Ekşi Duyuru

Oncelikle arabadan pek anlamam ve ilgim de yoktur. Daha oncesinde ihtiyacim oldugu zaman babama ait olan mercedes s350 araci kullaniyordum. Kendisi kamyon gibidir masallah ve Istanbul trafiginde insani krizlere sokar, dar sokaklarda nereye sokacagimi bilemem arabayi ve bazen arabadan inip caresizce kafami kasirim. Parayla rezil olmanin tanimidir benim icin s350.

Gecen trafikte bi arac gordum; Honda-Jazz dis hacmi oldukca kucuk olmasina ragmen ic hacmi oldukca genis geldi. Biraz inceledim ve gercekten oyle bir arac olduguna emin oldum. Sonrasinda aracin teknolojik fonksiyonlari(sensor, navigasyon) ve panoromik cam tavani(2012 sonrasi modeller icin) beni iyice kendine cekti.

Daha sonrasinda bu tercihimi arkadaslarima sundum. Fakat kimseyi tatmin etmemisti bu durum. Herkeste bi gosteris arzusu vardi. Benim icin yukarida saydigim kullanim ozellikleri ve ergonomik ozellikleri onemli, insanlar biraz daha gosterise onem veriyor. Acikcasi Jazz`a daha iyi bir alternatif olusturabilecek bir arac bilmiyorum. Bu konuda yardimci olabilir misiniz?

 

ulus'tan cepa avm'ye en kısa yollu nasıl gidebilirim? (ulus'u çok iyi tanımıyorum. hareket edeceğim istasyonu da tarif ederseniz çok iyi olur.)




 

Malum konu askerlik ve şuan bugünki 8. saat nobetimdeyim. E-devriyesi denen nobet kulubesinde oldugum icin bu kadar rahat telefon kullanabiliyorum, cunku 20 saniye oncesinden devriye aracini fark edebilirim. Cidden baya sancili geciyor askerlik.

Ankara'da universite okudugum gibi askerligimi de burada yapiyorum. Hala burada kalan arkadaslarim var ve evlerine davet ediyorlar beni. Simdi diyorum ki izne ciksam ve buradaki bi ozel hastaneden rapor gondersem. Bu rapor askeri birligimden onaylanir mi?

Not: Askerlik subem ve ikametgahim Ankara'da degildir.

 

Oncelikle merhaba herkese,
4 aydir askerlik yapiyorum ve nobet tutmaktan, her gece nobet icin uyandirilmaktan biktim. Haftaici, haftasonu, bayram, carsi dinlemeksizin her gun nobet tutuyorum. Gunluk 6 ila 8 saat arasinda degisiyor bu nobetler. Neyse bunaldim artik ve askerligimi daha fazla uzatmadan carsi iznimi haftaici kullanip o gun bi ozel hastaneden 10 gunluk bi rapor almayi dusunuyorum. Mevzuattan haberi olan birisi aydinlatabilir mi beni;
1-Carsi izninde aldigim raporu birligimde isletebilir miyim?
2-Aldigim istirahati sivil olarak surdurebilir miyim?
3-Ozel hastane raporu olmasi bi sikinti yaratir mi?
Not: Daha oncesinde evci ve memleket izninde hastane raporu gonderen cok kisi tanimama ragmen boyle bi yontem uygulayan birine denk gelmedim henuz.
Tesekkurler

 

Lazer epilasyon yaptıran biri aynı zamanda fitness antrenmanlarına devam edebilir mi? Sizce medikal anlamda veya gelişim anlamında bi problem yaşar mı?




 

Oncelikle askerdeyim ve 54 batti. Uzun suredir nobet tutuyorum ve surekli gelecegimi kurguluyorum. İmkanlarimi ve imkansizliklarimi degerlendiriyorum. Babam aile sirketimizde calismami istiyor. Fakat ben bu konuda pek istekli degilim. Acikcasi disardan bakildigi zaman o kadar mal-mulk arasinda fantezi ariyorum. Aslina bakarsaniz tek istegim bagimsizlik.

Ailemle donunce yapacaklarim konusunda konustugumuzda hur oldugumu belirtiyorlar. Fakat buna ragmen esas isteklerimi belirtmekte cekiniyorum. Cunku bunu gerceklestirebileceklerine inancim zayif.

