Ekşi Duyuru

beles mil hikaye, bununla beraber mesela emirates/flydubai bazen milleri bilet alirken aninda paraya cevirebiliyor ama cuzi miktarlar hep. lowcost havayollari misal pegasus her turlu ve her zaman daha ucuz.

thy için konuşuyorum, mil ile bilet alırken vergiyi ödemeni istiyor, ödeyeceğin vergiyle pegasus bileti aynı para :)

lufthansa, air italia, klm falan deneyin bence. o kadar da fark etmiyor.

Low cost ucan adami mil bozar :)

Millerle alacaginiz tek bilete odeyeceginiz vergiyle, ryanair'den 2 kisi gidis donus alirsiniz.

Mil biriktirecek kadar sık uzaklara uçmuyorum. Kısa mesafe az yük ile gideceksem low cost. Uzun seyahatler konforlu olması açısından kesenin ağzını açıyorum. Ryanair ile karşılaştırınca Pegasus fiyatlar açısından THY gibi bu arada ama neyse. Benim favorim sanırım SunExpress. Büyük bagaj, direkt uçuş, nispeten uygun fiyat.

Tam olarak sorun nedir?

Sorun tam olarak raspbian da netflix'in calismamasi. Sunu defalarca denedim olmadi
thepi.io
OSMC ile netflix kullanma imkanimiz var mi?

Başlığı gördüğümde aklıma gelen problemmiş. Widewine ile çözülmüyor artık mecbur Chrome yüklemek gerekiyor onun da ARM versiyonu yok android hariç. Dediğin gibi OSMC veya Kodi'ye bakmak gerekiyor onlarda bile ekletiyle falan 40 takla atarak izleniyor diye biliyorum ama o da stabil değildir. Netflix bir değişiklik yapar, sonra geliştirici düzeltene kadar çalışmaz vs.

calisir da cok agir olur ayrica eger yanilmiyorsam full hd izleyemiyorsun.

Iptv satanlarin neredeyse tamami bayilik sistemi uzerinden satis yapiyor. Bu isi tepede yapan birkac kisi var onlar bayilik veriyor. Bayilik verdikleri kisiler de baskalarina bayilik veriyor.

mantık olarak otel sistemleri gibi bir sistem kurup yapıyorlar. her satıcı aslında kendi sistemine sahip değil goodman'in dediği gibi. hatta kimi yayınları sadece tek bir kişi yapıyor onda sorun çıkınca bütün "abi valla kendi sistemimiz/kaynağımız" satıcıları da patlıyor doğal olarak. sağlıklı yayın yapabilmenin upload harici bir ton değişkeni var.

Tamam her kim o yayini yapiyorsa onlar ne kullaniyor nasil bir sistem kullaniyor da bu kadar kisiye ayni anda 5000 10000 kanali yayinlayabiliyor?

var tabi ortalam sd yayın 1-2mbit hd 3-4 mbit yiyor. sıkıştırma oranına göre değişiyor.
ayrıca her kullanıcının surekli online olmayacağını da biliyorlar ortalama %20-30 gibi bir hesap var.

nasıl bir sistem dersen. polonya-romanya gibi yerlerde gigabit seviyesi sunucuları var. yüzbinlerce liralık yatırım var bu işlerin arkasında.

vnc ile baska bir bilgisayardan uzaktan baglanti kurabilirsin.

modeme direkt bagladiysan ip numarasini ogren raspberry'nin. daha sonra putty kur bilgisayarina. putty'den ssh ile baglanti kur. giris yaptiktan sonra vncserver yaz. daha sonra vncviewer yukle bilgisayarina. sonra da vncviewer'dan gene raspberry'nin ip'siyle baglan. pc'nin mouse ve klavyesiyle kullanabilirsin.

tabii pc'nin de ayni local network'te olmasi lazim.

Modem uzakta, alet biraz sıkıntılı bir konumda. O nedenle zaten:)
Direkt sd kart üstüne dosya atmanın bir yolu yok mudur? O dosyadan kurulum yapayım raspberry ye?

direkt lan ile pc'ne de baglayip ayni dedigim seyleri yapabilirsin. modeme bagliysa isin daha olay oluyor ondan dedim. pcýe direkt taktiginda cihazin ip'sine bulmak biraz sikintili. muhtemelen 169. la baslayan ip verecek ip.

surekli erismen gerekecekse statik ip de verebilirsin rp'ye. tabii ilk erisimden sonra.

bu arada uzakta derken farkli modemler falansa port yonlendirerek internet uzerinden de baglati saglayabilirsin bundan once port forward'i bir arastir. ayarlarken dikkatli olmak lazim linux tabanli bir cihaz baglayacagindan guvenlik sebebiyle.

aynen öyle. olmuyor. hiç de bir yolu yok.

çok eskiden o kadar kolaydı aslında. ruslar falan yapardı o dediğini ama tabi valve boş durmayıp önlemini aldı region lock var artık mümkün değil.

Envanterdeki hediyelerde zaten yazıyor belirli ülkelerle sınırlanmıştır: türkiye diye. Yani mümkün değil.

yapabilecegin oyunlar var. ama yolunu bulacagin oyunlar malesef olmuyor. zaten hediye etme ekranina geldiginde orda ozel olarak nerde kullanilabilecegi nerde kullanilamayacagi yaziyor.

w.hexawatches.com İlgileniyorsanız sıfır sertifikalı satışa koymayı planlıyorum, saygılar.

Hurt
Tasarımı pek hoşuma gitmedi ama teşekkürler ilgine.

sevgili kardeşim malesef kurdan dolayı çogüzel 1300 tl lik safir solar seikolar oldu 3000....

hepsiburada'dan falan kovalarsan bazen düşüyor.

Hb'de hangi saat safir hangisi değil yazmıyor. O nedenle sordum biraz da.

Linkleri açamıyorum umarım absürt bir şey önermiyorumdur.

open.spotify.com

open.spotify.com

Bu kadın yaşadığı sürece bana karada ölüm yok.

open.spotify.com

Çok üzülürüm bu şarkıya.

open.spotify.com

Bellucci <3

kablelvuku
Cevap icin tesekkur ederim ama pek istedigim tipte parcalar olmadi bir seyler eksik geldi, zevksizligime ver.

Claudio capeo - ta main
J’en parlerai au diable
Calogero-1987
Tournent les violons - jean-jacques goldman
La meme - maitre gims

Beğenirsen devamı gelir:d

dalida zaten en ünlüsü

onun dışında;
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

bence düşük ayarlarda düzgün fps alınabilir.

can you run it
sitesinden kontrol et.

Site çalıştırmaz diyor.

o screenshotu atabilir misin
niye soyluyorum
calistirmaz diyor bazı oyunlarda ama speclerin yetebiliyor

Deneme bile derim, sistemin baya baya güçsüz, oyunda zaten çok optimize edilmiş bir oyun değil, açmaz diyorum.

Islemci 4. nesil i5 ama core2duo icin calistirir derken bana islemcin yetmez diyor o site. Ekran karti olmadigi icin alette sanirim kasacak. Sagolun gene de.

bütün koşullar eşit ise, öncelik ilk hamleyi yapanın olur..

bunların ikisi de aynı anda, birbirlerinin yolunu kesmeden dönebilir bence.

Böyle bir soru olmaz. Olursa da kavşağa ilk girenin önceliği vardır.

bir de şu var. bazı durumlar olur, kimsenin kimseye bir üstünlüğü, önceliği olmaz. orada trafik kuralları biter, nezaket kuralları başlar.

üç araba yan yana hgs gişesine geliyorken bu üç arabanın o gişeye girerken birbirlerine hiçbir önceliği yoktur, hepsi eşittir. hızlı davranan veya daha müsait gibi olan girer, diğerleri yol verir. keçi gibi inatlaşanlar da aha böyle kalırlar: foto.sondakika.com

Ben daha dün Vatan Computer için denedim, yabancı kartı kabul etmedi. Türkiye tabanlı sitelerin çoğunda bu durum olacaktır (eskiden denediğim başka sitelerde de aynı sorun oldu). Ama Amazon'da sorun olacağını sanmıyorum.

visa ve mastercard ise calisir. simdiye kadar bir sorun yasamadim. eger sorun yasiyorsan kredi karti saglayicin ile, genelde banka oluyor, gorusmen lazim

bnakanla görüşüp açtırman gerekebilir

Metro yapıyorlar ama oraya kadar ulaşması faaliyete girmesi falan birkaç seneyi bulur, onun dışında İETT hattı olacak işte.

birçok noktadan otobüsler götürecek

atatürk havalimanından yada sabiha gökçenden oraya direk uçak koysalar ya 5 dk da :) gidilir

Halkali’dan da metro yapacaklarmis, batidan gelecekler icin.

güzel geniş açı bi lens alsan en az 4-5bin yazar.

makina da çok iyi bişey değil.

zaten gece ben astro çekicem falan diyorsan hiç olmaz, iso performansı çok kötü nikonun alt modellerinin.

gökyüzü bulut için lens alınmaz zaten. keskinlik yok bişey yok.(gündüzü kastettim.)

mavi - sarı - beyaz - kırmızı renk, bulutlar zaten keskin olmayan şeyler.

ayrıca makina dx sensörlü, crop makina yani. geniş açı lens alsan 4 5 bin verip sigma art serisi f1.4 falan bu sefer lens fx olacak makina dx, yine fx gibi geniş bir açıya sahip olmayacaksın.

kit lensi dediğin ya 18-55 ya 18-105 falandır. en fazla 18 e aldığındaki gibi bir açıya sahip olursun.

tabi hadi dersen ben 8mm-14mm-16mm alcam ama onda da fark etmez pek.

gövde olarak full frame makinaya ihtiyacın var eğer gökyüzü çekmekten kastın gece gökyüzü, ay, samanyolu fotoğraflarıdan bahsediyorsan. iso başarımı yüksek bir apsc de iş görür ama hakkını vermek için full frame alırdım ben olsam. bütçe olaylarına girmediğin için makine önermiyorum ama ortalama bir tanesi bile işini görecektir.

lenslerle ilgili şöyle bir chart var, oradan fikir alabilirsin.
petapixel.com

2-3 gün önce haber vardı artik yaya gecidinden geçenlere ceza var diye ama hiç inandirici gelmedi. Ciddi ciddi uygulamaya soksalar bu ceza işini(ki ufak olasilik), 5 yıla baya düzelme sağlanır bence

eksisozluk.com

al

kasisle olacak is degil malesef, mevcutta kasis olanlar var.

bu ulkere en buyuk itici guc para. durmayanlara para cezasi versen herkes durmaya baslar :)

taksi soforleri ceza yazilmaya baslamasindan sonra musterilere "kemerinizi takin lutfen" demeye basladi. o guruh bile yapabiliyora herkes yapar.

