Ekşi Duyuru

Hat alabilirsin. Pasaport istiyorlar yoksa aktif olmuyor hat. Hem geliş hem gidiş katında küçük telefoncu gibi satın alabileceğin yerler mevcut. Lycamobile en az paraya en çok interneti veriyor.

annem beni ziyarete geldiginde nerde kalacaksın diye sormuşlardı.

polisine gore.degisiyor, bazisi hic sormuyor bazisi cebindeki parayi cikar.goster.diyor.

www.pariste.net

ahmet öre abiye ulaş hemen dönüş yapar bilgi verir.

Paris'in aşır merkezi yerleri dışında bir çok yerinde zaten evsizler ve uyuşturucu kullananlar var. Ben Bercy'deki bir otelde kalmıştım (sanırım holiday inn), diğer bölgelerinden çok farklı değildi.

İzbe bir yerde diye hatırlıyorum ama bilet iptal edilecek kadar değil bence. Yaz olduğuna göre birçok sefer vardır, tenha olmaz. Yalnız bulmak vakit alabilir. Yakınlarında metro durağı olmalı.

2 kere kullandım, bir gece 11’de bir de sabah 6’da. Hiç güvensiz hissetmedim. Koca bir tren istasyonu var yanında. Daha önce Paris’in banliyölerinde de kaldım. Hiç sorun olacak bir yer değil, şehrin çok dışında da değil. Korkulacak bir şey yok.

her uçuşta 10 çeşit ilaç sokuyorum. almnanya, macaristan, yunanistan

Kabin bagajında mi götürüyorsunuz yoksa valizle mi? Reçete soran oldu mu hiç?

Hic bir sorun yasamazsin.en kotu receteni yaninda bulundur,kalacagin sure kadar ilacini yanina al git.benim valizde yedek ilaclarim,sirt cantamda gunluk kullanmam gereken ilaclarim var.simdiye kadar soran olmadi.

2013te (oha çok olmuş!) baya bi ilaçla ingiltere’ye gitmiştim. Hiçbir şey olmamıştı. Siz yine de reçete bulundurun yanınızda. Bize de öyle önermişlerdi.

Geçenlerde arkadaşın başına çok büyük bir sıkıntı geldi Rusya’da. Başka biri Türkiye’den gelirken bir paket ilaç getirmesini istemiş, o da kabul etmiş. Havaalanında yanılmıyorsam 6 saat bekletildi ve evrak vs imzalattılar. Şirketin ulaşması sonucu bir şekilde Rusya dışına çıkmaması kaydı ile bıraktılar sonra da görüşmeler devam etti ama sıkıntı yaşadı baya. Belki savaş vs durumu ile de alakalı olabilir ancak sıkıntı oldu, yine de dikkatli olun.

30 çeşit ilaçla geldim sıkıntı çıkmadı. Hollanda.

Kabin bagajı ya da valiz fark etmez. Çünkü sıvı olmadığı sürece uçak ilaç var mı yok mu ona bakmaz. Sorun olacaksa pasaport kontrolünden sonra valizi alınca gümrükte olur ki o zaman hem valiz hem kabin bagajı yanında olacak. Ama sorun da olmuyor.

ürkütücü gelmesine gerek yok, bence biraz fazla abartılıyor kötü yanları paris'in.

şehir içi ulaşımda metro iş görür. bercy seine'de de var zaten direk metro durağı.

makineden bileti kendiniz alın, yardım etmek isteyen ya da size bilet satmak isteyen insanları reddedin.

Turist avcıları her tarafta. Metro biletleri ara sıra kontrol ediliyor. Bilet satış cihazlarında İng dil seçeneği var. metro biletini seyahat sonuna kadar yanınızda bulundurun.

haha flixbus'la gidiyorsunuz di mi...

tam oranın yanında sinematek var, ona şöyle bir bakın. çok ihtişamlı bir tarihi vardır. ben oradan inip yürüyerek bastille'e, oradan notre dame kilisesine, oradan da eyfel'e kadar gitmiştim. hava güzelse her yeri yürümek en güzeli.

fakat zamanınız az gibi görünüyor. 1 bilet 1,9 euro. bununla tek yönde istediğiniz kadar ilerleebiliyorsunuz. metroya zaten turnikeden giriliyor biletsiz girmek mümkün değildi benim gördüğüm kadarıyla.

eğer fransız mutfağına dair bir şeyler yemek isterseniz buillon pigalle diye bir yer var. bunu bana hostelin sahibi önermişti. hem her şey yarı fiyatında hem de çok lezzetli.

bol bol kruvasan yiyin bir de güzeline denk gelince başka yerde yememişim ben bunu dedirtiyor.

Metroyla her yere gidebilirsiniz, metro haritası edinin bir tane. Bir de günlük metro bileti. Normalde yürümek daha keyifli ama sizin 1 gününüz var, gezeceğiniz yerler arasında metroya binersiniz hemen. Paris güvenli ve rahat gezilen bir şehir.

Bercy Seine'de inecek olsam, metroyla Bastille'e geçerim.
Meydanı görüp, Le Marais'e yürürüm. Hızlı bir kahvaltı ederim.
Yürüyerek Pont Neuf'ten Sainte Chapelle ve Notre-Dame katedralinin olduğu adacığa geçerim. (Notre-Dame ziyarete kapalı olabilir ama dışardan görülebilir. Sainte Chapelle'e girilir).

Adacığın öteki tarafı Latin Quarter, kıyıda güzel kitap tezgahları var, hatta Shakespeare & Company de buralarda galiba. Sorbonne Ünversitesi, Pantheon, Luxemburg Bahçeleri, St Germain bulvarı (Cafe de Flore ve Les deux magots vs cafelerin olduğu cadde burası) bu bölgede. Kahvemi alır, Luxemburg bahçelerini gezerim veya bu kafelerden birinde kahve molası veririm.

Çok yorulmadıysam yürüyerek veya metroyla Louvre müzesi tarafına geçerim. Louvre'u gezecek vaktiniz yok gibi ama 1-2 saat ayırırım, görmek istediğim şeyler var derseniz, müzede mutlaka görmeniz gereken 10 eser benzeri bi liste vardı müzenin sitesinde, onları görebilirsiniz, giriş çok kalabalık değilse bunu denersiniz belki.

Müzeye girmediysem, önündeki meydanda biraz vakit geçiririm, yürüyerek Tuileries bahçelerindan geçer Concorde meydanına ulaşırım.

Champs-Elysees caddesi bu noktada başlıyor. Palais Garnier (opera) bu meydana yakın. Alışveriş yapmayacaksam Champs-Elysees'de yürümem, metroyla direkt Arc de Triomphe'e geçerim.

Bundan sonra görmek istediğim Eiffel kaldı. Metroyla Trocadero istasyonunda inerim, manzara burdan güzel oluyor. Vaktim varsa Eiffel'e kadar inerim yürüyerek. Kuleye çıkmıyoruz zaten vaktimiz az. Bu arada zamanlamaya göre öğlen yemeği yenmiş olabilir, Eiffel öncesi.

Eiffel'den sonra akşama doğru metroyla Montmartre'ye geçerim. Biraz sokakları dolaşırım. Ressamlar tepesinin orda köşede bir bistro var, hem ressamların olduğu küçük meydanı hem Sacre Coeur'un dış duvarlarını görüyor. Dışarda bir masada oturur akşam keyfi yaparım, bir içki olur kahve olur. Gelen geçeni izlerim, Paris'te olmanın tadını çıkarırım sakince.

Gün batımına yakın kalkarım, Sacre Coeur'a girerim. Sonra önünden Paris manzarasını seyrederim. Gün batar.

Akşam yemeği için bouillon dedikleri, adı Chez'li restoranlardan birinde rezervasyonum vardır. Metroyla giderim, yemeğimi yerim.

