Ekşi Duyuru

Bagaj havuzu, koltuk kılıfı, tirbusonlu bıçaklı açacak, buz çözücü sprey

Spigen telefon tutucu

Butonlu lastik sisirici

Bagaja koyacağın bir cooler

www.decathlon.com.tr
www.decathlon.com.tr

çakmak girişli lastik pompası

araçta yedek lastik yoksa lastik tamir köpüğü

Piknik sandalyesi
Lastik tamir spreyi
şemsiye
Tek kullanımlık yağmurluk
Islak mendil
Kağıt havlu
Çakı
Kafa feneri, el feneri
Polar battaniye
termal battaniye
Çakı,
Kibrit
Kalem
Defter
Gece görüş gözlüğü
Güneş gözlüğü
Düdük
Kullanma suyu
Cam suyu
İçme suyu
Bisküvi

Aklıma gelenler bunlar.
Benim bagajda bir sırt çantası var, kamp çantası ile deprem çantası karışımı bir şey.
İnsanın ne zaman yolda kalacağı hiç belli olmaz. Allahın dağında çadır kurup iki gün yaşayabileceğim donanım var.

Kamera.

Sizin neler varmis arabalarinizda ya.. bende kisin icme suyu (yazin sicak ve guneste kotu oluyor), mendil, haydar (arkadaslarimin hediyesi adim yazili beyzbol sopasi. Valla ben almadim.) var.

Bi de ozellikle soguk havalarda kedi-kopek mamalari ile market icin bez canta var sadece. :/

Kesinlikle ama kesinlikle HOTO Acil Durum El Feneri. Bir araç sahibinin belki de aracına ilk koyması gereken şey.

hototools.com

Genelde ticaret yapan hesaplar öyle oluyor, dükkan ürünlerini koyuyorlar bulunsun diye, çok ilgilenmiyorlar.

Oraya bir anlık heyecanla ilan açıp unutmuşlardır

Senden önce yazışıp anlaşıp sattığı biri vardır

Satıyor pvenklet cevap yazmıyor

www.rome2rio.com

otobüsle 3.50 saatte gidebilirsin. tren de vardir belki.

bizde trenle gitmistik garip bi portekiz sitesi vardi ama sanirim cok daha uzun surmustu yazdigindan butun program alt ust olmustu. uber kullanabilirsin rahatlikla portekizde.

Trenle de 3.5 saatte gidiliyor porto'ya ama aklımda kaldığı kadarıyla o saatlerde sefer ya yoktu ya azdı ya da uzun sürüyordu. araç kiralanıp öyle de gidilir hem aradaki güzel şehirler de görülür derdim ama akşam saati görülecek bişey de yok arada.

havaalanindan flixbus var gozukuyor hergun son sefer 21:55 olarak, bagaj, rotar olmazsa yetisebilirseniz deneyin. Hazir Lizbon'a varmisken de 1-2 gun ayirin bence, firsat olmuyor sonra. Mesela bana Atina'yi gezmek nasip olmadi bu yasima kadar hep Zakynthos'a Girit'e gitmek icin transfer hub'i olarak kullaniyorum. O degil de Lizbon'da cok fena Brezilyali yetenekler varmis, millet gitmek icin can atar beyefendi tenezzul etmiyor

Çanta? İç çamaşır, çorap?

@amaranta çok çantam var ya. iç çamaşırı büyük beden olduğum için yoktur diye hiç bakmadım. çorap da aklıma gelmedi.

Zara Home’da geçerliyse çok rahat harcarsın evine.

Zara home da geçiyorsa orda harcayın

@gabe, @cadi geçiyor. geçen mağazaya gittim orda da bişey bulamadım ya. beğenemedim bişey. sabunluk 800lira delirmişler.

Cüzdan, takı, parfüm

Satın internette geçerli ise. Burada satın işte.

@enteg bunu hiç düşünmedim. piyasası nasıl oluyor ki böyle şeylerin.

Açık artırma yapabilirsin.
1000 lira ile başlayayım.

topukluları çok güzel zaranın. kışlıklar gelince bere/şapka da alabilirsin

1001 liraya satın alabilirim.

1.050

chat gpt yapar

chat gpt nasil yapar bilmiyorum ama, google maps gibi ise sizi cikmaz sokaklara, dag baslarina da yonlendirir.

En iyisi diger faktorleri de goz ounune alip (saat, seyahat araci, mesafe vs) insan aklinin bulacagi bir rota hazirlamak. cok da zor degil.

google maps'te çıkış ve gidiş yerini seçtikten sonra sağdaki üç noktaya dokunarak durak ekleyebiliyorsunuz.

Pandali vardı bı uygulama :(

Travel Sygic kullanıyorum yıllardır.

Gideceğim şehri giriyorum, kalacağım otelleri ekliyorum, sonrasında çevrede görülmesi gereken yerleri zaten gösteriyor. Beğenip eklediklerimi otele uzaklığa göre kendisi sıralıyor.

Polsrsteps'i de deneyebilirsiniz.

yıllık sigorta 10k
yıllık kasko 10-20k
yılda 2 kez mtv
muayene
bakım falan da var işte 35-40k gerekir yıllık

1 yıllık:
sigorta, 10-12k
kasko, 10-15k
mtv ort, 5k
periyodik bakım ort, 7k

yıllık 36k diyin siz. aylık 3k arabanın benzini hariç durduğu yerde ihtiyacı olan para.

taksit mümkün bu arada. sigorta-kasko 6 ay, mtv 3 ay falan vade farksız taksit oluyor genelde.

sıfır arabanın ilk 3 yıl muayenesi yok. ondan sonra her 2 yılda bir bi de o var ama o 2k gibi bir şeye denk geliyor sanırım şu sıra.

kasko ve trafik sigortası çıkar. ücretleri yazılmış. kaskoyu taksit yaparsınız, sigortayı yapamazsınız.

ben olsam sıfır arabaya boya koruma yaptırırım, ama maliyetleri şu sıralar ne kadar onu bilmiyorum.

sigorta ve kasko o kadar ucuz olmayabiliyor bu arada :)

Boya koruma yaptirin evet. Benim param yoktu yaptirmadim ama hafif surtmeler var arabada ve boya koruma olsaydi hicbi sey olmayacakti. Sprey sıktırmayin ama ppf falan kaplatin. Sprey hikaye.

Onun disinda ekstra bir sey cikmadigi surece

Mtv yilda iki kere
Kasko
Sigorta

Muayene yok.

Hepsine taksit yaptirdim

Kesinlikle geçip gezmelisin gün saat konusunda birşey diyemiyorum

Biz tam tersini yapıp günübirlik Helsinki gezmiştik, yetmemişti. Ama Tallinn ufacık bir şehir, gayet güzel olur. Feribotun kendisi de ayrı tecrübe zaten, kumarhaneler, restoranlar, karaoke, freeshop... var feribotlarda. Pazar günü pazartesiden daha iyi, bazı müzeler falan pazartesi günleri kapalı olabiliyor ama turistik yerler pazar açık olur.

Tallinn'de bir Kiek in de Kök ve Bastion Tünellerini, bir de Eesti Meremuuseum + Muuseumilaevad'ı (bu ikisi birbirine çok yakın) çok sevmiştik biz.

