Ekşi Duyuru

En ucuzunu bilemem, kuzeyde ucuz diye bir kavram yok bence. Ben tromso'yu oneririm, on numara seyretmistik.

Bilemiyorum en ucuz ne şekilde olur ama önceden hangi bölgeler daha karanlıktır diye kontrol edin, tercihinizi ona göre yapın. Mesela bu site iş görür: www.timeanddate.com

Bir şehir gir, Eylül ayını işaretleyip çıkan sonuçlarda Astronomical Twilight'ı kontrol et. Malum ışıkları görebilmeniz için gökyüzünün yeterince karanlık olduğu zaman aralığı çıkar ve tarih ilerledikçe o zaman aralığı daha da genişler. "Rest of Night" yazıyorsa da henüz yeterince karanlık olmadığını anlarız.

Tromso denmiş mesela. Atıyorum Tromso'ya ayın 10'unda gidip bir hafta kalırsanız hiçbir şey göremeden dönersiniz, ancak 17'sinden sonra, özellikle ay sonuna doğru yavaş yavaş uygun hale geliyor: www.timeanddate.com

Pardon eylul kismini ben sallamamisim. Tromso'ya ben kasimda gitmistim.

Tecrübeli biri olarak söylüyorum; direk askere git. Hem aradan çıkarmış olursun, hem "askerliğini yapmış" personel arayan iş yerlerine başvurabilirsin hem de daha sonra neler yapabileceğini planlayacagin uzun bir süre olur önünde.

Senin için maddi manevi optimum hayat kalitesini sağlayacak olanı seçtikten sonra ucundan da olsa başlaman gerekiyor, kararsız kalarak geçirdiğin her dakika zarar.

@etna kadinim.

senin yasinda yasanan panik duygusunun normal olduguna inaniyorum ve evet ben de boyle hissetmistim. Zira bir an once okulu bitirip is hayatina atilma gerekliliginin pompalandigi, surekli 'bilmem kim bilmem ne yapmis' diye bitmek bilmeyen cumleler duydugumuz, gercekten ne istedigimizi dusunmeye/anlamaya firsat bulamadigimiz bir ulke turkiye. ancak daha yasin cok genc, kovulmakla da hicbir sey olmaz merak etme, dunyanin sonu degil, hatta tazminat alip onu degerlendirebilirsin belki. farkli seyler denemek guzel, yavas yavas ne istemedigini gorerek ne istedigini bulursun. sakin ol, gercekten bu donem geciyor, kafandaki soru isaretleri yavas yavas dagiliyor ve daha net sekilde gormeye basliyorsun. imkanin varsa dil kursu guzel bir fikir sonra da bolumunle ilgili olarak uygun fiyatli 3-6 aylik kurslara/sertifika programlarina devam edebilirsin gittigin yerde, ilgi duydugun alanlari kesfedersin.

içerik yazma neden sıktı? bence bu işe yönel

Olsun genede askere git:)

Kovulma meselesini gercekten kafana takma,uyusamadiginiz icin ayriliyorsunuz.sevip kendini kaybedecegin bir yer olsa boyle olmazdi ama zaten sevmedigin bir yer.cokta seyetme oyle:)

Cik once guzel bir dinlen,tatil icin guzel zaman ,tatil yap,kitap oku ve neler yapabilecegini dusun.notlarini al.bundan sonra ne yapacagina karar ver.tak sirt cantani yola cik.en relaks pozlarini sayfanda paylas,isyerindeki insanlari dusunmeye sevket,huzurlari bozulsun:)

İçerik yazma işi sömürü üzerine kurulu.

100 kelime 1-1,5 lira nedir abi. Günde 12 bin kelimeden fazla yazamazsın, 120 lira günde hiç bir şey, o da full iş buldun yani.

Bu arada kassiopedia cok guzel aciklamis,
Isyeri evraklarin duruyorken vize islerini hallet,daha kolay olur.

@kaddiopea hic gecmeyecekmis gibi gercekten. Dil kursu olabilir belki. Umarim depresyona girmeden cikabilirim bu surecten.

İşten kovulmak özgüven kırıcı bir şey olmamalı. Bu karşılıklı bir durum. Siz onların işini yapıyorsunuz, onlar da size para veriyorlar. Size artık bu işi yapma diyerek kapıyı göstermeleri o işi yapamadığınız anlamına gelmez. Başka bir işe başvurun şimdilik.

Sevmediğiniz bir işte sergilediğiniz performansınızın ve kovulacağınızın bilindesiniz zaten; bunun sizi manen çökertmesine kesinlikle izin vermeyin. Bir tecrübedir diyin ve geçin. Sonrası için de içinizde en ağır basan tarafı -illa ki öyle bir taraf vardır- dinleyin.

www.cafetur.com

Önce istifa et, sonra bu tarz bi on günlük bi tura git, geldiğinde spora başla, manita yap, ailenle takıl, yol haritası yap.

Sonra o haritaya göre bulabildiğin bir işe başvur.

Ben de Haziran'da mezun oldum. Ve bilerek sadece tatile yoğunlaştırdım kendimi. Eğer kendine tanıyacak zamanın varsa balıklama bir işe atlamak yerine düşünmelisin.

Aşağı yukarı neredeyse aynı şeyleri yaşadım yakın geçmişte. Toparladım bir yola girdim ben artık o açıdan memnunum ama biraz zaman ve baya büyük psikolojik mücadeleler aldı bu noktaya gelebilmem.

Sana söyleyebileceğim tek şey sabırlı ol ve tırmala. Tırmala ya sonuna kadar saldır. Oluyor yani eninde sonunda bir şekilde bir şey oluyor. Oldu çünkü yani hikaye değil. 3 tane 5 tane 55 tane yer olmayabilir ama bir şeyler elbet bir noktada değişiyor.

Seni gerçekten çok çok iyi anlıyorum. Gel arada bunalırsan falan anlat, ne bileyim birinin fikrine falan ihtiyacın olursa, herhangi bir şey için yaz. Herkesle konuşulmuyor bu olaylar çünkü.

Başarılar

olsun sen yine de askere git, ayrımcılık yapma öyle kadınım falan diye

Sevinirdim. Değişmeyen tek şey değişimdir.

hemen iş başvurularına girişirdim, öncelikle en çok çalışmak isteyeceğim firmalardan başlardım. firmaların dönmesi zaten zaman alıyor, beğeneceğim bir yer olana kadar da kafamı dinlerdim.

ayağa kalkıp solo halaya girişirim, net. keşke olsa öyle bi' şey çünkü, iki ay kafa dinlerim.

Yarın değil de 1 ay öncesinden biliyor olsaydım. Kredi kartı işsizlik sigortası yaptırırdım.
İşten çıkarılınca aslında maddi olarak 1,5 ay gibi bir süre zaten ihbar + tazminat ile karşılanıyor. Buna ek olarak işsizlik maaşı da alıyorsun.

Para işini bir kenara atarsak. Yaz dönemindeyiz giderdim 2-3 hafta - 1 ay (maddi durumun nasılsa artık) güzel bir tatil yapardım. Ardından tekrar iş arardım. Boş oturarak zaman geçmez.

İş başvurusu yapmam. Kafamda elimin altındaki konforu bırakmaya cesaret edemediğim için gerçekleştiremediğim alternatif fikirler var, onları değerlendirmeye çalışırdım. Artık kaybedebileceğim bir iş de olmayacağı için daha rahat olurdum hatta. Keşkem atılsam.

Eve gider yatarım. İş başvurusu yapmam.

Önce şortumu giyip ağlaya ağlaya uzun bir koşuya çıkarım :(
Kendime geldikten sonra açık pozisyonlara bakarım. Para kazanmam gerekiyor, bu konuda alternatif yok.

Bir süre idare edebileceğin paran varsa zaten vicdan azabı çekmeden tatile falan da gidemezsin. Evet.

tatile gidip birikimimi yerim, sonra yana yakıla iş bakarım.

işkura başvurup işsizlik maaşı alırdım.

