Ekşi Duyuru

Uzaktan yakından bir alakası yok.

tv programlarında dedıgınız gıbı cok dikkat edılıyor, rahat olan youtube da, oradan daha ıyı olur.

televizyon programlarında var, internet programlarında yok. muhtemelen televizyonda sansüre takılıyor, internette değişiklik yok

Monty hall bilimsel temeli olan deneyle falan ispatli bisey.

Digerini dershane hocalari uydurdu. Alti komple bos zaten

Monty Hall probleminde en kritik nokta sunucunun kapılardın arkasında ne olduğunu bilmesi ve siz 3 tercihten birini yaptıktan sonra diğer kapıyı açması.

Sizin verdiğiniz örnekte, zaten en başında 3 şıktan birini kendiniz eliyorsunuz.

@archmage Benim sunucum testi hazırlayan diye düşünsek, Testte şıkkın birini hazırlarken büyük bir mantık hatası yapmış, tamamen saçma bir öncül koymuş, yani bir nevi bana keçiyi kendi açmış o şıkkı o üçünün arasına koyarak. Ya da ben sunucuya bilgim, birikim, yorumumu kullanarak diyorumki "siz zahmet etmeyin, şıklardan yanlış olan birini açayım"

İşte o yüzden değiştirmemen gerek. MH'da ilk seçimini 3 eşit oranlı tercih üzerinden yapıyorsun. Sınavda direk 2 tercih üzerinden tercih yapıyorsun.

Şöyle düşün; 100 tane kapı var. Bunların sadece 1 tanesinin arkasında araba var. Sen 34. kapıyı seçtin, adam da hayhay dedi ve 98 tane boş kapıyı açtı. 22. ve 34. kapılar kaldı. Sence senin şansın %50 mi? 2 kapıdan birinde ödül var %50 ihtimalle evet gibi ama aslında ilk tercihini 100 kapı arasından yaptığın için %99 yanlış kapıyı seçtin.

Haberde şöyle bir detay var: Olay Aralık 2015'te oluyor ve eleman 10 aydır firari. Yani parayı -en azından çoğunu- firari iken ya da teslim olduktan sonra almıyor. Muhtemelen parayı topladıktan sonra mahkeme devam ederken kaçıyor. Zaten hükmü de (6 yıl) o firariyken Temmuz ayında veriyorlar. (Başka bir yerde okudum.)

Avrupanın boktan yanı da herkrese nazik davranması özellikle de vatandaşlarına

Hamdi ulukaya
Pardon abd ile karıştırdım.

Avrupa'da meyveli yoğurt bayağı eski. Düz yoğurdu çok çekici bulmuyorlar genel olarak. Bizim gibi yemeklerin yanında yiyelim gibi olayları pek yok. Meyveli yoğurt şeklinde, sağlıklı bir tatlı olarak tercih ediyorlar.

Avrupa'dakinden emin değilim ama abdde içine bir de jelatin basıyorlar tok dursun diye. Büyük ihtimal avrupalı da yapıyordur. Yoğurttan ziyade cheesecake tadında bence onlar. Bir tuhaf.

evropayi bilmiyorum ama turkiyede 90'li yillarin basinda yogo diye turk markasi ile cikti ilk meyveli yogurtlar. kucuk plastik pardaklarda satiliyordu.

Yapabilirsin, konuk adına babanın adını yaz.

var rezervasyon bir başkası adına diye tik var yer ayırtırken ama hiç kullanmadım

şöyle bir bilgi aktarayım; bazı oteller misafir giriş yapana kadar ücreti çekmezler ve girişte misafirden talep ederler. eğer kredi kartı size ait ve siz otelde konaklamayacaksanız ücreti konaklayandan talep edebilirler güvenlik gereği. yani tahsil işlemi yapılacak kart sahibi otelde olmak zorunda, pos makinesine şifre girip gidebilir isterse. tabi bazı oteller bunu yapıyor. herkes bilmez bunu, aklınızda bulunsun !

"X, Y'nin eline verir." En düzgün tercümesi böyle olur sanırım. Wank over'ın bu şekilde kullanıldığını da ilk defa görüyorum.

@shangrilla kullanım Durham'lı bir ingilizden

üzerine attırır diye çevirirdim ben olsam :D

@motherlove valla hiç de anlamsız değil bence, bizim insanımızda plan, program vs olmayıp spontane yaşadığı için fazla kullanılmıyor olabilir ama gayet de iyi bir özellik gibi gözüküyor. En azından yumurta kapıya dayanmadan, kurt gibi acıkmadan sakin kafayla siparişini veriyorsun. Ben mesela açken sipariş verirken gereksiz yere fazladan yan ürünler, salatasaydı, ezmesiydi, tatlısıydı, sosuydu fazladan kaçırdığım çok oluyor

İftarda gelsin diyince iftarda geliyordu. İşleyişini çok bilmiyorum.

Motherlover'ın söylediği şey tamamen yanlış. Bir de hani çok biliyormuş gibi "sistem şöyle işliyor" diye başlayıp hiçbir bilgisi olmadığı konuda tamamen kafasından yürüttüğü tahminleri çok bildiği bir şeymiş gibi çok emin bir şekilde anlatmaya başlamış ya bitiyorum böyle insanlara.
Türk milleti olarak arkadaş ben bir şeyi de bilmiyorum diyemiyoruz ne yazık ki. Oysa bak alttaki "anan1m" nickli arkadaş ne de güzel "İşleyişini çok bilmiyorum" demiş geçmiş, bilmediği konu hakkında atıp tutup bunu bir de çok emin olduğu bir şeymiş gibi anlatmaya kalkmamış. Çok zor bir şey değilmiş demek ki.

Neyse sorunun cevabına gelirsek sistem asıl olarak şöyle işliyor: sen siparişi verdiğin anda restorana iletiliyor ancak "ileri tarihli sipariş" olduğu not edilerek restorana iletiliyor. Motherlover'ın salladığı gibi 8'i seçtiysen 8'de iletilmiyor. Siparişi verdiğin an iletiliyor ancak "Şu tarih ve saatte teslim edilmesi gerek" diye not edilerek iletiliyor. Restoran da o saatte teslim yapılması için ayarlıyor kendini. Yani hayır 8 için verdiğin sipariş 8:40'da falan değil 8 gibi gelir. Ancak dediğim gibi siparişi verdiğin anda iletildiği için çok sık olmasa da bu "ileri tarih" notuna dikkat etmeyerek anında siparişi getiren restoranlar da olabiliyor.

Birkaç kez ileri tarihli sipariş verdim. Hepsinin not bölümüne de ayrıca rica da bulunur gibi bu durumu yazdım, sorun olmadı.

Su ana kadar doğrular cevaplanmamış... Velev ki aksam 8:00 secilip sipariş verildi. Bu sipariş 8:00 - Ortalama Gönderim Suresi - Sipariş iletim suresi zamanında restorana iletilir. Bu sistemin otomatik işlediği durum.

Ornek: 8:00 pm - 45 dk - 5 dk = 7:10 pm

Ileri siparişler manual olarak kontrol edilir, içerisinde tukenebilecek urun varsa veya yüklü siparis ise daha once restorana iletilebilir.

(Az ihtimal otomatik durumda restoran ileri sipariş oldugunu farketmezse ve mesela 20 dakikada hazırlayıp gönderirse 7:30'da da gelebilir sipariş.)

Nasıl işlediğini bilmiyorum ama bence güzel bir uygulama. Fakat bazen 10-15 dk kadar erken getiriyorlar.

@narquis de sade

benim ileri tarihli olarak akşam için verdiğim bir sipariş, siparişi verdikten yarım saat sonra sabah gelmişti. yemeksepeti de özür dileyip ileri tarihli siparişleri anında ilettiklerini ancak ileri tarihli olduğunu not ederek ilettiklerini, restoranın ise bu nota dikkat etmediği için hemen gönderdiğini söylemişti.

1. cidden bir rahatsızlığı olabilir gazını çıkaramama gibi basit bir olaydan öte
2. aç olabilir, anne yeterince emzirmiyor ya da emziremiyordur veyahutta mama verilmiyordur, bunlardan başka anne sağlıksız besleniyordur çocuğa geçiyordur ondan rahatsız olabilir
3. uykusuz olabilir, yerinde rahat edemiyor olabilir
4. üstüne çok giydirilmiştir rahatsız ediyor olabilir ya da tersidir üşüyordur
5. çok fazla ses ya da ışığa maruz kalıyor olabilir
6. hiç bir problemi olmadığı doktor kontrolü ile tespit edilmesine karşın ve aç ya da uykusuz da değilse ve yine ağlamalı hal devam ediyorsa manyak bile olabilir yani çok değişkenli bir sıkıntı.

eğer anne baba dedeler babanne annane çoçuğu çığlık ata ata seviyosa (var böyle bir sevme şekli)
çoçukta aynı şekilde taklit ediyor çığlığa çığlıkla cevap veriyor

yanlız iş abartılacak derecede kötüyse başka durumlar olabilir

gaz sancısı öyle bir durum.

durumun özü şu; o yaşta bir bebek net ağırlığının dörtte biri kadar süt içiyor. hem de her gün. ve sindirim sistemleri de tam oturmuş değil, daha minicik bağırsakları var. pek hareket etmedikleri için pek iyi sindirdikleri de söylenemez.

o kadar sütü siz bir için bakalım, ne yapıyorsunuz...

