Ekşi Duyuru

www.facebook.com

Asla fotoğraflardaki gibi değil ona aldanma. Gayet silik ama görülüyor yine de. Önünde bina olmaması lazım, ufka yakın çünkü epey. Şehrin yüksek bir yerine çıkarsan şansın artar.

bildiğim kadarıyla 23 temmuz tarihinde en parlak hale gelecek, sonra giderek uzaklaşmaya ve silik görünmeye başlayacak. dün ilk kez hava açıktı baktım ama maalesef göremedim. denizin üzerinde mi oluyor bilenler cevaplarsa sevinirim. şehirdeydim ursa major falan hepsini görüyorum ama o yıldızı göremedim bir türlü, bu akşam bir tepeye çıkasım var sırf görmek için

11 temmuz gecesi kilyos sahiline gittik. güneş doğmadan önce çıplak gözle görebildik, ancak fotoğraflardaki gibi değil. bulutsu gibi bir şey. dikkatli baktığın ve orada olduğunu bildiğin için görebiliyorsun. ama fotoğraflarda gerçekten çok güzel çıkıyor. iphone 11 ile çektik biz.

şu aralar güneş battıktan hemen sonra gözüküyormuş. geçtiğimiz haftasonu da tekirdağ'da, kilyosa göre çok daha ışıksız bir sahildeydik ama maalesef göremedik.

bu akşam dslr makinem ve tripod ile deneyeceğim. dün telefonla çektim biraz ama herhalde ışık fazlaydı, görünmedi hiç. deniz kenarında stadyum vardı ve maalesef maç olduğu için müthiş bir ışık kirliliği vardı 12 de kapadılar ışıkları o zaman da bulutlanma başlamıştı :)

www.flickr.com
sonunda çekebildim ancak 26 temmuz'da, yine sahilden çektiğim için ancak bu kadar oldu. 23 temmuz tarihinden sonra zaten kuyruğu parlaklığını yitirmeye başlamıştı. fotoğrafın ortasının hemen sol altına bakarsanız orada göreceksiniz neowise'ı

yaklaşık 15 senedir kablonet kullanıyorum. bir yamugunu görmedim. en büyük hadise sokak kutusuna araba çarpınca internet kesilmişti. kaza gece 12'de sabah 10'da internet gelmişti. hızım: 100 dediğiniz saatlerde sanırım 25'e düşer diyor. ama hissedilen bir mevzu olmuyor.

konum: ankara

yerine göre değişir mi bilmiyorum ama daha önce yaşadığım küçük ilde anında geliyorlardı.

ayrıca 100 mbit akıllı sınırsız + tv paketi olan kampanyayı tercih etmenizi öneririm.

15 senedir falan kablonet kullanıyorum ben de.
dediğinizin 50'ye 20 olanını kullanıyorum ben de. 19'da otomatik olarak 20'ye düşüyor. 24'te 50ye çıkıyor. Tv (ne kanallar var bilmiyorum, film ve belgesel kanalları var galiba) + internet 75 ödüyorum.

En uygun tarife oydu ona geçmiştim ben de. Bağlantı sorunu hiç olmuyor. Çok nadiren kesinti olabiliyor. O da anında ulaşabiliyorsunuz. Müşteri temsilcilerine bir kez bile (abartmıyorum) ulaşamadığım olmadı. Saat 18'de jet ile uçarken saat 19'dan sonra karalar bağlamıyorum. Hatta hissetmiyorum bile. Anca download yaparken fark ediliyor. Netflix, youtube takılması yok.

bulaşmayın. anlaşma bitip hizmet almıyorken bile fatura gönderebiliyorlar. hizmet *** (yıldız değil elbette. o kelimeyi yazmak istemedim) gibi. ama fatura söz konusu oldu mu "salla hizmeti" kafası anında 1 kuruş için adam öldürecek psikopat haline dönüşüyor.
not: tarifeniz pahalı.
not2: seyredilecek kanallar için ekstra para verilmesi gerekiyor. temel paket değiniz kanallar arasında seyredilecek kanal sayısı anca 3-4 adettir.

merhaba,geçenlerde kablonet övmüştüm, amma çok uzun yazmışım, şimdi de hastayım o yüzden duyurunu linkini şuracığa bırakıvereyim: eksiduyu.ru

edit: tekrar okudum da bu tarifeye geçmeyin, alternatif daha iyi tarifeleri vardır illa ki. saçma bir tarife yapmışlar ilk defa gördüm :/ şimdi bizim tarifeye baktım, gerçi 10 yıldan fazladır müşteri olduğumuz için pırıltılı janjanlı tarifelerden biri, 111 tl 500 gb kotalı -kardeşim gamer- 100 mb hız teledünya ve altın sinema ve filmbox paketleri de var -öyle ahım şahım paketler değil ama anne baba için yeterli-, ama internet ayı gibi yetiyor film dizi izlememize de rağmen hatta baktım da 250 civarı kalmış hep yav :/ hayrına birşeyler mi indirsem napsam birilerine XD başka tarife ile çok tavsiye ederim kabloneti

Loreal mucizevi yag

saçım için inecto markasının tüm ürünlerini kullanıyorum.

cildim için sadece bu hanımdan ürün alıyorum: www.instagram.com tonik kendim yapıyorum; soda, yeşil çay, hindistan cevizi suyu, salatalık suyu gibi şeylerle. gül suyu iyi gelmediği için kullanmıyorum.

Saç: John Frieda yıpranmış saçlar için maske, Pantene 7-24 mükemmel bukleler krem, OGX kıvırcık saçlar için şampuan ve saç kremi

Cilt: Nivea'nın klasik mavi krem
Dove sabun (banyo için)

Makyaj: Wet N wild far paleti
Maybelline Lush Sensational Intense Black
Loreal True Match kapatıcı
Maybelline asansörlü göz kalemi
Mac Ruj - Diva
Mac dudak kalemi - Vino

Saç maskesi olarak lifeco hindistan cevizi yağı favorim. Saçları yumuşacık yapıyor.

Sac icin sut kopugu favorim.

Simya evinin immortal yağı çok iyi

10 liraya falan düşünce alıp kullandım ve tamamen çöp. sakın.

Hangisi o dediğiniz? Hiç etki göstermedi mi?

İnternette hiçbirşey bulamadım bununla alakalı.