Gecin güzel olur

Sırf feribot tecrübesi için bile geçilir. Sonra old towna gidip kolm dragonda bir geyik çorbası içersiniz veya tavşan etli çörek yersiniz. Old hansa da birşeyler içersiniz. Gece feribotta yatma imkanınız da var bu arada cuzi bir fark ödeyerek.

eger helsinki'de 1 2 gun daha kalacak olsaniz kesin gecin derdim. gunubirlik gezi talinn'e yeter ama 1.5 gun helsinki icin birazcik az gibi geldi bana. yine de feribot seyahati, fazladan gorulecek bir sehir vs. gibi artilari var.

Tallinn çok tatlı bi şehir. Klasik avrupa old town gezmeyi seviyosanız isteğinizi karşılar. Ayrıca vapur da çok keyifli +1 Baltık Denizi manzarası bile yeterli, o rotada çok fazla ada var ve yanlış hatırlamıyorsam 2-3 saat bi yolculuktu yani tam kararında bir süre

Tallin içinn 1 gün yeterli, Helsinki'den ne beklediğinize bağlı :)

chatgpt:

Germany
eBay Kleinanzeigen - eBay Kleinanzeigen
Shpock - Shpock
Quoka - Quoka
Kleiderkreisel (now Vinted) - Vinted
Rebelle - Rebelle

Netherlands
Marktplaats - Marktplaats
2dehands - 2dehands
Vinted - Vinted
United Wardrobe (now Vinted) - Vinted
Speurders - Speurders

Belgium
2dehands - 2dehands
Kapaza (now part of 2dehands) - 2dehands
Vinted - Vinted
eBay Belgium - eBay Belgium
Marketplace (Facebook) - Facebook Marketplace

Mutlaka inverter'lı model olmalı, yoksa fatura cep yakar. Mesela Profilo 12,000 btu.

daikin tek geçerim.

ECA almıştık 2 sene önce şimdiye kadar üzmedi.

hepsi aynı tek farkı üstündeki logosu. mantık aynıdır kondanser kompresör ve sıkıştırılmış gazla hava değişimi. dolayısıyla bunların anakartından tutunda kompresörüne kadar üreticiler aynı.

sadece markaların elektrik sarfiyatıyla ilgili ar-ge çalışması olur şöyle;
mesela diyelim ki falanca marka çok pahalı - sebep: daha az enerji tüketir
mesela diyelim ki falanca marka çok ucuz - sebep: daha fazla enerji tüketir
tabi bu ikisi arasında ki enerji tüketim farkı aradaki fiyat farkını kim bilir kaç yılda kapatır.

servis olarak klimacılarda sabit personel tutmaz bir de yaz sezonu onların sezonu olduğu için şuan herkes çok yoğun.
yedek parça en yaygın markanın parçasıda çok ve ucuz olur.

bu veriler ışığında devam edebilirsiniz meslekte 17 yıl :) güvenin

bütçe var ise daikin yok ise, yine daikin üretimi olan daylux ve kaira

bazı buzdolaplarında buzluk kısmı iptal edilip normal buzdolabı gibi çalıştırılabiliyor. sizinki de öyle olabilir. kullanma kılavuzuna bakın. kullanma kılavuzu elinizde yoksa marka model ile internette bulabilirsiniz.

Buzlanma yapmış olabilir. Dolabı boşaltıp bir gün dolabı fişten çekip tüm buzları eritip tekrar çalıştırmayı deneyebilirsiniz.

ödem azaltici seyler dene, tuz seker azaltip silikon tabanlik da deneyebilirsin sicakliyorsa buzlu veya soguk suda dinlendirebilirsin hafif tempolu yuruyusle kan dolasimini duzenleyebilirsin

Şekerden olabilir, tatlı nişastalı unlu gıdayı epey azaltmak iyi gelir. İlla yenecekse günün ilk saatleri (enerjiyi harcamaya yani yaşamaya hangi saatlerde başlanıyorsa o saatlerde) yemek, nefsi körleyecek miktarda yemek, yanında yoğurt veya ayran veya kefir içmek çok iyi olur. Bunu dene, ayaklarının ağrısı geçerse şekerdendir. Nöropati diyorlardi buna, bişey bişey nöropati.

Ortak karar takılsın olursa hayır bile desen ödemek zorundasınız

@basond yazılı bi karar yok yapalım mı hadi yapalım diye sadece sözlü konuşma var.

kat mülkiyeti kanunundan doğan ve ayrıca kat malikleri kurulu toplantı kararlarından doğan yetki ve sorumlulukları var yöneticinin. oralardan, kamera için kaynak veya dayanak olabilecek bir hüküm bulabilir. siz de kanunu ve kurul kararlarını kendi açınızdan dayanak bulabilmek için okuyun.

Sebep olarak ne sunuyor? Yani durdurmaya çalıştınız mı önce?

Atıyorum ara katlara doğrudan giriş imkanı yoktur, giriş kapısına ve yangın merdivenine taktırılan iki kamera yeterli olacaktır o halde ara kata kamera takılmasının masraftan başka bir etkisi olmaz. Ayrıca ara kata kamera takılıp ne yapacak milletin kapısını, gelenini gidenini mi gözleyecek? Sorunlu bir istek. Bence burdan yürüyün.

Ha site yönetim defterine yazılmadıysa o zaman olmaz ben hep resmi olarak tamamlanan işlerden bahsediyorum o zaman kafasına göre yaptım oldu diyemez. Kurul yapılacak oylama yapılacak karar defterine yazılacak anca o zaman ek bitçe ile yapılır.

@akhenaten geçen yıl evinin kapısını zorlamışlar hırsızlara caydırıcı olsun diye yaptıralım diyor. diğer kat malikleri ok demiş ama hep sözlü. yapılabilir ama böyle kafasına göre hareket etmesinden hoşlanmıyorum. 10 daireli küçük bi apartmanız biz. gelen gidenimin gözetlenmesi hissiyatından hoşlanmadım. apartman çevresinde, asansöre ve katlara koyduracağını söylüyor.

