Ekşi Duyuru

Çok tehlikeli zamanlar, okumalardan çok verim alamazsınız muhtemelen. Eğer anadil olarak, sizin öğrendiğiniz dili konuşan biriyle konuşma yapacaksanız bu her aşamada faydalı.

Ancak karşınızdaki kişinin yetkin olması önemli. A2 gibi seviyeler yanlış kalıpların en çok yerleşmeye müsait olduğu zamanlar. Doğru sanıp yanlış şeyler öğrenirseniz kafa hepten çorbaya dönebilir.

Genel algıda B1 seviyesi tamamlandıktan sonra tek başına ilerlemenin daha uygun olduğuna dair bir kanı var. Ne kadar doğrudur bilmem, söylemiş olayım.

Ispanyolca ogreniyorum a2 bitince online konusma satin aldim ve yardiriyorum. Aradan 1 ay gecti suanda acildim konusabiliyorum ama 6 yasinda cocuk gibi iste.

Genel olarak zamanlarin yuzde 80ini ogrendim ve surekli hikaye kitabi okudum.

Suanda ise deli gibi dizi izliyorum altyazili netflixten. Netflixse ses + altyazi ispanyolca seciyorum

Hergun rutinimden biride podcast dinlerim hunharca

Sana verebilecegim en buyuk ve faydali tavsiye sevdigin seyleri oku izle ve dinle ilgini cekmeyen seylerden uzak dur bu seviyelerde yoksa pes edersin.

Umarim faydali olur

Gramer-kelime ezberi-kendi kendine bile olsa konuşma antrenmanı. Bu üçüne ek olarak kelime telaffuzlarını da eklerseniz, yavaş da olsa epey ilerleme kaydedersiniz.

Bunlar olmadığı sürece yerinizde sayarsınız. Bence bu aşamada listeningi çok önemsiyor insanlar. Ama konuşamıyorsan dinleyebiliyor olmanın bir mantığı yok. Çünkü konuşmaları anlayabilmek için doğru telaffuzlarını bildiğiniz geniş kelime bilgisine sahip olmanız lazım.

Bana tecrübelerim bunu gösteriyor. Tabi bunun yanında ingilizce paragrafları yanına türkçesini çevirmeye çalışarak ve türkçe paragrafları da ingilizceye çevirmeye çalışarak gramer mantığının nasıl işlediğini çözmeye başlarsınız.

Bu arada bu öğrendiklerinizi uygulamaya dökmezseniz speaking kısmı hep kötü kalır.

asiri sekerli ya. mide bulandiriyosa belki istemeden daha fazla atistirmaya baslamissinizdir

Ben de bugün bunu öğrendim mesela, böyle bir site mi varmış? Bakayım hemen.

Öyle sitelere gerek kalmadı ki. Twitter'da takip ettiklerinde seçici davranırsan ilgi alanında her gün bir şeyler öğreniyorsun.

Arkeolojiye ilgin varsa Arkeofili'yi takip edebilirsin mesela. Her gün bir iki arkeoloji alanından bilgi veriyor.

twitter.com

Facebook’ta tam da bu isimle bir grup var

www.reddit.com

biseysorcaktim +1 kullanıcıyı sitede tutmak üzerine kurulu
ama onun önerdiği sitelerde vakit harcadım onlar da kullanıcıyı sitede tutmak üzerine kurulu

tivitırda inanılmaz sayıda haber hesabı ve gündemci engelledim yine de önüne düşüyor o kafa şişiren haberler boş beleş şeyler

o yüzden reklam hit süre vs niyeti olmayan bloglar ancak o işi görür
ama insanlar onlardan yüz çevirdi modası geçti demek ki çoğunluk böyle bir arayışta değil farkında değil

Vaktiyle dinlerken anlamasina anliyordum ama galiba kendisi konusma diliyle yazmaya calistigi metinleri okuyarak (ama okumuyormus gibi yaparak?) anlatim yapiyor. Bence dinlemeyi zorlastiran bir tarz oldugu icin dinlemeyi birakmistim. Daha rahat ve dogal konussa hos olurdu.

öyle çok zeki mi bilemem ama adamın merakı var ve bu konularda araştırma okuma yapmayı seviyor, belirli bir süre sonra da aralarındaki bağlantıları doğal olarak kurabiliyor, önermeler sunuyor

belki doğal spontane sohbeti de güzeldir fakat podcastlarin bir hazırlığı var, zamanla bu ikisi de birbirini besliyordur

seçtiği konular çok özel değil

Bazı konularda beni de çok yoruyor, sana katılıyorum. Çok bilgi-yoğun bir anlatımı var yani. Doğal değil dediğin gibi.

anlatım tarzından dolayı ben de odaklanamamıştım. başka podcastlere yönelmeli vakit kaybetmemek için.

sedat kapanoğlu bey kalabalıkların önüne attı şöhret etti
benzeri sayısız yazarla doluydu sözlük 15-20 sene önce

cevap: dinlediğimde anlıyordum evet. üslubu zorlaştırıyordur anlaşılmasını +1 summertimetable

bu ceketi ben de severek aldım
bu kazağımın rengini gerçekten seviyorum

-parfümün çok güzelmiş
- kışın şekerli kokuları kullanıyorum

gibi ne samimiyetsiz, ne altta kalacak cevaplar olabilir, sen de illa karşıya iltifat etmek zorunda değilsin

bu kazağı şurdan indirimden almıştım
bu sıradan bi kazak aslında bi özelliği yok

gibi eğilip bükülecek cevaplar vermene gerek yok, sen de en baştaki ifadeleri durumuna kıyafetine göre çeşitlendir işte

teveccuhunuz dersiniz.

utandirma lan beni diyebilirsin :)

Bunlar çok düz cevaplar.

Tişörtün çok güzel dediyse espri yapın.

* Farkımız

* Kalite bizim işimiz

* Biliyorum!

gibi cevaplar verebilirsin.

Yalnız burada olay iltifat değil. Yürüme söz konusu.

soruya cevap değil ama yazmak istedim. tecrubelerim diyor ki. çok büyük bir dostluk, saygı yoksa altında ya büyük kıskançlık yada farklı niyetler dönüyordur. bunu doğrulayan bişeyler duyar, hissederseniz beni düşünün:)

ay çok teşekkür ederim, ben de çok severek giyiyorum vs ya da sizin iltifatlarınız günümü güzelleştiriyo, sayenizde vs. ya da ay çok merci sizin de şuyunuz güzel gibi gibi.
iltifatı kabul edebilmek de önemli işyerinde duruş açısından. önceden çalışma olarak değil de siz de öyle düşünün zaten mesela, güvenin kendinize, karşılık vermeyi düşünmezsiniz bu kdr zaten o zmn. bence bu soruları sormak yerine kendinizle ilgili bakış açınızı değiştirin, üzerinde çalışın.
siz de eminim gayet güzel ve başarılı bi insansınız, olanı söylüyor aslında karşı taraf. kabul edin geçin, çok da kasmaya gerek yok;)

Siz de ona iltifat edebilirsiniz,
Ne güzel bir insanmış, umarım ben de karşılaşırım.

