Ekşi Duyuru

Sadece kdv değil ayrıca gelir vergisi de ödüyorlar.

Cok kisinin isine gelir yaparlar.

Yaparlar.

Normalde fisle veya fissiz satış yapan ufak tefek dükkanlara git.

Naylon faturacı bulursan daha ucuza da yaptırırsın :). Bir çok kişi keser faturayı problem yapmaz

referanduma kadar ne önlem varsa alıyorlar daha fazla tatsızlık olmaması için. bence nisan'dan sonra tekrar patlar

Tavsiye etmem.Gr altın dediğin hem dolar hemde altindaki fiyat değişimleriyle değişir.
Türkiyedeki gr altın hesabı ONS dolar fiyatı üzerinden hesaplanır.

Ben olsam orta ve uzun vadede ise gr altında kalmaya devam ederim.

def keywords():
return ("/yardim", "/tarih", "/kapat")


karsilama = input(str("\n### Komutları görmek için '/yardim' yazınız. ### \n"))
if karsilama.lower() == "/yardim":
print("Bu programda kullanabileceğiniz komutlar:\n", "/tarih \n", "/kapat \n")
elif karsilama.lower() not in keywords():
print(format(karsilama), "tanimli bir komut degil!")
elif karsilama.lower() == "/tarih":
tarih()
elif karsilama.lower() == "/kapat":
print("Program kapatiliyor...")
quit()

soulseek'te var baktim simdi ama 250kbps bitrate civari.

print("TARIH: ", end="")
import kek

bu sekilde oluyor. ama yontemimin bayagi hatali oldugunu ogrendim, gereksiz amelelik yapmisim, o yuzden kodu define ederek cagirmak daha mantikli oldu.

from kek import tarih
print("TARIH: ", end="")
tarih()

seklinde

bence yok
ben enparayı kullanıyorum çok memnunum bugüne kadarda hiç sorun yaşamadım

Yüksek faiz oranı, ücretsiz eft gibi temel şeylerden bahsediyorsan, Cepteteb var. Enpara'nın bazı avantajları yok belki ama YemekSepeti'nde %20 indirim gibi önemli bir avantajı var.

Enpara dediğin Finansbank'ın dijital oluşumu. Türkiye'de buna direkt rakip yok.

Hangi açıdan alternatif lazım?
İNG'nin Turuncu hesabı var mesela..
Kampanya için CepteTeb'in kampanyaları var.

Ha bir de Cepteteb denen şey TEB'in mobil şubesi... Ayrı bir dijital oluşum değil.Ana bankaya hizmet eder direkt. Akbank Direkt gibi.

AoM'da ekstra güçlere sahip hero'lar var. tanrılar var. onları kullanabiliyorsun. ayrıca düşman bölgede zelzele meydana getirme ya da meteor düşürme gibi aksiyonlara girebiliyorsun. insanlar genelde beğenmezdi ama ben oynarken keyif almıştım.

aoe savaştır. ordular üretir deli gibi savaşalırı. yüzlerce binlerce asker telef olur.
aom ise fantastik bir oyundur. daha sakindir. oyunda kahramanın olur. 20-25 kişilik bir orduyla oynarsın oyunu. askerlerin iyileşir vs.

genelde herkes aoe fanıdır. ama ben mythology daha çok seviyorum. oyun daha sade

Maksimum ordu sayisi 25 falansa indiriyorum. 300 kisilik orduyu kontrol etmek hep yormustu beni

merkez ev yaptıkça kapasite artıyor en güçlü askerler 5 birim yer kaplıyor.

Benim sevdiğim şekil bu zaten. Aoe ya da rise of nationsta askerleri gönderip savaşıyorsun ölenler yerine çıkanlar zibil gibi.

Bunda ordunu kuruyorsun taktiğini ayarlıyorsun. şifacıları mancınıkları orduyu tek tek kontrol ederek ilerliyorsun. kahramanını mistik canavarlara saldırtıyorsun. tanrılardan güc alıyorsun vs. dediğim gibi macera tarzında oynuyorsun ve karakterlere hakimsin. güçlü bi asker öldüğünde üzülüyorum, veya ölmesin diye gerilere çekiyorum vs..

teknik olarak çantana atarsın getirirsin bir şey olmaz

ama

olur da türkiye'ye girişte aramaya denk gelirsen bu ne diyebilirler. ondan sonra faturasını görmek isteyebilirler. ve vergi kitleyebilirler.

alkol ve cep telefonu olayının aynısını düşün. alkol limitinden fazla getirirsen el koyuyorlar. ya da kişi başı bir telefondan fazla getirirsen el koyuyorlar ya da vergisini öde diyorlar. bu da şans işi. ben mesele ekim ayında iki adet iphone 7 getirmiştim. kimse bir şey demedi. ama gel bakalım bi çantaya bakalım deselerdi sorun yaşayacaktım

Ben Samsung 40J6370 Tizen kullanıyorum. Sözde 4 çekirdekli ama benimki de kağnıdan hallice. Kullanımı kolay, arayüzü şık ama store'u çok dar. VPN falan yükleyemediğimden son internet kısıtlamalarından sonra hiç oldu smartlığı. Youtube app'i, internet tarayıcısı hızlı, kullanışlı onu seviyorum ama dizi sitelerindeki playerlarda falan bazen sıkıntı çıkarıyor.

Lg nin adini bilmedigim bi modelini evde, vestelin adini bilmedigim bi modelini ofiste kullaniyorum. Ikisi de kagni hizinda. Iki arkadasiminin evindekiler de oyle. Bence piyasada oyle bi tv yok.

Sony'nin son tvlerinde android kurulu olması lazım, eğer hızlıysa onlar hızlıdır yoksa kendi yazılımını kullananlarda pek iş yok.

O modeller pek tutulmadı. Bakımları düzenli yapıldıysa, sizde düzenli yaptırırsanız bir 150k daha yapar. Ama birkaç yere gösterin ve ekspertiz yaptırıp alın.

Benim boyun duzlesmesinden oluyomus o tutulmalar. Bi kas gevsetici bi de agri kesici kombinasyonuyla kullanmistim baya circir etmisti ama rahatlatmisti boynumu. Sebebi eger benimki gibiyse cozmeden gecmiyo. Koltugumu, bilgisayarimi, yastigimi ona gore ayarladim, artik yatarak bir sey izlemiyorum. Uzun oturmalarda sık ara veriyorum. 2 yildir 1 gun suren tutulma olmadi. Alakasi nedir bilmiyorum ama tempolu yuruyus gibi kan dolasimini hizlandiran seyler de cok yardimci oluyor.

Ortopedik yastık. Ne kadar tavsiye etsem azdır. Günde 7-8 saatinizi yatakta geçiriyorsunuz. Omurganıza işkence etmeyin.

Bildiğim kadarıyla suyun önce yarısı konuluyor. Bekletiliyor biraz demlensin diye. Sonra diğer yarısı koyuluyor.

www.starbucks.com.tr

buradaki video'da ve yazilanlarda boyle birsey gecmiyor. barista arkadaslar da boyle birsey soylemedi

Icimi nasil o onemli. Starbucksda direk karton bardaga koyduklarindan koyu gelmesi normal kahvenin. Ben iki yemek kasigi kahve 600ml su koyuyorum.

siz de cok az kahve koyuyormussunuz, 2 yemek kasigi kahveye onerilen su miktari 180ml

kaynamış suyu içeçeceğin bardağa koyup ölçerek kahvenin üstüne ekleyebilirsin. kahve zevkine göre olmakla birlikte bir bardak-kupa vs su için en az 1 ölçek kahve koyman gerekir daha sert istiyorsan arttır. 5-6 dk da bekleme yeterli

Ben baya tepeleme koyuyorum. Tam tadini boyle tuturdum kendi damak tadima gore.

ben her 125 ml ye 7gr kahve koyuyorum. youtube'daki videolarda böyle söylüyor ve ben böyle sevdim. kahve size yumuşak gelmiş olabilir onu değiştirin bence. yoksa kahve oranının bundan çok fazla olmaması gerektiğini düşünüyorum. suyu ölçerek deneyin bir de.

dayanamayim bu aksam gittim starbucks'a 50 gram kahve koyacaksiniz dediler.

İhtiyac kredisi veriyorlar genelde.

harley almayacaksqan ihtiyaç kredisi alırsın.