Buradan bilgi alarak (dr ) bile olsa kullanmayin. Hastanin takibini yapan onkolog sorun bunlari, her hasta ayni degildir.

Haklısınız ancak onkolog bu sorulara dair birşey söylemiyor:((

hacı yağımsı ama nostalcik verdure blue var :))

Bvlgari aqwa erkek

Ağır veya hacı yağı gibi olmazsa sevinirim:) Halen satılıyor olması yeterli nostaljik olmasında sorun yok.

verdureler hala satılıyor. google a yazınca milyon tane çıkıyor yani aktif olarak satılıyor. valla hacı yağı gibi dedim ama ben şahsen çok severdim kokusunu sorun o zamanlar yeni çıktığı için herkesin kullanması sokakta 10 kişiden 7si kesin verdure kokardı, şimdi öyle bir sorun yoktur. aynı şekilde brüt de öyle :)

Davidoff cool water
Dolce&gabbana light blue

Icerigi temiz mi bilmiyorum ama ben John Frieda'dan memnun kalmistim.

not your mother's naturals‘ın matcha green tea’li bir maskesi var(türkiye’de satılıyor mu emin olamadım) saçlarımı pamuk gibi yapıyor resmen.ayrıca dalan ın zeytinyağlı şampuan ve saç kremini uzun bir süre kullanmıştım.saçları yumuşacık yapıyor.

Başka önerisi olan var mı acaba?

@chitosan, John Frieda'nın hangi ürünüydü acaba? Bir de, fiyatı uygun mu?

@astrid, Dalan'ın şampuanını denemiştim (ne yazık ki sülfat içeriyor o da, aklınızda bulunsun) fakat kremini hiç denemedim.

Küçük tekli paketlerde satılıyordu. Kavanoz şeklinde olanları da güzel ama tekli paketleri daha yoğun kıvamlı.

Ben burada 2 Euro'ya alıyorum. Türkiye'de de tahminen 14 TL falandır.

@chitosan, adını hatırlıyor musunuz acaba? Veya fotoğrafı falan var mı?

Ogx markası temiz içerikli. Saç kremi de baya basarili. Şu an her yerde indirim de var. Tavsiye ederim

Zulu

Ben-Hur

War of the Worlds

Spartacus

Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love

vertigo

North By Northwest

Akira kurosava filmleri

Sunset blvd
A streetcar named desire
Dial m for murder

The Treasure of the Sierra Madre

The Best Years of Our Lives
Rear Window
Double Indemnity
Out of the Past
Laura

Citizen Kane
Repulsion
The Great Dictator

Aynı miktar için konuşursan bence
1) Ice Tea
2) Demleme çay
3) Kahve

Neye göre sıraladıgınızı da belirtirseniz sevinirim. Sizinki en azdan en fazlaya göre sanki?

demleme,
ice tea (boya ve aroma sadece çünkü. ama sırf katkı maddesi olarak kafein eklemiş olabilirler; suni çay effect)
granül kahve (bu da aynı şekilde boya ve aroma)

Şu yardımcı olabilir belki: energydrink-tr.redbull.com

Şu dikkat çekmek isterim ki: redbulldaki kafein miktarını litre üzerinden belirtiyo. Yani diğerlerine göre oldukça az kafein içeriyor

hocam mhrs den alınabiliyor diye biliyorum

İsin cok zor. 8 de arayarak düsürmeyi basarabilmiştim bir kere. Bazı özel randevular bölümden verilebiliyor bu arada aklında olsun.

hocam acil ve önemliyse direk bölümün sekreterliğine gidip hoca randevularını sor. ya da 8.00 den itibaren ara, sabret. ben 20-30 dk arasında düşürüyorum genelde.

Bölüm telefonla sabah 8'de randevu alınabilir dedi. Telefonla 8'den itibaren hiç ara vermeden 15-20 dk boyunca aralıksız aradım ama hep şebeke meşgul:(( Az önce de denedim, olmadı. İnternetten de alınamıyor:(

@raskov, 182'den alınamıyor ne yazık ki.

Numarayı düşürebilme açısından, Ankara dışı - Ankara içi arama fark ediyor mu acaba?

Şöyle yapabilirsiniz, hastaneye hasta hakları bölümüne gidip ya da arayıp durumu anlatın, internetten randevu almanın belli bir saati vardır, onu söylerler. Ben de çok uğraştım, hastaneye gittiğimde sordum "08.00'de internetten randevu açılıyor, 10 dakikada doluyor" dedi (İbni-Sina) Allah kimseyi hastanelere düşürmesin.

işler karışık artıbir.

mevduat faizi 29 30 olmuşken faizde yapabilirsin. en risksiz yol.

Çeyrek altın almak dolara kıyasla daha mı az riskli düşüş ihtimali olarak acaba?

Bankaya yatırma düşüncesi yok şu an için.

''Sanırım tıp ve diş hekimliği yazamıyoruz, yazsak da ölü tercih olacak zannediyorum. Ama gene de şansımız var mıdır?''

malasef yoktur. atıyorum x tıp fakültesi 100 kişi alacak olsun, 99 kişiyi aldı ve 81400-40000=41400 kişi içinden x tıp fakültesini yazan hiç çıkmadı. Sistem ilk başta sizi alırmış gibi yapar sonra başarı sırası>40000 engeli yüzünden kapı dışarı eder:)

Sistem böyle bir şeyi kabul etmez. Bu esnetilemez.

Üniversite ya da bölüm tavsiyesi verecek değilim ama mümkünse %100 ingilizce okusun. Gerçi dil puanı da olduğuna göre dili var ama olsun. literatürüne ingilizce hakim olmak başka bir şey.

kıbrısta diş olabilir tam hatırlamıyorum sıralamasını. sıralamanızın kötü olduğu düşüncesindeyim. zaten sınava sayısaldan 300k kadar kişi giriyordu. o yüzden iyi üniversite kötü bölüm yapmanız mantıklı olur. en azından çift anadal-bölümden geçiş tarzı şansınız olabilir. itü, boğaziçi'nden şaşmayın.

Tekrar merhaba,

Dün gece epey uzun bir liste çıkardım, hangilerini yazmak doğru olur bilmiyorum:(

İstanbul'daki görece daha önceden açılan özel üni.lerin mühendislikleri burslu olarak oluyor - Okan, Arel, Işık, Doğuş gibi üni.ler. Son 1-2 yılda açılan yeni özel üni.ler de oluyor.

