Ekşi Duyuru

akademisyenler.org

teşekkür ederim ama zaten bunları ve diğer sitelerde yazanları okumuştum.
ben sadece olayı bizzat yaşamış kişilerden güncel bilgi almak istemiştim.
çünk üfarklı kaynaklar hem güncel değil, hem de karışık bilgiler içermekte.

öyp ile ilgili güncel mevzuat var verdiğim adreste. mevzuat üzerinden ilerleyin bilgi almak için. geri kalan her şey yanıltıcı olabilir. sadece mevzuatı anlayın, yeterli. bir de yine verdiğim sitede öyp duyurularını inceleyin. uygulamada ne şekilde geliştiği de yök'ün açıklamalarıyla anlarsınız. bu tarz şeylerde özet bilgi yanıltıcı olabiliyor.

Sapikca gibi. Mesela anusunu neden merak edesin ki?

oha! insanların kendine ait alanları olmalı ve mahremiyete saygı duyan dostları. kendi adıma sapkınca buldum bu düşünce tarzını.

Normal degil bence. Arkadaslarim senin gibi davranmaya kalktigi zaman anında bitiriyorum iliskiyi.

değil. sadece gereksiz.

@devilred: zaten "ille de göreyim, zorlayayım" demiyorum.

@rayde: ya ben onun izni olmadan süzeyim, giyinirken gözetleyeyim de demiyorum.


dediğim gibi, çok sevidğim bir dostumun her şeyine tanıklık etme fikri (onun d arızası varsa) bende daha yakınmışız izlenimi verir diyorum.

bırak arkadaşı dostu, insanın eşinden bile ayrı özel bir alanı, mahremiyeti olmalı. bu neymiş böyle vıcık vıcık. dostlarımın mahrem bölgelerinden banane la. ne işim olur.
kardeş, sen bir profesyonel yardımıyla bu duygularının üzerine git, altından neler çıkacak. zira hiç normal değil.

sapıkça değil de sağlıksız bence. bir insana bu kadar yakın olmayı istemek fikri sağlıksız geldi bana. bir insan her şeyini birileriyle paylaşabilir belki ama her şeyini tek bir insanla, belirli bir sebep de yokken paylaşması/paylaşmak istemesi benim için uygun bir şey değil. bazı sırlarımı arkadaşım, bazı sırlarımı sevgilim bilir; bazı arkadaşlarım götümü görür, bazısı görmez nhsfhsjkl. dost bellediğim birine her şeyimi açmam, ondan da öyle bir şey beklemem şahsen. sağlıksız ve gereksiz.

sapıksa da sapık ya boşver, kendine ve başkasına bu isteklerinle zarar vermediğin sürece ne önemi var. ben de ara sıra parkenin üzerine yatıyorum öyle kıyıya vurmuş balina gibi, hoşuma gidiyor. sapıksam sapığım, kime ne sonuçta, sktir et.

sağlıksız. üzerine gitmeniz gereken bir durum bu. mutlaka altında yatan bir neden vardır, o nedeni bulmanız lazım ki sağlıklı ilişkiler yaşayabilesiniz.

evet sapıkça.
ama benim bir arkadaşım mesela 3 kişilik bi arkadaş grupları var ve birbirlerine fotoğraf falan atıyorlar böyle mahrem yerli. duyunca şok olmuştum çok sağlıksız bence.

kafayi yemissin sen.

hocam mahremiyet, mahrem bölgeler falan bunları herkes merak eder, sadece çekinir, kişiliğine ahlak yapısına vs uygun değildir. öyle ahlaki takıntılarınız yoksa ve dostunuza zarar vermiyorsanız bunlara kimse sapıkça diyemez.

ama asıl psikolojik açıdan sorunlu kısım, sadece kendinizden üstün gördüğünüz ve hayran olduğunuz kişilerle dost olmak. bu pek dostluk gibi değil.

sen bu gidişle adnan hoca olacaksın.

@battal gemalmaz + @whimsical + @thenis: bu arada ben dostluğu mahremiyete indirgemiyorum. keşfedelecek şeyler arasında görüyorum.
ha, psikolojik durumumu merak ediyorsanız da şöyle diyebilirim: ben genelde hep kendimi başkalarıyla kıyaslarım, kendimde olmayan şeyleri başkasında gördüğümde kendime üzülürken, onlara hayranlığım artıyor. bu hep küçüklüğümden bu yana böyle. şu eski duyurumda da bahsetmiştim hatta: eksiduyu.ru

dolayısıyla, içimdeki bu istekten veya onları üstün gördüğüm için dost değilim, dostum oldukları için benden daha iyi yönlerini keşfediyorum sadece.
ve bu mahremiyet bölgesi de, hayranlık beslediğim kişilerin, dostlarımın en gizli yerlerine tanıklık ettiğim için beni mutlu edecek diye düşünüyorum-ki en yakın dostlarımdan biriyle bu anı yaşadım. hiçbir şey değişmedi, aksine mutlu oldum "onun belki de en özel saydığı şeyleri bile biliyorum" diye.

dediğim gibi sadece mahremiyete indirgemiyorum dostluğu.

birkac cuk gormek icin fazla zahmet gibi...

Bence sapikca

La cevap falan vermeyin, arkadaş olduk sanıp götünüze hallenebilir :(

evet

pek akıllıca değil

evet sapıkça. çok soğurdum öğ.

@scent of a pastrami: skype versene? ;)

düşünce tarzın olayı sapıklaştırıyor bence.. mahrem bölgeden kastettiğin neresi bu önemli. ha birde bu olay nasıl gelişiyor orası da var. eğer hadi bana memeni göster dostluğumuz pekişsin gibi bir koşullanman varsa, gereksiz ve saçma. I mean what's the point?

ha yok ben de mesela dostlarımla çok rahat ve geniş davranan biriyim. günlük yaşantımda asla mimik ve davranışlarımı kısıtlamam. yani bedenimi sergilemekten çekinmem. beden sergilemek deyince aklına manken geliyorsa o ayrı tabii. neyse ne diyordum, ben de arkadaşlarımla otururken popomun şurasında şu çıktı, mememin burasında bu var, baksana şuramı şöyle etsene, ya da ne bileyim karşılıklı olarak bedenlerimize dair ''mahrem'' yerlerimizi gösterdiğimiz oluyor birbirimize. ama şu kafa yok bizde ''aaaaa vesika burasını gösterdi bana'' demek ki çok değer veriyor bana. bu nasıl bir mantık lan?

benim cevabım mahrem bölgelere yönelik değildi, onun altında yatan niyete ve diğer saplantılara yönelikti. kişilik bozukluğunuz olabilir. olup olmadığını öğrenmek için terapiye gitmekten bir zarar gelmez. hiç değilse bu durumun sapıkça olup olmadığını bir uzmandan öğrenirsiniz.

teşhisi koydum:eğer kızsan nemfomanyaksın erkeksen eşçinsel. bu kadar .