(bkz: kolik)

Bkm ile mars grup piyasasi tekele cevirdi. Beraber milleti yoluyorlardi.

Sonra mars grup daha cok kazanmaya basladi, cunku kola ve cips satiyor.

bkm de bana niye misir parasi vermiyorsun diye kazan kaldirdi.
Mars grup da sen git ben yutubcuya film cektirir yine kazanirim diyor.

Bkm uzgun.

bizi pek de ilgilendirmeyen bir durum.

cinemaximum'lar 30 liraya bilet+misir satiyor. yapimciya da diyor ki misir 20 lira, geri kalan 10 liranin da al sana 5 lirasi.

yapimcilar da diyor ki ben gotumu yirtip film yapiyorum adam benim filmim sayesinde para kazanip bana 5 lira veriyor, misiri da 20 liraya satiyor. olmaz boyle is.

ozetle; cebimizden cikan parayi bolusemiyorlar.

konu bu röportaj

www.hurriyet.com.tr

cem yılmaz da buna cevap veriyor şu sıralar

özet: mars grup salonlarında patlamış mısır promosyonuyla 2 bilet verip bunu bir bilet olarak kağıt üstünde göstermiş oluyor, yapımcılar da bilet sayısı üzerinden pay aldıkları için almaları gerekenden eksik para aldıklarını söylüyorlar

ortada haklı yok ticari çıkar çatışması var

BKM ciler haklı.o film olmasa o mısırı alıp kıçına soksunlar.

Olan sinemasever bizlere oluyor

her ne kadar bizi ilgilendirmiyor gibi görünse de ben film üreticilerinin tarafındayım. zaten oldum olası mısır cips vs.. yiyenlerden hoşlanmam arkamda birisi sesli bir şekilde yiyorsa önce uyarırım devam ederse de başka yere giderim çünkü filmin içine girmem mümkün olmuyor. gişede her defasında mısır alırsanız şöyle indirim oluyor derler ama almadım hiç. en azından sadece filme bilet veriyorum diye avutabilirim kendimi. yaklaşık 3 yıldır sinemia kullanıyorum. sadece imax film için cinemaximumu tercih ediyorum.

Yapimci payini alsa misir satisi duracak degil.

Yapimci sadece para pesinde, isterse 50dk reklam oynasin ustune misir bosaltsinlar umrunda degil. Zaten umrunda olsa mars bu kadar palazlanmazdi.

Oyun net 60 dakika oynanıyor.
Bunun 11 dakikasında top hareket halinde olabilir.
Eğer top oyun alanı dışına çıkmazsa süre durmuyor çünkü.

Düşündüğün şekilde 11 dakika sürmüyor. Maçın normal süresi 60 dakika, yani maç birinci dakikada başlayıp 60. dakikada bitiyor ama topun bilfiil oyunda kaldığı, yani duraklamalar taktikler oyun kurmaların sonunda elde kalan sürekli oyun 11 dakikadır. Misal bi futbol maçı da 90 dakika sürüyor ama topun sürekli oyunda kaldığı süre 50 dakika, öyle düşün.

oyun süresi 15 dakikadan 4 çeyrek. eğer pas tutulamazsa yahut top taşıyan kişi sahanın dışına çıkarsa süre durur. sahanın içinde düştüğünde süre devam eder. toplam topla oynama süresi ortalama 11 dakika deniyorsa inanırım. topun kalkması ve inmesi 3-10 saniye arası sürer ortalama zaten.

nfl'yi bu kadar değerli kılan bu zaten. o 11 dakikada çok büyük şeyler olması. futboldaki gibi boşa geçen salak paslaşmalar yok, basketboldaki gibi habire sayı üretilip oyun baştan da başlamıyor. hepsi değerli an o 11 dakikanın. onun dışında kalan süre takımların taktiksel dizilimleriyle geçiyor. oralarda da haliyle reklamlar, tekrarlar giriyor.

aynen öyle. saçma sapan bir oyun

boş vakitleri değerli kılmak için antrenörlere bile headset takmışlar, konuşunca herkes duysun da canları sıkılmasın diye

bekliyorsun ki oyun başlasın diye. başlıyor üç saniye sonra zaten bitiyor. sonra reklam, antrenör konuşması, üç saniyenin defalarca farklı açılardan tekrarı falan

@dafuq headset'ler boş vakit geçirmek için değil. tribünde takımın ofans ve defans sorumluları olur. yukardan dizilimleri daha iyi görürler ve koçu uyarırlar, koç da saha içinde oyun kurucuya direktif verir. mesela uzun pas yap, ya da sideline pas çalış, ya da toss pas ile dış koşu yaptır vs gibi. sadece oyun kurucunun kaskında telsiz var.

böyle böyle sıkıntılarım var. kan şekerine bakabilir misiniz? de.

aynısı bende de var ama başka testler gerekebilir

Strip ile kalitatif ölçüm yapmış. Glukoz miktarı şiddetine göre renk değiştiriyor. Glükozuri olsa gözünden kaçmazdı.

prntscr.com
video oynamıyor

@basond eyvallah, linki yeniledim

roulette deniyor daha çok zidane ile özdeşleşmiş bir hareket.

wiki açılmıyor ama oraya göre bir adı da marseille turn
en.m.wikipedia.org

maradona spin de deniyormuş

marsilya dönüşü diye biliyorum ama diğer arkadaşın dediği gibi rulet de deniyor. maradona spin'i ilk kez duydum. en bilinen adı marsilya dönüşü.

eski fifa ve pes serilerinde marsilya ruleti diye geçiyordu bu. Üstteki iki arkadaşın birleşimi gibi oldu ama :D

Hasan Şaş çalımı deniyor

www.youtube.com

köklü Bursaspor ile dünkü Başakşehirin alakası yok

Ertuğrul madem fetöcü neden içerde değil?

Hastasıyım şu bir şeyleri baştan doğru kabul edip buna binaen çıkarımlar yapmaya.

Bunu anlamak zor olmasa gerek, insanların hoşuna gitmeyen şu Başakşehir belediye takımı ve halkın vergileri ile halka hizmet yerine bu işlerle uğraşılması, benim ödediğim vergi ile adeboyer alınıcağına 3 km daha uzun metro yapılsın, benim beklentim bu belediyeden, herkes kendine düşen işi yapsın önce, Bursaspor ile Başakşehir aynı değil bu bağlamda.

@boş gezenin çok iyi dönmüş demek ki. Senin mantığından gidersek fetönün tüm siyasi ayağı dışarda, demekkki hiç bir fetöcü yokmuş siyasilerde. Beyin bedava gerçekten.

Yıllar öncesinde adamın futbolculuğundan eski görüntü bulurum diye youtube'a ertuğrul sağlam yazardım, 20 sayfa cemaat yurdu açılışı, cemaat etkinliği çıkardı. Ertuğrul'un cemaatçiliğini bilmeyen adamın 2010lu falan olması lazım.

olaya sportif olarak bakarsak, haklısın. başakşehir sistematik bir şekilde ve uzun vadeli bir planlama ile üst sıralara oynayan bir takım oldu. bursaspor ise biraz yazıcı'nın(başkan) biraz da anlık yakalanan havanın da etkisiyle 2 sezonluk bir başarı gösterdi. fakat belediye ve bir takım yeşil sermaye ile finanse edilmiş akp dönemi takımla, şehir ile özdeşlemiş ve mazisi olan bir takımı kıyaslayıp niye sempati duyulmuyor demek de anlamsız. iki takım arasında dağlar kadar fark var bu yüzden.

Eski stadyumda maç olduğu günler tüm altıparmak yeşil beyaz formalı gençlerle dolar, tüm bursa kapalı çarşı, ipek han, koza han, bakırcılar çarşısı esnafı radyoları açıp maçı canlı dinlerdi. Çok eskiden beri gelen bir kültür ve atmosferdir bu. Bursaspor ikinci lige düştüğünde bile şehir takımını bırakmadı o yüzden kıyaslanması mümkün müdür emin değilim.

Bursaspor'dan ve Sağlam'dan nefret eden biri olarak Başakşehir ile karşılaştırılmasının Bursaspor'a haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bursa'nın bütçesi çok daha küçüktü, altyapıdan ve Bursa çevresinden çıkma en az 3-4 oyuncuları vardı. Yani Adebayorlara falan filan para dökülmedi. O sezon bence hiç de fena top oynamadılar.