İsveç'teyken İsveçli arkadaşım "Burayı nasıl buldun, beğendin mi?" diye sordu. Ben de cevaben özellikle araç sürücülerinin yayalara her zaman yol vermesinden çok etkilendiğimi söylemiştim.

Çok şaşırmıştı ve bana dediği şey şuydu: "Ama zaten yol vermezlerse cezası var? O yüzden yol vermek zorunda kalıyorlar."

İşin özü sıkı denetim ve ceza ne yazık ki.

Her yaya geçidinin başına bir trafik polisi koyulacak, yaya geçerken durmayan sürücülere ceza kesilecek. Ara ara bu şekilde denetimler olursa belki sürücüler durur. Fakat bu uygulamadan haberdar olamayan sürücüler nedeniyle, birkaç yayanın canına mal olabilir.

Sözlükte bahsedilen doğru, bizzat yaşadım, çapraz durup yan şeridin önünü kesmeseydim değneğiyle karşıya geçen yaşlıya yanımdaki araba bindirecekti.

olay ceza degil, egitim. avrupa'da evet cezalar var ama her yerde kamera yok. gecenin 3'unde sehrin en ucra kosesindeki bir sokakta bile insanlar ayni hassasiyeti gosteriyor cunku yayaya ve insana saygi var. ama ayrica yayalar da yaya gecidi olmayan yerden yada kendilerine kirmizi yandiginda karsiya gecmeye de calismiyorlar. hersey karsilikli. turkiye de once yayalar kendi can hayatlarini dusunup yaya gecidinden ve sadece kendilerine yesil yandiginda gecmeye baslasin. daha sonra arabalarin yaya gecitlerine saygi gostermesini beklesin.

@crucio +1000
bu durumun tek müsebbibi şoförler değil, yayaların da atlamamayı öğrenmesi gerek. yaya geçidi kullanan, 30 metre ilerideki yaya geçidine yürümeye zahmet eden kaç kişi var ki?

cezaysa yayaya da kesilsin ama okullarda seferberlik halinde bu eğitim de verilsin; üzerine durulsun.

Cok derin bir mevzu. Sadece bu sorunu cozmek ya da cozmemek mumkun degil. Bu bir paketin parcasi. Yani bir ulkede hukukun h'si yok mesela, egitim berbat, diyelim ki kamusal sureclerin denetimi yok.. Bunlar oylece dursun, ama yaya gecidini duzeltelim - mumkun degil.

Once suruculere ceza kestirebilecek kadar populist olmayan bir icisleri bakani lazim. Oradan baslanabilir..

www.google.com.tr

malesef bizde durum eğitimle falan da çözülecek gibi değil. eşek yine aynı eşek olduğu için istediğin kadar eğit, para cezası kes yine olmayacak. kültürümüzde yok, büyüme şeklimizde yok, ailede yok, yok oğlu yok yani. komple toplumu silip baştan kodlamak gerekiyor. ve bunu sadece trafik için değil tüm sosyal hayat için yapmak gerekiyor. mümkün mü? değil. o yüzden 20 yıl da uğraşılsa bu ülkede malesef bazı şeyler düzelmeyecek.

2 hafta amerikada kalıp 2 gün önce döndüm. şuan istanbulda araba kullanmak istemiyorum. her yurtdışından dönüşümde nefret ediyorum ülkemin insanlarından. 40 dakikalık yolculukta kaç defa önüme geçmek için canımı, malımı hiçe saydılar, sinyal bile vermeden sağdan soldan sıkıştırdılar belli değil.

Türkiye tam bir fırsatlar ülkesi. Yaya geçidindesin, sana kırmızı yanıyor, aracın geldiğini görüyorsun ve yine de kendini yaya geçidine atıp karşıya geçiyorsun. Araç sahibisin, ışık yok fakat yaya geçidi var, yayaları umursamadan basıp geçiyorsun. Geçme fırsatın varsa, ışık varsa da yoksa da geçersin, burada böyle.


Benim asıl anlam veremediğim, bu şoförler aynı zamanda birer yaya da. Yani, her yere arabayla gidemeyeceklerine göre, yürüyorlar da. Yayayken şoförlerin yaptığı bu kural hatalarına söverken, araçtayken sövdükleri şoförlere dönüşüp bu defa yayalara sövüyorlar. Aklım almıyor.

Edit: demek istediğim, bu saçma durum öyle bir kanıksanmış ki, eğitimle falan değişmesi mümkün değil. Yağmurlu, fırtınalı havada bile insanlara yol vermiyorlar. LAN SICACIK ARABADASIN? Bırak da geçsin insanlar işte.

Eğitim kısa zaman için hikaye, en az 3 nesil geçmesi gerekir ki o arada eğitemediğiniz öküzler de üremeye devam eder.

Çare kesinlikle her yaya geçidine kamera ve para cezası.

Avrupa'da kedi gibi olan gurbetçinin TR sınırlarına girdiği an trafik canavarı kesilmesinin tek açıklaması bu. Bizde ceza az ve de yakalanma riski az.

öncelikle iyi niyetle yazmışsınız o belli oluyor ama çok fazla bilgi yanlışı var anlattığınız hikayede.

önce yanlışları düzeltelim:

-çocuk kızamık geçirdi iyileşti demişsiniz. kızamık tanısını kim koydu? doktor tanılı mı? yoksa aile makülopapüler döküntüleri görüp kızamıktır diye geçti mi?

-Rifosin antibiyotiktir, antikoagülan veya antitrombotik(kan sulandırıcı) bir ilaç değil. Ve bu antibiyotiği herkes yazamaz, uzman hekim reçetesi gerektirir.

-Antibiyotik durunca anaflaktik şok geçirilmez. Anaflaktik şok dediğiniz gerçekten anaflaktik şok muydu? Hasta o dönem başka bir ilaca ya da maddeye maruz kalmadı mı?

Bu anlattığınız kliniğe göre ayırıcı tanıda ben birinci sıraya Henoch-Schönlein purpurası olmak üzere vaskülitleri sıralarım. Muhtemelen sekonder bir bakteriyel enfeksiyon da eklenmiş anlattığınız kliniğe göre. Nefropati bu vaskülite de bağlı ortaya çıkmış olabilir, dediğiniz gibi antibiyotiklere de bağlı ortaya çıkmış olabilir. Hani bu kliniği kim görse anında hastalığın tanısı şudur diyemez, çok komplike. Tedavisi de ayrıca komplike. Vaskülitse steroid vermek gerekir, ama enfeksiyon tanısı veya şüphesi varsa? Mevcut enfeksiyon daha da kötüye gidebilir, hastanın ölümüne yol açabilir.

Midsistolik klik +1

Mid sistolik
Olayın üstünden 25 sene geçiyor. Aklıma takıldığı için soruyorum hatırladığım kadarıyla.

Rifosin+heparin verildi sanırım hocam. Kan sulandırıcı+antibiyotik verildiğini biliyorum.

Anaflaktik şok muydu tam emin değilim belki de değildi ama ağır alerjik reaksiyon verdi hasta tüm vücutta kaşıntılı kızarıklıklar belirdi akut biçimde.

Hastaya takılan her serum problem çıkardı, yara oluşturdu. Bu yüzden en sonunda sol pazu altı kesilip direkt damara bağlanan bir şey yaptılar. Serum ordan veriliyordu, kan tahlilleri de oradan musluktan döker gibi alınıyordu.

Ben tıpçı değilim bu arada hastanın kendisiyim.

Steroid verilmedi, antibiyotikte gidildi. Septisemi olduğu konusunda doktorlar emindi ateş var diye sanırım ana bakteriyi veya her neyse patojeni izole edemediler.

Son olarak kızamık tanısı sağlık ocağında konuldu diye biliyorum. Zaten sonrasında kızamık geçirme olmadı tekrardan.

bu olabilir mi? bunun gifleri de var bir ara populerdi.

www.youtube.com

Tam dediğiniz gibi. İki eliyle tutar gibi yapiyor ama tutmuyor. Sonra top yere bir defa değiyor. Sonra diger eline geçebilir top. Teknik olarak dümdüz top sektirmekten farksız. Top sektirirken, topu önce sağ ele sonra yere sonra sol ele almakta ne gibi bir sakınca var?

Ekleme: Sokak maçı diyorsunuz. Belki orada iki eliyle de tutuyordur insanlar. İki elle tutup tekrar sektirme varsa, hatalı yürüme tabii ki.

1km = 1,05 x 10^-13 IŞIK YILI olacak mobildeyim

Mba yapıp oradan yürüsün. Bilkent makine mezunu kuzenimin çalıştığı fabrikada (coca cola’ya bağlı) çukurova makine, çukurova mba mezunu adam 45 bin lira maaş alıyormuş (30lu yaşların sonunda üst düzey yönetici)

başka işlere de başvursun. hoşuna giden, gelecek gördüğü işlere de başvursun. belki kolay olmaz, ilk başta tecrübe istedikleri için aramazlar veya is görüşmelerinden sonuç çıkmaz hemen ama illa ki bir şeyler çıkar zamanla. herkes kendi okuduğu bölümle ilgili iş yapmıyor ki. bu süreci daha da kolay atlatmak için çevre, tanıdık önemli bir de. onun yapabileceği işlerde çalışan tanıdıkları varsa haber salsın onlara bana uygun iş olursa haber verin desin.

geldi de haberin yok.
klasik nostalji sevdası, normal. sinema adına endişelenmene gerek yok, yolunu buluyor. hatta mainstream sinemadan ilgisini bağımsız yapımlara kaydırıyor yeni yetişenler, amerikadaki sinema sektörü bile bağımsız sinemaya kaymaya başladı. sinemayı sanat dalı açısından değerlendirdiğinde iyiye gidiyor bile.

indie ve mainstream sinema eskiden daha kol kola giderken artık bıçakla kesilmiş gibi birbirinden ayrıldı.

mainstream sinema net biçimde alt yaş gruplarına ve düşük profilli insanlara eğlence sunan bir varyete haline geldi. sanata sırtını çevirdi, bundan da rahatsızlık duymuyor. prodüksiyon şirketleri, yönetmenler, oyuncular, dağıtımcılar vs. eskiden kazandıklarından daha fazla kazanıyor.

içinde sanat olan bir filmi şu dönemde mainstream'e sokmak imkansız. hiçbir şirket ne kadar kazandıracağı önceden belli olan bir jason statham, liam neeson, dwayne johson vs. filmine ya da daha büyük bütçeli süper kahraman filmine para yatırmak dururken gidip de bir fight club'a, plup fiction'a, ne bileyim goodfellas'a falan yatırmaz. adamlar da iş yapıyor, enayi değiller. sinemaya giden izleyici profili de değişti. gerçi bu saydığım filmler çıktıkları dönemde zaten bu kadar büyük değillerdi, kült olmak uzun bir süre gerektiriyor ama bu apayrı bir konu.

