Ekşi Duyuru

Ne yapmalı bilmiyorum ama ben olsam şikayet eder, uğraşırdım. Böyle utanmazlıklara tahammül edemiyorum.

Yazdığınız kıstas dışında neler benzerlik gösteriyor bu önemli bence. Her şeyi de intihal olarak yorumlamak yanlış gibi. Sizden başkası bir konuyu bu şekilde çalışıp önemini bu şekilde belirtmiş olamaz mı yani?

Ben genelde ciddi benzerlik varsa ve bana bir şekilde atıf yapılmışsa çalışma içinde sorun etmiyorum.

Az bisey caldiysa salla gitsin, cok caldiysa duzeltme verip atif yapmasini iste.

Keske benim yazdigim seyleri calsalar uni kutuphanesinde curuyordur simdi.

büyükçe bir paragraf ve yüzde yüz benim yazdıklarım, bir virgül veya kelime farklı değil.

ben olsan şikayet ederim, hırsızlıktan bir farkı yok.

Anlamadığım intihal programında nasıl gözden kaçırdıkları.. Nolursa olsun kaynak gösterilmesi gerekiyor anlattığınız gibiyse

şikayet et.

Prosedürel bir kısımda intihal yapmayı sorun olarak görmemiş demek ki (!) Halbuki o kısmı kendi cümleleri ile anlatması gerekirdi. Başka kaynaklardan esinlenme illaki olur ama prosedürel bölüme de doğrudan kopyala yapıştır yapmak bana çok terbiyesizce ve saygısızca geldi. Yine de uğraşmaya değmeyebilir. Ama resmi bir şikâyet olmasa dahi yaptığı şey o kişinin yüzüne vurulmalı bence, yakalandığını bilmeli.

Et valla. densize bak.

Koca tez çıkarıyor ve bu kopyaladıgı yeri oldugu gibi koyuyor mu? Garip değil mi?

Var ya o tezden başka haltlar bile çıkar. Belki başkasına parayla yaptırdı. Çünkü bir konu hakkında koca araştırma yapıyorsun, bir şeyler yazıyorsun. Yani tez yazıyorsun ama okudugun bir metni tezinde paylaşmak istiyorsun ve o metni 30 farklı şekilde yazabilecekken noktasına, virgülüne kadar alıyorsun. çok mantıksız değil mi? O kadar mı üşendi? Sabırsızlık mı? Salaklık mı? Hele ki prosedürse, okudugunu kendi cümlesince yazamayacak kadar mı beyin sisi var.

Git şikayet et kardeşim.

@Corpsebride, Sonuçta intihal taramasını yapıp da raporu enstitüye gönderen kişi danışman olduğundan eğer tezi yazan kişi "hocasının bir tanesi" ise oluyor işte.

Çalıntı yapan doktora tezinde yapmamışsa bir şey demezler. Blok halinde sayfalarca çalıntı değilse yine bir şey demezler.

Ama bulgularda araklama varsa işte o zaman her koşulda sıkıntıdır. Tezin esas tez kısmı bulgulardır. Literatürü danışman bile okumamıştır. Hatta yüksek lisans tezlerini hiç okumadan biçimsel olarak bakan hocalar var.

Türkiye'de bu işler baştan sona hatalı. Hem ders yükle hem tezde büyük beklentiye gir derken sonuç böyle oluyor. Bir de bu insanlar çalışıyor bu süreçte.

+1 @secunds inter pares

boşanma dilekçesi çekişmeli boşanma amacıyla da verilebilir. ancak anlaşmalı boşanma istiyorsanız iki tarafın da imzasını içeren bir protokol boşanma dava dilekçesinin ekinde aile mahkemesine sunulmalı. daha sonra duruşma sırasında bu protokolü kabul ettiğinizi hakim önünde beyan etmeniz lazım.

eğer protokolde usuli açıdan bir sıkıntı yoksa, tebrikler artık boşandınız.

Eski antifriz tamamen boşaltıldıysa(bu pek mümkün değil bu arada) sorun olmaması gerek. Farklı marka ve model antifrizler birbirleri ile karışınca köpürme gibi bir durum söz konusu olabiliyor. Takip edin bir süre.

olmaz

Kia Rio 2011 yılından beri üretiliyormuş, bu yaşta arabada mavi antifriz yoktur büyük ihtimalle. Bi yanlışlık olmasın?

Yanlış görmüş de olabilirim, veya rengi değişmiş de olabilir sonuçta beş yıl degismedim antifrizi

Başkasına devretseniz sorun olurdu. Sözleşme tarzı bir şey varsa sorun olacağını düşünmüyorum.

bu işlemleri bir arabulucu avukat ile yaparsanız ileride başınız ağrımaz.

Mal paylaşımını kendi aranızda yapıp, bir de kendi aranızda bir sözleşme/belge gibi bir şey düzenlerseniz sıkıntı olmaz... Daha doğrusu şöyle, boşanma davasında taraflardan biri "mal rejimi" ile ilgili bir iddia öne sürmedikçe mahkeme resen "siz kendi aranızda mal paylaşmışsınız" demez... Ancak aranızda bir sözleşme olmaz ve eşiniz boşanma davası esnasında ya da daha sonrasında mal rejimi davası açıp "arsanın üzerinde benim de payım" var derse sıkıntı yaşarsınız... Onun dışında dediğim gibi mahkeme resen bir sıkıntı çıkarmaz, araştırmaz bile onu...

Boşandıktan sonra eşimin soyismi değişecek ya. O açıdan da bir mesele yok o zaman.

devirler evli bireyler arasında ise çok bir şey fark etmiyor. yapacağınız anlaşmanın yada ibranamenin de ileriye yönelik pek bir koruma kudreti olmaz. eğer boşanmadan önce hakikaten fiili bir mal paylaşımı yapmak istiyorsanız, önce malları başka kişilere satış gösterip devredeceksiniz, sonra bu satış ve devirlerin "hileli- muvazaalı olmadığı" ve "satış bedeli olan x TL 'nin garameten yahut şu şu oranlarda x TL ve y TL olacak şekilde nakden paylaşıldığı " yönünde bir protokol hazırlarsanız, ancak o zaman bir sorun çıkmaz.

öteki türlü istediğiniz anlaşmayı yapın, mal rejimi tasfiyesine girildiğinde eski eşler birbirine kan ağlatabilir.

Bir avukattan yardım alıyorsunuzdur mutlaka, ama benim anlamadığım kısım şu.
Dizilerden bildiğim kadarıyla anlaşmalı boşanmada bir protokol hazırlıyorsunuz. "Araba şu kişide, arsa şu kişide olacak şeklinde anlaştık" diyor ve imzalıyorsunuz.
Evlilik birliğinde edindiğiniz mallar ortak olduğu için şimdi devretmenizin bir anlamı olmaz gibi geldi bana.

muvazaalı işlem olmaması adına; eğer eşiniz ile anlaştıysanız bu yukarıda yazdığınız paylaşımı bir protokol haline getirin. ondan sonra notere gidip devirleri yapabilirsiniz.
protokolde de şunlar yazmalı :
Davacı X ile Davalı Y arasında Türk Medeni kanunu 166/3 maddesi gereğince anlaşmalı olarak boşanma konusunda aşağıdaki şekilde protokol yapılmıştır. Tarafların edinimleri hususu : Davacı X ... plakalı .. model marka aracı almıştır. Davalı .. ada/parsel yeri almıştır.
Bu porotokol size fikir versin diye yazdım. Bunu doğrudan alıp kullanmayın, muhakkak hukuki bir yardım alın.

Çoğu şeyi eşime bıraktığım için sorun çıkacağını sanmıyorum. Sorun çıkarması muhtemel kişi benim. Ben de çıkarmayacağíma göre sorun yok o zaman. Teşekkürler herkese

Olabilir.

Baştan yaptım. Bir sebeple soruda yazdığım kısma girdim ve hiç tanımadığım numarası gördüm

Google hesabına webden gir yine o numara çıkıyor mu? Telefondan çok google hesabına biri numarasını kaydetmiş hacklenmişsin gibi geldi bana.

Telefon iade edilmiş yüzde 99. Numarayı arayıp sor istersen.

www.turkcell.com.tr buradan paket belirledikten sonra numara secimi yapabilirsiniz

Faturasızlar için seçenek yok sanırım.

Google photos uygulamasının ayarlarında free up space/yer aç gibi bir seçenek olmalı, tüm fotolar yedeklendiyse bu seçenekle silebilirsiniz ya da herhangi bir dosya yöneticisi ile fotoğrafların olduğu klasöre girip tümünü seç/sil kombosunu uygulayabilirsiniz.

Antifriz hariç birçok problem olabilir, servise göstermeden bir şey söylenmez buna.

Bu konunun antifriz ile alakası yok, tamamen farklı bir yerde farklı bir işe yarıyor o.

Sizin problem araç soğukken rölantinin düşmesi, büyük ihtimal ile aracın otomatik jiklesi ya da enjeksiyon sistemi ile alakalı bişeyler var.

Bujilerden biri arızalı olsa o silindir çalışmaz, araç tekler çalışırken. Benzin katkısının ise hiç alakası yok.

Tam araç modeli yazarsan direkt o araç modelinden anlayan birileri yardımcı olabilir.

araç lpgli mi?

araç kia rio ve lpgli

Bir sıralı sistem araçlarda noz çapının olması gerekenden büyük olması ya da küçük olması iki sıralı sistem regülatör basınç ayarının düşük olması 3 regülatörün arızalı olması 4 enjektörün arızalı olması 5 Otogaz sisteminin ayarlarının doğru yapılmaması Eğer bu sebeplerden dolayı bir sorunun var ise en yakın Otogaz servisine başvurmalı ve çözüm öğretmelisiniz

seninki muhtemelen enjektör tıkanamsından doalyıdır lpg derttir soğuk havalarda.makalede ayzıldığı gibi oto gaz ustasına götür büyük problem açmadan.

Abiler sıralı sistem otogazda soğukta ilk çalıştırmada lpg devreye girmez ki. Benzinle çalışır, motor sıcaklığı 40 dereceyi geçince lpg'yi açar.

Soğukta ilk çalıştırmada stop ediyorsa sorun lpg sisteminde değildir.

arac lpgli olsada ilk calistirmada benzin kullandigi icin ben otomatik jikle problemi diyorum.

Bogaz kelebegi kirlidir, rolantide dalgalanma varsa ondandir.

