Ekşi Duyuru

kendimi bildim bileli radio hits dinlemeye devam ediyorum.
lise zamanı ağır sago dinlerdim. artık kafam almıyor mesela.

metal dinlemeyi bıraktım.

çocuklukta burhan çaçan'la başlayıp ergenlikte haluk levent'e, metallica'ya, 20'lerde eski rock efsaneleri, saykodelikler derken pink floyd'a, bugünlerde ise Sia'ya doğru evrilmiş bir yanar dönerim. allah belamı versin arada ceza filan bile dinledim.

Çocukluk dönemi = Türkçe pop
Lise 1 = Gothic metal
Lise 2-Lise4 = Yerli/Yabancı rock
Üniversite 1 = Rap
Üniversite 2 - Üniversite 4 = İndie/Alternatif
After graduation = Elektronik, üçüncü yeniler

Yaş ilerledikçe müzik zevkim değişmemiş resmen evrim geçirmiş.

kronolojik açıdan şöyle olurdu sanırım:
80'ler yabancı pop>
90'lar yabancı/türkçe pop>
90/00 yabancı/türkçe rock>
geniş spektrumda metal>
geniş spektrumda rock>
geniş spektrumda alternatif rock>
geniş spektrumda alternatif rock/elektronik

tüm bu süreçte tsm ve en baştan beri dinlediğim türlerden temel şarkıları hep dinledim, dinliyorum; her dönemden 10-20 tane çok sevdiğim şarkı vardır ancak genel ağırlık böyleydi.
son yıllarda arabesk ve türkçe pop hariç her şeyi dinlemeye çalışıyorum. şu sıralar geniş spektrumda elektronik müzik ve türkçe underground rap'e kaydım mesela, etrafımda dinleyenler sebebiyle. çalma listemde 900 civarı şarkı var ama çoğunu çok uzun zamandır dinlediğim için biraz sıkıldım, böyle ara ara yeni şeyler dinleyip ilişkimizi canlı tutmaya çalışıyorum, aynı zamanda aileye yeni üyeler katmış oluyorum.

@uzdeniz burhan çeçenden pink floyda uzanan yolculuğun takdire şayan :D
biyografi kitabı ismi gibi oldu

Metal muzik turevleri dinlerdim yas ilerledikce elektronik muzige techno'ya dogru gectim. EDM dinliyorum full birkac yildir. Yerine gore de pop.
Degismeyen tek sey; hicbir turden yerli muzik hicbir donem dinlemedim, boyle devam ediyor.
30E

He arada klasik de dinlerim, gider canli dinlerim sezonda arada.

Gençliğim heavy metal dinlemekle ve çalmakla geçti. Zaman içinde kafa kaldırmamaya ve müzikal olarak çok da değerli görmemeye başladım. Zamanla yumuşadı şimdilerde alternatif metal, funk, progressive, indie rock vs dinliyorum.

Dönem dönem flamenco bile dinlemişliğim var gerçi. Her şeyi dinlerim salaklar için pop müzik hariç.

Lisede country dinlemeye başladım, sene 2002. Hala dinlerim, çok seviyorum. Son 3-4 senelerde blues da dinliyorum. Ama country dinlemeyi hiç bırakmadım.
Lise öncesi belirgin bir müzik zevkim yoktu.

orta ve lisede post punk / funky dinlerdim. sonra ne olduysa melodic death ve doom metale kaydım. sonra afro funk, mellow jazz, techno, deep house falan oldu. bunların hepsini dinler oldum.

ufuk ercan ve burak kut ile baslayip, baris manco - hakan kursun - jimi Hendrix - king crimson - Guthrie govan diye devam etti. aralara cazlar, blueslar, turkuler, klasikler, popiler de serpisti.

hiç değişmedi, ama biraz yumuşadı. eskiden dinlediğim janrlara çok sadıktım, şimdi benzer janrlara biraz toleranslıyım. eskiye dönük spektrumu genişletiyorum.
selam olsun yirmi senedir aynı şarkıları dinleyenlere. o/

Çok değişmedi. Yalnızca biraz daha yumuşadı +1

folklör öğretmenim sayesinde türküleri sevdim. çerkes, rumeli, karadeniz... her türlü türküyü dinler oldum. amelie filmi yan tiersen sevdirdi metalica dinledim özellikle therion çok sevdim de ama yoruyor bence. caz ve arada musiki dinliyorum. dinlendiriyor. klasik müzik de güzel.

Akustik

İlkokulda ve ortaokulun başlarında Teoman, Ogün Sanlısoy falan dinliyordum.
Ortaokulda türkçe rap dinlemeye başladım.
Ortaokulun sonlarına doğru hafiften Pentagram ile Heavy Metal dinlemeye başladım.
Lisenin başlarında Linkin Park ve Evanescence dinliyordum (çünkü neden? çünkü hoşlandığım kız bunları seviyordu. Ayrıca biraz aptal bir insanım, onun da etkisi var -bu müzikleri dinlememde değil, hala ara ara dinliyorum, böyle bir sebeple keyif almadığım halde dinlemem aptalca).
Yine lisede black metal dinledim. Motörhead dinledim deli gibi. Megadeth - Metallica tartışmalarında azılı bir Megadeth taraftarıydım (mazlumun yanında yer aldım hep). Sonra öğrendim ki Dave eski Dave değilmiş, çok değişmiş. Götüm dedim, Metallica'ya yanladım.

Rehberlik hocam vardı (çok güzel kadındı ya hu, neohippiydi, turuncu saçlar, çiçekli elbiseler, takılar falan :/) odasına giderdim sık sık, ben ona rotting christ dinletirdim, o bana pink floyd'un welcome to the machine'ini dinletmişti de burun kıvırmıştım.

Sonra hoşlanmadığım bir kız bana Pantera dinletmişti, cemetery gates'i sevmiştim, this love'ı sevmemiştim (hala sevmem) Pantera maceram orada son bulmuştu.

Bu arada megadeth dinlemeye son sınıfa kadar falan devam ettim ben.

Tool'un şans eseri (abimin mp3 playerında denk gelmişti) tek bir şarkısını (sober) dinlemiştim, çok sevmiştim. Sonra Schism'i açtım youtube'dan, bu neymiş yae, bu ne biçim vokal, rap gibi, meh deyip tool maceramı birkaç yıl sonra başlatmak üzere orada sonlandırmıştım (iyi bok yemiştim).

Üniversite Pink Floyd, Pearl Jam, Alice In Chains, Camel, Neil Young, Tool, A Perfect Circle, Pain of Salvation, Rage Against The Machine, King Crimson, Van der Graaf Generator, Jimi Hendrix, Led Zeppelin, Dream Theater, Iron Maiden, Rush ağırlıklı geçti. En çok Tool, Pink Floyd, Neil Young, Pain of Salvation, Camel, Rush, Pearl Jam ve Alice in Chains dinledim.

Şimdilerde ise Buckethead dinliyorum sanırım en çok.

Müzik zevkim daha çok progressive'e kaydı diyebilirim, bir parça da yumuşadı ve farklı türlere de açığım artık. Eskisi gibi müzik yobazı değilim.

Edit: Bir utanç vesikası olarak diyebilirim ki ilkokula gitmeden önce İbrahim Erkal dinliyordum.

Edit 2: Lisede bir ara manyak gibi Draconian da dinlemiştim. Bir de çok güzel bir İtalyan Metal grubu keşfetmiştim, adamların ilk albümü 96'da çıkmış bir de şimdi kontrol ettim 2011'de albüm çıkarmışlar. Bu grup da benim için gurur vesikasıdır, çok az bilinir.

diğerleri artsa da azalsa da, bırakıp başlasam da the cranberries hiç değişmedi.

ergenken metalciydim. burzum'dan tut metallica'ya kadar geniş bir yelpazede severek dinlerdim. geçen zaman içerisinde biraz daha yumuşadım ve ağırlıklı olarak elektroniğe kaydım. synth-pop, ebm, antin kuntin efektli müzikler falan.

rammstein dinlemeye 12 yaşında başlamıştım. 11 yıldır değişmeyen ve değişmeyeceğinden emin olduğum tek tutkum neue deutsche härte. farklı dönemlerde farklı tarzlara ağırlık verdiğim, farklı tarzlardan hoşlandığım olmuştur ama NDH (veya genel olarak alman elektronik müziği) her zaman ayrıdır benim için. alman olmayanlardan nitzer ebb'i ekleyebilirim. onun dışında eisbrecher, megaherz, rammstein, stahlmann, eisenfunk, die krupps, die toten hosen vs. bunları hayatımın sonuna kadar aynı sıklıkla olmasa bile daima dinleyeceğimden ve aynı tadı alacağımdan eminim. AŞKIM NOYE DOYÇŞE HERTE

minimalizme kaydı.

