Ekşi Duyuru

eved satabilin

şirket ünvanında ne varsa onun kapsadığı şeyleri yapabilirsin. onun dışında yasal sorun olabilir. sonuçta ünvan alırken ona göre alınıyor. farkedilirse risk yok değil gibi. bilen birinin yardımı önemli olur bu konuda.

kisa bisey olsun istemistim, yok öyle bişi.

ara: "Ultra Vires"

yeni ttk'ya göre bu kaldırıldı. artık şirketler yasal olan her konuda faaliyet gösterebilir.

sözleşmede yer alan bütün faaliyet konularını ünvana dizme gerekliliği kalktı.

sözleşmede yer alan faaliyet konularına girmeyen konularda faaliyet gösterme (ultra vires = yetki aşımı) yasağı da kalktı.

hepsiburada değilde gittigidiyorun şuanda vodafone ile anlaşması mevcut...6 ay ücretsiz mağaza kullanma gibi opsiyonları var

işine yarayabilir belki

Shopaholic olmuşsun Allah kurtarsın

Sahibinden com u ezberleyen adamlar var oyle.o araba oncedende satisa cikmisti kadikoyde falan diyorlar.kredi kartini net islemlerine kapat,internet bankaciligini falanda kapat ki acamayasin,programi vardir muhakkak hepsiburadayi engelle ,birisine sifre falan koydurt.oyle birakayim demekle olmaz gibi zorlamak lazim.

Sisli'de Reha Yurdakul sokagi uzerinde 3-4 tane var, belki 5 de olabilir.

Kadıköy'de var.

tellalzade sokaga gideceksin. antikacilar sokagi diye bilinir.

Beyoğlu'nda Çukurcuma cadddesi ve çevresinde epey antikacı var.

ilgini çekiyorsa yalnızca antika değil hikayesi olan eşyalar için

www.theguideistanbul.com

Kadıköy ve Üsküdar'da var antikacılar sokağı.

Pazar günleri Bomonti Antika pazarına git.
eksisozluk.com

15-20 yaş aralığındaki ergenler ve bunlara bağlı aileleri.

Beni de yaz.
Ergen değilim ayrıca

Arada bi çok olmamak kaydıyla bende yiyorum

ben severek yiyorum burger king'i ama mcdonalds'ı yıllardır yemiyodum sadece bu yaz avrupa gezimde ucuz ve her yerde var diye yedim. Burger king'den iğrenmiyorum aksine çoğu burgerine bayılıyorum. Ha butik burgercıları da severim oralardan da çok yerim ama burger king yemem yeaa demem. Gerçi öyle çok sık yediğim söylenemez şu aralar ama öncesinde ayda 2 3 kez hatta bazen daha sık yediğim oluyordu

Burger yemiyorum buralardan ama zaten et yemiyorum ben. Bunun dışında McDonald's milkshake konusunda iyiydi bence. Artık bıraktım tatlıyı ama geçen yaza kadar alıp içerdim arada. Bir de soğan halkası aldığım olurdu eskiden ama o da yılda bir kez falan en fazla.

ayda en az 2 kere yiyorum

1 yildan fazladir yemiyorum..ögrencilerin ucuz diye tercih ettiklerini dusunuyorum

ben de yemiyorum ama 8 ve 16 yaşlarındaki çocuklarım için giriyoruz mecburen.

Mesela biri amcam.
Çok sever uzun süre yemeyince özler.

Benim gözlemlediğim genelde çocuğu olan tayfa gidiyor oraya sanırım hem fiyat düşük hem de çocukların ilgisini çektiği için oraya yöneliyorlar.
Bir de liseli grubuna giren insanlar yoğun o da bütçeyle ilgili sanıyorum.

dönem dönem haftada 1 dönem dönem 2-3 ayda 1 yiyorum ama yediğim şey sadece hamburger oluyor. gidiyorum en düzgün burgeri neyse onu yiyorum yani.

ayda bir gibi bir oranda yerim. beğenmeyeni anlarım ama dışarıda yemek yemeye sıcak bakıp ne diye tiksinirler aklım almıyor.

quarter pounder'a bakıp 'kayış gibi' diyen insan ya hamburgeri bilmiyor ya da hiç dayak yememiş.

bir de fiyat anlamında bunlarla başa çıkabilen butik burgerci nerede var, çok merak ediyorum.

mc donalds never again... asla bir daha yemem.. yahu son siparişimde hamburgerleri kağıda sarmadan laps diye koymuslar kutuya :(

Burger ise efendi adam.

Pislik olduğunu bilerek oburluk amaçlı gömüyorum. Sigaranın kanser ettiğini bilen ama devam eden adamlar gibiyim.
Mcdonaldsın kahvaltı muffinlerini seviyorum, sabah açken kahveyle birlikte sıcak sıcak off. Burger King her türlü gidiyor, soğan halkası da güzel.

Bizim yan komşu her gün yiyor, onun siparişi yanlışlıkla her gün önce bizim kapıya getiriyorlar oradan biliyorum. Hep de Mcdonalds söylüyor, Burger King hiç görmedim. Bir kere de künefe gelmişti gece 12'de, onu almayarak hata mı yaptık hala emin değilim asadasd.

@neferkitty

ayşe hanım siz misiniz? kusura bakmayın yanlıslık ıcın

uzun zamandir yemiyorum. 4-5 sene olmustur

daha bugün yedim.gayette memnunum.bursada iskendercilerin çoğuna at eti satıldığı ortaya çıkmıştı,dışarda hangi hijyenden bahsediyoruz.

tutku heyecan merak özlem saygı

Fedakarlık

merhamet

Sevgi
Mutluluk
Heyecan
Gerilim
İştahsızlık :)

Aşkın içinde hayat var, ölüm var.

Doktor Nazım'a der ki: Aşık olursan 3 yıl yaşarsın, aşık olmazsan 10 sene ve Nazım 3 yıl 4 ay sonra ölür. Ömrünün son anına kadar aşıktı cenazesinde 3 kadın onun için ağlıyordu tabutun başında.

aşık olmadım sanırım ama aşk deyince aklıma ilk olarak heyecan geliyor.

Tekrar eden döngüleri saydam bir biçimde görüp çıkamamak geliyor aklıma.

vefa
çokluk
birlik
bolluk
bereket
huzur
anlayış
kavrayış
sadakat
hoşgörü
rahatlık
anlam
sebep

uykusuzluk

"ya benimsin ya kara toprağın" gibi saçma bir laf var bizim memleketimizde. Motivasyon bu maalesef.
Aynı şekilde "x değil mi, döver de sever de" gibi bir laf da mevcut ki onun da nelerin motivasyonu olduğunu biliyoruz.

İğrenç bir toplumuz gerçekten.

Yurt dışında derken, müslüman olmayan iki farklı ülkede toplamda iki sene kadar yaşadım. Ama boşanmak isteyen karısını öldüren bir adam haberiyle karşılaşmadım hiç.

Müslüman toplumlara özgü bir sorun olduğunu düşünüyorum.

Edit: Anlaşılmamış. Kadın cinayeti evet dünyanın her yerinde var. Ama sırf "boşanmak istediği için öldürülmek" bizdeki veya diğer müslüman ülkelerdeki gibi yaygın değil. İstediğiniz kadar kınayın (muhtemelen büyük bir ciddiyetle yazılmış ama bayağı güldüm, kusura bakılmasın:) ). Bu böyle.

edit2: Öfff müslüman sorunu dedik diye özelden mesaj atıp durmayı bırakalım bir zahmet. Evet "namus" dediğimiz şey genellikle müslümanların bir sorunudur. Daha fazla yazmak istemiyorum. Yormayın beni. Bu kadar hassas ve alıngan olmayı bırakıp gerçeklere yoğunlaşın size tavsiyem.

Peggy nerede yaşadı bilmiyorum ama 6 yıldır yurtdışındayım çok daha fazlasını duydum. Bence bizim ülke bu anlamda abartılıyor. Ki olayın Müslümanlıkla hiçbir alakası yok, en çok kadın cinayeti orta Amerika da yaşanıyor istatistiklere göre. Eşinden ayrılmak istemek dünyadan ayrılmak istemek anlamına geliyor. Tecavüz olayı da yine bu ülkelerde aşırı yaygın. Oransal anlamda çok gerilerseniz. Peggy de kınıyorum, böyle bir çıkarım yaptığı için... Artık bizim ülkenin insanları kendi değerlerinden nefret etmeye başladılar bu çok can sıkıcı. Biz ülke olarak Müslüman bir toplumuz ve Müslüman olmamız bu tarz kötü eylemler ile bağdaştırılamaz

@benaslindayohum'a katılıyorum.
Yurtdışında yasamadim hiç ama bunu Müslümanlığa baglayamazsiniz.

