Ekşi Duyuru

sen eğer Türkçe metni ingilizceye çevirdiysen çevirin çok kötü. (Eğer İngilizceyi Türkçeye çevirdiysen de eksik.) Ama ingilizcesindeki in addition yazarken I yerine İ kullanmandan anladığım kadarıyla sen türkçeyi çevirdin ingilizceye.

benimkisi profesyonel olmasa da çok daha net veriyor ne anlatmak istediğini. (çevirin kötü derken gramer ya da kelimeler değil; türkçesi ile olan bağlantısızlığı kastediyorum. Yoksa daha önce hiç duymadığım kelimeler bile kullanmışsın.) benim çevirime akademik bir dil katmak gerekli yalnız. ben o işte iyi değilim. bilen biri beş dakikada adam eder o kalıpları falan.

...

In addition to that, the topic was analyzed using multidirectional practices, which, as a method, forms the basis of the thesis. Along with many paintings and some sculptures; some 3D artworks, digital collages and a video have been XXX. All these artworks cover the subjects of the entire thesis.

XXX:

eğer "gerçekleştirilmiştir" ile kastın bu video ve 3D eserleri incelemekse: analyzed
eğer onları uygulamaksa: performed
eğer onları kişisel olarak yapmaksa: created

kullan.

okulunuzun tez formatı ile ilgili dokümanını kontrol edin. okuldan okula değişeibilir bu durum.

ne derece yaygın bilgi içerdiğine bağlı. yaygın bir bilgi ise alıntılamaya gerek yok. o konuyla ilgilenen insanların çoğunun bildiği ya da googlela aramada çat diye bulabileceğin bir bilgi ise alıntılamaya gerek yok kanımca. türkiye cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı atatürktür cümlesine kaynak göstermeye gerek yok mesela. ama yapılan oylamaya 48 vekil protesto amacıyla katılmamıştır tarzı bir bilgi için kaynak gösterilebilir. ben öyle yapıyorum en azından.

Sanki onda da yazılmalı gibi geldi... Yani genel bi cümle kuruyorsun ama oraya, bakın kanıtım var şu şöyle demiş örneğin, demek gibi... Demezsen başına iş çıkar mı bilemiyorum.

e o zaman her paragrafın altına okuduğumuz kaynağı mı yazacağız? öyle olur mu? ''kendisi yazmamış, puzzle gibi toplayarak oluşturmuş'' havası olmaz mı?

o denge sana kalmış durumda. yazarken biri sana kaynak sorabilir mi diye düşünebilirsin. ama ''fransada asdfg mağarasında geyik kovalayan goril resmedilmiştir'' cümlesini düşününce işin içinden çıkamıyorum. ne kadar yaygın bir bilgi olduğunu kestirmeye çalışıp ona göre alıntı kullan, benzer tarz çok fazla alıntı olursa sonra çıkartırsın. böyle bekleye bekleye zaman geçiyor :/

genelgeçer bilgiler için kaynak kullanmıyoruz hocam. aynen itiraz ettiğin gibi, her kelimenin sonuna bir kaynakça göstermemiz gerekir o zaman. soruyu sorarken kurduğunuz mantık doğru.

gene de, işinizi kolaylaştırsın diye, nesnel bilgileri nereden okuduğunuzu unutmayın. yani, örneğin m.ö. mağara duvarına çizildiği sanılan resme dair okuduğunuz şeyi nereden aldığınızı/hangi kitaptan okuduğunuzu iyi-kötü aklınızda tutun. belki başka bir şey için gerekli olur.

daha iyi bir örnek verebilseydin daha rahat yardımcı olurduk, ama soyle yardımcı olmaya calisayim.

diyelim ki, adam akademik calisma yapmis ve bir sonuca varmis. sen bu sonuctan bahsedeceksen eger, sonuna bir [1] cakiyorsun, bitti.

mesela;
bildiğimiz gibi, son zamanlarda bilgisayar kullanımı oldukça artmıştır.[1]
1 de de, bilgisayar kullanımının arttığını göstermiş bir makale olacak.