*soyle bi tazminat hesabi yaparim
*issizlik sigortasi vs. ile ugrasirim
*masami toplar favori diye kaydettigim sayfalari kendime yollarim
*cekmeceleri temizler, yarim isleri varsa toparlar, eve gider uyurum.
*bi memleket ziyareti ardindan tatilll

altıma sıçardım.

buff +1

şu an yapmak isteyip de iş dolayısıyla yapamadığım pek çok şey var. farklı meslek seçeneklerini denemek veyahut başka bir alan üzerine bambaşka bir çevrede (tercihen yurtdışında) eğitim almak gibi. şu garantici yapım yüzünden sapasağlam işimden ayrılamıyorum, hayallerimin peşinde koşamıyorum. işten çıkarılsaydım istifa etmiş olmanın verdiği ağırlıkla içim sızlamadan istediğim hayatı yaşamak için uğraşırdım. ve hayır, kafa mafa dinlemezdim, direkt atılırdım. zaten yıllardır yaptığım seçimlerin pişmanlığını yaşıyorum, daha fazla ertelemezdim.

Mümkün olduğunca uzak ve sessiz bir yere gider, 2-3 günü kendime gelmek için harcardım. Sonra cebimdeki para ölçüsünde şehirden şehire gezer, çalışırken yapma şansım olmayan şeyleri yapar, en azından birkaç yeni insan tanımaya çalışırdım. Kısa bir süreliğine de olsa normal ve sağlıklı bir hayat yaşardım.

müthiş bi rota çizip tüm eşyalarımı toparlayıp motoruma atlar giderdim. güzel bi avrupa turu hiç fena olmaz.

vizeye başvururdum, tazminatın bir kısmını avrupa'da yerdim

olmaması imkansız.

1- bodrum otogarını arayıp kimlerin gittiğini öğrenin, belki şehirlerarası firmalar gidiyordur.

2- hadi oldu ki gitmiyorlar, bodrum'dan feribot'la datça'ya geçip, datça'dan marmaris'e geçebilirsiniz.

Aradım, cidden Marmaris'e seferler kalkmış. Muğla'dan geçiliyormuş.

Değişir de sigorta filan ben hic duymadim. Sigorta bedeli zaten bilet fiyatına yansitiliyor. Son dakkada olmazsa her türlü değişir.

Maltepe devlet hastanesinde 18 saat sonraya beyin mr'ı vermişlerdi. Doktorum levent diye bi adamdı.

Geçmiş olsun

mr falan artık akşam falan da çalışıyor, ben en son bir buçuk gün sonraya falan aldım etfalde.

Temiz hava + su

Mastürbasyon

elini yüzünü yıka, hava almak için dışarı çık.
bol bol küfür et.

Açık havaya çık.

Kendini kontrol etmeye çalış ve telkinlerde bulun. Her şey geçer gider ve hiç bir şey dünyanın sonu değil. Yıllar geçiyor şu 3-4 saatte geçer akşam uzatır bacaklarını tvye bakarsın :)

bir yemek kaşığı yoğurdun içine 1 çay kaşığı tarçın kat ye onu. mükemmel dinginleştiriyor insanı.

Bulabilirsen melisa cayi ve duş.

stanley parable?

Firewatch

Second Life

Life is strange.

Stardew valley

muhtar kent 3 kurus parayla geri donus bileti almadan amerika'ya gidip cocacola'ya ceo oldu. tum genclere de ayni seyi soyler, sadece gidis bileti alin.

kaybeden sen olursun :( dünyayı değiştiremiyorsan kendini değiştir.

Belli bir samimiyet derecesini aşmadan birlikte hareket etmeniz, bir yere kadar samimi olmanız her zaman iyi olur. Hem insani, hem kariyer olarak...

Yemekle performans değerlendirme arasında bağlantı kuramadım. Kiminle yiyeceğine de karışacak değiller. Tabi dışarıdan uyumsuz izlenimi yaratıyor tek başına yemek o ayrı, ama bence bayan ve kasan muhabbete uyumsuz olmak da kötü bir şey değil.

Edit: Cevaplardan görüldüğü üzere birlikte yemek yiyenler de birbirlerine çok meraklı olduklarından değil çıkarlarını korumak için yiyorlarmış.

iş hayatında başarı %85 iletişim, %15 bilgi ile olur yapılmış araştırmalar var. yani her hafta bir kansere çare bulmuyorsan iletişim ve kendini sevdirmek zorundasın. hayat filmlerden farklı biraz.

ne kadar sıkılsam da haftada 2-3 kere en azından, birlikte yerdim senin yerinde olsam. hiçbir iş yerimde böyle bir sıkıntı yaşamadım ve iş arkadaşlarımı çok sevdim ama sevmesen de iş yerinde sosyalleşmek önemli ne yazık ki. bir süre sonra alışırsın muhabbetlerine zaten, grup içi muhabbetler şakalar v.s. bişiler olur o kadar yabancı hissetmezsin ama mutlaka çık tavsiyem.

birlikte ye.
sohbetin bir yerinden yakalamaya çalış.

Birlikte yemezsen dışlanma durumu oluyor ama ben de aynen boğuluyorum her daim iletişim halinde olursam, ara ara telefon etmem lazım işim var deyip önden kaçıyorum nefes alma adına.

Bolca birlikte ye, ara ara kaç.
Ben de bir süredir birlikte takılmadım galiba yarın millete takılmaya çalışayım bari pof...

beraber vakit geçirmekten kaçarsan nasıl samimiyet kuracaksın? git ye yemeğini onlarla işte.

haftada 2 gün en az kendini kas çık. çok sohbet etmek zorunda değilsin ama hem şirketle ilgili hem insanlarla ilgili bilgi edinirsin. bana kalsa sonsuza kadar ofise dışardan söyler yerim ama kim hadi çıkalım dese peşine takılıyorum çünkü iş hayatı :')

samimiyet/muhabbet kuracak noktaya gelene kadar katılmalısın. sonradan istediğinde ayrı takılman yine mümkün ama başlangıçtaki bazı duvarları aşmanın çok faydasını görürsün ilerde.

bizim 5 dairelik bir apartman. genelde 23-25 arası geliyor fatura.

Fatura normal, aidatın içinde olmalı, aidatın olayı o zaten ekstra para vermeyin

Aidatin icinde neler oldugunu yoneticinize sorun. Belki her ay degisik oldugu icin boyle bir karar almislardir.

aidat dediğiniz zaten yönetici tarafından hesaplanan bir meblağ. eğer içinde olsa, her ay değişeceği için kasada ya para birikecek, ya arada açık verecek. yönetici de risk almamak, hep sıfıra sıfır hesap yapmak için de faturayı ayrı almak istemiş. çok normal ve mantıklı. şeffaf bir şekilde her ay faturayı söylüyor demek ki. aidatın içerisinde neler olduğunu ayrıca sorabilirsiniz. temizlik, çöp vs sorarsınız.

hemen endişelenme ama nörolojiye de bi git istersen. çok mu streslisin acaba?

Ben sol elle mause kullandığımdan bu tarif ettiğin şey sıklıkla oluyor. O elinle kasarak ne yapıyorsun, onu bi düşün bence.

@mouse cok kullaniyorum ama sag elimle. Sol elimle cok bir sey yapmiyorum.

Uzerine yatip uyuyor musun?

Ozellikle elimin uzerine yatmiyorum. Bazen elimi yastigin altina koyup yan yatabiliyorum ama degisiyor.

bilmem, istemesek de bir şekilde oluyor galiba.

bir yerde okudum güldürmüştü beni;
"sıkıntı yapma hayat, biz seni her türlü yaşarız."
düşe kalka devam hacı.

ben gayet kanıksadım. milletçe helak olmayı hakettiğimizi düşünüyorum. yavaş yavaş da öyle oluyor zaten. dolayısıyla gidişat beni üzse de şaşırtmıyor. bir yandan hayat devam ederken bir yandan da patlamalar oluyor ve ölüyoruz; gayet olağan...

etrafımdan gördüklerim, dün olayın içerisinde veya havaalanında yakını bulunmayanlar "haa bomba mı patlamış, bitti bu ülke ..." deyip sonra günlük yaşama devam ediyor.

Bense son 3-4 patlamada hep tanıdıklarım olaydan etkilendiği veya etkilenebilecek kadar yakında oldukları için olanları içimde hissettim.

Olayların kontrolü tamamıyla benim elimde değil ki. Ben kendimi paralasam da değişmeyecek çok şey var çevremde. Bunu kabullenerek başlıyoruz hayata devam etmeye.

Belki birazdan öleceğim, belki bunlar benim son nefeslerim, yaşadığımız ülke malum. Hal böyleyken neden üzeyim ki kendimi? Üzeyim de mutsuz mu öleyim? Ben yaşadığım her saniyenin tadına varmak istiyorum, zihnimi yaşadığım olumsuzluklardan tamamen arındırmak istiyorum. Hayat gerçekten çok kısa ve o sahip olduğumuz en değerli şey. Neden her şeye rağmen devam etmeyelim?

