Ekşi Duyuru

Piercing'i çok sevmem ama fotoğraftaki güzel görünüyor, aynısı olacaksa. Fakat tam bilek hizası sakat değil mi? Uzun kollu bir şeyler giyildiğinde takılmasın?

saçma bi yere yaptırıyor, hiç bi albenisi yok, burnuna sümük şeklindeki objelerden yapıştırsın daha iyi

bence bok gibi, onun yerine dövme yaptirsin....

hoş duruyor ama kışın kazağın, montun altında rahatsız edebilir. takılabilir +1

mobildeyim fotoğrafı göremiyorum ama dermal piercing olduğunu tahmin ediyorum. piercing konusunda baya tecrubeli biri olarak yaptırmasın diyorum. kesinlikle izi kalır dermal piercinglerin

koluna vida takmışlar gibi olmuş. bir usta görse tornavidasıyla koşarak gelir.

ben saçma buldum ama istiyorsa tabii ki bizi takmayarak yaptırsın.

benim dizimdeki dikiş izi 10 senedir belli oluyor..

yaralara iyi gelen yağlar var bitkisel.
onlara bakabilirsin.

bir de az sonra pahalı ve etkili ilaçlar önerenler olacaktır

kantoron yağı
bio oil
contatubex jel diyorlar
contratubexi 1 aydır kendim için kullanıyorum, henüz pek bir fark göremedim ama devam ediyorum çünkü minimum 3 ay kullanmak gerekiyormuş.

4.bp.blogspot.com

Bahsettiğim şu görünürde pembe. Ama bir süre sonra deriyle aynı renkte olması gerekmiyor mu?

kantaron yağı

major lazer&dj snake - lean on

Lean on
Los Bandoleros
We own it

evet hepsi eskidi :/

Armin van Buuren & Mark Sixma - Panta Rhei
Ferry Corsten - Reborn
Heatbeat -Its Killing Me

lean on
Where r ü now
Firestone
Stole the show
r u with me
in these shadows
ghost town

Ty Dolla $ign - Blasé ft. Future & Rae Sremmurd

tiesto - secrets

Kadebostany Castle in the snow

yaz şarkısı ney yaağ ;_;

bu aralar en çok bu; www.youtube.com

ama favorim bu: www.youtube.com

;_;

verir, işe girerken isteyenlere vermiyorlar git iş yeri hekimin verecek diyorlar. ama evlenen çiftlere filan verdiklerine göre sana da verir.

veriyor. ben 2015te ehliyet için aile hekiminde aldım.

ben sağlık ocağından almıştımç

ben aldım iki ay önce, iş için.

internet üzerinden alabilirsin aslında aklıma gelenler :motomax ve feyizoğlu.

motomax Ankara adres : İLKBAHAR MH. KONRAD ADENAUR CD. 602.SK. 1/14 ÇANKAYA, 06550, Türkiye

İnternet üzerinden almak istemiyorum, çünkü bedenlerini denemek istiyorum. Önceden bilsem ebatları ona göre alırdım ama denemekte fayda var.

hayirli olsun oncelikle, cok guzel bir seye adim atmissin, ileride iyi ki baslamisim diyeceksin.

ankara'da bilmiyorum da istanbul'da motosiklet ekipmani satan yerler genelde topluca bi yerde bulunuyor, kadikoy hasanpasa mesela, sirinevler mesela. istanbul'a yolun duserse buralara ugrayip bir suru magazayi, markayi gorebilirsin.

denemeden almama konusunda da haklisin, markaya gore degisebiliyor bedenler.

Başınız sağolsun. Güzelmiş de.

hoşça kal öpücük... zamanla çabuk unutursunuz acısını inşallah. geriye güzel anıları yad etmek kalır.

güle güle öpücük :( başınız sağolsun :((

Başın sağolsun.
Öpücük; sahibini beklerken cennette uç, meleklere aşkım de ve kafa salla...

Bizim cicikus abisi iyi bakar ona oralarda. Birlikte kafa sallarlar :(
Ama bizimkinin agzi bozuktu biraz, kusbeyinli, gerizekali falan.

Başınız sağolsun. Bizim çapkın da birden bire gitmişti böyle.
Ömürleri belli malesef, önemli olan yaşadığı sürece ona mutlu bir hayat vermiş olmanız.

Başınız sağolsun.

güzel bir yere gömün. bahçeye mahçeye. toprağı bol olsun.

başın saolsun güle güle öpücük.RIP

benim de ilk hayvan dostum muhabbet kuşuydu. öldüğünde çok üzülmüştüm.

öpücük de çok sevimliymiş. ömrü o kadarmış.

kaybınız için üzgünüm.

başınız sağolsun. bizim de geçen sene 15 senedir bizimle olan köpeğimiz öldü. aileden biri gibi oluyorlar, acısını bilirim:(

başta diyorlar ya vs. vs. gereği konuşmalar kayıt altına alınmaktadır.

konuşmadan önce sesinizi kaydediyoruz diyorlar.

Tamam da ben bireysel kaydettim birini. Demedim sesini kaydettim diye. Sonra bunu mahkemede söylesem bu adam bana böyle böyle dedi ahanda ses kaydı var. Suç mu işlemiş olurum.

su işlemiş olmazsın, delil de kabul edebilir hakim isterse.

biri tehdit ediyordu beni, savcılığa gittim bunun için dinleme olmaz sen kaydet dedi, ettim, polis dökümünü çıkardı konuşmanın, hakim savcı kabul etti, sordu adama sesler senin mi diye, o da birazı birazı değil diye saçmaladı, şimdi ağır cezada yargılanıyot

işin zor gibi hacı ya. amerikada bile çok yaygın değil onlar bildiğim kadarıyla.

browni intense, hoşbeş, tutku.

Pick-up biskuvi , balocco wafers gofret.

damak, toblerone, çilekli milka, piko (hala var mı bilmiyorum)
halley

ülker şanfıstıklı
kinder bueno

jelibon
eti puf
çokomel
hoşbeş çilekli
dokuz kat portakallı

Eti Cin

bimde satılan buono premium bitter çikolata, karton kutulu olan. kesin çok yağlı ama seviyorum <3

rulo kat, çokonat, biscolata pia

Raffaello.

snickers

tek gecerim :)

Ferrero Rocher
Halley
Dokuz Kat Muzlu
Çokomel
Milka Çilekli Yoğurtlu

bim'de var, buono premium mu ne onun hastasıyım şokolat olarak. snickers ve canga'yı da severim. gofret veya bisküvi için özel bir tercihim yok, bulduğumu gömerim. ama bu yulaflı bisküviler falan var ya onları sevmiyorum. şekerli olacak, kimyasal olacak, pis olacak. diğer türlü güzel olmuyor. ot gibi.

Eti karam gurme

Milka 3 tat (aslinda 4 tattir)

Toblerone

Tadelle king size

Kekstra cilekli

Tabi uzun zmndir hicbirini yemiyorum. Bugday gobegi ve karatay kitaplarini okuyunca hepsini hayatimdan cikardim.

Browni intense. İçi çikolata, kendi çikolata, dışı da çikolata, oyyy.
Bir de Kahve Dünyası'nın Bonte'sinin sütlüsü.

Yemiyorum yıllardır, ayrı.

eti bidolu

Biscolata'nin pringles sekilli olani ve eti petito'lar mmmmm

Bugun keske petito alsaydim marketten tuh bak

eti bidolu. bağımlısı oldum amk günde en az 5 tane yiyorum.

Mars

www.cikolatasehri.com

Yemeyin la şunları sağlıksız hepsi.
İntense görünce dayanamıyorum o ayrı :( son 1 aydır abur cubur yemiyorum çok mutluyum. Yiyince de mutlu oluyorum. Ama böyle daha sağlıklıyım.
İntense var mı :(

balocco bambu gofret. ama yakınımdaki marketlerde olmadıgından yiyemiyorum ne zamandır :/

tadelle king size <3

m&m's
canga
eti frigo
tadelle (seviom ama artık almıyorum, kinlendim sürekli zam yapmasına)
yaşar ustanın dondurması
bahariye operanın karşısındaki çikolatacının üzümlü drajeleri
eti karam (kahvenin yanına)
biscolata ürünleri de iyi

Eti cin

karamelli ve deniz tuzlu çikolata (godiva ve lindt olabilir)
toblerone (sütlü veya beyaz olabilir)
bitter çikolata (şekeri/tatlılığı olabildiğince az olmalı, markası çok fark etmez, nestle de olur lindt de)

çizmeci time wafermaster

ladyfingers (markası çok fark etmiyor, ne varsa onu alır, süte bana bana yerim)
oreo
biskrem

ek: bounty'i de hapur hupur yerim.

Yukarda sayılanları ayıramadım hepsini seviyorum. Bi şeye takılıp kalmam ama keklerden kekstra faforim.

cezerye seviyorum ben ama adana/mersin tarafından gelsin.

Kesilmesi zararlı mı bilmiyorum da (değildir bence) burun içinden onu cımbızla, iple filan alan var o zararlı , onlar havayı filtre ediyor, temizliyor ciğerlerimiz için, tozları tutuyor, dokumayın o kadarına da :D

ben yakıyorum
htvimg.hurriyet.com.tr

kökünden koparılırsa zararlı çünkü enfeksiyonu beyne gidebilir. burun venleri ile beyin sinüsleri ilişkili o nedenle koparmayın yolmayın. ama kısaltan aletler var onları çok istiyorsanız kullanın. yine de burnunuzun filtrasyon işlevini yok etmiş oluyorsunuz.

dışarı çıkanları kesebilirsiniz ama içeriye dokunmayın. o kıllar lazım.