Somut bir dille ifade etmek gerekirse, kendime Amerika'da bir hayat kurmak istiyorum. Buna alternatif olusturabilecek ulkelerde(İngiltere, Avustralya) de bir is yaparsam hayal kirikligina ugramis olmam. Ama ne yapacaksam cok ciddi adimlar atmam lazim geri donuste. Cunku 2 senedir mucadelesini verdigim bi mevzu bu.

İngiltere icin Ankara Antlasmasi gibi bir avantajimiz var ve ablamin orada ufak capli is yapan bi arkadasi var. Yasayan Turk nufusunu da hesaba katarsak İngiltere ticaret icin iyi bir alternatif. Muhafazakarlarin guc kazanmasi can sikici.

Amerika; her ne kadar baglanti konusunda ve ulkenin sistemi hakkinda bilgi sikintisi yasasam da gitmeyi ve yasamayi en cok arzuladigim ulke.

Uykulu oldugum icin baya daginik oldu konu ama biraz akil yurutelim benim konu hakkinda. Sizce ne yapmali?

 

Galaxy S3'ten çıkarılan bi SIM kartı Iphone 5c'nin SIM kart girişine takılabilir mi?




 

60 kişilik nöbet takımında 10 tane kompozit başlık her kafadan dolanarak dünyanın kiri ve bakterisiyle kafamızla buluşuyor. koğuşa geri döndüğümüzde ne sıcak su bulabiliyoruz, ne de saçımızı yıkayabiliyoruz. ben de izne gelmişken bi kuru şampuan alayım dedim ama dikkat ettiğim kadarıyla hacimden, görünümden söz edilmiş bu ürünlerin tanıtımında. hijyenle alakalı pek bişey göremedim. kafaya deodorant sıkmak gibi geldi bana. bu ürünlerin hijyenik açıdan önemini bilen varsa bir açıklık getirebilir mi?

not: aldığım ürün; batiste


 

Yaklaşık 80 gündür askerim, 90 gün daha askerlik yapmam gerekiyor. Nöbet tutmaktan bunaldığım için izin kullandım. Günde 6 saat nöbet tutuyoruz ve bir teşbih yapmak gerekirse; askerlik hapishane, nöbet hücre gibi geliyor bana. Hiçbir güvenlik problemi olmayan bir bölgede ikişer saatlik periyotla nöbet tutuluyor ve gece 03.30-05.30 nöbetinde dahi 3 devriye gelebiliyor sizi denetlemeye. Dolayısıyla kompozit başlik kafamızda üzerimizde hücum yeleği ve genellikle silahımız da çaprazda duruyor. Kimi devriyeler için çelik yelek de giyiyoruz. Bu nöbetlerde zaman o kadar yavaşlar ki kendinizle konuşacak konu bulamamaya başlarsınız bir noktadan sonra. Arkadaşımın birine bu konuyu açtım, lustral kullanmamı söyledi. Lustral bu durumu kolaylaştırmak için etkili olur mu? Olmazsa ne gibi bir anti-depresan, ilaç kullanabilirim?

Askerlik ayakta şuursuzca bekleyebilme sanatıdır. Eğer bu problemi çözüp kafamı rahatlatabilirsem askerliği çok daha rahat geçirebilirim.


 

çalma listeleri, top 40'lar falan bu tarz topluca indirilebilecek bi platform varsa tadından yenmez. önerileri bekliyorum.




 

herkese merhaba

acemilik bitti ve esas birliğime teslim olmak üzere yeniden mamak/mebs okuluna girmek üzereyim. aklımda bir casio saat ve pilli bir mp3 çalar almak vardı. fakat ürünleri inceleyeyim derken kafam bir hayli karıştı. asker izinlerinde ancak genel ihtiyaçları karşılayabilecek kadar vakit olduğundan pek detaylı bir araştırma yapamadım. ama akıllı saati hem içeriye sokmakta sıkıntı çekmem, hem saat ve ilkel mp3 çalarlardan daha iyi verim alırım diye düşünüyorum.