Lise klasik rock heavy metal
Üni grunge hard rock 80ler pop
Yetişkinlik üsttekiler ve elektronik şeyler

Değişmedi, sadece yelpaze genişledi. Metal dinlerdim, şimdi metal, klasik müzik, new age, doğu müzikleri vs. dinliyorum.

Ortaokul lise dönemlerinde genel olarak rock dinlerdim, aslında rock'a dair ne bulursam dinlerdim.
Ama en çok o dönem patlama yapan korn, limp bizkit, slipknot, deftones, soad vb grupları dinlerdim, çoğu şarkılarını hala ezbere bilirim:) Şimdi sadece spor yaparken dinliyorum. Eminem de çok dinlerdim bak o dönem, ingilizcemin gelişmesini ona borçluyum hatta, essay gibi şarkı sözleri vardı bitmeyen, oturup ezberlemişizdir.

Bu gruplardan sonra RHCP ve incubus hayranlığım oldu bir dönem. RHCP'den sonra grunge gruplara geçiş yaptım ve üni zamanlarında tam bir grunge'cı oldum. Hala da öyleyim.

pek değişmedi hala eski müzikleri dinliyorum.
müzik değişti ben değişmedim.

benim değişmedi.

Çocukluk: Türkçe pop dinlediğim yıllardı. Suat suna, nalan, sertap erener, nazan öncel, tarkan, emel müftüoğlu, bendeniz, yaşar vs dinlemekle geçti.
Tabii bir daha asla bunlar harici türkçe pop dinlemedim.

Ortaokul-Lise: Kargo, Gripin, Yüksek sadakat, teoman, mor ve ötesi, 84, the script, shakira, Sting, Frank sinatra, imagine dragons dinlediğim yıllardı.

Üniversite: Dünya müziği ile tanıştığım yıllar oldu.Şu an telefonda 2bin pc de de bir o kadar müzik var ve bunların yarisi türkçe- ingilizce harici şarkılar. Arapça'dan İsveççe 'ye portekizce' den Rusça' ya kadar bilimum dilde şarkılar var. Yine Klasik müzik sevgimin temellerini attığım seneler. Bu yıllarda genel olarak alternatif rock sevdiğimi fark ettim. Ağırlıklı olarak şunları dinlemekle geçti: Noir desir, calexico, beirut, mark knopfler, pearl jam, eric clapton, elvis castello, oscar and the wolf, gipsy kings, radio tarifa, dead combo, dead can dance, sam karpaniea, alexi murdoch, loreena mc, cake, flört, modern talking, U2, muse, pink floyd, keane, elvis presley, johnny cash, myrath, anna rf, vas, niyaz, mohsen namjoo, pilli bebek, zardanadam, sigur ros, Morrissey, roxy music vs

şimdi : 2018 benim metal müziğe önyargımı kırmak için bir şans daha verdiğim yil oldu. Ufaktan dinleyerek kendi capimda sevebileceğim bir türünü arıyorum. lethe ile bildiğim Dark tranquilty, Iron maiden, opeth, pain of salvation, amon amarth şu sıralar dinlediğim gruplar.

tabii birde sezen aksu , yıldız tilbe, ahmed kaya ve bilimum türküler var onlar her dönemde dinlediğim şarkılar olduğu için dönem dönem ayırmadım hiç dinlemediğim türler ise zannedersem rap ve arabesk müzik. tabi ibo' yu ayrı tutuyorum. Arkadaşlarla süt eşliğinde az şarkısını dinlemedik.

Genel olarak değişmedi. Trip Hop dinlerdim hala severek dinliyorum. 90'lar rapi dinlerdim, hala dinliyorum bıkmadım. Hatta yeni nesilin bazı rapçilerini bile severek dinliyorum. Değişen tek şey indie rock. artık dinleyemiyorum.

Çocukluk-ilkokul: Barış Manço, MFÖ, Erol Evgin, Türkiye'nin Eurovision'a çıkan şarkıları, Adını bilmeyip melodisine takıldığım bazı yabancı şarkılar, TRT çocuk korosunun çocuk şarkıları [tek kanal dönemi TVsever çocuk playlisti]
İlkokul-ortaokul geçiş dönemi: Yeke Yeke (Mory Kante), Gimme Hope Joanna (Eddy Grant), Englishman in New York (Sting), Twist in my Sobriety (Tanita Tikaram), vs dönemin popüler yabancı şarkıları [Pop saati, 1 Numara programlarından]
Ortaokul: House, Techno, Rap [Asitçi-Metalci savaşları dönemi, tarafım "asit" olmuştu :) ]
Ortaokul-lise geçiş dönemi: Kısmen patlayan yerli popa hafiften kayış.
Lise: Rap, lakin biraz MC Hammer ekolünden Public Enemy ekolüne geçiş [Yo MTV Raps programı etkisi]
Üniversite: Rap'e devam, reggae ile tanışma [Üniversitede siyaseten biraz Üçüncü dünyacıydım da]
Üniversite sonları: Eskilere bir de yeni bir gözle bakarak nostalji hissiyle başlanan eski yerli şarkılar (aslında bu trend lise sondan beri gidiyordu. Başta yazdığım Barış Manço ve MFÖ'yü arada zaten bırakmamıştım), yine bi zamanlar arkadaşların dinlediği ve benim sevmediğim rock, metal şarkıları.

Şu anda: Neredeyse tamamı 1995 öncesinden her telden ve dilden müzik. Youtube listeme baksanız Kuzey Kore marşlarından Alman yodellerine her şeyi bulursunuz.

Konuyu net bilmiyoruz ama depresyon tedavi edilmezse bedendeki yanlımaları ağırlaşan ve intihar bile ettiren bir rahatsızlık. Ya tedavi görmedi ya da eksin ve/veya yanlış tedavi gördü. Ölümüyle ilgisi varsa bu şekilde olabilir bence.

Bipolar oldugunu okudum ben dr. Bu durumda depresyon donemleri cok agir geciyor ve daha kronik bir durum oluyor.
Ama neden oldugu bilinmedigi icin baska bir hastalik mi bilemiyorum.
3cocugu olmasi sebebiyle onlarin iyiligi icin ayrintilar verilmiyor olabilir.

Bununla doğrudan alakalı değil ama şunu araştırabilirsiniz: broken heart syndrome.

psikolojik rahatsızlık vücutta bu kadar büyük hasara yol açabilir mi?

Evet, açabilir. Zaten var olan fiziksel bir rahatsızlığı daha da ileriye taşıyabilir. Moralsizlik bile tedavi sürecini olumsuz etkilerken depresyonu düşünün bir de.

Kronik depresyon hastasıyım 15 senedir. Fakat sapasaglamim. Belki orta yaşlarda daha yıkıcı etkileri oluyordur, bilemiyorum tabii.

psikoloji çoğu hastalıkta büyük bir etken. depresyonda ölümcül olmaz ama kronik herhangi bir hastalığı çıkartıp tetikleyebilir. kanser,kalp hastalıkları vs.

En başarılı diyemem ama bir başarı var. Takip etmiyorum. Sadece şunları biliyorum.

www.youtube.com

www.youtube.com

yüzde 90 sagopa, yüzde 10 diğer takip ediyorum. 0 arabesk rap...

elektronik muzik bence. Pop muzik falan icler acisi bizde.
O saydigin rapcilerin sohreti kapikule'den 1metre oteye gidemez bence ne bugun ne de ileride. Gelecek vaadeden varsa onlar da elektronik muzik yapanlar bence.

