Ekşi Duyuru

idari yargıda dava açacaksa süreyi geçirmesin. idarenin sözleşmeyi yenilemiyoruz işlemi kendisine tebliğ edildi mi? eğer edilmediyse idareye dilekçeyle başvursun.

maalesef sürüncemede bırakıyorlar durumu, hala olumlu/olumsuz bir cevap yok, sadece karamsar olmamıza sebep olan enstitünün "ilişiği kesilsin" görüşü mevcut.

okul odtü olmasa da (dememişsiniz, olabilir de) şuradan yardım bulabileceğinizi tahmin ediyorum:

www.facebook.com

Yönetmelikte doğrudan "süresi dolunca atılmak zorunda" diye bir madde olması gerekmiyor. Performans ile ilgili bir şeylere dayandırıp da sözleşme sonlanırılabiliyor. Zaten arkadaşının her sene yıllık faaliyet raporu vb. bir şey dolduruyor olması lazım.

Misal doktorada yasal süre 6 sene. 4 sen boyunca ffaliyet raporunuzu verdiniz ve ne bir yayın var ne bir bildiri ne de konferansa katılım. 4. yılın sonunda "performans" bahanelerini öne sürüp size yol verebilirler.

Maalesef bu iş türkiye'de yönetimle ilişkilere çok bağlı oldu.

Bu 50d ile ilgili de bir çok grup ve aktivist var. Onlarla iletişime geçmesi iyi olur arkadaşınızın. Bu şekilde işe iade edilenler oldu. Gerçi onlardan bir kısmı işe iade edildikten bir gün sonra başka sebeplerle çıkarıldı.

Dediğim gibi asistan dayanışması grubuyla bir iletişime geçsin arkadaşınız. Muhtemelen biz yıllardır eylem yaparken ne diye sessiz duruyordun, başın sıkışınca mı kafana dank etti, illa sana dokununca mı ses çıkaracaksın falan diyebilirler başta. Özünde "çoğu" iyi insandır. Onlar biraz bir azardan sonra gerekli yönlendirmeleri yaparlar.

Not: rica ediyorum kanserli hücre gibi yayılmasın duyurularınız. Bu konuda başka sorunuz olursa bu duyuruda yazın.

@godsparticle, evet ama enstitü müdürü, süreyi öne sürerek ilişiği kesilsin diyor, yazıyı görmüş arkadaş. moralini bozan durum hocanın sürekli yüzüne biz senin lehineyiz deyip yazıyı aleyhte yazmış oması..

akademik yayınları, tembelliği vs bahane edilerek ilişiği kesilsin değil de süreyi bahane etmesi çok garip..

diğer soruyu, söylediğim üzere sildim, kirlilik olmaması açısından.

herkese teşekkür ederim.

YÖK 2011'de çıkan torba yasaya bağlı olarak "Yüksek lisansta 3., doktorada 6. yılını doluran araştırma görevlilerinin ilişiği kesilir" görüş yazısını yayımladı. Bu yönetmelikte değil, çünkü Danıştay'a açılan davalar sonucu kanunlaşması engellendi. Bu nedenle sadece görüş yazısı olarak kaldı ve bazı rektörler bu görüş yazısına dayanarak "YÖK böyle dedi, benim elim kolum bağlı" diye bahane ederek asistanları çıkarabiliyor. Bunu çok yaşayan arkadaşlarım oldu. Doktorasını erken bitiren de geç bitiren de YÖK'ün belli görüş yazılarına bağlı kalarak atıldılar ama bunun hukuki dayanağı yok. Bu arkadaşlardan bazıları sendikaya başvurup dava açtı, bazıları bireysel dava açtı ve hepsi kazanıldı. Şu an gerekli performans şartlarını sağlayan herkes 33a'da.

Arkadaşın dava açabilir, yalnız açılabilecek iki tür dava var. Bunların özellikleri de birbirinden farklı. Bunun için bir hukuki danışmanlık alması gerek.

Şuradaki basın açıklaması daha anlaşılır durumda.
ituasistandayanismasi.blogspot.com.tr

@ sen olmayan cocuk benim

Süreyi bahane etmesi de bir performans. 3 senede yüksek lisansı bitiremiyorsa başarısızdır diye kendilerini savunabilirler ki türkiye'de araşatrıma görevlileri için ortalama süreye bakarlar misal 3 seneden az. demek ki başarısız diyebilirler.

Neyin performansa dahil olup olmayacağı çok subjektif. Dediğim gibi burada yöneticilerle ilişkiler işin içine giriyor.

50/d'den atılıp sonra 33/d'ye geri dönen çok kişi var fakat şunu gözardı etmemekte fayda var. Ortada çok fazla bilgi kirliliği var.

Davayı kazanıp göreve iade edilenlerin durumu şu.

Bu adamlar 50/d'li idi. Süresi bittiği zaman ilişikleri kesilecekti (sözleşme yenilenmeyecek yani). Süreleri dolmadan dekanlıkları rektörlüğe bu insanların 33/d'ye geçişini onayladığını belirten yazıyı yolladı. BU arada her fakültede 33/d ile 50/d'nin ne olacağı belli. Dolayısıyla bu insanların fakültelerinde 33/d için boş kontenjan yoksa zaten böyle bir şey mümkün değil.

Neyse dekanlığın 33/d'ye geçirme isteğine rağmen rektörlük bunları reddetti. Açılan davayı da bu şekilde kazandılar. BU adamların 33/d'ye geçmesi için dekanlık zaten başvurmuştu, rektörlüğün neye dayanarak reddettiği belli değildi.

Dediğim gibi bir kısmı girdikten bir iki gün sonra işten atıldı tekrar. Bir kısmı hala çatır çatır çalışıyor hiç sorun yaşamadılar.

Fakat ortamda 50/d'li olup süre yüzünden herkes işe geri iade ediliyor gibi bir hava oluşmasını istemedim. Onun için bu ayrıntıyı paylaştım.

bölüm başkanlığının da etkisi var. bağlı olduğu bölüm başkanı isterse, ens. müdürü isterse rektörlük uzatabilir. yani birilerinin isteklerine bağlı.

Yüksek lisansta 3., doktorada 6. yılını doluran araştırma görevlilerinin ilişiği kesilir.
Arkadaşınız yükseği bitirip, doktoraya başlarsa kadrosu doktora sonuna kadar devam eder. Daha sonra da 33/a kadrosuna geçmek istiyorum diye bölüm başkanlığına dilekçe verir. Bölüm kurul kararı ve dekanlık oluru ile beraber yazısı rektörlüğe gider. Rektörlük de kabul ederse Yök onayı ile kadrosu 33/a'ya geçirilir.

kedi'yi bilmem ama domuz kili katiyorlar hatta esmer ekmeklere biraz domuz kani unuda katiyorlar diye bir arkadasim anlatti

Bu konuda veganlar arasında da muhabbetler vardı. Çiğ köfte lavaşalrıan katıldığı yönünde. Esneklii sağlıyormuş.

l-ccysteine monohydro chloride gibi bir şeydi. e-920 ydı kodu da galiba.

Fırınlarda yok, en azından benim fırında yok da lavaşlarda da olmadığı söyhlendi sonra. Sonuçta müslüman topluluk çoğunlukta.

eksisozluk.com

yasaklanmış sanırım kullanımı ama pek sallayan yokmuş yasağı

Honkhonkporkporg diye gülüyorum bu iddiaya.
Ekmeğe esnekliği gluten verir zaten.

ben de dalga geçtiydim az önce lakin rottenin verdiği linki görünce sildim
gıda müh argör kuzenim var, bi ona soram ben bunu. merak ettim.

gülmeye gerek yok geçen seneye kadar gayet de bakanlığın izin verdiği katkı maddeleri arasındaymış ve kullanılıyormuş yoğun şekilde. ancak geçen sene yasaklamış bakanlık kullanımını.