Idx kanalında yurtdışında ne kadar çok kadının cinayete kurban gittiği belgesel tarzı programda izleyebiliyoruz.yani sadece bizde değil tüm dünya da var.

Kadın cinayetleri tüm dünyada var evet. Yalnız burada bir fark var, Hem Kendini hem kadını öldürüyor.

güç ilişkisi öncelikle erkeklerin tarafında, cinsel istismar vakalarında da erkek o gücü kullanabileceğini bilerek karşısındaki üzerinde (bedeni üzerinde) denetim kurmaya kalkıyor.

ne yazık ki dünyada dengeler erkeklerin ayrıcalıkları üzerine kurulu, gelişmiş ülkelerde dahi ev içi bakım kadınların üzerinde ağırlıkla, kadınlar iş hayatında engellerle karşılaşıyor, cinsiyetçilik (buna ilişkin kodlar, dil) erkeklerin üstünlüğü üzerine kurulu, çok ince ince işleniyor modern toplumlarda.

yine batı ülkelerinde örneğin ingilitere'de ev içi şiddete maruz kalan kadınlara ilişkin devlet desteği kesildiği için buna karşı büyük bir hareket var. amerika'da bir kadın kampüste tecavüze uğruyor ama üniversite yönetimi harekete geçmiyor ki kadın yatağıyla dolaşmıştı hatırlarsanız, yani kadını tam anlamıyla koruyan bir yapı yok.

okumadım ama şöyle bir kitap var. www.idefix.com

google'da male violence olarak arayabilirsiniz. olayı biyolojik ya da dini temellere bağlamak asıl sorunu ve buradaki güç ilişkilerini görünmezleştirebiliyor.

Almanyada yasiyorum ve sunu diyebilirim, kadin cinayetleri her yerde oluyor, kotu insanlar her yerde.

Ama asil fark toplumsal ve devlet refleksinde oluyor. Boyle bir cinayet veya saldiri oldugunda gundemde ciddi yer aliyor, hatta gundemin en onemli haberi oluyor. Toplumun buyuk kesimi tarafindan olaya karsit refleks oluyor ve dolayisi ile cozum onerileri konusuluyor. Adli tarafta polis, yargi gerekeni yapiyor. Politikacilar ise olaya kokten cozum bulmak icin calisiyor ve cozum onerileri etkili ise bu onlara oy ve destek olarak donuyor.

Gozelmime gore turkiyede olanlar ise su, ilk basta toplum tabaninda ayrisma yasaniyor, o kadar buyuk bir ayrisma ki hane halkinda bile ayrisma olabiliyor. Ornegin evin hanimi hemcinsi olsa bile "haketmis" diyebilizyor. Cocuklardan biri karsi cikiyor ama bir digeri "namus cinayeti" diyebiliyor. Halkin bir bolumu kayitsiz kaliyor, siradan bir olaymis gibi, bir bolumu tepki gosteriyor, bir bolumu ise "iyi olmus" diyebiliyor. Toplumda boyle bir ayrisma olunca polis ve yargida da ayrisma kacinilmaz, hic birsey yapilmayabiliyor, katiller elini kolunu sallaya sallaya cikabiliyor. Bu durumda politikacilar ne yapiyor? once cinayeti kendi secmeni, kendi kitlesimi mi yapti, yoksa karsit tarafta mi ona bakiyor. Kendi kitlesi ise nufuzlu, taninmis bir aileden mi ona bakiyor. Eger oyle ise destekliyor, en iyisi bile olayi sessiz durarak gecistiriyor. Eger karsit kitleden biri yaptiysa "bakin sizinkiler de ayni" soylemlerinde bulunuyorlar. Yani olay tamamen politize ediliyor ve bos tartismalar, bos konusmalar, ve omurgasiz duruslar sergileniyor. sonuc olarak ileriye donuk hic birsey yapilmiyor.

Bunun bircok orgegini gorduk, "cocuk tecavuzcusu ile evlendirilsin" denildiginde televizyonda bunu destekleyenler, halk tabaninda destekleyenler cikti. Cocuk tecavuzu yada kadin cinayeti almanyada da var maalesef, ama bu olay oldugunda kimse piskin piskin televizyonda yada bir kafede "evlendirelim o zaman" ya da "haketmis" demiyor. Yani fark olayda degil, olaydan sonra olanlarda.

"... kendi değerlerinden nefret etmeye başladılar bu çok can sıkıcı."

Bu ne yaa? Onu mu demek istemiş Peggy.

Valla, çok geriye gitmeyip, sadece Ocak ve Şubat ayında "boşanmak istediği için öldürüldü" haberlerine bakarlarsa anlarlar ne demek istediğimi.
www.cnnturk.com

Namus kavramı için: tr.wikipedia.org

Yabanci basini sık takip ederim. Avrupa'da pek rastlamadim ama ABD de buradaki kadar sık goruyorum bu durumu. Onlar hatta genelde abartip cocuklarini falan da öldürüyorlar bazen (burada da oluyor bazen gerci). ABD de bireysel silahlanma cok yaygin tabii ozellikle kirsal bolgelerde her evde tufekler silahlar girla. Cocuklarin silahla oynarken ebeveynlerini öldürdükleri de cok oluyor silahlar ortalikta oldugundan (yaklasik her 2 haftada 1 kisi ölüyor boyle). Ama evet, cocuklari ve esi oldurup intihar etme olayi orada da var.

Onlarda bizde pek olmayan abzurd bir dusuncesizlik ornegi daha var: Suicide by cop dedikleri sey. Kisi kendini polise öldürttürüyor polise karsi agresif davranarak. Polis eliyle intihar yani. Farki bir kisiyi psikolojik olarak yaralamis oluyorsun.

aklıma ilk şu geldi :D

giphy.com

niye böyle bişey yapıyosun?

niye yapıyorsun +1? garip şeyler çağrıştırdı bende çünkü.

Ortam loş masa karanlık olsun, kendi bardağına azck doldurursun ona fazla.
İçini göstermeyen shot bardakları kullanabilirsin

Var bi sebebi, tecavuzcu coskun muamelesi yapmayin yav,karsi cins degil zaten.

ya kusarsa çok içen taraf ? herşeyi düşünmek lazım.

Kendine az koy ve bardağını daha çok tuza bandır ki boşluk hissedilmesin.
Önce karşıdakine doldur o içerken hemen kendine koy ve içerken dibinde biraz bırak tamamen fondipleme.
bu şekilde 4 taneyi hızlı hızlı için tahmine göre o tam dolu 4 sen 2 tane içmiş olacaksın. diğer kalan iki taneyi de yarım doldurup iç.

Tuvalete gittiği bi an gelirse o sırada kendininkine su doldur ve tam onun döndüğü anda suyu fondiple. böylece ondan 1 fazla görünecek.

hücum yeleği takmayı unutma.

kendi bardağına doldururken konuşacaksın.

her kendine shot dolduruşunda bişey söyle, dikkatini bardaktan başka bir yere çek.

Çözümü şu; kendine bir şişe de bira söylüyorsun. Biradan büyük bir yudum alıyorsun. Tekilalar geliyor. Her tekilayı fondip yaptığında, ardından bir yudum da biradan fondip yapıyorsun. Ama yaptığın şey aslında, ağzında tuttuğun tekilayı, içer gibi yaptığın biranın içine bırakmak.Tebrikler, tekilaları başarıyla ziyan ettiniz.

jbl go

normali ayda 4 kgdır, haftada 1 kg. ilkin daha hızlı kilo verir, sonradan yavaşlar. özetle ortalama yine 4-5 ayı bulur 20 kg vermesi. bunu metabolizma hızı, bünyesi vs de etkiler tabi. ortalama bi cevap verdim.

Ayda 4'ü geçmesin +1
Teknik bir kanıtım yok ama gecen derste hoca soyledi daha dogrusu ayda dort kilodan fazla vermenin kalp kasini(miyokard) zayiflatan bir durum olduğunu söylemişti.

20 verir, tşkler.

yaşınıza, metabolizma hızınıza ve de şuanki kilonuza göre haftalık kilo kaybınız değişkenlik gösterebilir. bazı haftalar 2 kg yağ kaybederken bazen hiç kaybedemeyebilirsiniz.