@basond tek apartmanız ve 10 daireyiz. hırsızlara caydırıcı olsun diyor. ama hoşlanmadım tavrından. caydırıcı olacağını da düşünmüyorum başta sürekli otopark kapısı ve apartman kapısı zaten sürekli açık bunu dile getirdim kem küm etti. sözlü olarak yapalım edelim para toplayalım vs. benimle aynı katta annesi de oturuyor siz para vermeseniz de benim için sorun değil o kata taktırırım diyor. oldu ki taktırdı ne yapılabilir?

kapıları görecek şekilde takmak yasak diye biliyorum. Bizim eski apartmanda giriş kapısını gören, garaj kapısı ve içini gören, bahçeyi gören kameralar vardı, katlarda yoktu.

kat malikleri kurulunda 'aidat x tldir' diye karar yoksa, yönetim 'işletme projesi' diye bir gider tahmin detayı hazırlayıp kat maliklerinin onayına sunmalı göreve başlayınca. buna itiraz olmazsa bu aidat miktarı kesinleşir ve yönetim kafasına göre azaltıp artıramaz. bu parayı kendine verilen görev ve yetkiler dışında kullanamaz. sizin durumda, 'güvenlik' diye gerekçe gösterecektir ama siz de binanın giriş hoktalarına kamera takmanın yeteceğini, kapının güçlendirilmesini vs belirtin. Ve hatta, bunları yapmadan katlara takarsa parayı çar çur ediyor diye savcilıga suç duyurusunda bulunacağınızı belirtin.
Bir de, kasada para yoksa bunun için sizden kafasına göre para isteyemez.
Kat mülkiyeti kanunu size yol gösterir

sadece bilgi olarak, evinizin önü ve diğer tüm evlerin önü ortak alan olarak eşit hisselidir. (ideal şartlarda tabi)

buna göre yönetim kararı alırsa sizin katınız da kapınızın başladığı yere kadar ortak alan sayılır muhtemelen. kamera özellikle kapı açıldığında vs evin içini görmüyorsa özel hayatın gizliliği de saymayabilirler. tamamen mantık yürüttüm.

ancak mutlaka kuralına göre yapmadığı işler vardır, tehdit eder çözersiniz.

mayısa kadar maç yok. mayısta vnl var. temmuz ve ağustosta olimpiyatlar var paris'te. biletler biletinial'da satıldı bu sene üç sene sonra ne olur bilmiyorum. tek bir şehre veriliyor.

Peep show

young sheldon. bu ara youtube shorts'ta sürekli karşıma çıktığı için başladım delisi oldum tam benlik. <3

Easy

shrinking

Rıhtımda Hilton Double Tree var, civarda en kaliteli aklıma gelen yer orası. Resepsiyondur, bellboy'dur bir bahşiş verip 5 saate gelip alıcam derseniz bence çözerler.

Ben olsam tren garındaki emanet dolapları kullanırdım.

Düzeltme yapamadığım için ekleyeyim sabaha birleştiririm.

Büyük valiz detayını sonradan idrak ettim o kadar büyük dolap var mı emin değilim, emin olan yazarsa orayı kullanmak mantıklı olabilir.

Önce bisiklet kullanmayı öğrenin, sonrası zaten çok hızlı bir motor olmadıkca kolay.

bisiklet öğrenmenin basit yolunu da ben ekleyeyim.
youtu.be

Evet, yokuş aşağı pedalsız sadece dengeyi öğrenmek daha kolay, yokuş derken, hafif bir eğim.

Çocuklar için bu işe uygun taytay denilen bisikletler var mesela pedalsız.

Düşmeden bisiklet öğrenildiğini sanmıyorum. Dengeyi bulana kadar limitlerin nereler olduğunu, ne durumda kurtarabileceğinizi test etmeniz gerekiyor.
Bu düşüşleri motosiklette değil bisiklette yaşamak istersiniz, o yüzden önce bisiklet.

Bisiklet kullanmayı öğrenirken de özellikle kask, çenelik, dirseklik ve dizlik kullanmayı ihmal etmeyin. Artık çocuk olmadığınız için hem düşüş etkisini daha fazla hissedersiniz hem de yaralarınız da bir noktaya kadar iyileşir.

Gözünüzde büyütmeyin, basit bir iş. Sağ elinizdeki gaz kolunu sürekli çevrili tutup aşırı gaz vermeden yavaş yavaş turlayın. 2 saate öğrenirsiniz. youtu.be

motor kullanmak basit, zevkli ama arabaya göre bambaşka teknik ve fiziklere ait bir iştir.

denizden kalınacak yere kadar giderken uçurumlu bir sağ viraja hızlı girmiş bulundunuz diyelim. bu virajda arabadan alışkanlık gidonu sağa kırarsanız motor sol uçuruma uçar. bu bilgi bile işin ciddiyeti için yeterli olur umarım. orada sizi sadece gidonu virajın tersine iteceğiniz kontra tekniği ve bakış teorisi kurtarır. ne fren ne gaz sizi kurtaramaz. daha çok uçuruma sürükler.

sonrasında; eğitim, eğitim, eğitim.

bir eğitmenin en çok sevdiği kursiyer tipi sizsiniz. yani hiç 2 teker kullanmamış, beyni bembeyaz bir sayfa kadar bilgiye aç kişi. çünkü en büyük zorluk önce doğru bilinen yanlışların yanlış olduğuna ikna etmek.

sıra;

önce ekipman
sonra eğitim (sırasıyla teorik, kapalı alan temel hakimiyet ve sonrasında mümkünse yol eğitimi)
sonra motosiklet

keyifli sürüşler.

ben böyle öğrendim ama tavsiye etmem. motosiklet ağır ve güçlü bir alet ufak hatada ciddi sakatlanabilirsin. bisiklet öyle değil hataları tolere edebiliyor. en fazla ufak yara bere alırsın.

en basit yöntem hafif yokuş aşağı olan bir yer bulup önce pedal çevirmeden freni salarak denge becerisi geliştirmek. bu bir iki saatte kazanılıyor. sonra ufak ufak bisikletle turlarsın.

bisiklet aslında gittiği sürece kendi dengesini korur. sürücü gidona müdahale ettiği için de yön değiştirir. ikinci kural ise önüne değil karşıya bakmak. beynin ufuk çizgisini görmesi gerekiyor.

nerede öğrenirim dersen göztepe özgürlük parkı hafta içi sabah erken saatlerde çok müsait, 500-600 metre mesafedeki bike&outdoor mağazasından saatlik bisiklet kiralayabilirsin. sürmeyi hiç bilmesen bile elde parka kadar getirir. parkın hafif aşağı eğimli bölgelerinde dediğim gibi çalışırsın.

denge vs becerileri kazandıktan sonra motosiklet işi geliyor. ama bu baya ciddi bir konu. motora hakimiyet - trafiğe hakimiyet gibi. bu aşamada hondanın güvenli sürüş eğitimleri var katılmanı şiddetle tavsiye ederim.

Var tabii ki pansiyonlar. airbnb ve booking'den bakabilirsiniz. Sezonda kalabalık olur, Çeşme gibi.
Samos'u ben beğenmiştim.

sakiz adasinda var. booking üzerinden bakin.

Midilli’de de var, booking +1
Tam olarak dediginiz seye sahip yunan adalari (ozellikle
Sakiz ve midilli). Ikisini de cok tavsiye ederim

Çoğu apart tipidir zaten. Booking.com dan tutabilirsiniz. Kahvaltıları hep odada hazırlarım.

bezelye

Makarna yapın tam üçlü karbonhidrat zehirlenmesi olsun hocam.

Edit: Antrikottan başka kurtarmaz.

bezelye + pişmiş havuç

- mantar sote, sivri biberli, bol baharatlı
- fırında baharatlı brokoli, havuç, karnabahar, kuşkonmaz, patlıcan, kabak gibi sebzelerden biri ya da birkaçı karışık
- taze enginar satılan bir yerdeyseniz ızgara enginar
- yeterince püre varsa shepherd's pie, pilavı da buzluğa atın sonra çorba yaparken kullanırsınız

kumpir gibi bişi olabilir patatesten. üzerine garnitür, kaşar, salata malzemeleri ile

bu da artan pilav ile tarif www.instagram.com

Falafel

street viewden baktınız mı?

