Ekşi Duyuru

hayırlı olsun da mevkii neresi? bölgeden bölgeye değişebilen bir hizmet malesef.

evde 25mb 50gb akk li uydunet

1 tane teledünya standart, 1 tanet teledünya üst paket var hepsine 63 tl ödüyorum.

57lira çok geldi tahaatlü olunca üstelik.

Uydunet kullaniyorum, memnunum. ADSL'e gore daha stabil.

memnunum.

ben de 50 mbps hız, 250 gb akk kullanıyorum 89 lira.

hızım gerçekten de sürekli 50 mbps.

izmir'de 100mbit + 100gb akn + uyku yok(gece yapılan indirmeler kotaya yansımıyor) kullanıyorum, çok memnunum. Hız vaat ettikleri gibi.

daha önceden superonline kullanıp memnun kalmamıştım şimdi uydunet kullanıyorum inanılmaz memnunum. ama bölgeden bölgeye değişebilir kalitesi.

Bahsettiğiniz tarife fena değil. Benim 10 mp hız, 75 gb akk 43 lira.

Ayrıca uydunetin altyapısı gayet iyi. Çağrı merkezi ve teknik servis imkanları da güzel. Tavsiye ederim.

modem konusunda sıkıntı var evet.

modemin kablosuzunu devre dışı bırakıp sağlam bir access point bağlamak suretiyle çözdüm bu sorunu.

valla bende 2 tane netmaster 4 portlu çift antenli olan modemden var, dediğiniz gibi arka odada modem salonda cep telefonu, tabletten başka netbook falan bağlanmıyor. onun dışında iyi

özenecek bir sey yok. zirveden sonrası çukur zaten. ben de o kadar merkezi bir yerde degilim zaten.

Ya buluşuyorlar, alıyorlar, satıyorlar, yardımlaşıyorlar, hrdiyeleşiyorlar vs. ben burda siz orda gibi:):)
Özenme derken o yani.

4 kisilik alın. 50 liralik çadırı 2 senedir kullaniyorum. Zaten yilda 1 kere kullaniliyor. Altiniza sisme yatak deniz yatagi tarzı bi sey alin. Yoksa yerin sertliginden sabah kalkamazsiniz.

Dekatlon

2010'da 50tl ye aldığım 4 kişilik çadır her sene 1 kere partilerde kullanıldı, hala sağlam. Çok pahalı bir şey almana gerek yok.

şişme yatak yerine kalın matlar var, battaniye de serebilirsin, yaz vakti battaniyenin hissi nahoş olabilir.

El feneri çadırda çok iş görüyor, telefon bir yere kadar. çadırda değerli bir şey bırakılmaz zaten de açıp kurcalamasınlar diye fermuar tutacaklarından geçecek kadar ufak asma kilit alsan iyi olur.

hah ya aradığım şeyin adı mat. el feneri de alırız.
çok teşekkürler:)

ayrıca şuna dikkat edin diyecekler varsa memnun olurum:)

golgeye kurun :)

Aslında sizin için güzel olabilecek bir kamp ve eğitim programı var: www.facebook.com

teşekkür ederim. seçenekler arasında değerlendireceğiz.

Tekirova. Çok ucuz kamping mekanları var deniz kıyısında. Çadır dahil gecelik 20 30 a kapatabilirsin, fiyatlar degismediyse tabi gecen yila gore. Ben gittigim yerin adını unuttum ama denize yakın, çamların arasında, yurume mesafesinde de migros vardı. Tuvalet, dus, priz vs de.

kaş, kekovaya bayılmıştım sadece kaş merkeze yakın camping alanları biliyorum o yüzden burayı geçicem;

patara'yı öneririm ben öncelikle.
sonralıkla, phaselis'e yakın çamlık mı, çamlı ç li bir yer vardı. phaselis'e acayip yakın ama, orada camp yasaklanınca oraya kaymışlar.

Adrasan tarafında Korsan Koyu var. Genelde bu şekilde öğrenciler gidip çadır kuruyorlar. Otostopla bile gidersiniz, o tarafta otostop çeken de duran da çok olur. Likya yürüyüş yolları var, gelidonda feneri filan var, yürüyüş yapabilir, denize girebilirsiniz.

çok sağolun. şimdilik beklemedeyiz. araştırıp sorup soruşturup gideceğiz. bu bilgiler işime yarar. çok teşekkürler..

Sanırım torrent dosyalarını temin edebilirim. Seeder sayısı çoksa rahat indirirsiniz.

Şimdi mobildeyim, akşama doğru pc başına geçeceğim. Unutursam hatırlatın lütfen, halledelim.

kat.cr buradan istediğin sezonu indir.
kat.cr bu 1. sezon mesela

araştırmayaydın iyiydi. 1-2 gün gidebilir ben 1 gün sinirli bir halde gezdim. düşünmemeye çalış, komikli video izle incisözlüğe gir.

Ya bu +18 den daha hassas bi içerik olmalı sanki...

Neyse vudeo inci biraz kafamı dağıtabilir..

Ben de douchebag'in söylediği duyuru sayesinde öğrenmiştim bu fobinin bende olduğunu. Senelerce petek bal görünce midem bulandı; sebebini bilmiyordum, bu yüzdenmiş. O duyuru yüzünden de bütün gece bacaklarım kasinmisti.

bir tedavisi olmadığını okumuştum. Evrimsel bir refleksmis. Bazı insanlarda da hala mevcutmuş. Mümkün mertebe o tarz resimlere bakmamak gerek.