Benim antifrizdeb şüphelenme sebebim, 2016dan bu yana değiştirmedim, ek olarak geçen yaz araba hararet yaptı, sanayiye gittim, su eklediler motora dolayısıyla antifriz su oranı iyice değişti. Dün antifrizi değiştirdim sanayide. Bugün normal çalıştı, sanırım tesadüf oldu. Bilemiyorum

antifriz yokluğu motorda herhangi bir sıkıntıya yol açmaz. boş suyla bile çalışır. herhangi bir benzinciye giderek ölçtürebilirsiniz. öyle motor yağı gibi periyodik olarak değiştirilmesine gerek yoktur.

antifriz sadece çok soğuk havalarda soğutma suyunun donmasını önler. hava sıcaklığında donmayacak kadar antifriz varsa, yani su donmadıkça problem yaratmaz.

sabah en kral araba da olsa. lpgli olsa da istop eder. benim mercedesimde lpg vardı o da motor ısınmadan çalıştırınca ederdi. lpg arabanın çalışma düzenini bozduğu için araç beyni verdiği komutu iletemiyor ve istop ediyor. bujiyle alakalı da değil benzin katkısıda değil. önce lpg ayarını yaptır sonra motor ustasına götür.

enjentkörleri temizlet.

eksisozluk.com

sağ üstteki 3 nokta butonunda takip/engellenmiş kısmı var.

1 kişi, 2 kedi, 100m2 sanırım, yetiyor, bir odam boş hatta depo gibi kullanıyorum.

2 kişi, 2 kedi 200m2. vaktimizin hatırı sayılır çoğunlukta bir kısmını evde geçiriyoruz, alan o açıdan önemli bence. yetiyor.

2 kişi, 50m2, yetmiyor haliyle. kavga etsen de muhattap olmak kötü bir şey :d

1 kişi, 60-65m2 yetiyor.

2 kisi 70m2

2 kişi 55m2

230m2 tek kişi, bir kaç tane de sinek belki.

4 kişi 100m2 diyorum. 3+1

Evimizin kaç m2 olduğunu bilmediğimi fark ettim, kira sözleşmesinde yazıyor mudur acaba?

2 kişi ve 2 kedi, sanırım 120-130 m2 civarı 3+1, yetiyor. Pandemiden önce çok daha küçük 2+1'de yaşıyorduk, ikimiz de evden çalışmaya başlayınca sığamadık. Şimdi üç odanın ikisini ayrı ayrı ofis yaptık, mis gibi sığıyoruz.

1 kişi 90m2 2+1.

Fazlası ile yetiyor. Bir odamda sadece şifonyer ve kanepe var, öyle duruyor.

Fakat bir önceki evim de aynı büyüklükte olsa da odalar dikdörtgen şeklinde saçma sapandı ve oraya rahat sığamıyorum.

Bu evde odalar tam kare ve 2 kişilik yatak duvara dayanmadan 2 tarafında da komodin olacak şekilde rahatlıkla konabiliyor.

135 m2/3+1 2 kişi, 2 kedi. Yetiyor. 4 yıl önce daha çok yetiyordu. Eşyalar kendi kendine çoğaldı.

4 kişi 140 m2

yetiyor.

75 m2 2+1 iki kişi, ofis de evde olduğu için bize yetmiyor şu anda maalesef.

90 m2 1 kişi. Yetiyor ama daha fazla olsa daha rahat ederdim.

2 yetişkin, 1 çocuk, 1 kedi, 2+1 100 m2 ev + 100 m2 teras.

terasın bir kısmı kapalı, depo gibi kullandığımız için yetiyor. ama düz 100 m2 ev olsa yetmezdi, döküntülü insanlarız çünkü. minimalleşemiyoruz bir türlü.

1 kişi, 3+1 110 m2 civarı, sıfır başka canlı, homeoffice olduğu halde yine de fazla 1 kişi için, temizlik yaparken dezavantaj haline geliyor:)

2 kişi ve 1 kedi 155 m2. Rahat rahat yetiyor, bazen bir oda hiç olmasa da olur diye düşünüyorum (orayı giyinme+ misafir odası gibi bir şey yaptık) ama rahatlığını düşününce vazgeçiyorum. 2 banyo olması ise en en rahat ettiğim ve vazgecemeyecegim şey.

4 kişi 3+1, 130m2 gibi. Yetiyor
Ama full evden çalıştığımız bir dönem vardı, o zaman en az bir odamızın daha olması gerektiğini düşünmüştüm. Hala daha düşünüyorum.

110 M2, şu anda kayınvalide bizde bebeğe bakıyor, toplam 4 kişi. yetiyor.

3, 140

yetiyor.

90 m2 1 kişi. yetiyor.

80m2 iki kişi.

Buraya yazanların bir kısmının brüt bir kısmının net m2 yazdığına eminim ama kanıtlayamam :D

nef 03'te 1+1 evi olan arkadaşım evinin 40m2 olduğunu söylüyordu ama net 28 civarı mesela. Bizim eski evi emlakçı 85 ölçüp 110-120m2 olarak pazarlıyordu. Anadolu şehirlerinde net 120-130m2 evleri gördüğümde hangar gibi geliyor mesela.

Ben ayrı bir soru olarak da soracağım ama, soruyu açma sebebim şuydu; şu an 200 metrekare bahçeli bir villada yaşıyorum. Bahçede 200 metrekareye yakın. O kadar alıştım ki bu rahatlığa napicam bilmiyorum. Çünkü uygun fiyata böyle bir ev bulmam imkansız. Bedava resmen diyeceğim buna rağmen sizin tahminleriniz yaklaşamayacak ödediğim kiraya. Neyse şimdi eşyalı ev bakıyorum. Eşyalı evlerin çoğu hep 50-60 Metrekare civarında, bir tane 150 metrekare bir ev buldum, on numara da terası var ama kadın kiracı istiyor. Ben villadan sonra vasat bir eve alışamam gibi geliyor o yüzden bu evi çok istiyorum ama napicam bilmiyorum, ev sahibini ikna etmeye çalışacağım ama bakalım

5 kişi 80 m2 :) daraldım abicim yetmiyor

Dizayna ve plana bağlı olarak her yer yeter ya ne olacak.

2 kişi 65m2 yetiyor bize. 50 de olsa yeterdi.

Yoksa ben de isterim bir oda sırf çalışma odası, bir oda elbise odası, bir oda hobi odası olsun; mutfak ayrı, banyo geniş olsun ama yazlık yerde biraz fazla uçuk bu tarz evler.

Aile evindeyken, 100m2 üstü olmasına rağmen 3 kişiye dar geliyordu. Çünkü eşya çok ve iri.

2 kişi, 100 m2
biraz ufak geliyor ama çok da sorun teşkil etmiyor.

4+1

6 kişi. Anca sığıyoruz.

2+1 75 m

kari koca 2 yaşında çocuk
yetmiyor anca sigiyoruz

90, 1 kişi, yes.

25m2 1+0

Mümkün değil. Onay işleri eskiden manuel olarak yöneticiler tarafından yapılıyordu 4-5 yıldır sistem aracılığıyla zorunlu 10 entry'yi giriş tarihine göre sıralayıp otomatik olarak yapıyorlar, referans sistemi hala çalışan bir sistem ama onların dışında böyle bir şey mümkün değil. Ha ama adam ne yapıyor mesela çaylakken 500 tane entry giriyor onay aldıktan sonra 5 ay öncesinin 10 entry'sini tutup kalanını siliyor sonra diyor ki ben 5 ayda onay aldım. E hikaye tabii o. Aslında ilk entry'yi 2 sene önce falan girmiştir. Ben 5 ayda onay aldım diyen adama kayıt olurken sözlükten gönderilen ilk maili gönder bi bakalım ne zaman üye olmuşsun desek gönderemez muhtemelen.

2012 ve 2018'de olmak üzere iki hesap açmıştım. 2012'de açtığım hesap 2019'da onaylandı. Birkaç ay önce ban yedim, haliyle 2018'de açtığım çaylak hesabına girdim hazır 10 entry var diye. O yaklaşık 2 ayda falan onaylandı. 10 entryi gireli yıllar olduğu için muhtemelen.

Kadınlar gününde cinsiyeti kadın girenler için toplu alım yapılıyordu. Onda bile 1 sene beklemiş olma şartı vardı. Özetle pek mümkün değil.

tanidik varsa aninda goruntu, yoksa senelerce beklersin. Hatta benim basima soyle birsey geldi, cooper olarak almistim nick'i, 1-2 gun sonra oyle birisi zaten var diye ucurdular. Elemana alelacele 3-5 bisey yazdirdilar o arada. Biz de gittik tekrar kayit olduk cift r ile.

Kesinlikle var. Birine sormuştum nasıl hemen 1 ayda yazar oldun diye kimseyi tanımadığını ama yurt dışında yaşadığını bu sebeple belki yazarlığının erken onaylanmış olabileceğini söyledi.

Gezi parkı olaylarının başladığı gün 3 4 aylık çaylakken pat diye yazar olmuştum. Hala daha devam ediyor :)

genç girişimci istisnası diye bişey var zaten.

gerçi yıllardır güncellemediler.

Netflix'in 1 aylık ücretsiz deneme paketini 12 farklı kredi kartı ve hesap ile 1 yıl boyunca bedava kullanan insanlarla dolu bir ülkede ciddi bir vergi kaybı olur. Suistimale çok açık bir şey bu dediğin. Anasının üzerine, babasının üzerine, eşinin üzerine, kuzeninin üzerine vs. derken yıllarca vergi ödemeyen esnaflarla dolar ortalık. Zaten esnaflar doğru dürüst fiş kesmiyor bile. Böyle bir imkanı tanısan ömür billah vergi ödemeyecek insanlar tanıyorum.

Kötü bir fikir değil kesinlikle ama suistimal edilemeyecek şekilde tasarlanırsa uygulamada başarılı olur. Aksi halde yemez.

Esnafsan pratikte vergi vermiyorsun zaten.

Sirketsen devlet seni sabanci'yla bir tutup ayni hassasiyeti bekliyor.
Bu yuzden esnaflar sirketlesmek istemiyor buyuyemiyorlar.

Zaten buyumelerini de isteyen yok, buyuk sirketler lobi yaparak bu tarz kolayliklarin cikmasini engelliyor.