elbette cok tırt bir ornek oldu. ama wikipedia da takiliyorsan eger, bazı yerlerde "citation needed" denir. yani sen, böyle böyle işte şöyle şöyle dediginde adama derler ki, nerden biliyorsun? işte buradan biliyorum diye kaynak gostermelisin.

bilginin alakali olup olmadıgı onemli degil. ama genelgeçer bir "öğrenme" ise, bunu belirtmesen de olur, ama belirtildiginde daha severler. bir sürü referans olsun isterler, hep öyledir. ama referanslarda sana tüyom, cok refere edilmiş şeyleri sen de refere etmeye calis. ozellikle journal, conf. paper larda falan adamlar referanslara da bakarlar direk. eger sen atıyorum "x" konusu ile ilgili paper yazıyorsan, ve x konusu ile ilgili önceden cliasma yapan baba adamlar varsa, bunları kullanman beklenir.

bi de bu tarz seyler savunmada degil, savunmadan once olur. savunmada sunum yapacaksın, savunma sırasında tezin bitmiş olmalı. tezi bitirirken de hocalara götürüp kontrol ettiriyorsun. cins bi adam cikarsa zaten satır satır okur :)

arkadaşlar teşekkürler yanıtlar için.

@robep haklısın işte aynen :))

@helios doğru söyluyorsun, ok

@sage haklısın, hemen yazayım dedim o geldi aklıma. güzel tüyolar vermişsin,
eyvallah. ben de tam tersi olarak; çok fazla alıntı verirsek ''iyi araştırmış bu çocuk'' yerine ''nerede senın yazın, hep alıntı hep alıntı'' sözünü duyarım diye çekinmiştim.

@kupigometa, hocam son yazdığın şey, okulun ekolüne bağlı. (çalıştığın hoca, jüri, vs etkenler de var.) kendi alanım için söylüyorum, eleştirel teoriye sahip okullarda, elbette literatürden bolca yararlanarak, konuya dair didikleme isterler. öğrencinin de bir sözü, ciddi bir derdi olmalı. ama bunun tersi durumlarda, çok mekanik ve resmen sistemsel tez "yazdıran" okul ekolleri de var.

evet doğru diyosun. güzel sanatlarda master tezini en fazla ortalama 100 syf yazdırıyorlar ve bazı danışmanlar çok fazla alıntı yapılmasını istemıyor. belkı de dediğin gibi danışmana göre davranmak lazım. mecburen...

"i" olanların çerçevesine sağ tıklayınca oradan özelliklerini numaralandırma seçeneklerini felan değiştirebiliyordun galiba

oha lan yaptım valla. şu bilgiye saatlerdir okuduğum yazılarda denk gelmedim.

olayın özeti. 1. sayfanın devamı roma rakamlarından olan iii ile gidiyordu. bütün sayfalar iii idi. ben 1. sayfanın ardındaki sayfanın roma rakamına sağ tıkladım ve onu 2 olarak değiştirdim. diğer tüm sayfalar da normal haline dönmüş oldu.

eyvallah dostum. tam 2 saattir bu işe vakit harcadım. çok sağ ol

ram değişir ekran kartı değişmez..işlemci değişir uygun anakart var ise..siz özellikllerini yazın isterseniz..

onları değiştirene kadar bilgisayarı satıp ikinci el güçlü bi cihaz alsan daha uyguna gelir

bence cpu yerine ram + ssd daha çok rahatlatır

işlemci: intel (r) core(tm)2 Duo cpu T6400 @2.00 GHz 2. GHz
ram: 3 gb
sistem türü: 64 bit

teşekkürler yanıtlar için, bakayım bi fiyatlara.

hocam yeni bilgisayar kurtarır sizi.. :)

hadi ya :D ram de mi kurtarmaz?

bunu satıp üstüne az bi şey ekleyip 650-750 civarında ikincli el nvidia gt 540m-630m li bi laptop alabilirsiniz.

