Ekşi Duyuru

Eski ama çok tatlı diziydi. Jenerik müziğini duymaya başladım kulaklarımda şu an :)

öyleydi :)

hayır olmaz. o iş öyle değil.

limit 500 ise 500'dür. kaç yatırırsanız yatırın 500'dür. 200 yatırarak 700 yapamazsınız.

limitiniz 1000 liradır, ama daha önce 500 lira harcama yaptığınız için kullanılabilir limitiniz 500 lira kalmıştır. buna 200 lira yatırarak 700 yapabilirsiniz.

bankaya göre değişiyor o.

sivrisinek ve gintare +1

örneğin garanti kredi kartımda para yatırsam da limit artmazken vakıfbank world kartta yatırdığın miktar kadar limit artıyor. tecrübeyle sabittir.

yatırırsın.

1000 lira limitin vardır, 1000 yatırırsan 2000lik harcarsın.

kesin bilgi.

@sivrisinek

doğrudur. bende miles & smiles (MasterCard) var. borç ödeme dışında para yatıramıyorsun. o yüzden limit de artmıyor. vakıf world kartta mevduat hesabına yatırır gibi yatırıyorsun. limit açılıyor.

@sivrisinek

Peki 500 limitim olan karta 500 daha attım. ama kullanamadım. fazladan olan 500ü geri çekebilir miyim. çekersem borç almış mı olurum faiz girer mi?

çekemezsin. çekersen nakif avans olarak geçer ve faizini + çekim ücretini ödersin.

pastaneye bu teklifle giderken photoshopta filan bir iki ekranını çizseniz aslında yapacağınız sitenin, daha etkili olabilirsiniz.

@duyulmasi gerektigi kadar

ben 1200 tiel artı kdv istemesini de bilirim de vermezler :)

şaka biyana mühim bir konuya parmak bastın. ben napiyim ama? kim ne yapmalı? biz etik, ayıp, haram diye düşünürken sokaklarda fontlar katlediliyor. benim vatandaşım güzel fontlar, hoş bannerlar haketmiyor mu? belki de etmiyor :/

@luchetti

Hazır temalar kullanmayı düşünüyorum. Photoshopta çizmeye kalkarsam muhtemelen pek hoş durmaz sanki. Ki o baya oturup tasarlamak değil mi? Kotarabilir miyim ki? Benim aklımda wordpress filan var ne yalan söyliyim.

Hazır temanın demo sayfasında logo ve metinleri değiştirip ss alabilirim mesela, olmaz mı?

Bize ajans tarzı bir yer gelmişti. 700 tlye bedava wordpress teması kullanıp site yapıyoruz diye geçiniyorlardı. Bilen adam için 700 çok ama sen aç kapıyı 700den 500e bağlarsın.

ya güzel arkadasim kusura bakma ama adamlar icin o fontlarin zerre degeri olmayabilir.

benim 5 web sitem var. 2 si guzel 3 u kotu.

ben farkindayim bunlarin böyle oldugunun cünkü müsteri profillerim farkli. bu sitelerin 2 si aslinda ayni sirkete aitler mesela. neyse benim amacim musterimin beni bulabilmesi sadece. font mont onemli degil, bana ulasabilmesi. bu amacini yerine getiriyor yeter.

bu musteri kitlesi daha iyi font, site görürse bana ulasmaz pahaliyimdir diye.

neyse gecende aynen senin gibi elemanin biri profil olarak cok benziyor, bana mail atmis. siteniz bazi konularda amatör ben bir profesyonel olarak (wordpress biliyorum aggbii) sitenizi ve yanlis fontlarinizi duzenleyip yeni bir site yapabilirim gibilerinden mail atmis. cevap bile vermedim.

içeriği tam olarak okumadım. doğruca başlığı yanıtlıyorum.
kesinlikle olur. Çünkü;
* siparişleri vermek için iletişim bilgileri gerekir. mümkünse bir isim de eklenmeli ki samimi olsun.
* yapılan ürünlerin görselleri önemli. ama öncelik varsa eğer menünün ve fiyat listesinin eklenmesi. şeffaf bir fiyatlandırma tüketimi etkiler.
* cemiyetlere özel ürünler varsa, bir örneğin fotoğrafları, videoları eklenebilir.

bahsettiklerimin hepsi için çalışan ayrıca bir elemana ihtiyaç duyulur. İçeriği pastacının doldurmasını beklemek hayal. Maliyeti artırır. @j r r tolkien hayrani dediği gibi, bence bu maliyet ve iş yükü sebebiyle elin boş dönebilirsin.

O zaman diğer seçenekler geliyor, facebook ya da twitter üzerinde sayfa açmayı teklif edip, içerik yöneticiliği teklif edebilirsin. Hazır template araştırmaya, işvereni memnun etmeye falan hiç gerek yok. her şey herkesin alıştığı şekilde zaten...

@kurnaz hafif alaycı üslubuna bir miktar sinir olmadım değil de neyse. senin sitelerini ya da müşterilerini bilemiyorum tabi, benim dediğim yerler zaten pahalı yerler. yani senin müşterin daha iyi site görünce pahalıdır deyip kaçıyorsa benim dediğim yer zaten pahalı biyer. müşterisi de kötü siteyi görse kaçabilir o zaman.

600-700TL'ye site satarsan ömrün boyunca köle olarak yaşarsın.

O siteyi bir günde bile yapsan, aslında bir günde değil, yazılım yapmayı öğrendiğin süre kadar sürede yaptın demektir.

2000-3000 liradan aşağı internet sitesi yapmayın, kendinize saygınız varsa.

@tchuck tema kullansam da mı 3000 tl istiyim?

tema kullansan da 3000tl iste tabii.

veya 3000 deme, aylık 300tl de, 250tl de. o şekilde bağla bir şey yap.

500 liraya site yaparsın, adam şeyine takmayacak nasıl olsa sanarsın; bi başlar o site üstünde değişiklik istemeye aklın hayalin şaşar. (ki istemese bile işin ederi budur)

kendinizi kullandırmayın yani bana sorarsanız.
500tl dediğin para 150 dolar yapıyor. themeforest'ta templateler 50 dolardan başlıyor, ki onu atınca websitesi olmuyor. hostingi, mail kurulumu, o hazır template in gerçek bir siteye dönüştürülmesi var.

kendinizi bu kadar küçük görmeyin yani bana soracak olursanız.
inşaattaki amelenin bile günlüğü 100-150 liradan başlıyor. siz orada bütün gün uğraşacağınız iş için 150-200 lira mı kâr edeceksiniz?

Pil +1

Öncelikle pil değiştirin. Sorun devam ediyorsa başka bir bilgisayarda deneyin. Ona göre sorunun bilgisayarda mı (yazılımsal bile olabilir) mouseda mı olduğu anlaşılır.

Suriyelileri nasıl sempatik gösterebiliriz projesi bana göre. Bakın bu adamlar ülkenize ağaç dikiyorlar, bu yüzden onları Avrupa'ya göndermeyin demeye çalışmışlar.

Bu Avrupa başka bir niyeti olmadan Türkiye'ye hiç bir güzellik yapmaz. İmkanı yok. kültürleri, siyasi ve genel hayat anlayışları buna engel. Bu zamana kadar başka belediyelerin de ağaçlara nasıl davrandığını görmememen tuhaf.

@1adam

hangi belediye? nasıl davranıyorlarmış?

merkel karısı bizimkileri davar gibi güdüp mülteci geri kabul anlaşmasını kaktırdı üstüne üstlük ne para ne de vize konusundaki sözler tutuldu.

özetle o ağaçlar ocağımıza dikildi tişikkirler akp tişikkirler merkel.

Alman is arkadasima sordum, bu multecilerle ilgili merkelin yaptigi sirf gosteris dedim. bana verdigi cevap su oldu "onlar sizin musluman kardesiniz, hem de komsunuz. ustune ustelik suriyede namaz kilacagiz diyen sizin baskaniniz. boyle bakinca siz 3 miyon suriyeliye bakarken bizim de 500 bin suriyeliye bakmamiz hic de az degil. Daha dun suriyeye giden silahlari haber yaptirdi diye bir milletvekiliniz hapis yedi" dedi. ne cevap vereyim bu adama? Agac dikmek guzeldir dedim.

ders basi degil de kredi basi olacak sekilde belirleniyor o. yani donem basi 24 kredi gibi. bazi okullarda da son sinifta 36 ya da 38 kredi falan alma hakkin da olabiliyor. yonetmeligi okumalisin.

Genelde ne kadar fazla ders alırsan, dönem sonunda geçtiğin ders sayısı o kadar düşük olur. Okul uzamış artık anladığım kadarıyla. Önündeki derslere odaklan, daha fazla uzamasın.

Okul uzattıysan büyük ihtimalle 9dan fazla alabiliyorsundur akts + 2-3 ders oluyor. Öğrenci işlerinle görüş dönem bitmeden.

dönemlik ders sayısından ziyade kredi oluyor limit. yaz okulu ile kapatılamayacak bir açıksa eğer dilekçe yazıp son sene ekstra kredi isteyenler vs. oluyor, buna da bir bakabilirsiniz.

bilgisayar abc sayısını bizim gördüğümüz gibi görmüyor. yani 101 sayısının yanyana gelmiş 1, 0 ve 1 rakamlarından oluştuğunu anlayamaz. Ona bunu anlatman lazım. Dolayısıyla kavramsal olarak şöyle yazman lazım;

int a=1
int b=0
int c=0
int abc = 100*a + 10*b + c

Daha sonra iç içe üç tane for yazman gerek. En dıştakinde a'yı 0'dan 9'a bir artıracaksın, onun içindekinde b'yi ve onun da içindekinde c'yi bir artıracaksın. c'nin for döngüsüne de if şartını yazacaksın. hepsinin sonuna da tek tek a=a+1 b=b+1 c=c+1 yazacaksın.

ek: ha, bir de her if'in sonunda ilgili değişkeni sıfırlamayı unutma. sadece a'yı sıfırlamayacaksın. o 9'a ulaştığında döngün bitmeli.

biraz daha verimli yazmak istersek iç içe for kullanmak yerine senin yöntemle gidip bir for ile bitirebiliriz. fakat abc'yi basamaklarına ayırmak gerekiyor. bunun için de normal bölme (/) yerine integer bölme (\) kullanmak gerekiyor.

Sub abc()
Dim a As Integer
Dim b As Integer
Dim c As Integer
Dim abc As Integer

For abc = 100 To 999
a = abc \ 100
b = (abc - a * 100) \ 10
c = abc - a * 100 - b * 10
If abc = (a * a * a) + (b * b * b) + (c * c * c) Then

Debug.Print (abc)

End If
Next
End Sub

bu özelliği sağlayan sayılar: 153 370 371 407

ek bilgi: bu özelliği sağlayan sayılara narcissistic number deniyormuş.

Yoğurt, laktik asit fermentasyonuyla meydana geliyor. Laktik asit de insanda uyku yapan bir şey.

hatta şöyle sarımsaklı bir cacık on numara uyku ilacı.

Devilredin de soyledigi gibi sorumlu laktoz.laktoz vucutta laktik aside donusuyor. Spor yaptiktan sonra ortaya cikan seyde laktik asit. Yorgunluga sebep oluyor.

yıllardır gece çalışırım. hepte pidenin yanında ayran gömerim. daha hiç uykum gelmedi. gündüz uykumu iyi aldıysam ayran falan hiç işlemiyor. işlese bile üzerine bi kahve, hemen nötrler fghfghfg

ayranin o etkiyi yapmasi icin litrelerce ayran icmek gerekiyor diye duymustum.

Yahu arkadaşım, doğru bilgi sahibi olmadan düzeltme yapmayın rica ederim. Yoğurt, laktik asit fermentasyonu sonucu oluşur. Vücutta da gerçekleşmez bu eylem.

Ayranin uykumu getirdigi falan olmadi. En ufak bir etkisi bile yok bende, gece gunduz farketmiyor.
Yani laktik asit falan bilmem de bildigim bir sey varsa o da hicbir sekilde uykuma en ufak bir etkisin olmadigi.

Denedin mi uykunu getirip getirmedigini gormek icin? Belki sende de etki yapmaz.