4 ay'da verilebilir neden olmasın ama 5 -6 aya da sarkabilir bireysel özelliklerinize göre.

fat camp'e giderse 1 ayda da verir.

yastık kılıfının içinde, nevresimin içinde, yatağın altında/arkasında, gece giydiği/çıkardığı tişörtün içinde olabilir. ararkan bakar kör olmuşsunuzdur ondan bulamamışsınızdır buralara baktıysanız muhtemelen.

bende kalmış. gelin alın.

hatunlar sütyen askısının bir parçasını bırakır ki başka bir kız varsa, geldiğinde görsün diye.

Bence askı yerinden çıktı ama sütyenin üzerinde ne varsa (tişört, askılı vs) yatağa düşmesini engelledi. Tuvalete gittiğinde klozete düştü ve sifonu çekti üzerine.

Dünden beri ama:(

ayarı mı kapattın naptın ayarlarda app store ayarı var.

ayarlar>genel>sınırlamalar>uygulama bilmemneleri

bu tarz ayarlar vardı heralde onları kurcala bi.

edit: bide ayarlar itunes ve app store var oralara da bak.

Cozuldu mu neymis? Olmadiysa bir de genel-sifirla-ag ayarlarini sifirla

Cıks cözülmedi.En son ag ayarlarini sifirladim, o da cozmedi. Kafayi yicemn

yaşar nuri öztürk'ten şaşma.

prof. mustafa öztürk'ünkini alacağım ben de, karşılaştırmalı yapıyormuş.

reform, yenilik adı altindaki yayimlardan uzak dur. elmalılı tefsirinden şaşma.

Diyanet vakfı'nın çevirinsinden okumuştum ben, kolay anlaşılır bir dili var.

BEnim görüşüm bu mealller ile ilgili
m.dinimizislam.com

aklımdakisorular'ın verdiği linkten kopya-yapıştır yapıyorum.

"Hangi tefsir zararlıdır?
Sual: Dinimizi, asıl kaynağından öğrenmek için hangi meali ve tefsiri okumalıyız?
CEVAP
Kur’an-ı kerimin manasını yalnız Muhammed aleyhisselam anlamış ve hadis-i şerifleri ile bildirmiştir. Kur’an-ı kerimi tefsir eden Odur. Doğru tefsir kitabı da, Onun hadis-i şerifleridir. Din âlimlerimiz, bu hadis-i şerifleri toplayıp, tefsir yazmışlardır. Âyet-i kerimeler kısa ve tam tercüme edilemediği için, İslam âlimleri, tercüme değil, uzun tefsir ve tevillerini bildirmişlerdir. Resulullahın bildirdiği manalara Tefsir denir. Tefsir, ancak Fahr-i âlemin mübarek lisanından, Sahabe-i kirama ve onlardan Tâbiine ve Tebe-i tâbiine ve böylece sağlam, kıymetli insanların söylemesi ile, fıkıh ve kelam âlimlerine gelen haberlerdir. Bundan başka olan bilgilere tefsir denmez."


kuran'ı okumak için hadis okuyun, meal okumayın diyor kısaca.

Suat Yıdırım ya da Elmalılı
Ancak mealfen ziyade tefsir okumanızı tavsiye ederim.

Cehennemin öyle ateşten mateşten olduğunu Dante uyduruyor korkma yok öyle bir şey.

"Yok ya öyle bir şey, kafana takma. Bunlar yalan dolan."

Düşünmedim. Kitap okumayı sevmiyorum. Filmi çıkınca izlerim. Sen aç oku ama başkasının söylediklerini dinlemek yerine. Oradaki tarifler daha çok hoşuna gidecektir. Ceza sistemini oldukça güzel betimlemişler

Soğukta yaşayan baltık ülkelerinin "norse" dinlerinde, yani Thor'un falan olduğu dinde cehennem "buzlarla kaplı çok soğuk bir yer" olarak geçiyor. Zebaniler yerine "ice giants" yani buz devleri var.

Bil bakalım sıcak çölün ortasında çıkmış bir dindeki cehennem neden alevler içinde, ve şeytan bile ateşten yaratılmış?

Ateş ile alakalı olarak ateşin durumuna göre değişir bu durum, ateş harıl harıl yanıyorsa karonmonoksit zehirlenmesi yaşanacağından iyi ama yavaş yanıyorsa bilinç yerinde olacaktır ve yavaş bir ölüm bekleyecektir ve epeyce can yakar. Kutsal kitaplara göre oradaki ateş buradakilerden daha zalim olacağını düşünürsek bir de solaryuma girmiş arto'dan beter oluruz. Şimdi diyeceksin ki bunlar bilimsel cevaplar cehennem ile ne alaka, bence de bilimin olduğu yerde cehennem vs. olmaz.

Bu arada 6 yaşındayken uyku sersemi sobaya sarılmışlığım var, çok acı vericiydi, unutamadım.

bütün dini metinlerde alegorik anlatım tarzı vardır. o cehennem ateşi betimlemeleri, bakın ey inananlar işte o gaddaaaarr bir ceza var, aberiniz olsun be ya mantığında.

gerçi ben çok inançlı değilim, tanrı kavramının daha çok, somut bir gerçeklikten çok kültürel bir gerçeklik olduğu gibi fikirlerim var da konu o değil. yani bu yanma meselesi gerçekten bizim bildiğimiz anlamda ateş de olsa onun için tasalanmıyorum. ufff yanacam yaa çok kötü diye düşünüp gerilmiyorum. onu düşünüp ömür mü geçer? herkese ne olursa bize de o olur işte.

yani gazaba uğramama adına ateşten korkma fikrin mantıklı (dini metinler o ibretlik anlatımları zaten bunun için yapıyor da) da yav ulan nasıl yanacaz, kaç derecedir, mola da yok gibi kaygılar, mantıklı değil bence.

ben de cehennem'in safi ateşten oluştuğuna, her cezanın ateşle verildiğine inanmıyorum. yeterince acı verici olmazdı bu. yani, fiziksel olarak evet, acı verici ama vicdanını yaralayacak, bilincini zedeleyecek türden cezalar daha iyi olurdu diye düşünüyorum. öyle yılanlar, ateşler, zakkumlar falan çok korkunç gelmiyor diğer yapılabileceklerin yanında.

bir de bence dante'nin cehennemi dinlerdeki cehennemlerden çok daha yaratıcı.

Atesse cozumu var. Biliyorsunuz kendini yakip alevler icinde kipirdamadan duran ya da ates uzerinde aci cekmwden yuruyebilen kesisler var. Kolay demeyeyim ama zora dusunce teknigi ogrenebiliriz bence.

"kat be kat" ifadesi orada bende soru işareti yaratıyor. yanmadan duyulan acı standart bir ölçeğe oturtulmadığı sürece benim için bir şey ifade etmiyor. belki de oturtulmuştur da ben bilmiyorumdur.

hem kat be kat ne? biz nasıl hissediyoruz onu, logaritmik mi? doğrusal mı? mesela 1000 Hz'deki bir sesin basıncını iki katına çıkartırsan artma yalnızca 6 dB oluyor. nasıl hissediyoruz biz?

kısaca "kat be kat" çok muğlak bir kavram bir şeyler düşünmek için.

eğer bunlar gerçekse, bence kastedilen ' acı çekmek' . öyle ya da böyle.

şimdi yanlış bilgi vermekten korkuyorum ama bildiğim kadarıyla çok daha farklı teknikler var cehennemde, yanmakla bitmiyor.

ayrıca yanınca da ölünmüyor, yandıkça yanıyorsun ve sonsuza dek yanıyorsun. sonu yok.

Teknoloji çok gelişti artık öyle düşündüğün gibi değil.

Kılmadığın bütün farz namazlarını kızgın sac üzerinde kılacaksın, iman kurtarmıyor, müslümansan dahi.
Deriler yenilenecek, yeniden yanacaksın.
İrin fışkıracak, ufunet, kan, safra, balgam ıyk.
Sado mazoysan ama var ya... Uuu..

dolma kalem?

cross kalem

Biraz bekle bence. Böyle şeylerde zamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Acele işe şeytan karışır uzaktan izle 1 hafta sonra bas gaza.

çok riskli bir durum.

1) siz gaza basarsınız. o ayrıldığı herifi kıskandırmak için size yakınlaşır

2) siz gaza basarsınız daha unutamamıştır, sizi dikkate almaz

eğer biraz zaman tanıyayım derken bokunu çıkarırsanız gaza başkası basabilir.

biraz zaman tanıyayım derken herif arayı tekrar düzeltebilir zaten bu durumda yapacak bir şey yok.

bence bekleyin ama gözlemi kesmeyin.

bir müddet daha iletişimsiz kaldığından emin olun diğer herifle. sonra bas gaza.