Saydıklarını takip etmiyorum. Benim rap diye sevdiklerim;

Farazi V Kayra
90 BPM
Da Poet
Sorgu
Ağaçkakan
Ethnique Punch

ben de uzağım bu günümüz rap'çilerine ama bir arkadaşım çok takip ediyor, onun evine gittiğimizde dinleye dinleye az çok tanır oldum. saydığın isimleri dinlemiyor ancak dinlediklerimin bazıları cidden profesyonelceydi. bu da aslında başarının bir kanıtı, başarı dediğimiz şey 3-5 ismin etrafında toplaşmamış demek ki, tür olarak genle bir ilerleme söz konusu. keza kablelvuku'nun saydıklarını da tanımıyorum ama şu dar örneklem bile farklı insanların farklı zevklerinin tatmin olduğunu gösteriyor; tür başarısı diye buna derim ben.

ancak rock'ın alternatif versiyonlarının da başarılı olduğunu söylemem lazım; özellikle dünya çapında müzik yapmaya başlayan gruplar çıktı son 5-10 senede. the away days, the ringo jets, she past away gibi gruplar -yerelliği de kenara bırakabildikleri için- dışarıdaki kitleye de ulaştılar.

bu iki türün yükselmesinin sebebi de bağımsız olarak icra edilmeleri. plak şirketleri, profesyonellik işin içine dahil olunca özgünlüğü kalmıyor yapılan müziğin, illa ki müdahale ediyorlar. her yerde böyle ama bizim gibi bu işin profesyonellerinin bile çok bişey bilmediği ortamda kendini onların arasına atamadıysan piyasada yoksun gibi bir şey. bu gibi kaygılara düşmeden yapılabildiği için, ve tabii ki internet sayesinde, iki tür de kendini duyurabildi belirli kitlelere. elektronik müziği de dahil edebilirdim bu ikisine bu arada, o da kendi başına çok rahat icra edilebilen bir tür ancak orada işin içine remiksçilik ve eğlence amaçlı çerez olarak kullanılma durumu girdiği için genel olarak türün çok ilerleyebildiğini düşünmüyorum. yoksa mahmut orhan mesela, sesini çok güzel duyurdu dünya çapında.

arabesk ogeler icermeyenleri olunca ciddiye alabiliyorum cunku diger turlu bana oksimoronik geliyor, hem arabesk gibi kaderci, biatkar bir kultur, hem de rap gibi protest bir teknik bir araya gelmesi benim hosuma gitmiyor. bunu asabilen isimler icin bence turkce demeyelim ama kulturun adini dogru koayrsak hiphop kulturune daha uygundur. hatta hiphop kulturunun sokakta yeserdigi dusunulurse, diger sokak sanatlarina dair de cok buyuk potansiyel oldugunu dusunuyorum, ozellikle ankara ikinci bir berlin olma potansiyelinde...

Türkçe Rap eğer başarılı olduysa bile bunlar eypio, burak king, tankurt vs. gibi isimler sayesinde olmadığı kesin.

burak king nedir ? :D @dissendiumun paylaştığı ikinci link bence rap müzik için bir cringe unsuru..

Onlara gelene kadar daha orjinal ve başarılı işler yapan adamlar var. Mode XL, Ais Ezhel vs. gibi.

Asıl o amatör ruhla güzel işler çıkarmış buralara getirmiş daha eskilerden bahsetmiyorum bile tabii ki..

www.youtube.com

www.youtube.com

Pop diye düşünüyorum. Belki çıkış noktam yetersiz kalabalir ama milyonlarca kez izlenme sayısına sahip müzik videolarının altında hep yabancı yorumlar görüyorum. Şarkılar tamamen Türkçe olmasına rağmen, yabancı dinleyicilerin bile sadece altyapı ve nağmeye bakarak geldiklerini söyleyebiliriz. Demek ki uluslararası bir standart yakalamışız eskiye göre.

Ankara'nin abv. Ulkenin en sevmedigim buyuksehiri. Sorsan bir sebebim de yok ama sevmiyorum. Bir de Edirne de cok soguk. Lanet ettirdi beni.

Bugünkü soguk cok bir sey degildi. Bunun bes kati soguk oluyor kışın. Hastayiz.

*TRIGGERED*

üç ay falan oldu sanırım taşınalı, aşığım ankara'ya. ben de daha dün akşam "bu ne biçim kış lan akşam 5 derece oluyo" diye sinirleniyodum. -5 lazım, -15 lazım. ben cüzdanı doğal gazla boşaltmaya razıyım, yeter ki kar olsun buz olsun itlik serserilik olsun.

yalnız ben de normalde senede taş çatlasa bir kez hasta olan biri olarak ankara'da hep yarı sarhoş gibi geziyorum, çok pis vuruyor. habire ateş düşürücü, ağrı kesici, antibiyotik vs. atmaktan ciğerim soldu.

Ankara soğuğu is real..

Ankara soğuğu diye bir vaka var evet. Erzurumlu insan bile gelince "ne oluyoruz bu nasıl garip bi soğuk anlamadım" dediğini duymuşluğum var.

daha soğuklar gelmedi, göt kesen ayazı yok ortada

Bugün hava iyiydi.

yaz gibi havaydı.

İsveç'te biz napalım güneş doğmuyor.

benim hiç sebebim yokken seviyorum, ankara'ya bi çekilmem var saçmasapan. ayrıca soğuk da severim. ben giderim.

Begeni sirama gore yazdim mekanlari hocam nacizane:
Galata ozel rum ilkogretim okulu
Pera muzesi
Istanbul modern
Ark kultur
Kucuk mustafa p.

12+1 de olur

araci panelvan alip, proje cizdirip TSE onayi alip kullandiklari icin sadece panel uretiyor olabilirler. Cunku dolmus ve servis araclarinin daha ucuza geldigi icin panel almak. ankara'da cancan oto var bu isleri yapan firma. onlari arayip bilgi alabilirsin.

senin ufak tefek dediğin karşı tarafa göre çok önemli bişeydir belki. belli olmaz ki. ama olur. insanız, kim yalansız yaşıyor ki.

yalan yalandır ben asla tasvip etmiyorum keşke herkes benim kadar dürüst olsa

Kötüdür ama gereklidir. "Sence kilo mu aldım?" diyen kız arkadaşa, "Haksız mıyım?" diyen kız ya da erkek arkadaşa gerçeği söylememek daima iyidir.

kabul etsek de, etmesek de yalan gereklidir dostum.
icabında büyük belaları önler.
ayrıca dr house'un tespit ettiği gibi;
"everybody lies".

kişiden kişiye göre değişir. sen kimseye yalan soylemıyorsundur aşırı dürüst birisindir dogal olarak karsı taraftan beklentinde o dur ve en ufak bir yalanda dahi silersin hayatından diğer açıdan seninde ufak tefek yalanların vardır birbirinizi idare edersiniz. Bazıları yalanın büyüğü küçüğü olmaz der ben buna pek inanmıyorum. Genelde yakaladığım yalanlarda kendime bir soru soruyorum. bu şahsın bana soyledıgı yalan benım hayatımı olumsuz etkiledi mi ?

kimisi var yalana o kadar alısmıs ki. kahve ıcerken yemek yıyorum dıyor. ahmetle değilim mehmetleyım dıyor. yanı aslında her ıkı sarttada aynı boku yıyor fakat yalan soyluyor bunlara denk geldım malesef :)

@sadakatsiz +1

ben iki kitap okuyorum; genelde metroda, otobüste okuduğum daha hafif bir kitap ve evde okuduğum daha akademik bir kitap.

Genelde 3.

1, çoook nadir 2. ayrıca yalnızca bir kitaba odaklanmak niye yanlış olsun ki?

Ben birden fazla kitaba aynı dönemde odaklanamıyorum pek. Elimdeki kitap bitmeden yenisine başlamıyorum bu yüzden.

her zaman tek

tek okumak hayal gücünü tek bir yere odaklamanı sağlıyor. tabi bir kitabı ne kadar sürede bitirdiğine de bağlı. kitabın ağırlığına göre en geç bir ay içerisinde bitiriyorum ben. beni yoran kitaplara hiç okumamış gibi muamele yapıyorum. kendimi hazır hissettiğimde sıfırdan başlıyorum.

sürekli okumak durumunda olduğum için genelde 3-4 tane aynı anda.

bence de birden fazla kitaba odaklanmak yanlış. bir tane okurum sonra diğerine geçerim. zaten bi kaç ay yetecek kitap sıralaması var.

ben premiumum ve çalıyor.