Tripofobi de demeyin lütfen. Fobi içerir detin başkıkta. Lütfen.

'Her ne kadar bilim insanları bu olguya “korku” demişlerse de, tripofobisi olduğunu düşünen insanlar bunu bir korku duygusu ile ilişkilendirmekten ziyade, daha çok bir “tiksinme” ya da “gördüğünden rahatsızlık duyma” olarak tanımlıyorlar. Tiksinme duygusu, evrimsel olarak, pis, küflü ya da bozuk yiyecek ve içeceklere karşı verdiğimiz “kendimizi hastalıktan koruma” amaçlı tepkidir, yani kökeni “hastalık kapma korkusu”dur. Bu sebeple, insanların pütürlü veya kabarmalı yara/iltihap gibi lezyonlu deri bölgelerini gördüklerinde hissettikleri tiksinme duygusu, hastalığın bulaşıcı olması ihtimaline karşı kendini koruma dürtüsü ile oradan uzaklaşma davranışı olarak açıklanabilir.'



'Evrimimiz süresince bazı zehirli ya da tehlikeli hayvanların ve bitkilerin üzerinde bulunan şekillerden uzak durmak gerektiğine dair seçilim baskısı zaman içerisinde tripofobiye dönüşmüş olabilir. '




'Uzun lafın kısası, hem yaralardan ve iltihaplı bölgelerden hem de kirli ya da mikroplu gıdalardan kaçınmamızı sağlayarak evrimsel sürecimizde bizlerin hayatta kalmasını sağlayan aynı mekanizma, öyle görünüyor ki, bazılarının lotus çiçeği tohumlarından ya da bal peteklerinden korkmasına da yol açıp kontrolü aşan bilinçdışı tepkiler vermesine sebep olabiliyor. '


Bu yazılanları da zamanında okurken not almışım. Sanırım evrim ağacı'ndan bir makale. Kısacası bilincdisi tepki olduğu için yapacak pek bir sey yokmuş.

Başka şeyler düşünmeye çalışmak, müzik dinlemek filan etkili olabilir.

yok öyle bi hobi hacı,
o resimlere bakınca bende huylanıyorum ama mesela bal peteği falan görsem hiç öyle bir huylanma falan olmuyor. resimler iğrenç gıcık ve normal değil.
internet fobi türetme çabasında, başka bi sikke yaramıyor.

biyolojik, hastalığı andıran şey herkese kötü gelir ama delikli bir sünger de kötü geliyorsa o nasıl çözülür bilmiyorum.

ekşide az önce yazdığım entry'i yapıştırayım:

küçük deliklere giren-çıkan şeyler korku veriyorsa bu doğum travması ile ilgili olabilir diyor otto rank . fobisi olanlar "doğum travması" kitabını okuyup fikir edinebilir. orada daha genel olarak "küçük deliklere girip kaybolabilen hayvanlar tiksinti verir" diyordu böcekleri kastederek. aslında bunlar herkesin bilinçdışında olan anne karnına (sonsuz mutluluğa ve rahata) geri dönme güdüsünün sahtesini yapabilen varlıklar oldukları için "tahammül edilemez" geliyor.

Bunun çok uç örnekleri de var. Misal krep falan yapınca delik delik oluyor ya, veya ne bileyim puding falan yapınca tencerenin içi balon balon olur sonra patlayınca delikler kalır. Ben ondan bile inanılmaz rahatsız oluyorum mesela. Geçen gün durakta tramvay bekliyorum, bir tane kız bir spor ayakkabı giymiş, ayakkabının yüzeyi tümden delikli kumaş. Gözlerimi kaçırıyorum falan ama bakmadan duramıyorum. Bakınca tiksiniyorum ama baktıkça da manyakça bir haz alıyorum. Tiksinti ve hazla karşık tüylerim diken diken oluyor. Daha çok şey var bana kendimi bu şekilde hissettiren ama buraya yazmayayım şimdi. Bilenen bir tedavisi falan yok ne yazık ki, sadece rahatsız olduğun an dikkatini başka bir yöne vermeye çalış.

Başıma bir şey gelmeyecekse bende yok diyeceğim fobi. Hatta delikli bazı objeler estetik bile gelebiliyor. Acaba evrim sürecinde bir şeyler ters mi gitti ki bende.

Her neyse. Tedavi gerektirecek kadar yaşam konforunuzu etkiliyor mu ki. Bakmayın öyle resimlere. Unutmaya çalışın.

Aranızda bilgi paylaşımı yapıp fikir vermeye çalışanlar var sağolsunlar ama @köstebek fotoğraf vermiş kadar oldun ya Sende de var tamam, ayrıca tedavisi de yok tamam, şu örnek vermeleri keselim lütfen.

abi tarif falan yapmayın allah aşkına. adını bile söylemeyin sabahlara kadar geberiyorum kaşıntıdan

Bende yok.
Misal şu fotoğraf
www.arastiralim.net
hatta rahatsız bile olmuyorum.

Yalnız yazdıklarınız merak ettiriyor. Şuan bakmamak için zor tutuyorum kendimi.

tıp literatüründe henüz olmayan bir şey bu. bundan 4-5 sene öncesine kadar kimsenin haberi bile yoktu bu olgudan.
fobileri bir hastalık olarak nitelendirmek çok da doğru değil.
"Fear of Holes" isimli makaleyi okuyabilirsin dilersen.
çözümü, dikkati başka yöne vermek.