29 yas genc girisimci muhabbeti cikti, millet biraz kullandi sonra sen usulsuzluk yapmissin diyerek milyon tl ceza kestiler herkese.
Normalde suistimal edilmesini devletin zarar etmesini beklersin, tam tersi devlet bu isten kar etti cezalarla

Sivrisinek, ayrıntı bilmediğim için adını ben vergi koydum ama işte sizin bahsettiğiniz şeyleri de kastediyorum aslında.

yeni kurulan girişimler için bir ton teşvik var zaten. hatta tr bu konuda gelişmiş ülkelerle yarışacak kadar iyi durumda diyebiliriz, bir ton teşvik, ıvır zıvır sunuluyor yeni kurulan girişimlere. emin ol avrupa'nın bir çok ülkesinde girişimcilik tr'ye göre çok daha zor, meşakkatli ve problemli. keza vergi olarak da bir çok avrupa ülkesi gibi progresif vergi ödüyoruz (yani az kazanıyorsan çok az vergi ödüyorsun, kazancın arttıkça vergi de artıyor) ve yine vergiden kaçınmak da fazlasıyla mümkün. bir abd'de, bir almanya'da vergiden kaçınmak ile ilgili bi tık sesini çıkardın mı bi ton ceza geliyorken, burada eşinle yediğin yemeği bile müşteri ağırlama ve temsil masrafı diye yazıp vergiden düşebiliyorsun mesela.

tr'deki problem gelir yaratmanın çok zor olması, o kadar ki adam mesela aylık 250 liralık muhasebe ücretini kafaya takıyor. 250 liralık muhasebe ücretini, 1000 liralık fatura basım masrafını bile kafaya takacak adamın zaten girişimcilik yapmaması lazım. pazar dar olduğu için iyi maaşla çalışmak daha mantıklı geliyor bir çok insana.

amoled (oled)'de her piksel tek tek yanıp sönebiliyor. Çalışmayan pikseller(siyah) söndüğünden gerçek siyah (renk zıtlığı-kontrast) alabiliyorsun ek olarak telefonlarda falan biraz pil tasarrufu sağlıyor.

ips lcd dediğin arkasında kocaman bir ışık paneli olan, üstünde pikseller olan bir panel. Siyah da olsa arkada ışık yanıyor aslında gri o. Amoled ekran simsiyah olsa çalışamamasıyla aynı şeyi görürsün, lcd simsiyahsa kapalı halinden daha farklı bi ışık sızması görürsün.

onsitego.com

1.bp.blogspot.com

aralarında kalite farkı var mı peki? Biri diğerinden daha iyi mi yani?

Nhk gerekli açıklamayı yapmış.

Amoled daha iyi daha pahali olur urunleri ips gore

tüm tuşlara basıyorum hala Siyah bir ekran geldi ve ortasında android robotu simgesi vardı. No command yazıyordu bir fe.

İnat ettim ve açıldı fakat aynı hatayı yakında yine verir. Sorun yazılımsal mı sizce donanımsal mı?

hazır telefon çalışıyorken yeni rom atın en azından yazılımsal mı donanımsal mı sorusu kalkar ortadan. devam ederse donanımsaldır.

Olmaz çünkü b12 midedeki emilim probleminden kaynaklanıyor.

Az önce bir yakınım su ile içti. 3 Dr ve 1 eczacıya danıştık olur dediler. Bir hafta hergün içecek. Ama enjeksiyon bencede daha etkili olur gibi sanki

Olur enjeksiyon kadar etkili olmaz ama

Açken Alman daha doğru olabilir, tok iken mide asidi yoğun olur, vitamine zarar verebilir.

Ampulleri de damar dışında almayı önermiyorlar, mideye zarar verebilir, serumların içinde mide koruyucu da olur.

Jemjum doktor musunuz cunku baya yanlis bilgiler yazmissiniz.b12 mideden emilir ac iken mide asidi yogun olur ac alinmasi daha faydali ve mide koruyucular da emilimini azaltir.

Gerçekten dodex ihtiyacı olan biriyseniz faydası olmaz

olmuyor öyle. Taksitlendirilebilir alışveriş diye bir şey var, onları taksitli almamışsanız bile sonradan vade farkı ödeyerek taksitlendirebiliyorsunuz ama alkol cep telefonu vs gibi belirli ürünleri yasa gereği taksit yapamıyorsunuz.

Enpara kredi kartiniz varsa onda belli bir tutara kadar vade farksiz 6 taksit yapabiliyorsunuz.

Diger kartlarda vade farki odeyip taksitlendirebilirsiniz (urunler taksitlendirilebilir urunlerse eger)

Yuksek fiyatli ve taksitlendirilemeyen urunler icin bazi siteler arkadan dolanip anlasmali bankalardan adiniza kredi cikarip taksit oder gibi odemenize de olanak sagliyor.

Oyle olsa benzini taksitle alirdik 1000 tl tek seferde.

Enparada yaptık bu dediğinizi. İnternetten telefon alıp sonradan taksitlendirdik. İnternetten alındığında banka o işlemi satın alınan site adıyla görüyor çünkü, içeriği bilemiyor. Ama gidip mağazadan alırsanız olmaz.

telefon a yapmıyor diye biliyorum.

Aldığınız yerin mcc sine (kategori kodu) bağlı. Mcc market, telekomünikasyon gibi bir şeyse taksit olmaz.

Bilgisayar için mümkün mü peki?

bahar sonu yaz başı.

Nisan, ne sıcak olur ne de soğuk.

temmuz, çünkü ev bulmak daha kolay olur. Öğrenciler evlerden çıkmış oluyor, yeni öğrenciler evlere girmemiş oluyor. Ayrıca o aylarda memurlarda da bir tayin hareketliliği oluyor sanırım.
Tabi bu arada kira fiyatlarının sürekli yükseldiğini görüyoruz son aylarda, finansal açıdan düşünürsek hemen bugün :)

ne zaman istersek tasinabiliyoruz ama "kolay ev bulma" diye serhimiz var; kurgu kisir. eve gelince, o ne aradiginiza bagli. talebe eviyse onlar giderken, daha kiymetli bolge tayinlerden evvel.

o zamanki ikamet adresleri de vardı evet. 2009 yerel seçimlerinden sızmıştı diye hatırlıyorum.

Aynen. Adımı soy adımı google'ye yazınca, genealogic.review/tr diye bir sitede adresim çıkıyor. Hatta sadece benim de değil, bütün ailemin.

ben tek tek kontrol ettim.

tüm sülalem ve hatta kiracımızın bile vardı o listede.

key odemeleri diye bir sey vardi, onda da bi suru insanin adresi tc kimlik nosu sacilmisti. hacklenme filan degil yani direkt sacmislardi ortaya. rapishare'den harf harf indiriliyordu. meraktan akrabalara bakmistim vardi valla bazilari.

Money for nothing ama zamanla ben mark knopfler'ın single'larını daha çok sevmeye başladım.

Bir de telegraph road.

Brothers in arms
Your latest trick

romeo and juliet

sultans of swing

money for nothing

brothers in arms

Valla en çok sevdiğim sultans of swing ancak alchemy versiyonu. Herifler resmen döktürmüş o konserde.

telegraph road
tunnel of love
romeo and juliet
once upon a time in the west
your latest trick
sultans of swing.

telegraph road ve money for nothing

OCR tabanlı bir program ya da online hizmet ile mümkün.

www.sejda.com

Burayı deneyin. Olmazsa bana gönderin yardımcı olayım.

Metnin sayfaya yayılmasını sağlamak için de metni Word'e yapıştırıp Ctrl + H ile aranan değere;
^P
değiştirilecek değere de bir adet boşluk koyup tümünü değiştir diyeceksiniz. Gereksiz satır atlamaları kaldıracak.

Benimki biraz amelelik ama kopyaladığım yazıyı bir txt dosyasına ya da tarayıcının adres çubuğuna yapıştırıp ordan tekrar kopyalayıp worde alıyorum.

@mg3929

o yaptığın işlemin kısayolunu göstereyim sana: i.imgur.com

Yapıştırma seçeneklerinden en sağdakini seçersen Notepad işlemini aradan çıkarmış olursun.

Cevaplar çok makbule geçti yahu, çok teşekkür ederim.

Bm ya da sivil toplum orgutu sayfalarina bakiniz

Karadakiler yillar once denizdeydi.

Yok abi niye karada yaşasın niye öyle düşündün ki. Denizdeki memelilerin bir kısmı karaya çıktı.

Az önce bir video gördüm de Instagramda şaşırdım araştırmaya da üşendim ;D ondan sordum burada.

Yok abi "yaşam suda başladı" diye jenerik bi cümle de var zaten duymuşsundur belki. Yani yaşam genel olarak "kozmik bir çorba" diye de tanımlanan bi ortamda başlıyor, sonra karaya çıkanlar oluyor suda kalanlar oluyor vs.

Memeliler karada evrimleşti, deniz memelileri geri denize döndü. Yani yunusların falan ilk memeli ataları karadaydı

nundu +1

evet. yaşam denizde başladı. daha sonra karaya çıktılar. karada evrimleşip memeli olanların bir kısmı denize döndü. örneğin balina.

Benim izlediğim video da balina hakkindaydi. Teşekkürler

Yaşam denizde başladı, sonra karaya çıktı. Sonra memeliler evrimleşti. Sonra bir grup memeliler zaten deniz kenarındaydı. Evrimleşe evrimleşe denize döndüler. Zaten deniz memelilerinin bir çoğunda işlevsiz eklemler falan var bizde işlevli olan.

evet beraber

Ben bilemem tabi askeri bir vasfım, bilgim yok. Ama YouTube'da tarafsız bulduğum bir kanalda söyle bir şey görmüştüm. Ben Kıbrıs'ta bir ucundan girdik şarkılar türkülerle ilerledik zannediyordum. O YouTuber ise rumlarin yer yer çok ciddi direniş gösterdiğini, asıl başarının ise Türk parasutcusu olduğunu söylüyordu. Hatta bir ara bu birlikler arasında iletişim kopmuş. Ama bir gece operasyonundan bahsediyordu. Büyük bir başarı ile birleşip, hareket başarılı oldu diyordu bir diğer husus da gene adamın söylediği, yine ben bilmiyordum bunu. O dönem iki taraftan da ordu'nun büyük bir kısmı trakya'ya hareket etmiş. Yunanlar, turkler'in batı trakya'ya girmesini beklemiş.
Göz gezdirmek isteyen icin;
m.youtube.com

Kıbrıs harekatı mı başarısız diye okutuluyormuş? bir tek hafta içerisinde adadaki tüm Türk halkının güvenliğini sağladı o harekat, ne başarısızı!?

Kıbrıs harekatı değil de "çıkarma çok da başarılı olmadı" diyor aslında. Günün sonunda harekat siyasi ve fiili olarak başarıya ulaşmış ve oradaki sivillerin hayatını kurtarmış olsa da "çıkarma operasyonu" kendi içinde teknik olarak çok da başarılı olmayabilir. Zaten "askeri okullarda başarısızlık olarak okutulur" diyerek daha çok teknik bir yere atıf yapıyor.

çıkarma gemimiz olmadığından 10 sene gecikmemiz dışında "başarısız bir operasyondu" diyemeyiz tam olarak. kendi gemimizi bombalamamız, saçma sapan şekilde erenköy'ü almamızı saymazsan :) ya da şöyle diyelim, genel başarısızlık siyaseten oldu. askeri olarak değil.

Avrupa ve abd türkiye'nin amfibik harekat yapamayacagini öngördü ama türkiye elde ki kıt imkanlarla iyi tahkim edilmiş kibrıs'a çikarma yaptı.

Ayni yunanistan adaya asker yollayacak askeri bırak kumanya bile gönderecek hazirligın olmadıgı abd raporlarında mevcut birde O aralar albaylar cuntası yunanistan'i yönetiyor.

Alamayacak. Araba pahalı yakıt pahalı vergisi çok vs vs.

Iyi de zaten turkiye'de cok buyuk bir kesimin arabasi yok. Hic bir zaman herkesin arabasi olacak Kadar zengin bir ulke olmadi.