İç mimarlık, şehir ve bölge planlama, endüstriyel tasarım, moleküler biyoloji ve genetik - bu bölümler de oluyor devlet ve özelden ama iş bulma sorunu olur diye vazgeçelim mi? Mimar Sinan vs. dahil.

Ayrıca enerji müh, gıda müh, kimya müh, fizik müh, biyomedikal müh., metalurji ve malzeme müh., petrol ve doğalgaz müh., deniz ulaştırma işletme müh., gemi makineleri işletme müh., harita müh., geomatik müh (haritanın yazılımla birleşmiş hali gibi), mekatronik müh., çevre müh. - bunlar da çoğu devlet ve özel üni.den oluyor, hatta başarı sırası bayagı düşük bazılarının. Bunlardan yazmak akıllıca olur mu?

Ayrıca ODTÜ fizik, kimya temel bölümleri ile bilgisayar, fizik ve kimya öğretmenlikleri de oluyor ama gene mezun olunca kpss ve atanma çilesi bekliyor. ODTÜ maden müh. 75 bindeydi galiba ama olmayabilir de o.

Ne yapmak doğru olur??

Bir de, İzmir Katip Çelebi, Bursa Teknik Üni., Eskişehir teknik Üni. falan gibi yeni okullar var ve bilgimiz yok.

Ne yapmamızı tavsiye edersiniz?

özel üniversitelerde şunu şunu seçmeyin deyip ticari itibarlarını zedelemeleyelim, sonra başımız ağrır. :)

İç mimarlık, şehir ve bölge planlama, endüstriyel tasarım, moleküler biyoloji ve genetik - bu bölümler de oluyor devlet ve özelden ama iş bulma sorunu olur diye vazgeçelim mi? Mimar Sinan vs. dahil.

ilk 3 bölüm, öğrencinin mümkün olduğunca çevresiyle alakalı şeyler, dördüncü bölüm olan genetik ise artık birkaç idealist öğrenci dışında yazanların işsiz kaldığı diye bildiğimiz bölüm.

mühendislikler ile ilgili yazan kısımda; gözüme çarpan 3 mühendislik var. birincisi gemi makinaleri işletme diğeri deniz ulaştırma sonuncusu da mekatronik.

gemi makina işletme, herhalde o puana itü gelmeyecek. ytü ya da ktü olsa da giderdim herhalde ben.( akrabam ve bir arkadaşımı gördükten sonra. onlar itü mezunu sınıf arkadaşıydılar. )

son zamanlarda kılavuzu falan takip edemediğim için eskiye bakarak söylüyorum. bizim zamanumuzda 8-9 yıl önce bu bölümün alırı azdı, o yüzden işsiz kalmaları da nadir görülürdü.

deniz ulaştırma da yine mezun sayısı az gibi, az okulda olan bir bölüm.

bu ülkede hala neden mekatronik müh. gelişmedi anlamadım. ortaya karışık bir bölüm olduğundan biraz sıkıntı yaşanıyor gibi sanki.

odtü diye gidin diyesim geliyor ama temel bilimler olunca da gitme diyesim geliyor. öğretmenlik, bildiğimiz öğretmenlik. amaç devlet ise hakkari'den mzun olanla, odtü'den mezun olan aynı. tek fark, odtülünün temeli daha iyidir kpss'den daha yüksek alır vs. özel konusunda da odtülüyü alır okullar.

eskişehir teknik yeni açılmış ama sanki o 3 okul içerisinde katip çelebi daha iyi olabilir. ( en azından %100 ingilizce mühendislik konusunda. btu türkçe eğitimmiş.)

bu söylediklerimin hepsini, sesli düşünüyormuşum gibi düşünün. bu soruları, başkalarına sormadan bu söylediklerim üzerine kurularak tercih yapmayın, lütfen.


****************

üniversite ya da bölüm tercihi sormayıp, tercihin temeline yönelik sorularınız olursa tıp fakültesini ilk 40 bin kişi tercih edebilir mantığındaki sorularınızı istediğiniz zaman sorabilirsiniz. Diğer sorular çok özel oluyor ve bir adayın tüm hayatını etkileyebiliyorsunuz(iyi olacağını bilsem sorun değil ama kötü olursa ben de kötü olurum). Ben de bundan hoşlanmıyorum.

Asya ismi çok güzel bir isim bence.
Benim için böyle nostaljik bir havası var.
Hiç bu isimde bir tanıdığım olmadı mesela bu yüzden benim aklıma hemen Selvi boylu al yazmalım'ı getirir sanırım ismi sevmemin sebebi bu.

Geleneksel ve normal isimler iyidir ya Zeynep, Defne vs.

Şu yeni yeni çıkan garip isimler gerçekten korkunç.

Tebrikler.

Talya. Eger yagmuru seviyorsa Talya cennet yagmuru anlamina gelir.

Gül veya gülsüm

Ayla

Anlamlı isimler seviyorum. Duru, doğa, fulya, Hülya gibi buğulu söylenişi olan ve manası güzel olan..

Dün kızım oldu :)

adını da İNCİ koyduk.

leyla benim favori ismimdir kızlarda. küçüğe büyüğe yaşlıya gence her kuşağa hitap eden zamansız isimlerdendir.

biri çok geleneksel biri çok modern iki isimli bir çocuk olmadığı sürece sorun yok (bkz: hayriye vera)

günseli ismi hoşuma gidiyor.

Ece. Anlamı da söylenişi de güzel.

İpek, Bilge.

kız isimlerinde e, i ve ince a'nın fonetik olarak daha zarif olduğunu düşünüyorum.

asya ve ada da iki a da kalın. hakan, kaya gibi bir şey yani.

Asya hem kaba hem de pek kız ismiymiş gibi gelmiyor, Nehir olsun.

İpek, İnci, Leyla, Nevra, Müjde, Ferda isimleri kız isimleri olarak hoşuma gidiyor. Bir kızım olsa bu tarz koyarım ben de yeni nesile verilen tuhaf isimlere uyuz oluyorum.

tebrikler
Asya adı bence de hoş.
Biz kızımız olursa Umay olsun istiyoruz.

maveraunnehir'in vera'si. VERA.

bence aşırı tuhaflık var.