Paris'te bir günüm olsa böyle geçer, görmek istedğim her şeyi görürüm. Yorucu olur mu, evet çook. Ama tek bir günüm var ve her zaman Paris'e gelmiyorum.

Üşenmedim yazdım valla, iyi gezmeler size :)

Ankara'ya benziyor, merkez kizilayi bulduktan sonra yuruyerek cogu yere gidersin.

istanbul'un herhangi bir ilcesi kadar buyuk.

Her firmanın işlemi farklı olabilir. Ama şöyle söyleyebilirim. Bilet geliyor pdf olarak üzerinde de qr kod oluyor. Biletçi geldiğinde o kodu okutuyor devam. Ama tavsiyem hangi firmaysa onun sitesine girip almanız. Omio bazen komisyon alıyor zira. İnternete gerek yok pdf olduğu için. Trdeki kartınızla alabilirsiniz mastercard veya visa ise.

omio'dan tum secenekleri tum tarihlere gore karsilastirin, erken alim onemli, muhtemelen otobus ve ucak en iyi olanaklari sunacaktir, ulkesine ve erken alma durumuna gore tren konforuna da erisebilirsiniz.

2 ya da 3 kişi iseniz ve araba kullanabiliyorsanız. araç kiralamınız öneririm. fra <-> paris ve fra <-> ams yapmak yerine fra->paris->ams-> fra yapmak bence çok daha makul olur. hatta paristen ams'ye giderken brüksel'e da ugrayabilirsiniz bu sekilde.

Tecrübeyle ilgili bir durum degil.

Aktüel indirimleri takip etmeniz gerekiyor.

Bunlari tren sirketlerinin, otobus sirketlerinin sitelerinden bakacaksiniz.

Almanya´da Aachen´e kadar 9 Euroluk biletle ulasip. Thales´in konforlu treniyle Paris´e gecebilirsiniz. Yaz sonunda kadar 32-33 Euro civarinda biletler. Yer kalmiyor, ucuz biletler de cabuk bitiyor, cok onceden plan gerek.

Fransa´nin otobus sirketlerine bakin. Ayrica araba paylasimi sitelerine bakin.

Arac kiralamak bence delilik, hem cok pahali hem de Avrupa´da araba kullanmadiysaniz, sürekli ceza yiyeceksiniz.

Paris ve civarına ben arabayla hayatta girmem. Bir kere 30 km hızlı yerde 40-50 ile gecseniz hayvan gibi cezası var zaten, yedim oradan biliyorum.

Daha ufak şehirler olsa neyse de paris falan araba ile zor.

Fransa'da flixbus, ouibus falan var otobus için.

rynair
flixbus
omio
bazı lokal trenler

hepsine ek olarak +6ay öncesinden plan ve takip.

Avrupa’da konaklamanin en pahali oldugu sehirlerden biri amsterdam, yani isteseniz dahi uyguna getiremezsiniz orada konaklamayi. O yuzden butce kisitliysa programiniza tekrar bakin derim.
Paris de oldukca pahali.

Onun disinda araba kiralamayin, paris’te/amsterdam’da otel parasi kadar otopark parasi verebilirsiniz neredeyse.

Ryanair/wizzair (kucuk sirt cantasi ile ucuza geliyolar genelde), flixbus, ouigo, db, thalys vb siteleri surekli takip edeceksiniz ve mumkun olan en erken vakitte planinizi kesinlestirip biletlerinizi alacaksiniz.
Almanya’daki 9€luk bilet (eger turistler alabiliyorsa) hizli trenlerde gecerli degil, aklinizda bulunsun.

ürünlerde fiyat düştükçe bu tarz kullanıcı deneyimleri ön görülememiş malzemeler, ufak mühendislik hataları olabilir. veya uyguna mal etmek için bilerek de yapılabilir.

Modele göre arka aydınlatmasının güçlü olmadığı bir ürün çıkarmış olabilirler ne var ki bunda?

Yani hata değildir büyük ihtimalle. Görerek alsaydınız da fark etmeye bilirdiniz güneş ışığı altında nasıl tepki verdiğini.

Ya iki elinizle siper edeceksiniz ya da tüketici haklarına konuyu taşırsanız iade hakkı alabilirsiniz bence.

Üretim hatası mı değil mi anlamak lazım. Gerçekten okunamıyorsa bir hata vardır, ya arka aydınlatma bozuktur ya da digit ekranda bir sorun vardır.

En eski aydınlatmasız kombi ekranlarında bile hesap makinesi gibi digit karakterlerin rahatca okunması lazım.

Bir fotoğraf atarsanız biz de haklı olup olmadığınıza destek verelim.

Kombiyi çok yukarı astigimiz için okumak daha zor oluyormuş onu fark ettik. Az yükseltiyle ekranın tam karşısına geçince daha net görünüyor. Yine de daha iyi olabilirdi tabi ki. Bu şekilde idare edeceğiz artık.

lastikler internette aşağı yukarı her zaman daha ucuzdur zaten. mağazadan alırsan daha yüksek bir ücret ödersin. kazıklanma değil de ticaret diyelim, sana da hayat dersi olmuş.

istese 6bin liralik fatura kesebilir bu durum kaziklanmandan bagimsiz bence.
Vergi odememek icin kesmiyor.

Taktiginda kac paraymis diye internete hic bakmadin mi?
Fiyatlar cok dalgalandigi icin cozmek zor.
Benim araba 1 ayda 200bin oynadi neredeyse.

Gecen ben de lastikciden fiyat sordum 1850 dedi tanesine. Daha ordayken google'ladim, tanesi 1100 liraya bi cok sitede vardi. Eyvallah deyip ciktim.

Sen fiyati kabul edip taktirmissin, bu saatten sonra yapacak bir sey yok. Kullanilmis lastigi de kimse geri almaz. Belki bi rot balans hediye isteyebilirsin. Icin sogusun diye :)

Ve evet fiyatlar cok oynak. Sigaranin bile fiyati belli degil ulkede. Boku yemisiz ozetle.

dolandirililmamssin. yüksek fiyattan almissin. gecmiş olsun yapacak bir şey yok. ders cikartmaktan baska....

Tek yapabileceğiniz şey faturamı gönder yoksa maliyeye şikayet edeceğim demek. Zaten fahiş fiyata satmış, hiç olmazsa vergisini versin.

hocam çok da kazıklanmamışsın bence her ne kadar lastik değişim ücreti konusunda bilgili olmasam da muhtemelen aldığın lastikleri de aracına taktırdın. bunun da bi masrafı vardır. belki her lastik değişimnde olduğu gibi rot balans da yaptırdın.

hem görerek aldın, muhtemelen eski tarihli, iyi şartlarda saklanmamış özelliğini kaybetmiş bir lastik de almadın.

ayrıca maalesef bu ekonomik dolar dengesizlikleri yüzünden böyle şeyler sıkça oluyor. adam o zaman dolar kuru 18ken almıştır falan öyle satmıştır, sonra dolar düşünce yeni fiyattan almıştır.

belki internette sattıklarına bile gönderemedi bu yüzden(fiyatları güncellememiş de olabilir.)

çinden 750 liraya maal ettiğim gitar pedalı şuan faturalı garantili olarak 550 liraya satılıyor mesela. almadan önce türk eticaret sitelerinde yurtdışından gönderi olarak 1000 küsürlere satılıyordu.

killerbee nin dediği çok haklı.
o zamanki döviz kuruyla şimdiki bir değil.
yabancı marka bir lastikse aldığın döviz kuruna göre fiyatı sürekli oynar.
kazıklandığını düşünme bence de.
ha ama aynı tarihteki başka bir lastikçide (internette değil dükkanda)
fiyat ne kadarmış öğrenirsen o sana en sağlıklı fikri verir.

küçük bir şehirde yaşıyorsanız olumsuz yönde reklamını yapın.