Dersen ki "Şu yaşadığımız hayat da hayat mı allasen!?", o zaman çeşitli intihar yöntemlerini araştır derim. Böyle yaşanmaz.

Edit: Benim uzun uzun yazmaya çalıştığım şeyi devilred özetlemiş o yüzden devilred +1 diyorum.

Ben bu patlama gibilerinden sonra daha bir sarılıyorum hayata. Nasıl olsa ne zaman gideceğim belli değil, kalanın tadını çıkarayım istiyorum.

insanın duygularını bile şoklayacak cinstendi dün akşamki patlama.

sl78
devilred +1

ben anlamıyorum artık insanları. ofiste kimsenin umrunda değil, o kadar duyarsızlar ki bırakıp kaçasım geliyor.
bu denli ağır bir toplumsal olayda neden sessizleşir, görmezden gelir insanlar?

ben anlayamıyorum, çok yoruldum düşünmekten.

@absinthe, hele bir tanesi, aa evet sabah duydum dedi ve geçti. Sanki Kadıköy'de su kesintisi haberi duymuş herif.

Aklimda o kadar soru var ki.

Su baskanlik sistemi ciktigindan beri kac bomba patladi,kac sehit verildi? Komplolar teoriler... Ve yine gizli kapakli isler. Maskeli baloya hoşgeldiniz diye ekranlarda boy gösterenler.hedef gösterenler.Ihanetler ve entrikalar. Masumlarin hayatları üzerine denge kurmalar.Korku yaratanlar.Evet sesleri cikmasini isteyenler. Kisacasi kafamda deli sorular..and time..

birkac defa baska baska yazdim, her seferinde sildim.

ne desem gg.

böyle yasamak zor. ölü olmamak yasamak degil @sour, güvende hissetmeden yasamak yasamak degil. yok sayabiliyor ya da kaniksayabiliyorsan, devam ediyorsun. afferim o zaman sana.

kalanlar icin degil. yasamak bu degil. insanca yasamak bu degil.

bazen şurada bile çok insancıl durumlarda bazı insanların verdikleri tepkileri görüp "ne ara bu kadar vicdansız olduk" diye düşünür olmuştum. mesela bu duyurunun altına mesaj atan insanlardan bir kaçı benim gözümde o seviyededir.kendini çok masum hissediyor mesela, olanlardan kendine hiçbir şekilde pay biçemiyor.. sana çok acımasız birşey söyleyeyim geldiğimiz noktayı anla. ölse sikimde olmaz. düşün. yüzünü bile görmediğim bir insana nasıl bir nefret besler olmuşum.

Ben kaldiramiyorum; dün geceden beri cok az uyudum, basım ağrıyor, gözümün önünden kaçan insanlar geçiyor.

İnsanların yorumları da ekstra midemi bulandiriyor. Bilmiyorum ülkenin sonu ne olacak ama benim sonum hiç iyi değil.

Açıkçası kanıksadım, 10 saniye içinde hayata devam ediyorum kaldığım yerden. Dediğin şeylerden yaşıyorum. 'Değerini bileyim, ben de olabilirdim. Ne zaman olacağı belli değil' gibi değil; bildiğin 'Evet, patlama olmuş. Ne zaman öleceğimiz belli değil. Öğle yemeğinde de bamya varmış, kantinden mi yesek? Bu arada, rektörlük yarın soruşturmaya çağırmış. O zaman yarına kalmadan dosyaları hazırlayayım. Aaaa, yine mi kadroyu bir partiliye vermişler? Ya, su bitmiş, söylesek ya' hızında.

Yaşıyor muyuz? Evet, nefes alıyorum. Yetiyor mu? Bazen.

Daha önce birkaç kere yazmıştım, tekrar okuyanlar için affola. İnsan bulunduğu koşula süper uyum sağlayabilen bir canlı. Haberler okuyoruz örneğin, diyor ki 'Irak'ta (ya da savaş olan başka bir yer) çocuklar dışarıda oyun oynarken, üstlerine havan topu düştü' ve biz şaşırıyoruz 'Savaşın ortasında aileler nasıl çocukları oyun için dışarı gönderir' diye. Ya da pazar yerinde bomba patladığında 'İnsanlar nasıl savaşta pazar yerine gider', diyoruz. İnsan kendi içinde yaşadığı koşulların süresi uzadıkça ona adapte oluyor, artık bunu normal kabul ediyor. Örneğin, kocasından şiddet gören ve kendi maaşı olan bir kadının nasıl olup da boşanmadığına hayret ediyoruz. İnsan hayatındaki kötüyü normalleştiriyor. İçten içe kötü olduğunu biliyor ama umutsuzlukla birlikte artık onu normal sayıyor ve 'Normal hayatım bu zaten' diyerek günlük işlerini yapmaya devam ediyorlar. İnsanlar savaşın göbeğinde yaşayıp akşama ne pişireceklerini, izleyebileceği dizileri düşünebiliyorlar. Bir nevi alışıyorlar.

Normalleştirme kabul etmek değildir, ilgisi yoktur; bunun altını çizmek gerek. Açıkçası, Facebook'a yazabileceğim ya da gördüğüm 'Kınıyoruz, lanet olsun. Allah belalarını versin' ya da 'Bu kaçıncı ha, kaçıncı'nın çok bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Tabii etkisi vardır, en azından çok insanın senin gibi düşündüğünü ve yalnız olmadığını biliyorsun ama artık yapıcı bir eleştiri gelmiyorsa, sadece lanet okuyorsak, bir eylem planı yoksa, 'Şunun şunun yapılması lazım' ya da 'Şunu şöyle yapmamız lazım' denmiyorsa, ben 'Kahretsin, güvende değiliz' diye devamı gelmeyen şikayetlerle ya da umutsuzlukla zaman geçirmek istemiyorum. Bir şiddet karşıtı olarak 'Hacı, ben her türlü kamu malına zarar vererek bunu protesto edeceğim' ya da 'Ben toptan ülkeyi terk ediyorum, bıktım' bile daha çözüm odaklı ve yapıcı görünüyor bana. Büyük oranda katılmadığım görüşleri söyleyen kişilere bile 'Çok teşekkür ederim çözümle geldiğin için' diye sarılmak istiyorum. Şu anda da Ekşi Sözlük'te debe'de okuduğum ekonomik boykotu uyguluyorum kendimce. Yoksa, öğle yemeğinde iş arkadaşlarımla 'Yine patladık, ne zamana kadar yaşayacağız. Allah belalarını versin' gibi aynı şeyi üç yüz milyonuncu kez konuşmak istemiyorum. Konuşup konuşup bir şey yapmamaktan sıkıldım. Bu şartlar altında konuşup üstünde durasım da yok.

Bir yandan da kendimi sorumlu ve suçlu hissediyorum. Çünkü diğer patlamalarda bir şey yapmadığım için bu patlamanın da gerçekleştiğine inanıyorum. Bir anlamda bu patlamaya da ben izin verdim. Dolayısıyla lanet okuyamıyorum; lanet okuduğum insanların içinde kendim de varım. Bir yandan da, kendimle yüzleşmemek için de düşünmemeye çalışıyorum.

ölüm, dünyanin her yerinde yaşanabilir. meseleyi sadece bu topraklarla sınırlayıp şikayet etmek seni beni başkasını kurtarmaz. dozunu kaçırmadan ihtimalleri düşünüp kendi tedbirini alırsın olur biter. kendi evimizde bile ne kakadar güvendeyiz? düdüklü tencere bile (yerine göre) o kadar masum değil.

ben 10 ekim katliamının tanıklarından biri olarak ertesi gün işe geldiğimde hayatın nasıl devam ettiğine inanamamıştım. o korkunç manzaralar hala gözümün önündeyken takip etmem gereken siparişler vardı. üstelik o katliam sonrasında, azımsanmayacak kadar çok büyük bir kesim "orada ne işleri varmış" düşüncesine sahip olduğu için duygularımı kimseyle paylaşamamıştım. günlerce ruh gibi yaşadım. daha toparlanamadan ankara katliamı oldu. çok uzun bir süre toplu taşımaya binemedim, kızılay'a, eğlence mekanlarına, avmlere gidemedim. aylardır her arkadaş ortamında bunları konuşuyoruz. artık katliamlar toplumun hiçbir kesiminde ayrım gözetmediği için herkes benim kadar endişeli.

kısacası ben zaten hayatıma eskisi gibi devam edemiyordum. şimdi kimse edemiyor.