İçmedim ya. Çorba içtim, ezogelin. Yetti

ben de sağlıklı besleneyim filan diye her gün yoğurt yiyeyim, ayran içeyim diyorum. seviyorum da hani ama şu lanet uyku getirme meselesi yüzünden yiyemiyorum doğru düzgün. hemen mayıştırıyor insanı yav.

yoğurtta (aslında sütte de bulunan) tryptophan isimli bi aminoasit varmış. zaten topu topu 20 tane aminoasit var, bunlardan biri de bu abi işte. melatonin ve seratonin yapımında görevliymiş, uykuyla ilişkisi burada başlıyor.

www.healthcentral.com
www.linkedin.com

gördüğüm kadarıyla direkt uyku yapıcı değil uyku kalitesini artıracak bir öneri olarak, içeriğindeki bu maddeden dolayı mevcut yoğurt.

edit: ben pek farkını göremiyorum açıkçası. bünyeden bünyeye değişiyor veya fazla yenildiğinde ortaya çıkıyor olabilir (günde 3 kase demiş üstteki yazıda).

bende de hiç etkisi olmuyor ayran ya da yoğurtun. uykumu getirdiğini hiç hatırlamıyorum yani

Kıraç

www.youtube.com

kıraç

@filteria bu, bu kıraçın zirvesi yav

Kıraç

@klar,
bence de öyle.

kirac

Kirac

Cem adrian tabii ki

Who is kıraç ya? Cem adrian tabii ki+1.

ccc kıraç reyis ccc
diğeri kim?

Cem adrian

cem adrian en son koton'daki gerçek tilki postundan yapılmış elbise için instagramdan defalarca uyarıda bulunmuştu. bu bile ca'yı kıraç'ın üzerine koyar.
neyse, ıslıktan başka bir şey çalamayan biri olarak karşılaştırmaya girsek hala kıraç demem.

@gkct ne ilgisi var kıraç mı boğazladı kardeşim tilkiyi?

evet kıraç boğazlayıp koton'a hediye etti, elbise yapın diye.

güzel kardeşim, adamın duyarlı olması bana daha anlamlı geliyor. gelmeyenler vardır, onların da kendi düşüncesi, "ne alakası var?" diye şaşırmam

bence cem adrian bile kıraç derdi bu soruya

Ya ikisini de cok sevmem ama cem adrian tripli kasıntı tumblr erkeği gibi, karsisina gecip otursak "mmhh mmhh varoluşun acıları..." diye konuscakmis gibi, o yuzden kirac

Son durum

Kıraç 9 oy
Cem adrian 6 oy

kıraç. yıllar önce sahilde konseri vardı, uzaktan sesini duyup yaklaştıkça sesine hayran olmuştum. muhteşem bir sesi var.

kıraç

Oylama devam ediyooor

evet

@cekilmis gayfe

Teşekkür ederim

bu düşüncelerde yalnız değilsin. ama screenshot alıp işte acınacak fb'liler diye başlık açıp eki eki diye gülecek tinerciler hazırda bekliyor.

büyük takımız, toparlanırız elbet. o zaman ortalığın amına koruz yalnız

@ampirikukumil isteyen istediği gibi dalgasını geçsin ya. Memleketin hali ~ fenerin hali

@prens zuko herşey olabilir tabi. Yalnız takım büyük başındaki bela da büyük. Kendine bağladı adam takımı. Adam tokatliyor gene yaparım diyor hala geziyor istediği gibi igreniyorum ya

Daha geçen Euroleague şampiyonu olduk ya. Beşiktaş ile Fenerbahçe'yi nasıl bir tutuyorsun? Fenerbahçe'nin futbolu olmasa basketbolu var, basketbolu olmasa voleybolu var. Fenerbahçe Türkiye'nin bir değeridir. Ben de bir ara Beşiktaş'a sempati duyuyordum ama takım değiştirecek kadar fazla değildi bu sempati.

@dissendium töbe canım, beşiktaşa sempati duyduğum falan yok. Hicbiyere bi sempati yok. Değiştiresim de yok zaten. Dert yanıyorum öylesine. Ama aykutu severim. Zaten istifa etmeseydi şimdi en az 1 uefa kupası kadiköyde olurdu...

İstanbul takımı taraftarlığı Türk halkının çocukluk hastalığıdır. Yakayı kurtarmak için hiç de geç değil.
Şunu şuraya bırakıyorum:
i.hizliresim.com

Not: Ben de Gençlerbirliği taraftarıyım.

Seversiniz sevmezsiniz akp nin bakanına siyaset yapın, her gün şehit geliyor, spora burnunuzu sokmayın deme cüretini bu ülkede gösterebilecek tek klüptür.

www.youtube.com

Ya da Tayyipin akrabası Gümüşdağ'a canlı yayında ihaleye fesat karıştırdınız, yaptığınız ihale şaibeli diyecek yürek kimde var.

Sorma. Aykut geliyor. Kanser loading. Türkiye Kupası alıp dururuz artık. Lig yine ümitli değil. Zaten onun oynattığı korkak futbol, seyirciyi ateşleyecek bir şey değil. Ersun Yanal dönemi lig futbolu ya da saha önemlisi Zico dönemi şampiyonlar ligi futbolu gibi bir şey lazım ki tekrar coşalım.

Gerçi bunlar olmasa, Aykut yerine başka bir teknik direktör gelse, Fenerbahçe'nin de başına Ali Koç geçse nasıl gaza geliriz belli değil. Çocuğumu keserim :p

takımınızdan vazgeçmeyin,
tam aksine stadlara salonlara gidip başkanınızı protesto edin.

bu "yıkılmayan son kale atatürkçü fenerbahçe" geyiklerinden filan da olabildiğince uzak durun naçizane tavsiyem,
yok akpyi kulübe sokmamış da, yok gümüşdağ'a ihaleye fesat karıştırdınız demiş de...

aziz kendi küçük akpsini kurdu zaten fenerbahçe'de, onunla mücadele edin, mücadele edenlerin yanında saf tutun.

bi de bazi gerzeklerimiz var ama ikinci oluyoruz diye kendilerini avutuyorlar.
ben susayim rakamlar konussun:
aziz yildirim ile 20 senede 5 kere sampiyon olduk.
2007 yilindan beri sampiyonlar ligi grup maci oynamadik.
10 senede bir sampiyon oluyo diye dassak gectigimiz bjknin son 10 senede 3 sampiyonlugu var, fenerbahcenin ise 2.

Aziz okuyorsan sana sesleniyorum. Euroleague'i aldin. Zirvede birak. Yeter senden ve egondan cektigimiz. Tadinda birak, hazir Euroleague'i aldin bak, Turkiye'ye gelen gelmis gecmis en buyuk iki kupadan biri ama yeter, biktik senden, baydin artik bizi, istemiyoruz lan seni. siktir git artik amk.

oh be

güzel günler göreceğiz, dert etmeyin.

bir galatasaraylı olarak çok üzüldüm durumunuza :(

cidden galatasaraydan bile kötü durum :(

Ben bunca yıllık Fenerbahçeliyim, daha Galatasaray maçları dışında hiçbir maça "Rahat kazanırız" gözüyle bakamadım. Bazen bakayım lan ne olacak diyorum, sonra Akhisar Belediyespor gelip 3 tane kitleyiveriyor hemen sus pus oluyorum. En rahat maç izlediğim dönem Ali Şen'in başkan Brezilyalı Parreira'nın hoca olduğu dönemle Ersun Yanal'ın teknik direktörlük yaptığı dönemdi, onun dışında hep bir ikirciklik hali hep bir tedirginlik. 103 golle şampiyon olduğumuz dönemi bile hayal meyal hatırlarım, o zaman bile 5 gol atıp 4 tane yiyorduk amk kanser ediyorlardı insanı.

Ay dana gibi cama çarpıp duruyo o salaklar, yönlendirilemiyor da.. ben kovamazsam süpürgeyle çekmeye ya da direkt ilaçla öldürmeye çalışıyorum :(

ya kendilerinden o kadar nefret ediyorum ki onları görünce içimde ay yazık onun da canı var duygusunun zerresi oluşmuyor. pisler. boklara konuyorlar sonra geliyorlar ekmeğime konuyorlar.

Cama tel çekmek (yani sineklik asmak) gibi bir imkanın yok mu?

Ben bu yüzden odamda doğru düzgün cam açamıyorum. Çünkü girdiklerinde çıkarmak o kadar zor ki. Öldürmek de zor. Çok kıvrak hayvanlar.
Eğer girmişse de öldürene kadar bana rahat yok. Çünkü tiksiniyorum. Velhasılı kelam çözüm amden katl!

ertele tuşuna küfür ederek basıyorum ya da çıkıyorum.

İnternetten ödersin ama şu anda taksitlendirme yok, bir sonraki vergi affını beklemen lazım onun için.

Internet bankaciligiyla oduyorum ben

gecikme zammı varsa bekle sanki şu birkaç gün içerisinde bir şeyler çıktı bu vergiyle alakalı. o haberleri takip et.

ben yolda 31 mayıs son gün diye bir şeyler görmüştüm. tam ne oldugunu hatırlamıyorum ama bir konusursan bir seyler yapacaklardır sanıyorum.

internet bankacılığından ilgili borçların tahakkuk numaralarını girerek ödeyebilirsin. şu an bir vergi affı söz konusu olmadığı için taksitlendirme yok.

31 mayıs tarihi, 2016 yılında yapılandırılan ve aslında ikinci taksiti 31 ocak'ta ödenmesi gerekirken 4 ay ertelendiği için 31 mayıs'a uzayan yapılandırma taksitleri ile ilgili bir hatırlatma. yapılandırılmamış borçlar ile bir ilgisi yok.

sizin borcunuz da yapılandırılmış bir borç değil. zaten yapılandırma dönemine ait de değil, daha yeni. isterseniz herhangi bir vergi dairesi veznesinden veya internet veri dairesinden gecikme zammı ile birlikte ödeyebilirsiniz.

ahahaha nasil da sallamis. yok oyle bir sey.

Türkçe okunduğu gibi yazılan bir dil diye öğretildi ama öyle değilmiş.

Mesela değil kelimesi diil diye okunuyormuş. Gİdeceğim diye gidecem vs gibi bir sürü şey vardı. Bnları yakın zamanda öğrendim.

O kelimede de öyle bir şey olabili.r O kurken öyle okusak da yazarken yine öyle yazılmaması gerekir ama bence.

www.dilforum.com

burda açıklaımış biraz ama araştırmadım ama bir edebiyatçıdan da duydum.

ona diploma veren üniversitenin kalıbına tüküreyim. yanlışından dönmek de yok ha, bi de açıklamış salak salak. bi kere google'da aratınca bile çıkıyor doğrusu.
www.google.com.tr

imla hastası biri olarak direkt soğurdum.

güzel sallamış ama cık.

"gidip de" yazıldığı gibi okunur.

kendimi zorladım ama bir türlü 'te'ye zaman anlamı katamadım. kadının ne demek istediğini bile anlamadım, anlayan var mı?

Ya evet işte esas fail o son mesaj. Yok diyor onu ben yazmadım başkasından aldım. Ama diyor türkçede bik bik bik var. Ama yanlis anlamaa, bne öyle kullandım demiyorum.

Bu ne lan? Delikanlı gibi de ki allaah bin belami versin diplomamı yirtcam şimdi falan de. Öyle dese bağrıma basardım ama yok yani...

ya özellikle zarf fiilli örnek vermiş ki "nasılsa bu kadar inciğini bilmiyodur, fazla teknik konuşayım da haklıymışım gibi gözüksün". çakal.

Hem Türkçe bilmiyor, hem de öğretmen olmuş.

Sıçıp sıvamasına diyecek birşey bulamıyorum.

Turkce ogretmeni oldugundan emin misiniz?

ürperdim. rezillik.

Gidip diye bir yer var mıymış?

Ah hayatım şimdi Paris'ten dönmemek vardı.

Hani kesme işareti? Hani ayrılma hal eki? Gidip'ten dönmemek vardı dese Afrika'da bir köy falan herhalde deriz. Kenyalı Asiye görse yüzüne tükürür.

@elbar

Atanamayan türkçe öğretmeni. Şu an da yüksek lisansını tamamlıyor. :(

bu kadına yazacağıma deftere yazarım. bu kadına yürüyeceğime idam tahtasına yürürüm.

yalnız sevgilimin sınıfındaki sınıf öğretmenliği adayları da aynen böyle. hiçbir halttan haberleri yok. korkun çocuklarınızı bunların eline vermekten. yemin ederim öğretmen demeye bin şahit ister.

ayrıca iki noktadan sonra büyük harfle başlanır. ayrıca orada iki nokta kullanımı da yanlış. bence ölsün en iyisi.

