları düşünüp kısırlaştırdım.
- pide (31.01.17 11:34:17)
[]
Lor peyniri ve yumurta
Ben bunların ikisini de sevmiyorum. Hatta yumurtadan çocukluğumdan beri tiksiniyorum. Haşlanmışının olduğu odada bile duramam zaten ama omlet, menemen falan tadının yoğun olduğu hiçbir şeyi yiyemiyorum. Sadece pastanın, böreğin falan içinde yerdim ama bir süredir sağlıklı beslenme olayına taktığım için onları da yemiyorum artık. Lor peynirini de anca üstüne kekik ve pul biber dökünce yiyebiliyorum ama o da çok az oluyor.
Benim protein almam lazım çünkü yıllardır et sürmüyorum ağzıma. Et yiyemediğim için et dışında protein oranı en yüksek olan bu ikiliyi yemek istiyorum ama ne şekilde lor peynirine tat verip yumurtanın yoğun tadını minimuma indiririm bilmiyorum.
Siz bu saydığım yöntemler dışında nasıl yiyorsunuz bu ikisini? Lor peyniri yine neyse ama yumurtanın hem tadından hem kokusundan nefret eden biri yumurtayı nasıl yiyebilir sizce? Bir de yazdım üstte ama yine belirteyim. 2 aydır falan sağlıklı beslenmeye biraz kafayı taktığım için unsuz, şekersiz şeyler yazarsanız daha iyi olur.
Benim protein almam lazım çünkü yıllardır et sürmüyorum ağzıma. Et yiyemediğim için et dışında protein oranı en yüksek olan bu ikiliyi yemek istiyorum ama ne şekilde lor peynirine tat verip yumurtanın yoğun tadını minimuma indiririm bilmiyorum.
Siz bu saydığım yöntemler dışında nasıl yiyorsunuz bu ikisini? Lor peyniri yine neyse ama yumurtanın hem tadından hem kokusundan nefret eden biri yumurtayı nasıl yiyebilir sizce? Bir de yazdım üstte ama yine belirteyim. 2 aydır falan sağlıklı beslenmeye biraz kafayı taktığım için unsuz, şekersiz şeyler yazarsanız daha iyi olur.
sen protein yememeye devam et. en acısız yöntem bu görünüyor.
(lor gayet lezzetli bir şey, ne istiyorsun başka? yumurtayı da kayısı pişirip, burnunu kapayıp ağzına atacak, hızlı hızlı çiğneyeceksin)
hem şeyim şey olmasın, hem bi tarafım acımasın.
(lor gayet lezzetli bir şey, ne istiyorsun başka? yumurtayı da kayısı pişirip, burnunu kapayıp ağzına atacak, hızlı hızlı çiğneyeceksin)
hem şeyim şey olmasın, hem bi tarafım acımasın.
- no christ requires (26.01.17 22:19:10)
protein tozu diye bir şey icat ettiler. süper!
- cekilmis gayfe (26.01.17 22:29:15)
he yok tarhana içsin asgfasfsaf
bu arada lor diye takma. lorda 15 gram protein varsa tulum peynirde 10 gram vardır. ama vardır. öyle bişi ye.
bu arada lor diye takma. lorda 15 gram protein varsa tulum peynirde 10 gram vardır. ama vardır. öyle bişi ye.
- cekilmis gayfe (26.01.17 23:05:27)
yahu lor ve yumurta dışında protein kaynağı mı yok!
www.greatveganathletes.com
vegan vücut geliştirici bunlar.
nohut, fasulye, mercimek, bulgur yersen proteine doyarsın.
nohut protein oranı: %19
www.google.com.tr
bulgur protein oranı: % 12
www.google.com.tr
mercimek protein oranı: %9
www.google.com.tr
kırmızı et protein oranı: %26
www.google.com.tr
Yani 100 gram kırmızı et yerine 130 gram nohut yiyeceksin, nerden protein alırım diye dert etmeyeceksin.
hayvansal/bitkisel protein diye bir şey de yok bu arada. tüm proteinler aminoasitlerden oluşur, yukarıdaki tahıllarda da hepsi var bu aminoasitlerin. yoksa inekler ot iyip et üretemezdi zaten. vegan bodybuilder da olmazdı. ama çok var.
www.greatveganathletes.com
vegan vücut geliştirici bunlar.
nohut, fasulye, mercimek, bulgur yersen proteine doyarsın.
nohut protein oranı: %19
www.google.com.tr
bulgur protein oranı: % 12
www.google.com.tr
mercimek protein oranı: %9
www.google.com.tr
kırmızı et protein oranı: %26
www.google.com.tr
Yani 100 gram kırmızı et yerine 130 gram nohut yiyeceksin, nerden protein alırım diye dert etmeyeceksin.
hayvansal/bitkisel protein diye bir şey de yok bu arada. tüm proteinler aminoasitlerden oluşur, yukarıdaki tahıllarda da hepsi var bu aminoasitlerin. yoksa inekler ot iyip et üretemezdi zaten. vegan bodybuilder da olmazdı. ama çok var.
- harzem (26.01.17 23:05:33 ~ 23:07:16)
bakliyat ye bol bol o zaman. kinoa protein yönünden oldukça değerli bi gıda , biraz pahalı ama.
- hayat aklini konusacak bir filozof uret (26.01.17 23:05:47)
Loru ben de yiyemezdim, ama üstüne kekik, zeytinyağı ve pul biber atmaya başladıktan sonra öğünü iple çeker hale gelmeye başladım.
Yumurtaya da ara ara tabasco atıyorum ama hiç sevmiyorsanız o da güzel hale getirmez herhalde.
Yumurtaya da ara ara tabasco atıyorum ama hiç sevmiyorsanız o da güzel hale getirmez herhalde.
- noluyo yaa (26.01.17 23:06:21)
Bu protein olayları her açıldığında konunun vegan vücut geliştiricilerine gelmesini ben çok doğru bulmuyorum; zira alanlar farklı sınıflar farklı, her şey farklı. O nedenle yanıltıcı oluyor. Öncelikle vegan olsun olmasın, bir vücut geliştirmecinin "Doğal" yollardan şu kütleye ulaşması bugünkü genetik şartlarda mümkün değil: www.greatveganathletes.com O zaman ne oluyor? Şu oluyor: Bu adamlar anabolik steroidler kullanıyorlar. Ancak bu şekilde bu yağsız kas kütlesine ulaşabilirler. Ben doğal olarak ulaştım diyen varsa da yalan söyler. Hal böyleyken, bu adamların vegan olması, bunlara bir dezavantaj sağlamamış oluyor. Zira bir insan anabolik steroid kullanıyorsa eğer bırakın vegan olmayı hayvansal ürün kullanmamayı, her akşam ağaç kabuğu kemirseler yine bu kütleye ulaşırlar. Zira önlerinde kas kütlelerini engelleyecek bir sınır kalmaz; protein sentezleri artar, yağ yakımları en üst limitlere ulaşır. Ayrıca bu adamlar bunu hobi olarak yapan ya da sağlıklı yaşamak için yapan değil para kazanmak için bu işi yapan insanlar, yani profesyoneller. Profesyonel bir insanla bu işi sağlık için yapan insanları bir tutmak çok doğru değil. Ne dedik, bu linkteki adam steroid kullanmadan sadece et yumurta yiyerek de bu vücuda ulaşamaz. Yani et yiyerek bu vücuda ulaşamayan adam nohut mercimek yiyerek hiç ulaşamaz. Bunu da bilmek lazım.
Ne yiyebilirsin konusunda da diğer arkadaşlara yapacak bir ek bulamadım, ben de asla soya proteinine bulaşmaman konusunda bir hatırlatma yapabilirim bu noktada.
Ne yiyebilirsin konusunda da diğer arkadaşlara yapacak bir ek bulamadım, ben de asla soya proteinine bulaşmaman konusunda bir hatırlatma yapabilirim bu noktada.
- angelus (26.01.17 23:49:56)
Hocam shake hazırla kendine.
100gr lor
1 yumurta
1 muz
1 ölçek whey(varsa tabi)
1 yemek kaşığı pekmez
2-3 yemek kaşığı yulaf
Üstüne de istediğin meyveden at ve bunları güzelce blenderdan geçir. Yumurta çiğ diye korkma ben de soğuk yumurtadan çok tiksiniyorum kokusu falan. Yumurta ve lorun tadını hissetmeyeceksin bile, muz ve pekmez tadı bastıracak kesinlikle. Çok güzel oluyor, denemelisin.
Edit: lor kesinlikte tuzsuz olacak aman diyeyim.
100gr lor
1 yumurta
1 muz
1 ölçek whey(varsa tabi)
1 yemek kaşığı pekmez
2-3 yemek kaşığı yulaf
Üstüne de istediğin meyveden at ve bunları güzelce blenderdan geçir. Yumurta çiğ diye korkma ben de soğuk yumurtadan çok tiksiniyorum kokusu falan. Yumurta ve lorun tadını hissetmeyeceksin bile, muz ve pekmez tadı bastıracak kesinlikle. Çok güzel oluyor, denemelisin.
Edit: lor kesinlikte tuzsuz olacak aman diyeyim.