Öyledir demiyorum ama. @buenosdias yazdığını okuyunca valla neden olmasın dedim. Peyami safa bir kitabında “Hayranlık mağlup olmuş bir kıskançlıktır." demiştir

Sus farkındayım, diye dalgaya alırdım. Ya da siz de çok şıksınız, derdim.
İnsanların ortasında utandırıyorsa ve bu iş yerindeki görünümüne zarar veriyorsa, ikili bir görüşmede utandığını söylemek gerekir. İltifatı kaldıramıyorum, kızarıyorum vs de istersen. Sanki abartıyor gibi geldi.

vpn kullaniyorsan ondan olabilir. benim basima gelmisti daha once. (git: 1428317)

youtube'da baya var, askere giderken mp3'e çevirip atmıştım

www.youtube.com

www.youtube.com

radyo tiyatrosu kaynakları biterse diye ben de farklı iki podcast ekleyeyim

geçmişten gelen, bu bir tarih podcasti hem konular güzel yayın ve ses kalitesi de iyi
open.spotify.com

kocakarı masalları, anadolu korku kültürü, anlatıları üzerine konuşulan bir podcast, ses kalitesi çok iyi olmasa da dinlenebiliyor
open.spotify.com

selülit için masaj değil spor yapın. dışarıdan titreterek nerene fayda sağlamayı düşünüyordun ve sağladın acaba?

arkadasım sporumu zaten yapıyorum, benim merak ettıgım bu masaj aletlerinin masaj konusunda faydasız oldugu bazı yazılarda ise kas spazmına faydası vardır gıbı yazılar okudum.

spor sonrası denediğinde kaslarını rahatlatiyorsa vardır iyi kötü biraz neden olmasın.

İşe yaramaz olan titreterek yağ eritme, bölgesel incelme, kas yapmak vs. meseleleri. Titreşim seni güzel hissettiriyorsa titret gitsin. Ama selülite falan bir yararı olmaz.

jbl ya da kendiniz yapin

jif olacakti pardon, crunchy olan

fistik ezmesini evde yapmak corba yapmaktan bile kolay ve hizli.

baba doğru söylemiş. kararlar kesin ise karışmamak lazım.

bence anne babanın kararına saygı duymalı. ama erişkin bir çocuğa hangi tarafta kalacağının özgürlüğünü de tanımak lazım. çocukken anne babadır sen karışma ikisini de sev denir ama 20 yaşında bir insanın bu ayrılıkta kalbi kırılan, haksızlığa uğrayan tarafa yakın durmaya hakkı vardır.

muhtemelen bu zamana kadar çocukluktan beri o da yeterince etkilenmiştir zaten. ayrılık kararında söz hakkı olmayabilir ama bu durumdan etkilenen biri olarak anneye ya da babaya bir tavır takınmaya hakkı var diye düşünüyorum.

Umut varsa tarafları uzlaştırma gayreti iyi olur. Umut yoksa 'Ben sizin kavganızda taraf olmayacağım.' mesajı verilebilir.
Küçük kardeş yaş itibariyle etkilenecektir. Ona yoğunlaşıp, sahipsiz olmadığını hissettirmek en uygun davranış olur.

para verin, harçlık erin, bir şeyi yaptığında ödüllendirin. kendi parasıyla istediğini alsın

3 yaşındaki oğlumun eline para veriyorum pazara giderken, "bunun kadarlık bir şey alabilirsin" diye, skıntı olmuyor. pazarcıya soruyor "yetiyor mu?" diye

Benim kanadalı bir arkadaşım da çocuğa bir bütçe yapıyor, çocuk oradan harcamayı seçiyor. Ailenin, büyükannenin vs verdiği harçlıklar bir havuzda birikiyor, çocuk orada ne kadar olduğunu biliyor. Tam anlamıyor ama az kaldı, çok kaldı gibi kavramları biliyor en azından. "bunu alırsan, sonra x alacak paran kalmıyor" gibi açıklıyor anne.

Bu dediğim lüzumsuz şeyler şeker çikolata oyuncak için böyle yani. Yoksa kadın çocuğuna yemek vermek için "hayır kumbaranda 10tl kalmış" demiyor.

Evdekileri ara ara saklayın başka yere. Ve onların kıymetlerini anlamasını sağlayacak sözler söyleyin .
Anne babayı üzmezsen geri gelirler gibi.. Artık pirince giderken, aklı evdeki bulgularda kalır en azından.

sopiro +1

çocukların parayı bilmesi, bütçe öğrenmesi önemli bence de. pahalı bir oyuncak istediği zaman para biriktirmesi gerektiğini parasını çarçur etmemesi gerektiğini öğrenmeli.

"Bu şekilde ısrar etmen beni üzüyor."

Valla cocugum olmadan once sana harclik onerisinde bulunurdum ama cocugum olduktan sonra anladim ki, harclik guzel bir fikir ama bu devamli esya istemenin ne yazik ki baska nedenleri de olabiliyor. En hafifinden arkadasinin yaninda ezilmeme, en kotusu de duygusal olarak yasanan bosluklari esya alarak doldurmaya calisma. Yani bu istedigi kadar sevilmedigini hissetmesi(dusunmuyor bile olabilir, sadece duygusal olarak disa vurumu olabilir) ya da ne bileyim, okulda vs cok stresli olmasi, gelecekten endise duymasi vs bile olabilir. Insanoglu stres oldu mu stok yapar. Cocugun guvende hissetmemesi olabilir yani problem. Umarim degildir tabi ama gozlemleyin, o tip kaygilari varsa onlari yatistirdiginizda sorun cozulecek.

Bence sizin bahsettiğiniz durumda bu ilacı almasına gerek yok. Çocugun derslerinde bir sıkıntı varsa doktora götürün, ilaç dışı öneriler de verebilir gerekliyse başka bir ilaç da önerebilir. Ama sosyal ve mental açıdan iyi bir çocuğu 80likken 100lük olsun diye götürmezdim ben olsam. Yakınım olan bir çocuk psikşyatristi bir çocuga risperdal vermişti mecburen, o da çok ilaç kullanma taraftarı değil. Ama çocugun durumu şöyleydi, duvarlara tırmanan perdelerde sallanan bir çocuktu bu haliyle bile ilaç vermedi ama anaokulunda sürekli mola cezası alıp arkadaşları ondan kaçınmaya başlayınca sosyal ilişkilerinin zedelenmesi ve yaftalanması daha büyük sorunlara yol açabileceği ve ailesinin de bu durumu tamir edemeyeceğine inandığı için ilaçla biraz sakinleşmesini uygun gördü. Sonra öğretmeni ailesi falan çok memnun kalmıştı durumdan.

benzeri bir olayi yasadigimdan ben de ilac verilmemesi taraftariyim. ustte bahsedildigi gibi cevresine ve sosyal durumuna bir zarar vermiyorsa ilac verilmemeli. herkes derste ogretmene pur dikkat kesilmek zorunda degil. hepimizin ilgisini ceken seyler ayni degil. artik kreslerdeki cocuklara bile ilac verilmek isteniyor diye duyuyorum ve bunu cok yanlis buluyorum.

rispedrali ben bipolar bozukluk icin de veriliyor diye biliyorum.

Ses yapiyor mu? Dersin islenisine engel oluyor mu? Ogretmen isterse ictima alsin, herkesi hazirol'da tutsun. Cocugunuza sunu diyebilirsiniz diye dusunuyorum.( egitmen degilim, kisisel gorusum)
Birisi bir sey konusurken sana/size hitaben yuzune bakilir , gorgu kuralidir. Yoksa ayip olabilir. Sen de bize bir sey anlattiginda seni de biz oyle dinliyoruz. Tv ye bakarak seni dinlesem sana ayip olur. O yuzden biraz daha ogretmenin ile goz kontagi kurmaya calis. Sadece kulakla dinleme yapmamaya ozen goster.

aynen ben de böyleymişim. sorulan her soruya da düzgün cevaplar verirmişim ama çevrmele etkileşimim de çok fazlaymış. ne biliyim, saçma hiç de dikkat eksikliği diyemeyiz, gayet dikkatli, hatta extra dikkatli bence. hareketsiz put gibi oturan çocuk bekliyorlar heralde robot gibi.

bu videoyu bastan sona izlemelisin, turkce altyazisi da var gerekirse orada: www.ted.com

durumunla birebir alakali ve benzer bir durumu da anlatiyor.

bence yaptıkları gayet normal. çocuk o çocuk. ben karşımda 40 dakika konuşan birini 33 yaşımda hala dinlemiyorum, çocuk nasıl dinlesin?

bu vesileyle çocukları betondan küplere doldurup bütün gün orada tutmayı akıl eden kimse, allah bin türlü belasını versin demek istiyorum.

ben araştırdım bu tür çocuklara rispedral veriliyormuş

kusura bakmayın; size "sizin çocuğunuz şımarık" diyemediği için hiperaktif falan diye uydurduğunu düşünüyorum. genelde böyle oluyor çünkü. ders dinlemiyor da diyememiş çünkü belli ki çocuğunuz dinlemiş ve sorulara cevap vererek kendisini göt etmiş. bu durumda öğretmenine bi siktir git de otoriteni koy demeniz daha doğru olacak gibi.

