Ekşi Duyuru

dün gece yarısı apartmanda kedi sesi duyunca binanın kedilerinden birine bişey oldu sanıp kapıyı açmamla ufacık bi yavru daldı içeri. girdiği gibi de sanki evi bilirmiş gibi direkt salona girdi, koltuğa çıkıp yattı. muhtemelen en fazla 2 aylık bi dişi bebek. hemen karnını doyurduk, su verdik, sevdik, oynadık. üstü başı tertemiz. ya evden kaçtı ya da biri aldı bakmak zor gelince kapıya koydu. bizim binada da çok sayıda kedi olduğundan kokuyu takip edip gelmiş olabilir ama o minnacık haliyle tee 3. kata çıkıp özellikle bizim kapıda durum hemen içeri girmesi çok hoşuma gitti. bu bizim olmaya gelmiş resmen diye düşündük. evde yavru kedi için hiç bi hazırlığımız yoktu tuvalet problemi olmasın diye yine kapının önüne koydum yatarken. sokak kedisiyse annesi arıyosa bulma şansı olsun dedim ama sabah işe giderken yine girdi içeri. zor bela yine kapının önüne koydum dedim burdan ayrılma akşam görüşürüz.

kediyi sahiplenmeyi çok istiyorum fakat 13 sene koyun koyuna yattığım kedimi kaybedeli kısa zaman oldu ve onun yasını atlatamamışken üzerine gül koklamak gibi geliyo bu durum. bi de bi kedinin daha öldüğünü görmeye dayanamam diye de düşünüyorum. işin psikolojik boyutları çelişkide bırakıyo beni.

ayrıca evin içinde bütün gün bazen hafta sonları da dahil gündüz yalnız kalacak. evde kendine zarar verebileceği çok fazla şey var gibi, her baktığım yerde şurdan düşebilir, şunu düşürüp kırarsa bi yerine batabilir gibi geliyo, bu sefer işin vicdani boyutunu düşündükçe daralıyorum. ayrıca maddi olarak da şartlarımız günlük bakımına yetse de allah korusun büyük bi ameliyat vs geçirmesi gerekse karşılayacak gücümüz yok. öğrenci evinden hallice yaşıyoruz evlilik borçlarından ötürü. götümüze don alamazken böyle bi sorumluluğa girmek sorumsuzluk mu acaba diye düşünüyoruz.

önceki kedimi sahibi ölünce almıştık ve inanılmaz iyi eğitimliydi hiç sıkıntı yaşamadık onca sene içinde. ama bi yavruyu eğitecek kabiliyet ve sabra sahip miyim bilemiyorum da. eşimin evde ilk evcil hayvan tecrübesi olacak. ne kadar yardım edebilir bilemiyorum ama elinden geleni yapacağından eminim.

biz çok düşündük karar veremedik almakla ona iyilik mi kötülük mü yaparız diye, siz olsanız ne yaparsınız?

ek soru: daha önce beslediğim kedi erkekti, ailemde her evde evcil hayvan var fakat hepsi erkekti. dişi kedinin erkeğe göre daha zorluğu-kolaylığı neler var hiç bilmiyorum. dişi kedi sahiplerinden de fikir alabilirsem çok sevinirim.

edit: bahsi geçen prensesin fotolarını da ekledim :)

 

5 senedir aynı işi yapıyorum bayıla bayıla. tam istediğim ve eğitimini aldığım işi yapıyorum. işe ilk girdiğimden beri "maşallah çok zeki, bi işi bi kere anlat senden iyi yapıyo" denmekteydi. genelde resmi yazışma yapıyorum ve yazdığım yazılarda hata neredeyse hiç olmazdı. ama ne olduysa son 3 ayda inanılmaz dikkatsizim. yaptığım işi sürekli kontrol etsem de hatayı o esnada fark etmiyorum. iş yoğunluğum %200 kadar arttı sayılara bakınca ama yine de dikkatsizliğe sebep olacak bi yoğunluk değil şimdiki hali. o kadar da basit hatalar ki! sayılarda, isimlerde oluyo. harflerin yerini yanlış ya da eksik harf yazıyorum. ahmet yerine ahemt gibi. ya da tarihlerde benzer hatalar çıkıyo ve bunca zamandır bu işi yaparken ve çok iyi diye anılırken şimdi gerizekalıca hatalar yapıp durmak çok zoruma gidiyo.

yazılarımda hata çıktıkça geriliyorum, gerildikçe daha çok hata yapıyorum ve inanılmaz bi motivasyon düşüklüğüm var artık. eskiden çalışmaktan çok keyif alırken artık işe gelmek bile istemiyorum, çok gergin çalışıyorum. belki kafa yorgunluğudur diye 10 gün izin alıp uzaklaştım ama döndükten sonra da bişey değişmedi. işe yeni girmişim gibi her yazımı 3 kişi kontrol ediyo benden sonra.

üstelik de 2 ay sonra görevde yükselme sınavları var. tercih noktasına gelindiğinde muhtemelen bu hususlar da göze alınacak. ben amir seçecek olsam peşinden uğraşmamı gerektirmeyecek, doğru ve hatasız yazanı seçerim mesela. muhtemelen bizim kurul da öyle yapacak ve beni eleyecek gibi geliyo. zaten iş yoğunluğundan ders çalışmaya ne vakit ne kafa kalıyo bende, hazırlanamıyorum da. bi de bu performans düşüşüyle resmen tüy dikiyorum kariyerime!

ne yapsam da kendimi toparlasam, düzelsem. çok dikkatli yaptığım kontrolden sonra bile hata bulunmasa artık...

edit: kan ve hormon değerlerim normal her yeniden kan verip kontrol ettiriyorum.

 

bi arkadaşım ankaradan almış gelmiş ikram etti ciddi anlamda bayıldım. 7 karışım diye de geçiyomuş, adıyaman kahvesi diye de. yakın zamanda gitmeyeceği için ona da aldıramıyorum. istanbulda aktarlarda falan satılıyodur diye umuyorum. göreniniz, alanınız var mı? yoksa netten alıp kargoyla mı getirtebiliyoruz yalnızca?




 

akşam eve gidince saçımı boyasam dedim ama saçlarımda köpük var. boyanın kullanım talimatında da kuru saça uygulayın ve şekillendirici varsa öncesinde yıkayın yazıyo. yıkayıp kurutsam 1 saati bulucak bi de boyadın bekledin yıkadın kuruttun derken saatlerce uğraşmak istemiyorum. güzelce fırçalasam köpükler gitmiş olur mu? yoksa kalıntı kalıp boyanın tutmasını engeller mi? off üşengeçlik...




