Ekşi Duyuru

Rihtimdaki starbuckstan yukari dogru cikarken sagda gratis var, hemen onun yanindaki kapidan gir 4. katta siginak cafe var, bulabilecegin en sakin yerlerden biri kadikoydeki.

postanenin karşısındaki starbucks çok büyük 4 katlı filan, muhakkak sakin bir alan bulursun orada. beşiktaş iskelesinin karşısındaki, postanenin karşısı desem sorarak bulunur herhalde:)

çaykur'un üst katları da fena diil. ben çalışırken falan bazen orayı tercih ediyorum.

Parola, kadıköy cahiliyim demistim. Caykur da neresi?

çaykur rıhtımda bi yer. saray muhallebicisinin yakınındaydı

Rıhtım starbucks'ın karşısında coldstone diye bir yer var. Oraya pek giden yok sakin.

Starbucks'ı soluna alıp sokağa girersen solda kitapçı var mephisto orası sakin.

Daha yerler var da 2 saat kalacaksan o kadar diplerr gitme. Yoksa moda tam aradığın gibiydi.

Gerçekten çok önemli ve geçerli bir açıklaması yoksa bahsettiğiniz şekilde davranan bir insanla ilişkimi keserim. İnsanlık hali; bir işi çıkar, rahatsızlanır, uyuya kalır ama haber verip şu sebepten dolayı gelemiyorum demek çok da zor olmamalı.

Sevgilim böyle bir şey yapmaz da arkadaşım yaparsa çok uzatmam konuyu ama bir daha böyle bir organizasyon içine girmemeye çalışırım kendisiyle.

eğer önemli bir konu yok ve bir şey olmadı ise ayıp etmiş. cevap yazmışsın sonra da aramışsın ki bunlar normal, olması gereken şeyler. aranır buluşma saatine yaklaşıldığında ve/veya geçildiğinde

Bu şekilde davranan insanları hayatımdan komple attığım için, çevremde böyle bir arkadaşım kalmadı. Şimdi düşünüyorum da uzun senelerdir böyle bişey yaşamamışım ama eğer bir gün yine yaşarsam, bahsettiğin senaryoda asla tekrar aramam. Insanın annesi bile ölmüş olsa "annem öldü" yazabilir. Kolları kopmuş olsa Başkasına yazdırabilir. Telefonu bozulsa başka yerden ulaşabilir. Benim aklım almıyor yani cevap vermemeyi :)

tekrar aramam (basta ararim senin yaptigin gibi), dogru duzgun bir bahanesi yoksa daha da bulusmam.

ben zamanında çok çektim bundan

yok kanka akşam geleyim takılak mı (gelmedi), xyzye in gel oturuyoz orda (oturmuyorlar), vs vs

ben akıllandım. akşam takılak mı dedi, normal işime bakıyorum ne yapacaksam ertelemiyorum. gelirse iniyorum gelmezse devam. geç mi kaldı, cevaplamıyorum başka güne kalıyor.

şuraya gel mi dedi, oraya gidiyorum baktım yok. 2. çayımı içip kalkıp evime gidiyorum.

bana bir şey verecek mesela. ama gittiğimiz yere getirmemiş. aa tamam kanka biraz takılak dönüşte alırız dediğinde başka güne sarkıtıyorum.

uğraşamam, herkes akıllı olsun. baba yorgun çünkü

yuh çok ayıp etmiş.

Böyle bir şey bence ikili ilişkilerde yapılabilecek en ağır şey. Tam olarak affedemem hiçbir zaman. Eskisi gibi de güvenmem. Baktım buluşmaya yakın hiçbir şey yazmamış "buluşmuyor muyuz?" Diye mesaj atarım hayır falan derse zaten birdaha istesede yüzümü göremez veya çok çabalayıp kendini affettirmesi lazım anca öyle. Ama ben genelde gerçekten kırıldığım insanlara "umursamıyor gibi davranırım" bu şekilde sinirlendiğim için diğer buluşmalarına da gitmem çok önemsesem bile takmıyormuş gibi davranır kendi çapımda cezalandırırım. Bağırıp çağırıp daha fazla totişini kaldırmam

İletişimi kesersin, yapılacak bir şey yok.

bana şu öneriler gelmişti:

www.eksiduyuru.com

tiyatrocu bir arkadaştan "metot", "iki kişilik yaz" ve "nehir" oyunlarının gayet iyi olduğunu öğrendim. hatta "metot" için çok çok iyi dendi.

Seyyar Sahne, Tehlikeli Oyunlar, Yeraltından Notlar
Talimhane Tiyatrosu, Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince Ama Şimdi İyi
Bunlar özel tiyato, hepsi de tek kişilik. Mutlaka gidiniz.

lizbon veya madrid

idit: yılbaşında lizbon'da bulunmuşluğum var, ceketle çıktım soğuk değildi. madrid'i tam bilmiyorum ama hava sıcaklığı bakımından lizbon gibi olur diye düşündüğüm için söyledim.

çok soğuk olur, dışarılarda pek dolaşılmaz.
Bratislava bir başka eğlenceli oluyor, Prag'da gezip vakit varsa trenle oraya gidebilirsiniz 3-4 saat sürer. Prag'da da gece hayatı gayet iyidir aslında, yılbaşı güzel geçer.

güney yarımküre iyi bir tercih olabilir. rio ya da cape town. ya da melbörnn.
yok bunlar uymaz dersen nişantaşı da bir alternatif olabilir.
saygılar

Durali, o kadar uzaga gidecek tatilimiz yok maalesef. Iki gunu yolda kaybetmek demek, güney yarim kureye gitmek :)

belgrad'a gidin o zaman :) vize de yok hem. kayak severseniz innsbruck (avusturya) iyi bir tercih olabilir. ya da munih'e gidip salzburg da yapabilirsiniz (bu arada eger tatiliniz uzunsa 3üne birden gidebilirsiniz. üçgen çizersiniz.)
sonra bilindik yer olsun derseniz kıbrıs da bir alternatif olabilir.

bana nelerden hoşlandıgınızı, tatilden beklentinizi, zaman ve bütçenizi paylaşırsanız daha çok yardımcı olabilirim (olabiliriz)

hep bir yılbaşında paris'de olmayı istemişimdir. bu sebepten paris diyorum.

roma berlin munster yılbaşını iliklerinize kadar hissedebileceğiniz yerler. acentada çalışıyorum fiyat aldıktan sonra bana da sorun daha indirimli bulabilirim.

Kurban bayramında sırtında koç ile metrobüs seyahati yapmış bir adam vardı. videosu vardır youtube'da. raad ol.

img.a24.com.tr

'' Otobüse almıyoruz, yasak!'' diyen tip olursa çemkir ve böyle bir yönetmelik maddesinin var olmadığını söyle. ''Varsa lütfen gösterin, zira ben belediye ile de teyit ettim, araştırdım da.'' deyiver sana zahmet.

Benim kafes içindeki köpeğim için ''Alamam ben onu, yasak!'' demişti biri de, Uçağa götürüyorum, uçak alıyor siz nereye almıyorsunuz!'' demiştim. Korkan var, hayvan dokunan var diye bik bik devam edince kafesi kaldırıp otobüse, ''Rahatsız olan var mı?'' diye seslenmiştim, ses çıkmayınca bakış atıp geçmiştim.
Eğer başına gelirse rica ediyorum benim yerime yukarıdaki şekilde çemkirir misin, o zamandan beri fena içimde kaldı.

2 aylık kediyi kucağında bile gezdirirsin en fazla aa ne kadar şeker diyip severler. yetişkinleri de kutu içinde istediğin yere taşırsın kimse bir şey demez. 1000 kişilik metrobüse binmedikçe pek zorlanmazsın. bir iki kez otobüse almayan şoföre denk geldim, cazgırlık yaparsan alıyorlar. kesin bir yasak yok bildiğim kadarıyla.

üsküdar'da/kadıköy'de otobüslere kediyle binen çok oluyor o taşıma kutularında. kimse sallamıyor da. arada çok miyavlarsa sıkıldı mı/korktu mu acaba diye soranlar oluyor sadece. kızan biri olursa da ona atarlanan birileri çıkar (bkz ben) merak etme :)

otobüslerde, metrobüslerde bişey demiyolar, bebekken kutundan çıkartıp kucağımda uyuttuğumda oldu. zaten biri çıkıp bir şey derse senden önce çemkircek hayvanseverler çıkıyor merak etme.

kedicik çok sıkılır da miyaklarsa kapağını azıcık kaçmayacak kadar aç sev. korkuyolar bazen gürültülerden.

yavru köpek kutusunda cok korkunca cikartti yere koydu, fren yaptikca düstü yürüyemedi hayvan saga sola gezip bakininca meraki korkusunu yendi, havlamadi, tatli tatli durdu öyle. kediye de denk geldim de korkup gürültü yapar mi bilemedim. kafesi acmadan evvel bir daha düsünün, kedinizin huyunu tartin.

sesinden rahatsiz olan olursa da cemkirin. 4 saatlik ucak yolculugunda yanimdaki cocuk sürekli agladi, cani yandigindan korktugundan degil, simarikligindan. herkes de güler yüzle aman cocuk olur öyle falan diye gecistirdi.

s.kayim bunu normal kabul edip, kediye laf edenlere.

Ben kedimi meskopla aşıya götürmüştüm bayağı tepki yemiştim

kedi ile seyahatte hiçbir sıkıntı yok. hatta artık küçük köpek için çanta zorunluluğu bile yok. (denedim kimse hiçbir şey demedi.) tek bir madde var seyahat için çekinmeyiniz. en tuhaf özel halk otobüsü şoförleri oluyor. onlara da iett kuralını hatırlatınız.

"Aşağıdakilerin haricinde istasyon ve araçlara hiçbir hayvan alınmaz. Bunlar;
Boyun tasması olması ve kucakta taşınması şartıyla süs köpekleri.
Küçük kafes hayvanları (serbest kaldığında yolculara zarar verebilecek yırtıcı, zehirli vs. hayvanlar hariç)" www.iett.gov.tr

kediyi gönder

Hap kullanin, asi olun vs. ama sirf evde kedi olsun diye hayvana her hafta banyo yaptirmayin, oyle sey olmaz.

Miyavlayacak bi problem varsa gel cozelim gardas de. Arkasini donup uzaklasacaktir.

Bir diger ihtimal da alttan alip durumu aciklamak ama ben tavsiye etmem. Kedinin uc kurus miyavlamasi icin kapiya gelecek yuzsuz insana aciklama yapilmaz alttan alinmaz.

Bir iki haftaya gecer simdi bebek oldugu icin oyle. Ilgiyi eksik etmeyin hic. Bol bol oyna kucagina al sev. Uyumak icin sıcak yer arar anne koynu gibi.
Elalemi de umursama. Alti ustu kedi miyklamasi sanki ayi bagiriyo.

yatağını küçük kapalı bir yer haline getirebilirsiniz. yatağına yumuşak bir şeye sarılmış, sıcak su torbası koyabilirsiniz. muhtemelen su an sıcaklık arıyordur. iz yokken biraz oyalansın diye sesler çıkaran minik toplar var onlardan alabilirsiniz.. eve alışınca zaten uyuklar siz yokken. ilk günü ise evde evi keşfetmesine yardım edin. kendini güvende hissettiği bir yer seçecektir. sürekli kucakta dolaştırmayın sizi anne yerine koymasın. ne kadar ilgili bilmiyorum şöyle bir tecrübem var. sürekli miyavlayan kediye elden yemek yedirdiğim zaman daha kısa sürede alışıyor.

komşularınıza da kibarca bebek olduğunu ve birkaç gün alışma sürecinde olduğunu, onların çocuklarının da zaman zaman ağlayıp ses yaptığını ama bundan rahatsı olmadığınızı çünkü onların yetişkinler gibi konuşarak tüm sorunlarını çözemediğini/dertlerini anlatmadığını bildiğinizi söyleyin. empati kurmalarını sağlayacaktır.

birlikte güzel, mutlu ömrünüz olsun.

basit bir yalıtımlı alan yapın. yumurta kartonuunn içine pamuk sünger falan doldurup kedinin takılabileceği bir alan yalıtın orada kalsın en temizi.