@fayfim +

düzenli olarak şununla alıyorum: akakce.cubecdn.net

herhangi bir zararını görmedim.

www.google.com.tr

bu arada dışarı sarkanları lütfen kesin. dünyanın en iğrenç görüntülerinden biri bence.

makasla kısaltın bence

www.dermobakim.com

burun kılı makası :{

içerisi havayı filtrelerken bayağı işe yarıyormuş. dışarı çıkanları kırpmak şart. gerisi lazım :)

Dışarı çıkan olunca cımbızla 2 tel çekiyorum. Zararlı olduğunu duydum ama kesince daha da gürleşme olayı olabilir diye şeyapıyorum.
umarım sorun yaşamam.

makine ile aliyorum.

eskiden çok dinlerdim ben de

suskun.u dinlemeyi çok seviyorum ben de

www.youtube.com

Şiirleri ancak kendi sesinden dinleyince tam olarak anlaşılır. Ahmet Telli'yi de öneririm.

bkz: bunu beğenen bunu da beğendi

şairlerin kendi okuması çoğunlula hoşuma gitmez ama ahmed arif de çok güzel adammış be kardeşim çok hisli çok güzel okuyor

Adam kürt olmasina ragmen türkçeyi en iyi kullanlardan biridir ayni zamanda.

uy havar'ı muazzam okuyor.

yeni nesiller enjeksiyonlu oldugu icin bisiler oluyor diye biliyorum.

arabanın çalışabilmesi için krank milinin biraz hareket edip en azından pistonlardan birindeki yanmayı yaptırması lazım ki o pistonun vereceği hareketle döngü başlasın.

krank milini pistonun teki patlayacak kadar hareket ettirmenin yolu, krank mili üstündeki volan dişlisini çevirmek. bunu normal yollardan marş motoru yapıyor. marşa basınca marş motoru volan dişlisine kilitlenip onu çeviriyor.

vurdurmak da bu işin tersi. volan dişlisini marş motorunun hareketiyle değil, tekerleklerin hareketiyle çevirmek. tekerlek dönerken vitesteki arabayı devbriyajla volan dişlisine kavratınca çalışıyor.

eski model arabalar manuel sistemlerle çalışıyor. arabanın "lan marşa basılmadı, motor çalışmıyor ama krank mili dönüyor, noluyo lan" diyecek bi beyni yok. büyük ihtimalle elektronik beyinli arabalarda marşa basılmadığı halde krank milinin niye döndüğünü düşünen bir sistem olduğu için o sistemi şaşırtınca sorun oluyor.

takviye de öyle. beyin diyor ki "ula benim aküde enerji yok, akım gelmiyor ama bi akım geliyor ve motoru çalıştırıyor. noluyo lan" diyor.

teknik açıklamasını yapan da çıkar elbet.

kullanım kılavuzunda vurdurmayın diye yazdığını hatırlıyorum.

başlığı okuyunca başka şeyler geldi aklıma sadfasdf.

aktarma sistemine zarari olur uzun vadede.

bi kere vurdurmaktan bisi olmaz ama asadfafagah

Motorun yağlanmasıyla alakası var diye biliyorum. Motorun yağlanmasını başlatmadan çevirmeye başlıyorsun. O yüzden tavsiye edilmiyor.

yağlanma, aktarma vs. gibi mekanik sistemlerle alakalı olacağını hiç sanmıyorum. hatta enjeksiyon bile değil.

abi sistem çok basit aslında. araba dediğin ne kadar gelişmiş olursa olsun, içinde yatan sistem hepsinde aynı. asıl işi yapan kısım ve onun çalışma mantığı aynı. gerisi sadece işin tiyatro kısmı. 1977 model renault 12'de de krank mili vari 2015 model bentley'de de krank mili var, piston var. ikisi de aynı prensiple çalışıyor.

yani düşünüyorum, krank milinin marş motoru yerine debriyaj balatası tarafından çevirilince yağlama ile ilgili ne gibi bir fark olabilir bulamıyorum.

aktarma organında yaratacağı tahribat da hani vitesteki arabayı debriyaja basmadan çalıştırmak isteyince bi hoplar ya, ondan çok değildir.

büyük ihtimalle elektriksel bi mevzudur. "beyin yanar" dedikleri de budur. bildiğim kadarıyla araba, yakıt/hava karışımının yanması için, bujinin çakması için gerekli elektriği kendi üretir. bir çeşit sonsuz döngü. araba elektrik üreterek motoru çevirir, motor dönerek elektrik oluşturur. ilk hareket içinse dışarıdan bir elektrik kaynağı lazım: akü.

şimdi arabayı vurdurma ihtiyacımız olduğuna göre akü yok (bkz: baba akü yok). marş mototu dönmüyor tamam da, bujiye ilk kıvılcımı verecek elektrik de yok.

ne oluyorsa burada oluyor işte. çıkarsa sıkıntı buradan çıkar.

sen gönderirken cmyk modda gönderdin değil mi?

Aynen cmyk.

hangi programda yapıldı?
pdf e dönüştürürken kullandığınız ayarlardan kaynaklanıyor olabilir.

yada mesela indesign de çalıştıysanız görseller cmyk'ya dönüştürüldü mü? photoshopta mı dönüştürüldü?

Kaynak dosyayı görürsem bişey söyleyebilirim. Dilerseniz yolalayın bi.

Baskıya gönderilen projenin içindeki düşük çözünürlüklü fotoğraflarda bu sorun yaşanabilir. PDF'in kendi kodlamasında veya e-posta üzerinden gönderildiği için MIME kodlamasında da bir sorun oluşmuş olabilir. Ayrıca normalde küçük olup da baskı için sağı solu çekiştirilerek büyütülen resimlerde baskı sonrası bu tip çizgiler oluşabilir. Gerçi bu son bahsettiğimde çizgiler dikey görünür ama mantık aynı? Kısacası birçok sebebi olabilir demeye çalışıyorum.

ya aynı maili bana atar mısın inanılmaz merak ettim?

Çalışma indesign da yapıldı. Resimin çözünürlüğü gayet iyi, yüksek çözünürlüklü.
Resimin orjinal halini mail atabilirim.
İndesingda çalıştıktan sonra pdf yaparken zaten otomatik cmyk yapıyor.

Hatta şöyle diyim genelde reprocuların kullandığı ripden yazdırıp distillerda press yaparak pdf yapıyorum. Bugüne kadar hiç böyle bir sorun yaşamadım.

Dediğim gibi muhtemelen resimde bir puştluk var ama anlamadım. Özelden yollayım resimi isteyene. İndesing dosyasını da yollayabilirim.

olmadı resmin çözünürlüğünü photoshopla biraz değiştirip (3-5 piksel ufaltıp) farklı bir dosyaya cmyk tif olarak kaydedip onu kullanmayı deneyin bir de

oluyorum

Olmuyorum ama bu hesabimla fetis meselesi haline getirdim tik verilmeyen cevaplari siliyorum.

beklediği cevaba tik atmayanların allah cezasını versin. gördüğüm yerde gebertebilirim. hiçbirine tik koymamışsa sorun etmiyorum ama.

Can sıkıntılık bir şey yok. Sadece site kuralları vs.
Küçük uyuz olunacak hareketlerden biri gibi geliyor. Apartmanlarda çöpleri zamanında koymayan insanlar, kapıların önünde bulunan ayakkabılar, camdan silkilen halı, garaj önüne bırakılan araç vs.
Emekli oldum da ben, o yüzden bu huysuzluğum. :)

Hayır olmuyorum.

Edit: Tikin ne işe yaradığını ve tiklere bağlı olan yüzdenin ne işe yaradığını biri açıklayabilir mi?

olmuyorum.

valla tikimde değil böyle mevzular :) inceden bi ulen.. diyorum ama.

Ben cevabımı uzun/kısa uğraşıp yazıyorum bir süre sonra tik gelmezse cevap doğru bile olsa işe yaramamış gibi düşünüp siliyorum..

Edit: Bazıları da var hiçbir cevaba tik atmaz onlar da ayrı bir cins..

tik atılması bana bir şey kazandırmadığı gibi atılmamasıda hiçbir şey kaybettirmediği için umrumda olmuyor. umursayanıda anlamıyorum.

tik kullanma olayına hiç hakim değilim. 'gördüm' anlamına geliyor sanıyordum. tik konulmayınca uyuz olmuyordum; ama olmalıymışım gibi hissettim. :)

hemde nasıl.. yüzdemi düşürüyorlar arkadaş!

bir şey diyeyim mi; ben hiç tik koymadığımı fark ettim. bir anlamı olduğunu bilmiyordum bu kadar.

ben bazen siliyorum bile cevabımı. beğenmediyse kalmasın orada.

Daha önceki mesajlarına bakıp cevap vermemek gerekli belki de. Bir de bunların cevap istediği gibi olmayınca tik atmayanı var, daha fena.

olmuyorum. boşver sen de olma. sen cevabını yazmışsın, o kutuda tik olmuş olmamış çok önemli değil.

www.reactiongifs.us

Pek umrumda olmuyo açıkçası.

inciswf.com

Bilmiyorlar ki. Ben ilk duyuruya üye oldugumda bilmiyordum. Daha sonra tesadüfen fark ettim. Boş kutucuğa imleç gelince şekli değişiyordu tikladim öyle öğrendim. Bildiği halde yapmayanlara kafam girsin

Hos bir sey degil, cevap hosuna gitmedigi ya da duymak istedigi cevap olmadigi icin tik atmayanlar oluyor. Oldurecek degiliz ama iyi degil tabi.

sanırım duyurunun ısıtılıp ısıtılıp önümüze getirilen sorularından biridir bu. hiçbir cevapta tik yoksa sıkıntı yok. tik olayından haberi yoktur diyip geçiyorum. kimisi vardır -bende zaman zaman bu gruba dahilim- yalnızca doğru cevaba tik atar. uyuzluk olduğundan değildir bu. mesela "şöyle bi film vardı neydi ismi" diye sorarsın. a, b ve c cevapları gelir. doğru cevap b ise yalnızca b'ye tik atarsın. bu normal. ama sorduğu sorunun içinden cevap seçip istediğine tik atıp istediğine atmayan kişi evlat olsa sevilmez. bunları benim de boğasım geliyor.

edit: tik koyma da göreyim :) www.youtube.com

Uyuz olmuyorum, boğasım da gelmiyor ama rahatsız oluyorum emeğe saygı gösterilmediği için. Tartışılacak ya da cevaplanacak bir sorun olabilir verilen cevapta, o durumda ben tiki veriyorum ve de ya ben açıklık getiriyorum/ya da cevaplayandan açıklık getirmesini istiyorum.

Bunu yapmak varken tik vermeyerek pasif agresif tepki gösterenler aslında oldukça komikler.

uyuz oluyorum

ben cevabımı siliyorum.

hayatta karşılıksız birşey yoktur derler tamam ama ben bu platforumda insanların ne kadar birbirlerini tanımadan yardımcı olduklarını gördüm derdi tik olanlar tik almak için yardımcı olanlar zaten verdikleri cevaplar sadece yanıt olsun diye yazdıklarından alamıyorlar dır yada çoğu bu olayın farkında değil ondan hem ne gerek var bunlara kaldırsınlar bu tiki miki

Müzeyyen senar

dio. 2009'da abd'ye gitmeyip, wacken'a gitseydim dinleyebilecektim. arkadaşlar dinledi artık benim yerime.

idir, christina perri, metallica.

oomph

sigur ros.

o ruhani yolculuğa çıkmak istiyorum

freddie mercury
2pac

nick cave and the bad seeds
radiohead
coldplay

ek olarak esbjörn svensson trio'yu deli gibi, deliler gibi, hayvanlar gibi dinlemek isterdim. heyhat...