ben donanımhaber'den 750 ye 3. nesil i5 li gt 630m'li bi laptop aldım yenilerde

www.kasvekuvvet.net

domain için godaddy.com, kupon felan bulursunuz nette 3-5 liraya geliyor, hosting için natroyu tavsiye ederim türk firması olarak. geri kalanı size kalmış aradığınız program adobe dreamweaver

eyvallh

basit ve hızlıca cevaplamaya çalışayım:

hosting ve domain alacaksınız evet. ben yaklaşık 1 sene öncesine kadar natro kullanıyordum, memnundum da. buna güncel bir cevap veren olacaktır.

sitenizde veritabanı vs. kullanmayacağınız için sadece html + css bilmeniz yeterli olur. tabii işleri bi miktar bile ilerletmek istediğinizde illa ki javascript de gerekecektir, onu şimdilik geçelim. html + css için w3schools gibi sitelerle başlayın, temelleri öğrenin, kendinize göre kaynak illa ki bulursunuz, buraya da sorarsanız cevap gelir mutlaka.

program olarak en yaygını sanırım adobe dreamweaver. ben pek kullanamadım, eksisi artısı nedir bilmiyorum. dreamweaver bile kullanacak olsanız html + css bilmeniz gerekir neyin ne olduğunu anlamanız için.

sağ ol hocam teşekkür ederim. öncelikle o programlardan başlayayım o halde.

kazandigin okula gore askerligi tecil edebilirsin zaten. ayrica yurtdisina cikis yasagini mahkemeye koyar canki.

eyvallah cankim :D

Tecil icin hep bir yuksegini yapman gerekiyor ( orn. Yuksek sonrasi doktora) ancak senin gecenlerde bir arkadasta askerlik subesine sordugunda yuksek lisans sonrasi ikinci yuksek lisans yaparsan yine tecil ediliyormus (29 yasina kadar) tabi buda benim soyledigimi curutuyor ama arkadasin yanlis anlamis olma ihtimalide var. Kesinlestirmek bir daha askerlik subesine ugrayip detaylica anlatin, sorun olmasin.

peki ben şimdiki master bitmeden başka bir master a başlarsam nasıl olur?

1. master yanar mı?

olay ne bilmiyorum da, az bi girişken olun birisinden rica edin yani ne olacak

olay üni. lerdeki internet sisteminin herkesin kendi mail adresi ve doğum tarihi olan şifresiyle girmesi. bazı okullarda tc kimlikle giriliyor.

yani kafedeyken garsona şifre sormak gibi değil bu.

benim öğrenmek istediğim ise (2. kere yazıyorum) misafirler için şifre sistemi falan olup olmadığı.

okul misafir öğrenci şifresi veriyormuş. bu cümleler bunun ispatı.

ve pirlere niyaz etmek için duyurudan başlamaya karar verdin?

divan-ı kebir
sonrasında mesnevi

divan-ı kebir'in abdülbaki gölpınarlı çevirisi de çok başarılı.
mesnevi'nin timaş basımı da fena değil bence.

Selamlar,

Tahir'ül mevlevi'nin mesnevi şerhi olabilir. Hacı bektaş menakıbnamesini ve makalatını, divanı ve nutku olanların sivan ve nutku şeriflerini okuyabilirsiniz.

Tezkiretül evliya, menakıbül evliya, menakıbül arifin gibi kitaplara bakabilirsiniz.

Bir de şu var:
www.tezkiretulevliya.net

Bir de, okumak çok güzell amma, bu işler intisapla olur. Mizacınıza uygun yola kapulanın inşallah.