 

sevgili saç boyasından anlayan duyurucular, saçım hali hazırda çilek sarısından akmış açık sarı renginde. bi hayli açık ama pilatine yakın. normalde kuaförde dip boya yaptırıyorum o da uçları açıldıkça dipleri de ona göre aça aça demet akalın sarısına doğru gidiyorum. ten rengim de çok açık olduğundan makyaj yapmadığımda hortlak gibi geziyorum. makyaj yapmayı da sevmediğimden yine daha koyu tonlara döneyim dedim.

yarın eminönüne kuaför malzemeleri satılan zaza hana gideceğim saç boyası almak için. oradakilerin bilmeme ihtimaline karşı size sorayım dedim. hangi renkleri karıştırırsam çilek sarısına en yakın rengi elde ederim? bi de sadece sarıyla kızıl değil de daha spesifik, renk kodlu falan bilen varsa daha çok işime gelir, çilek sarısı umup karamelle nihayete ermesin :)

şimdiden teşekkürler, tikler gecikirse sabah gelecek demektir.

 

hemen hemen herkes etiketlerine bunu da ekliyo ama anlamını bulamadım. bilen var mı?




 

12 senelik birliktelik ve 1 senelik evlilik sonucu birbirimize alınabilecek hemen her şeyi almış durumdayız. zaten hediye almaktan çok yapmayı seven insanlarız. evliyken ilk doğumgünü olacak bu, o yüzden hatıra kalacak özel bir şey peşindeyim. yakın zamanda evlilik yıldönümümüz vardı ancak bi hastalık süreci sebepli kutlayamadan geçti gitti. hem onun telafisi hem de doğumgünü hediyesi olarak ne yapabilirim?

cupcake ya da şeker hamurundan kurabiye yapayım dedim ama evde de sık sık yaptığım için pek sürprizi olmaz. daha önce pasta yapmışlığım da var, atkı, kazak örmüşlüğüm de. havluya adını bile işledim. mektuplar yazdım, kalpli hediyeler yapıp verdim vs. cidden orijinal bir fikire ihtiyacım var. pintereste de baktım ama yapılmamış bir şey bulamadım. kendim yapabileceğim ve fazla masraflı olmayan bi hediye fikrine acilen ihtiyacım var.


 

eklediğim resimlerdeki gibi etamin kolye yaptığımda kullanmak için 1", 2", 2.5" gibi boyutlarda minyatür kasnaklara ihtiyacım var. başta eminönü olmak üzere hobi malzemeleri satan yerlere sordum bundan tr.ye getirmiyoruz talep yok dediler. yurt dışından almaya kalksam kargosuyla falan çok pahalıya geliyo. bu kasnak yerine çerçeve şeklinde kullanabileceğim başka bişey var mı? şunu şöyle yaparsan işini görür şeklinde yol göstermelere ihtiyacım var.




 

etamin ipleri kendi makarasından açılıp dolaşıyo diye internetten iplik sarma kartonu şablonu indirdim. bi de gidip desenli kalın karton aldım ondan keseyim şekilli dursun dedim. resmini eklediğim şekilde yapmak istiyorum. şablonu kesip kartona koydum güzelce çizdim. makasla kesmeyi denedim, kretuarla kesmeyi denedim, maket bıçağıyla kesmeyi denedim ama hiç biri böyle muntazam olmadı. kenarların o yuvarlaklığını beceremedim hep tırtıklı pırtıklı oldu benimkiler. çoğu yeri de eşit olmadı. resimdeki zımbırtıyı en düzgün neyle kesebilirim?




 

günaydın duyurucu dostlar. evdeki incik boncuklarımı toplamak için 3-4 çekmeceli ufak plastik bi kutuya ihtiyacım var. eklediğim resimlerdeki gibi bişey arıyorum. internette envai çeşit isimle arama yaptım ama bu tarzda satan bi yer bulamadım. eminönüne çok yakınım. tahtakale mercan taraflarında falan bunlardan bulabileceğim bir yer var mı bildiğiniz? ya da bunlar ne tarz dükkanlarda satılır? üç buçukçu denen yerlerde mi vardır yoksa iplik boncuk falan satan hobi mağazalarında mı bulunur?




 

samsung ativ book 2 sahibiyim. windows 8.1 kurulu ve classic shell ile kullanıyorum. 1tb hafızanın yaklaşık 400 gb kısmı dolu. ms office, utorrent, spotify ve bikaç oyun var sadece. geri kalan hafıza da kitaplar, filmler vs ile dolu. antivirüs olarak da avast kullanıyorum. buna rağmen pc.nin açılıp kendine gelmesi 7-8 dk.yı buluyo. her hafta tarama yaptırıyorum virüs falan da yok gördüğüm kadarıyla. bu pc.nin böyle kabız çalışmasının sebebi ne olabilir? acil işim olduğunda delirtiyo çünkü. zaten pc.yi de acil işim olmadan açmıyorum desem yeridir. her lazım olduğunda keyfini beklemek zorunda kalınca iyice sinir oluyorum alete. hızlandırmak için ne yapabilirim?




 

günaydın duyurucu kankilerim. ben normalde makyaj yapan biri değilim. günlük rutinim cilt temizleme, nemlendirme, rimel ve renkli parlatıcı sürmekten ibaret. anca düğün derneğe gittiğim taktirde bb krem, cc krem falan sürüyorum. hayatımda fondöteni falan yalnızca düğünümde sürdüm. cildim çok hassas ve alerjiye yatkın olduğu için korkuyorum kullanmaktan. ama artık ufaktan bi makyaj yapma isteği başladı bende. alıp evde deneye deneye yüzüme yakışanı bulayıp istiyorum. yine sadece düğün dernek için yapıcam günlükte kullanmıycam ama iyi bi setim olsun istiyorum.

gratiste the balm'ın voyage makyaj setini gördüm. 92.90'dan 72.90a düşmüş. bana göre çok fahiş fiyatlar ama tamamen doğalmış, cilde zarar vermezmiş diye cazip geldi.

şimdi ben bu seti alsam ne kadar zamanda değiştirmem gerekir. daha doğru düzgün kullanamadan bozulup atmam gerekir mi? yoksa 2-3 sene kullanılabilir mi böyle setler?