Başakşehir'in arkasında AKP desteği olmasa da nefret edilirdi. Suni takımlar her yerde pek hoş karşılanmaz. Leipzig ve Hoffenheim da benzer sebeplerle pek sevilmez.

birinin arkasında türkiyenin köklü taraftar grubu varken diğerinin arkasında zorla maça götürülen belediye işçileri var. taraftar sayısı bin kişiyi geçmeyen takıma 20binlik stad yapılıyor ve dünyaca ünlü transferler yapılıyor neden acaba?
para aklanıyor, başakşehir şampiyon yapılıp arap milyarderlere satılmak isteniyor. bunun net görülmesinden dolayı bir rahatsızlık var.

başakşehir daha sistemli bi şekilde buraya geldi. başakşehir, evet leş bi kulüp ama ben vergimi peşin ödemek zorundayken gs ile bjk yıllarca vergi aflarını bekleyip yararlandılar. fener de dahildir buna muhtemelen. son 20 seneye baksan bu takımlar başakşehirden daha fazla yardım/destek almışlardır. hele örtülü ödeneki babasının cizdanı gibi kullanan trabzon daha da fena..

bursa ise biraz iteklemeyle, biraz anadolunun yatışlarıyla şampiyon oldu. pek bi planlama yoktu ama altyapıdan gelen oyuncuları iyi performans vermişti.
sonra o ozan ipekler, volkan şenler, sercanlar noldu onu da gördük..

ben valla rakibimin olmasındansa başakşehirin olmasında beis görmüyorum. başakşehiri sevmesem de benim gözümde trabzon da gs de bjk de onlardan temiz değil zaten. normal bi rakip taraftar da bence fenerbahçe yahut diğerleri yerine başakşehiri tercih etmeli.

ki 33. haftaya girildiğinde zirveden 20 puan uzaksan ve zirvede başakşehir ile rakibin kaldıysa; çoğu kişi içinden başakşehiri destekler bence.

haritada nerede olduğunu biliyordum da gittiğimde ben de inanamadım burası doğu almanya mı şimdi diye :)

Doğu Almanya'nın kendi başına bir şeye izin verme ya da vermeme gibi bir durumu yok esasında; Berlin'in doğusunda Sovyetler Birliği batısında da İngiltere ABD Fransa var, şehir zaten 2. Dünya Savaşı'nın sonunda bu ülkeler tarafından işgal ediliyor, bir taraf Batı'yı alıyor diğer taraf Doğu'yu, Batı Berlin müttefik ülkelerin anklav bölgesi olarak bırakılıyor anlaşmada. Sonra da duvar örüyorlar zaten. Hatta Batı Berlin evvela kendi arasında da üçe bölünecekti fakat sonra ülkeler anlaşınca tek bir bölge olarak kalıyor.

izin verme değil de izin alma mevzusu, yoksa 2. dünya savaşı sonrası almanya 4'e bölünmüştü, diğer üç devlet işgal ettikleri yerleri terk ettiler, ruslar etmedi, yerlerine yeni devlet bıraktılar.

almanlara (ingilizlere ve fransızlara da- berlinde onlarında işgal bölgeleri vardı) sormadılar bunu. ruslarla amerikalılar kendi aralarında anlaştılar. rusların bölgesi doğu amerika, ingiltere ve fransanın bölgesi de batı berlin oldu.

www.youtube.com

Öncelikle belirteyim kullanacağınız ilacı bilmiyorum. Fakat bu tür ilaçlar genel olarak insan sağlığını tehdit ediyor. Kıyafetlerinize falan sinmesi, dolaylı olarak vücudunuzun bunu emmesi demek. Solunum yoluyla alacaklarınız da var. İç çamaşırlarınıza falan bulaşması da yine böyle.

Öncelikle bu canlıların varlığından emin olun. Gerçekten varlar mı şuan yaşadığınız yerlerde? Emin değil gibisiniz. Kıyafetlerinizden hassas olmayanları, yüksek sıcaklıklarda yıkayın. Hassas olanlara dikkat edin.

Tahtakurusu çok hızlı üreyen bir canlıdır. İlaçlasanız bile bırakılan yumurtulardan yine çıkabilirler. Yumurtaları bulup yok etmelisiniz. Bu gibi işlerde altın kural temizliği sık yapmak o yüzden.

Pestisitlere son ana kadar başvurmayın. Hem kendinize hem çevrenize karşı büyük zararları var. Böcekten kurtulacağım diye daha ciddi problemlere yol açmayın.

Sizin sorunuzla alakasız fakat tatil dönüşü ben de "bu evde toz piresi var imdaat, beni bişey yedi, her yerim kaşınıyor. bu ne biçim sinek" diye geziyordum. ya sinek yedi ya evde toz piresi var diyordum. bacaklarım sanki 10 sinek ısırmış gibi şişip kaşınıyordu. En sonunda doktora gittim ve sonuç olarak içtiğim bir ilacın karaciğerime dokunduğunu ve o yüzden vücudumun bunları yaptığını anladık. Yani eğer gözle böcek vs görmediyseniz böyle bir şey de olabilir.

hocam windowsguvenlikduvari +1

armut'tan böcek ilaçlama desteği alın bence, eğer kesin böcekten eminseniz. Kendi kendinizi zehirlemeyin yazık

sıla'yı passaparola yarışmasında, ahmet kural'ı güneşin oğlu filminde tanıdım. biri 20 diğeri 10 sene önceki hadiseler :)

Pek sosyal medya kullanımın yok demek ki. Televizyon izlemeyen birisi, sosyal medyayı da pek kullanmıyorsa tanımamaları doğal bence.

kural'ı sadece ismen duydum. sıla'nın da şarkılarını dinlemişiliğim var eskiden. beni hatırla, acısa da öldürmez tanıdık geldi aklımdaki şarkılarsa.

Ben de ikisini fazla tanimiyorum. Ama Sila'yi destekliyorum. Haberlerini okumuyorum ama haber basliklari karsima cikiyor. Erkek de siddet gosterdigini kabul ediyor sanirim. O durumda siddet goren haklidir. Durum farkliysa bilemiyorum.

İsmen biliyorum ikisini de. Sılayı omuzları ve kalın sesi(sen vurdukça gebbberiyorum gebeeeeeriyoerrrummm), radyo sağolsun. kuralı da leş dizisini etraftaki birkaç zevksizin övmesinden biliyorum

@traveler soruyu soran tanımıyorum siz tanıyormusunuz diye sormuş. sen yine meriçlik peşindesin :)

el cevap: tanıyorum tabi. kuralın filmini seyrettim, sıla eskiden dinlemiştim şimdi hiç hatırlamıyorum şarkılarını

internette çok zaman geçiren biri olarak tabi ki tanıyorum. Ahmet Kural'ın dizisi kardeş payı da son 15 yılda izlediğim tek türk dizisiydi. Sıla'nın bi iki şarkısını biliyorum ama sezen aksu triplerinde olduğu için pek sevmem şarkılarını. Gerçi son iki yılda ahmet kural'a da antipatim vardı, sıla'yı siyasi nedenlerle sevsem de şarkılarının arabesk tavrı pek çekmiyordu. Bu olayda ahmet kural'a sen haksızsın ve sana laflar hazırladım demek istiyorum

İkisini de ismen biliyorum sadece. Sıla'nın şiir kitabı gündem olmuştu 1 ara sözlükte, birkaç şiirini görmüştüm ekstradan.

Ahmet Kural'ın cismen tanıyorum. Yüzü tanıdık. Sıla'yı da ismen tanıyorum. Yüzüne hala dikkatli bakmadım. Yolda görsem tanımam.
'

ahmet kural işler güçler , kardeş payı ve filmlerinden, sıla müzikleriyle tanınır . Tanımayan ağır sosyaldir. çünkü internette takılan illaki duymuştur . filmlerle ilgilenen illaki duymuştur. müzik dinleyen illaki duymuştur . duymadan kişinin sosyal değil ölmüş falan olması gerekiyor galiba

demek ki bir gaz çıkışı olmuş ki ambalaj şişmiş.

bakteri üremesinden olabilir.

ben olsam yemezdim.

zaten tipik olarak gıdaların bozulduğunu anlamanın en kolay yolu bu tür ambalajların şişmesi.

bir ara aldığım dilimli tost peynirinde böyle olmuştu paket şişmişti buzdolabındayken. heralde peynirde olan birşey gibi, ben yinede tüketmiştim hasta felen etmedi. garantiye almak istiyorsan at gitsin.

yalniz salatanin canavar kalorisi varmis :)

fiziksel bir kılavuz o. yeni modellerde elektronik olarak da mevcut.

2000 sayfa da degil. Fiziksel kitap evet. "Pilot flying" ucagi kumada ederken digeri yani "pilot monitoring" olan bakiyor o klavuza. Bir de indexten direkt olayla ilgili kisma bakiyor, sayfa sayfa karistirmiyor komple.
Bir de ucakta yangin ya da govdede veya kontrol yuzeylerinde genis capli hasar falan olmadigi surece oyle gokyuzunden birakilmis bir kaya parcasi gibi lap diye dusmez ucaklar. Motorlarin tamami durmasi senaryosunda bile epey vaktin vardir cruise flgiht irtifasinda. Aklina gelebilecek her sistem icin bir ya da daha fazla redundant sistem vardir gunumuz ucaklarinda. Bir sey ariza verdi diye yere cakilmazsin.

FCOM (flight crew operational manual) ve quick referance handbook baktiklari bazen flight manuele banarlar yerde ara sirada MEL(Minimum equipmant list) e bakarlar fiziksel bir kitap bazi modellerde dijital olarak pdf seklinde dijital olani bozuldumu hardcopy olarak yuklerler ucaga kitaplari

Edit: oyle saatlerce okumuyorlar başliklar hainde hemen aksiyon alacak sekilde bariz komutlari veriyor

@stavro hocam burda pilot adam 2500 kusur sayfa diyor seyler.eksisozluk.com

Sully (2016) isimli filmde, pilotların bakmak durumunda kaldığı bir sahne var. Acil bir durumda bildiğin fiziksel kitabı açıp hızlıca tarıyorlar. Filmi de öneririm.

Dogrudur hocam, benim gorduklerim o kadar degildi. Ama dedigim gibi, yuzlerce sayfa karistirma durumu yok, aksam olur zaten oyle.
Buradaki havaci arkadaslar bilgi verir muhtemeln.