@hot potato, hiç ama hiç katılmıyorum, ya da derdimi tam anlatamamışım. Ben arabayı 55 bine aldığımda 14 maaşıma denk geliyordu. şimdi aynı arabayı alabilmek için 37 maaşa ihtiyacım var. eskiden ben orta sınıftım, şimdi fakirim. eskiden kara kara düşünmeden gittim rastgele bir araba aldım, şimdi kara kara düşünüyorum ve hala alamıyorum :)

not: eskiden dediğim 2016 yılının son günleri bu arada

Halihazırda arabası olanlar hariç hemen hiçbir asistan doktor bile şu an araba alamıyor. Ya da inanılmaz bi kredi yükünün altına girmek zorunda. Son günlerde bölümde asistan doktorlar arasında en büyük konumuz bu. Bölümde 7 doktoruz sadece birinin arabası var ki o da öncesinde zorunlu hizmeti falan yaparken fiyatlar daha uygunken almış. Ben geçen yaz başladım çalışmaya, değil araba; birkaç ay önce aldığım telefon bozulsa yenisini almaya param yok.

trde sıradan vatandaş hiç bir zaman araba alamadı zaten. kişi başına düşen otomobil sayısının en yüksek olduğu dönem zaten bu dönem yani.

@roket adam, hocam gayet de sıradan bir insandım ben hocam 2016 yılında :) maaşım 4500 lira civarında bir maaşım vardı :)

2016da net asgari ücretin 3,5 katı kazanıyormuşsun ülkenin ortalamasının çok üstünde
sıradan olmak için en fazla 2Xasgari gibi bir şey lazım

comp, hocam şu an asgari ücretin tam üç katını alıyorum. bi "buçuk"tan dolayı mı 37-14:23 maaşlık fark var?

sizin mantığınızla şimdi de sıradan vatandaş değilim ama araba alamıyorum :)

arabayla alakalı bir şey yazmadım
ülkenin ortalaması belli, siz o tarihte ortalama üstündeymişsiniz

Son olarak şunu eklemek istiyorum, benim maaşıma gelen zama bakarsak, arabanın sıfırı şuan 185000 civarında olması lazım. Diyeceklerim bu kadar :(

55 bin liraya araba aldığında asgari ücret brüt bin liraydı. 55 brüt asgari ücret. şimdi asgari ücret brüt 5 bin lira x 55 = 265 bin lira. alım gücü yarı yarıya azalmış.

55 bine araç aldığında, bankadan 36 aya kadar araç kredisi çıkıyordu. şimdi 48 aya kadar. 60 falan yapsalar standart vatandaş yine uzun vadeye yayıp alabilir, bu sırada da ekonominin düzelmesi için bol dua edilir.

Turkiye'de yilda 300 bin sifir arac satilir, ingiltere'de ise yilda 3 milyon. Turklere araba manyagi diyenlere bakmayin. Turklerin arabaya erisimi hicbir zaman kolay ve yaygin olmadi ki.

alamayacak.

clio'nun boşu bile zaten 15bin euro civarında. vergi mergi bile almasan en boşunu bile 15bin euroya alabilirsiniz anca.

türkiye'deki insanlar ortalama 500euro kazanıyor, her halukarda 30 maaş civarı ediyor. yemeden içmeden 30 maaş.

naparsanız yapın kısa vadede ülkedeki insanların maaşı bu seviyelerin üstüne çıkamaz.
vergiler de düşemeyeceğine göre, 15bin euroluk araca 22-23bin euro ödemeye devam ederiz.

yani: normal vatandaş araba alamayacak. burası pakistan gibi 50cc motosikletlerin ülkesi olacak. çok değil, 10 sene içinde.

hocam o zaman asgari ücretin 3.5 katı kazanıyormuşsun. şu anda 15 bin civarına tekabül ediyor. bu "sıradan vatandaş"ın çok ötesinde, çalışanların çok büyük kısmı asgari ücretle çalışıyordu trde en son

o dönemdeki global ekonomik şartlar gereği kredi faizleri çok düşüktü, gelişmekte olan ülkelere para akıyordu borçlanma çok ucuzdu, dolayısıyla bizde de ihtiyaç kredisi ile bile araba alınabiliyordu.

sıfır otomobil fiyatları o zamanlar daha düşüktü ve özellikle bu sene tüm dünyada 0 araç fiyatları kat be kat arttı (amerika'da bile www.kbb.com) dolayısıyla bu bizi de etkiledi.

e döviz kuru ile ilgili hikayeyi konuşmamıza gerek yok, mükemmel bir fırtınaya her zamanki gibi hazırlıksız yakalandık (bu hazırlıksızlığa rağmen ben yine iyi bile geçirdiğimizi düşünüyorum bu fırtınayı)

keza 2016'da özellikle orta üst sınıf otomobillerde ötv daha düşüktü malum. sanırım kademeli ötv 2019'da gelmişti diye hatırlıyorum, o pazarı çok daralttı zaten.

yani alt alta yazınca %30 bizim ülkeden, %70 genel durumdan kaynaklanan bir fiyat artışı var. evet kesinlikle dünyanın her yerinde otomobil sahibi olmak şu an geçmişe göre daha zor, bizde daha da zorlaştı, ama geçmişte de kolay olduğunu düşünmüyorum, onu demek istedim.

bu arada araç sahibi olmak istiyorsan herkes ucuz araçlarla başlayıp zaman içerisinde büyüterek bunu yapıyor, yani sıfırdan 400 binlik araba alan pek tanımıyorum. atıyorum 80-90 binlik alıp zaman içerisinde üstüne koya koya ilerliyor, o da bi kriter.

şu anda pazarı gabe'in dediği gibi bddk'nın kredi düzenlemesi tutuyor, eğer araç bedeline göre vade sınırı olmasa ve borçlanmayı direkt bddk eliyle kısıtlanmış olmasa peynir ekmek gibi otomobil satılacak. kredi faizleri mevcut kur riskine göre hala düşük çünkü. tahmin ediyorum cari açığı artırmamak adına pazarı kısıtlıyor devlet direkt.

Alamayacak: Alsa da diğer masraflarını karşılayamaz.

çok zor 2018'de 55 bine bir araç almıştım şu an ederi 250k. o dönem 30 peşin 25de kredi çekip 1 senede zorlanmadan ödemiştim. şu an 250k değerinde bir aracın borcuna girmek istemem ve gelirim döviz üzerinden.

mantıklı siyasi tercihler yaparak.

Bi gün bence bu zor günler iyiye gidecek
Bi on yıl zor geçer ama, o da bize denk geldi

Maalesef o da bize denk geldi kısmına katılıyorum :) işimiz gücümüz yokken alım gücü baya iyiydi, babadan para alıyorduk, mezun olup iş güç sahibi olduktan sonra aşamalı olarak kötüleşti ekonomi. Gerçi şimdi öğrenci olmak çalışan olmaktan çok daha zor.

Ek soru; üstte tüm hikayelerin olduğu kısım var ya, orada göremiyorum hikayesini ama profilini görüntüleyince hikayesini görebiliyorum.

sen kendisini zamanında mutelamış olabilirsin?

Bence bu detaylari anlamaya calşsmayin. Insta vs cok fazla detayi var. Kisitlarsa kisitlasin keyfi bilir deyin gecin ki buyuk ihtimalle degildir

Valla öneri vermiyim ama facebooktaki pajero gruplarına üye ol bak derim. Ben bi ara pajero pinin bakıyordum. Gaz kelebeği sorunu oluyormus gibi duymustum en buyuk sorun olaraktan. Buarada benzini içer sanırım bu:)

alınır ama bence kesinlikle çevrenizde bu araçlardan anlayan, kullanan birilerinin bulunması gerek. yirmi yaşında araç, japon da olsa illa ki küçük veya büyük sorunlar çıkaracaktır.
rutin bakımlar harici bir sorun olduğunda parçasını bulmak kolay olmayabilir veya pahalı olabilir, yakıt tüketimi de yüksek olur binek araçlara göre.

yani bu araç icin deliriyorsaniz alınır, bu mantıkla her araç alınır alınmasına ama ben olsam 21 yaşında, 14-15 litre/100 km yakıt harcayan, 0-100 km/s hızlanması 20 saniye olan araca ben olsam değil 260 bin, 60 bin lira bile vermezdim.

usta bulmak şart +1.

Bu araç ancak bir otomobiliniz varsa keyif için alınır. Şu ortamda özellikle bu benzin fiyatlarıyla günlük kullanımda mahvolursunuz. Bu yaşta bir 4 çeker baktığınıza göre bütçe kısıtı var diye düşünüyorum. Otogaz falan da denemeyin yazıktır:) Zaten otogaz da olsa bu araçlar çok yakıt tüketir.

Ne kadar uzakdoğu aracı da olsa 2001 model bir araçta sorunlar olacaktır zaten bu arabaları genelde uğraşmayı seven adamlar alıyor. Orasını söksün burasını değiştirsin motoru modifiye etsin...

Özellikle bütçeyi düşünen bir sürücü için Günlük kullanıma çok uygun olmaz.

Güvendiğiniz bir ustanız olmalı böyle bir araç kullanmak için.

Eğer oto sanayici değilseniz, ya da hafta sonu dükkanını açıp istediğiniz gibi aracı kurcalayacağınız tamirci bir arkadaşınız yoksa bu yaşlarda bu tür nadir araçlar dert sahibi yapar insanı.

11 yaşında büyük dizel motorlu araç sahibiyim, çok büyük sorunlar çıkarmıyor. 1.6 dizele göre elbette çok yakıyor ama her gün kullanmadığım için de pek dert etmiyorum.

BDDK düzenlemesiyle 50 bin TL'ye kadar 36 ay, 50 bin üzeri 24 ay olarak sınırlandırıldı. Bankaya ya da uygulamaya özel bir durum değil.

Eskiden 10 yıllık alınıyordu ya ne güzel. Şimdi büyük miktarda kredi çekmek imkansız o zaman bu vade süresiyle.

Bu söylediğim bireysel ihtiyaç kredisi için geçerli. İhtiyaç kredisinde maksimum vade hiç 10 yıl olmadı. 48 ay olduğu olmuştu bir dönem. Yüksek miktarda konut kredisini 15 yıl vadeye kadar çekmek mümkün.

Ben soruyu eksik sormusum, hayatımda ilk krediyi geçen sene çektiğim için çok tecrübeli değilim bu konuda.

Ben araç kredisi düşünüyorum aslında.

Arkadaşım 8 yıl önce ev kredisi çekti, şimdi iki yılı var bitmesine, kusa döndü ödediği para :) keşke o zamanlar ben de cekeydim

Taşıt kredisinde alınacak aracın fiyatına göre vade değişiyor.

O da şöyle: i.imgur.com

Taşıt kredisi ile ilgili diğer bilgiler için: www.hangikredi.com

Çok fena uydurmuş. Türkiye'nin iç işleri Nato'yu niye ilgilendirsin? ABD'de Kongre baskını yaşandı. O zaman buna da Nato müdahale etseydi.