Meriç sen misin?

karakteri nasıl? olgun biri mi?
zira benim arkadaşım sevgilisi ile araları bozulunca sosyal medyadan çıkarmalar filan yapıyorlar ama sonra barışıyorlar yeniden. kısaca trip atmanın bir tık yukarısının sosyal medyadaki hali olabilir bu. ergen ruhlu biriyse tabii.

Meriçlik yapma.
Belki barışacaklar?
Yara bandı olmanın alemi yok.

daha çok yeni mevzu. niyetini belli etmek için erken ama iletişimi canlı tutmakta zarar yok.

Aşıksan hayır, takılalım diyorsan evet. Gerçi eski ilişkisi uzun muydu? Kısa bir beraberlikse gaza basabilirsin

Kimi takipçiye eklemiş kimi takipçiden çıkarmış inceliyorsan bu kafayla işin zor.

Popeyes ta da var. Tedarikle ilgili olduğunu düşünüyorum. Kolayı kartus halinde kullandıklar için daha uyuna geliyor olabilir. Soğukçay direk hazır şekilde taşınıyor. Nakliye masrafı falan olabilir.

Fast food restoranlarında verilen "premix" ürünler tüplerle toptan alınıyor ve hacim bazında promosyonları, iskontoları çok fazla. Başka deyişle, hacmi düşük olan ürünün birim maliyeti çok daha fazla oluyor. (sallıyorum kolanın bardağı 20 kuruş iken ice tea'ninki 40 kuruşa geliyor) satış fiyatına da bunu yansıtıyorlar muhtemelen. Nakliyeyle alakası yok hepsi aynı tip tüple geliyor:

www.barsokagi.com

müzik aletlerine göre ritim ya da vurmalı çalgılar en çok zorlayanlardır müzik kulağı olmayanları. al bitane ucuzundan dene derim.
ben keman ya da klarnet çalmak isterdim.

Çello ya da saksafon sanırım. İkisini de çok beğeniyorum

Piyano, çünkü virtüöz olmaktansa aranjör olmak isterim. Moroder stayla

Hang drum.

Piyano

Halihazırda piyano, gitar, akordeon ve kajon çalan biri olarak yakın zamanda bir ud edinmeyi planlıyorum. Çalabilmeyi çok istediğim bir şey olursa genelde çalıyorum sanırım :)
Bu da naçizane olsun
www.instagram.com

Klarnet, saksafon

piyano be.. abi nasıl çalıyorlar onu hem 10 parmak hatasız basacaksın hem ritmi kaçırmayacaksın..bana imkansız geliyor üstelik çok sevdiğim bir enstrüman.Galiba benim bu yönüm gelişmemiş, flüt bile çalarken zorlanırdım .
Hemi de zenginlik kodamanlık ensesi kalınlık göstergesi.Yani parayı bol bulmuş da sıvıyacak yer arıyor dedirttirecek cinsten.Ama bunun konumuzla ilgisi yok.

kanun, keman, piyano

ben de piyano çalıyorum.
tıngırdayıp şarkı söylemek için klasik ya da akustik gitar öğrenmek istiyorum.

çello. (12 senedir piyano çalıyorum)

Bateri.

9.90 luk iki tavuk burgerli menüyü f/p açısından seviyorum

hiç yemedim.

hayır

hayatımda yediğim en kötü burgerdi. etli bir şeyi yiyemediğimi tarih yazmazdı, ta ki arby's'e gidene kadar :/

@çekilmis gayfe

Eti bana da kötü geliyor. Tavuklu dene derim, pişman olmazsın:)

sağlıklı şeyler yemeye çalıştığım için yemiyorum ama tadı da kötü bence.

liseden sonra calismistim o zaman bir calisani olarak titizlik ve ozene hayran kalmistim. her 15dk da bir el yikamak mecburdu + elin biyere degince mecburen yikiyordun. etler pistikten sonra bile dinlenme+isitma seklinde 3 gun bekletiliyordu.

amma velakin gecen yad etmek icin bi subesine gittim. ekmek bayatti, et les gibiydi. servis kotuydu.

Ben sevdim, beefncheadar yiyorum, diğerlerini denemedim ama severim sanırım.hamburgeri bana lezzetli geliyor. Patatesleri de güzel.

Ben hamburger yemiyorum ama sadece bir kez patates kızartması yemiştim burda. Güzeldi tadı.

tavuklusu +1

barbeku deluxe ve patatesine aşığım

Sevmiyorum, hic beğenmiyorum.

Sevmiyorum. Şekilsiz bişey zaten.

beefncheddar yiyorum ben de. deluxe da yedim bikac kere. hic tavuklu yemedim.

1 kez yedim. Ekmek arasi ceset gibiydi. Sevmedim.

Bayılırım

beefncheddar - harika

Eskiden pek severdim ama en son yediğimde güzel gelmedi. Artık pek kaliteye dikkat etmiyorlar. Belki yediğim yerle alakalıdır

Sportify listesini aktarmaktan bahsediyorsanız. Onu aktarmanıza gerek yok. Spotify listesi halindeyse yeni hafıza kartına yeniden indireceksiniz listeyi olup bitecek. Eğer liste halinde değilse (ki liste halinde olmadan kaydediliyor mu bilmiyorum) o zaman da bir liste oluşturur öyle tekrar çevrimdışı olarak çalmak üzere indirebilirsiniz tekrar.

Karttaki diğer bilgilerinizi hafıza kartınıza önce bilgisayarınıza sonra yeni hafıza kartınıza aktarabilirsiniz.

spotify'ın ücretsiz sürümünü kullandığım için etkilenip etkilenmediğini bilemem ama yeni hafıza kartı alınca ben eskisindeki dosyaları komple yenisine taşımıştım ve hiçbir sorunla karşılaşmadım.

Takipsiz kargoyu öyle bırakıyorlar maalesef.

Yurtdışında da öyle bu durum. Iphone pakedini çöp kutusu gibi kapıya bırakmışlardı. Tamire yolladığımda gelen kutuyu da minnacık posta kutusuna sıkıştırmaya çalışan da olmuştu ama yine de Türkiye sartlarında açıkta bırakmak çok tehlikeli bir durum.

takipsiz ise mektup dağıtan kişi dağıtıyor. mektup veya faturalarınızı kapıya getirmekle yükümlü değil postacı. posta kutunuz varsa oraya koyar. kargo sınıfına girmez yani.

kayıtlı posta ise imzanızı almak için elden teslim etmek zorunda. kargolarda buna dahil.

aslında bu biraz bizim posta kutusu sistemi olmamasından ve pk kodu denen zımbırtının tüm mahallede aynı olmasından kaynaklı.

Rembrandt. özellikle şu tablosu: anadolusanat.org

frederic remington bir de. onun da özellikle şu tablosu: www.frederic-remington.org

Velazquez, Rembrandt, Vermeer, jacques-Louis David kesinlikle..

Bir de Raphael de School of Athens ten dolayi yeri ayridir :)

James Abbott McNeill Whistler

mucha

klimt galb galb

yeni kesifler icin dailyart uygulamasini tavsiye ederim. her gun bi eser paylasiyor.

Goya

edward hopper
edward munch
myasoyedov

munch

gerhard richter. yaşayan en büyük sanatçı diyebiliriz. sanırım en pahalısı da...

Mucha
Van Gogh

Yazılanlar dışında Henri de Toulouse var sevdiğim.

monet
rembrandt
geoffrey johnson
osman hamdi bey
michelangelo (so much ronesans, floransa, Davut*)
raphael
da vinci
+rene magritte nasil unuturum

ne kadar çok insanın sevdiği bir veya birkaç ressam varmış vay anasını. salvador dali benimki de.

o kadar kişiden bahsediliyor, kimse de çıkıp Rene Magritte demiyor. Çok ayıp. Benim en sevdiğim ressam, net.

Sandro Botticelli.
Caravaggio.
Toulouse-Lautrec.
Marc Chagall.

Kandinsky ve Miro yu çok severim ama

Tetsuya Ishida

Gustav Klimt

Fernando Botero

Jackson Pollock

Willem de Kooning

Frida Kahlo


adlarını hatırladıkça eklicem

Paul Klee

bir kişi de fikret mualla dememiş, dedim

Canim Frida kahlo, dumbuk Diego Rivera
Egon Schiele

Pek bilgi sahibi değilim ama rene magritte, goya hoşuma gidiyor. Picasso ve hayatıyla ilgilendim bir süre onu da severim. Salvador dalinin penceredeki kız tablosuna galiba saatlerce bakabilirim. Keza goya'nin çocuğunu yiyen satürn tablosuna da. İlk anda aklıma bunlar geldi, gelirse eklerim.

bir suru, az once de sunu izliyordum. yeni bir seyler ogrenmis olduk:

www.youtube.com

Hundertwasser
Matisse

Egon schiele. Resimden zerre anlamam, varoşum ama bu dayıyı tanır hürmet ederim.