500 lira fark da çokmuş ya. ben lastikçiye gidip aynı marka modeli sorduğumda, tanesi için internet fiyatından 75 lira fazla söylemişti. ayrıca takma ücreti de almıyordu. lastiği dışardan alıp taktırmak için ona götürsem en az 50 lira isteyecekti. uzun yola çıkacağım için uğraşmadım. fakat şöyle bir şey var, kur çok dalgalıydı. belki de sizin aldığınız gün internet fiyatı 1300-1400 lira civarındaydı bundan emin olmadan üzülmeyin.

yapacak bir şeyiniz yok yaşadığınıza türkiye'de ticaret diyorlar. gidip faturayı isteyin kaç haftadır peşinde koşuyorum hemen gönderin o fatura bana lazım diye biraz azar çekin. bari vergisini ödettirin.

bayiler yüksek söylüyor, takma parası almıyor, yazlıkları saklıyor
tabi bu durum abartı olmuş

burda daha çok araştırmak gibi basit bir şeyi neden yapmadım diye kızıyorsundur kendine
işin düşerse para almasın faturayı alırken muhabbetini yapabilirsin
faturayı da al bence devlete vergi gitsin, gerçi onlar da neyse

İnternette satılan bazı lasitklerin üretim tarihi eski olabiliyor
Eski tarihli lastiğin ömrü kısa olabilir
ayrıca iyi niyetli esnaf dahi dövizdeki kur artışını öngöremiyor

Ayrıca söküp takma parası da var

E-fatura işini ufak esnaf daha çözemediği için faturalar geç kesiliyor

Kazıklanmamışsın +1

O satıcının fiyatı buymuş, ve siz rızanızla almışsınız. Önceden fiyat araştırmanızı yapsaydınız, ya da pazarlık etseydiniz.

Aralık ayında, kurlar dalgalıyken aldıysanız satıcının da alışı zaten yüksektir.

Öte yandan; internetteki fiyat büyük bir satıcının fiyatıysa, bir seferde binlerce lastik alanla birkaç lastik alan küçük esnafın alışları arasında büyük farklar oluyor.

İnternetteki fiyat küçük bir satıcının fiyatıysa, gelen lastiğin tarihi genelde eski oluyor. Böyle çok vaka duydum etraftan. 3 yaşında lastik gönderiyor, zaten toplam ömrü 5 yıl. Uygun koşullarda düzgün şekilde depolandı mı vs. bilemiyorsun.

Hiç araştırma yapmadan kodaman gibi konforlu bir şekilde lastiğini taktırmışsın, iyi günlerde sür. Buna kazıklanmak, dolandırılmak denmez :)

Mesela adam sana A+ lastik vereceğim deyip, gidip C dandik bir lastik takmış olsa bu dolandırıcılık olurdu.

Cidden kodaman gibi gittim taktırdım :) Bu konuda çok bilgisiz olduğumu fark ettim sayenizde. Lastiklerin üretim tarihinin önemli olduğunu hiç bilmiyordum mesela. Farkli açılardan bakmami sağladınız. Cevap yazan herkese teşekkürler.

omicron butun dunyada ustel bir hizda artiyor. ocak omicronun kirip gecirecegi bir donem olacaktir, sonunda ne olacagini kestirmek bugunden guc. seyahat yasagi bile olabilir o zamana. ama hic bir sey olmayabilir de cekya tr ozelinde...

Bugün bir açıklama geldi. Çekya da kapanbilir.

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamayı bilgilerinize sunarız;

“Omicron varyantı nedeniyle alınan karar doğrultusunda Hollanda, Hırvatistan, İspanya, İzlanda, İsviçre, İtalya, Lüksemburg’a Türk yolcuları kabul edilmeyecektir. Ayrıca İsveç’e seyahat etmek isteyen yolcular aşı kartı ibraz etmeleri durumunda ülkeye giriş sağlayabilecektir.”

www.ntv.com.tr

Cekya’ya turist olarak girmek icin;
3 asili olmaniz
Locator form doldurmaniz
PCR yaptirmaniz gerekiyor (48 saatlik)

Su anki kurallar bunlar.
Bunlarin disinda ocak-subat ayinda en yuksek vaka sayisi bekleniyor. P2 maske toplu tasima ve kapali alanlarda zorunlu. Kapanma olursa cikarsiniz o sorun degil. Ucuslar durdurulmadigi surece sikinti olmaz. Yalniz cekler corona konusunda cok rahatlar haberiniz olsun, kolaylikla kapabilirsiniz. Bir de ocak-subat cok soguk olur.

Bu arada sinovac kabul edilmiyor.

www.mzv.cz
Kurallari. Uradan takip edebilirsiniz. Yukarida belirttiklerim yilbasi kutlamasi icin gecerliydi galiba, surekli degisiyor, takip etmek zor oluyor bazen.

viagogo gibi ikinci el bilet satan sitelere bakın

bence biraz daha bekleyin, yakında burası da dahil elindeki biletleri satmaya çalışanlar çıkacaktır.

birçok kişi muhtemelen satmak için aldı, viagogo en kolay bulabileceğiniz adres olsa da şu anki karaborsa fiyatlara göre daha düşük şekilde bulunabileceğini düşünüyorum önümüzdeki aylarda

Alinir ama satarken cok zorlanirsin.

Satarken çok deger kaybın olur. Ama yok ben bu arabayı bu şekil alırım kafadan 10 yıl üstü kullanırım diyorsan al

Bence hiç bulaşma ciddi başın ağrır

Zaman aşımı süresi, hukuk kuralları içinde bir kişiye tanınmış olan hakların ve haklardan kaynaklanan yükümlülüklerin belirlenen süreleri aşması haline denmektedir. Zaman aşımı ile hali hazırdaki hüküm sona ermektedir. Bu nedenle zaman aşımı süresi, hukuktaki hak düşürücü sürelerden biridir.

237 sayılı Türk Ceza Kanunu zaman aşımı şu şekilde belirtilmiştir;

Dava zaman aşımı

Madde 66- (1) Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;

a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle düşer.

Öyle tahmin etmiştim ama bi şansımı deneyeyim dedim :)

bu konu ceza değil de ticari hukuka girdiğinden yukarıda yazan süreler farklı olabilir mi ?

ticari konularda zaman aşımı 10 yıl.

Tapu iptal ve tescil talepleri her zaman zamanaşımına bağlı değildir. Tapu devri dedenizin adına yapılmış mı? Yapılmamış ve bedel ödenmişse buna ilişkin belgeniz var mı?
Bu soruların cevapları sorunun çözümü için önemli.

@Smithsonian G. Menkul alım satım ve zilliyet devir satış senedi ve makbuzlar var.

Belgeleri incelemek gerekir ancak bu belgelerle ve birkaç tanıkla bu işi çözebilirsiniz. Satıcı hayatta değilse mirasçılarına karşı dava açılabilir.

Para girişiniz sürekli hale gelirse büyük ihtimalle GİB sebebini sormak için sizi vergi dairesine çağıracaktır. Önceden bir çok fenomen bu sorunu yaşadılar.

tr.sputniknews.com

Memuriyette istisnaları hariç gelir getirici bir iş yapamıyorsunuz.

Kardeşiniz, eşiniz, anneniz yanda babanız adına kullanacağınız bir banka hesabıyla kolayca çözebilirsiniz bı sorunu. Eğer ciddi bir para akışı olursa ve sebebi sorulursa vergisini vererek devam edebilirsiniz.

