Ekşi Duyuru

Benden de gecmiyodu bi yerden sonra. Dus cikisi hafif islakken taramaya basladim. Ilk basta dumduz oluyor gicik, ama düzeltebiliyorsun.

Bizim saclar genelde kisa oldugu icin, cok kurutmadan cikiyoruz. Bu da sac nezlesi yapiyormus. Tararken cok zorlaniyordum ben. Hele kestirmeye gittigimde adam oyle bir taradi ki, en son disci koltugunda o kadar taramistim. Kadinlar sabah dustan sonra 20 dk kaliyorlar ya icerde, yadirgamamak lazim. Aliskanligi bozup kupkuru olana kadar kurula. Ortam sicakken bile riskliymis islak sac.

bim'de satılan saç bakım yağı adındaki 3 buçuk liralık ürünü alıp maske yap. aynı firmanın aynı içerikli ürünleri 5 katı fiyata satılıyor dışarıda

Sadece duştan sonra tara
Şunu kullan, inanılmaz kolay taranıyor

www.discounto.de

Migrosta falan heryerde bulursun

linktekinin ingilizcesinde biraz sıkıntı var gibiydi, ben de şuradan yararlandım: en.wikiquote.org

içinde kaç kişi var? kimin ümitlerini ve hayallerini kapsıyorsun? keşke kendi gözlerinin içindeki gözleri, zihnindeki zihinleri görebilseydin, ne kadar çok şey paylaştığımızı da görürdün.

Alllah caninin almasin, heyecanlandim bosuna:) Gelirlerse hic sasirmam.

çok mutlu olmuştum ya,
neyse

megadeth:

take no prisoners
holy wars the punishment due
hangar 18
rattlehead
mechanix
rust in peace polaris
five magics
architecture of aggression
wake up dead

in flames
everlost
dead eternity
moonshield
graveland
the jester race
jotun
gyroscope
wayfarer
jester script transfigured
colony
satellites and astronauts
only for the weak...

dt
crimson winds
shadow duet
a bolt of blazing gold
silence and the firmament withdrew
punish my heaven
hedon...

10ar 10ar yazmıcağım. Zaten herkes yazmış.

Dark Tranq.: insanity's crescendo

Bodom:
angels dont cry
blooddrunk
in your face
tie my rope
lil bloodred ridin hood
are you dead yet

megadeth: (hepsi)
sweating bullets
take no prisoners
captive honour
lucretia
in my darkest hour
angry again
99 ways to die
kill the king

in flames:
disconnected

dream theater:
the mirror
lie
erotomania
the dance of eternity

Children of Bodom - Everytime I Die
In Flames - Pinball Map
Megadeth - Holy Wars, Symphony of Destruction, Trust, Tornado of Souls, Angry Again, Sweating Bullets, Peace Sells, Kill the King, Addicted to Chaos, Hangar 18

Children Of Bodom:

1. Kissing the Shadows
2. Everytime I Die
3. Angels Don't Kill
4. Roundtrip To Hell And Back
5. Her setlist sonunda olduğu gibi, Downfall

In Flames:
Moonshield
The Jester Race
December Flower
Jotun
Food for the Gods
Only for the Weak
Bullet Ride
Satellites and Astronauts
My Sweet Shadow
Crawl Through Knives

dökülmemesini önle öncelikle.

Herhangi bir saç tarzı öneremiyorum maalesef. En azından ben bir şey bulamamamıştım düzgün. Belki biri daha iyi yardımcı olabilir. Fakat şöyle de bir durum var ki, ben ilk uzama dönemlerini şapka ve bere ile geçiştirmiştim. Şu aralar tam bere dönemi. O leş saç tarzı görünmüyor, kafanı da sıcak tutuyor. Sonra ayrılacak/toplanacak döneme girmiş olursun zaten.

Saç eğer bonus tarzında uzamıyorsa düşer muhtemelen. Düşünce de öyle çok kabarık gözükmez sanıyorum.

en başta yanlış düşünüyorsun. uzun saçın ilk zamanları saçı geriye atınca herkese alnı fazla açıkmış gibi gelir. farklı insanlardan mümkünse azıcık bilinçli insanlardan tavsiye al bu alın konusunda. kabarık olmasının sebebi banyodan çıkar çıkmaz harıl hurul havluyla kurulayıp sonra da makine ile yine aynı şekilde rastgele kurutman olabilir.

edit: bere falan önermem ben. olmuyor. o bere elbet çıkıyor iyice leş bir saç kalıyor geriye. saç tipine göre saç ürünleri kullanabilirsin. düz saçlı adam yana ata ata kullanır saç ürünü kullanmadan ama senin bir şeyler kullanman gerekebilir.

havalar da soğuk bere tak. ben saçımı uzatırken kafamda hep bere vardı. hem herkese yakışır hem de saçların korkunçluğu belli olmaz.

saç uzatan hemen her erkeğin yaşadığı bir maymun olma dönemi söz konusudur. şu an o dönemi yaşıyorsun. yapılacak bir şey yok, kaderine boyun eğ ve lüle saçlarını ufak bir boyun hareketiyle omzunun gerisine savurup karizmaya karizma demeyeceğin günleri hayal ederek bir süre daha 31'e devam et.

1 seneye gelince, saçın bir şeye benzemediği bir geçiş dönemi oluyor maalesef. yapacak bir şey yok. kış aylarında olduğumuz için şanslısınız. bere takarak bunu örtebilirsiniz. saçım düzgün şekilde toplanacak uzunluğa gelene kadar mayıs başlarında bile bere ile dolaştığımı hatırlıyorum. biraz sabır gerektiriyor bu saçma dönem.

şapka, bere, taç, bandana bir şekilde idare ediliyor bu geçiş dönemi. 6 senenin sonunda kestirdim saçlarımı sırf bu dönem yüzünden uzatmaya üşeniyorum tekrardan.

e madem öyle azcık sabredip aynı şehirde okul kazansınlar.

Niye ayrılıyorlar ben onu anlamadım.
Mesafeler engel değildir hicbir zaman tabi henüz biraz kucuksunuz engel teşkil edebilir o da doğru.
Neyse bu kadar derin düşünmeye gerek yok konusun gittiği yere kadar gitsin canım.