@vay vay dunya vay: biseksüel de değil, doğrudan eşcinsel ha?
kendimi yeni çözdüm, tişikkirlir spirmin.

@m e b cağnım, illaki bişeseksüel olmak çıkmaz bu durumdan. nemfomaniylen de ne alakası var ayrıca. belki beynindeki bağzı yapılar, bilinçaltında bir yer bedenin ''mahrem'' konumuyla samimiyeti eş anlam kodlamıştır. öyle şeyler de mümkün tabii. ez cümle rahatsızlık veriyor, zor anlar yaşatıyorsa bu durum sana bir psikiyatr'a görün (işin ehli değilse o da sapıksın diye tepkilerde bulunur sana ama biliyorsun das ist turkei)
ha yok, ben böyle iyiyim sadece ''normal mi'' kamuoyu yoklaması yaptım diyorsan cevaplar böyle.
dipnot: normal ne ya.

@vesika: rahatsızlık vermiyor, hayatımı olumsuz da etkilemiyor.
sizlere anlamsız gelen bir mutluluk yaşıyorum böyle özel noktalarda :)

synthesizer tarafından yaratılmış yapay bir sese benziyor.

vibrafondur herhalde.

@kibritsuyu: elektronik gitar değil mi o? ben öyle sanmıştım.

@tepedeki psychedelic adam: yalnız ben siren sesini veya bu bebek beşiğinde asılı duran oyuncaktaki gibi müzik sesini demiyorum.

ha anladım. kibritsuyu'nun dediği gibi bence de o zaman. gitarla bi alakası yok gibi.

Kısa ses şöyle;

kare dalga osilatör aç, ADSR'de, attack kısa, decay kısa, sustain kapalı, release kapalı. 24dB/Oct LP filtre koy. Onu da böyle 1-1,5kHz civarına çek tamamdır.

Uzun ses de; testere dalga osilatör aç, bir de sub osc aç. 12dB/Oct filtre 5-6kHz civarında. Attack kısa, decay orta, sustain uzun, release kapalı. Bir de glide açık.

Kısacası, ikisi de synthesizer.

Koruma ihtiyaci da duyuyor olabiliriz. Bu benim gorusum. Cinselligin Tarihi adli kitabi okudugumda (bence madem merak ediyoraun sen de oku) Aristo tarafindan kisilerin kadin ve erkek olarak siniflandirildiklari, Antik Yunanistan'da once asiri cinsel birlesmenin zararli oldugu inanisinin basladigini, ardindan kilisenin bu gorusleri kurallastirdigi soyleniyor. Yuzyillar icinde cinsellik tabu haline getiriliyor ve bugun ailenin onemi, duz iliski(!), evlilik gibi kavramlar toplumda en temel gereklilikler gibi gorulmeye baslaniyor.

Usuyoruz

ben sadece mecbur olduğumdan değilim, ne rahatsız olurum ne de utanırım...

kim giyinik? dünya ne kadar büyük? dünya üzerinde kaç farklı toplum yaşıyor? sen kaçına baktın da giyiniğiz dedin? adamlar sadece penisini kapatan kabuklar takıp geziyorlar kadınlar tamamen çırıl çıplak, onlar toplum/topluluk değil mi?

Ciplagim. Evde durdugum surenin %90 kisminda belki cirilciplak olurum. Disarda neden degilim. Kizarlar ya. Birde vucudum sekilsiz.

sadece üşüme değil, sıcak korunmak da giyinmeyi zorunlu kılıyor.
zaten din vs. gibi üst etkenler olmadığında veya az etkili olduğunda, giyim tarzının o bölgenin iklim koşullarına en uygun şekle göre belirlendiği görülebilir.
ayrıca bazı kıyafet parçaları da, sadece iklimin ötesinde kolaylıklar sağlıyor. en basit örneği ayakkabı. yine bir erkek için, üzerinde bir boxer olmadan evde oturmak bile o kadar rahat bir şey değil. kadınlar için de benzer durumlar vardır muhtemelen, örneğin biraz büyük meme söz konusu olduğunda, bir iş yaparken memelerin sürekli oraya buraya girmesi çok eğlenceli olmazdı gibi.
sonuçta tropik bir adada, sahil kenarında yaşamıyoruz, ki orada bile sıcak kuma oturacaksan poponda bir şey olsun istersin.
bu tür zorunluluklar ve kolaylıklar dışında kültürel olarak bastırılan şeyleri çok anlamlı bulmuyorum. ister dinin kapatmaya çalışması olsun, ister moda vs. ile gelen anlamsız giyinme şekilleri olsun.
birini çıplak görmek, kafanızda başka takıntılar yoksa çok kısa sürede alışılan bir şey, uyarıcı olmaktan çıkıyor kısa sürede. basit bir örnek olarak sporcuları verebilirsin, beraber duşa girmeleri onlar için o kadar rahatsız edici değil.
ayrıca, iş erotizme gelirse, çoğu zaman farklı kıyafetler açık bir şekilde daha erotik oluyor. giyinik bir insandan etkilenme olasılığın tamamen çıplak birine göre daha fazla.

yemek yaparken ciplak olsak heryerimizi yakar, keseriz. en temel ornegi bu hrld.

@zeth +1 şu anda çıplak yaşayan bir sürü kabile mevcut. bizim hemcinsimizi çıplak gördüğümüzde bile garipsememiz tamamen içinde yetiştiğimiz kültürden kaynaklanıyor. çıplak görmeyi geçtim, tişörtle iş görüşmesine gelen bir hemcinsimi görsem yine garipserim. çünkü günlük hayatımızda çıplaklık asla var olmayan bir kavram & tüm kıyafetler kodlanmış durumda.

ama şimdi denize sadece çıplak gerilen bir sahile gitsem, yaklaşık on dakika sonra duruma alışırım, kimsenin çıplaklığı da beni etkilemez. ki herkesin sürekli her yerini kapatmaya çalıştığı bir toplumdan geliyor olmama rağmen.

başlıktaki soruya gelirsek neden çıplak değiliz;
1 - ilkim şartları
2 - din ve içinde yetiştiğin kültürün iç içe geçmesi
3 - kıyafetle sınıf belirtme, takı + makyaj + saç şekli de dahil.
a. neden makyaj yapıyoruz? gözümüzü siyaha boyamak bizi neden ve nasıl daha güzel gösteriyor? daha güzel mi oluyoruz yoksa kültürel olarak o şekilde daha güzel olduğumuz mu dayatılmış? yüzlerini siyaha bulayan atalarımızdan kalma bir alışkanlık mı modern zaman dayatması mı?
b. takı ne işe yarar? değerli olduğu iddia edilen -değerli olmasının tek sebebi az bulunması- bir taşı üzerimize iliştirince ne kazanıyoruz? dinle bile alakası yok bu takı hayatımıza nasıl girdi? yine atalarımızın çeşitli işlere yaradıklarını düşündükleri bir şeyleri takıştırmalarından miras mı, modern zaman pazar oluşturma çabası mı?
c. şu anda herhangi bir kafamızı koruma ihtiyacımız kalmadığı halde neden saçımızı uzatıyoruz, özellikle kadınlar, uzun saçla ne yapıyoruz? yıkaması kurutması şekle sokması dertken neden kuaförlerde ömür geçiriyoruz? sıfır işlevi olan bir tüy yumağına nasıl bu kadar önem verebiliyoruz?

neden çıplak dolaşmıyoruz derken bence yukarıdaki soruları da bir gözden geçirmek lazım.

ciplak yuruyus etkinligi duydum. kadinlar erkekler tamamen ciplak trekking yapiyor. bir arastirin belki ilginc bilgiler bulursunuz.