 

memnun musunuz? herhangi bi olumsuzlukla karşılaştınız mı? elimdeki fiziki altınları hazır yüksekken bozdurup finansbankta altın hesabı açıp ona yatırayım dedim ama hesap açarken bilgileri okurken alt işlem limiti 10 amerikan doları yazdığını gördüm. daha önce vakıfbankta altın hesabım vardı. elimde 10 tl bile olsa ederi kadar altın alıp altın hesabına aktarabiliyodum. tüm bankalara mı alt işlem limiti geldi yoksa sadece enparada mı böyle?

bir de gördüğüm kadarıyla alış satış oranları arasında büyük farklar yok. vakıfta 5 tl.ye kadar fark oluyodu. oranlar normalde de böyle iyi mi yoksa oynak mı? ilk defa enparayla iş yapıcam pek bilmiyorum o yüzden. cevap verenlere şimdiden teşekkürler.


 

pc.yi tv.ye bağlayıp güzelce dizi izlerken durdurdum mutfağa gittim geri geldiğimde sinyal yok diyodu. taktım çıkardım, kapattım açtım yapabileceğim her şeyi denedim ama düzelmedi. önceki 2 hdmi kablomda da aynı şey oldu. hadi ilki 5 senelikti bozulmuştur dedim yenisini aldım. 2.si uyduruk bişeydi ömrü bu kadarmış dedim üstünde durmadım. bu seferki üstü zincirli olanlardandı bükülüp ezilip hasar görmesin diye özellikle ondan aldım. gözüm gibi de baktım bişey olmasın diye ama hepsi aynı şekilde bozuldu. ayarlardan düzeltme yapıp yine kullanabilme imkanım var mı yoksa bu da mı mefta? bana her ay hdmi kablo masrafı çıkma sebebi ne olabilir?

çözümünde bi yardımı olacakta tv lg, pc samsung

hdmi harici bağlantı türleri neler var kablo sıkıntısını aşmak için? diğer seçeneklerden daha uzun ömürlü olabilecekler varsa onu tercih edeyim.

 

bu ikisinde hangi markalar iyidir? tansiyon aleti için omron ve braun tavsiyesi duydum ama temassız ateş ölçer hakkında hiç bi bilgi yok kafamda. bi de internetten almak mı iyidir yoksa medikalcileri araştırsam daha mı ucuza gelir?




 

kardeşime işyerinin yılbaşı çekilişinden iphone 6 çıkmıştı. yurtdışından sipariş vermiş getirtmişler, eline yeni ulaştı. kutusu hiç açılmadı, poşetiyle yatıyo evde. satmayı düşünüyo, işyerinden bi arkadaşı 1500tl vereyim demiş ama bu telefonun piyasasını hiç bilmiyoruz. yalnız yurtdışından geldiği için kayıtsız. alan kişinin pasaporta işletip kaydettirmesi lazım. o yüzden fiyatı bu masrafları da düşünüp belirlemeliyiz ama 1500 de az kalırmış gibi geldi bana.

bu telefonu en makul kaça satabiliriz?


 

işyerimdeki bilgisayarda adobe sürümlerini yükselttiler hesapta ama düzgün çalışan programın canına okudular. yeni pdf indiremiyorum. inen pdf'e tıklayınca "bu belge açılırken hata oluştu. dosya hasar gördü ve onarılamadı" uyarısı çıkmaya başladı. bugün farkettim ki çok önceden indirdiklerimde de aynı hatayı vermeye başlamış. bilgi işlemde çalışanlar tam bir mal zaten silip eski versiyonu yükleyin desem on gün gelmezler. program ekle kaldır yetkisi de sadece onlarda var kendi başıma yapamıyorum. bu sorunun başka türlü çözümü var mı? sağlam dosyaları da bozmamak için yeni belge açamıyorum




 

hem ev bütçesine katkıda bulunmak için hem de bana da pratik olur tekrar olur diyerek evde ingilizce dersi vermek istiyorum. bunun için de mahalledeki dükkanlara el ilanı yapıştırmayı düşünüyorum ama oturduğum çevrede çok fazla okul var. öğrenci potansiyeli çok yüksek yani. bilinilirliği arttırmak adına okullarla falan görüşsem yönlendirme olur mu? yoksa umursamazlar mı? ya da öğrenci bulabilmek için başka ne yapmam gerekir? başka nerelere ilan bırakabilirim?




 

faiz hesaplarından hiç anlamıyorum. günlük %9 faiz verildiği yazıyodu verdikleri kitapçıkta. oran hala aynı mı yoksa değişti mi?

bi de mesela maaşı aldım 2800 tl attım oraya günlük faiz almak için, 24 saat bitiminde ne kadar geçer elime? işi bilen arkadaşlar bi hesaplayıp yazsanız ne süper olur


 

1 saate falan maaşımı aldığım bankaya gidip kredi çekicem. kredi önceden tanımlandı yalnızca belgelerimi götürüp imza atıcam ve para hesabıma geçecek. işyerimin ana binasında değilim, hava böyle kötüyken muhasebeye gidip ıslak imzalı mühürlü bordro almam çok zor olacak. maaşı oradan aldığım için muhtemelen ellerinde bilgilerim vardır. ıslak imzalı yerine sistemden e-bordro çıktısı alıp gitsem kabul olur mu?




 

7 martta kuzenimin düğünü var. çok severek aldığım ama giyemediğim bi elbise vardı onu giyerim diyodum ama evlilik domestikliği sebebiyle kilolarım alıp başını gittiğinden 1 ay önce denediğimde içine sığamadım. acilen diyete başladım, bolca sıvı tükettim, abur cuburu kestim, haftada 2 gün 20şer dakika pilates yapıyorum ama orta tempoda. astım hastasıyım ve kalpte çarpıntı problemim de olduğundan tempolu sporlar yapamıyorum, çok yüklenemiyorum kendime.

haliyle kilo gidişi de yavaş oluyo bu sebepten. çok şükür bu kadar değişiklikle 3 buçuk kilodan fazla verdim ancak yine de fermuarın kapanmasına 1cm kadar mesafe var. kendimde farkettiğim durumsa kilo vermeme rağmen çok incelmemiş olduğum. pek yağ da yakmamışım muhtemelen ödem atmışım çünkü yanlarım hala ele geliyo :(

önümde 3 haftadan daha kısa bi süre var. bu süre içinde günlük öğünlerime ek olarak ne yiyip ne içsem yağ yakmada işe yarar? tarçınlı su, limonlu su, lahana suyu vs diyenler oldu ama hepsi farazi konuşanlar. bana deneyip sonuç alanlar lazım. hangisini tercih edeyim?

