Ekşi Duyuru

merhabalar,
boşlukların olduğu sütunun tamamını seçtikten sonra;
f5>özel>boşluklar'ı seçin
daha sonra, tüm boşluklar seçili olacaktır. sil dediğinizde olması lazım.

tüm alanı seçip remove duplicates'i tıkla data tab'ından. tüm hepsi tikli olsun açılan pencerede, ok de. sadece tek satır boşluk kalır, onu da silersin.

tabi bunu yapmak için aynı olan satır olmaması lazım, olursa veri kaybedersin.

@bagcivan dediklerinizi yapıyorum ama sadece seçtiğim satır seçili kalıyor. Excel 2003 versiyonu bu arada :(

@lemmiwiks 2003'te yok sanırım remove duplicates diye bir şey

hücreleri sıralasan?

filtreleyip boş satırları gösterdikten sonra tab + ctrl ile bütün excel satırlarını seçip silerseniz, datanız dışında ne var ne yok temizlemesi lazım.

yaptım! @bagcivan'ın yöntemiyle oldu ama @duyulmasi gerektigi kadar'ın verdiği linkteki anlatımla başardım işte işbirliği :) herkese teşekkürler

bir arkadaşım babasının gençliğinde kullandığı baya eski bi gözlüğün çerçevesine kendi numarasına göre cam yaptırmıştı. fiyat da camın kalitesine göre değişir herhalde.

Atasunda standart kalın bi özelliği olmayan camın çifti 18 tl.
Kalite arttıkça fiyat da artıyor.

Kaliteli camın ne özelliği var acaba? Çabuk kırılmıyordur, çizilmiyordur o kadar dimi? Görme olayı da mı daha kötü olur :/

göz numaran büyükse her cam her çerçeveye olmaz. cam inceltilmezse çerçevenin taşıyamayacağı camlar olabilir. cam kalitesi de uv ışınlarını engelleyebilmesi, darbeye çiziğe dayanıklı olması, inceltilmiş olup olmaması gibi özelliklere göre değişir.

Öğrencinin sınavlarını görmesi normaldir. Hatta bazı yerlerde bu "objection" olarak duyrulur. Notu sorguluyormus gibi görünse de son derece normal bu.

Yalnız burada harf notu çoktan verilmiş olduğundan iş biraz uzun sürebilir. Harf notlarının da düzeltilmesi için belirli bir prosedür var.

Hocaya atılacak e-postada o yüzden çok cekinmeye gerek yok. "Paperlarim hakkındaki görüşlerinizi gormem mümkün mü?" gibi yumusak bir yaklaşımla kağıtlar incelenebilir diye tahmin ediyorum.

Amacım hatalarımı görmek ve düzeltmek diye de eklersin :)

Şu nasıl:

Merhaba hocam,

Bu dönem x dersinizi büyük bir keyifle dinledim ve istenen paperları severek yazdım. Aldığım not neticesinde eksikliklerimi görmek ve düzeltmek adına sizinle yazdığım paperlar hakkında görüşebilir miyim?

Bana zamanınızı ayırabilirseniz çok mutlu olurum.

İyi günler dilerim.

Ben olsam dersi keyifle dinledim gibi bir şey demezdim. İtici geldi bana açıkçası. Dersleri takip etmeme, paperları maksimum özenle ve zamanında yapmama rağmen beklediğimden düşük geldi notum. Hatalarımı görmem ve düzeltmem için yardımcı olabilir misiniz falan dersen daha iyi olabilir.

@okuyamıyom ben ya o lafları çok samimi bir şekilde yazdım ama itici algılanıyorsa dediğin gibi değiştiririm o zaman teşekkürler :)

ben kağıdını görmek isteyen her öğrenciye kağıdını gösteriyorum, herhangi açıklama beklemeden. nasıl öğrenciyken ben de görmek istiyorduysam, şu anda onların da hakkı var. ancak her hoca böyle düşünmüyor, hatta dekanlığa dilekçe ile gösteririm falan diyenler var. bu durum da inatlaşma olduğundan öğrenciye sıkıntı çıkartabilir.

bence direk gidip hocanızla konuşun ve gerçekten hatalarınızı görmek istediğinizi, notunuzu aa beklemediğinizi ancak bb seviyesinde olabileceğini ifade edin. eğer hoca sıcak yaklaşmıyorsa ve gelecekte karşılaşma ihtimaliniz varsa zorlamayın. (bence)

ancak notlama noktasında, muhtemelen notunuz cb'dir. çünkü cb'nin üst limiti ile bb'nin alt limiti arasında ufak bir fark var. bb 70 ise, sizin notunuz 68 ise malesef cb alıyorsunuz. zira, o cbyi birileri alacak ve notlama bir noktada kırılım göstermek zorunda. ve söylediğinize göre en parlak öğrenci siz değilmişsiniz. dolayısı ile cb normal göründü benim gözümde.

@gurur tabi öyle olması daha muhtemel ama hayalkırıklığına uğradım sevdiğim bir ders olunca :) çabalamadığım derslerim kötü geldi kabullendim ama en azından bu ders biraz yüksek olabilirdi çünkü emek harcadım diye düşündüm. Onun dışında ileride akademisyen olursam çalışmak istediğim alan olduğu için de üzüldüm. Ama işte tüm bunları hocaya dürüstçe söylememem gerekiyor sanırım çünkü yanlış anlaşılabilirim :)

dersi keyifle takip ettiğini söylemende hiçbir sakınca yok bence. ben samimiyetsizlik olarak almazdım şahsen.

ayrıca @cosmicstring +1 diyorum, kendini iyi ifade ediyorsun ve samimi bir şekilde hocaya ilerde bu alanda çalışmak istediğini, o yüzden onunla görüşüp nerelerde hata yaptığını öğrenmek istediğini söyleyebilirsin. nottan bahsetme ama. hocanın kızması veya tavır alması için hiçbir sebep göremiyorum.

@cosmistrigs çok teşekkür ederim inanın cesaret verdiniz :)

şarj kablosu bulup şarj etmek.

dolu batarya bulup bataryayı değiştirmek.

harddiski söküp başka makinada çalıştırmak.

ayni model bir bilgisayar bul, onun pilini sarji biten bilgisayara tak. ama ayni model bilgisayari bulan, sarj cihazini da bulur. Ya da herhangi bir servise git, cihaz sarj kabul etmiyor felan de, bi sarja taksinlar, sarji doldursunlar. sonra sarj cihazim bozuk heralde de ve dolu sarjli bilgisayarini servisten al. sarj doldurduklari icin ücret almazlar bence. isterlerse de birkac lira verirsin.

Harddisk çıkarıp takmak çok zor bir şey mi? Bir de farklı marka laptopların bataryaları birbirine uyumlu oluyor mu yoksa o da kablo gibi mi?

harddisk icin arkasinda bir kapak vardir. tornavida ile acabilirsin, cikartip takmak zor degil. ama cikartacagin harddisk eger ssd degil ise cok hassastir, cok sallanmammasi, carpmamasi, düsmemesi gerekli. cihazlarin ve modellerin bataryalari farkli. ayni markanin farkli bazi modelleri benzer batarya kullanabiliyor aynen sarj cihazinda oldugu gibi.