öncelikle tebrikler en kısa sürede fotosunu beklemekle beraber birlikte mutlu günleriniz olsun inşallah :)

alıştığı ortamdan ayrıldığı için adaptasyon sürecinde biraz fazla miyavliyor kediler. muhtemelen 1 2 haftaya geçecek bu durum. sonra kızgınlık döneminde geri gelecek ama :) şimdilik miyavladıkça oyun oynatarak, severek ilgisini dağıtırsanız hem size daha çabuk alışır hem de daha kolay adapte olur o da rahatlar gerginliğini atar.

son olarak benim için göbüşünden öpün lütfen ^_^

bisi olmaz, elalem ne der diye bu kadar takma :D
kapali karton kutu alin bi kapi kesin ters cevirin, icine sicak su torbasi uzerine de pelus bi ortu ya da senin bi tisortunu koy.
kucukken cok miyavliyolar sonra geciyor.

peluş ayıcık alın, sıcak su +1

bizim kediyi de ilk sahiplendiğimizde bütün gece ağlamıştı odalarımıza almadığımız için. Veteriner yalnız kalmaya alışsın odaya sokmayın birkaç gece dedi.
hakikaten de öyle olmuştu, 1-2 gece ağladı sonra alıştı ağlamaz oldu. açtık odaların kapısını.
her ağladığında hemen ilgi göstermeyin, sonra ilginizi çekmek için ağlamayı kesmez. bol bol oynayın, akşama yorulsun iyice bayılsın kalsın gece mışıl mışıl :)
ayrıca komşunuza da anlatın, bu dönemin geçici olduğunu ve çok sürmeyeceğini. eğer oturduğunuz bina yönetmeliğinde evcil hayvan beslenemez yazmıyorsa, komşuunuz birşey yapamaz.

2 kedim ve 1 köpeğim var ve diyebilirim ki kedilerim benim diyen insandan daha temizler ve mis gibi kokuyorlar, hayvanın ağzı bile çok güzel kokuyor gidip gidip öpüyorum dudağından :f Ve kediler, köpeğime kıyasla resmen hiç tüy dökmüyor ancak tüy tutan kıyafet giyersem "aa bunlar da tüy döküyormuş" diyorum.

Özetle, kediler kokmaz ve temizlerdir, nispeten az tüy dökerler. Ama köpek evet resmen kokuyor, beni de kokutuyor ona bir şey diyemeyeceğim.

çocukluğumda, yengemlerin evine sık sık giderdik. beyle kocaman villaları vardı. üç katlıydı. bahçesi mahçesi o biçim. 3-4 tane kedileri vardı ve ev kokuyordu. ağır veya çirkin bir koku değildi ama farklıydı, net bir şekilde kedi kokuyordu. "hayvan olan ev pistir" demek doğru değil. hayvan temiz olduktan, sağa sola affedersin sıçmadıktan sonra niye kötü koksun? ama o ev hangar gibi olmasına ve yengem de gayet titiz/temiz birisi olmasına rağmen kedi kokuyordu bildiğin.

ikinci olarak, bir sene boyunca, üçüncü ev arkadaşı olarak üç kedili bir evde kaldım. o evde de kedilerin takıldığı, arkadaşın odası kokuyordu. dediğim gibi bu çiş, kaka, pislik türü bir koku değildi ama odaya girdiğinde ortamın daha farklı olduğunu fark ediyordun yani.

üstelik ben kendim sağa sola işeyip sıçan biriyim, buna rağmen ben o kokuyu duyabiliyorsam kedi kokutuyordur.

doğrudur, kedili ev kokar.

bakimi yapilmayan, kumu temizlenmeyen kedili ev kokar.
kisirlastirilmamis erkek kediler de kokutuyo evi.
onun disinda kokmaz.

ne aglamasi kizim sacmalama yahu.
millete laf ettirmesene sen de :D

Herkes kokar deyince acaba ben mi alıştım da almıyorum dedim de bundan 1 sene öncesine kadar kedim yoktu ve arkadaşımın kedisi vardı bir tane tekir, resmen o ev dünyanın en temiz eviydi, koku falan yoktu.

Herhangi bir sağlık problemi yoksa kedi kokmaz, çok eminim. chaotic good +1

gittiğim kedili evler gayet dağınıktılar hep. kedi dağıtır etrafı onun dağınıklığı kadar sahiplerinin de dağınıklıkları var. her tarafa tüy bırakır evet doğru. ayrıca kedinin kumunu değiştirmezsen, kedinin maması konusuna dikkat etmezsen kokar tabii. gaz çıkarması, ağzının kokması vs. de var.

yalnız bunlar neden moralini bozsun ki? bunları bilerek al kediyi. o dağıttıkça arkasından toplayacaksan, kumuna yemine dikkat edeceksen, rulosu vs. ile de tüyleri toplayacaksan moralin bozulmasın.

chaotic + 1

kedinin kumunu temizlemezler, su kabını her gün yıkamazlar kediyi de habire tek odaya kapatıp odayı havalandırmazlar, evde temizlikten eser yoktur ama sonra da kedili ev kokar diye ağlarlar genelde.

benim kedi teras katında full balkonda geziniyor, kapılar hep açık. açamıyorsan sineklike taktırabilirsin.

evin kokması bakan kişinin pisliğinden kaynaklanıyor diyebiliriz.

beğendiğiniz yavru benden güzel kokuyor. ha dersen "kaka" diye, evet, herhangi birimizin kakası yasemin veya leylak kokmadığına göre onlara da anlayış göstermek gerekir.

sevgilin en akıllısını seçmiş bu arada, tebrik ediyorum.

Kedi kokmaz ama kedi boku ve kumu fena kokar. Kedi dışkısını bıraktığı an alman gerek kumundan. Diğer türlü oluşacak kokuları az çok tahmin edersin. Kediler minik sevimli hayvanlar ama bir malzeme bırakıyorlar aklın çıkacak :)

Kedisi ishal olup kumu hariç her yere bok bulaştıran bakıcısı bildirdi.

ek olarak 'cahillik' faktörünü de eklemek istiyorum.

'hayvan giren eve melek girmez' , 'hayvan dokunursa abdest tutmaz' , birde üçüncüsü olacaktı günaha girmekle ilgili de onu tam hatırlayamadım. bu ve buna benzer şeylerde o algıyı yaratıyor.

iyi bir kum kabı, iyi kum, kakaları her gün atıp, kumu havalandırmak önemli. güzel de bir oda spreyi
he bir de bazı mamaların kokusu ağır, ona da dikkat edilebilir. onun dışında kedinin kendisi kokmaz eve de koku bırakmaz. geğirmeye de koptum yani ajhdskaj

tüy meselesi de kedinin cinsine göre değişiyor tabii ama aşırı sıkıntılı bir durum değil bence.

evimizde farklı dönemlerde hasta kediler baktığımız oldu. hiç koku problemi yaşamadık. her gün havalandırıp kumunu temizliyorduk.

nasıl pis insanın evi pisse kedili pis insanın evi de pis oluyor. benim evimde kedi yok ama kedisi olan arkadaşlarım var evleri çiçek, temizlik malzemesi, oda parfümü kokuyor.(kediden öncede öyleydi)
çok tüy doktüğü doğru onuniçin sık sık kediyi tarıyorlar, yapışkanlı temizlik şeyleriyle tuylu eşyaları sürekli temizliyorlar. etrafta kedi tüyü olmuyor.

kedi kumu demişler evet o çok önemli temizlemezsen pis kokar.

kedim var ve evet kokuyor. kullanmadığımız bir banyoyu kullanıyor ve iyi ki orası var yoksa çekilmez olurmuş. feci de tüy döküyor, taradığım halde koyu renkli her şeyin üzerinde tüyleri var.

eşimin ailesinin 2 kedisi var, 2si de erkek. onlar bizimkinden daha kötü kokuyor. kedilerin tuvaletlerini koydukları yere yakınlaşmak bile istemiorum ama sanırım onlar o kokuyu almıyorlar çünkü hiç rahatsız olmuyorlar. ayıp olmaması için belli etmemeye çalışarak nefesimi tutup geçiyorum oradan.

edit: kendileri pistir diyenler gelmiş yine. evimiz sık sık düzenli temizleniyor ve kedinin bakımını ihmal etmiyorum. yine de ko-ku-yor. o tüy temizleme bantlarını kullanıyorum yine her yer tüy. her şeyi ısırıyorlar ve tırmıklıyorlar ayrıca, kitaplarımın kenarları, halıların köşeleri hep kedimizden izlerle dolu. kedi alıcaksan bunu düşünerek al.

kokuyor. tuvaletini hemen temizleriz buna rağmen kokusu yerleşti özellike çok zaman geçirdiği odaya

hayvanların da bizim ten kokumuz gibi kokuları kendilerine has ama bu ev kokutacak kadar değil. cevapları okudum, titiz ev sahiplerinin kokan hayvanlarından bahsedilmiş. titiz insanların hayvanları daha çok kokuyor, özellikle köpekleri. çünkü hayvanı sürekli şampuanla yıkayıp, pudralayıp (kuru şampuan), parfümlüyorlar. hayvanın derisini mahvediyorlar. evime geçici bir sürü kedi gelip gidiyor. parazit ilacı verilen ve düzenli beslenen kedinin kakası ve ağzı pis kokmuyor. iç paraziti olan bir kedinin tırnak kadar kakası büyük bir odayı kokutma gücüne sahip. kapalı tuvalet ve topaklanan kum kullandığınızda sağlıklı kedinin kötü kokusu olmaz.

kazağınızda, koltuğunuzda elbet tüy bulacaksınız. bizim saçımız gibi düşünün, onlardaki tüy miktarıyla kıyaslayın. tüy toplayıcı yapışkanlı rulolarla bunu da özersiniz. evde kucakta mırlayan, ayak altında dolaşan bir kediden vazgeçmeyi gerektirecek şeyler değil bunlar.

neden evde hayvan beslemem? sırf şu tüyleri uçuyor yiyeceğin, içeceğinin içine giriyor ya o yeterli. geçen arkadaşlarda oturuyoruz evde 2 kedi var, şarabın içinden tüy ayıklıyordum.

zaten söylemişler kokmuyor diye. benim kızım kokuyor ama miiisslerr gibi kokuyor zira nerde yeni yıkanmış çamaşır, çarşaf havlu vs varsa gider üstüne yatar, o yüzden hayvan mütemadiyen yumuşatıcı kokuyor, bizimki de böyle bir cins yani.

yalnız kedinin kokmaması için 2 etken var, yukarda da belirtmişler, parazit ve mama. kaliteli mama kullanırsanız, kedinizin pisliği de kokmaz. he ne kadar kokmaz tabi her gün kumunu temizleyeceksiniz, o zaman kokmaz. topaklanan kumlardan alırsınız, kedi onun üzerine yaptığı zaman, yaptığı yer kalıp gibi kalır, kürekle atarsınız biter gider. mama değişimi yaparsanız da bir dönem felaket koku olabiliyor ama yine alıp attığınızda sıkıntı olmaz. kötü mamalar kullanan arkadaşlarım var, kedilerine el süremiyorum elimden o koku geçmiyor diye. yani kaliteli mama önemli.

tüy konusunda haklılar yalnız. bizimki o kadar iyi besleniyor, ilgileniliyor, taranıyor ediliyor ama her yerimiz tüy. beyaz bir de, siyah kıyafetlerimiz felaket. tabi bunda yeni yıkanır yıkanmaz gidip bizimkinin üstüne yatmasının da etkisi var. hele de mevsim geçişlerinde tüy değişimi de olduğundan o zamanlar ekstra bir döküyor. he napıyoruz, çamaşır kurutma makinesi aldık, o filtresinde bütün tüyleri topluyor. elektrik süpürgemiz turbo başlıklı, ucunda gırgır gibi bişey var döne döne evdeki tüyleri de topluyoruz. bir de kadife eldivenimiz var o eldivenle de koltuktur sandalyedir onları topluyoruz. öyle "tüy içinde" yaşamıyoruz, ama hayatımızda bir miktar tüy var yani. en kötü koli bandını elinize terstan sararsınız, cırt cırt temizleyiverirsiniz tüy olan yerleri, çok zor değil.

perdelerin anasını ağlattı yalnız bizim kız tırnaklaya tırnaklaya, onu belirteyim. koltuklarda da çeşitli denemeleri var. feda olsun kuzumm benim, onun ömrü benden hızlı geçiyor diye üzülüyorum.

kedi uğur getirir derlerdi de çok sallamazdım. benim kedimin eve gelişiyle hayatım değişti gerçekten, inanılmaz birşey. ya da bütün stresimi mi aldı ondan ben pozitif olunc mı birşeyler değişti bilemiyorum. hele de yavru kedi, allahım, keşke benimki de arada yavruluğa dönse.

hiç üzülmeyin ayrıca, gelmek istemeyen de gelmesin evinize.

Kedi pislik demek ne demek yahu, bunu kedi cahili biri söyler ancak. Kedi zımpara gibi diliyle kendini devamlı olarak temizliyor; fabrika ayarları öyle yani, sen öğretmiyorsun. :) Benim evim kokmuyor. Kum kabı kapalı, her gün de temizliyorum. Maması suyu da hep taze.