 

selam duyurucu panpalarım. henüz planlarım dahilinde olmasa bile kısmetse ileride olacak çocuğum için şimdiden ufak çaplı bi kaç kitap okuyayım bilgi sahibi olayım dedim. milletin çocuğunu o kadar kınadım ki şımarık diye terbiyesiz diye muhtemelen kendi çocuğumda çıkacak hepsi. bunun önüne geçebilmek için kendimce önlem almak istiyorum yoksa ya o çocuk benim elimde manyak olacak ya da ben onun elinde oyuncak...

okuyup uygulamasını hali hazırda elimin altında olan yeğenlerde yapmak üzere bebek ve çocuk psikolojisiyle ilgili hangi kitaplar var memnun kaldığınız? tam olarak aradığım şey çocukların bize "manyak mısın acaba?" dedirten davranışlarının temelinde ne olduğu ve o davranışları düzeltebilmek için nasıl bir yöntem uygulamamız gerektiğini anlatan, hatta bu davranışlar hiç ortaya çıkmadan henüz bebekken doğru yöntemlerle yaklaşıp ilerde sağlam bir kişilik oluşturmamızı sağlayacak bilgiler içeren şeylere ihtiyacım var. kendim ve eşim adına bilinçli ebeveynler olalım, çocuk olduğunda onun manevi ihtiyaçlarını da tam karşılayabilelim, kaş yapalım derken göz çıkarmayalım istiyorum.

bu duyuru güncelliğini kaybetmeyecektir. üzerinden aylar geçmişken görseniz bile bildiğiniz kaynakları yazmanızı rica ediyorum.

şimdiden teşekkürler...

 

işyerinde müdürlüğe bağlı 5 şeflik dahilinde toplamda 37 kişi çalışıyoruz. yıl dediğin 52 hafta zaten yani hemen hemen her hafta birinin doğumgünü oluyo. öyle doğumgünü seven insan değilim, kendiminkini bile kutlandığında gerilirim kimse hatırlamasın isterim. bi de etrafımdakiler çok sevmediğim insanlar zaten hepsi ayrı cins deli, çok muhattap olmak istemiyorum.

neyse habire doğumgünü yapcaz para toplancak deyip duruyolar, her ay maaştan belli bi bütçe ayırıp elalemin pastasına hediyesine veriyoruz eyvallah kabullendik artık. ama aynı yerde çalışan insanlar arasında yapılan adaletsizliğe çok sinirleniyorum. kimininki sadece pastayla geçiştiriliyo, kimine kitaptır, kravattır ufak tefek de olsa bi hediye alınıyo. ama kimseye sormadan etmeden gidip bi arkadaşa altın set almışlar öküz gibi. şimdi de yaygara yapıyolar herkes şu kadar para vercek diye. bi hafta önce şefin doğumgünü vardı pasta bile kesmediler adamcağıza, çirkin de bi kravat almışlar ki bedava bulsa takmaz öyle kötü bişey. hakaret etmiş gibi olduk resmen. ki çok da iyi bi insandır herkes çok sever. ama habire millete atarlanan, fesatlık yapan mal kızın tekine düğününe gider gibi set almak nedir ya ben de bunu anlamıyorum. kaldı ki maaşa kalmış 1 hafta, elde zaten para yok. hediye için adam başı toplanacak meblağ benim 1 buçuk hafta evi geçindirdiğim bi meblağ, az buz değil yani.

sizin etrafınızda da var mı böyle sinir bozucu mevzular.

 

selam sevgili duyurucular canım tavuk çekti, bu akşam da evde yalnız olucam o sebepten komple bi göğüs alsam çok fazla gelecek. buzluğum da ağzına kadar dolu. bütün alıp artan kısmını koymaya yerim yok. daha önce hiç böyle almadım ama kasaba gidip bana 2 parça şinitzellik göğüs desem verir mi yoksa kalan parçayı napcam ben başkasına satamam der de ille 1 göğsün tamamını mı almalıyım?




 

hani oluyo ya facebookta arkadaşlıktan çıkarmıyosun ama takip etme seçeneğine tıklayınca gönderilerini de görmüyosun öyle bi seçenek ya da bunu sağlayan programlar var mı instagram için? uzak akraba ya da arkadaş eşi vs gibi kontenjanlardan gereksiz bir sürü insan eklendi ve sıkça yüz yüze geldiğim için takibi bırak seçeneği devre dışı kalıyo ayıp olur diye. ama o kadar boş insanlar ki akşama kadar evde oturup patates suratlı çocuğunun, kendi yediği içtiği her şeyin ya da boyanıp boyanıp öpücük atarken suratını çekip koyanlarla doldu anasayfam. her gün aynı şeyleri tekrar tekrar görmekten gına geldi. bi de her gün 20şer tane atarlı sözler paylaşanlar var...

bu kadar boş insanlarla sanalda da olsa arkadaş olmaktan çok rahatsızım ama şu an için elden bişey gelmiyo. bunları görmek istemiyorum ama onları görmek istemediğimi onların bilmesini istemiyorum. var mı işe yarar bişey?


 

elimde şifreli bi pdf dosya var. bunu kindle'a atıp rahat okumak için mobi'ye çevirmek istiyorum ancak şifreli olduğundan işlemi tamamlamıyo. şifresini biliyorum ama convert esnasında şifre sorar yazarım diye umdum onu da yapmadı. bu pdf'teki şifreyi kaldırma imkanım var mı? ya da şifresiz şekilde nasıl kaydetip mobi'ye çevirebilirim?




 

bu öğlen filtre kahve makinesi için kahve almaya gideceğim. işyerimin hemen dibinde kahve dünyası var önceliğim orası, hafta içinde ilk fırsat bulduğumda da tchiboya uğrayacağım. her ikisinden de azar azar bikaç farklı kahve çeşidi alıp evde deneyip sonra hangisini beğenirsem daha onunla yoluma devam edicem.

içip de beğenen arkadaşlar her iki kahvecinin de hangi çeşitlerinin yumuşak içimli ve lezzetli olduğunu yazarlarsa çok hoş olur böylece körlemesine gidip hepsinden şu kadarlık ver demek yerine belli başlı çeşitlerinden edinmiş olurum.