Sayfa numaralari basili haline gore gorunuyor zaten. Oyle degil mi? Hangi aletten okuyorsunuz?

kindle'da görünmüyor font farklılığından dolayı, yüzde ve location var. Zaten hangi baskı, hardcover mı ince kapak mı vs olduğuna göre bile değişir, nasıl ayarlasınlar ki?

@rayde: ben bilgisayarımdan veya telefonumdan okuyorum.

@whoosie: en azından elimdeki e-kitabın basılı halindeki sayfa numaralarını gösterseler bile yeterlidir. bir kitabın sonradan düzenlemesi çıkıyor diye benim elimdeki de değişmeyecek ki sonuçta.

Kindle da gözükmüyor maalesef, hatta e kitap halinde kaç sayga var, kaçıncı sayfadasınız o bile gözükmüyor,
Yukarıda yazıldığı gibi yüzde kaçını okuduğunuzu ve loc gösteriyor,

Kindle da nasil gozukmez yahu?
i.hizliresim.com

Elimde bir tane hem basilisi hem e kitabi olan bir kitap vardi. Sayfa sayilari ayniydi. Bilmiyorum belki tesaduftu.

Kindle'da görünmesi kitaba bağlı herhalde çünkü Amazon'dan aldığım bazı kitaplarda sayfa numarası varken bazılarında yoktu.

peki kindle haricinde, kendinden basılı değilse sayfa numaralarını göremeyecek miyiz? ben bunu merak ediyorum da.

Kitaptan kitaba degisiyor. Kitabi hazirlarken basili kitap sayfa numarasi eklemezlerse bilmenin bir yolu oldugunu sanmiyorum.

kindle'da okuduğum çoğu kitapta vardı sayfa numarası.
yalnız bu yazılımla gelen bir özellik mi yoksa kitabın kendisiyle ilgili bir durum mu bilemiyorum.
yazılımı güncel pw2'den aldığım ekran görüntüsü:
i.imgur.com

Ben de kindle'da 1-2 kitapta buldum ama neye göre sayfa numarası vermişler, kendi içinde mi yoksa bir basıma mı ait bilemiyorum. Yine de çok az sayıda kitapta var bendeki.

1)Evde tek başına halledilebilir ama sıkı çalışmak lazım. Herkes nerdeyse 0'dan başlıyor zaten türkçe okuyanlar da pek farklı değil. İngilizce yds'den 70+ alabilecek bir seviyedeyse şukela olur.
2) İdari hakimlik çalışmaya bakar, hukuk ağırlıklıdır. Senede 45 kişi falan alır.
3) Düz memur olmak için son zamanlarda azalan kadrolarla beraber ilk atamada atanmak için 90+ almak gerekir, alabilirim diyorsan mantıklı. Ama o kadar çalışıp derece yaptıktan sonra düz memur olmak insanın ne kadar hoşuna gider tartışılır. Alandan çalışmak daha mantıklı bence.
4) Kpss A kadroda öyle bir kurum yok.

4. KPSS bye başvurmaktan kastın eyluldeki sınava gitmek ise öyle bi hakkın yok. Lisans mezunu olduğun anda sadece temmuz KPSS a sınavına başvurabilirsin. Bu sınavdaki p3 puanın ile duz memurluk yazabilirsin.

@elorelia ama şahit olduklarım var. üniversitede dört yıllık okurken bile kpss'ye düz memurluk için başvuranlar var.

benim bilgim yok ama elorelia mezun olduktan sonra diye bahsediyor zaten.. okurken lise mezunu olarak kpssye başvurabilirsin tabiki.

Spor+düzgün beslenme.

sivilceler icin adini bilmedigim bir ilac var. 1 2 sene kullaniyosun. o surede yuzun mahvoluyo ama daha sonra babyface oluyosun.

epilasyon cihazi alabilirsin.

ten rengine bisey diyemem.

ama sunu bil her tipin kendine yakisan bi tarzi vardir. ekonomik durumunu bilmiyorum ama kendi tarzini yap bence.

kendine yanlış bir self concept oluşturmuşsun. algını değiştirmek için YETKİN bir psikologla görüş.

david burns'ün iyi hissetmek isimli kitabını oku, hislerine faydası olucağını düşünüyorum.

sivilceler için rouccatane mi ne bi ilaç var herkes kullanıyodu. dermotologa gidersen seni yönlendirir.

tüyler içinse lazer epilasyon.

sakalını da bi zahmet traş makinası ya da jiletle şekillendir. ilgilenemiyorsan da komple kes gerçekten de esmer adamların bakımsız sakallarına bakmaya bile tahammül edemiyorum. çoğu orman kaçkını gibi duruyor. herkes sakallı olmak zorunda değil.

bi de saçına güzel bi model ver, düzenli duş al, sağlıklı beslen, dişlerini fırçala ve hep tertemiz parfüm kok. bunlar bacağındaki kıllardan daha önemli bence. sonuçta türkiyede yaşıyoruz esmer kıllı adam bizim için çok yabancı bi durum değil. sen de kıllarını sorun edeceğine diğer bakım rutinlerini gerçekleştirdiğinde kendini otomatikman temiz hissedeceksin zaten.

Spor yapacaksın kıl tüy olayının çözümü malum keseceksin roaccutane kullanacaksın doktor kontrolünde özgüven olayı sporla çözülür direk kız milletinin yüzde 95inin ilgisini çekiyor bu vücut olayı. Buralarda dert yanacağına işlemler basit fedakarlık yapacaksın

@littlejack & Take it away honey : ama o ilacın çok güçlü olduğunu, dolayısıyla yan etkilerinin de çok olduğunu söylüyorlar. kullandınız mı siz?

duş, parfüm, diş fırçalama... bunları zaten yapıyorum. benim sorunum daha çok ten rengi + istenmeyen yoğun tüyler ile ilgili yani.

evet

Maalesef yok.

www.nadirkitap.com

Burada 200 TL'ye var.
Mahkemeden önemli değil ya 200 TL.

Pdf'ini atabilirim

nadirkitap'taki satıcıya ulaşıp indirim yapmasını isteyebilirsiniz. belki yardımcı olur.

@mutlusismankedi2015: teşekkürler ama pdf'i istemiyoruz maalesef. çünkü basılı kitabı istiyor kütüphane.