- sylr (26.01.17 23:56:29 ~ 23:59:10)
Vegan vücutçuların, diğer ekstrem vücutçular gibi steroid kullandığını ben de biliyorum. Ancak o steroidin etki göstermesi için vücuda bir şekilde protein sokulması gerekiyor sonuçta. O kaslar, ne kadar hileyle de olsa, proteinle dolduruluyor. O protein de bitkisel kaynaktan alınabiliyor.
Yoksa steroid olmadan öyle vücudu sabah akşam ineğe tapsan yapamazsın.
Yoksa steroid olmadan öyle vücudu sabah akşam ineğe tapsan yapamazsın.
- harzem (27.01.17 00:03:13)
Yumurtanin kokusunu ben de sevmem. Omlet yaparken icine deli gibi nane atiyorum. Oyle bastiriyor. Nane yoksa kekik ve pul biber.
- rusyalı kozmonot (27.01.17 00:14:46)
@harzem, 100 gram kırmızı et eşit değildir 130 gram nohut.
nohuttan aldığın 100 gram proteinin anca 10 gramını vücudun kullanır. gerisi yaramaz çünkü kalitesizdir. kırmızı etten aldığın 100 gram proteinin ise yüzde 90-95'i kullanılır.
balık proteinlerinin de yüzde 70'i falan kullanılır.
kısacası ot çöp yiyerek bu iş olmaz :)
nohuttan aldığın 100 gram proteinin anca 10 gramını vücudun kullanır. gerisi yaramaz çünkü kalitesizdir. kırmızı etten aldığın 100 gram proteinin ise yüzde 90-95'i kullanılır.
balık proteinlerinin de yüzde 70'i falan kullanılır.
kısacası ot çöp yiyerek bu iş olmaz :)
- cekilmis gayfe (27.01.17 12:06:34)
yumurta ve lora kori veya grammasala gibi agir kokulu baharat katmayi deneyebilirsin.
- jimicik (27.01.17 12:28:32)
diğer süt ürünlerine yönel. mantarlı, sebzeli vs. omlet tarifleri de seni idare edebilir.
ve pardon, bir vegan yine alenen yanlış bilgi veriyor. hayvansal besinlerde vücut için gerekli olan protein tiplerinin tümü bulunur. bitkisel besinlerde bu proteinlerden bazıları ya eser miktardadır, ya da hiç bulunmamaktadır. sağlık açısından dezavantaj oluşmaması için bu bakliyatların ya da diğer bitkisel besinlerin doğru kombinasyonla alınması gerekir. bir de bir b12 meselesi var ki girmiyorum ona. kendin araştırırsın.
besin takviyelerine muhtaç hale gelmemen dileğiyle.
ve pardon, bir vegan yine alenen yanlış bilgi veriyor. hayvansal besinlerde vücut için gerekli olan protein tiplerinin tümü bulunur. bitkisel besinlerde bu proteinlerden bazıları ya eser miktardadır, ya da hiç bulunmamaktadır. sağlık açısından dezavantaj oluşmaması için bu bakliyatların ya da diğer bitkisel besinlerin doğru kombinasyonla alınması gerekir. bir de bir b12 meselesi var ki girmiyorum ona. kendin araştırırsın.
besin takviyelerine muhtaç hale gelmemen dileğiyle.
- zgrydn (27.01.17 12:51:56)
kokmayan/ az kokan yumurtalar var. organik olandı galiba, annemin de öyle bi hassasiyeti vardı çünkü. üzerinde sarı çiçek resimleri olan, 4+4 kutuda satılan marka alıyodu.
Bi de tatlı lor'u denediniz mi, ben bu duyuruyu gördüğümde şunu yiyodum bayaa ısırarak :)
i.hizliresim.com
Bi de tatlı lor'u denediniz mi, ben bu duyuruyu gördüğümde şunu yiyodum bayaa ısırarak :)
i.hizliresim.com
- neynep (27.01.17 13:26:28)
cekilmis gayfe ve zgrydn konuya değinmiş ben atlamışım orayı, ben de birkaç ek yapmak istiyorum: Kaliteli bir protein sentezinin oluşması için, ki burada sporcu ya da sedanter insan ayrımı yapmıyorum herkes için olması gereken bu, tüm aminoasitlerin aynı öğünde alınması gerekiyor. Bu relative bir olay değildir olması gereken bir kuraldır. Bilim dünyası günümüz satın alma ve ürünlere ulaşmanın zorluğu nedeniyle bunu biraz yumuşatır. Misal der ki; Hepsini bir arada alabileceğiniz ürünleri alamazsanız en azından bir kısmını barındıran ürünler tüketin, o da iş görür. Tüm aminoasitleri barındıran ürünler hayvansal ürünlerdir, eksik aminoasit barındıranlar da baklagiller. Yani et yiyemezseniz eğernohut yiyin derler. Tabii biliyoruz ki bu tamamen ortamı yumuşatmak için söylenen bir şey, zira aynı bilim der ki; Bir protein sentezinin kalitesini, alınan aminoasitlerin toplam miktarı belirler. Bu çok net. Yani sen tam protein barındıran, yani temel aminoasitleri ve temel olmayan aminoasitleri barındıran hayvansal ürün yersen, protein sentezin kaliteli olur; eksik aminoasit barındıran, tüm aminoasitleri barındırmayan ürünler (Bakliyat) yersen, protein sentezin kalitesiz olur. Bu olay haftada birkaç gün olursa vücut bunu tolere eder ama vegan olup bunu hayatını kalanına yayarsan, vücut bunu tolere edemez ve metabolik sıkıntılar yaşarsın. Zira vücut her gelen proteini derhal kullanır, tasarruf etmez. Sistemin hayatta kalması için günlük olarak ihtiyacı olan bu proteini "TAM" olarak vermen gerekir. Vermezsen sağlıklı bir insan olamazsın. Bakın buraya kadar yazdığım her şey, sıradan insanlar içindi, yani sporculardan falan bahsetmiyorum. 6 yaşındaki çocuk için de 17 yaşındaki ergen için de 60 yaşındaki teyze için de bunlar gerekli. Sen günlük beslenme programını bu da protein bu da aminoasit deyip bakliyat üzerine kuramazsın. Bakliyat türü gıdalar tamamlanmamış proteinlerdir. Yani 20 aminoasitin yirmisini de barındırmazlar, sağlıklı bir protein sentezi sağlıklı bir işleyiş için tüm aminoasitleri tam olarak almak gerekir. Alamıyorsan ya da almıyorsan, sağlıklı bir yaşamın olamaz.
İkincisi: Biyokimya der ki; Her besinin vücutta kullanılabilirliği farklıdır. Yani bir ürünün protein barındırıyor olması, onun çok şahane bir besin olduğu ya da içerdiği besin değerlerini sonuna kadar vücut tarafından kullanıldığı anlamına gelmez. Bunun ne oılduğunu anlamak için "Biyoyararlılık" konusuna girmek gerekir. Misal biyoyararlılık bakımından en kaliteli ürün, yumurtadır. Zira vücut yumurtanın tüm besin değerini %100 oranında kullanır. Proteinini yağını kolesterolünü, her şeyini sindirir ve kullanır. Bu oran kırmızı ette %80'e beyaz ette %79'a düşer. Yani sen 100 gramında 30 gram protein barındıran kırmızı et yediğinde, vücut bu proteinin %80'ini kullanabiliyor: 24 gramını. Tamamını değil. Yani tam protein içeren bir ürün yediğinde bile sistem bunun tamamını kullanamıyor. Peki tam olmayan protein kaynaklarında durum ne? Durum şu: Vücut bitkisel proteinin %49'unu kullanıyor. Yani sen 100 gramında 30 gram protein içeren nohut yediğinde, vücut bunun %49'unu kullanıyor. Yani ortalama 14 gramını kullanıyor. Vücut etin %80'ini kullanırken nohutun %49'unu kullanıyor, üstelik nohut tamamlanmamış protein olduğu için de protein sentezi kalitesini yitiriyor. Ki bu saydıklarım da yine sadece sporcular için değil sıradan insanlar için de geçerli bir durum.
O nedenle; "Etteki proteinin aynısı nohutta da var bulgurda da, neticede hepsi aminoasit" diyerek konuya yaklaşmak çok doğru değil, neticede hepsi aynı aminoasit değil.
İkincisi: Biyokimya der ki; Her besinin vücutta kullanılabilirliği farklıdır. Yani bir ürünün protein barındırıyor olması, onun çok şahane bir besin olduğu ya da içerdiği besin değerlerini sonuna kadar vücut tarafından kullanıldığı anlamına gelmez. Bunun ne oılduğunu anlamak için "Biyoyararlılık" konusuna girmek gerekir. Misal biyoyararlılık bakımından en kaliteli ürün, yumurtadır. Zira vücut yumurtanın tüm besin değerini %100 oranında kullanır. Proteinini yağını kolesterolünü, her şeyini sindirir ve kullanır. Bu oran kırmızı ette %80'e beyaz ette %79'a düşer. Yani sen 100 gramında 30 gram protein barındıran kırmızı et yediğinde, vücut bu proteinin %80'ini kullanabiliyor: 24 gramını. Tamamını değil. Yani tam protein içeren bir ürün yediğinde bile sistem bunun tamamını kullanamıyor. Peki tam olmayan protein kaynaklarında durum ne? Durum şu: Vücut bitkisel proteinin %49'unu kullanıyor. Yani sen 100 gramında 30 gram protein içeren nohut yediğinde, vücut bunun %49'unu kullanıyor. Yani ortalama 14 gramını kullanıyor. Vücut etin %80'ini kullanırken nohutun %49'unu kullanıyor, üstelik nohut tamamlanmamış protein olduğu için de protein sentezi kalitesini yitiriyor. Ki bu saydıklarım da yine sadece sporcular için değil sıradan insanlar için de geçerli bir durum.