şahıs şirketi kurup gelir vergisi vereceksiniz. şimdi çıkmasa bile beş yıl sonra karşınıza çıkıyor maalesef. benim başıma geldi.

bayiden vekaletname örneği alıp notere gittim. vekaletnameyi aldım. bayiye bıraktım.
krediyi bilemiyorum ama kredi çıkınca büyük ihtimalle o para direkt bayinin hesabına aktarılacaktır.

bayi her seyi hallediyor yerinize, vekalet veriyorsunuz. araba diyelim 195.000 olsun, 45.000 kredi oldugu icin bayinin banka hesabina 150.000 gonderiyorsunuz

2'nin cevabı için: asıl soru şu: aracın parasının ne kadarı için kredi çekeceksiniz?

1. vekalet ile bayi halleder.

Aracın tamamını krediyle almayı düşünüyorum. Anlayamadığım 45000 ve kalan krediyi aynı anda mı ödeyeceğim?

tabi ayni anda odeyeceksiniz. 45000 olan arac kredisi olacak. digerini uygun faizli bir bankadan ihtiyac kredisi olarak cekebilirsiniz. cunku bir arac icin ayni anda 2 tane tasit kredisi olamaz. ya da 45 in ustunu de bayiden kredi cekebilirsiniz ama bu durumda arac fiyatinin %80 ine kadar kredi cikar.

ayrica o diger kisim icin faiz orani yuksek olur. alternatif olarak kalanin %20sini yine nakit ya da bankada ihtiyac kredisi olarak kullanmaniz lazim.

odemeler ayni anda olur ama vadeleri farkli tutabilirsiniz. bayi ve bankalar ile faiz ve taksit durumlarini gorusun. her ikisinde de bilgi aldiktan sonra uygulamaya gecin.

fazla koyduğunuz su tahliye deliklerinden çıkmazsa kökler çürür bitki ölür.

Suyu dikkatlice koysam? Fazla olmayacak şekilde?

Deliksiz saksılar genelde süs saksısıdır, bazı salon bitkileri için de kullanılır.

Saksıyı dikkatlice ve yavaşça uygun matkap ucuyla delebilirsiniz aslında, ya da kontrollü bir şekilde fazla sulama yapmadan dikkatli sularsanız sıkıntı olmaz.

Altını delin. Ama delince tabanında muhtemelen çıkıntığı olmayacağı için delikler bişeye yaramayacak. O yüzden saksının altının kenarlarını delin, orta kısmını da saksıyı yerden yükseltecek taş maş bişey koyun.

suyu dikkatlice koyma ihtimaliniz çok az çünkü yeteri kadar sulamak için suladıktan sonra alt deliklerden çıktığını görünce kesmeniz gerekir. eğer az sularsanız gittikçe sertleşen toprak, suyu köklere iletemez ve bitki yine ölür. yani o miktarı ayarlamak zor. biraz fazla verseniz gider kökte birikir. ama delik olursa aşağıdan çıkana kadar sularsınız. fazlasını atar geriye yeterli miktar kalır.

çözüm nedir peki derseniz: saksıyı delmeyecekseniz dibine yaklaşık 2,5cm derinliğinde çakıl,taş ne bulursanız döşeyin üstüne toprak geçin.

Aldığınızı söylediğiniz saksı toprağı muhtemelen torf'tur. Su tutuculuğu çok fazla olduğu için çok tecrübeli değilseniz suyu ayarlamanız pek mümkün değil.
Hazır daha işin başındayken ektiklerinizi feda edip saksıları delin ve torfu bahçe toprağı ve bulabilirseniz gübre ile harmanlayıp kullanın.

Ektiğim toprakları başka bir saksıya taşıyabilir miyim acaba? Bitkiye zarar verir miyim bunu yaparken?

yeşermiş fideleri taşıyabilirsin. Çıplak köklü hale getir. bi sakıncası yok. Tohum halindeyse filizlenme mesafesinden fazlaya gömülürlerse bir şansları olmaz.

Onlardan bahsettiğin için Maydanoz ve soğan özelinde söyledim bunları. Örneğin çam fidanında öyle bir aktarma söz konusu olmaz.

Storytel?

Kitup vardı 15 dakika özetini veriyor ama içeriği nasıl bilemiyorum

Storytel kitabın tamamını okuyor

un paketini dezenfekte etmekle uğraşmazdım. bi kenara koyarım 2-3 gün durur vürüs mürüs kalmaz herhalde öyle diyorlar.

Kaç gün yaşayabiliyor bu virüs acaba?

etmiyorum. evden çıkmıyorum, poşetli ürünlerden gelicek virüse karşı da yapacak bir şeyim yok artık.

en çok 72 saat yaşayabiliyor yüzeylerde.

bazılarını bir koliye koydum, bekletiyorum öyle 2-3 gün kullanmadan önce. direkt kullanmam gereken bir şeyse de paketini kolonya veya dezenfektanla siliyorum. sebze meyveleri de eve getirince başka poşete koyuyorum. sirkeli suda da bekletiyorum sonra. yalnız bu iş gittikçe külfet olmaya ve saçma gelmeye başladı bana çünkü sonu yok cidden. yani böyle ambalajdan falan da bulaşacak bir virüsse bu çok da yapacak bir şey yok gibi. işte paranoyaklıktan yine de yapıyorum şimdilik.

Etmiyorum.

şu an tek dinlediğim adam alpay azap. dışarıdan getirdiğiniz şeyleri 2-3 saat havalandırın, kıyafetlerinizi yıkamayacaksanız 6-8 saat havalandırın, kumaşların dokusunun içine yerleşip daha uzun süre kalabiliyor dedi. ben şu ana kadar bişey dezenfekte etmedim. ölürsem kabrime gelmeyin.

internetten sipariş veriyorum, salgından önce de öyle yapıyordum.
poşetlerde (yani aslında getiren görevlide) bir şey olması ihtimaline karşı bir elimle torbayı tutup, bir elimle boşaltıyorum.
sonra ellerimi yıkayıp aldıklarımı yıkıyorum ya da siliyorum, buzdolabına kaldırıyorum.
normalde de aldığım her şeyi buzdolabına ya da yerine koymadan silerim ya da ürüne bağlı olarak kendi ambalajından çıkartıp bir saklama kabına vb. koyarım.
sebzeleri meyveleri, özellikle yeşillikleri her zaman sirkeli suda bekleterek yıkarım zaten.
yani sadece poşetlere karşı dikkatli davranıyorum şu süreçte.

kargoları zaten kargocu çocuklar balkonuma bırakır normalde, bir süre orada tutup akşam ya da ertesi gün açıyorum, sonra elimi yıkıyorum.

un gelecekse alın koyun balkona, zaten un orada durur.
sonra da elinizi yıkayın, yeter.

mesela yarın damacana cam su sipariş vercem.
boş damacanayı ve ücreti apartman merdivenine koyup, elemandan dolu damacanayı koymasını isteyecem.
4 gün o su orda kalcak, sonra eve alcam.
migros sanal marketten perşembe günü sipariş gelecek, onlarıda aynı şekilde yapacam.

açsa da ispatlayamaz.
bana önden çarptı mı diyecek? sizin arabanızda hasar yok, nasıl ispatlayacak?

farları yanmayan önemli değil diyen adam bulaşmaz. büyük olasılık arabasının ruhsatı muayenesi falan yok

Sensörleri silmeyi denediniz mi?

Denemedim. Silebilmek için içini açmam mı gerekir? Sensör tam olarak nerede onu bile bilmiyorum.

Lazer tepesindeki dönen zımbırtı, hafif nemli yumuşak bir bez ile silebilirsiniz. Cihazın yanlarındaki ve altındaki siyah şeffaf kısımlar da sensör, onları da birkaç kullanımda bir hafifçe silin, toz kalmasın üstünde. Uygulamasında zaten kaç saatte bir sensörleri, fırçaları vs silmeniz gerektiğini söylüyor, buna uymanızı tavsiye ederim.