Aha benim küçük kızım bu. Bizim şansımız iyi bir okulda iyi bir öğretmende okuması. Öğretmenimizin daha önce ileri zekalı çocukların okuduğu bir okulda tecrübesi var. Bu sebeple bizimle ilk defa konuşurken resmen bizi "ürkütmemeye" çalıştı. Dediğiniz gibi dersi dinliyor ama dinlerken ya resim / karikatür çiziyor, ya kağıttan kurbağa vs yapıyor ya da hikaye yazıyormuş. Ama öğretmen soru sorduğunda doğru cevabı verdiği için kızımı uyarmamış bile. Sınıfta başka çocuklar aynı şeyi yaptıkları zaman soru sorduğunda cevap veremedikleri için ya yerlerini değiştiriyor ya da uyarıyormuş. Bana öğretmenimizin söylediğini size tekrar edeyim: "Çok özel bir çocuğunuz var. Bir kelebek gibi rengarenk. Kanatlarını kırmayın".

Benim büyük kızım da böyle. İşitsel olarak öğreniyor. Gözüyle takip ederken başka yerlere takılıyorum diyor. Ama sorulara gayet iyi cevap veriyormuş.

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu gerçek bir tanı. Uydurma değil. Müdahale edilmeyen bir DEHB'nin akademik başarısızlıktan daha tehlikeli sonuçları var. Tedavide ilaç önemli bir yer tutuyor ama sadece ilaç verirseniz çocuk "mal" olur. Beynini geliştirecek faaliyetlerde bulunması gerek. Bol bol kitap okuması, hobi edinmesi gibi. DEHB'nin komponentleri var: dikkatsiz, dürtüsel, hiperaktif. Bu çocuklar sonucu düşünmeden hareket edebilirler. Sakarlık yaparlar. Düşüncesizce hareket ettikler için tacize uğrayabilirler. Bağımlılığa yatkındırlar, çünkü dopamin eksiktir. Hızlı ve tehlikeli araba kullanırlar. Aşırı kahve tüketirler. Kafein ve adrenalin de uyarıcıdır ve aslında kendi kendini tedavi etmeye çalışıyordur. Karşıt olma karşıt gelme bozukluğu ve davranış bozuklukları sık görülür. Risperdal bu çocuklara eklenir. Ana ilacı Ritalin'dir. DEHB için çocuğun başarısız olması gerekmez. Zeki bir çocuk bunu telafi edebilir ama tam potansiyeline ulaşamamış olur. Erişkinlikte yukarıda saydıklarım devam edebilir veya geçebilir. Burada uydurma hastalık diyenler topluma sorunlu bireyler yetiştirmeye devam ediyor.

Sizin çocuğunuz DEHB demiyorum. Onu çocuk psikiyatristi bilir. Ben kişisel görüş değil bilimsel bilgi vermeye geldim.

60 senelik bir ilaç olduğundan o dedeleri, dedelerin çocuklarını ve hatta onların çocuklarını bulabilirsin. Topluma sorunsuz çocukları garantileseydi yenidoğan herkese Ritalin verirlerdi. Çocuğu annesi babası, okulu yetiştirecek. Ritalin verince serseri olacak çocuk profesör olmuyor.

Özel okul var özel okul var. Ted, blis, büyük kolej gibi okullar ile mahalle arasındaki dershaneden bozma özel okul bir değil. Eğer gerçekten kaliteli eğitim veren, kendini kanıtlamış bir okula gidiyorsa ve sizin de maddi imkanlarınız uygunsa özel okuldan alıp devlet okuluna vermek yanlış olur bence.

cocugun hayatiyla oynama. hele ki maddi imkan varsa. ilkokul 1. siniftaki cocuk devlet okulu nasil bir yer standartlarina kiyasla bilmez. o yuzden ona sorma bosuna.

ailem disinden tirnagindan arttirip beni 3-4 yil ozel okula yollayabildi borc harc. 30 sene sonra hala her gun sukrediyorum, okuldan nefret ediyordum ama o tecrubeden sonra devlet okuluna gecmis biri olarak okulda ve sonraki profesyonel hayatimda beni ne kadar ileri tasidigini anlatmam mumkun degil.

maddi olarak zorlanmiyorsan, cikarma derim. iyi bir egitim alir. ayrica cocuk nereden bilsin devlet ile ozel okulun ne oldugunu? farklarini? ona sorman yanlis.

ozel okul daha iyidir. devlet okulu da artik son caredir.

özel okul +1
Tabi ki aralarında fark var okulların ama sadece eğitim değil çocuğunun ömür boyu sosyal hayatınıda etkilicek okul seçimin, arkadaşları, aileleri önemli aynı sosyo-ekonomik düzeyde olan ailelerin yetiştirdiği çocuklarla birlikte okusun. Okul arkadaşlarımla hala görüşüyorum seviyeler aynı olunca anlaşmak kolay oluyor.

40 kisilik sinifta egitim olmaz

ilkokulu devlette bitirdim sonra vakif okuluna gectik. 80lerde nispeten devlet egitim kalitesi olarak iyiydi, saglam hocalar vardi, sonra alayi ozele gecti.

su andaki durumda imkanim varsa cocugu ozelden cikartmam, universite icinde eger saglam bir yeri kazanamayacak gibiyse yurtdisina yollarim.

30 kişlik sınıflarda ted ankara kolejini bitirdim. üstüne odtü, üstüne yüksek lisanslar derken bugün dönüp baktığımda bana en çok şey katan eğitim kurumu ted'dir.

üstelik sadece eğitim de değil, sosyal aktiviteler vs. geçtim otomatik olarak iyi bir çevre ile geliyor bu tip okullar.

yani okula bağlı ama değiştirmeyin derim. üstelik bir psikolog olarak da önerim çocuğunuzu bir yıl kaynaşmış herhangi bir sınıfa vermemenizdir bu daha iyi bir koleje değişiklik olsa da. çocuğunuza da soymayın bu tip şeyler değişik olan sizsiniz gibi kız değil de. en başından vermeyecektiniz karşılayamayacaksanız ücreti ya da bu sizi huzursuz edecektiyse.

İlkokulu çok bilmem ama sonrası için tablo karamsar. Müdürler. Üd yard vs hep militan tipli yobaz insanlar. Cemaatler gerici vakıflar cirit atıyor. Çocuklara çok cazip imkanlarla yaklaşıyorlar.

Dümya görüşünü bilmiyorum ama çocuklar iyiyi doğruyu ayırtetme seçme fırsatı bulmadan birilri tarafından yönlendiriliyor devlet okulalrında.

Direnen karakterli bir öğretmene denk gelmeniz lazım

ilkokul 1'i bursa inal ertekin, ilkokul 2'den ilkokul 4'ün yarısına kadar antalya akdeniz kolejinde okudum. sonra ilkokul 4'ün yarısından 8'e kadar itk'daydım. 2005'te devlet lisesine geçtim. hoş, itk'da eziğin teki olduğumu düşünürdüm. pek o günlerden kalan arkadaşım da yok. ancak okuduğum özel okulların özellikle yabancı dil ve etiket olarak katkısını yadsıyamam. 26 yaşındayım. halen "itk'lıyım ben." derim. şu an işimde, ekşi'de itk'lı olduğunu bildiğim kişiler de "ben itk'lıyım" demekten gurur duyarlar.

ailem, çocuğum olsa ve maddi durumum uygun olsa basarım itk'ya veririm her halde yine.