Türk ordusu Nato orduları içinde ilk 5'te. Nato'yu biri koruyacaksa ABD, İngiltere, Fransa sonrasında bu Türkiye olur.

Nato isterse Türkiye'ye yardım etmesin, Türkiye zarar görürse Avrupa'nın büyük bir kısmı zarar görür. Türkiye'nin zarar görmesi Ukrayna'nın zarar görmesine benzemez.

Yalnız entry'de bahsettiği ülkenin İçişleri ile ilgili bir durum. Türkiye Nato'ya üye olduğundan beri 60 ve 80 darbeleri de yaşandı; NATO onlara da müdahale etmedi, zaten niye müdahale etsin? Başka bir ülkeden asker gelip bombalama yapmadı ki 15 temmuz'da, TSK askerleriydi bunu yapan. Dolayısıyla anafikrin çıktığı nokta hatalı. Öncelikle NATO nedir, ne değildir bunu okusaymis keşke.

entri baştan aşağı saçmalık. zaten arkadaşlar açıklamışlar. darbe ile natonun ne alakası var. darbeyi yapan da darbeye uğrayan da natocuydu zaten. aksi yaşanmadı ki. nato niye karışsın böyle bir iç mücadeleye.

ama natoda türkiyenin durumu gerçekten muallak. 2019 yılında londrada yapılan nato zirvesine bir bakın. zirve sonunda kraliçenin ev sahipliği yaptığı kokteyl videosunu seyredin. türk heyeti oraya yakışıyor mu, sizce onlar türk heyetini kendilerinden birisi olarak görüyorlar mı, bakın ve siz karar verin.
ayrıca rusya ile bu kadar yakın olan, bu kadar israil karşıtı olan ve suriyede natonun onaylamadığı işler çeviren bir ülke ile nato ne kadar müttefik olabilir düşünelim

bilakis, tamamen bir ülkenin iç işleriyle ilgili olan darbe girişimi gibi durumlarda dışarıdan ülkelerin gelip "ne oluyor burda?!" demeleri garip olurdu.

ayrıca bu ülkelerden darbecileri barindirmamalarini isteme hakkı öncelikle içeride doğru bir sorgulama ve yargılama yapmayı gerektirir. hani nerde darbenin siyasi ayağı?

ilk sorgulanması gereken yer sorgulanmamışken başka ülkelere "darbecileri besliyorsunuz" demek de yine abesle iştigal efenim.

adama "ya Türkiye besliyorsa darbecileri?" diye sorarlar.

Entry sahibi arkadaşın kafası karışık... Çok talî şeylerden bahsetmiş. NATO iyidir falan demiyorum ama 5. Maddeyi harekete geçirecek bir durum olmadı.

Ben anlamadım şimdi darbe girişiminde NATO ABD’yi mi bae’yi mi bombalayacaktı?

Bir de darbeler NATO tedrisatından geçmiş askerler tarafından yapıldı hep. Niye karşı olsunlar?

En önemlisi de içişlerine müdahale mi etsin napsın, 5. Madde böyle işlemiyor.

Türkiye-gkry-Kıbrıs yunanistan geriliminde de adamlar kendi aranızda çözün savaş çıkarmayın dedi, sonra biz ambargo uyguladılar. 5. Maddeyi bizim için öyle kolay kolay geçirmezler. 9/11 bile tartışmalı şu an neden o zaman geçirdik biz bu 5. Maddeyi diye düşünüyorlar.

nato'da olmamızı bir gereklilik olarak görmekle birlikte nato'ya zerre güvenmiyorum. türkiye'yi meat shield olarak gördükleri için avrasya'ya kaptırmaktansa kendi saflarında tutmak istiyorlar. rusya bize saldıracak olsa bir şekilde kılıfına uydurup "ilk türkiye saldırdı" diyerek kıllarını kıpırdatmazlar diye düşünüyorum. böylelikle hem birlikteki diğer ülkeler nezdinde ağırlıkları azalmaz hem de türkiye için hiçbir şey yapmadan işin içinden sıyrılırlar. zaten savaşa girmiş, dağılmış bir türkiye nato'ya pek fayda sağlamayacağı için batı bloku kaybının büyük olduğunu da düşünmeyecektir.

entry'den bağımsız olarak başlıkta sorduğun soru hakkında şahsi görüşüm budur. kısacası biz bir yerimiz açıkta kalmasın diye nato'ya yanlamak durumundayız ama onlara güvenmek de bence manasız.

Çok ucuz değil evet ama çevremdeki arkadaşlarım rezervasyonlarını yaptırdı hep. Biz de birkaç yer arasında karar vermeye çalışıyoruz. İnsanlarda fiyat algısı kayboldu cidden; bakarken ucuz mu pahalı mı bir sey diyemiyoruz.

Komple tüm Türkiye tatile gitmeyecek değil ama savaş, ekonomik kriz derken turizmcilerin zorlanacaklari aşikar. 6 milyar dolarlık kayıp bekliyorlar deniliyordu geçen gün bir programda.

Alt gelir grubuna hitap eden yerlerde sıkıntı yaşanabilir ama güzel yerlerdeki orta üst gelir grubunda hiç bir şey olmaz diye düşünüyorum.

gelmeyen yabancı turistten dolayı oluşacak mali boşluğu telafi etmeye çalışırlar. bunu da fiyat kırarak yapacaklarını hiç sanmıyorum.

Muhtemelen oteller batmayacak, bu sene begenmedigin otele seneye, seneye begenmedigin otele bir sonraki sene gidecek şekilde hayatımızı revize edecegiz.
yerliler için tatil malesef ucuz olmayacak.

Bir önceki sene tamamen kapalıydı oteller. Batmadılar. Bu sene açıklar.

Türkiye'de beyaz yakalılar konformisttir.
Yani herhangi bir konuda tepki veremezler rahatları bozulmasın diye.
O yüzden geceliği kaç lira olursa olsun, beyaz yakalı tayfa harıl harıl rezervasyonlarını yapıyor.

Bu yaz bodrum'a / alaçatı'ya gittim storysi atamazsa çatlayacak çok insan var.

Geçen hafta kullandım biraz. Bence epey iyi hala.

Hangi diller arasında?

Türkçe - İngilizce fena değil. Türkçe -> Fransızca ya da Türkçe -> İspanyolca, Türkçe - Ingilizce ya da tersi gibi iyi değil.

İngilizce Türkçe ve tersini kastediyorum.

Belki de benim metinlerin zorluğu artmış olabilir.

Her gün kullanıyorum. Çok iyi. Ama nadir de olsa hata çıkıyor.

History/geçmiş bölümünü arada bir silin. Performansı etkiliyor.

Chrome geçmişi mi yoksa translate geçmişi mi hocam.

Türkçe'den İngilizceye çevirisi çok iyi ama tersi o kadar iyi değil özellikle uzun ve akademik cümlelerde. Muhtemelen İngilizce cümle yapısına daha hakim olduğu için cümleyi daha net kuruyor. Türkçeye çevirirken cümlelerde düşüklük ya da anlam değiştiren hatalar daha sık oluyor.

Benim de işime yarıyor açıkçası ben de anadili Türkçe olan biri olarak Türkçe daha rahat cümle kurduğum için İngilizce Türkçe çeviride daha rahatım, artık Türkçe'den İngilizceye çok da profesyonel olması gerekmeyen bi şey çevireceksem direkt translate yapıp üstüne proofreading yapıyorum.

Bu dediklerim özellikle tıp içerikli akademik metinler için. Düz günlük hayat cümlelerinde çok fark yok muhtemelen

Translate geçmişini silmen gerekiyor.

10 sene evvel gittigidiyordan 3 tane nokia tuşlu telefon aldım, hepsi de kullanılmamış sıfır üründü. aldığım fiyat da az değildi bildiğin işte satıcı garantili faturalı falan

üçüde sağlıklı çalışmadı.

satıcılar farklı olsa da geldiği yer doğubank çıktı.

hepsinde şebeke problemi oldu ama imeiden değil, imeiden bi sıkıntı çıkmadı ama sürekli şebeke kaybediyordu bulamıyordu falan. hepsinde aynı problem oldu.

Imei muhabbeti olmadan önce Doğubankın esprisi vardı, ucuz oluyordu. 15-20 sene olmuştur. Şimdi oradan almanın hiçbir esprisi yok. Fiyatlar her yerde aşağı yukarı aynı. Gerekirse 300-500 TL fazla veririm başımın ağrımayacağı yerden alırım.

Hayatımda bir kere aldım. Sene 2005 Sony Ericsson K700i.

Hey gidi hey..

imei attıracaksanız çok uyguna ve sorunsuz alınıyor zaten sıfır telefonlar, yok yasal alacaksanız gerek yok o işlere zaten yakın fiyatı.

IMEI attıracağım

iphone SE. Normalde 399 dolar millet babaanne telefonu veya çocukların ilk telefonu diyor ama TR şartlarında güzel bence.

8 Mart'ta Apple tanıtımı var yenisi bir ihtimal gelebilir (ama ben sanmıyorum). Onu izle öyle karar ver derim.

Olumsuz yanı pil ömrü. (ve eski kasa minik bir ekran + büyük siyah çerçeveler)

se 3 gelecek büyük olasılıkla 8 martta. duyumlar doğru çıkarsa 300 dolardan gelme ihtimali var ki inanılmaz ucuz olur. a15 ile pil ömrü biraz toparlayabilir ama yine de yetersiz kalacaktır.

En ucuzu iPhone SE. 8 martta yeni SE tanıtılacağı için eskisinin fiyatı bir tık daha düşebilir. Bekle bence birkaç gün.

tv de gösterilen bu kanıya varmamız ama işin gerçek boyutunu maalesef henüz göremiyoruz bence.

batı tarafından rusya'ya karşı görülmemiş bir karşı propaganda uygulanıyor. piyasada çok büyük bilgi dezenformasyonu var bu savaşa karşı. o sebeple sorunun cevabını bulmak pek kolay değil.

yine de bu kadar köşeye sıkıştırılacağını bence putin bile düşünemezdi. bütün dünya ekonomik sisteminden afaroz edilmek çok ciddi bir yaptırım.

Rusya bir yerde patlayacaktı. O da şimdi oldu. Bence çok fena çuvalladı.

Bunu düşünmüş olması imkansiz. Dusunmusse de demekki halkı, ekonomi umrunda değil.

Abi yoldaki 500 bin euroluk konteynerlerin yönünü değiştirdik Rusya'ya vermemek için, para ödeyemezler diye. Bizim gibi kaç şirket var kim bilir, biz enerji için elektronik parça veriyoruz, önemli şeyler şeker/boncuk değil. Kendi de üretemez kolay kolay.

Yani bu kadar ciddi olacağını düşünmesi imkansiz.

Net bir şekilde çuvalladı ve gitgide bataklığa saplanıyor.

Ekonomik olarak:

Rusya hazırdı yaptırımların simülasyonunu 2014 de yaptı, rezervi biriktirdi, Swift'e alternatif geliştirdi vs.