Led Zeppelin
Nick Cave
Muse

Fleet Foxes
Midlake
Bob Dylan
Coldplay +1
Radiohead +1


Ölenlerden
Kurt Cobain
Freddie Mercury +1
Kazım Koyuncu

freddie mercury
sting

The Beatles
Queen+1
The Doors
Nirvana

radiohead, rammstein.

kazim koyuncu'yu 1 defa canli dinleyebilmistim, tekrar dinlemek isterdim.

Leonard Cohen
Mehmet Güreli

Leonard Cohen
Zeki Müren

lhasa de sela

barış manço

jaco pastorius.

Freddie Mercury'e geç kaldığım için çok ama çok üzgünüm. 60'larda doğmuş olmayı çok isterdim. Onun dışında da canlı dinlemek istediğim gruplar/sanatçılar var elbette ama hiçbiri Freddie kadar heyecanlandıramaz beni.

Bir de Michael Jackson'ı sahnede izleyip dinleyebilseydim çok mutlu olurdum.

mozart ve vivaldi.

bob seger
zeki müren
metallica
müslüm gürses
bob marley

rahmetlilerden dio, fredi ve maykıl.
dağılanlardan, iced earth'ün eski vokali matt barlow.
yaşayanlardan dinlemek istediğim hemen herkesi dinledim. bu yıl savatage ve tso dinlicem. yapabilirsem bir de twisted sister.

pink floyd, the doors, led zeppelin, jimi hendrix bir de gary moore.

hepsi imkansiz. cok yanlis zamanda dogmusum cok.

Michael jackson, Baris manco.

Bruce Springsteen
AC/DC
Michael Jackson
Barış Manço
Münir Nurettin Selçuk
Müzeyyen Senar
Zeki Müren

ve Amy Winehouse

mustafa keser

ian curtis
neşet ertaş

Çöpçüler Kralı

hiçbir zaman eskimeyecek filmlerdir...

Zübük ve Kibar Feyzo :)

tosun paşa.

Kapıcılar Kralı
Gerzek Şaban

sahte kabadayı

korkusuz korkak,süt kardeşler, tosun paşa, iyi aile çocuğu

www.youtube.com

kesinlikle davaro.

zübük

Sosyete şaban, ortadirek şaban, japon işi

öğretmen, japon işi,bir de nevra serezlili filmi, şu kemal sunal ın ev hanımı olduğu
hep biraz acıklı olanlar:S

copculer krali baska ya.

Köşeyi dönen adam

ZÜBÜK

69 (9 yıl emekliliğin tadını çıkarayım, sonra sevişip içerken ölürüm kesin)

"İhtiyarlık ile gençlik diyerek,
Şu hayatı ikiye böldürme
Ey büyüken de büyük 'Allahım',
Benden evvel sikimi öldürme!"

vallaha elden ayaktan dustugumde gideyim istiyorum, yas fark etmez. birine muhtac olmadan yasayabildigim yasa kadar gidebilirim ins

98. abartı değil, hedefim bu. 99'u görmem gibi geliyor ama.

sonuçta yaşam süresi uzadı :D geldim 30 yaşına zaten daha çocuğum torunum olacak da görücem? anca yeter.

heygidim +1

şimdi. yani 24ümde. 6 ayımın kaldığını bildiğim bi hastalığım olsun, süründürmeden tak diye götürecek bi hastalık. tek duam, dileğim bu. bi hastalığım çıksın ve 6 ayın kaldı yaklaşık desinler. valla başka bi şekilde ölmek istemezdim :D ama allah bilir 90ıma kadar falan yaşarım bu kafayla -_-

istemek başlı başına bir abartıdır, senin bahsettiğin şey, kanaat.

bana sonsuzluk verilmeyecekse eğer, hiç bir duruma kanaat etmem. annemin ve sevdiceğin (olursa yıllar sonra çocuk) esasen beni yanlışlıkla sevenlerin üzülmeyeceği müsait bir zaman dilimi benim için uygundur.

fazla fark etmez. zaten ölü gibi yaşıyorum, yaptığım hiç bir şey yok. 60 yeter.

100 candır

ele ayağa düşmeden.

Viagrayla bile kalkmadığı gün ölmek isterim.
Belim bükülüp başkasına muhtaç kaldığım gün ölmek isterim.

çocuk yoksa 50-55 iyidir benim için.

çirkinleşmeye başladığımda sanırım buda 55ten sonra oluyor. o zaman.

heygidim +1 elden ayaktan düşmeden öleyim derim

Uzun bir süre ölmeyeyim ama el ayak da düşmesin, lazım onlar. O şekilde en uzun ne kadar olursa, metematik hesabını bilemedim.

Uzun bir süre ölmeyeyim ama el ayak da düşmesin, lazım onlar. O şekilde en uzun ne kadar olursa, metematik hesabını bilemedim.

25

bunamadan, ihtiyaçlarımı kendi kendime görebileceğim maksimum yaşta. normal şartlar altında bu beslenme ve yaşam tarzıyla 50'de nalları dikerim ama bazı insanlar hiç sağlıklı yaşam diye kastırmamasına rağmen 100 yaşında zıpkın gibi oluyor. öyle olacaksa 100'ü görmek isterim mesela.

yaşamaya dair pek bir isteğim ya da heyecanım yok, şu an öleceksin deseler ses etmem herhalde ama ne olacağını görmek istiyorum. o yüzden, kendime yetebildiğim sürece maksimumu yaşamak isterdim.

mesela 2074 nba play-off'larını izleyebilmek isterdim. çok eğlenceli olurdu. ya da ne bileyim, şimdi alzheimer'ın tedavisi yok ya, bana 66 yaşımdayken alzheimer teşhisi koyarlardı, iki tane hap yutup iğne olurdum ve iyileşirdim jshfjkl. bu tarz, daha gelişkin, daha farklı bir dünyayı görmek istiyorum. o yüzden durmak yok yola devam. istikrar sürsün der meister yaşlansın.

seni oraya tek alırlar diye mi düşünüyorsun delikanlı? :)

orayı yıkarlardı eğer herkes tek gelebilseydi :)

gitmem

gitmem

vardı kapandı.

biz mi açsak acaba? giderdim.

Yurt dışında gittim. Normal plajlardan bir farkı yok yurt dışında gittiğim yerlerde

Cevap nick de gizli.

İstiyorum aslinda ama seciciyim baya bi ve sooguk biriyim yabanciya karsi. Boyle agzim iyi laf yapmiyor. Asiri yakisikliligim falan da yok. Ondan boyle idare ediyoruz

Çok açık, sevilmiyorum.

uzun süreli ilişkiler bana göre değil. gayet yakışıklıyım.

şişmanım, yakışıklı değilim, ağzım laf yapmıyor. 3 te 3yaptım.

zekice bir fişleme yöntemi
alkışlıyoruz arockm'u

seçiyorum seçtiğim de beni seçmiyor.

ben istemiyorum. gereginden fazla, gereksiz bir sorumluluk iceriyor. ozellikle de ileriye dönük ciddi bi düsüncem yoksa.

Beni beğenini ben beğenmem,benim beğendiğim ise beni beğenmez.

İlişkileri çok ciddiye alıyorum, öylesine bir şeye başlamaktansa yalnız olmayı tercih ediyorum. "The one"ı arıyorum diyebiliriz.

gençler bitmişsiniz lan siz.
ben evli olduğum halde sevgilim var, sizin nasıl olmaz.

uzak mesafe ilişkilerine karşı prensip olarak kapalıyım.
yakın mesafede de kimse yok. olsa da uyumsuz, tipsiz ve tahammülsüz olduğum için kimse barınamıyor sınırlarımda.
üstüne üstlük çok matah birisiymişim gibi seçiciyim

Vardi aldattim. Belki bakarsin tekrar olur, belli olmaz.

ismail yk sendromu + sosyal çevrenin kısıtlı olması + friend zone kümesinde düşünülmem.

talip yok

evliyim, etik olmaz.

türkçelerinin tam karşılamadığını düşündüğüm için ingilizcelerini kullanacağım müsaadenizle, fazla "weirdo" ve "awkward" görüyorlar. bunların normali bile iyi değil ki beni fazla görüyorlar işte. en azından benim gördüğüm, bana gösterdikleri bu. özellikle karşı cinsle ilişki konusunda ekstra sorunlu bir herifim, haliyle düzgün adım atmak falan pek mümkün olmuyor. mecbur olmadığı sürece dışarı çıkmayan birisi olarak "hadi sinemaya gidelim" diyen bir canlıyla uzun süre anlaşabileceğimi düşünmüyorum zaten, 3 günde sıkılır gider kız.

i.imgur.com

Yapmadım fakat Wingsuit yapmadan ölmek istemem.

www.youtube.com

benimki de çok extreme sayılmaz ama dağcılığın alt kolu olan kaya tırmanışı ile uğraştım uzunca bir dönem. spor tırmanış'ın eğer güvenliğini düzgün alırsan çok riski yok ama yüksek dağlarda yapılan duvar tırmanışları biraz daha extreme sayılabilir.

tabii kaya tırmanışında da adrenalinin tavan yaptığı noktalar oluyor. metrelerce serbest düşüp bağlı olduğun ipe güvenmek gerektiği durumlar olabiliyor.

MMA ekstrem sayılır mı?(bence sayılmaz) işte onu yapmıştım.
çokta keyifliydi.
imkanım olunca yeniden başlamak istiyorum.

sub-ethayı kurcalarken buldum. önceleri sadece soru sormak için giriyordum. sonradan ortam iyi geldi, sürekli takılmaya başladım.

2013 sonu bir gün, Sözlük'te amaçsız dolanırken sub-etha'da "Bu ne ola ki, dur bir tıklayayım" diye tıklayıp baktım. Bu kadar insan görünce şaşırdım. "Anaaa, burada fıkır fıkır bir şeyler var, ne biçim yer" diye ağzım açık baktığımı hatırlıyorum. Sözlüğü kullanmamın neredeyse 10. yılında böyle bir şey olduğunu fark ettiğim için kendimi de ayrıca tebrik ederim. Oysa Duyuru'dan önce Sözlük'ü de aktif kullanıyordum, artık 40 yılın başı oraya bakıyorum.