Olm yukarda link paylaştım, linç etsenize beni!?

Boşver tadını çıkarmaya bak.

@want, yok ya dizi başlarken gerçek hikayedir şeklinde bilgi veriyordu. Hatta hayatta kalanların isteği üzerine isimler değiştirilmiştir diyordu.

@gözü açık, haklısın da tadı kayboldu işte. Ne bileyim sanki vejeteryan birinin yanlışlıkla ve farkında olmadan içinde et olan bir gıdayı yedikten sonra farketmesi gibi... önce beğeniyor ama sonrasında beğendiği şey inandığı şey değil gibi. Bilmem anlatabildim mi?

@mimi, haklısın. Bundan sonra en güvenilir olduğunu düşündüğüm şeyi bile araştıracağım. E biz hiçbirşeye güvenemeyecek miyiz? Hem bi şüphe.. şüphe tek gerçektir yeğen e mi geldik.

Holivud'un her şeyi yalan.

spoiler vermeyeydin iyiydi. Hafta sonu izlemeye karar vermiş, listeye almıştım :p

K.bakma. Dikkat etmemiştim aslında spoiler olup olmadığına ama bilmen iyi oldu bence.

Bölümler ve içerikle alakalı bilgi var mı ki spoiler yok bence. Dizide bu hikayeler gerçek diyor gerçek değil. Bilemedim şimdi spoiler kapsamına girer mi?

gercek degil ki zaten, bunu yuttuysan bu senin safligin.

Dizinin gerçek olmadığını çok belli zaten ama yazana inanmışsın doğrudur. Esas filmi izle film daha güzel, ben de eskiden onu gerçek sanıyordum.

1996 yapımı filmi izlediniz mi bilmiyorum ama orada da yine gerçek hikaye olduğu yazıyor başta. Imdb'de yazana göre bu sırf hikayenin etkileyiciliğini artırmak için yapılmış bir şeymiş. dizi uyarlamasında da aynı şeyi kullanmışlar. ben de ilk sezon bittikten sonra kandırılmış gibi hissetmiştim ama yine de çok seviyorum fargoyu.

Prison Break
Behzat Ç.

Oz
house of cards
House MD

Dizi incelemelerine şuradan bakabilirsin www.filmlerinsesi.com

Tabii ki degil, şöyle bir şey vardi : arkadaşımın adi sevgilisinin adının icinde geciyordu soyadlari arasında da sadece 1 harf farklılığı vardi, sosyal hayatta da cok ortak noktalari vardi. Her şey iyiydi vs ama şimdi birbirlerinin arkalarından sovuyorlar .
Ortak zevkler, benzerlikler vs yalan .

sadece göz göze gelince gülümse. mal gibi tepkisiz kalma ya da göz kaçırma. sıcak bir gülümseme gerekiyor.

bence de böyle "aynı şehirdeyiz" seviyesinde ortak noktalardan ziyade kendini belli et kıza. büyük ihtimalle bu ortak noktaları kendini cesaretlendirmek için kullanıyorsun.

ufaktan muhabbetlere gir bu ortak noktalara fazla takılma bence.

Tüh demeyin öyle yaa:) tamam evlenmeyelim de en azından söz nişan olmaz mı?

Gülümseyim ya doğru... yürüme niyetim plmayınca göz kaçırma oluyormuş. Sen siyince farkettim.

Doğru diyorsun. Zaten esprisine yazdım yani bir insanla bişey düşünmek için aynı gün doğmuş olmak geçerli bir sebep değil:)
M,M maksat muhabbet yani..

o kadar ezik bir uslubun var ki olmaz o is bence:)))))))

Kız? Sen misin yokza diyesim geldi. Nereyi beğenmedin tam olarak?

galeri13.uludagsozluk.com

Lazım olduğunda "bi hatıra fotoğrafı çeksek olur mu?" diyorum.

Hadi selfie çekek?

Dün karşılaştığım ortaokul hocam bana "ay hemen bir fotoğraf çekelim" dedi mesela. Ben sormadım ama alternatif cevap olabilir.

bi grup varsa biri muhakkak meraklı oluyor çekip sosyal ortamlara foto atmaya. ilk o söylüyor kimse de itiraz etmiyor genelde :) birinde de selfie çıbığı kesin oluyor...

Ustu kapali degil, direkt soyleniyor selfie cekelim diye.

samimi olmadıklarımla asla fotoğraf çekilmem, isteseler de günümde değilim diye sallarım. zaten samimi değilsem fotoğraf da iğrenç çıkacaktır kesin. yakınsam evet poz verin selfi çekiyoruz / fotoğraf çekiyoruz diyorum.

Elma soyup satsana

www.google.com


su aletle baya ilginc oluyor youtubedan arat.

aferim kardeşim güzel adımlar bunlar.işe girdiğimde senin gibi öğrencilere maddi olarak yardımcı olacam hep

bi de soda sat hacı:) dedigin saatte iyi gider

Ben alacak olsam hijyen konusunda emin olamadığım için almazdım. Yıkandı mı yıkanmadı mı, açıkta beklerken üstüne toz kondu mu filan.

kulanağa mantıklı geliyor.

kapaklı plastik kaplara koyarsın. tek kullanımlık oluyo ya

O tek kullanımlık kapaklılar ya da böyle streçle kapatsam üstünü olur gibi..
Hatta orada da dilimleyebilirim ama uzun sürer diye korkuyorum. Aynı anda 4 kisi istese beklemez adam sanki..