Motosiklette kasko fiyatı nedeniyle astarı yüzünden pahalıya geleceğinden, eğer nakit karşılıklı kredi kullanmayacaksanız sizi ihtiyaç kredisine yönlendirirler.

tansiyon falan çıkıyosa arada o yapabilir. ya da günlük hayatta basınç değişiklği falan oluyosa gün içinde

sinüzit kaynaklı olabilir ya da hassasiyet problemi.. bir çok sebebi olabilir aslında detaylı anamnez ve muayene gerek

o çalışan arkadaşına söyle kendine alıyormuş gibi alsın da %30 indirim yapsın akdfjad

ordakiler bodum marka, en iyi o diyorlar. öyle bir inanış var.

Starbuckstakinin en iyi yanı içinde ölçekli kaşık vermesi, ben elimin ayarını biliyorum karşim diyorsanız daha ucuzu ve aynı işi yapan pressler var.

Starbucks yillardir kullaniyorum hicbir sey olmadi, bir yildir ayrica ikea da aldim o da sorunsuz, muhtemelen daha uygundur fiyati.

Biraz pahalı en ucuzuda iş yapıyor bu bodrumlarda, arada bir fark yok. sadece fiyatına bakmanız gerek.

check-in'ini yapıver.

Yolcu ismi yaziyordur, o kisiyi facebookta vb arasana :/ yazik

iptal sayfasindayim su an, basta spam saniyordum ama ciddi ciddi ucak biletini bana yollamis adam. 5 milyon adam var bu isimde, nerden bileyim kim oldugunu

Uyuz musun acaba? Nedne iptal edesin?
Hele ucretsiz iadesi olmayan iptal ise peheeey.

business'a upgrade et. sevinsin.

adama sms yoluyla ulastim, hallettik durumu

evet

yes

Kosmos

The hateful eight

kış uykusu ve kosmos bol bol kar kış soğuk.

fargo. kara tipiye doyun.

yalan dünya'nın 78. bölümünde bol bol kar var. ne alaka diyeceksin, ben de bilemedim.

fargo +1
cold mountain +1

vertical limit tabisi

the bridge of spies

Deli Deli Olma

Kongen av Bastøy

the winter guest www.imdb.com
fargo dizi ve filmi

Mesajınız var.
Tom Hanks
Mag Ryan
(İsimler yanlış yazılmış olabilir;)

a simple plan. minnesota'da geçiyor. fargo benzeri bir film.

Kosmos +1
Cok guzel film bence.

baslik acip daha cok kisiye ulasmasini ve daha fazla tik almasini mi saglayalim.
thx but no thx

zekaniza hayran kaldim hakikaten, bu mantikla herkes gidip gurses opel'den araba da aliyordur, esra ozcan'a da dugun fotografi cektiriyordur.

Bahsi geçen video doğrudan paylaşılmadan kadın düşmanı oldukları vurgusu yapılabilir. Ama "x rezaleti" şeklinde olmadan yapılırsa ve bunlara propaganda fırsatı verilmezse daha iyi elbette.

Yalnız rezillikleri ben en son 5'te bıraktıysam 55 olmuş. Bravo.

Merkez bankası müdahale edebilir. Kimse bilemez ne olacağını ama bence düşecektir.

ytd.

alma.

bence düşer yav. son 3-4 yıldır ne zaman böyle delirse millet ertesi gün sönüyor dolar. uzun vadede yükseliyo tabii ama böyle sert çıkışların ardından hep düştüğüne şahit oldum ben. darbe gecesi mesela. dışişleri bakanlığında çalışan tanıdığım sayesinde bayağı erken öğrenme fırsatım oldu, enpara'daki 700 liramla doları çok nefis bir fiyattan aldım. gece uçtu gitti sonra dolar. sabah yine yaklaşık olarak aynı seviyelerdeydi. kuru hatırlamıyorum ama 700 lirada kârım 4 lira olmuştu jsjsk o aklımda. durduk yere doların 3.10, 3.15, 3.20, 3.25 diye tırmanmasının mantığı yok. uzun vadeli planın varsa al ama kısa vadede kâr amaçlıyorsan bence alma.

yatırım tavsiyesi olmadığını söylemeye gerek duymuyorum, bakkalda markette kasiyerin sürekli "fazla verdiniz" dediği matematik özürlü adamım hehe

bilmiyordum denk geldiğim için sevindim :)

bilmiyordum ve bunun için pişman da olmadım çünkü beğenmedim, pek cezbetmedi.

Tekel bayilerde 6.25, bugun migrosta 5.75 oldugunu gordum, bu arada tuborg kirmizinin şişesi artik ciksin be:)

tekel 6.25. bugun aldim.

he o zaman siseler 20 kurus. tamam normal. olm oha ya, 3 bira resmen 20 lira

şişeler 25 kuruş. ama genelde tekeller 5 kuruş hizmet payı kesiyor :)

eksisozluk.com

opec yüzünden diyorlar.

Opecte ulkeler petrol uretimini uretimi kismak icin anlasti.(petrol yukari giderse bize yaramayacak) Anlasti deniyor gerci de sagi solu belli olmaz bunlarin.
Cumhurbaskani ohalin uzatilacagini soyledi muhtarlar toplantisinda. (Turkiye negatif bir haber daha)
En buyuk etki de deutsche bank in cezayi odemekte gucluk cekecegi. Bu aksam 5.4 milyar dolar cezada orta yol bulundu gibi haberler geldi. (Bu tum dunyayi etkileyebilecek buyuklukte bir olay)
Son uc gunde bu olaylardan dolayi biz de 3 olduk:)

Kredi notuna ragmen yukselmedi mi? Yukseldi, bu haftaki yukselmeler hep onun artcilariydi. Gecen cuma moody's kararini 23:56 da acikladigi icin ertesi pazartesiye gapli acildi dolar zaten. Hafta icinde de usul usul yukseldi.

Fonlar pazartesi gunu aninda cikamiyor ulkeden. Mesela borsada parasi olan var, borsada hissesini satsa parasini 3 gun sonra aliyor. Sonra parasini yavas yavas dovize ger icevirmenin yoluna bakacak. Belki de borsanin toparlanmasini bekleyecek zararina cikmak yerine. Tahviller bozulacak belki onlarin da zamani var.

Yani kredi notumuzun globalde çöp olmasinin etkilerini yavas yavas onumuzdeki haftalarda aylarda gorecegiz. Buna arti olarak aralikta FED in faiz arttirmasinin garanti gibi olmasi (Trump secilmezse, secilirse zaten gelismekte olan ulkelerde kriz cikar), OHAL in uzatilmasi, Fitchin de notumuzu dusurmesinin garanti gibi olmasi, Suriye ile olan olaylarimiz, belki ABD den potansiyel bir ambargo, veya tehdidi... Onumuzde cok problemler var, dovizin atesinin sonmesi zor gibi gozukuyor.

Ama neyse, ozet olarak, moody's gibi bir kararin etkisi 1 gunde olmaz. Yavas yavas gorecegiz. Moody'sden sonra saglam bir yukseldi zaten, simdi de devam ediyor.

bulursan benim de haberim olsun.

4 üniversite bırakmaktan bahsediyorsun.. asıl sorunun başka bir şey olabilir mi?

Hadi 1,2'sine uyum sağlayamadın 4 üni değiştirmek nedir? Sebeblerini detaylıca yazmassan yardımcı olmak zor olur.

-Ilk universiteye sadece Almanca ogrenmek icin girdim, ogrendim de.
-Ikinci universite yurtdisinda ozel bir universitedeydi, sirf cift diploma imkani oldugu icin baslamistim ama partner universite degisince biraktim.
-Ucuncu universite yine yurtdisinda Almanca egitim veren bir universitedeydi, ailevi sorunlardan dolayi birakip Turkiye'ye donmek zorunda kaldim.
-Dorduncu universite Turkiye'ye dondukten sonra alelacele, biraz da ne yapacagim korkusuyla bilincsiz bir bicimde asla olmak istemedigim bir meslek grubu icin egitim veren bir universiteydi.


Simdi de Hacettepe Fransizca Mutercim-Tercumanliktayim. Fransizca hazirligi yeni gectim.

3 üniversite değiştirip 24 te mezun oldum. 25 im yüksek yapıyorum.