Ya internet bağlantında güvenliğe takılıyorsundur ya daaa ücretsiz üyesin diye yokuş yapıyor.

Web versiyonu biraz sıkıntılı. Reklam koruyucu varsa kaldırmayı dene bi. İmkanın varsa playerla takıl. Reklamsız skipli crackli versiyon da bulursun hem :D

hani gitmesen diyorum.

Kış güneşi

el adamı

el adami
kis gunesi

aşk yok olmaktır ve kış güneşi

el adamı

el adamı.

El Adamı ile Aşkperest

katılıyorum. kenarda kalmışlardan;
ilanı aşk
arsız arzular

bir de fatih erkoç'a verdiği "sensiz olamam" efsanedir..

Kış Güneşi +1
Dayan Yüreğim (Dayanamadı)

'sevdanın tadı'

albümleri dışında olan bu şarkıyı güzel yorumladığını düşünüyorum.
www.youtube.com

deniz, daha temiz.

Deniz. Hayatımda havuza girmedim, girmem de. Çocukluğumdan beri tiksiniyorum havuz fikrinden.

Yüzmek için havuz. Keyif yapmak için deniz.

Yosunlu ve kirli bir denizse havuz.

Kirli denizse havuz. Denizin temiz oldugu yerde havuzu tanimam, gormem

Havuzun temizliğine güvenmem pek deniz kirli görünmüyorsa candır

hangisi temizse o. eşitse deniz.

Keyif için sabah erken saatte (evet o benim) --> deniz

spor için o da sabah erken saatte --> havuz

Deniz cunku ankarada yasiyorum

deniz.
kaldırma kuvveti daha fazla:)
havuzdan kirli bile gözükse daha temiz ve sağlıklı sonuçta doğal.
Tuzlu tuzlu miss

Deniz, daha temiz. Ama aynı zamanda havuz, daha güvenli.

Yüzmek içinse olimpik havuz diğer havuzlar sadece eğlencelik. Eğlencelik havuz mu yoksa deniz mi derseniz, kesinlikle deniz.

Deniz. Havuz tanimadigim insanlarla kuvete girmek etkisi yapiyor bende.

deniz - daha temiz

Deniz dalgalı ve soğuk ise veya pisse havuz. Hele havuzda kimse yokken rahatça yüzmek çok güzel ama denizin tadı ayrı tabii.

rekreasyonel faaliyetler için deniz, spor içinse havuz. denizde çeşitli yüzüş stillerini belirli hızlarda gerçekleştirmek konusunda çekince duyuyorum çünkü. ama hangisi olmazsa olmaz ya da hangisinin varlığı daha mutlu hissettiriyor derseniz, denizi seçerim.

gündüz deniz, gece havuz.
gündüz denize girip güneşleneceksin, gece havuzda kenara yanaşıp bir şeyler içeceksin.
bence deniz yüzmek için, havuz serinlemek için.
dünyanın en mükemmel havuzu bile denizin yerini tutamaz.
deniz doğal, orijinal,temiz. havuz yapay, klor, sidik ve çeşitli kimyasallar içeriyor.
ama şimdi cam gibi havuz varken gidip de leş gibi olmuş denize de girecek değilim.hangisi temizse o da önemli.

benim de hiç acımamıştı ama herkesin ağrı eşiği aynı değildir
ayrıca ben ağrıdan korkmuyorum ama çok fazla öğürüyorum (gag refleksi) dişçi koltuğunda hiç bir zaman korktuğum şey ağrı olmadı (10 yaşndayken de) herkesin derdi başka.
belki fiziksel ağrı çekmiyordur ama psikolojik olarak katlanamıyordur

Benim seanslar arasında çok ağrım olmuştu. Baskıyla bıçak gibi bir anda saplanıyordu. Bu nedenle korkutucu bence.

O iş aslında öyle değil. Sinirler iltihaplı olduğu zaman uyuşturucu etki etmiyor. Yeterli uyuşma olmadığı için acı hissediyorsun. Sinirler tam iltihaplı değilse o zaman uyuşma sağlanabiliyor ve çok bir şey hissetmiyorsun. Bana diş hekimim böyle anlatmıştı. Acı hissetmediysen büyük olasılıkla erken müdahale edilmiştir.

yeterli uyuşma olmadığı zaman abarttıkları kadar var tabi ki. bi de eskiden uyuştırmadna yapıyolarmış rivayetlere göre.

Evet maalesef bozdu.

Bi tek tsm albümünü beğendim son yıllarda yaptığı çalışmalardan.

tarkan'ın şarkıları fena halde demode, çağın gerisinde falan değil ondan da geride. hala deyimleri dizip şarkı yapmaya çalışıyor. altyapılar fena alaturka. pop falan değil, oryantal iğrenç bir çamur. televizyondan tut mağazalarda çalan müziklere kadar her yerden tarkan bombardımanı yaptılar, 1 aylık yolla'nın izlenmesi 53 ml, aleyna tilki'nin 3 günlük şarkısı 17 milyon.

özet: tarkan müzikal olarak bitti, geçmişin ekmeği+basın pompalaması ile nereye kadar giderse.

elvis presley, baris manco vb kisierin tarkanla ayni yasta yaptiklarina ve tarkan'in yaptiklarina bakarsan tarkan'in tukenmis oldugunu gorursun. eskinin hatrı var sadece.

@Trollziya: Onno Tunç Sezen Aksu ile çalışmayı bıraktığında Tarkan diye bir adam piyasada yoktu henüz. Zaten adam 96'da öldü uçak kazasında. Aysel Gürel de keza Sezen ile profesyonel olarak çalışmayı uzun yıllar önce bıraktı, tek tük vardır belki son dönem diskografisinde. Bu konunun o dediklerinle bir ilgisi yok yani özetle.

2 sene kısa mesafe kullandım. Garajdan çıkarken duvara sürmüştüm pek önemi yoktu. Birde otoparkta geri geri giderken arkama.gelen arabayı farketmedim ona vurdum onda da şansıma bir hasar meydana gelmedi. 3 senedir de trafiğe çıkıyorum. Hiç kaza yapmadım.

tampon sensörlü arabalar bu iş için var eğer yoksa taktırabilirsin

1.5

1'ini 9 sene önce karadenizin kötü bir yolunda yaptım. çok büyük bir kaza değildi fakat yine de hasar görmüştü araba.


diğer 0.5'lik kaza sayılmaz. izmirde çok sıkışık trafikte giderken sağa şerite geçmek isterken arabanın sağ tamponunu otobüs çizdi. çizikle kurtarmıştım.

allah herkesi daha büyüğünden korusun :)

7 senedir ehliyetim, 3 tane de kazam var. birinde ben kabahatliydim (otoparktan ana yola dikkatsizce çıkarken birine vurdum). diğerinde ogs gişesinden geri geri gelmeye çalışan biri beni görmedi ve çarptı. birinde de ara sokakta aniden biriyle karşılaştım, ben durdum ama adam duramayıp vurmuştu.

bunlar ilk iki senede oldu. sonrasında bir şey yok.

1 kere. Sağdan gelen arabayı fark etmedim, çamurluğa çarptı 90 derece. Cana geleceğine mala gelsin önemli değil.

7 yıldır yaklaşık 100k km yaptım 1 kere kaldırıma sürttüm. şükür ciddi bi kaza yapmadım şimdiye kadar.

İlk kullanmaya başladığımda sevgilimin sürekli müdahale etmesi yüzünden düz yoldaki beton bariyerlere gömmüştüm frenle gazın yerini karıştırıp sjfjdkksls

Sonra sevgilimin yanında kullanmamayı öğrendim, o zamandan beri kaza yapmadım.
Totalde 1.

2 sefer:

1 hatalı şerit değiştirme ---> çamurluk gitti. (acemiyken)

1 hatalı viraj. ---> kapı değişti (tabii ki dikkatsizlik)

7 senedir ehliyetim var. ehliyet almadan önce araba kullanmamıştım hiç.

ehliyet aldıktan 5 ay sonra 1 kaza yaptım %100 hatalıydım.

bu olaydan 2 sene sonra 1 kaza yaptım %100 hatasızdım.