O nedenle; "Etteki proteinin aynısı nohutta da var bulgurda da, neticede hepsi aminoasit" diyerek konuya yaklaşmak çok doğru değil, neticede hepsi aynı aminoasit değil.
- angelus (27.01.17 13:36:50)
peki çokbilmişler, söyler misiniz bir inek nasıl o kadar et üretebiliyor?
sizin on katınız araştırma yapmış birisiyim, "complete protein" denen şeyin tahıllarla da edinilebildiğini biliyorum mesela, siz bilmeseniz de.
sizin on katınız araştırma yapmış birisiyim, "complete protein" denen şeyin tahıllarla da edinilebildiğini biliyorum mesela, siz bilmeseniz de.
- harzem (27.01.17 14:16:42 ~ 14:17:32)
(Soru ekliyorum konuyla ilgili) esansiyel proteini üretememe fikrine yakınım ama karara varmamı zorlaştıran soru işaretleri şunlar:
1- ot- inekler meselesi (bi olasılık, onların mekanizmalaırnın farklı olması)
2- sıfır hayvansal protein ile yaşayan insanların DEV ve bu sebep kaynaklı sağlık sorunu
yaşamaması, çeşitli örnekler.
1- ot- inekler meselesi (bi olasılık, onların mekanizmalaırnın farklı olması)
2- sıfır hayvansal protein ile yaşayan insanların DEV ve bu sebep kaynaklı sağlık sorunu
yaşamaması, çeşitli örnekler.
- neynep (27.01.17 14:27:31)
Harzem; Sen konuyu "Peki dünya koca boşlukta nasıl düşmeden duruyor" boyutunda tartışmaya çalışıyorsun ama o olay öyle değil. Yani bir ineğin aminoasit üretmesiyle insanın üretmesi çok farklı konular. İstiyorsan onu da anlatırım ama seni o yeterlilikte görmüyorum ben. Fakat yine de çok küçük bir ipucu vereyim sana: Misal inekler işkembelerinde bulunan bir takım mikroplar sayesinde, yedikleri otlardan geleni azotu proteine çevirebilirler. İnsanlarda böyle bir metabolizma yok. Yani protein olmayan maddelerden protein üretmek gibi bir özelliği yok insanların, ineklerin var. O yüzden bu kadar çok et üretebiliyorlar. Oluşturdukları bu proteinlerin yapıtaşını da insanlar için gerekli olan esensiyel aminoasitler oluşturur. Biz de bunları yediğimizde bizim için gerekli olan esensiyel aminoasitleri almış oluruz. Yani burada insanları bıraktık hayvanların metabolizmasını da anlatıyoruz artık.
- angelus (27.01.17 14:28:25)
selülozu bile sindirebilen otçul bir hayvanla insanın sindirim sistemini bir tutmak nasıl bir kafadır, hakikaten anlamak güç (temel biyoloji lan?) . "madem evrim doğru, niye şimdiki maymunlar insan olmuyor" gibi bir şey bu. tutucu veganların söylemlerini bir tarafa bırakarak nesnel bilgiler üzerinden araştırma yapmak en sağlıklısı.
- zgrydn (27.01.17 14:37:03)
@angelus eline sağlık karşim
@harzem, inekler ot yiyip süt de veriyor. mucize gibi bir şey bu :) et yiyen et üretiyor olsa aslan kaplan falan yerdik herhalde :)
@harzem, inekler ot yiyip süt de veriyor. mucize gibi bir şey bu :) et yiyen et üretiyor olsa aslan kaplan falan yerdik herhalde :)
- cekilmis gayfe (27.01.17 14:40:10)
Miden almıyorsa, boşuna zorlama. Ben kendi zorlayıp 2-3 gün kusmanın eşiğinde yaşadığımı bilirim:/
Uzmanı değilim ama kendi deneyimlerimi anlatayım.
Ben yumurta yiyorum ancak arada oeeh geliyor, öyle bir şey ki, uzun bir süre (10-15 gün) kadar ismini bile duymak istemiyorum, midem bulanıyor. Bir süre sonra tekrar normale dönüp yemeye başlıyorum.
Lor da sevmem genel olarak.
Eti acaip seçerim, her eti yiyemem. Yiyeyim diye alıp, pişirdikten sonra midem almadığı için kedilere verdiğim çok olmuştur.
Ve spor yapıyorum. Şimdi bunlar birleşince protein bakımından fakir kalan bir vücut ortaya çıkıyor, kastan veriyorum, yağdan alıyorum.
Benim çözümüm whey oldu. Sürekli değil tabii ancak etten, yumurtadan eksik kaldığım zamanlarda whey kullanıyorum.
Tabii vegan olmadığını düşünerek yazıyorum?
Lor yerine, süt, beyaz peynir, süzme yoğurt, kefir vb. besinler tüketebilirsin. -Burada yine konu kaynamış ama- yine de bitkisel protein kaynaklarına da ağırlık ver, bakliyatlar, kuru fasulye, mercimek, ıspanak, kuruyemiş, kinoa, chia tohumu vb.
Deli spor yapayım, kas yapayım gibi bir derdin yok anladığım kadarıyla, amaç sağlıklı beslenmek, o zaman bunlar seni idare edecektir.
Kolay gelsin.
Uzmanı değilim ama kendi deneyimlerimi anlatayım.
Ben yumurta yiyorum ancak arada oeeh geliyor, öyle bir şey ki, uzun bir süre (10-15 gün) kadar ismini bile duymak istemiyorum, midem bulanıyor. Bir süre sonra tekrar normale dönüp yemeye başlıyorum.
Lor da sevmem genel olarak.
Eti acaip seçerim, her eti yiyemem. Yiyeyim diye alıp, pişirdikten sonra midem almadığı için kedilere verdiğim çok olmuştur.
Ve spor yapıyorum. Şimdi bunlar birleşince protein bakımından fakir kalan bir vücut ortaya çıkıyor, kastan veriyorum, yağdan alıyorum.
Benim çözümüm whey oldu. Sürekli değil tabii ancak etten, yumurtadan eksik kaldığım zamanlarda whey kullanıyorum.
Tabii vegan olmadığını düşünerek yazıyorum?
Lor yerine, süt, beyaz peynir, süzme yoğurt, kefir vb. besinler tüketebilirsin. -Burada yine konu kaynamış ama- yine de bitkisel protein kaynaklarına da ağırlık ver, bakliyatlar, kuru fasulye, mercimek, ıspanak, kuruyemiş, kinoa, chia tohumu vb.
Deli spor yapayım, kas yapayım gibi bir derdin yok anladığım kadarıyla, amaç sağlıklı beslenmek, o zaman bunlar seni idare edecektir.
Kolay gelsin.
- peggy (27.01.17 15:01:09)
Amerikan sağlık bakanlığı:
www.ncbi.nlm.nih.gov
"With a proper combination of sources, vegetable proteins may provide similar benefits as protein from animal sources." >> doğru kombinasyonla, bitkisel kaynaklar da hayvansal kaynaklardaki proteinin faydasını sağlar.
Hardward:
www.hsph.harvard.edu
"Animal sources of protein tend to deliver all the amino acids we need." >> "Hayvansal proteinlerde gereken tüm aminoaistler vardır". Bunu tartışan yok zaten.
"Other protein sources, such as fruits, vegetables, grains, nuts and seeds, lack one or more essential amino acids. Vegetarians need to be aware of this. People who don’t eat meat, fish, poultry, eggs, or dairy products need to eat a variety of protein-containing foods each day in order to get all the amino acids needed to make new protein." >> diğer protein kaynaklarında bir veya daha fazla aminoasit eksiği vardır. vejetaryenlerin tüm aminoasitleri alması için birden fazla çeşit proteinli besin alması gerekir.
Yani diyor ki proteinli bitkileri çeşitli çeşitli yerseniz tüm aminoasitleri alabilirsiniz.
Purdue University (Amerika):
www.four-h.purdue.edu
"Vegetable proteins must be combined in a way that makes them “complete” so that an individual’s protein requirements are met."
Georgia State University:
hyperphysics.phy-astr.gsu.edu
"They can be supplied by a combination of cereal grains (wheat, corn, rice, etc.) and legumes (beans,peanuts, etc.). Tillery points out that a number of popular ethnic foods involve such a combination, so that in a single dish, one might hope to get the ten essential amino acids. Mexican corn and beans, Japanese rice and soybeans, and Cajun red beans and rice are examples of such fortuitous combinations."
>> buradaki her bir besinin türkçesini yazmayacağım ama diyor ki çeşitli tahıl kombinasyonlarıyla tek bir tabakta tam protein seti alınabilir. Belirli bazı geleneksel yemeklerin içinde tam protein vardır (meksikan bilmemne yemekleri çoğu türklerdeki gibi fasülyeli tahıllı yemekler).