Askeri olarak:

Çok fazla bilgi kirliliği var. Ama haritaya baktığımız vakit iyi kötü Rusya istediğine ulaşıyor. Ukrayna’nın Karadeniz bağlantısı kesildi sayılır. Zelensky de düşer yakında.

Şu an hem batı medyasında hem rus medyasında aşırı bilgi kirliliği mevcut. Yani kimin aantajlı durumda olduğu, kimin istediğini aldığını kestirmek zor. Eminim bizim duymadığımız ne detaylar dönüyordur. Bu tarz mücadeleler de tek bir muharebeyle net sonuç vermez. Yani rusya kiev'i alır belki. Ama bu ambargolarla uzun vadede kazandığından fazlasını kaybedebilir.

Bir de askeri harekatların hedefi şurayı alayım ooooh şeklinde olmaz. Askeri harekatlar siyasi hedefler için yapılır. Askeri operasyon başarılı olsa bile, siyasi hedefe ulaşamayabilir.

Bence rusya bir tepki bekliyordu, ama bu kadarını beklemiyordu. 2014'ten sonra bir para stokladılar. Ama 1 haftada eldeki rezervin yarısını harcadılar. O yüzden askeri olarak başarılı olsa bile siyasi olarak istediğini elde edemeyecek gibi duruyor.

Rusya kiev'e adım atacak gibi. Ama kiev yönetimini düşürmek uğruna, ülkenin milli serveti gidiyor. Yıllarca sürecek bir ambargodan bahsediliyor ki batı rusya'ya diz çöktürme fırsatı yakalamışken kolay kolay bırakmaz. O yüzden kimin kazandığını bir haftada anlamamız mümkün değil.

Birçok kanalda analistler bu işin en az 1-2 sene sürecek etkileri olduğunu söylüyor. Çatışmaların da 1 seneye kadar uzayabileceğini konuşuyorlardı dün TV'de.

Mesela benim çalıştığım şirket İngiliz ortaklı. rusya'daki ayağını bir gecede kapattı. Yani batı dünyası bu kadar net bir tavırda. 2 ay sonra dönecek adam temelli durduruyoruz çalışmalarımızı demez. Rusya askerleri kievden evlerine döndüklerinde ülkelerinin ekonomik olarak bitmiş olacağını görebilir.

Şu anda mastercard visa bile çalışmıyor. Yani ATM'den nakit bile çekemeyebilirsin. Amerikan sermayesi rus şirketlerini bu kadar değer kaybetmişken ele geçirecektir yok fiyatına satın alacaktır. Yani rusya'yı çok sıkıntı bekliyor gibi.

askeri harekat tarafında işlerin o kadar Ukrayna tarafında olduğunu düşünmüyorum. rusya götüm götüm ilerliyor. biraz uzadı iş ama sonuç olarak rusya dayanabilir ise alacak.

diğer taraftan rusya kırım gibi çok bir tepki gelmeyeceğini, yaptırımların kısıtlı olacağını düşündü ve bu işe girişti ama gelinen noktada düşünülenin - beklenenin çok çok ötesinde bir tepki ve yaptırım var. (bunu ben değil rusya'da ki fabrikadamızda ki rus arkadaşlarım söylüyor) şuan misal iş yapamaz duruma gelmiş durumda bizim fabrika. çalışan yabancı personel memleketlerine geri dönüyor. öte yandan yerel personel acayip de rus hükümetinden - putin'den korkuyorlar, bu konuları konuşmak bile istemiyorlar.

Valla su an bati tarafindan muazz bir dezenformasyon yapiliyor, o yuzden direkt medyadan goruneni dikkate almak gereksiz.

Putin'in sanıldığı kadar kotu durumda oldugunu sanmıyorum.
Bunu düşünmüş olmaso imkansiz falan değil. Bu adamlar okuz falan değil, senin benim düşündüğümuzu onlar da dusunebiliyor.

Bir savasa girdiginde kazansan da kaybetsen de agir bedelleri olur. Devletleri yoneten insanlar da bunun bilincinde. Ote yandan bu savasa girmese ne olacakti ona bakmak lazım Rusya açısından. Savas kolay bir karar değildir, hiçbir lider keyfinden savasa girmez, masada çözebilecegi is icin "dur savaşalım aksiyon olsun havamiz olsun" mantigiyla gitmez. Bu karar verildiyse - cikarlar doğrultusunda - baska secenek kalmamistir. Yani Putin'in aptallik yaptı demek oturdugumuz yerde bu sinirli bilgimizle bu kadar kolay olmamalı.

Putin'in cuvalladigini soyluyor herkes ama eger bu savasa girmeseydi ve NATO tarafından cevrelenmeyo bekleseydo sonuçlari ne olacaktı sorusunu hic sormuyoruz.

Bakin İran yaptırıma bogulmus bir ülke, bugun hala izole bir sekilde de olsa varligini surduren bagimsiz bir devlet ve bir nükleer guc.

Ne biz ne de ekrana cikan stratejistler ve askeri uzmanlar Putin cuvalladi mi cuvallamadi mi su an kesin olarak soyleyemeyiz, uzun vadede gorulecek sonuclsri.

3 gunde Kiev duser bu is biter dedik 12guj oldu hala belirsizlik suruyor Putin cikmaza girdi vs deniyor.
3gunde kiev duser bu is biter diye bir plani oldugunu falan soyledi mi Putin savastan once? 3 gun muhabbeti yapan da bati medyasi zaten ve bunun üzerinden Putin batirdi argümanları donuyor anlatabildim mi?

11bin Rus asker olduruldu diyen Ukrayna hukumetinin hiçbir kaniti yok. Ortada doğru durust bir catisma goruntusu bile yok yahu, nerede oldu bu kadar asker? 11bin az buz bor rakam değil. Bugünün teknolojisinde internette yuzlerce ama yüzlerce sıcak catisma ve cephe goruntusu dolasmasi lazımdı internette ama çok da fazla bir sey yok.

Ukrayna müthiş direnis gosterdi, Rusya ukraybadan beklemedigi direnci gorsu, bilmem kac ucak helikopter düşürüldü Ruslar muhtis kayıplar veriyor deniyor.
Bu kadar saglam direniyorsa Ukrayna ordusu, 64km lik konvoy kiev kapisinda babasinin evindeymis gibi takılıyor, bunlara neden bir sey yapilamiyor? Açık hedef bu konvoy, şehre girmesini bekliyorlar.
Yine ruslar sehir merkezlerine tamamen girmis değiller, kenar mahallelereyiginak yaptılar. Sehir merkezine girilmemişken bu soylenen rakamlarda kayip nerede verildi bu sorunun cevabu yok.


Tum bilgi kirliligi ve "yalan" haberler bir tarafa, baktigin zaman Rusya ukraynanin ciddi bir kismini kontrol altina aldi ve Karadeniz'e kapaisini da kapatmak uzere. Rusya cuvalladi Putin batirdi iddaasini bir kez daha dusunurdum ben. Bakın Putin basardi, Putin sorusunuz ilerliyor diye bir iddaam yok ama bunun aksini de iddaa edemeyiz bu bir gercek.

Bugun Rusya kiev sehir merkezine gitmiyorda bu kesinlille Ukrayna'nın cok kuvvetli direnci oldugundan değil. Oturup soyle bir dusunursen Ukrayna'nın başkentine dalmanin cok da akillics bir hareket olmayacağı asiksr zaten. Halep değil orasi. Ayrica Rusya tarafından bakarsan orasi Rusya toprağı bunu da hatırlayalım.

Yaptırımlar, kara propoganda ve diger her dey bir tarafa, su an ukryaba topraklsrinda Rusya'nın binlerce asker ve zirhlidan olusan ezici bir gucu var, orada bekliyor. Ayrica hava ustunlugu var ve karadenizden de kaoatmak üzere. Haritada baktığında da adim adim ilerliyor.


Bu yaptirimlar oyuncak değil, bunlar Rusya'yi mutlaka sikintiya sokacaktir. Ama Rusya'yı alasagi mi edecek yoksa Rusya bunu göze aldi ve bir sekilde sancili da olsa altindan kalkacak mi zsman gosterecek. Putin cuvalladi, Putin yanlis hesap yapti, Putin ters kose oldu demek için erken oldugunu düşünüyorum.

CSI, önceden var olan çevirinin temel alındığı TL versiyonuyla aktarılmıştır. Ancak yine de bu versiyonun ST'nin kültürel sistemine ait olduğu kabul edilebilir ve böylece kaynağın anlaşılabilirliği de artar.

CSI, TL ve ST nedir bilsem daha iyi çevireceğim de kısaltmalarla konteks çok anlaşılmadığı için bu kadar oluyor artık idare edin.

Dostluk ise ozan çolakoğlu
Tanıdıklık ise tarkan.

Cenk & erdem

Mesut süre
Sayılırsa metin tokat.

Bir de 10-15 sene önce cenk erdemle epeyce hasbihalimiz vardı.

Futbolculardan, diego ribas, adriano, gustavo, josef, alex vs…
Sanatçılardan kimse yok.
Siyasette 2-3 bakan var…

Rte

babam.elektrikçiler odası başkan yardımcısıydı.

rte benim de.

mevcut şişli belediye başkanı. 3.derece akraba.

babam tv dunyasinda bilinen biriydi, bir suru oyuncu vs.
Sahsen benim arkadasim, kendi cevrem olarak tanidigim en unlu kisi yabanci bir yazar.

elçin sangu.

Riza Kocaoğlu diye bir oyuncu vardi, yurtdisinda tessdufen tanismistim. Orada bir sıkıntı yaşamışlardı, yardimci olduk.

ünlü bir teknik direktör. evine misafirliğe gidip, çaya kek katık ediyoruz.

Sarı Bıyık.

oyunda tanistigim bir cocuk azerbeycan da unlu olmustu
sonra baglar koptu :)

tanıdığınızdan kastın beraber (en az birkaç gün) vakit gecirdiniz, beraber iş yaptınız ise

fuat oktay (afad başkanı iken van depreminde birlikte calistik)
bülent emrah parlak (asker arkadaşım)
unhcr bölge direktörü (üc gün boyunca tercümanligini yaptım)
kerem bürsin (birkaç toplantıda bir araya geldik, birlikte calistik)
mert firat (birkaç toplantıda bir araya geldik, birlikte balistik
sinan tuzcu (asker arkadaşım)
bir bilimsel calışma alanının en önde gelen uzmanları (söyle düsünün psikanaliz alanında calisiyorsunuz, freud, lacan, jung, kristeva, zizek, melanie klein vs. hepsi ile oturup yemiş icmisliginiz, birlikte calismisliginiz, birlikte tatil yapmisliginiz var)

Bazı tez danışmanları o kısımları okumuyor bile, çoğunlukla uygulama kısımları okuyorlar bence.