@inheritance, baktım ama son haliyle göstermiyor ne yazık ki :(

o zaman yandex maps, apple maps vs. de de yoksa gitmeden öğrenmenin yolu yok gibi.

en üstte sana özel ve takip ettiklerim gibi 2 ayrı seçenek olması lazım. takip ettiklerinde sıralı görürsün

İkea marangoza göre bi tık pahalı gelebilir, ama faydası şu: parçaları düzgün alırsan taşındığın zaman yine kullanabilirsin. Marangozun yaptığı dolabı modüler bi şekilde söküp yeni yere uydurman çok zor zor.

Ben mutfak dolabını marangoza yaptırdım, kendi çizdi model beğendi vs. güzel de oldu, ama iç mimar daha güzel şeyler yapar muhtemelen.

instagramda magicboxrooms var. dediginiz gibi de yapiyor (mevcut esyalari koruyarak, eklemeler, marangozluklar vs)

eger iyi bir marangoz/usta bulursaniz (ki sanslisiniz demektir) tam sitediginiz gibi olur, bulamazsaniz da basiniza dert alirsiniz.

ben ikea dolaplarindan cok memnunum. uzun suredir de kendisiyle birlikteyiz ki ikeanin mobilyalarindan genelde sadece dolaplarini kullanirim. bir kere duzgun kurulum yapilirsa kapisinda kayma vs yapmiyor, icini istediginiz gibi ayarlayabiliyorsunuz ve ustelik degisiklik yapmak cok kolay cunku 5 yil sonra bile ayni dolabin ayni ic parcalarini bulabiliyorsunuz.

dermatit varsa biraz alışmak gerekiyor onunla yaşamaya. Bir sürü kremi bende denemiştim fakat en etkilisi Ducray olmuştu. Gün sonunda problemin kök nedenine inmeye çalışınca sirkeli şeyler yediğimde oluştuğunu farkettim. Turşu yemeyi bıraktığımda vedalaşıyor, turşu türevi şeyler yediğimde de kısa bir süre içinde tekrar merhabalaşıyoruz. iki günde bir la roche possay lipikar syndet ile yıkarsanız kısa sürede toparlayıp kaşıntı etkisini alıyor.

Ben aslında pahalı bir yüz kremi kullanıyordum, yanında linkini attığım geldi ve şimdi görüyorum ki aynı sonucu verdi, bir bakın isterseniz, bir defa aynı problemi yaşamış biriyim, ama hiç aksatmadan temizlik ve nemlendirici kullandım daha sonra ve bir daha yaşamadım.
www.dermoeczanem.com

cerave.

Kart dolumu da yapılan bankolardan. Her metro girişinde vardır birkaç tane. ATM'ye benzeyen makineler.

Bunların ismi Toshiba. Yerli üretim. Öncelikle isme aldanmayın. Kalitesi nasıldır bilmiyorum ama eski Japon harikası Toshiba değildir diye düşünüyorum.

Tv güncelleme almaz, kasar vs ise sıkıntı değil. Xiaomi Mi Box 4k alır geçersiniz.

Benim önerim internetten almayın, arabayla gidip kendiniz alın. Kargoda vs kırılıyor özellikle 55 inç üstü Tv'ler ve iade, değişimde sıkıntı oluyor.

Samsunglar cabukbozuluyor diyorlar. Olu piksel,
Kart yanmasi vs garanti bitince patliyor diyorlar. Ben de lg bakiyorum mesela

Seçtiğiniz Toshiba'lar bence ihtiyaçlarınıza cevap verir. Yok paneli şöyle olsun, anakart şu olsun, yazılım bu olsun, parlaklık maks bu olsun gibi teknik detaylar ile işiniz yoksa dizi film izlemek için her türlü iş görür bu makinalar. Annemler 55 inç BİM'de satılan bir makine aldılar. Woon' mu ne markası. Sanıyorum SUNNY üretimi. Canavar gibi iş görüyor. Ki babam günde 10-12 saat açık tutar izler, netflix, youtube şu bu.

Şu sıralar yine BİM'de Dijitsu 65 inch cihazları var. Ona da bakın bu Toshibalara da bakın. Ben olsam TOSHİBA alırım. Vestel altyapısı ile üretiliyorlar. Benim evdeki LCD de Vestel. 2014'ten beri dert tasa çıkarmadı.

tv ünitesi. sehpa her türlü olduğu için duvarın mantığı yok. sehpa konulamayacak/fazla yer kaplayacak durumlarda kullanılması mantıklı olur.

Duvar askısı. Sağa sola da dönebiliyor istediğim yerden tam açıyla izleyebiliyorum.

Ünite hem evi kalabalıklaştırıyor hem toz tutuyor gerek duymadım hiç.

Duvara monte çünkü 60 inç, koltuğum da yüksek ve ideal göz mesafesine göre yerden yüksek olması gerekiyordu ve o kadar yüksek ünite istemedim.

tv unitesi goruntu olarak daha guzel. zorunlu bi durum olmadikca duvari tercih etmem.

Duvara monte. TV ünitesi çok yer kaplıyor, duvar daha temiz duruyor bence.

tv ünitesi kullanıyoruz. ama duvara asılıyken de tv ünitesi kullanıyorduk. oğlanın yürümeye başlamasından, eşyaları devirmeyecek olgunluğa eriştiği yaşa kadar tv duvara asılıydı, ama tv ünitesi de yerinde durdu.

turkcell tv'nin box'ı var. internete kablolu bağlandığı için mecburen modem var. fiber modemin yanındaki daha ufak kutu gibi zımbırtı var adı neyse artık. mi box var. harici harddisk var. 10 yıldır falan kullanmıyoruz, olmasa da olur ama dvd player var. teledünya, tivibu, digiturk vs. kullanan için onların box'ı var, televizyonun dahilisini beğenmeyenler için uydu alıcısı var. var oğlu var.

altı boş duvara sınca bunları nereye koyuyorsunuz? hepiniz dahili uydu alıcılı tv'ye sadece uydu kablosu takarak mı kullanıyorsunuz? yoksa bu cihazları yere mi diziyorsunuz?

modem hariç ben hepsini duvar ile tv arasına koydum, tv'nin arkasına yapıştırdım. apple tv ve birkaç ıvır zıvır daha tv ile duvar arasında asılı duruyor yani. kumanda çektiği sürece o cihazların ortada durmasına hiç gerek yok zaten. yazlıkta da hepsini koltuğun altına bi yere koydum.

masa tenisi ve satranç. hem her ilde birçok müsabakası olur hem de hakemliği nispeten kolaydır. kurs ücreti isterler. süreç önce eğitim sonra sınav şeklindedir. her ilde açılmaz. ilgili federasyonların sitesinden hakemlik kurslarını takip etmeniz gerekir. il dışında ise biraz masraflı olur.