Biz firinda surekli katiyoruz.

Domuz kili bulamazsak kendi killarimizdan serpistiriyoruz

@emirkulu
kırmızı boya olan bi böcek vardı geçen sene epey meşhur edilen. doğal yazsalar suç (böcek doğal değil midir?) yazmasalar suç (organik mafyası)

ekliyolar eklemiyolar diyemem ama sisteinden dolayı ekliyorlarsa iyi teknolojiymiş :D bi de sisteinin tek kaynağı saç kıl tüy değil

gluetn olmayabilir ama üzerinde glutensiz gibi bir sembol yoksa glutenli ürünlerle aynı hattan çıkmış olabilir, bildiğim kadarıyla çölyak hastaları için o da kötüydü.

Glutensizse kesin yazar pakette. yazmıyorsa vardır bence

herkese çok teşekkür ederim, tadelle bulabilseydik hiç sorun olmayacaktı ama bulamadık maalesef.

tam olarak çikolata değil ama Eti'nin pronot diye bir ürünü var. Browni gibi kekleri falan var glutensiz.

imza atıyorum genelde

ben de imzamı atıyorum bazen, ama çoğu zaman defalarca adımı soyadımı yazıyorum :)

geçenlerde bir arkadaş benim karaladığım şeylerin fotoğrafını çekmiş bana gönderdi;

domates, game of thrones(bunu süslü yazmışım) patates, ismim, nickim ve how does it end? yazmışım

garip kübik şekiller çiziyorum.

adımın baş harfini dekoratif bir şekilde yazıyorum. çiçek, kalp, geometrik şekiller ve ne alakaysa sol anahtarı.

kuzey li, resimle uğraşıyor musunuz?

Iyi yalnız değilmişim. Eger onumde kalem kağıt varsa illaki birşeyler yazarim. Adim soyadımı yazarim, imza atarim. Unlu bir iki film repligi yazarim. Why so serious gibi. Hem de şekilli falan. Ne mal adamim lan.

@sen olmayan çocuk benim cin ali bile çizemem. yeteneksizin önde gideniyim.

eskiden adımı soyadımı yazardım. sonra kayıklar deniz evler yapmaya başladım. arada kübikler oluyor. arada yarım aylar çizip kafa yapıveriyorum, arada anlamsız şekiller oluyor. duruma göre. ama kayıklar baki, onlar illa olur.

sıramatik kağıdına bile kayık çiziktirmişliğim vardır.

aynısını bende yapıyorum ismimi ve soyadımı yazıyorum :)

Okuldayken defterin arka sayfalarina resimler cizerdim.

böö yazıyorum. geçen adamın biri fark etti rezil oldum mk

Ben hiçbi şey çizmiyorum. Imza atmanın da kimlik arayışından geldiğini duymuştum. Ama insan her zaman kimlik arayışındadır. Bence farklı ya da tuhaf bi durum değil.

Yaşamıyorum.

Evet bende de acilmiyor videolar.

bunu görmeden ben de aynı şekilde duyuru açmışım. aynı sorun bende de var.

bendeki sorun an itibariyle halloldu, umarım sizinki de hallolur :)

chrome eklentisi ya da eklentileri kullanıyorsan hepsini kapat ve tekrar aç. özellikle youtube ile ilgili kullanıyorsan.

mystic horror denilen türden. bana biraz absürd geliyor.

gerilim. korku degil. korkuda asiri vahset ya da igrendirici goruntuler olmasi gerek. fiziksel olarak olagan gibi gorunen seyler hep gerilim.

eksisozluk.com

benim de yapasım var.

benim de hayalim bu :) henuz yapabilecek konumda degilim ne yazik ki ama bi gun yapicam. bi de boyle hepsi bilmis bilmis ukala ukala sanki dunyanin en yaratici secici sorusunu soruyomus gibi su internetteki her ik sitesinde forumunda vs olan klise sorulari soruyo ya, iste orda "bu mu yani, x yillik tecrubesi olan bi ik'ci olarak bu soruyu mu soruyorsunuz ise alimlarda?" diye kucumseyip kalkip gitmek istiyorum.

-5 yıl sonra kendinizi nerede görüyosunuz?

-Kesin bi şey diyemem ama sizin olduğunuz yerde olmadığı kesin..

Bir ara internette çok meşhur bi resim vardı, "Hamamımızda internet erişimi vardır" gibisinden bir afiş.O hamam karacabey hamamıdır işte.Hiç gitmedim ama internet erişimi olduğuna göre yenilikçi bir yer.
Kese attır mutlaka, çok pahalı olmuyor, ama keseciye vereceğin bahşiş genellikle ayrı oluyor.yıkanma işi bitince sarıp sarmalıcaklar seni, o anların tadını çıkar. Ben soda ayranı değilde, soda-limon-tuz karışımını seviyorum hamamdan sonra.Sıhhatler olsun

havlucuya, keseciye, kolonya tutan adama ayrı ayrı bahşiş vermelisin :)

aynı duyuruyu 2 kere mi açtın? kendimden şüphe ettirdin beni, neyse diğerine yazdım birşeyler

İki kere açmak durumunda kaldım :)
Çok teşekkür ederim ikinize de

elle yenir. çatal bıçakla yemeye çalışanla alay ederim.

Çatal bıçak kullanarak dilimleri kesin olarak ayırırım..
Her zaman düzgün kesilerek gelmiyor çünkü ya da peynirden dolayı hemen yapışabiliyor..
Sonrasında çatalla bıçakla işim olmaz, elimle yerim..

Elle tabii ya. Hiç ciks mekanda yemedim ben gerçi. Dominos çocuğuyuz!

çatal bıçakla yersen alay ediyorlar +1
hiç bakmıyorlar dudağın mı çatlamış, bu yüzden mi küçük lokmalar haline getirip öyle yemeye çalışıyorsun, ondan mı çatal lazım, bıçak lazım... hiiiç.
daha önce elle giriştiğini görmemişmişmişler gibi basıyorlar alayı, kalayı :P
tecrübe ile sabit :)

elle yenir.

Dilimin kenarlarından yukarı doğru hafif bir kavis vererek tutar ve yerim.

Elle yerim genelde ama bıçak keskinse çatal bıçakla yerim :)

Millet neresiyle yerse yesin banane bu arada :)

ben çatal bıçakla yiyorum hoş hamburger dıışındaki herşey için aparat kullanırım hamburher yerken de elim ekmeğe deymez sadece kağıdı tutarım. sevmiyorum elimin yağlanmasını. elimi yemekten sonra yikasam bile o arada yağlı kaldığı için içim bir kötü oluyor.

Canım nasıl istiyorsa. Catal bicakla da yerim, elle de yerim. Alay edenler cok da tın.

nasıl ya herkes elle mi yiyor? ben evde dominos vs. yerken elle yiyorum (artık) çünkü hamuru sağolsun buna izin veriyor da, düzgün bir restoranda pizza yerken çatal bıçak kullanıyorum. hamuru ince, malzemesi büyük büyük parçalar halinde oluyor çünkü. istesem de elimle tutamam onu ben.

gerçi ben kanat yerken bile çatal bıçak kullanan insandım. yavaş yavaş alışmaya başladım elle yemeye.

canim cekti, hemen bi buyuk soyluyorum. bana 30 tele borclusun artik.


tabiki de eller yenir.

ben genelde elle yerim de bazen ellerim pis oluyor ya da tam tersine ellerim kirlenmesin istiyorum o zamanlar çatal pıçakla yiyorum.

edit: pizza yeme şeklinden bile karakter analizi yapmışlar vay anasını.

valla italyanlar elle yiyorlar benim gördüğüm kadarıyla...