şarjı uzun süre gidebilecek mp3 çalan bir akıllı saat önerebilecek olan var mı?(bi de dayanıklı bir şey bulursak tadından yenmez. malum askerlik:)

 

Kapşonlu bi sweatshirt almayı düşünüyorum. Cool bi model önerebilecek olan var mı?(fiyat önemli değil) 23m




 

gc cekilisine basvurmustum kasim ayinda yanilmiyorsam. sanirim 2016 icin olan cekilis bu. neyse mayis ayinda aciklanacak diye biliyorum. simdi bu cekilis icin istenen bilgiler bana cok sacma geldi. yani cok az soru vardi ve sorularin beni tanimaya, anlamaya yeterli olacagini dusunmuyorum. mesela lisans mezunu oldugumu belirtiyorum ama ihtisas alanim sorulmuyordu. beni neye gore alacak bu adamlar? sistem gayet fake bi basvuru yapmaya acik gibi geldi.

gc cekilisi dusuk ihtimalli bi cekilis midir? bi de gc cikti diyelim tam olarak avantajlari nelerdir?

not: kusura bakmayin arkadasimin teklifi uzerine ben de basvuru yaptim da pek bir bilgim yok o yuzden.

 

beyler merhaba
358. donem askere gidecekler arasindayim ve bugun aciklandi siniflandirma sonuclarimiz. benimki soyle;

eğitim birliği mebs okl. ve eğt.mrk.k.lığı / ankara mamak / ankara
kuvvet kara kuvvetleri komutanlığı
sevk başlangıç 02/02/2015
sevk bitiş 05/02/2015
celp dönemi şubat 2015
celp grubu 1
esas birliği mebs okl. ve eğt.mrk.loj.des.k.lığı emn. ve mhf.bl. / ankara mamak / ankara
statü kısa_dönem er
sınıf muhabere

simdi bu bilgiler askerlikle ilgili bir cok sorunun cevabi ama bir cok soru isaretinin de baslangici. daha oncesinde bir basligimda askerligin insana kazandirdiklarindan bahsetmistik. bunlarin tumune zugurt tesellisi diyebiliriz. buyuk bir edinim kazanarak hayata devam eden birisine rastlamadim henuz. her neyse bu realitenin farkindayim ama 6 ayimi busbutun kaybetmek istemiyorum.

istegim su ki gitmisken vucut gelistirmeyle ilgili biseyler yapayim. sordugum cogu kisi olanaksiz dese de bu ise, bir arkadasim antrenorluk belgesi goturursen gittigin yerde spor salonu varsa seni oraya verebilirler dedi. boyle bir belge ayarlama gucune sahibim.

1-bolgede askerlik yapmis biri varsa boyle bir tesis var midir gidecegim yerde?
2-varsa boyle bir alana beni alabilmelerinin olanagi var midir?

yani en azindan gidecek 6 ayimin bana boyle bir geri donusu olsun isterim. lutfen moral bozucu aciklama girmek isteyenler baska basliklara yonelsin, cunku zaten yeterince garip bir ruh hali icerisindeyim.

 

Masa başı sohbetlerde onlarca şirket kurulur, batırılır ya. Biz de kendimize Florida'da bi restoran kurmayı deneyelim bu sefer. Şimdi en önce yer bulmamız gerekiyor. Ben biraz araştırdım Highway üzerinde 1979 SF bi yer buldum. SF başı 24$ yıllık kira alınıyor. Bu da demek oluyor ki aylık 4000$ kira veriyoruz mekanımıza. (Mekan icin: www.loopnet.com!ARYC$BAQIB ) aynı zamanda google mapste: 10725 E Colonial Dr yazarsanız lokasyonu kontrol edebilirsiniz. Yakınlarda Mc Donald's falan var, işletmeler falan mevcut.