7 yılda toplam km olarak 100.000 yapmışımdır.

6 senedir kullanıyorum 2 kaza var. Birinde ben arkadan çarptım diğerinde onlar bana arkadan çarptı. Yukarıdaki arkadaş gibi aynı.

10 senedir ehliyetim var son 5 senedir arabam var istanbul ici cogunlukla 90 bin km civari yol yaptim. uc tane ufak tefek kazam var. birinde kar zamani fren mesafesi cok uzamisti fark etmedim duramadim baska bir arabaya carptim. benim hatam. digerinde suriyeli plakasiz bir arkadas geri geri gelirken bana carpip inmeden kacti. hatasizim. digerinde sagolsun bir adet servis soforu amca ben burdan gecemem deyip durmamis dikiz aynami almisti yanimdan gecerken. kacmaya calisti kovalayip onunu kesip ancak tutanak tutabildim. boyle sacma sapan. allah buyugunden korusun.

bir kere babamın arabası ile geri geri çıkarken direğe çarptım. arka tampon yamuldu.
kendi arabam ile iki kere öndeki arabaların sol arkasına kendi sağ önüm ile çarptım.

2.
İlki şirketin önünde mal bir servis şöförü sol arkadan çarptı.
İkincide de, tırın tekinin kör noktasına girdim. Yine aynı yerden sürttü tır. Bu da benim mallığımdı.

1. Ana yolda giderken tali yoldan birden yola fırlayan bir araca çarptım. hızım 50 filandı, hiç frene basamadım. benim araç pert oldu. karşı taraf 100 kusurlu bulundu, aracımın parasını aldım.
Tek ciddi kazam bu. kemer takmamış olsam boku yemiştim, 15 gün göğsüm ağrıdı kemerden.

2. Işıklarda beklerken, dalgın bir sürücü arka tamponuma çarptı içerde epey sarsıldım ama benim araçta herhangi birşey yoktu, yüksek olmanın avantajı. ama karşı tarafın panjur kırılmış ve ön kaput eğilmişti. benim araç land cruiser, onunki megane.
3. Ada etrafında dönerken, virajı dar alan bir kadın sürücü benim arka tamponuma sürttü, onun aracının boyası çıktı benim tampona, silince geçti.
4. ankarada hipodroma gelenler bilirler, at sahiplerinin jokeylerin giriş yaptığı kapının kenarında büyük taşlardan var içinde çiçek dikili, giriş yaparken arka tamponu sürttüm, köşesi yerinden çıktı, klipsler sağlamdı ama taşın sarı boyası çıktı, birazda kavladı. kavlayan yeri rötüşlayıp, kendim yerleştirdim tamponu yerine.

10 yıldır trafikteyim. hipodrom girişinde taşa sürtmem hariç bu kazaların hiçbirinde kusurlu değildim. Ayrıca hiç trafik cezası da yemedim hayatımda.

youtu.be

www.youtube.com

www.youtube.com

ultrasurf kullanıyorum bir kaç senedir henuz başıma bişey gelmedi

zenmate kullandım uzun süre, sonra bir dönem çalışmaz olunca betternet, dotvpn falan ne bulduysam kullandım. imgur bile yıllardır engelliyken başka türlü internetten keyif alamıyorum. kredi kartı ile işlem yapınca kapatıyorum, genelde açık.

en iyisi zenmate bence.

İhtiyacım olduğunda Betternet kullanıyorum.

Betternet kullanıyorum ben de.

Opera + beleş vpnini kullanıyorum

browsec var; lakin en doğru, düzgün yazanlar belli ne de hangi amaca hizmet ettiği.
araştırdığım kadarıyla merkezi rusya'daymış.
bu son cümle, uzak durmak için yeterli bir neden bence.

operayı övüyorlar bana nispeten güvenilir geliyor. diğer vpn servislerini tehlikeli buluyorum.

kendi sunucunu açıp ona bağlanmanı öneririm.

öncelikle -eğer okumadıysan- tevratla başla işe. bende tevrat-zebur-incil bir kitap olarak var ama bunun açıklamalı torah (tevrat) kitabı var kalıncana ciltli. sana önerim onu edinmen.
sümer dediğinde aklıma gelen:
kuran, incil ve tevratın sümerdeki kökeni - muazzez ilmiye çığ
ben henüz okumadım ama içeriğini bilmiyorum. bayağı ünlüdür.

Joseph Campbell'in "Tanrının Maskeleri" dizisi olabilir.

Colony güzel.

doctor who

en iyisini bilmem de 12 monkeys'i seviyorum ben.

ikinci sezonu iyiydi.

doctor who zaten tüm bölümleri seyrettim
12 monkeys filmini seyretmiştim seneler önce, dizisi kalsın
colony'de sawyer oynuyormuş ya, o adada ölmedimi :p

the expanse gayet iyi.

devam eden demişsin ama battlestar galactica'yı da izlememişsen kesinlikle öneririm. bilimkurgu ötesi.

Değil.
Her dönemin adamı. Son 10 yıldır da Kemalizmi kullanarak Atatürkçüleri peşine takmaya çalışıyor, kısmen takipçisi var ama aklıbaşında insan takılmaz.

etkili değil diyenleri sallama. türkiyenin siyasetini yönlendiren adam şu anda.

deranzo +1.

yukarıdakileri bence de sallama. şu entry'i okumanı öneririm.


doğu perinçek: eksisozluk.com @sozluk

isminin fanları az olsa da bulunduğu kesimin fanlarının sayısı hayli çok diye düşünüyorum.

bende severim aydın bir insan

tayyibin danisman tayfasinin dogu perincek taraftarlarinca olustugu soyleniyor. derin devletin basi ya da basindaki kisilerden biri diye aniliyor son zamanlarda. dikkatinizi cektiyse, perincek ne derse desin hukumet ona dokunmuyor.

Pkk eylemlerinin doruğundayken apoyla "röportaj" yapışını, akp iktidarının doruğundayken ise kemalist takılmasını "taymingi kötü" diye yorumlamıştı eski sipli, kürt bir abimiz :)
Perinçek enteresan. Takipçileri daha enteresan. Niğdede diğer partiler gavur partisi diye propaganda yapar, bizim niğdeli arkadaş da barajı aştık, meclis muhalefet görecek diye istanbuldan gaza gelirdi, sene 2002 falan..

anlamsız da olsa (ya da söylenmek istenilen şeyler belli bir konseptte dile getirilememiş olsa da)

"gece gölgenin rahatına bak" diyorum.

günah benim.

günah benim+1

Güfte; günah benim
Beste; ggrb

soruyu soran kişi olarak benim cevabım Gece gölgenin rahatına bak
sanırım sebei daha tempolu olması

Selam,

iş gereği 2-3 kere Lyon'a gittim. Havaalanından çıktıktan sonra sağ tarafa doğru yönelip express trene bin sonra aktarma yaparak çok rahat şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Taksi seçeneği biraz pahalı olabilir 55-65 euro civarı. Haftasonu ve gece fiyatları farklı. 3 gün yeterli olabilecek bir yer.Gece hayatı nispeten durgundur.

hakikaten zor

şu videonun sesini kısıp başka bir linkten lose yourself çalarken izlemek www.youtube.com

edebi açıdan stan. O hayal gücü beni her dinlediğimde etkiliyor.

Lose yourself ise hayat özeti işte.

Lose yourself

Lose yourself

Büyük ikilem ya. İkisi de şaheser evet. Beş dakikadır düşünüyorum Lose yourself diyeceğim gibi hissediyorum galiba bence.

Stan

www.youtube.com

lose yourself son kararım

media.giphy.com

sıradan amerikalıya hitap ediyor, ne kadar şapşal ama samimi görünürse o kadar iyi.

amerikan politikasında simdiki demokratların temsil ettigi kuzeyli burnu havada zengin piçi tavrı, cumhuriyetcilerin ortabatı ve güneyli köylülerine cok itici geliyor. bu sebeple, bush teksasli bir hödük, clinton ve obama da iyi okullarda okumus hali vakti görece yerinde şık beyefendilerdi.

trump'ı izleyince ben de gülüyorum ama komik ya da mantıksız biri değil. hillary denen kaypak ve savaş çığırtkanı ruh hastasına kıyasla çok daha stabil ve makul biri. amerikan medyası istediği kadar uğraşsın, yüce rabbimin izniyle trump reis modern revizyonist troçkist kırması menşevik alaşımı yeni oportünist cepheyi yerle bir edecek.