Korktuğunuz şeyi yaptırmayın bence? Dermapen mesela bir güzellik uzmanına sorsan onu öyle bir pazarlıyor ki hemen yaptırmam gerek diye düşünüyorsun. Halbuki hayatta yüzüme yaptıracağım bir uygulama değil.
Benim rastladığım güzellik uzmanlarının bazıları tam pazarlamacı kelimesinin sözlük anlamıyken ve kişiyi ağa düşmüş gibi hissettirirken, bazıları da gerçekten insanın üzerine üzerine gelmeyen profesyonel kişilerdi.
Güveneceğin mümkünse doktorlarla beraber çalışan bir merkez bulmalısın. Araştır bol bol, güvenebileceğin bir merkez bul. bahsettiklerimin ücreti de daha yüksek oluyor bu arada.

bir doktorun güzellik merkezine gittim daha önce. cerrahtı. daha rahattı içim.
yine de bazı sıkıntılar yaşadım. gözaltı ışık dolgusu saçma sapan oldu, dermapen sırasında iğne damara geldi sanırım ve suratımda geçmeyen bir leke oluştu. yani doktor da olsa bazı sıkıntılar oluyor illaki. ama asla doktor olmayan bir yere gitmem. güzellik uzmanı dediğiniz, maq'ın da yazdığı gibi sizi komplekse sokup, işlem yaptırmaya psikolojik olarak zorluyor. "sadece soracağım" diye giriyorsunuz kapıdan, suratınız iğrençmiş, nasıl insan içinde dolaşıyormuşsunuz der gibi kötülüyorlar.

hasılı, uzun zamandır yeri olan ve doktor olan birine yaptırın. öncesinde internetten bilgi toplayın ve doktorunuza da bol bol danışın.

bir de, cilt bakımı için kaliteli markaların ürünlerini düzenli kullanmayı da deneyebilirsiniz. çünkü bahsettiğim merkezler çok pahalı artık. önceden 600'e yaptırdığım işlemi 2500'e yaptırıyorum. Ki, benimkiler hep bakım, dolgu vs yaptırmıyorum. watsons-gratis gibi yerler ve loreal gibi uyduruk markalar dışında, cilt için kaliteli ürünler aldım. Mbr gibi. Sephorada buluyorum genelde bu ürünleri. Çok işe yarıyor. Bu seçeceği de düşünün derim.

hahaha evet lovemyself’in dediği gibi, güzellik merkezindeki bazı uzmanlar “bu suratla bu yaşa nasıl geldin” muamelesi yapabiliyorlar. Yani biraz kendine güveniniz azsa veya kötü bir döneminizdeyseniz sömürmeye eğilimli olabiliyorlar. Bu konuda dikkatli olun. Kendinizi iyi hissettiğiniz yerlerde yaptırın.

Refikayı filan izle, triliçe ile ilgili video var mı bilmiyorum da, onun gibi işin tekniğini anlatan şefler püf noktası veriyor.

Bunu dök de 1 hafta filan sonra teknik araştırıp yeniden dene.

Dr oetker’in karışımı var baya iyi ve kötü olma ihtimali neredeyse yok

Taze olmayan yumurta bu kokunun en büyük sebebi.
Diğer sebep fazla pişirme oluyor genelde, özellikle tatlılarda hamuru fazla pişirince kokuyor. Isıya fazla ve uzun maruz kalınca sülfür yayıyor yumurta içindeki proteinler.
Bikaç damla limon suyu da fayda sağlıyor.

@Bruce tarife gore cok daha az pisirdim aslinda. Kabartma tozunun uzerine de limon suyu sıktım. Bu da annemden ogrendigim bi yontemdi. Onumuzdeki trilecelere bakicaz artik.

Balkabaklı.

Ben de tam tersi sade mercimek çorbası sevmiyorum. İçine küçük bir patates ve havuç ekliyorum illa ki. Soğan ve azıcık salça da koyuyorum. Hepsini biraz soteleyip öyle suyunu ve tuzunu ilave ediyorum. Sanırım benim corbami sevmezsiniz siz :).

Arkadaşımın annesi mercimekleri önden unla biraz soteler, pişerken bir bardak da süt ekler. Mercimek, un, süt ve baharattan oluşuyor onun çorbası. Üstüne de yağ yakılır tabii ki. Güzel bir çorba oluyor ama ben mercimek çorbası deyince direkt bunu anlamıyorum.

Kardeşim de içine illa kimyon ekliyor.

içine un koyuyorlar galiba lokantada. ben aynı @fraise gibi yapıyorum. hatta geçen gün kalan yeşil kabağı doğradım. sonunda rondodan geçirince gayet güzel oldu.

ben unlu halini sevmiyorum. o yüzden kıvamı ve lezzeti için patates kullanıyorum, evde havuç varsa onu da ekliyorum mutlaka. salça ya da baharat kullanmıyorum. içerken üzerine limon sıkıyorum. mercimek, patates, varsa havuç, soğan ve limon suyundan oluşuyor benim yaptığım ve çok seviyorum.

hypathia gibi yapıyorum ama çok az salça ekliyorum hafif tat ve renk için. patates soğan ve havuç abartmamak koşuluyla çok yakışıyor.

valla nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama adile sultan ev yemekleri'nin fırınlanmış mercimek çorbası muazzam. fırınlanması ile ilgili bir durum olsa gerek.

et suyu ve varsa ilik falan katiyorum.
varsa hem kirmizi hem sari mercimek yoksa sadece kirmizi mercimek ve sadece sogan koyarim. biraz karabiber cekip, tuz ekler kaynatirim. baska hic bir sey girmez icine.
sonrasinda uzerine biberli yag.

defne yaprağı deneyin, tavsiye ederim.

eskiden yapılan gibisini yıllardır içmedim. bence işin sırrı eskiden süzgeçten geçirilirdi şimdi her şeyi blenderde çekiyorlar, aynı tadı ve dokuyu vermiyor.

Salça mercimekte olmuyor. Et suyu, soğan, havuç; bunlar iyi gidiyor.

Zeytinburnu 58. Bulvardi sanirim. Konyalı adinda bir esnaf lokantasi vardi. O mercimek corbasini baska yerde icmedim.

salça ve un kavuruyorlar lokantada. bir de nane katın efsane oluyor. süt katan da var soft oluyor baya.

mercimek çorbası yağsız un çorbasından bile lezzetsiz nimeti hor görmek istemiyorum ama
un çorbasının düz bi tadı var en azından
elimizde sadece su var bunu yemeğe çevirelim de karnımız doysun zannedelim demişler içine mercimek atmışlar, hikayesi aşağı yukarı böyledir

o yüzden cevap, hiçbiri

Kemik sulu olmalı. Patates lezzet verir. Ben severim.

Tragus'a uygulananlar belli belirsiz oluyor genelde bölgenin yapısı gereği. Damla gibi nokta gibi şeyler bence aksesuar değil de vücutta bir leke, orada olmaması gereken şey gibi duruyor. Vücudun bütünlüğüne aykırı değil ama oraya da ait değil gibi, bir olmamışlık.

Helix hangisiymiş bilmiyordum baktım, aksesuar gibi aksesuar işte bildiğin küpe piercing budur. Bişey takmış olmak istiyorsan helix bence.

tragus saçmalık.

