Ekşi Duyuru

kutlarım giritlisiniz.

şaka bi yana, ahsen, axen olmasın o?

tarlaya tohum "eksen" gibi bir şey olabilir? yapsan, etsen, gitsen, eksen.

hikaye böyle değildi yalnız kızın gözünde mi ne bi kusur dikkatini çekiyordu sonradan kız artık gelme diyordu sonra boğuluyordu

Evet evet. Orayı unutmuşum yazmayı.

(bkz: #9862453)

www.youtube.com

arınma günü

the festival

@cesario'nun da bahsettiği film serisinden esinlenerek koymuşlar rick and morty'e. ancak serinin 3 filmi var, 4. sü çekiliyor.

bu da serinin ilk filmi, konu ilginizi çektiyse buradan başlayın www.imdb.com gerçi çok bağlantılı değiller ama sadece güzel bir konunun nasıl harcandığını görmek açısından bile izlenebilir bir seri :)

www.youtube.com

yapışık 2 tane fırçaymış yahu abv o fırçanın :))

Bunu tutmak bile beceri ister be. Ihh alma sakın

kürdil hicazkar longa gibi geldi
Edit: nihavend longa olsa gerek

@cedex aradığım Şehnaz longa’ymış. Dediklerinize bakınca yanda gördüm.
Rahatladım.

İstanbul bağcılar da arkadaşım var telefon tamircisi kendisi. İstersen adresi veririm bi baktır.

Afgan Farsçasında Aslan demek ama İran ve Tacikistan Farsçasında ne diyorlar onu bilmiyorum

Şir aslan anlamına geliyor yani

Şir hem süt hemde Aslan anlamına geliyor evet mesela şiir-i yakh diye bir dondurma var Afganistan da şir süt yakh buz demek oluyor

şu adamların yaptığı mı? Stephan Gordts and Ivo Brosens

taa 6600 zamanından kalma bi video.

İzleri geçiriyormuş yanlış hatırlamıyorsam üç hafta düzenli kullanımda. Bende almıştım ama düzenli kullanmak tarzım olmadığı için birşey diyemeyeceğim.

Kadınlar kulübünde sabah akşam yazmışlar. Ondan kıllandım zaten, primerse neden 2 öğün? Akşam da mı kullanılıyor peki?

Nemlendirici, sivilceye meyilli ciltlere iyi geliyor (dogrudur). Primer olarak kullanmadim ben ama sivilce cikan bir donem olmustu, o donem kullandim, gayet memnunum.

Ben ikisini beraber kullanıyorum effacler jelle yıkayınca yüzüm çok kuruyup geriliyor hemen ardından duoyu sürüyorum yağlı his bırakmadan çok tatlı nemlendiriyor komedonlara da iyi geliyor. Sabah akşam bu ikisini kullanıyorum

eksisozluk.com

herkesin kartı kendinde ama ortak hesabımız var. günlük harcamalar için bi miktar para ayırıp diğer tüm parayı ikimizin de birbirimizden bağımsız çekebileceğimiz hesaba atıyoruz.

Ülkede bu konuda bir karmaşa var, bir grup maaş kartı kocaya verilir diyor diğer grup giderler ortak olsun ama herkesin kartı kendine diyor. Ben 2. Gruptanim. Ha eşlerden biri kendine guvenemez sen yönet her şeyi ile o ayrı. Ama ailemde de cevremde de komple tüm maaş veya kart bir eşte kalmıyor.

Ben vermem hesabımı kitabımı kendim bilirim lüzumsuz harcamalarım yoktur birikim yaptığımız hesap için ikimizde aynı miktar para koyarız geriside lafı olmaz faturalar hangımızın maaşına denk gelırse yatırırz yada mutfak alısverısımız farketmez hiç. Paranı naptında bitirdin neye harcadın demem.

Bizdeki durum su.esimin maas karti evlenmemizden cok oncesinden beri bende duruyor.butun faturalar buraya bagli benimde nakit cekimim yok denecek kadar az ve maasi burda birikiyor.evin nakit ihtiyacini ben kendi gelirlerimden karsiliyprum ,maas hesabindan baska bir banka hesabimiz yok,bankacilik islemi gerekirse o kart uzerinden yapiliyor.birde bana ait bir kredi kartini ek kartla beraber kullaniyoruz onuda ben oduyorum.ev araba vesaire yeni alinan hersey esimin uzerine.bizdeki sistem olurda bosanacaksan vesaire ceketini alip gitme uzerine kurulu.ailemin evinde de hersey annemin uzerineydi.

Annemle babam ki 50 ve ustu yaslarda biri emekli olan insanlardir kartlarini birbirine verir. Asiri lukse duskun insanlar degiller belki memur olmalarindan dolayi, bu nedenle aralarinda oyle ayrimlar yok. Ama ben kendi 6 yillik sevgilimle bunu yapmiyorum. Aslinda istese ne kadar param varsa veririm.

herkesin kartı kendinde. sadece bende kredi kartı var, o da benim hesabıma bağlı. günlük harcamalar falan market alışverişidir zart zurt kredi kartından yapılıyor. eşim de 2-3 ay maaşını biriktirip belli bir miktarı ortak yatırım hesabına yatırıyor. harcamalar benden yatırım ondan gibi yani

her kartın ek kartı da var.
her kart herkeste var.

babam çalışıyor, annem çalışmıyor ve babamın maaş kartı annemde duruyor. çünkü evin tüm alışverişini, babamın ihtiyaçlarını vs annem alıyor, faturaları taksitleri annem takip ediyor. zaten küçük bir ilçede yaşadıkları için babam gün içinde hiç para harcamıyordur muhtemelen. ben de çalışmaya başlayana kadar da hep annemle hallederdim para işlerini. çünkü babama bıraksan bütün parasını herkese dağıtır. annemse cimrilikle tutumluluk arası bir yerlerde geziyor :)

1 kutudan bi şey olmaz.

Geçen akşam camda beslediğim kız gelip yemek isteyince fark ettik bitmiş kedi maması. Mecbur köpek maması koymak durumunda kaldım. Tedirgin olmuştum yiyebilir mi diye ama yedi. Beğendi de galiba.
Bence bir şey olmaz tek seferden.

cok zorda kalsa insan bile yer o mamalari, uzun vadeli olmayinca cok da seyetmemek lazim.

Bizim kedileri hergun kopek mamasi veriyorum hala olmediler.

vialand'e gidebilirsiniz.

Miniaturk kapalı mı?

Yerebatan Sarnıcı'na gidebilirsiniz. Bugün açık. Çok enteresan bir yer. Eminim ilgisini çeker. Sonrasında da, Sultanahmet vs turu yaparsınız. Yakın zaten.
yerebatan.com

Onun dışında, Kız Kulesi veya Galata Kulesini de ziyaret edebilirsiniz.

Forum istanbul akvuryum ve sonrası en üst katta oyun salonu olabilir

miniatürk'e gittik, çok güzeldi. Sonrasında da kayıkla Eyüp'e kadar geldik, Eminönü tarafına geçeceğiz, beyefendinin tabletine kılıf bakacağız.

Akvaryumları görmüş, vialand'e de ailesi müsaade etmez. Bayramda kendim erken saatte vialand'e gideceğim ya asıl benim istediğim bir yerdi. Yerebatan'ı da bir sonraki gelişinde gösteririm.

Çok teşekkürler herkese önerilerinden dolayı ^^

Mask off?

değil. Benimkinin müziği daha sadeydi.

panda designer

Değil. Bunların soundu yeni kalıyor.

üzerinde yazan değerler rating yada benchmartk kriterine göre yazılır ki genelde yakın bir referans sunar.

1.resimdeki idare eder sizi eğer iç mekanlarda kullanacaksanız bunların hepsi görevini yapar fazlasıyla...

Linklere bakmadım ama dekatlonda küçük boy bi polar battaniye var, ondan alıp içine serersen ısıtma özelliği artar.

Bunların hepsi işini görür herhangi birisini alabilirsin. Değerler ekstrem sıcaklığı refere ediyor ama o da çok doğru değil zaten. Kapalı alanda üzerine battaniye gibi alarak bile işini görürsün

Ataköy Marina?