Bu da bonus olsun

m.youtube.com

sağ olun.

bence fena anlatmamış:
www.ingilizcedersin.com

sağ ol ;)

sourceforge.net

hocam bu garip bi program. kayıttayken ekran flash lı gibi mavi olup duruyo sürekli. pc iptal oluyo falan.

ben taa wow oynarkene (4 yıl rahat oldu bırakalı) fraps diye bir program vardı dediğin işi yapan. ona bir bak

rezervullah

eyvallaaahhh

Önce PC'yi BIOS'tan istediğin saatte açılacak şekilde kuracaksın. Sonra her hangi bir alarm programı kullanabilirsin veya task schedular'a mp3 çaldırabilirsin.

yani alarmın saati değişirse yine bios a mı gideceğim?

hem ucretsiz hem de ingilizce programlari bulabilecegin yerlerden biri almanya.

teşekkürler @yonge and bloor.


web te araştırma yapıyorum ama yurtdışında öğrenci olan arkadaşlarla tanışmak istedim esasında. bildiğiniz aracı firma varsa da olur.

Kocadag aleviydi dogru bu fasit olmasina engel degil. Catli ise alevi degildi sadece fasistti.

Susurluk konusunda çok ayrıntılı bilgim yok ancak, alevilikte "düşkünlük" denilen bir tabir vardır. Kocadağ alevi ise büyük ihtimalle aklıselim alevi grupları tarafından düşkün ilan edilmiştir zaten, tıpkı İzzettin Doğan gibi.

bu konuda çatlı'nın kızının yazdığı kitabı okuyabilirsiniz. çatlı'ya atılan iftiraların çok yapay delillere dayandırıldığından, ona kurulan tuzaklardan bahsettiği yerler var.

fazladan bi vergisi yok, dükkan açıp satmış kadar verecek. tabi hepsine fiş keseceği için bir de sattığı herşeyi 14 gün içinde koşulsuz olarak geri almak zorunda olduğu için, planladığı gibi gitmeyebilir.

internetten ticaret yapan herkes vergi mi ödüyor? ödeseler bile o yollardan geçenler de vardır herhal. :/

Kuzenim açmaya çalişıyor benim, ilk bir sene vergiden muaf olunabiliyormus ama nasilini bilmiyorum.

internet ticareti diye bişey yok, ürünleri kargoyla gönderince sanal olmuyorsun :)

ha satışın çok düşükse fiş kesmezsin ama yakalanırsan cezayı yersin, zaten irsaliyesiz mal gönderilmez.

Sahibinden,gittigidiyor gibi yerlerden vergisiz satabilirsin.. Ama kendi sitenden satacaksan kredi karti ile vs odeme almak icin şirket olman gerekli en basiti sahis firmasi.. Bu ilk asama sonrasi her aldigin odeme icin fatura kesmen gerek verginde o oranda dir..

okul yapardı zaten o işi. ama master da yapmışlar. yani master yaparken kullanmışlar demek ki.

aynen, teşekkürler.

Sen tecil ettirip okula vereceksin kağıdı onlar iki yılı üç küsür yıla uzatacak. Direk onlar tecil ettirmiyor.

lisanstan kalma 2 yıllık tecil hakkı, sadece lisanstan mezun olunduktan sonraki 2 sene için geçerlidir.

yani 2011 de lisanstan mezun oldunuz, yükseğe başladınız 2014te de yükseği bırakıp, benim lisanstan 2 senem vardı onu kullanayım diyemiyorsunuz, o hakkınız en fazla 2013 e kadar öteliyordu çünkü.

başıma geldi oradan biliyorum. masterı yaptığınız yer öğrenci olduğunuz belirtmek zorunda.

yetmez ama evet. başka çare yok mu?

master'ı bitirmeyin yeni master'a başlayın alın size 2 sene tecil daha. sonra bir daha sonra bir daha

Benim de arkadaşım var, iyi para kazanıyor. Altında şu an binler var dallanmış kolları sayarsak. Her şey hukuka uygun. Uçak bilgisayar mühwendislieri bile var işlerini bırakan, böyle kazanmak için. iKNA KAbiliyieti ve çevre genişliğine bakıyor biraz.