yav ben duyarsız biri değilim. dün gece ağladım bile. her patlamadan psikolojik anlamda ciddi olarak etkileniyorum hatta çevremdekiler ipin ucunu kaçırdığımı söylüyor biraz. buna karşın her patlamadan sonra şu sosyal medyadaki "omg nasıl unutabiliorz ://" triplerinden nefret ediyorum. inanılmaz çiğ ve yapmacık geliyor. orada olabilirdimciler var bi de. ölene, patlamaya mı üzülelim senin vicdan mastürbasyonuna mı destek çıkalım amk ne istiyosun yani amacın ne. o açıdan üzüleceksem de kendi çapımda üzülüyorum ben, herkesin travma yaşadığı dönemlerde böyle piyasaya çıkıp da NASIL YAŞAYACAĞIZ ŞİMDİ tripleri yapmayı saçma buluyorum.

savunmaya geçme lütfen, ben senin nasıl düşündüğünü ve neden öyle düşündüğünü de anlıyorum ve buna bi şey diyemem. yani kendini haklı göstermeye, anlatmaya çalışmak zorunda değilsin çünkü ortada bir haklı veya haksız olma durumu yok zaten. nasıl devam ediyorsunuz demişsin ya, ben de en başta bu soruyu düşünmenin bile anlamsız olduğunu düşünüyorum. sormuyorum. o yüzden devam ediyorum. ulu önder till lindemann'ın dalai lama adlı eserinde de belirttiği gibi: wir müssen leben bis wir sterben.

devam edemiyorum diyenlere de şunu sorayım: normalde yaptığınız neyi yapmıyosunuz ya da yapamıyosunuz abi? sözlükte, duyuruda döşemeye devam ediyosunuz. hepiniz işinize gücünüze gittiniz. hayatınızda değişen ne? bu patlamalarda her insan etkileniyor. çoğu insan bir köşede gözyaşı döküyor ya da içten içe yaralanmış, örselenmiş hissediyor. speşıl snovfleyk'lik yapmanın lüzumu yok.

not: patlamaya şahit olanları ya da patlamada sevdiğini kaybedenleri ayrı tutuyorum elbette, onların attention whore'luktan çok daha büyük dertleri var.

Ne yapabiliyoruz ki başka? Öyle veya böyle, iyi ya da kötü, hayat devam ediyor bizler için.

En fazla buradan, sosyal medyadan veya arkadaşlar arasında konuşurken isyan edebiliyoruz.
Başka hiçbir şey yapamıyoruz. Birkaç gün sonra her şey normale dönecek yine. Sadece vefat edenlerin ailelerinin, arkadaşlarının içinde bir sızı kalacak.

@der meister seni anlıyorum ve kızmadım da söylediklerine. haklı olabilirsin. ama ben de bu "siz de şöyle şöyle yapmayın be abi" diye birbirimizi saçma sebeplerden eleştirmemizden bıktım. ben de yaptım bunu. "of bunlar da anca facebooktan bir şey paylaşsın, 2 gün sonra tatil fotosu atmaya devam ederler" dedim. bazı insanların her hareketlerine bir kulp taktım. her şeyin doğrusunu biliyordum ya. artık doğru bir davranışın olduğunu sanmıyorum. kimsenin elinden bir şey gelmediği bir ortamda ya bazıları psikolojik olarak çöküyor, bazıları hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyor, bazıları sosyal medyadan yardırıyor, bazıları da benim gibi kendi gibi düşünen insan varsa acısını paylaşmak istiyor. cidden başka da amacım yoktu. kimin neyi nasıl yaptığını ben artık sorgulamayacağım. varsın 2 gün sonra tatil fotoğrafı atsın, şu an bu durumdan acı duyduğunu görmek bile bir bakıma beni mutlu ediyor. o kadar da ölmemişiz diyebiliyorum. ne bileyim ya...

galeri13.uludagsozluk.com

ben ankara patlamasında ciddi anlamda travma yaşadım. orada değildim ya da çok yakınlarım orada değildi. ama birkaç gün hep gözlerim doldu hatırladıkça, çok güçsüz hissettim.
bu defa da üzüldüm ama aynı şekilde etkilenmedim ve şimdi de bu halime üzülüyorum. olaydan sonraki fotoğraflara bakabiliyorum rahat rahat bu nasıl kanıksamak gerçekten çok üzücü.
ama demiyorum ki yarın çıkmayayım, ya gittiğim yerde patlarsam vs. herhalde tek takıldığım nokta böyle saçmasapan şekilde bu hayattan gitmek. evet sadece buna üzülüyorum herkes adına.

Tüm Ankara patlamalarında Ankara'daydım, mayıstan beri de İstanbul'dayım. Bilmiyorum ya bende sıkıntı yok, patlamalar, ölümler tabii ki üzücü ama dışarıdayken falan off her an ölebilirim gibi bir düşüncem olmuyor.

Rahatsız olduğun şey tehlikenin hemen yakınlarda olması mı yoksa olayın acı vericiliği mi? Eğer 1.si ise haklısın, hiç yaşama sevinci olmayan kişi bile böylesine bir ölümle yaşama veda etmek istemez. Yok eğer 2.si ise pek mantıklı değil çünkü tarih boyunca hemen her gün bundan çok daha acı olaylar tekrar edip duruyor. Mesela, açlıktan ölen insanlar. Herşeyin deliler gibi üretildiği bir zamanda insanların yaşamlarını sürdürecek yiyeceğe ulaşamadıkları için ölmeleri bombalı saldırılardan daha korkunç bir gerçek. Ama yine de kimse bunun hakkında birşey söylemiyor çünkü aç kalma ihtimalimizin olmadığını düşünüyoruz. Dünya kötü bir yer, en güçlüden en zayıfa doğru herkes el birliğiyle onu bu hale getirdi. Bu kötülük ama kırıcı bir sözle ama büyük bir patlamayla dışarı vurmak durumunda. Nedenleri değil sonuçları konuşmaya devam ettiğimiz sürece değişen birşey olmayacak.

e bunun bir benzeri trafik kazası
güzel güzel yolunda 80 le gidiyorsun yandan bir kamyon gelip biçiyor seni bu da aynısı güzel güzel tatile gidecekken birisi gelip bomba patlatıyor.

Önlenebilir mi evet (trafik kazası da terör saldırısı da) önleyebiliyorlar mı hayır.
Sen ne yaparsan yap bir şekilde gelip seni buluyor.

Ölenler için üzülüyorum ama kendi elimden geleni yapıyorum bu kadar oluyor.

Gayette yaşıyoruz yaşamaya devam edeceğiz bir hafta sonra kimse hatırlamayacak bile.
yazık.

Peşin not: Atatürk Hava Limanında çalışıyorum. Patlama çalışma bölgemin az biraz uzağında yaşandı. Yolcu yada görevli olarak da orada olabilirdik.

seviyelere takılma, ben b2 olduğumu düşünüyorum bir şey ifade etmiyor.

sıfırdan gramer kitabını al. başla mümkünse bitir, son kısımlar istisna olur. ama anlam istisnalarla çıkar.

bitti ise al kitap okumaya başla, klasik basılı sözlük al, internet sözlükleri kullanmadan klasik sözlükten öğren kelimeleri.

kelime okuyarak öğrenilir.

internetin dil öğrenmede nimet olduğuna inanmıyorum, dilde klasik öğrenim yapılır.

kelime ezberlenmez bu arada, öğrenilir. ezberlersen 5 gün sonra "ya biliyorum ama neydi ki" dersin, bunun öğrenmeye katkısı yok.

Hah tam benim şu anki gündemim bu.

Yalnız, internet için tamamen nimet değil denemez ancak zararları da var tabii. En büyük zararından biri de bünyesinde sınırsız bilgiyi içermesi. Hangi birinden faydalanacağını bilemiyor insan. Ayrıca elle yazmak ile bilgisayarda yazmak ya da dijital ile basılı sözlük arasında fark olduğunu ben de düşünüyorum. Onun dışında internetten faydalanmak gerekiyor tabii ki. Mesela Easy German isimli youtube kanalı kelime ve cümle yapıları öğrenme açısından çok iyi bence: www.youtube.com

Benim denemediğim metod kalmadı diyebilirim. Son zamanlarda fikir almak adına özellikle polyglot denilen ikiden fazla yabancı dili akıcı konuşan insanların röportajlarını falan okudum, izledim. Bunca dili bu denli etkili nasıl öğreniyorlar diye merak ediyor insan sonuçta. Ve bunların sonucunda kendimce bir sistem yarattım. Misal, normalde günümüzde dil öğrenen çoğu insan kelime ezberi için direkt flashcard denilen şeylerden yürüyor. Memrise isimli site mesela. Yani kelime veriliyor sana, sen de onun anlamını bulmaya çalışıyorsun. Tekrar ettikçe ezberlemiş oluyorsun. Teoride durum böyle ama pratikte bana yaramadı diyebilirim. Kelime tek başına olunca cansız, anlamsız bir şey. Ancak bir cümle içerisinde ya da diyaloglar halinde gördüğümde, o cümleyi bir bütün olarak alıp çalıştığım vakit kelimeler aklımda alıyor. Onun için de Easy German epey faydalı.