2-3 saat sakız çiğne hocam. geçmiş olsun.

su kaçmış işte. tek ayak üzerinde zıplamak gerekiyor su çıkana kadar. kulak karıştırarak su daha çok içeri girer, suda mikrop varsa kulak iltihaplanır.

yarım saat-1 saat arası sürebilir.

ekstra ücret için şöyle karşılaştır:
kendi bankanın atm'sinden eft fiyatı
vs
karşı bankanın kartsız işlem para yatırma fiyatı

....... çakıl taşı,
yanar yüreğinin başı.

... kısmını anlayamadım.

teşekkürler ama son iki dizesi de mi anlaşılamıyor?

dediler yarin gitmiş lo,
yıkarım dağı taşı

hepinize çok teşekkürler.
keşke şu "çakıl taş"lı kısım da anlaşılabilseydi :/

"Çay başı çakıl taşı" anlıyorum ben; ama uyduruyor olabilirim.

çaybaşı çakıl taşı anladım ben de...

aslında zebercet'in psikolojik bir karakter olarak ele alınması yusuf atılgan'ın edebi yönünün zayıf olmasına sebebiyet vermez tam tersi güçlendirir. suç ve ceza'da raskolnikov da psikolojik olarak ele alınmıştır. horoz dövüşlerine gelince aslında zebercet'i daha da yalnızlaştırıyor.

yusuf atılgan'a fazla büyük anlamlar yüklendiğini ben de savunuyorum, zira iki romanı üzerinden konuşuyoruz her zaman. ama anayurt oteli de gerçekten çok iyi bir roman. kaldı ki filmi de o denli güzel. çok da yermemek gerekiyor diye düşünüyorum bu kertede.

camus tadı alınan bir adam atılgan. aylak adam pek öyle olmasa da özellikle anayurt'u bu dediğime uyuyor.

okudum ben beğenmedim, sürü psikolojisi had safhada insanlar güzel diyorlar diye okuyanlar hemen sazan gibi atlıyor güzeldi diye.

yazarlara büyük anlamlar yüklemeyelim tabii de anayurt oteli on numara romandır.

kitabın kıymetini anlamak istiyorsan hemen ardından ayfer tunç'un dünya ağrısı'nı oku, anayurt otelinin çakması gibi. düşün, roman o kadar iyi ki, bir türk yazar diğer türk yazarın romanından "esinlenmiş". normalde batılı yazarlardan konu seçer yazarlarımız. ama maalesef dünya ağrısı o kadar yapay ki anayurt otelini öpüp öpüp başına koyarsın. yusuf atılganın az lafla aslında ne çok iş başardığını anlarsın, edebi zayıflık dediğin şey bir anda on numara psikolojik analiz haline gelir.

herkes beğendi diye beğenmek zorunda değilsiniz.

genel gözlemim bazı insanlar okurken eğlenmek istiyorlar, bazı eserler eğlenmek için değil. bol aksiyonlu holywood filmi vs sanat filmi gibi düşünün. ancak herkes sanat filmi sevecek diye bir kural yok.

kitap özeline gelirsem, zebercet'in yalnızlığı anlatılıyor değil mi? o zaman o adamın sıkılmışlığını/bezmişliğini/yalnızlığını damarlarımızda hissetmemiz ("öff okurken içim şişti") gerekmez mi? bu durumda yazar amacına ulaşmış, başarılı diyemez miyiz?

@cemallamec: mesela nasıl yalnızlaştırıyor? zebercet tam tersine bir karakterde olsaydı bu sefer aynı olay için "bakın, yalnızlığını gideriyor" mu diyecektik?

@mermize + @littlejack: diğerini de okudum ama onda en azından aşırı ters gelen durumlar yoktu en azından. mesela daha ilk günlerden zeynep ile yatması ve zeynep'in hem ilkinde, hem de ikincisinde hiç ses çıkarmaması ve doğrudan rıza göstermesi gerçekçiliği alıp götürüyordu, bu da es geçilmemesi gerekiyor bence.

@paltar yuyan masin: tabii ki başarılı ama dediğim gibi, bana zayıf gelen yönleriyle, yazarın belki de romana gölge düşürecek taraflarının olup olmamasını ele almak idi. mesela yazar atılgan'ın bu romanı için neden "sayfalarca eski ayrıntılarda boğması yersizdi" ihtimalini düşünmüyorlar da "geçmiş olayların izini her ne kadar içselleştirse de sonunda zebercet'in geleceğini şekillendiren etkenlerdi" diye kestirip atıyorlar kolayca?
ayrıca zebercet'ten öncesi zebercet'in geleceğini nasıl etkileyebilir kısa vadede? bunun gerekçelendirmeleri çok basit değil mi?

romanı incelerken şunu da göz önünde bulundurmak gerekir;
yapılan bu analizlerdeki fikirleri yusuf atılgan düşünmemiş olabilir. hatta yapmak istediği şey de bu analizlerin tamamen dışında olabilir. bu romanları büyük yapan böyle analizlere açık olmasından kaynaklanıyor. roman yazıldığı anda artık yazarın bir ürünü olmaktan çıkar. yusuf atılganla konuşuyor olsaydın da romanı tartışabilirdin. yani yusuf atılganın roman üzerine söyledikleri roman hakkındaki gerçeklikler değildir. tabi ki tamamen yazardan kopar demek istemiyorum, bu sadece bir inceleme yöntemi.
romanın üzerine söylenebilecek bu kadar derin bir içerik oluşturması yusuf atılganı büyük yazar yapar. inceleme bu noktada profesyonel bir şeydir. ben bu anlamları çıkaramadım o yüzden bok gibi olmuş demek kolaya kaçmak olur. romanı anlamadığınız anlamına da gelmez tabi ki. diğer büyük romanlar üzerine yapılan incelemeleri de okursanız aslında o kitap hakkında aynı yorumları çıkarmadığınızı da görebilirsiniz. okuyucu odaklı bakacak olursak kitaptan ne aldığınız önemlidir.

romanları daha profesyonel değerlendirmek isteyenler için tavsiyem;
berna moran - edebiyat kuramları ve eleştiri

bi filmin soundtrackinde varmış:

www.imdb.com

aynı grubun heaven parçası da himym finalinde çalmış, parçaları dinlemedim ama benziyorsa belki onunla karıştırmışsındır.

@kül: ne yazık ki ilgisi yok pek.

www.imdb.com

Game of thrones ile alakali

game of thrones dan

ahahahaha tweet çok iyiymiş yalnız.

ilgili bölüm şurada,

*** GAME OF THRONES SPOILER ***

*** GAME OF THRONES SPOILER ***

www.youtube.com

*** GAME OF THRONES SPOILER ***

*** GAME OF THRONES SPOILER ***

Açıklaması da kısaca şöyle:

Din adamları tarafından yargılanıp hapsedilen kraliçe, itiraftan sonra halkın içinden çıplak ve yürümesi şartıyla yanında o çanlı rahibe ve sanırım iki rahiple utanç yürüyüşü yapıyor kaleye. Olay en düz şekilde bu.

ding ding ding Shame!

karşı cinsi (aslında herhangi bir insanı desek daha doğru) rahatsız ettiğiniz zaman size cevap vermediği halde ısrarla mesaj attığınız zamandır.

hmm'a karşılık cevap yazan biri konuşma bitmesin istiyor diye düşünürüm.