1960-1970'lerin kitaplarında de'nin ayrı yazılmadığı yerler var. Aynı dönemde 'gitmiyeceğini', 'kalmıyacağını' gibi yazımlar da var. Eğer diplomayı o zaman alıp sonradan hiç kitap okumadıysa tamam da, onun dışında çok komik olmuş.

allah'ım ya kim diploma veriyor bunlara :( türkçecilerle konuşurken en ufak imla hatasında tuhaf oluyorum şahsen. mobilden de olsa aceleyle de yazsalar yapmasınlar şunu. daha kötüsü bir de sıçıp sıvamış ya, olmaz olsun öyle öğretmen.

ahgsjhgkhskjhskjhsjkhsjkhs abla iyi sallamış doğaçlama sallamış! 10/10!

cursed chico da iyi sallamış.

hafif soğuk su ile duş ve türk kahvesi

Silindi diyorum silindi, ozur dilemen gerekiyor su an :(

sabahleyin o soruyu masamda istiyorum

Dilenen kimseye çöp dahi almam. Çalışan kağıt toplayan çöp karıştıran çok kişiye yemek yedirdim, para asla vermem çocuksa gider çikolata alırım şeker alırım renkli renki açsa yemek yedirdim.

2 çocuğunu arabaya koyup kağıt toplayan bir ablamız var yokuş yukarı arabasını görürsem iterim 2 tane oğlu var bir gün dilendiğini görmedim. Işıklarda çorapsız bekleyen adama çorap aldım verdim baktım ertesi gün yine çorapsız geziyor bir daha beş kuruş harcamam ona. Öyle işte.

i have a story
günün birinde börekçide kahvaltı ederken bir çocuk gelip abi açım bir çorba parası verir misin dediğinde gel abim otur börek ye demiş bulundum.Sonra çocuk abi kardeşlerim de aç diyince al burdan börek onlara götür dedim. Geçmiş gün tam hatırlamıyorum ama çocuk 40-50 liralık börek aldı gitti.Ben kahvaltımı bitirip okula yöneldiğim zaman aynı çocuk yolda benden 1 dal sigara istedi..

bu da böyle bir anımdır. O gün bugündür kimseye bi bok almam.

"ölen dilencinin banka hesabından milyon lira çıktı", "gündüz dileniyor, gece mercedese biniyor; gizli kamera görüntüleri" tarzı haberleri yıllardır görüyordum ancak he deyip geçiyordum.

sonra,

bir tanıdığım ankara'da yoksul denebilecek bir semtte kentsel dönüşum çerçevesinde yapılan konutlardan bir ev aldı. evin balkonu gecekondulara bakıyordu. balkonda otururken o taraflari izledim. akşam üzeri evin çocukları olduğunu tahmin ettiğim bebeler geldiler. büyük bir sini vardı bahçede. üstüne topladıkları paraları yıgdılar hep bir yandan. kagıt ve demir paralardi ancak kagit paralari sonradan tumleterek elde ettiklerini dusunuyorum. neyse, sonra hemen paralar bir araya getirildi, baba paralari cebe koydu(bir deste para bu arada), bir miktar parayi cocuklara verdi. cocuklar gidip et kola falan alip geldi. mangal yaptilar. arkadasa soyledim. mangal yapiyolar la dedim. sasirdim cunku. para ritueli hep boyle, mangal falan da cogu gun boyle dedi. o gunde beri dilencilere bi sikim almiyorum. vermiyorum da. cunku o sana aldirdigi bir ogun yemek ile sadece kendi kazancindan arttiriyor. sen almasan sonunda acikip kendisi cebinden alacak.

bana bi defa avm'de çok kötü halde olduğu belli olan kadının biri gelip:

"evladım çocuklarım çok aç nolursun yardım et" dedi bende abla nakit yok dedim, "para istemiyorum bari yiyecek bişeyler al" deyince dayanamadım kalktım napsam diye hemen önünde oturduğumuz pizzacıyı gösterip pizza almamı istedi. mecbur alacaktım,neyse orta boy pizza siparişi verdim, kadın hayır hayır deyip kendisi büyük boy olanı istedi ve garsona söyledi ardından da büyük kolayı da yanına kaynak yaptırdı aldı gitti amk. ben kendime 22 tl'lik masraf yapmıştım kadına 36 tl'lik yemek almıştım.

velhasıl çoğu sahtekar olabiliyor çok ısrar etmese geç git.

hic sallamıyorum. hangi birine yetişcez. sokaklar dilenci asalaklarla dolu. ihtiyacı olan iş bulsun bulamıyorsa belediye, valilige basvursun amk. boku cikti istanbulun. siz bunlara verilen her lira memleketin gelecegine vurulan bir baltadir.

Aç insana tabiki yemek alırım da aç insan ne bulursa onu yer ve şükreder. Hamburger, pizza nedir? "Kahven nasıl olsun?" diye sorup yürümek gerekir. Acıyacak bir durum yok.

Hayir, almiyorum.
Gecen gun kadikoyde otururken masamiza geldi bi tane bebekli. "Para istemiyorum, bebegimin mamasi bitti" dedi.

Bizim arkadas o an bosta bulunup "ne istiyosun, hangi mamaysa alicam" dedi. Kadin "bebelac 1 numara" dedi, arkadas da Gitti migrosa, 2 kutu aldi. Arada 5-10 dk var yok yani.

Kac saat daha oturduk (raki masasi) kadin gelmedi. Arkadas da 2 kutu bebelacla kaldi oyle.

geçen gün okulun orada akbil doldururken 8-9 yaşlarında bir çocuk akbil büfesine dayanmış herkese "abla açım" "abi açım" diyordu önce "yok kardeşim" diyip uzaklaştım sonra çantamda pastaneden aldığım tahinli çörek, kurabiye falan olduğunu hatırladım geri döndüm koşarak, "aç mısın cidden bak çantamda kurabiye var vereyim mi sana?" dedim o da yarım ağız "yk abl dğlm aç" dedi. hani evet güven sarsıcı oluyor cidden, öğrenci olduğum için burada yazılanlar gibi kimseye pizza falan alamam zaten ama böyle şeyleri yaşamama/görmeme/okumama rağmen o an "açım" diyene yemek verebilecek ya da yemeğimi paylaşabilecek durumdaysam hayır diyemem sanırım.

hatta bir keresinde taksimde bir adam "abla açım 2 lira ver" falan dedi 100 metre önümüzdeki teyzeye, kadın da verdi adam valla kadın gidince büfeye girip döner aldı. bu tarz şeyler de oluyor, kimin doğru kimin yalan olduğunu bilemiyorsun.

ben tüm bu dilenen insanlar, aç ve açıkta olanlar benim suçum olmasa da hatta çoğu numaradan dilense bile önlerinden geçerken sahip olduğum şeyler için (çok bir şeyim yok da yani yeni ayakkabı aldıysam ondan, elimdeki telefondan, cüzdanımdaki 10 liradan vs.) utanıyorum, sanki ben çok iyi bir hayat yaşarken onlar o şekilde sürünüyor ve bunun sorumlusu da benmişim gibi hissediyorum.

sanırım malım biraz tşk.

Bişey satıyorsa alınır. Bir kalem, selpak dahi olsa bişey satan birinden alışveriş yap. Hatta 1 lira istiyorsa 2 lira ver.

Para isteyene verme yemek isteyene alma. Sen belki evinde pırasa yiyorsun o senden döner ekmek, pizza istiyor.. yani suistimal olabilir. Para isteyenin suratına bile bakmadan uzaklaş zaten.

dedi ayca'nın yazdıklarını okuyunca 'Aaa, ben mi yazdım dedim'. Sonra nick'in gördüm, 'Ya ben şaka yapıyordum, hakkaten ben yazmışım galiba' dedim. :)

Çok fena utanıyorum olan malımdan. Öyle çok malım da yok ama işte, yolda yürürken telefonum, cebimde öyle çok sayılmayacak bir param var. Fakir durumda birini gördüğümde kendimden utanıyorum, çok suçlu hissediyorum. Ki hissetmekten öte, suçlu olduğumu da düşünüyorum. Gidip özer dileyesim gelmiyor ama içimden geçmiyor değil.

Yemek isteyen biri olduğunda elimden geliyorsa yardım etmeye çalışırım ama 'Ben tokum, para ver'e çevirirse 'Ben de kredi kartıyla alacaktım, param yok ki'ye yatarım. Ki yanımda nakit taşımadım uzun süre çalınır diye, bir açıdan çok da yalan değil. Para isteyenlerle ilgili şöyle bir durum yaşadım. 5 yıl önce, üstümde çok borç olan bir dönem aysonuna iki gün kala parasız kalmıştım. İşten çıkışta da servisi kaçırmıştım, cebimde de eve gidecek para yoktu. Kasım ya da Aralık'tı sanırım. Bir arkadaşımı aradım, ondan borç alacaktım 20 TL ama arkadaş Okmeydanı tarafında. Ben de Beşiktaş merkezdeydim. Yol param yoktu, başladım yürümeye. Mecidiyeköy'ün arkalarında bir yerdeydim sanırım. Ağlasam ağlayacak durumdayım, kafamda sürekli 'Nasıl bu hale geldim' diye sorular dönüyor. O sırada bir dilenci çıktı, adam 'Kızım, Allah rızası için' derken sinirle adama 'Cebimde yol param olsa kaç saat yürümez, otobüse binerdim' demişim. Adam az sonra beni durdurdu. 'Kızım, al bu 10 TL'yi, yol parası yaparsın kendine' dedi. Ben gayet saf saf 'Yok amca, sana da lazım' falan diyorum. Adam ısrar etti, 'Kızım, gecenin bu saatinde dışarılarda yürüme tek başına. Bir daha karşılaştığımızda verirsin' demişti de, 'Yok amca, ben arkadaşa yaklaştım, ondan borç alacağım' deyince bırakmıştı. Bayağı şaşırmıştım.

Bir kere de geçen seneydi sanırım. Bir yerde yemek yemiştim, bir de kurabiye verdiler kocaman. Ben yemeyecektim, 'Bir arkadaşa veririm, dursun' diye çantaya attım. Yolda dilenen bir kız vardı. Kızı çağırıp kurabiyeyi verince çok sevinmişti. Bir o denk geldi, bir de iş yerinin yakınlarında aşırı kültürlü evsiz bir adam vardı. Meğer İstanbul Üniversitesi İktisat mezunuymuş, bir şekilde evsiz kalmış. 50'li, 60'lı yaşlardaydı; tam da anlayamadım o zaman. Adam zaten haber spikeri gibi aşırı düzgün bir artikülasyonla konuşuyordu. Giysilerinin de zamanında çok iyi ve marka olduğu belliydi ama pislenmişti delicesine. O yol kenarında bizim üniversiteye baka baka ağlıyordu, ben adama gitmiştim. Adamla 2 saate yakın lafladık sanırım. Hikayesini anlatmıştı bana. Önce eşini, eşinden sonra aklını kaybetmiş. Zaten bir noktadan sonra adamla birlikte ağladık. Yalandan insan hıçkıra hıçkıra ağlayabilir mi, bilmiyorum. Belki bir kısmını yaşamadı, attı; belki bana anlattıklarını yaşamadı ama adamın bir şeyler yaşadığı belliydi. Belki de adamın evi vardır ama o aklı kaybetme sonrası kendini dışarı vurmuştur, belki kendi hayal dünyasındadır. Adama sandviç ve ayran almıştım, hatta ayranı birlikte içtik. Bir de 20 TL vermiştim. Ara ara gelmesini söylemiştim ama bir daha görmedim. O adama ne oldu diye çok merak ediyorum. Hatırlayınca gözlerim doluyor, daha da utanıyorum.

Düşünüyorum da, beni iyi kaçırmadılar, öldürmediler bu zamana kadar. Çok fena içim eziliyor öyle birini görünce. Deli gibi suçlu hissediyorum.

genelde görmezden gelirim ama bir keresinde sabahın 7'sinde evden çıktığım sıralar mesaiye kaldığım bir gün, akşam 10'da falan işten çıkmışım servis bi yere kadar bıraktı minibüsle eve gideceğim.

gençten bir çocuk benden para istiyor. ulan çocuk benden sağlam. gir bir yere çalış değil mi?
ben bu saatte işten geliyorum biliyor musun? dedim. bir şey diyemedi haklı olarak.

e bi zahmet çalışın be abi. o kadar emekçinin suçu nedir? sağlıklı bir insana bir kuruş verirsem adam değilim. yemeğimi paylaşırım orası ayrı.

Yemek alma pozisyonuna hiç düşmedim, eskiden bi ara çantama çikolata bisküvi doldurur dilenen çocuklara dağıtırdım, sonra çocuklara zehir dağıttığımı farkedince vazgeçtim. Meyveli olanını lojistik olarak çözemediydim, şimdi de eskisi gibi denk gelmiyorum yoğunluktan.