Qrh (quick reference handbook) diye bir kitap senin sorduğun. 600 700 sayfa falandır. Bölümlere ayrılmıştır ve uçaktaki her arızada izlenmesi gereken adımları belirtir. Bu arızaların çoğu öyle saniyeler içinde reaksiyon vermeni gerektirmez. zaten düzgün bir pilot acil bir durumda hangi bölüme bakacağını kabaca bilir. Örneğin b737'nin qrh'inde 7. bölüm motor ve apu bölümüdür, o konuda bir arıza olursa ben alır elimle koymuş gibi bulurum ilgili sayfasını.

Dediğin gibi yangınlı öte berili çok seri müdahale gerektieren durumların da "memory item"ları olur. Yani ordaki checklistin acilen tamamlanması gereken maddelerini pilotların ezbere bilmesi gerekir, bunun sınavları falan da sürekli yapılır. Memory item'ları ezbere bilmeyen adam 6 ayda bir girdiği simülatörlerden geçemez.

uçak ters dönerse aklı başında hiç kimse tutup kitap karıştırmaz. öncelik uçağı düzgün şekilde uçurmaktır, arızayı çözmeye uçağı kontrol altına aldıktan sonra başlarsın.

program yapımcısı, genel yayın yönetmeni, kanal sahibi vs vs

"That've been changed by the years" gibi anladım ben, emin değilim.

“But that changed over the years” gibi anladim ben de.

"that didn't change much over the years"

Simdi Reddit'e sordum orda da bir ustteki cevap geldi.

Yabancı yatırım azaldıkça, devletlerin seninle oynama şansı daha da artar. Şimdi burada amerikanın 1000 tane fabrikası olsa, ne bileyim türkiye'de elektrikler kesilince apple'ın üretimi dursa, kimse burayı kurcalayamaz, herkes stabil kalmasını ister. ama suriye gibi kendi halinde takılan mal bi ülke haline gelirsen, senle oynamak isteyenlere dur diyecek hiç bir ekonomik güç kalmaz. İşte o yüzden çok önemli. Bir de, yabancı yatırımcının çalışana verdiği değer ile türk patronunun verdiği değer çok ayrı.

çok basit düşünmek gerekirse her çıkış diğer bir çıkışı tetikler. veya ülkeye girişlerin önünde engel olur. bir yatırımcı "lan bnp de çıktı ülkeden, boş ver biz de hiç tr pazarına girmeyelim" diyebilir.

bence çıkış önemli değil.. aslolan karşıda alıcı var mı ve ne amaçla alıyor.. hot money futbolcu bile alır. bence ülke batmayacaksa bu zamanlarda satın alınan her şey para kazandırır..

Boyner'de, markanın mağazasına göre daha fazla indirim, puan vs. oluyor genellikle. Aynı avmde ikiside varsa kıyaslamak en iyisi.

Bkz. Bir küçümseme yöntemi olarak, hayvanı kendi bağırsağına geçirmek.

''Normali'' bu.

gittiği yer hakkında fikrim yok ama bazı butikler sosisleri kendileri yapıyorlar, içinde tutucu katkı olmadığı için dağılıyor, dağılmasın diye de genelde soymadan getiriyorlar. başganın gittiği yerin de böyle bir yer olma ihtimali var.

Alman sosislerinde normalde bir zar olur zaten ve zarla servis edilir.
Bir kaç sosis çeşidi dışında (örn. Weißwurst, Blutwurst, Leberwurst) bu zarla beraber yenir.
Zarsız yenenlerde de zarla servis yapılır bu arada.

Almanya için çok normal bir durum.

gönderdikleri maillerden herhangi birine girerseniz, footer'da aboneliği iptal et bağlantısı bulunuyor.

genre - janra diye okunuyor. ben olsam cinrii derdim:)

choir
archive
gist

debut - dibat diye değil deebyu diye okunuyor kabaca, bir sanatçının, yazarın çıkış kitabı, albümü vs anlamında

Arkansas - arkanso diye okunuyor. Soklardan soklara kosmustum.

Ben de Illinois (Ilinoi)'yi ekleyeyim ama bu sozcukler İngilizce kökenli değil


Bonus video:youtu.be

Emergency, Titanic.

kesinlikle vehicle,hala tam anlayamadım.

Ibiza, "ibitza" diye okunuyor. Pizza, Nazi gibi kelimeler de o şekilde okunuyor.

@arame hayır

dictionary.cambridge.org
dictionary.cambridge.org
dictionary.cambridge.org

İbiza'da θ (th) sesi var

chandelier

Ibiza’nın okunuşu İngilizceden değil, İspanyolcada öyle okunmasından ve orijinal adı gibi okuma tallidinden geliyor. Amerikalılar Ibitha okuyanlarla özenti diye dalga geçiyorlar.

Arkansas’ın Arkınsoo oluşu + 1
Hikayesini şöyle anlattı bir arkadaş. Buranın adı nehrin iki yakasının bir araya geldği yer mi, iki nehrin bir araya geldiği yer mi, öyle bir “iki”, “nehir” ve “bir araya gelmek” anlamında birtakım kelimelerin yerlilerin dilindeki karşılığıymış. Sonra İngilizler gelmiş, sonra Fransızlar gelmiş ve en son Louisiana Purchase ile tekrar İngilizlere verilmiş. Arkınsoo da bir Kızılderili adının, önce İngilizleştirilip sonra Fransızlaştırılıp sonra bir kat daha İngilizceleştirilmiş hali imiş.

@aychovsky Kansas'a gelince KAENzıs diyor dengesizler

Worcestershire
Schedule

Schedule
Archive
Vowel

Shecule şecıl, şedyul falan beklerdim.

hackneyed - heknid diye okunuyor. Heknayd diyesim vardı.
segue - segwey diye okunuyor ve bunun yazılışı segway'dir diye düşünüyordum hep.

lieutenant. leftenınt şeklindeki ingiliz telaffuzu olan haline şaşırmıştım.

education

ecukeyşın şeklindeki telaffuzunu yıllar geçse de sindiremedim :)

choir +1

degisim ogrencisi olarak ilk kez yurtdisina gittigimde universitenin korosuna kaydolmustum. neyse toplanti yapilacak yeri aradim taradim bulamadim. cevredeki diger ogrencilere mekani sorarken /çoː/ diye telaffuz etmistim (chair gibi ama o ile iste) haliyle kimse anlamadi ben koro calismasina gec kaldim, hayallerim baslamadan bitti.

ufku once yariya indirip sonra 4 katina cikaran bir deneyimdi

Hepsinin Arap olduğundan emin misin? Pakistanlı olmadıklarindan emin misin?

metropoller hep mülteci ve göçmen dolu. paris veya amsterdam’da da durum aynı.
ek olarak londradakilerin çoğu güney asyalı (pakistan, bangladeş vs)

londra’da ayrıca zengin hintli, pakiler de var.

Gecen sene yazin Londra´daydim, hic oyle bir sey hatirlamiyorum. Pakistan/Hindistan asilli olmadiklarindan emin misiniz +1.

Ayrica, zengin Araplarin Avrupa takintilari var. Lugano Arap doluydu ki, ki Lugano Isvicre sartlarinda bile pahali bir yer. Ya da Milano´da cilginca alisveris yapan Arap kafileleri gorebilirsiniz. Ayni durum Cinliler icin de gecerli. Cin´den tanidiklarim Avrupa´nin birkac ulkesinin ozellikle zenginler arasinda cok populer oldugunu ya da insanlarin hayallerini susledigini soylemislerdi.

aynen oyle, her yer arap. birbirlerinden duyduklari seyler. londrada para harcamak, hediyeler almak vs onlar acisindan statu sahip olanlarin yapabilecegi bir sey. ingilizler de bunlar para getiriyor diye ses cikarmiyor. ozellikle hyde park civari, her yer arap.

@traveller, cedex arap olduklarına eminim pakistan, bangladeş, hintliler bildiğim kadarıyla arapça konuşmuyor, özel direksiyonlu arabalar getirmeleri ya da 30 kişilik tüm sülale ellerinde alışveriş poşetleriyle gezdikleri de çok nadirdir herhalde. Türkiye'de araplarla akraba olduk zaten, adamları 10 metreden ayırt ederiz, merak etmeyin:)

@cedex paki ırkçı bir söylem bu arada nigga gibi bir şey

@buf-e kür Londra'da arap görmedim derken, hocam sen başka Londra'ya falan mı gittin? Banker Bilo Münih olayı olmasın:)

turistleri bilmiyorum ama arap zenginleri çocuklarını okutmak için genelde londra'yı tercih ediyor. hatta geçenlerde haber çıkmıştı, bir arap prensin oğlu 3 tane altın kaplama hummer, aston martin ve lamborghini'yi sokakta park edip paso park cezası yiyormuş.

Araplarin tatil sezonu şu anda; cenevre de bu zamanlar Arap kaynar mesela. Londra için de aynı şeydır muhtemelen. Nisanda londra'daydım ben de, pek dikkatimi çekmedi açıkçası.

"Istanbul'da her taraf Arap oldu deniyor ya, işte onun 20-30 katını hayal edin Londra merkezdeki durumu anlamak için."


El-cevap: "Hic oyle bir sey hatirlamiyorum."

Bu cümleden "Londra´daki Arap asilli insan sayisi sifirdir." mi cikiyor? Ayrica, cevabin devaminda da anlatmisim Araplarin Avrupa sevdasini. Baska hicbir kentte boyle bir sey yok degil, Avrupa´nin bircok sehrinde Arap turist var bol bol demisim.

bkz. okudugunu anlama.