20 sene öncesinin iyi yönetmenleri artık ya prodüktörlük yapıyor, ya da kendi filmini kendi parasıyla çekiyor. yine mainstream değil. özel ilgi alanın değilse çoğundan haberin bile olmaz.

yeni oyuncular geliyor ama elinde tüfek tutan cgi rakunun yanında oynattıkları için oyunculuklarını gösteremiyor. özellikle marvel ve dc tüm yeni jenerasyonu kapatmış durumda. çoğunu ben de tanımıyorum. bir de şu var ki dediğin dönemler otör sinemanın hala var olduğu yıllardı. şu devirde her şey bu denli profesyonelleşmiş, oyuncuların film çekimine harcayacakları saat bile kontrata yazılmaya başlanmışken kimse kubrick gibi bir filmi 10 ayda çeken, oyuncusundan ışıkçısına bütün seti delirten manyak adamların tribini çekmez. vakit ve para kaybı. diğer tarafta çok daha temiz ve pahalı iş var. yeni oyuncuların hipnotize olmuş gibi süper kahraman filmlerine yönelmesinin sebebi bu olsa gerek.

kısacası, eskinin sineması artık entertaintment, gerçek sinema da indie sinema oldu. indie sinema pr yapmıyor, zaten çoğu film türkiye'de vizyona bile girmiyor. o yüzden iyi film izlemek için artık çaba sarf edip araştırmak lazım, önüne getirmiyorlar.

@sir gawain +1
ayrıca sinemada ROI (return on investment) süresi çok kısadır diğer sektörlere göre
ortalama filmi 6 ayda çekseniz, 3 ay da vizyonda kalsa yatırımınızın geri dönüşünü 9 ay sonra toplamaya başlıyorsunuz. bir çok sektörde bu süre uzun yıllarla ölçülüyor.
nakit sahipleri de bu sektöre yatırım yapıyor, ne kadar çok filmle yatırım yaparlarsa yüksek gelir elde etme ihtimalleri artıyor, bu kadar çok film olunca kalite de düşüyor

Bence bağımsız sinema adına daha güzel bir dönemdeyiz. Oyunculuk olarak da gayet iyi oyuncular yetişiyor. Matrix serisinde keanu reeves'in mesela iyi bir oyunculuk sergilediğini söyleyemem. Şu an çok daha iyi oyunculuk örnekleri var.

bence her sey ayni seyrinde devam ediyor. Sanirim sorun artik daha cok film cekilmesi.

Yani ben bir ara dovus filmi furyasi hatirlarim. Sonra gelen romantik film furyasi. Simdi de super kahramanlar. Oluyor boyle.

Ama onun disinda ben sinemaya sanat olarak bakip entertainment kismini es gecmeyi cok sevmiyorum. yukaridaki ornekler gibi fight club olsun efendim pulp fiction olsun bunlar gayet de buyuk isimler oynatan entertainment sinemasi ama bu daha derin degerler tasidiklari gercegini degistirmiyor tabii ki.

ama bence bir diger sorun da herkesin her sey hakkinda konusabilmesi. Yani eskiden filmleri sadece belli baslardan dinlerdin. elestiriler oneriler bu film olmus veya olmamislar belli kriterlere gore secilirdi falan. simdi sosyal medya, elde twitter su bu olunca buyuk butceli filmlerin bu tebaaya gore cekilmesi de normal. o arkadaslar da malum papaya incil oku diyen insanlar cogunlukta.

ama ben super kahraman filmlerini seviyorum. cgi ile bir alip veremedigim yok. yani herkesin cok sevdigi heath ledger'in jokeri de bir super kahraman filminde mesela. her sey dozunda oldugu muddetce cagin getirdiklerinden zevk almak en guzeli.

/Bruce yeni yapımlardan beğendiklerini yazar mısın izleyip biz de mutlu olalım madem. Karı koca evde hangi yeni yapım filmi izlesek kabız oluyoruz. Sorun bizdedir belki.

Ben hala koşa koşa takip ettiğim isimleri izlemeye gidiyorum.

Genel kanısı sinema izleyicisinin, bence dediğin gibi değil. Geçen sene İstanbul'da iki film festivalinin filmlerine gidebilme şansı yakalamıştım ve orada da insanlar bilet için deliler gibi kuyruğa giriyorlardı. Kimse yapılan işi beğenmese ve kimsenin yeni sinemadan umudu olmasa, kalkıp o sıralara girilmezdi bence.

Matt Damon, Orlando Bloom... bu isimleri takip etmiyorum, beni heyecanlandırmıyorlar. Diyeceğim o ki, çok subjektif bir konu. S. Lee seviyorsundur belki? Onun yeni filmine bakabilirsin?

Geçen sene Haneke, Coppola, Lanthimos gibi isimlerin yeni filmleri gösterildi. Östlund zevkten bitirdi, gebertti izleyiciyi. Yeni sinema daha ne yapsın? Dün Todos lo saben'i izledim, geçen hafta Ali Abbasi'nin Border'ini. Bu Kasım'da NBC filmi için Hollanda'ya gideceğim, Almanya'da hala ne zaman gösterileceği belirlenmedi çünkü. Kısacası, beni hala heyecanlandırıyor sinema ve bu seneden de çok umutluyum.

@bos gezenin bos ustasi, geçişin kolay olsun diye izlemesi daha kolay amerikanvari bağımsızlardan söyleyeyim, hoşunuza giderse oradan devam edersiniz zaten. arlarında her türden film var, biraz bakınıp seçersiniz artık...
captain fantastic, the lobster, le tout nouveau testament, ex machina, district 9, raw, it follows, busanhaeng, true grit(en bağımlı bu aralarında ama güzeldir), what we do in shadows, pan's labyrinth, maps to the stars, split(bu da bağımlı), white bird in a blizzard, the neon demon, drive, thelma

senaryolar bence de çok kötü, ama bu hızlanan dünyanın etkisi bence. Sevdiğimiz filmler 1980-90'lı yılların filmleri ve öyküleri. 2000'den sonra ise internet jenerasyonuna uygun filmler yapılmaya başlandı.

Bak çok net örnek vereceğim, ilk Jumanji filmi dramatik yapısı olan, Campbell'in "Hero's Journey" muhabbetine uygun, baba-oğul (aile) ve arkadaşlık ilişkisine fantastik bir yerden bakan aslında baya baya dolu bir film.

Şimdi gel 2017 yapımı "Jumanji: Welcome to the Jungle"ı izleyelim. Bugünün gençliğinin seveceği aksiyonlarla donatılmış ve bilgisayar oyununa girip role playing yapmalı bir dünya kurulmuş. Tamam güzel. Peki duygu ve karakter derinlikleri nerede? Yok. Sadece karşı cinsle iletişim kuramayan karton bir oğlan ile karton bir kız ve birkaç yan karakter daha var.

Dramatik yapı için uğraşılmıyor artık, anlatmak isteyip anlatamadığınız şey bence o.

Herkesin gidip "Her Şey Çok Güzel Olacak"ı bu kadar sevmesinin, mesela benim "As Good As It Gets"e bayılmamın sebebi bu. Ki Hollywood oyuncuları bile söylüyor, eskiden orta (ne blockbuster ne bağımsız) filmlere yer vardı. Bunlar yenilikçi filmlerdi. Şimdi bunların yapılması maddi olarak imkansız.(bir oyuncu demişti ama kim hatırlamıyorum)

Çünkü 150+ milyon dolarlık süper kahraman filmi yapmazsan tutmuyor. Bağımsızlar da kendi festivallerinde kendi çaplarında dolaşıyorlar.

Eğer 90'lar bugünkü kafayla yönetilseydi çok sevdiğimiz bir çok film çekilemezdi.

Ama tabii her dönem kendi tarzını yaratır, zamanının ruhu falan filan. Bu dönemden de "ah be ne filmdi" diyeceğimiz şeyler çıkacaktır.

son yıllarda en sevdiklerim: safety not guaranteed, a cure for wellness, little death, mother!, le tout nouveau testament,

caps at sağında solunda delik varsa ince bir ip bağlayabilirsin. delik yoksa etrafından bağlamalı bir şekilde iki kulaklığı birbirine bağlamak gerek yada daha ileri seviyesi bir aparat yapacaksın boynunda iple hazır duracak kulalıklar onun içine oturacak.

yani istediğin boynunda düşmeden dursun kullanacağın zaman hop hemen kulağa takıp devam edeyim?