Q harfi güzel bir sembol bence. Qubrick Orlando tarzı bir işletme adı düşünebiliriz.(salladım tamamen) Hedefimiz sağlıklı beslenemeyen Amerikan halkını bu çileden kurtararak bir restoran zinciri olmanın ilk adımını atmak. Bunun için yemeklerde mümkün mertebe az yağ kullanıp doğal, ucuz, besleyici besinlere yönelmek. İşimizi pratik yapmamız çok önemli, bunun için menümüzde yer alan her ürünün yer aldığı bir oryantasyon hazırlamamız gerekiyor. Spor yapan insanlar için ara ve ana öğünlerde hızlıca tüketebilecekleri, protein değeri yüksek, aynı zamanda olabildiğine ekonomik menüler hazırlayacağız. Böylelikle günde ortalama 6 öğün yiyen ve bu hususta para harcamaya uygun bu sporcu kişilerini kendimize bağlayacağız.

Ekstra masraflarımız illa ki olacaktır ama şöyle basit bir hesap yaparsak ortalama bir menüden 5$ kar edersek ve günde 30 menü satarsak temel masraflarımızı çıkarırız ilk etapta. Bu da çok zorlayıcı bir hedef değil bence. Sırtlarında sarı Q harfi olan elemanlarımızı 52 eyalete yaymaya ne dersiniz?

 

Sizce bir ailenin evladının kendisini yetiştirip büyüten anne ve babaya karşı sorumlulukları var mıdır? Bunun ötesinde içinde yetiştiği topluma karşı mesuliyetleri var mıdır?




 

oncelikle bu yazi tamamen kisisel tecrubelerin bir mahsuludur, bilimsel bir degeri yoktur. onun icin kendi uslubumca fevri bir tutum sergileyip icimden gecenleri yazacagim.

henuz gelismekte olan bir toplumuz ve hala ticari egemen sinifin onemli bir kismini egitimsiz insanlar olusturuyor. dolayisiyla benim hikayemde kendi yasantiniza dair bir takim seyler bulabilirsiniz. her neyse: ben dogulu bi ailenin evladiyim ve 20 senedir istanbul'da yasiyoruz. yasantimin yalnizca hic hatirlayamadigim 3 senelik kismi memleketimde gecmis. zaten bizim memleketliler topluca yasamaya pek bir duskun. bulundugumuz semtte de bolca hemserimiz var. bu sebeple memleketteki kulturel degerler hic bozulmadan metropole yansimis. dolayisiyla bir tarafta modern toplumun normlari, obur yandan bir geleneksel yapi... hayatimiz paradoksal vaziyetlerle geciyor.

cocuklugum muhtemelen buyuk sehirde yasamanin aileme vermis oldugu korkudan oturu epey bir dis dunyaya kapali gecti. surekli istemedigim aktivitelerin icerisinde bulundugumu hatirliyorum. akraba ziyaretlerine gitmek, dugunlere gitmek, kalabalik ailelerin gece yarilarina kadar evimizde oturmasi, daha once hic gormedigim akrabalar tarafindan "hele sen suleyman'in oglusun? beni tanidin? ola nasil tanimazsin... ben senin amcanim" bu gibi monologlar... neyse cocuktuk, pek anlamiyorduk, olurdu oyle seyler

ama yolunda gitmeyen bazi seyler vardi. ben buyudukce mevcut cevrem ayni kaliyordu. hatta dusunceleri de radikallesiyordu. ben uluslararasi bir cevre yaparken babamin akraba bagimliligi daha da artiyordu. adam her hafta sonunu dugunlerle gecirip her olunun taziyesine gider olmustu ve bu ziyaretlerin tumune sila-i rahim deyip ayri bir kutsiyet atfediyordu. ustelik beni bunu yapmadigim icin kucumseyip "okumus ama adam olamamis" gibi ipe sapa gelmez laflarla yargiliyordu. herkesin kisisel dunya gorusudur, saygim var herkesin yasayis sekline. fakat liberal ogretilerle harmanlanan dusunce yapima bu komun vaziyet agir geliyordu. yasayan yasasin ama bana karismasindi.