öcü gibi korkuyorlar donald trump yoldaşımdan

Komik. Cartman da komik. Başkan olunca pek komik olmıycak bence.

Hahahahhaha

This guy is a joke artist and this guy is a liar

Hallowed Be Thy Name

Diktator olsam milli marş bu sarki olurdu.

çok zor bir soru gerçekten; ama benim en iyi metal şarkım,

Metallica-Master Of Puppets

Bence de master of puppets

Metallica-one

Metal - rock dinleyeli bir sene oldu o yüzden çok söz hakkı görmüyorum çünkü bilmediğim harika şarkılar olabilir bildiklerimden söyleyecek olursam kesinlikle metallicadan master of puppets

Kişisel değerlendirmeme göre çoğu metalciyi duyduğunda harekete geçirdiği için Paranoid.

hail and kill olabilir.

yazdıklarınız güzel şarkılar evet ama linkteki şarkı ayrı bir destan. dinlemeyi göze alabilirseniz dinleyin :)

www.youtube.com

heavy metal'in unofficial marşı fear of the dark'dır.
en iyi şarkı konusu zor..

İmdiii, daha "gelmiş geçmiş en iyi metal ....." dendiğinde bile hemen Iron Maiden akla geliyor... :) Dolayısıyla bir Maiden şarkısı olacağı ortada.

Fear of the dark evet gerçekten marş sayılır olabilir katılıyorum. Ancak,

The trooper
The evil that men do
Wasted Years
Hallowed be thy name
Blood brothers

Bunlardan biri de kafaya oynar yenileri elersek.

Master of puppets muhtemeldir. Sanırım mashable'ın bi anketinde de birinci seçilmişti açık farkla. ikinci de Hallowed by the name'dir.

ben de kalmam.
geçen hafta bir şirket aradı beni.
10 yıl boyunca aylık 170 lira yatıracakmışım. yani 38 yaşına kadar para yatıracağım. ama bu sistemin bütün güzelliklerden faydalanabilmem için 56 yaşına kadar paraya dokunmamam gerekiyor. 56 yaşından önce paraya dokunursam devlet desteğinin bir kısmından yararlanamıyorum.

neyse. 56 yaşında parayı almak istersem 95 bin liram olacakmış.

düşün yıl 2045 olacak ve bana 95 bin verecekler. bu ekonomik düzen ve şartlar altında o paraya o zamanda bisiklet bile gelmez herhalde.

bireysel emeklilik degil de birikim yapmak isteyenler icin, durumunuz musaitse, 10 yil sonra geri odemeleri yasam sigortalari var, dolar olarak yatiriyorsunuz, 10 yil bitince dolar olarak aliyorsunuz paranizi, bence bu daha mantikli.

Asla kalmayı düşünmüyorum, 2 ay sonra çıkabiliyormuşsun. Aynı gün Hemen çıkmak için başvuracağım.

Kendi iradem ve zekam var ve brüt maaş üzerinden kesecekler, daha fazla yolmak için. Güya zam alıyoruz ona gidiyor. Devlete mi kaldı benim tasarrufumu düşünmek. Zorunlu kesinti yapmak, haraç bu.

Shoryuken'den kötü değil

almiyim. taktaktuuket yemeyi her zaman tercih ederim.

jilet yemeyi seven mallar var ayrica, onlara diyecek soz yok.

ne ilginç oldu bu soru ile karşılaşmak. dün rüyamda atari salonunda sitrit faytır falan oynuyordum. aduket'inden tut herşeyine kadar yaptım falan. keşke biraz da mortal kombat oynasaydım ama uyandım malesef.

aduket çok cocutmaz da shoryuken atmayın abi kimseye. alttan burna isabet ettirirsiniz saplanır kemikleri beynine aman diym.

gıdıklıyor

haddduuuukeeeennn

nispeten az doğum olan bir hastanede doğum yapın
normal doğum olursa yakınınız yanınızda olabilir, bebeğe bebek odasına kadar eşlik edebilir
bebek için isim etiketleri doğumdan önce hazırlanır, doğruluğunu kontrol edin

Bu kadar korkuyorsanız, tükürüğünüzden saçınızdan bile dna testi yapılabiliyor. yaptırırsınız içiniz rahat olur.

bi entry vardı itiraf gibi yazar küçükken sevmediği bir teyzenin doğumuna gidiyor teyzenin ikizleri oluyor birinin adı bora diğeri hüsam gibi.. yazarın annesi teyze ile konuşurken bu isim bilekliklerini değiştiriyor..

komik lan..

evde de olsan ihtimal hep var ne yazık ki: eksisozluk.com

dikkatli olmak gerek.

Troll değilim cidden merak ediyorum. Diyelim bebekler karıştı (endişeliyseniz umarım olmaz) ve 8 - 10 yıl fark etmediniz. Sonra öğrendiğinizde sevginiz biter mi?

myaccount.google.com

prntscr.com

ek olarak youtubeda sacma sapan videolarin altina yorum yapacaksan ayri hesap acmak mantikli hareket. yoksa account.google.com üzerinden search history vs gibi fonksiyonlari kapatirsan, senin yaptigin yapacagin seyler bildirim gitmedigi sürece görünmez. muhtemelen su an biri kanalina tiklayinca ne seyretmissin, ne begenmissin görebiliyordur. ya da biraz isi bilen biri birkac yillik google search historyne ulasilabilecegini bilir.

Mantıklı davranıyorum. Kötü insan yoktur fikir uyuşmazlığı vardır. Anlaşamadığımız noktalara odaklanırım. Bağlantıdaki olay kısaca:

lh3.googleusercontent.com

sıfırdan anaya küfürlere 1 saniyede çıkma yeteneğine sahibim o nedenle tartışmamaya çalışıyorum.

hiç.

bağıran insana karşı bir şey yapamazsın, ikna da edemezsin. haklı çıkmak için daha çok bağırman lazım, o zaman da tartışma olmaktan çıkıp kavgaya döner olay.

ben bağırmıyorum hiç, baktım karşıdaki manyak, ikna da edemiyorum, o zaman uzatmıyorum.

Aile, arkadaşlar ve sevgili ile asla çirkinleşmem. Ağzımdan "kızgınlıkla" çirkin şeyler çıkmaz, asla küfretmem. Bu konuda otokontrolüm çok yüksek. Arkadaşlarla tartışmam bile zaten neredeyse hiç. Insanın arkadaşıyla tartışması çok enteresan geliyor bana :))

Ama tanımadığım insanlar çirkinleşecek olursa, başta her ne kadar sabırlı davranmak için çaba sarfetsem de karşımdakinin saygısızlığı ölçüsünde saygısızlaşırım; sınırı yok.

sevdiğim kişilerle tartışmaktan çekinirim. tartışırsam da asla saygısız bir şey söylemem.

ad hominemin kralını yaparım. aynı şeyi biri bana yapsa umursamam, bu sayede enerjisini emerim, argümanları piç ederim. rezil herifin tekiyim. ıyk.

Sevdigim insanlar tartisma cikarinca cok uzulurum ve cirkeflesemem de. Onun disinda tartismaya girdigimde fazla laf kalabaligi yapmam, soylecegim seyi soylerim, sert ya da igneleyici konusabilirim ama yuksek sesle bir dunya laf saymam, birkac cumle ile ozetlerim. Agzim bozuk da degildir, cirkeflessem bile bunu kufur ile yapamamm.

Salon beyefendisi çizgimden çıkmam, asla çirkefleşmem. Karşımdakinin bana saldırdığını sezersem (Sözlü saldırı, canımı yakmaya çalışması vesaire) Ben ona lafı saplarım, çıkarmakla uğraşır. Ya da söylediklerimden ötürü sinirlerine hakim olamaz, bu sefer sözlü saldırı yerine fiziksel saldırıda bulunur. Kaç kere başıma geldi. Şahsına hiçbir şey söylemediğim adam sırf "bakışımdan" rahatsız olduğu için ekmek bıçağıyla üzerime yürüdü. :)

Varlığım bile insanlar için (buradakiler için de geçerli) rahatsızlık verici. Ama umursamıyorum. Çirkefleşmem.

mantıklı bir şekilde tartışırım. karşımdaki insanı ikna etmeye çabalarım ama karşımdaki it gibi bağırıyorsa onu çıldırtmaya, daha da fazla bağırtıp kafasından duman çıkartmaya çalışırım.