4 yıl uzaktan ilişki yürüttüm, şimdi 2 yıllık evliyim, mutluyum, yakında çocuk da olursa on numara 5 yıldız ;)

Niye ayrilmalari gerekiyor ki o kısmı anlamadim?
Ortak bi amacınız var şuan. Ayni yada yakın sehirlerde üniversite okumak. Bundan daha güzel bi iliski alevleyicisi durum olabilir mi birbirinizden daha baska biri sizi motive edebilir mi? Krizi firsata cevirinn. Ortak amaç için her seye değer.

17 yaşındalarsa çok düşünmesinler paldır küldür girsinler olaya.
bi de vazgeçicek kadar sevmek diye bir şeyin olduğuna da inanmıyorum. en azından o yaşlarda yok. çoğunlukla da tam tersi oluyor Tarkan abimize kulak verelim www.izlesene.com
ve tabi yukarıdaki "aynı şehirde üniversite kazanmaya çalışsınlar"a katılıyorum.

Şu an on yedi yaşıma bir öğüt versem o da "bırak bu depresif halleri" olurdu.

Zamanla öğreniyor insan tabii, alışıyor da bir miktar ama, daha ne aşklar gelip geçecek üzerinizden.

Bir şey olacaksa, olur. Kalplerde yara haline getirmektense tatlı bir hatıra yapmak daha iyi.

ay çok tatlı
bu kadar çok seviyosanız uzun mesafe ilişkiyi yürütürsünüz bence, o yaşlarda zor olmuyor.
zaten 1 sene sonra da sınav var yanılmıyosam
üniversiteyi aynı şehirde kazanmaya bakın

bu arada yüzyüze görüştünüz mü bilmiyorum ama ne yapın edin, buluşun :)

ders çalışma kısmını bilmem de. bu sıralar ne yapın biliyonuzmu siktir edin bak hzır bursa da olan çıkın dağa board yapın. 40 lira ekipman telesiyej falan totalde 150 lriaya krallar gibi yemekte yersiniz kayakta yaparsınız çok zevkli adrenalin. bu hafta gidiyorum ben. dönünce yine sever :)

ergenlerin kaderi bu herhalde. ulan uzak mesafe olur da bu kadar mı olur. günübirlik gitsen gidemezsin, gidip kalacak olsan daha 17'sin o işleri beceremiyosun. sizin işiniz de zor be abi.

bak sana bi şey diyim, bu tip konularda kimseyi dinleme. ergen diyen de olur, "aman ne olacak sizin aşkınızdan" diyen de. sen samimiyetle "seviyorum ulan" diyebiliyosan sonuna kadar git.

17 yaşındaymışsınız. en azından lise 3'tesinizdir diye tahmin ediyorum. dişinizi sıkın, 1.5 sene sonra aynı şehirdesiniz eğer üniversiteyi kazanırsanız. benim 6-7 senem uzak mesafe ilişkisiyle geçti. "geçer mi 1.5 sene" deme. o kadar seviyosanız her türlü geçer, rahat ol. ben de 17 yaşındayken geçirdim o süreyi yani 30'umdayken değil.

ha üniversiteye başladığında uzak mesafe işlerine bulaşma derim. 20 yaşına geldiğinde elinde 8 sene uzak mesafe ilişkisi ve buna karşılık sadece "el tutma" deneyimi olduğu zaman kendini aptal ve kandırılmış hissediyor insan. bu tip ilişkiler ergenlikte güzeldir, hoştur. insanın güvenini yerinde tutar. ama 18-19'dan sonra "sanal"ı bir köşeye bırakmak lazım.

Hak kazanmak

-ebilmek. (becerebilmek)

you don't get to live. yaşayamıyorsun.
when you finally get to love somebody... en sonunda birisini sevebildiğinde...

hediye kazak, elbise filan mı alacaksın?

Boyu 1.75 civari sanirim. Kilo olaraksa kancukla tanistiktan sonrq gotu gobegi saldi iyice.

ileride çok küçük, çok çok küçük ama, bir ihtimalle belki şundan olur:

(bkz: karbon nanotüp)

yeğen ağ fırlatıcısı yapmak problem değil yeğen... önemli olan havada anında katılasıp çelik sertliğinde içerik sağlayabilecek bir plastik birleşiği bulmak.

köpük atanı var :)

aynısı yazın başıma geldi.3 ay öncesinden planlarını yapıp hazırlandığım bi etkinlik iptal oldu. evlat acısı derler ya, onu yaşadım ya ajsagad. ne güzel de hayaller kurmuştum . yeni etkinlik yeni hayaller çözüyor bu durumu anca.

Anlat dinleyelim. Vaktimiz var. Bir daha ne zaman göreceksin o kişiyi?

aynisi bu yaz oldu. hatta 1,5 ay degil, 1,5 yil hayal etmistim.
her iste bi hayir vardir demek, iptali mantiga burumek lazim. ilerid daha guzelleri, daha iyileri olur diye dusunmek lazim. isin ucunda hastalik olum olmadigi surece herseyin bir telafisi vardir.

ağlardım

bir 35 lik tekirdağ paklar bu durumu. acılar hayal kırıklıkları çok da kötü değildir. hayatın bir parçasıdır. tamam .ikilmiş sıpa gibi ortada kalmak çok kötü ama biraz halil cibran oku rahatlarsın.

Neşeniz maskelenmemiş kederinizdir.

Ve içinden kahkalarınızın yükseldiği kuyunun ta kendisidir çoğu zaman gözyaşlarınızla doldurulmuş olan.

Ve başka nasıl olabilir ki?

Keder,varlığınızı ne kadar derin deşerse kadar çok neşe sarmalarsınız.

Şarabınızı tutan kadeh çömlekçinin fırınında pişirilmiş olan kadehin ta kendisi değil mi?

Pürneşe olduğunuzda kalbinize derinlemesine bakın ve yalnızca şunu bulacaksınız kidaha önce size heder veren şimdi size neşe bahşediyor.

Kederli olduğunuzda kalbinize tekrar bakın ve göreceksiniz ki hakikaten daha önce sizin mutluluğunuz olan şey uğruna şimdi gözyaşı döküyorsunuz.

Bazılarınız ‘Neşe kederden büyüktür’der ve diğerleri ‘yoo,keder daha büyüktür’der.