Tavsiyem kimseyi takmadan yoluna bak. Çevreden illa ki baskılar gelecektir o yaşta okunur mu fakan diye. Çevrende senin gibi öğrenci kişiler olsun. Yaşıtlarım şunu bunu yapıyor deyip moral bozma

odtü'de bu yaşlarda okuyan azımsanmayacak kadar öğrenci var. öncelikle yalnız olmadığını bil.

bazı şeyler için geçmiş olabilir, ama geçen kaçan fırsat o bu bunları şu an düşündükçe seni geri çekmekten, kaygı bozuklukları yaşatıp psikolojini bozmaktan başka bir işe yaramayacak. bu da ister istemez okuldaki başarını etkiler.

imkanın varsa psikolojik destek al bu süreçte. ve eğer gerçekten istediğin bölüm ise diğer her şeyi geri plana atarak okuluna odaklan ve bitirmeye çalış.

benim durumum da çetrefilli. 29'umda dört yıllık fakülteden mezun olacağım (2 dersim kaldı)

3 üniversiteye gittim. birini terk ettim, birini bitirdim. o bahsettiğim biri 2 yıllıktı, sonra dgs'yle istediğim fakülteye geçtim. bu fakülteye 2010 girişliyim, 6.5 yılda bitimiş olacağım :)

27yim yeni mezunum. Şimdiki aklım olsa 18 yaşında ingiltereye gider dönerci açarım

bi arkadaşım senin gibi bir kaç üniversite meselesinden sonra 30 yaşa doğru mezun oldu, bölüm birincliği filan aldılar hatta hem eşi hem kendisi.
şunu söyleyebilirim sadece öğrenci kafasında olursanız belki kendinizi yararsız ve sıkıntılı hissedebilirsiniz ama öyle yapmaya gerek yok bence.
almancanız var ne güzel, şimdi de fransızca öğreniyorsunuz ve tercümanlık bölümündesiniz. bence hemen tercüme işine başlayın vakit kaybetmeden, ticari ve çok zor olmayan metinlerin çevrildiği şirketler var. az miktarlar verseler de başlayın ve bu işte tecrübe kazanın. kısa sürede ev geçindirecek kadar para kazanabilirsiniz. okul da bir yandan yürür. böylece 27 yaşında hala mezun olamamış bir insan gibi değil, çalışırken bir yandan da diploma almaya çalışan bir insan gibi hissedersiniz. zaten öğrencilik hayatını yeterince yaşamışsınız. artık o kafadan çıkın:)

ben de 25 gibi başlıcam. 29 gibi mezun olcam. tavsiye veremicem ama bu cevap okula bölüme göre değişir. okul bitince diploma işe yarayacaksa bırakma. ve okulu bırakınca ne iş yapıcan? askerlik de sorun. bunlara göre cevap değişir.

27 yaşında üniversiteden mezun oldum. hazırlığı, geçişi şusu busu derken 2006 da girdiğim üniversite kapısından 2013 de çıktım. öncelikle eğer başınızdan evlilik gibi size sorumluluk getirecek bir olay geçmedi ise veya okumanızda maddi açıdan zorluk çekmiyecekseniz çok da kafanıza takmayın. üniversite çok güzel bir yer :D

şaka bir yana işin iyi tarafından bakın çünkü kötü tarafı size birşey kazandırmaz. artık mezun olma yaşı ortalama 24-25 oldu. bir kaç sene kaybınız var gibi düşünseniz de çok büyütülecek bir durum değil bence. okulun da güzel ismi var en azından. sana tavsiyem öğrencilik zamanında hafiften böyle çeviri yapmaya başla. yani çok para almasan da işi öğrenirsin çevre edinirsin, bakarsın mezun olduktan sonra iş aldığın yerde çalışmaya başlarsın. ama okulu bırakmak bir seçenek olmasın bence. en azından bir lisans diploman olsun elinde. bıraksan daha iyi bir seçenek var mı önünde ?

maalesef, maddiyatın iyi değilse kendine kalan zaman azalıyor ve psikolojini sağlam tutmak zorlaşıyor. (25 yaş altı bol zamanı olan bebeler için demiyorum)

ne oluyor tecrübe kazandığında, daha sistemli çalışıp kendine daha çok zaman ayırabiliyorsun..

Tatil filan gibi yapay kavramlara takılmıyorum ben.

Son 3 senedir senin dediğin döngüdeyim sanırım. Ama hayatın kendisini çok seviyorum, yaptığım şeyleri zevk ala ala yapıyorum, mutluyum hayatta.

He üzüldüğüm zamanlar olmuyor değil. Ama nedeni başka.

İş yapar gibi oyuna girmek kavramını anlayamıyorum. Oyunlar sizi rahatlatmıyorsa niye oynuyorsunu? Alın bir kitap okuyun, dışarı çıkın gezin, spor yapın.

Benim bilgisayarımda tek oyun var, battlefield 2, arada helikoptere biniyorum, tanklara ateş ediyorum. Ama ayda 1 sanırım maksimum bu da.

sorgulamıyorum.

ama işte bir yerde rahatlıyorsun. okul bitiyor, bu sadece iş olduğunda tecrüben filan da işin içine girince iyi bir yerde iş buluyorsun bu sefer iyi para kazanmaya başlıyorsun. he işinin yoğunluğuna göre bazen parayı harcayacak vakit bulamıyorsun ama burada önemli olan dengey sağlaman. izin alman, tatile çıkman, ya da sosyal hayatını biraz daha renklendirmen, mesela akşamları verimli aktiviteler yap, tiyatro, konser, farklı sosyal aktiviteler. ya da spor yap ne bileyim değişik kurslara yazıl. çünkü bir şeyleryaşadığını hissettirmeli.

ama işte şimdiki zamana dönünce senin için, biraz daha sabretmen gerekecek. okul bitince rahatlayacaksın. şimdi de bulduğun işin belki süresini azaltabilirsin. bir yarım gününü bir gününü en azından boşa çıkarıp o günü kendi istediğin bir şeye ayırabilirsin. ya da işte sadece yatıp dinlenmeye..

Ya okul da bitecek gibi degil, daha 1. siniftayim. ailevi bazi sebeplerden 4 universite degistirdim. 1 tanesi yurtdisindaydi. bu seneye kadar da okul zamani fiziksel efor gerektirmeyen islerde calisip zaten ailemden aldigim paranin ustune para katip nispeten rahat yasadim, cogu ogrencinin sahip olmadigi imkanlara sahip oldum (hayir arabam yok). simdi ne o isler var, ne aileden alinan para var. ne okul yolunda gidiyor, ne akil sagligimi dengede tutabiliyorum.

bugun ders programini gordum resmen bos vakit yok, tum gunu okula kitlemisler, ne ara -henuz bulamadigim- iste calisip ne ara okula gidecegim cidden cikamiyorum isin icinden.

@ebonni eth atc
neyine sinir oluyorsunuz, yurtdisina cikmak icin maddi imkan en sonda geliyor benim icin. zira otelde konaklamiyorum. 20 gun hostellerde kaliyorsam 10 gun arkadaslarimda geri kalan 20 gunde "doorway", "alleyway" ve tren garlarinda yatiyorum ve bu durum beni mutlu ediyor. sokakta yatabilirseniz, sadece gunde 3, 4 euro yemek butcesi ayirip uzun sureler kalabilirsiniz avrupada.

bizim ülke direktörü bile her sene 50 gününü yurt dışında geçirmiyor. onu devam ettirebilmenin pek bir yolu yok ve böyle bir yaşam tarzından uzak kaldığın için şikayet etmene kıskanma süreçleri içerisinde çok sinir oldum ben.

günlük düzenini ayarlamak gerekiyor. ben de henüz yapamadım, okul başlayınca iyice sekteye uğrarım herhalde ama işte gün içinde gönlünü bir şekilde hoş tutman lazım. yoksa 300 gün yurt dışına çıkayım falan onlar hayal. yok gerçekse, yolunu söyle biz de çıkalım.

Welcome to the real life. Spora git akşamları.

ben okumuyorum ama işten eve gidince freelance makale yazıyorum. cumartesi pazarım bayramım seyranım yok. ama borçlarım var ve bir süre devam etmek durumundayım. bunaldım ben de ama hayatı genel olarak çok seviyorum tek derdim bu olsun diyorum.

aileden zengin değilsen gerçek hayat bu, evet, ama düzgün planlama yaparak üstesinden gelinebiliyor. yine minimum harcamayla bir süre yurtdışında kalmak istiyorsan her sene, ciddi bir şekilde oturup planlama yapman gerekiyor.