gun gectikce insan taniyordum, dunya goruyordum. dusuk gelirli ailelerin maddiyatlarindan istifade edis sekillerini goruyordum. hayatlarini yasayabiliyorlardi, dusunsel sinirlara takilmadan, maddi gucleri el verdigince yasiyorlardi. ote yandan bizim tarafimizda emrah`in "imkanlar imkansiz" verseu hayatimiza hakimdi. yani sirket milyon dolarlar kazanirken ben bir avrupa seyahati yapmak istedigimde bos adam oluyordum. yada bir araba alinmiyordu, cunku yengem camdan bakiyordu. "o sila-i rahim diye gittigin akrabalarin hepsi hayatini zindan etmisti sana. keyfin icin yasayamiyordun ve ustelik bunun farkinda degildin, ne kadar aci daddy"

ege'de 2 haftalik full pansiyon bir tatil yapmaktansa yalova'da 3 aylik bir ev kiralamak daha caziptir boyle adamlar icin. hanimi yollarsin oraya cocuklar falan takilsin. neyse bana garip geliyor. tatilde yurt disina cikabilecek tek opsiyonun umre ziyaretidir. gelirken o muhtesem akrabalarina tonlarca tesbih, seccade, esans ve kullanmayacaklari bir yigin hediye almak kosuluyla tabi. ibadet guzel sey

eyupteki o izdiham, o kalabalik hafta sonu icin bulunmaz nimet. cami cikisi okunmus kup seker yemek... mmmh yummy

simdi ben yagiz bir delikanli oldum ve askere gidiyorum. her gun akrabalarim tarafindan adini bilmedigim baska akrabalarimin kizlariyla evlendiriliyorum. "evlenecegin kizi ailenin icinden bulmak cok onemli. yoksa bu gizemli buyuyu bozarsin evlat" "sakin ola elalemin kizini getirip o muhtesem genetigimizi bozma evlat." bi de disardan buldugum birini basiniza musallat etmiyordum? yoksa basimin caresine bakardim degil mi mom?

 

bu tür playstation salonlarından ankara'da çok görüyordum. özel odalarda oyun oynamanın yanında film falan izleniyordu. ekstra cips, kola, atıştırmalık şeyler de satılıyordu. istanbul'da da bu türden tavsiye edebileceğiniz bi ps salonu var mıdır?




 

sikerim bu ülkenin derdini, tatavasını da siktir olup giderim medeni bi ülkede basit bi işte çalışır, yaşamımı kurarım diye?




 

eksisozluk.com

Uzun zamandır bu yazdıklarım hakkında birileriyle tartışmak, sohbet etmek istiyorum ama konuyla ilgilenmeyen yada tüm bu meseleleri sorun olarak görmeyecek kadar pervasız insanlara denk geliyorum. İş hayatına girmemle birlikte tüm entelektüel faaliyetlerimle birlikte çevremde baya köreldi sanırım. Geleneksel pazarlardan kastettiğimi anlamış olduğunuzu umuyorum. Siz neler düşünüyorsunuz iş hayatı, geleneksel yöntemler ve eğitimsiz insanlar hakkında?


 

Arkadaşımın bugün yemin ve ruhsat töreni varmış Kanlıca Baro Bahçe'de. Beni de davet etti ve ben Merter'deki evimden oraya nasıl giderim diye kara kara düşünmekteyim...




 

kaymakamın birine babası eskiden sürekli adam olmaz senden.. sen nasıl adam olacan diyip dururmuş. bu kaymakamda çalışmış, okumuş, eğitim görmüş kaymakam olmuş. sonra babasının yanına adamlarını gönderip makam aracıyla getirmelerini istemiş. makam odasına giren babasına "baba bak, okudum, çalıştım kaymakam oldum." demiş. ihtiyar bakmış oğluna "kaymakam olmuşsun ama hala adam olamamışsın" demiş.

hikayeyi bilen biliyor... bi de saxo mu çekseymiş amın oğlu.. ya bi de çok ibretlik bi hikayeymiş gibi orada burada anlatılıyor ya. hayatında kendine ait başarısı olmayan adamların böyle gevşekçe laf sokmalardan(!) zevk alması beni çıldırtıyor. abicim bu kıssadan hissede ben bertaraf edilmiş bir adamın başarı hikayesini görüyorum, azim görüyorum. adam tüm bunlara rağmen başarımla iftihar etsin diye kendisine sırt çevirmiş bir adamı başarısına ortak etmek istemiş. adamın yaptığına bakın. bir sürü gevşeğe ilham kaynağı olmuşsun ama tarih seni affetmeyecek ihtiyar!