Yuvarlak, dilimsiz pizza ise çatal bıçakla yiyorum. Dilimlenmiş Domino's türü pizza ise elle yiyorum. Ama en sevdiğim yeri son, en sevmediğim yeri ilk yediğim için dairenin dış kısmından başlayıp içeri doğru yiyorum. Yiyordum.

tek kişilik pizzaysa çatal bıçakla yiyorum.
orta-büyük boysa dilimi elime alıp yiyorum.

ikisinde de ev dışarısı ayrımı yapmam.

yalnız alttaki cevaptan sonra şunu demek istiyorum: hangi mekan hangi yemek olursa olsun insanın yemek yeme tarzından görgü çıkarımında bulunmak ne kadar mantıklı bilemedim. yemek yahu. yiyoruz bitiyor falan. bu kadar anlam yüklemeye gerek yok sanırım.

Hangi ortamda olursa olsun, pizzayı çatal bıçak kullanarak yiyen insan görgüsüzdür.

3 kilo hamurdan yapılmış dominos pizzaları elle yemeye müsait olabilir ama gerçek italyan pizzası yerken elle dalmak çok mümkün değil.

özellikle orta kısmı çok ince ve bol malzemeli oluyor, dilimi tutup havaya kaldırsan da o kısmındaki malzemeler ağır geliyor. üstüne başına dökmeden yemek zor o şekilde.

buna dalga geçerim, görgüsüzlük vs demek çok ilginçmiş. çin lokantasına gidince çatal bıçak ister bu arkadaşlar genelde :) ki istemelerinde de problem yok, herkes nasıl rahat ediyorsa öyle yemeli.

dilimlenmemisse catal bicakla dilimliyorum, gerisini elle yiyorum.
ücgen dilimin dairenin disina kalan kisminda basparmakla orta parmagi köselerin altina sokuyorum, isaret parmagimla hamuru üstten kirip hafif katlayarak afiyetle mideme indiriyorum.

Elle yerim catalla yiyen de gormedim. Gorsem garip karsilarim.

nyc valisini topa tutmuşlardı çatal bıçakla yiyor diye
www.theguardian.com

i.imgur.com

Karsimdakine bakiyorum. Elle yiyorsa daliyorum elle. Catal bicak kullanan kilin tekiyse ben de catal bicakla baslayip 5 dk sona yine elle daliyorum. Maksat cok kaba olmadigimi bastan gostermek dgshdgsh

Donut, hamur inceyse ice dogru ikiye katla diklemesine, oyle ye yine de elle yemek istiyosan.

istersen götünle ye kime ne ? amma şekilci oldunuz arkadaş.
Yemek yiyorsun lan neden takıyorsun bu kadar. Rakı susuz içilir, pizza elle yenir, şarap çataldan içilir, şampanya pabuçtan...
Noluo olm bi sakin lan.
Alt tarafı zıkkımlancan ya da 2 kadeh ziftlencen ne taktınız bu kadar ne nasıl diye yahu.
bi sakin amk
bi sakinnn...

Tamam bırakın ben sakinim bişey söylüyorum :)

Erty_ksk, bi sakin delüğanlı diyecektim de sen demişsin zaten kendine "bi sakin amk bi sakin" diye :)

tunaliya gelebilirsen ben sana ismarliyim :)

Şimdi vaktim kısıtlı ama başka zaman uğrarım kahveni içmeye :)

eyvallah..

Bir sorun teşkil etmez. Verebilirsin daha iyi anlattıysa.


Elinizde orijinal kaynak yokken ikincil kaynağın verdiği bilgiyi azıcık değiştirerek orijinalden veriyormuş gibi göstermek ve ayrıca ikincil kaynaktan da başka bir alıntı yapmak falan referansları şişirmek için kullanılan genel bir yöntemdir. :) Maksat derdi anlatmaksa "aktaran" diye kullanmanın hiçbir sıkıntısı yok. (Ellis'ten aktaran Kasap, 2004: 12) gibi..

Şöyle de olabilir. Kasap (2004), Ellis'in (2003) görev performansı tanımına şu şekilde açıklık getirmiştir: "Öğrencilere planlama için zaman tanımak ve kolaylıkla ürettikleri şeyi sunmalarına yardımcı olacak girdi verilerini kullanmak için onlara fırsat vermek."

evirip çevirmenin bini bir para tabi. önemli olan referans vermiş olman ve sana ait olmayan tam alıntıları tırnak içine alman.

çöp çalmayın
64k çalmayın
podcastlere önem verin
playlist atıp çalacaksanız onu yütüpte yapıyor, zorlamayın
telif hakkı ödeyin, emeğe saygı gösterin.
mobil cihazlar es geçmeyin
evet.

playlist olmayacak, zaten ben radyoda çok müzik dinlemem, format hakkında çok düşünmedik ama yine de çok güzel fikirlerimiz var. devasa denilebilecek bir radyo tiyatrosu ve arkası yarın arşivim var bir günü onlara ayırabiliriz, bir gün kitap okuyabiliriz, haftaya kaldığımız yerden devam edebiliriz, sonra psikolog, filolog, öğretmen, felsefeci vs arkadaşlar var onlar yayına konuk edilip uzmanlık alanları hakkında konuşabiliriz vb.

format konusunda da yardımcı olabilirseniz çok müteşekkir oluruz.

ehihi saydım tam 9 sene olmuş. mirc kanalının birinde yaptıydım. halihazırda 500-600 dinleyicili bi yerdi, sitesi forumu falan da vardı. arabesk pop karışımı falan. çok zevkli bişi ama, hele de insan sayısı yükseldiğini görüyosun ya. ayrı bi dünya hakkaten

damarcı ablalar akşam saatinde 800ü görürdü ama. ayrı hastaları vardı onun.

adam toplamak istiyosanız tek yol arabesk. değiştiğini sanmıyorum. hele hepiniz erkekse zor iş.

biz shoutcast kullanıyoduk. ama komşu kanallar sam2'yle yayın yapıp kahkaha efekti falan verirdi. biz onları yapamazdık

@emirkulu, biz flatcast kullanacağız sanırım, bilgisayardan çok anlamıyorum, diğer arkadaş da çok yoğun. gerçi bir üçüncümüz daha olacak, o baya anlıyor pc işlerinden dolayısıyla belki biz de shoutcast kullanırız. dinleyici sayınız baya iyiymiş yalnız :) zamanla radyoya ilgi azaldığı için sanırım biz o kadar dinleyici çekemeyiz.

dinleyici sayısı evet fazlaydı ama baya köklü bi yerdi orası ondan. bi de dediğim gibi arabesk :) hiç bi yerde çalınmayan küfürlü giderli intihara meyledici ağır şarkılar çalarlardı.

shoutcast çok basit bişi ya öle bilgisayar falan gerektirmiyo. winampa kurduğun ufacık bi eklenti. şarkıyı gireceğin zaman tik kaldırıp tıklıyosun o kadar. kurulumu da ufak bişi, zaten bi yerden kiralıyodun hatırladığım kadarıyla. sam programları daha detaylı. daha başka kimbilir neler çıkmıştır.

flatcast chat gibi bişi değil mi? ona daha az kişi gelir gibi geliyo bana siz bilirsiniz tabi.

ben de bugün duydu flatcast ve shotcast i :)) sabah teknikekip yardımcı oldu biraz aynı soruya. shotcast de kolaymış olmadı ondan yaparız :)

biz caster.fm'den yaptık bir süre, flatcast'den daha kullanışlı.

sam broadcaster öğrenin çok zor birşey değil. kısa süre blog üzerinden, yaklaşık 1 sene kadar da itü sözlük radyosunda yayın yaptım. laptop mikrofonuyla konusmayın, 2 kişiyse 2 farklı kafa mikrofonu bağlayın en kötü. yayından önce en az 1 saat kadar hazırlık yapın.

sadece şarkı çalmayın anonslu yayınlar yapın.

listen2myradio , caster.fm falan gibi siteleri de kullanabilirsiniz ama sourberry ya da itü sözlük radyo gibi yerlerde sabit programlar sizin için daha iyi olabilir. itü sözlük radyoya çok rahat girip yayın yapabilirsiniz. hemen bir yazarlık alıp başvurun, büyük ihtimal kabul edileceksinizdir. thedewil var radyonun sorumlusu. kendisiyle direk iletişime geçerseniz de yardımcı olur size. başka sorun varsa yardımcı olabilirim.

samanpazarının oralarda çok var.

cebeci'de cumartesi günleri açık olan bir pazar var. yani umarım hala vardır.

