Ekşi Duyuru

evet ariyor. genelde ayni bolge uzerinde dagitimda oldugu icin belirli bir sure icerisinde paketinizi alabiliyorsunuz.

arıyor ama dağıtımı yapan kişiye bağlı. Gelmeden önce adreste misiniz diye teyit etmişlikleri vardır.

Diğer sorunun cevabı bilinmiyordur belki. Ha yok kıllığına yapıldığını düşünüyorsan sorularını maddeler halinde sorabilirsin, daha dikkat çekici olabilir.

Bunu farkeden bir benim saniyordum. Cok basima geliyor benim de.
Olay diger sorunun cevabini bilmemek falan degil, cevap bilinmediginde olu taklidi yapilmaz normalde.
Normalde su sekilde olmali;
cevap-1: blablalblba
cevap-2: bu konu hakkinda fikrim yok/bilmiyorum/bunu bir ara aciklarim vs.

Bunu ben de sormuştum duyuruya. Bence insanımızın algısı kısıtlı. Soru görünce afallıyor. Geri dönüp okumuyor. Aklında ne canlandıysa yazıp geçiyor.

yemin ederim işte çok karşılaşıyorum bununla. bu yüzden ayrı maillerde soruyorum 2 soruyu:D

Ben de karilasiyoum. Guzel tespit +1

Evet, haklısınız. Ben de sorularımı mailde tek tek listeliyorum, şu olursa ne olur, bu böyle olunca ne olur vs. gibi. Tek yapacağı karşısına kendi cevabını yazmak, dediğiniz gibi içinden işine gelen soruyu yanıtlıyor, diğer sorulara cevap vermiyor. Maildeki her soru için ayrı ayrı mail atmak zorunda kalıyorum.

Eğer soru çok hoşlanmadıkları bir konuyu ilgilendiriyorsa ve eğer cevaplamama lüksleri varsa zaten hiçbir soruyu cevaplandırmıyorlar. Benim gözlemim bu yönde. Ama cevaplamaları şartsa da işlerine en çok gelen soruyu cevaplayıp diğerlerini es geçiyorlar. Bunu ağırlıklı olarak firma fark etmeksizin müşteri hizmetlerinde gözlüyorum.

Bir ürünle alakalı dönüş yapıyoruz mesela;
"Merhaba sizden 6 kitap aldık. Bu kitaplar kargoda katlanmış ve deforme olmuş. Ayrıca kitaplardan birini göndermemişsiniz."

Cevap;
"Bahsettiğiniz gönderilmeyen kitap şu an kargoda, en kısa sürede tarafınıza iletilecektir"

Geniş çerçeveden bakarsak; cevap verdi mi? Evet verdi. Kırışan ve deforme olan kitaplar ne oldu? Yok öyle bir şey.

Ne yapmak gerekir? Üstteki arkadaşın dediği yöntem çözüm olabilir. Ayrı ayrı maillerde veya ortamlarda tek tek sormak mantıklı olabilir. Ama bizdeki bu genel vurdumduymazlığa çözüm olur mu? Bence olmaz.

Vaktiyle bir siteden bir ürün aldım. Kutunun içine kel alaka bir ürün daha koymuşlar (ucuz bir şey de değil). Adamlara yazdım çizdim, soruyu/soruları okumuyorlar bile. Canned response. Sanırsın gelen/gelmeyen ürünle alakalı şikayetim varmış gibi "kargo en kısa sürede tarafınıza iletilecektir" diyor. Halbuki fazladan ürün göndermişsiniz, nereye yollayayım bunu diye soruyorum.

çinliler de aynı. o yüzden soruyu sor cevabını al sonrakine geç şeklinde yazışıyorum.
hatta daha facia olanı yazayım.
soru: fiyat EXW mü ya da FOB mi?
cevap: evet

hemen az önce bu yüzden aynı cümledeki ikinci soruyu görmediğimi fark edip ikinci maille cevapladım. yerinde bir tespit.

Olabilir ve ne kadar calisilacagi kisiden kisiye degisir.

Hayır.

Yeterli azimle olur tabii. İngilizceniz varsa hatta az miktarda faydası olur. Günde 4-5 saat düzenli çalışırsanız başarmamanız için bir sebep yok.

Bir de size yardımcı olacak biri varsa 1 aya kalmadan düzenli ve çok çalışmayla o seviyeye gelinir. Mesela, aile birleşimi içinse eşinizle günlük konuşmanızı 10. günden sonra almanca yapmaya başlayın. Başarılar, kolay gelsin!

"90-100 guided learning hours."

öğrendim zannedip öğrenemezsiniz..

www.crashgalata.com

bölge kilidi, market kısıtlamaları vs ile baya öldürdüler. eskiden bölge kilidi yokken insanlar ruslardan ucuza tf2 key karşılığında alıyorlardı şimdi öyle birşey mümkün değil rusyadan alınan sadece rusyada oynanabiliyor vs.

www.steamtrades.com
site buydu bu arada hala aktif ama artık pek bi faydası yok. zaten insanlar elindeki bundle oyunlarını falan takas ediyorlar anca.

kktc galiba.
romanya, bulgaristan olabilir. p2p destekli vpnler buralarda oluyor çünkü.

torrent kullanmak suç olamaz. olsa olsa korsan içeriği gönderme ve indirme ağına dahil olman suç olur. zira torrent ile korsan olmayan içerikleri de paylaşmanız mümkün.

Glutensiz unu bir dene bir daha yemezsin zaten. Onun yerine tam tahıl ve ekşi maya kullan. Normal mayalar aslında yapay maya içeriyor.

Çölyak veya gluten intoleransı yoksa glutenin verdiği rahatsızlığın sebebi glutenin ta kendisi değil aslında.

Söylediğin sebeple glutensiz beslenen ve işe yaradığını söyleyen bir tanıdığım var.

Gluten, ekmeğin içinde bulunan bir protein grubu. Bu olmadan yapılan ekmekler kabarmıyor ve ufalanıyor. Tüketimi zor bir besin oluyor.

Mısır, yulaf, çavdar, pirinç gibi tahıllarda gluten yok. Onları tüketebilirsin.
Ancak bu tahıllarla yapılan ekmeklerde de kabarma ve ufalanma problemi olacağından piyasada bu tahılların adıyla satılan ekmeklerin içinde genelde 2/3 oranında buğday unu oluyor. Bu yüzden kendi ekmeğini kendin yapman uygun olur.

2800-3300 euro arasi.

hiç duymadım görmedim

Kasaba da, balıkçıya da vermedim / duymadım.

bizim burda kasap doğrama parası alır, balıkçı da temizleme. kilosu 30 liraysa 33 lira derler.