Aynı model bilgisayar bulana kadar herhangi diğer laptopların şarj aletini deneyerek başla. Onu bulması daha kolay. Bunların şarj aletlerinin bir bölümü birbirine uyuyor. Ayrıca HDD'yi çıkartmak kolay değil.

siz bu tecrübesizlikle hard disk falan sökmeye uğraşmayın bence, yazıldığı gibi bir teknik servis bulmaya çalışın onlara da aynısını söyleyin çok önemli bi belge var almamız lazım diyin 5 dk şarj ederken usb takıp alırsınız. her mahallede vardır.

ya harddisk söküp takma tavsiyesini nasıl verebiliyosunuz ben anlamadım. harddiski takacağı 2. bilgisayar bambaşka bir donanıma sahip, öyle içinde işletim sistemi yüklü harddiski başka bilgisayara takınca lap diye çalışmaz iyice zora sokarsın işini, sökme sakın harddisk filan.

mahallede bi yerde bilgisayarcı aricaksın en mantıklı çözüm bu.

hardiski söküp başka bilgsayara kutuyla takılabilir
internetten bilgisayarın adaptör özelliği bulunur, benzer özellikteki arkadaştan ödünç alınır.

not:kafana göre adaptör deneme bilgisayarı yakarsın

Dağbaşında olduğumuz için teknik servis aramaya çıkamadık, aynı model laptopu olan da yoktu. Harddiske zaten cesaret edemedik. Sonuç olarak arkadaş şarj kablosunun olduğu evine gitti. Cevap veren herkese çok teşekkür ederim :)

kesmeşeker - gitme kal
kumdan kaleler - kumdan kaleler
düş sokağı sakinleri - güneşin değdiği yerden
grup çekirdek - yılbaşı
ışığın yansıması - birdenbire
feridun düzağaç - beni rahatta dinleyin..

uzunçayır

altunizade
GOLD un önünden kadıköy minibüslerine binin tam nereye gideceksiniz?

altunizade.

Hayır ayrılıkçeşmesi. Nautilus'un orada durak.

Uzun cayir nautilusun orada degil. Nautilus n oradaki durak "metro" duragi ki adi da "ayrilik cesmesi" dir.
Uzuncayir "metrobüs" istasyonunda inerseniz kosuyolu caddesine gitmek icin bayaaaa yurumeniz yada dogru yonden dogru vesait e binmeniz gerekir ki zaman kaybi.

haftada 1 günle almanca öğrenemezsiniz.

özel ders.

@masa tenisi daha önce temelim var, en azından A2'nin sonlarında olduğumu düşünüyorum. O nedenle özel ders olabilir dedim ama bir Goethe gerçeği de var tabi...

haftada 1 günle türkçe grameri bile unutursun. temel varsa - ne kadar var? - kurs hep daha iyidir. özel derste dinleme-konuşma geliştirme şansı genelde çok yoktur ama kursta o imkanın olur.

@letheavendangered yalnız sınıf ortamında kasılıyorum (özellikle konuşmam gerekirse) ve bir şeyi yapamazsam ama diğerleri yaparsa çabucak demoralize oluyorum. bir de hardcore gramer eğitimi istiyorum. speaking falan umrumda değil, önce grameri ve vocab'i halletmek istiyorum.

o zaman özel ders ama 1 hafta boyunca kendin oturup sistemli çalışmayacaksan haftada 1 gün 2 saat verimli olmaz. bir de speaking neden umrunda değil? bak ben kağıt üzerinde almanca biliyorum ama bildiğimi konuşamadığım için iş bulamıyorum. bence en başından speakingle birlikte götürmelisin. tabii ne amaçla öğrendiğine de bağlı.

@letheavendangered disiplin konusunda netim, hocadan bana bol bol ödev vermesini quiz yapmasını falan istedim. ya ben grameri öğrendikten sonra nasılsa konuşurum diye bakıyorum olaya. ingilizce'de öyle oldu, gördüğüm eğitim gramer ağırlıklıydı ve ingilizce'yi öğrendiğimi hissedip kendime güvenim gelince otomatikman konuşmaya başladım.

kagit üstünde almanca ya da baska dili bilmek yetmiyor, kim demisti bilmiyorum ama sen derdini anlatamiyosan ya da konusamiyosan ben nerden anlicam senin o dili bildigini?

yazarak mi anlasicaksin?

bu is bütünlük isi. hangi dil olursa olsun.

@kurnaz elbette katılıyorum ama doğru düzgün cümle kuramayıp üstüne konuşmaya çalışıp konuşamayınca acayip demoralize oluyorum. o yüzden önce doğru dürüst cümle kurmayı öğreneyim sonra konuşurum demiştim :/ bir de tüm almanca öğretmenleri yemin falan mı etmiş bilmiyorum ama illa böyle eğlenceli alıştırmalarla, oyunlarla falan öğretelim demişler herhalde. ben bunlara ayar oluyorum. hoca saatlerce bir gramer kuralını öğretmeye çalışsın, eski usul yazalım edelim, sonra da alıştırmasını yapalım istiyorum. eskiden böyleydi ve sanki daha iyiydi.

1000 kelimelik makale için fiyat biçemem konu önemli hakkında bol bilgi sahibi olunan ya da kaynak sıkıntısı yaşanan konu olarak değişir fiyatlandırma ama seri makale isteniyorsa fiyat düşer. senden isteniyorsa hatırı sayılır şekilde düşersen işi alırsın. çünkü çoğu firma bunu bu şekilde yapıyor. aklında olsun. tam cevap olmasa da...

Etkileyebilir. Oksijeni tüketiyor. Ayrıca klimalar nedeniyle benim başımda son 2 haftadır her gün ağrıyor.

@cigerdelen solunum yaptıkları için oksijen alıp CO2 veriyorlar diye biliyorum. Senin dediğin gündüz vakti güneş ışığı varken yaptıkları fotosentez.

olamaz. canım kardeşim o bitkinin 5 yılda tüketeceği oksijen senin 1,5 dakikada tükettiğin kadar bile olamaz.
biz devlet yurdunda afedersin göt kadar odada 6 adam uyuduk aylarca. ne kadar büyük olursa olsun bir bitkinin senin başını ağrıtacak kadar oksijeni çektiğini ciddi ciddi düşünme sakın, alay konusu olursun. şehir efsanesidir.

ayrıca gece lambasıyla fotosentez olmaz.
fotoselli led ışık alman lazım fotosentez istiyorsan. rastgele ışık kaynağıyla fotosentez ettiremezsin.

elbette bitkiler gece oksijen tüketir. Fotosentez güneş ışığı ile tetiklenen bir reaksiyondur. çok detaya girmiyorum, lisede öğrenildiği var sayılıyor bunun.

tüketilen oksijen çok da ciddi bir miktar değildir ama. nasıl bir bitki olduğu, şu an hangi aşamada olduğu daha etkin olabilir. örneğin spor saçıyor olabilir.

@norek ben de öyle düşündüğüm için bu kadar etkiler mi diye sordum zaten. Peki ağrının sebebi başka ne olabilir ki o zaman?

Spor saçtığını sanmıyorum uzun gövdeli beyaz yapraklı bir süs çiçeği.

bitkiyi çıkarsan odadan da bir gece o şekilde uyusan aslında bitkiden kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlarsın.
tabi tesadüfi bir kaç durum da meydana gelebilir. yanılma payı olacak.

çiçeği yeni mi koydun odana? bir de çiçeğin cinsi ne? bilmiyorsan resim ekle istersen.

yattığım odada 5 farklı bitki var. biri neredeyse ağaç kıvamına geldi, kocaman ve geniş yapraklı. baş ağrısı falan yapmıyor. oksijeni de o kadar çok tükettiğini sanmıyorum. bence telefonu gece yatarken uçak moduna alıp dene, baya fark ediyor gibi geliyor bana.

odada geceleri bitkinin senin oksijenini tükettiği mevzu bir nevi hurafedir.
bitki sabahları ürettiği oksijeni stromarında depolar ve onu cepten yer. seninkine göz koymaz yani :)

canı yanmıstır, küsmüstür. yarına kadar unutur, barısır.