Tüy oluyor sadece, o olmasın diye de her gün taramak gerekiyor. Ha yine de oluyor bazen. Evi süpürme sıklığını arttırınca o sorun da çözülüyor. Kedi bakılması en zahmetsiz hayvan. Günün çoğunda uyuyor. Kakasını, çişini kuma yapıyor bir sağlık problemi yoksa. Duygusal ihtiyaçları bakımından sorumluluğu yüksek, o da olsun zaten, oyuncak değil ki; arkadaş, çocuk, bazen de battaniye. :)

Küçük çocuğun bezine, lazımlığa kaka yapınca temizlemezsen o da kokar mesela; o zaman çocuklu ev kokar da diyebiliriz. :) Olur mu böyle saçmalık.

hayvanı kendi yediğin yemeklerle besler ve kum temizliğine de dikkat etmezsen doğrudur, çok pis kokar. ancak güzel bir kuru mamayla besler, koku tutma özelliği yüksek kaliteli bir kum kullanırsan büyük ölçüde koku işinin üstesinden gelirsin. ha buna rağmen yine de kediye has bir koku vardır ve o eve siner, buna bir çözüm yok. sen rahatlıkla alışırsın o kokuya ama dışarıdan gelenleri ilk etapta rahatsız edebilir.

eğer maç gününe denk gelirsen salonda satılıyo.

dil konusunda evet.
okul hayatımda ve biraz daha sonrasında yabanı kelimeleri çabucak öğrenip hafızamda tutabiliyorken daha dün bu kelimenin anlamı neymiş diye baktığım şeyi bugün görünce neydi ulan diyorum.

ama onun haricinde her şeyde öğrenme yetim şimdi eskiye göre çok daha iyi.

kesinlikle zorlasiyor bence. bence bunun konsantre olma ve uzun sure konsantre kalabilme ile alakasi var.

vakti zamanında bir şey okudum, ne kadar doğru bilemem; 21 yaşından sonra öğrenme daha da zorlaşıyor diye okumuştum.

bana hiç zormuş gibi gelmiyor.

Doğru tabi ama böyle olmaması için ya da en aza indirgemenin de yolları da olmalı, uygulamak gerek.
istediklerimizi hemen öğreniyorken istemediğimiz ya da zorunlu olarak öğrenmemiz gerekenleri hafizaya almak ve hafizada tutmak daha zor oluyor.

Dil zaten öğrenmesi zor olan bir bilgidir. Yaş ilerledikçe yeni öğrendiğiniz dilde düşünmeniz zorlaşır. Tabii bu dediğim dili ezberden öğrenmeyenler için.

Evet, gittikce gerizekali oluyorum. Eskiden hicbir seyi, asla 2. kez sirmaz ya da okuma ihtiyaci duymazdim.

Ote yandan soyle bir sey var, bir seyler ogrebmeye devam etmek beyinde hucre yenilenmesini arttirir. Yani ogrenme kabiliyetinin korelmemesi icin ogrenmeyi birakmamak lazim. Ayni sekilde uyku duzensizligi, stres, cok yuksek kalorili beslenme, alkol tuketimi de hucre yenilenmesini engelleyen seylerden. Yasin ilerlemesi de bu etkenlerden biri.

ben zorluk çekmiyorum.
@stavro o bilginin bir kaynağı var mı? benim bildiğim beyin hücreleri hiçbir zaman yenilenmiyor.

nöronal plastitite yaşla beraber azalır.

belli lokasyonlar aktive, belli lokasyonlar deaktive olur.
kabaca söylersek: o güne kadar eğitim alıp kendinizi yetiştirdiğiniz alanlark daha iyi;
yeni başladığınkz alanları daha zor öğrenirsiniz.

öğrenme zorluğundan ziyade herşey boş geliyor. aman napıcam diyorsun :)

ogrenme zorlugundan degil de tembellikten ogrenmeye ugrasmiyorum.
stavronun dedigi de dogru olabilir, kafayi calistirdikca korelmiyor kendimde onu gozledim.
tembellik yaptigin zamanlarda ogrenmek guclesiyor.

@safepassage
Aksama paylasirim kaynagi, su an mobildeyim. Mesaj atabilirsin hatirlatma icin.

hepsinden sorumlusun, geçmiş sınavlara çalış ağırlıkla.

kitapların yarısı oluyor vizede genelde. buraya giriş yaparsan orda yazıyor.

login.anadolu.edu.tr

gerçi dediğim anadolu üniversitesinin ve 12 aralıkta görünüyor vize. seninki hangisi?

douchebag, ama cok fazla konu var; bence tum senelik dersleri yuklemisler zira kasim ayina kadar o kadar dersi bitirmeye imkan yok.

benimki istanbul universitesi.

Anadolu universitesi sorumluluk unitelerini yayinladi.bolum bolum.pdf.
google.com diyorum

Google'da bulamadigim icin buraya sordum zaten safinaz.

Ayakkabiya zarar verebilir veya daha muvvetle muhtemel olarak buzun genlesme miktarini tam kestirmen mumkun olmadigi icin agzi yuzu kayabilir ayakkabinin(yani sadece o bolge fazlaca ve ucubece genisleyebilir)

En temizi ön kısma gazete doldur sıkan kısmı ıslak bezle ıslat sonra yine o nemli bezi koy oraya

su buza donusunce kabaca %10 daha fazla hacim kazanır. bu yontemde baya uygulanabılır.

ayakkabıyı kalın çorapla giyip saç kurutma makinesi tutarak genişletiyorum ben.

Su donunca %9 oranında hacmi artar, teyitli bilgi. Buna göre deneyi gerçekleştiriniz.

saç kurutma mak. +1

Ben daha geçen yaptım, risotto'mu baya severler, ben de severek yapıyorum.

Mantar ve birkaç diş sarımsağı çok az maydanoz ile bir tavada suyunu çekene kadar pişirin.

Diğer yandan risotto pirincini kaynayan sebze suyuyla kepçe kepçe dökerek pişirin. Burada ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Ocağın bir gözünde kaynayan sebze suyundan kepçeyle pirince döküyorsunuz, pirinç suyu emdikçe kepçeyle dökmeye devam ediyorsunuz. Bu sırada pirinci devamlı karıştırın, yoksa dibi yanar.

Pirinçler piştikten sonra tuzu ekleyin (tuzu öncesinde eklemeyin, suyla pişireceğiniz için kıvamı gidecektir), mantarı da ekleyin ve karıştırın, birkaç dakika da böyle pişirin. Ekstra malzeme olarak hazır krema ekleyebilirsiniz sonrasında, çok güzel oluyor mantarla.

En sonunda üzerine de parmesan rendeleyin, afiyet olsun.

Bu arada risotto'yu haşladığım sebze suyunu ben kendim yapıyorum. Ara ara mevsim sebzelerinden hangileri elime geçerse haşlıyorum, sebzeleri süzüp yoğurtla yiyorum, suyunu da buzdolabı poşetlerine koyup buzluğa atıyorum.

Bir de şöyle bir duyurum vardı: www.eksiduyuru.com

kokusuz spreyler bırak insanı, böcekleri bile öldürmüyor. bu yaz kaç kez sineklerin üstüne üstüne sıktık, bana mısın demediler. ama açıkta meyve, sebze vs varsa iyice yıkamadan yemeyin.

Bir sey olmaz da oyle yok edilmez bir yerde kaynagi vardir arayip bulman lazim. Kesin kenarda kosede hic aklina gelmeyen bir seyden cikmislardir tek tek her seyi ortaya dokup kontrol etmende fayda var.

Midesine kaçan sineği öldürmek için ağzına sinek ilacı sıkan gerizekalı hariç sinek ilacından bugüne kadar zehirlenen duymadım.

kullanım kılavuzunda solumayın yazar. hatta nasıl kullanacağınız da yazar. orayı bi okusaydınız keşke.

kokusuz demek zehirsiz demek değil.

gerisini sizin mantığınıza ve doğal seleksiyona bırakıyorum

Ben denemistim, oldurmuyor o spreyler meyve sineklerini. Olmezsiniz de basiniz falan agrir

ev sahibi hiçbir hukuki sebebi yokken sizi evden çıkaramaz öncelikle. ama "biz bu adamın evinde oturmayız" diyorsanız orası size kalmış tabi.

fesih konusunda;

- Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az onbeş
gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez

-Konut ve çatılı işyeri kiralarında fesih bildiriminin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.

ekleme: depozito bedeliniz sözleşmede belli ve dolayısıyla tartışmasızsa anlaşarak son 2 aya saydırabilirsiniz. fakat anlaşmazsanız sorun yaratabilir.

siz istemedikten sonra o sizi biraz zor çıkartır.
yasal sınır neyse o kadar zam yapın kontrat bitiminde de kirayı aynen yatırmaya devam ederseniz kontrat otomatik olarak uzar.

sorun bizi cikarip cikarmamasi degil; biz her sene sorun yasamak istemiyoruz ama su iki kirayi yatirmak yerine icerdeki depozitomuzu saydirmak istiyoruz zira adamin depozitomuzu verip vermeyecegi belli degil. bunu yapsak sorun olur mu, onu merak ediyorum. yoksa bizi cikaramayacaginin farkindayim.

Kira çevreye göre uygunsa, çıktığında daha fazla kira vereceksen çıkma. Tefe-Tüfe ortalamasıyla zam yap.

evet sorun olur, depozito kira sözleşmesi sona erdiğinde iade edilir,kira bedeli kira kontratı içerisinde ödenir. yani anlaşmadığınız sürece sorun olur.

Normalde depozito kira ödenmeme durumunda değil, eve zarar verme durumunda kullanılmak üzere garanti olsun diye verilir. Son aylara saydırma, biraz Türkler'e özgü bir yöntem.

hayret bişey aynı durumu geçen gün ben de evsahibi ile yaşadım.bu ev sahiplerinin gizli bir örgütü ya da derneği mi var acaba.?hepsi anlaşmış gibi enflasyonun üzerinde zam yapıyor.beğenmezsen çık diyor.melek gibi dediğim evsahibim de kelek çıktı.nuh diyor peygamber demiyor.kontrat bir yıllık cümlesini de ezberlemişler yahu.sinirlendim iyice.

şinitzel yap hadi bugün.
yanına da pilav, salata.

tavuk

hamsi

keskinoğlunun 1kg lik paket şinitzeli var bazı akşamlar onları kızartıyorum... yanına patates kızartması domates ve içecek.. :) işte böyle böyle de kilo alıyorum... :))

Zeytinyağlı kuru börülce, sade makarna, salata.

mantarlı tavuk sote yap, yanına da pilav.

ya da kendini dene, şartları zorla lazanya dene.

kirmizi mercimek corbasi dusunuyorum usenmezsem.

patlıcanlar kalkmadan bi karnıyarık yapayım dedim. yanına pilav cacık ve çorba.
karnıyarığı ilk kez patlıcanları mikrodalgada pişirerek yaptım, kızartmadım. nasıl oldu, beğenecekler mi bilmiyorum.

fırında bişeyler yapıcam ( fırında patatesi elma dilim kesip kekik pul biber bikaç baharat daha ekleyip tuz bir kaşık yağ ile karıştırılıp patates soğan kırmızı biber mantar kabak ne varsa doğrayıp atıcam yağlı kağıda) kendi kendine pişerlen bira m ile film moduna geçiçem :)

ben niye hep eve gidip dolabı açtıktan sonra karar verebiliyom lan ne yapacağıma? millet negzel şimdiden belirlemiş, hatta dünden hazırlamış bile.. huff :/

Ispanaklı tavuk.

edit:
Pırasa diye geldik, yemekte mantı çıktı rıza baba. Pırasayı gündüz yemiş evdekiler.

alfredo fettuccine ve kola. yemek yapabilen erkek seven kızlar eqlemesin, öküz gibi şiştik böyle yiye yiye. pfff.

ha orijinal tarif değil tabii, çakma. migros-bim malzemeleriyle ve meister ustayla ne kadar alfredo oluyorsa o kadar.

cupra, salata ve raki :)

Bulgur pilavı, dawuk, cacık

soruya cevap değil ama şöyle bi baktım da, en güzel menü çipura, salata ve rakı ile kamyonsans'a ait sanırım. oskar gos tu kamyonsans!

beyaz sırke koy bardaga acık dursun oyle

en etkili yöntem : sinek ilacı. tavanda kümelenir onlar sıkacaksın tavana bol bol.

tavan aydınlatmasının etrafına sık kimyasalı

ben evde buğday çimi yetiştirdiğim zamnan da ortaya çıkmışlardı. mutlaka birşey vardır, yok yere çıkmıyorlar.
kaynağı ortadan kaldırınca kayboluyorlar.
çözüm için,
bir kasenn içine biraz sirke, toz şeker, ve birkaç damla sıvı bulaşık deterjanı koy karıştır. kasenin üzerini streç film ile kapla, ortasından büyükçe bir delik aç.

aynı şey benim de başıma geldi, meğersem organik göz makyaj temizleyicisine dadanmışlar. kaynağı vardır yani illa ki onu bulmanız lazım.

sütünü ve peynirini beğendim. sütten yaptığım yoğurt çok güzel oldu. et de aldım ama yanlışlıkla fazla pişirdiğim için lezzetine yorum yapamıyorum. cevizli zeytinli ekmeği de güzeldi. gezen tavuk yumurtasının normal market yumurtasından farkını göremedim.

tazemasa.com var bildiğim bir de, bundan alışveriş yapmadım.

bir kez alışveriş yaptım, ileriki zamanlarda yine yaparım ihtiyaç duyduğum malzemeler arttıkça. Ürünler sıkıntısız zamanında geliyor, klasik marketlerden pahalı olduğu aşikar. Ama piyasada bulamayacağın ve elzem gördüğün ürünleri internette başka satış yerleri ile kıyaslayarak karar verirsin. Diğer bir alternatif bulunduğun bölgede sağlam bir yöresel ürünler marketi-pazarı veya organik ürünler pazarı (Ankara'da pazar günleri Ayrancı Pazarı gibi) da ihtiyacını karşılayabilir. Tazedirekt ayrıca hediye ürün gönderiyor, farklı ürünleri de deneme imkanı bulabilirsin böylece.