Kasabın işi o değil mi ki, yani istiyorsan yine ver ama balıkçılarda da hamsi falan temizlemiyorsa öyle bir olay yok.

dogramak icin para isteyecek / bekleyecek kasaptan alisveris yapmam, adam kasap, et market degil. isi bu. yoksa marketten gider hazir paketlenmis et alirim zaten.

kasabın mevzusu o başkan. kıyma istediğinde eti dolaptan çıkarıp kıyma yapmak zorunda. veya kuşbaşı istediğinde onu kuşbaşı yapmak zorunda. yoksa kasabın mevzusu kalmıyor, herkes kendi hayvanını alır-keser-yer aksi durumda çünkü. zaten haberlerde etin kilosu 40 liraya çıktı denildiğinde senin kasaptan eti 60 liraya almanın sebebi bu. o aradaki 20 lira, nakliye, saklama ve işçilik parası.

balikcilar temizleme parasi ister. bahsis olarak verildigini duymadim/gormedim. eger eti kasaptan aliyorsan dograma icin vs para istemez verilmez. ha kurban etin yada disarda kesilmis eti goturursun onu dograttirir, kiyma cektirirsin o zaman para verilir.

@burty sizin orada 3 kilo dana kıyma deyip 3 lira vermek istemezsen adam kıyma yerine bütün et mi veriyor yani?

Bizim oradaki bi kasapta bahşiş kutusu var, ama hiç atmadım. Balıkçılar temizleme parasını otomatik ekliyor kilo fiyatına.

Adam parasını aldığı işten neden bahşiş ister anlamış değilim. Bizde abecilik had safha.
Verme bahşiş falan. Tears of devil haklı. Kıyma alınca da mı bahşiş veriyorsun?

3 hafta sonra budapeşte, bratislava, viyana, prag, berlin rotası yapıcam ve maaliyetler şöyle.

Budapest bratislava 3 euro
Bratislava konaklama 18 eur
Bratislava viyana 5 eur
Viyana konaklama 17 eur
Viyana prag 14 euro
Prag konaklama 2 gece 31 euro
Prag berlin 15 euro
Berlin konaklama 16 eur

Tren otobüs karışık.
Konaklamalar da hostelde 10kişiyle değil, arkadaşımla gidiyorum diye ikiz oda falan aldık.

Neyse, şehir belirtmemişsin ama istanbuldasın herhalde, oradan sofya bükreş gibi bir otobüs ile sonrasında da goeuro websitesinden tren/otobüs bularak sadece ulaşımı 150 euro altına getirebilirsin.

interflix diye yeni bir kampanyasi var flixbus in, ona bakin derim.

Tek kat mı sürdün?

Boyacı geldi. Yüzey ve uygulamayla ilgili detaya ihtiyacım var yardımcı olabilmek için.
"Tahta"dan kastın ne? Tam olarak ne yapmak istiyorsun? Kullandığın ürün ne, mümkünse ambalajın üzerindeki teknik bilgilerin vs olduğu kısımların fotografını gönderebilir misin?
Sulu mat vernikler de var doğal görüntüyü bozmayan sadece korusun diye uygulanan. Ham ahşaba sürüyorsan, bir de su girip incelttiysen emilmiş olabilir (ağaca göre de emicilik değişir tabi). Ham ahşap üzerine genellikle birden fazla kat sürülür.
Dediğim gibi biraz detaylı anlatırsan yardımcı olmaya çalışırım.

"avrupa rahatlığı neden yok amerika'da"

Bunu gercekten dedin mi? ve koskaca bir ulkeyi bu yanlis bilginle "kasintilikla" mi sucladin?

Unbeliveable!

Dokuz aydir Amerika'dayim (Seattle) ve boyle bir merak yok bence. Takim elbiseli insan goremedim pek. Anca downtownda falan. O da oyle cok sik degil yani. Ama bu durum burada boyle, Amerika'nin baska bir eyaletinde, sehrinde farkli da olabilir. Avrupa'da sadece 1 hafta kaldim yorum yapamayacagim.

kitalar karisti galiba?!!

Bati Avrupadan bakildiginda (UK, France etc.) pek de oyle gorunmuyor gercek hayatta.

Londra takım elbisenin memleketi gibi, her yerde herkes takımlı gibi geliyor bana.

Öte yandan isveçte iş ortamları hep business casual, okulda hocalar falan hep kot falan giyiyor. Ama stockholmde biraz daha fazla insan var takımlı.

Bu bence biraz finans işi ile alakalı. Finansın yoğun olduğu yerde takım daha çok gibi, gerçi İsveçte bankacılar bile çok takım giymiyor.

Abd ile birsürü ülkeden oluşan Avrupa'yı kıyaslamak da talihsiz olmuş.

Amerika'nın tam neresi o? Sanki filmlerden edilinmiş bir imaj gibi geldi de biraz.

Orijinal parçaysa sıkıntı olmaz. Fiyatı ucuzsa alın geçin. Sadece markayı iyi araştırın. 99 model eski Beko makine 2008de alınan arcelikten 10 kat iyi yıkıyor mesela ona vs. Bakın

hepsi, her şey bir illüzyon. instagram kültürü.

buyrun --->www.youtube.com

(bkz: haberim yokmuş gibi çek kanka)

yanindaki arkadaslarina cektiriyorlar, sonra arakadaslari poz veriyor onlar cekiyor vs vs

Kuzenlerin bu tip insanlara örnek olabilir, koyacakları bir fotoğraf için 150-200 civarı fotoğraf çekiyordum :D
Bir dönem böyle sürdü ve sonunda ehhyyyeter yaptım artık çekmiyorum, bu tipler bir yerde fotoğraf çekilmek için istediği pozu vermek için imkanı dahilinde 100lerce km yol da gidebiliyor mesela, ne için? bir poz için :D

Evet birileri çekiyor, çeken kişi aklı başında birisiyse, karşılığında para almıyorsa sonunda o kişi ile o ilişkiyi keser ama.

Ben foroğraflamayı çok severim. Arkadaşlarla bir şey yaparken onlar farkında olmadan doğal hallerini çekiyorum ben mesela. Sonra beğenirse paylaşıyor. Böyle gerçek anlamda "haberim yokmuş" fotoğrafları da var yani :)

daha geçen vapurda bir kadının ''haberim yokmuş gibi fotoğrafımı çeker misiniz'' dedi ve elime telefonunu tutuşturdu.

Sorunun cevabini bilmiyorum, ancak bankanin internet subesinden USD/EUR hesap acip kredi karti ekstreni bu hesaplara baglarsan bankanin kuruyla falan hic ugrasmassin. $10 alisveris 47.90 mi olacak 48.50 mi olacak vs gibi derdin olmaz, $10 yansir kredi karti ekstrene.