Rembrandt

müzesinde eserlerini canlı görmüş biri olarak resme olan ilgimi arttırmıştır. bir de türklerden burhan doğançay'ı severim. ikisinin de toprakları bol olsun

Monet.
Twitter'da @MenschOhneMusil hesabını takip ediyorum harika paylaşımlar yapıyor.

en.wikipedia.org

www.guggenheim.org

üstteki resmi bir dizide görmüştüm. ben genelde bu tür resimleri seviyorum. sanattan hiç anlamam, arada müzelerin sitelerini geziyorum sadece :))

rembrandt, vermeer, halz, ruisdael, cuyp gibi hollanda altin cagi ressamlari

mark rothko. bu kadar sikimsonik resimlerle isim yapabildiğine göre alt metni çok sağlam hazırlamış olmalı.

kandinsky. manifestosu aklıma yatmıştı. üstelik soyut manifesto ciddi iştir.

Henry Matisse ve Paul Cezanne + 1, Fovizm hastasıyım.
Bir de Paul Klee, Alphonse Mucha ve Georges Seurat.

Edgar Degas'yı hiç sevmem, seveni çok sever.

Sevdiğim birçok ressam var ama, bende ayrı bir yeri olan: ivan aivazovsky

sayacaklarım arasında yeni isimler bulur musunuz bilmiyorum ama en sevdiklerim bunlar:
baba pieter bruegel
ls lowry
andrew wyeth
edward hopper
gustave caillebotte

anmadan olmaz: bedri rahmi eyuboglu, fikret mualla, abidin dino.

kimse yazmamis: jmw turner da olmali.

arabaya cok kez binmissindir diye tahmin ediyorum
kasisli yollardan kalabalik trafiklerden gecmissindir.
ama sanmiyorumki arabayla hareket halindeyken araba bozulsunda yolun ortasinda kalakalmis ol.
ustelik bu araba ne kadar gicir bile olsa yilda en fazla 2 defa bakim yapiliyordur.
ama motor bir kere calisti mi o araba seni gidecegin yere kadar goturur.

simdi aynisini ucak icin dusun.
her ucustan sonra bakimi yapiliyor.
muhendisligin belki de son noktasi. teknoloji o bicim.
motor desen araba motorunun binlerce kati daha guclu.
pilotlar desen sen ben gibi araba surucusu degil, bu isi profesyonel olarak yapan kisiler.

bence arabadan korkmuyorsan ucaktan da korkma nedenin yok.
sarsinti mutlaka olur. gurultu mutlaka olur.
olcek olarak dusundugunde arabada da sarsiliyorsun, motor sesi korkutucu oluyor bazen.
boyle dusun.

THY'nin nispeten yüksek bir meblağ karşılığında (sağlam bir yurt dışı bileti ayarında) sunduğu uygulama var.

Son derece etkili olduğunu duydum. Seni bir iki günlüğüne kampa alıyorlar bir nevi, işin profesyonelleri vs ile yaşayarak öğreniyorsun ve interaktif bir şekilde uçuş gerçekleştiriyorsun.

iş için uçması gerekenler, fobisini hizli yenmesi gerekenler için vs gözü kapalı yapılası yatırım derim.

Emdr terapisinden fayda saglayabilirsiniz.

Akışkanlar mekaniği dersi bana yetmişti. Özetlemek gerekirse, bernoulli diye bir sürü adam var, aile bunlar, aşırı sağlam adamlar ve uçaklar onlar sayesinde uçuyor.

korkuyu besleyen şey süreci bilmemek. kalkış sürecinden rotaya giriş sürecine kadar bir pilotun neler yaptığını öğren. kaç km hıza ulaşınca uçak havalanıyor, iniş takımları ne zaman kapatılıyor, belli bir yüksekliğe çıkmak için hangi manevralar yapılıyor vs. uçuş esnasında da bunları "şimdi x'i yapıyor olmalı" şeklinde aklından geçir. öyle oyalanmaya çalış.

uçuşa kadar yaklaşık 24-30 saat uyuma ve uçuşa git indiğinde gözlerini açmış olursun. bu arada pilot olarak yazdım bunu, iyi uçuşlar.

Daha önce yazdığımı kopyala-yapıştır olarak yazayım, sonra da ekleyeyim:

Sırf korkum yüzünden elime fırsat geçti ve uçaklarla ilgili bir çalışma yaptım, uçaklardaki teknik hata zamanları ile ilgili. Mantık falan yürümüyor bende. Yukarıda 'Evden daha güvenli. Valla bak, sen sakarsın da, senin evinden çok daha güvenli. Havaalanına gelişin bile daha riskli' diye diye kendimi ikna etmeye çalışırken soğuk terler veya düşen tansiyonlarla uğraştım. Yanımdaki tanımadığım insanlara sarıldım, tanıdık insanları tırmaladım; abime tokat bile attırdım kendime getirmesi için. Deseler ki 'Kara yolunda kesin öleceksin ama havada kesin ulaşacaksın', o gün geldiğinde kara yolunu tercih ediyorum. Uçağa paşa paşa biniyorum, o ayrı. Her uçuştan sonra 'Bİr daha binersem verilmedik belam kalmasın' diye kendime lanet okuyorum. Hostes korkmuyor, yanındaki yolcu horul horul uyuyor ya; onları tokatlayasım geliyor 'Niye korkmuyorsunuz' diye; gerçi onların korktuğu yerde ben kalpten giderim ya da bağıra çağıra ağlarım zaten. Onlar korkmasınlar, kalsın öyle.

Üç yöntemim var:

İlacı 3 parça halinde almak. Pasiflora'nın birini evden çıkarken, diğerini havaalanına gelince, diğerini uçağa binerken alıyorum.

İlaç yoksa alkol. 'Rakı içtim, şarap içtim, sallandım' adındaki bu yöntemde içiyoruz. Çakırkeyif olunca uçak korkutmuyor. Hatta 'Yihuu, vuheyyy' gibi sesler de çıkartabiliyoruz türbülansta ya da 'Oooh, türbülans da beşik gibi tam uyumalık' diyoruz ve sızıyoruz. Bu yöntemin eksisi, 20 saatlik bir yolculukta uyguladım. O günden beri bir daha içki içemedim bir kadehten fazla, tiksinti geldi.

En çok yarayan yöntem şu oldu: Benden daha çok korkan birinin yanıma denk gelmesi. Onu sakinleştirirken kendi korkum yok oldu. Yolda kadına, 'Şu anda şunu yapıyoruz', 'Dönmede korkulacak bir şey yok, dönüp inmesin mi uçak? Avusturalya'ya kadar gidelim mi böyle', 'Şimdi buluta giriyoruz, hafif sallanacağız. Telaşlık bir durum yok', 'Aşağıya inerken üç tane güp sesi ve sarsılma olacak. İniş takımları açılırken güp sesi gelecek, aynı sesin küçüğü flap kapaklarından da gelecek. Bir de ne olduğunu bilmediğim başka bir güp duyacağız. Hadi birlikte sayalım' derken ben ilaçsız ve içkisiz zerre korkmadım. Hatta kadın bana 'Siz keşke hostes olsaymışsınız,' dedi. Ben de 'İyi ama ben uçaktan çok korkuyorum' dedim. Bu yöntem çok garanti değil, bir daha o kadar korkanına nereden denk geleyim.

Bu da hislerimizin tercümanı bir entry. Okuduğumda 'Ben mi yazdım da haberim yok' demiştim.
eksisozluk.com


Şimdi minik bir ekleme yapayım. Geçen hafta, 10 saatlik uçuştan önceki 36 saatte toplam 2.5 saat uyku + binmeden 3 kadeh şarap + bindikten 3 saat sonra 'Ölürsem de ölürüm. En azından paniklemeden öleyim. Şu yaşadığıma değmez' diyerek bir adet uyku ilacı. İlaç etkileşimlerini binmeden önce incelemiştim gerçi, etkileşimlerinin az olduğu bir ilacı seçmiştim. Sadece bunu sık sık yaparsam karaciğer için zorlayıcı olduğu söyleniyordu. O şekilde ölü gibi uyumam gerekiyordu, bir saat uyuyabildim ama korku açısından işe yaradı mı, yaradı. Uçağa çakırkeyif bindiğim için kalkarken ve türbülansta eheheehe diye güldüm. Sonrasında da uyku hapının ve uykusuzluğun, kandaki alkolün etkisi ile gayet hissizdim yere konarken. Sapsakin gittim. Diğer yolculardan farkım yoktu. Bir tek yanımda uyuyan kızdan farkım vardı, çok pis uyudu, çok içim gitti.