Ben hindistan cevizi yağı almıştım buradan, hala da alıyorum bi problem görmedim.

Ben çok seviyorum bu siteyi. Sanırım en çok da şehirde hayatımı kolaylaştırması ve hizmet anlayışı beni mutlu ediyor. Eski zaman esnafları vardır ya hani... İşte onların sempatikliğinde ama daha moderni, online hali gibi. Bir de ben hayatımda hiç bu siteden aldığım kadar yumuşak ve lezzetli kuzu pirzola yememiştim daha önce. :)

Bir arkadaşımın gönderdiği davet linki ile başladım kullanmaya. Taze para diye bir şey var. Birinin davet linki ile üye olunca 50 TL taze para kazanıyorsun. Denemek istersen bana gelen link şuydu: goo.gl

ben yaptım gayet iyi

esse de minik termoslar var

parana da kiyacaksan bu isin krali "thermos"

malum, olaya adini vermis. ben indirimde 40 dolara almistim bir tane, ufak boy. 450 ml falan olsa gerek. saatlerce sicak tutuyor. hepsiburada'da varmis.

tantitoni de çok tatlı termoslar var

tchiboda guzel modeller gormustum ama akitiyor mu bilmiyorum :(

bu işin NASA'sı stanley'dir. Stanley'i bulmaya çalışın, gerekirse amerikadan getittirin. adaamların 1913 yılından beri uzmanlık alanı termos.

ben bu iş için telefonun ajandasını kullanıyorum. hatırlatma özelliği de var.

Telefonun takvimini kullanabilirsin

Google keep

wunderlist, any.do gibi uygulamalar belki yardımcı olur. any.do paralı bildiğim kadarı ile ama amacınız sadece todo list yapayım, zamanı gelince hatırlatsın ise wunderlist hem ücretsiz(di) hem de kullanışlı.

Google Keep

wunderlist demeye gelmistim :)
upto
bir tane daha vardi hatirlarsam yazacagim :)

ios için 24me adında bir uygulama var, çok kullanışlı. üstten inen bildirim panelinde bugünün, yarının özetini de görebiliyosun. hatırlatma tool'ları falan da çok kullanışlı. android'de var mı bilmiyorum.

ios icin "timeful" diye bi app varmis ona da bakabilirsin.

Gise den olmaz bence. ama turk hesabina transfer yapsan 3-5 gune hesabina gecer die dusunuorum.

normalde atmden para çekmek mümkün, ben gayet çekiyordum, biraz komisyon alıyor tabi ki banka.

gişeden çekim olayını bilmiyorum.

mete, ben de gecen hafta cektim en son ama bu hafta noldu bilmem, cekemiyorum. banka sorun yok gorunuyor diyor ama var.

kartın manyetiği bozulmuş olabilir belki de. gişeden çekemezsin bu arada.

Vezneden olmaz.

Kartlarda geo tracking oluyor bazen, supheli islem vs diye kapatmis olabilirler. Avusturyada eu disinda ulkeye gitmeden once haber vermeniz gerekiyo vs.

Ya da belki de haftalik para cekme limitinizi gecmissinizdir.

Ya da o anki atmler eskidir, tum kartlari kabul etmiyorlardir vs (ortak atm degilse)

Vs vs

yok yahu o kadar değil daha. pencere filan kapalı olsa yeter. ben gayet şort, tişört oturuyorum evde. haftaya da biraz artıcakmış sanırım zaten sıcaklıklar.

bizim de merkezi sistem ama bana kalsa ben de açmıştım
kışlıkları da çıkarttım. yorganımı da çıkarttım sıcacık yatıyorum :D

Ben hala akşamları üzerimi örtmüyorum yatarken, evin içi gayet iyi. Kışlıkları çıkarmadım, aklıma da gelmedi. Kaldı ki çok üşürüm. Yazlık ayakkabılarla vedalaştım o kadar. Akşamları dışarısı serin oluyor evde çorap giymeye başladım ama daha kalorifer için filan çok erken bence.

kışlık kıyafet ve kal0rifer için erken henüz.

haftaya daha sıcak olacakmış havalar. şu an dışarısı baya soğuk ama paniğe gerek yok henüz :)

ev içinde giymelik uzun kolluları ve eşofman altlarını çıkardım, hırkamı yıkamıştım kurumamıştı onu kurutmak için kombiyi açtım dün ama normalde açmazdım. yazlık yorganla yatıyorum zaten iki üç haftadır.

şu havada kalorifer açtırmaya çalışırsanız gülerler yalnız.

haftasonu kışlkları çıakrıcam da yazlıkların tamamını kaldırmicam. kasım'a kadar güzel hava yine olur. geçen sene 1 aralık'ta kısa kollu giyiyodum yine

edevlet'ten alamiyor musun ogrenci belgesi?

e-devlette nasil aliniyor? bir de benim ikinci universitem bu, gorunur mu sistemde?

Gorunur bence. Edevlete giris yapinca arama kismina ögrenci belgesi yazinca cikiyo ilgili yer.

benimkiler ince telli/boya yok. milk shake conditioning whipped cream diye bi ürün var. duştan sonra kurumuş saça sürüyorum. yumuşacık oluyor ve çok güzel kokuyor. kuaförlerde satılıyor.

Elseve'in bakım yağı var, uzun zamandır bu kadar işe yarayan bir şey kullanmadım. Sayesinde saç kremini tamamen bıraktım. Fiyatı da gayet ucuz, kokusu muhteşem, her yerde bulabilirsin. Saçlarımı yıkadıktan sonra, ıslakken, henüz taramadan, 3 fıs elime döküyorum saçların diplerine değdirmeden tüm saçıma yayıyorum. Hem çok kolay açılıyor, hem çok güzel kokuyor hem de parlatıyor saçları, bir denemekte fayda var.

gliss ultimate oil elixir sıvı saç kremi kullanıyorum

argan yağı ya da hindistan cevizi yağı sürüyorum ben de. geneld argan ama. sürüp kafamı sarıyorum. gece öyle yatıp sabah yıkıyorum mesela. ya da evde olcaksam sabah sürüp gece yatmadan yıkıyorum. elsevein krem olanı var bende de. tarçınlı bi kokusu var o da güzel. diplerine değdirmeden ondan da sürüyorum duştan çıktıktan sonra bi damla ıslakken. sonra tarayıp yağı dağıtıp öyle kurutuyorum saçımı. saçım baya parlak ve yumuşak. boya var, koyu bakır/kızıl gibi ama yıpranma yok. sadece gür değil saçım o da yapısal ve ince telli olduğundan sanırım

antidepresan değil, uyku ilacı.

Allah allah.. Gayet de alerji ilacı ama neyse. Herkes başka biliyor demek, ama yani doktorun verdiği şeyi eczacının lafiyla almamazlik etmeniz doğru değil bence (eczacılar alınmasın lütfen..)

benim bildiğim sakinleştiriciydi atarax. uyuyamadığım zamanlar içerdim hep. annemler de uyuyamadıklarında içiyorlar. alerji için olduğunu ilk defa duyuyorum ama tabi doktorlar daha iyi bilir.

Paragrafta adı geçen iki ilacın da antidepresan özelliği yok, kesin bilgi yayalım. Atarax uyku için de alerji için de etkili.

Atarax alerji ilacı . Uyku ve sersemlik de yapar

atarax antihistaminik. 1. jenerasyon. ilk kuşak, bu nedenle çok feci uyku yapıyor. ama benzodiazepin grubu gibimsilerden olduğu için antidepresan özelliği de var. ama primer etki alerji için.

bıdıbıdı
en doğru cevabı vermiş.

hem geceleri uykuya dalmakta güçlük çekenler hem de alerjisi olanlar için ideal.
tüm alerji ilaçları yapısı gereği uyku yapar. ama atarax biraz daha fazla yapıyor fark o.

ataraxa uyku ilacı demek yanlış olmuş. bu şekilde ilacınızı da değiştirmesi doğru olmamış.

Benzolar anksiyolitik/sedatif/hipnotik ilaç grubundalar, atarax ise non-benzo anksiyolitik/sedatif/hipnotik ilaç grubunda.

@bıdıbıdı gibimsi derken haklı ama bunların hiçbiri antidepresan ilaç grubunda değil.

Her kafadan bir ses çıkmış.noktayı koyayım. Aslında alerji ilacı, yan etkisi uyku yapmasıdır. Doktorlar rahatlatma ve uyku için direkt veriyorlar.

Psikonörozlara bağlı anksiyete ve gerginliğin semptomatik tedavisinde ve anksiyetenin ortaya çıktığı organik hastalıklarda yardımcı tedavi olarak kullanılır.

Kronik ürtiker, atopik ve kontakt dermatozlar gi-bi allerjik durumlara bağlı pruritler ve histaminle oluşan pruritlerin tedavisinde yararlıdır.

Sedatif olarak pre-medikasyonda veya genel anesteziden sonra kullanıldığında, meperidin ve barbituratların etki-sini artırdığı için bunların pre-anestetik yardımcı tedavide kullanımları her hasta için ayrı ayrı ayarlanmalıdır.

Hidroksizinin antianksiyete etkinliği uzun süreli (4 ayı geçen) tedavilerde sistematik klinik çalışmalarla teyit edilmemiştir.

Bu durumda hekim kişisel olarak her hastayı periyodik olarak değerlendirmelidir.

Hidroksizin ayrıca, akut alkol kesilmesindeki ajitasyonun tedavisinde, optiumlarla analjezi dozlarını azaltmak için, taşıt tutmalarını kontrol için, değişik sebepli ( Örn.postoperatif) bulantı ve kusmaları kontrol için kullanılabilir.

Hidroksizin bazı tip kalp hastalıklarıyla beraber görülen anksiyete ve endişeyi kaldırmak özelliğiyle bu hastalarda yararlı olur.

www.ilacprospektusu.com

etki olarak hem anksiyolitik hemde antiallerjik etkilidir. dolayısıyla antiallerjik olarak kullanımının yanında anksiyete bozukluklarında da yazıyor doktorlar. bunun dışında non-sedatif anti histamink ilaçlar bile kişiye göre uyku yapabiliyor.
eczacı eksik bilgi vermiş, hem alerjik rahatsızlıklarda hemde uyku probleminde kullanılabilir.

6s en az 4 sene tık demeden götürür

@anan +1
cok aktif kullanmiyorum basim agrimasin diyorsaniz ayfon

Telefon alırken SAR değerlerini de karşılaştırmak lazım. Ayfonların radyasyonu daha yüksek oluyordu. Yeni seriyi bilemicim fekat.

~marka düşkünleri geldi asfsd. Telefon görüşmesi yapmak için bilgisayarı başınıza yaklaştırıyorsanız bilgisayar da kullanmayın tabi.

sar değerine takılmayın. takılıyorsanız da ne bilgisayar kullanın, ne wifi bulunan ortamda bulunun.

hepsi belli kurallara uygun üretiliyor.

6s sorunsuz götürür. iphone 4 var babam kullandı, annem kullandı üstüne şimdi ananem kullanıyor.

İphone al

sar degerinden bahsedersek, modem yaninda bilmem kac, iphone 6 yanilmiyorsam 0,9 falandir, samsung o konuda daha iyi, ama mikrodalga en kisikta calisirken bir adim ötesinde durursan 17 degerini alacaksin. 0,17 degil, 17. modem su bu hepsinden kacmak mümkün degil.

hepimiz kanserden ölecegiz yakin gelecekte, kabullenmekte yarar var.

soruya gelirsek samsung cok üzdü beni, defolsun gitsin. 2 senede 2000 liralik telefondan geriye ne kaldi. tusu bozuk, 3 hafta servis gördü, 1 yil gec update geldi türkiyeye vs vs.

oysa kablonun ici kirilmasin diye katlamayip dairesel bir kilifta saklarim, telefonu düsürmüslügüm yok ve sürekli shockprooflu kilifla üzerinde filmle gezdi. böyle bakiyorken tusun bozulmasi ne demek? ha bir de pili sisti, isindi, patlayacak dediler, benzerleri yasanmis. bozuk batarya serisindendi.

neyse, samsungu sevmiyorum, gerekceleri de bunlar. magazadan alinma üründü, sifir, 2. el ya da baska sekillerde alinmis bir sey degildi. iphone+1

emektar 4s imi 3.5 senedir kullanıyorum. ablamda galaxy s4 var. 2 sene olmadı daha her hafta ayrı bi derdi oluyor. ios 9 un 4s'e de gelmesinden mütevellit 4s "en az" 1 sene daha iş görür.

android telefon almayı düşünüyorsanız bile samsung almayın. saf android kullanan telefonlara yönelin. onlar daha uzun süre dayanırlar.

film bakıp bira cekiyorum

Otobusteyim,Bursa'ya gidiyorum.
Kafamda deli sorularla.

pink floyd- echoes dinliyorum.

benimde canım sıkılıyor

Film izliyorum. Cok sıkıcı bi aksam. Hava da serin, boğuk.

bavul topluyorum, yarın ankara, c.tesi de bursaya gidip bayram tatiline başlayacağım.