Helix
Yaptiracaksan ilk aylarda uzerine yatma ve sacina takilmamasina dikkat et. Acisi cok fazla.

bende ikisi de var. ikisini de seviyorum ama tragus'a daha sıcağım, daha çok beğeniyorum.

tragus tabii ki. helix beni korkutuyor hep kulak sisiyor iltihap oluyor

bilgisayarda görünüyor, uygulamada göremedim.
pcde şarkıya sağ tıklayıp albüme git deyince görebiliyorsununz.

erasmus stajında eğitim aldığınız konuyla ilgili bir alanda çalışan kurumlarda staj yapıyorsunuz. erasmus programına dahil olan herhangi bir ülkede (avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğu dahildir, tam listeyi www.ua.gov.tr adresinden bakabilirsiniz) staj yapabilirsiniz. hangi ülkeye gideceğinize göre aylık 300-500-700 euro hibe veriliyor.
staj yapacağınız firmayı kendiniz ayarlıyorsunuz, ilk yazışmaları siz yapıyorsunuz. onlar size kabul/davet mektubu gönderiyor. gerisini sınavı kazandığınız takdirde okulunuzun dış ilişkiler ofisi hallediyor.

Astar alip öncesinde astar atmalisiniz düzgün bir is icin. Yapi markete gidip sorun uygun astari. Dogrudan boya uygularsanız ic acici bir sonuc çıkmaz. Astar uyguladiktan sonra akrilik de olur yagli boya da olur sprey de olur zevkinize gore.

Bana kalsa ben astar ustune sprey ile boyardim. Parlak, mat her turlu secenek var spreylerde. Hatta otoboyaciya giderseniz envai cesit renk var onlarda ve oto boyası kalitelidir. Rengini begendiginiz bir arabanın boya kodunu ogrenip otoboyacidan aynisini alsbilrisiniz:)

Yalnız otoboyasi kullanirsaniz iki farkli astar kullanmak gerekebilir veya astarı bol kullanmak gerekebilir.

Ben sprey ile daha temiz is ciktigi icin sprey boya seviyorum ama isterseniz teneke boya alıp fırça ile boyayabilirsiniz. Beni firca izi rahatsiz ederdi.

Markaya gelince bilindik tanidik markalardan alabilirsiniz. Sprey boyada Polisan tavsiye edebilirim. Akrilik boya Rich multisurface.

Belirli bir renge doğrudan mı boyamak istiyorsunuz? Yoksa ahşap görüntüsünü kaybetmeden mi renklendirmek istiyorsanız?

Bundan 4 tane olucak. Yesil mavi kirmizi sari renklerde boyanacak her biri. Dogrudan boyanacak rengi elde etmek istiyoruz.

Dr. beckmann'ın farklı lekeler için leke çıkarıcıları var. Yemek yağı, kan-protein, çay-kahve gibi 2-3 çeşit sürekli bulundurmak iyi oluyor.

makinenin kendisi pahalı, kapsüller pahalı, çelik kapsül alıp içini doldurup içeyim desen kapsül 200 TL ayrıca zahmetli ve nespressonun kapsülü kadar lezzetli olmuyor. alacaksan da ikinci elini al dene.

Tchibo'nun temel kapsüllü modelini kullandım daha önce, F/P olarak başarılı.

ayni bu model kullaniyorum nespresso. size espresso veriyor siz onu flat white cevirmek icin ayrica sutu kendiniz hazirlayacaksiniz makine bunu kopurtmuyor. nespressonun magazasindan alirsaniz kapsul 200₺ de degil en son 65 gibi bir fiyata almistim 10lu paketi. belki zam geldi bilmiyorum trendyolda 85e de vardi. bana cekirdek daha pahali geliyor. cok memnunum cok tavsiyedir. bu arada yine bu model bi makine gecen ay 850ye aldi arkadasim

tchibo'nun kahve makinesini almıştım. alırken "şu özelliği olan da var" "şu modeli de var" dediklerinde hiç takılmayıp en alt modelini aldım. sade, kapsülü koyuyorsun, ekspressi ya da filtre kahve gibi birkaç seçeceği var, ona basıyorsun. bence ilk aşamadan daha üst modelleri almamak gerek. bir de süt köpürtücüsü almıştım, onunla da mocca falan hazırladım bir süre. ama bana dokundu, iyi ki daha üst modellerini almamışım, onu da letgodan satmayı düşünüyorum. bence siz de güvendiğiniz bir yerden ikinci el bakabilirsiniz.

zaten diger kahveler espressonun sütlüsü ve ya sicak sulusu.
bende tchibonun hem en basit olani hem de sütlü olan makinasi var, memnunum. yurtdisinda 30-40 euro bu makinalar, 1000 lira vermeye degmez bence.
almak istiyorsan youtube'ta hep videolari var, onlari izle. kendine göre karar verip alirsin.

Açıkçası iş yerinde bu cihazdan var ve içtiğim kahveden hiç memnun değilim. 10 farklı marka denedim hiçbiri güzel değil.
Böyle kahve tadina çok takiyorsaniz ben tavsiye etmiyorum.
Buna ek olarak dogada çözünenlerden almazsaniz tamamen doğaya zararli kapsüller.

Tchibonun süt köpürtmeli eski makinesinden var. Köpürtmeyi fincana sıcak su koyarak ısıtmak için kullanıyorum. Sade kahve seviyorum. Kapsüllere sürekli zam geliyor ve her seferinde alırken hesabını yapıyorum. En son 10lu paketi 37 küsür oldu.
Yalnız 1-2 fincan içecekseniz çok hızlı hazırlamış oluyorsunuz ve temizlik derdi yok. Tadını da severek içiyorum.Doğa zararlı olduğu kesin tabii.

kaldırıldı. sadece normal süresinde bitiremezsen var. ve dedigin gibi 2. ögretim olursan.

Normal zamanlarda iki haftada bir ideal bence.

biz çarşaf ve yorgan kılıfını iki haftada bir değiştiriyoruz ama yastık kılıfları daha sık değişiyor (4-5 günde bir gibi).

Ben haftada bir degistiriyorum kışın; yazın 4-5 Günde bir. Bunun ideal bir sıklığı yok sanırım ama ayda bir de değiştirilmez.

daha dün düşündüm bu konuyu, değiştirdiğimin 6. gününde yumuşatıcının kokusunun gittiğini fark ettiğimde: acaba değiştirsem mi, kaç gün oldu ki, üzerinde herhangi bir vücut sıvısı etkileşimi de olmadı, acaba ne zaman kirli sayılır, normalde kaç günde değiştiriyorum...
sonra fark ettim ki aşağı yukarı 10 günde 1 değiştiriyormuşum.
bu arada yastık 4-5 günde 1 cevabına +1

fraise +1

Nevresim yastık yorgan kılıfının üzerinde gözle görülmeyen ev tozu akarları yaşar, bunları çıplak gözle görebilseydiniz saat başı değişirdiniz nevresimleri. Ordan pay biçin işte.

Ben iki haftada bir değiştiriyordum sonra bir zaman önce benzer bir soru yine sorulmuştu duyuruda en pasaklı ben kalmıştım cevaplar arasında o nedenle ben de haftada bir değiştiriyorum artık :)

yastık kılıfı haftada 1, nevresim 2 haftada 1.