Çirkefleşmeden ne kastediliyor? Tartışırken hiç küfretmem. "Bir daha benimle konuşma" gibi ağır laflar da söylemem hiç. Çamurluk da çıkarmam, çaçaronluk da yapmam, laf atma veya sokma olayını da hiç sevmem, belden aşağı vurmam. Açıkçası tartışırken çirkefleştiğini düşündüğüm kişilere de anlık bir acıma bile duyarım ama sempatiklikten arınmış bir acıma. Yine büyük konuşmayayım, çok çileden çıkmadım; belki bir gün çileden çıkarım. Ama derdimi anlatmaya çalışırım; bazen heyecanlanabilirim, en fazla o olur.

Mantıklıdan başlayıp, öfkeye göre küfür etmeye oradan da devam edip şiddet göstermeye kadarki her adıma karşılık vereceğimi belli ederim. Tabii bu, bunları yapacağım anlamına gelmez. Muhatap almayıp, kavgayı ortada bırakmayı tercih ederim.

Çirkefleşmekten kasıt ne bilmiyorum ama şantaj, sırrı ifşa vs. gibi yollara gitmem.

Karşıdaki çirkinleşmezse küfür dahi etmem. Çirkeflik zaten kanımızda yok.

(bkz: 16 kasım 2015 istanbul depremi)

onleminizi alin valla. daha siddetli bi depremin habercisi olabilir bu.

Ben hic hissetmedim 0_O

oturduğum koltuk garç gurç etti, çok temiz sallandım. buna karşılık avize zerre kımıldamadı. arkadaşta da aynısı olmuş. 6 yaşımdan beri deprem yaşıyorum, böyle şeyi daha önce görmedim.

ya ben bunun devamının gelmesinden korkuyorum, keyfim kaçtı. hep tedirgin olduğum bir konu zaten istanbul'da bu. bu gece alayımız gg olmasak bari.

4.2 büyüklüğünde olmuş. Bir şey değil. Olur öyle. Çok da şey yapmayın. Ben otobüsteydim hissetmedim o yüzden.

@der meister alttan alttan vurdu hoplattı resmen avize o yüzden pek sallanmamış olabilir.

@dafuq, abi diğerleri de üstten vurmuyordu ki? :) üflesen sallanan bir şey bi' de avize yani, koltuk sallanırken onun sabit olmasına anlam veremedim. millet depremi avizeye bakarak anlar, ben sallanırken "avize sallanmıyo, demek ki ben gafayı yedim" diye düşündüm. iyi bari yememişiz.

kadıköydeyim hiiç hissetmedim.

fantaaaazi (fantastik edebiyat, yoksa ayipli seyler degil!), bilim kurgu, polisiye.

edit: fularini kapan gelmis, herkes akademisyen sevdigimin yerinde :D

ek: manga ve cizgi romanlar sayilmaz sanirim ama onlar da harika :3

cinema akımları, sosyoloji akımları. akımlı marxlı eisensteinlı şopenaurlu şeyler. roman olursa da garcia marquez.

en çok politik. biraz tarih romanları, biraz da klasikler.

epeydiiir roman okumuyordum geçen gün romanlara başladım.
ilk marc levy okudum, bu gün mavisel yener okuycam. arada yine yakın tarih filan olur belki.

geçengünden önce antropoloji, tarih, eğitim gibi konularda araştırmalı incelemeli türler okuyordum.
şiir de okurum.

şu "psikolojik" nedir bir türlü çözemedim ben. bunu okuyan kitleyi de tanımlamakta güçlük çekiyorum.

tür dediğin roman olur, öykü olur, deneme olur, inceleme olur, kuramsal kitap olur. edebiyat akımı desen popüler edebiyat var, çağdaş dünya edebiyatı var, klasikler var, modernist eserler var, postmodern romanlar var, büyülü gerçekçilik var, fantastik edebiyat var, bilimkurgu var.

psikolojik ne???

kendi ülkesinde, kendi kitabını bastıramayan, orijinali yayımlanmamış fakat türkçe çevirisi olan, yani kısaca başarısız, sıçmıklarını üçüncü dünya ülkelerine kakalayan (kakalayabilen) adam fawer kitapları tarzı şeyler mi?

"Kitap rüzgâr olmalı, perdeyi kaldırmalıdır,
kitap, kanber tayı olmalı Şah İsmail'in
seni sırtına alıp
devlerin üstüne saldırmalıdır. "

Ben de sadece akademicx teletext kitabi okuyorum. Roman okuyanlara kicimla gulerim hehehehee.

Internette hic tanimadigi insanlara tespit kasanlarin sorunlarina yonelik psikolojik analiz kitaplari okuyorum

laf sokmuş ve gerçekten mizah anlayışı olan insanlara sinirlenip misilleme yapmaya çalışan insanların postmodern toplumdaki varoluş çabalarını anlatan neo noir hypertesbit türündeki romanları tek geçerim.

kitap okumuyorum doğru düzgün ne zamandır ama fantastik, bilimkurgu, YA, bazen popüler bilim. şimdi yavaş yavaş discworld serisini okuyorum misal.

@flueur du mal, alakası yok. o dediğin roman kategorisinde olur.

bu kitap yeni çevrildi ve çok satanlarda, psikoloji olarak listeleniyo mesela, www.idefix.com


ben en çok roman okuyorum. romanın da türlü türlü alt başlıkları var da genelliyim böyle. psikoloji, siyaset, tarih ve biyografi de alıyorum ama hep bekliyor. en çok klasikleri seviyorum, onlar da arka arkaya okunmuyor.

(bkz: kitap okumuyorum eksikliğini hissetmiyorum)

sdafghjgfdsa şaka lan şaka benim konsantrasyonum dağıldığı için şeyapamıyorum ben. konsantreyi nasıl toplarım diye kitap okuyasım var ama bu durumda ortaya çıkacak paradoksla nasıl baş edeceğimi bilemiyorum.

help mi ! :/

Çok kitap okumam. Hatta az okurum aslında. Kitap formu çok sarmıyor beni. Kindle falan edindim ama çok sarmadı yine de, ders kitaplarını atıyorum kindle'a.

Araştırma ağırlıklı. Bir olayı falan anlatan böyle romandır fantezidir okuyamıyorum. Hani araştırmayı sevdiğim için değil, bunları okuyamadığım için. Canım sıkılıyor devam edemiyorum kopuyor gidiyor hikaye.

Tarih de azımsanamaz gerçi. Ama onu da bıraktım çünkü Türkçe düzgün tarih kitapları bulamıyorum. Hemen saldırmayın, benim cehaletim de olabilir. İngilizcem de öyle oturup sular seller gibi okuyacak kadar iyi değil, 2 kitap okuyabildim sadece.

@kuul, help yu :)
romanlar çabuk okunuyor.
marc levy - birbirimize söyleyemediğimiz onca şey güzeldi mesela. toplamda 5-6 saat sürmedi okumam. hikaye, kurgu iyiydi. sürükleyici olursa dikkat dağılmıyor. ben de kafam boşalsın diye romanlara başladım.
orhan gökdemirin ucube'sine başlamıştım, baktım referenslar çok, kafam da yorgun şu sıralar, hiç kaldırmayacak, romanlara başladım.

Fantastik, Korku, Gotik türde romanlar
Marvel-DC çizgi romanları
Sinema kitapları

klasik ağırlıklı olmak üzere nefis roman okurum. bir şey hakkında bilgi almak istiyorsam onunla ilgili kitap almıyorum genelde, internetteki kaynakları sömürüyorum. o yüzden roman harici pek az kitap okurum. mao zedong yoldaşımla ilgili iki ciltlik 1200 küsür sayfa bir kitap vardı mesela devrimi anlatan, çok istedim onu almayı ama birinci cildini bulsan ikincisini bulamıyorsun falan, uğraş dur. açtım ingiliççe wiki'yi canım sıkıldıkça açıp açıp okudum. ne kitap alıcam onun için.

tarihi olayları roman şeklinde akıcı şekilde anlatanları.