Bu yontem daha mantikli geliyor bana.

amazondan alışveriş yaparken hafta sonu/hafta içi siparişin verildiği tarih bir şey ifade etmiyor. istediğiniz zaman yapın. amazon parayı ürünler kargoya verildiği zaman karttan çekiyor zaten.
örneğin hafta içi çekilsin diye pazartesi günü sabah sipariş verirsiniz ama kargoya cumartesi verebilirler, bu durumda para karttan cumartesi günü çekilir. ya da cuma günü verirsiniz cumartesi cart diye kargoyalabilirler.
önerim amazon.de'den sipariş veriyorsanız ödeme kurunuzu Euro olarak, amazon.com'dan sipariş veriyorsanız da kuru Dolar olarak seçmeniz. Ne yaparsanız yapın Türk Lirası'nı amazon sipariş onayında seçmeyin. hafta sonu da olsa bayram tatili de olsa bankanın vereceği kur amazon'un vereceği kurdan daha iyi olacaktır.
finansbank kredi kartı için konuşursak dikkate değecek bir fark görmedim yaptığım siparişlerde şu ana kadar.

kredi karti usd/eur ekstren yoksa, gift kart alip sonra onunla urunu alabilirsin

Avruparail diye otobüsle Avrupa turu yapan bir şirket var, bunu soruyor olabilir misiniz?

eurobus

bu otobüsle avrupa turu olayını türkiye'de ilk başlatan şirket interbus. Ama interrailla çok da aynı şey sayılmaz. İnterrailda programı sen hazırlıyosun, interbusta hazır program, otobüse binip geziyorsun. 2016'da katılmıştım ve gayet keyifliydi, 4 gün sonra da hayırlısıyla Kuzey Avrupa turuna katılacağım interbus'ın.

bunlar değil, benim kast ettiğim tek bir bilet alıp sınırsız binmek otobüslere, yıllar önceden hatırladığım vardı sanki böyle bir şey?

Avrupa genelinde hizmet veren öyle bir otobüs firması var mı bilmiyorum. Zaten şehirlerarası otobüs işleri bizdeki kadar yaygın/gelişmiş değil muhtemelen talep dolayısıyla. FlixBus ve Alsa'nın sitelerine bakın isterseniz.

Bilmiyorum ama geçen bir arkadaşım Flixbus'ın böyle bir seçenek sunduğunu söylemişti. 100 avroya 5 şehir demişti de şaşırmıştım. Kendim araştıramadım henüz.

insanlar çaydanlıkta bile kullanıyor kireç sökücü kimyasalları. iyi yikanacaksa kullanabilirsiniz bence.

www.tradingfloor.com

kadına yoksulluk nafakası ödemez. çocuğa ödenen nafaka iştirak nafakasıdır, velayet anneye verildiyse, baba çocuk için iştirak nafakası öder.

Ayrıca nadir de olsa boşanmadan sonra erkeğin ekonomik sıkıntısı varsa kadının erkeğe nafaka ödemesi de normal.

Bu meselede yıllardır sözlükte insanların birbirine girmesinin sebebi kanunla uygulamanın farklı olması.

Velayet ile alınan iştirak nafakasına laf eden yok, çocuğu alan taraf diğerinden alacak masrafları tabi. O normal.

Kanun diyor ki boşanma ile taraflardan biri diğerine göre daha zor bir duruma düşecekse diğeri ona nafaka öder. Kavga dönen kısım bu.

Gerçekte ise dava açılır açılmaz hakim duruma bakmadan hemen kadına geçici nafaka bağlatıyor. Dava bittiğinde de genelde nafakaya ihtiyacı olmayan kadınların nafaka aldıklarını görüyoruz. Benim bizzat bildiğim

- Erkeğin (beyaz yaka) geliri 5000
- Kadının (beyaz yaka) geliri 4000
- Erkeğin ödediği nafaka 2000

gibi aptalca durumlar var.

Soruna kısaca cevap vermek gerekirse: Kanuna göre hayır ama uygulamada yüksek ihtimalle evet. Çocuk varsa çocuğu alan taraf (%99 Anne) çocuk için iştirak nafakası alır.

Ergen olsam takardım. Ama şimdi olsa farketmez. Rengi pembe değilse önemli değil :)

erkekler için fark etmiyor.

Kız/kadın bisikletinin kadrosuna birini oturtup taşıyamazsın, erkek tipi kadronun başka hiç bir avantajı yok.

@bloor: kadınlar etek/elbise ile binebilsin diye alçak yapmıyorlar mı onları?

@babilbaligi;

tabi ki, etekle kolay binilebilsin diye kadın kadroları öyle yapılıyor. Ama erkek için de aslında o kadrolar daha mantıklı, @acemi'nin dediği gibi testis hasarlarının önüne geçmek için.

Ben sadece erkek kadronun bana göre bir artısını yazdım, başka bir numarası yokyani :)

@ Bloor: erkek tipi kadrolar da erkekler ağır olduğu için öyle yapılıyor. bisiklet kadrosunun dayanıklılığı artsın diye.

bütün bisiklet üreticileri el ele bizim testislere düşman değil herhalde...

Valla bende Lady Bike var. Avrupa'da şehir bisikleti=Lady bike. Çok nadir erkek bisikleti kullanan burda. İnip binmek kolay, son derece pratik. Adı Lady Bike diye napalım amele gibi takla atarak mı binelim bisiklete.

erkekler için dümdüz bir üst kadro saçmalık bence. ata biner gibi biniyoruz resmen bisiklete. bisiklette dahi bu cinsiyetçiliğin olması çok ilkel. ama çevre/mahalle baskısından ve bana saçma gelmesine rağmen içimden gelmez o tarz bisikleti kullanmak. bir orta yol bulunup, o üst kısmın biraz esnetilmesi lazım.

ben de o şekilde kullanıyorum. numaramı değiştirmiştim ama whatsappta hala eski numaram açık. 3-4 sene oldu eski hattım kapanalı, aradığın zaman böyle bir numara yok diyor.

whatsapp'da hesabımı sil ya da numaramı değiştir demezsen devam edebilirsin sohbete. atıyorum turkcell'den bimcell'e geçtin, numara değişti ama whatsapp'a demedin numarayı değiştir diye. aynı kalıyor.

Yurtdışında temettü bizden farklı sanırım şirket senin elindeki hisseyi geri satın alıyor temettü yurtdışı bu şekilde veriyor

Aslında dolar euro temettü mantıklı olurmuş ogrenirseniz bana da anlatır.misiniz

yurtdışı hisse ağırlıklı fonlardda %10 stopaj kesiliyor.

Arka göbek değişir ve normal fren takılabilir elbette. Parça fiyatlarına bakmak lazım tabii, tercih edeceğiniz sisteme göre fiyat çok değişir.

Artı olarak bisiklet şasesinde normal fren mekanizmalarının takılması için yerler hazır mı? Genelde olur ma yine de bakmak lazım.

Hangi sehir?

Altı+Bir atölyesi mi?

abur cuburu bilemiyorum ama geçen gün sprite içtim ve tadı garip geldi. şekerini değiştirmişler veya oranı değişmiş.

abur cuburların neredeyse artık hiçbirinde doğal bir ürün yok. %100 sıkma portakal suyu diyor bakıyorsunuz yok sitrik asit yok bilmemne. bisküviler desen şeker yerine dünya kadar tatlandırıcı var. tamamen kimyasal ve yapay şeyler. artık marketlerin o reyonlarına girmiyorum bile. abur cubur yiyeceğinize meyve yiyiz. alın üzüm yiyin tek tek atıştırın.