Kendi düzelir.

Git mincira mincira sev. Bir iki yuz vermez sonra gelir yine surtunur.

@rayde +1

aynen küsüyor namussuzlar. çok komik lan. git biraz sev hemen şımarır.

Yaş mama ver varsa bak nasıl kanka oluyosunuz tekrardan

:(

azcık sev okşa yanından geçerken bi de mamayı esirgeme yarına düzelirsiniz

at sokağa kimin patron olduğunu görsün

konjonktuvit. evet gözünde viral ya da bakteriyel enfeksiyon başlayabilir. beyaz olmalı oralar normalde.

peki insanlara bulaşır mı? Elimi çizip kanattı da.

hayır insana geçmez alakası yok.

benim bulaşmadı. kedinin göz damlasına ihtiyacı var. yarın çapak da yapar o göz. çok rahatsızdır ama belli edemiyordur.

Teşekkürler rahatladım :) Kedi benim değil, 3 gündür gözleri böyle. Sahibine söyleyeceğim tedavisi için.

www.ankarasosyete.com

önce geçmiş olsun diyeyim. sonrasında da alttaki linke ve siteye bakın. rahat ve güzel bir yatak. üstelik hasta yatağı gibi değil. her türlü konforu var ve yatağın düşmelere karşı bariyeri var. gayet de şık. dedenizin yaşı ilerliyor. ilerisi için de kullanışlı olur. hatta diğer ürünlere de bakın. ben çok beğendim. hasta ve yaşlı olmadığım halde.

www.google.com.tr

Geçmiş olsun, en kısa zamanda şifa bulur İnşallah diyerek yer yatağı gibisi yok diyorum.

Çok teşekkür ederim iyi dilekleriniz için.

@oinone pe linkteki yatağa baktım gerçekten herbir şeysi var ama dedem hasta yatağı istemeyecektir. Bugün yatağının rahatsız olduğundan yakındı, o yüzden bariyerin de kesin çözüm olduğunu düşünmüyorum. Bence ona alçak ve rahat bir yatak gerekiyor. Böyle bir yatak önerebilecek var mıdır?

bu yatak hasta yatağı gibi değil. yemek masası şimdilik gerekmiyordur almazsınız. o yandaki bariyeri ister takarsınız ister takmazsınız. o karyola çok hoşuma gitti gerçekten. dedenize daha uzun yıllar sağlıklı olmasını dilerim, yanlış anlamayın. dünyanın bin türlü hali var. bu tarz ekipmanları da kullanabileceğiniz, yaşlıların rahatça kullanabileceği yatakları tercih edin. daha doğrusu karyolaları. o bariyer hem düşmesine engel olur, hem de tutunarak kalkmasına. yataktan düşmüş, yeniden olmayacağı ne malum? tatlı dille ikna edin. o örtüler bile ne şık, bayıldım.

s4 bilmiyorum ama hemen her player'da repeat tuşuna iki kere basarak olur genelde.

Memory ram ile ilgili olabilir. Belki ram arızasıdır. Ne silersen sil düzeltemezsin. Ram test yap.

C ve D yarı yarıya dolu. RAM o zaman :( hiç mi yolu yok?

Sadece internette takılıyorum zaten. Chromeda ardı ardına sekme açmaya kalkınca veya chrome ve firefox aynı anda açmaya çalışınca oldu genelde.

MAcvi ekran verinceo rda hata kodu yazar, 0x00 tarzı bir şey. O hataya bağlı olarak değişir ne olduğu. Yazılımsal bvir şeydir büyük ihtimalle.

O zaman bir dahakine o kodu not alayım. Teşekkürler.

Zorunlu değil. Bana başka yere gidebilirsin dedi emniyettekiler ama doğru biliyorlar mıdır emin değilim.

bana vermediler,

sürücü kursu ankara'daydı bende aydın'dan almak istedim. Aydın trafik geri gönderdi. 2011 yılıydı.

bu olur mu?

www.google.com.tr

www.google.com.tr

@pokerface nedense ingilizce aramak aklıma gelmemişti çok teşekkürler :)

inatlaşmamak gerekiyor çünkü ne dersen de etkisi yok.

O dusuncelerin gercek olmadigina yonelik bir telkin, ikna cabasi vs gibi bir durum yok. Hastalar serviste yatarken duzenli araliklarla gorusme yapilir, sikintilari varsa dinlenir ve onlem almaya calisilir, ancak hastalarin dusunsel daginikliklarina yonelik ikna gibi bir durum yok. Ilac tedavisiyle daginikligin cozulmesi beklenir.

hastayla konusma, farkindalik yaratma cabasi, terapiler falan icgorusu olan hastalarda basarili olabilir. Yani gorduklerinin duyduklarinin gercek disi olmasi gerektigini, bir problem oldugunu dusunebiliyorsa bir sizofreni hastasi, onunla belli bir mesafe kat edilebilir. Daha da ayrinti istiyor, nasil'i tam anlamiyla ogrenmek istiyorsaniz 6 senelik temel tip egitimi uzerine uzmanlik sinavinda iyi bir derece ve 4 yillik egitim ve calisma diyerek cevabin genisligine dair bir ipucu vereyim, siz anlayin.

ben mantikli sekillerde ikna etmeye calismistim bir arkadasimi, o da gorsun istemistim gercek olmadigini.. ancak ustune basila basila soylenen bor soz var, asla bir sizofrenin sanrilarini ispat etmeye calismayin, diye. Buna inanmadim, ilaclara inanmadim, kendim halletmeye calistim, olmadi.

simdi arkadasim zamanla kendisi fark etti ve o donem hakkinda konustuk, kimsenin ona inanmamasinin kendini cok kotu hissettirdigini soyledi.

psikiyatri otörü filan olmadigim halde psikiyatrik ilaclara karsi cikiyor, ilacsiz terapilerle her seyin cozunu olabilecegini savunuyordum. dusuncelerim tamamen degisti. sizofreni ilac destegiyle basa cikilabilecek bir durumdur gercekten de.

anlıyorum. ama bu gerçekdışı düşünceler yüzünden biri sizi takıntı haline getiriyorsa haliyle benim gibi koruma yöntemleri geliştirmek istiyorsunuz. ağır konuştum, anlamadı; ispatlamaya çalıştım, kendi içinde öyle bir mantık kurdu ki ne yaparsam yapayım onu kandırmaya çalıştığımı düşündü. iyilikle yaklaştım, bu sefer daha çok sardı.

tedavi geçmişi var mı bilmiyorum ama kendisi bu hastalığa sahip olduğunu bir kez arkadaşıma beyan etti (kafası oldukça karışık bir zamanda) ama ben bunu yüzüne vurunca inkar etti. gerçekten nasıl davranmalıyım? bu şizofreninin hangi türü? neden beni hedef seçiyor?

yanaşmıyorum, aylardır kendisi tarafından taciz ediliyorum.