Evet. Fakat ip olmaz. Ben aslında mıknatıs iliştirmeyi düşünüyorum ama nasıl yapacağımı çözemedim. Eğer aliexpress te falan sorunu direkt çözen bir aparat varsa alayım hallolsun diye sormuştum.

açıkçası şu an gearbestte bakıyorum pratik bir fikir var mı diye ama mıknatıs olursa boynunuzda nasıl duracak ki iki kulaklık birbirine yapışıp kalacak mıknatıslara ip bağlarsan ancak olur o da

Kulaklık true wireless değil şu şekilde; www.rlvntstore.se

Çıkardığımda boynumda durmuyor boyu çok kısa düşüyor. Bu iki hoparlör kafadan yapışsa her şey hallolacak:)

kablolu kulakliklarin bazilarinin kiskaci oluyor, onlardan bi tane söküp kablosuz kulakliga taktim ben. tisorte kistiriyorum, ama benim kablosuz kulakligimin kablosu(?!) biraz uzun, enseye geliyor. xiaomi olandan.

ha cikarinca dursun diyorsan kiskac isini gorur. bi tarafi uzun birak, tisortun sagindan ya da solundan sallandir gitsin.

boşuna caps istemedik şundan düşünüyorum bende
m.gearbest.com

abi uzunsa mıknatıs yapıştıracaksın 2 tane sorun çözülecek kısa ise enseye/boyna ufak mandal iş görür +1
hatta ataç bile kurtarır seni

bende de bu kulaklık var,

www.eldorado.ru

sarj yeri aynı kulaklıkların, ama bende ürünün içinden sarj yerine takıp çıkarılabilen kıskaç çıktı.

yorumlardan birinde sultan ahmet'te Maya's corner isimli bir yer diye yazmis fotografin sahibi.

passat, o grup içinde türkiyede bakımı ve tamirini en kolay yapacağın. göreceli olarak en az masraf çıkaracak araç.

volvo s40 alırdım. en büyük neden tipi hoşuma gidiyor. ayrıca volvo sağlamlığı ile bilinen bir marka.

Saab 9-3

Saab hayranıyım. Plase volvo s60. C klası boşver. Passat zaten bunların yanında linea kalıyo.

Konusu açılmışken: lh4.googleusercontent.com

2011 V50 alırdım. Ankette V50 yok ama V50, S40'ın SW modeli.
Yeni her zaman iyidir. Ayrıca Volvo'yu severim.

Saab 9-3 Aero. mantıklı bir gerekcem yok. 2005-2008 yılları arası hayalimdi bu araç.

bose kullanıyorum. nafir noise cancelation olan cihazlardan biri. millet otobüste birbirini yerken ben müziğin keyfini çıkarıyorum. ama çok pahalı meret. 1.5 k falan

Vermem o kadar. Araba alicim:)

jbl kullanıyorum. sakın ha sakın philips alma en fazla 3 ay dayanıyor hemen cortluyor jack kısmı. 3 tane eskittim öyle. jbl güzel. benimki çok pahalı değil valla 50-60 lira bi şey.

aga 1.5k kulaklığa verilir mi ya metrobüste adam kolunu taksa gitse kulağımdan önce kulaklığa bakarım koptu mu diye :)

evet fakirim :(

edit: bluetooth sormuşsun. kablolu sandım özür dilerim.

en-de.sennheiser.com

ben de sennheiser cx7bt kullanıyorum. şarjı fena değil 10 saat falan gidiyor. ses kalitesi süper zaten bundan iyisini kullanmak kısmet olmadı xD bunuda kardeşim doğum günü hediyesi almış geçen sene 500 tl civarıydı sanırım. boyuna asılan kısma takılmayın kulaklık toplam 49gr zaten o boyunlukta hiç yok gibi. 2 cihaza kadar destekliyor. sesli komutla arama falan yapabiliyosun değişik bir özellik. gürültü engelleme falan yok ama gayet yalıtımlı dışarı ses vermiyor içeride almıyor =) bir de qualcomunmu ne bi çipi varmış galiba içinde uyumlu cihazlarda daha iyi ses alıyomuşsun galiba onu tam anlamadım bilmiyom xD öyle işte. umarım yardımcı olabilmişimdir...

xiaomi bluetooth alıcı ile tüm kulaklıklarımı kablosuz olarak kullanıyorum.

linkteki ürünü 1 yıldır kullanıyorum en ufak bir sorun yaşamadım..
10saat batarya ömrü var.. özellikle bisiklet turlarında kablosuz bağlantı müthiş keyifli oluyor..
mesela tur esnasında arayan olursa, kulaklık üzerindeki butona basınca görüşme direkt başlıyor..

www.aliexpress.com

jabra (boyuna takılanlardan) almayın. halo smart 2 kere temassızlıktan değişti. en sonunda elite 25e gönderdiler. o da telefon cebimdeyken elimi telefonun üzerine götürünce bağlantısı kesiliyor.

dhnin kaç tane üyesi var, teknoloji forumuna öyle saçma genelleme mi yapılır? şimdi muhalif değiller önceden de azılı akpli değillerdi.

Muhalif basliklar gozle gorulebilir derecede artti. Ancak boyle gozukmesinin sebebi dinci yazarlarin cevap verecek yuzu olmamasindandir. Yoksa onlar yine pusuya yatmis bekliyorlardir ve belki de sikayet ediyorlardir cimere vs.

Genel olarak sosyal medyadan kayboldu akp'liler. bunun iki sebebi var: birincisi, seçim dönemindeki paralı ve gönüllü propaganda çalışanları amacına ulaştı, projeleri bitti. ikincisi, ciddi bi kriz olduğu için gerçek savunucularının bile çıkıp bir şey söyleyecek yüzü yok. baya akp'li halam bile bütün gün şuranıza soğan sürün videoları paylaşıyor sadece.

Troller sozlukten de çekildiler gibi gözüküyor.

dh üyelerin çoğu zaten ateist ve muhalifti.

elektronik aletlerin fiyatları tavan yapınca muhalif olmuşlardır.

8 yıldır dh’de takılırım, hep muhalifler çoğunluktaydı. O aktroll sandıklarınız, milleti sinirlendirip akpli gibi troll yapan veletler oluyor.

son arabam mercedes olmustu, bu kasa olmasa bile 3. soruna cevap verebilirim.

benim kullandigim tum arabalar icinde servisi en pahali olan mercedes oldu.

sirasiyla ucuzdan pahaliya

vw
mini
mercedes

1- Karli memlekette merso 10-15 yasinda paslanmaya basliyor. Lastiklerin etrafina, kapi altlarina, kaputun ucuna falan dikkatli bak almadan.

2 - bakimlari yapilmis bir arac ise mekanikten cok elektronik ariza yasaman daha olasi. bir de ne kadar performans o kadar problem olarak dusun.

3 - evet

4 - Mercedes alan adamin tuketimi/vergiyi fazla dusunmemesi gereken bir pozisyonda olmasi lazim. tutumlu bir araba istiyorsan Honda civic alacaksin.

5 - olur, olmaz mi :)

Coopper
Cevap için teşekkürler fakat Civic neden tavsiye ettin anlamadım. Vergi ve tüketimi milyarder de olsam önemserim boşa para saçacak halim yok. 100km şu kadar litre yakar şu motor hacmi demen yeterliydi. Sağol gene de.

Ya da bende vergisi ödenmemiş yüksek miktarda para var. Bu parayı bitcoin şeklinde saklarsam kimse benden o paranın vergisini soramaz mı?

"Mesela bir dolandırıcı dolandırdığı parayı banka hesabından bitcoin veya bir başka kriptoparaya çevirdiği vakit"
Demissiniz, kara parayi banka hesabina yatirmissa zaten olay aciga cikmistir.

Tamam bankasına yatırmasın, başka bir yolla bitcoin alsın madem. Meselenin özü orası değildi.

Sadece x bir kisiden, borsalar üzerinden açılmamış, blockchain cüzdanına aktarırsa yakalanamaz. Haricinde, borsalardan alabilmesi icin once bankaya yatirmasi gerektigi icin yakalanir. Ayrıca borsalar blockchain cüzdan id’niz ile kimliğinizi eşleştirdiği için takip edilebiliyor btc hareketleri.

Transfer için monero kullanırsan takip edilemez ama bitcoin takip edilebilir.

bitcoin ile takip daha kolay, zaten bu bitcoin olayının arkasında fbi'ın olduğu söyleniyor para takiplerini daha kolay yapabilmek için.

ilk kazanımda kuyruğu kaptırmazsan
nicehash gibi bir yerden bitcoin ile işlemci gücü satın alıp, ether yada benzeri bir paranın miningini yaptırıp kazandığın o parayı tekrar bitcoine çevirisen kara parayla arandaki ilişkiyi bir nebze koprarısın diye düşünüyorum.

Su coinler ile birlikte yeni bir para aklama uzmanligi seklinde meslek dogacak sanirim :)

fury turn

bana words of wonders önerilmişti. başlarda çok basit ve sıkıcı ama ilerletince fena bir hal almıyor.

(bkz: monument valley)
bulmaca oyunu olduğu için tüm odak oraya kayıyor, aklındakileri unutuyorsun. oyun olarak zaten muhteşem ve mobil oyun efsanelerinden biri.

peak uygulamasını şiddetle tavsiye ederim

Orbia var. Tam tuvalet oyunu.

Elevate

Kuzen kula devlet hastanesinde acilde pratisye 7-8 bin aliyor

8-10u gecmez pek genelde. Sozlesmeli ve doguda falan olanlar biraz daha fazla aliyorlar.

Acilde maaşlar hastaneye ve döner sermayeye göre değişiyor. 8 alan da var 5 alan da. Sağlık ocaklarında çalışan aile hekimlerinde ise durum biraz değişik. orası bir çeşit doktorun dükkanı gibi. eğer merkeziyse ya da merkezi olmasa bile çok hastası varsa vs 12-13 bin alanlar var ya da bunlar yoksa 5bin alanlar var. ya da sağlık ocağı belirli kriterleri karşılıyorsa ek maaş alıyorlar. ne bileyim işte bebek bakım odası varsa mesela bir üst levele geçiyor sağlık ocağı doktorlar da bin lira filan daha fazla alıyorlar. ama o bebek bakım odasını da devlet yaptırmıyor doktorlar kendi yaptırıyorlar baya. öyle karmaşık bir sistemleri var.

esasında ham bir maaşları var. o zaten standart. her yıl memur maaşları yayınlanır.

temmuz 2018 itibariyla uzman doktorsa 6500 tl kadar bi ham maaş gelir. üstüne genelde 1-3 arası hastanenin döner sermayesinden gelir. işte 7,5-10 arası.

aile hekimliği arkadaşın dediği gibi çok başka bir mevzu. 2 doktor bir aile hekimi açar misal. onlara bir ödenek verilir. onlar kirayı, alet edevatı, faturaları falan o ödenekten öderler. imkanlarına göre aile hekimliğinin derecesi farklı olur, farklı bütçe alırlar. geriye kalan para da onlara kalır gibi sanıyorum ki. onlar biraz mutsuzlar bazen muhtelif harcamalarla ceplerinden sık para çıktığı oluyor vs. diye. tahminim onlar da aylık 6-7 bin skalasında.

bazi aile hekimleri etraftaki eczanelerle veya ilaç şirketleriyle anlaşıp giderleri onlara yıkabiliyorlar.