(bkz: ankara antika pazarları)

her ayın ilk pazarı antika pazarı kuruluyor ayrancıda -pazar yerinde-

annen yazsın bir kağıda.koysun zarfa versin kuzenine.bunu benim oğlan size gönderdi desin.

ptt nin sitesine giriyorsun, online işlemlerden telgrafı seçiyorsun. göndereceğin metni, gideceği saati vs. yazıyorsun. kredi kartıyla ödüyorsun. sene olmuş 2015 lütfen ama.

bi de alo telgraf olmasi lazim. numarasina bakayim dedim ama sene olmus 2015 ptt nin internet sitesi calismiyor :)

bu işi yapmanın en kolay ve pratik ve masrafsız yolu flatcast sanırım. www.flatcast.info

yok abi ben bilgisayardan anlarım, kendi kendime çözerim diyorsanız shoutcast kullanmak.

(bkz: caster.fm)
(bkz: listen2myradio.com)

çok teşekkür ederim, kolay yolu seçmek durumundayım, bilgisayardan pek anlamam. flatcast yolu ile yayın yapmak istediğimiz zaman arkadaşım başka bir şehirden yayın yapsa, sonraki gün de ben başka bir şehirden yapsam mümkün müdür?

babam 65 yaşında flatcast'te yayın yapıyor. gerisini sen düşün artık. dünyanın neresinde olursanız olun panelden girer yaparsınız yayınınızı. mikrofonlu kulaklığını olsun yeter.

terle birlikte bissürü minarel de kaybettiğinden tansiyonun düşmüştür.
yapıver bi tuzlu ayran. varsa içine maden suyu gibi mineralli bişey koy.

maden suyu+tuz+limon karıştır iç.

ben de 4 dakikadan fazla kalamıyordum ama bu sefer gittiğim sauna çok sıcak değildi. en az on derece fark vardır diye tahmin ediyorum.

dört dakikadan fazla dayanamadağım saunada biraz fazla hareket edersem o kadar bile dayanamıyorum :)) yani sırrı çok az hareket etmek olabilir.

maden suyu göm sadece yeter. tuzlu ayran içme.

bu gece bir arkadaşıma misafirim, soda yokmuş maalesef. tuzlu ayran içeçeğim.. çok teşekkürler herkese.

direkt acile git. kalbin en önemlisi beynin zarar görmüş olabilir. önerilen süre 10-15 dakika arasındadır. ve sonraki her dakika artarak şiddeti artar. ben de haftada 3-4 gün saunaya girdiğim için 10 dakikayla 15 dakika farkını dahi iyi bilirim. sen 30 dakika diyorsun. bir daha da bu kadar süre kalma.

@andy kaufman hocam normalde dört dakikadan fazla kalamıyordum, bugün gittiğim sauna diğerlerine nazaran daha az sıcaktı. dolayısıyla çok endişe etmeme gerek yoktur diye umut ediyorum.

bazen saunadan çıkınca baş dönmesi ya da kötü hissetmek olabiliyor ama 5-10 dakika sonra geçiyor. ne kadar oldu bu durum bu da önemli. acile gidip 1-2 saatinizi verirsiniz daha büyük sorunların önüne geçersiniz.

üstat, arkadaşa sordum yirmi dakikadan fazla durmadık dedi. tuzlu ayran da içtim şimdi baya iyi geldi.. çok teşekkür ederim tekrardan.
edit: 11 de çıktık saunadan bu arada, son yarım saattir kendimi kötü hissediyordum, şimdi baya iyiyim.

zamanında jarda cm 2008 oynardım deli gibi. nokia n73. arasan bulursun. sonra 2009 çıktı sanırım en son, onu da oynadım baya.
ama çok bug vardı. mesela sol açığa koyduğun adam senede 80 - 90 gol falan atıyodu. cm 2008 jar diye arat bakim.

bir arkadaşım da osm oynuyor. bilmiyorum zevkli midir.

ya ben futboldan çok anlamıyorum, o yüzden fazla ayrıntılı bir oyun değil de, sadece takımın dizilimiyle, savunma oyna, hücum oyna vb direktifleri olan, stadı geliştirme seçeneği ve transferi olan bir oyun istiyorum
bir de online olmasın oyun :D
bilgisayara karşı oynayayım.

symbian da mevcuttu bu dediklerim. baya basitti. aradım bulamadım. belki androidde varddır dedim.

Windows + C yaptıktan sonra sağ menüden en altta Change PC Settings 'a girdikten sonra Wireless'ı seçersen Bluetooth ayarını görürsün.

hansel&gratel tarzı kuru mamayı sokaktan balkonunuza doğru kedileri balkonunuza yönlendirecek şekilde koyun. mamayı farketmelerini sağlayın. ne zamandır mama yok diye unutmuşlardır orayı, yine bir keşfetmeleri gerekir.

soğuktan donmadılarsa saklanmışlardır bir yere. benim de sokakta beslediğim kediler var. arabamı tanırlar ben işten gelip park edince ortaya çıkarlar normalde. bu hafta bir kaç gün ortadan kayboldular şimdi tekrar gezmeye başladılar.

soğuktan donma ihtimalleri çok düşük. adıyamanda yaşıyorum ve burada havalar istanbul ve ankaraya nazaran çok çok iyi.

iki gün öncesine kadar havalar baya iyiydi, iki gündür -2 civarında

koymuyoruz. çünkü ihtiyaç hissetmiyoruz.

nemlendirici cihazları var bunların.

Koymuyorum gerek duymadim cunku ama deniz kenarindan ilk ankaraya geldigimde bogazim falan mahvolmustu

yasadigim yer zaten hayvan gibi nemli. bi de suya gerek yok.

yaşadığım yerde hava çok kuru. o yüzden koyuyorum evet.

salondaki peteğin üstünde var ancak içindeki su çok zor bitiyor. sanıyorum ki evim yeteri kadar nemli.

kış da olsa pencereyi açıp havalandırıyorum. sürahiye su koyarken yere biraz dökülse silmiyorum genelde, buharlışıp içerisini nemlendirsin diye. kâfi geliyor.

Üst solunum yolu enfeksiyonları için gerekli bu şeyler.

kedilerin suyu buharlaşıyor, o da yetiyor. kaloriferin üzerine koyunca ayvanat yıkıyor koyamıyorum.

bizim ev çok kuru. mahvoluyorum. bardakla su dayanmıyor, o derece.
şu petek suluklarından aldım. henüz gelmedi. işe yarayacağını umuyorum.

evet petek suluğu kullanıyorum. yoksa burnum tıkalı ve kupkuru uyanıyorum.

50 ila 75tl arası olmalı. metini gördükten sonra net fiyat veriliyor ama.

bu işlerde ya 1000 karakter ya da 180 kelime 1 sayfa olarak kabul ediliyor.
fiyatı konusu ise değişir.