Bende de 1. jenerasyon olanı var, 1 yılı geçti daha hiç hata almadım. 2 günde bir falan çalışıyor alet. Fakat ben cihazın temizliğine epeyce dikkat ediyorum.

Bir silmeyi deneyeyim. Daha yeni aldım süpürgeyi, 2 hafta oldu. Teknik bir arıza için çok erken.

Sürat kargo'ya gidip bizzat görüşün orada açtırıp hasarlıysa tutanak tutturun.

Söz konusu sürat kargoysa her şey beklenir. Ben de sürat kargo tarafından aktarmada bekletilen, bir türlü teslim birimine ulaştırılmayan kargoyla ilgili 2 haftadan uzun süre sürekli aradım. Bir çözüm elde edemedim. Sonunda ümitsizce internet sitesi üzerinden yazılı olarak şikayetimi ve yaşadığım süreci anlattım. Birkaç gün içinde genel merkezden aradılar ve sorunumu çözdüler. Senin de yazılı olarak bildirmeni öneririm. Telefon görüşmelerinden ve yüz yüze görüşmelerden daha etkili oluyor.

@sivrisinek sürat kargoyu ben değil satıcı tercih etmiş. Ben de sürat kargonun nasıl rezalet iş yaptığını bu vesileyle öğrenmiş oldum. Bundan sonra gerekirse 20 tl fazla verir başka bir kargoyu seçerim. Hepsiburada sorunumu çözemezse artık onu da defterden sileceğim.

@siyah noktali film yazılı olarak da bildirdim. Bugün beni kargodan aradılar. Yok ürün teslim edilmiş görünüyor, iade kodu oluşturmadan gönderemiyoruz da bilmem ne. Daha kendi yaptıkları yanlışı düzeltemiyorlar. Ben de iade kodu almadım tabi ki. Ürünü bana teslim etmiş gözükecekler akıllarınca. Sonra başına bir iş gelse ben sorumlu tutulacagim.

@sivrisinek

"kişi ürünü teslim almamış hepsiburada çözüm üretmek zorunda" ortada bir sebep sonuç ilişkisi eksikliği yok mu sizce. bu ürünü bir adet satıcı, hizmetin parasını ödeyerek gönderiyor. kargo paketi getiriyor, paket daha önce açılmadıysa aradaki aşamalar herkes için farklı gelişebilecek stresli gerilimli gecikme hikayeler olarak düşünülebilir, malesef bu aksaklıklar sonucu değiştirmiyor ve kendi başına tazminat hakkı vermiyor. o ürün depoda kargo elemanlarınca voleybol topu olarak kullanılıyor da olabilirdi. ürün hasarlıysa diye düşünerek teslim almamış elbette olabilir ama anladığım kadarıyla bu düşüncenin bir yerde kaydı kuydu yok, kargocunun önünde kargo açılarak bu durum tespit edilip kayıt altına alınabilirdi. tahminen kargo memurunun önüne de müşteri bu gönderiyi neden teslim almadı diye bir soru çıkıyordur, ürün açılmadığından iade / değişim formu doldurulmamış, hiçbir işlem sonuçlandırılmadan resmen bilinçli olarak olay sürüncemede bırakılmış gibi bir görünüm ortaya çıkmış, niyet öyle olmasa bile sonuç bu. kargo hepsiburada'ya (hb'de satış yapan satıcıya) iade edecek ama hepsiburadaya hangi kargo koduyla iade edecek, kargo firması bu hizmetin parasını neye göre tahsil edecek.

bazı durumlarda yerimizden kalkıp bazı yerlere gitmemiz gerekir ve bence bu da o durumlardan biri haline gelmiş.

3 iş günü içinde alıcı şubeden almazsa iade oluyor bildiğim kadarıyla. Bu süre aşıldığı halde geri göndermiyorlarsa şansınızı bir de kargo şirketinin çağrı merkezinde deneyin.

@engelbert humperdinck Ürünü teslim almadan geri gönderme diye bir secenek var duydunuz mu daha önce? Hani 3 gün teslim alınmadıysa geri gönderiliyor? Hatta bu yüzden bazı kargo firmalarından yakınanlar oluyor.

Şu rezaleti bilip bilmeden savunmayın rica ederim. Sizin gibi bu durumları normal karşılayanlar oldukça bu firmalar daha çok baş ağrıtır. Önce haklarınızı öğrenin.

@rabitelli
"Daha ne kadar daha beklemeliyim" sorunuzun cevabını kendiniz için en kısa süreye indirmeyi seçebilirdiniz ama cengaverce haklarımızı savunmayı seçtiniz, tebrikler.

@engelbert humperdinck inanın keyfimden uzatmadım bu süreci. Ürün başka birine teslim edilmiş. Varsayalım ki kişi ürüne zarar verdi. İçinden parçasını aldı. Ben bunu iade edersem ve alıcı iadeyi kabul etmezse ciddi bir zararım olacak. Aldığım ucuz bir ürün de değil. Bu riski göze alamam.
Ayrıca haklarımızı savunmalıyız. İşini düzgün yapmayan insanlar kendilerine çekidüzen vermeli.

Ayrıca kargo kapıma geldiğinde ürünü açıp kontrol etmeme izin verilmedi.

alıcının office sürümü farklı olabilir. pdf olarak kaydedip atsan?

word dosyası olarak isteniyor malesef.

böyle bir şeyi görmedim daha önce. sayfa düzeni düzgün bir şekilde değilken kaydetmiş olabilirsin bir ihtimal.
rar'layıp at bakalım bir de ne oluyor.

sanırım sadece önizlemede oluyor. dosyayı indirip açınca gayet düzgün.

onizlemede bazi bicimlemeler gorunmuyor evet. dosyanin acilmasi lazim.

dosya biçimini değiştir. word 95 formatında kaydet bakalım ne olacak...

belki fontu yoktur. senin kullandigin ozel bir fontsa ve onda yokjsa kendi sistem fontuyla degistirir. bu da sayfayi bozabilir.

Essay

essay işte. google'da arayacak olsam doğrudan montaigne üzerinden giderdim.

Teşekkürler

essay.

Montaigne denemeleri kitabının ingilizcesi direk "essays".

@tepedeki ... haklısın, aklıma gelmedi öyle aramak

öncelikle yunanistana vizesiz giriş diye bir seçenek yok, vizesiz gemi turu da yok, ege adaları için kapıda vize uygulaması var, uygulama her sene uzatılıyor ama bu sene henüz uzatma açıklaması yapılmadı yunanistan tarafından, kapıda vize için 50 euro ücret alıyorlardı geçmiş yıllarda ve sadece yunan adaları için geçerli.

sorunuza gelirsek hayır problem yaşamazsınız çünkü pasaport defteri değişmiş ve yunanistan kktc gümrük kayıtlarına ulaşamaz, dolayısıyla siz söylemediğiniz sürece kıbrısa gittiğinizi bilemezler.

Vizesiz Yunan adaları turları var tur şirketlerinde

Teşekkürler bu arada

@rabi

işte onlar vizesiz değil. kapıda vizr

Anladım:)

şöyle bir şey var ama... www.citationmachine.net

@sanat guresi bu daha çok makale aramak için kullanılan bişey sanırım.

citation zaten alıntı demek ama linki yanlış vermiş olabilirim. buradan bilgileri giriyorsunuz. o size bir şeyler çıkarıyor.

www.citationmachine.net

ikinci link işe yarayacak gibi görünüyor. çok teşekkür ederim :)

Cilt numarasının yazılacağı sıraya parantez içinde c.n. yok yazarsanız hallolur (c harfi büyük olacak şekilde, malum)

Her dergide cilt olmuyor.

Yazarlar. Yayın Adı. Dergi Adı, Sayı, Sayfa No. Şeklinde.