Haksizsin. 30 yil once 3 gun su kesiliyordu diye simdi su kesilmesini cok normal bir sekilde neden karsiliyoruz? 3 gun su kesilmeyecek tabi. Yemek yapmayi bilmiyor olabilir ben yapmazsam kimse yapmayacak degil ben yapmazsam siparis veririm gelir.

Sen buz ustunde okula gittin diye niye islanacagimi bile bile disariya cikayim?

Ben yaptim onlar da yapsin bakis acisini cok hastalikli buluyorum.

1. suların 3 gün kesilmesi normal bir şey değil.
2. her sağlıklı insan günün en az 1 öğününde et yemelidir.
3. kampçılık, avcılık vs. gibi şeyler yapmak hayatın default akışında yer almıyor.

Eski kafalısın. Bunun şımarıklıkla alakası yok. Çağa ayak uyduruyorlar hepsi bu. Tamir, bakım, temizlik, yemek yapmak gibi beceriler olmadan da insanlar hayatta kalabiliyor. aklın alalmayacağı bir durum yok.

Dostum 21.yuzyilda dedigin beceriler gereksiz. Kas gucu degil beyin gucu gerekli insanlara. Canli tavugu kesmek yerine kod yazmayi ogrensinler. Avcilik yapmasalar da olur, yabanci dil ogrensinler.

Bu nedenle elestirilerinde genelde haksizsin cunku verdigin ornekler cok uc olmus. Yemek yapabilmek ile canli tavugu kesip oldurmek arasinda ucurum var. Ufak tefek tamir yapabilme becerisi ile kirik kaburgayla camasir yikamak arasinda cok buyuk fark var.

Orneklerini yemegini pisirmek, camasirini yikayabilmek, bir gun internetsiz eglenebilmek seklinde verseydin sana katilacaktim ancak cocuklardan ve genclerden avcilik, kirik kaburgayla bulasik yikama, 3 gun susuz kalma gibi seyler bekledigin icin cok abartmissin.

Bence haklısın, çok şımarık tipler de var, fakat algıda seçicilik ediyorsun.

Bu durumun nedenleriyse çok çeşitli.

Bir yandan önceki nesil çok zorluk görmüş. Bu yüzden kendi evladına en mükemmel ve korunaklı bir yaşam sunmuş. Buna rağmen aklı başında gençler de az değil.

Şımarık insan her nesilde, her dönemde var, fakat nüfus katlanarak artmış durumda, dolayısıyla oranlar aynı kalsa bile şımarık insan sayıca artmıştır.

Nesillerin olgunlaşma yaşı gittikçe yükseliyor. Bu kaçınılmaz olarak böyle çünkü hayata atılma yaşları, hayat deneyimi kazanmaya başlamaları gecikiyor.

Kalitenin düşmesi bir yana, eskiden lüks olan bazı şeyler artık harcıalem olmıuş. Bilgisayar, fast food, araba, internet, telefon...

Benim dedem 1926 doğumluydu, ilkokuldan sonra şapkası önlüğü yok diye müdür orta okula kaydetmek istemeyince gururu kırılmış. Annesi, 3 kuruşu bir araya getiremiyor, müdüre yalvarmış. (Babası o sıralarda askerde) Bu da 'anne ben okumak istemiyorum, çalışacam' demiş. Başlamış sezercik gibi tablada simit, şeker kamışı vs satmaya. Babası ikinci dünya savaşı sırasında tekrar askere gitmiş, ekmeği karneyle almışlar, fakat karne var para yok.

Derken derken bir yerlerde işçi olmuş, sonra askere gidip gelmiş, bir fabrika sahibinin yanında özel şoförlük dahil her işi yapmış, bir yandan istanbul'dan kamyon getirmiş, derken taksicilik yapmış, derken birikim yapıp bir dükkan açmış... Küçük yaşta hem annesine kardeşine bakmaya başlamış, hem de bu arada evlenip(3'ü hayırsız olmak üzere) 4 çocuk büyütmüş.

Hayatta her şeyi görmüş geçirmiş, her ortama girmiş çıkmış.

Benim neslime kadar gelince ortam çok başkaydı. 90'ları aile olarak derinden yaşadık, fakat ben çalışmak zorunda kalmadım. Hobi olarak çalıştım, hayatın içine soktu ailem beni, ama aile olarak lüks de tüketmedik.

Durumunun bizden çok daha vahim olduğunu bildiğim ailelerin çocukları bile o dönem çalışmadılar. Lüks tüketimden vazgeçmediler, özel okullarda okudular ve nihayet battılar. Şimdi çalışmak zorundalar, belli bir yaşa kadar hayatı da öğrenmeden yetiştikleri için adaptasyonları çok zor oldu.

Ben hâlâ çalışmak zorunda değilim, buna rağmen bir nevi hobi olarak çalışıyorum.

Bence algıda seçicilik etmemek lazım. Görmek istersen şımarık olmayanları da görürsün. Zaten bir zaman gelecek bu şımarıklar da hayata atılacaklar.

Söylemek istediğimi de özetle ekleyeyim. Benim hayatta öğrendiğim önemli derslerden biri şuydu: Hayat herkese ihtiyacı olanı verir, istediğini vermez.

Bir sürü farklı sebepten dolayı görece daha rahat ve konforlu bir dünyaya gelen insanlardan bahsediyoruz, böyle olmaları normal. Yoksa benim köyde doğan, büyüyen yeğenlerim 6-7 yaşından beri çobanlık yapıp bir yandan okula gidip bir yandan köy hayatının gerektirdiği bütün o emek ve el becerisi isteyen şeyleri yapabiliyorlar; şartlar ile alakalı. Aslında tek başına insanların konfora alışmış olmaları bir sorun değil ancak Türkiye gibi ekonomik ve siyasi anlamda 20 sene öncesine dönme olasılığı olan bir ülkede hiç zorluk, yokluk görmemiş olmak bir kriz yaşanırsa sıkıntıya dönüşebilir. Tabi bunlar zaten yaşanılarak öğrenilen şeyler.

Emek konusu ise farklı. İnsan emeği hala dünyadaki en önemli girdi; yediğimiz, içtiğimiz, aldığımız, sattığımız her şeyin arkasında onlar olsun diye kimi zaman kitap başında, kimi zaman laboratuvarda, kimi zaman fabrikalarda uğraşan, çaba sarfeden, amiyane tabirle kıçını yırtan insanların emeği var. Bu emek döngüsünün para karşılığında dönmesi hatta bazı zamanlarda da çok ucuz olması onun kıymetsiz olduğu anlamına gelmiyor. Hiçbir şeyi kendin yapmak zorunda değilsin, yeterli kaynakların varsa her şeyi hazır al; bence sorun yok ancak aldıklarının arkasındaki bu döngüyü bilmeyen, umursamayan insanlar en basit tabiriyle tırt oluyorlar.

Muhtemelen son 15 bin yıldır falan her nesil bir sonraki nesli ise yaramaz, şımarık, beceriksiz buluyor. Her neslin bir sonrakinden daha keyif düşkünü olması kadar normal bir şey yok. Sorsan senin babanların nesli de seni aynı şekilde tariflerdi.

Şehirde köy hayatı yaşamadıkları için insanlara mı kızıyorsunuz? hahahaa herkes sizin gibi herkese açık alanı tarlaya çevirmek için uğraşmıyor. ben de sizin gibi insanlara gıcık oluyorum ve sürekli tartışıyorum. adam köyden gelmiş ailesiyle, boyna balkon yıkıyor, halısını silkeliyor, apartmanın/sitenin suyuyla arabasını, kilimini, halısını yıkıyor, bahçeyi tarlaya çevirmeye çalışıyor, o alana da kimseyi sokmuyor vs vs.

hayatımda ne köye gittim ne bir şey, işim olmaz. doğada hayatta kalma becerisi için tavuk mu boğmam gerekiyor akdkdkdd allah'ım şaka mısınız? ne doğada hayatta kalması, karanlık çağlardan mı geldiniz, neyce konuşuyorsunuz?

zevkine hayvan öldürmek (avcılık) ayrı, vücudunun ihtiyacı için hayvansal protein almak ayrı. gidip de amele gibi avlanmayacağım elbette.

Gebere Jackson
Ben köylüyüm, insanlar neden köy hayatı yaşamıyor, açık alanı tarlaya çevirmiyor mu demişim. Bence sen Türkçe bilmiyorsun ya da daha kötüsü okuduğunu anlamıyorsun.

Benim gibi insan ne? Beni ne kadar tanıyorsun? Balkon yıkamakla ilgili bir şey mi yazmışım. Niyet okuyup salakça yorumlar yapmadan evvel bir oku yazılanı rezil etme kendini.

Doğada hayatta kalmak için avlanmak da gerekebilir(ki buna balık tutmak da kuş vurmak da dahil) yeri gelir tavuk kesmen de gerekebilir.

Zevkine hayvan öldürmeye karşıyım ki zaten veganım ama gerekirse öldürürüm olay survival duruma gelirse bundan gocunmam.

Götünüzün dibinde Suriye örneği var. Venezuela'nın altından petrol fışkırdığı halde anası ağlamış durumda kıtlık halindeler. 2018'de yaşıyoruz da olmuyor mu bunlar? Neyinize güveniyorsunuz? Sorun şu ki hiçbir şeye hazır değilsiniz. Bunları sizin bilmemeniz, yapamamanız benden bir şey kaybettirmez kendi kişisel kaybınızdır. Daha 2 sene evvel üstünde f16'lar uçarken de yemeksepeti'nden yemek söyleyebildiniz mi?