Easy German ile nasıl çalıştığımı da anlatayım. Ben bu çalışma şekline polyglot dediğim insanların ortak deneyimlerinden faydalanarak karar verdim. Bazısı Assimil ile bu şekilde çalışıyor, ben o youtube kanalıyla.

- Önce açıyorum videoyu, izliyorum başından sonuna kadar. Hem Almanca hem İngilizce altyazı mevcut fakat ilk izlemede altyazılara kesinlikle dikkat etmiyorum. Sadece konuşulanları dinliyorum. Anlayıp, anlamamam çok önemli değil.

- Daha sonra İngilizce altyazısını takip ederek izliyorum.

- Üçüncü olarak ise durdurarak ilerliyorum ve sadece Almanca altyazıya dikkat ediyorum bu sefer. Önemli bulduğum cümleleri ise, bir deftere yazıyorum. Bilmediğim kelimelerin anlamlarını da altına yazıyorum, zaten altyazıda İngilizcesi de yazıyor. Bunu röportajdaki insanları ayırarak yapıyorum. Yani bir kişinin röportajını üst üste izliyorum başa sararak.

- Deftere yazdıktan sonra kişinin söylediklerini tekrar ediyorum, hatta cümleyi daha sonra kendi ezberimden de söylemeye çalışıyorum. Bununla da kalmayıp cümleyi başka bir şekilde kendimce yorum katarak da söylüyorum sesli olarak. En sonunda, konuşan kişiyle eş zamanlı olarak cümleleri ben de söylüyorum.

Bu şekilde ilerlediğimde kelime ya da cümle kalıpları hem aklımda kalıyor hem de gerçekten öğrenmiş oluyorum, dolayısıyla uzun süre boyunca unutmuyorum. Ben bu şekilde kelime öğrenebiliyorum, diğer türlüsü yaramıyor.

Ha bu arada grameri genel hatlarıyla bildiğini farz ediyorum. Biliyorsun, özellikle Almancada gramer büyük önem taşıyor. Ona da ekstra odaklanman gerekiyor tabii ki. Onun dışında dili yaşaman lazım işte. Sadece dil değil yani, dilin geçtiği her alana atmaya çalış kendini. Bu kitap olur, dergi olur, karikatür olur, film olur, şarkı olur, haber olur...vs. Konuş, dinle, yaz, oku. Kullan dili.

Biriyle speaking çalışmayacaksan hiç başlama. Almanca gerçekten ne kadar iyi dil bilgisi bilirsen bil, bazen konuşamadığın bir dil. O yüzden sana yardım olabilecek birini bul. Özel ders al.

yeşil :)

Yeşil.

Yazin boyama bence. Surekli dus mus alman lazim. Hepsi akar ama yazin daha cabuk akar.

yeşil hakikaten cok güzelmiş. aklımda bulunsun.

Yeşile boya. Cami gibi olursun ne güzel.

mor. ama linktekilerden hiçbiri değil tabii. lavanta rengi.

Hepsi guzel, isin zor:)

yeşil!

mor

Mor çok güzelmiş.

Mor.

Yeşil

bunların içinden mor en güzeli duruyor. tabi şimdi yaptıran kişi de (ten durumu vs) önemli.

Bu sorunun tüm cevapları öznel olacaktır ama kendi fikrim şudur. KIZIL

Bir kadının boyu, fiziği, ten rengi, giyimi ne olursa olsun, saçı kızılsa acayip çekici buluyorum , özellikle beyaz ten ile çok daha alımlı geliyor bana.

Kimse de dememis ki açmadan nasıl tutacak... tutsa bile bu kadar yogun bir sekilde gorunmesi mumkun degil ancak yesil yesil veya mor mor parlar belki.

@physcos fotoğraftaki gibi durmayacağını biliyorum ama saç açmanın dönüşü yok ve o yola girmek istemiyorum. bu linklerini koyduğum renkler en koyuları olduğu için daha çok şansım var gibi.

saçların nasıl kumral bilmiyorum ama bu renklerin hiçbiri tutmaz, kızıl bir derece. haberin olsun.

fatih

Son zamanlarda takım elbise almadım ama yenibosna tarafında çoğu markaların outlet mağazaları var starcity alışveriş merkezi tarafında

Ucuzluk kistasi nedir bilmiyorum ama 200 lira ve asagisi icin moda di centone, 200-250 lira arasi altinyildiz, 250-450 arasi kigili, 450+ icin ise ds damat, beymen gibi magazalara bakabilirsin. 150 lira asagisinda takim elbise onermem, kumaslari cidden kalitesiz olur, pamuk yuzdelerini karsilastirabilirsin, etiketlerinde yazar

gerekmiyor. seviyen belli olduktan sonra para yatırıyorsun.

bicimlendir formatla sistem oraya kurulu degilse

Sistem oraya kurulu :(

bosluga sag tik yenileme geri donusum kutusu bosaltma bunnar yapildi mi?

Kasayı yan yatır :)

Virüs olabilir. Pagefile da olabilir. Treesize yükleyip c sürücüsünü incele

Mr. Selfridge

Mildred Pierce

bi de prisoner diye bi dizi var, dönem dizisi degil ama orjinalinin 60larda bbc'de cekildigini dusunmek garip bi his veriyor. konusu da baya degisik.

Mildred pierce var ama mini dizi.

the americans (80'ler)

yerli: hatırla sevgili ve çemberimde gül oya

yabancı: bilmiyorum.

masters of sex

11.22.63 de var mini dizi olarak.

that '70s show

22

Hayır göremiyorlar sen elinle teslim etmedikten sonra dökümü.

kendisi göremez ama işe giriş için istenen belgelerde bu döküm var.

Belgeleri verirsen son işyerinden ayrılma nedenini bile görüyorlar.

üstünüze söyleyin, sonrasında ik ile paylaşırsınız. 2 hafta neden normal olmayasınız?

üstünüz ile olan ilişkiniz iyiyse söyleyin derim. hatır gönül vardır biraz.
yoksa direkt ik'ya da söyleyebilirsin.

bence üstünüze ik'ya böyle bir konu ile gideceğinizi söyleyin.

edit: 2 haftalık maaşınızın kesilmesine göz yumarsan beklemek zorunda kalmazsın.

stajyersen ceketini al çık. nolcak dava mı açacaklar :)

Stajyersen sallamaz kimse kafana göre takıl.

üstüne söyle ilk.
kafana göre çık olmaz.
sonradan girmek istersin bu adam sallamayıp cıktı derler.
2 hafta bekletmezler seni anlasir cikarsin.
zaten stajyermissin cok uzun durmamissindir.

önce üste söylenir, o zaten ikya yönlendirir bu süreçte de müdüre haber verilir. çok karışık bir durum yok.

ama üstten kastım direkt olarak bağlı bulunduğun kişi. yani sen stajyer üstün uzman bi de müdür varsa bu durumda müdüre gidilir, ama gitmeden önce abi böyle böyle ben istifa edicem müdürle konuşucam diye informal bi şekilde bilgilendirebilirsin.

ihbar süresinde kalıp kalmayacağına karar verirken IK tabi ki yöneticine söyleyecek zaten. yani kalıp kalmama kararı ondan çıkacağına göre, baştan onla konuşman o iki haftayı daha insancıl kılabilir.

önce üste söylenir +1

rotaya ve zamana bağlı.
alamancıların izin tarihi ise artabilir.gerçi onlar çoktan almış o tarihe artacağı kadar da artmış olması muhtemel.

haziran ilk hafta amsterdam'dan:(

fiyat 228 liradan(3 haziran kiev aktarmalı istanbul) ucuzsa ise şu an sabitleyin :)

aerobilet'de klm'nin 240 liraya bileti var şu an aktarmasız. ayrıca sürekli kampanya oluyo. bi araştır.

www.aerobilet.com.tr

artmaması için bir sebep göremiyorum ya sen?