Fakat ben size derim;onlar ayrılamazlar.

Halil Cibran / Ermiş

1.5 ay boyunca sadece tek bir şeyi düşünüp ona odaklanmış olmak büyük bir hatadır. dolayısıyla yoğun bir pişmanlık yaşar, hem iptal olduğuna hem de gerizekalı olduğuma üzülürdüm. bir daha da tek bir şey için böyle deli gibi beklemez ve heveslenmezdim. büyük hatadır bu. manyak gibi beklediğin zaman, gerçekleşse bile asidi kaçmış kola tadı alırsın. saçmasapan bir şey.

1.5 ay bir sey degil.

der meister +1
Beklentilerini büyütmemen gerektiğini öğrenmişsindir inşallah? Olmayacağı ihtimaline kendini hazırlayarak beklemeli insan bekleyecekse.

lumberjack'i kim övüyorsa ilginç. türkler satın aldı, fiyatları aşağı çekip mahvetti kalitesini. lumberjack tavsiye etmem.

ikisi de leş. hele ki dockers. adamlar marka ardına sığınıyor bilinirlik vs ama by gerli yazısını kimse görmüyor... dockers ismine güvenip almıştım bir ayakkabı rezaletti sonra fark ediyorsun by gerli yazısını... aaa ne güzel kazık yedim diyorsun falan. ve lumberjack de el değiştirdikten sonra bitmiş

cdn.internethaber.com

Madame tussauds sayilir mi? :)

Ak Saray pek çok yere haber oldu. BBC klip yaptı hakkında. Ak Saray'a harcanan paralarlar neler yapılabileceği, dünyadaki diğer cumhurbaşkanlığı ve başkanlık konutlarıyla karşılaştırılması vb. yapıldı. Kadın erkek eşit değildir sözüyle ilgili haberler yapıldı. Bir de Türkiye'nin dünyanın en diken üstündeki (balon tabirini kullanıyorlardı) ekonomisi olduğuna, özellikle gayrimenkul üstüne dönen ekonominin her an patlayabileceğine dair İngilizce dilli basında çok haber gördüm.

www.bbc.com
www.bbc.com
www.washingtonpost.com
www.businessinsider.com
time.com
www.bloomberg.com
awdnews.com

edit: müslümanlar amerika'yı keşfetti sözü de bayağı yer buldu.

www.washingtonpost.com
www.theguardian.com
www.jpost.com
www.bbc.com
www.foxnews.com
news.yahoo.com
news.yahoo.com
www.aljazeera.com
awdnews.com

almanyada haber dinliyorum bazen radyodan. genellikle işid ve türkiyenin skimsonik tutumundan ve hükümete karşı AB'nin tutumundan falan bahsediyolar.

uplayayım bari forum tekniğiyle.

trompet.

yes trompet.

Trompet, o Ibrahim Maalouf konseri mi? :)

ibrahim maalouf 4 şeysli kullaniyordu sanki. bunda 3 var :)

Reklam ve pazarlama başarısı tamamen.

konsept cafe orası, rock müzik tarihinin önemli isimlerinin zamanında kullandığı eşyalar sergileniyor. mesela londra şubesinde jimi hendrix'in zamanında kullandığı gitarı var.

Tişörtleri sayesinde meşhur diye tahmin ediyorum ben.

merkezi hard rock cafe o kadar meşhur ki ismi iç tasarımı lokasyonu özenti turistler vs, adamlar parayı buldu popülerlik tavan yaptı başka yerlerede aştılar, pazarlama başarısı başka bişey değil

Olayı, arkadaşların da dediği gibi, rocker kimselerin çeşitli eşyalarına, fotoğraflarına, çalgılarına yer verilmesi; barların aynı zamanda bir müze havasında olması, konsept olarak hakiki "tarz" olması, hizmet kalitesinin yüksek olması, kendi adlarına çıkardıkları ürünleri satıyor olmaları ve tabii ki pazarlamalarının da muhteşem olması.

zenginler gidiyor oraya. gereksiz pahalı ürünleri. kapitalizmi motto edinmişler.

www.youtube.com bu sarkiyi ariyorsun muhtemelen.

rip oluyosun en yakın police stationda spawn oluyosun soona........

co2 artınca direk uyarılıyor reseptörler(kan kalpten çıktığı an) ve derin nefes almaya başlarsın. hala poşetten solumaya devam edersen kalbin çarpmaya başlar dokulara o2 yetiştirmek için.
o2 yetmeyip laktik asit birikmesi ve beyni uyku için uyarması falan uzun sürebilir ama co2 artmasının beyne etkisini hatırlamıyom :/ beyinde yoktu galiba co2 reseptörleri. aortta var diye hatırlıyorum.
o2 düzeyi zaten nefesi düzenleyen bişey değil.

hızlı soluyan (panik atak geçiren vb.) insanlarda kanın co2 düzeyi düşer respirituar alkaloza girerler. vücut sistemleri üzerinde etkisi olan bu durumu engellemek adına poşetten, kese kağıdından solurlar ki kendi verdikleri co2'den yoğun poşet içindeki hava tekrar içeri girsin. yani vücudun co2 yoğunluğunu eski dengesine getirmek için yapılır.

Çocuklara takım ruhu kazandırmak için ekip hâlinde kullanabilecekleri ağır silahlara yönlendirin, tabanca gibi tekil silahlar çocukların güvenli ve etkin bir şekilde kullanmalarına uygun değil demiş.

Paralı ama çok düşük albüm + kargo= £13.44 tutuyor, tabi bu yaklaşık olabilir ama +-1 farkeder bence en fazla.

Türkiyeye isteyince ingilterenin kdv'si düşüyor böylece avantajlı oluyor biraz da, normalde kargo £4.28 görünüyor.

beleş kargo değil bu. sadece birleşik krallık içi beleş. türkiyeye albümleri standart int'l postage ile 4-5 pound tutuyordu galiba. bayadır müzik albümü almıyorum artmışta olabilir emin değilim. checkout yaptığın yerde ekler tutarı, orda görebilirsin ne kadar kargo çıktığını. ama tahminimce 10 poundu geçmez.

satın alma aşamasına gelsene, orada toplam tutarı söyler zaten. kredi kartı numaranı girerken senden düşecek miktarı görürsün.

www.youtube.com

@bluebey yok bu değil ya. gayet duygusal bir sözdü.