örneğin:
1. ilk öncelik okulu bitirmek. bu yüzden her şekilde dersleri ilk sıraya koymalısın.
2. sonrasında ek gelir elde etmek. ailen destek olmaya devam ediyorsa, bu elde ettiğin gelirle para biriktirmek çok zor olmamalı. peki nasıl olacak? haftaiçi gündüzleri okulda olacaksan, sana kalan akşamların ve haftasonların oluyor. freelance işlere bakabilirsin (çeviri, grafik tasarım, programlama, hangi yönde yeteneğin varsa. bionluk isimli siteye göz atabilirsin.). bunlar çoğunlukla haftaiçi akşam 2 saat kadar vakit ayırarak akmasa da damlar mantığıyla elde ettiğin gelirler olacak. sonrasında bir de haftasonların var, sınav-proje teslimi gibi durumları göz önünde bulundurarak, haftasonları daha rahat olduğun zaman çalışıp, sıkışık olduğun zaman çalışmayacağın bir iş ayarlamaya çalış. garsonluk gibi bir şey olabilir belki? ya da fuarlarda çalışabilirsin, 2011'de yem yapı fuarında 6 gün çalışıp 450 lira para kazanmıştım. 5 sene sonra artmıştır tabii ki verdikleri para.
3. sene içerisinde biriktirdiğin parayla yazın yurtdışına gitmek. biriktirebildiğin para yeterli değilse, haziran-temmuz'da da çalışmaya devam edip, ağustos'ta yurtdışına çıkabilirsin örneğin.

önemli olan vaktini planlaman ve boş vakit geçirmemen. işten çıkıp bütün akşamı oyun başında geçirmek vaktini heba etmek demektir. haftaiçi her gün 9-6 dersin olmayacak herhalde? arada 2 saat boşluğun varsa, kütüphaneye git ve bu vakti dersine ayır. son dersten çık, arkadaşınla bir bira veya kahve içmeye git, muhabbet et, ardından da eve git freelance işlerini yap mesela.

bu söylediklerimi kendi yaşam tarzına uyarlamalısın, ona göre plan yapmalısın. hiçbir şey imkansız değil.

(yüksek lisans yapıyorum ve aynı anda çalışıyorum iki senedir)

Ne sanmıştın şapşik ;) koşullar daha rahatlasa bile ömür boyu çalışacaksın.

Hayat aynen böyle bro. Bende oyun oynuyorum troll geliyor ama onuda taşıyoruz sorun yok :) bide spor halı saha Fitness falan işte.

Liseden beri hiç durmadan çalışıyorum. Seni en iyi ben anlarım galiba. Psikolojini sağlam tut. Benim ki bozulmaya başladı.

tabi ki var emsaller. öğrencisi olan hoca bölüm başkanına söyleyip kontenjan açtırabiliyor. çalışacak hoca seçip ordan yürümek lazım.

YL Kontejanı hk.

Yüksek Lisans Kontenjanı Hakkında

title olarak hocaya Prof. X yazsanız yeter.

ben oynuyorum?

Sayfanın en altında chat'e tıkla orda herkes oynuyor.

@ekaterina ahahhhahaahhaahah

Evet. Chatte oynayan cok insan var.

tr deki tüm aktarma merkezlerini görmüş biri olarak, kasıtlı bişey yaptıklarını sanmıyorum. gerçekten o kaosta kaybolmuştur. aramaya devam et, sık sık ara. hangi noktada görünüyorsa orasının aktarma merkezine gidip yetkili biriyle görüşmek istediğini söyle. her noktada operasyon müdürü bulunur. sanmıyorum zaman ayıracaklarını ama zorla yani. oluruna bırakırsan o kesin kaybolur. işin kötüsü sistemde görünmüyorsa hiçkimse yerini bilmiyor demektir.

bol şans

Hayatimda boyle sacma birsey ile karsilasmadim, bu adamlarin yaptigini o sayip sovdugumuz kargo sirketleri yapmadi ya

Büyük miktarda almayacaksan (hafta sonu olağanüstü olaylar olmadığı sürece) 50 TL civarı bir oynama olur maksimum.

uzun süreden beri kendi çapında dolarla haşır neşir olan biri olarak şunu söyleyebilirim:

(normal şartlarda) dolar cuma günü düşer. muhtemelen satışlardan dolayı. pazartesi piyasanın açılmasıyla ve alışların etkisiyle yükselir. Düşüş eğiliminde olduğu bir dönemde değilse Çarşamba-perşembe zirvesini görür. Perşembe ve Cuma düşerek piyasa kapanır. O yüzden alışlar cuma yapılmalı, satışlar hafta başı yapılmalı şeklinde kendimce kuralım var. karar senin.

(Bkz: 26 eylül 2016 dolar kuru)

inşallah almışsındır.

Dolandirici olabilirler.

size mesaj atan nicki verir misiniz?

dolandirici olduklarini sanmiyorum. cozum@finansbank.enpara.com'a mail atin probleminizi demisler

kullanici bu:
www.eksiduyuru.com

beklediklerini bulamamaktan öte unutmuşlardır burayı.

Belki de yazdığınız mesajı beğenmemişlerdir.

duyuruya üye olmak için bağış makbuzu isteniyordu yani üyelik bir moderasyondan geçiyor, üyeliği onaylayan sen kimsin demiştir diye tahmin ediyorum.

Mesaji gonderdiklerinde de 2 girisleri vardi zaten, kontrol ettim. adamlara ne derseniz deyin surekli yapici konusuyorlar, attigim mesajla alakali oldugunu dusunmuyorum

Abi ben ilk 2 fotoğrafta kafamı ekrana soktum bir şey göremedim 3. fotoda da kıl gibi bişi var ondan bahsediyorsun sanırım.

fotograflardaki gri daireleri gormuyor musunuz? problem benim retinada mi lan yoksa ahah

Abi fotodaki gri daireleri görmüyo musunuz onu diyo kırmızı halkalar onlari göstermek için ciddi misiniz dhshsh. Çözümü bilmiyorum ama lenste sorun var büyük olasılıkla evet

o plastikle lens arasına toz girmiş olmasın? tozun gölgesidir belki bunlar

iphone kaç?

ayy ben bazen bisikletle giderken cok yoruluyorum motorlu kadin yada erkek suruculere "beni de gotur gittigin yere" sarkisini soyluyorum arkalarindan.

coyote +1

edit: yalniz bu soruyu tr yi dusunerek cevaplamadim ben tr de yasamadigim icin :D

Bu geçenlerdeki aynalı "arkanda dünyanın en güzel kızı var" denemesine benziyor. Olmuyor işte, zorlamamak lazım. Elini tutmayı bırak, merkezden uzak bir yerde öyle yürürken arkadan motorlu biri gelse laf atmasın taciz etmesin diye dua eder Türk kızı. Hatta tecavüze uğrayabilir de, yollarda tek dolaştığı için suçlu da çıkabilir. Bi de elini tutsa ohoo, tecavüzcüye tam indirim sebebi.

Ortalama bir Türk kadını maalesef bu şekilde yaşıyor. Paranoyak ve suratsız olmamız da bundan kaynaklı. Keşke başka bir yerde, başka bir zamanda doğsaymışız. O yüzden ben de elini tutmam, hatta direkt kapkaççı muamelesi yaparım.

bir tepki vermezdim ama elimi de uzatmazdım. hayır öyle kibirden vs değil, korkardım. yüzüne tekme yiyen hemcinsimin haberinin dumanı üstünde.. bugün sırf o tekme atan adama benzeyen birini gördüm diye arkama baka baka geldim işe. bu ülke kadını da erkeği de paranoyak yapıyor. Bu ortamda yetişmiş biri olarak yurtdışına yerleşsem bile insanlara tam olarak güvenemeyeceğime eminim

Tirsardim olum zaten oyle seyler oluyor ki yanimdan biri gecince bile tirsiyorum.

Yabancı biriyle mümkün mertebe fiziksel temas kurmak istemem. Elimi çeker hatta düşürürdüm adamı panikle.

Erkegim.
Turkiye'de olsa elini vermezdi buyuk ihtamlle kimse. Bugun ben kadin olsam ben de vermem ve sonuna kadar da hakliyim.

Bizim kulturde ne kadar cok kadinla yatarsan o kadar prim yapiyorsun, ortamlarda o derece havan oluyor, o derece gipta ediliyor ve o derece kendini iyi hissediyortsun. O yuzden bizim erkek milleti onune gelene salliyor afdersin. Yani sinekten yag cikartmak gibi mi diyeyim, bu deyim pek uymadi ama nerede nefes alan bir disi varsa (bu cevreden biri olur, gittigin kurstan biri olur, isyerine yeri giren kadin olur, musteri firmadan ziyarete gelen genc kiz olur falan) biz turk erkekleri hemen skor arttirabilmek icin yataga atilabilitesini analiz ettigimizden sebep yapisma ihtimalimiz yuksek oluyor. Batida elini verirsin sana guzelce yaklasan motorcu abiye ama burada elini verirsen kolunu kurtaramayabilirsin o yuzden.
Evli barkli da farketmiyor, siz kadinlar her gun onlarca kisi tarafindan dedektorden geciriliyorsunuz guzel ulkemizde. Dunya'nin her yerinde vardir ama yuzdeye bakmak lazim. Bizim erkeklerin %70'i falan dedektor. Sinyal aldigi ya da aldigini sandigi o da olmadi alacagini tahmin ettigi an yapisiyor.