şimdiden teşekkürler...

 

eşime ilaç firmasında çalışan bi arkadaşı tıbbi mümessil olmak ister misin diye sormuş alım olacakmış yakın zamanda. şartlarından bahsetmiş bize çok iyi geldi. maaşı şimdikinin 2 katına yakın, şirket arabası verilip sürekli bizde kalacakmış, ilaç sattıkça prim alacakmış, haftasonu da tatilmiş ama haftaiçi çıkış saati kesin değilmiş.

uzun uzun konuşamamışlar ama eşim biraz çekingen biri. kebapçı arancakken bile hatun sen arasana yaa ben üşendim şimdi falan der sıkılıyo çünkü tanımadığı insanlarla konuşmaktan. hal böyleyken de aaa süpermiş hemen başvur işe diyemiyorum daha aç karnını doyurmak için kebapçıyı arayamayan adam doktor doktor gezip nasıl iş bağlayacak diye.

tıbbi mümessillik bu açıdan gerçekten zor mu? işlerin akşam geç vakte kadar uzadığı durumlar oluyo mu yoksa doktor mesaisi 5te bitip çıkınca mümessilin de işi bitiyo mu? iş bağlamak için yemeklere tatillere götürme durumu şehir efsanesi mi ve haftasonu izin kısmının aslı var mı yoksa koskoca bi yalandan mı ibaret?

en mühimi de bu dil döküp iş bağlama kısmı yaptıkça alışılacak uzmanlaşılacak bişey mi, yoksa karakter olarak çekingen biri yapamaz mı? açıkcası maddi olarak çok şahane hallerde olmasak da kazandığımızla idare etmeye çalışıyoruz. eşimi sıkıntıya sokacaksa olmasın daha iyi, mutsuz olmasını hiç istemiyorum. iyi düşünüp karar vermemiz lazım ama işi bilenlerden fikir almak istedim. aramızda mümessiller varsa fikirlerini duymaktan memnun olurum

 

günaydın duyurucu panpalarım. çocukluğumuzdan beri asla balık sevmeyen, yemeyen insanlar olarak gözümüzü karartıp balık restoranına gidip denedik ve bayıldık ancak çıkışta gelen hesap birazcık bizi üzdü. aynı lezzeti evde yapıp yemek istiyoruz. internette çok tarif buldum ama denenmiş ve memnun kalınmış tarifler tercihimdir. hadi bilenler tavsiyelerini yazsın da bu hafta alıp pişireyim ben :) şimdiden teşekkürler




 

Xperia z2 kullanıyorum. Bi bok yedim aveaya taşıdım hatta. Diğeri kapandı ama avea açılmadı. Müşteri hizmetlerinin bişey bildiği de yok telefoncuya gitmeniz lazım telefonu servise verin açılması lazımdı falan diyolar. Telefonu kullanmam lazım şu an ama hiç bi şekilde yardımcı olmadılsr. İlk dakkadan çok uyuz oldum aveaya. Umarım cayma hakkı vardır da yarın iptal ederim.

Sim kart şebeke ayarından avea seçmeniz lazım diyo ama ben bulamafım öyle bi ayar. Mobil şebeke seçiminde aktif bişey yok ki seçeyim tanımsız mı belirsiz mi öyle bişey yapıyo. Var mı gece gece çmzüme ulaştırabilecek olan?

edit: sevgili aveacılar bana bozuk sim kart vermeyi uygun görmüş :l başvurumu eve çok uzak rastgele bulunduğum bi yerden yaptığım için oraya gidip değiştiremedim, evin ordan 15 tl karşılığı sim kart verdiler. durduk yere 15tl girdi bana benim hatammış gibi :@

 

her hafta b12 iğnesi oluyorum hastaneye gidip. bugün havanın kötü olmasından sebeple 20 dakika gidiş 20 dakika dönüş yolunu gitmek istemiyorum ünkü yürümem lazım arada taksi haricinde bi vasıta yok. eczaneden olayım diyorum ama eczanede artık iğne yapılmıyo dediler doğruluk payı var mı?




 

dün itibariyle turkcellden aveaya geçip kamu tarifesini kullanmak için aveaya başvuru yaptım. bugün de turkcellden taahhüdümün 6 şubatta biteceğini, daha erken kapatırsam kullandığım ay başına 2 tl olmak üzere ceza ödemem gerektiğini söylediler. 3 seneden fazla oldu kullanalı, bitmesine de 1 ay kalmış hepi topu. biraz daha bekleyip önümüzdeki ay transfer işlemini yaparım diye düşündüm. turkcelli aradım bizlik bi durum yok aveadan iptal edeceksiniz dediler. aveaya gidip 1 ay sonra geçeceğim deyip işlemleri bekletmem mümkün mü yoksa verdikleri hattı sözleşmeyi götürüp iptal edip yeniden mi başvuru yapmalıyım?




 

kurgu değil de gerçeklere dayalı bilgiler edinebileceğimiz belgesel tarzı film, video kitap vs ne olursa kabulum. olayın tam olarak nasıl gerçekleştiğini, bugün oraların ne durumda olduğunu öğrenmek istiyorum. film arayınca sadece "çernobilin sırları" diye bi film çıkıyo ama o da istediğim tarzda değil. internette yalnızca elenafilatova.com diye bi site buldum ama orada yüklü videoların çoğu da silinmiş, fotoğrafların bi kısmı açılmıyor. başka kaynak bulma şansım var mı?