 

Şubat celbinde(358. dönem) askere gidecek olanlar arasındayım ve askerlik başvurumu taa Ekim ayında yaptığım için o zamandan bu zamana öyle önemli bi icraate girişemedim. Şimdi belki teselli olur diye sözlükte (bkz: askerliğin insana kazandırdıkları) başlığını kurcaladım biraz ve 5 sayfa boyunca dert okudum, daha da devam ediyordu, kapattım. Suserlar boş teselli vermemiş, gerçekleri yazmış, önümde kaybolacak bir 5,5 ay var ve şimdiden bu düşünceler canımı sıkmaya başladı. Dönünce yaşayacağım belirsizlik de cabası. Benim düşlediğim 23 yaşındaki insan eğleniyor, hayat enerjisinin en dolu olduğu zamanı değerlendiriyor. Napsam bilemiyorum ya? Sigarayla aram iyi bu sıralar




 

şimdi dün instagram'dan bi kız fotoğrafımı beğenmiş, 3-5 saat sonra ben de onun bi fotoğrafını beğendim. biraz önce uyandığımda 2 saat önce fotoğrafımı beğendiğini gördüm, bastım takibi. 10 dakika sonra geri takip geldi. yani bu şekilde dans ediyoruz biz, bir sonraki adımda napacağım konusunda tıkandım. bir sonraki hamle ne olmalı?




 

Avrupa oldum olası bana soğuk bir yer gelmiştir ve iklim yaşamsal faktörlerimizi etkileyen çok önemli bir unsur. AB standartları benim gibi Orta Doğulu bir genci ihya eder ama hayal bu ya diyorum hem AB standartlarının altına düşmesin hem iklimi güzel olsun. Hemen aklıma 2 sene önce yaptığım Florida ziyareti geliyor ve benim tercihim Orlando oluyor. Hem şehirde müthiş bir düzen ve saygı var, hem çevrede arabanızla rahatlıkla ziyaret edebileceğiniz inanılmaz tabiat güzellikleri mevcut. Cuma ve cumartesi geceleri de çok iyidir. Benim için ideal bir yer, Orlando. Sizin böyle bir lüksünüz olsa nerede yaşamak isterdiniz?




 

türkiye serbest ticaret mentalitesinde esnaflık diye bir kavram var ve bu insanlar ticaret erbabı olarak tanımlanıyor. geneli uğraştığı ticari alanla ilgili akademik anlamda hiç bir eğitim almamasına rağmen kendilerine ayrı bir kutsiyet atfedilmiş durumda. ve bu insanların birçoğu edindikleri konumu o kutsal taşşaklarına borçlular. bir telefona bakar, orada adamlarımız var, ceketim yeter gibi kavramlar işlerini halletmekteki kullandıkları yöntemlerin yalnızca bir kısmı. sizce dünya üzerinde markalaşmış, marka zincirleri oluşturmuş firmaların edindikleri bu konum kaliteleriyle mi alakadar, yoksa farkında olamadığımız büyük rant olayları mı dönüyor? ülkemizde de kaliteli işlerin olduğunun farkındayım ama bu gevşeklikler kafamı kurcalıyor. sizler ne düşünüyorsunuz?




 

Yılbaşında evde oturacağımı söylediğim bir arkadaşım, bugün yoğun bir şekilde ısrar ederek kendilerine katılmamı istedi. Kendileri 4 kız gidiyormuş, sonradan 2 erkek de gruba dahil olmuş. Machine diye bi yere gidecekler/gideceğiz anladığım kadarıyla. Benim de bir senedir ne içmişliğim var, ne de bi gece hayatım.(daha öncesinde de 5 kere falan gitmişimdir) Tanıdığım tek kişi var ve onla da aslında konuşacak pek konum yok. Yani içmesem öyle bir ortamda çok tedirgin duracakmışım gibi geliyor. Açıkçası biraz tavsiye almak istiyorum. Ne içeyim? Nelere dikkat edeyim? En iyi ulaşım yolu nedir Taksim'e yılbaşı için?(taksi, metro, şahsi araç vs.) kızları korumak gibi bir durum yaşar mıyım? Kıyafet olarak günlük takılmayı(air max, kot, sweatshirt) düşünüyorum. Değiştirmeli miyim?