Muhtemelen motor o kadar yaklaşsa önce kapkaççı sanıp tırsarım. Elini uzatsa tutmam ama "ulan ne cana yakın insanlar varmış be" diye düşünürüm.
Karşılık vermesem de böyle olaylar hoşuma gider.
Karşılık vermiyorum çünkü insanlara güvenim yok.

Başka bir ülkede olsam elimi elbette ki ben de uzatırdım ama Türkiye'de takdir edersiniz ki böyle bir hareket pek sağlıklı sonuçlar doğurmaz ve elimi uzattığım için bana her şey müstehak görülür.

ben bu gif'i başka bir duyuru için araştırmıştım. bunlar birbirine yabancı insanlar değil yalnız:
www.reddit.com
www.youtube.com
kızın kapüşonlusunun kolunda motosiklet grubunun logosu var.

ben uzatirdim elimi ya. biraz dusunmeden, otomatik tepki olarak yani. arkadasim herhalde diye dusunurum. bir de motosiklet seveni severim, araba olsa uzatmayabilirdim. tehlikeli gelir.

ne tatlı bir şey. keşke biz de yapabiliyor olsak.
fakat yapamayız.

yumruk mu geliyor diye kendimi korumaya çalışırdım.

geçen gün bi çift arkadaşımız boğaziçinden arabayla geçerlerken kızın kolu camın dışında havadaymış. ekipmanlı bir motorcu arkadaş da yanından geçerken eli farkedince muzip bi bro fist yapmak istemiş. tam yumruk teması sağlanacakken arka koltuktaki yolcu birinin yanaştığını farkedip kızı uyarmış, o da panikleyip zipp diye çekmiş elini, motorcunun selamı havada kalmış. kızcağız olayı anlayınca hayli üzülmüş. hatta eşine yetiş şu motorluya bro fist yapıcam demiş ama geçip gitmiş tabi motorcu. bu örnekte arabanın güvenliğinde olan, eşinin yanındaki evli bir kadın söz konusu elbette ama sonuç halen yarı pozitif :)

hemen tutardım. çok eğlenceli görünüyor.

denetime takılırsanız ya da şüpheli işlem bildirimi/ihbar olursa açıklama sorarlar. ihtimal düşük, ama yok değil.

akraban falansa neyse de hocam
57 k parayı devlet sorabilir nereden geldi ne amacla diye
atiyorum akraban zengindir senin de borcun vardır
mantıklı bir aciklama yapabilmen gereklidir

yani supheli bir işlem olursa
teror orgutu finansmanı mı
uyusturucu parası mı
insan kacakciligi mi
bunlar denetleniyor

Sanmıyorum kimsenin soracağını.binlerce araba ev alınıp satılıyor kime sorulmuşki sana sorulsun.bence rahat ol.

Akraba falan degil de neyin vergisini alacak, ortada ticari bir islem yok ki. Hibenin de vergisi mi var

sorulursa vermek zorundasın. yani mantıklı bi cevap vermek zorundasın. ha sorarlar mı sormazlar mı ne kadar önemserler 60000tl yi bilemem tabi.

@delicevat öyle bir soruluyor ki :) Yalnız dediğim gibi örneklem seçiyorlar, denetime takılıyor ya da ihbar oluyor, şüpheli işlem oluyor vs. Öyle her işleme bakacak halleri yok, ama bakılıyor. Rahatsız olmanızı gerektirecek bir durum varsa rahat olmayın, işi usulüne, kanuna göre yapın başınız yanmasın.

emin olmak istiyorsan tek seferde 20.000 olarak 3 kerede yatırın hiçbişi olmaz. ben çok daha büyük miktarları yatırdım kaç kez kimse de bişi sormadı. ufak miktarlar bunlar kimsenin gözüne çarpmaz.

2013 yilinda kibrisdan hesabima asagi yukari bu miktarda bir para transfer oldu. Para hesaba gecti ama blokeli olarak.sonra genel mudurlukten arandim. Telefondaki masakla baslayinca el ayak dolasti tabi. Sonra iste su su nedenle geldi dedim. Bloke cozuldu.

İki senedir bir öğrenci olarak onbinlerce liralık para transferler yaptım hiç bir şekilde sorulmadı ama gelecekte sorulur mu bilmiyorum.
Para babamın kısmen birikimi kısmen çiftçilikten kazandığımız para olduğundan hesap verilebilirliği yüksekti.

Valla duzenli olarak 50-60-70 bin tl girer cikar hesabima ufak miktarlari saymiyorum 10-20 bin tl yi hic sikinti cikmadi

bu parayi elden almaniz mumkunse oyle alip, parca parca kendiniz bankaya yatirabilirsiniz.

birinin vermesine gerek yok cekilisten kazandiginiz paradan bile vergi kesiyor devlet. ancak hukumetin icinde olacaksiniz yasalarin uzerinde olabilmek icin...

hesap sorma ihtimalleri çok da düşük değil.

kimseyi birinin gönlünden koptuğu için size 60.000 para verdiğine inandırmanız mümkün değil, hele ki maliyeciyse. araç tapu kayıtları da maliyeye doğrudan gittiği için bir alım satım da görünmeyecek. dolayısıyla açık kalan bir para olacak ve şüpheli işlemler listesinin başlarına oturacak.

eğer hesabınıza sık sık benzer miktarda para girip çıkmıyorsa açıklamanız zor.

1 defalık olursa muhtemelen takılmaz. sorarlarsa da elden borç vermiştim diyebilirsiniz.

düzenli olarak böyle transferler olursa, başınıza dert olur.

elden borc verince, hesabinizda hic bu miktarlarda para olmadi derlerse ne diyecegiz? baska bankadaydi muhabbetini de yemezler devlet kurumlari isin icine girerse

Yasa ya gore her tc vatandasi yillik 20.000 tl ve ustu kazanclarinda vergi vermelidir. Sende bir sey cikmaz. Denetlemeler zaten buyuk paralar 500k 1000k da falan devreye girer. Seni anca biri sikayet edicekte oradan sana geliceklerde banka hesaplarini tarayip sana ceza kesicekler. Sana gelene kadar 1milyon toprak agasi var bu ulkede. Rahat ol ama vergi ni de ver.

benim de anlamadigim su, hibe paranin ne vergisi oluyor? birisi size al bu parayla isini gor dediginde, dur sunun bir vergisini mi vereyim diyorsunuz? derdim vergi vermek ya da vermemek degil, sadece bir bireyin size hibe ettigi paradan devletin kendine pay cikartmak istemesi.

bizim bankada 20 bin lira üzerinde parayla işlem yapmaya kalktığın zaman bi form doldurtup imzalatıyorlar, "aile birikimi" falan deyip geçebiliyorsun ama en azından kayıt altına alınıyor yani.

bankadan bankaya bu tutar değişebilir.

1-2 saat ise sadece dışarıda bekleyebilir yazın midyecilerden saatlerdir dışarda bekleyen midyeleri yiyoruz zaten.

ozelders.com

ben facebooktan buluyorum.

edit: özel ders ilanları diye bir grup var. oraya yazmıştım zamanında hala mesaj alıyorum özel ders için.

edit2: hatta düşündüm neredeyse iki yıl olmuştur ben ilan vereli.

facebooktan rastgele nasil buluyorsunuz? grup falan mi var

sahibinden.com a ilan ver

@mimikikili'nin dediği adam ben olabilirim. sana başka işler gönderecek adamlara da çok pis öneririm.

şaka bir yana ücreti çok uçuk yazmazsan ozelders.com işe yarıyor.

www.dersverilir.net

Eşim İngilizce ilanı veriyor İstanbul'da; ama Ankara'daki iki farklı arkadaşımız da memnun dersverilir.net'ten.

Bu arada, üç farklı yabancı dilde özel ders vermeniz (daha doğrusu, ilan çıkmanız), uzmanlığınıza gölge düşürebilir. Örneğin Michel Thomas gibi dil öğretimi konusunda bir otorite değilseniz; şimdilik bir veya en fazla iki yabancı dile odaklanmanız sizin için daha faydalı olabilir.