İçime ağlıyorum.

periscopta biri kitap okuyor bi saattir onu dinliyorum hipnotize oldum

rapor yazıyorum. lanet olası pis rapor.

yetişkin boyama kitabı boyuyorum 2 saattir. Birazdan resim yapacağım.

meyve yiyorum, dizi izliyorum arada buraya bakiyorum :)

çeviri yapmaya ugrasıyorum. dikkat dağıtacak cok sey var, arada kola ıcıyorum falan. the usual happenings.

website yapmam lazım nasıl yapıcam onu düşünüyorum..

müzik dinliyorum, kafamı dinlemeye çalışıyorum aslında.

Merakla sonuçlarımı bekliyorum
Bu sefer yırtmış olmalıyım

geçen sefer de düşündüm. bence o eve kedi hapsetmeyin. madem bahçeden bakan onlarca kişi vardı, bırakın orada kalsın. toprak eşelesin, kelebek kovalasın.

aynı yakınlığı kurabileceğinizden şüpheliyim. evde iki kedim var birini bebekliğinden beri ben büyüttüm aşırı severim. diğer kedim zorla eve gelip kedimiz oldu. çok uyumlu sevecen bir kedi. ama ne o nede başka bir kediyi ilk kedim kadar sevemiyorum.

hayır

Icim urperiyor, kedi gitti zaten yok ki. Sahiplenmis birileri. Ben de benzer seyleri düşünüp bıraktım ama sonra icime oturdu. 2 saat sonra döndüğümde yoktu.

her kediyle hayır, ama başka bir kediyle de o yakınlık kurulur.

sokakta bulduğum setter cinsi köpeğe ilk saniyeden aşık olmuştum. bu kadar uslu ve akıllı bir hayvan daha görmedim, melek gibiydi. maalesef evim küçük diye başkasına sahiplendirmek zorunda kaldım. benimle sadece 1 gün geçirdi ama aylar oldu hala yolda ne zaman beyaz üstüne kahverengi benekli bi setter görsem "bu benimki mi" diye bakıyorum.

bazen oluyor öyle bi etkileşim...

o kediyi demedim, o eve dedim. evinizin küçüklüğünden bahsetmiştiniz. o eve herhangi bir kedi ya da köpeği sahiplenmeyin lütfen.

evin küçüklüğüyle hayvanın çok ilişkisi olmadığı kanısındayım. hareket edebileceği alanlar sağladıktan sonra sıkıntı olmuyor.

aynı bağı kurmak size kalmış. temas ederek evinizi açacağınız her hayvanı aynı şekilde sevebilirsiniz. ama uzun süre kaldığında yaşayacağıız sorunlara ne kadar hazırlıklısınız onu düşünmek gerekir.

Somut ne yapılacağıdı pardon?

cevap: olay birlik olmak.

editleyeceğim.

edit: şöyle birşey yazılmıştı ; www.eksiduyuru.com

olayın birlik olmakla alakası yok. daha devlet kendi ölen askerine sahip çıkamıyor burada birlik olmaktan bahsediyoruz. sokaktan korna çalıp geçenlerden dolayı milliyetçi duygusu kabaran, şimdi birlik olma zamanıdır diyen var mıdır bilmem. burada turlarken harcadığın benzin parasını git şehit ailelerine gönderde bi faydan dokunsun en azından.

ayrıca;

(bkz: #54650161 )

Kesinlikle! Bu kisiler neden silahlaniyor ya da isyan ediyor diye dusunecegimize korna caliyoruz. Kornayi duyan bir terorist korkup geri mi cekilecek. 1993'te ben hatirliyorum teror saldirilari oluyordu. Simdi kac kisi hatirliyor onlari?

Gaza gelip Diyarbakir otobusunu taslamak, yayinevini yakmaya calismak mi baris getirecek!

bir çeşit tepki işte. hiçbir şeyi değiştireceği yok, bunu korna çalanlar da biliyordur sanırım. düşündüğün zaman evet saçma ve gereksiz ama ne bileyim, topluluk halinde bir protesto işte neticede. terör konusunda vatandaşın elini taşın altına koyup yapabileceği şeyler sanırım sınırlıdır. somut olarak ne yapılabilir ki?

sokağa çıkıp mal mal kürt diye ona buna saldıran dangalakları desteklemiyorum ama şu "onları anlamalıyız" geyiğinden de sıkıldım ya. ortada anlaşılacak bir şey yok. teröristlerin başı ezilmelidir. bu kadar basit. bunu da halkın yapmaya kalkması facia olur. bence o yüzden sağı solu yakmak yerine korna çalıp en azından hükümet üzerinde baskı oluşturmaya çalışsınlar, daha iyi.

toplasmak yasaklanmamis miydi yanlis mi hatirliyorum?
korna calanlari demiyorum, bina yakip yuruyenleri diyorum.

Bordo kornalılar. Eve gidince de Facebook'tan askerli ve Türk bayraklı paylaşımlar yapacaklar. Fakat en azından dükkan falan yakıp linç girişiminde bulunmuyorlar, o da bir şey.

insanlar ne yapabileceklerini bilmiyorlar protesto etmek istiyorlar, bireysel olarak bakıldığında belki anlamsız olabilir ama yönlendirilmeye açıklar, eğer bir işe yaramasını istiyorsan ve daha geniş bir açıdan görebiliyorsan insanları yönlendir; bir şey yapmamaya devam eden veya elinden bir şey gelmediğini düşünenlerin de bir farkı yok kanımca. daha samimi ya da daha yapmacık olmanın bir önemi olduğunu ve bir fark yarattığını düşünmüyorum.

Bir teroristin basini ezersin yerine yeni bir bas cikar. Onemli olan milliyet uzerinden dusmanligi engellemektir. Ama Kurtler de...diye baslayan cumlelerle hicbir halki asagilamamaktir. Hatta tum Kurtleri ya da baska bir milleti onlar da hep soyle hep boyle diye genellememektir. Iste halkin yapmasi gerekenler bunlar sevgili troll'ler.

Acemi, sacmalama istersen. Ben molotof atsin mi dedim? Bana açıklamasini yap korna çalmak ne ise yariyor? Sehidini çok dusunuyorsan aktif bir seyler yaparsin. Devlet gazisine sahip çıkmıyor mesela, bunun icin imza kampanyası duzenlersin. Sehit çocukları icin bir seyler yaparsın. Bu da bir tepkidir. Olaylarin ic yuzunu iyice anlar, arastiririrsin.

Kendini gelistirirsin, insanlarin daha iyi egitilmesi icin caba harcarsin. Her seyin basi egitim sonuçta.

Ha sen bu tarz seylerden anlar misin bilmem zira duyuruda insanlara cemkirmekle olmuyor bu isler.

fraise, güzel diyorsun da türkiye'de olacak iş mi şimdi bu sen söyle. bu söylediklerinin gerçekleştirilebilmesi için bir çeşit devrim falan lazım. kürt diye mhp'li döven ülkücülere 16 şehit verilmişken "olayın iç yüzünü anlayalım, şehit ailelerine destek olalım" diyemezsin ki. herkes anladığı dilden konuşur, aynı şekilde herkese anladığı dilden konuşulmalıdır ki uzun vadede yol alınabilsin. söylediğin şeyler yapılabiliyor olsa şu an zaten bu duyuru ve tüm bu olaylar olmazdı. seninkisi çok masumane ve pratikte faydasız bir yaklaşım bana kalırsa.

dediğim gibi korna çalınmasını çok da mantıklı bulmuyorum, şahsen bu tip bir protestoya katılmam ama insanlar bir şekilde tepkisini göstermek istiyor işte. ülkenin dört bir yanında birileri yürüyor, birileri korna çalıyor, birileri birbirini dövüyor... göstermek istiyor insanlar öfkeli olduğunu.

@der meister o kadar sakin yazılır mı allah aşkına :) sonuna kadar katılıyorum.

@acemi korna çalmak ne işe yarıyor söyler misin? tepki çekiyorsun. tepki çektin diyelim. sonucu ne olacak? bu yaptıklarının hiç bir faydası yok. en azından mantıklı hareket etmek lazım. bana mantıklı hareket nedir diye sorarsan, onu da hiç bilmiyorum.

Ben safa gore değil, usluba gore tik veriyorum. Soruyu da bana saldirman icin sormadim. Az biraz yazdiklarimi okusan benim safimi da anlarsin da algilamani kapatmissin bence komple.

@acemi pekala bende sana polisinin ne olduğunu göstereyim.

www.youtube.com

''bütün polisler böyle gerizekalı hepsi aptal'' desem sence yaptığım hareket mantıklı mı olur?

efenim toplanmak ve tepki göstermek güzel beni de gururlandırıyor fakat yapılan yürüyüşlere katılan tiplere baktığımda android beyinli bir neslin yürüyüşünden öte birşey göremiyorum... sadece bunlar da yok ...şikayet etmesini bilmeyen hak aramasını bilmeyen koyun gibi insanlar da var içlerinde .. çok azınlıklık bir kesim var cidden adam gibi olanları yorumlayan
ha neden insanlar sokağa dökülüyor söyleyeyim endimce : elinden bişey gelemeyen değil yapabileceği halde harekete geçme yorumlama ve eyleme dökme becerisinde olmayan insanların biraz yürüyüp bağırıp vicdanlarını susturmaya çalışmasından başka hiçbir şey değil...

not: allah aşkına 100 tane 70 tane it etkisiz hale getirildi deniyor ama ortada somut ne bir resim ne bir video vb basında bişey yok .. doksanlardan kalma youtube videolarıyla avunuyoruz hala örneğin bu sorgulanabilir...

Bok beyinliler


Futbol maçı kazansa, sokağa çıkıp korna çalar
Düğün yapsa gelin almaya gider sokağa çıkar korna çalar
Şehit olmuş cenaze var sokağa çıkıp korna çalıyor

www.youtube.com

bak bu bizim ev, 54 m2, 6 tane kedi, biz ne yapalım fraise? ^.^ şaka bir yana, eşyalar sizin değilse sıkıntı derim, yoksa bakarsın, onun şimdi oyun zamanları, engellemek gibi bir durum söz konusu değil, keşfediyor.

isviçre'ye götürün onu :)

1 yıl önce aldığım koltukların kılıfı lime lime dökülüyor şuan. benim için sorun değil bu ama eşyalar sizin değilse sizin için sorun olacaktır.

63 m2 de 2 kedi. bir o kadar bahçede 10 tane daha. koltukları parça pinçik eder, bir ihtimal tırmalama tahtasına alıştırabilirsiniz ama ilk kedinizde biraz zor olur. tecrübe lazım. biz iki kediyi de alıştıramadık mesela. koltuklar fena durumda.

mobilyalar dışında sorun olmaz yani. koltuklar için kılıf yaptırabilirseniz olabilir.

yıkayarak temizlenmez, veterinerden enseye damlatılan pire ilaçlarından alacaksın 2-3 saat sonra pırıl pırıl bir kedin olacak.

Pire için tozlar var onlardan almanız lazım veterinerden. Gerçi onu kullanmak için kedinin belli bir yaşa gelmesi gerekiyordu ama onu veteriner söyler zaten size.
Size geçmez çünkü kedideki periler sizin üzerinizde yaşayamaz ama eve yayılma ihtimali var pirelerin.