Ralph and Russo

ralphandrusso.com

işyerinde olduğum için foto koyamıyorum ama isim vereyim : LONDON ANDREWS

Zerrin tekindor'un pek yakında filminde birkaç sahnesi. Çok güzel kadın ya bu ne güzelliktir zerrinciğim diyesim geliyor. İzleyenler anlamıştır.
İlk aklıma bu geldi.

seksi dedigin icin;

françoise hardy - goo.gl

gigi hadid - i.imgur.com

camila morrone - i.imgur.com

www.google.com.tr

Erkek değilim ama bu kadın çok güzel, seksi geliyor bana. Diğer Victoria's Secret mankenleri arasında ayrı bi yerde. Muazzam bir kadın. Alçakgönüllü, masum, karizmatik...

marisa tomei

çıta gibi genç kızlar çekici gelmiyor bana. mature iyidir.

kaya scodelario yaz bide marine vacth. fotoğraflarının da %90ı güzeldir ama illa fotoğraf istiyorsan daha sonra editleyeyim bunu.

kaya: www.filmizledepo.com (gel beni boya diyor)
kaya: assets.papelpop.com
kaya: cdn04.cdn.justjaredjr.com
kaya: 31.media.tumblr.com

marine: www.lahiguera.net
marine: www.studded-hearts.com
marine: www4.pictures.zimbio.com
marine: www2.pictures.zimbio.com

irina shayk
www.instagram.com

@freetakilir foto lazım :)

woman.hotnews.bg

şu üstteki abla baya hoşuma gidiyor benim. adını bilen söyleyebilir de.

goo.gl

inna
ayşe hatun önal

benim için www.google.com.tr

kıvırcık saç ve esmerlerden hoşlanmamdan dolayı kaynaklanabilir.

Anna Nyström

Winnie Harlow

www.viresattached.com

amy adams

www.standard.co.uk

kızıl hali candır.

monica belluci goo.gl

Bu aralar charlize Theron dikkatimi çekiyor, bence en güzel yaşlarında www.google.com.tr

i.imgur.com

eva green = tanrıça

i.dailymail.co.uk

Sahne kıyafetleri satan mağazalarda olabilir.

Ek olarak, bunu giyebilecek hatunun Türkiye'de yaşadığını gördünüz mü?

www.hm.com
www.zara.com komple ipli değil ama.

@pike hm'deki olurmus aslinda ama bodysuit tarzi istemiyorum:( yine de cok tesekkurler.

aynısını bulamazsan kendin de yapabilirsin.
o zımbaları tuhafiyeciler basıyorlar. bluzu al, önünü kes, zımbalat.

sinir sikismasi olabilir belirtiler uyuyosa.

dirsegin ic kisminda mi yani tam kan alinan damarlarin oradaki mi oluyor o agri? aynisi bende de var, hala nedenini bilememekteyim, bu aralar cesitli sebeplerle cok fazla doktora gidildiginden ruhum daraldi daha da gitmek istemiyorum.

@mavicorap evet kan alınan damarda. şu an biraz azaldı ama yine de devam ediyor.

tenisci dirsegi gibi, golfcu dirsegi denilen bir durum da varmis, simdi hatirladim ki boyle bir olasilik bulmustum, isterseniz bir arastirip size uyup uymadigina bakabilirsiniz, eger belirtiler uyuyorsa bir ortopedist kesin taniyi koyabilir. gecmis olsun.

metro ile Levent + havatas

4. Levent'ten E-3 otobüsü var. En hızlı o olur.

Kalkış saatinden 15 dakika önce boarding kapanır. Kalkış saatinden yarım saat önce 2. güvenlikten geçmiş olmak en garantisi.

online check in yapıp telefona mobil biniş kartı gönderiyosan çıktı almana gerek yok.

Kalkış saatinden son 15 dakika gitmeyinde ne zaman giderseniz gidin.

uçuş saatinden 20 dakika kadar önce güvenlikten geçmişsen yetişirsin. bilet bastırmana gerek yok.

oluyor. kesin bilgi.

bunun üzerine zaten iade etmek zorundasınız. sigorta bitişinde tekrar çıkartabiliyorsunuz.

@kurnaz internette belirli bir güne kadar olmuyor diye okudum. aynı zamanda üniversite öğrencisiyim. iptal oluyor mu kesin ya? :(

kesin oluyor. üniversite öğrencisi olman yeterli değil. sigorta ödendiği anda iade etmek zorunluluğu var.

bu yüzden stajını sona bırakan arkadaşım oldu.

peki kamuda çalışan birisi yeişili aldıktan sonra istifa edip başka bir yerde çalışırsa. özel olarak. özel şirkette. -kamuya dönme hakkı saklı-

ben 1 ay staj yaptım sonrasında kullandım bir şey olmadı.

keza okulda çalışan bir arkadaşım vardı 6 ay kadar çalıştı sonrasında pasaportunu 2 yıl daha kullandı iptal vs ettirmedik hiçbirimiz.

@burchak staj esnasinda kullandin mi ve zorunlu staj miydi?

hayır staj zamanı kullanmadım. zorunlu değildi ama yine devlet ödemişti sigortamı yaz dönemi stajıydı. :) ya ben 6 ay da sigortalı çalıştım işi bıraktıktan sonra hemen kullandım hala kullanıyorum hatta :) başka ülkelere de girip çıktım bi sorun olmuyor.

part time çalıştım ve iptal olmadı benim :) bilemedim.

@fikrasna gulunen madam acayip içim rahatladı, çok teşekkürler. stajlar zorunlu değildi dimi?

buraya sorayım, iptal olup olmadığını öğrenmenin kolay bir yolu var mı? ben part time baya çalıştım pasaportu çıkarttıktan sonra, yurtdışı planım da var sürpriz yaşamayayım.

@hey sen ordaki ama sigortamı eğitim kurumu yapmadı, çalışacağım yer yaptı.

Geekbox olabilir mi?

lootcrate.com

Webrazzi'de bolca bahsediliyor o tarz işlerden.

@an engineer bana daha az bilindikler lazım. kaşırı küçük de değil ama kendince bir okur kitlesine sahip falan.

Hmm o zaman etohum ve Galata Business Angels olabilir.

www.etohum.com
www.galatabusinessangels.com

arstechnica, for entrepreneurs, crunchbase, entrpreneurship.org, forbes, hubspor, hbr, inc, allbusiness, startupbootcamp valla cok var ya aslinda.

Facebook'ta startup istanbul grubu var.

Epey de aktif.

girisim haber.

dünya halleri.

@kurnaz cok tesekkurler, peki bildigin turk sitesi var mi? Duyuruda yazmayi unutmusum turk aradigimi.

türk ya da türkce, ordan burdan derleme onedio tarzi olur, ögrenmek icin yaramaz.

acik söyliyim hic bir haberi türkce kaynaklardan takip etmemeye calisin. hele business filan ise.

gen yay yön
haber müdürü

iamnotbasic.com

www.iamnotbasic.com

iamnotbasic'i biliyorum ama pahalı geliyor. başka yok mudur? illa basic bluz/tişört üzerine kurulması gerekmiyor, "şu sitede güzel, ucuz basic bluz" bulursun dedikleriniz de olur.

mango, semt pazarları...

ikameti o evde olan birinin seninle nüfusa gidip bu kişi benimle yaşayacak artık demesi lazım.

Bu kisi önceden calismis oldugu bu üstüne yapisacagindan korktugu alani istemiyor galiba. Eger istemiyorsa üzerine yapisacagi korkusunda hakli. Ayrica deneyimi varsa neden stajyer olarak basliyor?

@kucukharfler çünkü henüz üniversiteden mezun olmadı.

2 ay deneme süresi var. hem şirket bakacak 2 ay bize uyumlu mu iyi çalışıyor mu, hem de çalışan bakacak ben burada yapabilir miyim diye, o iki ay süresinde herhangi bir yaptırım olmadan kontratı feshedebiliyor diye biliyorum.
en azından paraya ihtiyacı varsa kabul etsin. eğer paraya ihtiyacı yoksa kabul etmesin diğer şirketi beklesin.

Kişi bencil olsun. Şu an para verene girsin, sonra diğer yerden teklif alırsa ona geçsin.