 

Gectigimiz carsamba gunu BM'de calisan bi adamla tanismistim. Ciddi bir pozisyonu olan bi adam bu. Kendisiyle ozel olarak da gorusup kartvizitimi, otelimizin kartvizitini falan vermistim. Bugun beni aradi, 2 arkadasinin İstanbul'a gelecegini soyledi. Ben de oteli arayip uygunluk durumunu bildirecegimi soyledim. Sonra gorsellerdeki diyalog gerceklesti. Ardindan durumu kurtarmaya calistiysam da defalarca cevrimici olmasina ragmen beni cevapsiz birakti.

Bana kalsa hic ucret almazdim da babam neyse ucreti odesinler diyince yapacak biseyim kalmadi. Yani otelimizdeki bir amatorluk, rezil bi sistem yani konusulacak cok sey var da sonuc olarak bu olayin sorumlusu benim. Dakikalardir kendimden utaniyorum. Suana kadar tanidigim en itibarli adamdi bu.


 

Evde tek kaldım da canım sıkıldı. Malum cumartesi gecesi dışarda hareketlilik vardır. Var mı davet edecek birileri? Lokasyon: İstanbul Adım Samuel 23 yaşım




 

Az once TVde AronChupa`nin bir sarkisina rastladim. Linkte paylasayim; www.youtube.com sarkidaki vokalisti MIA sandim ilk bakista ama kisa surdu. Hemen kim oldugunu ogrenmek icin internete daldim. Sarkidaki afet Nora Ekberg imis ve sunu bir kez daha hissettim. Bir kadinda beni ceken sey tamamen bu tarz olayi ya. Yani fiziksel guzellik falan pek onemi yok. Direkt bu hatun gibi, MIA gibi... Bu kadinlarda beni ceken olayin adini koyamiyorum. Biliyor musunuz bu tip, sert, cool, tarz duran kadinlar icin kullanilan bir ifade var mi?(turkce, ingilizce fark etmez.)




 

Eger bir kizla basbasa kaldiysam boyle bir istek hissediyorum surekli icimde. Yani en kisa surede nasil sarilirim falan diye dusunuyorum. Belki bir cogu normal arkadas edasiyla yaklasiyor ama ben onlari kiskacima almaya calisiyorum. :d Bu siralar olur olmadik herkesle vedalasirken sariliyorum. Gecen bi haberde gormustum "para karsiligi sarilma hizmeti veren escort" demek ki ihtiyac yaw beni de anlayin :d




 

İlk 2 gün Budapeşte'de bir arkadaşın yanında geçirmeyi düşünüyorum. Sonraki 2 gün Viyana'daki arkadaşın yanına geçip son 4 gün de Frankfurt'ta bir otelde kalmayı düşünüyorum. Ayrıca uçak biletim de yok ama belirlediğim tarihlerde Budapeşte gidiş Frankfurt dönüş aldığım takdirde 200$'dan daha uygun fiyatlara bilet bulabiliyorum. Bu seyahatin toplam maliyeti ne olur bana?(Schengen vizem veya yeşil pasaportum yok. Tüm masraflar dahil.)




 

Ben okulu bitirdikten sonra babamın yanında çalışmaya başladım 1 yıl kadar. Şubatta askere gidiyorum. Okulum genelde kamu personeli yetistirme odakli bi egitim verdigi icin ben de kamu dusunmedigim icin universite cikisi biraz afalladim. Genel olarak gelecege dair planlarimi kurguluyorum da hep bir yurtdisi arzusu var. Babam olmadan da imkansiz gibi geliyor bu olay. Cunku olayin maddi boyutu var ve bunu karsilayacak guc de bende yok. Babam sirketi bana birakmak istiyor. Sirket de Avrasya'ya Orta Doguya falan hitap ediyor. İceride calisanlardan tut musterilere kadar herkes cirkin geliyor bana. Dusunceleriyle, yasayislariyla, giyim tarzlariyla... Dolayisiyla o dunyaya ne entegre olabiliyorum, ne de yaptigim islerden zevk alabiliyorum. Kendime ve sirkete herhangi bir katma deger saglayamiyorum. Babama bunlari soylemeye calistigimda ne beni anlamaya calisiyor ne de dinliyor. Yani pek umursamiyor. Ee onun gibi dusunerek de bi omur boyu mutsuz gecirecek de degilim. Bunlari arkadaslarima anlatinca kafa acmis gibi oluyorum, oyle bir izlenim veriyorlar. Onun icin size anlatma geregi duydum. Askerden donunce de boyle devam etsin istemem ama elim kolum bagli gibi. Hem adama muhtacim hem beni sallamiyor. Ne yapiliyor boyle durumlarda?