Dikkat gerektirir ama arada yakaladıklarınız kârdır. Kadir Köymen veya Serdar Kuzuluoğlu derim.

teknoloji seviyorsanız teknoseyir kanalı - teknoloji ve bilim notları ile haftalık gündem değerlendirmesi videoları.

ekrana bakmadan anlatılanı dinlemek yeterli oluyor. bir işlerle uğraşırken hep dinlerim.

ilker canikligil.
cüneyt özdemir.
barış özcan.

Mantığına güvendiğim kişilere danışıyorum.

en güvendiğim insanlardan akıl alıyorum.

Ben genelde akıl danışıyorum ama fark ettim ki karar kısmında kimseyi dinlemiyorum. En son yazı tura ya da o piti piti yapıyorum.

Rasyonel.

once cikmak istiyor muyum, diye bakiyorum. sonra millet ne derse tersini yapiyorum. sonra da oturup agliyorum. evet.

İçinden çıkılamaz olarak niteleyeceğim şey benim için aynı şekilde içinden çıkamadığım bir şey olacağı için, çıkamıyorum içinden. Eylemsizlikle gidebileceğim son raddeye kadar bekliyorum. Şartlar beni neye mecbur ederse oraya yöneliyorum.

Her şeyi planlayamamak, planladığın bazı şeylerin ters gitmesi, bazen her şeyin ters gitmesi dirayeti sınamak için gerekli şeyler. Kendini tanımak, sınırlarını belirleyebilmek için bu şartları sen simüle edemiyorsun sonuçta. Herkesin bazen çıkmaza girdiğini ve aynı şeyleri yaşadığını bilmek de biraz umut veriyor.

mantıkla. daha az riskli olanı. doğru olanı.

arada kalmak çok sıkıcı ve kasvetli. nolursa olsun bundan evladır diye uzatmıyorum. oluyor gidiyor işte.

En kötü karar kararsızlıktan iyidir diyerek mantıksız da olsa bir karar veriyorum, o noktadan sonra ne olursa olsun geriye bakmamaya çalışıyorum. Bir nevi kafamın içinde yazı tura atıyorum.

üç arkadaş var öyle konuşup fikirlerini, tavsiyelerini aldığım.

o iki gün aç kaldığında kalırsın
diyet işe yaramaz

diyet bir boka yaramaz. seni rahatsız etmeyecek düzeyde minimum gıda tüketimi ile yola devam et.

Ben yaklaşık 2 aydır bir gün bile bozmadan devam ettiğim halde değişiklik yok böyle olacağını sanmam.
2 gün çok az zaten haftada 1 gün desen hadi neyse.

İki günde bıraktığın toplam kalori açığını üçüncü günde toptan almış olacaksın, bir şey değişmez.

tolkien +1 ama genel olarak iki gun yemeyip bir gun yemek olumlu sonuclara yol acmaz. heyvan gibi kasli sporcular bile bu cheat meal isini iki haftada bir yapiyor, uc gunde bir diyet bozmak manasiz. ozel bir amac yoksa zaten diyet yapmak da anlamsiz. surdurulebilir saglikli bir yeme duzeni oturtmak gerek. yoksa uc ay diyet yapip verdigini diyeti bozunca yine alirsin.

veremezsin aynı kilonda devam edersin.

daha kötü olur. sistem yemek bulamadığını düşünürken 3.gün yediğin yemeği depolamaya kalkar. en güzeli diyet yapma. ya da dikkatli ye. ama en hızlı kiloyu yüzerek veriyorsun. hatta yüzmeyi bırakınca da vermeye devam ediyorsun metabolizma yakmaya alışmış oluyor. (12 kilo verdim geri kilo almaya çalışıyorum)

imkanın varsa spor aş'ye bak ya da bir kapalı yüzme havuzuna git azıcık

balık bayatsa diye biliyorum

yiyorum ve hiçbir problem çıkmıyor

ipu.gov.tr

www.google.com.tr

Değil. İkisi de eskiden buzdolabı olmadığında çabuk bozulan gıdalar olduğu için, gıda zehirlenmesi riskini azaltmak için söylenegelmiş...

Fish fingerla yogurt yedim dun. Ki arada yerim.
Balikla da yiyorum ama rakiyla sadece.

ikisinden biri bayatsa sakatlik cikarir onun disinda sorun olmaz. ikisinden birinin bayat olup olmadigina emin degilsen yeme yine de ne olur ne olmaz.

değil, yiyebilirsin.

yunanistan'da balığı cacıkla servis ediyolar. teşekkürler.

ben de trakya üniversitesi'nde bilimsel hazırlığım. pazartesi dönem açılacak, kayıt yenileme işlemleri başladı hala sisteme 4 tane dersin notunu 15 gündür giremediler. sürekli bi notları göndermediler lafı. hocalara soruyorum biz gönderdik diyorlar notları, enstitüye soruyorum bize gelmedi diyor notlar yemin ederim insan sınıyorlar.

gerçekten dediğinde haklısın derslerden çok öğrenci işleri zorluyor. hep bi bahaneleri var hep bi şeyeri öteliyorlar artık enstitü müdürüne çıkacağım yarın gidip düzelmezse o derece.

Gebze'nin öğrenci işleri banka gibi. Numaranı alıyorsun, bankoya sıran gelince gidiyorsun, derdini anlatıyorsun, o an halledilebilecek bir şeyse halloluyor. Değilse sisteme yine o an işleniyor ve sonucu bildiriliyor mail ile. Şimdiye kadar gördüğüm en düzenli öğrenci işleri sistemi mevcut. Keşke her yerde olsa.

itü.
geçen dönem son güne kadar dersleri açmadılar.verdiğim belgelerden dil sınavı sonucunu kaybettiler, ders alamadım. son anda hatalarını fark edip yeniden belge isteyerek düzelttiler.
bu dönem bizim programın derslerini ders programına eklemeyi unutmuşlar. sonradan uyarınca düzelttiler.
bir haftadır ders seçimi ile ilgili bir mevzuatla (örgün öğretim öğrencisinin ikinci öğretimden seçmeli ders alması) ilgili bilgilendirme bekliyorum ama hala yok. en son dün gece 10'da yarın araştıracağım diye yanıt geldi daire başkanından. yarın ders kayıtlarının son günü ama durum netleşmediği için ders seçimi yapamıyorum.

=COUNTIF(A2:A9,4)/COUNT(A2:A9) -> hücre tipini yüzde olarak ayarlayın.

her bir anket sorusu için EĞERSAY formülüyle şkları saydırabilirsin. Daha sonra bu sayılar üzerinden istediğin her matematiksel işlemi yaparsın. detay istersen tablo üzerinden anlatabilirim.

@himmet dayi, eğersay (countif?) iş görmez sanki burda eğer numeric değerler varsa yani yaş sorusu gibi.

pivotunu almayı önerebilirim ben de. veya bize dosyayı bi yere koy bulalım. böyle canlandıramadım tam

neden işe yaramasın?

örneğin 50 kişi ankete katılmış olsun. Birinci soru için verilen çeşitli cevapları eğersay ile saydırırız. örneğin 20 tane A, 15 tane B gibi sonuçlara eğersay ile ulaşırız. Sonra bu sayıları istatistiksek olarak yorumlarız.

www.bikeandoutdoor.com

genellikle bisiklet üzerine ama bi bakar mısın?

hep erkek ürünleri var sanki.

Decathlon'a baksana yarın? Sitesinden de bakabilirsin.

bende var, satabilirim

bi de kadıköy'de bi yer biliyorum

tchibo

sinirle, sıkıntıyla falan ya da genel olarak uzunca bırbırbır konuşur ya insan, kopar gider. o tarz konuşmaya deniyor.

sözlükler dostunuzdur kullanınız.

www.tdk.gov.tr

www.vocabulary.com

anladığım kadarıyla. çok ve çoşkulu konuşulsa da boş konuşulan durumlar için kullanılıyormuş. tabi örnek cümle verilirse oranın özelinde bilenler yorumlar.