Sizofreni uzerinden gidiyoruz madem bir ornek vereyim, fallopian da demis zaten, icgorusu kisitli bir sizofreni hastasina hezeyanlarinin aksini savundugunuzda kabul etmez. Kanitlar sunsaniz, kisilik ozelliklerine gore farkli yanitlar verebilir. (Asiri huzursuzlasir, cokkun bir ruh haline burunebilir, saldirganlasabilir) kisaca o sekilde bir yaklasim uygulayamazsiniz. Gozunuzun onundeki televizyonun olmadigini, ondan gelen seslerin kafanizda oldugunu biri soylese ne dusunurdunuz? Sizofreni icin durum cok da farkli degil.

paronoid sizofren. yardim etmek istiyorsaniz, onun guvendigi birinden yardim isteyin. tedavisine devam etsin. kendiniz icin ise neferkitty nin dedigi gibi, uzak durun. aciklamalarinizin cok yarari olmayacagi asikar

kendisinin ceza almadan hastaneye yatırılmasını istiyorum zaten ama bunu polis yapabiliyor mu bilmiyorum. en azından nasıl bir tutum içerisine girmeliyim bunu merak ediyorum. gerçekten çıkmaz sokak mı ikna etmeye çalışmak? savcılığa vereceğim dedim umrumda değil dedi. bu kafada yani. bu tür hastalarla çalışmış birisi varsa yol göstersin istiyorum.

Yapilacak sey polis veya yakinina hastaneye goturmesi yonunde gorusme olabilir. Takinti derken ne gibi dusunceler icinde size karsi? Kötülük gorme dusunceleri perseküsyon sanrisi olarak nitelendirilir ve paranoid şizofreninin ozelligidir; dusunce icerigi bundan ibaretse bu sekilde bir durum olabilir. Tedavi gormesini saglamak lazim bir sekilde.

örneğin zombili bir dizi hakkında tweet atıyorum ve bunu kendisine bağlayabiliyor (inatla sordum, söylemedi aradaki mantık bağını). ya da bir şarkı paylaşıyorum onunla tamamen alakasız, ama onunla en son konuşmamızdan 2 hafta sonra paylaştığım için onun için paylaştığımı düşünüyor. ama en absürdü sadece bir dönem çok çok az muhabbetimin olduğu ve şu an yurtdışında yaşayan bir ortak tanıdığımıza bilerek tanıdığımızın kendi profilinde kendisiyle ilgili bir şarkı paylaşmamı rica ettiğimi iddia etmesiydi (biraz karışık oldu kusura bakmayın).

yani belki çok ağır paranoyalar değil bunlar ama gördüğünüz gibi gerçekdışı ve bunlar yüzünden bana bileniyor. bazı günler sinir kriziyle beni arıyordu; "niye böyle yapıyorsun? ben senin peşini bırakıyorum ama sen benimkini bırakmıyorsun, benimle uğraşıyorsun" diyor öfkeyle.

Hiçbir şekilde görüşmeyin onunla, izinizi kaybettirin başka çare yok. Telefon numarasını engelleyin mesela. Konuşarak çözülebilecek bir mesele değil.

workaholics geldi aklıma ilk.

(bkz: 3rd rock from the sun)

bir dönem tv8'de yayınlanmıştı o zaman keşfetmiştim.

john lightgow ve ergen Joseph Gordon-Levitt için bile izlenir.

(bkz: bms) çok sıradışı değil ama belli bir kesime hitap ediyor sadece.

blue mountain state

how not to live your life

(bkz: louie)

bunlar bir nebze biliniyorsa da:

(bkz: it's always sunny in philadelphia)
(bkz: the it crowd)

ingiliz komedilerine bak.

the world's end
filth
Shaun of the Dead

Newsradio,
Just shoot me,
Black books,
Come fly with me,
Mongrels

Come fly with me +47383

outnumbered

Arrested developmemt sahanedir.

arrested development
the thick of it
spaced
extras
archer
it's always sunny in philadelphia
curb your enthusiasm

louie de var ama louie'yi aşırı sevsem de komedi dizisi demek istemiyorum ona. kahkahalarla güldürmüyor çünkü o. değişik bir dizi. üzdüğü bile oluyor. çok severim ama salt komedi diyemem ona.

Filmler yazmışım :-D

ricky gervais dizileri diyorum o zaman.

how not to live your life, it crowd, black books, spaced izleyip çok sevdiklerim arasındaydı. workaholics'i sevememiştim maalesef. brooklyn 9-9'a başladım ve bayıldım, herkese tavsiye ederim :) Diğer önerdiklerinize de sırayla bakacağım, teşekkürler.

Titus, In case of emergency, knights of prosperity, grounded for life, just shoot me

Arrested Development

peep show
15 storeys high
skeç seviyorsan chris morris'in jam'i
garth marenghi's darkplace (it crowd'da oynamış iki kişi de var. kesin izlemelisin, zaten kısacık bir şey)

izlediklerim arasında en sıradışı olanlar bunlar.

better off ted diye bir dizi vardı, o da güzeldi.

"kinadiginiz sey basiniza gelmeden olmezsiniz" bu olabilir mi?

aynı kutupların birbirini itme meselesi bu. aslında aynısınız temelde.

İnsan, kişiliğini genlerinden alır da onun için. Annesi ve ya babasının davranışlarından (Jenerasyon ve ebeveyn çatışması olduğundan) pek hazzeden insan yoktur zaten. Bu böyle nesilden nesile gidecek. Senin çocukların da aynı soruyu içten içe soracak, sonra onun çocukları..

Kendimni gördüğü için nefret ediyordur, benzemiyor aslında, odur. gibi bir şey derdim de düşünmedim derinlemesine ama evet oluyor böyle.

kişiye bağlı. tepkilerimiz duygu-düşünce-davranış ekseninde oluşuyor. duygularınızın davranışlarınıza yansıması benzeyebilir(acıma, duygulanma, yufka yürek); fakat düşüncelerinizin davranışınıza yansıması da benziyorsa bu kısım tamamen kişiye bağlı. karşı tarafın düşüncelerini benimsiyor musunuz benimsemiyor musunuz iyi ölçmeniz gerek. hatta düşüncenizle duygularınızı da biraz kontrol edebiliyorsuz veya ket vurabiliyorsunuz, duygusal davranışlarınız da değişebiliyor. kişinin çabası ve kendi kendine oturttuğu bir karakteri olması lazım altyapı olarak.

Anne-babada oluyor bunlarda, sevmedigi arkadasina benzeme ya da sevmedigi patronuna benzeme durumu pek sik rastlanan birsey degildir bence. Sevmedigin babana ise Dunya'yi onunla birlikte ogrendigin icin benziyorsun benim fikrimi sorarsan. Dusunsene turkceyi bile anne babandan ogreniyorsun. Bu dolap, bu bardak, bu patlican diye onlar ogretiyor sana. Eve misafir gelince "hosgeldin" dendigini kesfediyorsun, ebeveynlerin oyle yaptigi icin. Annenle markete gidiyorsun, annen reyondaki calisana "merhaba" diyor, birinin yanina gittiginde boyle deniyor demekki diyorsun. Vazoyu kirinca baban agzina bir tane patlatiyorsa sen de kardesinin agzina patlatiyorsun. Cunku birseye zarar verince onun agzina bir tane patlatilir, boyle ogreniyorsun. Insanlarin ayiplariyla ilgili konusuldugunda annen-baban hemen konuyu degistiriyor dedikodu yapilmasin diye, onu ogreniyorsun, "insanlarin ayiplariyla ilgili konusulmaz demekki," diyorsun. Belli bir yasa kadar yasamayi onlardan aynen kopyaliyorsun. Sonra birden bire kafa gore hareket etmeye basliyorsun fakat bazilari seyler yerlesmis oluyor, onlari kafana gore degistiremiyorsun ya da degistirmeyi aklina bile getirmiyorsun.