2007 senesinde kiralık ev ararken

Çaylakken subethayı İyi kullanın, öğrenin diyorlar muhtelif yerlerde. Ben de karıştırayım dedim buraya geldim ama yazar olmadığım için hiç bişey yapamıyorsun ben de ekşi duyuru üyesi oldum. 1 sene oldu galiba, tam emin değilim

2012 baslarinda bir konu arastirirken Google'da tesadufen denk geldim. 'Aaa burasi iyiymis' deyip uye oldum ki sansima uye alimlari acikmis. O sirada sozlukte de caylaktim ama bu iki sitenin bağlantılı oldugunu farketmem yaklasik 2-3 günümü aldi. Ben de iki hesabimi hic birlestirmedim. Ikisinde de ayri ayri takılıyorum iste.

aşka halı yak şimdi okudum, elim çakmakta bekliyodum amk.

cevap: 2 sene falan oldu duyuruyla tanışalı. ekşide bir başlıkta "duyuruya sordum" gibi birşey okumuştum, bu ne amk dedim aaa bi baktım burası. sonra tabi sözlükten falanda atılınca ben....

ben sozlukte yazmaya baslamadan bulmustum. caylaklik entrylerimi yazip olmus muyum ben tarzi bi duyuruyla baslamistim. simdi kontrol ettim 5 yil olmus nerdeyse buraya yazmaya baslayali o zamandan beri de duzenli takip ediyorum. tabi yazar olunca eski nicki bi kenara attim.

Sub etha dan buldum, ilkin sadece soru soruyordum, cevap veriyordum, sonradan t.şak muhabbet döndüğünü anlayınca hep gelmeye başladım.

8 sene olmuş şimdi sen söyleyince baktım da. internet kullanıcısı o zamanlar 2-3 kişi vardı. hatta robin sözlükte adıma başlık açmıştı. vay be. nereden bulduğumu da hatırlamıyorum. galiba compu sözlükte link vermişti.

al hatta ilk duyurum bu.
www.eksiduyuru.com

sonra bi' ara baya uzun bi' süre uğramaz oldum buralara. şimdilerde de arada sırada aklıma düştükçe geliyorum.

Sub etha da bos bos saga soka tiklarken. Sonra tanidik manidik artti.

Arkadaş tavsiyesi :)

2010 falandi. Kendimi nasıl burada bulduğumu hatırlamıyorum. Sözlükte çaylaktim, yazar olduktan sonra da birlestirmedim. Yıllar geçti be.

ne zaman hatırlamıyorum ama yaklaşık 3 sene oldu sanırım, sözlükten mesaj geldi. ekşi duyuru'da biri bana ulaşmaya çalışıyormuş, onu söylediler. hani "sözlükten x'e mesaj atabilir misiniz" duyuruları oluyor ya, onlardan. "ekşi duyuru ne lan" dedim başta, sonra girdim işte kimdi neydi ne soracaktı hiç hatırlamıyorum o kişiyi. zaten doğduğum günden beri sorularımla herkesi bunaltıyorum, buna müsait bir ortam olduğunu görünce burayı da dağıttım.

burada vakit geçiriyorum çünkü hem sanal hem gerçek görünüyor gözüme. sözlüğü eskiden samimi bulurdum, şimdi rezil bir yer haline geldi. duyuru da yavaş yavaş o hale geliyor ama olsun hala güzel yani. ortam daha samimi. soru-cevap şeklinde yürüdüğü için insanlar ruh hallerini, acılarını, sevinçlerini, korkularını vs. paylaşabiliyor. o şeyini seviyorum.

subetha +1. zaten keşfettikten sonra buranın sözlükten daha güzel bir ortam olduğunu anladım. yarın öbür gün sözlük hesabım uçurulursa sırf duyuruya artık giremeyeceğim diye üzülürüm sanırım.

kafası oynayan action figürlerden al.

want2die +1

zımba sökmek için sekreter tırnağı denen zımbırtıdan var.

zarf açacağı, masa takvimi, bloknot, ajanda, kaktüs

bendekiler bunlar.

elma şeklinde not kağıdı var bende
litbimg.rightinthebox.com

bir de katana şeklinde mektup açacağı
i.ebayimg.com$_57.JPG?rt=nc

Tim Burton oyuncağım var iki adet.

i.imgur.com

Kucukken korkardim.

Küçükken korkardım şimdi sadece insanlardan korkulması gerektiğini öğrendim, no human no risk :3

evet

üniversite 2'ye kadar korktum. Sonra geçti.

Korkuyorum, bunlarla ilgili basliga hehe zihin oyunu diyeb cok bilmislere de gülüyorum, adamlar o kadar emin ki hayret ediyorum.

taşak geçerim.

Ya bu millete musallat olan cinlerin perilerin ruhların bana musallat olmasını çok istiyorum ama olmuyorlar. Çok ciddi söylüyorum bunu, keşke biri gelse, beni korkutmaya çalışsa, ayağımı kaydırmaya çalışsa. Yoluma taş koysa. Belki 180 derece döner müslüman olurum. Ama yok. Bana gelmiyorlar.

El cevap: Korkmam. Korkanlara da gülesim geliyor.

Yok korkmam böyle şeylerden.

hayır hacım

arkandaki kırmızı gözlü adam kim?

Üst ve alt beyin fonksiyonları hakkında konuşmak için fırsat olarak kullanır, konuyu bir şekilde diyalektik materyalizme bağlayıp politik sohbet açarım.

valla küçükken bile korktuğumu hatırlamıyorum.

Hiç korkmadım. Küçükken bile karanlıkta uyumaya bayılırdım. Kafam hep rahattı. Halen de öyle.

gözlerimin bağlı olmasını ve kulağımda dış sesi geçirmeyen bir kulaklık ile ismini paylaşmak istemediğim şarkıyı dinlerken küt diye gitmek

yüzüme zarar vermeyin ölüm güzel olsun derdim sanırım.

hücremde sorarlarsa son akşam yemeğim 2 dal malbuş, bomonti filtresiz ve çerez olur. sehpadayken sevdiğim kadını öpüp öyle gitmek isterim.

blowjob.

bol tereyağlı bol etli iskender :)

torunumun torununu görmek

kimyasal sakat aga

klonlama teknolojisi gelişirdi ışık hızında. etik metik kalmazdı
children of men diye bi kitap/film var, cinsiyetler gitmiyo da bi şekilde üremiyo insanoğlu. ilgini çekebilir

Eğer bilimkurgu ile ilgiliyseniz Le Guin'in Left Hand of Darkness kitabını okuyabilirsiniz, bayağı enteresandır. Asimov'un The Gods Themselves'i de daha farklı bir şekilde yaklaşır, o da başarılıdır.

bkz: matrix

üreme iç güdüsü, cinsellik, aile kurumu vs. hepsi giderdi.

www.idefix.com

Bu kitabı (Kızıl Kraliçe: Cinsellik ve İnsan Doğasının Evrimi) okumanı tavsiye ederim. Başlangıçta neden iki cinsiyet var, olmasaydı ne olurdu anlatarak başlıyor sonra hayvanların üremeyle ilgili davranışları ve bunların hayatlarına etkileri(en bilinen örnek tavuskuşu beğenilmek için o kuyrukları geliştiriyor ama aslında av olmasına neden olabilir onu yavaşlatabilir)

Tavsiye ederim. İnsana dair de çok şey o süreçten geliyor sonuçta.

gelişimimizin en başında olsaydı evrimsel olarak bu kadar gelişemezdik, yok eger sonradan olsaydı diye merak ediyorsan www.imdb.com filmini izleyebilirsin.

film senaryosu mu arıyorsun hacı.

Bu kitapta da anlatıyor: www.idefix.com

bunu salyangozlara sorsana delikanlı :)
hepsi tek tip, hepsi ürüyor. yumurtaları da ortalık yere bırakmadıklarına göre yavruları da düşünüyorlar.

hayatın kendi kuralları var, bir türün nasıl ürediği bunu pek değiştirmez.
yiyecek üretmek, barınmak için gene çaba sarf ederdi insanlar.

namekliler gibi olurduk.

erkekler ölürse hayal etmesi güzel. kadınlar ölürse gay :(

www.youtube.com

www.youtube.com

jean michelle jarre'nin askerleriyiz.
www.youtube.com

www.youtube.com

Mooncake - Mandarin
www.youtube.com

www.youtube.com

bana küçük süprizler yapsın.

sarılsın, birlikte uyuyalım.

Masaj.

yemek

önce ayaklarıma masaj..
sonra pasta alsın erik çilek falan hazır olsun evde.. duş aldırsın ohh mis.

Masaj

Güzel bir yemek

ayaklarıma masaj

Güzel yemeklerle donatılmış bir sofrada yemek, birlikte duş, sevişme, yine duş, bol aşk, bol öpüşme, sımsıkı sarılma, aşklı bakışmalar, bilgisayar oyunu, abur cubur...... ve daha bir sürü şey.

Duşumuzu alalım, yemeğimizi yiyelim, sonra benle film izlesin

kadın değilim; ama benzer durumda ayak masajı yaparım evet ;)

Valla erkek halimle kadının evde olmamasını isterdim.

Kadın olsam erkeğin evde olmamasını isterdim haliyle. Siktirsin gitsin arkadaşlarıyla maç izlesin, gece bekar arkadaşında falan kalsın. Keşke eclenmeseydim bu hayvan herifle :(

ayaklarımı yıkasın. hani filmlerde kadın erkeğin ayağını yıkıyo ya asdfg

masaj (boyun sırt favorim)
açsam sandviç, toksam meyve tabağı
sarılma, sevgi göstergeleri.

Ne isterler bilmem ama ayak masaji yapardim ben de.

isterdim.

yaşadıkların seni sen yapar, o yüzden unutmak ne olursa olsun seni başka bir insan haline getirir. bunu göze alamazdım ben.

üzüntü doğal süreçtir. gerektiği gibi yaşamazsan ergen ruhlu bir yaşlı olarak ölebilirsin. pek iyi bir ölüm süreci olacağını sanmam.

istemem deneyim hayattaki en önemli şey, hatta kötü deneyimler daha da değerli

kesinlikle istemem su anda. ama eski sevgili icin degil de, herhangi bir zaman herhangi bir sey icin kullanmak uzere oyle bir hakkim olsun isterdim :D

youtu.be

Yaşadığım iyi veya kötü, herhangi bir şeyi silmek istemem. Onlar olmasa ben ben olmazdım. İki üzülür, üç ağlarım, geçer.

Eski sevgili değil de travmatik bölümü komple silmek isterdim. format sırasında bozuk alan olarak işaretlenen disk sektörleri gibi. kalsın orada hiç kullanılmasın daha iyi.

sonra mal gibi hissiz dolanırdım ortada..gerek yok, anılar acı da verse hatırlandıkça güzel.

istemezdim.