Ünlü markaların ürünlerini bilmem de le cola light'ın ve hobby çakması çokkolata'nın tadı değişti. Dediğiniz gibi fiyatı artırmamak için maliyeti düşürüyorlar galiba. Ancak fiyatı da artırmıyor değiller.

bu içecek konusunu ben çok deneylimledim.

gemilerde çalıştığım zamanlarda, hava alanı veya deniz ulaşımı için üretilmiş cola, pepsi, sprite, fanta vb içecekler gelirdi. bu içeceklerin üstüne sadece deniz ve havayolları için üretildiği başka yerlerde satılmayacağı şekilde uyarı yazıları olurdu.

hepsinin tadı aşırı şekersizdi.

bazen yurtdışında kumanya geldiği olurdu onlarda aynıydı.

demek istediğim türkiye üçüncü dünya ülkesi olduğundan sağlıksız ne varsa dayıyolar ama avrupada böyle olmuyor, onlar için üretilen içeceklerin tadı türkiye ile inanılmaz derecede farklı

investing.com'da kendine portfoy oluşturabilirsin. mesela 100.000tl'lik hisse senedi al bakalım ne kadar zamanda 150.000 200.000tl yapacaksın?

Folyolar var.

selam boya olarak yok yanlız başka bir yöntem var.

1 ağaç budak deseni verecei aparatlar var 20 - 30 tl civarında bundan alıyorsun

2 rölyef pasta alıp, bu ağaç deseni veren aparatla güzel budak görünümü veriyorsun

3 zımpara ve boya

boya dersen boya olayı karışık en kolay ulaşabileceğin cadance boyalar. aslında acayip kaliteli güzel boyalar var ama bizim kullanımımıza uygun değil, adam yapmış 5 kilo 450 tl fiyatı var.

bu dediğim yöntem ucuz link eklerim birazdan.

www.youtube.com

hem vermek istediği mesaj hem de sahip olduğu "mağrur anadolu" ezgisine ters gelecek şekilde daha modern ve daha naif olarak söylenmesi olabilir sebebi. emin değilim çünkü bende "o olmamışlık" olmadı(hönk?)

öncelikle şiir ''sonbahardan çizgiler'', kemal burkay'a ait bir şiir. siyasi nedenlerle hapisteyken yazıyor. yeni türkü'nün albümünde de ismi sonbahardan çizgiler olarak geçer şarkının fakat nedense mamak türküsü deniyor.

bu herif çok cıvık bir tip şarkının ruhuna uygun bir söyleyiş tarzı veya duruşu yok.

Çünkü çok fazla batı ezgisine dönüştürülmüş. Bu türkü böyle söylenmez ki. Bu şiir aslında Mamaktaki bir çok acıyı anlatmak için yazılmıştır. Ama ikisi de gülerek söylüyorlar. Aşırı ironik.

www.youtube.com

Şimdi bundaki his ötekinin hissi hiç aynı mı? Sen hiç sonbaharda Mamak gecekondularına gittin mi diye sorarlar adama. O gülümseme bi tarafına kaçar acıdan.

Resmen biri sorsun da içimi dökeyim diye bekliyormuşum. Tşkkrlr.

genelde bir ücretsiz çekici hakkı oluyor. poliçenize bakıp çekici hizmetinden faydalanabilirsiniz.

gelir. benzeri durumu yaşadım gelmişti. ücretsizdi.

onun için kaskodan araç çağırmaya çok luzum var mı dostum ya? nedir problem? neredesin? hiç başka araba yok mu? vurduramaz mısınız?

taksi durağı varsa yardımcı oluyorlar kablo ile yoksada onlar mahallede yakın oto elektrikçi varsa bilir yönlendirirler. aku ile gelip çalıştırıyorlar aracı.

Gelir, ücret almazlar. Çakal taksicilerde de akü kablosu bulunur ama para isterler. Yeni araçsa vurdurma, sorun çıkarabilir.

bunun için ücretsiz çekici kullanılmaz hocam. etraftan biraz rica et. ya da bi oto elektirikçi ara sana yakın. gelsin 50 lira alsın gitsin.

Benim burada yarısından çoğu yapıyor. Pideye göre daha karlı iş aslında. Bol hamur az malzemeye çok para.

Burda da yapan yerler var baya. Ama benim bu konuda ön yargım var. Bi mekan hem pizza hem pide yapıyorsa ikisini de iyi yapamıyordur ve mekan çok iyi değildir diye düşünüyorum. Ya pizzacı olsun ya da pideci.

Nundu +1

Pideciler bence pizzaları pizzacılardan daha iyi yapabilirler. Sadece malzemeler biraz farklı olmalı.

Şu ülkede bize pizza adı altında ekmek üstü erimiş kaşar satıldı yıllarca. Amerikan tarzı pizza zincirleri mozarella ve fesleğenle işi kotarsalar bile yine gidip kapkalın ekmek hamurunu dayıyorlar. Üstüne pizzanın üstünü gereksiz malzemelerle çarşamba pazarına çeviriyorlar.

İddia ediyorum şu pideyi güzel yapan yerler, yanlarına küçük bir yer açıp kaşar yerine mozarella koysalar, fesleğenden kaçınmasalar ve sucuk yerine jambon, pepperoni falan kullansalar bütün Amerikan pizzacılarını donlarında sallarlar. İtalyan pizzasının hamuru pideye daha yakın çünkü.

hamurları farklı. hamur ise olayın en önemli parçası neredeyse.

benim de bildiğim kadarıyla, pide hamuruyla bir ilgisi yok pizza hamurunun.

Pide pizzadan daha güzel birşey, bırak yapmasınlar zaten.

Selmi Andak/ Hıncal Uluç

rerererarara.net
m.sabah.com.tr

oyun oynuyom pcde. hiç arkadaşım da yok. geçen aylarda 2 eski arkadaş ısrarla aradı cevap vermeyince kesti. çok yorucu geliyor sosyal ilişkiler. işe git-gel.

motivasyonum umut.

hemen cevap veriyorum, kendilerine uğraş ediniyorlar, mesela ben 35 yaşımda spora başladım, ne kadar keyifli bir şey olduğunu geç de olsa öğrendim, spor sosyal ortamı da beraberinde getiriyor, bir sürü arkadaş ediniyorsun, onun dışında sorumluluk olmadığı için kendine ayırabileceğin oldukça fazla vaktin oluyor, bir sürü kitap okuyorsun, film izliyorsun, dizi izliyorsun, canın sıkılınca yürüyüşe çıkıyorsun, arada arkadaşlarınla dışarı çıkıp eğleniyorsun. yalnız vakit geçirmekten de oldukça keyif alan benim gibi insanlar için efsane eğlenceli bir durum oluyor. azalan arkadaşların yerini yeni arkadaşlar alıyor. yaşamanın kendisi bir motivasyon olunca ben herhangi bir amaç aramıyorum. huzurlu ve mutluysam yeterli.