insan ister istemez annesine/babasına benziyor. seni onlar yetiştirdiği için. ne gördüysen aynısını yapıyorsun hayatında. benim annem benim her şeyimi ölesiye eleştirir. babam da öyle. anneme niye sürekli beni eleştirdiğini, niye canıma okuduğunu sorunca kendi annesinin ve babasının ne kadar kötü ebeveynler olduğunu anlatmaya başlıyor. ben şanslıymışım çünkü annem ve babam çok süpermiş. oysa annemin babası çok kötü bir adammış, çocuklarını dövermiş, onlara asla sevgi göstermezmiş. annem beni dövmüyor ama laflarıyla dövüyor mesela. babam da aşağı yukarı böyle. şimdi onlarla beraber yaşamıyorum ama anlıyorum ki ben de kendimi onların beni eleştirdiği şekilde eleştiriyorum. çünkü içime işlemiş küçüklüğümden beri bana davranış şekilleri. aynı şekilde burada saymak istemediğim pek çok benzer özelliğim var onlarla. ama önemli olan bunu fark edince değiştirmeye çalışmak bence. onları değiştiremeyeceğime göre kendimi değiştirebilirim diye düşündüm ama gerçekten zor baya. psikoterapiye gitmek kendini içsel olarak daha iyi tanımak bakımından yardımcı olabilir. bana oluyor galiba...

insanlar genelde kıskandıkları, çekemedikleri insanlardan "nefret ediyorum" diye bahsettiği için.

"üzüm üzüme baka baka kararır"

"Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan"

atalarımıza sordum, böyle dediler.

@for day to break beni yakaladın, site için teşekkürler :)

s5 mini alacagına z3 compact al

samsung alma. herhangi bi samsung modeli, fark etmez.

normalde nexus önerirdim ama büyük olmasın diyosun, bi de multimedya öğeleriyle içli dışlısın madem. sony de cazip geliyomuş. xperia z serisinden boyut ve fiyat olarak hangisi sana uyuyorsa onu al diyebilirim.

babam s4 mini'ye zorluyor hem daha ucuz diye. ne yapayım? samsung cidden kötü mü?

s4 çok eskidi s5 mini güzeldir alınabilir ucuz istiyorsan. z3 compact pahalı o parayla iphone 5s alırsın neredeyse tavsiyem o .telefonu düşürmek sorun değil güzel bi spigen kılıf alırsın

ben geçen sene tam da bu dönemlerde (aralık ortası) bi s3 mini aldım hediye olarak, senin şu anki durumun. o zaman en güncel telefon s4 idi, bi eskisinin minisini aldım, sende de en güncel s5 iken s4 mini'yi almayı düşünüyorsun. aman diyeyim. ben bizzat kullanmıyorum telefonu ama elimde yani sürekli. sahiden samsung herhangi bi şey almayın.

z3 compact'ı hiç görmedim ve incelemedim, cihazı bilmiyorum o yüzden ama sony iyidir. bi teknomarkete gidin, z serisindeki cihazların hepsine bakın. hangisi o an aklınıza yattıysa alın çıkın derim.

Caterpillar

z pahalı geldi s4 mini aldık hayırlısı artık :(

Discovery sakın alma

stokta yok eğer oradan alacaksan :)

Bilgisayar idare eder. En güzel özelliği freedos olması.

Nereden alayım dersen kızkardeşime bilgisayar aldığımız firmayı önerebilirim.

önce bi götten salliyim, sonra disseksiyona girişirim:

bir ulus, birkaç vazgeçilemez menfaatin arasında bölündüğünde, çoğunluğu elde bulundurma imtiyazının bi hükmü kalmaz, çünkü bunu gerçekleştirmek çok sancılı olur.

ne annadık? hiç bi bok annamadık. öyleyse, disseksiyon şart!

aha bu da geçtiği context:

The moral dominion of the majority is based as well on the principle
that the interests of the greatest number must be preferred to those of the
few. Now, it is easily understood that the respect professed for this right of
the greatest number naturally increases or decreases depending on the state
of the parties. When a nation is divided among several great irreconcilable
interests, the privilege of the majority is often unrecognized, because it becomes
too painful to submit to it.
If a class of citizens existed in America that the legislator worked to
strip of certain exclusive advantages, held for centuries, and that he
wanted to bring down from an elevated position and restore to the ranks
of the multitude, it is probable that the minority would not easily submit
to his laws.

hah! eline sağlık! ben de context ney ki acaba diye kıvranıyodum burda! Hatta naapalım biliyon nu? Daha da yabıştıralım:

The French, under the old monarchy, held as a given that the king could do no wrong; and when he happened to do something wrong, they thought that the fault was with his advisors. This facilitated obedience marvelously. You could murmur against the law, without ceasing to love and respect the law-maker. Americans have the same opinion about the majority.
The moral dominion of the majority is based as well on the principle that the interests of the greatest number must be preferred to those of the few. Now, it is easily understood that the respect professed for this right of the greatest number naturally increases or decreases depending on the state of the parties. When a nation is divided among several great irreconcilable interests, the privilege of the majority is often unrecognized, because it be- comes too painful to submit to it.
If a class of citizens existed in America that the legislator worked to strip of certain exclusive advantages, held for centuries, and that he wanted to bring down from an elevated position and restore to the ranks of the multitude, it is probable that the minority would not easily submit to his laws.
But since the United States was populated by men equal to each other, no natural and permanent dissidence is yet found among the interests of the various inhabitants.

@compadrito sana benim çıkardığım anlamı söyleyeyim:

1. ülkede bir sürü vazgeçilmez menfaat olduğunda, avantajlı bir kesim çoğunluğun düşüncesi (public opinion) için avantajından vazgeçmek istemez çünkü bu onlar için çok costly olur.

ama bir sürü vazgeçilmez menfaatle diğer olayın arasındaki ilişkiyi anlamadım.

tüm paperımın gidişatı buna bağlı :(

Bi kere ben o irreconcilable'ı son derece acemi bi şekilde götten sallamışım:

vazgeçilmez filan diilmiş o, derin demekmiş. idrakimizi o kelimenin üzerine bina etçez:

ülke değil, millet var ulus var. milleti oluşturan unsurlar arasında çok derin bir menfaat çatışmasını kastediyor olabilir burda. düşünmeye devam ediyom...

başka çıkardığım anlam:

ortada farklı farklı kesimlerin farklı bir sürü vazgeçilmez menfaatleri olunca çoğunluğun avantajı hükmünü yitiriyor çünkü bu farklı kesimlerin vazgeçilmez derecede önemli menfaatleri çoğunluğa uymalarını daha costly hale getiriyor.

bilgisayarı elime alıp, gece vakti, ev arkadaşımın kapısına dayandım. doğma büyüme Amerikalı, zeki ve MBA'li bi adam.
Bayaa bi düğüm oldu cümleyi okuyunca. Bişeyler geveledi. Ben ona ne anladığımı söyledim, 'Evet senin anladığın gibi ama tersten ifade etmiş' dedi. 1800'lerden kalma bi metin olduğunu söyledim. Bugün de geçerli ama bu, dedi.

Benim anladığım şu:

Bir milleti yaratan unsurlar arasında çok derin menfaat çatışmaları olduğunda, çoğunluğun isteklerini karşılamak lüks hâle geliyor. O hükümeti, o çoğunluk iktidara getirdi ve bi takım talepleri var ama iktidar o talepleri karşılayamıyor. Çünkü o derin menfaat çatışması, o taleplerin yerine getirilmesini çok zor ve çok pahalıya mâl olacak hâle getiriyor.

Günümüz Türkiye'sine de uyarlanabilir bi cümle gibi duruyor bu.

Sen gene de bu soruyu silme ve gün içerisinde, siyasetçilerden, Uİ'cilerden profesyonel bi yardım gelirse, paper'ın daha sağlam olur.