"rahatsız ediyorum" ön kabulü baştan sakat abi, öyle olduğu zaman insan kendini kasıp sıkmayacağı varsa bile sıkıyor karşıdakini. yalnız ilgilendirmeyen ve "hmm"la geçiştirdiğin mesajlara dahi cevap veriyorsa bence ilgileniyor ve konuşmayı sürdürmeye çalışıyordur, orası net gibi sanki. ben aksini görmedim daha.

şey çok kötü, kız ilgileniyor mesela ama senin beklediğin tarzda bir ilgi yok. sen de bunu yanlış anlayıp "lan sıkıyo muyum acaba" diye kendini geri çekiyorsun. o da anlam veremiyor tavrına. tamamen kendi mallığından kaynaklanan bir iletişimsizlik oluşuyor, aradaki bağ daha kurulmadan zayıflıyor ve yoluna yalnız devam ediyorsun. bunu yaşama da gerisi çok mühim değil, ilgilenmiş ilgilenmemiş boşver. iletişim kurma çabası gösteriyorsa ilgileniyordur.

Sürekli tek kelimelik cevaplar gelmiyorsa sıkıntı yok.

eksisozluk.com

Esmer

sağdaki daha sağlıklı duruyore

ikisi de
takilir
evet
pahali urunlerde gumruk olur
1.5 ay 1 hafta

a. Her ikisi de var sanırım ben sıfır almıştım.
b. belli bir miktarın üzerindekiler gümrüğe takılıyor, 75 dolar mıydı neydi sınır bunun doğrusu yazar bi yerlerde.
c. evet
d. evet
e. en fazla 1.5 ay en az 3 hafta.

b) telefon hiçbir şekilde geçmez. isterse 1 dolar olsun.

d) sınır 75 euro. onun üzerinde gümrük vergisi ödersiniz %20.

e) 2 ay - 1 hafta

hepinize çok teşekkürler.
peki, diğer elektronik eşyalar da takılır mı?

ne alacağınıza bağlı amazondan g430 aldım sorunsuz bir şekilde geldi klavye mouse kulaklık ekran kartı gibi ürünler genelde geçiyor shipping metoduna göre 10 gün veya 1.5 ay arkadaşların dediği gibi

kartuşların yerini değiştiremezsin. bir kartuşu çıkarttığında ise hata verebilir. bazı yazıcılarda siyah bittiğinde ayar yapıp yine de yazdırmak mümkün oluyor. diğer renkleri karıştırıp olabilecek en koyu rengi elde ediyor.

ayar yoksa kahve rengi bir renk seçip çıkartmaya çalış.

o sınıra ulaşıldıkça dinamik olarak sınır tekrar değişiyor bildiğim kadarıyla. belli bir sayıya ulaştıktan sonra iletişime geçme işini change.org ekibi devralıyor zaten. olur da onlar ulaşamazlarsa (mail ya da telefon üzerinden) sana ulaşıp konuyu çözeceklerdir. şimdilik odaklanman gereken tek şey maksimum sayıda imza toplamak.

imza toplamak işe yarasaydı gecenin vakti giremezdi dozerler gezi parkına.

hash kodu değişmiş mesajla gönderdim.

@arkadakiadam

hash kodu değiştikçe güncellemiyorlar mı public olarak? şuan private mı?

şuradakinden farklı mı şuan? eksisozluk.com

ben katalogdan bahsediyorum. kitaplar 3000 küsur olmasına rağmen, katalog taramada (internet kısayolu şeklinde atanan katalogdan bahsediyorum) hala 2907 görünüyor. yani kitaplar güncellenirken katalog araması güncellenmiyor.

@m e b, adamlar güncellemiyor/düzenlemiyor demek ki o dosyayı, senin yapabileceğin bir şey yok katalog konusunda(yani dosyayı bizzat güncelleme konusunda gönüllü değilsen). klasörleri ve dosyaları tarihe göre sırala deyip yeni gelenlere bakabilirsin çözüm olarak.

kargo çalışmadığı için yarın verilir tabi

Pazartesi kargoya verilir, salı gelir.

kitaplar ellerinde varsa pazartesi kargolanır. yani pazar günü sipariş vermenle pazartesi sabah sipariş vermek arasında bir fark olmaz.

nasıl ya :/ google görsellerde arayınca direkt image linki mi veriyor. oralarda bir yerde normal linki de veriyor olabilir. aranıcak şeyi ve siteyi söylesene bi de biz arayalım

@glamdr1ng: tıpkı pdf dosyası içinde "merhaba" kelimesini aratmak gibi. program, benim istediğim web sitesinde, örnek resmi bulacak. anlaşılır oldu mu?

(bkz: httrack)
(bkz: teleport pro)

arama olayı falan yok bildiğim kadarıyla ama programlar bir web sitesindeki ulaşılabilir tüm görselleri ve sayfaları indiriyor. belki işine yarar. çok açıklayıcı anlatamamışsın ben de anlayamadım tam

@anil: hani google görsellerde fotoğraf sürükleyip bırakıyoruz da o bizi siteye filan yönlendiriyor ya, işte ben onu google üzerinden değil de doğrudan site içerisinden halletmek istiyorum. pinterest'te bir resmi kimin paylaştığını bulmak istiyormuşum gibi düşünün biraz. ya hala mı anlaşılamadım? :(

google image search'ü mü kastediyorsun? eğer öyleyse buna google izin verdiği için yapabiliyorsun, bu google'ın bir arama özelliği yani. pinterestte zor o

@anil: elimde bir görsel var. ben bunun, bir alışveriş sitesine ait olduğunu biliyorum ama hangi ürüne ait olduğunu bilmiyorum. işte ben o ürünü o site içerisinde bulmak istiyorum. bunu nasıl yapabilirim, onu sormak istemiştim.

google image search - tut dosyayi sürükle birak - cikan sayfada arama cubugunda resim dosyasi yanindaki anahtar kelime (varsa sil) yerine

site:www.hepsiorada.com yaz, tekrar araya bas.

o sitede o görseli arayacaktir.

olup olmadigini söyle bize de.

google görsellerde aratınca hangi sitelerden bulduğunu yazıyor işte . Sayfayı ziyaret et deyince de o sitede açıyor. olmadı buraya yükle biz deneyelim.