evlenip boşandıysan cocuk da varsa benim gibi hayat koşturmacasi bitmiyor hic. yeni bir şehir, yeni ise alışma, çocukla hayata alışma, tek başına bu kadar sorumluluğu yüklenme... gun 48 saat olsa razıyım!

yillarin evlilik savunucusuyum ben bile bu kadar anlamsiz bir bakis acisi gormedim kusura bakma. niye sorumluluk olmasin? sorumluluk anlayisin yalnizca es ve cocuk mu? ayrica 30 yas demek insanin hem hala fiziksel ve zihinsel olarak genc oldugu hem de para kazanabildigi bir donemde olmasi yani muhtemelen ozgurlugunun zirvesi demek. arkadasin azalmak ya da hayatin monotonlasmak zorunda degil, kaldi ki 2-3 kisilik ama saglam bir arkadas grubu insana yetiyor da artiyor.

en buyuk hayallerinden biri "duzgun bir evlilik yapabilmek" olan birisi olarak 30 yasinda dert edecegim son sey canimin sikilmasi olurdu galiba. "neden mutlu yasayabilirim" kismini nasil aciklamam gerektigini dahi bilmiyorum cunku 30 yasinda bir insanin neden caninin sikilmasi gerektigini idrak edemiyorum. gezerim, mac izlerim, nette takilirim, nargile icip "kardesim seri koz getir" derim vs. su an ne yapiyorsam aynisina devam edebilirim yani neden sikilayim yav.

sorumluluk yok, sorun yok ???
yılların bekarıyım şu kafaya ulaşamadım, tebrik ederim.
Tek dert tasa eş/çocuk çünkü, insanın hayatında başka hiç bir olayı yok!

bir köşeye kıvrılıp ölmeyi bekliyorlar yazık:(
çoğu insan 30'undan sonra maddi olarak kendi ayakları üzerinde durup ailesinden kopabiliyor. o saatten sonra da bırakın istediğini yapsın. ecnebilerin deyişiyle anasının bodrumunda yaşamıyorsa o kişinin sorunu da oluyor sorumluluğu da. insanın hayatı paylaşabileceiği birini bulması güzel bir şey de okul-askerlik-iş-evlilik-çocukları evendir-ölüm bu sıralamayı düşününce sizi sıkıntı basmıyor mu hiç? sonraki adıma arkanızdan kovalayan varmışcasına gitmek yormuyor mu?

evlenmiş arkadaşların haline bakıp iyi ki evlenmemişim diyorum.
istediğim kitabı okuyor, istediğim filmi izliyor, istediğim konsere gidiyor, istediğim tatili yapıyorum.

arkadaşlar azalıyor evet doğru, ama ben mevcut arkadaşlarımı sabit tutup ölene kadar onlarla arkadaş olmak zorunda mıyım? yeni yeni insanlar tanıyorum. daha genç, daha güzel. sosyal medyayı daha sık kullanan, gündeme daha çok hakim olan, daha eğlenceli arkadaşlarım var. üniversiteden tanıştığım arkadaşlarla zaten zaman içinde ikimiz de değiştiğimiz için iyi bir iletişim olmuyor. çok demode ve antika kalıyorlar.

yirmili yaşlardaki gibi herkesin peşinden koşup memnun etmeye de çalışmıyorum. günün keyfini çıkarıyorum.

Yeni 30 oldum. Olaganustu bir sey yok su an, takiliyorum oyle. Kendime yatirim yapmakla mesgulum. Arada kendimi simartiyorum da.

öldük biz! :)

şu gündemde madem bu kadar merak edilmiş hemen yanıtlıyoruz: diğerlerinin tv karşısında, avm'lerde vb sıkılarak tükettiği tüm hayat kesitlerinde biz gezip tozuyoruz, yeni yerler keşfediyoruz, arkadaşlarımızla eğleniyoruz, kültürel etkinlikleri takip ediyoruz, spor yapıyoruz, yeni insanlar, ülkeler tanıyoruz, yeni ilgi alanları deniyoruz, okuyoruz aydınlanıyoruz... artı yukarıda yazılanlar. oldu mu?

Seks yapıyoruz pampa bi ona bi ona.

Erkek için hayat yeni başlıyor o yaşta. Askerlik bitmiş, master hatta doktora bitmiş..belki ev araba alınmış. Erkek 35 ten önce evleniyorsa ciddi sıkıntı bence. 35 bile genç yaş.. 38 de evlen hemen çocuk yap tamamdır.

40 yaş üstü bekarlık cidden kötü olur ama.

32 yasindayim bekarim. son 2 yilda ne yaptim:

-ingiltere'de doktorami bitirdim, su siralar is ariyorum. bir proje icin dublin'e gidecegim.
-4-5 defa amerikaya gittim. onlarca sehrinde bulundum.
-belcika, hollanda, almanya, cekya, avusturya, italya..bir suru yere gittim is ya da tatil icabi.
-serbest parasut yaptim. planor kursuna gittim. bisiklet surmeyi seviyorum.
-kitap okuyorum bol bol.

tum bunlari bir amacim oldugu icin degil, hosuma gittigi icin yapiyorum. universiteden beraber mezun oldugum adamlarin evlenenlerinin, bir ailesi var elbet. biliyorum ki benim yerimde olmak icin vermeyecekleri sey yoktur.

akşamları toplaşıp haka dansı yapıyoruz.

Spor, seyahat, ve full seks. Ayrıca işte inanılmaz ilerliyoruz. Enerjini yatiracağın mecra olarak iş var. Superiz bence.

iş, evde oyun oynuyorum. iş arkadaşlarım ya da eski arkadaşlarımla buluşup gezmece. sap da değilim çoşkür, en çok kız arkadaşımla gezip tozuyorum zaten.

sevgilim olmasa dahi evde kendi kendime huzurumu buluyorum, düzenimi seviyorum.

mutsuz ve huzursuz bi evliliğim olacağına kendi halimde huzurlu yaşamak mal olmadığım için tercihim.

Amaç kalmamış mı oluyor? Sen evlen o zaman bence :)

Alaska geleneklerine gore artik ise yaramayan yaslilar bir buz parcasina konarak denize gonderilirmis. Yasli orada acliktan ya da donarak olurken, gencler de "Obur dunyaya zarif bir torenle gecisini sagladik. Oyle hasta hasta, pis pis gitse obur dunyada ona guzel yer vermezler" diye sevinirlermis. Ailem de su anda beni koymalik uygun buz parcasi ariyorlar. :)

Saka bir yana, normal normal yasiyorum iste. Hayattan zevk almak icin bir amaca ihtiyacim yok. Zevk aldigim seyler var; herkes gibi onlari yasiyorum. Dolu dolu yasadigim da oluyor, gunlerin harala gurele gectigi de ve firil firil kayip gittigi de. Ozellikle cocuksuz olmanin getirdigi bazi ozgurlukleri sonuna kadar kullaniyorum, bazi ozgurlukleri de olmasa aramam. Bir arkadasimin da dedigi gibi "Yukari Kaledonya Arsiduku degilim, benden sonra fetret devri olmayacak; cocugu ne yapayim"

Arkadaslarim azalmadi. Evlilerle de gorusuyoruz. Hatta 10 yasindan buyuk cocugu olanlar artik bakim devrini atlattigi icin daha sik gorusebiliyoruz.