Bu arada, vazgeçilmez diil abicim, derin menfaat çatışmaları. Ben başta vazgeçilmez olarak salladım diye, yannış kalmasın aklında lütfen.

irreconcilable için başka bi açıklama daha geldi aklıma: üzerinde uzlaşma sağlanamaz derinlikte...

üzerinde uzlaşma sağlanamaz derinlikte menfaat çatışmaları yani.

ekleme: çok doğru yoldasın! kafa patlatmaya devam et abicim. böyle böyle öğreniliyo bu meret!

@compadrito şimdi böyle söyleyince de mantıklı geldi. umarım gün içinde başka cevaplar da gelir, çok teşekkür ederim uğraşınız için :)

Şimdi öncelikle "irroconcilable" bu bağlamda bağdaşmaz, çatışan anlamına geliyor. çok basitçe nitelik ve nicelik çatışması ve sınıf çatışması olarak okuyorum. niteliğe bakılmaksızın çoğunluğun (yani yalnızca nicelik hesaba katılarak) çıkarını ve isteğini düşünmek eğer halkı oluşturan insanlar bir şekilde eşit sınıftan değilse sancılı olacaktır çünkü elinde daha fazla avantaja sahip ayrıcalıklı sınıf, azınlık, bunu istemeyecektir ve bu sınıfın çıkarları zarar görecektir. Örneğin Amerika'da çoğulcu yasa işliyor çünkü toplumda gözle görülür bir sınıflaşma ve çıkar ayrımı yok, eşit seviyedeler. Bunun yaşanmadığı toplumlarda prensibin nicelikten (the privilage of majority) çok nitelik üzerine yoğunlaşması gerekebilir, mesela azınlığın, ayrıcalıklı sınıfın ne istediğinin daha öncelikli olması ve bu önceliğin toplum için daha avantajlı olması gibi. benden bu kadar.

"When a nation is divided among several great irreconcilable interests, the privilege of the majority is often unrecognized, because it becomes too painful to submit to it."

Bir millet üzerinde uzlaşılamayacak çıkarlar üzerinde bölündüğü zaman çoğunluğun imtiyazı çoğu zaman tanınmaz çünkü bu imtiyaza olur vermek çok sancılı olacaktır.

bu arada bu öyle çok felsefi bir metin sayılmaz. tocqueville siyasetçi, tarihçi falan bi insandır. felsefe ile ilgilense de bir kant bir aristo falan değildir.

tam anlamasam da sanki IMAP ayarlamışsın gibime gelmedi değil...

şirket maili valla biri geldi kurdu o yüzden ne ayarlı bilmiyorum. gönder/al seçeneğini kapatmak istiyorum, direkt gitsin mailler. olmuyor mu öyle?

gönder al ın yanında bir tuş olacak oraya basıp gönder al ayarlarına girin. daha sonra gönderme/alma grupları tanımla seçeneği olacak ona basıp dakikaları 1 e getirseniz otomatik olarak 1 dakikada bir mailleri gönderip alır.

Mail dediğin anında giden bir şeydir. Güvenlik protokollerinde bir sorun olmadığından emin miyiz? Mesela Yandex'te, 465 ve 995 portları zorunlu kılındı. Edit yapmak gerekebilir.

onu da kontrol ettim, bence aşırı ısınması yok. daha önceleri bacağımı falan yakardı yine de kapanmazdı.

HDD sorunlu sanirim.

Ben de hafızadan dolayı düşündüm ama emin olamadım. bunun hızlı bir çözümü var mıdır format atmaktan başka?

mavi ekran genelde ram ya da hdd okuma hatasından olur , aşırı ısınmadan çok fazla mavi ekran olmaz genelde direk kapanır.

ram?

asiri sicakliktan mavi ekran olusmaz. ekran kitlenir ve bastan baslar. mavi ekran veriyorsa %90 hafiza ile alakalidir. RAM lerini kontrol et.

tam olarak ram sorunu. az biraz anlıyorsan ramleri "bilgisayarı kapattıktan ve fişini çektikten sonra" çıkart. soketlere güçlü bir şekilde üfle. yerlerini değiştirecek şekilde tekrar tak.

@zam sampiyonu domates çözüm önerisiyle geldiğiniz için ekstra teşekkür ederim :) 15 dakikadır kapanmadı ama tekrar kapanırsa ilk işim bunu yapmak olacak. internette araştırıp ram'in yerini bulurum sanıyorum..

@rivulet; rica ederim. birde fanları kontrol et. çok toz veya pislik dolmuş olabilir.

o da olabilir evet, yere falan çok koyuyorum.

www.hemenkiralik.com

bu sitedeki arama kısmına semtleri yaz sonra fiyat aralığını yaz ve arattır. mutlaka çıkar bir şeyler.

Ben odamı kiralıyorum, İstiklal'e 15 dk yürüyerek.

dediğiniz noktalarda değil sultanahmet'te; ama çift kişilik oda 83 yuro:

www.booking.com

istiklalde ki hostellere bakabilirsiniz

airbnb.com.tr
ayrıca Zeytinburnu ve Bakırköy civarında ki rezidanslar günlük 80-90 liraya kiralanabiliyor.

kısa devre

Hangi aküden bahsediyoruz? Zarardan kasıt nedir? Konuyu biraz daha açarsak...

@grgn ben de çok anlamadığım için açamayacağım. normal, ortalama bir aküden bahsediyoruz. aküye zarar verecek herhangi bir hareket lazım. tamamen sallıyorum: frene çok sert basarsanız akünün ömrü azalır.

En azından araba aküsünden bahsettiğini söyleyebilirdin. Araba akülerini yüksek akımlı sıvı akülerdir ve kolay kolay şarj tutmaz hale gelmezler. Gece boyunca farları açık bırakmak şarjı bitirir mesela, bunu devamlı yaparsan ömrü de kısalacaktır. Marş motorunu araç çalıştığını halde çalıştırmaya devam etmek hem aküye hem marş motorunu termik motora bağlayan parçalara zarar verir.

arac akusunden bahsediyorsan eger sik sik arac calisip sarj oluyorsa baska herhangi birsey yapman gerekmiyor.

gerci tum akuler icin gerekli birsey bu.

akuler sik sik sarjda olmalı ki sürekli canli kalsinlar, zaten artik hep bakimsiz akuler.

eskiden su filan eklerdik ama artik ona da gerek yok.

şu da var ki ne yaparsan yap akulerin belli bir omru vardir.

en kaliteli akunun 3 sene sonra randimani düşmeye baslar, soguk bir kis gunu de tirtlar.

bu sure motosikletlerde 2 yil, ups lerde filan 1 yil gibidir.

sürücü koltuğundan yapabileceğin pek bir şey yok, kaputu açıp akünün üstüne ıslak bir havlu atarak amacına ulaşabilirsin.

aracı kullanmazsanız zaman içinde kendi kendine gider zaten akü.

hayır

evet

@bigl0rd biraz detay versen? clip.exe'yi buldum ama aracı program gerekiyomuş. sonra araştırınca windowsun sadece son kopyalananı clipboarda kaydettiğini öğrendim. doğru mudur?

lastactivityview denilen programı kullan

bunu kurtaramazsın ancak daha sonra da aynı seyi yaparım dersen söyle programlar var kurabilirsin: www.aiclipboard.com

@bigl0rd kurdum ama kopyaladığım şeyler yok?