Akademik dergi alıntısı:
circ.ahajournals.org
Yazının tamamı bitkisel besinlerle protein alımından bahsediyor.
Livestrong:
www.livestrong.com
"you can combine complementary plant sources to create a nutritionally complete protein." >> bitkileri birleştirip tam protein elde edebilirsiniz.
Columbia Üniversitesi soru cevap sayfası (cevaplar akademisyenler tarafından veriliyor):
goaskalice.columbia.edu
"if these vegetarians added legumes to their diet, they would be able to obtain all of the essential amino acids needed to remain healthy." >> vejetaryenler baklagillerden yediği sürece tüm aminoasitleri alabilir.
Daha yazayım mı? Beni "yeterlilikte görmeyenler" için sadece akademik kaynaklardan bilgi paylaştım. Bunlar google'da ilk sayfada bulduklarım. akademik referanslı olmasına rağmen akademik websitelerde olmayan onbinlerce yazıyı koymadım. (livestrong dışında, çünkü o beslenme konusunda oldukça kabul gören bir kaynak).
Şimdi devam edelim tartışmaya. Buyrun.
www.ncbi.nlm.nih.gov
"With a proper combination of sources, vegetable proteins may provide similar benefits as protein from animal sources." >> doğru kombinasyonla, bitkisel kaynaklar da hayvansal kaynaklardaki proteinin faydasını sağlar.
Hardward:
www.hsph.harvard.edu
"Animal sources of protein tend to deliver all the amino acids we need." >> "Hayvansal proteinlerde gereken tüm aminoaistler vardır". Bunu tartışan yok zaten.
"Other protein sources, such as fruits, vegetables, grains, nuts and seeds, lack one or more essential amino acids. Vegetarians need to be aware of this. People who don’t eat meat, fish, poultry, eggs, or dairy products need to eat a variety of protein-containing foods each day in order to get all the amino acids needed to make new protein." >> diğer protein kaynaklarında bir veya daha fazla aminoasit eksiği vardır. vejetaryenlerin tüm aminoasitleri alması için birden fazla çeşit proteinli besin alması gerekir.
Yani diyor ki proteinli bitkileri çeşitli çeşitli yerseniz tüm aminoasitleri alabilirsiniz.
Purdue University (Amerika):
www.four-h.purdue.edu
"Vegetable proteins must be combined in a way that makes them “complete” so that an individual’s protein requirements are met."
Georgia State University:
hyperphysics.phy-astr.gsu.edu
"They can be supplied by a combination of cereal grains (wheat, corn, rice, etc.) and legumes (beans,peanuts, etc.). Tillery points out that a number of popular ethnic foods involve such a combination, so that in a single dish, one might hope to get the ten essential amino acids. Mexican corn and beans, Japanese rice and soybeans, and Cajun red beans and rice are examples of such fortuitous combinations."
>> buradaki her bir besinin türkçesini yazmayacağım ama diyor ki çeşitli tahıl kombinasyonlarıyla tek bir tabakta tam protein seti alınabilir. Belirli bazı geleneksel yemeklerin içinde tam protein vardır (meksikan bilmemne yemekleri çoğu türklerdeki gibi fasülyeli tahıllı yemekler).
Akademik dergi alıntısı:
circ.ahajournals.org
Yazının tamamı bitkisel besinlerle protein alımından bahsediyor.
Livestrong:
www.livestrong.com
"you can combine complementary plant sources to create a nutritionally complete protein." >> bitkileri birleştirip tam protein elde edebilirsiniz.
Columbia Üniversitesi soru cevap sayfası (cevaplar akademisyenler tarafından veriliyor):
goaskalice.columbia.edu
"if these vegetarians added legumes to their diet, they would be able to obtain all of the essential amino acids needed to remain healthy." >> vejetaryenler baklagillerden yediği sürece tüm aminoasitleri alabilir.
Daha yazayım mı? Beni "yeterlilikte görmeyenler" için sadece akademik kaynaklardan bilgi paylaştım. Bunlar google'da ilk sayfada bulduklarım. akademik referanslı olmasına rağmen akademik websitelerde olmayan onbinlerce yazıyı koymadım. (livestrong dışında, çünkü o beslenme konusunda oldukça kabul gören bir kaynak).
Şimdi devam edelim tartışmaya. Buyrun.
- harzem (27.01.17 16:11:36 ~ 16:23:14)
Kimsenin savına karşı çıkmak istemiyorum, ama, bilim ve araştırma işine azıcık bulaşmış bi insan olarak, tavsiyem,
araştırmaları okuyalım, analizlere bakalım, fikir sahibi olalım; ama mümkünse, bu araştırmaları kimin finanse ettiğine de dikkat edelim.
Ama aslında biz, hedef kitle olarak, bunlara erişemiyoruz, erişemeyiz. sadece sonuçların savaşımını izleyebiliyoruz.
Ama eğer mümkün olsaydı adım adım geri gitmek, bilime güveninizin sarsılacağı şeyler öğrenebilirsiniz. maalesef. nalet olsun ki.. bilim bağımsız olamıyor.
araştırmaları okuyalım, analizlere bakalım, fikir sahibi olalım; ama mümkünse, bu araştırmaları kimin finanse ettiğine de dikkat edelim.
Ama aslında biz, hedef kitle olarak, bunlara erişemiyoruz, erişemeyiz. sadece sonuçların savaşımını izleyebiliyoruz.
Ama eğer mümkün olsaydı adım adım geri gitmek, bilime güveninizin sarsılacağı şeyler öğrenebilirsiniz. maalesef. nalet olsun ki.. bilim bağımsız olamıyor.
- neynep (27.01.17 16:21:21 ~ 16:22:02)
harzem; Tüm aminoasitleri ayrı ayrı yersen bir işine yaramaz; hepsini tek öğünde alacaksın. Zira protein/aminoasit depolanmaz vücut tarafından direkt kullanılır. Ha sen hepsini aynı öğünde kombinasyonlayayım dersen bir kere hangi aminoasit hangi bakliyatta hangi bitkide var bunun bilmen gerekir. Velev ki öğrendin, o zaman da bunların hepsini tek bir öğünde topladığında önünde ne kadarlık bir öğün çıkacağını hesaplaman lazım. En iyi ihtimalle, ayrı ayrı her üründen kombinasyon yapmaya çalıştığında, vücudun kullanabileceği proteini de hesapladığında, önüne 1 kiloluk bir bakliyat yemeği çıkar. Yani tüketmen gereken öğün 1 kiloluk bir yemek olur. 1 kiloluk yemekten 30 gram protein almaya çalıştığında vücuduna girecek karbonhidrat/gluten/lektin miktarını da hesaplaman lazım. Yani 30 gram kullanılabilir protein alırken 300 gram karbonhidrat alacaksın tek bir öğünde. Yani her yemekte bunları kombine etmekle uğraşmak ne bileyim 30 gram protein için her öğünde 300 gram şeker alman sana mantıklı geliyorsa, ki anladığım kadarı ile geliyor, böyle devam et ne diyelim şimdi sana.
Ayrıca bu araştırmalar ne kadar bağımsız ne kadar parayla yapılmış onları da bilmek lazım. Daha geçen sene Harvard Üniversitesi şekerler o kadar da zararlı değildir zararlı olan yağlardır diye bir rapor hazırladı da daha sonra bunları hazırlayanların rüşvet aldığı ortaya çıktı. Yani her araştırma çok değerli olmuyor.
Bir de "İnekler ot yiyor o zaman nasıl et üretiyor" noktasından bilimsel veri yayınlamaya geçiş yapman da gözümden kaçmadı tebrik ederim.
Ayrıca bu araştırmalar ne kadar bağımsız ne kadar parayla yapılmış onları da bilmek lazım. Daha geçen sene Harvard Üniversitesi şekerler o kadar da zararlı değildir zararlı olan yağlardır diye bir rapor hazırladı da daha sonra bunları hazırlayanların rüşvet aldığı ortaya çıktı. Yani her araştırma çok değerli olmuyor.
Bir de "İnekler ot yiyor o zaman nasıl et üretiyor" noktasından bilimsel veri yayınlamaya geçiş yapman da gözümden kaçmadı tebrik ederim.
- angelus (27.01.17 16:29:14)
Günde 3 öğün yediğini varsayarak bir öğünde normal bir insanın alması gereken protein miktarı 25 gram civarıdır. Bunu almak için 100-150 gram nohut ve 100–150 gram bulgur yeterlidir.
Ayrıca nohut + bulgur , tam aminoasit seti için yeterlidir. Çoğu durumda 1 tahıl + 1 bakliyatta gerekli aminoasitlerin tamanı bulunur. 1000 gram yemek şart değil, her öğünde tahıl yemek de şart değil. Tek öğün yeter günde.
Bitkisel protein olayı ilk defa benim aklıma gelen bir şey değil. Yeterli kaynak var.
Ayrıca "O araştırmaları kim finanse ediyor " noktasında doktorların yemeyin dediği kırmızı et endüstrisi daha çok suç işliyor.