Yok mudur başka cevap?

passiflora şurup biraz rahatlatıyor.
bir de ben akşamları yatmadan bir mum yakıp 5-10 dk meditasyonumsu bir şey yapıyorum, zihnimi rahatlatıyor.

ama ilaç kullanmak istiyorsan doktora git, kafana göre kullanma derim.

geçmiş olsun. papatya veya melisa çayı deneyebilirsiniz. melisa çayı daha etkilidir. ancak dikkat ediniz sürekli kullanımda melisa çayı bağımlılık yapabiliyor haftada en fazla 2-3 defa tüketiniz. uyku getirir ve beyni rahatlatır. bu tabii en temel ve legal olan yöntemlerden biri. illegaller hakkında yorum yapamayacağım.

melisa çayı iyi gider.

tabi bana kalırsa etkileri yok etmeye çalışmaktansa sebeplerin üzerine gidilmeli.

Tarzına göre bir bilgisayar oyununa sarabilirsin.

koş

Beyni uyuşturmak ve stresten arınmak farklı şeyler.

Aç 9GAG/Imgur/Reddit'i, yerinden bile kalkmadan kesintisiz 3-4 saat takıl. Beynin öyle bir uyuşacak ki, o akşam kendine gelemeyeceksin.

Peki beyni uyuşturmak stresini azaltacak mı? Kesinlikle hayır. Beyin uyuşukluğu vücut için çok "rahat" bir şey, bir süre sonra başka hiçbir şey yapmak istemiyorsun. Bunu rutine bağladığın an sosyal hayattan kopmaya başlıyorsun zaten.

Açık havada yarım saat koşmak çoğu depresyon ilacından daha etkili. Çık, koş. Tek düşündüğün şey "yarın ne tarafta koşsam" olsun. Ertesi gün 40 dk koş. Ne kadar rahat bir uyku çektiğine sen bile inanamayacaksın.

Beyni uyuşturmak seni zombiye dönüştürmekten başka hiçbir işe yaramaz. Koş, ağırlık kaldır, kick-boks yap. Her nefeste daha iyi hissedeceksin.

valla ik'cılar ergen oluyor genelde. kezban triplerine girmiş olabilir.

IK'cı olarak soyluyorum, hayır bana da cok söylüyorlar. Gerçi genelde firma ismi vermiyorlar ama böyle durumlarda sorunsuz beklediğimiz oluyor. hem birlikte çalışmayacaksınız sanırım aldırmayın o kadar ne düşündüğünü :)

@zartanyan gerçekten cevabınız içimi çok rahatlattı, çok teşekkürler. eğer o beklediğim yer olmazsa her türlü bu alındığım yeri istediğim için acaba riske mi attım diye çok endişe ettim. bir de stajyer pozisyonu olduğu için full-time süreci gibi olmayabilir diye düşündüm.

hiç sıkıntı yapma, beklerler birkaç gün. inşallah o çok istediğin yer olur.

Ben hep yalan söylyüordum beklemek yerine, şehir dışındayım vs diyotdum. BU kadar normal mi karşılıyorlar deyince, triplere girmezler mi?

En unlu, herkesin sevdigi ve onerdigi dizileri Tatort sanirim. Isteklerinize pek uymuyor ama cok da uzak degil bence, bilmiyorsaniz diye, yine de onereyim dedim.

Dizi degil de canlandirmalar var. google da vedachtsfälle, betrugsfälle falan diye aratinca videolar cikiyor. Günlük hayattan ilginc olaylari canlandiriyorlar. Ben almanlarin tepkilerini yasam tarzlarini, kültürlerini falan görmustum biraz bu programlarda. Bunlar almanyanin gündüz kusagi programlari. Bence biraz da halki egitme amacli, su durumda soyle davranilmali gibi gibi. Cok önem veriyorlar günlük davranislarda bile standardizasyona.

Kısa bir sezon yayınlanmış olan "Morgen hör' ich auf" var, sevmiştim ben. Almanya'nın Breaking Bad'i olarak da anılıyor.

xef6 trailer'ı güzel görünüyor ama almançça :( ingilizce altyazılı versiyonunu nerede bulabileceğimi biliyor musun?

suralarda bir seyler olmali: kinox.to

almanlar, alm. altyaziyla amerikan dizisi izliyor genellikle.

der tatortreiniger
geçen gün açtığım bir duyuruda bu dizinin ismi verilmişti. henüz izlemeye başlamadım gerçi.
www.eksiduyuru.com

Nöroloji için Maltepe devlet hastanesine gittim geçen hafta. Başka hastaneler MR için haftalar sonrasına sıra verirken burası hemen 9 saat sonrasına verdi. Ayrıca ordaki dr levent bey tecrübeli ve ilgili intibası bıraktı bende. Daha sonuçları göstermedim. İyi midir kötü müdür bilmiyorum.

@yemrem çok teşekkürler ama orası bana biraz uzak kalıyor.

avrupa yakasında yok mudur hızlı MR randevusu veren? :(

Devlet hastaneleri cok ileriye atiyor; maddi durumj bilmiyerek soyle bir oneri yapiim size;

Medicalpark hastanelerinjn sgk anlasmasi var ve aksam 19 dan sonra mr tomografi % 50 indirimli. yani 400 500 tl gibi fiyata denk geliyor. Aklinizda olsun en azindan; disariya gore cok cok uygun bir fiyat

ilgili başlığı şukela modunda okuyunca ilk çıkan entryle ilgili olabilir.

hatta doğrudan link veriyim (:
(bkz: #58950489)

yuh ya iyice çivisini çıkarmışlar. sağolasın @tolkien hayrani

eksisozluk.com

@sevgikusunkanadinda çok iyi yazılmış, teşekkürler. ben biraz konuyu geriden takip edebildim ama sözlük ruhu falan yalan olmuş. tek görebildiğim sırtlarından her gün binlerce lira para kazandığı yazarlara kulaklarını tıkamış, vizyonsuz bir yönetici ve elinde heba olan bir değer. ciddi ciddi yakında bir alternatif üreteceğim sanırım.

yan masadaki arkadaşım ux30 serisinin bir modelini 4 yıldır kesintisiz kullanıyor. ssd'li olmasına dikkat et.

Asus Zenbook UX serisi şu an piyasada Dell XPS ile birlikte en iyi ultrabook PC. Fiyat en son olarak nedir ne değildir emin değilim, ama ben buna bakarken Macbook Pro almıştım Vatan'ın kampanyasından indirimli olarak. İlla PC ise net alınır, alternatif bakıyorsan XPS ve mesafeli değilsen Macbook'lara da bakmanı öneririm.

Macbook mu asus mu diye sordugunuza gore pc ile cok mesakkatli bir is yapmadiginizi dusunuyorum. Ki oyle olsa dahi pc nin daha iyi oldugunu dusunuyorum da simdi ust duzey bi grafiker gelir abi mac daha iyi ya stabil filan der. gunluk isleriniz icin ise asus iyidir.

Macbook Air.

2 ay önce aynı soruyu sordum ve Macbook Pro aldım, zerre pişman değilim.

Neden?

Mac OS, performans, hardware kalitesi, hardware uyumu.

eğer Asus bariz ucuz ya da donanım olarak baya daha iyiyse Asus, değilse Macbook Air. Hani Macbook pro vs Asus desen Asus derdim çünkü kendim öyle aldım, aynı fiyata daha iyi donanım alıyorsun. Ama Macbook Air'ler çok pahalı değildi (2-3bin bandında) o bakımdan Macbook da alınabilir diyorum.

yalnız dikkat edin macbook air değil, macbook demiş. macbook'lar daha pahalı şu anda macbook air'den. ve bence biraz gereksiz pahalı. (başlangıç fiyatı 5199 ve performansı da macbook air veya macbook pro'ya göre kötü)

farklı macbook modelleri olduğu gibi farklı asus zenbook modelleri de olduğu şu andaki bilgilerle sağlıklı bir cevap vermek zor.

ikisi haricinde ben dell xps 13'ü tavsiye ederim. kendim de onu alacağım.

aynı ikilemde bende kalmıştım gittim yoga pro 3 aldım. ne için kullanacaksınız bilmiyorum ama ofiste, dışarıda ve evde çok stabil ve kullanışlı.

@king lizard macbook air düşünüyorum genel olarak :)

asus ux serisi. bulursanız da ux30.

@king lizard, XPS13 de ucuz değil ki?

macbook

2 senedir kullaniyorum cok memnunum. ben aslinda siradan bir kullanici modunda kullaniyorum. ama eski laptopumda virus girerdi, format atmam gerekirdi, yavasti vsvs. macbook ta cok fazla kolaylik var.