Ronin
Heat
The town
Orjinal ocean' s eleven ve yeni uyarlamalarinin hepsi.

The italian jop

the oceans serisi

bence hiçbir sıkıntı olmuyor aksine ikinizin de ana dili olmayan ingilizce ile iletişim kurduğunuzu bildiğiniz için birbirinize karşı daha toleranslı ve anlayışlı oluyorsunuz.

edit: gerçi eş özelinde bahsediyorsan bilemem evlenmedim.

1.5 yıl süren yabancı bi ilişkim oldu. sık kullandığım mecazi şeyleri öğretip söylediğimde tam olarak anlamasını sağlamam maksimum 2-3 hafta sürmüştür.

oturup öğreticem desen 1-2 gününü almaz ben kullandıkça açıklıyodum

bıraksan avrupa'ya koşup sokaklarında evsiz olmaya razı gelecek bir vatan hayını olarak bu konuda seninle aynı fikirdeyim. iki taraf iletiştikleri dili anadil seviyesinde bilmeyince doğal olmayan bişeyler var gibi hissediliyor. hele ki dili iyi kullanmayı bilenler, onunla oynayıp kendini daha iyi ifade edenler için zor olduğunu düşünüyorum.

hoş, 45 kuşak türk olup hala anlaşamadığım o kadar insan varken overall açıdan evlenme kriterlerimi karşılayan bir ingrid için buna takılmazdım ama günün sonunda evet; bi bişeylik oluyor.

2,5 yıl ingiliz bir sevgilim oldu. en son hiç ingilizce bilmeyen bir arkadaşımla neşet babadan ahirim sensini dinleyip tarzanca anlatıyorlardı birbirlerine :). kapıcıya kolay gelsin halil efendi falan diyordu. bizimle fasıla gelip hüzünlü şarkılardan aniden hareketli şarkılara geçişlerimize falan katıla katıla gülüyordu. onun esprilerini anlamadığımda english humour diye dalga geçiyordum, o da benim esprilerimi anlamadığında aynı şekilde dalga geçiyordu, bu durumla eğleniyorduk. karşınızdaki kişiyle ilgili bu durum bence, dil ile değil...

iliskiye bu yabanci ya da degil gibi bakmadan 'bu insanla anlasiyor muyum, bu kisiden yol arkadasi olur mu' diye dusunebilmek onemli sanirim. Eger kisi onceliklerinizi sagliyorsa yabanci olup olmamasinin bir onemi kalmiyor benim icin. Benim iliskimde esimin mecazi ifadeleri anlamasi ya da anlamamasi 'karin doyurmuyor', baska oncelikleri saglamasi daha onemli. Bu nedenle de bence bu iliskiyi yavanlastiran bir sey degil, ondan daha cok yavanlastiran seyler var. Ama bu sizin iliskinizde farklidir mesela, bu sizin icin olmazsa olmazdir o zaman yapamazsiniz tabii ki. Hem iyi hem kotu yonleri var ama her iliskide var, hangi konular elzem, goturusu getirisi nedir onu tespit etmek lazim.
Bunu turkler soyle boyle demek icin demiyorum, eger ayni sekilde hissettigim ve/veya anlasabildigim kisi turk olsaydi da ben turk istemem, yabanci isterim demezdim.

Yavan degil, Umut Sarıkaya karikatürlerine Türk arkadaslarımla da gülüyorum. Eksikligini hissettigim sey, Türkce konusamamak aslında genel olarak. En son 5 yıl önce Türk sevgilim olmustu, o vakitten beri hic boyle dusunmedım, bir eksiklik hic hissetmedim. Baska seyler konu oluyor, baska seylere ironi yapılıp beraber gülünüyor.

Bir de, aynı dil ve kültürden gelmek benim öncelligim degil. Öyle biriyseniz tabii ki mutlu olamayabilirsiniz.

Üzülmeyin yani, o ciftlerin onundeki en son engel belki aynı dilde mecaz frekansı olmaması.

Türkçe konuşmaya çalışan ecnebi hatunlar çok sevimli. Bir de onu düşün.

kusura bakma ama hayatımda duyduğum en manasız, en cahilce şeylerden biri olabilir bu. yabancı ya da türk eşi tercih etmek için sebepler vardır, ona diyecek sözüm yok da "mecazlı anlatımlar, türkçe, anne sütü" romantizmi falan çok saçma. evleniyosun yahu kitap çevirmiyosun. yabancı sevgilim varken hiçbir zaman geyik ya da mecaz konusunda sıkıntı çekmedim, aşağı yukarı aynı kafa-zevk insanı olduğunda benzer şeylere gülüp ağlayarak ortak bi kültür zaten oluşturuyosun. ha türkle konuşmak yabancı dilin ne kadar iyi olursa olsun çoooook daha rahat ama bu ilişkiye etkisi olan bi şey değil. anca bu anlamsız romantizm sahiplerinde olur. eşi yabancı olan birine üzülmek ne ya jsfksl

şimdiki aklım olsa gavur hatunla evlenirdim.
(mecazdan hoşlanmam.)

Ben öyle düşünmüyorum ya. Kafalar uyuşunca inanılmaz gırgır şamata dönüyor. Çok eğlenceli oluyor. Hem her geçen gün dil becerilerin de gelişeceğinden kendini çok daha iyi, anadil seviyesinde ifade edebilecek raddeye geliyorsun. Ama böyle önyargılı yaklaşırsan olmaz o iş.

wetransfer ile yollayabilir, ha tabi içinde hazır programı çalıştırmıyorsa.

diğer türlü cd'yi yazdırıp sana kargo vs. ile yollayabilir.

bilgisayardan anlayan bir arkadaşınızsa cd'nin iso'sunu alıp wetransfer ile size gönderir. siz de o iso'yu cd'ye yazdırır gönderirsiniz. hatta göndereceğiniz kişi de bu işlerden anlıyorsa iso'yu direkt ona gönderin yazdırsın cd'ye.

hiçbirimiz bilgisayardan anlayan insanlar değiliz. Olmazsa mr daki lezyonları tarif ederim, o daha kolay :)

mr cd'sinin içinde otomatik başlayan programı falan vardır belki, o yüzden içeriği kopyalayıp yapıştırmak doğru çalışmamasına sebep olabilir. siz eeb'in dediği gibi yapın.

www.youtube.com
bu video'da bir cd'yi nasıl iso halinde tek bir dosya haline getirileceği anlatılmış. cd'yi iso yapsın, herhangi bir dosya paylaşım sitesi ile ya da drive ile göndersin. boyutu büyükse wetransfer ile.

siz de boş cd alın ve gelen iso'ları cd'ye yazın. (aynı programdaki write image file butonu ile). cd'^lerin kopyası elinizde.

zirveye gel, erken kalkarsın en kötü :)

karanlıkta diyalog'a git.

Zirveye gitmeye karar verdim

Hiçbir şey olmaz. Yaş çok saçma bir kavram. Aşk her şeyi çözer.

Edit: 22'ye 30 da sorun olmaz. Yaşın hiçbir anlamı yok ilişkide. Kafalara bakacaksın.

olmuyor hacı.

kuşak farkı oluyor. sen ne kadar da az desen de o adam senin yaşadığın şeyleri çoktan yaşamış oluyor.

senin şu anki dertlerin onun 10 yıl önceki dertleri.

bana kalsa 12 ye kadar yolu var teorikte ama pratikte olmuyor.

8 çok normal bence ya. 10'a kadar sorun değil diye düşünüyorum.

kafaların uymasında sorun olmaz bence de bir süre sonra enerjiler uymamaya başlayacak.
evde oturmak isteme vs çıkalım edelim gezelim gibi gibi.

erkeğin içi geçmemişse olabilir bence.

Kişilere göre değişir. Uymuyosa dersin ki ya bi uyumsuzluk var, yaş farkından galiba falan. Peşin peşin olmaz demek saçma bence

Ama yine de çok be. Tam sınır yani. 33 27 olsa kurtarır da

her şey tamam bu mu sorun? takılmayın abicim bunlara bu kadar.

ben 33'tüm o 21, ona yetişmeye çalışmak topukluyla maratona katılmak gibiydi, 1 yılda götüm eridi yeminle. adamına göre değişir tabi ama bende durum böyle oldu.