AKP'nin memlekete en büyük kazığı kaliteli devlet okullarını bitirmesidir derim hep. Bizim zamanımızda çok cafcaflı ismi ve geleneği olmamasına rağmen çok kaliteli eğitim veren devlet okulları, anadolu liseleri vardı ama şimdi hepsi çöp olmuş. Adamlar eğitim sistemini toplu olarak geliştirip yükseltemeyince dipte eşitliği sağladılar.

Şu an biz beyaz yakalıların en büyük sorunu çocuklarına doğru düzgün eğitim verecek yerlerin bütçelerimizi göçertmesidir.Doların,euronun artışına yada yüksek enflasyona bir şekilde adapte olabiliyoruz ama iki çocuğumuzu birden koleje yollamaya ileride nasıl adapte olacağız şimdiden kara kara düşünüyorum ben de.

Adam başı 25-30 bin TL'den yıllık iki çocuk okutma masrafı 50-60 bin TL oldu.Karı koca çalışan bir çiftin birinin maaşı sadece çocuklara gidecek.Kendi evlerinde oturmuyorlarsa yandı gülüm keten helva.

3-4 ay sonra benim kızım da 1. sınıfa başlayacak. dolayısıyla bayağı bir araştırdım. işin ehli olan herkesin dediği şu: ilkokulda öğretmen çok önemli, ortaokul ve sonrasında okulun imkanları. dolayısıyla şimdi özel okul seçeneğini ortaokula kadar rafa kaldırdık iyi bir öğretmen arıyoruz.
herhangi bir devlet okulunun herhangi bir öğretmeni değil de "iyi bir öğretmen" bulursanız düşünmeden yazdırın. ancak öncesinde öğretmenle bir konuşun, bazıları kendisiyle başlamayan öğrencileri kabul etmiyormuş.

arkadaslarim izmir'e donduler, istanbul'da ikisi birden deli gibi calisip kazandiklarini koleje gommek yerine izmir'e donup tek masala gecinip cocugu da hakimiyeti milliye'ye verip mis gibi takiliriz dediler.

izmir açısından hakimiyeti milliye, misaki milli, güzelyalı ilköğretim tarzı merkezi ilköğretim okulları oldukça köklüdürler. gaziemirden bile servisler kalkardı ben ilköğretimde okurken. fakat adrese kayıtlı ilkokul sistemi var ise artık o okul etrafında oturmanız gerektiği için, güzel de kira vermeniz gerekir.

sizinle alakasız bir durum bence bu. annesinin ölümü ile uğraşırken pek aklına gelmemiş olabilirsiniz. biraz süre verin. cüzi miktarda ilgiyi eksik etmeyin. yanında olmaya çalışn. aşarsınzı umarım bu günleri.

annesinin hastalık sürecinde evde ziyaret etseydiniz daha iyi olurdu.(tabi o size bu şekilde davrandıysa).

annesini kaybedeceğinin bilincinde olması sebebiyle sizle alakası olmayan bir duygu durumuna sürüklenmiş olabilir.

başınız sağolsun.

siz gereken ilgi ve alakayı göstermişsiniz.

belki bir anlık ilgisizlik döneminde size gönül koymuş olabilir. ama samimi biri olsaydı o kadar açıklamaya ve ilgiye karşı eskisi gibi olabilirdi de.

siz yine sanki böyle bir soğukluk yaşanmamış gibi kararınca ilgi ve alakanızı eksik etmeyin.

aranızda bir gerginlik yok.

başınız sağ olsun.

eeb +1

memleketten dönünce bir taziye de burada olacak, yanında olursunuz. kırılmış biraz belli ve yaşadığı hassas dönem dolayısıyla da soğuk konuşmuş. arkadaşlığınız bu süreci atlatır umarım.

Bu tür davranışlar beni insanlardan iyice uzaklastiriyor

Hayır alamazsın.
45 yaşına kadar yaşayacağını bilemezsin.
Eskisi gibi enerjik olamazsın, hayatın getirilerini bilemezsin. Karşına belki çok iyi fırsatlar çıkacağı gibi engellerde çıkabilir. Sağlık, maddi, manevi...

İmkanlarını yarat ve geriye döndüğünde keşke şöyle yapsaydım deme.

Çocukları annene bırak gidin işte herkes öyle yapıyor. Ne var bu kadar felsefe kasacak. Ay başında Ukraynaya kaçalım diyor kuzen orada okudu, alkol seks ve uyuşturucu ile kandırmaya çalışıyor beni ama hiç çekici gelmiyor açıkçası. Sakin bi yerde kamp yapmayı tercih ederim. 35 de ispanya istiyorsa canın 45 de Danimarka isteyebilir.

bekleme direk yap.

Beklemenin sonu yok, 45 olunca da bi universiteye yerlessinler sag salim sonra giderim diyeceksin

bu tür şeyleri düşünmek insana elem verir, düşünme o yüzden. Birşeyi yapmıyorsan aslında senin de kendi içinde bilmediğin ama yapamamanı sağlayan sebepleri vardır. Yani 35 yaşına gelip bi' anda ''bu yaşıma kadar hiç ülke görmemişim'' demenin faydası yok, yapmadıysan o ya da bu sebeple yapamamışsındır. Bu yaştan sonra ani bir kararla da yapmaya kalkma bence, çünkü bu tür enerjiler motivasyon enerjisidir. evet b' anda istediğin herneyse ona başlayabilirsin bu enerjiyle ama antremanlı olmadığın için işin içindeyken aniden yorulursun, bozuk bir batarya gibi shut-down(hazır lafı açılmışken bi' batarya 600 lira olur insafsızlar apple'a bu konuda ben de çok kırgınım) herneyse.

hayat bizim elimizde olan birşey değil, bundan önce de değildi bundan sonra da olmayacak. Sadece garibanlar bunun farkına varamaz. o da n'apsın hayat işte onu da kandırır. Bulunduğun ya da bundan sonra gireceğin/bulunacağın ''topluluklar'' tamamen birikimlerinin sonucu olacak, çünkü bu yaştan sonra düşünmek faydasız. Düşünmenin bi' yaş sınırı var, kompozisyon yazmak gibi birşey bu. Giriş kısmı aile gayrimenkulü altında farkındasız yaşadığın kısım gelişme kısmı düşündüğün ve ufak-tefek hamlelerinle birikim elde ettiğin-biriktirdiğin kısmı... Sen bu tarafı da geçmişsin. Sonuç olarak çocuklarına bırakacaksın kendini, ailevi problemler-ki çokcası maddiyat temelli olacak bunların birsüre sonra ama dışa vurumları farklı olacak bunlarla vakit öldüreceksin arada bi' tiyatro-sinema-konser yaz tatilleri v.s yapabilirsen ne ala. Git sor senden öncekilere böyle mi oldu diye ''evet böyle oldu'' diyecekler.

illüzyonlar uzaktan seyredip üzerine bir iki espiri yaptıkça keyiflidir, gösteri sona erdiğinde hepimiz normal(bu kelime önemli) olan işlerimize güçlerimize geri döneriz. Dönmeliyiz de, hayat böyle birşey.

Geçenlerde burada bi' arkadaşınız vardı sanırım 60 yaşına yakın bi' yaşı vardı ve ''yeniden başlamak'' mümkün temalı standart ye-sev-dua et iletileri paylaşıyordu. Birşeyleri yenmiş, yaşamış ve ailevi problemlerini kendince kesinliğe kavuşturmuştu. Bundan sonra hayatında yarım bıraktığı şeyleri yapacağım diyordu, Allahını seversen git bak bi' köşede oturuyordur oysa daha 2 ay bile geçmemiştir bunların üzerinden. Çünkü hayat öyle birşey/biryer değil. Hayat tamamen basit mühendislik üzerine kurulu, inanç-hırs-istek bunlar lüzumsuz kavramlar başlatabilir belki istisnai bünyelerde sürdürebilir ama istatistiksel olarak ciddiye alınmayacak kadar az olan kısmı saymazsan reele dayalı hiçbir işe yaramaz.