Ayrıca nohut + bulgur , tam aminoasit seti için yeterlidir. Çoğu durumda 1 tahıl + 1 bakliyatta gerekli aminoasitlerin tamanı bulunur. 1000 gram yemek şart değil, her öğünde tahıl yemek de şart değil. Tek öğün yeter günde.
Bitkisel protein olayı ilk defa benim aklıma gelen bir şey değil. Yeterli kaynak var.
Ayrıca "O araştırmaları kim finanse ediyor " noktasında doktorların yemeyin dediği kırmızı et endüstrisi daha çok suç işliyor.
- harzem (27.01.17 16:56:41)
Harzem; Hemen hesaplayalım.
150 gram nohut 7 gram protein içeriyor.
150 gram bulgur 13 gram protein içeriyor.
13+7: 20 gr. protein yapıyor. Bitkisel proteinin %49'u vücut tarafından sindirildiğine göre; 20 gramın %49'u 9,8 yapıyor. Yani sen bir öğünde 25 gram protein aldığını zannederken 9,8 gram protein alıyorsun. Buna göre senin hesap patlıyor gördüğün gibi. Bir de ortalama bir insanın minimum 60 gram protein alma zorunluluğu var. Bu hesaba göre senin kaç kilo bakliyat yemen gerekiyor, sen hesap et. Ayrıca 9,8 gram protein alırken kaç gram karbonhidrat alıyorsun onu da hesapla. Ben hesapladım aslında ama seni üzmemek için söylemiyorum.
150 gram nohut 7 gram protein içeriyor.
150 gram bulgur 13 gram protein içeriyor.
13+7: 20 gr. protein yapıyor. Bitkisel proteinin %49'u vücut tarafından sindirildiğine göre; 20 gramın %49'u 9,8 yapıyor. Yani sen bir öğünde 25 gram protein aldığını zannederken 9,8 gram protein alıyorsun. Buna göre senin hesap patlıyor gördüğün gibi. Bir de ortalama bir insanın minimum 60 gram protein alma zorunluluğu var. Bu hesaba göre senin kaç kilo bakliyat yemen gerekiyor, sen hesap et. Ayrıca 9,8 gram protein alırken kaç gram karbonhidrat alıyorsun onu da hesapla. Ben hesapladım aslında ama seni üzmemek için söylemiyorum.
- angelus (27.01.17 17:11:41)
Hesaplarında hata var.
150 gr nohut = 29 gr protein.
150 gr bulgur = 18 gr protein.
Toplam: 47 gr
Hadi diyelim senin dediğin gibi yarısını alıyor olalım (o iddianın geçerliliği yok ama neyse) yine 23 gram eder.
Bunun yanında alacağın karbohidrat, proteinin 3–5 katı kadar. Vücudun günlük karbohidrat ihtiyacı, protein ihtiyacının 6-8 katı. Yani aldığın karbohidrat aslında yetmiyor bile. Bu bakliyatların yanında ekstra karbohidrat alman gerekiyor.
Bu söylediğime katılmıyorsan detaylı protein ve karbohidrat hesabını tekrar yapıp yaz buraya, neye katılmıyorsun anlayayım.
150 gr nohut = 29 gr protein.
150 gr bulgur = 18 gr protein.
Toplam: 47 gr
Hadi diyelim senin dediğin gibi yarısını alıyor olalım (o iddianın geçerliliği yok ama neyse) yine 23 gram eder.
Bunun yanında alacağın karbohidrat, proteinin 3–5 katı kadar. Vücudun günlük karbohidrat ihtiyacı, protein ihtiyacının 6-8 katı. Yani aldığın karbohidrat aslında yetmiyor bile. Bu bakliyatların yanında ekstra karbohidrat alman gerekiyor.
Bu söylediğime katılmıyorsan detaylı protein ve karbohidrat hesabını tekrar yapıp yaz buraya, neye katılmıyorsun anlayayım.
- harzem (27.01.17 17:41:24)
Harzem; Biyoyararlık benim icat ettiğim bir şey değil biyoloji bilimiyle ilgili bir konu, yani "Onun da geçerliliği yok ya neyse" diyerek geçiştirebileceğin bir durum yok ortada. Şu saate kadar yazdığım her şey temel biyolojiyle ilgili artık utanmaya başladım bunları anlatmaktan. Nohut dediğin 100 gramında 10 gram protein içeren bir madde, 29 gram proteine nasıl ulaştın anlamadım ette o kadar protein yok. Hadi her şeyi doğru farz edelim, yetişkin bir insanın alması gereken en düşük prtoein miktarı 60 gram. Yani günün 3 öğünü bu şekilde beslensen ancak alırsın bu kadar proteini. ha ben 3 öğün böyle yerim dersen bir şey diyemem tabii, 1 sene sonra obez olursun ama, ki veganlar da genelde bu yüzden obez oluyor.
- angelus (27.01.17 17:53:58)
Yahu 150 gram nohutta 29-30 gram protein olduğu gerçeğine bile nasıl karşı gelebiliyorsun?
www.diyetkolik.com
www.google.com.tr
Ayrıca "veganlar obez oluyor" diyerek batı dünyasındaki aşırı et tüketen obezler gerçeğinin tam tersini savunman da ilginç. vegan diyetin en büyük özelliği kilo verdirmesi. yıllardır vegan olan kaç tanıdığın var? Benim onlarca var. İstersen internetten de bulursun öyküleri.
Bakliyatta yeteri kadar karbohidrat yok bile. Yanında ek karbohidrat alman gerekiyor. Spor salonundaki hocaların uydurduğu şeylerle yıkanmış beynin malesef. Aç kendin araştır biraz, hesap makinesini de al eline.
Kaynakları da kendin bul hatta, ben yönlendirmiş olmayayım. 150 gram nohutta ne kadar protein var ne kadar karbohidrat var, ayrıca günlük karbohidrat ihtiyacının ne kadarını karşılıyor, hesapla ve yaz buraya. Ben yanlış hesaplamışsam bana da göster doğru sayıları.
www.diyetkolik.com
www.google.com.tr
Ayrıca "veganlar obez oluyor" diyerek batı dünyasındaki aşırı et tüketen obezler gerçeğinin tam tersini savunman da ilginç. vegan diyetin en büyük özelliği kilo verdirmesi. yıllardır vegan olan kaç tanıdığın var? Benim onlarca var. İstersen internetten de bulursun öyküleri.
Bakliyatta yeteri kadar karbohidrat yok bile. Yanında ek karbohidrat alman gerekiyor. Spor salonundaki hocaların uydurduğu şeylerle yıkanmış beynin malesef. Aç kendin araştır biraz, hesap makinesini de al eline.
Kaynakları da kendin bul hatta, ben yönlendirmiş olmayayım. 150 gram nohutta ne kadar protein var ne kadar karbohidrat var, ayrıca günlük karbohidrat ihtiyacının ne kadarını karşılıyor, hesapla ve yaz buraya. Ben yanlış hesaplamışsam bana da göster doğru sayıları.
- harzem (27.01.17 18:10:45 ~ 18:17:30)
Ayrıca soruyu çok saptırdık, birer cevap daha verip bitirelim. İsteyen geri kalanını araştıracak kadar kaynak bulabilir artık verdiğim linklerde.
- harzem (27.01.17 18:18:16)
yumurtayla muzu karıştır al sana krep
- sta (27.01.17 18:36:20 ~ 18:36:49)
harzem tamam hepimiz ot yiyek sen haklısın karşim :)) sen tarhanayla protein al biz kırmızı etle alırız. otla etin proteini aynı kalitede demek :) senin mantığınla ineklerin koyunların herkül olması gerekirdi asdfsadf
ya tamam dünya dönüyor. yaa tamam dönüyor dünya asdfsaDFSA
ya tamam dünya dönüyor. yaa tamam dönüyor dünya asdfsaDFSA
- cekilmis gayfe (27.01.17 21:57:36)
@cekilmiş gayfe, "evrim varsa şimdiki insanlar neden maymun olmuyor?" diye de soruyorsun sen, biliyorum önceki duyurularından. senin fikrini ciddiye alan yok.
- harzem (28.01.17 03:01:55)
[]
Saça zeytinyağı sürünce
Daha da çok dökülmesi normal mi? Bu işte bir yanlışlık yok mu?
Güya saçlarım aşırı dökülüyor diye zeytinyağıyla badem yağını karıştırıp sürüyorum 8-10 günde bir ama bu yağları sürdükten sonra duş alırken diğer günlerin en az 3-4 katı kadar saçım dökülüyor. Küvetin her yeri saç oluyor ve resmen tıkanıyor.
Ben mi bir şeyi yanlış yapıyorum anlamıyorum ki. Size de oluyor mu böyle?
Güya saçlarım aşırı dökülüyor diye zeytinyağıyla badem yağını karıştırıp sürüyorum 8-10 günde bir ama bu yağları sürdükten sonra duş alırken diğer günlerin en az 3-4 katı kadar saçım dökülüyor. Küvetin her yeri saç oluyor ve resmen tıkanıyor.
Ben mi bir şeyi yanlış yapıyorum anlamıyorum ki. Size de oluyor mu böyle?