Para vermem, verdirmem. Fakat geçen gece, sabaha karşı acayip bişey oldu. Taksim meydanının ortasında son derece şık giyimli ve elinde onlarca alışveriş poşeti olan bi amca beni durdurdu. Yarı İngilizce yarı Türkçe, cüzdanımı çaldırdım, ben aslında gs lisesinde hocayım, bak bu da kartım, bi 20 Tl verebilir misin evime gideyim dedi. Benim gözler 8 baktığından kartla ilgilenmeyip 20 Tl uzattım. Adam birden doğrulup, bi 20 daha versene vermişken dedi. İşte eyle :/

bir keresinde @aychovsky'nin anlattığına benzer tarzda bir adamla karşılaştık. ama bunun hikayesi daha bomba; eski yeşilçam oyuncusuymuş, başka bir ünlü "jön" kollarında ölmüş, cüneyt arkın düşündüğüm yaşta değilmiş, sektörün en kötü adamıymış. :D

bunu derken köpeklerin hep yattığı bir duvarın orda oturuyor, bira şişeleri var etrafta, bir şeyler de yemiş. köpeklere diyor ki "bunlar benim en iyi dostlarım" ama önlerine bir kuru ekmek bile atmamış.

sonra anlattı anlattı, dedim delidir ama iyi delidir heralde henüz bir şey istemedi, dinliyorum ayıp olmasın diye derken silivri'deki kızının doğum günü için pasta istedi. o sıra içerenköy'deyiz bak, yazın ortası :D

"o pasta oraya kadar ne hale gelir" dedim. "o benim sorunum" diye bağırmaya başladı. lanet olsun ki hiç yanılmıyorum, anlaşıldı diyip yoluma devam edeceğim hala bağırıyor "iki saattir dinlemesini biliyorsun ama!" diye. :D

genelde hiç bulaşmam böyle tiplere ama bazen insanın basireti bağlanıyor, o inanma isteği var ya çok kötü bir şey. her seferinde haklı çıktığım için bu tiplere istemeyerek kötü davranıyorum, yok sayıyorum. zaten asla para vermem ama kırk yılda bir falan yiyecek alırım.

Beyoğlunda serin bir bahar sabahıydı. Saat günün erken saatleri, 7 buçuk civarı. Elin gavurunun walk of shame diye tabir ettiği durumun tam ortasındayım. Ellerim ceplerimde dalgın dalgın yürürken sokağa iki seksen uzanmış, hafifçe doğrulup başını eline dayamış etrafı izleyen bir adam gördüm. Üzerindeki parçalanmış kıyafetleri, kir pas içerisinde, başında yeşil keçeden bir fötr şapka. Ama adamın öyle bir ışığı var ki, insan ister istemez ondaki bu kayıtsızlığa, dünya sikime minaresi götüme tavrına özeniyor. Önünde cam bardakta da bir duble rakı. Beni gördü, yüzünde kocama bir gülümseme ile fötr şapkasını başından hafifçe kaldırıp tam bir istanbul beyzadesi edasıyla "Günaydın beyefendi" dedi. Sonra rakısından küçük bir yudum alıp etrafı izlemeye koyuldu. Bunu o kadar doğal bir tavırla yaptı ki, sanki yerlerde sürünen bir ayyaş değil de, tahtına uzanmış üzüm yerken halkını seyreden bir roma imparatoru. İlerideki börekçiden börek aldım, yanına gidip "Beyfendi buyrun. Bunu yan masadan gönderdiler" dedim sırıtarak. Adam "Ah ne kibarlık, ne incelik. Selamımı söyleyin" dedi yerinden bile doğrulmadan.

İşte tanımadığım birine ilk ve tek yemek alma maceram.

Asla almıyorum. Kardeşim üzülmüş almış bir kere. Tam markete girerken dilenci kadın tutmuş tamam bir şeyler alayım demiş kardeşim de. Sucuk salam peynir donmuş gıda falan almış kadın da bu kadar mı aldın ala ala demiş ya. Bu arada kardeşim markete giderken beslediği sokak köpekleri kapıda bekler. Kardeşim de madem öyle diyip parçalayıp köpeklere vermiş kadın da kaçmış sonra.

Dilenen adama-çocuğa hiçbir zaman para vermiyorum. Bir gün yemek yerken bir çocuk geldi para istedi, vermedim ama vicdan azabı oldu; ben yemek yerken çocuk aç mıdır diye. Çocuğa aç mısın deyince bir yemek de ona aldım. Yolda karşılaştık tatlı tatlı gülümsedi, içim eridi. Onun dışında çocuk dilenci olursa şeker vs veririm ama para hiç olmaz.

Orta yaşlarda, gençlerde dilenci görünce ama bırak üzülmeyi daha sinirleniyorum.

Şöyle bir durum da var. Yakın zamanda yolda 18-19 yaşlarında bir erkek ağlıyor, durdum ne oldu diye eğildim. Açım abla dedi. Sİmit poğaça vs aldım yan taraftan verdim çocuğa. İki gün sonra aynı yerde aynı çocuk aynı pozisyonda yine ağlıyordu. Buna da elimi kıpırdatmam bir daha mesela.

ben de bir anımı paylaşayım.

arabadan indiğimde ufak bir çocuk yaklaştı yanıma, "abi bana şuradan tavuk döner alır mısın" dedi. "tamam" dedim, alırken "abi ikiye bölseler olur mu" dedi, "niye ikiye böldürüyorsun" diye sordum, "yarısını kardeşime götürücem" dedi. "iki tane alayım böldürmeden götür kardeşine" dedim, "yok abi bu bize yeter zaten" dedi. tavuk döneri ikiye böldürdüm, verirken de 20 lira para vermek istedim ama almadı.

yani evet, art niyetli ve insanların duygularını suistimal etmeye çalışan insanlar çok çok fazla ama hepsi de böyle değil.

asla para vermem, para isteyenden tiksinirim.
açım diyenin o anda dokunursa, bir öğün yemek ısmarlarım. ısmarladığım oldu.
tavuk dürüm döner, kola aldım. fazlasını da almam.
çocuklardan bir şeyler satın alabilirim.

belki 7-8 yıl önce caddebostan sahilde adı ertan olan bir sokak çocuğu ile tanışmıştık. yaşı belki 13-14 olabilir. kız arkadaşımla çimlerde otururken iki kişi bir de köpekleri yanımıza geldiler. konu nerden nasıl ilerledi hatırlamıyorum ama konuşmaya başladık. ailesinin aslında anadoluda bir şehirde varlıklı olduğunu ama babasının bir suçtan hapse girince üvey annesi ile amcasının onu istemediğini ve dayaktan ölmemek adına kaçtığını anlatmıştı.

arabalara ve hayvanlara çok meraklıydı yanındaki arkadaşı ise inanılmaz sessizdi. dilenci değil de sokak çocuğuydular işte. ertan kendinden çok köpeğe önem veriyordu. mesela hiç çöp yedirmiyormuş verilen paralarla köpek maması alıyormuş. hatta hangi mama migrosta ne kadar çok iyi biliyordu. bir iki defa para vermeyi denedim genelde kabul etmedi zorla verince de sonra ödeyeceğini söyleyerek aldı.

bu tip insanların iki sosyal yüzü var. birincisi tanımadığı yabancı insanlara karşı olan umursamaz tavrı ikinci yüzü ise onu bir insan yerine koyan ve tanıdığı kişilere karşı olan tavrı. bir iki defa da yemek aldım gene aynı utangaçlıkla aldı benden yemekleri. bu kadar zaman geçmiş ama bir sözü aklımdan çıkmıyor. günlerdir cips dışında bir şey yemedim demişti. yaz ayı herkes caddebostan sahilde cips, kola ve bira yapıyor. ortamdak en bol besin ise cips. o yaz defalarca gördüm ve hep konuştuk. bana anlattıklarının hiç biri yalan gibi gelmedi ki bu konuda çok şüpheci bir insanım.
en son bir internet kafede kalıp temizlik falan yapıyordu. dizilerden, arabalardan, internetden bahsediyordu sürekli yani böyle bir hayat istemediği ve zengin bir iç dünyası olduğu belliydi. en çok polislerden ve sürekli dayak yemekten. her hırsızlıkta her olası suçta bunları toplayıp götürmelerinden şikayetçiydi. abi biz hırsız değiliz bize verilmeyen hiç bir şey almayız diyordu sürekli.

sonraki yazlarda bakındım ama göremedim belki başına bir iş geldi belki de bir şans ile kurtuldu oradan bilemiyorum. ama artık sokakta yaşayan insanlara dilenciliği yüz metreden belli değil ise önyargı ile bakmıyorum.

Dilencilere para da vermem, yemek de almam. Yardım edenleri de uyarırım. Herkes 3 çocuk yapsın, devlet bakar diyenler umursamıyor, ben mi umursayacağım :)

bi de aklıma şu geldi. adana kozan'a proje çalışmaya gittik. biz öğrenci projesi çiziyoruz ama kentsel dönüşüm söylentisi çıkmış, halk bize düşman. bana düşen mahallede şopar kaynıyo, bi tarafımızı kesicekler diye yusuf yusuf dolaşıyoruz. bi tane ufaklık bayaa ilgili, takıldı peşimize sokak sokak takip ediyo, sorular soruyo, cin gibi. biz de mola verdiğimizde muhabbet ettik bununla. okulda sevdiği kız varmış (ilkokul 2), buna çayırda randevu vermiş, buluşucaklarmış, çok heyecanlıymış falan. fakat afedersiniz kıçında bi don var, ayaklar falan çıplak. dedim ayağına bi terlik giy bari :P bu da dedi ki, abimle kavgalıyız, ayakkabısını verecekti buluşmada giyeyim diye, maçı varmış. dedim gel sana ayakkabı alalım. tamam dedi, beğendiğim bi ayakkabı vardı, onu al bari. bu tuttu beni, hiç abartısız yarım saat yürüttü çarşının öbür ucuna, yarım saat de dönüş.. benim de vaktim kısıtlı, akşam oluyor. dükkana girdik, rafını bile biliyo, nokta atışı buldu ayakkabıyı. bi de terlik aldık. kız beni beğenecek diye uça uça gittiydi :) keşke hep böyle denk gelse, seve seve alıp helal etsen, lakin ki büyük şehirde pek öyle olmuyo..

yarım saate yozgat-türküm bar'da buluşalım.

Ok. Yanniz metro kaça kadar açık dönüşü nası yaparız?

Bir başlık vardı, istanbulluların şehir yazmaması diye. Cuk oturmuş :)

bursadan aynı planı yapıcak varsa ben gelirim

bu zirve gerçekleşsin ben seni taksiyle aldırıcam cnm, raad ol..

Seni saygıyla selamlıyorum manuel.

@berginyonbaenre dün gece bu saatlerde bursadan dönmüş biri olarak gene atlayıp gelirdim de saat olcak 3 :(

@klar, biitaksiyi açtım bekliyorum, ne dediysek o karşim.

@Manuel Mandalin

Teşekkür ederim datlum, dolmuşa bindim artık. Kapa şu bilgisayarı artık da sen de gel

O değil de aynı saatlerde aynı yerlerden geçmişi,dünya küçük. Bursa güzel :)

oo allah kabul etsin brnbrs kardiş:PPP

Bursayi gec de sen bu kadar laftan sonra o kizi istemeye git.

Sağol kardeş :D

@acediac

valla gidişat öyle görünüyor büyük resme bakınca. oO büyük resim falan çok entelim gene bu akşam askldjlaks

hiç görmeden bursa'ya taşınmış biri olarak başka bi yerde yaşamayı düşünmüyorum şahsen. bursa sevilir <3

bursa'da uzak durulmasi yerler
1-kent meydani
2-kent meydani
3-ken

kütüğü bursalı olan ve 17 senedir izmir'de yaşayan biri olarak, çok zorunda kalmadıkça bursa'da asla yaşamam.

@want2die @kakao, Bu nasil bencilliktir? :)

bence şimdilik ikinci el bir goPro alıp da başla bu işlere.
Baktın aklına yatmadı, hevesin geçti yaklaşık aynı paraya satarsın,

Kamera ile ne çekip ne yapmak istiyorsun? Youtube videoculuğu mu, düğün mü, kısa film mi?

şöyle bir bakış açısı var bende destekliyorum.

siz güzel bi hikaye ve teori bilgisine sahip olun, sizin süper fikirleriniz var ama çekemiyor değilsiniz. önce o fikirleri elinizdeki kameralarla çekin. telefon, 1000 liralık kamera etc.

şöyle örneği değiştireyim lp nin sürekli verdiği örnektir, millet süper bilgisayarları yok diye uzaya roket yollayamıyor değil. istek ve kafayı çalıştırma işi, adam zamanında hesap makinesiyle yollamış aya roketi. olay hardware de değil, kafada ve fikirde bitiyor.