Geniş bir kap (leğen, kum kabı vs) içine gazete parçaları koyarsanız tuvaletini içgüdüsel olarak oraya yapabilir. Siz kediyi gazete parçalarının üzerinde gezdirip patileriyle eşeletin.

kopeklerinki geciyor ama kedileri bilmiyorum.
kedimde pire sorunu yasamadim cunku.
yikayarak gecmez onu biliyorum sadece.
asagida bahce varsa biraz toprak alin isemesin saga sola :)

kediyi yeni aldıysanız bir veterinere götürmeniz lazım zaten. dış paraziti, keneyi pireyi görebilirsiniz, ancak iç paraziti fark edemezsiniz ve insanlar için tehlikeli olan iç parazittir. onun piresi insana geçmez, insanı ısırmaz, yıkamakla da geçmez ve yavru kediyi yıkamak risklidir.
kum konusunda en mantıklısı bir ayakkabı kutusu/kutu/vs. çevresine poşet geçirip içine gazete kağıtlarını ince ince şeritler halinde parçalayıp koymak. zira ancak çok sıkıştığında yapar aksi halde, ve banyoya bir kere işedi mi, lan ben buraya işeyebiliyorum demek ki der.
lütfen ilk veteriner ziyaretini ihmal etmeyin, ilk karma aşısı çok önemli, fiv, fip gibi hastalıklar gelişip yavru kediniz aniden ölebiliyor. karma aşısı 2 kez yapılıyor onu ve iç dış paraziti yaptırın. iç parazit de hayvanın tüy köklerinde parazit tutunuyor, bu tüyleri döküldükçe ağzınıza burnunuza girdiğinde, bu parazitler insanda da iç organlara tutunabiliyor. o yüzden ilk parazit ilaçları yapılana kadar kediyi öpmeyin yastığınıza koymayın mümkünse.

en.wikipedia.org

bulaşmaz diyenler okursa özellikle.

okmadım kardeş,

bulaşmaz!!!!

Üzgünüm ama kedi piresi insanı ısırmaz diyen arkadaşlar yanlış biliyor. Sizin gibi sokaktan aldığım kedi yavrusunun pireleri birkaç gün içinde bütün eve yerleşmişti, ev tamamen pireden temizlenene kadar üç kere evi ilaçlatmak zorunda kaldık. Ve evet, kedi piresi insanı ısırır, halıya yerleşen pireler insanın ayağına bacağına atlayıp çatır çatır ısırıyorlardı. En kısa zamanda önleminizi alın.

yıllarca kedilerin her türlüsüne bakmış biri olarak, içlerinde pire torbası sokak kedileri de dahil olarak pireler hiç bir şekilde kedi dışın yaşamıyor. kısa sürede ölüyorlar kendi kendilerine. öyle hassas bi olayları var, sadece kedilerin yüksek sıcaklıklarında yaşayabiliyorlar.

üstelik öğrenci evi zamanlarında tozlu leş gibi evlerde bile bulaşmamış bi durumdan bahsediyoruz. için rahat olsun.

+üstteki evine bulaştığını söyleyen arkadaş büyük olasılıkla gözden kaçırdığı bir şeyler vardır. ya evde başka tür pirelerin yaşamasına olanak verecek bi ortam oluşmuştur, ya da gözden kaçırdığı farklı koşullar vardır.
çözümü de çok kolay, ararsan bulabilirsin zaten.

1. kum yoksa acil olarak sesee'nin dediği gibi gazete olayını deneyin. kendiniz elinizle eşeleme hareketi yapın. sonra kediye de yaptırın.
2. bu saatte şansınıza açık pet shop bulursanız kalın taneli bentonit alın bir torba, bir hayli uzun süre gider.
3. pire olayı için kedinin belli bir olgunluğa gemesi gerekiyor. yanlış hatırlamıyorsam bu süre 3 ay olmalı. o yüzden pire olayını çözmeniz için veterinerinize danışın ki o da ilaç vermeyecektir şimdiden (3 aylıktan küçük olduğunu varsayıyorum)

düzeltme: alice in practise için +1

kedilerdeki pireler insanlara geçer. insanları ısırabilir, rahatsız eder

ANCAK

bu pireler insan üzerinde yaşayamazlar. anatomileri kedilere göre olduğu için insan vücudunda yaşayamazlar. zararı 1-2 ısırıkla kalır. sonra kaçar gider.

oysa misal başka birisinden size bit gelse o bit gayet güzel sizin vücudunuza yerleşir, sizin kanınızla beslenir, semirir ve mutlu mesut yaşar.

üç yıl önce yılbaşında gitmiştik biz de, ciddi derecede soğuk vardı ama buna rağmen gidilecek her yere yürüyerek gitmiştik. en güzel bahar aylarında gezilir bence prag ama yılbaşı olmasından dolayı da etraf daha renkli ve ışıltılı olur. soğuk bizim için problem olmaz diyorsanız gidebilirsiniz. şu da otel tavsiyesi olsun merkezde, kahvaltısı güzel ve fiyat olarak da uygundu. www.city-central.cz

vizeyi başka ülkeden alın, avusturya'dan falan alın. çek cumhuriyeti vize vermek için çok bekletiyo. sonra prag'a yine geçersiniz.

Gidilir.

Çok soğuk olur, çok çok soğuk olur.
Ha soğuk bize koymaz diyorsanız gidilir.

Ben gitmezdim. Prag ahim sahim bir yer degil. Illa da gidecekseniz baska yerden vize alin, once oraya ugrayin. Cek kisa verir vizeyi. Yazin gidin Prag'a gidecekseniz. Yilbasi icin Prag disinda akliniza guzel bir fikir gelirse bana da haber verin:)
Mayista gittim, mont giydim PRag'da.

bence prag'a her zaman gidilir.

sabahları da sefer aralıklarında sıkıntı var
eskiden 2-3 dakka da bir geçerken artık minimum 5-10 dakka bekleniyor
34Z yerine zaten dolu olan 34AS gibi hatları iyice dolduruyorlar

kamuoyu uyuyor
kimsenin sesi çıkmıyor sıklım tıkış gidiyoruz amk

Amaç daha çok kar etmek.

Şu anda zannedersem belirli bölgelerde asfalt yenileme çalışmaları var, bazı yerlerde tek şerit kullanılıyor, karşıdaki metrobüsü beklemek gerekiyor. Sıkıntı olmasın diye sefer sayılarını azaltmışlardır.

e ne zaman temizlenecek, bakimlari, yakit ikmali vs yapilacak? haliyle saat ilerledikce guzergahtan cekip servise aliyorlar ki ertesi gune hazir olsun.

evet. ben almıştım gazideyken o şekilde.

Her okul o damgayi vurmuyor. Alt tarafi bi damga vurucak ama vurmuyorlar iste bazilari.

Sonuc, benimki vurmadi. Notere gidiyorum.

Gitmek istediginiz ülkede ilgi alanina, hobilerine veya meslegine göre fuar gibi organizasyonlar bulup gidin, is ortamini görsün. Ingilizce bilen biri icin zaten problem olmayacaktir. O ülkede 1 aylik dil kursu gibi birsey ayarlayin, hem tatil olur hem de ol ülkenin sosyal yasamina girmis olursunuz. bir araba kiralayin, plansizca gezin. Gideceginiz ülke avrupa ise zaten en fazla 3 saat istanbula gitmek. Severse sever, sevmezse zorlamanin anlami yok.

direkt karar vermesini beklemek yerine, gidip bir gormesini birkac hafta vakit gecirmesini saglayin. oradaki arkadaslarinizla tanistirin. is zaten her zaman ayarlanir. onemli olan orada yasamayi degerlendirmesini saglamak.

Evlenip mi yerleşmeyi düşünüyorsunuz? Eğer değilse orada kolaylıkla çalışabilecek mi?
Sanırım en iyi ikna yolu, eğer giderseniz oradaki yaşamınızı ona en yakın şekilde tasvir etmek olabilir. Bak gidersek şu standartlarda yaşıycaz, hayatımız böyle olacak. Çocuğumuz olursa böyle güzel şartlarda okuyacak yaşayacak diye.
hatta daha önce gitti mi bilmiyorum ama bir tatil ayarlayın oraları ve insanların orada nasıl yaşadıklarını gösterin. Gerisi ona kalmış. Belki de her türlü olumsuzluğa rağmen Türkiye ağır basıyordur ona. Zorla giderse ona sürgün gibi gelebilir.

Gitsek de gitmesek de seneye evlenmeyi düşünüyoruz zaten. Türkiye'den kendisi de pek hoşnut değil ama korkuyor iste.

Korkması normal. sanırım erkek tarafı olmasıyla da alakalı. Bilmediği suya atlamak, riske girmek istemiyor belki de. Uyum sağlayamayacağından da korkuyor olabilir çünkü büyük ihtimalle sen oraya alışık olduğun için empati yapamayacağından çekiniyor olabilir.
Eğer tanıdığın Türklerden, belli bir yaştan sonra oraya taşınmış insanlar varsa onlarla bir araya getirebilirsin. Olumlu veya olumsuz kendisini nelerin bekleyeceğini görür ve kafasında ölçer biçer durumu.

burada üniversite bitirmiş herkes çok rahat iş bulamıyor
karadeniz teknikte inşaat okumuş bir abimiz vardı, almanyada dönerciydi.bunun gibi örnekler var.
buradan kastım dönerci olacak değil tabi ki :)) ama burada işi, düzeni, sosyal bir çevresi ve soyo ekonomik bir düzeyi var.
orada tamamen sana bağımlı olacak.
senin eşin olarak oturum alacak, senin dil bilginle iletişim kuracak, belki ilk gittiğinizde senin ailenin yanında kalacaksınız
zira sen yeni mezun o işsiz olacak nereden ev tutacaksınız?
gibi gibi
korkuyor olabilir, etrafında böyle örnekler olabilir, erkekler genelde düzen kurmakta kadınlardan daha az yeteneklidir üstelik yaşı 20lerde de değil.
senin meznuniyetine 1 yıl, yaparsan stajer avukat olarak da 1 yılın daha var. burada kursa giderse, bu 2 sene içinde bir geçiş dönemi yaşarsanız, iş güç için araştırmalara şimdiden başlarsanız belki adapte olması kolaylaşır, üstelik 1 ay filan gitmek çok başka orada yaşamak çok başka.

1.tatil+1
2. Vatandaşlık vs olmasını da üsteleyebilirsin.

Pek istediğin gibi bi cevap olmayacak ama insanın memleketini ve tanıdıklarını ailesini bırakıp gitmesi kolay değil. Mesleği olmasa daha kolay olurdu belki, şimdi meslek belli, tecrübe yok gördüğüm kadarıyla, orda dikiş tutturmak ne kadar zor. Üstelik dilini bilmiyor. Ne iş olsa yaparım dese dil bilmesi beklenmeyebilir, ya da az bilse de olur kimse problem etmez. Oralardaki mühendis anlayışıyla bizdeki bir de değil. Adamın endişesi yersiz değil. Bence burda iyi bir gelecek görürse kalın. Önce burayı deneyin bana kalırsa. Sen bildiğin dille daha rahat iş bulursun.

Bir insandan sırf sevgilisi istiyor diye tüm hayatını yaşadığı şehri geçtim ülkeyi çevresini ailesini işini alışkanlıklarını bırakıp başka bir ülkeye gitmesini beklemek de çok bencilce bir durum.

once oralari bir gorsun, tatile cikin.
daha sonra turkiyeye dondugunuzde burada yapamayacagini soylersin.
ama zor, ailesini birakmak istemez.
en ufak olumsuzlukta basina kakabilir senin yuzunden geldik vs
byrayi deneyin kalin dusuncesine katilmiyorum.
gidebiliyorsaniz gidin.
ikna etmek sana kalmis artik.
dil olayi sikinti olmaz ingilizce bilmeyen mi kaldi firmalarda felan is bulur rahatca.

30 yaşında işi gücü, ailesi çevresi istanbul'da kurulu birinin en baştan düzen kurması kolay değil. imkansız değil tabii, 30 yaş da geç falan değil, ama hiç kolay değil. bunu 30 yaşında ve 5 senedir yurtdışında yaşayan biri olarak söylüyorum.

3. dil çok ciddi bir zorluk olarak karşısına çıkacak. iş bakımından 2 seçeneği var, ya 'expat' olarak takılacak ve sürekli uluslararası firmalarda iş bakacak, ya da dili öğrenip yerli gibi yaşamaya çalışacak. ikinci seçenekte dil / adaptasyon / iş hayatını oturtması en az 2-3 yılını alır. ayrıca şu anki seviyesinden devam edemeyip daha alttan başlamayı kabul etmek zorunda da kalabilir. kendini yalnız ve depresif hissedebilir, pişman olabilir. istanbul'da kalsaydım şimdi x pozisyonunda olurdum, şu kadar maaşım olurdu gibi düşüncelere kapılabilir. bu durum da ilişkinize oldukça zarar verecektir. o yüzden yanaşmıyorsa zorlamamanız en iyisi.

vatandaşlık alması da zor çünkü büyük ihtimalle evlilikle doğrudan vatandaşlık hakkı kazanamayacak, orada birkaç sene kesintisiz oturmanız gerekecek.

belki orta yolu bulmak adına istanbul'dan gitmenin yollarına bakabilirsiniz, ikinize de uyacak iş yönünden de çok zorlamayacak daha sakin bir yere geçmeyi düşünebilirsiniz.