Olur tabii ki de dört dörtlük olmaz

Yas farki degil, yaslarin kac oldugu onemli. Sen 22 o 30 olsa sorun olurdu. Ama sen artik 27sin 35 gayet normal bence.

disi kisisi yasca kucuk olunca oluyor. erkek kisisi kucuk olunca problem oluyor cunku cogu henuz ergenlikten cikamamis oluyor ve iliskiye yonelik hic bi sorumluluk almiyorlar.

Kızlar her yaşta aynı fark etmiyor

gayet uygun, sormaya bile gerek yok.
olması gereken bu.

Bu yaşlarda 8 yaş fark gayet normal bence.

Bitmiyor yaş sorusu hiç bitmiyor, herkes keseden rakam biçiyor, 3 iyi de 5 çok bence, 9 olur sma 10 olmaz filan.

Sevgi her şeyin tamamlayıcısıdır arkadaşlar, yaş dil din ırk bedensel engel vs. tanımaz.

8 yas gayet normal

Olmaz jenerasyon farkı var

Büyük bir fark değil bence, en azından düşünülecek ve kafaya takılacak bir fark değil. İleride kapanır zaten o fark iyice.

benim esimle aramda 10 yas var ben 31 o 41. gayet anlasabiliyoruz. kusak farki diye bisey de yok aramizda.

Ikisi de olgun bir yas, isini gucume kavusmus insanlarin yaslari, ortak hayat gorusu varsa olabilir.

kadın genç olduğu sürece yaş farkı 10'a kadar bile çıkabilir.

Üstteki kelimeyi net okuyamadım. Altta Biraderler yazıyor sanırım. Osmanlıca ise okunuşu bu.

Bilir biraderler'miş, marka basmışlar kemere. Teşekkürler

Haftasonu Ikea kalabalığı çekilmez.
Bugün git, rahat halledersin.

cep telefonu uygulamasını indir. mağazanı seçip ürünlere bak bir yandan. ardından listeye ekle. mağazayı ziyaret ettiğinde işlerini inanılmaz hızlandıracak. ayrıca uygulamadan seçtiğin ürünleri almak zorunda değilsin, rafa gidince muadillerini görüp tercih edersin. hem stok durumunu da görüyorsun. indirimler varsa anında görebilirsin.

cok rahat halledersin bugun

Bence rahat rahat alırsın

Bence yetmez :) yani 6'da tam orada olacaksan evet...

diğerlerini bilmem ama elektriği alamıyorsun üzerine e-devlet üzerinden.

Hiçbirini almazsın

Elektriği telefon ederek yapabiliyorsunuz diye biliyorum. (Not: En azından Bedaş için)

elektriği hiçbir şekilde uzaktan alamıyorsunuz. imza atmanız gerekiyor bizzat giderek.

Hiçbiri olmaz e devletten

Var, oturup düzeltmek isterdim ama vaktim yok maalesef. Hızlıca söyleyeyim. Article kullanımı için kontrol edin derim ben, misal ilk cümlede urge'den önce bir şey gelmesi gerek, a, the falan. It has importance cümlesinde importance'tan önce de. It may be cause of cümlesindeki cause'dan önce de.

İkinci paragrafta bir düzeltme gerek. Our current case are diye grammatically wrong giden cümle is a component diye devam ediyor.

Bir de bazı yerlerde passive olması gereken yerler var. Misal, confusing, confused olmalı.

Sonuncuya bakmadım.

önceki cevapta söylendiği gibi bir ton yerde a ve the eksik.

- "having" compulsion. bu öbeğin olduğu cümle eksik kalmış ayrıca.

- it has importance ile başlayan cümleyi de anlamadım. diğer "psycotic agitation"lardan ayrılması önemlidir mi demek istedin?

ikinci paragrafta gramatik olarak yanlışlık var. şöyle daha güzel olabilir mi? ayrıca enhance daha çok kaliteyi artırma şeklinde kullanılıyor. o yüzden increase güzel olur.

To "increase" the awareness on akathisia, which is a component of many syndrome and confused with many clinical situations, our current case "is" "shown below."

böyle de kurulsa yine de Türkçe'den gelen bir düşüklük var cümlede. yani farkındalığı artırmak için olayı aşağıda gösterdik demek bilmiyorum kulağıma hoş gelmedi.

üçüncü paragrafta:

- applied yerine give, dose veya administer kullanabilirsin.

- there "was" no regression

- interrupted yerine daha güzel bir kelime. şimdi aklıma gelmedi.

- due to yerine due to the fact that

- have been occured yerine have occured

- "was" no pathology

başka öneriler gelebilir.

Up :)

uzgunum kardesim bulamadim. kitap var cozumu yok:

gen.lib.rus.ec

''doktor sağbırakmayan'' :D

adım samuel :) kızıl yap olmuşken tam olsun. ya batarsın ya çıkarsın.

Karamel bal rengiyle çok güzel olur

Sacinin ayni renginde boyat bir tamamen, zaten o mat hali parlak olacak boya ile. aralara bal rengi ya da kendi renginin iki uc acik tonu balyaj attir (kuafor bilir).

bence saç rengin çok güzel değiştirme :((

Gözlerinle aynı tonda boyat.

Asıl güzellik orjinalliktir. Orjinallik tercihinde bulunup sadece beyaz kapatmak için gerçek rengine boyatırsan daha mutlu olursun diye tahmin ediyorum. Madem özentiden boyatmıyorsun... Bu arada annen haklı beyaz saç kadında çok kötü duruyor. İster 26 ister 66 ol farketmez.

Ayrıca sentetik saç boyalarındaki peroksitin saç beyazlatma ve dökme gibi temel sorunlarından kurtulmak için doğal kına boyayı tercih edebilirsin. Kına boya kullanacaksan renk seçeneğin azalır fakat hatırladığım kadarıyla iki rengi karıştırarak farklı tonlar elde edebiliyor olman lazımdı. Ayrıca peroksitli sentetik saç boyaları saçını dökmenin yanında bir de ölü saman parçasına çeviriyorlar. Saçın kalitesi çok düşüyor.

Benim de adım Taylan. Esmer ve ya.. Öhöm. Ama konumuz bu değil gerçi, neyse.
Ablacım; etme, eyleme. Rica ediyorum, şu doğal uyumu bozma :(

Fallop, saç rengin gayet güzel senin, bence de aynı renkte boyat beyaz olan yerleri o kadar.

Değişiklik yapmak istiyorum dersen de saçının uçlarını doğal renginden birkaç ton aciyorlar; ombre deniyor sanırım. Ondan yaptirabilirsin. Hafif ışıltı olur. Doğallığı da pek bozulmuyor böylece.

Sonunda boyattım. Kuaföre sade ve doğal istediğimi söyledim. Kahverengiyi 2 ton açtı. Üzerine de ışıltı yapti. 'Korkak röflesi' diyorlarmış buna.

The same as kısmı sanırım karşılamıyor gibi anlatılmak isteneni onun dışında bir sıkıntı göremedim.
Uygun kelimeyi bulamadım yalnız.

Up!

Ceviri cumlesinde izlenmistir fiili goremedim ve gramer olarak yanlis, fiiller. Yazdigindan hicbir sey anlasilmiyor.

Soft tissue densities measuring 15 mm, 12 mm at the spleen hilum and measuring 7mm at the anterior have been observed to be matched to the acessory spleen density.