Benim altımda 30 kişi var ve hepsinin şu an altında araba var. Eğer sen de katılmak istersen şu hesaba önce nakit sdfghjkjl

hiç bulaşma. o arkadaşın da eğer yakın bi arkadaşınsa bir an önce kurtarmaya bak. yakın değilse ilişkini kes.

dediğin gibi altında 2 kol oluyor, bu kolların ikisinin de simetrik şekilde aşağı doğru dallanması gerekiyor. böyle böyle her 3 kişide bir miydi neydi sisteme kattığın paradan belli bir miktar pay alıyorsun. kollardan biri ilerlemez diğeri ilerlerse yine para kazanamıyorsun kollar eşlenene kadar. bu iş için de eşin, dostun, kardeşin kim varsa bu işe katmaya çalışıyorsun. bir yerden sonra en yakın dostlarını, akrabalarını bile yalan söyleyerek sisteme dahil etmeye çalışan insanlar haline geliyor bunlar.

kısaca uzak durun..

Boyle anlatirken iste sene olmus neredeyse 2015.ordan say 16,17,18.

Hala inananda var ,soranda,acaba diyende.

tüketiciyi koruma hakkındaki 6502 sayılı kanuna göre NETWORK MARKETİNG yani QN, MEGAHOLDİNGS VS. YASADIŞIDIR.

hiçbir şey yapamıyorsanız gidin bir avukata sorun.

ben zaten girmeyeceğim. bende 5 bin tl olsa bile girmem orası ayrı. adam parayı da yatırmış. ''naptın lan kazık yemişsin?'' de diyemedım çünkü parayı vermiş çoktan.

bir asker bunu ikna etmiş. adam 7 aydır sivilim vs diyor. bana kalırsa belkı de asker bile değil. :D

ben işin detayını öğrenmek istedim. ne yani bizim elemana para kazandığı söylenen herkes yalan mı? :D bana bu işin içeriğini bilen anlatabilir mi?

dikkat ederseniz bu işi kötüleyenler hep dışarıdaki insanlar. buraya yazan sizler de öylesiniz. lütfen bu işe giren ya da tanıdığı olan birisi anlatsın :)

@kupigometa eksisozluk.com
olay kısaca kazıklama üzerine. o 5000tl'yi verirken kazınlanmış oluyosun. sonra o parayı çıkarabilmek için sen de başkalarını kazıklıyosun. böyle böyle tren oluyo.

işten para kazanılabilir, ama 100 kişi giriyorsa 5 kişi kazanır, işe girip bırakanlar mağdur olur.

Şöyle düşün, 1 kişinin para kazanması için 2 kişi işe girmeli. bu böyle aşağı doğru artarak devam edecek, senin cebine giren para alttan işe yeni giren insanların parası yani.

ticaret böyle olmaz. mal veya hizmet karşılığı para kazanırsın. burada üretim yok, hizmet vs. yok. alttan girenlerin parası üstlere "denge" varsa paylaştırılıyor. yani alttan yeni insanlar eklenmedikçe üsttekiler para kazanamayacağı için gittikçe daha fazla insan mağdur olmak zorunda.

üniversite 1. ve 2. sınıflarda bu işi yaptım bu arada, dışarıdan konuşmuyorum, mehdi'yi, sasan'ı, sasan'ın ablası sara'yı yakından tanırım. işin içine girince (ve 1. sınıftaki küçüklüğü üzerinden atınca) anlıyorsun ancak.

offf yine başladı bu "bir arkadaşım çok iyi kazanıyor", "arkadaşımın arkadaşı altına araba çekmiş bu işten" ler.

yahu arkadaş, bak hiç bir şey düşünemiyorsan şunu düşün; bu kadar kolay ve bu kadar çok para kazanma yöntemi gerçekten olsa, insanlar enayi mi sabahtan akşama kadar it gibi çalışıyorlar? bir bu sisteme girenler mi akıllı koca ülkede?

hukuken yasaktır, dolandırıcılıktır. inanmayın böyle şeylere.

Evet yaklaşık 6 aydır uğraştığım bu sıkıntım konusunda hemen aydınlatayım seni.