Erkeksen minoxil hacı. Pek bi çözüm yok gibi. Birkaç ayda kel kaldım ben. Hayat garip
- glamdr1ng (22.01.17 13:51:40)
@glamdr1ng, erkek değilim. Minoxil'i kullanmak istemedim açıkçası hiç ama bu yağlarla yapılan saç maskeleri de o kadar övülünce bari olan saçlarımın daha az dökülmesine yardımcı olur diye düşünmüştüm. Ama dediğin gibi pek bir çözüm yok galiba saç dökülmesine. :/
- ms brownstone (22.01.17 14:06:53)
zeytinyağı saf zeytinyağı olmayabilir, bir de bu işler süreklilik isteyen işler, 1 ay beklentisiz deneyip sonuçlara bakmak gerekir.
Yalnız bu örnektekini uzun süre denedikten sonra olumlu sonuçlar olabilir.
www.homehealthyrecipes.com
Yalnız bu örnektekini uzun süre denedikten sonra olumlu sonuçlar olabilir.
www.homehealthyrecipes.com
- gezegen olan pluton (22.01.17 14:46:39 ~ 14:48:01)
tresan ısırgan otlu şampuan kullanabilirsin. ben de kepek yaptı ama herkes de olacak diye birşey yok. şu an ben clear men ginsengli kullanıyorum fena değil. bir de argan yağı sürüyorum.
- total paranoia (22.01.17 15:16:28)
Dibine sürmüyorsunuz değil mi? Saç derisine değiyorsa, arındırması kolay olmayan bir yağ olduğundan ya çok uzun yıkadığınız için ya da saç diplerinde biriktiği için döküyor olabilir.
- ansya (22.01.17 16:51:32)
Ben saçlarım kuru diye kullanıyorum bir de koparak dökülenleri önlüyor sanki, saç diplerinden dökülmeler için hep sarmısak derler, bilemiyorum.
- ansya (22.01.17 16:56:50)
Saf zeytinyağı kullandım arkadaşlar her seferinde.
@gezegen olan pluton, @tncserap verdiğiniz linklerdeki ürün ve tarifleri de denemeyi düşünüyorum. Çok teşekkür ederim.
@ansya, saç diplerine de sürdüm ben hep. Çünkü diplere masaj yapılarak uygulanması gerektiği yazıyordu okuduğum birçok yerde. Orda mı yanlış yaptım ki ben?
@gezegen olan pluton, @tncserap verdiğiniz linklerdeki ürün ve tarifleri de denemeyi düşünüyorum. Çok teşekkür ederim.
@ansya, saç diplerine de sürdüm ben hep. Çünkü diplere masaj yapılarak uygulanması gerektiği yazıyordu okuduğum birçok yerde. Orda mı yanlış yaptım ki ben?
- ms brownstone (22.01.17 19:08:09)
Bence diplere değmesinden kaçınarak bir kere daha şans verin. Bir de arındırırken çok uğraşmamak için (saça da daha az işkence olur :)) saçınızı ıslatmadan şampuanlayıp sonra suyla durulamayı deneyebilirsiniz.
- ansya (22.01.17 19:50:59)
[]
Diş teli kullandıktan sonra dişlerinizde tekrar bozulma oldu mu?
Ben lisedeyken tel kullanmıştım. 1.5 sene kalmıştı dişlerimde. 6 yıl önce çıktı teller ama doktor sadece damaklık gibi bir şey verdi kullanmam için. Diğer bütün ortodontistler yapıyor mu bunu bilmiyorum ama tel kullanan arkadaşlarıma hep teller çıktıktan sonra dişlerin arkasından sabitlemek için başka bir tel takılmış. Özel bir ismi var mı bunun bilmiyorum ama dediğim gibi dişlerin arkasına takılan bir şey.
Lise sondayken diş tellerim çıkmıştı benim ve sonra farklı bir şehirde üniversiteye başlayınca çok seyrek gittim ortodontiste. Hatta son gittiğimde çok zaman geçmişti bir öncekinin üstünden. Burda benim hatam var biliyorum ama doktor da zaten o damaklıklardan başka bir şey yapmayacaktı. Durum böyle olunca "artık gelmene gerek yok" dedi o da yıllar önce.
Şimdi bir süredir alttaki yirmiliklerim çıkıyor. Hem ameliyattan korktuğum için hem de gömülü gibi olmadıkları için çektirmekten korkuyorum açıkçası. Çene cerrahı da film çektikten sonra düzgün gelecek gibi olduklarını, hemen çekmeye gerek olmadığını söylemişti.
Benim bir süredir moralimi bozan şeyse dişlerimde ciddi bir bozulma olduğunu fark etmem. Telden önceki gibi değil tabii ki ama yirmiliklerden mi yoksa tedavideki bu aksamalardan mı kaynaklandığını bilmediğim bir bozulma var dişlerimde. Bir de üst yirmiliklerim çıkmayacak benim. Alt dişlerim yirmilik yüzünden bozuluyor desem üsttekiler de telin ilk çıktığı zamanlardaki gibi düzgün değil.
En büyük korkum dişlerimin yine eskiye dönüp dönmeyeceği. O kadar kötü olmaz di mi bu saatten sonra? Yoksa olur mu? :( Bu yaştan sonra tel eziyetini tekrar çekmeyi istemiyorum artık hiç.
Siz de tel kullandıktan sonra benzer bir problem yaşadınız mı? Herkese olan bir şey mi bu yoksa bi benim başıma mı geldi acaba?
Lise sondayken diş tellerim çıkmıştı benim ve sonra farklı bir şehirde üniversiteye başlayınca çok seyrek gittim ortodontiste. Hatta son gittiğimde çok zaman geçmişti bir öncekinin üstünden. Burda benim hatam var biliyorum ama doktor da zaten o damaklıklardan başka bir şey yapmayacaktı. Durum böyle olunca "artık gelmene gerek yok" dedi o da yıllar önce.
Şimdi bir süredir alttaki yirmiliklerim çıkıyor. Hem ameliyattan korktuğum için hem de gömülü gibi olmadıkları için çektirmekten korkuyorum açıkçası. Çene cerrahı da film çektikten sonra düzgün gelecek gibi olduklarını, hemen çekmeye gerek olmadığını söylemişti.
Benim bir süredir moralimi bozan şeyse dişlerimde ciddi bir bozulma olduğunu fark etmem. Telden önceki gibi değil tabii ki ama yirmiliklerden mi yoksa tedavideki bu aksamalardan mı kaynaklandığını bilmediğim bir bozulma var dişlerimde. Bir de üst yirmiliklerim çıkmayacak benim. Alt dişlerim yirmilik yüzünden bozuluyor desem üsttekiler de telin ilk çıktığı zamanlardaki gibi düzgün değil.
En büyük korkum dişlerimin yine eskiye dönüp dönmeyeceği. O kadar kötü olmaz di mi bu saatten sonra? Yoksa olur mu? :( Bu yaştan sonra tel eziyetini tekrar çekmeyi istemiyorum artık hiç.
Siz de tel kullandıktan sonra benzer bir problem yaşadınız mı? Herkese olan bir şey mi bu yoksa bi benim başıma mı geldi acaba?
O bahsettiginiz sey retainer. Duzenli kontrole gidilmediginde ve splintte deformasyon oldugunda dislerde bozulma olur evet. Duzelmesi ici tekrardan ortodontik tedavi gormeniz gerekebilir, tel mi yoksa plakla mi tedavi edilir ona gore ortodontist yonlendirecektir.
- neferkitty (20.01.17 12:33:08 ~ 12:34:43)
kuzenim, tum ortaokul+lise boyunca ortodonti tedavisi gördü, baya bozuktu dişleri, 1 sene içinde tam olarak 1 dişi tamamen geriye gitti. çocuğun 20lik dişlerini çekmedikleri için en fazla yarım sene düzgün şekilde kaldı dişleri. şuan 20likleri çekiliyor tekrar tel takılacak ve o sureç en baştan başlicak.
ps: bizimki damaklıgını çok az kullanmış onunda etkisi varmış ama asıl problem 20liklerinin ittirmesiymiş
ps: bizimki damaklıgını çok az kullanmış onunda etkisi varmış ama asıl problem 20liklerinin ittirmesiymiş
- eja (20.01.17 12:46:29 ~ 12:50:55)
@neferkitty, o zaman yirmiliklerden önce tekrar bir ortodontiste gitmem gerek sanırım. Ben yirmilikler sıkıştırdığı için bozulma oluyor sanmıştım.
Ama sormak istediğim bir şey var. Benim ortodontistimin de retainer takması gerekmez miydi? Yani o zaman bunu kullanmış olsam şimdiki halinden farklı olur muydu?
Ama sormak istediğim bir şey var. Benim ortodontistimin de retainer takması gerekmez miydi? Yani o zaman bunu kullanmış olsam şimdiki halinden farklı olur muydu?
- ms brownstone (20.01.17 12:47:29)
Benim dislerime de tedaviden sonra o arkadaki sabit tellerden takıldı. En ufak bir bozulma olmadı yıllardır. Çok memnunum. Ama sabitleyici takılmayan tanıdıklarımdan buyuk cogunlugunda mutlaka bir bozulma oldu. Hatta bir tanesi yeniden ortodontik tedaviye baslamak durumunda kaldı.