Bana da at mobildeyim

Savcı gerektiği zaman soruşturma başlatan ve kovuşturma yapan kişidir. Örneğin bir yerde bir cinayet işleniyor, savcı soruşturma başlatıyor, o noktadan sonra cinayeti çözümlemek tamamen savcının görevi. Emniyet teşkilatı sadece savcının verdiği emirleri yerine getiriyor. Bir evde arama yapılacaksa buna izin veren kişi savcı. Birinin tutuklanması gerekiyorsa bunu sağlayan yine savcı. Savcılar emniyet teşkilatı üzerinde bu kadar güce sahip olduklarından birçok yerde ciddiye alınırlar. Türkiye'de böyle güçlere sahip insanlara herkes yakın olmak ister çünkü savcı aynı zamanda torpil demektir. Bir avukatın çevresinde her zaman önemli kişiler olmaz ama savcıların çevresinde genelde hakimler, emniyet müdürleri, valilik, kaymakamlık ve belediyeler gibi birçok kurumdan insanlar bulunur.

kara listem 1-kaymakamlar 2-savcılar 3- hükümet konağı memurları

allahım hayat o kadar sıkıcı ki millete sardim

@fallopian, bence şu sıralar kara liste falan yapmayın. hele ki böyle açık açık. :)

Güçlerini doğrudan yasalardan ve bağımsızlıklarından alıyorlar (HSYK'yı filan karıştırmayalım şimdi).
Ayrıca kolluk kuvvetleri emirlerindedir (adli konularda). Hakimlerin üstü değil astlarıdır.
Ne kadar Türkiye'de yüceltilmişse de esasen olması gereken soruşturma ve kovuşturma süresince avukatlarla eşit seviyede olmaları gerekliliğidir aksi takdirde yeterli seviyede savunma hazırlanamayabiliyor. Bir mahkemede iddia makamı savcıyken savunma makamı avukattır ve karar verici de hakimdir.

Sorumlu bulunduğu bölgedeki (eğer büro olarak ayrılmışsa, ör. cinayet, anayasal suçlar, memur suçları, çocuk, bilişim vs.) kendi bürosuna bağlı soruşturma ve kovuşturmayı takip eder iddianameyi hazırlar ve mahkemeye sunar.

Cumhuriyet savcısının üstünde cumhuriyet başsavcı vekili ve onun üstünde de cumhuriyet başsavcısı olur.

bir zabıt katibi olarak şöyle anlatmaya çalışayım.

suç işlenir, o günkü nöbetçi savcıya haber verilir, telefonla görüşme tutanağı hazırlanır, emniyette ifadeler alınır, savcının talimatına göre - bu suça göre değişir - şüpheli serbest bırakılır, veya ifadesi alınmak üzere savcılığa getirilir. yine suça göre değişmek kaydıyla, savcılığa ifade için getirilmişse, nöbetçi sulh ceza hakimliğine adli kontrol veya tutuklanma istemiyle sorguya sevk edilir, suçun mahiyetine göre sulh ceza hakimi serbest bırakır, adli kontrol şartıyla serbest bırakır veya tutuklar.

savcılar ve hakimler ast üst değillerdir, eşit konumdalar. atamalarda talebe veya ihtiyaca göre gittikleri yerlerde hakim veya savcı olarak atanabilirler, yani hakim savcı, yada savcı hakim olabilir.

emniyet adli olarak savcıya bağlıdır, idari olarak mülki amire (kaymakam - vali)

ilçelerde duruma göre hakim savcıların hepsi arkadaş olabilirler, olmayabilirler, duruma göre değişiyor. mesela eski hakimimin, eski başsavcı ile pek yıldızı barışmıyordu :) ama küçük yerlerde genelde ast üst ilişkisi olmuyor.

adli yargı merkezlerinde (ağır ceza merkezlerinde) bir başsavcı, bir veya daha fazla ağır ceza mahkemesi başkanı olur. başsavcı tüm savcıların başı, ağır ceza mahkemesi başkanları da hakimlerin başı gibi filan oluyor.

bu biraz da şundan
savcı dediğin kişi gerekirse o ildeki en zengin, nüfuzlu, karanlık vs. kişileri soruşturacak adam/kadın
otoritesi olmalı, -ağır ceza hakimi de mesela yan bakışından çekineceğin adam olmalı
bu insanlar öyle samimi gündelik ilişkilerde muhabbet edilecek insanlar olmamalı ki işlerinin gerektirdiği vakur ağır duruşu taşısınlar
paralel olmayan evrende tabi

cevizin altı da pozitif bilimle açıklanabiliyor. Ceviz, tabanına sülfür salgıladığı için sersemletiyor veya bayıltıyor.

hayır şeftali çekirdeği ile ilgili bir şey duymadım.

maalesef sandığınız gibi "pozitif bilim insanı" değilsiniz bu arada. hiç bir pozitif bilim insanı babasına "çekirdeğini çıkar sağır eder derler" demez.

Küçükken kayısı çekirdeklerini biriktirip sonra kırıp kırıp yerdik:( Bir şey olmadı. Sanırım zararlı olan olgunlaşmamış meyvelerin çekirdekleri.

Şeftali ve badem zaten yanı familyadan. Acı bademler de yüksek oranda siyanür içerir, keza şeftali çekirdeğinin içindeki yemiş de acıdır ve siyanür içerir.

osman olabilir

ne tatlı bişi o öyle!

salem olsun bence.

poncik olsun.

Tesla olsun :)

Haydar candir.

zıpır

pıtırcık olsun ya tam pıtırcık gibi.

Churchill olsun.

recel ya da simba

psişik

Thor da olabilir.

Comar

niyazi diycem de onu koymuycaksınız. tepelek olsun bari.

gebetto

ters

Cauchy olsun (koşi diye okunuyor)

Cok şirin, bayildimm .

çok şekermiş:)

cedric olsun.

Aslında garfield da olabilir, sarı hem de :))

Bizim de aklımıza gelenler legolas, nikolay (hel), psydeck (pokemondaki), mahur (dişi olsa müjgan olacaktı adı), kâmran (sarı çıyan)

Tesla +1

Yaşasııın! :) Benim için de öpün, mıncıklayın, ısırın ve saldırın.

Kedi bakımı malzeme yokluğunda bile zor değil. Yalnız, alırsanız tırnak geçirgeci bir şey var, o iyi geliyor tırnak gelişimine. Nasıl iyi geliyor, bilmiyorum; artık hırsını mı alıyor, tırnağı mı törpülüyor. Tırmalama tahtası diye geçiyor,

Bizim kedinin zamanında böyle şeyler yoktu, nasıl ki bizim çocukluğumuzdaki oyuncaklarla şimdiki oyuncaklar arasında dağlar kadar çeşit farkı yok; bizim rahmetli kedinin zamanında da böyle malzemeler yoktu ve sağlıklı yaşıyorlardı ama bu tırmalama tahtasından sonra koltuk çiziği, perdeye ve olmadık yere tırmık geçirme gibi vakalarda çok azalma oluyor.

Kedi mama ve marka seçebilir; bunu şimdiden garanti etmenin yolu yok. Biraz eğitimi zor. Örneğin, bizim kedi Tansaş ve Pınar'dan başka süt içmezdi ama bu alıştırma meselesi de olabilir, huy da. O yüzden deneye yanıla kedinizin sevdiği ve yiyebileceği şeyleri bulacaksınız. Her kedinin ayrı bir zevki var.

Bir de kediyi yıkamayın. O kendisini yalayarak temizler; tükürüğü antiseptiktir. Pislendi diye yıkamaya almayın.

Edit: Evet, foto! Madem kediş var, biz niye mahrum kalıyoruz. Bedavaya yardım yok. Kınıyorum. :)

Hayırlısı olsuuun :)

Bizim de 35-40 günlük yavrumuz var bu sabah hatta başlık açtım, piresi ve paraziti varmış iyice bi kontrol etmeniz lazım o pireler mahvediyor :(

Bir de ben hiç süt vermedim ısrarla da süt verme dediler siz vermişsiniz ama bilemiyorum.

O tırnak geçirgeçlerinden mutlaka alın çünkü çabuk alışıp saldırıyorlar elinize kolunuza.

Bir de taze bir kedi sahibi olarak uyuması için tavsiyem üzerinizden çıkarttığınız t-shirt ün koluna sokup öyle uyutmanız, yoksa hep üzerinizde yatmak isteyecek. En azından benimki şu an öyle

foto yok mu foto? hangi devirde yaşıyoruz?