100 kelimesi 7 tl iyidir.

baküden 4 saat uzaklıkta kebele (qabala) var. Gabaland diye bir eğlence parkı var. uçakla gittim, karayolunu bilmiyorum.

Zamanla geçer

20 lik dişlerin ne durumda belki onlar yamuk vs çıktığından diğer dişleri sıkıştırıyo olabilir ve bu diğer dişlerde böyle sızlamalara yol açabilir bi kontrol ettir ve en olmadı diş doktoruna bi görün antibiyotik yazsın onu kullan geçiyo

biraz bekle düzelmez ise git. bazen ilk zamanlar acıyo sonradan düzeliyor.

benim de olmustu oyle, son dolgu yaptirdigim dislere. doktora sordum arada hassasiyet olur oyle problem yok demisti. gecti simdi sizlamiyor uzun zamandir.

yirmilikleri yaklaşık bir yıl önce arayla çektirdim. bir tanesi operasyon ile çekildi, çakılıydı.

Merhabalar, sanılanın aksine küçük olan diş kavitelerine yapılan dolgular bazen daha çok hassasiyet yapabilirler, normalde işlem sonrası oluşan hassasiyet için çok fazla ihtimal vardır ama dolgularınız kompozit ve kaviteleriniz küçükse "C Faktör" denilen kompozitin büzülme oranını yükselten bir kavite dizaynından kaynaklanmaktadır, bu süreçte diş hekiminizi bilgilendirerek beklemek dışında yapacak çok fazla bir şey yoktur, içinde arginin olan "colgate pro-relief" gibi bir diş macunu kullanırsanız süreçte biraz daha rahat edebilirsiniz.

Daha şiddetli olan dolgu sonrası hassasiyetler için:
onurozturk.com
linkinde "Dolgu Sonrası" bölümünü okuyabilirsiniz, geçmiş olsun.

Öyle

sanmam. hergelelik gibi olmasın ama müziği yenilikçi değildi.

sadece müziğini düşünerek sormadım aslında bu soruyu. kişiliğini de hesaba kattım.

kemal sunal'ı da eklemek lazım aslında soruya.

klas adamdı o konularda tabii. halka kendini kabul ettirdiği hali de imajı da takdire şayan tabii. ama bence bergenin ve feri canselin katli ile her şey boka sarmaya başladı.
arkada sen affetsen ben affetmem çalıyor şu an :/

kişilik anlamında olumlu sevilen kişiler evet müziklerini de severim
ölmeselerdi her şey daha güzel olmazdı ama

ne kadar erken ölürsen o kadar efsanesin, yaşlandıkça bütün foyaların bir bir çıkıyor, yaldızlar dökülüyor.

muhtemel akparti saflarında (akillik vs.) yer alacaktı ve siz ondan nefret edecektiniz.

barıs manco, sadri alısık, kurt cobain.... hepsi daha naif cagların ikonlarıydı...

akp saflarında olur gibi geliyor, bence hiç bir fark olmazdı.

gösterim

bunda bazı noktalama işaretleri eksik gibi.
there are various options relating to how the task is to be undertaken
buradan sonra nokta var gibi.

kitaba tekrar baktım, maalesef yok. belki matbaa hatasıdır. uzun uzun kafa patlattım çeviremedim.

yav yoksa da çok fark yok aslında, silsile gidiyor üç kalıp cümle.
nette de böyle virgülsüz noktasız yazıyor evet.

görevin ele alınış biçimiyle ilgili, görevin gerçekte yerine getirilmesinden önce (göz önünde?) bulundurulabilecek çeşitli seçenekler vardır ve dolayısıyla öğretmen tarafından (önceden) planlanlanır..

gibi çevirdim, bütün o öncesini okuyup idrak etsem daha yakışıklı olurdu ama en ilkel hali bu galiba

androidli telefonların bir çoğunda engelleyebiliyorsunuz anahtar kelime ile. Telefon marka ve modelini yazarsanız faydası olur.
not: babamın telefonuna keyword olarak "kandil, kazandınız!, tebrikler!" yazdım adam rahata erdi valla

@kisa sony z1 var bende nasıl yapılıyor valla hayır duası alırsın benden :)
bu arada turkcell kullanıyorsan internet sayfandan ayarlayabiliyorsun atıyorum yemek mesajları gelmesin diyorsun sana dominostan bişey gelmiyor falan filan ama vodafone da beceremedim
edit: www.ids.com.tr?
şöyle bişeyler yapmışlar

bende de xperia z var.

edit: www.ids.com.tr deki gördüğüm ayarlardan ayarlama tavsiyesine göre yapmaya çalıştım ama xperia z de spam mesaj kısmı yok, push mesaj kısmı vardı, oradan da sadece servis sağlayıcısının mesajlarını kaldırabildim.

sanırım bizde direk spam yapma olayı yok baktım da ben.sanırım aplikasyon falan kurucam ben bakalım

evet maalesef bizde yok anladığım kadarıyla :(

Telefonun kendi içerisinde yokmuş
play.google.com
bu programla sanırım istediğinizi yapabilirsiniz.

ya da başka sms blocklama özelliği olanbaşka bir SMS programı da araştırbailirsiniz.

Lindt

arkadaş o duyuruyu yaptığında yakınlarda a101 yoktu, dünden önceki gün açılmış hemen bir sokak arkaya :) hemen bi koşu gidip alayım çikolatalardan . çok teşekkür ederim herkese.

peki lindt sürekli olarak gelecek mi yoksa bim'in star wars oyuncakları gibi dönemsel mi?

Lindt markası. Ben açmıştım duyuruyu. Haftalık geliyor ama bazı şubelerde 1-2 ay kalıyor bitene kadar. Afiyet olsun :)

Ne ozelligi var ki o fiyatına gore? 2 liralık ulkerden etiden ne farki var? Once sorayim da aldiktan sonra bu muymus demeyeyim. 7 lira sonucta. Beklentim büyük asfd

Icinde katki maddesi yok halis muhlis kakao var. Saglikli cikolatadir.

7 tl cikolatamı olur sırf yabancı marka diye. torku çokofest franbuaz +1000

fuck buddy bulmak için.

geyik ve birkaç yorum duymak genelde böyle ortamlarda gaza geliniyor

Geyik işte. Tabi içten içe yorum alma isteği de var. Burada tanımadığın insanların yorumlarını okumak isteyebiliyor insan.

piyasa yapmak olabilir.
kendini çok yakışıklı çok güzel buluyor herkesin bunun farkında olmasını istiyor olabilir
yalnız olabilir tipine yorum yapacak adam yoktur belki çevresinde

seks.

duygularıma tercüman olmuşsun.

bition yok mu zaten oraya niye koymuyorlar mesela ben de bunu merak ediyorum.

biraz geyik, biraz ego tatmini.

pohpohlanmak hoşuma gidiyor.

geyik falan degil ya. bildigin buranin da ekmegini yer miyiz kafasi. skdkdk hayir anlayamadigim sey cogu cirkin ve tipsiz oldugu halde bu neyin ozguvenidir.

ego tatmini yaptırtacak foto göremedim ben pek. :)
yürümeye niyetli olan varsa görsün de ona göre yürüsün düşüncesiyle olabilir. öyleyse gayet makul, kötü bi şey değil.

Bir nevi herkes herkesi görüyor, zirve gibi oluyor. :) Niye bu kadar ciddiye aldıysanız.

Ben burada yazan bazı insanları merak ediyorum mesela. İfşada da görerek "hmm, demek ki dış görünüşü de böyleymiş" diyorum.

ben koymuştum aldığım yorumları çok sevmiştim çünkü dürüst yorumlardı(bazıları trollük tabii ama :D) Hani arkadaşlarına falan sorsan ilk görüşte nasıl bir izlenim verdiğini söyleyemezler, ama buradakiler fotoğrafından "şöylesin bence" diyorlar ki büyük ihtimalle iş görüşmesine gittiğinde ya da kafede biriyle tanıştığında onun da aldığı izlenim bu.