Önceden aralarında anlasamamislar demek ki, şimdi de anlaşmışlar.

twitter.com

Yalova'da sabaha kadar oyuna sahip çıkan adamın şimdi sessiz kalması son derece garip ve hayatın olağan akışına ters gibi, üstelik milyonlara defalarca söz vermişken. Ayrıca Mhp'nin aldıgı oyun bir önceki seçimde aldıgı oyla tamamen aynı olması (içinden yeni bir parti kopup çıkmışken) + tvlerde Anadolu Ajansı'na dayandırılarak verilen sonuçların seçimden 4 gün önce gene bir tvde "test yayını" diye verilen sonuçla aynı olması son derece tuhaf.

eksisozluk.com

T3 yen tutanak kontrol ederek hem sisteme destek verir hem de varsa bir gariplik ortaya cikmasina yardimci olabilirsiniz.

Recep Tayyip Erdoğan
52.55
26.068.146 OY

Muharrem İnce
30.67
15.216.199 OY

11 milyon fark var, nasıl savunacaksın. Adil seçim diye güvenebileceğin bir sistem de patladı, yalan oldu.

T3 yani oy ve otesi de mi ayni sonucu gosteriyor yani.

Tuhaflik muhaflik yok bence, millet erdogana ve akp ye oyunu catir catir basti gecti simdi de kutluyorlar.
Bu millet oyunu veriyor bu adamlara bu kadar basit. Yok soyle oldu yok boyle oldu bunlar bos muhabbetler. Gercek olan sey milletin hala uyanmadigi ve uyanacak gibi de gozukmuyor olmasi. O oyu gercekten aldiklarini dusunuyorum, kayda deger bir usulsuzluk oldugunu da dusunmuyorum. Gercekleri kabullenmemiz biraz zor oluyor iste.
Artik kabullenin.

abd ve avrupa tarafından "ince" ayar çekildi.ince ve diğer muhalefet liderlerinin korkunç şekilde ortalıktan kaybolması "abd" nin gücü.

tayyip erdoğan bir şeylerden taviz verdi.belliydi, s-400ler falan.reis abd ve 50 yıllık yapılanması var bu ülkede.izin verirler mi blok değiştirmene?

bilenler bilir , bu geceki seçim için hiç yatırım yapmadı.ramazan vardı onu kullanırdı yapmadı."sonuçtan emindi."
lan yoksa f-35 lerin önce teslim edilmeyip bir kaç saat sonra teslim edilme muhabbeti bunun için miydi?
-"tamam.bunlari verdiğine göre natoya sorun olmayacaksın."

hoppala f-35ler teslim edilir, reis kendinden emindir sanki 100 yıllık seçim değil muhtarlık seçimine girmektedir.bahceli miting dahi yapmamaktadır.

seçim sonuçlar, muhalefet ve iktidar dahil olmak üzere kimseden ses çıkmaz.

ulan aminiza koyim birinci başkan seçildi lan.1000 yıllık seçim oldu fakat iktidar bile sevinmiyor!

allah muhammed aşkı için akp yi bilenler bilmez mi böyle bişi olsa rte konuşma mi erteler? şaşalı kutlamalar mı olmaz! onların hayali lan bu başkanlık.

ama çok garip, sonucu önce belli olan seçim.oyle tavizler var ki artık "ben yonetemeyecegim ki... neden sevineyim" havası var.

muhalefet liderleri 1 saat içerisinde yok oldular hiç birinden haber yok.
rte üzgün.
ak partili gazetecilerden kutlama mesajları yok!

akp ve mhp'nin seçim çalışması === 0 

rte sanki secilmemek için çok uğraşti.(fırın, kıraathane, kek, öğretmen atamaları v.s.) (öyle bir görüşme geçmişki nato ile artık secilmemek istiyordu.)

seçimin kazananı 0 miting ve ikiye ayrılmış parti ile %11 alarak tabiatın kanununa aykırı olan mhp idi.
bahçeli'nin sonuç sonrası söylemine bakın !
: " mhp çok kritik noktaya gelmiştir." lolololo.

tayyip erdoğan da hemen şunu söylüyor : 
" biz demokrasi dersi verdik bize ders vermeye kalkmayin."

babalar bir kaç ay önce avrupa merkez bankası na "faiz kaldırılsın" diyen adam bu.

onca godaman ve nato , türkiye'nin kendilerinden ayrılıp avrasya bloğuna katılmasını isteyecek kadar mal mıdır?

ne mhp ne akp. dünden biliyorlardı sonucu.bahceli 0 miting ile %11 aldı muhahaha millet komplo teorisi yazıyoruz diyor.

şu açık;

abd,
türkiye'nin natodaki yeri için ayar çekti.
mhp'yi de denetçi olarak seçti. // bahçeli: "mhp çok kritik yerdedir." açıklamasını bu gece dalgasına yapmadı.

muhalefet takımı zaten abd tarafındaydi. tek telefonla ortalıktan dağıldılar.

neyse, şimdi sıra avrasyacilarda.
onlar da bu asrın gecesine bir cevap verirler sanırım.

dünyadaki en zor pozisyon tayyip erdoğandadir.dunyanin en kıymetli askeri coğrafyasına sahip bir ülkeyi, avrasya/nato blokları arasında ezilerek yönetmeye çalışıyor.

kolay gelsin.

not. mhp abd tarafından sovyet tehlikesi için kurulmuş partidir.wiki de bile bu yazar.o dönem abd sömürgelerinde kurulan tüm sovyet karşıtı partilerde "hareket" kelimesi (movement) kullanılmıştır.

Geçmiş olsun, saç kurutma tutun ama tuşları eritecek kadar uzun tutmayın ve evet sıcak hava

valla sökülüp temizlenmedikten sonra yapılacak hiç bişey yok. kuru olsa bile yapış yapış olacaktır, yine kullanamayacaksın. kısa devre falan yapmasa bari.

pili çıkıyosa pilini çıkartın hemen.

geçmiş olsun, bence şu saatten sonra yapabileceğiniz pek bir şey yok. yaklaşık üç yıl kadar önce klavyenin sol tarafına biraz ice tea dökmüştüm. sildim, kuruttum. o gün hiçbir sorun olmadı ancak ertesi gün klavyenin ice tea mağduru kısmındaki hiçbir tuş çalışmaz oldu. içine girip orada kuruyacak, elektroniğe takla attıracak. sorun çıkmazsa zaten bir şeye gerek yok ama klavyede belli bölümler çalışmazsa yapılacak en iyi şey ya klavyeyi değiştirmek ya da benim gibi harici klavye alıp her yere tam bir KEYBOARD WARRIOR olarak harici klavyeyle gitmek sjjsks

saç kurutma makinesi kesinlikle tutmayın daha ileriye götürürsünüz sıvıyı. sizdeki tuş takımı çıkartılanlardansa farkında değilsinizdir belki tuş takımı çıkıyor mu bir kontrol edin, çıkartıp temizlemekte fayda var.