çok iyi yapmışsınız öncelikle, tebrikler :)

kumunu özellikli bir kaba koymanıza çok gerek yok, orta boy bir leğen bile işinizi görecektir. daha sonra ihtiyaçlrınıza göre karar verirsiniz. örneğin kumu çok dağıtıyorsa dağıtmasın diye kapalı bir kedi tuvaleti alabilirsiniz.

kedi 1 aylık ise yavaş yavaş sütü bırakıp haşlanmış tavuk gibi şeyler verebilirsiniz. akılları çıkıyor. süt biraz dokunuyor kedilere, ishal olabilir dolayısıyla su kaybedip halsiz düşebilir. düşmesin.

arkadaşlar tırmalama tahtası demiş, eşyalarınıza değer veriyorsanız muhakkak alın. zaten benim tanıdığım tüm kediler bayılıyor buna, sizin kedinin de bayılacağına eminim.

oyuncak gibi şeyler alacaksanız alın ama hayalkırıklığına uğramayı da göze alın. ya bizim kediler karakter olarak fakir, ya da aldığımız hiçbir oyuncağı beğenmeyip top yapılmış alüminyum folyo peşinde manyak gibi koşuyorlar.

camlarınızda tel yoksa bir an önce taktırın, kediler biraz şapşal oluyorlar. havadaki kuşa, sineğe, kelebeğe atlayıverirler. allahtan tele yapışıyorlar da bir şey olmuyor.

bunun dışında camlarınız yukarı doğru açılıyorsa, sakın öyle açmayın. başına kötü şeyler gelebilir.

kedinizi çok sevin, onla çok vakit geçirin. koynunuza alın, birlikte uyuyun. dertleşin, konuşun. anormal bir durum sezerseniz veteriner hekime koşun.

aklıma böyle şeyler geldi ilk etapta.

Kedi duyurusuna foto koymayanı dövüyoruz biz, haberin olsun.

Çok fazla rahatlığa alıştırmayın kediyi. Yemek memek seçmesin, ne bulsa yesin. Ben öğrenciyken tosunumla aynı kaptan menemen yerdik. Tıhey, ne günlerdi.

Kedi kumu için kapalı tuvalet alın; hem kumu dagitmasini hem de yayılacak kokuyu minimuma indirgiyormus.

Kum için ben arastirdigimda topaklanan kum onermislerdi, sahiden kullanımı kolay oluyor. her gün topaklanan yerleri temizliyorsun, haftada bir de kumu komple değiştiriyorsun mis gibi oluyor.

Yavru kedilere süt verilmemesi gerekiyor diye biliyorum ben de. Kitten mamalar var, bizim kullandığımızin ismi neydi hatırlamıyorum şu anda. Bakıp editleyecegim. Genelde memnunlardi kullananlar ama söylendiği gibi, deneye deneye alıştırmak gerekiyormuş.

Aşı, iç dış parazit kısmına girmiyorum zaten; siz biliyorsunuzdur o kısmı :)


Mama ve kum için temizmama.com baya ovulmustu; ben deneyemedim. Bir bak istersen.

Oyuncak için de acele etme derim. Biz aldık birkaç cesit; hiçbiriyle oynamadı. Masamda kozalak vardı, sabah akşam onunla oynadı. Bir de su şişesi kapağı. Tırmalama tahtası da söylenmiş zaten, ilerde alın mutlaka. Şimdi tırnakları küçük zaten, zarar veremez.

Kısıtlı bilgimle söyleyeceklerim bu kadar :) eve neşe geliyor kedi olunca. Biz saat sayıyorduk dönmek için. Bir de ilk günler aglamisti bizimki yalnız kalınca, ben az az bırakıp alıştırdım.

Öncelikle hayırlı olsun. Çok iyi olmuş eve geldiğinizdeki bütün yorgunluk ve negatif enerji bitiyor artık. İlk olarak süt vermiyorsunuz onu bir kesin. Kuru mamayı yiyemiyorsa mamayı su ile ıslatıp o şekilde verin. İnek sütü yavru kedilere yarardan çok zarardır bunu unutmayın. Şimdi ilk yapacağınız şey veterinere götürmek ve iç parazit için şurup içirmek. Daha sonra kakasını takip edeceksiniz parazit dökerse ikinci uygulama olacak dökmezse biraz daha büyüyünce aşılara başlanacak. İlla almanız gereken diye bir şey yok ama tırmalama tahtası eşyalara zarar vermemeleri adına çok iyi. Bence mutlaka almanız gereken furminatör kedi tarağı küçükken taramaya alıştırabilirseniz, ilerde tüyler daha dökülmeden toplayarak bu sorunu bir nebze kontrol altına almayı başarabilirsiniz. Kum olarak temizmama.com ince topaklaşan bentiniz kedi kumu kesinlikle tavsiye edilir. İki kedim var ve çok memnunum. Oyuncaklara gelirsek en sevilenlerin başında topak yapılmış kağıt ve pipet gelir.

Lanet olsun mobil. O kadar yazmıştım yarısı çıkmamış. Kedi oltası alabilirsiniz ama çok para vermeyin. Hatta kendiniz bile yapabilirsiniz. En sevilen kedi oyuncağı lazerdir. Milyoncudan bir lazer alın koşturup dursun peşinde. Tuvaleti için şu anda leğen iş görür, büyüdükçe ihtiyaca göre kapalı kaplar baya rahat olabiliyor. Şu anda kediniz çok küçük ve evi tanımaya çalışıyor. O yüzden maması, suyu ve tuvaleti birbirine yakın yerde dursun. Evi öğrendikçe tuvaletini asıl koymak istediğiniz yere kademe kademe taşıyabilirsiniz. Bir de lütfen kedinize iyi su verin, kendi içmediğiniz suyu kedinizede içirmeyin.

yeterince tavsiyeler verilmiş benim önerim küçükken tasmaya, veteriner ziyaretlerine, taşıma kabına hatta arabanız varsa arabaya binmeye, gezmeye vs. alıştırın. bizimki dana gibi oldu alışmıyor şimdi çok zorluk çekiyorum.

taşıma ve kum kabının en ucuzlarını alabilirsiniz yeterince iş görüyor gittigidiyorda falan kargo bedeva çok uygun fiyatlı ürünler var bir bakın derim.

edit: whimsical deyince aklıma geldi taramaya da küçüklükten alıştırın yoksa büyüyünce taratmıyor. şimdi bir işe yaramıyor gibi olacak taramak ama özellikle büyüyüp tüyleri uzadığında, mevsim geçişlerinde vs. çok tüy dökeceği zamanlar falan tarayarak etrafa dökülen tüyleri azaltmak için önemli

Bütün tavsiyeler verilmiş, o yüzden hayırlı olsun demeye geldim:) yeni dostunuzla mutluluklar.
foto isteriz +1

tavsiyelere ek olarak; süt verecekseniz bile laktozsuz süt ya da keçi sütü verin. inek sütünü sindiremezler, ishal olur ve çok küçükmüş, ishali kaldıramayabilir.

kedilere bizim içtiğimiz inek sütü zararlı, laktoz hassasiyetleri olduğu için.

kedilere özel toz sütlerden bulabilirseniz çok harika olur çünkü anne sütü alamayan kedilerin gelişimine önemli katkısı oluyor, anne sütü yerine geçiyor bir nevi (imkanlar dahilinde ne kadar geçebiliyorsa tabi).

bebek kediler için olan mamalardan almanız yine iyi olacaktır, gelişimi için ve kolay sindirebilmesi için.

bunun dışında da taşıma kutusu ve tüylerinin bakımı için tarak ihtiyacınız olur. top oynamaya alıştırabilirsiniz, minik top kedi oyuncakları oluyor, onlardan alıp. tırmalama/tırmanma çubukları var, onları sevebiliyorlar.

temizlik, tuvalet kısmında henüz çok küçük olduğu için kendini temizlemesi bakımından aksaklık olabiliyor. normalde kedilere anneleri öğretiyor popoyu nasıl yalayıp temizleyeceğini, eğer onu öğreteni olmadıysa siz o kakasını yaptıktan sonra nemli bir pamukla silersiniz, zaten zamanla o kendini temizlemeyi öğrenir.

başkaaa... mmmm... hah! ısırma konusu var. hani yetişkin kedilerin ısırma huyları olabiliyor ya, o da genelde yavruluktaki annesizlikten kaynaklanır, çünkü annesi öğretiyor yavruya ısırmanın şiddetinin ayarını da. eğer yavruluğunda ısırmasına çok izin verirseniz büyünce de onu sürdürür ama tabi şiddetini ayarlayamaz. yavruluk aşamasındayken oyun amaçlı ısırdığı zaman (zaten ısırıklar oyun amaçlı oluyor, bunu da belirtmeliydim başta) böyle ısırdığı yer acımış gibi şakacıktan aaah diye bağırınca o kendisi ayarını yapıyor ısırma dozunun. yani azı çoğu verilen tepkiyle öğreniyor, o yüzden şimdi henüz can acıtmasa da o tepkiyi alması önemli.

adını öğrenmesi için de okşarken, severken, beslerken hep ismiyle hitap edin. başka başka isimlerle çağırmayınca, hep aynı isimle çağırınca ismini de öğreniyor. 2 heceli bir isim olması onun algıları için daha uygun olur. mesela bizimkiler tintin, mırmır, sherlock (şerlok), hep iki heceliler ve üçü de isimlerini biliyor.