- aquarium (20.01.17 12:52:40)
sadece başlığı okuyarak cevap vericem. evet çünkü verdiği plastikleri düzenli takmadım.
- freetakilir (20.01.17 13:06:29)
Ben de 2-2,5 sene ortodonti tedavisi gordum, lise zamanlarimda. Ust dislerimden iki tane dis cekilmisti. Su an ust taraftaki 20liklerim cikti ve bozulma olmadi cok benim gordugum. Alt dislerimde ise ondeki 6 disimin arkasina o tellerden takmisti. Fakat 20likler yuzunden tel bile kaydi gitti. Bir disim yan donmus ve arkaya kaymis durumda. Bazilarinin da arasi acik. Yani denem o ki, 20liklerin etkisini tel bile degistiremedi
- yuzır (20.01.17 13:21:10)
2-3 yil ortodontik tedavi gordum. Sadece damaklik vermisti. Kullandim. Bozulma olmadi bence ama söyle bisi var, o ilk damakligi takarken canim yaniyor. Demek ki degismis :D
Iki ön disim üstüsteydi benim, köpek disleri carpikti filan. Yirmiliklerim sikinti cikarmadi, tek 20lik cekildi, o da apse yaptigi icin. Biri yamuk duruyo ama sikistirmiyormus, annem cekmeme gerek yok dedi.
Iki ön disim üstüsteydi benim, köpek disleri carpikti filan. Yirmiliklerim sikinti cikarmadi, tek 20lik cekildi, o da apse yaptigi icin. Biri yamuk duruyo ama sikistirmiyormus, annem cekmeme gerek yok dedi.
- kuehles blondes (20.01.17 13:44:56)
orta2 - lise -2 arasında kullandım. son bir yıla yakın da damaklı kullandım. damaklının sebebi de dişlerin hemen eski haline gelmemsini önlemektir.
eski haline gelir mi sorusuna cevabım da hayır gelmez. bende de oldu bir miktar bozulma ama öyle eskiye dönme gibi bir durum yok. bu şuna benziyor. katlı bir sayfayı açtığında ortada iz olur. ancak belli zaman sonra kaybolmaya yüz tutar ama yine de o iz ordadır..
eski haline gelir mi sorusuna cevabım da hayır gelmez. bende de oldu bir miktar bozulma ama öyle eskiye dönme gibi bir durum yok. bu şuna benziyor. katlı bir sayfayı açtığında ortada iz olur. ancak belli zaman sonra kaybolmaya yüz tutar ama yine de o iz ordadır..
- hosein (20.01.17 14:30:22)
Evet oldu.
Lisede 3 yıl boyunca tel tedavisi gördüm. Teller çıkınca damaklığı bir süre taktım sonra takmayı bıraktım derken 20'lik dişler geldi ve benim alt çenemde yeniden bozukluk oluştu. Bu yüzden 28 yaşında yeniden tel taktırdım.
Lisede 3 yıl boyunca tel tedavisi gördüm. Teller çıkınca damaklığı bir süre taktım sonra takmayı bıraktım derken 20'lik dişler geldi ve benim alt çenemde yeniden bozukluk oluştu. Bu yüzden 28 yaşında yeniden tel taktırdım.
- köstebek kurabiye (20.01.17 14:36:34)
eskisi gibi olmadı ama bozulma oldu özellikle alt dişlerimde.
- dedim ben sana (20.01.17 21:16:59)
hayır olmadı. düzenli olarak damaklık denilen şeyi takıyorum. diş zaten bir süre sonra eski yerine dönen bir meret. çok sıkı takip etmek gerek. damaklığı arada akşam yatarken taksan bile faydası olur.
- ruhen hastayim ben (20.01.17 21:22:57)
[]
Köpeğinizi tasmasız gezdiriyor musunuz?
Hem yanınızda tasmasız yürüyüp yürütmediğinizi hem de tek başına dolaşıp gelmesi için salıp salmadığınızı merak ediyorum.
Ben bunların ilkini yapıyorum bazen parka gidince. Özellikle çevredeki okullarda derslerin olduğu saatlere falan denk getirmeye çalışıyorum çocuklar korkar falan ne olur ne olmaz diye. Bunun dışında tek başına dolaşıp gelmesi için bırakmıyorduk hiç ama geçen hafta çok kar yağınca ve yerler hep buz olunca birkaç defa bizden uzaklaşarak kendisi gidip geldi tuvalet için. Birkaç defa özgür kalınca şimdi yine onu istiyor gibi sanki. Tasmayla gezmek istemiyor ama ben yine de arabalardan ve zarar verebilecek insanlardan korktuğum için bırakmak istemiyorum tek başına. Tabii bir de sokak kedileri ve köpekleri de var bırakmamama sebep. Ama bir yandan da "acaba özgürce gezip koşması daha mı iyi" diye düşünüyorum.
Siz köpeğinizi tasmasız gezdiriyor musunuz ya da tek başına gezmesine izin veriyor musunuz? Doğru olan ne sizce bu konuda?
Ben bunların ilkini yapıyorum bazen parka gidince. Özellikle çevredeki okullarda derslerin olduğu saatlere falan denk getirmeye çalışıyorum çocuklar korkar falan ne olur ne olmaz diye. Bunun dışında tek başına dolaşıp gelmesi için bırakmıyorduk hiç ama geçen hafta çok kar yağınca ve yerler hep buz olunca birkaç defa bizden uzaklaşarak kendisi gidip geldi tuvalet için. Birkaç defa özgür kalınca şimdi yine onu istiyor gibi sanki. Tasmayla gezmek istemiyor ama ben yine de arabalardan ve zarar verebilecek insanlardan korktuğum için bırakmak istemiyorum tek başına. Tabii bir de sokak kedileri ve köpekleri de var bırakmamama sebep. Ama bir yandan da "acaba özgürce gezip koşması daha mı iyi" diye düşünüyorum.
Siz köpeğinizi tasmasız gezdiriyor musunuz ya da tek başına gezmesine izin veriyor musunuz? Doğru olan ne sizce bu konuda?
eğer kaçma huyu yoksa bence sizin kontrolünüzde ve insansız ortamda serbest gezmesi ideali. serbest koştukça cidden çok mutlu oluyorlar. benim şerefsizin kaçma huyu var mesela salamıyorum.
öte yandan kayıp ilanlarında, "hep gezip geliyordu ama bu sefer gelmedi" tarzı cümleler çok görüyorum. o yüzden sizin gözetiminizde serbest olması önemli.
öte yandan kayıp ilanlarında, "hep gezip geliyordu ama bu sefer gelmedi" tarzı cümleler çok görüyorum. o yüzden sizin gözetiminizde serbest olması önemli.
- pide (18.01.17 10:36:43)
Sokakta pek kimsenin olmadığı saatlerde (gece 12-1) koşması için salıyorum. Onun dışında tasmasız gezdirmiyorum.
Açık alan olursa (İnciraltı Kent Ormanı) (2.bp.blogspot.com ) orada salıyorum. Köpeğinizi salmayın diyenlere -bi siktir git- diyorum.
Açık alan olursa (İnciraltı Kent Ormanı) (2.bp.blogspot.com ) orada salıyorum. Köpeğinizi salmayın diyenlere -bi siktir git- diyorum.
- teknikekip (18.01.17 10:36:44)
ağızlık taktıysam evet.
takmadıysam insanların çoluğu çocuğu var, fobisi olan var. hak olarak görmüyorum o şekilde salmayı. ayrıca ne kadar eğitimli de olsa sonuçta o bir hayvan, robot değil. Dolayısıyla yapmaması gereken şeyleri de yapabiliyor.
komut dışına çıkmayacak özel eğitimli bir köpekse olabilir sadece.
takmadıysam insanların çoluğu çocuğu var, fobisi olan var. hak olarak görmüyorum o şekilde salmayı. ayrıca ne kadar eğitimli de olsa sonuçta o bir hayvan, robot değil. Dolayısıyla yapmaması gereken şeyleri de yapabiliyor.
komut dışına çıkmayacak özel eğitimli bir köpekse olabilir sadece.
- kayranin kedisi (18.01.17 11:14:13)
şu anda köpeğim yok, ama rahmetli yaşıyorken hiç tasmasını çıkarmazdım.
sadece bizim kulübe götürdüğümüzde, koşsun oynasın diye serbest bırakırdım kapıları kapatıp.
serbest bırakmamamın nedeni insanlardan çok, köpeğin kendisiydi aslında.
bu şekilde kaçıp giden, bir kedi ya da başka bir şey peşinde koşarken araba çarpıp ölen/yaralanan köpek ya da bu yüzden durup dururken şikayet eden/dava açan (manyak çok ne de olsa) insan çok.
özellikle İstanbul gibi bir şehirde, doğru bulmuyorum tasmasız köpek dolaştırılmasını.
sadece bizim kulübe götürdüğümüzde, koşsun oynasın diye serbest bırakırdım kapıları kapatıp.
serbest bırakmamamın nedeni insanlardan çok, köpeğin kendisiydi aslında.
bu şekilde kaçıp giden, bir kedi ya da başka bir şey peşinde koşarken araba çarpıp ölen/yaralanan köpek ya da bu yüzden durup dururken şikayet eden/dava açan (manyak çok ne de olsa) insan çok.