örneğin klip çekeceğim. dağı taşı, kuşu, şehri. burda iyi görüntü kalitesine ihtiyacım var. kısa film değil esas hevesim. ufak tefek bişeyler çekip montajlamak filan. mesela az evvel mete kudur beyin duyurusunda denk geldiğim bir video; www.youtube.com

açıkçası bu konuda teknoseyirin çok kapsamlı ve güzel videoları var.

www.youtube.com

ama dediğim gibi eski belgeselleri açın izleyin görüntü kalitesi mesela çook kötüdür ama izlettiren o değil. elbette artık değişti ama yine de önce elinizdekilerle deneyin, baktınız oluyor gibi sonra proya geçin.

3000 lira aliekspresste harcanacak bir bütçe değil. Hiç başka cihaza bakmayın, o parayla Sony rx100v alırsınız. Video ve fotoğraf ihtiyacınızı fazla fazla karşılar. Gopro ayrı bir cihaz, malum aksiyon kamerası. Mikrofonu kötü, harici birçok aparat almanız lazım. Sony'nin mikrofonu da yeterli. Mükemmel bir cihaz. Hatta V olanı değil de IV olanını da alsanız olur.

@orient blue

Sony rx100 IV yerine sony A6000'a ne dersin? Lens değişebiliyor. Tek boktan yanı mikrofon girişi yok. Olur da ilerde sesten memnun olmazsam biraz uğraşmam gerekebilir.

Güzel makine ama büyük. Rx serisi kompakt sınıfında efsanedir. Sabit lens fakat prime kalitede, hem zum var, hem açık diyafram var, optik sabitleyici var, hayvan gibi işlemci var, var oğlu var... Mikrofonu da güzel, yeterli. Taşınabilir olması da cabası.

RX100 serisi güzeldir ama mesela 4K çekerken ısınıp durduğu, maksimum 4-5dk çekilebildiği söyleniyor.

Bence senin alman gereken kamera şu, eğer sırf video diyorsan, fotoğrafla pek işim yok ve dar açıyla, sığ alan derinliğiyle falan işim olmaz dersen:
fotografium.com

şu da incelemesi: www.youtube.com

kendi stabilizerı var çok etkili, gayet güzel 4k video çekiyor, mikrofon girişi var ki bu iphonedo öyle kullanıyor.

@rodriguez2 vaay bi heycanlandım ya güzelmiş baya bu. fiyat da iyi. ben bunu bi araştırayım.

Evet Sony aksiyon kameraları da çok iyi, gopro ile kafa kafaya. Fakat her ikisinin de sorunu (aslında sorun degil, öyle dizayn edilmişler) sabit odaklı olmaları. İşimi görür derseniz çok amaçlı oldukları​ için alınabilirler. Ama yok ben manuel odak yapayım, diyaframla oynayayim derseniz "fotoğraf makinesi" şart.

Bende hero 5 black var. Çok memnunum fakat sabit odaklı olması nedeniyle bazı durumlarda (örneğin bir insanı yakından kaydediyorsam) kameraya (Samsung nx mini aynasız) geçiyorum. Prime portre lensi ile inanılmaz oluyor goproya göre.

Yani neye ihtiyacınız var, onu iyi belirleyin derim. Gopro/Sony fdr aksiyon tarafında bence rakipsiz. Aynasız fotoğraf makinesi tarafında da rx100 efsane. Bendeki nx mini ise Sony ile kıyaslanamaz ama fiyat performans açısından mükemmel. Tabii artık üretilmedigi için kendisini ve lenslerini bulmak zor. Yine de ikinci el bulunabilir. Sadece body 400-500 lira civarındadir (bedava).

@orient bu gece de kafam karıştı. dediğin de mantıklıymış. ama şu aksiyon kameralarının dezavantajları tam olarak neler? yani diğerlerinden farkları. odak dediğin arka planı blurlu yapması diğmi? ve şu an farkediyorum ki bunlar sadece geniş açı çekebiliyor. öyleyse o da kötü sanki. ben sırf doğa manzara çekmiyeceğimki. yani daha doğrusu hiç tecrübem olmadığından çok büyük eksik mi onu da bilemiyorum şu an. ama yok dar açı da lazım bence.

Karar vermek zor :) aksiyon kamerası adı üstünde, arabaya motora bağlansın, suya girsin, aksiyon kaydetsin diye tasarlandığı için fiziksel olarak daha dayanıklı ve geniş açı çekebilecek şekilde tasarlanmış. En büyük dezavantajı (duruma göre avantajı) balık gözü kayıt yapıyor olması. Bir diğeri de sabit odaklı olması. Yani evet dediğin gibi arka planı fiziksel olarak flu yapabilecek bir yapısı yok. Hani foto makineleri bir objeye odaklanırken lensleri şöyle ileri geri hareket eder, doğru yere odaklanmaya çalışır​ ya, işte aksiyon kameraları bunu yapamıyor. Belli bir mesafeden (30-40 cm gibi) itibaren sonsuza kadar net kaydediyor. Sarsıntıya maruz kalacağı, düşeceği için fiziksel olarak hareketli, zum yapabilen bir lens yok üstlerinde. Balık gözü efekti bu cihazlarda dahili olarak düzeltilebiliyor ama bu sefer geniş acıyı kaybetmiş oluyorsun çünkü görüntünün en çok bozuma uğrayan köşelerini kesiyor yazılımı. En yüksek çözünürlükte geniş açı çekip sonradan bilgisayarda yine bunu gayet iyi şekilde düzeltebilirsin ama uzun iş gerçekten.

Eğer sağı solu, insanları vb. şeyleri de kaydedecegim dersen bence aksiyon kamerası alma. Dediğim gibi Samsung nx mini ayarında bir aynasız ya da bu işin zirvesi olan rx100 serisi bir kamera ihtiyacını fazlasıyla karşılar. Elbette DSLR alıp onunla da çok iyi kayıtlar alabilirsin ama aletler dana gibi. Lensiydi çantasıydı derken adamı bezdirir. Rx100 sabit ve fakat katlanabilir mükemmel lensiyle gömlek cebine giriyor. Tabii fiyatı da ona göre. Bu arada evet rx100v modelinde 4k çekim yaparken ısınma problemi olabiliyormus ve bu yüzden 3-5 dk kadar aralıksız kayıt alabiliyormus. Bunun yerine muadili Canon G serisi kompakt modellere de bakabilirsin. Onlar da 4k çekiyor ve biraz daha ucuz. Isınma problemi de duymadım.

Elbette bütçen el veriyorsa bir normal kamera, bir de aksiyon kamerası alsan tadından yenmez :)

mümkün de senin durumda pek değil gibi. yazdıklarından başarsız bir öğrenci olduğun anlaşılıyor. Şöyle düşün yüksek lisansa bile bölüm birincisi varken neden seni alsınlar. Ben yazdıklarından sadece işin kaymağını yeme aşaması yani ders anlatma istemeyi gördüm. Onun için lisanstan sonra 2 yıl yüksek lisans 4 yıl da doktora yapacan.

düzenli derse giden biri değildim evet. buna bahanem üniversiteye girdiğim günden beri çalışıyor olmamdı. evet bunu bahane de ettim yani. evet ders anlatma isteği var. yalnız para kazanmakla ilgili düşüncelerimin de değiştiğini anlatırken aslında yıllardır bir türlü içimden araştırmak öğrenmek gelmeyen işime karşı ilgimin arttığını iyice uzatmamak adına tam açıklayamadım. saygı duyduğum şeyler değişti sanki biraz. ders anlatma hevesinden ayrı bir durum bu. akademik kariyer falan olmasa bile işinde iyi bilgisiyle para kazanan biri olmak istiyorum eskiye kıyasla

Cok.iyiniyetlisin dostum. Akademi seni hayalkirikligina ugratir. Ozel universitelerde disaridan ders verebilirsin, su an icin en uygunu bu gorunuyor senin icin.

çok benzer durumdayım. ama akademide çalışmak istemiyorum, yine sektör içinde bir şeyler öğrettiğim bir model yapmak istiyorum. ama bir yandan yüksek lisans filan yapabilirim en fazla akademik olarak şimdilik.

bir şey yapalaım onu.

Ne insanlar akademisyen oluyor, sen mi olamayacaksın? Mühendislik bölümlerinde okulu uzatmak normal bir şey. Tek yapman gereken ALES'e çalışıp, iyi bir puanla güzel bir okula yüksek lisans için başvurmak. Yüksek lisans süresince ya da sonrasında araştırma görevlisi olabilirsen bir şansın var. Sadece kendi derslerine gerçekten hakim ol. Mülakatta patlama.

dusunhaber.com

www.adanasmmmo.org

Gerek yok ama hiç ara vermemen lazım. O zaman direkt bağkurlu olursun.

Aynen aynen tayyip dururken gül alır.

Mhp ile hdp hiçbi zaman aynı adayı desteklemeyeceği için akp istediğini başkan yapar.

bu trolleme olmadı. otur. sıfır.

CHP Gül'e destek olduğunu açıklarsa gider Tayyip'e oy veririm.

Yok lan o kadar da değil de kesinlikle Gül'e oy vermem. Her durumda RTE karşısında herhangi bir adayın kazanabileceğini sanmıyorum. Geçmiş olsun.

şu adamı ikna edebilirsek belki yerler

www.gazeteplus.com

www.zaytung.com

ilber ortaylı geldi aklıma direkt.

öyle biri yok. hem ülkücünün hem kürdün oyunu en az fireyle alabilecek biri olması lâzım.

Rte alır kasmayın.

www.yozgatgazetesi.com

hayret kimse yazmamış. Meral Akşener.

ben rte başkan olmasın diye gidip meral akşener'e oy vermem.

ben öyle bir adayın - hazırda - var olduğuna inanmıyorum maalesef. zaten hatamız, halihazırda bu hayır diyen kitleyi bir araya getirecek birinin olduğuna inanmamız. tam tersi, özellikle chp hazır diyen kitleyi ve profilini çok, çok iyi analiz etmeli. sonrasında bu profile hitap edecek bir lider ve imajını yaratmalılar. rte geceden sabaha mı bir kesimi temsil eden kişi oldu? ya da halihazırda öyle miydi?

bugün berberdeyken anahaberlerde abdullah gül ismi filan duydum, ne iş?

geçen sene bu zamanlar ben gül deyince gülüyodunuz develer?!

1 sene önceden gündemi koklamışım resmen yahu

İnsan canlısı veya bencil olmakla kriz anında müdahale etmek arasında nasıl bir alaka kurdun? İnsanların böyle anlarda adım atan kişi olmaması çok yaygın bir şey ve kişilikle sandığın kadar alakası yok bence.

Hatta bireysellik demişsin, tam tersi, kimsenin bir şey yapmıyor oluşu kimsenin bir şey yapmıyor oluşunun sebebi.

Avrupada da var bireysellikle alakali diye düşünüyorum kurallara bağlı adamlar Amerikalı hocam derse ilgili olduğum halde sabahin korundeki derse bikaç dakka geç girsem servis yüzünden desem bile yok yazardı konuşunca da sanki kabahat işlemisim gibi davranırdi aslında haklıydi adam ama her batılı böyle değil mesela bazı İtalyanlar bizden bile lakayıt

ben de o şekilde davranırdım büyük olasılıkla, orda videoya çekmek bilinç oluşturmak için. ama gidip de güvenlik güçlerinin karşısına dikilemem dayak yeme riski var. mesela tahminimce hayatında bi iki kez kavgaya girmiş biri bunu garipser ama benim gibi hiç kavga etmemiş birinin orda yapacağı olayı videoya çekip herkese duyurmak ve uzaktan izlemektir

o an orada olsam nasıl davranırdım bilmiyorum.
ama o anki psikoloji ile gruba uyma meyili fazla olabilir.

Çünkü adamların adalete güveni var. Kanıt topluyorlar sadece, nasılsa cezasını çeker bunu yapanlar diye.

Bir de müdahele etse suçlu duruma düşebilir herhangi bir yetkisi olmadığı için.

@Adramelekhh dogru söylüyo olabilirsin. Bunun bencillikten çok korkaklıkla ilgisi olabilir. Yani orda adamı doğrasalar, yani ben tek başıma ne yapabilirim diye üzülüp kameraya çekerler anca.

O videolar sayesinde mahkemede cezalandırılabilecek o kişiler. Ayrıca amerika'da görevini yapma iddiasında bir memura mudahele edersen müdahale ettiği kişi ile aynı sonu paylaşırsın. Boşu boşuna başını yakarsın. Orada en azından o uygulamayı yapanlar cezalandırılacak. Uygulamaya maruz kalan da hatırı sayılır bir tazminat alır kesin. Bizde olsa devlet hemen bunu yapanlara sahip çıkar. Mağdur olana bırak tazminat vermeyi, döven memur döverken kendi elini yaraladı diye bir de magduru dava ederler.