Bu yeni bir şey değil, tarih boyunca süregelen bir şey. Petrol parasını nerede yiyeceksin? Londra’nın kozmopolit yapısı, ne olursan ol gel mantığı herkesi kucaklaması bence asıl neden. Edgware Road, Marble Arch, Knightsbridge, Mayfair adamlar merkezi Araplara bırakıp gitmişler resmen, daha ne konuşuyoruz. Ne kadar üst sınıf, zengin British olursan ol, petrol zengini prens bilmemkimle nasıl yarışacaksın, adamın ülkesi var la. Harrodsu bilmemnesi bir sürü alışveriş merkezleri, bankaları, otelleri. Adam İngiliz prensesi Diana ile yasak aşk yaşamış. Bu mevsimde Milano’da çok arap var, İsviçre’de de çok arap var vs. gibi argümanlar nedir abi, Londra’daki Arap varlığını inkar eden ya da küçümseyecek adam bi zahmet Londra gettolardan çıkıp merkeze insin.

@freedonia ve neck_and_neck,

Siz dis gostermeden, aklinizca "kucumsemeden", medenice ve insanca yazismayi nicin bilmiyorsunuz, gercekten bu agresifligin nedenini merak ediyorum.

Yok efendim, "Banker Bilo Münih"mis; yok "Londra gettolarindan inmek gerekirmis.".

Kendi argümaniniz varmis, soylemissiniz; saldirmak niye? 3.5 4 yildir Avrupa´da yasiyorum zaten ve kendi deneyimimi soylemisim. Gettoymus, bir tarafimla guleyim.

londra'daki arap popülasyonu fazla cidden; hem işverenim hem de birlikte çalıştığımız partneri araplarla iç içe ve en zengin arapların londra'ya, bir tık altındakilerin istanbul'a geldiği konuşuluyor laf aralarında. 2015'e kadar dini veya çeşitli sebeplerle istanbul'u tercih eden über zenginler de londra'ya gider olmuşlar 2-3 senedir; şirketin şehzadesi anlatıyordu geçen, orada yaşıyor.

bahseilen araplar kuveyt, katar ve bae'den genelde ama suudiler de yavaş yavaş tercih eder oldular. tl'nin değer kaybı sonrası daha orta kesim buralara gelir oldu, bizim iş yaptığımız arapların profili hep düştü mesela.

@buf-e kür getto derken ben inan küçümseme babında yazmadım, şehrin uzak noktalarını kastettim. Adamlar şehri 8-9 bölgeye ayırmış, şimdi mesela 4., 5. bölgede Southall, Brentford'da yaşayan adam ne arabı kardeşim Hintli istilası var, Lewisham'daki tüm afrika burda, ne arabı? ya da Haringaydeki adama sorsan her taraf Türk, Kürt. Araplardan fazlayız der. Ama merkeze yaklaştıkça Arap etkinliği eksponansiyel olarak artıyor.haklısın getto varoşları tanımlamada kullanılıyor küçümseme olarak algılamışsın bir şey diyemem. Ama "diğer milletlerin turistlerin ne kadar varsa araplardan da o kadar var" ya da "x şehrindeki Arap yoğunluğu, etkinliği Londra'dan daha baskın" vs denilirse kesinlikle katılmadığımı belirtmek isterim.

Ayhan Sicimoğlu

Saffet Emre Tonguç

ayhan sicimoğlu NOKTA.

@dedim ben sana: hocam sen anlamamışsın soruyu

Türk bir kizin blogu var, gerci su siralar Almanya'da yasiyor ama.

hayatveseyahat.com

@chitosan biz Ronaldo mu Messi mi diyoruz? Sen Elif Elmas var diyorsun:)

@dedim ben sana hocam adam hangi videosuna baksam yemek yapıyor, gitsin gezsin anlatsın istiyorum ben

Taş düşmesi, toprak kayması gibi sebeplerle çevriliyor.

Türkiye'de de çokça yerde görebilirsiniz bunu, özellikle şehirler arası yollarda aynı böyle kayalık ve insan eliyle şekillendirilmiş alanları telle çevirirler. Üstteki arkadaşın dediği gibi taş toprak vb kayıp düşmesin, düşse de zarar vermesin amacıyla yapılır bu.

heyelan olursa ya da herhangi bir şekilde taş kaya parçalarının yola düşmemesi.

ecnebilerde olduğu gibi ülkemizde de yaygın.

Akdeniz'e kiyisi olan sehirlerde cok var.

Evet, hatta izin verildigi burda yaziyor (git: www.gov.uk ) "Fixed-cartridge razor blades (disposable razor)" olarak.

sokuluyor abi, hatta çok uzun uçuşlarda seti ile uçakta da veriliyor. bunun yanında çakmak da sokuluyor mesela. :)

ama tırnak makası sokulmuyor mesela. ilginç

Camper, New Balance, Nike/Adidas gibi sportif markaların sneakerları da güzel olabiliyor. Quiksilver da olabilir.

Skechers

Puma Suede al geç abi. Şort altına üstüne, kot mot falan farketmeden her türlü yakışıyor.

Ucu istiyorsan decathlon

Ben bankada işe bile vansla gidiyorum:) New balance, vans iyidir

Millet canından bezdi artık futbol falan umrunda değil insanların.

Seçim olayı, geçim derdi filan önüne geçti her şeyin.

aynen. milletin derdi başka.
eskiden sokaklara gençler dökülürdü kutlamalarda, şimdi gençler instagramda takılıyor..
yaşını başını almışların ise derdi geçinmek.

Galatasaray deli gibi ceza alacak pazartesi günü, şampiyonluğun neyini kutlayacaklar.

Hep gs batacak zaten :) algı muhteşem. Beşiktaş icraya veriliyor, ali koç gs dan fazla borcumuz diyor. Ama gs batan oluyo hep. Süper.

Deli gibi ceza alacak he. Avrupadan menden kurtuldu bu kulüp başkanı sayesinde. Bu en büyük hediye zaten. Diğer gelecek cezaları bekliyoruz zaten.

Bu şampiyonluğun coşkusu olmadı dersenin bunum 1.sebebi 21 tane olmasıdır. 2.si şampiyonlar liginin her şeyden önemli olmasıdır. İnsanlar onu düşünüyor. Daha genel sebepse ülkenin durumu.

Fenerbahçe seçiminin yakın olmasıydı.

Gayet de güzel kutlandı. Son haftalarda zaten çoğu taraftar şampiyonluğa garanti bakıyordu. Çoğu için sürpriz olmadı

bir gs'li olarak, süper finalden beri futbol zaten çok vermiyor. ikinci sebep, takımda sempatik oyuncuların azlığı, muslera ve gomis dışında taraftarın çok sevdiği bir futbolcu yok. ve son olarak, eldeki kadroyla gelecek sene avrupa'da bir başarı gelme olasılığının düşüklüğü.

kimse belgrad dememiş :)

@karlmarx belgrad nedir hocam ya insan ibiza falan yazar:) bizi orda 1.90dan kısayız diye adam yerine koymazlar, bilgim olduğundan falan değil ama, bi de dayak falan yeriz ırkçısından falan, Sırbistan dendiğinde zaten piskopatlar aklıma geliyor

Irkcilik dayak falan yok efsane bunlar.

@freedonia, ırkçılık falan yok abi. Gece hayatı ise akıyor, eğlenmeyi bilen insanlar var gayet. Belgrad gayet uygun. Vize yok, ucuz, hafta sonu bile gidip gelinir.

@tamam beyler kapatalım bu belgrad faslını, başka yer var mı bildiğiniz? Bizim duyuruda ayrı kafada ha, biz ayia napalar, magaluflar bekliyoruz, adamlar belgrad da belgrad:)

@freedonia Abi biz ne bilelim ayia yorgi, mabaluf falan. Şahsen ben vizyonsuz adamım. Gece hayatı denince aklıma Ukrayna ve Sırbistan geliyor :))

La olm ne avrupası, tayland var bak az daha ötede.

Bu heriflerin yokluğu biraz farklı. Bunlar 19 yaşında zengin olma hayaliyle yaşayıp uyuşturucu satmaya başlıyor. Çete savaşları, vurulmalar, hapis cezaları falan derken müzik sayesinde parayı bulunca ister istemez şarkılarında bir ayakkabıya 2500 dolar verdim muhabbeti oluyor. Bizim sonradan zengin olan kesimimiz ise instagram'da elini viskiyle falan yıkıyor işte. Bence aynı şey :)

Ben sevmem 50 cent'i ama 2 tane şarkısı var baya hoş.

www.youtube.com
www.youtube.com

para ve zenciliğin zor şartlarını anlatan hakiki şarkı ise bu;
www.youtube.com

Adamlara yakışıyor görgüsüzlük, yıllardır açar açar izlerim bu klibi.

Şarkıda da dediği gibi, nigga you's a window shopper, mad at me, I think I know why.

bunun tam parayı bulma dönemlerine geliyor. parayı bulunca da azıcık şımarmış çok mu zenginlerin ergenlik dönemi gibi işte. geçmiş zaten.

Amerikada da burger king gayet geride. Sanırım bir tek türkiye'de bu kadar tutuluyor.