Bir arkadaşım girdi buna. Girerken "abi ben bi gireyim seni de alacam yanıma" falan diyerek girdi.
Neyse girdi işte. Aradan 1 ay falan geçti. Sürekli arıyor beni "gel, sende katıl" diye.
Yok diyorum, işim var diyorum, bi şekilde atıyorum başımdan.
Alıp karşıma konuştum. Dedim nedir bu işin aslı?
Senin anlattığın yanına iki kişi alma durumunu falan anlattı işte. Ama ayrıntı vermedi "benden dinleme, ofise gel orda xx abiden dinle daha iyi olur" dedi sürekli.
Gitmedim tabi.
Bir gün yine bunla randevulaştık, oturup sohbet edelim dedik.
Buluştuk, baktım aldı götürüyor beni. O an anladım ofise götürdüğünü ama bi şey de diyemedim kırmamak için, iyi madem hadi gidelim dedim gittim.
Ofise gittik, xx abi geldi, tanıştık. Sonra oturduk bu xx abi bana işi tanıtmaya başladı. Yaklaşık yarım saat ağzımı açmadan dinledim. Anlattığına göre işin mantığı şu:
A firması üreticidir.
B, C, ve D firması aracılardır (kargolamadır, paketlemedir, carttır curttur.
E ise tüketicidir.
Qnet sisteminde, B, C ve D yok sayılır ve ürün direkt A'dan E'ye; yani direkt üreticiden tüketiciye ulaştırılır.
Bu durumda da maliyet düşer. Ve düşen bu maliyet ise, saadet zinciri denilen bu zincirdeki üyelere verilir.
Burda ürün dediğim, senin o 5000TL ile giriliyormuş dediğin şey işte. Bana en az 1500'le girebilirsin demişlerdi, sana 5000 demişler bak.
Yani girerken bu adamlara yüksek bir miktar para bayılıyorsun. Tabi buna kılıf geçirmek için sana ürün iteliyorlar.
Verdikleri ürün hiçbir boka benzemiyor zaten. Bana verecekleri ürünlerin görsellerini gösterdiler. Siktiriboktan markalar, ne idüğü belirsiz saatler vs.
Satsan 10 liraya anca satarsın yani, o derece.

Neyse o gece ofisten çıktık dağıldık. Tamam ben bi düşüneyim deyip attım kendimi dışarı.
Sonra birkaç ay daha bu arkadaş yakamı bırakmadı. Sürekli mesaj atmalar, iş yerime gelmeler falan.
Üstelik tek başına da gelmiyor iş yerime, yanına zincirden birini alıp geliyor. Biliyor ki bana derdini anlatamayacak, yanına adam alıp geliyor. Tabi her seferinde ben bunları paket edip gönderdim, orası ayrı.

Mesela arkadaşla en az 5 kez geçmiştir şu konuşma:
- Hadi abi bak ben güzel paralar kazanmaya başladım sen de gel artık.
+ Ne kadar alıyorsun?
- Ben sana bunu şimdi söylemem olmaz ama istersen banka dekontunu gösteririm.
+ Ya abi diyorsun, madem bu kadar samimiyiz söyle, madem beni ikna etmeye çalışıyorsun söyle aldığın parayı.
- Yok abi olmaz, sen ofise tekrar bi gel, tekrar konuşalım.
+ Tamam o zaman en son aldığın parayı söyle? (bunlar parayı haftalık alıyor bu arada, o yüzden en son aldığı parayı soruyorum).
- Abi söylemem olmaz, ben sana istersen banka dekontunu gösteririm.
+ Tamam getir o zaman banka dekontunu yoksa inanmam.
- Ama abi niye böyle yapıyon.
+ Lan getir işte dekontu.
- ...