İş mantıklı. Ama bence 3 lira pahalı. Müşteri kitleniz öyle bir tabağa 3 lira vereceğini zannetmiyorum. Porsiyonu küçülterek fiyatı düşürebilir veya ucuza satarak sürümden kazanmayı deneyebilirsiniz.

sunum önemli, eğer sunumu güzel olursa bence olur.

aynı anda 4 kişi gelirse beklerler, hem de soyulmasını hazırlanmasını izler oyalanırlar, temiz iş yaptığını görürlerse mutlu olurlar rahatlıkla yerler.

ayrıca önü kalabalık olan tezgah ve içi dolu olan dükkan her zaman daha fazla müşteri çeker, endişe etmene gerek yok.

azizakın + 1
Temiz görünüyorsa ben alırım mutlaka, hele o yazın sıcağında bir güzel gider ki! Yalnız bu işler biraz karışık olabilir. Dışarıda bir şey satıyorsanız, vergi levhanız da yoksa, rüşveti veya haracı olan zor bir iş haline gelebilir ya da korsancılar gibi polis kovalayabilir. O yüzden, bir işin aslını araştırıp ona göre girmekte yarar var. Bu duruma dikkat edecekseniz ve temiz de olacaksanız, yakınlarınızdaysam müşterinizim.

güzel fikir.
küçük karton bardaklar da alternatif olabilir. müşterinin önünde küp küp doğrayıp bardağa koyarsınız ( waffledaki gibi) . hani plastik kürdan gibi şeyler varya . onunla verebilirsiniz. hatta isteyene çikolata sosuyla da verilebilir.

Karar verdiğim anda işin yasal boyutunu araştıracağım teşekkür ederim.
Küp küp doğrama güzel fikir.
Değişik fikirlere açığım. İşime yarıyor yazılanlar teşekkür ederim..

Dediğiniz gibi yapan gördüm. Dilimler çok büyüktü. Yemek uğraştırıcı olur orama burama damlar diye almadım. Denildiği gibi küp küp doğranır konursa alınır. Ben alırdım en azından.
3 lira iyi bence ya.

belediye hijyenden ziyade mekan kirası/vergi vs. verip vermediğine bakar. kayıtlı değilsen zabıtalar tüm tezgaha el koyar.

Seyyar yapacağım. Belediyeye gidip soracağım artık ne istiyonuz diye. Ya da zabıta görüsem soracağım abi neye bakıyonuz şurada 1 ay meyve satsam sorun olurmu vs. Diye...

anlamsız işler peşinde koşuyorsun bence, kimse akşam vakti sana kafana göre bir şey sattırmaz öyle tezgahta. zabıta gelmiyorsa başkası gelip bir şey ister. istedikleri para da senin günlük kazancının onlarca belki yüzlerce katı falan olur, öyle ben 50 lira alayım 10'unu da size vereyim diyemezsin.

erzincan'daydın sanırım, imkanlar tabii ki istanbul gibi değildir ama yaz boyunca çalışılabilecek bir yer muhakkak bulabilirsin. böyle antin kuntin işlerle uğraşmak yerine iş aramaya devam et bence. teravihten sonra meyve dilimleyip iki saat bir köşede meyve satmakla para kazanılsaydı herkes öyle yapardı.

Der mesiter, sağol da yavaş gel. Ben bedavadan para kazanayım, oh yatayım gelsin paralar demiyorum.
Amaa para kazanacam diye de bi taraflarımı yırtıp millete kölelik yapamam. sabah 8 de işe git, akşam saati belli değil bana 500 lira verecek. Sınav var desem mırın kırın. Sen çalışırsan kolay gelsin ama ben almayayım. Kendi kafama göre iş yaparım aylık 200, 300 kazanırım.
Hatta eski duyrularımda falan da yazmıştım çalışmaktan gocunmam. Tartıyı elime alır çarşıda da gezerim umurumda olmaz arklar görecek ayıp olur kızlar görecek karizmam çizlecek vs. diye düşünmem.
Bu yaptığım açıklama iyiniyetle yazdığını düşündüğüm içindi.

Şimdi, edebinle düzgün bir şekilde yazacaksan dinlerim yoksa işine git gece gece sinirlendirip tadımı kaçırma..

Ben alirim valla, püskevit, kofret yemek yerine meyve yirim.

kolay gelsin o zaman sana birader, bu kafayla en fazla elinde tartıyla gezersin zaten. onu yapmam, bunu yapmam ama çalışmaktan gocunmam he? iyiymiş. ayrıca niye kötü niyetle yazayım, ben sana olanı/olacağı söylüyorum. "OOO KANKA KESİN ALIRIM YA" diyenlerin gazına gelerek iş yapacaksan buyur yap, kendin görürsün olacakları.

başkasının soyduğu şeyi yemem. hele ki temizliğini bilmediğim bir yabancınınkini asla. su sat bence. 25-30 kuruşa alır 50 kuruşa satarsın.

Gayet güzel fikir oldu çok teşekkür ediyorum. Eldiven de şart oldu o zaman...

yiyecek satacağına, çorap, t-sirt, atlet vs satsan daha iyi olur sanki.

eldiveni de bu beyaz elastik doktor eldiveni değil de şeffaf ince poşet gibi olanlardan kullanırsanız daha iyi. yani bana daha hijyenik geliyor. diğerinin içinde pudra filan var.