''Gizli yerde hayallerim ve uzgun oldugum anlar icin fazladan guluslerim var''

saklı yerlerde hayallerim ve kendimi iyi hissetmediğim zamanlar için fazladan gülümsemelerim var.

keko işi bence. çok demode

Kro

"kıro" demeyeceğiniz kolye takan erkek var mı yada olacak mı acaba merak ediyorum. zincirli, parlak bişey olsa eyvallah diycem gayet vintage ve hoş.

deri zincir olmasa güzel. bence sadece onun deri olması kötü.

demode oldu bunlar harbiden.

madem ingilizce problemin yok her bir eyalet için gereksinimler: discoverpolicing.org

senin 21 yaşında ve green card olan versiyonunum. izleyeceğin yol bir şekilde abd'ye gidip orduya kapak atmak. ordudan sonrası kolay.
edit: vaktim olursa editleyip upuzun bir cevap yazarım.
freekara'nın dediği yanlış. bütün eyaletlerin kanunları farklı. green card'la da alan pd'ler var. bilmeden kesin konuşmayalım.

aslında ben de ordu düşünmüyordum ama ordudan gelenlere öncelik var polis olmak için. ben kısmetse 3-4 senelik sözleşme imzalayacağım orduyla.

orduda görev yapanlar "veteran" oluyor. polis departmanlarının internet sitelerinde bile yazıyor veteranlar önceliklidir diye. o yüzden söyledim. bir de genel olarak insanlara (sonuçta türkiye dışına çıkıyorsun ve her kültürden insan var orduda) ve mesleğe adapte olman açısından faydalı olur ordu. ayrıca ileride polislik daha ilerisi federal bürolar (fbi, atf, dea vs) hatta homeland security olaylarına bile girsen orduda görev aldığın için security clearence ve background check alman daha olası. yoksa rastgele bir abd vatandaşı bile geçemiyor bazen security clerance'ı falan.

ordunun da çok iyi imkanları var:
bir kere siviller 5 yıl abd dışına çıkmamak şartıyla vatandaşlık için başvuruyor. orduda ise sözleşmeyi imzalayıp botunu, palaskanı taktığın gün başvuruyorsun vatandaşlığa. active duty'de olduğun ve ülkeye hizmet ettiğin için öncelikli oluyorsun, ortalama 1 sene sonra alıyorsun vatandaşlığı.

geri kalan da sözlükten, abd'de yaşayan ve orduyu düşünen bi badimle mesajlaşmamızı kopyalayayım.

"ordu askerine iyi bakiyor. evliysen sana ev oneriyorlar. evi begenmezsen georgia state icin konusuyorum $1100 maas disinda extra para veriyolar ev kirasi mutfak masraflari icin vs. bunun disinda irak, afganistan vs. gibi yerlerde gorevlendirilirsen toplamda $1250 dolarlik bir ekstra para veriyolar aylik. maas saniyorum enlisted personel icin $1500 officer icin $1600-1700 kusur. her 9 ayda bir rank atliyorsun. normal olarak maasin da yukseliyor. katildigin overseas operasyonlar icin extra prim gibi bir sey de verebiliyorlar. en onemlisi de saglik sigortasi. full coverage bir saglik sigortasina ayda $15-20 gibi bir para oduyorsun ki amerika icin inanilmaz bir durum. normalde dis muayenelerini kapsamaz saglik sigortalari ya da kapsayanlar inanilmaz pahali olur. kapsamadigi zaman da bir muayeneye gittiginde fiyatlar 500-600 den basliyor. sadece muayene. tedaviye gectiginde $1000'in uzerine cikiyor. o yuzden ordunun verdigi saglik sigortasi inanilmaz bir sey. askeri personel oldugundan her zaman askeriyenin doktorlarina muayene olmak zorundasin. ancak ailen kendi ozel sectigi doktorlara gidebiliyor. saglik sigortasi hepsini karsiliyor.

bunun disinda ilk kontratini yaptiginda giris ikramiyesi ve seni biraz daha motive etmek icin $10.000 gibi bir parayi sak diye onune koyuyorlar. bunun $5000'ni hemen diger 5000 i de 3 taksitte aliyorsun. her kontrat yenilediginde o yil ordunun belirledigi ikramiyeyi almaya hak kazaniyorsun. ekonomiye bagli bir sey oldugundan bazen ikramiyeleri kaldiriyorlar. sansina kalmis artik.

yurtdisinda gorev aldigin surece federal hukumet senden tax almiyor. maasin kesintisiz yatiyor. bugun plaka falan cikartmaya gittiginde bedavaya aliyorsun vs. avantajlari say say bitmiyor yani."

Ordu denmis de green card olmadan orduya da giremezsin diye biliyorum. Liseyi bitirince lotoya basvur belki cikar. Ya da amarigali bi kari/adam bul evlen. Ya da egitim icin gelip kalip green cardi alinca basvuracaksin.

Ingilizcen iyiyse niye duyuruda takiliyorsun google da istemedigin kadar bilgi var.

www.pufterem.com şu var ama imam falan yok, bilemedim

@here we go yok bu değil.

www.karikaturler.biz

www.karikaturler.biz

google yalan söylüyor olamaz

www.google.com.tr

10.000 liraya 2 kisi 5 günlüğüne rahat rahat gidilirmis. paranın çoğu uçak biletine gidiyor zaten.

www.atn.com.tr

madrid'te kaldığımız otelde bulunan gazetelere baktığımda, tur reklamları vardı ve; burada (türkiye'de) 2500-3000 euro olan karayibler, bahama..vs.turlar, 6-7 gün/gece 500-600 euro olarak görünüyordu. gitmek çok kolay aslında. tek fark, aktarma ya da çıkış için(yani madrid çıkışlı turlar), "ispanya vizesi" alma gerekliliği...sonuç; ispanya kaynaklı turlara bir göz atın derim...

Yumurtayı bir şeylere katıp tüketin? Öyle de mi yiyemiyorsunuz?