"hayır"ı da yine miniklikte öğretmek lazım, büyüyünce öğretmesi daha zor olur çünkü. ismiyle "hayır"ı kullanmamak da önemli ki ismine olumsuzluk kodlamasın. mesela anahtar şıngırtısı, el çırpma sesi gibi sesler çıkartarak hayır demek öğrenmesi için gayet etkili oluyor.

son olarak da kedinizi lazerle oynatmayın diyebilirim, çünkü avlanma güdülerini yakalayabileceği katı objelerle tatmin edebiliyor. lazeri asla yakalayamadığı için evin içinde lazer arayıp duruyor oynadığı zaman, yani psikolojisini bozuyor lazer kedilerin.

bu kadar. :)

hayırlı olsun, ömürlük olsun yuvası.

altta yazdığımı buraya da ekliyim:

Ha bir de market maması, kalitesiz mama vermeyin. Böbrek taşı olur uzun vadede. Kaliteli mamaların büyük paketleri hesaplı oluyor, onlardan almanız daha sağlıklı olur.

Bir de kısırlaştırmayı düşünün ilerisi için, yani dişilerde 6 aydan erkeklerde 1 yaştan itibaren... Belki sonra bir de dişi evlat edinirsiniz diye ikisini de yazmak istedim. :)

alıştırmak cidden +1
ileride başınıza gelebileceğini düşündüğünüz her şeyi alıştırmaya bakın. en önemlileri taramak, ısırmamak ve tırmıklayabileceği bir oyuncakla diğer eşyalardan uzak tutmak bence.
ikisini de kullanmış biri olarak kapalı tuvalet verdiğiniz parayı bin kat ödüyor. eğer bütçenizde derin yaralar açmayacaksa kesinlikle kapalı tuvalet alın. zaten bir kere alacaksınız yıllarca kullanılacak.

zooplus genel olarak tatlış bi yer
www.zooplus.com.tr şu ürünle tırmalamayı çözdü, ondan ve ağacından başka yeri tırmalamıyor.
lazer de iiinanılmaz basit ama etkili.

herkese çok teşekkür ederim, kedişe de isim bulmadim daha bu arada.

fotoğraf atacağım akşam olsun^^

zaten 2 gündür, çocuğunun hayaliyle sut izninin gelmesini bekleyen ablalar gibiyim. Bir an önce eve gitmek istiyorum.

aileye yeni ve bıyıklı bir üye demek, haydi bakalım, arkadaşlığınız hayırlı olsun :) ayrıca anneciği ölmüş bir yavruyu seçmeniz çok, çok iyi olmuş gerçekten.

önceden denmiş zaten: inek sütü olmaz. kuru mamayı tam olarak çiğneyebileceği zamana daha var; ıslatıp yumuşatmak iyi olabilir. bu aralık için satılan yavru mamaları da var. bize kedi için bebe maması önerildi direkt, belli ölçüde seyrelterek onu verdik.


ben kedilerimin yiyeceklerine yavru oldukları bir dönemden itibaren, gittikçe azaltarak ancak hasta olduklarında tekrar sıklaştırarak immunex kattım hep. veterinerimin önerdiği bir şeydi. ilk kedim ağırlıklı olarak tavuk ciğeri, proplan ve bunlar dışında etli yemek olduğu zaman ona ayırdıklarımızla beslendi. toplamdaki sonuç 1 cm yırtıcı üst dişleri olan ve veterinerlerin bizim tutmamızı rica ettiği küçük bir aslancıktı. (genler de işin içine girmiş olabilir, ana tarafından ankara kedisiymiş çünkü) bu yiyecekleri şimdi vermeniz söz konusu değil ama velediniz de büyüyecek, genç yetişkin bir kedi olacak, belki lazım olur :)

Ha bir de market maması, kalitesiz mama vermeyin. Böbrek taşı olur uzun vadede. Kaliteli mamaların büyük paketleri hesaplı oluyor, onlardan almanız daha sağlıklı olur.

Bir de kısırlaştırmayı düşünün ilerisi için, yani dişilerde 6 aydan erkeklerde 1 yaştan itibaren... Belki sonra bir de dişi evlat edinirsiniz diye ikisini de yazmak istedim. :)

Bir tane fotograf yukleyebildim. Kedinin bakimi kadar artistik kedi fotografi cekmek de tecrube isiymis:)

(Olayı yanlış anlayıp baby shower yapmaktan korkuyorum)

ay çok tatlış <3 <3 <3

küçük irlandalı

aaaayy çok tatlı sıpa <3

Bana yazacak tavsiye birakmamissiniz koftehorlar :p

Herkese + 1

Kedis de cok tatliymis valla ya burnu da pembedir kesin ^^

bence bundan sonra her hayvan soruna cevap kadar hayvan fotosu koyma zorunluluğu gelsin.
modları göreve çağırıyorum. başgana selam.

satılır

otlakçılara pasla ya da hediye et. beleş olduğundan tatlı gelecektir.

kendine yakışanı yap.

o cümleyi kurduktan sonra yapma bence.

Daha önce paketi o cümleyi kurmusken şimdi tersini yapmak saçma olur. Boşver sen ver paketi düzgünce. Hem eşek değilse yaptığının yanlış olduğunu bir kere daha anlar belki.

@brk ben de kadinim evet ama kadina karşı özellikle bir olumsuzlugum yok, birlikte sigara içtiğimiz, evlerine yemeğe gittigim biri. işyerinde onun amiri durumundayım. ha şu var bunların bu çenebazlıkları beni sinirlendiriyor. ders alsin istedim.

Sağolun bu arada, umarım anlar o günkü (ve diğer günlerdeki) boş muhabbetini. kendi odamda dursun paket:)

valla ben olsam "kimse ayıpladığını yapmadan ölmez" yazılı bi notla masasına bırakırdım. hem mesaj sadece o kişiye ulaşır, kimsenin yanında rencide etmemiş olursunuz hem de içiniz rahatlar :)

aklıma aldrin justice geldi :)

bence,yere düşmüş birisine vurmak vicdansızlıktır.
diyeceğinizi demişsiniz. uzatmanın alemi yok.
pakette de ne varmış acaba, merak ettim!

rakicandir arti 1.
artik yapmamalisin. sen yapacagini yapmissin.

bu intikam değil, bu ceza.

Az once kız, paketini almaya geldi, daha da meraklı olan bir baska hanim kizimiz icinde ne olduğunu sordu. dinsizin hakkından imansiz gelir demek ki :) erdemlilik ile olan imtihanimi gecirttiniz, tekrar tesekkurler

Ne günleri hatırlattın yav:) İsimleri hatırlamıyorum ama radyo bizim evin sokağındaydı bir dönem 100. yılda.

100. yılda mıymış ya bilmiyordum. kafaya taktım bulamazsam nöbetçi ablayı arayacağım, o da nostalji yapsın :))

cem yılmaz bir tat bir doku yolla gitsin

Büyük ihtimal çamaşır veya bulaşık makinesinden elektrik kaçağı var.

evi, emeklisi var mıymış?

ayağı bi toprağa değdir

binada kaçak elektrik kullanan biri olabilir.