Şişeleme makinesi al (30tl falan), katı meyve sıkacağı al. Güzel bir logo yaptır sticker şeklinde copy center'dan çıkart şişelere yapıştır. Şu soğuğu muhafaza eden içerisine buz konulan mavi beyaz kutulardan al içine diz taze meyve suyu diye 2tl'den sat. Tezgaha gerek yok önüne soğutmalı kutunu koyacaksın üzerine taze karışık meyve suyu 2tl yazacaksın. Biri sorun çıkarırsa alır gidersin kutunu. Şişeler mühürlü olacağından daha hijyenik olur profesyonel görünür.

urun.n11.com

sc02.alicdn.com

www.hepsiburada.com

Öylesine koydum linkleri masraf az çok belli olsun diye.


Eğer açta açıkta değilsen bence kendine şu an yapacağın yatırım daha mantıklı olur. İngilizce öğrenmek gibi.

dediğin şeyi sultanahmette ramazanda yapıyorlar. bayağı da satılıyor. yalnız birkaç kritik nokta var. sakın karpuzları önceden dilimleme, isteyene gözünün önünde dilimle, zaten 5-10 karpuz dilimleyince hiç el sürmeden dilimleyip tabağa koymayı öğreneceksindir. yoksa eldiven işi sakat, çünkü hem karpuzun dışıyla temas edip hem de yenecek kısmıyla temas edecek o eldiven.

karpuzu satıncaya kadar temas ettiği tek şey bıçak olsun, ona özellikle dikkat et. yoksa insanların kafasında hijyene dair soru işareti oluşur. tüm işi bıçakla yap, senin karpuzda dokunduğun tek yer kabuğu olsun.

çatal sağlam olsun. yoksa adi plastik çatallar hemen kırılıyor.

birkaç foroğraf linki paylaşıyorum, ne yapman gerektiğine dair kafanda şekillenir biraz daha.

www.google.com.tr

www.google.com.tr

www.google.com.tr

vinil eldiven kayma yapmıyor ve de pudrasız.

konunun biraz dışında ama çocukken, teravih çıkışı babam her defasında aşlama içerdi. eğer büyük bi tabla çok dikkat çeker dersen, daha mobil olabileceğin bu iş ihtimalini de bir düşün derim.

www.evrensel.net

Ya para kazanmak için kötü yola düşeceğim en son heralde.
Aylığı 300,400 liraya köle arayanlar var.
Diyorum öğrenciyim yazın çalışacağım kabul etmiyor devamlı eleman lazım diyor.
Özel ders vereyim diyorum isteyen yok.
Adam buradan mesaj atmış 100 liralık iş için 1 ay uğraştıracak teklif yapıyor.

Ne yapayım ya bilemedim valla bunaldım sıkıldım iyice...

kontrolu o kadar olmuyor, hatta sikayet edilmezsen 10 sene bile satabilirsin. bizim kosede senelerdir el arabasinda simit satan birisi vardi, gecen hafta birisi sikayet edince arabasina el koymuslar ama tabi bugune kadar adam zaten kufesini doldurmustur.

sen de sikayet edilmezsen yapabilirsin. zaten senin satacagin saat de aksam uzeri olacagi icin herhalde kimsenin gozune batmayabilir.

mesela su kadina bak, ayda kim bilir kac bin tl kazaniyordur:


www.haberturk.com

Benim de kafamda bici satmak var ama erzincan da tutar mı bilmiyorum. Tereddüt ediyorum. Düşünme aşamadındayım. Bütler bitince bi iş yapacam illa ki..

Dediğin şeyi ilk defa öğrendim. Vikipedi'de zararlı bir şey olduğu söylenmiş. tr.wikipedia.org

Seyyar satıcılık standardı olan bir iş değil. Bir gün kazanırsın ama ertesi gün hiç kazanamayabilirsin. Zabıtalar da görünce sorabilirler belge falan. Ayrıca çalışma süren çok kısıtlı. Teravih dediğin zaten saat 11'i buluyor, o saatten sonra en bilinçsiz adam bile tatlı yemez, kaldı ki yarım saatte ne satabilirsin? Bir kafede, alış veriş merkezinde çalışman yaz sıcağında daha iyi olur.

gir bir mağazaya, cafeye çalış. öğrenciyim yazın çalışmam lazım deme, paraya ihtiyacım olduğu için okulu bıraktım de, sonra işten çıkarsın.

ben öğrenciyken part time iş ararken "ikinci dönem ders sayım artabilir, devam edebilir miyim bilmiyorum" diye açık açık konuştuğum için beni işe almadı hiçbir yer. böyle demeden, girip sonra "artık okulla yürümüyor" diye çıkanlar çalıştı.

yaz için falan deme o yüzden.

Tabakta meyve işi tutar mı sizce?
www.eksiduyuru.com

Tabakta meyve işi de olmaz. Bardak mısır olur ama.

Seyyar satıcılık tarzında bir iş yaptığında, kendi işini yapmış olursun... ve bu tarz çoğu iş için (bireysel de olsa) şirket kurulum masrafı, izinler, vs. olur. Bir kerelik de olsa bunların kurulum maliyetleri olur.

Sadece yaz dönemi yapacağın çoğu işte, kazancın bu bir kerelik masrafları bile karşılayacak seviyede olmaz.

Gerekli yasal izinleri, kurulumları, vs. yapmadan böyle bir işe girişsen, yakalanırsan bu sefer hem kurulum masraflarını hem de ceza bedelini ödemen gerekebilir.