@ay nov kung fu haşlanmış yumurtayı hiçbir şekilde yiyemiyorum. yiyorum ama kusmamak için zor dayanıyorum. yumurtalı ekmek, omlet falan tabii ki severek yerim ama besinlerinin yapısı değişiyordur yağda kızartılınca.

O konuda bir bilgim yok ama haşlanmış yumurta yemek zorunda değilsiniz. Omlet olarak da tüketebilirsiniz yumurtayı, yani ben öyle yapıyorum. Bu konuda da hiçbir şey okumadım. Yıllardır vücut geliştirme yapan dana arkadaşlarımın da 2 sarı 5 beyaz şeklinde omlet yediklerine şahit oldum. Öyle olsa onlar da sadece haşlama yerdi heralde.

3 yumurta ile yaklaşık 130 mg kalsiyum ve 18 gram proteinden bahsediyorsun, baya baya düşük değerler yani, internette ufak bir araştırma ile çeşitli et-sebze-bakliyatlar içerisinden bu miktarları fazlasıyla karşılayabileceğini göreceksin. bünyeni sarsmayanı seçersin artık.
NOT: biyoyararlılık farklılıkları sebebiyle yumurta gibi muhteşem bir protein kaynağını es geçmekle diğer protein kaynaklarını görece fazla alman gerekebilir, aklında bulunsun.

Aynı kalitede olmaz ama lor peyniri ihtiyacını görür.

Bu arada tereyağı ile yaparsanız yumurtayı yapısında bir değişiklik olmaz, bilakis yumurtada bulunan ve sadece doymuş yağ ile etkileşime girince sentezlenen vitaminlerin kanda çözülmesini sağlarsınız. Onu da not olarak belirtmek isterim.

muhakkak akademik olarak devam etsin. linguistics alanında iyi işler çıkarabilir. ama bana soracak olursan kesinlikle türkiye'de kalmasın, bu alanda akademik olarak çalışma olanağı çok sınırlı ne yazık ki.

edit: işin sayısal boyutu da olduğu için computational linguistics bölümü güzel bir tercih olur. en.wikipedia.org

bilgisayar mühendisliği okursa bir yandan da bir şekilde dilbilim eğitimi alırsa muazzam olur diye düşünüyorum.

İyi bir mühendisin yurtdışında iş bulma olasılığı çok daha yüksek. O bakımdan mühendislikte ilerlemeni öneririm. Dile kabiliyetin varsa daha da iyi, diğer mühendislerin bir adım önüne geçersin. Öteki türlü ancak akademisyen olursan yurtdışı imkanın olur.

hayır linguistics ayrı bir dal.
türkiye'de bölüm olarak nerede var bilmiyorum, mesela boğaziçi'nde yan dal olarak var, öyle bir şey yapıp sonra dilbilim master'ı için yurtdışı düşünebilir.

mühendislik okuyan bir sürü adam tanıyorum rusya'da, almanya'da, avrupa'nın çeşitli ülkelerinde çalışan. ben dahil, yabancı dil okuyan hiçbir arkadaş o taraflara gidip yerleşemedi.

ben de aynen senin gibiydim. babam sayısal seçeceksin falan dedi 10. sınıfta, hayırdır oğlum sen şekil falan diye tuttum kolunu dedim skerim yabancı dil okuycam ben. iyi ki de yapmışım. dile yatkınım, kolay anlarım, yabancı dili seçtiğimden beri resmen yata yata okuyorum çünkü dili ders çalışarak değil yaşayarak öğreniyorum resmen.

ama gel gör ki yurtdışına çıkamıyorum işte. olmuyor. çıkabileceğimi de sanmıyorum. düşük ihtimal. yani derdin illa yurtdışıysa, mühendislik daha rahat olur. iskandinav dilleri bi boka yaramaz. heves edip bayağı bayağı norveççe öğrenmiştim ben. unuttuk sonra. kullanmıyorsun çünkü hiçbir şey için. açıp emekli amca gibi norveç gazetesi okuyoduk netten.

gerçek dünya çok acımasız aq. bildiğim kadarıyla 17-18 yaşındasın sen. ben de abilik taslamıcam hiç 20 yaşındayım. ama 9 yaşında yağmur yağdığında "şimdi norveçmiş burası öyle düşüniyim" diye hayal kurarak sevinen bi çocuktum. şimdi diyom ki norveç nereee, bura nere. beşinci sınıf ülkenin vatandaşıyız amk, tüm iskandinav dillerini bilsek kimin skinde olur norveç'te?

selam

gsü'de fransız dili ve edb diye bir bölüm var ama bölümde dilbilim, semiyoloji, edebiyat, toplumdilbilim, çeviri gibi çok çeşitli dersler var. öğrenmek isteyene hayvani kredilik ispanyolca var, b1'e kadar gelir çalışan adam. felsefe'den latince de alınabiliyor. bir sürü dille mezun olunabilir. 6-7 senelik ve öğretim kadrosu çok geniş olmayan bir bölüm olduğu söylenebilir ama çalışana öğrenmek isteyene hedefi olana yeter de artar. buraya giren adam önce fransızcayı bir güzel öğrenecek, sonra ikinci hazırlık senesinde hafiften derslere giriş yapacak, ardından da 4 sene fakülte okuyacak. iyi notlarla mezun olursa, cebinde ingilizcesi de var diye farz edelim, dilbilim alanında master için gidemeyeceği yer yok. jüri mülakatıyla fransız elçiliği ayda 900 euro burs veriyor örneğin fransaya gidenlere. değişik bursları kendi araştırabilir. buradan sonrasını ayarlamak, uzmanlaşacağı alanı seçip o yönde ilerlemek ve okulu seçmek kendisine kalmış. abd, ingiltere, kanada, fransa, isviçre. bence her yere gidilebilir ama tekrarlıyorum lisans notu çok önemli.

andrea ayrı, sonradan başka bir kadın daha vardı onu diyor sanırım.
*edit: neferkitty cevabını silince ben kendi kendime konuşmuşum gibi oldu ama neyse. :)

hayır, bu kız lezbiyen. bunun ablası vardı, çocuğu da vardı hatta.