Hurma :)

merak edip araştırdım biraz, hurmadan başka da pek bir şey yokmuş, içki seviyorsanız thibarine diye bir likör varmış, hurmadan.

lonely planet'tan:

CHECHIAS
Chechias are the small, red felt hats sported
by older Tunisian men. The Grande Souq
de Chechias in Tunis ( p76 ) is the obvious
place to look, and you’ll doubtless also get
an interesting demonstration of how they
were made – they start off life as a loosely
knitted, saggy white bag. Quality varies, but
an average price is around TD6.

COPPER & BRASS
You’ll see people engraving beaten cop-
per and brass items in the medina shops.
Beaten plates make good souvenirs and
can be anything from saucer to coffee-table
size, though you might find the latter rather
weighs down your luggage.

ESPARTO GOODS & BASKETWARE
Rectangular, woven esparto baskets are
practical and cheap. Some are pure tack,
with pictures of camels and desert scenes,
but there are plenty of other simpler, less
cheesy designs. Most esparto items come
from Gabès and Jerba in the south. See the
Esparto Grass boxed text ( p180 ) for more
details.
You can also buy the attractive large bas-
kets that local people use for going to the
market – a large one costs around TD4.
Straw hats – as seen on Tunisian farm
workers everywhere – and fans are other
popular, practical pieces to snap up.

JEWELLERY
Arabic jewellery (particularly from gold)
is often extremely ornate and glitzy, but
there is also plenty more tourist-friendly
silver folk jewellery on sale here. A tradi-
tional Arabic motif is the Hand of Fatima
(daughter of the Prophet) or khomsa, used
in everything from small earrings to large
neck pendants, and usually made of silver.
In pre-Islamic times this same design repre-
sented Baal, the protector of the Carthagin-
ians. It’s thought to ward off the evil eye (of
envy), an enduring superstition.
Other traditional pieces of jewellery in-
clude the hedeyed, which are wide engraved
or filigree bracelets made of gold or silver,
and kholkal, which are similar but worn
around the ankle. In Carthaginian times khol-
kal were commonly worn to signify chastity;
today they’re still a symbol of fidelity and
are often part of a bride’s dowry. You’ll also
see khlal brooches. Made from silver, and
usually a triangular or crescent shape with a
pin, these are used to fasten clothes.
The quality of pure silver and gold jewel-
lery can be established by the official stamps
used to grade all work, and the quality of
unstamped items is immediately suspect.
The stamps in use are: the horse’s head
(the Carthaginian symbol for money and
used to mark all 18-carat gold jewellery);
the scorpion (all nine-carat gold jewellery);
grape clusters (silver graded at 900 mills per
gram); and the Negro head (poorer-quality
silver graded at 800 mills per gram).

LEATHER
There’s a huge variety of leather goods on
sale, but check the quality, as often stitching
can be on the shoddy side.
Kairouan is the country’s leading pro-
ducer of leather goods, supplying the na-
tion’s souvenir shops with belts, wallets,
purses and handbags embossed with camels
and palm trees.
Other articles for sale include traditional
pieces such as camel and donkey saddles,
water skins and cartridge pouches.
In Douz, and elsewhere in the south,
you can slip on comfortable camel-leather
sandals.

OILS & PERFUME
Cap Bon is famous for the production of es-
sential oils, especially orange blossom and
geranium . Most of the output goes to the
international perfume market, but some is
kept and used to make the scented oils that
are sold in tourist shops everywhere. Prices
start at TD1.5 for 5mL.

POTTERY & CERAMICS
Ceramics is big business in Tunisia, and
the main centres of production are Na-
beul ( p109 ) in Cap Bon, and the town of
Guellala ( p278 ) on Jerba. Styles range from
simple terracotta to bright Andalusian-style
vases and tiling.
The Berber villages around the small
northern town of Sejnane ( p134 ) are famous
for a primitive style of pottery, producing
unusual moulded bowls and naive figures
decorated in ochre and black. It’s found in
the Tunis medina at Hanout Arab (see p85 ),
and stalls around Sidi Mahres ( p75 ).

RUGS & CARPETS
There are some really beautiful rugs and car-
pets for sale, though they are not especially
cheap. The main carpet-selling centres are
Tunis, Kairouan, Tozeur and Jerba.
Look for traditional alloucha (thick-pile
Berber rugs) in Ain Draham, where they
are produced by a small women’s coop-
erative called Les Tapis de Kroumirie (see
the boxed text, p141) . They are also sold in
Tunis at Mains des Femmes ( p85 ).
All types are sold at the government-run
Socopa emporiums (see Where to Shop,
below ) found in the major tourist centres.
They have been inspected by the Organisa-
tion National de l’Artisanat (ONAT) and
classified according to type and number of
knots. They come with an affixed label giv-
ing this information.

SAND ROSES
Sand roses are the speciality of southern
Tunisia, although they’re sold all over the
country. They are formed of gypsum, which
has dissolved from the sand and then crys-
tallised into spectacular patterns that re-
semble flower petals.
They range from about 5cm in diameter
up to the size of a large watermelon. They
do make good cheap souvenirs, but carting
around a great chunk isn’t much fun.

SHEESHAS
The ubiquitous water pipes are everywhere
in souqs and tourist shops, just ready to
clutter up a corner of your sitting room.
They range in price from around TD4 for
a small, cheap one up to TD70 for a good-
quality, full-size version.

Ghat diye bi bitkileri var, yanakla diş arasına sıkıstırıyolar, güzel kafalıymış :)

Akrep öyle kafasına göre yer yapan bi hayvan değil.kesin bir bildiği vardır onun.olayı yerinde görmeden birşey söylemek olmaz şimdi.

Sicagi cok sever cogu turu

çocukken bir amca bana şöyle demişti

"biz küçükken arıları öldürür onları birirktirirdik. Nereden bilelim akreplerin arı ölüsüne geldiğini. Beni akrep soktu hastanelik oldum"

Tabii bu amca psikopat bir amcaydı ve ben de çok küçüktüm. Amca sallamış da olabilir.

valla boy boy gördüm. yavruları şeffaf oluyor, görmesi çok zor. nem seviyorlar, özellikle sevdikleri bir yer var mı bilmiyorum. banyoda da gördüm, yatak odasında da.

Akrep popülasyonunun yoğun olduğu bir bölgedeyse ev, çıkar. Bunun için neden aranmaz.

köyde ormanın içinden çürük bir kütük kesmiştim. içinden dünya kadar irili ufaklı akrep çıkmıştı.

Bugün odalardan birinde bir tane yakaladık, o nedenle sormuştum. Evde acayip bir rutubet sorunumuz var. Sizce kışın bu akrep sorunu çözülür mü yoksa 300 küsür liralık rutubet makinalarından alalım mı?

angelus +1

önceki evimizden sırf bu akrep illeti yüzünden taşındık. temmuz-eylül arasında görmüştük biz sadece. bir yerde sonbahara doğru yuvaları su bastığı için evlere kaçtıklarını okumuştum ne kadar doğru bilemiyorum. evin hemen her yerinde gördük biz nereleri seviyorlar bilemiyorum. şimdiden kolay gelsin.

onlar hep çift gezerler, tecrübeyle sabit.
bu aralar dikkatli olun, evi köşe bucak bir temizleyin.

afrikadan muz içinde gelmiştir :)))
şaka bir yana genelde mobilya altlarında suntaların kenarlarında yuvalanıyorlar ha birde yorganları yaz için kaldırdıysanız bi kenara onların içine de saklanıyorlar.
sıcak ve fazla ses gitmeyen köşelere bak bence. en azından bizde hep oralarda çıktı.

kardeş nem makinesi alacağına taşın bence. sorunu çözme ihtimalin yok.