Askere gitme, silah kullanmayı bilme, yemek yapmayı bilme, ulan nevresime yorgan geçirmek diye bir başlık var sözlükte ağlıyor bebeler. Bu kadar acziyetin üstüne bir de üstten üste konuşuyorsunuz komik. Sorsan ne işe yararsın diye zart firmasında zürt müdürüyüm. Bir bok üretmek var mı? Yok. İnsan yönetimi bilmek var mı? Yok. İki satır kod yazıyorsan onu ben de yazıyorum. Elektronikten anlamaksa ben de anlıyorum. Mesele bu değil ki. 2018'de yaşıyoruz da ülke sanki Twitter'ın Minecraft'ın falan üretildiği yer.

Bizim millet hele hele yeni nesil kadar tembel, gerizekalı, üretimden bihaber, hayatta kalmaktan bihaber, zayıf bir nesil, insan grubu falan görmedim.

Politik bir görüşü yok, sanatsal üretimi yok, tekniği kendinden önceki nesilden beter, eğitim anlamamışlar zaten, askeri kültür militarizm desen o da yok. Ne var? Kod yazıyoruz. Kodu 45 yaşındaki amcalarınız da yazıyor. Kod yazdın da dünyada elle gösteriliyoruz sanki götü boklu(literally) Hindistan'ın bebeleri bin basar yazılımda bize.

İnsanlar şehirde şehir hayatı yaşayacaklar elbette. kimse sizin içi boş komplo teorileriniz yüzünden hakarete uğramak zorunda değil. çok mu distopik kitap okuyorsunuz veya film izliyorsunuz, biraz azaltın lütfen, zira komik görünüyor buradan.

60 yaşında orta yaşlı amcamın facebook iletileri gibi ya, hangisine ne cevap vereyim bilemedim. herhangi bir sörvayvıl durumunda tavuk boğarsınız işte, biz de eleniriz. sevinsenize...

Kankacim agir sacmalamissin.

canlilar kendi habitatlarina uyum saglarlar ve ona gore yasarlar.senin gelistirdigin tavuk kesme,arazide kalma becerisi o adamda metrobuse tek seferde binebiliyor,vapurdan dusmeden karaya atlamayi,bonus toplamaya calisan arabalarin arasindan yolun karsisina gecmeyi becerebiliyor.adamin memleketinde buz yoksa napsin,zaten buzda neden bisiklete binsin.sen kolayi odul mekanizmasi olarak ogrenmissin,o adam zararli oldugunun bilincinde.
benim kalp krizi gecirdikten sonra arabaya binip hastaneye gitmem gibi,olm herosun hero cekiyorum kendime ,madalya takmalarini bekliyorum.doktor salak misin ambulans neden cagirmadin dedi.hakli adam.
Herkes kendine dogru,bana gorede iyi yuzemeyen adami anlamak mumkun degil,virajda onceligin kimde oldugunu bildigi halde kendi dalan koca bir ulke dolusu vizigot insanina akil sir erdirmek mumkun degil.arabasi cizldi diye kendini kaybeden malatapan abilerinde buharlasarak yok olmalari gerektigini dusunuyorum.selpak alirken f/p pesine dusen arkadaslarin halice atilmasi taraftariyim

kafa karışıklığı yaşıyorsun.

öncelikle bunun sonu yok. sen dersin ki; "bu yeni şehirli gençler karınca ısırınca doktora gidiyor." 100 yıl önce yaşamış birisi de der ki; "lan bu 1970'den sonra doğanlar diş çektirecekleri zaman iğneyle uyuşturuyorlar. insan bu kadar da acıya dayanıksız olmamalı." ondan 300 yıl önce yaşamış birisi bir şey der, aklımız çıkar. o yüzden yeni nesil şöyle böyle vs. diye saymanın sınırı yok.

ayrıyetten, insan daima zorunda kaldığında yaşamak için yapması gerekeni yapar zaten. bahsettiğin şehirli genç nesil ete doyamıyor ve hayatında hiç tavuk kesip yememiş olabilir. ama koy onu da bir ormanın derinliğine ver eline sadece bıçak. bak nasıl 15 gün sonra bulduğu ilk hayvanı öldürüp ateş yakıp üstünde pişiriyor. insan veya hayvan, yaşamak için her şeyi yapar. her ortama adapte olur. o yüzden şu an bozulan bir şeyi tamir etmemeleri, et yemeye doyamamaları falan alakasız şeyler.

genel itibariyle dediğin şeyler konforla alakalı. gerektiğinde bütün insanlar o konforun içinden çıkabilir. 2 damla yağmur yağınca evden çıkmıyorlar evet, ama deprem olsa bir şey olsa günlerce haftalarca yağmurun altında yaşamanın yolunu bulurlar. insanoğlu mağarada yaşarken "ay yağmur yağıyor, ben bu akşam avlanmayayım." deme şansı yoktu ki. ne yiyecek? çocuğuna ne yedirecek? ama bugün buzdolabı var. marketten zaten haftalık alışveriş yapıyoruz. kombi var, doğalgaz var, ev sıcak. evde uğraşabileceğimiz şeyler var. tv, bilgisayar, kitap, müzik vs. hava kötüyse çıkmak için önemli bir sebep yoksa çıkılmıyor. çünkü evde gayet imkan var.

ki herkes ve her şey açıkçası bana hizmet ediyor. ben de başkalarına hizmet ediyorum. para diye bir şey icat ettik, çok sevdik, çok faydalı bulduk. ve globalleştik. modernleştik. şimdi fırın bana ekmek yapıyor, öğretmen çocuğuma bir şeyler öğretiyor, doktor beni iyileştiriyor, belediye evime yol-su-elektrik vs. dağıtıyor, polis beni koruyor, şoför beni götürüyor, mimar yaşayacağım binayı tasarlıyor ve ben de kendi mesleğimle milyonlarca insana hizmet ediyorum. herkes alın teri döküyor. herkes uğraşıyor, aşırı zengin %1'lik kısım dışında dünya'daki herkes hayatının çok önemli bir kısmını hizmet vererek para kazanmaya ayırıyor ve haliyle 3 gün su kesilmemesini, internetin gitmemesini, ambulansı aradığımda pizzacıdan hızlı gelmesini bekliyor.

anlatabildim mi kafamdakini?

Dedem gibisin :) Dedem beni tam senin istediğin tarz yetiştirdi :P

Tezek taşıttı, odun kırdırdı, evine lambiri çakmayı öğretti, fidan diktirdi, amcamın oğluyla köyün bütün hayvanları toplatıp 2 saatlik yola onları otlatmak için yolladı falan. Ve bunları niye yaptığını ise ''Oğlum, ileride insanın başına ne geleceği belli olmaz. İstanbul'a bir şey olur yine gelir burada yaşarsın'' diyerek açıkladı.

O yüzden dayanma damarım çok serttir benim. Dayanırım ama su ve elektrik kesintisi normal bir şey değil abi :) Ağlamam ama saçma gelir, küfür ederim. Dedemin ağlaçlarıyla ilgilenilmesi gerekiyor ama artık kendim gidip yapmıyorum, orada bir aile var onlara para veriyorum, onlar bakıyor. Ortama ayak uydurup evrimleşiyoruz. Böyle şeyler biz evrimleştikçe zor gelmeye başlıyor. Ama bunlar orada yaşayan-büyüyen insanlar için geçerli ya da benim gibi bir dedeleri olacak bunları öğretecek.

Adam istanbul'da yaşayıp büyüyünce her şey elinin altında oluyor, her şeye kolayca erişebiliyor ve dayanma damarları yumuşak oluyor. Niye yapayım, niye ıslanayım, niye tavuk keseyim. Zaten her şeye 5 dakika için ulaşabiliyorum diyor.

Haklısın. Ama şöyle de bi şey var, insan zorda kalınca her şeyi öğreniyo. Gerektiğinde o duruma da çok kolay adapte olurlar. Şu ortamda her şeye ağladıklarına bakmamak gerek yani

haklısın ama parametlerin yanlış. ben eski nesilim hatta muhtemelen senden de eskiyim. lakin et yerim ama tavuk boğazlayamam. balık severim ama avlayamam hatta çiğ et türevlerie elimi bile süremem. ama bir surviver durumunda anamı bile keser yerim.
şehirli nesildeki aşırı şımarıklık diyince enim de aklıma armut piş ağzıma düş şeklinde bir yaşam geliyor. akşama kadar bilgisayar başında hepsi ama excel veya word kullanmayı bimiyor çoğu. myedikleri önünde yemedikleri arkalarındadır buzdolabı ağzına kadar doludur evde ama bir sandviç yapmayı bilmez, sandiviç malzemesini markete gidip almayı hiç bilmez. köylerde kış soğuğunda ayağı terlikle gezer çocuklar, şehirdekiler hapşursa özel doktoruna götürülür. ama bunlar çocuktan değil anne-babadan kaynaklanıyor. o yüzden bence başlık şehirli nesildeki aşırı şımarıklık değil, yeni nesli ebeveynlerdeki çocuk yetiştirememe sorunu olmalıydı.

Neredekine göre kaç yaş? Yaş dediğimiz şey zaman toplamı, elmalar ile armutları değerlendiremeyeceğimiz için; gözlemci gezegene göre 8 yıl yaşlanmıştır.
Yeni hedefe göre ise yaşlanmaz çünkü oradaki zamanda henüz hiç vakit geçirmemiştir, gezegene indiği andan itibaren ne kadar süredir oradaysa o kadar yaşlanmıştır.

ödeme planındaki faiz oranı değişmez, yalnızca dolaylı olarak faizler yükselirse geç ödeme durumundaki gecikme faizleriniz yükselebilir. Özetle ödemenizi düzenli yapacak olursanız, faiz değişmez, ilk başta neyse o.

Hayır değişemez

Agriturismo nedir, ne degildir, lutfen bu terimi gitmeden arastirin, ciftliktir, satodur, sarap bagidir, ne guzellik varsa Agriturismo´da var. F/P sasirtici derecede iyi genellikle. En uygun fiyata en guzel yemekleri/saraplari da orada bulacaksiniz.