Mantıklı insanlar.

Şimdi kalkıp güvenlik görevlileri ile itişseler, kendilerine zarar vereceklerdi.

Kayda alıp dünyaya duyurdular, havayolu hisseleri tarihinin en sert düşüşünü yaşadı, ceo hedefte, firma kriz yönetimi ile uğraşıyor.

Önemli olan efelik yapmaksa, sen haklısın. Önemli olan had bildirmekse, onlar haklı. Şimdi sadece United değil, tüm havayolları böyle bir olayın bir daha yaşanmaması için talimatları yağmur gibi yağdırırlar. Sorumluluğu olan herkes de işinden olur. Dahası mahkemede adamların götünden kan alırlar.

yav he he. türkiyede millet sokakta karısını dövüyor kimsenin sesi çıkmıyor polise mi çıkaracaklar

Ya kardeşim vidyoya cekmesinler demiyorum. Kalkıp memurla itişsin de demiyorum. Lan bi sesini çıkar ya. Muhtemelen fazla yolcu durumu uçaktaki herkesin malumu. Niye o adam ya? Nasıl onu secebiliyosun diye 1 tane insan da mı sormadi? Belki de sordu bilemiyorum

adamlar havalimanı polisi. ne yapacaksın? zaten 11 eylülden beri gık çıkarttırmıyorlar, sen orada ters bir hareket yapsan sonun dayak yiyen adamdan bile beter olur.

türkiyede olsa yolcular polisi alkışlar adama da terörist der. şaka mısınız arkadaş siz? paralel evrende mi yaşıyorsunuz?

crown durumu özetlemiş.
+1

video'da insanlar sesli tepki veriyordu zaten? Pek çok kişinin tepki verdiğini duydum.

@n62 +1

n62 +1

Amerikalılara has bir durum değil. (bkz: ayşegül terzi ) ayrıca crown +1

Ama ne olduğunu bilemezsin ki. Belki adam ciddi bir suctan aranıyor terörist vs nerden bilecen ilk anda. adam için ben de üzüldüm ama en azından yüklü bir tazminat alı heralde tek tesellisi bu olayın. ha olmasaydı tabii ki daha iyi ama havayolları da bunu acı acı çekecek şimdi

n62 ve crown +1

Keske adaletimiz Amerika'ninki kadar olsa.

Bizim tek bildigimiz efelenmek

Vpn falan bişey açık olabilir mi?

hayır değil

elle şehir ekleyemiyor musun?

bilmem. ben şehir falan eklemiyordum. dün üsküdar yazan yerde bugün garip bişey yazıyor

widget'a dokununca uygulaması açılıyor ve ayarlardan konum/şehir elle de girilebiliyor.

Bedava muayene zor. Kesinlikle doktor röntgen isteyecek. O da para yani.

baş parmağınızın kökü kısmı mı ağrıyor?

@nıç hayır. fotodaki kızarık kısım. sağ ayağın sol iç tarafı

Onlar da kisaca Allah belani versin diyorlar. Warschauer´de(Istasyonun adi) boktan bir müzik grubu seni rahatsiz etsin, bir torbaci tarafindan dolandirilasin falan fisman. Adam da cevap olarak "ya adamin kendisi torbaciysa? tabii ki saka" diyor.
BVG: Eger oyle olsa kisa mesafe (yolculugu) icin (cebinde) 1.70 Eurosu olurdu diyor. Sonra da eger 15 yasindan kücüksen 1,50 Euro eder, ki yasinin tweetlerinden anlasilmasi zor diye dalga geciyor. Ergensin diyor. Sürekli ekteki pencereyi acip cümle cümle cevirmedim, üsendim. Anlatabildim umarim ne konusuldugunu.

Çok teşekkürler

direkt çağır bir kahve içelim mi vaktin varsa konuşuruz sohbet ederiz de bu insanlar bizimki kadar takık değiller ay kahve içmeye çağırdı acaba evlenme mi teklif edecek diye bakmıyorlar olaya. zaten kimyanız tutarsa da hissedersin tutmazsa da zaten büyük ihtimalle kibarca reddeder bir dahaki buluşma davetini.

Git söyle ya. Ona yazan erkekLER arasında en iyisi olmana gerek yok, kız karpuz seçer gibi sevgili seçmiyorsa.

feysbukta yeni pp koymuş. ah, ah.. şöyle bi buluşsak, açılsam. yani hayranlığımı açsam bile yeter gibi geliyor. vallahi şeker gibi bir kız ya :(

@j r r tolkien hayrani

yok yok büyütmüyorum. aylardır hiçbişey yazmamıştım zaten. öyle güzel kızdı diye aklıma arada geliyodu sadece. bi kez karşılaştık, ben gene görünce baktım, güldüm. o da usul usul, şaşkın bişekilde baktı ama ilgilenmedi benle. uzun zaman sonra gülcemalini görünce içim bir hopladı, o kadar.

ya bişey dicem. ben bu kıza ara ara mesaj atmak dışında hiç de darlamadım. ısrarcı olmadan bikaç kez kahve teklifi yaptım sadece. bakarız filan şeklinde salladı. ama şöyle bi dipnot var; ben bu mesaj attığım zamanlar da hep sarhoş falandım. bu çok kötü bi intiba bırakmış olabilir. bu sebepten hiç oralı bile olmamış olabilir. şöyle uzun uzun bi mesaj döşesem mi? yani beni yanlış tanımış olabilir, hatta tanıdı, muhtemelen. ya da bi mektup yazıp oturduğu semtin postanesine yollasam, sana bi mektup yazdım desem sadece mesajla. hm, ne dersiniz?

gecenin 12'sinde bi ara kahve içelim dediysen tabii sallanmazsın gayet doğal. iş işten geçmiştir boşver ha illa tam anlamıyla güzelce reddedileyim özgüvenim sarsılsın diyorsan yaz tabii.

utanmıştır

Hesaplar siliniyordur başka sebepten. O cevaplar da kaynıyor tabii. O kadar güzel yazılarım vardı sözlükte. Hatta nick altım bile o başlıkları anlatan enrtylerle dolu idi. Sonra başka bi şeyden uçuruldum. Başlıklar öksüz kaldı.

Bu da öyle bir durum zannımca

canim sikilyor. duyuruda millete sarmaya basladim. saldirgan cevap verip sonra ben ne yaptim yav diyip siliyorum

benimkini genelde modlar siliyor, tartışmaya girip de sonradan sildiğim çok azdır. BİZDE GERİ VİTES YOK. küfür kıyamet yardırdığım için modlar siliyo sonradan hepsini.

bazen kişiler siliyor evet.

benim duyurularımda da oluyor.

bir cevap yazdı mı arkasında durmalı insan, yahut siliyorsa da kusura bakma yanlış anlamışım vs demeli.

ben cevaplarımı ne zaman siliyorum. bazı kişiler kimseye tik atmıyor. öyle bir kişi soru sormuş çok açıklayıcı cevap vermişim, tik yoksa silerim. onu da bir kaç gün sonra görüyorum.

ama mesela 20 cevaptan sadece benimkini beğenmedi tiksiz diye silmem. o adam benimkini beğenmek zorunda değil.

kimseye tik atmayan kişilere verdiğim cevapları siliyorum yani. ha bir de eski sevgilime attığım cevapları topluca temizlemiştim.

Cevap / tik oranı için siliyorlar. Herkes adına konuşmayım ama çoğunluk için böyle. Cevap bu oranım %80 diye övünüp puahaha %30 ne diyip dalga geçeni gördü bu gözler.

bazen yeni yazdığım bir şey eski yazdığım bir şeyle ters düşüyor. o zaman bir konuda bambaşka düşünmüş olabiliyorum. yeni yazdığımla eski yazdığım çelişmesin diye siliyorum.

bezen de artık bir anlamı kalmıyor. iphone 5s satmıştım mesela (gerçi o sözlük hesabına bağlı ekşi duyuru hesabımda mı hatırlamıyorum tam ama), satıştan sonra sildim gitti. ne gerek var durmasına.

tik atmamışsa ve ben özenip yazdıysam ya da araştırıp yazdıysam siliyorum.

elini bi zahmet kaydırıp tik de atabilirdi.

Bu güzel şarkı için @vegas'a teşekkür etmej istiyorum..

Tik yok diye silmek saçma. Mesajlasmiyosunuzki orda. soru soran haricinde bisürü insan da nasipleniyor cevaplardan. Bizim günaamız ne? Tik meselesi yüzünden cevap silmeyi yasaklıyorum şu an

Soruya cevap değilse, yanlış olduğunu fark ettiysem, gereksiz atar veya iğneleme yapıp sonradan gördüysem vs.

bu duyuruyla fark edip actim, allah razi olsun.

Birkaç kere denk geldi. Normalde mobil veriyi hep açık tutuyorum, hiç kapatmıyorum. Bazen çakışma durumlarında kapattığımda, normalde kapatıp açmadığım için açmayı unutup tüm kotayı yiyorum bir güzel ama her ay değil.

valla hiç unutmadım sanırım. bu tarz ufak şeylerde baya takıntılıyım zaten. telefonum hayatımda önemli bi yer tuttuğu için eve girmek=wifi açmak benim için hatta

uygulaması vardı. evin konumunu tanıtıyorsun, ve eve gelince wireless açılıyor. tabi apartmanın kapısında açılacak haliyle zira gps mantığı var programda.

Wifi degil de mobil veriyi kapatip acmayi adet edinerek bunun onune gecilebilir sanirim.

Geliyor, hatta bazen telefonla bir süre bakışmama sebep oluyor. Ufak bir dram yaşanıyor o an.

wifi'yi neden kapatıyorsun ki? hiç kapatmadığım için başıma da gelmiyor.

wifi neden kapalı duruyor ben de anlamadım. benimki de hep açık.

wifi, mobil veri, bluetooth hep açık. açıp kapamayla uğraşmıyorum.

bunun için IFTTT tarifim var. belli bir alana geldiğimde wifi'yi açıyor.

Wifi sürekli açık kalınca, bağlanabileceği bir ağ yoksa, sürekli ağ aradığı için pil daha hızlı bitiyor. Ondan ben de kapatıyorum artık ev dışında. Dün akşam ben de unutmuşum.

O benim. Hep unutuyorum. Bazen de evdeki internet yavas oluyor, bilerek kapatip mobilden kullaniyorum.

benim wifi hep açık. eve gelince otomatik bağlanıyor böylece

bende wifi hep açık.

wi-fi açma değil de bir keresinde telefonu şarj olsun diye bilgisayara bağladım. onun da hotspot'ı açıkmış. normalde evde fiber var. HD dizi izliyorum takılıyor (o zaman 4.5G yoktu). Ben diziyi izledim bitti. Sonradan farkettim hotspot'tan giriyormuş internete. 1 GB falan girmişti 1 saatte.

nfc tagleri kullanabilirsiniz

faydali bir duyuru oldu. mobil veriyi acip kapatiyorum. sikca da unutuyorum. uygulama olayi iyiymis.

İphone' da böyle sıkıntılar yok gardaş. Wifi' yi bulduğu an hücreseli görmezden geliyor.

androidde de wifiyi görünce datayı direk ordan çekiyor. sorun zaten wifi kapalıyken. ben bunu ayda bir falan unutabiliyorum ve internet paketim su gibi gidiyo. dedim böyle bir uygulama olsa fena olmaz. bilgim yok pek ama yapmayı denicem, hem öğrenmiş olurum. yaparsam indirirsiniz heralde sizde..?
sonuçta YERLİ VE MİLLİ olan varken iftt falan kullanmak ayıb olur dimi ?!?!? :))

sherlock holmes hikayeleri daha güzel olmaz mı? hikayeler hem sürükleyici, hem de istenilen seviyeden alınca daha sade bir dilde olacağı için konuya daha hakim olursun.

ingilizce orijinalinden anlaman cok zor. eger böyle bir sey yapacaksaniz, daha cagdas bir öykü olur. söyle bir link vereyim, newyorker dergisi son 15 20 yilda yayinladigi öyküleri ücret istemeden yayinliyor internetten. hepsi cok iyi yazarlar tarafından yazilmis cok iyi öyküler. bir yazar secip onun üzerinden gidebilirsiniz.

www.newyorker.com

hiçbirine gitmedim ama peru'yu seçerim

Kolombiya.