Akıcı şaşırtıcı, boğazıma kadar beni hikayenin için alan, biraz nostaljik, biraz hüzünlü, kafamın içinde güzel tatlar bırakan romanları okumayı seviyorum. Günümzde değil de, eski zamanda geçenler daha çok hoşuma gider.
(bkz: manzaranın güzelliği hüznünde yatar )

Bilim, arastirma, deneme, inceleme. Roman okumam.

çağdaş dünya edebiyatı ve klasikler, türklerde de postmodern takılmış abileri okurum

Nasıl ya ben tam avrupacıyım. Hatta: eksiduyu.ru

Bakma sen Kadıköycülerin çokluğuna.

Cunku kadikoy rulez.

Gerci cok kalabalik artik :(

[b]iki biraya hiçbir zaman hayır demem.[/b] yaz beni de.

avrupa yakasında hatta bende bakırköydeyim. zirvelerin hep kadıköyde olması gerçekten sıktı artık

bir avrupa yakalı olarak bence kadıköy ve moda istanbul'un en güzel yerleri der ve çekilirim.

cesario birlikte gidelim mi

arap kavimlerinin istila etmesinden sonra artık pek taksim'de buluşmak istenmiyor sanırım :)

bakırköy'ün de trafiği problemli..

@pinki o zirvede bi tek sen varsın ya. başka organizasyon vardı da haberimiz mi yok

kadıköydeki zirvelere eleştiri olarak açılmış bir başlığa gelip kadıköy zirve reklamı yapmak hiç hoş değil.

Atasehir zirvesi yapmaya karar verdim ben sanirim epey kisi var :)

Bence avrupacıların şöyle bi sıkıntısı var, burada bi sürü adam toplanmışız hala biri "Hadi la bi zirve de biz patlatalım" demedi.

Kadıköycü tayfa olsaydı, bu duyuruyu sabitler, ardından da zirveyi düzenlerdi.

Neyse benim iş yeri Anadolu yakasında zaten olmadı Kadıköycü tayfaya takılırım :(

Ataşehir zirvesi iyiymiş, gelirim ben :)

örnek verirsen söyleriz.

marka değeri bile fiyatı çok etkiler, hangi araçları kıyasladığını söylersen daha iyi açıklanabilir. özellikler aynı olsa da kaportanın kalitesi, güvenlik unsurları, iç döşemenin ve malzemenin kalitesi vs çok etkiler fiyatı

düşük olanlar doğru fiyatlar. yüksek olanları kaale almayın, ticaretten alış verişten anlamayan ya da çakala yatıp kek bekleyenler onlar :)

çünkü onlar satış fiyatları değil istenen fiyatlar. malesef ki istemenin bir sınırı yok. önemli olan satıldıkları fiyatlar. ben onlardan %50 yüksek fiyatlı bir ilan koyabilirim şimdi sonuçta.

bu yüzden sahibinden.com ile piyasa belirlenemez.

ucuz olanın birinde şöyle bir açıklama var;

Kaput Sağ Camurluk Sol Camurluk Değişmiştir Tavan Hariç Komple Boyalıdır

haliyle fiyat farkı normal. acil paraya sıkıştığından ucuza satanlar da var.

arabalarda boya var. boyalı olanların fiyatları düşüktür.

11 yaşındaki araba da boyalı olsun bi zahmet.

piyasadan anlamıyorsun. milletimiz o şekil düşünmüyor işte "boya varsa kaza yapmıştır." düşüncesi var. benim için sıkıntı değildir mesela ama toplumun geneli öyle düşünür.

tabii ki soyledigim kisiye gore degisir.
nasilsiniz, naber, nabiyon, norun, nettin gibi degisik varyasyonlari var

Kişiye göre değişiyor, örnekler;
nabion
naptın
nasılsın tatlım
nabersin
mesela bunların hepsini aynı gün farklı kişilere yazmış olabiliyorum.

Nabıyon la yaprağım?

nassın iyisin?
anangiller babangiller halangiller nasıllar?


elbette kişiye göre değişir.

"naptın" benim lafım.

Naber
Nasilsin
Ne var Ne yok,
Nasil gidiyor

Bunlari kullaniyorum.

kuzenim (serseriydi) "naber lan bok" derdi

Halet-i ruhiyeniz nasıl ?
Nasılsınız inşallah ?

naabuş

herkese ''hocam nasılsın?'' diye girerim..

nasıl gidiyor?

niye ahmet cakar gibi okuzcesine bagirarak mi derdini anlatmali? insan gibi konusuyor adam iste, sakin ve usturuplu.

bence deney amaçlı olarak karşısına rasim ozanı veya erman toroğlunu koyalım. bakalım ne oluyor :D

gömleğinin cebine konuşuyor bu adam. ben de öyleyim. yavaş ve alt tondan konuşurum. son on yıldır bizim gibi adamların değerleneceği zamanı bekliyorum.

Abi bu adam eskiden böyle değildi. Verdiler ödülleri gazladilar ne efendi adam ya dediler iyice azaltti ses tonunu. Karizmatik olduğunu düşünüyor bu şekilde sanırım.

Evet tek avantaji sosyal medyada tutuluyor olmasi. Bence yazılı medya icin iyi ama görsel medya için kotu bir tercih.

artık telegol de ama değil mi

@aston villa
"Talihsizliği bu ülkede doğmak." demişsin ama böyle bir adamın abd'de bir spor programı veya herhangi bir tv programında gözükme ihtimaline cidden inanıyor musun?

bu soruma cevap bekliyorum.

iyi bir köşe yazarı olduguna katılıyorum. ama kötü bir televizyon yorumcusu

nefes egzersizi yaptırın, siz de panik olmayın onu rahatlatmaya çalışın ama çok da üstüne gitmeyin.
burnundan hızlıca nefes alsın ağzından mum üfler gibi üflesin. 10 kere tekrar etsin.

nefes alıp sakinleşmeyi öğrenmesi lazım. yavaş yavaş derin nefes alsın. sizin pek yapabileceğiniz bir şey yok o sırada. sadece güvenliğini sağlayın.

Bol su icsin.

burundan nefes alıp yavaşça ağzından versin.
telkin verin dikkatini dağıtın.
atağa neden olan şey ne ise gerçek olmadığını anlatın.

nefes egzersizleri ogrenmesini sağla. sen kndan daha rahat olmalı ve sorun olmadigini o an anlatmalisin. ciddi bir sorundur bu. psikiyatrik destek almali

psikolojikten önce yani. ilac kullanmali diyorum

Hoşgörülü davranın, sakin olmasını hayati bir tehlikesinin bulunmadığını ve bir süre sonra geçeceğini kibarca anlatın

panik atak değil o anksiyete atağı. panik atakta hasta nefes alamaz, çok hareket edemez, kalakalır nefes almaya çalışır sadece, hatta konuşamaz bile nefes alamadığı için.
tedavi olsun işkence çekmesin, ilaç tedavisiyle bu atakların önüne geçebilir.
onun dışında sizin yapabileceğiniz, onun dikkatini dağıtmak, (ağlayan çocuklara yapılır ya hani) ve kendini güvende hissetmesini sağlamak.

Geçenlerde yaptık bunu biz. Hiç karışmadık, hepsini kiracı yaptı. Sıfır ev olduğu için doğalgaz-su vanası gibi şeyleri biz taktırdık sadece.

Genel prensip bu sözleşmeleri kiracının halletmesidir. Çıkacağı zaman da kapattırır, sen ilgilenmezsin bu konularla.

sorum şu: ev yeni değil. evde oturan aile var. faturalar bu ailenin üzerine. ben evi satın alınca faturaları üzerime almam şart mı? hazırda kiracı yok. kiracı bulana kadar boşta durabilir mi?

kiracı üzerine alacak onları hocam. ev boş kaldığı sürede abonelikler kapatılacak, kimsenin üzerine olmayacak. yeni kiracı gelince yeni abonelik açtırıp kendi adına alır.