Bence ürünleri mcdonaldsa kıyasla daha kötü, hala doğru düzgün patatesleri de yok. Skandalları yok diye biliyorum, sevilmiyorlar sadece.

avrupa'da mcdonalds daha ucuz, ayrıca daha eski ve daha büyük bi firma zaten mcdonalds dünya çapında. et piyasasını tek başına neredeyse yöneten bi şirket. burger king türkiye'de daha popüler ama avrupa ve amerika'da öyle değil.

not: burger king'e bayılan, evde düzenli yemek yiyen biri olmasam min 3 günde bir yiyecek biriyim, mcdonalds'ı iki sene önce yaptığım avrupa gezisi dışında yıllardır yemedim ve çok sevmiyorum.

kalite olarak zaten bir tık altı olduğunu anlamak için gurme olmaya gerek yok. kolasında, etinde, soslarında vs. biraz daha ucuz maliyetli mal kullandığı için fiyatları da o oranda daha ucuzdur. kendi işçisine verdiği eğitim, kurumsal yapısı da mc donalsa göre daha kötüdür. ikisinde de yıllarca çalıştım yeğenlerim, oldukça üst düzey pozisyonlara yükseldiler. onun için gayet iyi biliyorum.

bazı ülkelerde mc bazı ülkelerde burger daha çok pazar payına sahip bu değişkenlik pazara ilk girmenin, lokal ürün portföyü, damak tadı vs. sebeplerle açıklanabilir ama şu son "horse meat scandal" nedeniyle avrupadaki imajını çizdirmiş olabilir, bizim ülkemiz için kesin veriye sahip değilim ama kişisel gözlemim şu; burgerin önde olduğunu düşünüyorum ben.

Bir aralar her gun big mac yiyordum sigara gibi bagimli olmustum. Ama 12 tl menu once 15 sonra 18 tl falan oldu baslarim bu ise diyip şu ucuz burger kingi deneyeyim dedim. Gayet onyargiliydim. O gun bugundur KING CHICKEN müptelası oldum. Yok boyle bir lezzet bayılarak yiyorum resmen. Yanina ranch sos ve yedigun ile cok iyi gidiyor. Ayrica ikili menusu cok cazip.

Burgerin tavuklari iyidir, senpilic. Patatesleri de düzelttiler, rahatlikla yiyebilirsin saglik vs endisen olmasin. Ama et icin bir sey diyemicem.

Et istersen mcdonalds. Mcdonalsdan da sakin tavuk yeme.

Yurtdışında dediğin doğrudur ama Türkiye'de burger king mcdonalds'dan en az 10 kat daha fazla kazanıyor.

patates olayı zaten malum. kimileri de içeceklere göre tercih ediyor, birisi pepsi biri coca cola verdiği için.
dillon francis avrupa turu için geldiğinde snaplerini takip ediyordum, avrupadaki tüm büyük fast food markalarını-burger king olsun,mcdonalds olsun- yerden yere vuruyordu.

o ülkenin piyasasına girdiklerinde kendilerini nasıl gösterdikleri ve neleriyle ön plana çıkardıkları etkili olabilir. bundan ibaret olmadığını biliyorum ama daha çocukluğumdan kalma, sanırım 90'ların başları da türkiyede henüz piyasaya girdiği zamanlardır mcdonaldsın, mcdonalds hep böyle hediye oyuncak veren bir yermiş gibi geliyor. burger king de ateş seni çağırıyordan falan ötürü daha yetişkinlere yönelik bir yermiş gibi geliyor. ikisine de gitmem gideceğim yok ama, sırf bu yüzden burger king'e giderdim illa biri olacak olsa.

avrupa'da da ülke ülke benzer tepkiler şartlanmalar geliştirmiş olabilir insanlar.

coca cola ve pepsi yüzünden tercih değişildiğini sanmıyorum ben, kimse gözü kapalı ikisi arasındaki tat farkını da anlamıyo zaten. Ben coca cola olmayınca kola içemiyorum, pepsi de neymiş muhabbeti çok yapay geliyor bana.

Ayrıca burger king'in daha düşük kalite ürünle yaptığını da düşünmüyorum, etleri ve patatesleri gayet kaliteli. Mcdonalds'ın sosları bile burger king'e göre daha tatsız geliyor bana.

Valla kendimi reklam almış gibi hissettim ama gönül bağım var burger king'le, olsa da bi whopper ya da steakhouse gömsem şimdi :/

Son yıllarda değişmediyse dünyadaki fast food hamburger pazarının yarısından fazlası tek başına McDonalds'ın elinde. Geri kalan yarıyı Burger King, Arbys, Carl's Jr. falan diğer markalar paylaşıyor. Türkiye pazarında Burger King gerçekten güzel yatırımlar yapmış ve başa baş durumdalar gibi ama dünya geneline bakarsak tokatlayıp geçiyor McDonalds. Hatta şöyle bir grafik var yılını bilmediğim; static.businessinsider.com

@acetaminophen Londra zenci, Hintli, turist zaten. İtalya'dakiler de fast food tercih edecek düşmüş olanlar. Çok güzel çürüttün tebrik ederim

dükkanlı esnafın en büyük hobisi bu, berbermiş manavmış bakkalmış fark etmiyor. adamların ana işi oturup sokağı kesmek, karı kız varsa bakmak, tanıdık varsa laflamak, olay varsa dalmak. hele ki büyükşehirlerde daha vahim, şehir küçük olunca tanıdık olur bişey olur diye dikkat edilebiliyor.

ekseriyetle doğru bir tespit. çok kez denk geldim.

iş/okul ortamında kadın olmayan her adam potansiyel abazadır aga.
esnaflar da bu gruptan işte.

Benim berberim insan olarak da kaliteli, işini de iyi yapıyor. Geçenlerde bir operasyon geçirmişti. Bir süredir de aramadım. Arayıp halini hatırını sorayım bari.

benim berberim sakin, efendi bir adam. hiç öyle itlikleri yok.

Mahallemizde bir berber var. Evli oldugumu biliyor. Cocugumla goruyor vs. Kac defa pesime takildi ki hic dikkat cekici bir tipim de yok. Gerci oyle olsa ne olur tamamen kendi okuzlugu. Resmen yolumu uzatiyorum onunden gecmemek icin.

(bkz: berber dayaması)

Yine de genellememek lazım.

Söylendiği gibi, esnafın önemli bir hobisi bu. Bir de erkek berberi bu, muhtemelen sabahtan akşama çalışıyor ve iş yerinde bile bir kadınla muhatap olma imkanı yok adamların. Doğru demiyorum ama anlaşılabilir bir durum.
Elindeki yahut bekleyen müşteriden çekinse kolay kolay yapamaz ama. Yaşını başını almış, kerli ferli, yol soracak olsan “dayı” falan diye hitap edeceğin adam bile ehehehe yaparsa gemi azıya alır tabii.

Bu dedigin butun esnaflar icin gecerli yalniz. Berberlerin gunahi yok, genelleyeceksen esnaflar olarak genellemelisin ki hakli bir genelleme olur.

Berberim arkadaşım. Böyle şeylerle işi olmaz. Düzgün biridir.

Ayni berbere mi gidiyoruz diye suphe ettirdin. O kadar nokta atışı bi tespit.

@bruce + 1

Berberi efendi, duzgun olan arkadaşlar ne sansliymis :) kadikoy-maltepr civariysa biz de gidelim.

Bir de @femme vitale'nin dedigi durum var. Kollari yana acmayinca sikinti olmuyor :) bilincli mi yapiyorlar anlamis degilim.

Bir yerde su uzerimize bagladiklari ortunun orta kismini seffaf bir naylonla kaplamislardi. Eleman, cep telefonuyla oynamamiz icin yapildigini soyledi. Sonra bi baska berberde "soyle bir sey vardi bir yerde. Cep icinmis" deyince "yok abi onun icin degil. Fantezi yapanlar oluyor" dedi ve ben bir yasima daha girdim. Demek tek sapik esnaf olmayabiliyormus.

Alayi degil ama cogu oyle zaten toplumun. Insan kalitemiz yerlerde maalesef.

Türkçe öğrenecek biri divan edebiyatı okusun mu? Günlük hayatta bir karşılığı var mı? Klasik her yerde klasiktir.

Bu mesele için adamlar klasik kitapların uyarlamalarını basıyorlar, onlar okunabilir elbette. Ama dil öğrenmek başka bir olaydır, edebiyat öğrenmek başka.

alman arkadaş sallamış
bend it like a beckham ha :)

O elleri tuttukları baston, kol kısmından kıyafetlerinin altına doğru devam ediyor. üzerinde oturdukları bir mekanizma var

i.hizliresim.com

Böyle:
www.google.com.tr

gayet normal, etrafta güneş var. keşke daha yakışan bir model gözlük kullansaydı. belki o anlık emanet bir gözlük. güneş rahatsızlığından.

Hiç garip gelmedi bana. Güneşli bir havada yapılmış, röportaj yapılan kişi de güneş gözlüğü takmış. Bilmediğim bir görgü kuralı mı var acaba?

hayatta az karşılaşılan durumların beyinde işlenerek direkt ayıplanmasına sıradan bir örnek daha. tam tersi olsaydı ki olabilirdi, "bu ne tuhaf adam böyle, gözlüksüz röportaj vermiş" diye söylenen birileri de çıkardı elbette.

yani bu zihniyetler, "öğrenci dediğin kravatsız olmaz, asker 3 numara saç traşı olmalı, memurlar takım elbise giyer" gibi neden böyle olduğu ve hangi amaca yaradığı pek bilinmeyen ama sözde kurallar bütünün bir parçası.

isterse kaynak gözlüğüyle röportaj versin, önem verilmesi gereken söylenen sözlerdir.