Kimsenin hayatini kiskanmiyorum, hayatimdan memnunum. Gelecek neyi gosterirse, ondan da memnunum. Evli ya da bekar, herhangi bir kisinin benim hayatimi kiskanmasini istemem.


Facebook'ta bir ortaokul arkadasimi goruyorum. O 21 yasinda evlendi, su anda 3 cocugu var. Fotograflari mutlu gorunuyor ama icinde ne yasadigini bilemeyiz. Ben evlenmedim, benim de fotograflarim mutlu gorunuyor ama icimde ne yasadigimi Facebook'tan bakan kisi bilemez. Baslarina uc uc olaylar gelse de, tanidigim kimse surekli bunalimda ya da surekli bungee jumping yapmaya hazir heyecanda degil. Ugrasilar farkli da olsa, herkesin kendine gore derdi var, kendine gore mutlulugu var.

su siralar cilginca kitap okuyorum, cok mutluyum. onun oncesinde yine cilginca dizi izliyordum ve cok memnundum. yeni cikan filmleri takip ediyorum sinemalarda, kendimi gelistirebilecegim hobiler arayip buluyorum. cok arkadasim olmadigi gibi is disinda pek bir sosyal cevrem de yok, erkek arkadasim var o buyuk kismini dolduruyor sosyal iletisim ihtiyacimin. okumak istedigim kitaplari bitirdikten sonra oynamak istedigim oyunlara sira gelecek. o sure boyunca biraktigim dizilerin yeni bolumleri birikmis olacak. sonrasinda dizilere donerim ve bu dongu boyle gider. seyahati cok sevsem de kur dalgalanmalari nedeniyle yurt disi tatil planlarina bir ara verdim. yurt ici ufak capli tatiller planliyorum. tum bunlarin yaninda cocuk dusunuyor ve hatta istiyorum ama bu rahat hayattan oraya nasil gecicem onu dusunuyorum ben de kara kara. hayatimin tek amaci hedonist bir yasam. baska bir amac dusunemiyorum.

Takipsizlik verilmiş olabilir, diğer tarafların ifadesi için bekleniyor olabilir herşey olabilir. Öğrenmenin tek yolu dilekçe verilen yere telefon ile yada şahsen ulaşmak. E devlet savcılık dosyalarını göstermez.

Dava dilekçesi mi verdiniz şikayet dilekçesi mi? Soruşturma başlamamış bile olabilir. Bulunduğunuz ildeki adliyeye gidip savcılık ön bürodan tc kimlik numaranızı söyleyerek öğrenebilirsiniz.

Nöbetçi savcı dediğiniz müracaat savcısıdır. Oradan ilgili savcıya gider şikayet dilekçeniz(dava dosyası terimi hatalı), tebligat geldiyse evde yoksanız muhtara bırakılmış olabilir. Savcı ilk aşamada takipsizlik vermediyse, soruşturma süresi 3 ayda tamamlanmaz genelde. Arada savcılık kalemine gidip gelişmeleri öğrenebilirsiniz önemsiyorsanız.

GSÜ'de Fransız liselerinden gelenler için bir kontenjan var. Tabi isteyen öğrenci öss'ye girmekte özgür.

eskiden direkt geçiş hakkı vardı ama şu anki durumu bilmiyorum muhtemelen devam ediyordur. zaten hem eğitim kalitesi hem de bu tarz geçiş üstünlükleri için isteniyor ilkokuldan giriş.

Üniversitede özel kontenjanları olduğu doğru, kendi iç sınavlarına giriyorlar fakat GSÜ'de okuyabilmek için üniversite sınavında da belli bir sıralamayı yakalamış olmak gerekiyor. Yanlış hatırlamıyorsam ilk 25000'e girme zorunluluğu var.

Galatasaray ilk okulu'na başlama hakkını kazanan öğrenci, tüm derslerini geçtikten ve orta okuldan mezun olduktan sonra Galatasaray Lisesine direkt olarak başlama hakkına sahip olur.

Galatasaray Lisesinden Galatasaray Üniversitesine geçiş içinse yalnızca üniversite yerleştirme sınavında dil dışında herhangi bir puan türünden ilk 25 bine girme şartı aranıyor, sonrasında ilk 25 bine girme şartını sağlayan öğrenciler lise müfredatını içeren ekstra bir iç sınav yapılarak kendi aralarında sıralanıyor ve tercihlerine göre bölümlere yerleştiriliyor.

Yani Galatasaray ilk okulu kurasını kazanan bir öğrencinin tek yapması gereken lise sona kadar tüm derslerini geçip, lise sonunda sayısal, eşit ağırlık yahut sözelde ilk 25 bine girmek.

Fakat "çocuğum sınav streslerinden kurtuldu" diye pek sevinmesin, lisedeyken arkadaşları Türkiye'nin en iyi öğrencileri olacak ve, ilerleyen yıllarda bu değişmezse, onların seviyesinde hazırlanmış okul yazılılarını bile geçmek için oldukça stresli dönemler yaşayacak.

Keza Galatasaray Üniversitesinde de benzer durumlar yaşanabilir, lisede de üniversitede de eğitim dili fransızca.
Baştan sıkı tutmasını tavsiye ederim. Lisede her dönemde 3-4 öğrenci sınıf tekrarı yaptıktan sonra okuldan ayrılır, 3-4 öğrenci de sınıf tekrarı yapmasına rağmen beş senelik okulu altı, yedi senede de olsa bitirip mezun olur. Bu öğrenciler hep ilk okuldan kurayla gelen öğrenciler.

Asıl merak ettiğim neden boyle hikayeler anlatıyor ki saten

vardı diye biliyorum. hatta devlet üstün hizmet madalyası aldı. ama hiç oynamadı orası kesin.

Son anda kadrodan çıkarıldı ama kampta kaldı.

www.hurriyet.com.tr

Geniş kadroda vardı, sonra Hong Kong'da 23'e indi orada çıkarıldı kadrodan ama kampta kaldı yine diğerleriyle birlikte.

büyük resim kursundan geldim.

alttan alta da:

-tamam mı ?

Gitmişti. Takım elbiseyle takılırdı. Uzun saçlıydı o zamanlar.

malesef hiç bi zaman iyiye gitmeyecek.

gelecekte olacak saldırılar, terör eylemleri ve başka şeyler bu saatleri ancak ileri atar.