Oyle bir bencillik yaptigim yok angelus, sorumda da belirttim zaten ikna etmeli miyim diye. Kaldi ki istemezse ben istanbul'da yasamaya devam edecegim, ediyorum. Bu da bir cesit bencillik degil mi?

bu arada
sanırsam ülke isviçre miydi?
ben dili o kadar önemseme diyenlere pek katılamıyorum
zaten küçük ülke. koca almanyada (4 sene yaşadım) bile dil olmadan iş kolay bulunmuyor (mühendisler için)
çok çok iyi bir mühendisse MBA'li filansa, başka 2 dili varsa yada çok şanslıysa belki
avrupada en iyi dil eğitimini verdiğini düşündüğüm ülkelerden birisi hollanda, surinamlı ve yükseği hollandada, doktorayı almanyada yapmış, oranın dilini ana dil gibi konuşan (üstüne almanca ve ingilizce) bir arkadaşım var, eşi orada diye hollandaya yerleşti 2 sene kadar iş aradı.
tekil örnekleri genelliyorum gibi olmasın ama yerel yerlerde iş bulmak için dil şart,
uluslararası büyük firma filan içinse top degree mühendis olmanız lazım

Dediğim gibi bu konuda baya arastirma yaptim, muhendis olup ingilizcesi ve az fransizcasiyla is bulan birçok tanidigimiz var türkiye'den gelen. Bir sekilde halledilir diye düşünüyorum o yüzden. Bir de kendisi yetenekli ve deneyimli bir mühendis diyebilirim. Yine de zorlanma ihtimalini goz ardi edecek kadar empati yoksunu değilim.

Bence ikna etmek değil de öncelikle fikrini almalısın. İsviçre için dil konusu çok ciddi bir problem, sen daha iyi biliyorsundur ki İsviçre'de tek dil kullanımı yok, gideceğiniz bölgeye göre İtalyanca, İsviçre Almancası ya da Fransızca olarak 3 dil konuşulan bir ülke. Haliyle uyum sağlaması tabiki de çok zor, ancak bunu sadece ''kendi isteyerek'' aşabilir.

Fikrini sor, sence gitsek nasıl olurdu diye, ama gönüllü değilse ikna etmek doğru olmaz. Çünkü hayatını komple değiştirmiş olursun ve O seni sevdiği için bu fedakarlığı yapmak istese de, insanlık hali her şey olabilir ayrılabilirsiniz ve ileride pişmanlık duyabilir. O yüzden kendisinin de istekli olması lazım. Oraya gittiğinde de tecrübesiz bir mühendis muamelesi görecek, her şeye sıfırdan başlayacak.

ona bu ülke ile o ülke şartlarını karşılaştırmasını sağlayacak bi kaç şey sun. sonra da sanki bir anadolu ilinde çok iyi bir iş bulmuş gibi olabileceğini bu uzaklığın söyle. yaşam standartlarınızdaki atlamanın nasıl bir etkisi olacağını anlat. (nasıl olsa gideceğiniz yer avrupada ve buradan çok daha iyidir diye düşündüğüm için söyledim bunları.) ciddi ciddi manisada vestelde çalışmasından zaman ve uzaklık olarak çok da farkı olmayacağını anlat. sana başarılar. umarım ikna edersin de kurtulursunuz. sizleri gördükçe gerçekten özeniorum.

avrupadan bir ülkenin vatandaşı olsam hayatta durmam bu ülkede. bu kadar saçma ülkemi olur amk. nijerya bile daha stabil.

örgüne kayıt olacak, öğrenci belgesini alıp aöf e onu götürecek. sende öyle yapacaksın. lise diploması ile işiniz yok. onu örgün e vereceksiniz

Ben dikey geçiş ile hem örgüne hem aöf ye geçiş yaptığımda diplomanın aslı örgün okuduğum üniversitede olduğu için aöf bürosu ile epey uğraşmıştım. Aöf diplomanın aslını görüp fotokopisini onaylamak istiyor, yoksa fotokopiyi kabul etmiyordu. Örgün okuduğum üniversite de diplomanın aslını kaydını silmeden alamazsın diyordu.

Tabi bu dikey geçişte oldu. İkinci üniversite kapsamında öğrenci belgesi yeterli demiş glore. Başımdan geçeni de anlatmış oldum :)

tayt(dizin altında bitenlerden o upuzun olanlardan değil), sporcu sütyeni üzerine de atlet giyiyorum
şortla rahat edemem

öncelikle spor sütyeni şart.

tayt ya da şort ne alırsan al para varsa dri-fit al. dri-fitlerle uzun kısa hiçbir şekilde konforun bozulmaz.

penye kumaşlar teri bünyesine hapseder ve spor esnasında soğur üşürsün, performansın düşer.

sta +1

sporcu sütyeni önemli ben istediğim gibi destekli bir şey bulamadım ona da tavsiye lütfen

fasulyek nike drifit sütyenleri tavsiye ederim, omuzdan çaprazlayıp desteklemesi lazım göğüsten destekli olursa o iyi bir spor sütyeni olmaz zaten. hem de sarkmalara neden olur. yer çekimi etkisini minimuma indirmek lazım. ince askıların estetik görünüşüne aldanmayın direkt bu şekilde kalın çaprazlı alın yoksa yeterince destek sağlamaz

sporjinal.cubecdn.net

is2.barenecessities.com

Yapacağın spora göre değişir. Dri-fit tarzı kumaşlar squat yaparken barı sırtından kaydırabilir mesela. Ama kardiyo ağırlıklı ise antrenmanın neferkitty + 1.

en.wiktionary.org

freedictionary.com da da veriyor çoğunlukla.

www.etymonline.com

Edit: Türkçe de arıyorsanız nisanyansozluk.com

Türkçe kelime ise, bana sorabilirsiniz, ben söylerim. 7/24 erişilebilir değilim ama. Asenkron çalışıyorum. :)

İngilizce etymonline
Fransızca tresor de la langue française
Türkçe nişanyan sözlük

Fiyat performans olarak biz çoook memnun kaldık. Eurostars thalia, şehir merkezinde her yere çok yakın, ulaşım aşırı kolay. Tiyatro ve kafka ile nazımın oturduğu kafenin accık gerisinde. Narodni trida da. Havaalanından otobüsle metroya geçerseniz c miydi b miydi ne o hatta narodni trida durağı var zaten kolayca ulaşırsınız.

Hotel cerny slon

Czech Inn

best western praha kfc de var yakınında

rektörlüğe gidip şikayette bulun. ya da en kısası bölüm başkanını bul. kafaya al. böyle böyle yaptı diye abart.

bimer'e de şikayet edebilirsiniz.

seni azarlayan birine neden teşekkür ettiğini anlayamadım ben. keşke telefonu suratına kapattıracak kadar bıktırsaydın kadını, suratına kapatınca da suratıma kapattı diye şikayet etseydin. agresif biriyle muhatap olurken nazik olmamanı tavsiye ederim. kimse hadlerini bildirmediği için burnu havada oluyorlar.

kime şikayet edebilirsin bilmiyorum. insan kaynakları olabilir mi?

edit: ikinci seçenek de manyaklık derecesinde sakin kalıp kadına bu tavrının sebebini sormak. "biliyorum çok yoğunsunuz ama benim size sorduğum soruyu yanıtlamak işinizin bir parçası. ben websitesine bakmaya da mecbur değilim, orada yazan bir şeyi de size sorabilirim ki orada da yazmıyor sorduğum şey. sakin olun, sinirinizi benden çıkarmayın. işinizi sevmiyorsanız bu işi yapmayın" demek. :)

Yukarıdaki önerilerden önce öğrenci işlerinden sorumlu dekan yardımcısı ile görüş, sonuç çıkmazsa dekanla görüş. Ama eminim bu saydığım kişiler mantıklı insanlardır ve bu gibi gerginlikleri halletmenin her iki taraf için de uygun bir yolunu bulabilecek kapasitedelerdir. Bunları atlayarak hemen rektörlüğe şikayet etmek çok doğru olmaz.

Öğrenci işleri çoğunlukla stresli yerler. Bu aralar işleri daha yoğun olmalı. Ve bazı öğrenciler de sitelerdeki bilgilendirmeleri dikkatlice okumadan işlerini telefonla halletmek istiyorlar hakkatten, bu da çalışanların zamanlarını verimli bir şekilde kullanmalarına engel olabiliyor. Ancak yine de öyle sinirli ve azarlayıcı konuşmaları kabul edilemez. Sana tavsiyem çok takma. Öyle ya da böyle burnuhavadalık hepimizde, heryerde var. Ama yine de uygun bir şekilde bu dediğim yerlere şikayetini bildir.

Dekanlıkla birlikte fakülte sekreteri ile görüşmek de faydalı olacaktır. İdari personelin amiri fakülte sekreteri olduğu için memurlar üzerinde sözü daha geçerli oluyor. Bir ihtimal memurunu koruyacaktır, yani öğrenci işlerindeki muamelenin aynısıyla karşılaşabilirsiniz. orası tamamen şansa kalmış.

uğraşma, sakin ol. sonra işin düşer bakarsın.

aynısı bizde mevcut. hatunu ısırırlar yanımda, bana dokunmuyorlar, sizleri seviyorum <3

edit : kan gruplarımız bile aynı, ama bana dokunmuyorlar o yanımdayken, garip bir şey, cevabı bulursan bana da ilet ^^

beni de çok ısırırlar sanırım ter kokusunun sinekleri üzerindeki çekiciliği ile alakalı.

B vitamini tuketmek sivrileri uzaklastirirmis.denemedim.ben de aynen eleğe dönüyorum.

basond, iyi de oyle terleyen bir insan degilim ki hatta bu sicaklarda bile terlemem. ayrica dustan cikar cikmaz da isiriyor bunlar? ten kokusundan bahsediyorsan ona bir sey diyemeyecegim bak.

bizde de aynı durum var. odamın kapısını girip çıkmam harici asla açmam. diğer odalar hep açıktır ama napar eder benim odama girerler. sanırım kandaki şeker oranıyla alakalı bir şeydi daha önce okumuştum.

ter kokusu dediğim insanların kokusu öyle terleyince kokan koku değil normal insanların duyamadığı süreli üzerimizde olan koku.

ten kokusu da denebilir evet.

trolleyeceksen duzgun trolle bari volkan, erkek sinekler isirmazlar.

aynı durum bizde de oluyor, eşimi 10 kere ısırıyorlarsa beni bir kere ısırıyor bu sinekler.
vücut ısısı ile ilgili olduğunu söylemişti tayvanlı bir arkadaş, onun dediğine göre iki tip vücut var sıcak ve soğuk diye. sinekler de sıcak vücut tipli insanlara daha çok gelir demişti. bilimsel bir alt yapısı yok tabii. sallıyor da olabilir, kulaktan dolma bilgi de olabilir.

Sivri sineklerin karbondioksit salınımına geldiğine dair bir araştırma yayınlanmıştı. Hedeflerini kan kokusundan ziyade havaya karışan karbondioksiti takip ederek bulurlarmış. Dolayısıyla, ağzınız açık uyuyor iseniz siz erkek arkadaşınızdan daha kolay hedefsiniz.

Ayrıca sigara içmeyen, alkol kullanmayan kısacası kanı daha temiz/lezzetli olanı seçtiklerine dair sonuçlar da vardı.

kan grubun ne bacım? rh negatifleri daha ısırıyorlar gözlemlediğim kadarıyla. bende de aynı durum var. ölümüne rahatsızım ama yapacak bi şey yok. seviyor bizi şerefsizler

Sivrisinekler herkesi ısırır (sokar). ancak sinek sizin damarlarınıza emici hortumu salladığında kanın pıhtılaşmasını engellemek için bir kimyasal salgılarlar. hortum çıkınca da o kimyasal içerde kalır.

işte kaşıntı sebebi budur. kısacası sineğin salgısına alerjik bir tepkidir kaşınmak. sizin vücudunuzun buna karşı reaksiyonu çok fazladır , başkasınınki daha az. ya da tam tersi. bu sebeple kişiler arasında "beni ısırmıyorlar, seni ısırıyorlar" gibi bir diyalog geçer.

Bu arada sinekler geceleri görebilirler. önce görerek yaklaşırlar, daha sonra ten(ter) ve karbondioksit kokusunu takip edip hedefini kestirirler. vücut ısısına kadar ayrım yaparlar. o yüzdendir ki evcil hayvanları sinek sokmaz. vücut ısı farkı ve solunum farkı sebebiyle. alkol sigara vs.. etkisi yok. yoksa beni asla sokmazlardı :D

www.youtube.com bu da sokma anına ait bir video, eğlenceli ve efsanevi bence :)

Kan grubum 0 rh pozitif. Agzim acik uyumam aksine erkek arkadasim agzi acik uyur. Zaten uyanikken de onu degil beni isiriyor. Genel olarak her zaman hedef benim. Bu durumda ten kokusuyla ilgili bir durum olduguna inandim.

Eğer bir cevap varsa ben de bilmek istiyorum. Beni de sinekler hep çok ısırır. Bebekle aynı odada yatarken bile sinekler bebeği değil beni ısırırdı (hani bebeklere daha çok gelirler filan hep yalan). Bir de şişer, 3 gün de gitmez kaşıntısı...

bence feromonla alakalı birşey.

m.t24.com.tr

Denk geldim, belki cevap olur.

dolma <3

şefin spesiyali olarak karpuz-peynir kombosu.