THY programları hakkında şunu çok duydum: Sana bilgi veriyorlar ve 'Hiçbir şey olmayacak' deneme uçuşları yaptırıyorlar.. Eğer korku bilgi eksikliği kaynaklı ise (Örn. Bu kadar demir havada duramaz, vb) o zaman işe yaradığını söylüyorlar. Lakin benim derdim hiçbir şey olmayacak olması değil. O milyonda bir bir şey olmayacak için Milli Piyango bileti alan insanım ben. Dolayısıyla, olay duygularla ilgili ise THY ve benzer eğitimler çok işe yaramıyormuş deniyor. Dolayısıyla işe yarayabilir de, yaramayabilir de.

Şu tarz bir program var, bunun biraz etkili olduğunu söylüyorlar.
www.fearofflying.com

Bir de EMDR terapilerinin işe yaradığını söylüyorlar ama Dubai uçuşuna yetişmez.

zanax turevi olan alprozalam aliyorum boarding baslayinca. Degil ucakta uzay roketinde olsan umrunda olmuyor. Tabi kisa vadeli bir cozum.

Benim de var az cok korkum bi nevi klostrofobi diyebiliriz. Ben elimde su ve ipad olmadan jcamiyorum.tavsiye ederim su rahatlatiyor ipaddeki diziler de kafa dagitiyor. Sonuc inis icin alcaliyoruz litfen kemerlerinizi baglayin

kod mantıklı. adını ve ne olduğunu da not edersen şükela olur. çünkü sadece kodla gidersen satıştaki elemanlar bilgisayardan bakmak zorunda kalabilir ürünün adına. adını da not edersen şak diye bilirler yerini.

ürün kodları önemli, hatalı ürün almamak için.

harika bi müşteri. herkes senin gibi olsa keşke dostum.

ikea'da sergideki ürünleri bulup onların üzerinden hangi raflarda olduğunu çıkarmanız lazım. bu yüzden ürün kodu ve ismiyle gidip çalışanlardan size sergi yerlerini göstermelerini isterseniz daha hızlı olur her şey.

sadece adlarını yaz, sergideki ürünleri böylece rahat bulursun.
sergiden beğendiğin ürünlerin üzerinde kodları olacaktır. kodları orada yazıp depodan koduna göre ararsın.

lesmisrables'ın dediğini yapma. ikea'da aynı isme sahip onlarca ürün bulunur.

misal: www.ikea.com.tr

Ikeada bilgisayarlar var, kodlari girip depoda yerini bulman icin.

Kodlari yaz, o bilgisayarlara gir (sergiyi gezmeden direkt depo katina giris hep oluyor, gozunu acik tut :D) sonra toplaya toplaya kasaya gelirsin iste

Magazalar su an indirimde. Markafonide falan indirinli oluyor bir erenin cadir satisi var indirinli yilda 2 defa gapiyorlar. Bir de viaportta outleti var

90lar 80ler diye arattığında bir çok hazır liste çıkar
Bir zamanlar serisi vardı mesela forum sitelerinde bulabilirsin

Lİste olarak bulabilirim evet. Zaten indirceğim şarkıları da biliyorum. Sorum mp3 olarak indirmek.

forum sitelerinde falan her yerde mp3 olarak bulursun zaten, başka bir formatta bulmak istesen sorun olur. Mp3 bulamamak imkansıza yakın bir şey .

üstünde yazan rakamı direkt veremiyor powerbank'ler. bir kısmı ısı olarak kayboluyor falan. sendekinin verimliliği düşükmüş. bir de şarj ederken telefonu kullanıyorsan o da etkiler.

fakedir o, ben de zamanında 5200lük mü ne aldım ulan bu niye şarj etmiyo diyip içini açtım 1000lik batarya çıktı

Çünkü powerbank'lerin üzerinde yazan kapasite değeri bataryanın çalışma voltajı olan 3.6V üzerinden hesaplanıyor. Kullanım klavuzunda veya powerbank'in üzerinde 2100 mah @ 3.6V gibi bir ibare olur. Ancak telefonların pillerini 5V adaptörler ile şarj ediyoruz. Bu yüzden gerçek kapasite 5V üzerinden hesaplanmalı. Ayrıca voltaj dönüşümü ve enerji transferi esnasında da %20'lere varan bir kayıp oluyor.

Kısaca 2100 mah bir powerbank'in gerçek kapasitesi şöyle hesaplanıyor:

2100mAh * 3.6V = 7560 mWh
7560mWh / 5.0V = 1512 mAh
1512mAh * 0.8 = 1209,6 mAh

Yani 2100 mAh'lık bir powerbank aslında 1210 mAh lık bir kapasiteye sahip. Bu da telefonunu 1210/2100 = 0.57 yani %57 şarj edebilirsin demek. Üstelik bu telefon kapalı iken. Telefon çalışırken hala enerji tüketmeye devam edeceği için, %10'a düşmüş bir telefonu açıkken powerbank ile şarj edersen senin de hesapladığın gibi %45 artı şarj elde edebilirsin.

Bu durum bütün powerbank'ler için geçerli. En kaliteli powerbank'ler olan Xiaomi bile 10000 mAh ile pratikte 6250 mAh kapasite sağlıyor. Xiaomi'lerin üzerinde batarya kapasitesinin altında gerçek kapasiteyi de belirtiyorlar.

blog.banggood.com

Üstteki cevaba tik atılmalı. Bi de bira.

Evladım yok, yeğenlerimle de görüşemiyoruz. Öyle bir yakınlık oluşsa yavrum derim.

ablamdan olanlara dayıcım
abimden olanlara amcam diyorum.

Cennetim.

Severek yiyorum. Çok az proteini. Bi de boş yere şekerli. Yulafla da gidiyor

Elmalı tarçınlısı da çok güzel. Artık bu tür ürünleri tüketmemeye çalıştığım için çoktandır yemedim ama denediğim bütün çeşitlerini beğenmiştim.

Gereksiz pahalı. Meyveli yoğurt işte. Tadı güzel ama lanse edildiği kadar masum sağlıklı bir şey değil. Süzme yoğurtla kendin yapsan daha sağlıklı, daha bol proteinli, daha ucuz olur.

Doğru.
xportant'ın dediği gibi distribütörlerle de çalışıyor philip morris ama bu mevcut sistemdde bir değişiklik mi, orasını bilemiyorum.
stokis ile falan çalışıyorlar mesela.

10 civarı oluyor benim favori shot bardağımla.

Düzeltme, 12 aldı, beherle ölçtüm.

Standart shot bardakları ağzına kadar doldurulursa 3cl alır

50 binde 3 100 binde 6
yüzde 0.0006

@cekilmis gayfe, 0,006 olmasın :)

o da olur ben sözelciyim. buna da şükür akshsjka

50 binde 3
100 binde 6

0,00006

yüzde 0,006

Ucunden birinin cikma olasiligi 3/50000 eger sana çıkmazsa
Kalan ikisin den biri icin 2/49999 yine sana çıkmazsa
Son hediye icin sansin 1/49998
Toplamda sansin bu oranlarin çarpımi ya da toplamiydi galiba tam hatırlamıyorum... :)

3 gün yeter:

Zekeriya'da katmer ye
Metanet'te beyran iç
Ayıntap'ta baklava ye
Halil Usta'da et ye.

Afiyetler olsun :)

Ha bi de Halfeti'ye git mutlaka.

@Icha'nın yazdıklarına ilave olarak
Tahmis'te kahve iç
Tostçu Erol'a uğra
Nohut dürüm ye

tostçu erol orda değil miydi ya? :D

tabi tostçu erola gelene kadar daha çok şey yenir yeme içme olarak.

yerinizde olsam Gaziantep Arkeoloji Müzesini görürdüm.

Zekeriya usta katmer, metanet beyran, halil usta veya kebaphan da kebap, emekteki halil usta da soğanlı lahmacun(tam mevsimi)

Bakırcılar çarşısı, zeugma müzesi, hayvanat bahçesi, bey mahallesi ( orda müzeler var) , tahmis kahvesi bunlar görülebilir..

3 gün yeter..

Bu arada koçakda baklava, dürümcü recep usta da nohut dürümü, erçelebi veya özikizlerde künefe

İmam Çağdaş'a gitme sakın... Herkes ezberlemiş söylüyor, turistik bir yer olmaktan 1 adım öteye gidemedi. (Bir Antepli olarak sözümü dinle)

antepe hiç gitmedim. ama orada olsam hamama giderdim.