10 saatlik mesafeye 1 saatte gidiyorken ekstradan 1 saat kaybetmek neden sıkıntı olsun.
oturup kahvemi iciyorum beklerken.

dünyada yol/köprü yapıp yolu uzatan başka ülke var mıdır acaba.
boktan yeni köprü zorunluluğu yüzünden 1 saat kayıp var sehirlerarası yolculuklarda. (avrupa yakasındakiler için)

yurtdışı uçuşlarının kendisi için diplomatik-politik-ekonomik sorunlar haline gelmesi riskine hiçbir ülke göz yummaz. biteceğini zannetmem yani.

havayolu şirketleri için de birinin yek diğerini yaralaması öldürmesi riskini, tazminat, kurumsal itibar gibi gerekçelerle göze almaz.

yani bitmez, çünkü o güvenlik önlemleri ve prosedürler senin benim için gibi gösterilen; ama aslında devlet ya da kurumlar için olan şeyler.

Myth Busters'da bunu denediler.

Arabayla 4 saatlik mesafeyi kafa kafaya bitirdiler. Biri uçakla geliyor öbürü Chevy Camaro ile.

Yani araban varsa 4 saate kadar çok değişen bir şey yok. Ama sonrasında napacaksın? 3.5 4 saatte İstanbul'dan Londra'ya, Oslo'ya gidiyorsun. Hadi 2 saat de öyle ekleyelim olsun 6 saat. Arabayla gitsen 26 saat sürer.

İç hatları salla, iç hatlarda uçak saçma aslında. Ama malesef hızlı trenimiz yok, hızlı olanı bile hızlı sayılmaz, her yere tren de yok.

Bir de diyorlar ki Türkiye dağlık olduğu için yok. İsviçre Alpler, Norveç vs sanki Konya ovası gibi düz anasını satayım.

Havacılıkta kurallar kan ile yazılmıştır diye bir söz vardır

Havaalanına girişinizden çıkışınıza kadar söylenen o kemerinizi çıkarın, laptopınızı şuraya koyun, check ini şu kadar süre önce yapın, kemerinizi bağlayın gibi direktifler şaka olsun diye yapılmıyor.

tahmin edersiniz ki adamlar da biliyor sirkeci otogarı gibi kaptanın körükten sarkıp "binmeyen kalmasın kalkıyor" diye bağırıp yolcusunuz alıp kafasına göre kalkmasını :)
o uçağın havada olmadığı her dakika yüzlerce dolar maaliyet

bununla alakalı varsa fütürist birinin öngörüsü, paylaşılsın okuyalım

Uçağa binene kadar 2 değil 1 güvenlikten geçsek güzel olurdu ama onu yapabilmek için sorunlarını çözmüş ve düşmanlarını azaltmış bir ülke olmak gerekiyor.

Online Check-in ve sadece kabin bagaji bu süreyi kisaltiyor aslinda ama.

Valla ben otobüs yolculuğu için de en az 1 saat önceden otogarda oluyorum nolur nolmaz diye. Öyle olunca değişen bi şey olmuyor.

Genelde kanla yazilan kurallar oldugu icin o kurallar bitmeyecek. Bitmemeli de.
Beklerken de bunun cafesi var lounge'u var, oturup bekliyorsun rahat rahat aslinda.
Ic hatlarda ucagin sacma olup olmamasi ulkenin yuz olcumune bagli yalniz. Tarifeli ucus varsa bil ki sacma degildir.

Bu arada havalimani kurallari da kanla yazilan kurallar aslinda.

11 eylül olmasaydı aslında hala kamil koça biner gibi binecektin. hatta arka son 4 koltukta sigara bile içilirdi, hey gidi günler.

kalkistan 1-2 saat once havalimaninda bulunma, ne olur ne olmaz mantigi ile calismaktadir. isi garantiye alma da denebilir.

Eau de Prep Tommy Tommy Hilfiger for men

www.hepsiburada.com
www.akakce.com
www.n11.com

baya satılıyor gibi gözüküyor. bunların hepsi mi eski?

onun dışında parfümü bilmesem de notalardan baktığımda bu parfüme yakın pek fazla yok. ilk iki notaya göre olanlardan sadece birini bulabilirsin gibi;
john varvatos vintage

@logistic
Hb almıştım mesela 2009 yılı idi üretim tarihi, diğer sitelerdekilerin de orjinallikleri ile ilgili şüphelerim var.

Google a sorunca bunu dedi:

Bu sigorta şekli üçüncü şahıslara karşı Artan Mali Sorumluluk Sigortası sigortalının kendisinin, yanında çalışanların, aile çevresinin ve aile üyelerinin üçüncü şahıslara verecekleri maddi ve bedeni zararların poliçede belirtilen limitler tutarınca ödenmesidir.

genel olarak sargın iyidir. değişik tatlar, aromalar denemek içinse zaman höşmerimleri var yeşilli caminin orada. afiyet olsun.

Ben en çok zaman'ı beğeniyorum. Klasik olanın yanısıra damla sakızlı olanı da çok güzel.

zaman ya da sargın alabilirsiniz ikisi de güzeldir. Merkezde neredeyse her yerde var.

Time and space

1-dişin durumuna göre ve hekimin tercihine göre 1 veya birden fazla seans sürebilir.
2-tedavi bitince işe dönülebilir. Hafif ağrı olma ihtimaline karşı uyuşukluk geçmeden güzel bir ağrı kesici alırsan daha rahat bir gün geçirirsin.
3-ağzında herhangi bi şey durmuyor, konuşabilirsin ancak uyuşukluktan dolayı biraz ağzın yamuk durabilir.
4-rapor hekimin insiyatifindedir. Genelde verilir ama belli de olmaz.

Geçmiş olsun.

3 evetle uğurluyoruz. dördüncü soru hayır.

Yok yahu ne raporu gerek kalmıyor. Sancılı bir süreç; ama doktor kalkıp da rapor yazmaz. Aynı günde bitmez genelde, en başta ilaç tedavisi sonrasında duruma göre 2 veya 3 seansta diş kanal tedavisini bitiriyor.

çünkü orası mahkeme değil. hukuki yaptırımı yok. kimsenin sorgulandığı da yok. araştırma komisyonu o.

ghilleinthemist'e ek olarak senatörlerin büyük kısmı hukuk mezunu zaten

Senatörler halk için araştırma yapıyor aslında. Bir benzeri Mehmet Öz'ün de başına gelmişti.

youtu.be

Biri çıkıp sansasyon yaratan şeyler söylediği zaman da senatörler devreye girebilir.

i was made +1

senatorlerin cogu jd veya law school mezunu oluyor abd’de.

ama hukuki bir yaptirimi su asamada yok, trdeki meclis arastirma komisyonu gibi diyebiliriz.

Senatör sorgulamarı mahkeme değil ama gelmeyi reddederseniz para ve hapis cezası yiyebiliyorsunuz.

Amaç toplumu bilgilendirmek ve yeni kanun yapılırken senatörlerin olay hakkında daha çok bilgisi ve fikrinin olması.

Genelde sorguya çağrılmanız ya alanınızda muhteşem biri olduğunuzu ya da sağlam sıçtığınızı ve yakında ..ki tutacağınızı gösteriyor.

Bana demokrasiyi hatırlatan ve sevdiren şeyler bunlar: İngiliz parlementosundaki hararetli tartışmalar bir, bu iki.