şuradaki diğer kadın:
afterellen.mtvnimages.com

yok, bu vurduranin bacisi

videoyu izledim, söylenenleri anladım ve korkacak bir şey göremedim.

korkmak için bahane arıyormuşsunuz herhalde. :)

neyse güzelmiş bu kanal, bakayım arada. adamın sağdan soldan, aşağıdan fırlaması komik ama anlatım tarzı ve verdiği bilgiler ilgi çekici.

(ek bilgi) renklerin algılanmasının öznel olabilme ihtimali diye bir tartışma vardı sözlükte.

hayır bu videoyu izledikten sonra daha bir huzur ve mutluluk içinde uyuman lazım. diğer çoğu insanın aklından bile geçmeyecek şeyleri sen öğrenmiş, kafa patlatmışsın. sıradanın dışındasın yani. bu ancak iyi yönde etkilemeli insanı. bilmek insanı neden korkutsun yahu?

niye korktun anlamadım.

bilinmeyen hiçbir şey söylememiş ki. ne var bunda korkacak :)

sadece görme değil,
işitme, dokunma, tad alma gibi tüm duyularda geçerli bir durum bu.
gayet normal, korkacak birşey yok.

hahah lan bu benim 8-9 yaşında düşündüğüm meseleydi, felsefi tartışma konusu muymuş :)

çoktan ölü hatta miden hassas ise bulantı bile yapabilir

bir şey olmaz. besinleri de ölmedi. mineraller ve protein, karbonhidrat, yağ duruyor.

Ne yumurtaya ne de sana hiiç bir şey olmaz. Afiyet olsun

ben bunun yakışan, şık kolye olduğunu düşünmezdim.

süper bişii param olsa alırdım

zinciri güzel değil. skyrim candır ama tabi.

şıklık anlayaşı tabi değişebilir kişiden kişiye ama sanırım biçok insan bunun şık olmadığında hem fikirdir.

bence rezalet.
takmayın olm be.

iğrenç.

orta dünya ergeni derdim

Şöyle açıklayayım:
Expectations:
www.gq.com

Reality:
www.yasamoykusu.com

Takmayın.

Bu kolye kötü be paşam.

Param olsa alırdım. Şimdi bi kolyeye milyonlar veremem. Hele dolar bi git

fotoğraflarda bile bayağı bir adi duruyor, ebay tecrübelerime dayanarak söyleyeyim sana gelecek olan kolye muhtemelen bundan daha da kötü gözükecek bir şey olacak. hoş kaliteli de olsa bana göre tam bir ergen işi.

berbat

I used to like this

Then i took an arrow in the knee

dövme yapılabilcek yegane sembol!! boşver kolyeyi dövmesini yaptır.!!!!!

fus-rodaaaahhhhhhhhhhhh

Aynen öyle. Sanatçılar eskisi gibi kaset/cd'den para kazanmadığına göre çağa ayak uydurarak albümlerini internete taşıyor, biz de onların emeklerine karşılık cüzzi bir miktar para ödüyoruz.

Eskiden kasetçide doldurarak, kopyalayarak korsan vardı, şimdi ise download şeklinde devam ediyor. Çevrimiçi müzik dinlemek kaset/cd fiyatlarıyla karşılaştırırsak çok daha ucuz ve mantıklı bana kalırsa. Şahsen iTunes değil de Spotify kullanıyorum, içim rahat.

Itunes'un olayı apple'a para kazandırmak.

Prude?

homewife

honour

honorable woman

shameless. (amerikan versiyonu)

Shameless

Wing Chun

Fiziksel güç gerekmediği için kadınlar da bol gidiyor hem. Ortam yaparsın :p

Şakası bir yana erkek ya da kadın fark etmez, hıza önem veren güzel bir savunma sporu. İşine yarar.

Boks.

Atak yaparken nasıl durman gerektiğini, kendini savunurken nasıl kapanman gerektiğini, nasıl ve nereye yumruk atman gerektiğini öğretir. Bunları öğrenirken müthiş bir kondisyona sahip olursun. Ayrıca disiplinli ve otokontrol sahibi bir insan haline gelirsin.

İstanbul Anadolu Yakası'ndaysan Kadıköy Boks veya Fenerbahçe Boks çok iyidir; kardeş kulüpler.

Muay Thai veya boks. Hangisini kendine uygun görürsen. Gideceğin yer kurs değil de kulüp olursa daha iyi olur, ciddi antrenman yapmış olursun.

Wing chun'u salla. Para tuzağı. Dayak yemeden kendini nasıl savunacağını öğrenemezsin. En uygunu boks bence ama kick boks ve muay thai de onun kadar faideli olur. Krav maga ne derece faydalı olur bilemiyorum ama o da iyidir. En kestirme yoldan kendini savunmayı öğretirler.

popcorn time?

mobil icin dizi x hd uygulamasi 10 numara 5 yildiz su an.

dizigold.com süperdir.

popcorn time +1

dizibox ve dizist'de takılıyorum şu sıralar.

dizibox.org hem elif avci da oraya gelmis ve iyi bir site
www.harikadizi1.com takip ettigim diger bir site.

dizipub ( unutulmazfilmler.com'un yapımcılarından )
onlinedizi.co

www.youtube.com

çalgının adı banjo, aynı tarz değil ama şarkının introsunda ve genelinde hakim olarak bulunuyor: www.youtube.com

Türkiye'de Banjo çalan maalesef çok az kişi var ben de onlardan birisiyim, şuradan bu alet ile çalınan en güzel şarkıları görebeilirsin:
banjoblogger.com
şurda da 7 yaşındaki bir veledin bu enstrümanla neler yapabilceğini görebilirsin:
www.youtube.com

reddit gift exchange

bite

çocukların yaptığıysa bully.

ezmekten kastınız azınlıklara karşı mı, kişisel boyutta mı?

büdüt: mob, scorn vs. olabilir

domineer, bully, boss around, hector

bullying and teasing diye bir yazı okumuştum ben de, çocukların okulda yaptığıyla ilgili, bully olabilir gibi.

bullylik değil ya, iş hayatında orda burda yapılan eziklemeden bahsediyorum. suppress gibi ama değil...

şurada suppress'in synonym'ları var, sizi tatmin edecek kelimeyi bulabilirsiniz: www.thesaurus.com

Aynı anlama pek gelmiyor ama acaba mobbingden mi bahsediyorsunuz?

patronize olur mu ki acaba

@neil manke, iş hayatındakiyse mobbing olabilir

Submissive gibi bişey?

yok yok yok değil hiçbiri ya, bir anlamı olmalı bu kelimenin...