İstemezdim. Unuttum zaten çünkü.

hayır.
olduğum kişiden çok memnunum.
istemezdim

Icine ic koymadim ama nescafe ile islatmisligim var.bol cevizli tabi.

tarçın da at azcık içine, süper oluyor :)
ben nutellaya kahve karıştırıp mölföye sarıyorum sonra da tarçına buluyorum :)
nam nam..

Hatta uzerine krema yapabilirsin.tepsinin buyuklugune gore yarim lt veya 1 lt sut ile,krema ilininca bi paket toz krem santi kat karistir ve dok kekin uzerine.

13 yasindayken ilk kez tek basima kek yapmaya kalktim, annemin tarif defterindeki kahveli islak keki yapicam sozde. turk kahvesini boca ettim keke, les gibi bisey oldu :) meger nescafe koyuluyomus. o gunden beri turk kahvesini turk kahvesi pisirme disinda hicbi seyde kullanmam sahsen.

yaptıktan sonra bize de gönderceksen ''kahve koy'' derim.

Turk kahvesi tamamen erimediginden agza gelir boyle putur putur ne gerek var, bence granul kahve koyun ki erisin.

Kahvenin telvesi ağza geleceğinden, ben olsam bir güzel demlerim o kahveyi. O suyla ıslatırım keki.

her şeyi bırakıp gitmiştim. terketmesi zor bir yerdi. yaptım. yaptım da ne oldu. şimdi aynı istek yine var.

gittim, gidiyorum, gideceğim.

gitmek cesaret istiyor. ama çıktığın kapıyı da çok sert kapatmamak lazım.

ayrıca;

karikaturistan.files.wordpress.com

hep dedim, hep gittim, hep pişman oldum.

yine de yine olsa yine giderim sanırım.

gittim de aradan 2-3 sene gecince yapmayaydim daha iyiydi dedim. cocukluk, genclik iste. ozellikle 18-19 yasinda aldigim kararlarin bir cogundan pismanim diyebilirim.

:) eksisozluk.com

mekan değiştirmek işe yaramıyor kafayı değiştirmedikçe.

Dedi ve okulumu bıraktım yurtdışına gidiyorum.

geçtiğimiz hafta topladım tası tarağı, gidiyorum dedim. buradan böyle ayrılmak istemezdim vs diye edebiyat parçaladım. sonra uçağı kaçırdım gerisin geri döndüm ^_^

daha önce de gitmiştim ama lanet olası okul yüzünden döndüm.

Ben bir defasında kendim için çok iyi bir fırsat olacak iş teklifini geri çevirip 3 ay ayvalık'a gitmiştim. Döndüğüme pişman oldum...

ciddiyetsiz. nezaketsiz.

post-sürrealist.

otobiyografik. mutlu.

3x2=6 kelime oldu ama idare et *

(bkz: elif aybüke koçak)

Hırs fakiri.

sabırlı
sabırlı

insan ve canlı.

elma dilim patates,
çok asitli kola.

ama içim muallebi yumusaklıgında.

çürük,

maalesef ikinci bi kelime bulamadım;

öte yandan yukarıdaki diğer cevaplardan ilham ile chaotic neutral da olabilir

Chaotic neutral

göt oğlanı

yenilikçi/açık fikirli, gözlemci/meraklı

ellerikesik spiderman

tembel usengec
korkak utangac
umursamaz gamsiz
enayi saf

Antin kuntin.

tek kelime olaydı "keranacı"

akıllı ve seksi


(qızlar eqlesin)

Doyumsuz, savaşçı, faydacı.

miskin ve sakin

Nihilist-uyuşuk

soruyu üstüme alındım : "düz adam"

robert smith

minik donut canavarı, neseranni ve damdanakan'ın açtığı yolda gideceksem neutral good
O yoldan gitmezsek çoğunlukla nazik bir insanım.

zeki ama çalışmıyor bi de comolokko

hakkaten sabırlı

Üşengeç sabırlı

iyi / kötü

insan. insanların şöyle sorular karşısında kendini methetme hevesini anlayamayan bir insan.

Sığır, beceriksiz.

kararsız, şerefsiz

nefes alan

sıkıcı, silik.

Net, sert görünüşlü (herkes böyle diyor)

despot
meraklı

boynum tutuldu

keyif pezevengi

awesomegifs.com

thecutecorner.com

fruitcrocs.com

bu ikisi de cok iyi :D

i.imgur.com

bakışmalı gif'in uzun versiyonu da var, eğlenceli.

weknowgifs.com

(git: barkpost-assets.s3.amazonaws.com )

ya abi ben aradım bulamadım ya. hayatımda en çok güldüğüm şeydi büyük ihtimalle.

aslanlar avlanıyor. dişi aslan avın ayağına yapışıyor çeneleriyle. erkek aslan da fırsat bu fırsat deyip direkt dişiye atlayıp pompalamaya başlıyor. ama bulamadım.

www.netmizah.com

gifcraft.tumblr.com

i.imgur.com
i.imgur.com
33.media.tumblr.com

38.media.tumblr.com

33.media.tumblr.com

38.media.tumblr.com

data3.whicdn.com

biri beni durdursun ;_;

i.imgur.com

i.imgur.com

kendisi çok da sevdiğim bir koçtur, "şaşırmalı gif" olarak bu kullanıldığı zaman çok gülüyorum,

gifrific.com

woisio.com

m.gifbin.com
Yapacağın işi ... ben gidiyorum derken kullanıldığında çok komiğime gidiyor :) .

33.media.tumblr.com

zenciyle yaşıyorum. yahudi arkadaşlarım vardı israilli takıldığım.(erdoğana iyi sövüyorlardı bizim türklerle sıkıntımız yok diyerek) ermenilerin fanatiklerini sevmem. yunanlıları severim.

islamcıları bir kaşık suda boğarım.

imza: erasmuslu genç

önce insan diyorum da siyah insanların yüzlerindeki ayrıntıları seçemediğim için yüzlerine bakmaktan hoşlanmıyorum :(

bir de şu var ki terörist ile ermeni ya da yahudiyi bir tutmam, tutamam. eline silah alanı sevmem.

Terörist bir ırk değil öncelikle , siyasi bir yönelim diyelim ve teröristi dışlamak ırkçılık değildir, teröriste insan demek de humanizmin konusuna giriyor daha çok.

Radikal islamcılara karşı tutum da ırkçılık değil, radikal islamcıları ben de sevmiyorum.

Onun dışında esas sorunun cevabı Suriyelilere, Araplara karşı tutumun ne dersen tanımadıklarıma karşı temkinli yaklaşırım,kadın olduğum için ve kadınlara yönelik davranışlarından ötürü negatif bir ön yargım vardır, ama yardıma ihtiyacı varsa misal yolda ölüyorsa vs. yardım ederim. İnsani yardım anlamında ırkçı değilim. Günlük hayatta ise eğer radikal islamcılıkla birleşen düşünceleri de varsa ırklarından ötürü değil esas olarak düşüncelerinden ötürü iletişimi keserim.
Bu anlamda tatlı su ırkçısıyım denebilir.

ırk-din-dil değil iyi/kötü ayrımcılığım var. misal terörist kötü o yüzden direkt nefret ederim. ermeni, yahudi, zenci ile aynı kulvarda yarıştırılmasına da anlam veremem.

teröriste tahammülüm yok.
önce insan derim, ancak kendi etnik kökenimi bir ayrı sevdiğim doğrudur.

ırkçı değilim. ayrımcılık yapmam.

ama bazı kültürlerin beni rahatsız eden kısımları vardır. örneğin çinli arkadaşlarımın çoğunluğunun evine gitmekten imtina ederim, evlerine ağır bir artık baharat mıdır nedir bir koku hakim.

ermenilerle zaten türkler olarak diyalog kuramıyoruz. siz bizi kestiniz diye sohbete başlıyorlar.

arapların evine çift olarak gidince kapıda sizi kadın/erkek ayırıp haremlik selamlık oturtmalarına hoş gözle bakmıyorum. o yüzden eşli görüşme, eve davet durumlarına girmiyorum.

düşünsem daha çıkar ama ilk aklıma gelenler bunlar.

Müslüman toplumları sevmiyorum.

Ne kadar asimile olsam da üç etnik kökenin kırmasıyım. Irkçı olsam biraz komik olur, kendime ayıp ederim.

Sadece Çin ve baharat konusunda eindaclub'a kqtılıyorum. Tutar da içimden kötü bir düşünce geçerse çok utanır, kendime kızarım.

İyi-kötüyü bile birkaç kişi özeli dışında çok net ayıramıyorum.

iyi insan kötü insan diyorum. Ama bu ikisini çok fena ayırırım. Ayrımcılığın alasını yaparım. Onun dışında herkes insan.

Milliyetcilikle alakam yok, irkci hic degilim. irk milliyet vs insan uydurmasi seyler, cok anlamsiz geliyor.

humanist degilim sanirim, terorist olana once insan diye yaklasamam. daha dogrusu soyle ozetleyeyim; ihtiyac disinda, herhangi bir istek / cikar / ideoloji / inanc icin baska bir canliya (insan, hayvan veya bitki, fark etmez) ve dogaya zarar verme hakkini kendinde bulan birine ilimli ve sevecen yaklasamiyorum, ki bu da insanligin cogunluguna tekabul ediyor.

genel olarak benzer davranışları sergilediğini gözlemlediğim milletlerin insanlarına, tepki verebiliyorum. mesela trabzonlu insanların paragöz ve yalancı olduklarını düşünmem, arapların görgüsüz insanlar olduklarını düşünmem ırkçılık oluyorsa ırkçıyım.

Müslüman toplumları ve milliyetçi toplumları sevmiyorum.

kıvırmaya gerek yok, bazı ırkları sevmiyorum. bu da beni 'ırkçı değilim ama...' değil, direkt ırkçı yapıyor, farkındayım. bundan da gocunmuyorum.

milliyetçi değilim. fakat vatansız da değilim.

müslümanım, ama müslüman toplumların çoğunu sevmiyorum.

hümanist olduğum söylenemez. sevilmemeyi de anlayabiliyorum, bununla da aram kötü değil.

hümanist yaklaşım diye bir şey yoktur. hümanizmin ise vaganlıktan hiç bir farkı yoktur.

bir milletin geçmişi karanlık ve vahşet doluysa bu milletin insanına karşı tedbirli yaklaşmak kadar tabii bir durum olamaz. evcilleşse de bir yırtıcı daime yırtıcı kaldığı gibi bu soy sop mevzusu da aynı bok. biz türkler nasıl barbar geldik barbar gidiyoruz milletin gözünde aynı hesap. asla bir yunana milliyetini umursamadan bakamam kimse kusura bakmasın ! ha onların da çok umurunda olucak evet ama en azından ben şaşmamış olucam şekkürler.