Guneste gunes gozlugu takmis iste?

acemi+1

programin yapimcisi ya da yonetmeninin sucu bu. hadi onlar yoksa bile kameraman, o olmadi sunucunun bir sey demesi lazim.
ideali roportaji orada yapmamak. hadi baska yer yok diyelim oraya tepeden gelen gunes isigini yumusatacak bir sey cekmek lazim.
hic biri olmadi mi da "Fikret Bey rica etsek gozlugunuzu cikartir misiniz, tesekkurler."

edit : ay biraz daha baktim da videoya, o nasil igrenc bise ya. sunucu ve Fikret'de ki sert golgeler rahatsiz etmiyor mu oglum izleyici olarak sizi.

güneş var burda makul.

kapalı ortamda yapanlar var bir de.

www.youtube.com
www.youtube.com

bana itici geliyor ama adamlar artiz yapacak bir şey yok.

destekçi supporter, müşteri customer ??

bunlara şaşırıyorsan çok acayip bir şey daha söyleyeyim o zaman; mesela pasta pasta demek değil makarna demek :D

edit: sanırım patron: destekçi - müşteri demişsin ama değil hami, vekil gibi bir anlamı var.

patronun nesi müşteri demek?

patron fransızcadan giren bir kelime. anlamın da parasal ilişkide üstte olan, yani başka birine maddi destek sağlayan koruyucu. patronize da ahanda bu yüzden "hor görmek" oluyor. "ben leonardo, sen medici misin de artistlik yapıyon allahsız" manası var yani patronize'ın.

@air, @cagdas donem kuramcisi dictionary.cambridge.org

Latince patronum kelimesinden geliyor, orijinali ingilizce olan bir kelime değil. Patronum da koruyucu, üstün gibi bir anlama sahip. Harry Potter’da “expecto patronum” diye bağırırlar mesela koruma büyüsü için. Patre- baba kökü.

Ya o bi şey değil "patron" diye dikiş şemasına da diyorlar burda. Eskiden örgü-dikiş dergileri çıkardı "patronlu" diye, ben de şaşırırdım derginin patronu olmasının ne gibi bir özelliği olabilir ki diye.

Çok türlü yiyebilirsin.
Salata: Yağ sirke+limon+ sarımsak veya püre gibi ezip / iri rendeleyip yoğurt + mayonezle karıştır, ceviz ekleyebilirsin yakışır. Pancar rus salatasına da yakışır.
Çorba: Kremalı güzel olur
Kavurma: Kuşbaşı doğra tavada yağla bir iki döndür inmeden çırpılmış yumurta ekleyebilirsin.

edit: fotoğrafa bakmamıştım, pişmişse bi daha pişirmene gerek yok.

Ben en cok haslama seklinde seviyorum. Hasla, sonra dogra, uzerine sarimsak, limon ve zeytinyagli sos yap. Efsane oluyor.

bana bu paket haşlanmış yemeye hazır gibi geldi ???

haşlanmış ise rendeleyin yoğurtla beraber çok güzel meze olur. isteğe bağlı sarımsak zeytinyağı limon eklersiniz

@Oscar aynen cooked, ready to eat, Hot and cold da yenilebilir diyor,

aç ye o sakın haşlama. direk ye buradaki tariflere göre

miksere iki bardak su koy bunu dök iyice çek sonra süz veya süzme iç

Değişik olmuş o evet. Şurda söylenene bir bakın isterseniz:

youtu.be

pOğta demiyor, khouta diyor bence.

linkte kwɔː.tə yazmış yanına, POğTI göremedim ben linkte.

adam dogru diyor, pogta diyor. ama pogta degil, bu asiri aksan vs katmis anlasilan.

Bana da değişik geldi, @voyager 1'in verdiği linkteki daha net. "koutha" gibi bir ses çıkması lazım.

Yeri gelmişken söyleyeyim Amerikan aksanı candır abi bu ne ya. :D

kıwordır - amerikan ingilizcesi

kıwooğta da ingiliz diye tahmin ediyorum. poğtı olmamış burda.

kootı gibi söylebilirsiniz (2 "o" yerine 1,5 o gibi olacak tabi)

Cambridge'teki ses kaydı doğru. Kootı gibi söylüyor yalnux'un dediği gibi.

başta yazdıklarına hak verdim "ama bizde askerlik yaptık" kısmına gelince dank etti, fikrim değişti...
evet biz de askerlik yaptık ve evet askerde mantık yoktu. ne yazık ki askerde her şey mümkün...

Filmde geri hizmete verilmesi gereken şişmanın başına gelen dram anlatılmıyor. Siz verilen mesajı anlamamışsınız.

hacı orada ölmeye adam yetiştiriyorlar, sen şişkosun cepheye değil mutfağa git derse o koğuşta adam kalır mı?
adamların koşarken söylediği şey,
what makes the grass growth
blood blood blood
what are you do for living?
kill kill kill
şeklindeydi.
şişkolar son kıtayı
cook cook cook
şeklinde mi söylesin?

savaşa göndercekler, o adamları zorlamazlarsa ölüm fermanlarını imzalamış olur o eğitimi veren. stres altında kalmayı ve zorlamayı öğrenmeleri lazım; yoksa o iplere tırmanırken arkasından vietkonglar hücum ediyosa ölür hepsi.

ben filmi ve o sahnelerini bilhassa savaş karşıtı ya da savaşın pisliğini ve anlamsızlığını gösterir bir şey olarak okudum; salt antimiliter bir konseptten değil. zaten joker'ın absürdlüğü de orda. tamam şaban intihar ediyo diceksiniz ama; o eğitimdeki zorlama ve yaratılan baskı-stres ortamı geri kalanların da hayatını kurtardı; kaldı ki intihar etmeyip vietnama gitse kendi mangasını da ölüme götürürdü. ama ordaki eksikliklerden biri şabanın o hadde geldiğinin ayrımını yapabilcek bir çeşit ruhsal sağlık birimi.

filmi, filmin göstermekten imtina ettiği yerleri de katarak düşünün; sahneye hapsolmadan.

mesela platoon/müfreze filmine bir bakın. şaban intihar etmeseydi o ruh halindeki biri cephede nasıl ayakbağı lanet bişey haline geliyo görürsünüz filmin ortalarından itibaren.

fazla sıkı kontrol etmiyorlar. bazı havaalanlarında kapıda da tartılıyor yalnız el bagajları.

havaalanina ve ucusuna gore degisiyor. hatta binis sirasinda kontrol yaptiklari halde sirtcantalarini ölcmedikleri de oluyor. birden fazla denk geldim buna ben. ryanair icin konusuyorum. pegasusta bazen bir gorevlinin binis sirasinda gelip tek tek herkesin cantasini tarttigina da cok denk geldim mesela. ama onun ne zaman olup ne zaman olmayacagini bilmek pek mumkun degil ne yazik ki.

kabin bagajı nasıl 20 -25 kg edecek tuğla mı koyacaksınız

ryan air icin:

arkadasim lizbon'dan milano'ya el bagaji olarak 70 lt'lik dagci sirt cantasi ile geldi, kimse bir sey dememis.

bergamo/milano'dan binersen patlatirlar. tek tek sokup tartiyorlar.

yoreden yoreye degisiyor yani. yarin bir gun patlama ihtimali de var.

air asia gozune buyuk gelirse tartiyor, tayland kambocya laos vietnam ucuslarinda.

bazen kapıda kontrol ediyorlar. başıma gelmedi de mesala tam o noktada çanta büyük olsa ta oradan geri mi yolluyorlar para mı alıyorlar merak ettim.

doğrudan kapıya gideceksiniz, kontuara gitmeye gerek yok.

Eger gideceginiz yere vizeyle girecekseniz Rynair oncesinde kontuardan boarding pass'e visa check damgasi basiyor.

Vizeye gerek yoksa (mesela Schengen bolgesi icinde kalacaksaniz) gerek yok.

direk kontuar

ay pardon, direk kapi diyecektim, cumartesi kafa guzel de :)
havalimani personeliyim:)

@alttaraf pazartesi oldu dostum..:)
Direk gate'e bu arada.

@crown, Schengen bölgesi içinde farklı bir ülkeye seyahat ediliyorsa da bu kontrol uygulanıyor hocam. Yalnızca ülke içi seyahatlerde gerek yok. Atıyorum Milano-Roma, Köln-Berlin.

İyi yolculuklar.

Bana bunu cagristirdi: en.wikipedia.org

Cem Yılmaz'ın doğrudan aynı şeyleri anlatmasını bekleme. Kendinden bir şeyler katıyor, mizah işte.

aslında cmylmz biraz daha yeşilçam versiyonuna eleştri yapıyor orada sanki. eğer diğer türlü bir durum söz konusu ise sağlam g*t edici bir durum tabi. Bir diğer yandan da tüm adamlar uğur dündar röportajındaki gibi değil takdir edersin ki.