@Ufuk sözlüklerin varlığından haberdarım ve kullanabilme yetisine sahibim. Sadece çıkan sonuçları yorumlamak değil, en doğru kullanımını bilen birine sormak istemiştim.

efenim o kadar bilgiye sahipseniz "Farfara ne demek yahu" demez yazar tdk sözlüğüne anlamını öğrenirdiniz. zira sözlükle gayet açıklayıcı şeyler?!


ufacık bir dokundurmaya da bu kadar yükselmeyin sağlığa zararlı.

Benim gözüme çarpan,
Internet çağında bu kelimenin kullanımında negatiflik iyice azalmış durumda.

Genelde belli bir konu etrafında yazı yazan tipler tariflenirken kullanıldığını görüyorum.


"X rants here / on bidibidi.com about something" şeklinde kullanılıyor. "bu konularla ilgili burada uzun yazıları(m) var" denmek isteniyor genelde. Negatif anlamda kullanıldığını görmek için muhtemelen cümlenin içinde buna dair bir ipucu lazım. Bu daha daha çok yazılı şeylerden ziyade gerçek konuşma içindir tahmin ediyorum.

Bir kelime birden fazla anlama gelebiliyor. Bu kelimenin en sık kullanılan anlamını merak ettim.Bunu da geçtim sözlüğe yazmayip buraya yazdım diyelim. Ne gibi bir sakıncası var? Soruyu gereksiz bulan cevaplamaz.
Haklısın sağlığa zararlı ama ukala insana tahammül edemiyorum.

@iron anladığım kadarıyla gevezelik etmek anlamında kullanılmış cümlede.

bence şu an ilgili kelimeye örnek oluşturuyor sayılırsın.

"A rant is an argument that is fueled by passion, not shaped by facts. When the shouting starts on talk radio, or when a blog commenter resorts to ALL CAPS, you're almost certainly encountering a rant." (:

tabii ki sormanın hiç bir mahsuru yok. yalnız ben verdiğim iki linkteki bilgileri yorumlayarak spekülatif de olsa aşağı yukarı kelimenin anlamını öğrenebildiğimi görüyorum. bu şekilde bilgi edinme daha kalıcı.

yine yukarıda en doğrusunu öğrenmek için örnek cümle vererek sormanın daha iyi olacağını da söylemişim. çok kişisel aldığın için aldı yürüdü başlık neyse öğrenmiş olduk.

no offense *

Evet gevezelik etmek türkçe için çok iyi bir karşılık. Benim bahsettiğim anlamı da karşılıyor. Kelimenin hem negatif hem de pozitif anlamda kullanımını da karşılıyor. Geveze diye radyo programcısı vardı hatta. (belki hala yapıyordur program)

@iron yapıyor:)

bir yerden politik araclari kullanarak ya da lobi yaparak haksiz kazanc saglama anlamindaki rant, ingilizce iktisat literaturunde rent diye geciyor. Kira anlamindaki rent'in ne alakasi var bu tanimla diyeceksin haliyle :) David Ricardo'ya sor bence :)

@2002ms sordum, rant teorim bile var dedi :) Iktisadi tanımlar beni aşar ama teşekkürler bilgilendirme için.

her ne kadar tam türkçe olmasa da yerine tirat kullanılabilir.

take a photo

print screen

sayfanın tamamının ekran görüntüsünü alamıyorum. kesik kesik alınca da birleştiremiyorum.

light shot indir onunla yap o zaman, ben hep öyle alıyorum tabloları

pdf dosyasına sağ tıklanır, birlikte aç denir, bilgisayarınızda word 2010 ve üstü varsa pdf dosyasını word ile açarak en az veri kaybıyla görüntüleyebilir, üzerinde değişiklik yapabilir, diğer satırları silerek tabloyu word (txt) veya pdf dosyası olarak kaydedebilirsiniz..
diğer yol: sayfanın tamamını alamıyorsanız pdf ekrana çok yakın demek yani büyütme oranı %100 falan. önce bunu azaltmanız lazım. ardından masaüstünde sol altta büyüteçe arama yerine tıklayarak "ekran alıntısı aracı" nı açın. yeni deyip serbest dikdörtgen biçimli ekran alıntısı falan diyerek oradan yrüyün,resim formatında kaydedebilirsiniz.

@AWD işe yaradı! çok çok teşekkürler.

Çerçeven belliyse, kaynaklar elinin altındaysa, motivasyonun tamsa, yazılır neden olmasın.

30 sayfa sallamasyon yazılır. Çok özenli ve güzel bi çalışma hayal ediyosan unut.

@manuel mandalina işte bunu duymaya ihtiyacım vardı :)

@ekaterina tez önerisi biraz sallamasyon olsa bişey olur mu ki? Tezi yazarken daha titiz ve özenli davranırım.

Olur bence cok cok beğenmezler lol :D

Ben kavramsal kismi 4 saatte falan yazdim ama 30 sayfa değildi.

motivasyonuna bağlı, 2 gece çalışmayla 2 aydan fazla çalışma çıkarmışlığım vardır :) yapılır, zor ama sabır gerektiriyor vazgeçmeden devam et.
not: en son bikaç sefer okumayı unutma, bittiğinde okurken ne mal yazmışım oha bunu ben mi yazmışım dediğim yerler de oldu vaay iyi yazmışım dediğim yerler de :)

son not: ayrıntı grafik tablo vs yapacaksan zaman gerektiren ince ayrıntıları sonraya bırak onları daha sonra çerez niyetine yaparsın (tez yazmaktan nasıl kaçılır giriş 101) asıl konudan sapmadan yazmaya devam ;)

otuz sayfa tez önerisi nedir? hangi dangalak böyle bir şart koşuyor?

Yazılır

Yazılır da o iki gün yaşayacağım sıkıntı yüzünden yazmazdım.

30 sayfa çok fazla değil mi gerçekten? Danışmanım bana tez önerisi örneği göndermişti. Orada 30 sayfaydı. Normali nedir ki bunun?

"en az otuz sayfa yazacaksın" diyorsa danışmanın, bence başka danışman bul kendine. çünkü bu işin sonunda çok dandik bir tez yazacak olma ihtimalin yüksek.

bu 1500 para dökmediğin hali mi hocam?

1500 çok mu fazla oldu :) valla çok kalitesiz bişey de almak istemiyorum. piyasayı da araştırmak lazım tabi.
açıkçası bu konuda hiçbir bilgim yok. tek dileğim fazla kazıklanmadan işe yarar bi tablet sahibi olmak :)

Ben Şu anda windows ve kindle fire tablet + kindle ebook reader kullanıyorum.

arada ipad ve klasik android maceramda oldu. ek olarak bolca bir ipadden sorumluydum bir süre. kısaca özetleyeyim.

hocam amaç film ve kitap ise kesinlikle windows tablet al. mümkünse asus transformer öneririm.

bunun en büyük avantajı ekran kalitesi, 10.1 ekran genişlik ve aksi durumlarda büyük bir ferahlık zira istediğin her program elinin altında. ben 150€ ya almıştım ama bir üst modeli var şimdi 300€ civarına onu alman çok büyük ekstralar sağlayacak, bir de klavyesi var istersen çıkıyor. harika bir opsiyon.
ek olarak 10+ saat pil ömrü, harika...