@wiillii & @henry gale: ikinizin de dediği olmadı. bulamadım sitede.

herkes kendisini savunabilir. avukat da kendisini "asil" olarak savunabilir ancak avukatı olamaz.

senin annen de benimki gibiyse kendine acıma seremonileri onunla ne kadar konuşmaya ve ilgilenmeye çalışırsan çalış bitmez.

seni mutsuz eden diğer şeyleri bilmiyorum ama en baskın neden annense, evin dışında kendine bir hayat kurmaya çalış ve annenle diyalogunu iyi ama sınırlı tut. onu az gör, stresli olduğu zamanlarda ortalarda olma. sıkıntısını evde kimi görürse ona yükleyecek. onlar için bu alışkanlığa dönüşmüş bir rahatlama ritüeli ve o yaşlardaki insanlarda bir şeyleri değiştirmek çok zor.

bilmiyorum hiç siz de bunu yaşadınız mı ama, ben okuduğum şehirdeyken oraya ait değilmişim gibi, eve gelince de buraya ait değilmişim gibi hissediyorum.


aynısı bende de var :((

yahu bir insan evinde de huzurlu, mutlu değilse başka nerede olacak?
sevdiğin birinin yanında. sevgili, kardeş... birini bulacaksın hayatına dahil edeceksin. çözüm bu güzel kardeşim.

Huzurlu olmak biraz da kendi elinde. Bir defa annen çalışıyorsa zaten saatlerce evde yok. Onunla olduğun zamanlar bir şekilde baş edeceksin. Annene yardımcı olamıyorsan, ki olabilir, o zaman durumdan etkilenmemeye çalışacaksın. Geri kalan zamanlarda pozitif şeylerle meşgul ol; komedi film-dizileri izle, kitap oku, sosyalleş örneğin.

Hayattan zevk alamıyorsan zevk almanın yolunu bulacaksın kısacası. O yolu bulana kadar farklı şeyler deneyeceksin.

Decathlon'dan şaşma: www.decathlon.com.tr

sirkeci,karaköy...

1-2 otobusle gidebilirsin. hem baska bisuru sey de alabilirsin belki.

Decathlon. Neredeyse işporta fiyatına dahi gözlük modelleri var.

Rossmann larda 29-39 liraya var. guzel de oluyorlar alabilirsin

@exlibris: web sitelerinde göremedim. mağazalarında mı yer alıyor?

evet mgazalarinda var

gayet güzel.

listeyi bilmiyorum ama yazın çok güzel.

edit: liste de güzel

liste güzel, bunları bir ayda bitirirseniz bana mesaj atın lütfen hasetimden çatlarım kenarda köşede :D

2 tane oktay ihsan yerine batı cephesinde yeni bir şey yok u koyun. 24ü çıkarın.

listeni bilmem de yazın güzel. okumaya değer binlerce kitap var, aytmatov ekleyebilirsin bir tane.

murat menteş'in diğer kitaplarını okumadıysanız eğer onları da ilk sıralara ekleyin bence.

Guzel liste. Bir an once basla okumaya tam gaz devam

listedeki 14 kitabı okumuşum.sevgili arsz ölümü de şu anda okuyorum.güzel liste ama ykyt'ye katılıyorum batı cephesi yakışır bu listeye.
1 ayda okursan bu kitapları harbiden helal olsun

1 ayda 25 kitap biraz fazla değil mi?

@kuzey li & @harvey: çok teşekkür ederim.

@ykyt: öyle yapacağım o halde.

@iron nick: daha önce "dublörün dilemması"nı okumuştum ve çok beğenmiştim.

@ne istedigini bilmeden aglayan cocuk: bir ay sadece benim öngörüm. ramazan boyunca evde olacağım ve eklediğim kitaplar genel olarak 200 sayfa ama bitiremezsem de sorun yok :)

kıskandım lan.

Listen çok güzel. Albert Camus yazmışsın Yabancı'yı okuduğunu tahmin ediyorum okumadıysan tavsiye ederim. Onun dışında, Goethe - Genç Werther'in Acıları'nı öneririm.

@bloodymoon: ikisini de okudum, teşekkürler öneri için :)

Körlük'ten sonra "Görmek"i de okusanız iyi olmaz mı ? Liste güzelmiş,kopya çekebilirim ben de :v

@birfincankahvedahaisteyenadam: aynı tarzda mıdır? eğer öyleyse onu buraya eklemesem daha iyi olur. çnükü elimden geldiğince farklı konulardan seçmeye çalıştım da.

bende şablon var
________A______________B_________C
1....Kitap_Adı.............Kitap_Yazarı...........Yayınevi

altını doldurursun...

@esenboga: rica edebilir miyim acaba?

excel 2013 varsa, çalışma sayfası açılışında, birçok alternatif taslak önerisinde bulunuyor.Oradan bir şey seçip, istediğiniz ölçüde düzenleyebilirsiniz.Gerçi sizin yapmak istediğiniz de fazla detay yok gibi geldi ama? Kitapla ilgili, ismi-yazarı dışında sütunlar ekleyecek misiniz? Eklemeycekseniz, normal tablo yapın gitsin derim.

@tsubasa: ben 2013 sürümünü kullanıyorum ama fazla şatafatlı geldi diğer taslaklar. @esenboga'nın belirttiği şekilde bir şablona ihtiyacım var.

hücrelere yazıp çıktısını alacaksın bir numarası yok

Buyrun google docs linki

docs.google.com

bu biraz bilinçaltı ile ilgili bir durum; bilinçaltında bastırılan duygular rüyalarda özgürce ortaya çıkabilir.

Ben her iki cinsle de görüyorum. Ama yüzde doksanbeş karşı cins ile gördüm.

Heteroseksüelim, bilinçaltı mevzuuna katılıyorum.

Normalde hangi cinsten hoşlanıyorsan onu görürsün. Deneyim istemek de ilginçmiş...

@bigbadabum : deneyimden kastım, bu tür rüyaları görmüş olmaktı. keşke hemen eleştirmeden önce bir kez daha okunsa duyurular...

Ne kastettiğini biliyorum zaten.

sigmund freud, rüyalarla cinsellik arasında kesinlikle bir bağlantı olduğunu söyler ama.. bilemedim.

Freud hakkında söylenen şöyle bir nükte vardır: Eğer rüyanızda kurabiye görüyorsanız, bilinçaltınızda seks düşünüyorsunuzdur; eğer rüyanızda seks görüyorsanız, bilinçaltınız kurabiye istiyordur.

Seks rüyaları çok sık ve tekrarlı görülen rüyalar kapsamında yer alıyor ama ekollerin çoğu bunları cinsellik olarak yorumlamıyor. "Kaçtığın bir taraf, kendini savunmasız hissettiğin bir taraf veya bütünleşmek istediğin bir tarafını görmek istiyor olabilirsin" diyorlar. 20'li yaşlar için aynı cinsle sevişmeli veya cinsiyet değiştirmeli rüyaları kendinin daha önce hiç keşfetmediğin bir yönünü keşfetmeye çalışma, yeni denemelere açık olma olarak yorumlayan bir güruh var.

Aynı cinsle yatma, akraba ile yatma gibi rüyaların çok sık göründüğünü, örneğin, kafadaki suçluluk hissinin ensest olarak rüyaya girebileceğini söylüyorlar bir kısmı.