Sizler ''geldim gördüm yendim'' diyebilecek pozisyonda insanlar değilsiniz, başka insanlar onlar. Zaten potansiyeli bi' şekilde içinde barındıran kişiler, Ali Sabancı mesela girişimci olmuş ne büyük bir hadise şeklinde anlatıyor evet belki ailenin kendi iç dinamikleri içinde büyük bir hadisedir ama bak buradaki illüzyon da o işte, yani sabancı da çalışmak yerine kendi işini kurdu; girişimci oldu. Olay hikayesinin laciverti bir nevi. Bu tip güzel anlatılar ona yakışır. ya da Kıvanç Tatlıtuğ, çok çalışkan çok efendi çok kadirşinas ama onu bu duruma getiren bu özellikleri değil, o zaten bu duruma gelebilecek potansiyeli doğuştan edinmiş bir bünye bunlar sadece o pozisyonda olanlar için edilen iltifatlar. Öyle değildir demiyorum, eminim ki öyledir ama bunların + değer sağlaması ona olduğu seviyede sana ya da bir başkasına olmaz.

Alçakgönüllü diye bir söz var mesela; yani adam zaten yüksekte de hani alçakgönüllülük edip ötekine gülümsemiş. Aaa ne kadar da alçakgönüllü adam bizimle oturdu yemek yedi ? diyor öteki de. ironik ama farkında değil garibim.

Bunları kendini yorma diye anlatıyorum, bazısı böyledir kendini yorma boşver dersin anlamaz illa kendi deneyecek illa kendi yenilecek sen öylemisin değil misin bilmiyorum ama ihtimal işte...

düşünme, yapabileceklerine odaklan ama gerçekten yapabileceklerine. Geçenlerde bi' arkadaşım ben aslında ferrari alabilirim demişti de ''hastir lan demiştim'' aslında teorik olarak haklı, sahip olduğu para onu alabilir ancak bunu sürdürebilir bir kültürü ve maddi kaynakı yok. tekne almak gibi birşey bu. Alırsın sıkılır satarsın. (bkz: anlayamazsınız)

Ülke görmek istiyorsan mesela, bekleme çocukları ananeye ya da onun veliliği altında bi' yaz kampına 10-15 gün ardından siz de bi' turla 10-15 gün roma prag viyana yapıştırın. Zaten yolda telef oluyorsun ama eğleneni çok. Yapılabilir şeyler üzerine ''kafa yor'' onun dışındakilerde düşünme. Çocuklar ileride büyürse senin istediklerini istemeyece de bilirler. 8 yaşında -15 yaşında her neyse ''anne çok sıkıldım hadi evimize gidelim'' de diyebilir. hiç tad almazsın. ya da 25 yaşında bi' önemi yok. Herkes kendisi bir birey/dünya.

Düşünme.

niye bekliyorsun anacım?

45 yaşında aynı tadı alırsın, annem 60 yaşında o kadar ülke gezdi, her birinden ayrı tadlar aldı. ama niye bekliyorsun? bırak çocukları bize, git keyine bak. sonra da ben bebeyi sana bırakırım, ödeşiriz. yarın çok geç olabilir, hayatını yaşa...

doğduğum şehirde yaşıyorum, cocuklara bakan bir ablamız var, ondan baska da kimsem olmadığı için, anneneanne babannne vs gibi cocuk bırakma lüksüm yok, belki de bu sebepten de biraz, lan nolacak bu işler böyle dıye de hayıflandım. bebeleri bize bırak diyenlere de teşekkür ederim çok naziksiniz :)
ben ise yazılanları okuduktan sonra, bir on sene öncesini düşündüm, 25 yaşındayken de böyleydim lan ben dedim kendi kendime, bu aslında hayata bakışımız ve yaşama enerjimizle alakalı bir şey. misal babamı düşündüm, 60 yaşında bile flört eden bir adamdı kendisi, hatta tripler yiyince "ya baba salla allasen" diyerek geyik yapıyorduk.
olanaklar dahilinde ne yapılır şu an buna odaklanmak daha mantıklı, gelecekte ise valla gelen gelsin ben gidiyorum diyeceğim sanırım :)

bu arada bebeler biraz büyükse onları da al gitsene. ben kızı alıp bu yaz çadır attım sağa sola öyle 25 gün it gibi gezdik. dönünce kendisine şişme yatakla uyku tulumu aldırdı, öyle sevdi.

çadır komşusu olalım, bebeler oynasın. balık falan bakarız, ne bileyim. değişiklik iyidir.

Sen 10 sene sonraki yaşındayım. Şöyle söyleyeyim dengeyi bulmak gerek. Çocuk var diye gezmeyi ötelemedik. 4-5 gün çocuktan ayrı kalabildik anne&ablam sağ olsun. Bu arada yurtdışı dözviz kurları sebebiyle çocukla gezmek için biraz tuzlu oluyor. Bir de o kadar küçük çocuk hatırlamıyor bile birkaç sene önce gittiği yeri. TR içinde gezeceğimiz zaman da çocukları alıştırdık ufak ufak. Yakından başlayıp uzaklara kadar gittik. Küçükken alışmayınca büyüdükleri zaman daha zorluk çekersiniz. Dediğim gibi yavaş yavaş ama sakın ötelemeyin.

45 yaşına kadar yaşayacağını nereden biliyorsun? +1
Belki yarın öleceksin. Hayat ertelemeye gelmez çünkü ertelemenin sonu yok.

ülke görmekten öte ne ürettin ? ne başardın ? bilime sanata insanlığa ne gibi katkın oldu ? bunları sorgula bence.

elin ecnebisi çocuklarını alıyor kucağına geziyor dere tepe, sen niye yapamayacakmışsın ki
, ne eksiğin ne fazlan var yapabilenden?

Serdar, sen misin? :)

İyidir Serdar Kuzuloğlu, ben de beğenerek takip ediyorum.

ben de beğeniyorum

Kaçıracaksın bunu bağlayıp sabaha kadar konuş diyeceksin

Agzi dolu dolu konusuyo, yaslanica daha tontis olacak belli :)

Twitter'da takip ediyorum. Cok ortadan ve suya sabuna bulasmaya calismadan konustugunu dusunurdum. Gundemde firtinalar koparken oyle alakasiz konulardan bahis acardi ki cogu zaman aklima "mahalle yanarken orospu sacini tararmis" sozu gelirdi. Ama su cnnturk'teki videosunu seyrettikten sonra fikrim biraz degisti, saygi duymaya basladim.

www.youtube.com

şurda hastasıyım

kendisini ilk tanıdığım videodan beri büyük sempati besliyorum.

www.youtube.com

Kadir Çöpdemir denen primata çok benziyor, yüzü konuşması ikiz gibiler. 10 snden fazla dayanamıyorum, evrenin sırlarını verse katlanamam o derece

vitaminlerin kilo aldırmak gibi bir durumu olmaz.

10 yıldır kullanıyorum (belli aralıklarla)
hayır kilo aldırmıyor. multivitaminler besin takviyesi ve destekleyicidir.

Anneme almıştık geçen sene. Kamerası kötü değil, net çekiyor ama manuel ayar yapıp harika fotolar çekebilecek bir kamera da değil. Sanırım manuel ayar olmayabilir bile. Annem memnun, sosyal ağlar, internet kullanır ve bolca oyun oynar her anne gibi.

elma, çoğul eki kuralı ingilizcede var bizde yok.

Sayılardan sonra çoğul eki kullanılmaz.

türkçe de elmalar şeklinde bir kullanım yok. rakam ile çokluk belirtilmiş oluyor zaten.

Sayılardan sonra çoğul eki kulanılmaz diye hatırlıyorum, İngilizce'deki s takısı gibi değil bizdeki.

"Evde 9 adet elma kalmıştı, bahçedeyken mutfağa seslenip Kerem'e elmaları getirmesini söyledim."