Evdeki elektrikli aletlerin fişini çek öyle kontrol et elinin tersiyle. Yoksa dendiği gibi binada harici topraklama ile kaçak kullanan olabilir.

ben 3 ay yapıp 3 ay beziyorum. arada bir çıkıyorum.

Evine 6 yılda 2 defa eliptik bisiklet almış, üç kere spor salonuna başlamış ve bir ay sonunda bırakmış biri olarak tavsiyem şu:

Bir yıl düzenli spor salonuna gitmeden önce eve bişey alma.

Nihayet geçen sene bu zamanlar spor salona *tekrar* başladım da hanımın gazıyla 1 yıldır düzenli gidiyorum. Evdeki eliptik halen çamaşır askılığı görevi yapıyor, ancak iki kişi bir yıldır spora gittiğimiz için artık koşu bandı almayı hak ettiğimizi düşünüyorum.

Ayrıca ucuz tip ev aletlerinin ne kadar yetersiz olduğunu da anlamış olduk biz. 400 liraya eliptik almıştım. Şimdi koşu bandı için 3000 lira *minimum* bütçe koyduk.

sen şimdi acemisin, ucuz eliptik alacaksın, bi işe yaramadığını da anlayamayacaksın. Spor salonu tecrübesinden sonra nasıl bir alet almalısın daha iyi anlıyor olursun. Verdiğin paraya daha az acırsın.

bunu düzenli kullanan tek bi kişi tanıdım. o da kendine kapalı terasta resmen bi spor salonu yapmış bi tanıdığımdı. adam mr disiplin. sabahları herkesten önce uyanıp, 3-4 bölüm dizi izleyerek yapıyor sporunu, koşusunu. belki bişiler izlemek seni de motive eder diye anlattım ama bence de hemen koşup alma bisiklet falan. parana yyazık. atsan atılmaz satsan satılmaz. gördükçe sinirin de bozulacak.

@harzem Bulundugum yer gunduz bile -26 derece, mesai saati sonrasını söylemiyorum bile. Arabam yok. Spor salonuna gitmem mümkün değil. bugün soğuktan sulanmış gözümün kirpigi dondu! Bu koşullarda ne yapabilirim evde bilemedim

Az daha bütçen varsa ve ayak seslerinden rahatsız olacak alt komşun yoksa bence koşu bandı al. 45 dk yürüsen bile çok güzel egzersiz.

Max. 1500 butcem var, alt katımda da internet kafe. Sorun olmaz ama kosu bandi eklemlere zarar veriyor demisler her yerde, bence mantikli demişler. O yüzden hiç kosu bandına yonelmedim. Sadece düzenli kullanacagima dair bir umut ışığı bekliyorum:)) bir de varsa model önerisi

Antrenmansızsan ve koşarsan eklemlere zararlı. Eliptik bisikletteki hızla koşu bandında yürürsen sorun yok. Tavsiyem yürümen yönünde zaten. 6 ay sonra koşmaya başlarsın.

klinik pilates videodan öğrenip uygulayabileceğiniz birşey değildir. spor salonlarında spor hocaları yardımıyla uygulanacak bir şey de değildir. pilates eğitimi almış bir sağlık personeli (tercihen fizyoterapist) eşliğinde yapabileceğiniz bir şeydir. çünkü kişiye özel, sizin vücudunuza, ihtiyaçlarınıza, semptomlarınıza göre planlanır. o yüzden adı 'klinik pilates' zaten.

:/ başka alternatif?

yogayı deneyin

2- Evet.
3- Kadro acilana kadar bekliyorsun.

1- mecburi hizmetin tazminatını ödemeniz ve ilişiğinizi kesmeniz gerekir. mecburi hizmet devam ederken öyp ile atanamazsınız. aktif olarak gitmeniz gerekiyor tabii ki, sabah 8-akşam 5 mesai var. atandıktan sonra eğer atandığınız üniversitede yüksek lisans-doktora bölümünüz yoksa 35'le görevlendirirsiniz (kaç sene giderseniz o kadar zorunlu göreviniz olur).

2- maaş araştırma görevlisi maaşı.

3- bitince arş.gör.dr. oluyorsunuz, yrd.doç. olmak için kriterleri karşılamanız (yabancı dil puanı+akademik puan) ve kadro açılması lazım (üniv. ve yök faktörü). yani garantisi yok kadro alabileceğinizin.

4- bu sene son öyp ilanları yapıldı, bir daha öyp ilanı açılmayacak. bir de buna bile "gugıl!pls" demeyin demişsiniz ama araştırma görevlisi olmayı düşünüyorsanız hayatınız araştırma olacak. adanmışlık gerektiren bir meslek, eğer hakkını vererek yapmayı düşünüyorsanız tabii.

tesekkurler. derdimi bilseniz, dağlardan büyük. kendi mesleğim de fazla adanmislik gerektirdiği için bu işleri soruyorum.

mecburinin yarısını bitirmisken bu son sefer bile olsa bulasmayayim, madem ikisi bir yurumuyor:/

Hindistan cevizi yağı için; www.tazedirekt.com İki ayrı marka var orada, organik olanı işlevsellik bakımından daha iyi. Diğerinin ne kadarı hindistan cevizi yağı ne kadarı katkı emin olamadım ben.

ytü kampüsü var mesela eski taş binalar var bir de yeni yapılan sikko binalar var.. ben dedim mimar arkadaşa ya 50 metre yanında ne güzel taş bina var neden aynı mimaride yapmıyorsunuz dedim.. çok mu tutuyor? dedim.. her bina kendi dönemini yansıtır dedi eleman..

yazıyı bilmiyorum ama maddi kaygılar kısmı doğru, restorasyon alanım değil ama ciddi bir yatırım olduğunu biliyorum. maddiyattan kaçılmasının sebebi de bilinçsizlik elbette. yoksa yapı nitelikli ise hiçbir aklı başında ve başka çıkarları olmayan mimar yıkımını ve yeniden yapımını onaylamaz.

yukarıdaki arkadaşın bahsettiği olay ise farklı bir durum. yeni yapılan bina sikko olmak durumunda değil, mimarın ve işverenin bok yemesidir o. yoksa gidip bu zamanda selçuklu mimarisiyle, barokla tasarım yapmanın anlamı tabii ki yok. yapılırsa ortaya malum saray veya demirören avm çıkar zaten.

Benim soruya bir cevabim yok ama dayanamadim @gmzo, eski binalarin, demirorenin nesi var ya, viyananin mimarisi falan gibi olsa gunumuzde de her yer, ne guzel olur bence. Yuksek tavanli, genis kapili falan. Yeni binalar sux

restorasyon uzmanıyım, uzun uzun anlatacak vaktim yok ama kabaca @dedim'in arkadaşı ve @gmzo son paragraf +1
ek olarak, eskiyi birerbir kopyalamak taklitçilik olduğundan hoş karşılanmaz.

Isvicre zurih'te yeni tek bir bina yok, hepsi restore edilmis. Tek bir top atisi almadiklari icin de sehir yapisi korunmus, zaten duzgun is cikarmislar.

Bence dandik yapilasma ve rant ile alakalidir, kesin bilgi degil.

Cunku evet, her yapi kendi donemini yansitmalidir.

Yani simdi gidip art nouveau binalari cok guzel kopyalayabiliriz ama ortaya en fazla tarlabasindaki gibi betonarme uzerine firil firil dekore edilmis ucubik kopyalar cikar iste. Ha, oturup tas ustasi yetistirelim, sonra kolon-kiris yerine sifirdan yigma yapi insa edelim. iyi guzel de neden kardesim? 5-6 metreden fazla aciklik gecemiyorsun malzemenin getirdigi sinirlamalar nedeniyle. Sirf "yaptik guzel oldu heee" kafasiyla mimari urun ortaya koyamazsin, sonucta insan yasayacak/calisacak icinde, islemek zorunda tasarladigin sey. Ha, mesela soyle cagdas ornekler de var:

www.e-architect.co.uk

Bu da bok gibi mesela. Kisin hayvan gibi buz sarkitlari oluyor o catidan asagi bakan. Icerisinin plani filan zaten berbat.