 

geçen hafta bi dikiş makinesi aldım burdan ama ürün hem kullanılmış hem bozuk çıktı. satıcıya mesaj atıp durumu bildirdim ve iade sürecini başlattım. aynı gün kargoya verdim, kargo bilgilerimi de ilettim fakat bugün satıcının kargoyu almayı kabul etmediğini öğrendim. gittigidiyorda telefonla ulaşıp durumu anlatabileceğim kimse yok sanırım. yardım merkezi üzerinden de çözüm üretecek bi yer bulamadım. sürekli iade merkezine dönüyo ama orada da inceleyip size geri dönüş yapıcaz diyo gittigidiyor. daha önce benzer şeyler yaşayan oldu mu? bundan sonra süreç nasıl işler, uğraştırırlar mı beni? para şu an sistemde bekliyo, satıcıya iletilmemiş. ben şu andan itibaren ne yapmalıyım ki mağduriyete uğramayayım. of yaa hiç de sevmiyorum böyle işleri :/




 

sanırım oldukça uzun yazıcam. durumu tam anlamıyla anlayabilmeniz için detaylı anlatıcam ki ona göre fikir verebilesiniz. üşenmeyip okuyanlara ve hatta yol gösterenlere şimdiden teşekkürler.

tüm masrafları kendisi karşılamış yeni evli bi çiftiz. toplamda 45 bin lira gibi borçla başladık, 7 ay içinde takıları satarak, mümkün olduğunca harcamayarak bu meblağı 12 bin civarına düşürdük. durum düşününce iyiye gidiyo gibi ama netice itibariyle biz sıfırı tükettik.

evimize giren para aylık toplamda 3.600tl civarı. bunun içinde 800 tl kira, toplamda mutfak masrafı, beyaz eşya ve mobilya taksidiyle 3bine yaklaşan kredi kartı ödemesi ve faturalar var. giderimiz gelirimizden çok olduğundan elde avuçta bişey bırakamadık. ve artık eşim de ben de çekebileceğimiz artı para kredimizi sonuna kadar kullanmış durumdayız. eşimin ailesi zaten tripli, ellerini bir şeye sürmüyolar para yok diyolar anca. benim ailemse zaten eldekini tüketmiş durumda, yemeğe gidiyoruz ya da annem yemek pişirip tencereyle bırakıyo mutfak masrafına yardımcı olmak için.

kalan 12 bin liralık borca maaş hesaplarımızdan eksiye düştüğümüz borç miktarı da dahil. 4.500tl kadarı kredi kartı borcu, kalanı eksi hesap bakiyesi. kredi kartı ödemeleri de bu aydan sonra toplamda 1000 lira civarına düşecek. hatta marttan sonra da 300-400tl+mutfak masrafı gibi cüzi bi rakam kalacak.

önce kredi çekelim dedik ama 12 bin lira kredi bi de uzun vadeli çekince ödemesi 15.000tl sınırına dayanıyo. çekmeyip yavaş yavaş ödeyelim desek, eksi maaş hesabı ve tamamını kapatamadığımız kredi kartı faizlerimizle zaten o faizi yine ödüyoruzdur diyoruz. emin de olamadık.

siz aynı durumda olsanız borç kapama kredisi alıp tek yere uzun vadeli borçlanmayı mı tercih ederdiniz yoksa 6 ay falan daha sıkıntı çekip parça parça kapatmayı mı?

tekrar teşekkürler. tikler gecikebilir

 

duşakabin dediğim kısım aslında banyoda çamaşır makinesi konsun diye düşünülmüş 3 tarafı kapalı ve tavana kadar fayans kaplı bir girintinin önüne şeffaf plastik bir sürgülü kapı konmasıyla oluşturulmuş bi yer. komple cam olanlardan değil. normalde çamaşır suyu, asprin ve deterjan namına bişeyler ekleyip suyla karıştırıp siliyorum komple. ama su lekeleri tam çıkmıyo gibi. kuruyunca aynen duruyo damla damla. ben de hiç sevmiyorum o görüntüyü.

bi ara tv.lerde ovalamadan temizleyin falan diyen bi reklam vardı. bişey sıkıyosun bekletiyosun duş başlığıyla duruluyosun tertemiz oluyodu ama ne markası ne adı hiç bişeyini hatırlamıyorum zaten 1-2 kere gördüm onda da dikkatli izlememiştim.

siz neyle temizliyosunuz banyoyu. metal kısımları cifleyince mis gibi oluyo, klozeti de çamaşır suyu, asprin ikilisiyle hallediyorum ama duşakabin hep sıkıntı kaldı bende.

var mı önerebileceğiniz temizlik malzemeleri? hem uğraştırmasın hem kalıntı bırakmadan güzelce temizlesin ben de rahat edeyim.

edit: duyurucu bir arkadaşın mesajını görünce hatırladım sorduğum ovalamadan temizleyen ürün cillit bang turbo power. benim gibi ihtiyacı olan olursa diye editledim.

 

şu zımbaya benzeyen sokaklarda sattıkları elde dikiş makinelerinden kullanan oldu mu? 5-10 liraya satıyolar çok büyük performanslar beklememek gerektiğinin farkındayım ama ince keçeden yaptığım amerikan servislerin etrafına misina ile tül kurdele ile fırfır yapmak istiyorum. bunu yapmamı sağlayacak kadar sağlam mıdır yoksa 30 cm dikip sonra elimde mi kalır?

bi de pedallı mini dikiş makinesi diye bişey var. o hem adaptörle çalışıyo fiyatı da 35-50tl arası. bitenekadarda buldum mesela, öğlen eminönü şark hana insem 25e falan bulurum muhtemelen. alsam işimi görür mü? normalde makineyle dikiş dikebilecek biri değilim zaten tek seferlik iş görcek kadar lazım bana.

linki de şu www.bitenekadar.com

hangisi daha işime yarar el tipi mi, pedallı mı?

 

ne zamandır canımız çekip duruyo diye akşama sevdicek kişisiyle sütlüceye gidip uykuluk yiyelim dedik. sıra sıra bir sürü yer var ama hangisi iyi, hangisi kötü hiç bilmiyoruz. normalde hep el arabasından alır yerdik, ilk defa lokanta tarzı oturalım masayı donatalım da yiyelim dedik.

mutlaka şurada ye diyebileceğiniz yerler var mı uçuk fiyatlı olmayan? 2 kişi salatası kolası falan da dahil ortalama kaça çıkarız? ve buralarda kredi kartı geçiyor mu ona göre atm aramam lazım.


 

toplasan 15 gün yakmamışızdır o da 1.kademeye bile gelmedi. en yüksek yaktığımızda minimumla 1.kademenin arasında bi yerdeydi. çoğu zaman minimumun çeyrek mesafe üstünde. geçen ay 5-6 gece yakmıştık 35 lira civarı gelmişti. bu ay maksimum 15 gece yaktık. gündüzleri de işe gittiğimiz için en kısıkta bırakıp akşam 8-9 gibi açıyoruz sabah da 7'de kapatıp öyle işe gidiyoruz. ama az önce faturayı getirmişler 127tl. neden bu kadar yüksek olduğunu anlamadım. aç-kapa yapıyoruz diye mi bu kadar yükselmiş. sabit ısıda hep dursa daha mı az gelir? ya da faturayı düşürmek için ne yapmak lazım?

bu arada petekler şahane yanıyo yani o azıcık ayarda bile ev oldukça sıcak oluyo zaten göt kadar olduğu için ısıtmak sorun olmuyo ama bu kadar düşük ayara rağmen bu fatura canımı sıktı. daha kış bile gelmedi ya?

sizde durumlar ne?