ırkçıyım ama ayrımcılığa karşıyım.
...
bu tiki kaldırıver, şakaydı.
ırkçılık ayrımcılığı gerektirir zaten. ben kendimden başkasını umursamam, ne yaparsanız yapın ucu bana dokunmadıkça:)

- hayır. fakat milliyetin (yani yetiştiği toplumun değerleri ve düşünce yapısının) karaktere etkisi çok büyük.
- evet. örneğin araplara karşı inanılmaz büyük önyargım var.
- rahatsız olmayabilirim ama önyargılarımın yıkılmasına bağlı.

- cümlenin devamına bakarak söylüyorum hayır. önce insan asla diyemem. hangi milletin üyesi olduğu konusu için "önce insan" derim ama terörist ya da katil vs. gibi şeyler için "önce insan" hayatta demem. bu arada terörist, ermeni, yahudi, zenci gidişi komik. terörist diye ırk mı var?

- hümanizm denen saçmalıktan gram haz etmiyorum.

ek: abartıya kaçmadığı sürece ırk üzerinden ya da ırkçı şakaları da severim. "sono yopsolor hoşono godor mo?" mağara adamlığına giren biri olmadan önce söyleyeyim. evet hoşuma gidiyor. hemen her konuda da şaka yapılabilmesi gerektiği taraftarıyım.

bu tip şeyleri aşmış olan insanlar dışında herkesten nefret ederim. tek ayrımcılığım budur.

mesela masa penisi gibi, trabzonlu insanlara karşı benim de ön yargılarım vardır. hem de bir trabzonlu olmama rağmen. ama hiç tanımadığım bir insana da asla haksızlık edemem. bu nedenle ön yargılarımı götüme sokup yoluma devam ederim.

yine araplara ya da kürtlere karşı da tecrübelerim doğrultusunda ön yargılarım mevcut. ama yeni birisiyle tanışırken nereli olduğuna değil nasıl bir insan olduğuna dikkat ederim, bu sırada ön yargılarım götümde bekler.

akp'liler disinda insan ayirmam. Benim icin herkes birdir. Ister kabile dili konussun, istersen oxford ingilizcesi, ister albino olsun ister zenci. Herkes bir bana göre

Din, dil, ırk ayırmam.
Teröristi de ayırmam. Affederim demek değil tabi bu, ama onun da insan olduğunu, bulunduğu durumun hastalıklı bir psikolojik geçmişten geldiğini düşünürüm. Öfkelenmem buna, üzülürüm.
Hümanist falan tabirlerine gerek görmüyorum hayatımda. Sadece aynı bokun lacivertiyiz hepimiz.

şimdi şöyle;
kültür ve din kişiyi feci etkilediği için bazen fenalık getiren etmenler olabiliyor.
Fakat bunların dışında her milletten insanla anlaşırım yani ayırmam.

Fenalık getiren etmenler:
Amerikalılar inanılmaz uyuz ve ağır kanlı bazen, ama bazen değil.
Afrikalılar genelde geç kalmaya eğilimli, 2 saat beklemişliğim var çünkü adamların zaman kavramı yok, raatlar.
Polonyalılar garip biçimde pasaklılar, bulaşıktaki kaşığı alıp tekrar kullanıyor temizlemeden.

vs.

teröristi ayrı tutarsak önce insan diyebilirim. Ama görüşü benden farklı olan insana ister istemez farklı davranıyor fakat yine de anlamaya gayret ediyorum.

House MD olabilir.

hatun kişisiyim ama batman veya gandalf olmak isterdim ^^ veya interview with the vampire'daki louis olmak da güzel olurdu :)

harvey specter da olabilü

buffy the vampire slayer, dizideki tüm karakterle arkadaş olmak istediğim için kendimin herhangi bir güç katılmış hali olarak yer alsam tadından yenmez.

frank reynolds

Kurt russell, death proof
youtu.be

Kurt abimizin karizma paçadan akıyor. Hastayım şu sahneye, müzik harika, hatun çok taş, o nasıl bir estetik anlayışı.. Bal ne ki, şeker ne ki?

Spoiler
Barda oturan sarışın hatun az sonra ölecek.

(bkz: kaiser soze)

The Scarlet Letter - Hester Prynne..
Sebep: Gary Oldman..

Jeff Murdock-Coupling

dizilerden gideceğim sanırım:

abed - community
dwight - the office
topher brink - dollhouse
wash - firefly
person of interest - root
dewey - malcolm in the middle
sherlock - sherlock
mike - breaking bad

bir tane de film:
jake green - revolver

(bkz: tyler durden)

watchmen - rorschach

beetlejuice

ben poi'den fusco olmak isterdim sanırım ya da elias da olur bak

brother justin
nathaniel fisher (baba fisher, nate değil)
ari gold
al swearengen

dördünden biri

film olayında da ah nerede'deki hulusi kentmen.

En çok Castle'daki Kate Beckett gibi olmak isterdim ama bana 3-4 beden büyük o.

Birtakım "nerd" karakterler uygun olur bana. Accık da dövüşen bir karakter güzel olur.
Supernatural'ın Charlie'si süper olur. Zaten oynayan Felicia Day'i de çok severim.
www.whitneydrake.com
Amy Farrah Fowler veya Lisa Simpson olur.

(bkz: leonidas)
(bkz: 300 spartalı )

Curb Your Enthusiasm'dan Larry David, Arrested Development'tan Tobias Fünke ya da GOB olurdum.

Filmlerden ise Wes Anderson filmlerinden bir karakter olsam yeterdi, hangisi olsa olur. Hepsi bir tatlı. En çok Steve Zissou olmak isterdim.

Oslo, 31. august - anders

Leon olurdum.

pikacu

schindler'in listesi'nde ralph fiennes'in canlandırdığı şerefsiz oğlu şerefsiz alman subayı olurdum. daha karizmatik bir karakter görmedim valla. gerçi kızı falan dövüyordu it oğlu it ama olsun ben de şerefsizim zaten.

kimsenin Dexter dememesi ne kadar da üzücü.

Episodes - Mett LaBlanc'ın kendisi. Zaten kendini oynuyor.

Dexter Morgan. Başka da bir şey olmak istemem ben. Ne eğlenceli olurdu valla.

dude

24 - jack bauer :p

herkesi kendin gibi sanma. çoğu insan empati yoksunu. empatin varsa bile bu insanlarla çatışa çatışa zamanla köreliyor senide kendilerine benzetiyorlar. iyi insan olmak eziklik olarak kullanılacak bir açık olarak görülüyor genelde. sende adapte olabilmek için değişiyorsun. survival of the fittest.

""Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa,
bir canavar olmayı da göze alsın.
Uçuruma uzun uzun bakarsanız,
uçurum da sizin içinize bakmaya başlar."

Salla olm boyle seyleri fazla dusunursen kafayi yersin bence. Ayni seyi sende onlara yap hem zevklide.

hepsinin sözleri aynı.
"ne yapak, böyleyiz."

ben kötü değilim lan. hippiyim. valla.
o bahsettiklerin vicdansız evet. bilhassa işçi emeği sömürenler, yetim hakkı yiyenler falan. kapitalizm psikopatiyi kayırır.
www.ted.com

www.ted.com
(8:43)

guguk kuşunda şöyle bir replik vardı: "bir insanın deli olduğuna toplum karar verir."
kötü olup olmadığına da öyle.
ÖRn: 17 yaşındaki kıza tecavüz edersin, ailesi kızı senle evlendirir ve şikayetçi olmaz. kızı 1. eşinin yanına yerleştirir ve ben almasaydım ailesi öldürecekti deyip kendini temizleyebilirsin: www.radikal.com.tr

fakat bunlar toplum normları, coğrafyaya ya da geleneğe göre değişiyor.

bir de bunların tüm üstünde normlar var, yozlaştırılsalar da var.
misal: adam öldürmeyeceksin
yalan söylemeyeceksin
çalmayacaksın
komşunun malına göz dikmeyeceksin.
..

ben kötü değilim lan :/

iyi miyim, bilmiyorum. ama kötü olmadığımı biliyorum.

"Ben kötüyüm" diyen insanlar olabiliyor ama tanıdıklarımdan bunu diyenler gerçekten bencil insanlar olmakla birlikte yukarıdaki hiçbir sınıfa girmiyorlar. Ben kendimi bilemem amadediklerin komple vicdansız. Ama bunun farkında olduklarını sanmıyorum. Çünkü illa ki içlerinde iyilik yapan bir nokta vardır. Benim gözümde o açığı kapatmaz ama kendi gözünde kapatabilir.

Yapılan kötülüğü mantık çerçevesine sokabilir; örneğin "Senin de fabrikan olsun, bakalım sen ne yapacaktın" diyebilir. Bu şekilde kendini aklayabilir. Örneğin, Ali Ağaoğlu'nun konuşmasına bakalım. "Avazım çıktığı kadar bağırıyorum. İstanbul konut inşaat sektörünü en iyi bilen isimlerden biri olarak söylüyorum ki; mevcut yapı stoğunun yüzde 70'i deprem açısından güvenli değil. 1970'li yıllarda İstanbul'un Anadolu yakasında yapılan yapıların büyük bir kısmına inşaat malzemesini ben sattım. Kumları Marmara Denizi'nden demirleri hurdadan çektik. O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu. Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu. Deprem olursa İstanbul'a ordu bile giremez, ölen şanslıdır". Al işte, alenen kötü adam, potansiyel katil. Ama kendini akladığı iki cünle var yukarıda: "O zamanın şartlarında en iyi malzeme buydu" ve "Sadece biz değil tüm firmalar aynı şeyi yapıyordu". Bu cümle ne kadar kendini aklamak için söylenmişse de, bir kısmının da kendini kandırmak ve kötü olmadığına kendine inandırmak için söylendiğine inanıyorum. "Kötü oldum, çünkü başka seçeneğim yoktu"ya kendini de inandırmaya çalıştığını düşünüyorum. "E, bu işi yapmayabilirdin" seçeneğini düşünmemesi ve düşündürtmemesi gerektiği için böyle seçenekler sunabiliyorlardır kendine.

bazi cevaplar sorunun icinde gizli:

"iscinin hakkini yiyen patron"

isci: dunyaya sikilmek icin gelmis olan, maasi karsiligi emegini satan kisi

patron: dünyaya sikmek icin gelmis olan, zamaninda muhtemeldir ki sikilmis olup simdi sikme sirasinin kendisine gelmiş oldugu akil sahibi kisi.

kapitalist bir duzende yasiyoruz, oyunun kurali isci sikmek uzerine kurulu. hayatta kalmak istiyorsan isciyi sikeceksin. sikilmek hosuna gitmiyorsa soylenmeyi kesip seni de siken tarafa gecirecek bir fikir bulacak ve organize edeceksin.

maasli calisan demek domalip "yok mu beni siken?" diyen insan demektir. begenmiyorsan patron olacaksın.

bu arada ben patron olsam ve gercekten milyonlarim olsa iscime kar payidir, ikramiyedir, bayramlik ceklerdir vs vermek ve daha cok motive etmek isterim. bunun nedeni de sikilme tecrubesine sahip olmam sanirim. ama bir baskasi sirf sikis odakli bakiyor diye de bir sey diyemem, oyun bu, kural bu.

ya sikeceksin ya sikilecek. kimi az siker, kimi cok.

selvi boylum al yazmalım, çiçek abbas vs. çaldıkları benim en sevdiğim. hangisi olduğuna bakmadım.