Tamam, atiyorum 17. yuzyil yapilari guzel, o zaman hepsini onun gibi yapalim? O zaman bence de Mozart besteleri guzel, niye elektro gitarla yeni sarki besteliyoruz ki? Hep Mozart sarkilarini yorumlayalim, remixleyelim filan yani.

edit: bu arad bir karisiklik var, restorasyondan mi bahsediyoruz, yeni yapidan mi? yoksa eski yapinin yanina yapilan eklenti mi? eski yapinin yanina/yakinina da yapilsa eskiyi taklit etmek yanlistir. yeni ile eski arasindaki uyum cok baska bir tartisma konusu.

@yuzır arkadaşım, senin viyana mimarisi diye adlandırdığın şey mevcut yapıların korunmasıyla ortaya çıkan şey. demirören avm sonradan taklitle yapıldı, tarihi bina filan korunmadı yani.

Eskiden küçük bir azınlık apartman/bina yapabiliyorken çoğunluk daha köhne evlerde oturuyordu. şimdi orta sınıfa uygun binalar yapılıyor çoğunluk.
tabi ki estetik kaygıdan çok maliyet düşünülerek yapılıyor.

zengin azınlık gene mimari şaheserler yaratabilir.

bunun dışında şehircilik belediyelerin imar planına kalmış durumda. tabi bu imar planları da mimarlar şehir planlamacıları vs. ile değil köylü kurnazı siyasetten bir yerlere kapağı atmış rantçı arkadaşlar tarafından yapılıyor.

dön de bir belediye başkanlarına bir bakıver.

istanbulun oy uğrana nasıl gece kondu doldurulduğu ise ayrı bir şey. ucuz iş gücü ve inşaat malzemecilerinin rantları için buna göz yumulmuş tapu dağıtarak bu oya çevrilmiş. dün köyde kerpiç duvarı sıvayamayan insanlar 3 kuruşa kapattıkları bu arsalar sayesinde büyük müteahhitler iş adamları oldu.

ülke 50-60 yıldır inşaat üzerine yürüyor. uzun süredir avrupa'nın en çok çimento üreten ülkesiyiz.

neyse kısaca evet para.

işin içinde büyük de bir rant var. apartman yıkılıp yenisi yapılıyor ve aynı alandan bilmem kaç tane fazla daire çıkmalı ki, müteahhit kar etsin. e araziler de eskisi gibi ucuz değil, git gide fiyatları artıyor, nüfus da geeeniş geniş alanlar için çok fazla arttı. sonuç 4 metreden 3 metrenin altına inen tavanlar, daracık odalar şu bu.

en.wikipedia.org

videoyu açmadım ama babinski mi soruyosun kuzu?

evet bi yapsana ya ikinci yapilan ayak lakayt mi

yoo simetrik çıktı bende? hatta geçen hafta 2 kişide daha baktım onlar da simetrikti

yani babinski(-) simetrik bende.

Ikisi de negatif. Babinski benzeri diğer reflekslere de bak.

@coyote; kendini kastiysan, ayak taban derisi kalin ya da yeterli güçte cizilmediyse tepkisiz olabilir. Lim5 in de dedigi gibi bu refleksle birlikte bakilan diger reflekslerin de muayenesinin yapilmasi gerekir

Masa ve sandalye önemli konular. Uzun süre kullanıyorsun. Haliyle biraz daha paraya kıyıp daha iyilerini alabilirsin bence.

Masa olarak tavsiyem: www.ikea.com.tr

Sandalye olarak: www.adoremobilya.com

Bunlar iyi ve en uygunları. Daha iyileri de var tabii ama pahalılar. Genelde masa başı çalışanlar ve sağlığına önem verenler 1.000TL'nin altında çalışma sandalyesi almıyor :)

www.hepsiburada.com

ben bunu aldım 1.5 sene falan oldu.. rengi çok hoşuma gitmişti. üst tablası kalındı... beyazı da vardır.. koltuğu mağazadan aldım. birebir aynı şekle sahip koltuklar arasında fiyat farkı vardı.. onunda nedeni oturduğumuz kısmın altındaki demirin kaliteli olması. yoksa kırılabilir demişti adam..

dostum evideadan almayı düşünüyosan önce ekşideki başlığına göz atmanı tavsiye ederim. sonra zaten kendiliğinden vazgeçeceksin. evmanyaya bakabilirsin. bendeki çalışma masası da beyaz. ben gayet memnunum. bazen tükenmez kalem lekesi oluyor ama kolonya ile çıkıyor @mamsusmahal'in attığı masanın rengi de güzel.

beyazı özellikle secmedim aslinda, fiyatini uygun gordum diye onu sordum. hatta beyazdan endişeliyim. calisacagimdan değil de insan almak istiyor işte..

jane eyre, ehh mutlu son diyebilirim.

madem öyle bridget jones'un günlüğünü okusana? gerçi 3. kitabı daha okumadım ama, tatlıştır cidden, zaten aşk ve gurur'un böyle modernize versiyonu gibidir -daha doğrusu ondan esinlenmiştir, erkek karakterlerin soyadları bile aynı, dahası aşk ve gurur'un dizisinde bay darcy'i oynayan colin firth, bridget jones'ta da mark darcy'i oynuyor. ha bi de bridget'ın colin firth ile olan röportajı da var kitapta askdjaşsdj tabi adam o röportajı okuduktan sonra filme dahil olmaya nasıl ikna oldu bilmiyorum asdjkaşljaşaşdaj XD

onu da okumuştum. Mutlu sonlulari lise hazirliktayken epey okudum, iste bunların tadını tekrar hissettirecek bir seyler lazım :)

Başka öneri??

eğer travesti bir dedektifin -ki audrey hepburn hayranı kendisi :) - enteresan dedektiflik hikayelerini okumak istersen, mehmet murat somer'in hop çiki ya ya serisini tavsiye ederim, çok tatlış ve eğlenceli bence. ama eğer kadınsan, bir zaman sonra "olm ben kendime hiç bakmıyom yaaa :/ " derken bulabiliyorsun, kendini, söyliyim :/

benim hüzünlü orospularım. adına aldanma bence sonu mutlu bitiyor.

ya hatırlamıyorum ben öyle romanların sonlarını... aklıma şunlar geliyor:

*lady chatterley's lover (d.h. lawrence)
*far from the madding crowd (thomas hardy)

fazla okummaışım bunlardan sanırım.

yazdigin kitaplari ben de cok severim :)

klasik degil fakat tatlis bi kitap :) "the rosie project"

@godosu beklerken, sonu mutlu değilse tobe okumam şimdi :) ciğergah olmuşuz burda, sonu belli olan kitaplara dusmusuz heyhat

genç kızlar - nihal yeğinobalı

okundu mu?

edit: "ergen kız"ken okuyup çok beğenmiştim.

@whimsical okumaz olur muyum, çok beğenmiştim. hele yazarın kitabı bastırma hikayesi:) filmini de izledim bu arada, hülya koçyiğit türkan şoray ediz hun'lu. ne güzel hatirlattin

ben orta okul öncesi hazırlıktayken okumuştum, o zaman mahlas ile yayınlanan baskısı vardı. yabancı kitap çevirisi diye okudum. çok sonra öğrendim yazarın gerçek kimliğini.

filmi olduğunu bilmiyordum, ama ediz hun olmamış gibi geldi bana şimdi düşününce. yunan tanrısı gibi tasvir ediliyordu kitaptaki hoca. ayhan ışık gibi bir oyuncu daha çok uyardı sanki. :)

birbirimize söyleyemediğimiz onca şey - marc levy
güzel bir eser, ben çok beğendim.

bilumum jane austen kitapları; gurur ve önyargı, sense and sensibility (bunun türkçesi ne bilmiyorum), emma, persuasion falan.

doctor who
sherlock
forever

2 broke girls

Friends
Community
Monk

friends'e başladım. 20şer dakika çerez gibi gidiyor hızlı ilerliyor ve bölümler eğlenceli. germiyor, yormuyor, tam kafa dağıtmalık. bi de once upon a time var ama friends kadar sakin değil, o da çok güzel yalnız.

the it crowd

biraz gerilimli ve uzundur ama how to get away with murder ve into the badlands hayattan koparır.

you're the worst de iyi kafa dağıtıyor.

spaced

how i met your mother