En iyilerini gittiginiz sehirin turist ofislerinde onereceklerdir. Rota uzerindeki herhangi bir kucuk sehirde durun, cunku kucuk sehirlerin turist ofisleri inanilmaz iyi. Sizin icin rezervasyon yapiyorlar, sizin icin telefonla sarap üreticilerini arayip randevu aliyorlar mesela, kisacasi her seyi Italyanca halledip ekstra bir ucret talep etmeden sizin isinizi cok kolaylastiriyorlar. Cok turistik olmayan ancak cok guzel noktalari da boylece kesfedebilirsiniz.

Araba kullanacaksaniz Italya´da, simdiden bol sabir diliyorum.

Arabayla gezmenin bir güzelliği o evet, amerikalıların napa valley'de bayıldıkları sahte ortam italya'da doğal bir şey, fakat trenle gezerken oralara ulaşamıyorsun işte. Açıkçası benim bilgim yok arabayla gezmediğim için ama agriturismolar +1.

Bir de şehir içinde çok dikkat edin şehir merkezlerinde ZTL var, tarihi bölgelerin trafiğe limitlenmesi olayı, her giren sokakta kamera vardır anında yazar 100(erken ödersen ki ödeyemezsin 75)€.

Arabayla şehir dışlarında konaklayıp, akşam yemeklerinizi oralarda yiyip daha orjinal bir tatil geçirebilirsiniz. Sagra denilen etkinlikler oluyor italya'da, her kasabanın bir sagrası oluyor neredeyse, spesifik birşey ya da genel bir festival havasında olabiliyor, yerel ürünlerin kermesi gibi, atıyorum kurbağa kızartması sagrası, ama bir bayramsı birşey de olabilir, aziz nicolas sagrası gibi. Onları araştırabilirsiniz, lazio/campania sagre *gideceğiniz dönem* şeklinde, ya da turist ofislerine sorabilirsiniz.

Napoli'de pizza hakkınızı da michele'de bitirmeyin, ciro oliva concettina ai tre santi'de de yiyin. Rezervasyon yok, michele gibi kapıda isim yazdırma var. Orası kadar beklemiyorsun ama bi yarım saati var gittiğin güne göre.

Aslında pepe'ye de giderdim ben ama napoli'ye 1 saat arabayla. Rezervasyon yapabilirseniz roma'dan napoli'ye geçerken yolu azıcık uzatıp gidilebilir. Rezervasyon şart, yine de bekliyorsun. Ciro ve burada pizza yemeden dönmezdim ben.

rayiç bedelden bahsediyorsunuz sanırım. belediyeden öğrenebilirsiniz ama herkese bilgi veriyorlar mı bilemem.

Elorelia
Hissedar olarak kendi yerimin değerini öğrenebilirim en azından değil mi? Oraya gitmek şart mı peki? İnternetten veya yazışma ile telefonla falan halletmek mümkün değil mi?

hangi belediyeye bağlıysa oraya gitmek lazım.
bir ihtimal bilgi edinme kanunu ile alabilirsin. emin değilim ama.

Gizli bir bilgi değil, telefonda muhatap bulursanız söylerler

Bazı belediyelrin sitesinde yazıyor rayiçler.

Rayiç eğer +1, ama belediyelerin belirlediği değerler her zaman gerçek değerden düşük olur, bilginiz olsun.

Eğer yerin emlak vergi borcu yoksa telefonda da öğrenebilirsin, fakat borcu varsa söylemezler ki gidip rayiç değer başvurusu yapın ve borçları da ödeyin.

Teknik olarak ekonomik kriz var diyemeyiz ama mevcut kur dalgalanmaları artık "değer kaybetti" diye tabir edilen boyutu çoktan geçti, kur krizi var demek daha doğru olacaktır ki sabit kur rejimi olmayan, dalgalı kurlarda gerçekleşmesi zorken gerçekten büyük başarı. Bırakın Türkiye'deki ekonomistleri, dünya genelinde ekonomistler sosyal medyada yazıp çiziyor bu durumu. Bütün ekonomistler, medya bunu konuşuyor olmalı ve hatta çözüm önerileri tartışılıyor olmalıyken chp kurultay-imza konuşulması artık cidden chp'nin ve kadrolarının da kime neye hizmet ettiğini sorgulatıyor.

Tek suç medyada değil maalesef. Bir siyasinin arayıp tartışma programına bağlanması işten değil. Ara sor bakalım, yarın da bunu konuşalım sözünü alırsın. Muhalefet ise "ABD'ye boyun eğmek istiyor, vatan haini, emperyalistlere hizmet ediyor." yaftasına yakalanmaktan tırsıp popülizmi seçiyor. Belli sınır içinde kalıyor eleştirisi.

bazı insanların gözünü doyuramazsın. muhakeme yetenekleri kalmamış

www.memlekettengelsin.com

o psikoloji çok başka;

yaptım, ettim: gönerdim.

bizim komşu süt gönderiyor 12 saatlik yol ile :)

sebebi neydi ki?

köyden şehre göç etmiş ve gençlikleri hayatları yoksulluk içinde geçmiş insanlarda bu davranış şekli vardır,şu an ki maddi durumları nedir bilmiyorum ancak anne babanın bundan 30-40 sene önce ki yaşam koşullarını,kazandıkları paraları düşünmen lazım,o zamanlarda bu davranış şekli normal hatta olması gerekendi, ancak can çıkar huy çıkmaz demişler bu saatten sonra ne dersen de anlatamazsın.

@sealth +1
Genelde gençliği yokluk veya göç ile geçen insanlarda oluyor bu durum. Bizim ailede de durum böyle maalesef. Ne kadar sinir olsak da o koli, o bidon illa hazırlanacak, baş edemeyince vazgeçtim artık uğraşmaktan.

Daha iki gün önce yaptık kavgasını. Memlekete gitmişti annem, dönüşte karşılamaya gittim. Yedi parça eşya ile gelmiş. Ağır ağır koliler. Erişte, fasulye (sanki yok pazarda) doldurmuş getirmiş. Kavga da etsek, bir şey desek değişmez maalesef.

Cok elitsin gardasim sen Isvece falan yerles bence. Bu ulke boyle.

eksisozluk.com

eskiler böyle hep ne yaparsan yap değişmez bazı şeyler, yeniliğe açık olmayabilirler eyvallah ama içi öyle rahat ediyordur, memlekette yapılan şeyler bence herşeyden daha kıymetlidir, ev turşusu nerde marketten aldığın mutasyona uğramış turşular nerde aynı şey reçel, peynir içinde geçerli bu kadar hor görmeyin böyle durumları, belli ki köyde kasabada vakit geçirmemişsiniz.

Redskull elitlikle alakası yok. Alt tarafı iç hatlardan uçağa binecen el bagajınla. Öğrenciyi geç, köylü asker bebeler yapıyor bunu. Sene 2018.

Uncle sam bizimki köylü de değil köyü de yok göçmen olduğumuz için direkt şehre göçmüşler. Bir de öyle ağır garibanlığı da yok öğretmen emeklisi.

organik diye alıyolar işte. ben de köyden gelirken bi tane yuvarlak trabzon ekmeği atıyorum bavula mesela. istanbul'a gelince dağıtıyorum eşe dosta, anında bitiyo. lezzeti illa ki daha iyi oluyo.

annen uçağa binmeye korkuyo olabilir, prosedürleri zor geliyo olabilir. uçakla gel demek yerine gidip anneni uçakla alabilirsin mesela. hem alışır. bileti de business alırsan bol bol yük hakkın olur. istediğini getirebilir yine.

Valla otobüse binmek erini de destekliyorum, karbon ayak izini arttımiyorlar işte. Sanki uçakla doğduk. He tatile giderken götürmek saçma olmuş ama memleketteki mali getirmek aracılar a komisyonculara verilen saçma paraları ödemekten iyidir.

Bron estetik değil zaten.

Ben "His Airness" kadar estetik bir basketbolcu daha görmedim. Kobe zaten onun devamı aynısıydı.

Ancak yeni nesilden bir kaç isim söyleyebilirim estetik izlemesi zevk veren isimler;

*Kyrie Irving www.youtube.com (cidden izleniyor baya showman)

* Vince Carter (birakmiyor reis)

*John Wall www.youtube.com

*CP3 www.youtube.com (izlemek her zaman zevkli)

*S. Curry www.youtube.com (kendine has bir tarz)

*Damian Lillard www.youtube.com ( unutuluyor arada underrated)

*D-Wade www.youtube.com

*Jason Tatum www.youtube.com (en yenilerden)

*D. Mitchell www.youtube.com (en yenilerden)

*Kris Dunn, *Zach LaVine (burada Bulls torpili yapıyorum ama bunlar estetik gözüküyor gerçekten oynarken)

*A. Davis www.youtube.com (big man)

www.youtube.com

@xu antetokounpo değişik ya estetik mi değil mi anlaması güç. adam türünün tek örneği.

üçlük çizgisinden iki adımla layupa gidiyor :D

@AlsterWasser bu adam yüzünden nba2k'da başka takım seçmiyorum böyle bir yaratık basketbol tarihinde çok az ve daha 23 yaşında.

Biraz LeBron biraz Dr J biraz Dominique Wilkins biraz Tayshaun Prince karışımı iyiymiş:)

james harden.

ptt.gov.tr

şuradan öğrenebilirsiniz.

En fazla 80-100 tutar. Geçen ay ingiltereye 5kg'lık bir kutu yolladım, 50x30x10 ebatlarında, 160 küsür tuttu. 10 günde de teslim oldu.

90-100

Şimdi evrenin genişleme hızı da arttığına göre birim boşluk başına düşen enerji miktarı azaldığı için evren daha hızlı genişlemek durumunda. Eğer ben haklıysam karanlık enerjiye gerek yok.

satması ayrı dert yeni ev alması ayrı dert onun işlemleri için koşuşturmak da öyle. bir de bunun taşınması yerleşmesi var. bir de alışkanlıklar ve komşular var. annen bence hiç yanaşmaz. hadi ısrarlarına dayanamayıp mantıklı bulup kabul etse bile daha sonra mutsuz olma ihtimali var.

Alıştığı yerde olmayı tercih ediyor yaşlılar genelde.
Evin hali sıkıntıysa tadilata bakın isterseniz

Deprem riski yoksa yeni gittigi yere alismasi zor olur. Calismiyor anladigim kadariyla.