Şu olabilir mi?
Word dosyası açıkken aynı klasör içinde o dosyanın aynısından bir tane sistem dosyası gibi görünüyor. Kapattığında o da gidiyor.

hocam tam olarak anlamadım dediğinizi ama sanırım dediğiniz gibi değil, hiçbir dosya açık değilken açıyorum bir word dosyasını, aynı anda bir tane daha açıyor ve karşıma şöyle bir uyarı çıkıyor:

bu xx isimli dosya düzenlemeye karşı acer tarafından kilitlenmiş

yapmak istediğiniz işlem:

salt okunur bir kopya aç
yerel kopya oluşturup, değişiklikleri daha sonra birleştir
özgün kopya kullanılır duruma geldiğinde uyarı al

sevgi bittiyse

şiddet
aldatma
cimrilik
sevgisizlik, saygısızlık

Evlilik konusundaki herhangi bi problemin psikolog veya psikiyatr tarafından çözüleceğine inanmıyorum.

Denemedik dememek için ben olsa yardım alırdım.

Sistematik psikolojik şiddet.

Sanırım biz sevgi-saygı bitmesi kategorisine giriyoruz. Eşim net olarak seni sevmiyorum diyemiyor ama sevmiyorum da diyemiyorum. Evliliğin ilk aylarında da danıştım buradan, hemen herkes boşan demişti. Boşuna direttik sanırım.

Düşününce aklıma gelen her sorun için devam etmek istiyorsam terapiye gideriz diye düşündüm. Bu nedenle ben her halükarda kafam netleşsin diye çift terapisine giderdim.

birbirinize karşı sevgi ve saygı varsa, herhangi bir aldatma yaşanmadıysa terapiye gitmek mantıklı bir seçenek. en azından gelinizden geleni yapmış olursunuz.

Aldatma, şiddet, bağımlılık (kumar, alkol) vs yok. Uyumsuz bir kafa yapımız var, siyaseten başta çok uyumsuzduk, benim dediğime geldi hep neticede. şu an o konuda benzeşiyoruz baya fakat sağlık konusunda da uyumlu değiliz mesela, aşı karşıtı olmasa da şimdiki aşılar erken çıktı diye aşı olmadı mesela, türk aşısı çıksın öyle olacağım diyor.

sevgi saygı konusunda problemlerimiz var bence.

Birinizden biriniz istemiyorsanız kimse bir şey yapamaz. Aile terapisi de isteyerek yurutulebilecek bir şey nihayetinde. Yine de bu bir ihtimalse denemeye değer, sonuçta bosansaniz da kendinize "yapabileceğim her şeyi yaptim ve olmadı" diyebilir olursunuz.

evlilik ilişkisi, çocuğun ailesinden öğrendiği bir ilişki türüdür. olmuşlukları, olmamışları, olmaktan korktukları ve olmak istedikleri karışık bağlarla çocukluğuna bağlanır.
ve maalesef toplumumuzda neredeyse her çocuk bir şekilde yoksun bırakılmıştır, bunu da yetişkinliğe kadar taşır, 35'lere doğru kafayı yakmaya başlarız.
yetişkinlikte bu konuları anlamak ve çözmek için terapiye bence kesinlikle ihtiyaç vardır. ister çift terapisi olsun ister kendi başınıza gidin o kısım ihtiyaca göre değişir ama terapiyi kesinlikle tavsiye ediyorum.

boşanmak ya da boşanmamak için değil, en azından boşanacaksanız bile bunu mantıklı bir zemine oturtmuş olmak için. çünkü doğru olanı yaptım hissi her şeyin önüne geçer, sonunda rahat edersiniz.

Durum dediğiniz gibiyse gitmenizde fayda var. Belki de sorun sadece bakış açısıdır, sizin ya da eşinizin göremediği bir şeyi gösterir bakış açınız değişir. Durumu daha farklı ele almaya başlarsınız. İlişki böyle bir şey, her yolu denemek gerekiyor.

Daha önce sorduğunuzda boşan diyenlere bakma. Burada karnım ağrıdı diyene boşan diyorlar.

Şöyle bir hata yaptık zamanında:

Tavsiye üzerine bir pdrciye gittik, (ben psikolog sanıyordum kendisini ilk başta) kendisi dediki ben genelde çocuk ve ergen çalışıyorum ama sizin sorununuz çift sorunu değil, ...hanımın büyük bir bağlanma ve güven sorunu var o yüzden ayrı ayrı terapiye alalım sizi dedi, hatta bende pek bir sorun görmedi. sanırım bu büyük bir hataydı, ayrı ayrı terapiye gittik üç dört yıl önce, ve tamamlayamadık da terapiyi, yarım kaldı diyebilirim. o yüzden şimdi aile terapisi arıyorum.

aile terapisi işe yarayan çift arkadaşlarımda oldu, yaramayan da. bence bunun bir formülü yok. gitmenizde fayda var, sorunlarınızı çözemeseniz bile ayrılmayı en az travmatik hale getirebilirsiniz. kendi adıma iyi ki de gitmişiz diyorum, en azından nasıl bir hayat istemediğmden son derece emin olmamı sağladı terapist, böylece aşırı bir travma da yaratmamıştı ayrılmak.

Saygı yoksa,
Öncelik (kendinizden sonra) birbirinizde değilse,
"Biz" algısı yok olmuşsa hiçbir terapist fayda etmez çünkü kişinin kendi istemiyordur.

Aşı konusunda o sananuymak zorunda değil sen de ona uymak zorunda değilsin. Bu konuda %100 uyum bekleme bence. Aynı düşünmeyebilirsiniz çok normal bu. Hayatı paylaşmak için evlendiniz, en ufak bir şeyde kaçmak için veya birbiri üzerinde tahakküm kurmak için değil.

aşı konusundan ziyade, komplo teorilerine çok ama çok meyilli, bill gates ve aşı, yangın ve bill gates konusunda çok emin kendinden mesela :)

birkaç komplo teorisyenini inatla ve ısrarla takip ediyor. benim de pubg oynamama karışıyor mesela, karışmaktan ziyade gururunu kırıyor sanırım bu oyunu oynamam. yanımda arkadaşlar öğrencilerinin, yeğenlerinin pubg oynamasından şikayetçi ben onların yanında bir şey diyemioyrum cünkü sen de oynıyorsun diyor.

yahu ben allahın unuttuğu bir ilçede yaşıyorum 30 bin kişilik bir ilcede. istanbulda doğdum büyüdüm, kendime hobi olarak satranc ve pubg seçtim o da pubg de çocukluk arkadaşlarımla bir yandan sohbet edebiliyoruz diye, yoksa pubg benlik bir oyun değildi hiç bir zaman. istanbuldan ayrılmasaydım hiç oynama ihtiyacı duymazdım mesela.

@mor bembombom, peki hocam online terapi hakkında ne söylersiniz? küçük bir şehirde yaşadığım için online terapi düşünüyorum ama çok sağlıklı olur mu bilmiyorum.

Bir de doktora gibi zor ve ağır bir sürecin son aşamalarındayım, bir ara konuşup boşanma olacaksa da doktora sonrasında olsun demiştik, doktoradan sonra büyük bir yük kalacak ya omuzlarımdan, daha farklı bir ilişkimiz olur belki diye düşünüyordum. yanlış mı düşünüyorum acaba bu konuda?

Duygusal açıdan bakıyorum; sevdiğim sürece, dışarıdan gelecek bir müdahalenin işe yaramayacağına olan inancıma rağmen, tüm yolları denerdim.

e bana nick birakmamissiniz zalimler, hocam iletişim kısmı şöyle problemli, evlilik sıkıntılı gidiyor, bazen sorunları hasıraltı edip konuşmuyorum bazen de dile getiriyorum, bunları konuşmaktan bıktım deyip konuşmak istemiyor, uzun zamandır devam ettiği için, sürekli konuş konuş bir işe yaramıyor düşüncesinde. ortak hobi kısmında şu var, aslında ortak noktamız baya var, kamp, hayvanseverlik, motosiklet gibi konularda çok ortak noktamız var, ama eskisi kadar kampa gidemiyoruz örneğin, doktoradan dolayı ben fazla gitmek istemiyorum. motorla da birkaç defa tur yaptık, iki motor var, birinde o birinde ben, tur dediğim de kısa mesafeler aslında, biri 25km biri 50 kmlik turlardı.

konuşmaktan ziyade eylem insanı kendisi, ben de henüz bir şeyleri eyleme dökemedim ona göre. aslında ortak noktalara rağmen aşırı zıt karakterleriz galiba, bu evlilikte erkek o kadın ben gibiyim :)

bir de, kendisi karizmatik bir koca beklentisi içindeymiş :D ben ona göre karizmatik değilim, biriyle tanıştığım zaman veya az tanıştığım biriyle uzun uzun konuşabilmek ona göre gevezelik, anti karizma bir durum :)

@mor bembombom, ben doktora sürecinde bana büyük bir tolerans geçsin istiyorum ama yapılmıyor, örneğin salonda ders çalışmak istiyorum ama salon dağılır diye istemiyordu o uzun süredir. ben zaten zor çalışan biri olduğum için, tedbili mekanda ferahlık vardır diyerek yer değiştirmek istiyorum çalışırken ama o sanki misafirpervermiş gibi salon dağılsın istemiyor. misafir ağırlamaktan nefret ediyor ve misaifr ağırlıyamıyorz çooook büyük bir oranda. ben ayda bir misafir gelsin gelebilsin istiyorken o yılda bir kafasında. pandami acayip işine geldi onun mesela.

bir de şu bilgiyi vereyim bakış açımızın anlaşılması için:

cinsellik varla yok arası, eşime bunun bir problem olduğunu kabul ettiremedim önce. bir sürü insan var böyle yaşayan diyor, neyse sonunda kabul eder gibi oldu ama aramızdaki diyalog şöyle gelişti:

bu büyük bir sorun diyorum ben, kendisi de cevaben bu sorun değil sonuç, sebebini bulmak lazım.

neyse sanırım bu da bir gelişme. bir de yaptıgım hataları söylesem burda birçoğunuz hata olarak görmeyecek muhtemelen, küçük bir kısım da ufak tefek hata olarak görebilir. karım çabucak silebiliyor insanları, zamanında arkadaşlarını da silmiş en ufak hatalarında.

Terapi ücreti 600 lira. Biz de ailesi kaynaklı sorunlar vardı. Çözemedik. Gidiyoruz. Eşim de biraz fark görüyorum. Ama 2-3 seansta da çözülemiyor. Ha biz seviyoruz da birbirimizi. Bu yüzden kendimiz çözemeyince terapi almak istedik. Eşim kendi hatalarını fark etmeye başladı ama kabullenme aşamasına henüz gelemedik. Aldığımız seans 5. Kesin çözüm mü bilemem. Aile yapısına, kişilere göre değişkenlik gösterebilir bu. Umarım nasıl mutlu olursanız o duruma çabucak kavuşursunuz.