Ha bir de kaslı olanlar kolunu götünü başını koyuyor o ayrı konu :D

daha ciddi şeylerde amaç, sebep arasak ?

ben 3 fb edindim bu ifşa olayı sayesinde. hep destek tam destek diyorum.

Diyelim ki fuckbuddy ariyorlar ya da ego tatmini pesindeler, bu bir baskasini niye ilgilendiren ki. Kaldi ki beğenilmeyi istemek son derece insani bir arzu.

Ego tatmini peşinde olanlar rengini belli ediyor zaten takip eden cevaplarda. fuckbuddy'ciler de öyle. Çirkinler geyik amaçlı yapıyodur başka ne olacak.

Lola90 ile sth weird'in fuckbody aradığına beni inandıramassınız.

O deilde, lan biri tanır diye hiç mi çekinmiyorlar.

her şeyi da bu kadar abartmayalım allasen. genşler eğleniyor işte.

bazıları salt geyik amaçlı. yorumlarla vs. eğlenme falan.

bazıları acaba ne düşünüyorlar tipim hakkında diyor (bunların sayısı çok az. çünkü eğer güzel kız değilsen %100 geyik dönüyor fotoğrafın altında)

bazıları kendini çok yakışıklı/güzel sanıyor. bir fotoğraf atacağım herkes etkilenecek, oradan bana yürüyecek falan diye düşünüyor. zaten onları yolladıkları fotoğraflardaki pozlardan anlıyorsun.

bazıları da kendilerinin güzel/yakışıklı olduğunu biliyor. ego mastürbasyonu için yapıyor.

genel itibari ile eğlenme amaçlı ama. bu kadar takılmamak lazım.

ekşibişına koyulmama sebepleri ise duyurunun tam olarak ekşi sözlük parçası olmaması. ekşisözlük yazarı olmayan kullanıcılar barındırması.

1.ben de ifşa yaptım.belirttim çirkinim diye.maksadım geyikti.
2.insanlar eğlenmek ya da hiçbir nedeni yokken beğenilmek isteyebilirler ya da arkadaş/dost/sevgili/fuckbuddy bulmak isteyebilirler.bunların hepsi gayet insani.bu size anormal geliyorsa insan olmakla ilgili problemleriniz olabilir mi?
3.sevmek,sevilmek,sevişmek,seks yapmak için ille yunan tanrıları/tanrıçaları gibi mi olmak gerek?yani sadece kusursuz olan insanlar özgüvene sahip olabilir ama çirkin ve tipsizseniz özgüvene sahip olamazsınız.bu mu zeka seviyeniz?

Çirkin olmak sadece dış görünüşle ilgili bir mefhum değil;fikriniz,cümleniz çirkin olunca o en kötüsü oluyor.

yav eğleniyoz. bişi de bi tarafınıza batmasın be

merhaba. cidden bende bunu düşünüyordum. "madem geyik diye kisvem var facebook, twitter, instagram cart curt bana yetemiyor, daha çok görün beni, belki özelden mesaj gelir".

Bir iki geyik, bir iki fuck buddy ve bir noktadan sonra artık histeri halini alıyor, tutamıyorsun. İsteğe karşı konamıyor, akıntıya kapılıp gidiyorsun. Örneğin, Orta Çağ'da Polonya'da birkaç kişi dans etmeye başlamış, sonra tutamamışlar bütün köy dans etmeye başlamış. Peşinden bayağı bir kişi dans etmeye başlamış. Sonra dans edenler durmayı becerememiş; ölenler, sakatlananlar, vb. olmuş. Normalde insan dans eder-etmez, önemli de değildir ama bu sefer dans salgını bulaşıcı olmuş. Aynı şekilde de 10 küsur yıl önce Afrika'da bir yerde başlayan gülme krizi yayıla yayıla 3 küsur ay sürmüş. Millet ölmüş gülmekten çatlayarak. Başlatan şey de bir sınıfta çocuğun birinin bir espri yapıp sınıfı güldürmesiymiş. Bir noktadan sonra amaç kendini de aşıyor, aracın kendisi amaç haline geliyor. Ben de çok histeri-üstü bir insan olduğumdan göndermiyor değilim, tam tersine kolay kapılıp gidenlerdenim; bu sefer kendimce sebeplerim vardı. Sonuçta Gangnam Style nasıl milyarlarca kere izlendiyse, biz de ifşa ediyoruz ve yorum yapıyoruz.

@aychovsky dediğin toplumsal histeri oluyor. bunun neresi histeri.

Toplumsaldan ziyade toplu diyelim. Benim açımdan öyle diyelim, o şekilde kalsın. Genele yaymakla hata etmeyeyim. Kendimi ifşa etsem bu yüzden ifşa ederdim. Benim kafamdaki "Ben de, ben de"nin açıklaması bu. Bilmemkaç ay önce Harlem Shake yapasımın geldiği gibi.

Verdiğim örnekler kadar ciddi ve önemli, üstünde durulası değil bence de ama bana onların mikro örneğiymiş gibi geliyor sadece. Yani, yine tekrarlayayım; benim kafam için öyle diyeyim. Ben ciddiye alıyorum olsun.

şu anki bilimsel mantığımıza göre: deneysel olup olmadığını bilmiyoruz.

ileride belki yeni teknolojik gelişmelerle ya da yeni bir kaç buluşla bunun deneysel olup olmadığı, ya da sonsuz evrenler teorisinin (10 boyutlu evren teorisidir umarım bahsettiğin) gerçek olup olmadığı belli olabilir.

ama şu anki durumda deneysel değildir.

neyi sorduğumu ben de bilmiyorum :) aşağıdaki linkte geçiyor sonsuz evrenler teorisi isterseniz bakabilirsiniz, eğer sizin dediğiniz şeyden bahsediliyorsa video da koskoca bir fizik profesörü yanlış bilgi veriyor.

www.youtube.com

şu an fizik teorilerinden çıkartılan sürüyle yorumdan biridir sadece. yanlışlanamaz çıkabilir. o durumda da müddeinin elinde patlar. yani cihan hocanın elinde patlar.
tartışmanın o anında, cihan hocanın ıstırabını ve verdiği tepkilerin taslamanı başından savmaya (beyhude) çabalamasından ibaret olduğunu görmüşsünüzdür umarım.

caner taslaman ile tartışmalarındaki haklıyı ya da haksızı aramıyorum. sadece fizikten gram anlamayan biri olarak sordum soruyu.

oradaki kalkıp giden fizikçinin yanlış olduğu ve doğru olduğu noktalar var. şu an için sonsuz evren teorisi ile ilgili elde bir takım algoritma ve hesaplamalar dışında kesin bir bilgi yok. kanıt yok. kanıtı olmayan şeyi zaten deneyleyemeyiz. bu kuantum fiziğinden tutun sicim teorisine kadar bir çok alan "teorik fizik" alanına girer. buralar biraz pusludur ve kesin olarak doğru konular içeremez. hocanın bahsettiği şeyler evet, fizik konusudur. ama bence o bu konuların gerçek olup olmadığı ile ilgili değil, programın genel gidişatını beğenmediği için çıkıp gitti. yani bilgisini iki dakikada yalanladılar diye bişey yok.

değildir.

teorik ve düşünce deneyi diyoruz. deneysel değil ama.

deneysel değil. tamamen hipotetik durumda.

bahsi geçen programda olan şey de şu. fizikçi orada açık veriyor. caner taslaman da üstüne gidip o açıktan yardırıyor.