Bak ne kadar güzel bir cümle oldu :)

www.tdk.gov.tr

edit: tdk'da göremedim yazmışsın, arayıp bulup tdk'nın sitesinden makale linki vermişim, bunun neyi cevap sayılmıyor merak ettim. sorduğun şeyin, anadili türkçe olanları geçtim, türkçeyi yeni öğrenen ecnebilerin bile çabucak öğrenebildiği basit birşey olduğuna hiç girmiyorum bile. insanları anlamak gerçekten güç.

@John Bloor süper örnek vermiş demeye geldim ben.

anki

tekrarlamalari bilimsel olarak yapilmis.

sesli kitap okumayı deneyebilirsiniz. benimde bazen oluyor. kelimeleri çok yuvarlıyorum okuduğum ya da yazdığım gibi hızlı konuşmaya çalışıyorum. sesli kitap okuma bence iyi bir egzersiz.

özgüven sorunu olduğunu düşünüyorum, benim de başıma geliyor malesef

Sosyalleşme ile ilgili bir problem de olabilir paralelde; ne bileyim Fotoğraf kursudur, senaryo kursudur bir yere giderek hem sosyalleşir hem eğitilirsin.

konuşarak

yalnız değilsin demeye geldim. eskiden çok düzgün bir türkçe ile konuşurken son iki yıldır inanılmaz bozulduğunu fark ediyorum. ve sebebi ne bilemiyorum.

tiyatro eserlerini, ayna karşısında sesli okuyabilirsin.

bende de var aynı durum. üstelik zekam da geriledi, seni anlıyorum, kitap oku.

Spora gidebiliyorsan pilates iyidir.

Evde çalışacaksan crunch, plank...

pilates +1 hızlı ve etkili çözüm. reformer falan da bakabilirsiniz.

bütçe sorun değilse reformer+1

ben angara'ya gidince gaga manjero'ya gideceğim. hatta oraya gitmek için angara'ya gideceğim.

edit: vazgeçtim, a) bence de.

www.tdk.gov.tr

Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu esas alınır: cm’yi, kg’dan, mm’den, kr.un. Büyük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde ise kısalt­manın son harfinin okunuşu esas alınır: BDT’ye, TDK’den, THY’de, TRT’den, TL’nin vb. Ancak kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın okunuşu esas alınır: ASELSAN’da, BOTAŞ’ın, NATO’dan, UNESCO’ya vb.

UYARI: Numara sözünün kısaltması da kelime gibi okunduğundan getirilecek olan ek okunuşa göre getirilecektir: No.lu, No.suz

Sonunda nokta bulunan kısaltmalarla üs işaretli kısaltmalara gelen ekler kesmeyle ayrılmaz. Bu tür kısaltmalarda ek noktadan ve üs işaretinden sonra, kelimenin veya üs işaretinin okunuşuna uygun olarak yazılır: vb.leri, Alm.dan, İng.yi; cm³e (santimetreküpe), m²ye (metrekareye), 64ten (altı üssü dörtten) vb.

Sert ünsüzle biten kısaltmalar, ek aldıkları zaman oku­nuşta sert ses yumuşatılmaz: AGİK’in (AGİĞ’in değil), CMUK’un (CMUĞ’un değil), RTÜK’e (RTÜĞ’e değil), TÜBİTAK’ın (TÜBİTAĞ’ın değil) vb.

Ancak birlik kelimesiyle yapılan kısaltmalarda söyleyişte k’nin yu­muşatılması normaldir: ÇUKOBİRLİK’e (söylenişi ÇUKOBİRLİĞE), FİSKOBİRLİK’in (söylenişi FİSKOBİRLİĞİN) vb.

"Küçük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kelimenin okunuşu; büyük harflerle yapılan kısaltmalara getirilen eklerde kısaltmanın son harfinin okunuşu esas alınır: kg'dan, cm'yi, mm'den; BDT'ye, THY'de, TRT'den. Ancak kısaltması büyük harflerle yapıldığı hâlde bir kelime gibi okunan kısaltmalara getirilen eklerde bu okunuş esas alınır: ASELSAN'da, BOTAŞ'ın, NATO'dan, UNESCO'ya."

dolayısıyla a.

Ben a'daki eki parantez sonrasına koyardım.

Kesinlikle a

iş yerinizde nasıl insanlar var bilmiyorum ama bu temel bir bilgidir yazım kurallarında. a'dır cevap.

Ekin yazımı için de kesme işaretinin yeri için de a'da yazdığınız doğrudur. Eki kısaltmanın son harfine göre inceltip kalınlaştırmalı ve eğer parantez içinde kısaltmanın açılımını yazacaksanız eki yazdıktan sonra yazmalısınız.

Başlığı çok yanlış açmışsın, kafanın dumanlı olması Başka anlamlara gelir...
işinden ve eşinden memnun musun?

dinlenemiyorum evet

Tatil lazım. Cocuklarla ilgilencek anaane, babaanne desteğine basvurulabilir. Allah başka dert keder vermesin

youtuberlar ilk kullanım için çok basılması gerektiğini, ürünün ilk kullanım için bir zor çıktığını söylemişti.

ben nike training clup uygulamasını kullanıyorum çok memnunum.

Lesline Sansone evde yürüyüs senin ilacın. 3 mile ile basla derim.

Runtastic uygulamalarına bak telefon için. Sana günlük planlı çalışma programı veriyo. Yapacağın hareketleri de videolu olarak gösteriyo.

çocukları yıka al sana spor

(bkz: just dance now)

10*3 Jumping Jacks
Plank 30 s.
10*3 Burpee
Plank 30 s.
10*3 High Knees
Plank 30 s.
10*3 Mountain Climbers
Plank 30 s.

www.youtube.com
blogilates ten eritmek istediğin yerlere çalışabilirsin. zaten tüm vücuda kilo verdiriyor aslında. yediklerine dikkat edip her gün pilates yapmanı tavsiye ederim. kardiyo yapıcam dersen evde zor ya yerinde koşmak, zıplamak gerekiyor.

durduk yere ben mekik çekiyorum aslında ısınmak lazım ama hergün yaptığım için ısınmıyorum ya. alışırsan ısınmadan yaparsın bence. uzman değilim.

30 day squat uygulaması var günlük yapman gereken squat sayısını yazmış, yaptıkça tik atıyorsun.
Bacakları sıkılaştırıyor ama dediği gibi ve gün atlamadan yapmanız lazım.
Az gelirse beraberinde 30day butt uygulamasını da yapın, harika olur.
Tabi bu dediklerim belden aşağısı için.

nike+ training club
itunes.apple.com
play.google.com

E hala orada.

Grupların yanında ayrı kişiler bölümü var. Onu açınca yukarda. (Telefon için bahsediyorum)

Mesaj isteklerinde filtrelenen mesajlari gor var.

grupların yanı ayrkı kısıler nerde yav

Telefonda bende de yok. herkeste çıkmıyor o galiba, çözemedim.

bak bunu sevgilimden biliyorum boylu bir şeydi adı
edit: boyshortmuş, shortboy diye düşünmüştüm ben, dantellisi de dantelli boyshort olur herhalde

hayir boxer ayri bisey.

Selam, araştırıp geldim.

Dantelli iç çamaşırlarına "lace" deniyormuş.

Senin aradığın lace boyshort veya lace shortie oluyor.