 

ve vize geçerlilik süresi boyunca herhangi bir Avrupa ülkesine seyahatte bulunmadık. Bir sorun çıkar mı?




 

bir uluslararasi iliskiler mezunu olarak ozel sektorde bir girisimde bulunmak icin hicbir yeti kazanamamistim universite hayatimda. bunun icin bilgi universitesinde interaktif pazarlama bolumunde yuksek lisans yapmayi dusunuyordum. bazi ozel faktorlerden dolayi gerceklesmedi. interaktif dunyada yalnizca bir kullanici olarak bulunuyorum ve web bilgim bir blog acacak kadar bile yoktur, ama bu dunyanin icine girersem maddi imkanlarimi dogru sekilde yonlendirerek is gelistirebilecegimi dusunuyorum. b2c tarzinda bir girisimde bulunmaktan ziyade b2b uzerine kendimi gelistirmeyi dusunuyorum. en azindan sirketimize ait websitelerini kontrol edip kendimi sirketimizin noksanliklari noktasinda kanitlayabilirim boylelikle, nitekim 10 yil onceki tasarimi kullaniyorlar hala.

amacim ilerde yapacagim islere yonelik bu mecraya hakim olabilmek. webin onemini size anlatmama gerek oldugunu dusunmuyorum. bir cogunuz biliyorsunuzdur zaten. geleneksel piyasalar hala oneminin farkinda olmasa da ben, bana yeni kapilar acabilecegini dusunuyorum. bunun icin bu konudaki eksikliklerimi gidermek istiyorum.

bahsettigim yuksek lisans programinda okutulan dersler: nextakademi.com bu sekilde. derslerin yaninda kurabilecegim baglantilar da beni cezbediyordu ama artik boyle bir olanagim olmadigindan ben de sertifika programlari veya cesitli kurslara katilarak kendimi bu alanda gelistirebilecegimi dusunuyorum. en basitinden web isine atilabilmek adina atmam gereken adimlar neler olmali sizce?(sertifika programlari, kurslar vs.) -maddi olarak pek problemim yok ama egitime ancak haftasonlarimi ayirabilirim sadece. bunun disinda is yerinde bilgisayar karsisinda kendimi gelistirebilecegim vakit genis.-

 

Dunya gundemi surekli degisiyor, krizler oluyor, kisa donemde ekonomik olarak gerileme surecine giren ulkeler uzun donemde onemli gelismeler kat edebiliyor. Pragmatik dusunceyle olaylari degerlendirecek olursak hayatimiza tum bu gelismelerin esas olarak 40 yillik ilerleyisi tesir edecek. Dolayisiyla hepimiz bu surecle ilgili planlamalar yapmaya, hayaller kurmaya, komplolar kurmaya calismisizdir. Siz icinde bulundugumuz cagi genis bir perspektifle ele alirsaniz: onumuzdeki 40 yil icerisinde uluslararasi konjonkturun nasil degisecegini tahmin edersiniz? Kendi sektorel tecrubelerinize gore degerlendirmeler yaparsaniz daha gercekci bir beyin firtinasi yapmis olabiliriz. Soz sizde...




 

bu geceye doğru bir çöküntü vardı üzerimde. gece yarısı uyudum ve yeni yeni uyaniyorum. burnum tikanmis, sumkurdum falan les... nezle mi oluyor bu neyse nasil gecircez yeni basladi. dolu dolu sumkursem gececekmis gibiydi de az once yaptim ise yaramadi. en kisa yoldan atlatmak istiyorum bu gicikligi