peki bir fizikçi daha doğrusu fizik profesörü nasıl böyle bir hata yapar? dili sürçü ve sonrasında tükürdüğünü yalamak istemedi mi yoksa başka bir şey mi ?

sinirlendi kardeşim. şurada izah etmeye çalıştım teveccüh edersen:
eksisozluk.com

bir konuda otorite olunca söyledikleriniz genelde doğrudan kabul görür. bu da başka meslekten kişilerle konuşurken sözcüklerinizi çok ehemmiyetle seçmemenize yol açar. buradaki hoca da aynı şekilde otorite benim diye rehavetten açık veriyor. ama caner taslaman hatayı görüyor ve üstüne gidiyor. hoca da hatasının farkında olduğu için cevap veremeden programı terkediyor. haklı olsa zaten sakin sakin anlatır. burada tükürdüğünü yalamak istemiyor.

olay tamamen retorikte.

ayrıca bazı hardcore bilim adamları bilim felsefesinden bihaber olabiliyor. adam çok iyi biliyor ama bildiklerinin neyi ifade ettiğini göremiyor mesela. (bahsi geçen hocanın durumunun bu olduğunu iddia etmiyorum)

bahsi geçen çok sayıda evren olması ise cevap evet, şuraya yazdım eksisozluk.com
sonsuz sayıda evren olması ise bence mantıksal ya da felsefi bir tartışma. sonsuz sayıda yıldız var diyebiliyor muyuz?
bilimsel olabilmesi için yanlışlanabilir ya da test edilebilir olması gerekiyor, sonsuzluğu nasıl ispat ederiz?

İyi de kardeşim o izlediğin video'da Cihan Saçlıoğlu kafasındaki şeyi anlatamadan Caner Taslaman isimli fizikçi olmayan dangoz lafını kesti, saygısızlık etti, konuşturmadı. Böyle şarlatanlara prim yaptırmayalım lütfen.

öğrenicilere/öğrencilere, kendilerini görevlere/ödevlere hazırlamaları için zaman vermek; yaptıkları görev/ödev ile alakalı kullandıkları sözlük öğelerini, karmaşık dilsel biçimleri, akıcılığı ve doğallığı geliştirmelerini sağlar.

günde 3 kere hepsinden birer damla

Sıralama fark eder mi acaba. çok teşekkür ederim

ben de bir ara 2 göz damlası kullandım, aralarında 5-10 dakika olsun demişlerdi.Aklında bulunsun.

biraz açılman kendine gelmen lazım. korkma. adıyamanda hangi mahallede oturuyosun. bu ekim ayına kadar 2 senem orda geçti. karapınar mahallesindeydim.

Teşekkürler :) Altınşehirde oturuyorum.

anaaa çok yakınmışız. nokta marketin ordaydım ben. taşındık artık adıyamanla işim bitti ancak maalesef çok sıkıcı bi şehirdi yav.:(

eğer bu durumdan bilincindeysen -ki evet- ve bunu yalniz kaldigin zamanlar haricinde yapmiyorsan. sosyal ortam vs.. ben bunda bi sorun gormuyorum acikcasi.
bazi zamanlar artip bazi zamanlar degisiyorsa yer ve mekana gore demek ki bi seyler tetikliyor. stres veya sinir durumlarinda hangimiz konusmuyoruz ki (: mesela ben bir seye cok sevindigimde bi kendi sirtima vurmadigim kalir gaza getirip (:
kendi kendine konusma sosyal normlari etkilemedigi surece bir rahatlama seklidir kisaca. onem verilen kriter budur.

emin olamamakla beraber maximil kullanmak için maximiles.com.tr sitesi üzerinden bilet alman gerekiyor.

sakkarin yoksa aspartam var. kısacası yapay tatlandırıcı var yani. içmeyin.

meyveli soda gazoza esdeger

markadan markaya değişiyor içine koydukları madde ama şeker mutlaka oluyor içlerinde. glikoz şurubu ya da diğerleri.

desenize faydalı bir şey içiyoruz diye kendimizi kandırıyormuşuz. Allahtan çok tüketen birisi değildim. bundan sonra hiç tüketmem muhtemelen. çok teşekkür ederim herkese

meyveli olmayını için. soda değil, maden suyu yazsın üzerinde. soda=normal su+karbon dioksit

@simrug arıtmayı mı kastediyorsunuz?

sade için maden suyunu.

ya da limon suyu, azcık şekersiz meyve suyu ile tatlandırın.

tr.pinterest.com seç beğen pnp

(bkz: yaşam savaşı verme bıçağı)

Ne kadar surelik veya hangi durum icin olacagina gore degisir. Soruyu biraz daraltman gerekiyor

Herhangi bir tehlikeye hazır olabilmek için, Çanta evde duracak.. Olası bir deprem olabilir mesela.

belli başlı ilaçlar olmalı şehir survival durumunda.

antibiyotikler, ağrı kesiciler, vitaminler en önemli haplar.

yaz günleri yaklaşırsa, bu çantanın içinde tuz da bulundurun. evler yıkılıp kurtulabilirseniz, dışarıda kalacağınız için aşırı terler ve tuz kaybedersiniz. göçük altından insan kurtarmaya çalışmak, kolay bir şey olmayacak.

bol bol konserve ve enerjisi yüksek yiyecekler de listenin üstünde olmalı. snickers gibi mesela (eti maximus da iyidir) ama en uzun süre dayanan yiyecekler tabii ki konserveler ve kurutulmuş meyve-sebzelerdir.

küçük bir dikiş seti, yerel bir harita, el lambası, güzel bir çok amaçlı isviçre çakısı (konseve ve şişe açacağı olmalı), güzel bir bıçak.

termal battaniye. gerçekten işe yarıyor ve çok az yer kaplıyor. bundan 2 tane bulundurabilirsiniz.

su. çok ekstrem durumlarda su arıtma tabletleri.

ama en güzel kurtarıcı, önceden planlanmış kaçış rotası planıdır. eğer istanbul ya da başka bir büyükşehir sağlam bir depremle yüzleşirse; bence kurtulanlar da pek şanslı olmayacak.

yıkılan köprü ve viyadükler, insanları şehre hapsedebilir; araba ile zaten yıkıntılar arasında ulaşım sağlamak güç olacak. kısa süre içinde su bulma sıkıntısı ve cesetler yüzünden hastalıklar baş gösterecek. sinekler ile insanlara geçecek. yağmacılar, kaos, anarşi derken; en mantıklı durum kısa süre içinde şehri terketmek olacaktır.

bence yürüyerek istanbul'u terkedebileceğiniz rotalara bakın. avrupa tarafında iseniz trakya'ya doğru yol alın.

sol yanda o kişinin isminin üzerine gelin.
tıklamadan

küçük bir pencerede profil özeti
altında
kişi bilgisi e postalar çıkıyor.

kişi bilgisinin üzerine tıklıyoruz.

o kişinin bilgileri çıkıyor.
ismi
mail adresi vs

isminin üst kısmında
kişilerime git kişilerim gruplar eposta ve daha fazla var

o daha fazlanın üzerine geldiğimizde kişiyi sil opsiyonunu görebilirsin.

www.youtube.com

espiri yenilecek bişi mi ki kardiş? yapılır gülen güler gülmeyen gülmez.

darude-sandstorm

u1312.hizliresim.com

en sevdiğim since 1999
www.hitwebcounter.com

detaylı analiz istersen google analytics'e de bakabilirsin.

bu da güzel, kalpli olanı
www.freecounterstat.com

google analytics

Genel olarak yıl sonu kampanyaları oluyor, opel'de var mesela 2014 modellerde bayağı indirim var.

opelin sitesinde opel corsa 5 kapı 36bin küsür diyor. tıklayınca o linki 44bin küsür oluyor. neden öyle oluyor acaba bilginiz var mı?

not: ilk defa araba alacağım, hiç anlamam bu işlerden. teşekküerler.