Edit: bkz: www.victoriassecret.com

karikaturborsasi.blogspot.com.tr
budur.

www.instagram.com

Ustun yetenekli cocuklarin uyum sorunu yasadigini ya da arkadaslari ile ayni seviyede olmadigi icin anlasilmadiginu duymustum. Zaten ustun yetenekli cocuk ozel egitim almali ki korelmesin ve ke ndi seviyesinde insanlarla muhatap olsun.bunun okullari var sanirim. Bazi ozel okullarin da uztun yetenekli siniflari var. Ozel hocalari da var sanirim. Bu yeteneklerin yonlendirilmesi ve gelistirilmesi gerekiyor. Yani uzerine cidsen dusulmesi gereken bir konu

ben zamanında iq testiyle "üstün yetenekli" çocukların gittiği bi okula gittim. o okuldan çıkan tanıdıklarımın çoğu hayatta ortalama başarıyı yakaladı evet. bir kısmı sanatçı bir kısmı mühendis falan oldu. ama biri de yüz kızartıcı suçtan amerikada hapiste mesela. yani çocuğun iqsunun yüksek olması evet bir potansiyel ancak hayattaki başarılarının garantisi değil.

bir de neden üstün "yetenek" diyorlar anlamıyorum, iqnun yüksekliği herhangi bir şeye yetenekle biraz bağımsız ayrıca birden çok iq çeşidi var. duygusal zekanın genel başarıya katkısı da malum.

bir de iq puanı kaç mesela, 130 mu 145 mi 160 mı? bunlar da önemli, 130 civarındaysa çok şey yapmayın, türkiyede yaşadığı için mutsuz bir insan olur çıkar :')

not: lisede öğretmen lisesinde okudum, eğitim bilimleri mi ne öyle bi dersin hocası "öğrenme engelleri" konusunu anlatırken "mesela bakın freya arkadaşınız da öğrenme engelli kategorisine girer" demişti. burdan tekrar tşk hocam. yani çocuğun okul uyumsuzluğu da normal :)

Bir de bazi seyleri cabuk kavradikalri icin ders sıkıcı gelebiliyormus konsantre olamiyorlar vs

ıq sonucu vermedıler. sadece rapor cıkarmıslar bı tane, filan cocuk üstün yetenekli birey düzeyindedir demısler. ama okulda cok sıkıntı yasarsınız, zira farklı bır cocuk, sıra dısı, ders dınlemeyı de sevmeyen bır tıp dedıler.

size gore ortalama bir cocuksa aman ustun zekali diye cocugu yormayin. butun orta, orta ust sinif insanlarin cocugu ustun zekali cikiyo zaten. cekingenligini atmasina yardim edecek seyler yapin. cocugun ozguvenini arttirmak icin sadece siz ve cocuk, birlikte projeler yapin, ulasilabilecek ama zor gorunen hedefler koyun, ara sira da basarisiz olacagi hedeflerle hayatta ugrasilirsa basarilacagini ama bazen de basarisiz olunacagini hissettirin.

takım sporlarına yönlendirin.

Böyle biriyle ilgili haber yapmışlardı. Meşhur soruyu soruyorlar "kalem-çilek elma ve muz'dan hangisi farklıdır?". Kız farklı bir bakış açısı yaparak çilek diyor. Bakış açısı doğru ama bu tarz farklı cevaplar, arkadaşları arasında "geri zekalı bu ya" diye dışlanmaya ve aşağılamaya dönüşüyor. Öğretmen istediği cevabı alamayınca eğer anlayışlı bir öğretmen değilse çocuğa geri zekalı muamelesi yapıyor. Çocuk dışlanıyor...

Neler yapılabilir bilmiyorum. Testi yaptırdığınız yerle bir görüşün, belki size uygun bir okul tavsiye edebilirler.


.

meme'e dönüşmüş bir fotoğraf işte.

Olayın aslını soruyorsan: Gezi zamanı Tayyip kendi yandaşlarına evlerinize bayrak asın demişti. Bu amca da çıkıp asmış. O anın videosundan alınmış bir capture.

Elif Key bu adam ile röportaj yapmıştı: www.haberturk.com

işte bi şekilde türkiye'yle ilgili gurur duyulacak bi durum olduğunda o muhabbet geçiyor. mesela sibel kekilli game of thrones'ta oynadı, "asın bayrakları" diyolar. hani bi türk dünyaca ünlü bi dizide oynadı bağlamında. saçma bi şey, ama komik oluyor bazen.

Pahalı (:

sehpa arıyorum böyle bıseyler, kullanıslı olur mu?

Güzel. Pahalı da değil bence. Bi tek pembe rengini sevmedim.

pahalı

Güzel ve pahalı.

mobilyalobi.com

bu nasıl peki?

daha da pahalı

Bunların tabla kısmı çok daha güzel ama bacaklarının rengi iğrenç.

ya fiyatı sallayın, model olarak soruyorum.

zigon olarak ayni paraya cok daha orjinal seyler bulabilirsiniz. ya da aynisini daha ucuza bulmak mumkun. ama kullanisli bence ve guzeller.
www.hepsiburada.com

Tabure gibi. Alırsanız dikkat edin de gelen-giden üstüne oturmaya çalışmasın :)

Hoş ve pahalı. +1

mobilyalobi'dekiler baya iyi de o bacak rengi pek iyi degil. bi de pahali tabi, ote yandan 80-100 liraya satilanlar da ultra dandik.

(bkz: simulasyon argümanı)

yaklaşık 50-100 yıl içerisinde biz de bu soruyu sorabilecek sanal canlıları oluşturabilecek bir teknolojik seviyeye gelebiliceğiz.
waitbutwhy.com/2015/01/artificial-intelligence-revolution-2.html

dün gayet güzel verdiği cevabıma tik koymadığın için buna cevap vermiyorum.

çok da umrunda değil biliyorum.

devamında gelecek soru: neden ölüyoruz?

:)

yaşamın amacı nedir sence?

neden mi? varız işte o kadar. neden diye soruyorsan seni birilerinin bir amaçla varettiğini düşünüyorsundur. o zaman sorunun cevabı da neye inandığına göre değişir. dinlere göre ibadet için.

madde var sadece. nedeni,nasılı yok.

neden variz? variz iste o kadar!

bu mu yani?

belki de bir nedeni yoktur. sadece varsındır. varoluşa teleolojik yaklaşmanın gerektiğini kim söylüyor.

evet mavikalem işte o kadar. varlığa,varlığından yalınlığından başka anlamlar yüklemek insanoğlunun varlık bilincinden geliyor.

varlığımızın farkına vararak hepimiz biraz delirdik.

allahın bizim ibadetimize ihtiyacı mı var ki bizi bunun için var etsin :)

yaratılış kitabında yaşamın amacı şöyle geçiyor:
başlangıç 1:26-31 "26 Ve Tanrı şöyle dedi: “Bizi yansıtan, bize benzeyen insan yapalım. Denizin balıklarına, gökte uçan kanatlılara, evcil hayvanlara, tüm yeryüzüne, yeryüzündeki diğer tüm canlılara hâkim olsun.” 27 Böylece Tanrı insanı Kendi yansıması, Kendi benzeri olarak yarattı; Tanrı onları erkek ve kadın olarak yarattı. 28 Sonra Tanrı onları kutsadı: “Çocuklar sahibi olun, çoğalın, yeryüzünü doldurun ve onu denetiminiz altına alın. Denizin balıklarına, gökte uçan kanatlılara ve yeryüzündeki tüm canlılara hâkim olun” dedi.
29 Ve Tanrı şöyle dedi: “İşte, tüm yeryüzünde tohum veren her bitkiyi ve meyvesi tohumlu her ağacı size verdim; bunlar size yiyecek olacak. 30 Yerin tüm yaban hayvanlarına, göklerde uçan tüm kanatlılara ve yeryüzündeki tüm canlılara bütün yeşil bitkileri yiyecek olarak verdim.” Ve böyle oldu.
31 Sonra Tanrı yaptığı her şeye baktı; hepsi çok iyiydi. Akşam oldu, sabah oldu, altıncı gün."

burada Tanrı benzeyişinde olmamız fiziksel olarak değil nitelik olarak ona benzememiz manasındadır, hayvanlardan bizi ayıran nitelikler bunlar.
Yaratıcının yarattığı şeylere bakıp "iyiydi" demesi de aslında yeryüzünde sorun, kirlilik, savaş, acılar vs olmadığını gösteriyor. Bunlar sonradan çıkmış demek ki :)
Yaşamın amacı basit yani bu yazılana göre, yer yüzünde yaşayıp mutlu olmak hayvanlarla ve doğayla birlikte.
Bence daha önemli soru peki neden şimdi böyleyiz? :)

Ben, insanları ve cinleri bana kulluk etmeleri için yarattım.
Zariyat Suresi Ayet 56
Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Azîz’dir O, Gafûr’dur.
Mülk Suresi ayet 2

Bakara 30: Rabbin, meleklere şöyle demişti: 'Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim.' Melekler de: 'Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz,' dediler. 'Bilmediğinizi Ben bilirim,' dedi.

bu duyuruda tik verdiğin için özet bir cevap vereyim; richard dawkins gibi yaklaşacağım. sorduğun soru mantıklı bir soru değil. "kıskançlığın rengi nedir?" gibi bir soru olduğu için mantıklı bir açıklaması yok.

tabi bu teist olmayan görüş için böyle. teist görüş için ise tabi ki tanrı'ya tapmak, ibadet, sınanma vs. vs.