Yine iş yerime geldikleri bir gün, yanında getirdiği adam ağzından "bir kere bu işe girdin mi zaten geri çıkamıyorsun" dedi, azğından kaçırdı.
Üstüne gittim nasıl yani girdik mi çıkamıyor muyuz dedim.
"Hıh...h" dedi kaldı önce.
Tekrar sordum, "yaaa niye çıkamayasın, çıkarsın tabi, ama kendin çıkmak istemeyeceksin o yüzden dedim onu" diye kıvırmaya başladı.

Adamlara soruyorum: tamam bu işe girdim diyelim, tamam hadi para kazanmaya da başladım, ama nereye kadar? bu işin sonu ne, ölene kadar bu işi mi yapacağım ben?
Cevap: yaparsın niye yapamayasın. bu işi yapınca başka işe ihtiyacın kalmayacak, gidp kendine özel sigorta bile yaptırabilirsin.
Siktir lan derler adama.

Kısacası, boşver, bulaşma. Bu iş dipsiz bir kuyu.

teşekkür ederim herkese uzun uzun yanıtlar için.

bu arada ben zaten bu işe girmeyeceğim. giren arkadaşın durumunu, akıbetini ve neyin içinde olduğunu öğrenmek istedim.

Özet: neşeli hayat filmini izle. Anlarsan ne alâ. Yoksa geçmiş olsun.

bi arkadaşım-ki kendisi şu an çıktı- da beni zorla, biraz da macera hevesimden dolayı tuttu kolumdan daha rütbeli bi ablayla görüştürdü.
işte baya bi anlattı, en son dedim saadet zincirinden farkınız ne, onu da anlattı ama bana pek bir fark varmış gibi gelmedi. sürekli işin legal olduğundan ıvırından zıvırından bahsetti. en son da ee hadi bakalım el sıkışalım muhabbetine döndü. paran yoksa ben sana borç veririm-1 saat önce görüşmüşüz bana borç veriyo- bu sayede kendisi de kazancakmış vs.
yani işi özü zor kaçtım ellerinden. bence büyük saçmalık.
her şeyi geçtim şu zamana kadar ellerimle büyüttüğüm solar iken dirilttiğim güzel bi çevrem var, onları da abi gel seni qnet'e sokalım iticiliğimle kaybetmek istemem.

support.google.com
support.google.com

bu sayfalardan deneyebilirsin. zaten başka türlü çok mümkün değil. tek tek site sahipleri konuşman gerekebilir.

teşekkür ederim. :)

İkisinden de çok büyük beklentilerin olmasın ama s3 min'de 16 GB internal hafıza var. Fark eder. Androidde yer kalmama sorunu yaşanıyor belli bir miktar uygulama yükleyince. Çoğu uygulama da SD karta aktarılamıyor.

çok yakınlar pek bir şey fark edeceğini sanmıyorum. ama ace 3 diyorum.

Dostum samsunga para verilmez yapma etme üst segment almayacaksan özellikle. Zenfone 5 ya da moto g almalisin

telefondan çok beklentim yok. içine müzik yüklemem sanırım. onun için ipod alırım.

ama geçenlerde map lazım oldu. bu yüzden düşündüm. sonra mail, internet vs

birazcık da hızlıysa tamamdır.

teşekkürler.

Asuz Zenfone 5 veya Moto G al hakkaten. İlk cevabı ben verdim s3 mini diye, ama o iki seçenek arasında iyi olandı. Zenfone ve Moto g her ikisinden de baya iyidir.

Bende de oluyor hatta hirsimi alamadiysam keske bunu soyleseydim, sunu da soyle yapsaydim diye dusunup duruyorum. Yapacak pek bir sey yok gibi, en gec 1-2 gun sonra unutuyorum ben.