2 broke girls.

the office

Community

Yedi Numara.

dizi zevklerimizin %90 uyustugunu belirterek office us ve wilfred'ı şiddetle öneriyorum. office'te3-4 bölüm sabret, bağımlısı olacaksın. wilfred ilk bölümden alır götürür.
community de iyidir.
blue mountain state çerezlik güzel gider.

@pegi wilfred'deki ryan karakteri tam benlikmiş, sanırım ondan başlayacağım. çok teşekkürler :)

@rivulet rica ederim, iyi seyirler:)

curb your enthusiasm
peep show
extras

bir de skeç seviyorsan iki dizi önereyim:
big train (simon pegg ve mark heap var, spaced sevmişsin)
jam (chris morris'in, bir sezonluk ama farklıdır, iyidir. mark heap bunda da var)

New Girl. konular apayri da bi modern family havasi var bunda da.

Community + 1

Geçenlerde arayıp sormuştum ben.

Almanyadaki okulundan aldığın öğrenci belgesini annene/babana gönderiyorsun. O da kendi çalıştığı kuruma gidip çalışma belgesi alıyor ve bu ikisiyle birlikte herhangi bir SGK müdürlüğüne gidiyor.

Bana açıklanan ve notlarıma yazdığım şey tam olarak böyle.

Ama bu sigortayı vize işlemlerinde istiyor Almanya (ya da ben öyle anladım). O zaman ne yapacağım?

O noktada ben de takıldım ama onu da şöyle yapıyormuşuz, herhangi bir sigortda şirketinden normal seyahat sağlık sigortası yaptırıyorsun (min. 3 aylık diyorlar ama 1 aylık yaptırıp vize alan da olmuş) onunla vizeni alıp gidiyorsun. Gittiğin zaman AOK'ya gidip bana geçici sigorta belgesi verir misiniz okula kayıt için diyorsun (çünkü okula kayıtta da sigorta isteniyor) ve AOK'nın verdiği o geçici belgeyle - bu ücretsiz bu arada - okula kaydını yaptırıyorsun. Sonrası da işte öğrenci belgesi al-gönder şeklinde devam ediyor.

Dediğim gibi bana açıklanan bu ama ben dün kabul aldım, gelen emailde okula kaydımı oraya gitmeden, önce online birkaç işlemle ve sonra da bu işlemler sonucu elde ettiğim belgelerle posta yoluyla yapacağım yazıyor.

Bu cevap süper oldu, ben de tam 3 aylık özel sigortayla vize alınabiliyor mu diye soracaktım (türkiye'de halihazırda özel sigortam vardı) çünkü 3 ayın sonunda devam etmesi için Tükiye'ye giriş yapmak gerekiyormuş. Ben dediğiniz gibi yapayım öyleyse, çok teşekkürler.

sultanahmet ve eyüpsultan çok şenlikli olur eğer bayram havası yaşamak istiyorsa.

dışarıdan mı gelecek istanbul'a? yoksa zaten burdaydı da şehirde mi kalacak?

couchsurfing'e yazar, kendine bir arkadaş bulup şehir turu yapar. hatta gönüllü olarak benimlede iletişime geçebilir. bende aynı şekilde bayramda takılmak için couchsurfing'den turist arkadaş arayacaktım.

valla normal günde ne yapıyorsa onu yapabilir. Belki müzeler kapalıdır gerçi. Onun dışında boğazda yürüyüş yapabilir, Sultanahmet'te dolaşabilir vs vs

eh işte diyecek kadar biliyorum. yardımcı olabilirim belki, daha iyi birini bulamazsan.

uzun süreli mi yer bakıyorsun yoksa gezmelik mi?

Uzun süreli bakıyorum, Erasmus için gideceğim.

bana da sorabilirsin. benim de çok iyi sayılmaz ama yeterli olur sanırım senin işin için.

Günde 2-3 kez girer bakarım. Istediğin zaman mesajla sor halletmeye çalışalım.
Saat 17:30'dan sonra genelde bakmam, iş çıkışım çünkü.
Akşam evden nadir oluyor. Ama ertesi güne mutlaka yazarım bir şeyler.

yapim asamasinda diye biliyorum. ulasim haritasinda oyle gorunuyor.

Vezneciler durağından yürürsün biraz.

24 saat çalışıyorlar, 7.5 lira

Kadıköy'ü bilmiyorum ama Bostancı dolmuşları sabaha kadar çalışıyor, en son 7 tl idi ücreti, Kadıköy de o civarlardadır.

Kadıköy'e 5,5 ödedim üç gün önce. Belki 7,5 lira Bostancı'dır.

taksim kadıköy 5,5 tl , bostancı 7,5 tl. 7/24 çalışır.

Kadıköy'deki pilavcı var. 2 ya da 3. dükkanı açtı.

Yeditepe Üniversitesi'nin orda pilavcı vardı, sonra arabasını koyduğu yerin karşısındaki dükkanı aldı. Arabadaki lezzet yoktu sanki.

fulya'da yes kardeşler var. dürüm yapıyorlar

fatih historia'nın karşısındaki pilavcı

istiklaldeki sabırtaşı (adam önceden içli köfte yapıp tepside satarmış, sonra burayı açmış, ben mezun olmadan önce arasıra adamı yine aşağıda tepside içliköfte satarken görürdüm, devam ediyor mu bilmiyorum)

bahcelievler sanayii'de kanatci haydar var kanadin mucidi

Nejat işler nişantaşında sokakta kitap satardı, sonra beyoğlu'nda sahafı olmuştu.

yeniköy'de teknede balık ekmek yapanların hepsi istinye-yeniköy hattında alkolsüz balıkçı lokantası oldu zaman içinde.

göztepe fırat dürüm evi.
eskiden yine aynı yerde seyyar olarak dürüm satıyordu.

2 ayrı duyuruya aynı cevabı yazdığım ilginç bir gün.

taksim sabırtaşı restoranı. önceden istiklal'de içli köfte satarmış.

maltepe (bkz: dönerci ali usta)

Asansör güzeldir, gidin.

şimdi mi, bu akşam falan mı yani? karşıyaka yağmurdan yıkılıyor şu an gelmeyin sakın. rakı-balık için bostanlı yalın balık olabilir, aynı sıradaki muadillerine göre uygundur diyebilirim.

alkol için kordon veya asansör.. kahve için kızlarağası han içinde herhangi güzel bir kahveci (hanın ortasındaki boşluktaki kahve fena değil. sakızlı için)

valla daha üç gün önce aynı şeyi sordum. kimse önermedi ama atladık urla'ya gittik biz. çok güzeldi. eğer 5-6 saat vaktiniz varsa siz de gidin bence. bi havaya bakın yağmurlu olmasın ama.

Evet simdi geliyoruz ama yagmuru bilmiyorduk kotu oldu :/ asansoru gormemistik hatirlattiginiz iyi oldu :) kahve fikri de guzel ama kizlararagasi han tam olarak nerede?

konak'ta saat kulesi vardır. oradan çarşıya gireceksiniz kızlar ağasını orada sorun en kolay böyle bulursunuz

Rakı balık için fasıl falan derseniz tayfa ve şımarık var alsancakta bayağı eğlenmiştik gittiğimizde. Ama böyle sahil kenarı derseniz de inciraltı na gidebilirsiniz.

şimdi geliyorsanız kapalı bir mekan arayın bence. sel oldu her yer çünkü.

göztepe dede durum aynı. yıldırımlı şimşekli yağmur.

Do androids dream of electric sheep olabilir mi?

değil maalesef. isminin bir anlamı yoktu yanlış hatırlamıyorsam, özel isimdi sanırım. l harfi geçiyordu diye hatırlıyorum.

word cloud benzeri bir adı olsa gerek.