Kim lan o cevreler, kaynak veriniz

Kast edilen eleştiri değil de dalga geçmek ise, Celal Şengör dışında yok benim rast geldiğim. Elbet vardır tabii de, hem pozitivist epistemolojiye bağlı olup hem de faşist bir duygulanım çerçevesinde toplum mühendisliğine gönül vermiş olmak lazım bunun için. O kişileri de kendi uzmanlık alanları dışında (mesela Hegel felsefesi konusunda) takmamak lazım gelir.

parerga ile paralipomena'da schopenhauer'ın ilk 40 sayfa boyunca hegel'e saydırdığını görünce merak edip birşeyler okumuştum. schopenhauer hegel'i anlaşılmaz olmakla, laf kalabalığı yapmakla suçluyor. çiziktirmeleri eczanelerde kusturucu olarak satılmalı diyecek kadar ileri gidiyor ama onu sallayan yok. hegel çok popüler, herkesi arkasına almış, ne dese saygı uyandırıyor. uzun vadede ise durum tersine dönmüş, şopi saygınlığı kazanmış.

casio protrek te vardı 5 alarm falan kurulabiliyordu tabi o kol saatiydi. ama tümevaracak olursak casio masa saatlerine bi bak olması muhtemel

wolfram alpha diye bir yer vardı.

Olay basit, 3 diyelim sayıya bunun alt kümleri
1
2
3
1,2
1,3
2,3
1,2,3

şeklinde olur, bunun gibi mesela 30 sayısının tüm alt kümeleri, bana 1'den 40'a kadar tüm sayıların bu şekilde alt kümeleri gerek.

Algoritmasını merak edenler:

www.programcreek.com

Bilgisayarınızda zorlanmanızın sebebi işlemci gücü ise kodunuzu çalıştırabileceğiniz bir cloud platformu aramalısınız. Aşağıya ekleyeceğim soruda Cloudbees ve Openshift diye iki platform önerilmiş.

stackoverflow.com

john dewey ve william james'in çalışmalarını okumanı önerebilirim.

reklam engelleyici kullan. tarayıcın sayfalardaki gerizekalı reklamların yüklenmesini bekliyor olabilir.

reklam engelleyici varsa kaldir. once reklamlari kaldirip sonra sayfayi gosteriyor olabilir.

Bir sürü sebebi olabilir. Reklam engelleyiciye ek olarak aklıma gelenler:

1. DNS ile de ilgili olabilir, farklı bir DNS ile deneyin
2. Tarayıcının ön belleği ile ilgili olabilir. Gizli pencerede veya başka bir tarayıcı ile deneyin. Eğer düzeldiyse clear cache and cookie yapın
3. Modemin kullandığı kanal etraftaki başka bir modemden etkileniyor olabilir, kanalı değiştirin

adblocktandır

bu konudaki iki filmi, 13th floor ve dark city izlemeni öneririm.

benim şanssızlığım bu simülasyonun kanıtı olabilir. :D

1) Işık hızını geçemiyoruz. Geçsek bile evreni keşfetmek için çok yetersiz bir hız değeri.

2) Cisimler mutlak sıcaklığın (-273 derece Celcius ya da 0 Kelvin) altındaki bir sıcaklık değerine soğutulamıyor.

Bu iki sınır geldi aklıma.

ispat degil, ipucu diyelim; onun gercek oldugunu nasil bilecegiz?

philosophizethis.libsyn.com

Aradığınız (aramanız gereken) bu 26 dakikalık podcast. Dinlemenizi tavsiye ederim.

bu tip sınırlar bi şeyi kanıtlamaz. olması da olmaması da. mesela hiç bi şey tam analog değil. bu da bizim vizyonumuzla simülasyon olduğumuzu gösteren bi olgu ama bizim vizyonumuz "meh"

Bu konuda çok güzel bir ingilizce yazı okumuştum. KitKat çikolatalarının tiresi nerededir sorusu ile başlıyordu. Mobil'im; arama yapmam çok zor. İnternette “simulation” ve KitKat”ı aynı anda yazıp aratırsanız bulma şansınız var. Büyük ihtimalle Quora’da okumuştum.

edit: buldum. www.quora.com

ama soru ispat değil; glitch'ler üzerineymiş. yine de insana bir "lan!?" dedirtiyor.

edit 2: istek üzerine yazıyı çok kısa özetliyorum.

KitKat çikolataları için milyonlarca insan "kitkat değil kit-kat"tir onun adı diyor. yani arada tire var diyor. halbuki yokmuş. hiçbir zaman olmamış (sadece ikinci dünya savaşı sırasında sınırlı sayıda üretilmiş bir partide arada tire varmış. bir de 100 sene önceki bir partide.) bunun da kaynağını buldum kısa bir google aramasıyla: www.quora.com

abd'de jif diye bir fıstık ezmesi var. bunu da yine bir sürü insan (her gün rafta görmesine rağmen) adının jif değil jiffy olduğunu iddia ediyor. hatta az önce amerikalı ev arkadaşım çocuğa mesaj attım, jiffy yazdı cevapta sdfghjklş.

bir de bearinstain diye bir yer varmış onu da insanlar a değil e ile hatırlıyormuş (tam tersi de olabilir; tekrar okumaya üşendim).

cevap veren eleman bunların programda yapılan güncellemeler olabileceğini, sistemi yeniden başlatmaktansa sistem üzerinde ufak değişmeler yapılmasının daha mantıklı olduğunu zira milyonlarca yıldır devam eden bir simulasyonu bu tarz şeyler için sıfırlaanın mantıklı olmayacağını söylüyor. tabii bunları bir sürü yazılım terimi kullanarak yapıyor; çevirmeye değmez. yazının özeti bu.

Erzincan'da yüksek bina yapmak yasak. O yüzden şehirde biraz ferahlık var gibi..

safranbolu olabilir

akyaka.

Foça, avanos, Büyükada benim gezdiklerim arasında binaları güzel olan.

bozcaada olabilir.

enine boyuna gezemedim ama gönen'i sevmiştim ben. eski mardin de güzel.

Söylendiği gibi örnekler var elbette ama devamlılığı yok. Bakıyorsunuz güzel bir muhit var, birkaç yüz metre sonra boka sarıyor hemen.

Bence ilki.

İstanbul sinirlari dediginizden diger degisken peki baska nerelerin sinirlari olmali. Sinir kavrami il siniri oldugundan 81/1 diyorum.

Ilki.

Bir torba market torbasi buyuklugunde ve icinde bes top olsun. Digeri endustriyel boy cop torbasi buyuklugunde ama icinde uc top olsun, Rasgele cekilen bir topun ilk torbadan gelme olasiligi 5/8. Elimizde sayi bilgisi varsa, torbalarin boylari anlamli bilgi vermiyor. Rasgele bir insanin da Istanbul'da yasama olasiligi nufusa bagli. Ikinciyi kullanabilmemiz icin Turkiye'nin her yerinde nufus yogunlugunun ayni olmasi gerek.

elbette ilki. haha.