şu aralar iş gereği Kolombiya'yla çok haşır neşirim, o yüzden gitsem iyi olabilir.
zaten bölge insanlarını da severim.
kadını güzel, erkeği yakışıklı oluyor.

ama turistik gezi olarak tabii ki peru, tabii ki machu, tabii ki picchu.

Kolombiya'ya gittim, tavsiye ederim. Çok farklı bir kültür, bir ton doğa güzelliği ve sıcak insanları var. Çok eğlenceli geçti. Hem Pasifik'e, hem atlantik'e kıyısı var, hem Amazon'larda em de Ant Dağlarında bir tarafı var. Herbirinde de ayrı görülecek yerler var, Cartagena şehri mesela şehir olarak, topluca Unesco dünya mirasına dahil.

sanırım peru derim

vietnam

Hâlâ katılınılabiliyor bu arada ;)

ben vietnam'a gitmek isterdim ama diğer iki seçenek de çok çekici.

mesela (pseudo code gibi yazıyorum, kural falan dikkat etmeden):

int topla(int a, int b) {
int c;
c = a+b;
return c;
}

toplam1 = topla(3, 5); // 8
toplam2 = topla(6, 9); // 15
toplam3 = topla(toplam1, toplam2); // 23

yukarıda topla(a, b) function'ı a ile b argümanlarının toplamını "döndürüyor". bir nevi yanıt veriyor.

kaykay ayakkabısı günlük de kullanılır

benim beğendiğim bir de şu var, klasik vans
www.sneakscloud.com

bordosu da var istersen
www.sneakscloud.com

Hoş görünüyor ama aynı fiyata vans alınabiliniyorken bence gereksiz. Decathlon da bez ayakkabı konusunda soru işareti. En iyisi aşağıdaki linkten almak.


www.sportsoul.com

kötü. ayrıca 90 lira bez ayakkabıya verilmez yahu. kaldı ki kötü demiş miydim?

o renk neyin altına giyilebilir bilmiyorum ama siyahını kendim için düşünebilirim.

bok gibi.

kırmızı nerdeyse oy birliğiyle beğenilmedi. vazgeçtim ondan peki. ama vanslar da çok pahalıymış ya.

bilgisayarkavramlari.sadievrenseker.com

daha basit, unibilgi.net

aa olur mu klar, ben hep evdeyim.

Bugün dinleniyorum burda yarın gezilecek tabi :P

ben de her zaman olduğu gibi evdeyim. ama bahar gelince ayrı bi yorgunluk geliyor üstüme o yüzden de çıkmıyorum dışarı.

Çıktık vallaha, sen evde çürü :/
Ayrıca çok sarhoşum ama biliyorum ki 'katetmek' öyle yazılmaz!

bu sorunun muhatabı ben değilim ama, bence arkadaş ortamın güzelse oldukça yaşanılasıdır.

ben hayatımda 3 kere gittim galiba, kültürel olarak, doğal güzellikler, deniz, güneş olarak çok güzel. yılın her ayo 10 derece üstü. 7-8 ay tsirtle dolaşabileceğin bir yer.

ben soğuk severim. özellikle o kadar sıcak sevmem, bana gelmez pek, ama sallıyoprum tr de şirket kuracak olsam düşüneceğim yerlerden biri olurdu.

Sorunun istanbullulara sorduğun kısımları hariç cevap verecek olursam yazın nedes alamayacak kadar sıcak ve trafiği alt üst edecek kadar yabancı kalitesiz kalabalığı olduğu için tercih eden azdır.

bence süper bir yer. Zaten yazın millet orada. Kışın da ılıman bir iklimi var yaşadığını hissettiriyor.

sırf sıcağı için bile yaşanmaz.

3 yıl yaşadım, istanbuldan gitmiştim. istanbuldan kesinlikle çokk çok iyi zaten ama sosyal faaliyet pek yok, kışın mevsimi çok kötü, yazın da fazla sıcak.

doğası fln çok güzel, yaşam güzel olabilir çevre sağlamsa.

genelde havacılık ve turizm üzerine şirketler. havayolu şirketlerinde fln da az boşluk olur, kaparsan gidersin.

Ben cok severim antalyayi :) yazin is cikisi denize gidebilecegin bir yer mesela.
Ya da sehirden canin sikilirsa bi suru ilceye gidebilirsin
Kisin kayak yapabilirsin vb.

Istanbulda olan her sey de var bence zaten. Sadece yazin sehir gercekten cok sicak, onun disinda insani biraz garip ama guzel yer.

yazın yaylaya çıkamıyo muyuz? yav ben çam kokusu duya duya otları eze eze büyüdüm valla yetti gayrı...

@hellokopter

- zenginsen git fakirsen gitme
+ neden öyle dedin?

25 yıldır ülkenin kuzeyinde yaşıyorum. Temmuz, ağustos aylarında oradan kaçsam yeter,bence güzel şehir. Hiç yadırgamamm.

Bu arada ilk yazdığım cevap kişisel cevabım değil.
Kişisel fikrim şuan imkanım olsa hemen yerleşirim. Çocukluğumdan beri yeri hep başkadır.

Reminder! :)

peki bu bazı fotoğraflar sırf siyah mı gözüküyor?

@mungojerry hayır hiç yoklar

Hocam, cikislardaki pasaport kontrolü sirasi cok uzun degilse imkansiz degil. Bizdeki gibi havalimaninda on kez arama yapilmaz. Bavulu verince, check-in yapmaniza gerek kalmiyor, ucus karti direkt veriliyor. Normalde ucusa 25 dakika kala kapilar kapanir derler,yuzde 30 gibi bir sansiniz var. Pasaport sirasindayken, görevlilere söyleyin derdinizi öne gecirirler.

bavulu vereceksen 40 dk önce kapanır veremezsin. havaalanına girince ekrana bakıp uçağın hangi kapıdan yolcu aldığına bakacaksın. eğer online check in'de biniş kartın geldiyse bilet bastırmana gerek yok. ama bavulda sıvı varsa atarlar ona göre.

Once bavul sirasina giricem demi? Peki sadece telefonumdaki binis kartini gostermem yeticek mi?

geçenlerde kocaman bavul ile geç kaldım. online check-in yapmıştım ve e-posta ile digital bilet bandrolü yollamışlardı. bavulla beraber koşturdum uçağa bir ihtimal alırlar diye. bavulu kapıda alıp, uçağa ordan kendileri yolladılar. ne bilet ne de bavul sırası derdiyle de uğraşmamış oldum.

edit: nolur nolmaz, kemerini telefonunu falan şimdiden ayarla. güvenlik kontrolünde, sırada falan uğraşma.

schengen içi uçacaksan pasaport sırası olmaz bu arada, şengen'den çıkacaksan pasaport sırasına girersin, orada rica et öne geç sırada.

Yetistim!!! Cok teşekkürler

biletinizi ileri bir tarihe ertelemekten veya açığa almaktan başka şansınız yok. ya grevin bitmesini bekleyeceksiniz ya da açığa aldırıp en yakın başka havalimanından yeni bir bilet alıp da geleceksiniz.

edit: başka şekilde müşteri temsilcisine bağlanmayı deneyin.

7/24 kafeler var onlara git.

metrodayım :(

yazın çok yaparım.bir vakitten sonra bağımlılık yapıyor.göbeğe kaçak kat,çok tehlikeli.

Rahmetli anacığım çok kizardı. O gitti gideli her elim gidecekken aklıma sesi geliyor, kulağıma çalınıyor resmen. Yapamıyorum. Sadece bu değil, çoğu şeyde aklıma geliyor ansızın.

ahahah çok keyifli ama utandım

Deli gibi acıksam bile tencere başında doyduğumu hatırlamıyorum. Hayvanlık dememeli bence. Nasıl keyif alıyorsan en güzeli odur.

@doxanikee gece gece içim buruldu. Annem yaşıyor ama böyle şeyleri okudukça gidip anneme sarılasım geliyor.

ben bunu bazen keşke birlikte sofra kuracak manita olsaydı diye yalnızlığıma kahrettiğim zamanlarda yapıyorum. hırsla yiyorum hatta böyle hımıhmımhıym böyle pilavın şeklinde :D

bi de pek aç olmadığım zamanlarda spor yapıcam diye zoraki yediğim zamanlarda. tepsiye koymak bile enerji israfı gibi geliyor. tavuğu donmuş yağıyla filan yedim geçen allah belamı versin gerçekten ya

Böyle bişey yapmıyorum da ortak kullanılan surahiden bardaga su doldurmayıp tepeme diktigim çok oluyor.

Zevk alınan ufak sapıklıklar....

Babam yapıyor

bende yaparım hatta bugün yaptım.

gece uyuyamayıp mutfağa bir şeyler atıştırmaya gittiğimde yaparım.

makarna, pilav, çorba, dolma, artık ne varsa tencereye saldırırım.

Reality show gibi dusun.

ya cidden ben de çok merak ediyorum. bazı videolar gerçekmiş gibi geliyor bazıları da aşırı yapmacık.

Kurgu

İleride ülkemize demokrasi getirilmesi gerekirse sorumlu olmak istemiyorlar. Ülke topraklarında bunun propagandasını yaptırmak istemiyorlar.

Ayrıca haklı adamlar. Ama işte bizim memlekette farklı algılanıyor bu.

mhp'nin kararsızları almanya'nın hiç şeyinde ııııı umrunda değil :)

bu adamlar avrupa birliği üyesi demokratik bir hukuk devleti olma ünvanlarını, kanunları kendisi koyan bir ortadoğu diktatörü adayının propagandasına izin vererek çizdirmezler.

dünya 5'ten büyüktür. türkiye'den çoook daha büyüktür. nokta kadar olup kendini mürekkep şişesi zanneden, bizim hayallerde yaşayan bağzı kitleler.

zevkler ve renkler tartışılamaz.

Zevkler ve renkler tartışılamaz +1

Ben de kişisel olarak tercih etmiyorum ama ne uyuşturucu bataklığı ne de robotluk konusuna pek katılmıyorum. Tabi ki bu şekilde olan mekanlar var ama bu ne sadece bu müzik türlerine mahsus ne de her mekan ve ortam bu şekilde. Güzel örneklerini gördüm, özellikle Fransa ve Hollanda'da.

Techno candır. Herkes her müziği sevecek diye bir kural da yok. İyi müzisyenler tarafından icra edilen elektronik müziğe laf eden karşısında beni bulur.

Şunu tabi tuvalete kezzap diye dökmek gerek: www.youtube.com

Ama bu ayrı bir mevzu: www.youtube.com

neden?

kimi zevkin kültürel ve sanatsal bi alt yapısı vardır ve belli bakış açılarından onda iyi güzel hoş ya da çirkin bişey olduğunu iddia edebilirsin.

sizin eğlence anlayışınız farklı olabilir. buradan bir müzik türü ile ilgili genelleme çıkmaz.

benim için de techno'dan techno'ya değişiyor

bu da techno şarkı. ben hastasıyım

www.youtube.com

techno bir türdür bu arada. techno=elektronik müzik elektronik müzik=hapçı şeysi felan

bunlar çoğu eşitlik gibi minik önyargılar ve bilgisizlikler

cevap hakkı editi: 'techno çalan klüplerde malum şeylerin satışı normal görülüyor', ' derken kimden bahsediyorsunuz, kim normal görüyor? neyin kafasını yaşıyorsunuz? ''balkan müziği partisinde herkes sadece alkol alıyor'' derken nereden biliyorsunuz?

genelledikçe saçmalaşıyor tezler böyle, bayılıyorum.

size silah dayayıp zorla bu mekanlara götürüp zorla uyuşturucu satışını normal gösterip zorla içirmeye kalkan kimse yoksa, sizi ilgilendiren bir şey de yoktur. içmeyin, gitmeyin. Giden, eğlenen, madde kullanıp eğlenen, madde kullanmadan eğlenen vs. insanlar hakkında genelleme uyduracak hadde sahip değilsiniz. Birilerinden onay almayı başarsanız da değilsiniz, başaramasanız da değilsiniz. Kabullenmek çok zor gelebilir şu an ama, bunlar sizin ön yargılarınız. onları sevip okşayabilirsiniz. biz okşamayız :)

Bizim ülkemizde eğlence anlayışı Demet Akalın veya Gülşen çalarken karşı masadaki kızı/erkeği kesmekten ibaret.Birçok ülkedeki eğlence anlayışı çoğunlukla Techno ve House müziğe kaymış durumda. Techno kültürü gerçekten çok başka birşey. Benim gözlemlerime göre bu müziği seven insanlar diğer tarz müzik seven insanlara göre mekanlarda çok daha fazla eğleniyorlar.Hayatımda uyuşturucu kullanmadım ama techno çalmayan bir gece klubünde zerre eğlenemem mesela. Techno'nun yanında playlisti iyi olan ve geçişleri güzel yapabilen bi dj de olursa efsane bir gece olur o gece benim için.