Cem Yılmaz Aristo mantığı ile espri üreten bir kişi. Gözlemleri güzel olsa bile herhangi bir münazarada birkaç dakika içinde çürütülebilecek ve safsata (fallacy'yi de kim safsata diye çevirdiyse) ile dolu ama haliyle münazara takımında değerlendirmiyoruz adamı. Onu komik yapan da bu zaten. Rahatlatıyor, dinlendiriyor, ben çok gülüyorum. Bu durum gözü açık sevişen yahudi + 1 ama eşelemeye de gerek yok adamın şovunu. Eşelense üç milyon şey bulubur da, bu adam gerçekten istisnai bir eroin kaçakçısı olabilir.

bunu hep görür dururdum da hiç açıp izlememiştim.

ne alakası var ki, adam gayet doğulu şivesiyle konuşuyor. neresi ağdalı türkçe? sadece bir yerde "tahkikat" diyor o kadar. bir de uğur dündar karşısında ezilmiş efendim mefendim diyor.

cem yılmaz filmlerdeki eroin kaçakçılarına yapılan dublajdan bahsediyor, öyle olmaz diye. hakikaten de olmuyormuş işte, en düzgün adam bile istanbul beyefendisi türkçesiyle değil, doğulu şivesiyle konuşuyor. niye g.t olsun ki?

çok üst düzey saçma bir tespit.
cem yılmaz'ın orada bahsettiği yeşilçam filmlerinde ve dizilerdeki ağdalı türkçe ile konuşan mayfa babaları.

bununla uzaktan yakından alakası yok.

dolayısı ile herhangi bir sözü yorumu olması da gerekmiyor.

Oncelikle bu adamin ne esprilerini komik buluyorum ne de tespitlerini sahane buluyorum. Gosterilerine bedava 1. kategori bilet versen zaman harcayip da gitmem. Sevmiyorum zaten bu adami. Beni guldurmuyor. Bence Cem Yilmaz'a hic gerek yok. Neyse.

Simdi bu adamin amaci guldurmek, bu adam "gercekleri, ama sadece gercekleri soyluyoruz" diye seyirciye soz veren bir gazetede yazarlik ya da haber programinda sunuculuk yapmiyor ki, cikip sahneye ordan burdan bir seyler soyleyip insanlari gulduruyor. Bu adam bilim adami falan da degil cikip su soyledir bu boyledir diye anlatan. Olay bir seyler anlatip insanlari guldurmek, g*t olmalik bir durum yok adamin olayinda.
Insanlara ilginc gelecek bazi testipler yapip - ama dogru ama yanlis - gulduren bir uslupla, daha da guldurmek icin araya a* koyim falan da katip anlatiyor sahnede, Neyini g*t edicen adamin?

Bir de tek bir tane ornek cikartip "bak demek ki boyle degilmis, sen g*t oldun" demek de anlamsiz. Soyle bir tane spesifik ornek cikarip da hakli bir genellemeyi bununla yalanlamaya calismak cok sacma

Adam diyor ki eroin kacakcilari dogru durust bir turkceyle konusmaz. Yani eroin kacakcilarinin genelde duzgun turkce konusmayan insanlar oldugunu ifade ediyor. Eroin kacakcisinin duzgun turkce konusmasi pek rastlanacak bir sey degilmis yani. Simdi kalkip bir tane spesifik kacakci bulup aha bu duzgun turkce konusuyor diyip demek ki senin tespitin cop, sen g*t oldun denmez. Bir tane duzgun turkce konusan eroin kacakcisi bulupbu ististayla adami g*t edemezsin.
Eroin kacakcilari duzgun turkce konusmaz demek "ulkedeki bilmemkkac bin eroin kacakcisinin tamami kesinlikle bozuk turkce konusuyor" demek degil. Bunlari buyuk cogunlugu bozuk turkce konusuyor demek.
Adam hicbir sekilde g*t olmamis burada. Yani neresinden bakarsan bak boyle bir durum yok.

Ote yandan Yesilcam filmlerindekinden bahsediyor diye kiyaslama yapilamaz falan da degil. Adam zaten gercekte boyle degil, dolayisiyle Yesilcam'daki oyunculuk da gercekci durmuyor diyor, haliyle gercektekiyle kiyaslanir hakli mi degil mi diye. Dogrudan alakali aslinda. Ama yukarida bahsettigim gibi.

ciddi ciddi bunu izleyip cem yılmazın g.t olduğunu mu düşündün? çok garip hayatlar yaşıyosunuz.

kardeş o zaman bozuk Türkçe konuşan uyuşturucu satıcı, suçlu ile gelin bana. Onunüzdeki kanlı canlı ornek ıstisna ıse madem. 30-40 yıl oncekı suçlular malın a. koyduk, polislerin anasını skecez diye konuşuyordu her cümlesinde sanki.

al sana bozuk türkçeyle konuşan uyuşturucu satıcısı suçlular: www.youtube.com

@kibritsuyu sen konuyu bir oku, videoları tekrar bi izle istersen 3-4 yıl önceden bahsedilmiyor

Googgle Translate ve Tureng ucretsiz. Hoparloer simgesine tiklayinca ikisinde de okuyor o kelimeyi.

cambridge advanced dictionary. hem normal ingilizce söylenişini, hem de amerikan aksanını duyabiliyorsunuz. ondan başka bir yere güvenmem, tureng falan gereksiz. bir de marka ismi falansa youtube'tan markayla ilgili videolara bakıyorum, reklamlarına, vs. en doğrusunu öyle duyuyorum.

howjsay.com

forvo

youglish.com diğer bir seçenek.

0

0,2

(veremedi)

10 üzerinden -3.

Çok basiretsiz bir tipi var. Hani böyle serseri olmaya çalışmış ama başaramamış silik tipler olur ya, hah işte öyle.

0

Chester Bennington'a benziyor biraz. Yakışıklı kategorisinde değil bence.

sıfır. o bile fazla da abratmayalım bari.

nö

Çirkin degil. Ama yakışıklı hiç degil.

ya hu bu adama yakışıklı değil diyenleri de bir görmek isterim ya da erkek arkadaşlarını, adamın bir havası var en azından, biraz dikkatli bakarsanız şaka yaptığımı anlarsınız, on üzerinden 2 diyorum.

gerçek hayatta bunun aynısını tanıyorum puanım hala 0

skandal

çakma ali atay?
ya da ben bu ara çok leyla ile mecnun izledim.

resul balay'a benzettim ben. resul bundan daha yakışıklı gerçi :)

Kıça benziyor.
2

yok ki

Delicevat +1

2,1
çirkin değil. yakışıklı da değil. ama orta-alt bir tipi var.

Berbat valla. Kadın olsam suratına bakmam.

1,5/10

yeterince vurmuşlar ama ben de vurmadan edemedim.

tam bir rus kekosu tipini ...

-10 / 10

veled

rus kekosu tipi+1

Ulan bendeki salaklık işte, bir Türk'e böyle bir adamın yakışıklılığı sorulur mu? Hepinize Allah ortalama bir sarısın ya da jipe sığmayan Imirzalıoglu, Burak Ozcivit yollasın inşallah:)

Ulan tüm çevremin beni oybirliğiyle benzettiği tek ünlüydü o adam. Yumurta gibi oğlan, ne istediniz adamdan. O değil de bazı resimler harbi kötüymüş ya. Ben o kadar çirkin değilimdir herhalde:)

1

oha herkes vurmuş. tamam aman aman değil ama 0 falan da değil bence. 10/6 denilebilir. ayrıca çirkin erkek yoktur zayıf erkek vardır.

0-10 arası skalada bu adama verebileceğim bir puan yok.

0.

neye göre kime göre ama.

hepinize kıskançlıkdan 10 üzerinden 9 vererek adama da 6 veririm.

1
Bu 1 puan da müzisyen olmasından dolayı. Sakal bırakmak biraz kurtarabilir.

normal allahın kulu işte.

ortalama bir rus tipi.

şota değil mi la o

0

dolmuşta yanında dikilse bakmazsın

Resimden, tipinden etkilenilecek adam değil, valla değil 0-2 filan işte.
Rus kekosu +1
Ama tanısan seversin belki? Göynü suretinden güzeldir bir ihtimal :)

Enerjisa aesaş

online.enerjisa.com.tr

sayın hocam
forums.adobe.com

DEP diye bir özellik var.
onu kapatırsan sorun gider.
gecici olarak foxit reader kullanabilirsin.

windows 7 starter leş :) keske 64 bit ultimate kurabilsen, işlemcin destekliyor mu bilmiyorum ama.

@kingsyrax verdiğin linktekileri harfiyen uyguladım, DEP tamamen kapatıp restart attım. Sonuç eski tas eski hamam. Yine aynı hatayı verip pdf'yi zorla kapatıyor.

simdi foxit yükledim kafalar rahat, yılların adobe alışkanlığı var biraz garip geliyor neyse idare edeceğiz artık.

tesekkurler

baskan cok sikinti yok foxit te de
pcnin speclerini yazarsan upgrade icin de bir iki tuyo verebilirim
ram cok mu dusuk
ssd var mi

netbook su hocam: www.asus.com
ama bu black frıday ayağına uygun bır sey raslarsam yenisini alicam

hocam bunun işlemci atom youtube da bile kasar.
ram de 1-2 dir en fazla
upgrade etsen de ust performans alamazsin
yeni pc en mantıklısı

baskan bunun ram dusuk 1 gb lıktır.
arkasinda ufak bir kapak vardir vida ile acilan.
onu 2 yap bakalım. bilgisayarcıda çıkmasını 20 liraya falan verirler 2 gb ddr2 ya da ddr 3 laptop rami ile tak orada bir dene.
sorun giderse alırsın yoksa baska pc alırsın.