bir süre çalıştırmayın ve pirince yatırın.

su falan olsa bir nebze ama kola ise durum vahim. oyle pirinctir sac kurutma makinesidir kasmayin bosuna. ultrasonik temizleyicisi olan duzgun bir servis her parcasini sokecek tek tek ciplerin altina kadar (ozel ekipman gerekir) temizleyecek. laptop cok pahali bir sey degilse ekonomik olmayabilir / degmeyebilir.

miktar da onemli tabii yuzeysel bir dokulmeyse tuslari soyle bir yikayan bir sey olmaz ama boca olduysa... once klavye sapitmaya baslar, daha uzun vadede de bilgisayarin kendisi sapitir zaten. o da açılırsa yani.

icine kacip kacmadigi en onemlisi, eger klavyede kaldiysa butun kola klavye degisir hallolur yoksa zor masrafli isler.

Batarya ve Elektriksel bağlantıyı kesin derhal

Tamamen kuruduğundan emin olun baş aşağı tutun akıp gitsin ne varsa,bi kaç gün

ayni yere aynı şekilde bi de su dökün o da kurusun sonra yallah bismillah

Kuruması için 50 60 derece Firinda bile tutabilirsin

Been olsam öyle yapardım.

abi sakın siz kendniz müdahele etmeyin. su mu dökmek çok riskli, ölmedi bu bi daha vurayım da ölsün demek gibi bişey.

götürün tamirciye fiyat sorun, kafanıza yatarsa temizlettirin, tamir ettirin.

bilgisayarların çoğununda klavyesine ulaşmak zor.

yani arka kapağı söküyosun, içinde ne varsa çıkartıyorsun, klavyenin vidalarına ulaşıyorsun, onu söküyorsun da anca öyle, o da normal insanların pek yapabileceği bişey değil.

onun dışında bilgisayarın marka modelini yazarak internetten nasıl söküldüğüne dair videolara resimlere ulaşabilirsin.

klavyeyi değiştirirsin 100-150 lira kadar tutar.

Öncelikle herkese teşekkür ederim.

Şu an için bir sorun yok gibi duruyor, çalışıyor. Umarım sorun çıkmaz daha sonra:/

Saç kurutma makinası kullanmadım, sadece ters çevirip beklettim 20 saat kadar ne olur ne olmaz diye. İnşallah birşey olmaz.

tüm genellemeler gibi bu da yanlış tabi ki. adamın iki kolu birden yoksa ben niye fakirsin olm sen demezdim mesela.

fakirliğin suç olduğunu düşünen sığ biri olduğunu düşünürüm.

Öncelikle böyle büyük atarlı cümleler kullanan biri hakkında zaten iyi düşünmem. Hak da vermem, fakirliği tanımla derim önce, hangi ülkedesin sen derim, bir günde elindeki bütün birikimi kaybedebildiğin, istikrarsız üçüncü dünya ülkelerinde bu neyin şekli diye sorarım.

Günümüz maddiyat anlayışı ile bakarsak haklı önerme. Ama dediğim gibi günümüz insanı için. Fakirlik o kadar göreceli ki. Fakirliği kendini ve bakmakla yükümlü olduğu kişi varsa, ve karınlarını doyuramıyor olarak niteleyebiliriz.

Bazı insanlar gerçekten de şanssız oluyorlar. Dikiş tutturamıyorlar bir türlü. O yüzden suçlamayalım derim ben :)

Fakir dogan fakir kalir zaten. Dikey gecis zaten zor bir sicrama, turkiye gibi kosebaslarinin tutuldugu bir ulkede toplumsal Dikey gecis cok cok zor.

O, erkek ya da kadın değildi. “ bir insan...” bill gates’in sözü.

Herkes zengin olacak/olmalı diye bir şey yok. Fakirlik de suç değil. Bazen kader ama suç değil kesinlikle.

30 yaşına kadar yaşanan bir süreç var. şartlar her erkek için aynı aynı olmuyor. kimilerinin önüne yıl içinde birçok fırsat çıkabilirken, kiminin karşısına bu fırsat çok geç de çıkabiliyor, yada hiç çıkmayabiliyorda.

elindeki kaynağı, mesela internet, kendini geliştirmek için kullanan bir erkek, her şeye rağmen zengin olmayı başaramıyorsa, bu onun suçu değildir. ancak elindeki kaynağı, oyun oynamak için yada kızlarla sohmet muhabbet için kullanıyorsa ve fakirlikten yakınıyorsa bu onun suçudur.

whoosie + 1
Böyle atarlı genellemeler yapıyorsa, zaten çok da saygı duymam.
Bir de para için her yolu mübah göreceğini, Machiavelli kafasında olduğunu düşünürüm. Haz etmem pek, korkarım.

Bir de bunun versiyonu olan “Baban fakirse suç senin değil, kayınbaban fakirse suç senin” fırsatçılığı var benzer olarak.

bill amcamin bir sozu. ancak sozde 30 yas diye bir sey yok, oldugunde hala fakirse gibi bir seydi.

fakir dogmak veya olmek bir suc degildir. kimi zaman kisisel bir tercihtir fakir kalmak.

Ne kadar mal bir laf ya. Neresinden tutsan elinde kalıyor.

bir erkek fakir doğmuşsa bu onun suçu değildir, 30 yaşına gelip hala fakirse bu da onun suçu olmayabilir, ama 30 yaşına gelip hala fakirsin bu senin suçun diye bir adet gerzekle muhatapsa bu kesinlikle onun suçudur.

kıro/kezban der geçerim.

pek bir sey dusunmem, hi hi der isime donerim. nedeni ise fakirligi suc(hata) onkabulu olan birini bu cumlenin digersakat taraflarini dusunmeye itmenin zaman kaybi olmasi.

Mutluluğu parada arayan dar görüşlü biri söyler bunu.

Memurdum Türkiye'de, orta üst sayılan bir sosyoekonomik durumum vardı.