Eğer sermayen yoksa ve uzun süreli bir iş kurmuyorsan, öğrenci olarak çalışabileceğin seçenekleri değerlendirmen daha doğru olabilir. Kafelerde, restoranlarda garsonluk gibi. Ya da internet üzerinden freelancer işler kovalayabilirsin, özellikle yazarlık, çeviri, grafik, video işleme, web tasarım, vb. konularda becerin varsa.

tabakta meyve isi bence de olmaz. bunu ancak ciftlere ya da kurumsal bir firmada calisan insanlara satabilirsin, geri kalan herkes evinde zaten yiyor bunu. evinde tuketmedigi bir seyi yapmalisin. ya da evde yapmasi masrafli olan bir seyi.

sazan.avi olmasın?

Fotoğraflarimizi paylaşıyoruz işte.

Ana sayfayı meşgul etmemesi adına gönül işleri kategorisi altında yapılır.

bunun yaprağı özel. sarıp yakıyorsun kafa yapıyor. sonra etrafta güzel şeyler görmeye başlıyorsun.

@damdanakan, Onu anlar gibi oldum da sonra anlam veremedim. Yani ben gizliyim nickim falan var sonra resmimi paylaşıyorum niye?
Hatta toplu falan oluyormuş duygulanma gaza gelme vs. Oluyormuş pek aklım ermedi..

@pike, kategori bulamafim direk soru olarak şeettim. Gönül işyle alakası nedir? Bilmiyorum cidden.

@golddard, yaman şakacısın.

Anlık bi sinerji oluşuyor. İnsanlar birbirlerini görmek istiyor.

artı milyonlarca zirve yapılıyor bu ortamda. herkes herkesi görüyor zaten. şu çağda artık çok da takmayın bu gizliliği falan..

bunun gazıyla buyrun bu da benim ifşam olsun; i.telegraph.co.uk

guzel yorumlar geliyor bazen , öneriler yada geyikler hoş oluyor , ... yeniden olsa hoş olurdu

yeteneklerin neler? ne öğrencisisin? ingilizce var mı? vs

Hukuk öğrencisiyim. İngilizce maalesef yok(öğretebilecek ya da iş görecek kadar yok). Paraya çevrilme olarak düşününce yetenek sayılırsa futbol hakemlik lisansım var. O da faal değil. Koşu testi falan var akif olabilmek için ona hazırlanmam lazım 1,2 ay.

Ne boş adammışım ya :):)

Giyim mağazalarına başvur. Avm de olabilir.

"inka" tarzı ajanslara git. günlük 40-50TL'den falan fuarlarda etkinliklerde çalışırsın. mihmandarlık, tercümanlık, sahne arkası, karşılama vs..
ya da şehrindeki restaurant, cafe, bar tarzı yerlere gidip garsona ihtiyaçları olup olmadıklarını sor.

makale yazabilirsin r10 gibi yerlerde. 100 kelimesine 1 lira veriyorlar.

ağzım laf yapıp satış yapabilirim diyorsan marka promotörlüğü yapabilirsin.maaş+yemek+prim şeklinde oluyor part time çalışma şekli. Hem de yazın sıcağında mis gibi teknoloji mağazasında klima altında çalışmış olursun. Haftada 3 gün çalışarak da 700-800 kazanmış olursun. Öğrenci olduğum zamanlarda dandik tabletlerden satıyordum teknoloji marketlerinde.

eğer sıkılmam diyorsan dershanelere git...soru yazarsın sayfa başı para veriyorlar...evden çalışmanın kolay yolu bence...üniversite okurken beni çok kurtarmıştı

* giyim mağazalarına gideceğim. Dönemsel pek almıyorlar. Daha önce bana uymamıştı pek.. Yaz okulu da sorun oluyor genelde ama yine de konuşurum bi.

* inka ile ilgili mesaj attım ama buradan da yazayım. Erzincandayım. İstediğim günler çalışabiliyorsam istanbula gideceğim 1, 2 haftalığına orada belki harçlığımı çıkaracak kadar çalışabilirim 4, 5 gün.

* makale için pek yatkın değilim. Gençliğim boşa gitti. Pek yetiştiremedim kendimi. Kitap okumaya bu sene başladım. 2 kelimeyi birleştirip cümle kuramıyorum makale zor iş:)

* erzincanda öyle marka promotörlüğü var mı bilmiyorum. Hatta pek sanmıyorum. Mekandan dolayı çok kaybediyorum ya:)

* dershaneye gideceğim. Hiç duymamıştım öyle bir olayı ama araştıracağım.

Tam bursadaysan gel benimle çalış diyecektim ama Erzincan ı şimdi farkettim. Dişini sıkıp okullar kapanınca Ege yazlıklarında iş bakmanı öneriyorum. Güney tırt bu sene.

otobus firmalarinda hostluk yap

bar a gir

* özelden yazdım. Neredesin bilmiyorum ama belki durumuma bi ayar verip yanına gelebilirim:)

* çok ilginç hostluk. Hiç aklıma gelmemişti. Bi gidip onu da sorayım madem.. sağolasın.

* "this is erzincan" :) ne barı. En geç kapanan yer dominos pizza o da 11.3p da kapanıyor. Kapıda 2 ye kadar açığız yazıyor:) öyle bir yer burası.