 

sevgili duyurucu panpalarım, dün 1. erken rezervasyon döneminin son günü diye mail geldi, uçak bileti+transfer de 59tl.miş bu kampanyaları kaçırmıyım yaz için uygun fiyatlı bi tatil ayarlıyım dedim ama beceremedim. tatilbudur, tatilsepeti, touristica sitelerinden baktım. benim bütçem 6-7 günlük her şey dahil bir otel+ulaşım ve transfer giderleri dahil 1800e kadar çıkabiliyo. ama arama kısmında gecelik kişi başı 50-100tl kısmı işaretli olmasına rağmen bana sürekli geceliği 250den başlayıp daha yüksek fiyatlara giden seçenekleri sundu.

şimdi sizden ricam, deniz tatili olmak kaydıyla bölge farketmeksizin bu fiyatlar dahilinde gittiğiniz ve memnun kaldığınız otellerin adını yazmanız.

2 yetişkin, mümkünse denize sıfır ya da maksimum 250 mt mesafede, her şey dahil ve yemekleri güzel otel tavsiyelerinize açığım.

ya da şu şekilde de olabilir, pansiyon ya da ev kiralayıp dışarda yeme içme kısmı çok masraflı olmayan, otel fiyatından uyguna gelecek şekilde tatil yapıp memnun kalan varsa ona da açığım.

 

geçen gün uzun yıllardır tanıdığım bi arkadaşımın eşiyle görüştüm. kızın da kafası karışmış bana danışmaya geldi eskiden de öyle miydi onca sene flört ettik ben hiç bilmiyodum bu huylarını diye. ki benim de kaç senelik arkadaşım ben de hiç şahit olmamıştım. mevzu şu,

arkadaşım evde ortada duran ilaç olsun, peçete olsun, kürdan olsun bişey gördü mü hunharca kullanıp bitirme eğilimindeymiş. mesela arkadaşımın oturduğu tarafta duran sehpanın üzerine bişey konduysa o bitinceye kadar kullanıyomuş istemsiz olarak. tv izlerken, kitap okurken, çalışırken vs yakınında peçete varsa teker teker alıp sehpayı siliyomuş, pc.yi siliyomuş, bardağı ovalıyomuş vs 20 peçete varsa 20sini de kullanıyomuş. yakın zamanda kürdanlıktaki kürdanları bitircem diye dişlerini kurcalaya kurcalaya ağzını kan içinde bırakmış mesela. eşi ağzını kan içinde görünce çığlık atmış da öyle farketmiş kendisi de. film izlerken koca kutuyu bitirmiş.

işin kötü tarafı aynı şekilde ilaçlara da dadanıyomuş. eşi tez yazdığı için strese girdikçe midesi ağrıdığından doktora ilaç yazdırmış. sabahları aç karna içmeyi unutmamak için onu da sehpanın üzerine koymuş. 2 gün peşpeşe içip kullanmayı bırakmış. 1 hafta kadar sonra kutuyu dolaba kaldırmak için aldığında geride tek ilaç kaldığını görmüş 10 taneden. bu olaydan sonra da durumdan emin olmak için aynı sehpaya ağrı kesici bırakmış. arkadaşım o ilacı da başım ağrıyo, götüm ağrıyo, belim ağrıyo diye diye içip bitirmiş.

eşi oturup konuşmuş neden böyle yapıyosun diye, farkında değilim istemsiz oluyo. kafam başka şeyle meşgulken yapmış oluyorum diye açıklamış sonra da laf yapmış benden peçeteyi kürdanı bile esirgiyosun bu evde diye lafı bambaşka yerlere getirmiş, bi sürü kavga etmişler.

bu adamın böyle huylarına ben hiç şahit olmadım. tabi eşi gibi aynı evde yaşamışlığım yok ama çok yakın arkadaşımdır çok uzun vakitler görüştüğümüzde de bişeyleri bitirmek için hunharca kullandığını görmemiştim.

bu davranışın sebebi bişeye kızdığı, canını sıktığı için acısını eşyalardan çıkarması mı yoksa bildiğin manyak mı benim arkadaşım? bi psikologla falan görüşse mi dersiniz? sizden de fikir alalım istedik.

 

normalde çok rüya görürüm ama etkisinde kaldığım rüyalar nadirdir. bu rüyayı da başından sonuna eksiksiz hatırlıyorum ve uyandığımda inanılmaz şekilde dehşete düşmüştüm kalp atışım uzun süre normale dönemedi. tam olarak ne şekilde anlamına bakıp yorumlayabilirim bilmediğim için, bi bilen bulunur diye size sorayım dedim.

babamların evi dik bi yokuşun başındaki binanın 5. katı. rüyamda da tsunami olacak demişler babamlar da bana diyolar gel bizde kal dalgalar buraya kadar yükselmez diye. ama nolur nolmaz diye kapıyı bacayı sıkı sıkıya kapamışız bekliyoruz. uzaktan dalgaların geldiğini görüyoruz ama dalgalar beklediğimizden de yüksek. bizim binayı da bi 3-4 metre aşıyo hatta. dalgalar vurup da ev komple suyun içinde kalınca nefes alamaz hale geliyorum. aslında camlar sapasağlam eve su girmemiş ama ben acaba çoktan öldüm de ondan suyu hissedemiyo muyum diye düşünürken dalgalar çekiliyo ve ben nefes alabilir hale geliyorum ama evin içine damla bile sızmamış, hiç hasarsız atlatıyoruz felaketi. babamla evin diğer odalarını da kontrol ediyoruz. en son benim bekarken kaldığım balkonlu odaya bakıyoruz. balkonun üstünde çamaşırlar ıslanmasın diye tente takılıdır. onun üstünde ölü hayvanlar var dalganın savurduğu. net olarak gördüğüm 2 tane grili kahveli kırçıllı renkli ölü kedi ve kol boyunda şişmanca gümüş renkli iki balık. babam onları oradan alıp indirmeye uğraşıyodu ki uyandım.

ne dersiniz sevgili duyurucular? bilinçaltım bana ne anlatmaya çalışıyo olabilir?