Ama Freud'a ve aynı kafada olmasalar da benzerlerine göre homoseksüelliği belirten başka sinyaller olabiliyor. Örneğin, bir erkeğin rüyada kılıç ovması (tabii rüyanın geri kalanına bağlı olarak) kendi erkekliği ile barışık olması anlamına da gelebiliyor, başka penislere açık olma anlamına da. Çünkü kılıç çok net bir penis simgesi onlara göre, rüya içeriğe bağlı olarak çeşitli çeşitli yorumlanabiliyorlar.

Ancak homoseksüellerde bu tür rüyaların içeriği nasıl oluyor, bilmiyorum.

Falsifikasyon geldi aklıma

ad hominem

manipülasyon (ing. manipulation)

barnum effect mi

maalesef hiçbiri değil.

dediğim gibi, iki doğru bilimsel gerçeklikten üçüncü yanlış bir bilgi üretip karşı tarafa sunmakla ilgili. astroloji bunun bir örneğidir mesela. gezegenlerin konumları veya dönencelerin varlığı gibi bilimsel gerçeklikten "bunların bizlere etkileri vardır, ruh halimize etki eder." anlamını çıkarırlar mesela.

confirmation/ cognitive bias?

en.wikipedia.org

ismini bilmiyorum da, kendi çıkarsamaları, işine gelenleri, götünden uydurduğu şeyleri "tanrı öyle söyledi" diye vaaz edenlerin yaptığından hiçbir farkı yok. "bilim" de bir çeşit din demek ki.

Wiki`de safsata yaz .

Truthful judging bias ?

dogmayı soruyorsun herhalde ama her açıklamanda tanım değişiyor nasıl işse artık

güvercin dolması yapın, yumurtaları da kırıverin üstüne mis, afiyet olsun

O kuşlar oraya artık her yaz gelirler. Bizim balkonumuzda klimanın zamazingosu var, üzeri resmen kuşların evi oldu. Hiçbir boşluk kalmayacak şekilde kapatmamıza rağmen çalışıp didinip yine aynı yere yumurta bırakıyorlar her yaz. Diyeceğim o ki bozmayın tabi, umarım ev sahibiniz de ellemez. Yalnız sonradan o eve gelecekleri bile uyarmakta fayda var dikkat etsinler.

o yazara hiç kimse mesaj gönderemiyor. ayarlardan mesajları kapatmış.

minik +1,

yalnız sözlükte engellenince mesaj gidiyor gibi oluyor ama gitmiyor. hata vermiyor yani.

mesaj alımını kapatmış, sana özel bi durum değil;

she was'ın dediği gibi engellediyse sadece yazdıklarını görmüyor, herhangi bir uyarı almıyorsun

ekran görüntüsünü şöyle vereyim: i.hizliresim.com
bu hatayı almadınız mı şu ana kadar?

çok güzel sansürlemişsin kardeş :{ başlık görünüyor, iki saniyede buldum :d

prntscr.com

buyur bak ben de yollayamıyorum. dışarıdan mesaj almayı kapatabiliyorsun ayarlardan. kimse mesaj yollayamıyor.

engellemiş olsaydı hiçbir uyarı almazdın. mesaj gönderilemiyor falan demezdi yani mesaj gitmiş gibi gösterirdi sana ama göndermezdi. burda adam ayarlardan mesajlaşma özelliğini kapatmış kimse gönderemiyor.

yanığa dair bir koku yok. ayrıca bunu bir tek bizim evde yapıyor. sorunu anlamaya çalışıyorum ancak bulamıyorum.

Problem şarj aletinden de olabilir. Bazı şarj aletleri kolay ve ani bozuluyor, bilgisayar şarj olmayınca da açılmaz, şarj ledi bile yanmaz tabii. Mümkünse başka bir şarj aleti takip bak duruma.

@iamelf: ama normalde şarjı da vardı, o şarj nereye gitti ki? elektrik boşalması tarzında bir şey mi var?

bildiğim kadarıyla bizi bağlamıyor.

Internette troll mü biter takip edemezler.zaten en büyük trol Başımızda.

Enterpirse lisansı ile pro yükleyemez ya da geçiş yapamazsınız.

kesinlikle itici.

ben gercek "yenge"me bile yenge demiyorum, o bile cok iticiyken arkadas sevgililerine falan yenge denmesi korkunc bisi.

İticiliğinden kaynaklı komik bir yanı var bence. O yüzden insanların sevgililerini yenge, enişte, karı, koca diye adlandırabiliyorum.
Bkz. Kocan napıyor? Yenge niye gelmedi lan?

evet itici

değil.

(bkz: mahmut mu diyem)

milliyetçilikle en ufak alakam yok ama sadece bize has tabirleri kullanmaktan bu kadar sakınmak kompleksli bir kişiliğe işaret ediyor kanımca.

''yengenle biraz atıştık'' cümlesinde naifliğe dikkat çekmek isterim.

yenge denilmesinden nefret ediyorum. bacı gibi bi şey.

Nefer+1 vs. Sayns+1
Kısacası arada derede kaldım. Duruma göre sempatik, duruma göre barzoluk içeren bir kelime

Garip bir sey bu yenge. Hem iyi, hem kotu. "Yenge" demek, "Artik kardesimsin, baska turlu yakinlasmamiz olamaz" demek. Acikcasi sevgili arkadaslari icten bir sekilde yenge diyorlarsa sevinirim; icten gele gele yenge veya eniste denmesi o kadar ucuz bir sey degil. "Ne guzel, beni kabul etmisler. Ona yakistirmislar beni demek ki" derim. Ilsikinin tescile ihtiyaci yok tabii ki ama o tescil beni hafiften gururlandirir, sanki dogru yerde duruyormusum ve yaptigim secim cok anlamliymis gibi hissettirir. Hafif bir kardeslik bagi da vardir yengede. Dara dussem yardim isteyebilecegim birini kazandirir.

Bunlarin hepsi iyi seyler, hem de cok iyi seyler ama bir de hafif karanlik tarafi var yengenin. Her sahip cikmanin bir iyi, bir de kotu tarafi olur: bu da oyle. Kendini birine ait hissetmek ne kadar guzelse, insanin kendi kimligini ve bireyselligini kaybetmesi de bir miktar acidir. Bir miktar da sorumluluk yukler insana "Bundan sonra ona layik davran" gibilerinden. Biraz ciftin ic islerine giren bir havasi da yok degil.

Yine de tartinca artilarini eksilerinden cok seviyorum ben. neferkitty'nin dedigi naiflik yuzumu gulumsetiyor.

@zgrydn: yenge kelimesinin sadece gerçekten yenge olmayan, kanka-arkadaş-dost sevgilisine/karısına hitap olarak kullanılan yengeden rahatsızım. yoksa ben de kendi kültürümüzü seviyorum. ama ben neden en yakın arkadaş diğerinin sevgilisine ayşe, fatma demektense yenge desin ki? bence tek sorun bu.
ha, bir de şöyle diyeyim; ben kendi dayım haricinde hiçbir yaşlı erkeğe de dayı diyemem. işte yenge de böyle itici geliyor bana.