Bu tostçu Erol'un yanına mutlaka uğra diyenler. Bu adamın beş para etmez tostunun neresini beğendiniz allahını seven söylesin..

5.5.5.5
5.5.8.8

Opera bvovzıv kullan.

rokettube'ye gir sende.

Nevsehir gaziantep arasi giden otobus firmasini telefonla arayip sorarsan molalarla beraber ne kadar surer ogrenebilirsin.

online bilet almak için bu güzergahı giden herhangi bir otobüs firmasının web sayfasına girin. orda seçtiğiniz seferin yanında çıkar bu bilgiler.

6-8 saat arasıdır.

yok orada olmaz güvenlik falan vardı galiba zaten.

Defalarca gittim, herhangi bir sıkıntı ile karşılaşmadım.

öğlen 2-6 arası gidin. sıkıntı olmaz.

Gayet güvenli huzurlu bir yer gün ışığında gittiğiniz sürece

rakka'ya göre güvenli.

Şeker hastası değilsen normal, senin gibi milyonlarca insan var.

bir tane nedir ya bence de :) 3 tane yedikten sonra bir şey olmuyorsa sıkıntı olabilir :)

Ben birkaç paket jelibon bir kare çikolata ve bir tadelle yiyip sanki az önce hiçbir şey yememiş gibi dolanabiliyorum.

cep telefonu?

telefonunun ortalama üzerinde bir aletse telefona skype yükleyip oradan görüşebilirsin.
veya telefonunu webcam olarak kullanabilirsin basit bir google araması ile.

whatsapp in da görüntülü konusma özelligi var ve bana göre skype tan daha iyi kalitesi. onu deneyebilirsiniz.

facetime yapsanıza? ya da whatsapp video chat?

Şöyle bir öneri vereyim: eger o bi saatlik görüşmeye başladığınız andan itibaren internette sorun yasıyorsanız direk kapatın ve görüşmeyi erteleyin. Ben bunu yapamıyorum siz yapın lütfen.

İkiniz de iPhone, iPad veya Mac kullanıyorsanız Facetime.

Veya WhatsApp video chat.

Daha önce de yazıldığı gibi, kesinlikle daha stabil çözümler.

İlla Skype yapacaksanız, mutlaka kulaklık kullanın ikiniz de; yoksa yankı ile uğraşmak zorunda kalacaksınız.

Bir arkadaşınızda, vb. kamera varsa onu alsanız? Psikiyatrist sizin nasıl oturduğunuza, beden dilinize, vb. dikkat edecek. Sizin vücut hareketlerinizi görmesi gerekiyor. En azından yüzünüzden fazlasını. Açtığında bir selfie ile konuşmasın. Etkin bir görüşme için elinizde durmaması gerekiyor telefonun, el hareketleriniz çok şey anlatacak. Telefona Skype veya Facetime kuracaksanız, telefonun sizi gösterecek kadar uzakta durması gerek biraz, sizin de bağırarak konuşmanız gerekecek.

Matraşın cüzdanları kaliteli oluyor, beğendiysen de ne güzel uzun süre kullanırsın.

Zaten almışsınız, beğenmişsiniz, bundan sonra çok mu verdim acaba diye hayıflanmayın bence. Fiyatı iyi mi çok mu bilemiyorum ama memnunsanız başka sorularla kafanızı kurcalayıp mutsuz etmeyin kendinizi :)

beğendiysen çok değil. güle güle kullan.

Degil

muhtemelen 10 sene sonra bile kullanabileceğin bir cüzdan.
mavi jeansteki dandik deriler bile en az 60-70 lira. bu sebeple uygun.

Yoo, gayet normal bir fiyat.

evet 2 hafta içinde iade edebiliyorsun ama 2 saatten az oynamış olman gerekiyo. sistemin kaldırıp kaldırmadığına 2 saatten az sürede karar ver yani.

Aynen öyle ancak ben olsam san andreas'ı korsanlayıp indie yapımcılardan beğendiğim oyunları alırdım 24 liraya.

Oyun iade ve geri ödeme talebinde bulunmanız için birkaç şart var.
Satın almanın üstünden en fazla 14 gün geçmesi,
2 saatin altında oynayış süresi,
Alışverişin Steam üzerinden yapılmış olması.
Bu koşullar dahilinde deneyip beğenmediğiniz yada satın almanızın ardından indirime giren oyunu iade edip paranızı geri alabilirsiniz. Geri ödemeyi satın aldığınız ödeme aracına yada steam cüzdanınıza yaptırabilirsiniz.

diyor sitesin de.

san andreasta müziklerin bir kısmını kaldırdılar diye biliyorum copyright muhabbetlerinden dolayı.

@herp in dediği gibi korsan çek bence de.

hiçbir oyun korsan oynanmamalı deneme amacı dışında bana kalırsa bunu böyle bırakayım.

ikincisi ise o kadar eski bir oyun için 24 lira çok zaten o yüzden indirim dönemlerinde 10 liranın bile altına belki birkaç gta oyunu birden alabilirsin.

gta 5 hariç tüm seri 12 liraya aldım steamden. O fiyat fazla yani. İndirim bekleyin. Hem o zaman pc kaldırmasa da dokunmuyor insana. Pc değiştirince oynarsınız koleksiyon olur.

Steam korsan platform mu? Ben legal sanıyordum ama fiyatlara da anlam veremiyordum. Oyun şirketleri aksiyon almıyor mu bu duruma?

hayır steam korsan değil. korsan çek diyenler oldugu icin oyle bir şey deme ihtiyacı duydum ben.

Hepsinin alelade MP3'ler olduğunu düşünüyorsak 2GB

Flac olmadıklarını, standart 128 veya 160 kbps mp3 olduklarını düşünerek birkaç gb'lık bir flash disk yeter sana diyorum.

dosya türüne göre değişir.

her şarkıyı ortalama 5 mb üzerinden hesaplayabilirsin. tabi ki elindekilerin mp3 olduğunu düşünüyorum. Flac ya da yüksek kbpli ise dosyalar artacaktır tabi ihtiaş duyacağın alan.

beş dakikalık 128kbps mp3 ~5 mb olduğuna göre, hepsi beş dakikalık olsa, 2,5 gb'lik bir alana ihtiyacınız var.

şu an çoğunluğu 320 kbps ses kalitesinde olan 500 şarkıyı seçtim ve 3.19 gb tuttu.

bel soğukluğu
hpv
ilk aklıma gelenler

gırtlak kanseri ..

Michael Douglas yakalandı , kendisi söylüyordu ben onun yalancısıyım.

Ağız kanseri, gırtlak kanseri, hpv, klamidya, vel soğukluğu.

Hpv agızda oluyo mu?

bel soğukluğu ağızda mı oluyor?

Saçlarına am biti bulaşabilir

Çürük diş

yine hiç ilişkiye girmemiş insanlar sallayıp durmuş. aferin çocuklar en iyi siz bilirsiniz. ehehe.

mesleği fahişelik değilse pek problem olmaz güzel kardeşim.

Klamidya, Gonore, Sifiliz, HPV, HSV, HIV

GENEL KURAL: Kaşınan eden, kızarık, siğilli, sivilceli, su toplamış, patlamış, epilasyon yapmış ondan yara olmuş, morarmış, karnabahara dönmüş, kanlı, kokulu, akıntılı bir bölge yalanmaz öpülmez.

Camasir suyu dok ole yala

HIV değil. HIV yutarak bulaşmaz. mide asidi HIV'yi öldürür. ağzında BAYA KANAYAN bi yer olmadığı müddetçe oral seksle HIV geçişi mümkün değildir, kayda geçmemiştir.

kulagin icine girenlere kulakici deniyor. girmeyenlere earbuds deniyor, turkcesi yok diye biliyorum.

(bkz: gece melek ve bizim çocuklar)

ilk akla gelenler:

(bkz: dönersen ıslık çal)
(bkz: mysterious skin)

(bkz: les amours imaginaires)
(bkz: when night is falling)

milk
danish girl

fucking amal
beautiful thing
tangerine
bir de almadovarın ya todo sobre mi madre, ya da volver filmlerinden biriydi.

Weekend

C.R.A.Z.Y.
Dallas Buyers Club

en meşhuru sanırsam brokeback mountains

(bkz: cheun gwong tsa sit)

Priscilla The desert Queen
John's(1996)

Güneşi Gördüm yazılmamış. İlginç ama bence çok güzel anlatmış. Boş duygu sömürüsü değil.