Macbook Pro.

Ben de 1 senedir kullanıyorum. Çok memnunum. Alacaksan Pro Retina Display al.

Abi ne bütçe var, ne amaç var, ne beklenti var. Bodoslama giriyoruz artık kusura bakma.

Genelde bu seçimler işletim sistemine göre yapılır, yani Windows isteyen ve Mac isteyen şeklinde. Windows tarafında benim tercihim Dell XPS 13 olurdu. Macbook tarafında ise düz Macbook, Air ya da Pro olmayan. Şu Core M'li model.

Cayır cuyur oyun oynatan bir desktopım var, performans ve konforu onda bulabiliyorum. Laptoptan tek beklentim küçük işler ve mobilite olur. Tutup Mac'te sorun çıkartacak kadar spesifik programlarla işim olmaz. Ve yok güncellemesiydi bilmem nesiydi uğraşmak istemem. O yüzden Macbook diyorum.

Asus Volkswagen'se Macbook Lamborghini'dir.

Şu an Zenbook'un iyi bir konfigürasyonu 5-6bin arası bildiğim kadarı ile. Vatan'da Early 2015 Macbook Pro'lar 5-5,5bin. Gerçi aynı fiyat değil, 1-2bin daha pahalı olsa bile Macbook Pro tercih ederim, zira Asus'u uzun bir süre kullandım ve çok performans ve donanım sorunu yaşadım.

Bu arada Macbook Pro ile karşılaştırılabilecek yegane alet XPS13, ki o da zaten Pro fiyatında.

@gunde 3 litre kola icen adam güncelledim.

filtre kahve.

amaciniz ne bilmiyorum ama multitasking beyni oldurur. ayni anda birden fazla is tavsiye edilmiyor.

Siyah olur. Mavi Converse olur. Pembe cizgili siyah adidas giyiyorum ben oluyo gayet.

Bence boyfriend kotlarla superga,converse gibi düz tabanlı spor ayakkabılar daha hoş duruyor.

güzel
sade
şık
ve farklı ben beğendim.

erkeğim

Cok zarif bence.

çok şık.
yalnız, bunun altına nasıl bir topuklu ayakkabı tercih etmeli?
düz siyah, bence sırıtır. belki krem rengi bir aykkabı şıklığı tamamlar.

Bana biraz çoccuksu gibi geldi, renginden galiba. bi de sanırım kolları omuzunun üstünden biraz sarkıyor, yani tam sıfır kol değil. eğer öyleyse ona da bi ayar çektir bence.

Açık krem rengi bir topuklu ayakkabı ve ayni renk çanta ile çok şık ve sade olunur. Yalniz bu kıyafete sade makyaj ve çift kahkullü topuz gider. Erkeğim bu işlerden anlamam :)

üst kısmındaki danteller bir bana mı 35 yaş üstü geliyor? :( üst kısma ne yaptırılabilir?

Bana biraz orta yas elbisesi gibi geldi aynen dediginiz gibi dantellerden dolayi.ust kismi cok begenmedim biraz demode.bi seyler yaptirabilirseniz rengi falan hoşmuş.

yani fikir güzel de babaannemin bi düğüne giderken giydiği kıyafet gibi. en azından saç veya takıyla modernleştirilmesi lazım

mankenin değil senin üstünde nasıl durduğu önemli. vitrindekiyle üstündeki aynı olmaz

bence güzel saçınla makyajını da şöyle yapsan mesela? screencapped.net

Koca popolu pide memeli ekvator belli geoid vücutlu değilsen güzel

Zaten yukardaki gibi değilsen çuval giysen de yakışıyor

fikir olarak güzel, sade ama şık değil bence. dikimini ve kumaşını sevemedim.

peki son soru: çırağan'a olur mu? :(

Merak etme senden kıroları da olacak çok takma

Not: suada

Ciddili cevap: Yav çırağan olsa ne fark eder mekanla değil insanlarla yapıyonuz baloyu. Ayrıca ülkenin ortalama sosyoekonomik durumu belli. Koç üni falan değilse çok takılma bence. Hoş bir elbise ağır olmayan bir makyaj uygun saçlar ve uyumlu ayakkabıyla güzel görünürsün zaten

eğer elbisenin içinde kendini kötü hissediyorsan vaktin varken değiştir. bir de ortamına bağlı. özel üniversitede mi okuyorsun? balo elbisesine 40 bin vermiş insanları duydu bu kulaklar. tek gecelik bir elbise için bu kadar abartmaya gerek var mı bilmiyorum. o elbiseye dört teker takınca arabaya dönüşmesi gerekiyor bence; ama tercih meselesi tabi.

Model çok zarif. Saçlarınızı dalgalı bir şekilde bol bi topuz yaptırıp romantik havayı tamamlarsanız harika olur :)
Yalnız bir tek rengi çok riskli geldi bana. Her ten rengine gidebilecek bir renk değil.

teyze geceliği gibi.

İş'te üniversiteli aidatlı (25-30 tl) versiyonu alabilirsiniz taksit falan için.

Ceptetebi alabilen pek öğrenci yok sanırım.

Cepteteb'in Üniversiteb diye üniversiteli versiyonu da varmış aslında ama kaç taksit yaptığı yazmıyor.

kart aidatı yok diye vakıfbank playcard kullanıyorum ben. taksit imkanını bilmiyorum.

i.melih'in tüm twitleri.

rö
egemen bağış slfkgsşlfkgs

yabancı yok mu yabancı? :( daha profesyonel? :(

mor ve ötesi solistinin "mor ve ötesi" faciası

bir de rihanna'nın "orospuyu spam'leyin" tweet'ini retweet edip yanıtlaması var

ouokl:D -egemen bağış

Donald Trump var,
www.independent.co.uk

@bir garip melek mor ve ötesi olayı ne?

planet doğa şifresini yazmıştı yanlışlıkla

@rivulet

twitter.com

"oy ve ötesi sandık hırsızlarını morarttı, rezil etti" manasında "mor ve ötesine çevirdi" yazan masum vatandaşın tweet'ini kendi üzerine alnııp espriyi anlamadan dellenip coşması

Fransızca'da bile en iyisi değil. Bence daha iyisini rahat bulursun.

Biraz pahalıydı, neredeyse goethe ile aynı fiyat.

@zawisha ucuza buldum, o nedenle düşünüyorum.

geçmiş olsun.

bildiğim tek şey akbil konusu.öncelikle çalınan akbilini iptal ettireceksin.sonra 7 gün yada 10 gün bekleme süren var.sonra 20 lira cezanı ödeyip öğrenci belgeni verince yeni akbilini alıyorsun.

pek ucuza malolmuyor açıkçası. 5-6 tane vesikalık ayarla önce. sonrası;
-kimlik için muhtardan bir belge alıyorsun 6tl,
-o belgeyle nüfusa gidiyorsun 7,5tl kimlik kartı için + 80-90 lira bi cezası var. hemen ödersen indirim varmış ama ben hiç ödemedim,
-ehliyet için 119tl kart ücreti var,
-akbili ilk defa kaybediyorsan 20tl. eskisinin içinde para varsa onu da yenisine aktarıyorlar. kartı çıkartırken sorarsın. bekleme süresini duymadım bu arada ben hiç akbil için, kart merkezine gidip kaybettim dedim anında çıkarttı verdi adam. yeni geldiyse bilmiyorum.

bu arada şu çipli ehliyet ve kimliklere geçişte eskisini istemiyorlarsa belki daha ucuza kapatabilirsin ikisini..

Polise çalındığına dair tutanak tutturursan kaybetme cezalarını ödemezsin.

@nrmmmm dediklerin sanırım çalıntı için değil, kayıp için?

bir de çalıntı max 1 ay içinde bildirilmezse ceza olayını ben de duydum ama yurtdışındaydım sonuçta. polise almanca ve flemenkçe polis raporlarımla gitsem tutanak tutarlar mı? cezadan yırtar mıyım?

@rivulet çalıntı ile kayıp arasında fark yok hepsi zayi (kayıp) olarak işlem görüyor. yazdıklarım arasında ceza olan sadece nufüstaki 90 liralık kısım, onu da ödemeyebilirsin zaten. gerisi değerli evrak ücreti o yüzden onlardan kaçış yok.

sen yine bir şansını dene yine ama ceza ödememek için gerçekten çaldıran da, kaybeden de tutanak tutturmaya polise gittiğinden polis tutanak tutmuyor kolay kolay ..