Mob.

oppress degil mi olm iste, niye kimse dememis

emin olmak icin sozluk anlamina da baktim tekrar. baskilamak, zulmetmek, tahakkum kurmak, eziyet etmek gibi bi ton anlami var. bu da degil diyorsan kendin yeni kelime bul kardes

oppress yada daha ağırı humiliate

oppress dogru cevap. +1 benden de. olaya da oppression deniyor.

ama mesela "workplace bullying" ve "workplace mobbing" de var. o daha cok psikolojik taciz oluyor.

merhaba. umarım neyi hedefliyorsan 12'den vurursun. müzik hakkında odun sayılırım ama sesi inceltme dediğinde aklıma tek isim geldi "cem adrian" bence o doğuştan yetenek ama eğitimsizdi yinede tek diyebildiğim "adam yapıyor yav". dinlemediysen bi dene sevebilirsin bence.

yardım edecek birileri yok mu??

şimdi diyaframını geliştirmen başka, şan dersi alman başka. yani sen diyosun ki ben bi araba almak istiyorum ama suyla çalışsın. diyaframını geliştirmen sana söyleyeceğin şarkının dinamiğini ve senkoplarını daha kolay kavramana yardımcı olur. ama şan dersi başka bişey. yani doğru yerde doğru notayı basman lazım, nota ve armoni bilmen lazım. ha benim kulağım iyidir, duyduğumu unutman söylerim diyosan ne ala. bu arada söylediğin şarkıları kayıt edip dinlersen belki yanıldığın yerleri veya detone söylediğin yerleri daha kolay ayırt edebilirsin. kayıt şart bence.

travel.state.gov

2. sayfaya gel lise mezunu olman lazim basvurmak icin ve ozellikle yazmislar

Do not submit an entry to the DV program unless you meet both of these requirements.

mezun olunca basvurman lazim. dusundum acaba lise sonken basvursan aciklandiginda formlar gonderilmeye baslandiginda vs mezun olmus olursun ama soru da ozellikle bugun itibariyle demis zaten. seneye artik.

soruya cevap olsun: sadece ilkokul. onu tamamladin cunku sadece.

edit: 2 sene is tecruben olmadigini varsaydim bu arada. onu one surerek basvuracaksan basvur tabi.

ya orada yazılan lise mezun değilsen mülakat aşamasında elenirsin. sen şimdi lise mezunu olarak işaretle. sonuçlar açıklanıp, kazandığın zaman mülakata kadar mezun duruma geliyorsan sorun yok.

@xenophobe amerika'da beyan esas degil midir hocam? cok acik bir sekilde bugun itibariyle tamamladigini seviyeyi sormuslar ve instructions da da
Do not submit an entry to the DV program unless you meet both of these requirements. demisler. simdi lise diplomasi isaretlese sonra sansi tutsa kazansa cekilisi vermezler bence basvurdugunuz tarihte mezun degilmissiniz deyip.

normalde evet ama burada öyle bir durum yok. başvuru aşamasında check etmiyorlar zaten. sadece kazananlar mülakat kısmında diplomasını gösteriyor, kanıtlıyor. tarihi falan önemli değil öyle bir kontrol şekli yok başvurduğunuzda mezun değilmişsiniz falan gibi.

"Applicants who are chosen in the lottery must provide this evidence during their visa or green card interview. This is most likely to take place at the U.S. consulate in your home country; though if you are legally present in the U.S., and will apply using the procedure known as “adjustment of status,” it will take place at an office of U.S. Citizenship and Immigration Services (USCIS).
When preparing your documents, think carefully about what you are willing to give up, permanently, to a U.S. government official’s file. So, for example, you might prepare a copy of your high school diploma (with appropriate translation), but also bring the original, for the consular or USCIS official to examine. Or, if you will be providing a letter from your employer ensuring that you have held your job for at least two years during the past five years, you might give up the original -- but should make a copy for your files."

yine aynı şekilde: "When you have your immigrant interview after winning the lottery you will need to present document proof of a high school education."

dediğim gibi yani, mezuniyetin mülakat kısmına yetişecekse ve diplomanla gösterebiliyorsan sorun yok.

basvuru yapilan tarihte evli olup bekar yazan ya da cocugunu eklemeyi unutmus olanlarin vizeyi alamadigini biliyorum. basvuru tarihinden sonra degisen bir durumsa sorun yok formu doldururken degistirilebiliyor bilgiler ama basvuru tarihinde yanlis bilgi girmek.. bilmiyorum ben yapmazdim sahsen.

bu tarz seylere genelde onem veriyorlar amerikalilar, yalan beyanda bulunmus oluyor cunku bugun itibariyle lise mezunuyum dediginde. cok tecrubeli degilim tabi ben yaptim bir sey olmadi diyorsaniz bilmiyorum.

ilk senede kazanma şansın zaten düşük denebilir. boşuna yalan beyanda bulunarak bundan sonrası için sıkıntı yaşama. seneye başvur.

içine sinmiyorsa başvurma, yaşın çok genç zaten. yalnız tekrar söyleyeyim teorik düşününce yalan beyan gibi gözüküyor ama böyle yapan biri -mülakata kadar mezun olabiliyorsa ve diplomasıyla bunu kanıtlayabilecekse- sorun yaşamaz.

bak aşağıdaki duyuruda benzer bi şey konuşuluyo. twitter hesabının ilişkili olduğu mail adresi ve diğer sosyal ağlardan insanlar hala senin profilini bulabilir. yeni hesap açıp hiçbi profilinle ilişkilendirmemek en mantıklısı.

18 yaşını doldurmuş olması lazım başvuranın. Ayrıca başvuru zamanıv Ekim 1'de başlıyor. Aracılara para kaptırmayın girin burdan www.dvlottery.state.gov başvurun.

1-olur
2-başvurabilir

iki cevabı da tiklemişsiniz ama biraz daha açayım. 18 yaşını doldurmuş olmasına gerek yok. resmi olarak başvuru için yaş şartı yok. yalnız 18 yaşın altındaki kişiye green card çıksa bile mülakat kısmında elenebilir tabi.
sorunuz "başvurabilir mi" idi. cevap başvurabilir o yüzden.