özellikle İstanbul gibi bir şehirde, doğru bulmuyorum tasmasız köpek dolaştırılmasını.
- blatta hiberna (18.01.17 12:11:23)
valla geçen kızın biri gece vakti parkta golden köpee tasmasız salmış, bizim haberimiz yok hiç görmedik bankta sigara içiyorduk köpek arkamızdan gelip önümüz ve üzerimize doğru fırladı kendini sevdirme maksatlı, bizim aklımız çıktı tabi. kesinlikle en ufak kızma olmadı köpeğe karşı ama korkudan aklımız çıktı. refleks bişey elimizde değildi sonuçta beklemiyorduk, kız koşarak gelip niye korkuyorsunuz oyun yapıyor, ne biçim insanlarsınız, hayvan sevginiz yok bıdı bıdı diye trip attı. özür mözür de kar etmedi.lütfen siz böyle yapmayın :3
- itachi uchiha (18.01.17 12:22:18 ~ 12:22:59)
[]
Zamanında alıp da okumadığınız/okumayacağınız kitapları ne yapıyorsunuz?
Normalde kitap konusunda bazı takıntılarım var, okuduğum kitap mutlaka kitaplığımda durmalıdır. Çocukluğumdan beri aldığım her kitabı sakladım bu yüzden ama şimdi yeni kitaplarıma kitaplığımda yer bulamayınca kitaplığımı en başından düzenlemeye gideyim dedim. Taa orta okulda saçma sapan yayınevlerinden aldığım çok klasik ve yine o zamanlardan kalma kötü bestseller'lar var kitaplığımda.
Şimdi bu kitaplığımda kalmasını istemediğim kitapları birine mi versem diyorum ama tanıdığım birileri yok zaten bunları vermek için. Kütüphanelere verilecek iyi kitaplar da değiller. Geri dönüşüme versem hepsini diyorum ama saçma bir şekilde üzülüyorum da hiç okunmadan geri dönüşüme gidecekleri için.
Napayım sizce ben bu kitapları? Siz okumadığınız kitaplarınızı ne yapıyorsunuz?
Şimdi bu kitaplığımda kalmasını istemediğim kitapları birine mi versem diyorum ama tanıdığım birileri yok zaten bunları vermek için. Kütüphanelere verilecek iyi kitaplar da değiller. Geri dönüşüme versem hepsini diyorum ama saçma bir şekilde üzülüyorum da hiç okunmadan geri dönüşüme gidecekleri için.
Napayım sizce ben bu kitapları? Siz okumadığınız kitaplarınızı ne yapıyorsunuz?
Zor gelmezse sahaflara götür. Hepsini verip, yerine okuyacağın bir kitap alabilirsin.
- jude (10.01.17 14:12:11)
yaş grubuna göre okullara bağışlasanız?
- blue eyes white dragon (10.01.17 14:14:08)
burada koy okullari vs. icin kampanyalar oluyor, iste omer ogretmen falan var, ozellikle dogu illerine ulastirmaya calisabilirsiniz. kitap secme luksu olmayan, hic kitabi kutuphanesi olmayan okullar var. gecen bir haber vardi mesela genc bir cocuk annesinden kalma ahiri kutuphane yapmis diye.
okudugum ama begenmedigim kitaplari ben trende/otobuste falan birakiyorum bazen, belki biri alir okur diye.
okudugum ama begenmedigim kitaplari ben trende/otobuste falan birakiyorum bazen, belki biri alir okur diye.
- kassiopeia (10.01.17 14:17:35)
ben bikaç tane ukitap'dan istek listesinde olanlara hediye etmiştim ki bikaç kişi de bana hediye etmişti.bi kere de ekşiden alakalı başlığa yazıp isteyen varsa hediye edebilirim diye entry girmiştim.oradan bi mesaj atana yollamıştım.
sahaflar da bi seçenek ama emin ol verdiğin kitaplardan daha saçma kitaplar tavsiye ederler.
sahaflar da bi seçenek ama emin ol verdiğin kitaplardan daha saçma kitaplar tavsiye ederler.
- high hopes of the sozluk (10.01.17 14:42:01 ~ 14:42:34)
facebook'taki sosyal hizmet gruplarına bağışlanabilir. onlar ihtiyacı olanlara ulaştırıyorlar.
ya da sahaflarda ölü fiyatına "okutulup" yerine artık kaç tane alınabiliyorsa sevilen kitap alınabilir.
ya da sahaflarda ölü fiyatına "okutulup" yerine artık kaç tane alınabiliyorsa sevilen kitap alınabilir.
- filteria (10.01.17 14:47:07)
Buraya liste ve fiyat yazın ben dahil almak isteyenler çıkacaktır. Geri dönüşüm çok kötü bir fikir yapmayın bence.
- a summer day (10.01.17 15:52:16)
@a summer day, kitapları parayla satmayı hiç düşünmemiştim zaten ama o 12-13 yıl önce aldığım klasikler hep Amfora, Kum Saati falan gibi yayınevleri olduğu için burdan isteyen birilerinin çıkacağını da düşünmemiştim açıkçası.
- ms brownstone (10.01.17 16:57:00)
Cezaevine bagislayabilirsin, her tur kitap okunur orada. Kutuphanelerinin Kendi butcesi olmadigi icin sadece bagislarla kitap saglanir.
- red g (10.01.17 19:05:53)
[]
Milli Piyango Bileti
Aldınız mı? Kaç tane aldınız?
Bana hayatımda bir kere bir arkadaşım hediye etmişti onda da amorti çıkmıştı. Bir kere de kendim almıştım ama ona da hiçbir şey çıkmamıştı. Merak ettim sizler her yıl alıyor musunuz, hiç ciddi bir miktar kazandığınız oldu mu?
Bana hayatımda bir kere bir arkadaşım hediye etmişti onda da amorti çıkmıştı. Bir kere de kendim almıştım ama ona da hiçbir şey çıkmamıştı. Merak ettim sizler her yıl alıyor musunuz, hiç ciddi bir miktar kazandığınız oldu mu?
bu sene almayacaktım, nişanlım bir tane aldırttı. alma motivasyonum da en azından hayalini almak oldu. arada boş kaldıkça 'lan ya olursa, ya bana gülerse talih \o/' diye diye mutlu oldum. tutmazsa hayal kırıklığı olmayacak tutarsa \o/
sorunun cevabı için de; kendi paramı kazandığımdan beri alıyorum her sene 1 adet. nadiren 2 adet aldım. hiç ciddi miktarım yok.
sorunun cevabı için de; kendi paramı kazandığımdan beri alıyorum her sene 1 adet. nadiren 2 adet aldım. hiç ciddi miktarım yok.
- zoque (30.12.16 16:08:49 ~ 16:09:48)
almadım..yılbasında bir ceyrek alıp trilbilyon pesinde kosacagıma bekler aynı paraya 5 tane normal ceyrek alırım..cıkarsa Allah bereket versin derim..:)
- bhdrydn (30.12.16 16:09:51)
ben 3 çeyrek aldım eşim 2 çeyrek. her sene genelde alıyorum
- sta (30.12.16 16:12:51)
üniversite yıllarımdan beri her sene bir tane çeyrek alıyorum. hep amorti çıkıyordu. son 2 senedir son 2 rakam tutuyor.
- antikadimag (30.12.16 16:20:47)
Almıyorum. Anneannem eskiden alır hepimize birer tane verirdi, amortiden fazlasını görmedim.
- fotrsapka (30.12.16 16:24:32)
1 tane çeyrek aldım o da tamamen tesadüf normalde bu sene hiç aklımda yoktu. Dışarda bankta otururken biletçi geçiyordu ilerden, yanımdaki adam çağırdı öyle olunca hadi ben de alayım bir tane dedim. En fazla 120 tl çıkmıştı 3-4 yıl önce. Sonra hiç almamıştım zaten.
- desktopu (30.12.16 16:37:31)
her yıl en az bir tane alırım ben de, bu sene bilyonerde bakiye vardı oradan aldım böyle numara seçerek falan :D
amorti ve son iki rakam dışında ikramiye kazanamadım henüz...
amorti ve son iki rakam dışında ikramiye kazanamadım henüz...
- sen de git sen de unut (30.12.16 17:15:21)
İki arkadaşımla bir çeyrek bileti 3 kişi aldık. :D
Amorti dışında tutmadı hiç daha önce
Amorti dışında tutmadı hiç daha önce
- bloodymoon (30.12.16 17:29:55)
Almadım
- hayde bre (30.12.16 19:09:18)
[]
İstanbul'da nerde yürüyüş/koşu yapıyorsunuz?
Ben hep Harem-Kuzguncuk arasında veya nadiren Moda sahilde yürüyüşe çıkıyorum yakın oldukları için. Geçen gün Arnavutköy-Emirgan arasına gideyim dedim ama Bebek'ten itibaren sahilde çalışma olduğu için eskisi gibi düzgün değildi yol. Bu aralar boş vaktim bolken farklı yerlere de gideyim diyorum ama bu saydıklarım dışında pek bir yer gelmiyor aklıma. Siz yürüyüş ya da koşu için nerelere gidiyorsunuz?
Maçka, yıldız parkı ya da Beşiktaş Ortaköy arası
- fasulyek (29.12.16 20:39:36)