Teşekkürler hocam siz online seans mi alıyorsunuz

@Fusha

Komploculara çok takılıyor çok takip ediyor demişsin, zaten aranızdaki fikir ayrılığından kaynaklanıyor bu. O bu konuda kendini senin kadar güvende hissetmiyor, bu senin için ciddi bir sorunsa, bununla yapamayacaksan bence tez vakitte boşan, onun kendini koruma şekli üzerinden huzursuzluk çıkarmaya hakkın yok. Onun ömründen de çalmış olursun, buna da hakkın yok. Ha eğer bu seni pek etkilemiyorsa da bunu dile getirme derim. Uğraşılacak başka sorunlar varken buna da enerji ayırma.

Son cümlenizde o kadar haklısınız ki hocam aslında.

eşinizi bilmiyorum ama sizin eşinizi sevmediğinizi düşündüm okurken. sevgi yoksa o evlilik çok zor ilerliyor.

Öyle düşünmenizin sebebi nedir?

darp, aldatma.

Benzin filtresi değişiyor mu ya? Yani sorun çıkarmadıkça değişmemesi lazım sanki. Polen, hava, yağ, şanzıman filtresi değişiyor ama benzin filtresinin km'si olduğunu duymadım.

2-3 sene
30-45 bin km

Araca göre değişir. 60 binde değişen de var. Kitapçıkta yazar, yoksa internette de bulunur kitapçık.

Aracın yakıt performansına göre değişir. Fazla yakmıyorsa körfezin etrafından dolaşmak ekonomik olabilir ama uzun ve yorucu olur. Ondan sonra yoğunluk durumlarına göre feribot gelir. Sonra Osmangazi köprüsünden sonra ilk fırsatta otobandan çıkıp eski yoldan devam. En pahalısı da Balıkesir'e kadar İstanbul-İzmir otobanı.

Köprü yerine feribot, sonra eski yoldan devam. Körfezi LGP ile dolansan bile değmez.

Ekonomiye bakmaya gerek yok. Direkt otoban. Arabada hız sabitleyiciyi 130 km yap. Şerit koruma aç. Uyumana bak.

Körfez yolu nasıl? Yıllardır kullanmıyorum o yolu

Çok trafik ışığı var ve yol iyi değil. Feribot seçeneği varken çok mantıksız.

çok uzun yıllardır çanakkale yolunu kullanıyorum ben. hem görsel olarak güzel hem de sakin bir yol. körfezin çirkinliğini çekmenize gerek yok. geçenlerde hesaplamıştım bi 40-50 lira fazla oluyor çanakkale yolu ama bence değer.

Ben Pendik'ten çıkacağım yoksa hocam, benim yolu çok uzatır sanırım

Ben uzun araştırmalar sonucunda İDO'nun Pendik-Yalova feribotunu tercih etmiştim.

Pendik-Yalova en ekonomiği. Ama otoban kullanmayınca hız limitlerine daha da dikkat etmen lazım. Radar kuruyorlar.

Körfezden geldim. Yolda ışık çoktu ama yollar pek de kötü değildi, sadece ekonomi yapmak gerektiğinde kullanılır yol bence yoksa diğer alternatifler daha mantıklı. Para yönünden sıkışık olduğum için tercihimden pişman değilim ama biraz param olsaydı pişman olurdum muhtemelen :) teşekkürler herkese.

Hyundai var bende. Bu seneye kadar bakımları İstanbul'da yapıldı. Bu sene bakımını Balıkesir'de yaptırdım. Balıkesir'deki servis daha ilgili geldi.

Araç otomatik ve benzinli. 1.4

Daha önce hangi bakımları yaptırdın periyodik yıllıkta onları yaptır önceliklle. Triger kayışı veya motor zinciri,baskı balata, disk,fren yağı, hidrolikler , lastik derinlikleri ve lastiğin durumu vs bunları kontrol ettirebilirsin 100Bin olduğu için. Aracı cihaza bağlayabiliyorlarsa bağlat elektronik aksamlarda sıkıntı var mı onu görürsünüz veya başka görünmeyen arızası varsa. vs Bunlar önemli olanlar bence.

Hepsi bir anda masraflı olacaktır ama ne kadar idare edeceğini konu ustayla ona göre çok kö yapmıyorsan kısa sürede ve masraflı geldiyse bir sonraki bakıma erteleyebilirsin bence önem sırasına göre.

imar çeşitleri farklı farklıdır.Bina imarı, ticari imar vs vs . Villa imarlı olması iyi bir şey ama imar oranına bakmak lazım 400 metre yerde %10 imarlı olursa, çok bir işe yaramaz imarın artmasını beklersin

Villa imarından kastı H:6,5 metredir.

%25 den fazlaysa bişeyler yapılabilir, tabi ki arsa 400-500 metreden aşağı olmamalı. Ama en önemli etken konumu, etrafında yapılaşma var mı? Şehirleşme var mı? Başka villalar yapılmış mı?

Yoksa şehirden uzak bir arsanın villa imarı olmasının bir önemi yok.

canakkaleden arsa alinir mi bilmiyorum ama bilmedigin herhangi bir seye seye yatirim yapilmaz demek istedim.

Hocam bilen birine danışarak bilmediğim konularda, para kazandım. Haklısınız genel olarak ama bu ev, arsa olayları çok karmaşık konular değil bence, para elime geçene kadar biraz araştırma yapıp alacağım arsa. Ev alacak kadar çok değil çünkü para.

Ben de bilmediğim bölgeden arsa almam. Yaşadığın, tecrübe ettiğin bir yerden almak lazım. Şehir hangi yönde genişliyor vs bunların güncel halini bilmek ve ileriye yönelik öngörü sahibi olmak lazım. Ben olsam şu an yapacağım yatırımı arsadan çok teknolojik gelişmelere yaparım, ki öyle yapıyorum. Elektrikli araçların hayatımızda büyük yer edinmesi çok yakın mesela. Bunu sadece bir fikir olarak söylüyorum, tavsiye vermek amaçlı değil. Bu şekilde örneğin önümüzdeki 10 yıl içinde hangi sektör çok gelişir, atak yapar bunun cevabı hakkında bir öngörün, fikrin varsa buna yönelik paranı yatırıp unutman daha iyi olabilir.

Hocam çeşitli yerlerde mutlaka böyle yerler vardır. Eğer böyle bir yer ariyorsan sana güzel bir önerim var. Bursa'nın İnegöl ilçesinde Hocaköy barajı yapılacak yakın bir zamanda. Kendin araştır bak hatta ekapa girdiğinde görürsün barajın yapılacağını. Gülbahçe mahallesi nin baraja bakan güzel yerleri var. Dönümü 150k 200k gibi rakamlarda ama baraj yapıldıktan sonra orası nasıl olur. Allah bilir.

İyi bilirdim. Amin.

Ben çok geç tanıştım kendisiyle, en çok üzüldüm şey de bu oldu. Yeri doldurulamayacak biri. Hayatta böyle içi dışı bir çok az insan gördüm.

Ölmeden önce kötü bilirdim. Öldükten yıllar sonra dinlemeye başladım. Hiç motorum olmamasına rağmen sürekli Altınlı Gece programlarını arabamla giderken dinliyorum. Müthiş birisi olduğunu gördüm. Bugün bir apaçilik videosuna rastladım. Trafikte sağa sola küfürler ede ede ilerliyor. Biraz hayal kırıklığı oldu olmadı değil. Bkz: www.izlesene.com

Severek takip ediyordum aşırı samimi geliyordu videolardan. İnanılmaz üzülmüştüm haberini aldığımda. Çok genç gitti be…

bana itici geliyordu, videonun yarısında kapatırdım. çok bilgili birisi olduğu kesin ama itici birisi olduğunu değiştiremez. allah rahmet eylesin

yaptığı programlar, kanal iyiydi ama ben özellikle sazı eline alıp konuştuğu kısımları çok sevmezdim ama çok bilgi verirdi ama hitap şeklini sevmedim. karakter meselesi.
devrim sirmen'i severdim ama o da böyle bir kanal yürütemezdi.

sonuçta yaptığı iş ile tr'de çoğu insana yol göstermiş biriydi.

messinin de belgeseli var. belgesele konu olunca daha iyi olunmuyor ki.
bu arada messi mi ronaldo mu diye sorarsan aşağıda her ikisinin fanboyları kapışırlar. kapışma seyretmekten keyif alıyorsan sözlükteki başlığı bul ve oku.
zlatan ibrahimovic de büyük futbolcu ama messi ve ronaldo kadar efsane değil. messi ve ronaldondan önce de zidane ve diğer ronaldo efsaneleri vardı. eskiler bu ikisini daha çok beğenir mesela.

Renault Megane mi Ford Focus mu diye sormaya benziyor bu.
İkiside aynı segment, aynı işi görüyor. Konfor, ekonomi, güvenlik, yol tutuş vs. diye karşılaştırıldığında ikisininde birbirine üstün ve düşük yanları var.
Kimisi Renault sever ve seçer kimisi Ford.
Ben karşılaştırma yapmak yerine ikisinden de keyif alma taraftarıyım.

ronaldo'dan kasıt, brezilyalı "gerçek" ronaldo'ysa ronaldo.
yoksa, messi.

yav ne gerçek ronaldosu bırak bu işi ihtiyar

Subjektif bir gerçeklik söz konusu olamıyor mu bu tarz kıyaslamalarda? Birinin kupası daha çok o zaman o daha iyi diyemiyoruz değil mi bireysel bir oyun olmadığı için bu futbol?

Ben messi izlemeyi seviyorum. Bana da ronaldo mekanik geliyor izlemeyi sevmiyorum.
Ayni şekilde hayatimda izlemeyi en çok sevdiğim futbolcu ronaldinho.

Bunun subjektif bir tarafı olamaz. Ama bu mantıkla misal Messi'de 6 tane yılın futbolcusu ödülü var ronaldo'da 3 tane. Ha bana göre bunlar çok önemli şeyler değil.
Misal ronaldo'da kupa fazla ama o farkli takımlarda oynadı. Messi sirf la liga. Messi'de misal 10 tane var ronaldo'da 2 tane. Ama şampiyonlar ligi ronaldo'da 5 tane Messi'de 3 tane.

Ikisinin yanina yaklasabilecek futbolcu yok. Eski ronaldo, ibrahimovic, pele, maradona falan onlarla alakasi yok yani sirf eski futbolcu diye böyle yapılıyor.

messi saf yetenek, ronaldo hırsın ve çalışmanın güzel bir örneği.

yani bu doğuştan zeki olup başarılı olmak mı, yoksa çok çalışıp başarılı olmak mı sorusuna benziyor bence :)

Olmaz bişey hocam,
Yararını bile görebilirsin, bizim millet sever böyle gizemli şeyler içinde olan insanları, siz her ne kadar öyle olmasanızda.

sahiplendirmek maksatlı mı?

Data hattı / tarifesi diye bir konsept var. Sadece internet bağlantısı sunuyorlar, konuşma sms falan olmuyor. Normal hat da çalışır muhtemelen ama bi bakın onların fiyatlarına falan.

normal hat alıyorsunuz önce. sonra saate özel tarifeler var. dakika-sms-internet paketi şeklinde.