@duhan: Eyüp 34:10

“Bir sınavla karşılaşınca kimse ‘Tanrı beni sınıyor’ demesin. Çünkü Tanrı kimseyi kötü şeylerle sınamaz, Kendisi de böyle şeylerle sınanamaz.”

demek ki kaynaklardan birisinin çıkış yeri farklı ;)

(bkz: neden hiçbir şey yok da bir şey var)

@aithra
Ben değişmemiş tek kaynak olan kuranı dikkate alıyorum. çıkış yerleri aynı fakat örnek verdiğin kitap orijinal değil sen de biliyorsun :)

@duhan yoo bilmiyorum :)
hatta bence sen de emin değilsin nereden bildiğini :)

@aithra eminim ben teşekkür ederim.

"Belli başlı her galaktik uygarlığın tarihi üç ayrı ve fark edilebilir aşamadan geçme eğilimindedir. Bu aşamalar hayatta kalma, sorgulama ve incelikli düşünmedir. Bu konuya genel ve fazlasıyla açıklayıcı bir örnek olarak ilk aşama “Nasıl yiyebiliriz?“, ikinci aşama “Nerede yiyoruz?“, üçüncü aşamaysa “Öğle yemeğini nerede yiyelim?“ sorularıyla tanımlanmaktadır."

hangi aşamada olduğuna sen karar ver.

korkmuyorum. ben öldükten sonra gerisi tufan.

bu durum bence tamamen dini itikatların ne kadar kuvvetli olduğu ile ilgili.

Eskiden korkuyordum çok ama nedense yeni yeni korkmamaya başladım.

"Ölüm varsa sen yoksun sen varsan ölüm yok. O halde ölümden korkmak ahmaklıktır." -confucius

korkmuyorum ama üzülüyorum. ölümden sonra yaşam vs olduğuna inanmadığım için benden sonra olacakları bilemeyecek, göremeyecek olmak üzüyor sadece.

kıçıma karıncalar girecek diye korkuyorum.

yer altına gireceğim için korkuyorum.

www.youtube.com

müsait bir zamanında izle.

bu dünya için soruyorsan evet ailem üzülür diye korkuyorum
yada onların ölmesi beni üzer diye korkuyorum

toprak olacağız ve hiçbir şey hissetmeyeceğiz nesinden korkayım?

kim takar hadisleri. inanmadigim icin no problem.

zaten ölü gibi yaşadığımdan korkmuyorum.

ölmekten değil, ölememekten korkuyorum. korkmak değil de işte istememek.
aklım başımdayken, kimseye eziyet etmeden 3 gün yatak sonra toprak (benim için büyük olasılıkla kadavra) olsun. hem vedalarımızı yaparız hem kimseyi üzmeyiz.

Ölümümden korkmak mantıksız, sevdiklerimin ölecek olması ve benim bir ihtimal olarak görecek olmam bazen beni günlerce uyutmuyor
Gece kalkıp annem babam kardeşim nefes alıyor mu dinleyen bi çocuktum

Uydurma hadisleri hatta hadisleri dikkate almıyorum. Kuranda bahsedilen ölüm ile ilgili ayetleri okuyorum ve ona göre yaşamaya çalışıyorum.

philips aldım anneme cok memnun

marathon sağlam ve iyidir.

Maraton 9912 yi cok iyi diyorlar.

siteden ziyade dropbox falan kullansan.

picasa, dropbox, google drive vs vs

leo'nun almanca-ingilizce sözlüğünü kullanıyorum sadece

Braun, "satin hair" olan.

philips satinstragiht pro xl kullanıyorum, bu 3. alışım, toplamda 7-8 senedir marka model bu, tipi değişti azıcık ama performansı iyi hala.

Yerzudunde Braun sac duzlestirici iyidir diyen bir ben varim heralde:) Gecen baska bir duyuruda sormuslardi. Remington iyi diyor bir kisim.

remington

ıyıce kafam karıstı bak sımdı, kalın saclı gür dıyorum bak? sabah işe gıderken bu sacı duzgun bır hale getırebılecek bısey olsun yav :(

remington kullanıyorum birkaç yıldır çok memnunum. braun da kullandım ama ondan hiç memnun kalmadım, düzleştirdiğim saç ancak birkaç saat dayanıyordu.

bende braun satin hair 7 var, ısı derecesini ben çok düşük tutmama rağmen iyi düzleştiriyor ama seninki aşırı dalgalıysa ısı derecesini yükseltmeyi deneyebilirsin.
çünkü senin saç tipinde bir arkadaşıma kullanmıştık düzleştirmişti.
bir de biraz bekletmen gerekiyor yavaş yavaş çekiceksin.

philips salonstraight pro xl.

philips procare keratin plus kullaniyorum . İsi derecesini en dusukte tutmama ragmen cok guzel duzlestiriyor. / ince plakali

remingtonun kalın olanını al. düüümdüz yapıyo.

Ben sonsuza kadar babylissciyim. Hepsiburadaya gir kırmızı babyliss pro yazan bir saç duzlestirici göreceksin. Onu gönül rahatlığıyla al.

Duolingo var akıllı telefonlar için

yeni başlayanlar için bussu ve livemocha var. ben neredeyse latin harfleri ile yazılan her dili başlangıç seviyesinde öğrendim.

(bkz: amish)

amishlermiş tesekkurler :)

facebook gif fotoğrafları göstermiyor.

programı artık kullanmıyorum da topinweb var.

(bkz: soulseek)

Umut Sarikaya'ninki var?

fbcdn-sphotos-g-a.akamaihd.net

Harikasin!

Yazım yanlısı olmus. Umut evet ;)

img214.imageshack.us

www.pudra.com Bu blog değil, kapsamlı bir site. Güzeldir.

Noa kullanıyorum ben, çok arkadaşım benden sonra kullanmaya başladı.

chloe love
burberry body

besleyici oje + düzenli bakım.

Benim tam ortasından çatlardı, her yere takılırdı, kesemezdim de uzamasını beklerdim, o kadar kötü durumdaydı, kısa süredir flormar ın tırnak güçlendirici bir şeyi var onu kullanıyorum oje gibi, aseton olarakta watsons un besleyici etkili asetonunu kullanıyorum şu sıra gayet iyi durumdalar, bıçakla yanlışlıkla kesmediğim sürece problem olmuyor.. İkisini bulup detaylı bir şekilde yazarım birazdan..

Aseton: Watsons - nail polish remover with conditoning - vitamin B5 yazıyor üzerinde şöyle de bir görseli var ama ancak babamın telefondan atabildiğim için kalite kötü t1308.hizliresim.com

Oje: Flormar - nail care NO MORE BREAKS - Kırılma Önleyici vs. yazıyor.. Kullanım klavuzu var içinde , görsel şöyle (yine babamın telefondan): t1308.hizliresim.com

En azından mağazada görünce "buna benziyordu falan" diye araman kolay olur işte..

evet doğru biliyosun,özellikle üst yazılatın başlık bölümlerinde (ANTALYA İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNE) kesme işareti kullanılmaz.