"There is no minimum age requirement. If you meet the above requirements, you can enter the DV green card lottery. However, it's unlikely that someone under the age of 18 would meet the education or work experience requirement."

evet kızılderili

ingilizcen varsa: "The video begins with US police knocking on the doors of people being evicted from their homes, and the victims and their families leaving their homes in tears and in struggles. An elderly Native American man is shown waiting for his turn on the front porch, as a younger family member performs a rain dance in his backyard with two boys watching him in awe. It begins to rain, an act of non-violent direct action that causes the development plans of the business man to be washed away. The Native Americans conduct a smudging ritual in which the boy's guardian smears red paint on his face, and hands a roach (a headpiece for regalia) to him. He returns outside and a glowing golden eagle bursts from his chest followed by a trail of golden light whilst the guardian beats a drum in ritual. The police come to their door, but the chief's goons refuse to aid him in breaking into the house and points middle fingers, so the chief enters the backyard alone, and is met with the sight of the young Native American boy and the golden bird. The bird flies towards the man. The elder Native American is seen sitting in his living room, surrounded by three canines.

This video was filmed in Lincoln Park, Michigan, with two local children acting as the children watching the young Native American boy (played by Zakiah Phillips) do his dance."

native american diyor, kızılderili yani evet.

5. bölümde geçiyor söylediğin karakter. ismi verilmiyordu diye hatırlıyorum. coen kardeşlerin 2009'da yayınlanan a serious man filmiyle ilgili bir sahneydi.

evet sanırım lakabı "the man who gave everything" idi. kış günü arabası arıza yapıp yoldan çanta dolusu para bulan adamdan bahsediyoruz dimi? ismi veriliyordu yanılmıyorsam, hatta market zinciri falan vardı. "başınız sıkıştığında x'i arayın dertleriniz bitsin" gibi kampanyalı bi nanesi vardı falan. eve gidince bakıcam lan, merak ettim.

yok yav o farklı bir adam. 1996 fargo'da saklanan çantayı bulup market açan şişman yunan adam var, o dizinin normal oyuncusu. soruda bahsedilen adam, polis grimley'nin yahudi komşusunun polise bi akşam süt içerken anlattığı hikayedeki adam. tüm parasını ve organlarını bağışlayıp intihar ediyordu falan.

Nefes egzersizleri var bir de diyafram egzersizleri. Düzgün çalıştığın zaman 1-2 ay içinde 2 dk yı rahat görürsün.

serbest daliscilar bunun cok daha uzerinde nefeslerini tutabiliyorlar. zaten rekor dalislari bu zamanlarin uzerinde olabiliyor

www.youtube.com

bu amca bir belgeselinde 7 dakika kadar (oha) nefesini tuttugunu soylemisti de atma recep din kardesiyiz demistim.

Babam denizde 3 dk falan tutuyor. Eskiden sigara da içti. Ben hiç içmedim ama 40 sn zor tutuyorum. Pratikle alakalı, kendini zorlayarak ilerletti.

Edit: Yaptığı tam olarak bunu tekrarlamak. www.wikihow.com Her seferinde daha ileri gitti.

LÜTFEN ZORLAMAYIN ZORLAMAYA GELİŞEN BİR ŞEY DEĞİLDİR!!!!....

iş tamamen teknik ve alışkanlık. şu an 30-40sn nefes tutan birine bir - iki teknik gösterilerek 1dk yı geçmesi sağlanabilir. zorlayarak kalıcı hasarlar yaratabilirsiniz. dikkatli olun...

yok ebesinin kayni www.youtube.com

(bkz: stig severinsen)

böyle bir hayvan var mesela. discovery'de yeteneklerin yarıştırıldığı bir programa katılmıştı. kalp ritmini düşürmeyi başarabiliyor.

edit: link de buldum.
www.youtube.com

izlemedim ama o bölümdür herhalde.

2 dakika tutuyorum egzersizsiz. Sigaram yok.

Metroda okuduktan sonra tutayım dedim, 2 dakika 14 saniye tuttum. Sigara yok nargile var.

Bir serbest dalış eğitimmi alırsanız sizce 3 dakikanın ççok rahat üstüne çıkarsınız.

Sakın denizde kendinizi zorlamayın, eğtiminiz yoksa sığ su bayılması yaşayabilirsiiniz.

silgiler kağıt üzerinde kurşunkalemden daha yapışkanmışlar, aslında siliciden çok emiciymişler. sana daha iyi tercüme yapardım ama düzgünce soru bile sormamışsın, uğraşmak istemedim.

Silginin kağıttaki grafik moleküllerinden daha yapışkan oluşu ana absorplayan olmasının nedenidir. Anladım ama tam çeviremiyorum.

silgiler; kendilerini en çok emici hale getiren, kağıttaki grafit moleküllerinden daha yapışkan olarak işlev görürler."

anlam bulanıklığı için açıklayayım: kağıt üzerinde grafit molekülleri var (kurşun kalem yazısı yani) ve bunlar silgiyi emici yapıyorlar. bu arada silgiler de bu moleküllerden (yazılardan) daha yapışkan oluyor. bu iki koşulla silgi işlevini yapıyor.

not: azıcık da @i ve been mistreated'dan referans aldım. :)

yav grafit denen şey kurşunkalemin kağıtta bıraktığı iz

what goes around comes back around

lovestoned

like ı love you

20/20 den, tunnel vision ve don't hold the wall.

senorita ve rock your body

Strawberry bubblegum

3way

mirrors da güzel.

(bkz: corey griffin)
bizim önümüze videosu düşen ilk kişi mark olabilir ama evet.

www.google.com.tr

soğuk suya tutulur, sabredilir, geçer.

Sir ile yaptı iseniz, suya tutmayın. Yağ ile temizleyin, sonra da yara iyileştirici kremlerden sürün.Ama ki eğer sert kıllarınız varsa, onlar kıl köküdür. En fazla biraz daralırlar, sıfır haline gelmezler. Yine de gözü rahatsız etmezler bir süre sonra. Şu anda yeni aldıysanız, daha gözenekler apaçıktır. Onların kapanması birkaç saat alır.

yarına geçer.