Avmlerdeki dukkanlarda personel olabilirsin, giyim falansa sekiz saat ayaktasin, sinemaysa yerine gore degisir genelde rahat olur, yemekse cok calistirirlar falan. Asgari ucret bir de, 1300 falan verirler.

Anketorluk de yapabilirsin, sirketi den sirketine degisir, biraz yorucu olur ama aldigin paraya deger (gunlugu 50den asagiya calisma).

Madem hukuk öğrencisisin bulunduğun şehirdeki baroya kayıtlı avukatların fb grupları oluyor, orayı takip et. istanbuldaysan istanbul barosunun baro levhasına bak. kendi işini yapmış ve para kazanmış olursun. alakasız bi işle vakit geçirme bari.

erzincan'da da olabilir promotörlük facebook'tan promotörler derneği grubuna üye ol. oradan takip edebilirsin.

vatan bilgisayar'a promotör olarak gir.

en kotu reddit.com/r/watches'da sorun orada bilen cikar ama cakma olma ihtimali de var, asil markanin bu saati hic olmamis olabilir

Ar4610

O sivilce olayı birden kesiliyo. Sebebini ben de bilmiyorum.

düzenli seks hayatı.

Geçmiyor.

Roaccutane <3

valla bende de var bu illetten ama roaccutane kullandım 1 sene, yüzümü biraz düzeltti ama vücut dengemin ebesine atladı. yine de ensemde ve boynumda geçmeyen sivilceler var. bu durumu ise sakal ve kıl köklerime bağladım, en temizi lazer epilasyon ile kıl köklerini öldürmek bana kalırsa. gıdık altı - omuz başlangıcına kadar ve enseye full yaptırıp geçeceksin. başka türlü bitmiyor bu illet. herşeyi denedim anasını satayım, bünye ile alakalı.

pamuk ile kayısı yağı bile uyguladım.

iyi bir cildiye uzmanına görün. istanbuldaysan önereceğim birkaç yer var.

çinko eksikliği sivilce yapabilir diye biliyorum. bir arastir.

Sivilce problemin kendisi değil var olan problemin bir sonucu. Sivilceden kurtulmak için sivilceye neden olan problemi çözmek gerekiyor. Ancak öyle kurtulursun.

Roaccutane. Hayatımda verdiğim en iyi karardı, 21 yaşında kullandım. İlaçla ilgili sorularınız varsa mesaj atabilirsiniz.

kargolarda kargonun ağırlığı ve kapladığı alan baz alınarak fiyat çıkarılıyor diye biliyorum. emin değilim.

Bisiklet kadar ağır. (Ör: 12, 13 kilo) bisiklet kadar alan kaplıyor diyelim.

şimdi baktım da nereden nereye gideceği de önemliymiş. şuradan rakam girerek hesaplattım www.yurticikargo.com

boyutlarına 60x30x150 gibi bişey girdim. kiloyu da 13 girdim. 40 lira çıkardı. ptt daha az çıkarır heralde.

Bu işimi görür. Teşekkürler.

Ben en son en az 70 TL fiyat alabildim. İstanbul - Denizli

araba mı kamyonet mi?

www.canakkaledegisim.com

wikiye göre '65 veya '66 c10, ama google'da 66 c10 diye aratınca çok farklı modeller var, aynı platformda fakrlı yıllarda birden fazla model üretilmiş sanırım. devamını öğrenip bize de söyleyebilirsin: en.wikipedia.org

Arabaydı ya. Eleman da bu değildi. Küçük sırlar demir diye yazınca çıkan elemanın arabası olması lazım.

hollanda ingiliz ortaklığı diye biliyorum da cidden israil malı diye algida almayan/aldırmayan arkadaşlara mı sahipsin?

hisselerini kim satın alırsa onun. www.unilever.com.tr

asıl adı mehmet ali unilever'dir. mekadonya'dan ingiltere'ye göç etmiş zamanında. ilk zamanlar yoğurt işine girmiş, tutmayınca başka alanlara geçmiş. müslüman adamdır. gönül rahatlığıyla tüketebilirsin. domuz yemediği için kendisi kıskançtır. ürünlerinde de domuz katkısı yoktur. elhamdülillah.

unilever'i siktiret arkadaş çevreni değiştir derim ben.

sevmediğimiz,kınadığımız ve ürünlerini kullanmadığımız bir takım insanın =)
youtu.be

Mantıklı. İlan yapıştırdım direklere vs. El ilanı bile bastırdım ama çok bi arayan yok.. olsa güzel iş yani..

Kısa değilde yün programında yıkamak daha mantıklı bana göre. Ben spor ayakkabıları yıkıyorum o yöntemle ancak böyle bir ayakkabıyı yıkamak riskli olacaktır.

deri ayakkabı yıkanır mı dostum, al eline bezi sil efendi gibi

yastık kılıfı içine koy ve soğuk-ılık su ile yıka.

narin-bebek programında yıkayabilirsiniz. ama bir şeye sarıp atın giymediğiniz bir kazak vs. yoksa parçalanma tehlikesi var.

www.hepsiburada.com

deri ayakkabı yıkanmaz.
spreyle sonra da boya.

OHA! süet ayakkabı yıkanır mı şaka mısınız. Süete birazcık yağmur bile gelse bozulur. Ayakkabının içine karbonat koy kokuyu emer, ve birkaç gün balkonda tut iyice havalansın. Sonra her gün giyme, gün aşırı giy, giymediğin günlerde havalandır.

tasandan değil de direkt ayakkabıdan kurtulmuş olursun. makineye atsan kütük olarak geri döner ayakkabı. lostraya verin halleder.

suet ayakkabi yikanmaz. yikarsan kuruduktan sonar tahta gibi semsert yamuklu bir seye doner.

suet silgisi diye bir sey var. lekeleri onla silebilirsin. ayrica ambrosia+1

kuru cay poseti de koyabilirsin geceleri.