Mutlu değildim. Ev vardı, araba vardı, harika bir eşim var, güçlü biriydim, insanların çekindiği bir konumdaydım. Yani para+taşak vardı ama huzur yoktu.

Şimdi taşak 0, param da çok yok. Dünya'nın en güzel ülkelerinden birinde işçi sınıfı bir çalışanım. Doğayla iç içe yaşıyorum. Bırak birkaç ay sonrasını, komple 10 yıl sonrası bile belli. Sisteme güven var. Tatilim belli, stresim yok. Türkiye'de gel klimalı ofiste sabahtan akşama kadar otur al şu 20 bin lira maaşı desen kabul etmem.

Öncelikle teşekkür ederim herkese, düşündüklerimde yalnız olmadıgıma da sevindim:) Bu lafı sarfedebilen bir insanın acımasız, gaddar, sığ, anlayışsız ve "sığır" oldugunu düşünüyorum ben de:) Soruyu yöneltirken de, görüşler etkilenmesin diye belirtmemiştim: bunu söyleyen 57 yaşında, kazancı ultra iyi olan bir adam (fabrikatör gibi diyelim:P). Bu sözün orijinalinin de Bill Gates'e ait oldugunu bilmiyordum, şu durumda o da gayet acımasız, anlayışsız biri demektir.

Hak veririm.
Fakir olmamak zengin olmak anlamina gelmiyor yalniz, herkes bunu atlamis. Fakirlik ile zenginlik arasinda da bir seyler var.
"Hala zengin degilse" demiyor, "hala fakirse" diyor. Dolayisiyla dogru soylemis olabilir. Bunu soylerken diger degiskenler sabit kabul edilmistir zaten. Dissal etkiler gibi.
Mal bir laf degil en azindan.

Edit: Soze hak verir misiniz degilmis soru. Biri bunu soylese demissin. Biri bunu soylese farkli bakarim olaya. Onerme bahsettigim sekilde dogru olabilir ama bunu soyleyen hakkinda farkli dusunurum.

@stavro

Hak verdiğiniz için, şu an kendim de dahil sizi linç edebilecek 500.000 fakir bulabilirim:P :D Şaka şaka:)

Öyle sanıyorum bu lafı duyunca ister istemez buraya, Türkiye'ye göre düşünüyoruz; Türkiye'de eskiden "orta direk" diye tabir edilen sosyal tabaka/sınıf artık kalmadı. Açlık ve yoksulluk sınırını baz alırsak, nüfusun büyük çoğunluğu yoksul = fakir. Gerçi başka bir ülke de olsaydı, gene aynı şeyleri düşünürdüm. İster önerme gözüyle bakalım, isterse bir kendini bilmezin lafı olarak alalım, olabilecek tüm olasılıkları görmezden gelmek bu. Adam, farz edelim, 25 yaşında orta sınıfa yükselir veya zengin olur. Ardından herhangi bir sebepten iflas eder, kaza geçirir, malı mülkü yanar, şudur, budur, 30'unda (veya 60'ında- farketmez) gene fakir hale gelebilir (elinde olmayan sebeplerden).

Sonuç= let the linç begin! :D

Diger degiskenler sabit modeli diyoruz iste:) Ama lafi soyleyen acisindan bakarsak direkt yazildigi gibi okunmasi gereken sekilde solyenmis gibi.

Öncelikle teşekkür ederim.

Saç diplerine sürmenin faydası ne olur? Sadece saç uçlarına sürmek için almam sanırım. Örneğin diplere sürersek saçı döker mi yada aksine dökülmeyi falan mı engeller?

Kız arkadaşım kullanıyor düzenli olarak. Saçları hep yumuşak ve canlı, diğer hemcinslerinden de övgü alıyor sık sık. Duştan sonra az miktarda uçlarına sürüyor (duşta kullandığı kremin 5'te 1i gibi, kıvırcık uzun saç). Yani uç dediysem dip hariç boydan boya yediriyor denebilir. the lifeco tarafından ithal edilen ürünü kullanıyor watsonsta indirimle 1 alana 2.si 1 tl'ydi geçen hafta. 2 kavanoz 53 tl'ye geliyordu. Kaçırmadık ve 4 tane aldık. Aynı zamanda benim kız arkadaşım şampuanın içine de e vitamini ve 2-3 adet daha yağdan damla damla koyuyor tabi, hangisi en çok etkili bilmiyorum.

Hafta içi 30-40dakika oluyor trafik nedenli. Haftasonu hiç gitmedim.

Pardon merkezse bir 5-10 dakika daha kısa sürer. Ben ortaçeşmede iniyorum.

Trafik oluyor mu o yönde haftasonu acaba? Bilmediğim için soruyorum.

O halde trafik olursa 30 dk sürer diyebilir miyiz?

Ortaçeşme merkezden daha ilerisiydi değil mi? Onçeşme'yle karıştırıyorum bazen (İnsanların abdest aldıkları açık bir yer hani). Benim dediğim o hani merkez işte, iskele var Yeniköy motorlarının kalktığı, hamam var, vs.

Sizinki daha önce evet. Haftasonu erken saatse pek trafik olmaz sanırım, belki öğleden sonra. 30dk gibi düşünün. Bu arada beykoza inecekseniz, aradaki duraklarla işiniz yoksa 15ty, 15bk ya da 136yı da tercih edebilirsiniz.

yok yahu niye silesiniz?

O zaten sure bitti diyip kullanmayi kesecek. Jdownloader i kullaniyorum ama cok verimli degil.

torrent çıktığı gün tüm bu indirme programlarıyla ilişiğimi kestim. 10 küsür sene önce yani.

kullandırtmayı kesmezse silmene gerek yok. deli gibi reklam vs çıkabilir ama bilmiyorum. silmek istersen de evet ekle/kaldırdan silsen yeter.

torrent + firefox yetiyor, ikisi dışında download için ek bir de youtube downloader var.

EagleGet kullanıyorum.

1-2 Uygun fiyatlı, temiz içerikli şampuan rossmann da var. Alterra diye bi markanın ürünleri tam istediğin gibi. Ama benim dalgalı-kıvırcık saçıma hiç iyi gelmedi. Silikon zaten şampuanda değil, sac kremleri ve şekillendirici kremlerde kullanılıyor genelde. Onları da rossmann da bulabilirsin. Silikonsuz saç kremleri var çeşit çeşit. Açıksasi no poo, sabun, bebe şampuanı, sulfatsiz şampuan, silikonsuz saç kremi ne bulduysam denedim. Sonra sls li şampuan ve silikonlu saç kremi kombinasyonuna geri döndüm. Ne denk gelirse onu alıyorum artık.