3

4 yani cahit berkaylı olan. Özellikle devlerin aşkı'nın sonlarına doğru metin türkcan ve sonrasında gelen saksafondaki gazı başka bi yerde bulamadım. En sevmediğim de son çıkan. Çökertme fena olmamış ama diğer türkü fazla oynak daha güçlü türküler daha güzel oluyor bence.

www.youtube.com

doğa için çal - akapella var bir de seçenekler arasinda. (ki ben sevemedim onu)

belki ilk göz ağrısı olduğundan bilemiyorum ama 1 bence.

En çok 3'ü seviyorum

Benim favorim 3, özellikle de Gesi Bağları'nda Dilek Türkan ve Sevcan Orhan çok iyiler.

Edit: Fuat Saka'yı unutmuşuz.

çok güzel yapılır. ama ingilizce çok azsa zorlanmamak elde değil tabi. turla gitmek sıkıntıyı azaltır.

Tek başına zor olabilşr ama olur demiyorum olabilir. Planını programını yaparsan yapılır da. Turla gitmek çok eğlenceli.arkadas grubu da edinirsiniz

Tek başına gitsin hem de balkanlara gitsin, dil problem olmayacak: kosova/sırbistan gibi yerlerde ingilizce konuşana rast gelmek zorken, bazı illerde türkçe bilenlere bile denk gelecek, her halükarda en çok kullanacağı şey tarzanca [beden dili] olacak zaten.
Ek olarak: Karadağ'a mutlaka gitsin ki manzara karşısında keyiften keyiflere koşsun.

Tel başına turla gidip orda arkadaş edinmek güzel olur. Yok zaten tek başıma gitmemin amacı insanlardan uzlaşmak istemem dersen o ayrı tabi.

sıkılırsın, yapma.

hangi bölge için?

Bel, boyun...

uygulayan biri olarak bugüne kadar yan etki konusunda herhangi bir problem yaşayan hastam olmadı.

boyun kısmına dikkat etmek gerek sadece. vertigo vb durumlarda boynun manuel terapisi değişiyor.

aynı zamanda kendime de yaptırdığım için işi bilen birine yaptırdığınız takdirde (ki bahsettiğim işi bilen kişiler fizyoterapist olmalı) sonuçları gayet güzel oluyor.

en az 20 yıl olmuştur bahsettiğin şekilde ağlamayalı, ama yer yer keşke benim için önemli birini kaybetmeye gerek kalmadan öyle ağlayabilsem diyorum.

Babam öldüğünde. 8 sene oldu.

28 mart 2003, babam oldugu gun.

Babaannemin tabutunu taşırken omzumdan aldıklarında.

eksisozluk.com

hayatımın kadını o kararı verdiğinde
(19 kasım 2013)

yanlıs hatırlamıyorsam bir yıl önce falan bir cumartesi akşamı gibi. milletin facebook'tan aktivitelerine hayatlarına bakıp sonra kendime baktıydım, dayanamayıp patlamıştım.

ağlamaktan göz pınarları kuruyor bir süre sonra.
artık için ağlıyor, dışında sakin bir ifade.
-yani her gün-

hiç o şekilde ağladığımı anımsamıyorum.

2008 senesi agustos ayıydı. Sevgilimden ayrılmıstım. Yan komşumuz sesimi duyup kapıya dayanmıştı hatta. Eve çağırmıştı çocuk arkadaşlarıyla beraber. Gel bizimle kafandağıt diye. Canım ya bak hüzünlendim şimdi <3

Son 1 yıldır sık sık

10 yıldır hüngür hüngürü bırak, hiç ağlamadım. Ağlamayı da düşünmüyorum.

Erkek adam ağlamaz. İçimden gelmiyor.

Microsoft Sculpt Comfort Mouse. uzun süredir kullanıyorum çok ergonomik, çok hassas. bluetooth ile çalışıyor yani aparatı yok. çok verim alıyorum ben bu mouse'dan. tavsiye ederim.

Logitech performans var, bütçene uygun olsa gerek. Biraz büyükçedir yalnız. Logitech'ten başka kullanmadığım için açıkçası çok da karşılaştırma yapamıyorum ama ben memnunum. Illustrator'da da kullanıyorum. İyi tarafı usb ile şarj oluyor, fena da gitmiyor şarjı. Ergonomisi de kötü değil.

daha 4 gün olmadı mı yaw, ne ara açıklandı?

Helal olsun bu kadar hızlanmış sistem

bittabii..

Geçmiş olsun.

Ben gideni değil, giden beni kaybetmiştir.

gittiği gün bittiği falan yok hocu, kandırma kendini Biraz zaman geçsin biter ama...

gidiş şekline bağlı olarak "bitmiş!" de olabilir "azalarak bitebilir.." de.

Biraz zaman.

az dişini sık, unutursun.

Sunlar var ilk aklima gelen:

www.youtube.com

www.youtube.com

gözümde bir numara :

www.youtube.com

Yüzmek gibi bir refleks, kolay unutulmaz diye düşünüyorum. Uzun süre binmedikten sonra denerken yalpalayabilirsiniz filan ama toparlanır bir şekilde.

unutulmuyor.

küçükken sürüyordum sadece dönerken zorlanıyordum, bisikletten inip bisikleti çevirip tekrar biniyordum. geçende deneyim dedim hiç süremedim bu sefer.

uzun senelerden sonra, yol bisikleti ile geri dönüş yaptım. hiç de unutulmuyormuş:)

normal sartlarda unutulmaz ama unutan birini tanıyorum. ben unutsam ölüyorum galiba diye gitmediğim doktor kalmazdı, ama unutan kişi pek takmadı...

çevremde hiç bisiklet kullanmamış bir kişi var geçenlerde bisiklet kiraladık ona öğreteyim diye ama korkudan bisikletin üzerinde duramadı sürekli kendini yere attı. düşmekten korktuğu için kullanamadı bir türlü.

unutulmuyor ama çocukluktan sonra kocaman bisiklete binince bir bocalama oluyor. Sanırım boyuma göre ayarlamadığımdan mı nedir düşmüştüm ama sürülüyor yani sıkıntı yok.

6-7 yillik bir aradan sonra ilk binerken hafif denge kurma sorunu yasadim ama 2-3 metre gidince normale dondu. gerci bunda iki bisiklet arasindaki kadro boyu farki da etkili olmus olabilir. onceki bisikletin kadrosu daha kucuktu.

cevap: unutulmuyor.

unutulmaz ama gidonda hakimiyet sorunu yaşanabilir. o da kullandıkça aşılıyor.

Unutulur.

unutan zaten hiç tam olarak öğrenmemiştir.
bisiklette ön tekerin çatalının yerle yaptığı açı dengeyi sağlayan şey. ilk hareketi verdikten sonra dengeyi sağlamak için ekstra fazla bir şeye gerek yok.

Unutulur, bizzat unuttum. Geç öğrenmiştim zaten, çok da sürmemiştim öğrendikten sonra.

en son 15-16 sene evvel bisiklet süren ablam bile unutmadığına göre kimse unutmaz. öyle çok fazla bisiklet sürmezdi o dönemler de ama öğrenmişti.

ben en son 7-8 yıl önce sürmüştüm geçen bi deniyim dedim başta bocalıyorsun ama kolay alışıyorsun

sanmıyorum. insanoğlu her daim bir şeye, -ki bu "şey" taş, toprak, at, bukalemun olabilir, sevgi beslemek zorunda. doğal seçilim evresinde en büyük etken hırs ve aşktır. (aşk göreceli elbet)
ilişki yaşama kısmına hiç girmiyorum, lisede cenifır lopezi s**tim olm ben diyen ve buna inanan arkadaşlarım vardı. ilişkiyse oda ilişki, al işte.

Oyle birileri varsa ne güzel. Karşılık alamama dertleri olmamış. Keşke ben de sevmesem.

sevdim de çılgınlar gibi sevmedim. bir kuytu köşe başında bir vefasız için yol gözlemedim yani. bendeki genel tutku eksikliğine ve hayat karşısındaki lakayt tavrıma yordum ben bunu. öyle mi daha iyi, böyle mi bilemiyorum tabii.

Zannedersem ben. Hiç gerçek anlamda aşık olduğumu düşünmüyorum

var ben, kimseyi sevmedim, sevemedim değil kendi isteğimle hoşlanmaya başladığım kişiden anında uzaklaştım farkına vardığım gibi. bazı psikolojik durumlardan dolayı sevmekten de kaçındım. kimseyle ilişkim olmadı bu yüzden. ha bu durum kötü gibi görünebilir ama sevmiş olsaydım gerçekten daha kötü durumlar olurdu o yüzden insanlara ve kendime iyilik yapmış oluyorum :)

ben.

nedenlerini kendime saklıyorum.
özelden yazabilirim ama.

O kişi benim. Herhangi bi erkeğe aşık olmadım ama
yaprak sarma aşkım üç beş araba modeline duyduğum derin his bambaşka bişey.