Öncelikle K

Bence böyle bir durumda erkek ne yapmali tam bilemedim (belki dönüp gitmeli) ama bir daha kizin yüzüne bakmamali. Karsilik vermesi kesinlikle kötü olur ama. Ayrica izleyen birisi olarak bu erkegin degil kizin rezil oldugunu düsünürüm.

not: böyle bir olaya sahit olmustum

Kizi atese veririm orda djdjsjsjsj saka bi yana, bi bakarim yuzune, hizla uzaklasirim ordan.

Karsilik vermek bi secenek degil. Kadina vuramazsin.

Dövecek halin yok abi kızı. Ben olsam muhtemelen sinirlenir, saçmalamamak için çıkar giderim.

E 21

Ordan çeker giderdim herhalde. Karşılık verecek değilim. Rezil olmak konusuna katılmıyorum. Sonuçta ordaki insanlarla belkide hayatın boyunca bir daha karşılaşmayacaksın. Rezil olsan ne olur ki?

Şöyle bi iki saniye kıza "değmezmişsin" der gibi bakıp, toparlanıp gitmesini beklerim. Yani filmlerde aşağı yukarı böyle yapıyor esas oğlanlar. Niçin, bu aralar bekliyor musun?

Kafamda canlandırınca ilk tepkim kıza siktir git demek oldu.

ben vurmam. asıl vurursam rezil olurum.

youtu.be

şaka şaka haksız duruma düşmemek için çekip gitmek en iyisi, durup konuşmaya çalışmak eziklik olur sanırım.

etrafta bank vs varsa oturur bi cuara yakarım

-yanlış bilmiyorsam- gidip kapatırsanız istemezler ama para yatırırsanız direkt keserler.

Vadesiz hesapların hesap işletim ücretleri var (istisna hesaplar dışında). Bu ücreti de ancak para yatırdığınızda kesebilirler. Vadesiz hesaplar eksiye düşmez, kullanmadığınız sürece para talep edemezler.

Bazen kredili hesap tanımlayabiliyorlar kafalarına göre. 200 TL gibi bir limit veriyor, ordan hesap işletim ücreti çekip kafalarına göre faiz koyuyorlar. İmzaladığınız sayfalarca kağıtta bunlar oluyor genelde.

En güzeli bir şubeye gidip hesabı kapatın.

adobe premiere pro'da gain ayarını yükselterek sesi arttırmak mümkün. diğer kurgu programlarında da aynı ayar vardır muhtemelen.

Bakalım dediğin program var mı bulabilecek miyim? Bi deneyeyim.

Program sende varsa 5dk mail atayım hallet geri yolla bana:)

audacity'den yaparsın ücretsiz bir yazılım zaten.

Halitkin e mail attım halletcek inşallah :)
Teşekkürler.

Decathlon diyerek açılışı yapıyorum. Rockrider 340 650 tl

mosso'nun şehir bisikletlerine bakabilirsin.
www.mossobisiklet.com

desenli abajur alabilirsin. veya ofisine güzel, büyükçe bir resim tablosu alabilirsin

zevkine gore coffee table book. sec begen al.

Türk kahve fincanı takımı.

Tartı al.
Tartı demeye alışmışız, baskül diyolla

soyle bir sey versek?

www.amazon.com

Ya ben seyyar yapmayı planlıyorum yazın bu uygun olmaz.
Yine de teşekkür ederim uğraş için.

Adana'da büyük saat civarında demircilere sorup bulmuştuk vakti zamanında. Rende bulunuyor da asıl problem buz. Kalıp buzu alıp ilk sefer güzel yapıyorsun ama sonrasında evdeki buzluğa atınca buz taş gibi oluyor, sonra düzgün rendelenmiyor.

Ben erzincandayım oradan ulaşmam zor olur.

Başka yardımcı olabilecek biri var mı?

fargo

fargo, true detective 1. sezon

black mirror

Biraz sonra birisi gelip The wire der.
Onu izleme de

black mirror +1

Geldim; the wire izle mutlaka sağlam senaryo, kaliteli oyunculuk gibi şeylere önem veriyorsan.

breaking bad
black mirror 3 sezon toplamda da 9 bölümdü yanlış hatırlamıyorsam(çerez niyetine izlenir ama güzel dizi, keşke daha çok bölüm çekselerdi)

@nucleon true detective neden sadece 1. sezon, true detective'i bende izlemeyi planlıyorum ama sen böyle yazınca emin olamadım

yeni başladı ve geçmiş odaklı ama (bkz: the man in the high castle)

@Bysb, td 2. sezon da güzel ama ilk sezon gibi değil, zaten sezonlar arası bağlantı yok dizide, her sezon ayrı konu ayrı oyuncularla işleniyor. 2. sezonda 3 tane ana karakter var olaylarl çok saçaklanıyor, takip zorlaşıyor, 2. sezonda kaliteli ama sıktı beni biraz

alakasız ama bu sene philip k dick'in ne ekmeğini yemişler ya önce minority report şimdi de the man in the high castle.

beni pek sarmadı diye bıraktım ama quantico belki?