Milk (biyografik)
Carol (son yılların iyilerinden)
Weekend (izlenilebilir)
Happy together (izlerken sıkılmıştım yer yer)
İki genç kız (açıkça lgbt filmi değil ama behiye'ye dikkat)
Gece, melek ve bizim çocuklar (en taşaklı türk filmlerinden)
Zenne (gerçek hikayeden aktarılmış)
Brokeback mountain (kesinlikle izlenmeli, ağlamıştım)
Dallas buyers club (izlenmeli)
Yaşamın kıyısında (güzeldi ya)
Pembe flamingolar (zaten kült film)
Annem hakkında her şey (afişi benim için bi klasiktir)
Transamerica (bence izlenmesi gereken bir film, performans da şahane hikaye de)

Mavi en sıcak renk filmi bana biraz şişirilmiş gibime geldi. Oldukca sıradan bir film. Carol, Danish girl, annem hakkında hersey, brokeback dağı benim için top olmus filmler. Birde ilk izlediğim lezbiyen filmi vardı genclik ile cocukluk arası bi zamanda, Roma'da bir oda filmi. O zaman Oha falan demiştim ama şimdi demiyorum :)

Bir de şuraya bakmanı öneririm best lgbt filmleri mevcut:
www.icheckmovies.com

(bkz: holding the man)
(bkz: contracorriente)

the weekend (bugüne kadar en sevdiğim bu oldu)
free fall (izlemedim henüz)

bir de "benim çocuğum" var hayat öyküleri tadında, güzeldir.

Crying game

fırının kendi tepsisini mi kullandınız? başka tepsi kullanınca benim fırın da altı pişirmiyor, kendi tepsisi olunca alt üst olması gerektiği gibi pişiriyor.

Sorun fırındaysa tabii değişim yaparlar, pişirmeyen fırını ne yapçaksınız, mecbur değiştirecekler.

fruit ninja. en eğlenceli oyun bana göre.
airdroid. telefona ulaşmayı ve yönetmeyi çok kolay hale getiriyor.
opera vpn. giremediğimiz siteler için.
snapseed ve vsco. fotoğraf düzenlemeleri için.

Iphone kullanmadigim icin ios marketin durumunu bilmiyorum ama google market gercekten copluk. Cogu zaman da ise yarar birsey bulmak coplukte igne aramaya donuyor. Ben google araclarini kullaniyorum telde sadece. Memnunum.
Oyunlarin para tuzagi olmayani ile henuz karsilasmadim. Adam oyun yapiyor tek amac senin birsey satin alman. Hatta bazi oyunlar yanlislikla reklama tiklamana dayali. Oyunlara kafam atik.
Boyle

sanal gerceklik gozlugu 10 lira etmez, neden alasin. kartonundan al alacaksan, icinde bi cihaz falan yok ki sadece telefon koymalik bisi o.

wd-40 al her derde deva.

son zamanlarda alıp memnun kaldıklarıma baktım. link atıyorum:

www.hepsiburada.com/jenix-biber-gazi-goz-yasartici-sprey-jnx3079-p-EVJENIX3079

www.hepsiburada.com/ferrari-250-gto-1-43-diecast-cek-birak-model-arac-p-OYUNDOLUSUN183625G

www.hepsiburada.com/ferrari-enzo-1-32-olcek-maket-yapim-kiti-p-HBV000000O08I

www.hepsiburada.com/frisby-fa-hd42-hdmi-to-hdmi-altin-uclu-3d-orgulu-kablo-5m-p-BS130201

www.hepsiburada.com/sinbo-svc-3471-sarjli-supurge-p-EVSINSVC3471

www.hepsiburada.com/energizer-ue5610bk2-5600-mah-tasinabilir-sarj-cihazi-p-TELSARJENERJ5600

www.hepsiburada.com/energizer-ac1ueuhmc2-micro-usb-2100ma-seyahat-sarj-kiti-13880-p-TELSARJEN13880

www.hepsiburada.com/philips-1000-serisi-beard-trimmer-bt1000-15-sakal-kesme-ve-sekillendirme-makinesi-p-SGPHIL33348

@halitkin

Linkler bu sitede calismiyor mu?Hepsi garip garip sayfalara yönlendirdi.

ben de anlamadım evet, çok ilginç. başındaki http'leri sildim bu şekilde copy-paste yaparak girebilirsin.

komik gelecek ama 2017 eylül+ekim ayları için 7.5 öngören bankacı arkadaşlarım var.
Nisan için 5.5 öngörüyorlar.
günümüz kurunu da çok öncelerden söylemişlerdi bana.

dolar daha 3.05 iken Trump seçilmeden 2017 yılı içinde 4 olacağını biliyordum.Ancak bu kadar çabuk olacağını okumamıştım.Takip ettiğim tüm güvendiğim kaynaklar 4 olacak diyordu.Bu arada kaynak derken forumlardaki ergenlerden bahsetmiyorum.Güvendiğim ekonomistlerin twitlerinden biliyordum.Hatta burada da yazmıştım bu kadar yükselmeden evvel. Şimdi sırada 2017 ekonomik krizi var.

verilir, eger gelmeyecek bir lokasyonsa getiremiyoruz derler zaten.

söyleme bence. ben de dün akşam yemek yapmaya üşenirken aynı şeyi düşündüm. yağda yumurta yapıp onu yedim.

bu tip gunlerde yuklu bahsis verilecekse soylenir

bahsis verilmeyecek veya 1-2 lira bahsis verilecekse adami yormaya gerek yok bence

ya ben pek taraftar değilim açıkçası, zaten kar manyağı olduğum için hem çıkıp dolaşıyorum hem de yiyecek içecek bir şeyler alıyorum. çıkmak istemiyorsanız illa sipariş edecekseniz bahşiş verin bence.

çare bahşiş!

normalde bahşiş vermem pek ama böyle havalarda dışarıdan yemek söylediğim zaman normalde vereceğimden de fazla bahşiş veriyorum. telefonla ararsam konuştuğum adama, yemeksepetinden falan istiyorsam da sipariş notuna "arkadaş acele etmesin, sağ salim gelsin yeter" diyerek kendimi rahatlatıyorum.

Sırf bu yüzden sipariş vermedim, aynı zgrydn gibi yumurta kırıp yedim dün. Bugün de düşünmüyorum vermeyi.

Acele etmeseler bile motosikletliler karlı yolda çok kolayca düşüp yaralanabilirler. Yol motosiklete müsait değil şu an.

Cuma günü yoğun kar yağışı altında kuryenin biri motorla gitmeye çalışıyordu; adam en sonunda ağlamaklı bir sesle durup kendi kendine konuşmaya başladı. Yüzü kıpkırmızı elleri buz kesmişti. Biz onun geldiği güzergahta yürümeye devam ediyorduk; adamcağız baya bir yolu motorla gitmeye çalışmış ki zik zak yapıyormuş. Motoru da nerdeyse calistiramiyordu. O kar içinde çok normal.

Şahsen ben hepimiz çalışıyoruz, o da çalışıyor diye düşünmüyorum çünkü aynı işleri yapmıyoruz. Adamın canını bile tehlikeye atıyor aslında işverenler. Benim yemek işi yapan bir yerim olsa asla kurye çıkartmam.

bizi bitiren dusunce bu zaten

ben calisiyorum o da calisacak

ben askerlik yaptiysam herkes yapacak

ben ezildiysem herkes ezilecek

soyleyecek baska bir seyim yok

su bakis acisina yorum yapip vaktimi harcadim bir de

Karbonat kullan. Yanında taşımana gerek yok günde bir defa sürmek yetiyor. Cam bir şeyin içine koyup pamukla ya da elinle uygula.

açıkçası ben kokuya çok önem veririm, her gün 2 kere duş alıyorum. sabah ve eve gelince. deodorant kullanıyorum normalde, yılda 5 kere filanda parfüüm.

sağlığa zararsız roll on filan yok, o ürünlerin su haricindeki her maddesi kimyasal. ve zararlılar.

ben normalde dove deodorant kullanıyorum, arada rexona. ama 1-2 saat dışarı çıkacaksam ve çok terlemeyeceksem kullanmam. zaten tshirt, gömlek etc. 1 kere giyince yıkıyorum.

siz de kokmayacak şekilde az kullanmaya çalışın.

Beşiktaş twigy ya da eski bahtiyar pastanesinin yanındaki ayakkabı çanta tamircisi veya en iyisi Tahtakale.

beşiktaşta bkmnin olduğu pasajda var bir terlikçi, pahalı da değil.

Defactoya da bakabilirsiniz

biz hanımla kendimize marks and spencerdan almıştık ama sizinki misafire vermelik herhalde.

Deichmann da guzel terlikler oluyor