@sen olmayan cocuk benim
44bin olan liste fiyatı. Diğeri aralık kampanyasındaki fiyatı olmalı.

www.opel.com.tr

Bir de bayiler de indirim yapıyorlar, birkaç bayiyle görüşün, şu şu kadara veriyor falan diye işi kızıştırın en uygun olanı alın. :)

Ellis ve Lee'ye göre, görevin çerçevesi (iskeleti), öğrenicileri görevin sonucu hakkında bilgilendirdiği için görev yerine getirilmeden önce önemli bir rol oynar.

edit: theconqueror +1

ellis ve lee'ye göre, yapılacak işi uygulamadan önce çerçevelemek daha önemli bir rol oynuyor, çünkü bu okuyuculara yapılacak işin sonucları hakkında bilgi verir.

edit: çerçevelemek değil de, görevin çerçevesi olması gerekliymiş aradaki of'u okumamışım ben. himmet dayi'ya tşkr uyarısı için.

hızlıca bir göz attım da hepsi kısa çeviriler. ücret vermekten imtina etmiyorum ama kime ne kadar faydası olur ki ? bir de şöyle bir teknik ile ilerliyorum ben: hızlıca çevirebildiğim her yeri kendim çeviriyorum, takıldığım veya çevirisini beğenmediğim bir cümleyi buraya yazıyorum . anlık gelişiyor yani her şey.

cevabını beğendim, kendine de tik ver.

not: dalga geçmiyorum.

Bu nedenle, bu işlevler ve formlar (bunun tam Türkçesi konuya göre değişebilir) bağlamlandı ve odaklanılan görev kapsamında öğreniciler (öğrenciler) için daha anlamlı hale geldi.

metnin tamamı ne anlatıyor onu bilemiyorum tabi. o yüzden çevirisi çok havada kaldı benim için.

Can evinden vurdun

www.youtube.com

ağrı dağından uçtum

Hayyam
Can evimden vurdun
Hancı
Arar
Ve bombayı en sona sakladım. Ağrı dağı. Her ne kadar onlara ait olmasa da

adamlar kendilerinin olmayan şarkıları da öyle bir yorumluyorlar ki yeni bir renge bürünüyor şarkı. kötü şarkıları yok resmen bunların.

kara aşk

www.youtube.com

edit: bütün şarkılarını indirebileceğimiz bir kaynak bilen var mı ?

neden bilmem

bir seher vakti
dağlar var
ağrı dağından uçtum
karacaoğlan
kara aşk
bu dünyaya niye geldim

en bombaları bunlar bana kalırsa

durumu açıklayıp en olabileceklerden bir tanesini seçmesini rica et bence.

Kişiliğini o fark etmeden veya istemeden değiştiremezsiniz, "Bu olmuş mu?" yerine "bu şimdilik iyi mi?Üzerinden yine geçeriz." şeklinde yaklaşmayı deneyin. Tekrar geçmeyin ama :D
Gerçi bunu kaç kez yer bilmiyorum.
Belki de şunu diyebilirsiniz "Geç kalmamızdansa 10 üzerinden 8lik bir şey vermek istiyorum, bu 10 üzerinden 8 olmuş mu? Olmadıysa ne eklememiz gerekiyor sence? Lütfen 8 lik bir seviyede düşün." Kabul ederse rahat rahat gidersiniz bu 8 ile :)

önceki çalışmalarında o problemi nasıl halletmiş getirip örnek göstersin, onun üzerinden tartışın.
yani tamam senin yaptığını beğenmiyor, o halde beğendiği nedir? nasıl olmalı?
ortaya somut bir fikir koyamıyorsa ve yük senin üstündeyse o kişiyle çalışma fikrini gözden geçirmelisin.

mükemmelliyetçi olduğunun farkında, kendisi de bir şeyler araştırıyor, bir konu, ölçek belirliyoruz sonrasında vazgeçiyor. En büyük sorun da bu, sonradan vazgeçmesi.

sıkı bi kavga edin bi rahatlayın önce. ondan sonra işler yoluna girecek bak.

@merhum, bugün kavga etmeyi düşündüm valla :)

bugün okula gelmedi, gelse kesin kavga ederdim :) yarına sinirim kalmaz ama sert ve net bir şekilde konuşmayı düşünüyorum artık :)

sonu depresyona kadar gidebilir. en büyük zararı budur. çünkü mükemmeliyetçilik beraberinde tatminsizliği de getirir.

başkalarının yaptığını beğenmediği için ya herşeyi kendi yapmaya çalışır ya da kontrol manyağı olur. bu da başkalarını rahatsız eder. insanlar kendilerine güvenmediğini düşünür.

Mükemmeliyetçilik tatminsizliktir aslında, Ya daha iyisini yapabilirim diye görevin olan bir şeyi bitiremezsin, teslim edemezsin, başlayamazsın, içine sindiğinde vakit geçmiş olur ya da vaktinde başlarsın,teslim edersin vb. ama beğenmeye beğenmeye yaparsın bunu, içine hiç sinmez.
Diğer açıdan, hayatta doyuma ulaşamazsın. Daha iyi sevgiliyi/eşi/işi/kıyafeti/evi/arabayı bulabileceğine inanırsın, durmadan koşarsın tekerlekteki hamster gibi, seni hiç bir şey memnun etmez. "Yeterli" yeterli değildir senin için, hayır. Hayatını yaşayamazsın.
Mükemmeliyetçi insanın ana sorunu/hstalığı migrendir. Kurdukça, aradıkça, yetemedikçe o kafa çatlayacak gibi olur.
Psikolojik olarak şöyle bir şey fark edilmiş, genelde mükemmeliyetçi insanlar arabada giderken bir radyo istasyonu bulduklarında ve o sırada çalan şarkı da hoşlarına gitse dahi "Daha iyisi var mı?" diye geziyorlarmış diğer kanalları da. İnsanları/kendinizi böyle test edebilirsiniz. Bu kanal işini hayattaki herşeye uyarlayın işte.

sürekli kendi içinden sorular sorarak etrafını değerlendirip, bulduğun kusurlar eşliğinde sinir hastası olmaya kadar gider.

başarılı(göreceli) ama mutsuz bir insan (görecesiz).

bazı şeyler için gerektiği kadar enerji harcamak gerekir

örneğin 60 alıp geçebileceğin bir sınavdan 100 almak için buna daha fazla ayırmak gerekir, bu zamanı başka bir alanda kullanabilirsin

burada tek değişken zaman gibi, fakat enerji, motivasyon gibi şeyleri de ekleyebilirsin neticede biyolojik varlıklarız hem bedenen hem zihnen de bir sınırımız var yoruluyoruz

ilk etapta öğreniciler bir iletişimsel görevi kendilerine konu ve görev tanıtıldıktan (hemen) sonra uygulamaya koyarlar.
Sonra bu az evvel giriştikleri görevi uygulamaya koymak için gerekli planlama hakkında yazar veya konuşurlar.

enstrüman bendir. buda baya ünlü bi perküsyoncu meksikalı sanırım.

www.google.com.tr

ilk baştaki ses çok güzel ve enteresan :)

bu enstrumanın linkte yazdığı üzere bir ismi de bodhran, irlanda folkloründe kullanıyorlar, irlandadakiler bir sopa tekniğiyle ritim tutuyor

www.youtube.com

bu tip çalgılara genel olarak frame drum deniyormuş
en.wikipedia.org

Bodhrán (Ireland)
Daf (Iran, Kurdistan, Azerbaijan, Turkey, Middle East)
Bendir (North Africa, Turkey)

@cigerdelen evet çubuğu şu an farkettim :) bendir değil bu haklısınız.