Emekli.

Deprem riski Adana'da var malesef.

Satıp birkaç sokak öteden bir başka daireye geçmek iki tarafı da mutlu edebilir.

bence kalsın. satarsanız alacağınız ev muhtemelen sizi mutlu etmez. yaşlı insanlar düzenlerini eve göre kuruyorlar. bırakın düzeni, komşuları, alışkanlıkları olduğu gibi kalsın.

başka bir eve taşırsanız mutlu olma ihtimali düşük.

Wifi yazmışım wireless olacak o. Kafa gitmiş bende.

www.netonnet.se

Şunu deneyen var mı mesela?

Jabra Elite'e bakabilirsin, bir sürümü 4.5 saat müzik dinleme iddiasındaydı.

Başka kanal var mı bilmiyorum ama unbox junkie hemen hemen hepsini incelenmişti. Bir bak istersen.

jabra almayın. halo smart vardı bir yıl içinde iki kez servise gönderdim temassızlıktan dolayı. elite 25e gönderdiler en seferinde, bunda da telefonu cebime koyduğumda kulaklık iyi çekmiyor, müzik sürekli kesiliyor.

trust’ın bir modeli var, gerçek kablosuz kulaklık.

ismini hatırlayamıyorum ama bulursunuz. 300tl civarı bir fiyatı var.

3 yıldan beri super amoled ekranlı samsung galaxy note 4 kullanıyorum. Ekranında herhangi bir problem yok şu anlık.

değiller ama bu mutsuzluğun sebebinin akp olmadığına, aksine akp olmasaydı daha kötü olacaklarına inanıyorlar. olay artık senin parti benim parti olayına döndüğü için deli gibi savunurlar ama bu durum hayatlarından memnun oldukları anlamına gelmez.

etrafımdaki hayatından, piyasa şartlarından, dolar kurundan, suriyelilerden yakınan; mağdur edebiyatı yapmayı seven akp'lilere ne zaman "e madem mutsuzsun ülkenin halinden, baştakiler hiç mi sorumlu değil" diye sorduysam çoğundan tayyip uğrşaşıyor işte böyle durumdaki bi ülkeyi ayakta tutmak için tarzı cevap aldım. bi kısmı akp'nin parmağı olsa bile daha derin sebepler yüzünden başka partiye oy vermek istemiyor. sömürülmüş, algılarıyla oynanmış, insan psikolojisi bu; baya bir kısmının akp'den kolay koparılabileceğine inanıyorum ben. tek seçimde olmaz ama bu havayla giderse meral ve muharrem, akp'den gözle görülür kopmalar olacağını düşünüyorum.

akp'nin onlara iş bulması, iş bağlaması. başka bir motivasyon yok. adam diyor ki ben gidersem sende senin firmana kimse birşey yaptırmaz, seni işten çıkarırlar parasız kalırsın. o da paşa paşa veriyor zaten kendi bilgi birikim ve yetenekleri ile pazarda tutunamayacağını kendi de biliyor.

İnsanlar fakirleştikçe uysallaşır. Değişiklik ihtimali onları ürkütür. Bu değişikliğin onların hayatlarını çok daha kötü hâle getireceğini düşünürler. Fakirleştikçe en büyük kaygı günü kurtarmak olur.

İç mihraklar akp'yi devirirse naparız diye korkuyolar, başka bişey bilmiyolar zaten.

halam var. 20 yıldır sefalet içinde yaşıyor. tek lüksü az bir şey güzel et falan yemek oldu şu hayatta. geçen aradı "ne olursun oyunu tayyip'e ver dedi. düşün buradan.

Arkasindaki motivasyin inanc baksa sey degil. Akp ye inayor adamlar. Dogrusunun bu oldughna inanıyor.
Dolayisiyla hayatinin gulluk gülistanlık olmasina hiç gerek yok. Anlatabilmisimdir umarim.

bu ülke sol a oy vermez.aleviye hiç vermez.
adnan menderes,demirel,özal tekrar demirel,çiller,mesut yılmaz ,erbakan a oy tayyip e 50 kere verir verir yani sağ da gider gelir ama yine chp ye oy vermez..tarihsel geçmiş var.

onlar secmen degil bence, artik birer murit olmuslar.

Çok mutlular. Dualar devam ediyor.

Evet çok mutlular. Dini kullanıyormuş bilmem ne umurlarında değil yukarıda görüldüğü gibi. Onların anlayacağı tek dil:aç kalmak. O zaman 90 derece dönerler.

tanıdığım bir okul müdürünü fetö'den içeri aldılar 5-6 ay yattı. maaşının da yarısını kestiler. sonra geri döndü ama şimdi yine akp'ye oy verecekmiş. sahiden bu böyle.

ben de bazen akp diyorum çünkü ekşici piçler midemi bulandırıyor. bunların kafasındakiler ülkenin başına gelirse halimiz duman diyorum.

mutlu olmayıp da mevcutlar arasında kendilerine en yakın yine akp'yi görmeleri. diğer seçenekleri akp'den iyi görmemeleri.

çoğunluğu mutlu olmasa da memnun.

Eldekinin en iyisi bu diyorlar, bundan başka gelecek olanların daha iyi olacağına inanmıyorlar.

En önemlisi de CHP ve benzeri zihniyetin iktidarı ele geçirdiğinde muhafazakarları tekrar kısıtlamayacağına dair hiç umutları yok. Cümle biraz saçma mı oldu ne?

Bak az once biriyle konustum, musluman oldgu icin oy veriyorum dedi. Bu ornek de yukarida soylediklerimi destekliyor. Fiyatlar artmis, TL degeri dusmus, alim gucu dusmus farketmez, adam musluman diye veriyor adamlar ve muslumana oy verdik diye vicdanlari rahat ediyor.
Piyasa kotu olsa da olabilecegin en iyisi bu olduguna inaniyorlar. Yani baskasi gelse daha kotu olur sorsan. Yani daha iyisi olacak olsa zaten tayip yapar, demek ki dis gucler zart zurt derken ellerinden bu geliyor falan. AKP secmeninin kafa yapisi uc asagi 5 yukari bu, hepsi benzer kafada. Dolayisiyla dedigim gibi halinden memnun olmasina gerek yok AKP destekleyecek motivasyonu korumak icin.
Olay inanc ve guven. Annelerin "benim cocugum yapmaz, o yapmamistir" tepkisi gibi.

gemidekiler icin 20 yil,
gozlemci icin ise 728,5 milyon saniye yani yaklasik 23.1 yil

burda yercekimlerinden kaynaklanan bir uzay/zaman degisimini ihmal edebiliriz.

www.emc2-explained.info

Perhaps one of the strangest aspects of special relativity is that distances shrink in the direction of motion. This may not seem so important at first but it leads to something quite remarkable. Common sense tells us that if a spaceship travels at 90% of the speed of light then it would take about 11 years to reach a star 10 light years away, and that is indeed what a stationary observer would see and measure. However, for the spaceship not only time but distance will dilate and the star would be reached in about only 4.8 years. Going even faster reduces the time taken by an ever increasing amount

The journey time as viewed from Earth (years):
20

The journey time as viewed from the spaceship (years):
17.32050807568877

türkiyedeki bir bankaya ait kartımı yurt dışında yaptığım alışverişlerde kullanabiliyorum, bence tersi de mümkün olmalı

Cok sasirtici bicimde calisti bu sefer gecen sene calismamisti ayni sitede.

sebep şu: "ben buna 1500 tl yazayım da belki bir enayi düşer satarım"

orda gördüğün fiyatlar satılan fiyatlar değil. satıcıların ilana koyduğu fiyatlar.

Mesela aşağıda bir ilan var sıfırı 230 lira olan cihaza 180 istemiş. Düşünemiyor ki 180’i veren 50 daha koyar sıfırını alır. Benim malım değerli kafası bir bizde var sanırım

180 isteyen adam onu düşündüğü içn zaten 180 yazıyor.
güncel kurları anlatmaya gerek yok, fiyatların yüksek olması hem kur hemde vergiden (işine gelsin gelmesin).

örneğin motosiklet, 3 ay önce aldım ikinci el olarak. sıfırı 47k idi. Şu an 55. Ben ikinci el alarak aldığım motosikleti şimdi satmaya kalksam üzerine para koyup satacağım.
dünyanın herhangi bir yerinde böyle bir şey var mıdır bilmiyorum, ama bizde var. ikinci el ürün dğeer kazanıyr. çünkü sıfırının fiyatları da gittikçe artıyor.

Limon çok iyi geliyor.

aynı key yüklüyse jellybean key finder ile görüntüleyebilirsin

www.thewindowsclub.com

Sttc ve passion
Teşekkür ederim fakat bu çözüm önerileri sadece o kod ile Windows kurulu ise geçerli olan yöntemler. Alette şu an hiçbir şey kurulu değil malesef.

Biostan

300e alıyorsan al gitsin spor kıyafet ile gider

Turist vizesi turistlik yapmak için, iş bulup kalma diye bir şey söz konusu değil kaçak çalışmak istemiyorsan. Onun prosedürü farklı. Çok spesifik bir iş de yapmıyorsan ya da Google'a falan girmeyeceksen kimse uğraşmaz sana vize çıkarmakla ve onun da senelik kotası var, H1B1 diye bir vize. Ki bu vize dahi geçici bir vize. Turist vizesiyle gidip orada evlenmen bile sakıncalı mümkün olsa da. Gitmeden önce başvurman gerekiyor, asıl prosedür bu.

Turist vizesini alır mısın bilmiyorum, geri döneceğini kanıtlarsan olur ve Türkiye'den almak zorunda değilsin.

Maaş bordrosu olmadığı için muhtemelen turist vizesi alman bile zor. Çünkü ABD'de kalıp kalmayacağına bakıyor. Mülteci gibi giderssen vize vermiyorlar.

Çalışma izni için ise ABD'de yer alan bir firmanın sana sponsor olması lazım. Aksi halde çalışma izni yok.

Turist vizesiyle gidip iş arama iznin yok.

gorusmede benden ve 2 diger arkadasimdan belge bile almadilar. sadece online doldurulan formdaki seylerle basvurmus gibi oldum. hic birisini istemedi gorusme sirasinda. bordroyu falan gormediler.