O akarlar 60 derecede temizleniyormuş diyorlar. Ben hiç 60 derecede yıkamam galiba mikroplu yaşıyorum :))
40 derecede, haftada bir.

Normalde haftada bir. Sevişmeli günlerde her sevişme sonrası.

nası değişiyo muyduk onu ya?

yastık kılıfı 3 gün

diğerleri ne kadar kirlendiği ile alakalı, duş alıp yattığım için özellikle kışın çok uğraşmam değiştirmekle

çarşaf haftada 1-2, yastık kılıfları haftada 2, yorgan kılıfı 2 haftada 1

kisin haftada 1, yazin haftada 2 kez degisiyor, 40 derecede yikanip kurutucuda kurutuluyor.
bu kis yorgani degistirdik daha sicak tutan aldik bu yuzden sanki kisin da haftada 2 degisecek gibi.

Askerde 2 haftaydi.
Evde de aklima ne zaman gelirse.

Degistirince ortalik cok toz oluyor.

haftada bir, üşenirsem ongüne kadar çıkabilir. ve tabii ki aktivitenin ertesi günü.

Haftada 1. Yazın bazen 4 ya da 5 güne düşebiliyor.

Buzdolabında saklandıysa 2-3 hafta daha yenir.

@038576 dışardaydı

Yine de yenir gibi birkaç gün daha, yüzdürme testi vb yapabilirsin.

kırdığında leş gibi kokmuyorsa yenir. ytd

Eskiden tarih marih yoktu üstünde, bakklarda dolapta da değil ortalık yerde dururdu oda sıcaklığında.

Direkt güneş ışığında ya da ısı kaynağına yakın durmadıysa bu kadar kısa sürede bir şey olmaz bence de.

Yüzdürme testi yapın ve de kırıp bakın normalse devam.

anker soundcore motion+'a bir bak. ikili alıp stereo olarak da kullanabilirsin.

premium fjallraven kankenler var deri detaylı, çok güzel.

Normal kanken kullaniyorum, alali da 4 yil olmus. Yogun kullanima ragmen sekli bozulmadi, saglam, cok hafif ve modasi gecmeyen bir dizayni var.

Samsonite

yan apartmanin yoneticisinden bilgi alin. netice de binaya tesisat dosendigine gore yoneticinin ya da yonetimin bunun nasil oldugun dair bilgisi vardir.

valla bizim buraya da birkaç ay önce döşediler, sonra biri dedi bize 1 sene önce döşediler haber gelmedi bir daha diye. :D

Çıktı almak isteyin ya da hesap hareketlerini indirin, orada işlem saati gösterilebiliyor.

bilgisayardan girdiğinizde hesap hareketlerinde söz konusu alışverişi bulduktan sonra excel olarak falan indirin. saat yazar. olmadı müşteri hizmetlerini arayın.

buz ise yarabilir diye dusunuyorum. donar gibi olunca elle kolay cikar.

ben ösym sınavlarına başvurmuyorum da sanki o listede 1-2 hafta önceden duyuruyorlar. bir de sms geliyor.

Önceden belli olmuyor ne yazık ki. 2-3 günde bir gis.osym'ye girip kontrol etmek yeterli oluyor ama.

Köpeğim vefat ettiğinde.

2018 yılında yaşadığım evde doğal gaz sistemi yoktu. Elektrikli sobayla ısınmaya çalışırken çok fena üşütüp hasta olmuştum. Ev ısınmıyordu ve ben çok üşüyordum. Benimle ilgilenmesi için çağırabileceğim kimse yoktu. Yemek yiyemedim, akşamdan başlayarak sabaha kadar uyuyup uyandım ve üşüdüm. Asıl zor olan da, üzülmesinler diye aileme telefonda belli etmemeye çalışmıştım hasta olduğumu.

Askerdeyken sanırım

Hasta olmustum, yerimden kalkamicak kadar kötüydüm. Kimseyi zahmete sokmayı da sevmem. Arkadaslarima fln soylemedim. Yerimden kalkamadigim için yemek de yiyemedim. 2 gün fln öyle aç bilaç yatmistim, çok uzucuydu :')

Bir de bilekliklerimi takmakta zorlaninca çok hissederim yalnizligimi xd

anlık olarak bilmiyorum da hayatımın en yalnız dönemini şu an yaşıyorum. pandemi yüzünden sosyalliğin sıfırlanması, hayatımdaki 1-2 insanın da benzer zamanlarda gitmesi, tekrar başladığım sigarayı yeniden bırakmam, parasızlıktan okul da online olduğu için anne evine sığınmam, kardeşimin bile benimle pek muhatap olmak istememesi vs...

bomboş, bombok, yapayalnız, ümitsiz bir süreç benim için. eskiden böyle zamanlarda pozitif düşünmeye çalışır veya insanlarla konuşmak isterdim örneğin. denklem basit. yalnızım, öyleyse insanlarla görüşeyim, di mi? şimdi o da yok. "kim senin derdini dinleyecek aq sktir git milletin işi gücü yok senin mızıklanmanı mı çekecek" havasındayım. çok değersiz ve gereksiz hissediyorum kendimi. ha çok sorun değil bu tabii ama bu fikre alışmak ve "değerli"yken bir anda bok çuvalına dönüşmek, o adaptasyon süreci üzüyor biraz. şey gibi hani, durmak ya da hızlı araba kullanmak çok problem değildir ama hızlı sürerken zınk diye durursan paramparça olursun, o hesap. kimsenin umursamadığı bir adam olmakla sorunum yok, sevilen ve önemsenen biri olmakla da problemim yok ama birinden diğerine keskin geçiş çok yıpratıcı oluyor.

2016 ekim ayinda ayrilik acisiyla uzuntuden kendimi harap ettigim bir donem olmustu. sabah uyandim bacaklarim tutmuyordu ve belimde inanilmaz bir agriyla duvarlara tutuna tutuna banyoya kadar gidebilmis, banyoda yere dusmustum. can acisiyla aglaya aglaya is yerine gelemeyecegimi haber vereyim bari diye yoneticimi aramistim. adamcagiz halime aciyip gelip beni doktora goturmustu. hastanede tekerlekli sandalyede otururken nasil bu kadar yapayalniz kaldigimi dusunuyordum. 2 agri kesici igneyle ancak agrim dinmisti ve eve dondugumde o zaman birkac gun once benden ayrilan eski sevgilime is arkadasim haber vermis, kendisi lutfedip beni ziyarete gelmis. evde biraktigi esyalari toplamaya gelebilmek icin bahane buldugunu sonradan anlamistim tabii. neyse ki kurtuldum hem o agrilardan hem o insandan. ama hala o gunu dusununce bogazim dugumleniyor.

yalnizligi cok severim ama ben tercih ettigim zaman.

Askerlik, anlatsam kitap olur.
Oradan sonra kari kiz terk etmeleri falan hic koymadi.