@mimikikili'nin dediği gibi, bu siteden bulduğun her bir öğrenci ortalamada 2 yeni öğrenci olarak size geri dönecektir, referans yoluyla. (Tabii ki, işinizde iyi olduğunuzu varsayarak.)

Suçun diyeti olarak Özgürlüğü engelleniyor işte ceza olarak.

ceza hukuku enteresan. cesitli yaklasimlar var. bir yandan islah etmek uzere cezalar olmali gibi bir yaklasim varken bir yandan toplumun vicdanini tatmin etmeye yonelik cezalar olmali gibi bir yaklasim var.

esasen cezalar mahkum islah olsun diye veriliyor.

butun bunlarla birlikte turkiye'de hapishanelerde suclular cezalari daha ziyade "diyet" gibi goruyorlar ve kendilerini "kader mahkumu" olarak nitelendiriyorlar.

ortalik karisik anlayacagin : )

edit: sonucta yukaridan cikaracagimizi da ekleyeyim: ne toplumun vicdani rahatliyor, ne mahkumlar islah oluyor, ne cektikleri ceza bir "diyet" niteligi tasiyor ne de bu insanlar "kader mahkumlari"dir.

herkesin kendince algisi var.

Mahkumlarin kendilerini ne olarak gordugu degil ama bu uluslararasi hukuk'da hangi amaca yonelik hapsediliyor insanlar daha cok?

Diyet kavramini pek anlayamadim burda bir de, aciklayabilir misiniz?

en ideal ve medeni anlamiyla amac mahkumu egitmek, topluma yararli bir birey haline getirmek. belki hatirlarsiniz norvecteki su katliamcinin hucresini gostermislerdi, ikea'nin ornek dairelerinden halliceydi. yani gel bi konusalim, derdin ne soyle bize sana yardimci olalim evladim tavri diyebiliriz.
ote yandan siklikla toplum ve suclular tarafindan derinden hissedilen ve hissettirilen hapishanelerin cok kotu yerler oldugu ne olursa olsun asla hapse dusulmemesi gerektigi, bu da caydiricilik tarafi ve bence bunu amerika filmleri ve dizileri ile alttan alta bilincli olarak insanlarin bilincaltina asiliyor ki biz demokratik ve ozgurlukcu bir devletiz ama sen yine de ayagini denk al, sakin yamuk yapmanin yakinindan bile gecme.
suc ve ceza acisindan benim ilginc buldugum alan trafik suclari, cunku her turlu insanin isleyebilecegi, cok hassas bir dengede hersey ilerliyor. hatta su meshur the night of dizisinde onemli anlardan biri bizim buralarda hic kaale alinmayan bir trafik sucunun sonucu olarak yasaniyor. benim dunya gorusume gore bir memleketin medeniligi trafiginden belli olur, trafigi ne kadar bozuksa hukuk kulturu de o kadar bozuktur.

@bollocks44 diyet, yani odenecek bedel. yaptigini suc olarak gormuyor, ya da yanlis bulmuyor. cezasini cekerken bunlardan ders cikarmiyor.

yapmak istedigini bir hak gibi goruyor ya da mecburiyet ve bu hak ya da mecburiyetin bedelini hapiste yatarak oduyor.

edit: hukuk sistemleri de cesitli. bunun uzerine oturup saatlerce okuman gerekebilir.

yalniz cezalara bakarsan yasadigimiz cagda gittikce toplumsal vicdani rahatlatmaya yonelik cezalar verilmesi yayginlasiyor. zira iletisim hizli gelistigi icin "kamuoyu" hizli olusuyor.

daha iddia halindeyken toplumlar, insanlari(saniklari) vicdanlarinda yargilayip kampanyalar duzenlemeye basliyorlar. bu da tabi hem mevcut davalarin sonuclarini etkiliyor hem de yasa yapicilarin yeni yasalar cikarmasina sebep oluyor. (oylarini koruyabilmek icin politik dogruculuk yapiyorlar)

hadi guncel absurt ornek de vereyim: gecen yillarda new york'ta artik erkeklerin metrolarda(subway) bacaklarini acarak/yayarak oturmasi yasalar cikarilarak suc haline getirildi, yasaklandi ve cezaya baglandi. bir kadin "bu bacaklari acik oturuyor" diye sikayet edebiliyor ve ceza alanlar var.

simdi bir insanin nasil oturacagini belirlemek elbette fasistlikten baska bir sey degil. yalniz gordugun gibi kamuoyu olusunca "kamu"nun (daha ziyade erkek dusmani feministlerin) oylarini kaybetmemek icin bu tarz fasistliklere goz yumulabiliyor. tabi burada verilen cezalar ne bir diyettir, ne islah etmek icindir. ozunde oy korumak icin ve tabi bir grup sosyopatin vicdanini rahatlatmak icindir.

dayanamadim kendi fikrimi de ekleyeyim:

ne bu politikacilarin koltuklarini korumak icin cikardigi toplumu rahatlatacak yasalar ne bu caydirici olsun da suc orani azalsin gibi sacma yasalarin topluma bir faydasi yoktur. aksine bunlar bozuk sistemin gostergeleridir ve sistemin gittikce de hantallasmasina sebep olur. hapishaneler dolar tasar, adliyeler dolar tasar... kimse isini dogru yapmaz.

onun yerine temelden duzgun bir egitim ogretim sistemiyle yani vatandasini bilinclendiren, pozitif bir hayata, topluma faydali olmaya tesvik eden bir sistemle baslayip sonra buna ragmen suca yonelen, suca bulasan, suca dusmus insanlari da neden sonuc iliskisiyle tespit edip islah eden tabi bu nedenleri anlayinca egitim ogretimi de onleyici sekilde tekrar duzenleyen bir sistem toplumsal olarak en faydali sistemdir.

malesef cahil toplum yaratip duygu somurmek, oy satin almak vs daha kolay oldugu icin cogunlukla hantal ama belli bir grubun kontrolundeki sistemi tercih ediyorlar koltuk sahipleri. once cep, sonra da koltuk yani. kimse once insan, once toplum demiyor...

@idexo verdiginiz ornege fasistce diye yaklasmaniz fasistce olmus aslinda. bir grubun haklari cigneniyorsa medeni ulkelerde bu korunur. ozgurlukler de baskasinin ozgurlugunun basladigi noktada biter. ayrica kamunun talebi cok da sik olmayan bir oranda sizin deyiminizle erkek dusmani aslinda esitlikci feministlerin istekleriyle cakisir. en medeni ulkeler bile ideal durumda degildirler ama en azindan boyle ufak hamleler ile esitlik yolunda insanlik ilerliyor, bu konuda daha cok okumanizi ve kendinizi egitmenizi tavsiye ediyorum. bir de tabi bilgi kadar vicdan da onemli ama onu okuyarak degil empatinizi arttirarak yapabilirsiniz.

@mavicorap bir kimsenin mini etek giyerek muslumanlarin abdestini bozmasina benziyor o zaman bu olay. bir de oyle bak bakalim olaya. "medeni" ulkelerde muslumanlarin haklari da korunur mu?

valla benim umurumda degil acikcasi oralarda yasamiyorum. kimsenin ne giydigi nasil oturdugu da beni alakadar etmez. ne kimse basini ortmeyince cezalandirilsin, ne kimse oturuyor diye cezalandirilsin. ikisi de ozunde fasistcedir, fasistliktir.

nedense solcularin, feministlerin, fakirlerin ya da ne bilim sosyal, ekonomik yaralar almis kimselerin fasist olamayacagi gibi bir algi var. yahudiler soykirima ugradi auw hemen tabu yapalim. bilmem ne. bu yanlis. iste politik dogruculuk bu oluyor, toplumun dejenere olmasina sebep oluyor bu durumlar.

ideolojik gozlukleri cikarip olaya olabildigince nesnel bakmazsaniz yarin hapisaneler metroda "dogru" oturmayan adamlarla dolacak.

edit: ilkokul laflarini birakin. "birinin ozgurlugu bir baskasinin ozgurlugu" diye bir gorelilik yok. ozgurluk o kadar gorece bir sey degildir. herkesin kendini ifade edebilecegi alan yaratmazsaniz, bazilarini toplumdan dislarsaniz, hele bir de bunu sudan sebeplerle yaparsaniz, insanlari cinsiyetleri yuzunden, inanclari yuzunden asagilarsaniz. o toplum iflah olmaz. gucu eline geciren kirbaci otekine vurur. baris olmaz. yapici olmak zorundasiniz. o adam bacagini aciyorsa neden aciyor? belki bir gerekliliktir? ona gore koltuk yaparsiniz, daha genis alanlar yaparsiniz herkes daha rahat oturur.

boyle yasakci dar perspektiflerle bakmamak lazim. o new york'taki durum tamamen bir cinsiyetcilikten ileri geliyor. fasizmin dik alasidir.

bak bu kadinlar ceza almiyorlar:
1: www.google.com.tr

2:www.google.com.tr

3:www.google.com.tr

"bu konuda daha cok okumanizi ve kendinizi egitmenizi tavsiye ediyorum. bir de tabi bilgi kadar vicdan da onemli ama onu okuyarak degil empatinizi arttirarak yapabilirsiniz." demisiniz. cok okudugunuz icin mi oneriyorsunuz? peki o kadar okumadan ne anlamissiniz? sizden tavsiye almaya ihtiyacim oldugunu sanmiyorum. siz kendinizi gelistirin de baskalarini bosverin.