 

hazır hobbitin yeni filmi çıkacak tekrar izleyelim detayları hatırlayalım diye hem de parasız kalmışken dışarı çıkıp masraf yapmayalım diye sevdicekle yüzüklerin efendisi gecesi yapmaya karar verdik. akşam yemekleri hazırlayıp başlıycaz sabaha kadar filmleri peşpeşe izliycez hobbit de dahil. bu arada da sofra önümüzde kurulu olcak. kolay yenmesi açısından ev işi hamburger yapalım dedik.

hamburger ekmeği tamam, köftesini dünden yaptım tek pişirmesi kaldı, hamburgerin içine koymalık turşu, domates, hamburger peyniri hazır. bi de bolca patates kızartıcam çıtır çıtır.

patateslerin yanına ve hamburger ekmeklerinin içine sürmelik bikaç çeşit sos da hazırlamak istiyorum. deliler gibi canım çektiğinden ranch sos mutlaka olucak. bi de öyle uydurmasyon yoğurt, hardal, sarımsak tozu, mayonez karıştırıp belki halihazırda ismi olan ama benim bilmediğim bi sos yapıcam.

bi de ballı köri mi tatlı köri mi ne bi sos daha varmış hazır olarak ama evde yapmak için tarifini bulamadım. daha önce yiyip de memnun kalanlar varsa hele ki tarifini biliyosa bana haber etmelerini bekliyorum.

peki bunun dışında kolay yollu yapılabilecek ne var sos veya atıştırmalık olarak?

 

eski adıyla da güngören mehmetçik ilköğretim okulu. aof sınav yerim buraya çıktı, evim ise kocamustafapaşada. google maps ile de iett nasıl giderim ile de denedim bu noktaya ulaşım için herhangi bir toplu taşıma önerisi bulunmamaktadır gibi bişey söyledi. arabam yok. sınav da haftaya pazar sabah 9.30'da.

gördüğüm kadarıyla otobüs, tramvay, metro gibi ulaşım hatları benim için kullanılır değil. ama bu noktaya minibüsle gitme şansım var mı?

kullanabileceğim noktalar kocamustafapaşa, aksaray, çapa, şehremini, topkapı.

bu noktaları kullanarak en hızlı şekilde nasıl gidebilirim? bilenler bi açıklayıp sevindirsin de taksiye para gömmeyelim ya. yazana şimdiden teşekkürler

 

bu ikisinin farkı nedir sevgili panpalar? 2. el telefon alırken hangisi olduğu fark eder mi? ya da yurtiçi kayıtlı sıfır telefon alırsam ne kaybederim?




 

diyelim kayıtsız telefon aldım ve bi arkadaşımın pasaportuna kaydettirdim. bu işlem telefonun kapanmaması için yeterli mi? yoksa arkadaşın belli aralıklarla giriş-çıkış yapması mı lazım? bi de pasaport kaydı nerede, nasıl ve kaça yapılır?

ya da 2. el pasaport kayıtlı bi telefon alsam kapanma ihtimali olur mu?


 

elimde epson stylus sx110 yazıcı var. ben buna doldurulan kartuşlardan ve mürekkeplerden aldım cihaza uygun olarak. güzelce doldurdum taktım. pc.ye bağladığımda kartuşları tanıdı ancak 4 rengi de boş gibi görüp uyarı verdi. aldığım yere sordum yazıcı resetleme yapmanız lazım dedi ama yazıcı modelini yazıp google aratınca nasıl yapacağımı bulamadım. bi program kurup onunla mı resetleyebiliriz? yoksa yazıcı üzerinden tuş kombinasyonlarına basarak mı yapıcam?

bi de kartuş resetleme ve yazıcı resetleme farklı şeyler mi? benim kartuşu değil cihazı resetlemem lazım sanırım çünkü zaten sıfır kartuşları doldurup taktım eskisini sıfırlamadım.

off ne karışık işler...

 

uzun süredir z2 almak istiyorum ve nihayetinde bu ay sonu gerekli maddi güce kavuşucam. ancak tv.de z3 reklamını görünce de aklım gitti açıkçası. özellikle ps oyunlarının oynanabiliyo olması fazlasıyla aklımı çeldi.

telefonu sirkecideki hanlardan alıcam ithalatçı garantili. gidip sorduğumda z2 1275tl, z3 1600tl dediler. uzun süredir telefon piyasasından uzağım. karşılaştırdığımda z2 ve z3 arasında ps oyunlarını oynamak haricinde bariz bi fark göremedim ama yine de biraz daha para biriktirip z3 almak mı daha mantıklı yoksa o fark için o paraya değmez z2 alayım gitsin mi?.

bu kadar kurcalamamın sebebi de bu telefonu aldıktan sonra muhtemelen 4-5 sene yeni telefon alamıycam. sık sık telefon değiştiren biri değilim, komple bozulana kadar kullanırım ben bunu. derdim telefonun 2 seneye çöp olmaması, mümkün olan en uzun sürede optimum faydayı sağlamak.

siz olsanız ne yapardınız?

 

normalde google chrome kullanıyorum ve anasayfam da google anasayfa. son 2 haftadır falan sürekli ben düzeltiyorum anasayfa kendiliğinden portalsepeti oluyo. 4-5 defa düzelttim. şimdi de netmahal diye bişey olmuş arama yaptırınca da portalsepeti üzerinden yapıyo google.a geçmiyo delirecem. masaüstünde chrome ikonuna sağ tıklayıp uzantıdaki adresini sildim, pc.de aratıp dosyalarını yokettim, regedit yapıp yazdım tüm dosyalarını sildim ama bi tanesi silinmiyo.

name: default type: reg_sz data: value not set yazıyo ve bu dosya silinemiyo. bunu silmediğim için de sağdan soldan bulaşıp anasayfamı değiştirmeye devam ediyo. şu an hala netmahal mesela pc.yi kırcam şimdi hırsımdan.

bunu nasıl düzeltebilirim? acil yardım.

 

akşama kapuska yapıcam. yanına tadını tamamlıycak uygun bişey bulamadım. çorba, salata, makarna, pilav vs ne yapayım? hadi güzel bi menü oluşturalım.