2017 mayıs-eylül arası.
annem vefat ettikten sonraki 3-4 ay hayatımın en tuhaf, en zor, en garip, en buhranlı, en belirsiz, en kasvetli ve en yalnız dönemiydi.
doğru düzgün yas bile tutamadım.
ki genel olarak çok kolay bir hayatım da olmadı ama o dört ay boyunca sınandım resmen.
2-3 yaşımda olan şeyleri bile hatırlayabiliyorum, o dönemi net hatırlayamıyorum.

sonrasında çok değiştim, hayatım da değişti.
neyse ki, iyi yönde.
o yüzden öyle zamanlara tutunmamak lazım.

Fiziksel şiddet gördüğümde en yakınımdakiler bile beni yalnız bırakmıştı. Gece bacağımda alçıyla nasıl tuvalete gidebilirim diye düşünürken kendimi ağlarken bulmuştum. Dikişlerden kafamı yastığa bile koyamıyordum. Hayatımda kendimi hiç o gece hissettiğim kadar yalnız hissetmedim. Fiziksel acıdan çok karşı karşıya kaldığım durum acıtmıştı.

hiçbir zaman. yalnız bırakılmadığım için değil ama, sadece iyi ya da kötü anlarımda birine ihtiyaç duymuyorum. birileri kötü bir şey olunca yardım etmeye çalışsa bile yalnız kalmak daha iyi geliyor. çocukluktan kalma bir alışkanlık olduğunu düşünüyorum.

1- tek yaşarken kafamı dolaba vurup bayılır gibi olmuştum, o gün öleceğim sanmıştım
2- üniversiteye şehir dışına gittiğim ilk gece

9-10 sene once Milano'da Centrale cevresinde dandik bir otelde kaliyorum, yalnizim. Gece yarisi 2-3 gibi benim oteli polisler basti, normal polis de degil ozel harekat gibi bir sey agir silahlar falan var adamlarda. Nooluyo lan diye seslerine uyanip pencereden disariya bakinca gordum, koridora cikmak yemez:) 2-3 araba disarda da ekip var. Onemli bir sucluyu ariyorlar herhalde. Resepsiyonisti katmislar onlerine bu odada kim kaliyor, nereli bu, kac yasinda gibi sorular soruyorlar sonra da odaya giriyorlar arama marama yapiyorlar anladigim kadariyla, ama medeniyet Avrupa insan haklari falan hak getire ortam cok gergin, bagiris cagiris seklinde azarlama seklinde kaba saba bir sorgulama, muamele var duydugum kadariyla. Italyanca bilmesem de anlayabiliyorum az cok. Otel zaten eski duvarlar kagit gibi her sey duyuluyor, izolasyon berbat otelde. Ben de korkuyla benim odayi basmalarini bekliyorum sira sira gittikleri icin. Cikip da bu ses ne falan diye koridora dahi cikamazsin ortam cok gergin, catisma falan cikar diye de korkuyorum her an. O sirada kendimi dusundum: b seviye ingilizce disinda dil yok, yanimda dogru duzgun para yok, ulke, uyruk desen dandik, isim desen Islami bir isim, zengin, nufuslu aileden gelmiyoruz en zayif halkalardan biriyim lan ben diye dusundum. Ister misin bana bir tane faili mechul yiksinlar suracikta, toplayip gotursunler, hapisanede gecsin tum omrum. Italya zaten malum mafyanin memleketi, Berlusconi'nin ciftligi gibi birseydi o zamanlar ulke, derin devlet temiz eller bilmemne haberlerde geciyor surekli bizden pek farki yok. O zamanlar Ergenekon vardi Turkiye'de, polisler sahte delil melil uretiyor, suc icat ediyordu, kumpas kuruyor falan bu tarz dusunceler beynime oyle bir hucum etti ki sanki sucluymuscasina korktum orada polisten, en cok yalniz hissettigim zaman orasidir polsilerin odami basmasini beklerken. Benim kapinin onune geldiler, resepsiyonist adimi uyrugumu falan okudu, su tarihte giris yapti diye bilgi verdi polise, benim kapimi dahi calmadan es gectiler beni iyi mi:) Yabanci ulke, genctik falan cok pis korktum kisaca 2-3 yil yaslanmisimdir orda.

Ben arkadaş grubunun içinde kendimi yalnız hissediyorum. Onlar gülüyor eğleniyor ama ben bir türlü o eğlenceyi yakalayamıyormuşum gibi hissediyorum. Hem mutlu hem yalnız hissetmek çok garip…

Bu aralar arşa çıktı bende. Zaman içinde bütün yakın arkadaşlarımın farklı şehirlere gitmesinden, iş ortamında dışarıda görüşmek isteyeceğim kafada birilerini bulamamamdan iyice yalnızlaştım. Ama yalnızlaştıkça daha da yabanileşip yalnızlığım artıyor. Artık telefonum çalınca bile gerilmeye başladım, ulan kim arıyor şimdi bunla mı konuşacaz diye düşünüyorum ve 0850 numara falan olduğunu görünce seviniyorum.

1 rezeneye benziyor

1 rezene, 3 kişniş. 2’yi bilemedim.

2 kavurgaya benziyor. Ama kavurga baharat değil kuruyemiş sınıfına giriyor.

1 kimyon da olabilir.

1 kimyon tohumu
2 sari hardal tohumu
3 kisnis tohumu imis.
Zamaninda tursu yapmak icin almistim sanirim oylece kaldilar. Cevaplar icin tesekkurler herkese.

a101'in kapısında kapalı yazıyordu ilk gün. sonraki günler açıkmış.

bizim burdaki bim bayramin 1. ve 2. gunu kapaliyiz yaziyor. a101 bakmadim.

Bim ilk iki gun kapali.
Migros her gun acik ama ilk gun 13.00 acilisi, ikinci gun de 10

migros açık. 1 saat önce girdim.

Tatil beldesinde Migros a101 şok açık bim kapalı

zeytinyağı limon ve sarımsak ile güzel bir sos hazırlayabilirsin.

Sarımsak yerine sos için hardal diyeceğim ben de, fazla acı olmayan bir hardal yakışıyor ton balığına. Seviyorsanız biraz mayonez de olur.

mayonez

ben olsam salatalık ve domates koymam

mayonez ve/veya hardallı sos, yeşillikler ve küp küp doğranmış kornişon turşu

Grimavi +1

Hafif haşladığın (hatta çiğ bile olabilir) brokoli, acayip yakışıyor.

ton balikli salataya koymayi en sevdigim sey nar eksisi. ve salatalik sevmiyorum ton balikli salatada, sulandiriyor gibi geliyor.

Mayonez, mor soğan, kornişon, limon, zeytinyağı.

enabıza gir. oradan aile hekimi bölümüne gir. değiştirmek istiyorum gibi bişey var. oradan istediğin ili ve ilçeyi seç. bul.
merak etme değişmiyor :)

Belediyeyi telefonla arayin emlak kismina baglanin en garanti sonucu oradan alirsiniz. Odeme seceneklerini de soylerler size nasil oluyor diye.

Mobil bankciliktan muhtemelen bir hesap numqrasina havale yapmaktan bahsetmis olabilirler. En iyisi arayip sormak

Belediyenin sayfasına girip, Kredi kartı ile ödeyebilirsiniz.


.

e devletten evin bulunduğu yeri yazarak emlak vergisi diye aratın örneğin kadıköy emlak vergisi diye o şekilde çıkar var ise.