Şans işi. biraz zaman ayırmak ve araştırmak gerekiyor. ve yalnız yapmamak lazım kendi çevrenizden bu işi bilen birilerine akıl danışmakta fayda var. Özellikle motosiklette sanırım bu iş daha riskli oluyor.

Bazı durumlarda ihtiyaç varsa ve bütçe kısıtlıysa önemli faktörler bunlar oluyor ve biraz risk alıyorsun.

benim derdim de motosiklet ile alakali daha cok. mesela bu "temiz" motosikleti bu fiyata neden veriyor anlam veremedim ve ulan kesin bir sey var bunda dedim. ama var midir yok mudur bilemiyorum

www.sahibinden.com

www.youtube.com

AEA'nın bir derlemesi var 2. el motosiklet alımı için. Muhtemelen izlemişsindir ama ben yine de koyayım buraya belki yardımcı olur.

Kredi kartı borcun olmasaydı 2 ve 3 numaralı kredilerini kapat diğer kredini ay ay öde ve kalanın ile dolar yap yatırım yap derdim ancak, kredi kartı borcun dönemiçi borç ise öncelikle onu hesap kesim tarihinden sonra öde faize binmesin yoksa hertürlü zarardasın. Kredi kartına vereceğin faiz diğer yöntemlerle kazanacaklarından fazla olur.

KRedi kartını ödedin kapattın. Ayrıca gelirin var ise de bu sefer en küçük krediden başlayarak kredilerini kapat derim. yatırım yapmayı borçlarını ödedikten sonra düşünmeni öneririm.

Ben olsam kredi kartı borcunun tamamını, 1. ve 2. kredinin taksitlerini ve 3. kredinin tamamını öderdim, böylelikle 2446 lira oluyor zaten.
Bu kadar borç varken kenardan para tutmanın hiç bir şekilde mantığı yok.

Şu anda 2. krediyi kapat. Geriye kalan 200'ü harca. Çünkü para kazandığın için ödül olarak düşünmen gerek. 1300 gelince 1. krediyi kapat. 3. krediyi ve kredi kartını azar azar ödemeye devam et. Yatırım riskine hiç gerek yok.

ben kredi kartının 1250'sini öderdim. o bayağı önemli ve kontrolden çıkabilecek gibi görünüyor, önce onu bir sağlama alıp hem borç miktarını hem de muhtemel faizi kontrol altına almak iyi olur.

kalan 1250 lirayla da ikinci kredi borcunu kapatırdım. o da önemli kalemlerden biri ve nerden baksan 100 lira avantajın oluyo şimdi kapatırsan.

geriye de zaten 300 lira falan kalıyo, onu da kendine harca bence. 2500 liralık iş yapıp da bir kuruşuna dokunmamak psikoloji ve motivasyon anlamında beni üzerdi açıkçası, atla deve değil o kadar borç ödedik yav 300 lirası da bizde kalsın. illa harca demiyorum, bi kenara atarsın sonra bakarsın lazım olmuyo onu da ödersin ama hani işte psikolojik olarak "bu işten benim payım da bu olsun" deyip 300'ü ayırırdım ben olsam.

@der meister

karti ve kredinin birini odeyince nasil 300 kaliyor ya? daha onun disinda 1500 daha kredi + 500 kredi karti borcu kaliyor borcu kaliyor

ben olsam: bu fazladan 2500 lirayla once kredi kartinin borcunu kapatirdim. kalan 750 lirayla da 3. bankaya olan 430.29tl olan borcu kapatirdim ve oradan kalan parayla da diger kredilerden birinin taksitini oderdim.

borctan kurtulmak, para harcayip kendini mutlu sanmaktan daha tatmin edicidir bana kalirsa.

ödediğimiz borçların üzerine 300 kalıyor diyorum, hepsinin değil. tek seferde hepsini kapatmaya çalışma bence, 3-5 kuruş da olsa kendine al. 2500 lirayla zaten hepsi kapanmayacak.

ben olsam, paramin yettigini kapatirdim. nakit avans da cekmezdim.

idexo +1
paranin yettigini kapat. borcla borc kapanmaz.

az olanı kapat. artan parayla da diğer kredinin iki taksitini peşin yatır. iki ay kafan rahat gez.

ya acikcasi kafamin rahat etmesi falan degil derdim, bir an once sunlardan kurtulmak, o yuzden 100 lira 100 liradir diye bakiyorum

bir borçtan kurtulmaya calisirken başka borcunn altina girmek sıkıntılı. eğer elinizdeki paranın tamamını nakit avans çekerek 1400 tl ye yatirirsaniz diger borcun aylik ödemesini nasıl yapacaksın?

Yok gelirim hala var, bu sadece kenarda duran 1200TL, bu parayi carcur edecegime birinden kurtulayim hem de az faiz odeyeyim diyorum iste.

ben olsam paramin yettigini kapatir kalanini da kapattigim kredinin taksidini de oder gibi (yani 250-260) lira gibi yatirip erken bitirirdim. elimde kalan 250 lirayi da obur krediye yatirirdim tabi.

paranın yettiğini kapat. borç sayın azalsın.

ben olsam kapatmam.
ticaretkafasıyla düşünüyorum tabi, elimdeki hazır kullanabileceğim parayı niye gidip eylık ödeme hakkımı kullanmayıp kapatayım ki?
üstelik birinde 100 lira diğerinde 80 lira kazançlı çıkıyorsun ve 9-10 ay vade için çok az miktarlar bunlar.

Az olanı kapa, artanı kenarıya koy, diğer kredinin bitimine az süre kala son taksit ödemesinin üzerine ekleyip onu da 1-2 ay erken kapa

10 ay vadesi olan aylık 149 TL ödediğin krediden 6 taksit öde, 9 ay vadesi kalan aylık 116,85 TL ödediğin krediden 5 taksit öde...Böylelikle anapara+faiz içeren bu aylık ödemelerinden en fazla indirimi kazanmış olacağını göreceksin.

Ödeme planına bakarsan son aylarda anapara fazla faiz miktarı azdır. Yani banka zaten senden faizi önce alıyordur. her iki kredinin de ilk 5-6 taksitini ödeyerek en fazla faydayı sağlamış olacaksın.

Edit: eldeki para 1200 olduğundan 149x5 taksit; 116,85x4 taksit öde

eger hakkinda bilgi yoksa mydukkan veya electromiles cok daha guvenilir ve kaliteli siteler, buralara yonelin.

o sitelerde aradigim urun yok maalesef

birsey sormayacagim bulusalim tanisalim diyecektim =D sen bademlide misin?

hocam bozulmadıysa da o artık jager değildir buzlukta falan

@rajaz jagermeister'in zaten deep freeze'de bekletilmesi oneriliyor.
www.barnonedrinks.com

"You absolutely must keep your bottle of Jager in the freezer...It's the only way to store it"

valla o zaman bozulmamıştır hocam 1 yıl diyince bi şüphelendim

Hicbir sey olmaz. Zaten saklama kosulu bu. Yalniz yesil siseden bahsediyorum, kahverengi sisesi buzlukta saklanmiyor.

torrent kullanabiliyorsan, kickass ve piratebay mirror'larına bak. var orada.

Özellikle şehiriçi kullanılacak denildiğinde 15 kat daha mantıksız oldu. Bu araç kesinlikle satın alınmaz. Akaryakıt istasyonum olsa dahi şehiriçi için almam.