@aychovsky: dediğim gibi, biyolojik yengeye(dayı/amca, abi karısını kastediyorum. ehehehe) lafım yok. sadece bu yakın arkadaşının sevgilisine bile yenge diyen tiplerden rahatsızım.

mefhum değil, varolma sebebi itici.

iğrenç lan

Buhar türbini kızgın buhar sağlıyormuş, şartları: 10 bar basınç, 400 °C sıcaklık. Egzoz basıncı 4kPa. Türbinin izantropik verimi %88; Dönüş hızı 3000 RPM, Ortalama çap 0.75m. Eksenel hız ve eksenel çıkış hızı sbt.
Toplam kademe sayısını bulman ve stator çıkış açısı 75° için pale seçimi yapman isteniyor.

peki toplam arşivin boyutu ne kadar?

2.80 gb

nötron proton, bunları oluşturan kuarklar -1/3, +2/3 gibi abuk elektrik yüklerine sahipler. 3 tane kuark bu parçaları oluşturuyore. o sebebden mütevellit yüklü ya da yüksüz olabiliyorlar.. ama tabii bu sadece bir model. nedenini yüce tanrı yehova bili ancak.

ha o elektrik yüklerinin abuk olmasının nedeni de insanoğlunun elektronu bulup onun yükünü değerlik almasından. sonra bakıyolar bu elektron 3 alt parçacıktan oluşuyo, hoop noldu parçacıkların yükleri kesirli. quark'ın bi suçu yok yani.

bu program sanırım ama komplesi var :)
www.youtube.com

belki içinden çekip alabilirsin :)

@izaleisuyuu: teşekkürler ama maalesef bu program değil. programın adı sadece "türkülerle" diye geçiyor. arşivde çıkmıyor ama.

.. ile başlayan değil,
içinde .. geçen şeklinde öneri yapıyor.

harbiden ha gece dikkatimi çekti benim de önceden aradığım şeyi yazmadan aşağıda çıkardı şimdi son harfini yazana kadar saçmasapan öneriler çıkıyor

@kibritsuyu: deneme amaçlı mı yoksa böyle mi olacak artık?

Bilgim yok aktiflestirilebildigine dair ama, eger dediginiz gibiyse, yani donanimsal olarak bahsettiginiz ozellikler var ve yazilimsal olarak bu ozellikler kullanim disi ise saniyorum custom rom'lar ile cozebilirsiniz. Arastirin olmadi

xda fotumlarına bakman lzm

donanımsal olarak mevcutsa, bu özelliklerin olduğunu teyit ettiğiniz ülkenin romuyla flashlarsanız o özellikler gelir. kodlarla çözebileceğinizi sanmıyorum.
garantiniz bozulacaktır, işlem genelde basittir ancak hakim olmadığınız bir konuysa biraz araştırıp öyle karar verin.

bendeki g2'de radyo var ama TR romunda aktif değil, özelleştirilmiş rom ile kullanıyorum.

@stereoseyfi: ama donanımsal olup olmadığını nasıl anlayabilirim?
gizli bir kod buldum android ile ilgili ve orada nfc testi vardı ama onu seçtiğimde "bu özellik bu cihazda destekli değil" diyor.

bir de kıyasladığım telefonların model numaraları farklı. benimki d723 diye geçiyorken yurtdışında d722 şeklinde geçiyor ama her ikisi de g3 beat adını almış.

THE final break adında 4. sezonun finalini 4 özel bölümle bitirdiler.

The Final Break var evet.

The Final Break film değil miydi ? Sinemada falan oynadı ?

1 tane var sadece.

emin igüs - bu dünya bir pencere

pencereden kar geliyor
yazımı kışa çevirdin
bir ayrılık bir yoksuzluk bir ölüm
bahçada yeşil çınar
ağla sevdam
aşk olsun (olgun şimşek)
kavaklar

www.youtube.com bu türkü babaannemi getiriyor aklıma

www.youtube.com bu şarkıda ayrıldıktan sonra ya da sevgiliden uzakken bile ağlatıyor beni.

www.youtube.com

www.youtube.com bunun da hatırası var

www.youtube.com

"ay açılsa" gomidas vardapet derlemesi. aslında galiba biraz da gomidas'a üzüldüğümden.

www.youtube.com

ÖZGÜR ÇEVİK-fırtına

bu sabah yağmur var istanbul'da - mfö
uçurtma bayramları - levent yüksel

Selanik türküsü.

Selanik Türküsü + 1
Olmaz ilaç sine-i sad pareme / Kimseye etmem şikayet
Son arzum

@nickimin hakkını veremedim Yanıyorum'la ben anında oynamaya başlıyorum, sevgiliden uzakta olunca bile.

kendi üstünden geri yükleme yapmayı denediniz mi?

gerçi lg'nin kendi progrmaıyla alınan yedekle telefonun kendi üstünden alınan yedek biçemi aynı mı bilmiyorum.

@entrapmen: kendi üstünden derken? yedek dosyasını telefona atıp oradan yüklemeyi mi kastediyorsunuz? şimdi bir daha deniyorum ama olmazsa dediğiniz yöntemi yapacaktım, inşallah olur.

evet, yedek dosyasını telefona atip oradan yapmayi diyorum.

lbf dosyası ise yedek muhtemelen telefon ustunden gorecektir.

@entrapmen: formatı maalesef o şekilde değil. enc formatında ve 50 farklı dosya var.

Sadece müzik içeriğini kaydedeceksen winamp o işi yapıyor. Winamp açıkken "ctrl + alt + g" kombinasyonuyla tüm listeyi html olarak kaydedip içeriği word belgesine aktarabilirsin..

imgim.com

Edit: en.kioskea.net (detaylı ve görsel açıklama)

Diğer içerikler için "PrintFolder Pro" kullanman gerek..

forum.donanimhaber.com (ilgili konu)

maalesef o şekilde de bulamamıştık.

bulaşık deterjanı dökün üzerine sıcak suyla çitileyin.

makyaj temizleyici denedin mi?

@cy7: hayır, öyle bir imkanım olmadı. erkek olarak da beceremem :)

koslada bekletin ama garanti çıkar diyemiyorum. yıkanmadan yapılsaydı lekenin çıkma ihtimali çok daha yüksektir aslında. yıkama işlemi lekeyi sabitler maalesef.

fondöten bulaştırmayı nasıl becerdin o zaman :)

@cy7: yere fondöten kutusu düşmüştü, ben de onu almaya çalışırken dizimi içine değdirmişim :)

yağlı vb lekeleri en iyi bulaşık deterjanı çıkartıyor.

kumaş pamukluysa iyice sıcak suyla yıkayıp çitilemek iyi oluyor.

ayrıca ariel'in filan leke çıkarıcıları var. yıkamadan lekenin üzerine bir miktar dökmek, ve deterjanla birlikte yine leke çıkarıcı eklemek kesin çözüm oluyor.