@otonomo

bu konuda bilgim yok evet kabul ediyorum. ama uyuşturucu konusunun genelleme yapılabilecek boyutta olduğunu bi ben mi görüyorum? nerelere gidiyosunuz siz? neden balkan müziği partisinde herkes sadece alkol alırken techno çalan kulüplerde malum maddelerin satılıyor olması normal olarak görülüyor? burdan bi çıkarım bu çıkarımı yapmak hiç de zor değil. bu arada o linkteki tarzı ben de seviyorum. 2. olan:)

@pinkman1

techno çalan kulüplerde kimse kimseyi kesmiyor mu sizce? bizde demet akalın varsa avrupa ya da amerikada da zilyon kere izlenen popüler bir müzik mevcut. bizde demet akalın dışında iyi müzik yapan ama technocu olmayan kimseler olduğu gibi.

@khiron

o kadar olmasa da evet o tarz bir yaklaşım olabilir benimki de.

insanı hipnotize eden bi tür ilk olarak.
tam anlamıyla müzik olarak görmüyorum ben. ambiyans.
uyarıcı madde endüstrisi ile ortak amaçta olduğu kesin bence.
bu işi yapan bi arkadaşım var, cazcıydı ama dj oldu sonradan, arada gidiyorum da performanslarına fenalıklar fenalıklar yani :))
zevkler ve renkler tartışılmaz yazanlar üyeliklerini silsin. burada başka bi şey yapmıyoruz çünkü.

bahsedildigi gibi, sadece techno alt dali degil de elektronik muzik diye bakmak daha iyi olur degerlendirmek icin. gerci elektronik muzik demek bile dusundurucu. massive attack de elektronik muzik yapiyor ama dinlerken dans etmiyoruz.

techno bundan neredeyse 30 yil once detroit'te dogmus bir cesit kultur. yani eger bir ozentilikten bahsediyorsaniz 30 yillik bir ozentilikten bahsediyorsunuz. tabii o zamanlarda ciktigi gibi kalmadi. surekli gelisti ama gelenekselligini korudu. caz muzik de 1920'lerde ciktigi gibi degil. avrupalilar alip baska bir seye donusturdu. herkes birbirinden etkilendi. house musik chicago'da dogdu fakat gunumuzde ibizalilar bunu baska bir duzeye tasidi mesela.

insanlar neden seviyor? oncelikle bu muzigi sevenler dans etmeyi seviyor. dans etmek de kimi zaman o bildigimiz turlu figurleri olan danslar degil, sadece ritme gore yapilan hareketler olabiliyor. bu turun kendini surekli tekrarlayan fakat zamanla progresiflesen hali insanlarin hosuna gidiyor. uyusturucunun elbette etkisi var ama sadece buna mal etmek yanlis olur.

---sanatsal boyut kismina hos geldiniz---
ki en sevdigim bolumdur. oncelikle elektronik muzigin EN BUYUK ozelligi, cogunlukla tek bir kisinin elinden cikmasi. rihanna sever misin? tamam sarkiyi o soyler ama produksiyonu kim yapar? enstrumanlari kim calar? techno gibi turlerde orkestra (yani produktor) tek bir kisidir. belki yeterince armoni yoktur -ki bu da muzik turunun ozelligi cunku o sirada dans ettigimiz unutulmasin- fakat tek bir sarkinin cikarilmasi aylar surer. o sirada produktor hem davulcudur, hem klavyeci, kimi zaman saksofoncu ya da gitaristtir. 80'lerden kalma bir synthesizer ile simdiye dek ortaya cikarilmamis sesleri bulmaya calisir. zaten konu bu, ses. yani muzigi muzik yapan sey olan ses, bu muzik turlerinde daha bir onem tasiyor cunku devasa hoparlorlerle bir grup insana caliniyor. iyi uretilmis olmak zorunda. armoni bir kosul degil.

bir de sizin neye techno dediginizi bilemiyoruz su an. belki techno bile degil bahsettiginiz. fakat daha once de bahsedildigi gibi, techno var techno var. cope atilacaklar var. gaziosmanpasa'da calinan var, berlin'de ya da hamburg'da calinan var. belki aradiginiz yeri bulamadiniz, belki de bu tur sizin turunuz degil. ama tabii ki zevkler ve renkler tartisilmaz. nargile sevmem ama neden sevildigini sorgulayamam.

ekleme: tum bunlardan sonra bazi sorulariniza ufak cevaplar vermek istiyorum.

"bu muzikler nasil oldu da bu kadar populer oldu?"
hatta buna soruyla cevap verilir. belki de siz hayatta yokken var olmus bir populariteden nasil haberiniz olmadi?

"eskiden de gece kuluplerinde boyle seyler mi calinirdi?"
kisa cevap: evet. uzuncasi, bahsettigim gibi, muzik evrildikce degisti ama temelde ayni turde muzikler caldi. 80'lerdeki bir gece kulubunden su goruntuler: www.youtube.com
baksaniza muzik yine 110-130 bpm araliginda. insanlar yine ayni edgy'likte. uyusturucu da vardir kesin. yani bu olay hep vardi. siz farkina varamamissiniz.

"techno ve benzeri" kalıbıyla elektronik dans müziği dünyasının tamamını genellemek doğru değil.

hoşlanmamanız gayet normal. dünyada da hoşlanmayan insanların var olması normal. insanlar zaten bunların çalındığı yerlere sohbet etmeye değil, dans edip eğlenmeye gidiyorlar.

elektronik dans müziği yeni değil, üstte de yazıldığı gibi 70'lerden beri var.

rock ve cazdaki kadar olmasa da, elektronik müzik üreten virtüözler de var. sanat erbabı derken de, örneğin fazıl say'ın bir elektronik müzik sanatçısı olan mercan dede'yle çalışmalarını dinleyebilirsiniz.

ayrıca spor esnasında sağlam motivasyon sağlıyor.

nadiren iyileri var. çoğu çöp.

techno diyince aklıma berlin ve paul kalkbrenner gelir.

"ben bu müzikleri sevmiyorum. zira bunların çalındığı yerler tam bir uyuşturucu bataklığı."

70lerde de hippiler blues ile uyuşturucu çekiyorlardı. "ortamları leşti". Hendrix ve Joplin uyuşturucudan gitti. Gelmiş geçmiş en büyük saxcı Charlie Parker kafayı çekmeden sahneye çıkmıyor, Miles Davis'den para dileniyordu.

yanlış mantıkla düşündüğünün farkına varırsın umarım. hoşlanmamak başka, tüm müzik türünü gömmek başka.

elektronik muzigin geneline bayiliyorum, sadece uyusturucu batakligi kuluplerde degil, evde ve calisirken de dinliyorum. ayrica o uyusturucu batakligi kuluplerde uyusturucu satilmiyor, birisi getirirse olur, onu da alenen icmezsin.

uyusturucu ile bir muzik turunu birlestirmek de sacma.

sevmiyorsan dinlemeyebilirsin.

"bunların çalındığı yerler tam bir uyuşturucu bataklığı"

hahah sen dinleme ulan ayı

www.youtube.com

bu techno mu? bundan nefret etmiyorum mesela oturdum ders çalışırken dinliyorum

house bu. zorlarsak pop-house diyebiliriz.

Logonuzu yurt içinde kolaylıkla marka tescili yaptırabilirsiniz, aracısız olarak buyrun ; (git: www.turkpatent.gov.tr )

Eminim dünya çapında veya faaliyet gösterdiğiniz ülkelerde de bunu yapabilirsiniz.

yarın öbür gün x'in logosu çalıntıymış, alıntıymış gibi paylaşılırsa orada burada şirketin ileride başının ağrımasını geçtim, dalga konusu olabilir.

diyor ki, size sattığımız haklar münhasır haklar değildir. eğer parasını ödeyerek satın alıyorsanız sıkıntı yok. ama parasını ödemeden satın alıyorsanız sıkıntı büyük.

marka tescili yaptırın, yurtdışında çalıştığınız ülkelerde de marka tescili yaptırın. kendiniz yapmaya çalışmayın, gidin düzgün bir marka vekili ile çalışın.

niye giderler bilmiyorum da öyle ortamda taş gibi olanlar hariç inan hiçbirine bakasın gelmez. hele orası burası sarkmışları görünce hayata küsersin.

Nudism bir akım. Aileler çocuklarınının doğayla iç içe yaşamalarını istiyorlar. Kimse kimseye bakmıyor. Body painting gibi onlara göre eğlenceli olan aktiviteler var. Güzellik yarışması bile düzenleyebiliyorlar kendi aralarında. Türklere göre bir şey değil. Genelde Ruslar, Brezilyalılar gibi bu tip şeyleri aşmış insanlar katılıyor.

Hayir.
Suya ciplak girmek, dogayla aranda kiyafet parcalari vb olmadan "anadan uryan" sekilde bir olmak cok guzel bir sey.

En dogal halinle dogadasin. Egleniyorsun, birani iciyorsun, gunesi, suyu, cimleri her noktanda hissediyorsun filan.
Cok guzel bir sey.

Ciplaklar kampini bar gibi de dusunebilirsin, kendi halinde gelen ve takilan da var, yavsamaya gelen de var. ama duz mantika, bu olayi sindirmeden yavsamaya gelen beyinsiz zaten o kadar pipi ve "sarkik" meme gormeye dayanamaz, kacar zaten.

Yargilanma olmadan, guzellik normlari vb olmadan ozgurce takilmaca iste.
Almanlar ve avusturyalilarda vardir, fkk diye gecer zaten.

anlaman gerekmiyor zaten.

Ben de anlayamıyorum ama Mykonos'ta gitmiştim.

Victoria's Secret mankenleri de oradaydı. Mykonos'ta yani. Çıplaklar kampında değil. Kendileri çok ama çok güzeller. Fakat soyunduklarını görmedim. Onlar da gelse diye çok geyik döndürmüştük arkadaşlarla.

Ama hala anlayamıyorum anlayamayacağım da.

Prince legolas'a da koca bir +1 veriyorum ilk defa içimden gelerek hehe

alkol halleder.

adamlari sakin dahil etme.

beden dili, olmadı gönül diliyle yürü.

kimseyi dahil etme.
fayfim +1

Ya dümdüz yürü işte aq, "Hello are you sex? Big tits open it" desen bile bir daha görmeyeceksin kadını.

Kız beni son en son anda ekti. dağılabiliriz, teşekkürler

almanca olarak anlaşmayı çalışıyorsan evet o 1 ay az çok öyle geçer ama ingilizce konuşurken sıkıntın varsa kendini rahat bırak kalıplara takılma yavaştan açılırsın.

10 gün olmuş daha kendine biraz zaman tanı.

10 günde almanca... değil 10 gün 6 ay kalsan orda almanca anca derdini anlatırsın.

oha on günde biraz olsun öğrenemedinmi yani. ben 10 günde o ülkenin dilini... şaka şaka. biraz sabret bence 10 ay olsa temel yoksa anca birşeyler öğrenirsin kardeşim. kaç aylık kurs bu arada?

@illegalstar

kurs 1 aylık. sıfır değilim. yazışmada tabi sözlük yardımıyla derdimi anlatabiliyorum. B1 kursuna gidiyorum. 3 4 sene önce hazırlık okumuştum, temelim ordan.

perşembe akşamları 5-10 arası kreuzberg markthalle neun'da sokak yemekleri oluyor. şimdi, hemen gidebilirsin mesela: markthalleneun.de (yalnız çok kalabalık oluyor. kışın şu vaktinde gitmedim gerçi, belki boştur)

ardından da bu gece berghain'a gidebilirsin: www.berghain.de actress ve dj stingray iyidir. tabii nelerden hoşlandığını da bilemiyorum. ama genel olarak kulüpleri deneyebilirsin işte. kulübe tek başına gitmek çok daha keyifli bence. ben mesela bazı pazar sabahları kahvaltı ettikten sonra berghain'a gidip bikaç saat müzik dinleyip dönüyorum, tavsiye ederim, müthiş bi keyif. haftaya baya zinde başlıyorsun :) ama gece için, git o bölgeye, dene işte. zaten birkaç kişiyle istemesen bile tanışıyorsun.

bi akşam çıkıp şöyle güzel bi bira içmek istersen de friedrichshain'daki hops & barley hoş bence, iyi bira yapıyorlar.

alexanderplatz kulenin altında çok güzel canlı müzikleri oluyor.

birde hayvanat bahçesinin altında ufak bir büfede dönerci var. Türk abiler. Selam söyle

As karşim