alternatif olarak kidnle fire var ben de hd 7 ekranlı var. 80€ ya almıştım şaka gibi.
adnroid temelli ama amazon mağazasına bağımlısın ben bunda ihtiyacım olupta bulamadığım app göremedim. Ama bu aletin en mükemmel yani 250 ppi bir ekran var ve mükemmel bir ses kalitesi var, dolby galiba ses çıkışı yani bilemiyorum nasıl anlatsam. cidden harika. 8+ film , 12+ saat kitap ömrü. harika.

ipad kullandım güzel alet ama adam akıllı olanı 400-500 euroya alıyorsun ve apple a bağımlısın, hayvan gibi çöküyor. bazen zevkinin içine ediyor. ve windows kadar rahat kodek, film indirme, film seyretme yapamıyorsun. pil ömrü 8+ saat. ama ben bıraktım geçen sene bunu. ipadleri kesinlikle önermiyorum. senin amacın için stabil değil.

bir de samsung 10.1 tablet kullanmıştım, asusla yarışır ama android olmasından mütevellit bazı sınırlar var. ama bu alette çok iyidi. pil ömrü 5-6 saat civarı.

bu aletlerin asusun hızı süper. 32 gb de hafıza var 2gb ram.

kindle fire hd 1 gb ram 8 gb hafıza. bu normalde yavaş, applerde zaten buna ayarlı olduğu için sorun yok. ben sadece bunu kolaylık olsun diye kullanıyorum.

ben sporda film izlemek ve tatillerle evde kitap için kindle fire 7 kullanıyorum.

günlük işlerde ve sürekli mobil tablet olarak asus. aynı zamanda güzel zaman geçirtiyor yolda.

kısaca sen karar ver, isterse daha soru da sorabilirsin.

ipad air 2

iPad air 2

@kurnaz asus' u hiç düşünmemiştim. fiyatı 1500 ün üzerinde ama yine de seçeneklerim arasına ekledim.
ios' u istemiyorum zaten. alırsam ya android ya da windows alırım.
teşekkürler.

bir kaç öneri yapayım, bazıları tr de olmayabilir.

www.amazon.de

www.amazon.de

www.amazon.de

www.amazon.de

şu alet hafif fantastik bir şekle sahip ama 18 saat pil ömrü var.
www.amazon.de

www.amazon.de

bahsettiğim gibi bence şu saatten sonra alacaksan windows tablet al.

Okul bitince ne uzerinde calismalarini surdurmek istersin? Egitim? Teknoloji? Surdurulebilirlik?...

daha basit bir yol var aslında: hocanın yönlendirmesi.

ama hoca yönlendirmiyorsa yapacak başka bir şey yok. en azından alan belliyse zaten makale okudukça kafada bir şeyler belirecektir. tezlerden ziyade makaleler de okunabilir. mesela ilgili alande en güncel makaleden başlanarak onun atıf yaptığı makalelerden geriye doğru hızlıca giderek bir fikir oluşur.

Tez danışmanlığı yapanlar da yazabilir mi :)
Genellikle onceki tezler tez konuna karar verdikten sonra bu konuda calisilmis mi, nereye kadar calisilmis, eksikleri neymis diye incelenir.

Senin bilmedigin basit yolu kimsenin ne yaptigiyla ilgilenip kafani bulandirmadan, gercekten neyin seninilgini cektigini ve heveslendirdigini bulup sonradan bu konuyla ilgilinen diger insanlarin calismalarina bakmak. Ilk adim sezgiden geciyor. Hocanin yonlendirmesi ya da makale taramalari sonradan. Bence.

Traveller okul bitince derken? yüksek lisans tezi yazıyorum. çalışmalarım eğitim bilimleri üzerine olacak.

ron dennis hocam pek yönlendirmiyor malesef. makale okuma fikri tez okumaktan daha iyi kesinlikle.

shadowcat kesinlikle yazabilir:)
benim ilgimi çeken şeyler pek orjinal fikirler değil malesef. amerika' yı yeniden keşfetmek istemiyorum.

Orijinal bir sey olmasi icin uzerinde baski hissetme. Master tezlerinde orijinallik basat bir kriter degil. Cok basit dusun, cok basit sorular sor. Egitim bilimleriyse mesela metodolojik bir sey mi yapacaksin, olcme degerlendirmeyle ilgili diyelim, yoksa egitimin insanla iliskin sosyal/ekonomik/kulturel/poltik taraflariyla mi ilgilenmek istiyorsun? Yine insanla ilgili ogretici- ogrenci iliskisi calisabilirsin. Yani bu ogretmen sahiden ne yapiyor egitim verirken, egitim ne demek vs. Humboldt, Erasmus gibi sistemleri de calisabilirsin. Bak iki dakikada genel bunlar çıktı:
1. Egitimde adil degerlendirme nasıl olabilir?
2. ideolojinin/ ekonomik yapinin ya da sınıfın/ kulturel farkliligin egitime etkisi nedir?
3. Egitimde ogretmenin ve ogrencinin rolu nedir?
4. Erasmus/ Humboldt/Farabi programlarinin amacı nedir allahaskina :)

Bu genel konulardan ilgini cekeni daralta, daralta ilerliyorsun, sonra konun ortaya cikiyor.

Çok acele etmeden konuyu belirlemeye çalış. yavaş yavaş ve disiplinli, sürekli araştır. okudukların kuluçka sürecinden sonra yaratıcı fikirler verecektir.

iyi bir çalışma için tez danışmanları ayak bağı da olabiliyor. onların amaçları farklı olabiliyor çünkü. tabii faydaları da oluyor.

Egitim bilimleri ama belki ozellikle o alanin icinden hosuna giden bir alt alan vardir. Ogrenme psikolojisi, materyal gelistirme, cocuk ve ergen rehberligi, teknoloji ile dil ogretimi... Hosuna giden o alan uzerine odaklan tezini de severek yazarsin.

temizlik hastaları tlc'de yayınlanıyor yeni bölümleri ama hangi saatlerde bilmiyorum bir kere denk geldim

trt belgesel son zamanlar discoveryden arak yapıyor gibi geldi bana. Belki discovery de bulman daha kolay olur

izlemedim ama channel 4'un obsessive compulsive cleaners programıdır heralde trt'nin gösterdiği. youtube'da var.

deneyimlediğim için değil ama mantığıma uygun geldiği için ilki daha mantıklı bence. İlk ev için hele kira yerine çok iyi bir yatırım.

Ama klasik memur kafasındaki bir insan içinde ilk ev para biriktirilerek alınır o dediğin risk daha sonra rahatlayınca alınabilir ancak. Bazen onlarında oluyor bir bildiği.

Ev kredi faizinin ustunde deger kazanacaksa kredi cekip almak mantikli. Kredi faizi kadar deger kazanmayacaksa para biriktirip almak mantikli.

krediyle ev aldığınızda en az ilk 10 yıl eve banka ipotek koyuyor bilginiz olsun. ev alınca ev sizin olmuyor. ilk 10 yıl bankanın oluyor

Ipotek kismi hakkında yanlis anlasilma var sanirim. Babam gecen sene pesinatli5 senelik ev kredisi cekip 1 ev daha aldi. Bu sene annem istediği icin sattik. Gayet de satabildik yani, ev bankasinin gibi bir durum yok.

Bana gore 5 senelik kredi odeyebilecek durumdaysaniz en mantiklisi o. Aylik biraz yuksek oduyorsunuz ama 5 sene sonra bir eviniz oluyor.

biz 70 bin lira kredi çektik 10 yıl ev ipotekli kimseye satamıyoruz.

İpotekli ev satılamaz diye bir kural yok. Sadece ipıtekli evi almak istemez insanlar, ondan dolayı satışı zordur.

İpotek vadeye göre değişmiyor mu? Sabit 10 yıl mı?

Vadeye gore değişiyor, biz 5 yillik çektik iste. Satmamiz da oyle zor olmadi ev yeniydi, guzeldi. 1 ay icinde satıldı.