3- Parafin petrol türevi diye biliyorum. Ondan uzak dursan iyi olur. El kremi, losyon vb şeylerde kullanılıyor çoğunlukla

dalan ya da otacı kullan. ikisinde de katkı maddesi oldukça az. dalan otacıya göre daha ucuz, 6 lira şampuanı. otacı 30 lira falandı sanırım. ikisinin de sabunu saç kremi var ayrıca.

Öncelikle teşekkür ederim her ikinize de.

Açıkçası girdiğim her yerde neredeyse bütün şampuan ve kremlerin etiketini okudum, amodimethicone yani silikon içermeyen şampuan çok az ve bütün kremlerde de bu silikon var. Bir tek bu Hobby maskede olmadıgını görünce alabilirim belki diye düşünmüştüm.

@olmaz, dediğiniz ürüne bakmaya çalışacağım (Rossman epey uzak), fakat dalgalı saç için iyi değilse almayabilirim bu durumda.

@jonestown, Dalan kullandım ve dediğiniz gibi 6 lira civarı fakat normal saçlar için olanı yok ne yazık ki (mecburen kuru saç için olanını almıştım). SLS yerine magnezyum laureth sülfat var içinde. Bu iki nedenden dolayı, önceliğim olmamıştı. Otacı (ve hatta Tresan) almayı düşündüm (SLS olsa da) fakat dediğiniz gibi Dalan kadar uygun değil fiyatları ne yazık ki:(

Başka önerileri olan varsa paylaşabilir gene.

Ben aradığımda güvenilir çalışma bulamamıştım. Ama kendi gözlerimle gördüm ki, curcumin ekstratı ve propolis kullanan teyzem kemoterapi sonrası kendine çok daha hızlı geldi ve bir sonraki dozu çok daha erken alacak duruma geldi.

Doğrudan etkisi var mı bilmiyorum, ama biz bu açıdan faydasını gördük. Yaşıtlarına göre ortalama üçte bir sürede toparladı kendini.

Zerdeçalın kanserli hücreyi kontrol altında tutma gibi bir özelliği olsaydı kanser hastalarına kemoterapi değil zerdeçal verilirdi diye düşünüyorum.

bu tarz bitkisel tedavilerle ilgili zamanında çok çalışma yapıldı ama hiçbirinden anlamlı bir sonuç elde edilemedi. çalışma yapılmasının sebebi de bariz, sağlam bir maddi getirisi var bu bitkisel pazarın. emin olun tüm çalışmalar arasında etkinliği kanıtlanan bir çalışma varsa eğer, bitkiselin ticaretini yapan kurumlar o tek çalışmayı bayrak yapar dükkanlarının önüne asarlardı.(mübalağa bir yana, her reklamda davul zurnayla kesin duyururlardı, şu şu çalışmayla etkinliği ispatlanmıştır diye)
yani bitkisel tedavi muhabbetinin külliyen yalan olduğu konusunda müsterih olabilirsiniz.
zamanında üni'deyken 4.sınıfta bir arkadaş da bu meseleyi sormuştu onkoloji hocasına, bunu destekleyecek şeyler söylemişti, net hatırlıyorum. özetle "hiçbir bilimsel çalışma bitkiseli destekleyecek bulgu üretemedi" anlamına gelen bir açıklama yapmıştı. böyleyken böyle yani.

@sokaktakiyabanci

bilimsel çalışmaları değil aktarları kastettiğinizi anlıyorum ama tamamlayıcı bilgi vermem gerek burada.

piyasadaki insan kullanımı için üretilmiş ilaçların yüzde 30'u bitkisel kökenli, yakın bir yüzdesi de bu bitkisel maddelerin sentetik türevleri. bitkilerden elde edilen glikozit alkoloid ve yağlar bunlar. "tıbbi ve aromatik bitkiler" diye üniversite bölümleri var, eczacılık bölümü okuyan insanlar (teorik olarak) kendi laboratuvarlarında bitki ve diğer kaynaklardan kendi ilaçlarını üretebilen insanlar olarak yetiştirilirler.

(örnek bir üniversitenin ders listesindeki farmasötik botanik, fitoterapi gibi derslerin içeriklerini inceleyin:

llp.marmara.edu.tr

bitkiseli destekleyecek bulgu elde edilemedi'yle eminim bu bilim dalları kastedilmemiştir.

Öncelikle hepinize teşekkür ederim.

@angelus, benim yazdığım aynı şeyi dile getirmişsiniz, benim de zaten geleneksel tıp terkedilmeli gibi bir düşüncem yok.

Aslında üzerine daha çok araştırılması gereken bir konu, fitoterapi ne derece ne durumlarda nasıl uygundur vs - kaldı ki diğer görüş bildiren arkadaşlar da yanılmıyor aslında. Bir diğer nokta da eczacılıkta kullanılan maddelerin en azından bir kısmı bitkisel kaynaklı, yani aslında bitkisel şeyler de kimyasal içeriyor sonuçta.

Konu çok dağılmasın. Dediğim gibi benim öğrenmek istediğim (içerdiği madde sebebiyle) zerdeçalın kanser hastasında veya gidişatta nasıl bir etkisi olur? Ayrıca bir antioksidan olan likopenin de aynı şekilde nasıl bir etkisi olur? Buna yönelik bilimsel net bir bilgi var mı? Bunu öğrenmek istedim sadece.

Çünkü bu konuda da bilgi kirliliği var gibi ve suistimale oldukça açık bir alan.

@babilbaligi, teyzenize çok geçmiş olsun.

emin ol bunu ilk düşünen kişi sen değilsin. zaten adamlar %1500 ihtimal zerdeçal ekstratını denemişlerdir hücre kültürlerinde. adamlar niye milyon dolarlık ürün geliştirsinler sıfırdan beleşi dururken. sonra da onu biraz daha allayıp pullayıp satarlardı

bak mesela varisler için kullanılan kestane var www.ilacabak.com
yani olunca bulunuyor.

amerika'yı bir daha keşfetmeye gerek yok

hastalığın fazına göre diyet yaklaşımı tamamen değişecektir. tedavilerin etki mekanizmaları farklı çünkü. benzetmede hata olmaz dişlerimiz sağlıklı olsun çürümesin diye fırçalıyoruz ama asit bir kez diş minesini aşıp çürüttü mü - bakteriler apseye sebep oldu mu başka yöntemlere geçiyoruz, fiziksel tedaviler veya antibiyotik kullanımı gibi. bizde olan dişlerde ağrı oldu mu fırçalamaya başlamak gibi olur sanki.