''raad ol ya'' diyen elemanların tavsiyesine uymak lazım ama nasıl? bakalım eyvallh ;)

Eskiden dediğin şey olurdu. Sonra içimde tutmamayı öğrendim. Söylemek istediğim her şeyi söyleyip "bana ne şimdi o düşünsün" diyorum ve böylece tartışma sonlandıktan sonra söylemek isteyip de söylemediğim bir şey kalmıyor. Dolayısıyla da o yankılar zihnimde yer etmiyor.

bi nevi meditasyon yani... kendi ikna etme yöntemi vs

benim de ediyordu da dedemin vefatından sonra "ya ona bir şey olursa, en son böyle konuşmuş olmayayım" diye düşünüp tatlıya bağlıyorum. kafamda da bunların önemli şeyler olmadığı düşüncesi yerleşiyor böylece tartışma devam etmiyor. daha sakin bir şekilde halloluyor sorunlar.

dedemle aramızda öyle bir tartışma geçmemişti ama çok sevilen, değer verilen biri kaybedildikten sonra insan sanırım kalanlara daha iyi davranma eğiliminde oluyor.

ben direkt oturup ağlarım rahatlarım sonra da karşımdaki bana sokulasıya kadar sallamam.
bir şeylerle meşgul olurum.
sonrasında iki taraf da hiçbir şey olmamış gibi davranırsa daha kolaylaşıyor her şey.

tartışma esnasında ne kadar hırçın davransam ve belli etmesem de''bana nasıl böyle davranır ki'' diye üzülüp kırılıyorum.(bihter mode on -beni beni bihterini-)
bu durumda ağlamak en iyi stres atma tekniği.

mantıken isim gelmez, diyemezsin. çünkü mrs. samimi olunmayan kişilere karşı kullanılan bir hitap şekli. e yine samimi olunmayan kişilere, resmi konuşurken vb. soyismiyle hitap edilir, isim kesinlikle tek başına kullanılmaz.

bu yüzden ya Mrs. Brown dersin, ya Eve Brown dersin ya da Eve dersin. samimiyet derecen neyse birini kullanırsın.

soyadını bilmiyorsan "Mrs ...?" deyip durakladığın zaman kendisi söyler zaten.

anlıyorum öyle düşünmüştüm ama net olarak bilemiyordum teşekkür ederim. :)

İsim gelmediği gibi, eğer Mrs.den sonra illa bir isim kullanmak istersen, bu konuda inat edersen kocasının adını kullanıyorsun. Eve Brown'ın kocası Mahmut Brown olsun. Kadına Mrs. Mahmut Brown diyorsun, "Mahmut Brown'ın hayat arkadaşı, onun kadını, onun Mrs'i anlamında.

bilgi için gayet iyi oldu. ama daha detay yok maalesef. teşekkürler.

Ingiliz ingilizcesinde atıyorum üç bekar kız kardessiniz, en büyüğü miss bennet, diğerleri miss eve ve miss jane olur. erkekler için de aynı, evin babası mr. kupigometa olurken ogullari mr. mehmet kupigometa olur, kısaca mr. mehmet derler.

Bunun dışında abd'nin güney eyaletlerinde cok yaygınmis.

Toprağın verimi düşmüş, tuzlanmış olabilir. Uzun süredir aynı topraksa tabii.

Tüyleşme dr olur. Sonuçta canlılar için fevkalade bi ortam. Çernezyom toprak yani.

peki ne yapmam lazım. şimdi bi yerde kireçlenme sebep olmuştur deniliyor. tuz ve kireç aynı kaynak mı bilmiyorum ama toprağını mı değiştirmek lazım. ya da suyunu değiştirince çözüm olur mu?

Küfdür o. Bitkiyi daha az sulayın. Çok sulamayın. O küflü kısmı sıyırın öncelikle. Sonra 4-5 gün toprağın 1-2 cm aşağısı kuruyana kadar sulama yapmayın. Daha sonra az sulayın ve yine 4-5 gün saksı yüzeyi 1-2 cm ,iyice kuruyana kadar sulama yapmayın. Kaktüs dayanıklıdır zaten. Sorun olmaz.

Antikte evet. Betada hayır.

Aha da antik antik.eksisozluk.com

yeni sürümde yok henüz. beta'yken vardı ama, hatırlıyorum.

sağ olun ;) bakayım antik' e.