Biraz daha para verip suzuki vitara tarzı çağdaş forvet alman daha mantıklı olur.

www.sahibinden.com

parayi cope atsan gene iyi. bulan biri olur da kullanir hic degilse. seninki paranin ustune benzin dokup yakmak.

Peki oneriniz nedir arkadaslar bu paraya bu tarz model gozetmeksizin ne alinir

Alınca satamayacağınızı da düşünün. Almak neyse gözünüzü karartıp alırsınız ama satmak zorunda olup da satamayınca kara kara düşünürsünüz. Piyasası bol olan araçlara yönelmekte fayda var.

Nope. Anca yeni mezun eczaci bulup (guvenilir) onu maasli eleman gibi (tabi ki illegal olarak) calistirabilir. Ama eczane o eczacinin uzerine olmali.

Yeri iyiyse cok iyi paraya devir de edebilir.

Googledan buldum

Vefat eden eczacıya ait eczanenin eşi veya çocukları namına Mesul Müdür tarafından idaresi işlemidir. Beş(5) yılı geçemez fakat çocuklar 5 yılın sonunda reşit değilseler, reşit oluncaya ve Eczacılık Fakültesine girdiği takdirde öğrenimini bitirinceye kadar devam eder. Vefat eden eczacının varisleri arasında eş veya çocuk yoksa eczane bunların haricindeki mirasçılar tarafından 1 sene zarfında tasfiye edilir, bu sürede eczanenin bir mesul müdürle idaresi mecburidir.

@efruzun dediği doğru.
babamın kuzeni vefat edince, babamın söylediğine göre eczaneyi eşi ve çocuğu beş yıl daha işletebiliyorlarmış, sonra da kapatacaklar demişti.

Esi ya da cocugu mesul mudurle isletebilir hocam, yukarda dendigi gibi. eczacilik diplomasi olmadan donmez o eczane. 5 yil sonunda da muvazaa isine girmeleri gerekir ama 3 bin lira para icin diplomasini tehlikeye atan eczacinin aklindan suphe ederim:(

En buyuk kaygim diyebilirim. Bas etmenin yollarini ariyorum cunku benim icin gercekten cok onemli bir sorun bu.

Ben rahatlatayım sizi biraz madem.
Alışıyorsun. Kalbin onlarla birlikte durmuyor. Kabul ediyorsun çünkü hayat böyle.

@sadakatsiz, sakın haa. bencillik yapma, sıranı bekle. evlat acısı ana baba ölümüne benzenmez, devirir. tez çıkar o dileği sen kafandan.

@sadakatsiz

hocam aynı durumdayız ama biraz aklıselim düşününce bunun bencillik olduğunu fark ediyorsun.

bilmiyorum; şok geçiririm, tepkisiz kalırım, kısa zaman sonra da ölürüm gibi geliyor bana.

3 ay önce en sevdiğim kadın öldü.

ben hastanenin önündeydim, babam telefon etti, ağlıyordu, oğlum yukarı gel kaybettik dedi. hayatımda o ikinci kata nasıl çıktığım falan hiç yok. kaç saniye ya da kaç yıl sürdü o merdivenler hiç hatırlamıyorum. zaman dursun istiyorsun. ama olmuyor. durmuyor. nefes alamıyorsun. ama yinede orada dedemi, babamı, iki tane halamı sakinleştirme işi bana düştü.

öyle bi boşluk hissediyorsun. diz kapaklarında aşağı doğru bir karıncalanma ya da bir sızı benzeri bir şey tarifi çok zor. omuzlarından aşağı doğru bir şey bastıryor. ayakta durmak bile zor, nefes alamıyorsun.

ama asıl hikaye bundan sonra başlıyor. aslında en zor kısım. o kaybetme süreci, kaybettiğini duyduğun an ya da o ilk şok kesinlikle en zor an değil. hatta yakınından bile geçmiyor.

cenaze arabası geliyor. morgdan bir beden çıkarıyorsun. bir yüzünü açıyorlar bakman için. tabuta koyma işi var. sonra cemevinin morguna götürüyorsun. morg buz gibi. kapağını açınca o yaz sıcağında soğuk hava yüzüne vuruyor. için deliniyor. benim babannem burada üşür diyemiyorsun ama. itiyorsun içeri doğru. sonra yıkarken su koymaya giriyorsun. son 25 yıldır ağrıları sebebiyle sırt üstü yattığını hiç görmediğin kadın sırt üstü yatıyor. sonra tabutunu taşıyorsun. o kadar hafif ki. tahmin bile edemezsin. sora bir toprak yığınının üstüne bırakıyorlar. sen mezarın içindesin. o beyazlar içinde yukarıdan sana veriyorlar ve sen o kadını toprağın altına yerleştiriyorsun. yerleştirdin. sırtını doldurdun. şimdi çıkacaksın. peki onu nasıl yalnız bırakacaksın. bütün aile taş kalpli olduğun konusunda hem fikir olsa da, en son 2008 yılının şubatında ağlamış olsan da işte orada ağlıyorsun. başka hi bir ey yapamıyorsun. o derin çukurdan seni çekip alıyorlar. içinde bir ateş yanmaya başlıyor. mağmalardan daha sıcak güneşten daha yakıcı. sonra bir kürek alıyorsun eline bi kürek toprak atıyorsun üstüne. işte o an bütün yangınlar sönüyor. okyanuslar içinde. bir rahatlama.

sonra bırakıyorsun onu orada. küçük bir toprak kabartısından ibaret artık o. yıllardır alzaymır hastası lan ve son 3 yıldır seni tanımayan babaannenin yüzünü böyle bir duyuru görünce senin de unuttuğunu farkediyorsun. ve ilk defa anlamsız bir şekilde böyle sama bir yerde içini döktüğünü farkediyorsun.

her şey geçiyor. bazen öyle oluyor.

Her seye alistigin gibi buna da alisacaksin bir sekilde. Yapacak bir sey yok. Hayat her kosulda ama her kosulda devam ediyor. Yarin bir gun aynisi senin basina da gelecek.

Ne demis ustad:

"...Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında."

ben de @sadakatsiz gibi düşünüyorum. onlardan önce ölmek acımı azaltacak gibime geliyor. biraz bencil bir düşünce olduğunu kabul ediyorum ama çok da mantıksız değil

bu merasimleri kafanın içinde çoktan tek tek yapmış olmalısın. bunu yapan meşhur bir filozof vardı.
en yakınım olarak yengem öldü. son ana kadar dirayetliydim de o tabut kalkıp elden ele giderken insan kötü oluyor.
herkes anne babasını kaybetmekten korkar. en azından erken olmamasını, hiç olmazsa onlar bizim mürüvvetimizi gördükten sonra olmasını, gecinden olmasını dileriz.

lise sonda abim ve eşini, 4 yıl sonra üniversite 3. sınıftayken ablamı, bundan 4 yıl sonrada babamı kaybettim. annemin durumuda çok iyi değil son iki yıldır, gayet net farkındayım durumun.

babam çok yaşlıydı, bir derece daha kolay atlattım ama özellikle abimle eşi ve ablamın kayıplarının bende yarattıklarını çok detaylı yazmak istemiyorum. zaten toparlayamam, burda ki kimseninde içini o derece ezmek/acıtmak istemem. abimle yengemi ben buldum (yenge dediğime bakmayın, aramızda sadece 2 gün yaş farkı bulunan kuzenimdi kendisi), ablamıda morgta teşhis etmek zorunda kaldım. insanlar bazı acıların/olayların detaylarını bilmemeliler (onlarında travmatize olmaması için), paylaşmadım, hafiflemedim, kendi içimde zamanla hallettim. en yakın arkadaşım bile bilmez ben o morgta ne gördüm, aşağı inmesine dahi izin vermedim, kendim indim.

zaman, başka bir şey yok insanı iyileştiren. insan denilen varlık müthiş dirayetli. alışıyorsun, aşıyorsun, iyileşiyorsun. çok şey katıyor sana bu süreç, çok şeyde götürüyor...ama eninde sonunda yaşama tutunuyorsun.

İçerikler ne şekilde olacak? Resimleri siz bulacak mısınız? imlayı siz mi kontrol edeceksiniz? İçerik geldikten sonra termin süresi max. ne kadar olacak? Kampanyalarla ilgili banner vs. hazırlayacak mısınız?

Size içerik tam olarak hazır gelecek ve termin süresi en az 48 saat olacaksa ben 400-450 gibi bir şey isterdim. Basit iş çünkü. Fatura kesmeyeceğinizi varsayıyorum.