çok hakim olmamakla birlikte, zerdeçal ve likopenin serbest radikalleri yıkan antioksidanlar içerdiklerini düşünelim, bu radikaller bir kez kanser hücresi oluşumuna sebep oldu mu, kontrolsüz bölünmeler başladı mı antioksidanlar önemlerini yitiriyor (olabilirler). bambaşka süreçler giriyor devreye çünkü.

gönder gelsin abicim.

Bu arada bahsettiğim sahnenin bir resmini buldum ama bir türlü ekleyemiyorum bu duyuruya.

Ancak filmi izleyenler hatırlayacaktır, Anthony Hopkins'in canlandırdığı karakterin evindeki serada geçen sahne.

Şu linkteki ilk resmin olduğu sahne:

thefilmexperience.net

2:02:29 itibariyle başlıyor..

linki yolladım..

(bkz: paypal)
(bkz: enpara.com)

paypal online ödeme ve transfer yapabilmeni sağlar enpara ise bildiğin banka. söylediğin şeyi enpara'da yapamazsın ama bir kaç bankada oluyor sanırım..

Şöyle sorayım o zaman: farzedelim benim herhangi bir bankada hesabım var ve başka birine her ay bir havale göndermek istiyorum otomatik ödeme talimatıyla. Alıcı kişinin de herhangi bir banka hesabı yok. İkimiz de bu paypal veya enpara.com'da hesap açarsak ben o kişiye her ay otomatik ödeme talimatıyla kendi hesabımdan onun ismine para aktarabilir miyim?

Eğer bu olabiliyorsa alıcı parayı ne şekilde nereden çekebilir?

İsime havale (cebe havale) örneğin İş bankasında vs var ama orada otomatik ödeme talimatı seçeneği yok.

paypal kullanmak için yine bir banka hesabına ihtiyaç var ama o iş için paypal'e gerek yok, komisyon var çünkü. ikiniz de birer enpara hesabı açarsanız sen düzenli ödeme talimatı verebilirsin, diğer kişi de kartıyla gider finansbank atm'lerinden çeker parasını..

O zaman alıcının Finansbank'ta hesabı olmasına gerek yok ama değil mi? Orada hesabı olmasa da onun atmsinden çekebilir mi?

Nabız konusu çok derin bir mevzu. Her kafadan bir ses çıkıyor. X bir doktor xx olmaı derken Y bir doktor xx olmalı diyor. Tıp dünyasına göre üst sınır 100. Türk Kardiyoloji derneğine göre üst sınır 80. Ve 80 üzeri risk altında olabilir. ABD'de yapılan bir araştırmaya göre üst sınır 90. Ben yüksek tansiyon hastasıyım, benim 85 civarlarında.

Farklı atıyor derken, ritim bozukluğu mu gibi mi? Eğer kalp atışlarınız düzenli değilse ritim bozukluğu olabilir. Taşikardi ise, kalbin hızlı atması ve çarpması durumu. Mesela 100'ün üstünü taşikardi kabul edebilirler, lakin öyle olmayabilir de.

edit: yazdıklarımın hiçbiri doğru olmayabilir ve doktor değilim.

Nabzin üst siniri dinlenme halinde 100 aslinda ama eslik eden baska Problem olmadiktan sonra sikinti yaratacak bir sey degil hizli olmasi da. eger Zaman Zaman carpinti gibi sikayetler oluyorsa(ki bahsettiginiz carpinti sikazetine benziyor) o Zaman ilac tedavisi verilebilir.

kalbiniz dakikada 100 atiyorsa normal iste. herhangi bir sebebi yok. ama kardio antremani yaparsaniz kalbinizi biraz guclendirip daha yavas atmasini saglayabilirsiniz. tasikardi 100den fazla olmasi demek. aritmi de duzensiz atmasi.

Ben dinlenme halinde ortalama dakikada 60-70 gibi duymuştum ama kulaktan dolma bir bilgi bu elbette. Bunu baz alırsam dk.da 100 çok diye düşünüyor insan.

Duyuruyu yazmadan önce başladı, yazdıktan sonra devam etti ve oturuyorum da yani ve geçmemesi de ayrı rahatsız etmeye başladı.Çok fazla ona odaklanıp iyice kaygılanmak da istemiyorum, o da ayrı stres yaratmasın diye, stres halinde kalp atışı hızlanır çünkü. Gene de endişeye engel olamıyor insan.

Bir de dediğim gibi o his çok rahatsız edici.

sorumatik ve fayfim teşekkür ederim bu arada.

doktor degilim ama bundan cok cekmiş biliçli hastayım. öncelikle aritmi ihtimalini elemen şart, yani sen doktora gitmeden ne dersek diyelim risk su an.

onun dısında, teyzemin nabzı fix 55, eniştemin nabzı fix 95 civarı. dinlenme halinde. normalde 2 rakam da sıkıntılı ama muayene oldular ve onların vucuduna özgü bi durum oldugu belirlendi. fayfim doktor biliyorum ama 100se normaldir diye rahatlama hemen, cok net soyluyorum hiçbişeyin olmayabilir ama önce egale etmen şart.
kansızsan, tiroit problemin varsa da nabzın yuksek olabilir. extrasistol denen nane var, bazı insanda gunde bikaç tane olsa hissedip rahatsız ediyor bazı insanda gunde binlerce oluyor adam farketmiyor bile.

bu arada panik atak degilim demişsin ama kaygı bozuklugun olup bunun farkında olmaman da ihtimal dahilinde. ben bu sebeple 1 sene pırpır kalple gezmiştim:)

gibi gibi. özet, önce kardiyolog:)

Size de geçmiş olsun o halde.

Şimdi biraz geçti gibi çok şükür ama buraya yazdıktan sonra da devam etti 45 dk kadar.

Kaygı bozukluğu olmasa bile genel olarak kaygılıyım zaten, üstüne işte süregelen üzüntü,stres vs.