Neden aşık olmadım bilmiyorum sevdim mi Onu da bilemedim tamam buraya gelip üç beş duyuru yazıyorum ama o yazmakla kalıyor. Sonrà yüksek Hızla o duyguyu terk ediyorum. Falan falan

ben bir çok kez aşık oldum ama ilişki yaşayamadım. sebebini bilmiyorum, biraz çekingenlik biraz korkaklık. nereye kadar böyle gidecek bilmiyorum. artık yaşım geçtiği içinde çok geç deneyimsiz olmuyor bu işler.

isveç - Danimarka

Tam tarih belirlemedik ama aklımızda bir ege kıyılarını arabayla gezme planı var. Neresi hoşumuza giderse gece orada kalalım gibi.

normalde her yazı annemin yanında, izmit'te geçiririm. arkadaşım da yok param da, öyle bir yerlere gidelim edelim planım hiçbir zaman olmadı.

ama sanırım bu yaz istanbul'da kalıp işe falan gireceğim çünkü izmit'e gitmeye yüzüm yok. geçen dönemi bir rahatsızlık yüzünden atlamıştım, bu dönem de dil bölümü olduğu için dersleri hiç mi hiç anlamıyorum. ben adımı zor söylerken benden hikaye yazmamı istiyorlar örneğin. üçüncü senem olacak. üç sene bitiyor ve bir tane ders verilmemiş.

ha ben paramı kendim kazanıyorum, kimsenin cebinden beni okutmak için beş kuruş çıkmıyor ama ne olursa olsun ben istanbul'a okumaya geldim. 17'mde geldim. şu an 20 yaşındayım, bir tane ders vermişliğim yok.

annem anneannemle kalıyor, o ev sülale için HUB gibi bi' şey. özellikle ramazan'da falan çok akraba gelir misafirliğe, iftara, sahura bilmem neye... ben "birinci sınıftayım" derim de, annem üzülüyor. onca insanın içinde "hehe ben 3 yıldır hiçbi zig yapmadım, yatıyom evde" diyemem.

aslında isteğim yazın yine oraya gitmek, kıvama gelen kardeşimle bol bol basketbol ve de artık ablasının bilgisayarı olacağı için dota oynamak idi ama bu gidişle istanbul'da sığır gibi yaşamaya devam edeceğim. yazın sıcağında sabahtan akşama kadar çalışır, kazandığım üç kuruşu da faturalara ya da dışardan yemeye falan harcarım.

anlayacağın yaz gelmesin istiyorum. bok gibi geçecek benim için.

Param denk gelirse motorla transfargasan a gidicez uj bej kisi, yetmezse karadeniz turu yapıcam tek başıma motorla yine

koala var

abi tembel hayvan doğası gereği ağaçlarda yaşıyor, saklanabileceği gizlenebileceği çok alan var ve hep asılarak ilerlediği için vücudunda kas'a dair pek birşey yok diye dinlemiştim bir belgeselde. yere koyduğun zaman kollarıyla kendini kaldıramayacak kadar güçsüz bir kas yapısı var. çok fazla düşmanının olmaması da onu yavaş ilerlemeye itmiş olabilir. ancak yerden ağaca çıkarken leoparlar görürse yiyor. birde ağaç tepesindeyken kartal kapıyor bazen.

bunların genel olarak metabolizmaları yavaş. amerikada zamanında büyük bir ekolojik felaket oluyor da bu metabolizması yavaş türler ayakta kalabiliyor sadece.
benzer durum koalada da var. kola için sorun yediği zehirli okaliptüsler ama.
benzer şekilde, zehirli otlarda da metabolizma yavaş. zehiri üret, sitoplazmadan ayıkla, özel kofullara taşı.. derken çok enerji gidiyor, diğer hayati reaksiyonlar baskılanıyor (inhibisyon)
bu tür yavaş hayvanlar genelde aşırı zorlu ortamlarda yaşayan, ya da aşırı zorlu zamanlardan sağ çıkabilmiş survivor organizmalar aslında. (dodo kuşunu tenzih ederim, dodolar sefa pezevengiydi)

mesela bunların kankaları karıncayiyenler de amerika kökenli bir tür, bu karıncayiyenler yaşayan en soğuk memeliler. aşırı düşük vücut sıcaklığında yaşayabiliyorlar. haliyle yavaşlar. bunların sinirlerinde iletilen elektrik sinyalleri bile bizden yavaş.

eksisozluk.com

Bu arada tembel hayvan değil, tembelhayvan. Tembel bir hayvanı değil adı tembelhayvan olan bir canlıyı ifade ettiğimiz için bitişik yazılıyor. (bkz: ana yazım kılavuzu)

bunların hali çok acı kaplan filan bunları gördü mü mcdonaldsa gitmiş insan gibi seviniyor çünkü kaçamıyor garibanlarım anında fast food oluyorlar :(

ben de metabolizmaları yavaş diye biliyorum bu arada.

tembelliginden mi bilmiyorum ama bukalemunlar da "yurusem mi, yurumesem mi?" diye dusunuyorlar. bu kadar adimini saglam atan hayvan gormedim.
www.youtube.com

bukalemun sıcak kanlı bile dğeil.
bir de bunlar kaçamadıkları için, yavaş takılmaları daha mantıklı, ortamda bir dal parçası gibi yaşamalılar ki şu gözlerden kurtulabilsinler:
www.gifbin.com

gönderme olabilir ama belki de başka şeylere göndermedir.
zorlu şartlarda az enerji tüketimi, yağ biriktirebilme ve daha az hareketle hayatta kalınabilecek yerlere, mesela ağaç tepelerine çıkmak büyük yıkımlardan kurtulmada işe yarar.
mutant planet ya da onun gibi bir belgeselde vardı, armadillolar mesela, evvelden yaşadıkları yerde büyük sürü hayvanları yaşarmış. hepsi tükenmiş. büyük bir yıkım geçirdiklerine dair deliller var. vücut sıcaklığını düşürerek yaşayabilen büyük avantaj sağlamış.
tembelhayvanlar da hala hayatta kaldığına göre :D gönderme biraz takılma gibi aslında.
yaşayan her canlı, üremeyi başarabilmiş, yani doğal seçilimden bir şekilde kurtulup üreyebilmiş bir atadan geliyor sonuçta. tembeller de dahil, evrimsel açıdan aynı oranda başarılıyız. onlar da tükenmemiş, biz de..

3- Panda var. Ot sakinleştiriyor zaar.

ama benim izlediğim belgesel şuydu:
www.youtube.com

tam metabolizma hızının hayatta kalmaya etkisinden bahsettiği kısım ise şu:
youtu.be

karıncayiyen kardeşlerimiz 32 derece vücut sıcaklığıyla memelilerin en soğuğu imiş. beyinleri de ufak olduğundan "gereksiz" enerji harcamasını engelliyormuş.

kabız olursun, gerekli vitaminleri almadığın için hasta düşersin, bağışıklık sistemin çöker.

daha bir sürü vardır elbet ama aklıma gelmedi şimdi.

Her gün ekmek yersen protein ve yağ almadığın için kasların zayıflar bağışıklık sistemin çöker ölürsün. Karbonhidratı proteini ve yağları ihtiyacın kadar almak zorundasın.

kanka ekmekle hayat mı geçer? krediyle eve mi girdin nedir? hasta olursun yapma.

Sadece merak ettim. Olay ekmek değil, herhangi bir tip yiyecek. Krediler yüksek bu ara, eve girecem ama.

çeşitli vitamin ve mineralleri alamazsın.

Protein alamazsın. Mineral ve vitamin alamazsın. Saçın dökülür. Berberi bile olabilirsin.

Doğadaki insan vücudu için elzem olan makrolar çeşitli kategorilere ayrılmış bulunuyor ne yazık ki. Yani bir besinden aldığın maddeyi diğerinden alamıyorsun; hepsi ayrı ayrı. Biri eksik olduğunda onunla ilgili bir arıza çıkıyor vücutta. Hatta sana şöyle bir örnek vereyim: Karbonhidrat dediğimiz maddenin vücuda enerji vermekten başka hiçbir faaliyeti yok. Vücuda girdiğinde glukoza dönüşüyor o da organların çalışması için enerjiye dönüşüyor, o kadar. Enerji için proteinlerden yağlardan da faydalanabilirsin ama bu sefer de yüksek miktarda protein alman gerekiyor. Yüksek miktarda protein aldığın zaman da vücutta toksin miktarı artıyor üre artıyor o zaman da bu tip arızalar ortaya çıkıyor. Vücuttaki toksini atman için sebze yemen gerekiyor, o zaman da yine karbonhidrat almış oluyorsun. Yani kaçışın yok mecbur alacaksın. Yağ almayayım dersen hücrelerin nasıl yenilenecek, iyi kolesterolün nasıl artacak, obeziten nasıl kaçacaksın. Bunlar da yağa bağımlılığını oluşturuyor.

nvidia quadro veya amd firepro ekran kartlarından birini almanız gerekli.
işlemci olarak saat hızına değil l1 ve l2 belleklerine bakmanız gerekli, ne kadar cache-o kadar akıcılık. i7 işlemciler arasında cache bellekler fazla değişken. dikkat edilmesi lazım.
ram olarak dual kullanmanız yararınıza olur. saat gibi çalışırlar.

ben fondöten diyerek açılışı yapıyorum.

Onunla ilgili gitmediğim doktor kalmamıştır çocukluğumda, beyaz tenliyim ben bir de, baya belli oluyordu yani. Geçiştirip durdular, beslenmeye dikkat et şöyle böyle. Kısacası yapısal bir şey sanırım. Ama özellikle kilo aldığım dönemlerde arttığını fark ettim, kilo verdiğimde baya azalmıştı. Sıcak-soğuk hava değişimlerinde, aşırı sıcak ve aşırı soğuk ortamlarda hala kızarır benimkiler.

Bir de tansiyon hastalarında oluyor bu, anlık tansiyon yükselmesi sebep olabiliyor. Ona da bir baktır istersen.

İlk önce cildiyeciye gidilebilir. Belki kılcallarla ilgili bir sorun vardır ya da allerjik bir durum vardır. Onun kontrol edilmesi gerekebilir.
Her şey normalse, kızarıklık önleyici ve yüzdeki dolaşımı hızlandırıcı serumlar var. Serum derken bağlamıyorsun bir yere, iki damla sıkıp yanağına sürüyorsun.

Aynindan kuzenimde de var. Kılcal damarları derisine çok yakinmis diğer insanlara gore. O yüzden sürekli kızarık o da. Fondoten kullanıyor. Ama aşırı bi durum değilse çok kafana takma.

bir arkadaşım bu yüzden bir krem almıştı. özellikle bunun için satılıyormuş. kozmetik bir ürün. ama adını hatırlamıyorum. işe yarayıp yaramadığını da bilmiyorum şu an görüşmediğimiz için.
en azından krem satan parfümerilere sorabilirsiniz.

ykm, tekin acar, vb mağazaların clinique standına gidip bu sıkıntınızı anlatırsanız gereken ürünü tavsiye edeceklerdir. yüz kızarıklığı için serileri var.