çorba ve yoğurtlu ıspanak

herhangi bi zeytinyağlı sebze yemeği, yanına yoğurtlu birşeyler

Taze fasuliye, yoğurtlu pazı kavurma falan yiyorum.
Bu arada ayran aşı çorbası yapabilirsin. Soğuk soğuk şöyle nohutlu buğdaylı reyhanlı falan.

kabak + patlıcan + havuç + ıspanak + marul + salatalık + domates + kırmızı biber gibi şeyler.. fırında ya da haşlama ya da zeytinyağlı. karpuz + peynir ikilisi de olabiliyor. sonra bol bol yoğurt. yumurta bu sıcaklarda zararlı, tüketme derim.

yanında kuşkonmaz ızgarası olan ızgara somon veya tavuk. ikisi de limon soslu olabilir, pek ağır bir şey değil.

zeytinyağlı her şey

bulgur pilavı ve cacık olabilir.

zeytinyağlı fasulye, zeytinyağlı biber dolması, yoğurtlu semizotu , yoğurt çorbası gibi şeyler

Sicakta çorbayi nasil iciyorsunuz ya? Ben bayilirim normalde ama onu bile icemiyorum.

balık, fırında, limonla oh mis

cacık olur diyorum :{

ben de her gün onu düşünüyorum. mümkün olduğu kadar etsiz ve yağsız bir şeyler bulmaya çalışıyorum. sebze yemekleri iyi gidiyor, yoğurt da.

10-15 gündür öğlenleri yemek yediğimiz yerin salata barını kullanıyorum. başka bir şey yiyemiyorum.

yemekhanenin dandik yemeklerini

Et + salata yiyorum. Et kısmını fırında somon olarak yumuşatabilirsin.

dün gece ekmek arası karnıyarık yedim. dlkfsl baya bildiğin kızartılmış patlıcan içi kıyma dolu. ama ekmek arasında. allam sen kilo aldırma yareppim ;_;

tulum içine işeme durumu var da sizin durumunuzda gerekmez. o çok derin dalışlarda, çaresizlik durumlarında ısınmak için yapılır.

tükürme olayı tamamen fasa fiso. öyle bir şey duymadım.

iğrenç bir spor değil kesinlikle.

işemeyi bilmem ama biz de amatör dalarken gözlüklere tükürüyoruz.

O ağzına soktuğun şeye (map mıydı neydi) kusabiliyorsun bile. Senden önce birileri kusmuş olabilir mesela. Temizlenmiş olsa bile böyle şeylere hassasiyet duyuyorsan dalışı geçtim sokağa çıkmamanı tavsiye ederim.

Tulum içine işeme durumu genellik derin dalışlarda yapılır. O da vücut ısısını dengelemek için yapılır. Çok da gerekli değildir ayrıca.
Gözlüğe tükürme konusuna gelirsek,Dalışa başlamadan gözlüğe tükürüp silmek genellik yapılır ki aşağıda daha net bir görüntü olsun. Ortada çok pis bir durum yok istersen silersin.
Ama dalış kesinlikle iğrenç bir spor değildir.

Valla sen deneme dalışı yapacaksın muhtemelen o yüzden bu ekipmanları kullanacaksın mcburen. Ayrıca regulator de ağzının içinde olacak sürekli. Diğerlerine iğrenç diyorsan buna ne dersin bilemedim. :)

Ben iki yıldız dalıcıyım. Bütün ekipmanlar şahsıma ait olduğundan problem yok. Maskeye tükürüyorlar derken, balgam atıp o balgamlı camlarla girilmiyor suya. Biraz tükürürsün, son tatlı suda durularsın takarsın kafana. Ben de tükürüyorum dalış öncesi. Kıyafete gayet işiyorum, sadece ısınmak için değil. Dalışlardan önce çok fazla su içiyorum ben, regülatorden çektiğim hava boğazımı kurutuyor çünkü. O yüzden aşağıda sıkışırsam direkt salıyorum. Kendi kıyafetim olduğu için de rahatım, zaten dneiz suyu sonra tatlı suyla yakanıyor o elbiseler, bir şey kalmaz.

Ayrıca, fethiye'de hiç dalmadım ama sen muhtemelen 5-6 metreye deneme dalışı yapacaksın, havalar da sıcak, elbise giymene gerek yok, şortla, bir de t-'sihrt yeterli olur. Sana verecekleri maskeyi de teknedeki tatlı suyla iyice yıkarsın, hatta bazı teknelerde suyun orda pril bulunur yine buğuyu engellemek için, iyice temizlersin varsa.

eşim geçen haftalarda dalış yaptı.
aynı senin kafandaki sorular aklına geldi, o nedenle bir daha dalmayı düşünmüyor.

bu tarz şeylere kulak asmayalım lütfen:)
öncelikle dalışı mutlaka dene derim.
maskelerin (gözlük) içine tükürülüyor evet, bunun nedeni maskenin buhar yapmasını önlemek. tükürüldüyse de yıkanıyor sonrasında, normalde her dalıştan sonra ekipmanlar tatlı su ile yıkanır güzelce.
restoranlarda da herkesin kullandığı çatal-kaşıkları kullanıyoruz?
takmadan önce iyice bir yıkarsın. tükürmek istemezsen buğu önleyici solüsyonlar var, gitmeden onlardan alıp sıkarsın.

dalış kıyafetinin içine işemek ise efsane, inanmayınız. (tabii yapan pisler var ama herkes yapıyor diye bir şey yok. ilk kez dalanların yaptığını düşünmüyorum, deneyimliler zaten yapmaz) çiş olayı şöyle durumlarda makuldür: eğer ki çok soğuk/buzlu suya dalınıyorsa, hipotermiye girilecekse son çare olarak işenir evet. fethiye'de hipotermi tehlikesi atlatan biri olduğunu sanmıyorum:)
dalış kıyafetinin özelliği, suya ilk girinde suyu alıp, o suyu tekrar geri vermemesi, içeride sirkülasyon yok yani. o yüzden kimsenin de zevk için işediğini düşünmem, çünkü çişli çişli kalacak sudan çıkıp da o kıyafeti çıkarana kadar:)
havuzlara ne kadar çok işendiğini bilseniz ayak parmağınızı bile sokmazsınız.
bunun dışında ağzına soktuğun, sana havayı verecek olan alet var, maps dediğimiz. onu da rica edersin girmeden önce güzel bir yıkarlar.
yani dalışa gelene kadar ohoo ne pislik şeylerle kaarşılaşıyoruz, dalış ne ki?
millete kulak asmayıp mutlaka denemelisin.
iyi dalışlar:)

valla bunlardan iğreniyorsan, o denizdeki balıkların o suya ne kadar işediklerini falan düşünürsen bitersin.

Sonra o mavi balinalar yok mu, denize bir sene de o kadar çok sperm akıtılır mı arkadaşım, ayıp, dalacağız biz şurada.

o dalis aninda osurabilir, hatta sicabilirsin bile...

zıpkınla dalış olarak konuşursam:

evet tükürüyoruz. hatta bazı spreyler vs satılıyor, biz ona adama kendi tükürüğünü satmak deriz :)

işeme olayı ise 3 saat dalış yaparken bir yerden sonra tutamıyorsun, e kıyıya çıkmak da zorsa salıveriyorsun. kışın bir ısıtıyor ki sorma. ama arabada dönüş yolculuğunu daha da sorma.

su ile ilgili her spor süper bana göre. sadece hazırlık ve dönüş aşamalarını çıkartmak gerek, amelelik :)

müzelere git hocam.

ayasofya, arkeoloji, askeri digerleri filan.

bence çıkılmaz bu sıcakta.

açıkhava dışında bütün seçenekler. mesela sinema.

Akşam Caddebostan sahili ya da Büyükçekmece vb. deniz kenarında yürüyüşe çık, insanları izle.

İstanbul Modern, Sakıp Sabancı müzesine git.

Akşam güzel bir yerde yemek ye.

www.yakala.co

Yine akşam saatleri bisiklet kirala (gündüz sıkıntın gitmiş olur ve yorulursun)

Couchsurfing'den turist gezdir (Balat, Eyüp Sultan, akşam 4'ten sonra)

Adalar'da beachlerden birine gidip kitap oku.

pera müzesine git ben bayağı beğendim.
istanbul modern'de iyiydi kompakt foto sergisi çoğ hoş.
yerebatan süper serin.
sultanahmet caminde penerelerin dibinde uzanıp takılabilirsin serin serin

Babadağda yamaç paraşütü, Dalyanda dalış yapın. Dalışı kesin yapın ama. Bizim yerimize de dalın :(

seks.

Joanmiro, abazanligini gidip baska kosede yasasan?

Kayaköy'de cin bal diye bir mekan var. Bi akşam kendin pişir olayına girin derim.

Tekne turuna çıkın ama düzgün tekneleri seçin. Biz düzgün olmayan tekneleri seçmişiz, pek mutlu olamadık ama demir attığımız her koyda biz de kaldırıp kendimizi suya attığımız için çok da neşemiz kaçmadı. Restoran kültürümüz yok, üç kişi açık nereyi gördüysek orada karnımızı doyurduk. İksirci Tezcan var mesela, orada sevdiklerinizle mutlaka kahvaltıda tost yiyin ve meşhur karışık taze sıkma meyve sularından için.

kesin seks yap

gidebilirseniz saklıkent'e gidin çok güzel bir yer. tekne turu +1. iyisi kötüsü yok pek aslında hepsi ortalama. mükemmel bişi yok, aynı yerlere gidiyorlar. ama güneşe karşı hassas iseniz kapalı alanda yer bulun teknede erken gidip.

onun dışında help bar diye bir yer var ölüdenizde, bence çok güzel :D

Yamaç paraşütü +1 kesinlikle yapın.

Balık pazarının orada , sebze hali tarafında bir balıkçı vardı 1 sene önce gitmiştim ismi yanlış olmasın öztürkler orada gidip balık sofrası (kalamar ve midyeli)

saklıkent +1 mutlaka git. kanyon girisindeki o buz gibi suya bakalim dayanabilecek misin?

Mutlaka mutlaka mutlaka yamaç paraşütü. İstersen pilot da önerebilirim.
Saklıkent'i de öneririm. Gitmişken patara da yaparsınız

jeep safari turlarına katılın,çok eğlenceli:)

papatya çayı işe yarayabiliyor

gmzo +1

bitki çayları işe yarıyor.

aktardan civanpeçemi alıyorsun. Fincana kaynar su koyup, üzerine bir tutam bundan koyuyorsun, 5-6 dakika demleniyor, sabah akşam içiyorsun. uyarıyorum tadı iğrenç ama
regl söktürmenin ilacı budur.
geçenlerde bana oldu bu durum, bu çayı sabah içtim, akşam içtim, ertesi sabaha karşı regl olmuştum.

ada çayının da benzer bi etkisi var.

madonoz ye bol bol. ve yürüyüş yap. bende her zaman işe yarar yürüyüş.

civan perçemi.

Yeşil Çay ya da Doğadan markasının özel günler diye bir bitki Çayı var. O işe yarar garanti.

1 tane Aspirin içebilirsin. Bayramın ilk günü ağrıdan ölüyor ve bir türlü regl olamıyorum, 1 aspirin içtim 2 3 saat sonra işlem tamamdı.

Ne zaman stresli bi dönem geçirsem ben de olamıyorum doğum kontrol hapıyla günü gününe olmam gerekmesine rağmen. 2-3 gün gecikebiliyor. Huzurlu bi uyku ortamı yaratmaya çalışıyorum camları açıyorum ışığı kapatıp sırt üstü uzanıyorum white noise denen nanelerden açıyorum bi süre sonra uyuşup uyumuş oluyorum uyandığımda başlamış oluyo. Belki faydası olur, geçmiş olsun.

Kas gevşetici özelliği olan şeyler için.

- Stresten uzak dur. "regl gecikti"nin kendisi de bir stres, o dahil.
- Yeterli miktarda su içtiğinden emin ol.
- Bir tane aspirin ya da Sedergine içebilirsin. Aspirin kanı sulandırır, eğer pıhtı gibi bir durum varsa bir faydası olabilir.
- Hareket et. Ne zaman normal zamandan daha hareketsiz olsam reglim en az bir gün gecikiyor.

(bu dediğim tamamen tesadüf olabilir) Reglim geciktiğinde genelde küçük tuvalete çıktığımda başlıyor, o ilk kan idrar ile beraber geliyor. Muhtemelen tuvalete çıkarken oradaki kaslar gevşiyor diyedir. Tuvaletini tutma, normal zamandan biraz daha sık küçük tuvalete çık. Denemenin zararı olmaz.

spor yap ama öyle çok yüklenme. yoruldukça karnın acıkır.

sürekli bişiler atıştır ama kilo alacağım diye şekere yüklenme. sağlıklı al alacağın kiloyu da.

et ye et, et gibisi yok. yemiyosan bana yolla. asd.

Uykunu almiyor olabilir misin?

Uykuyla ne ilgisi var ki?

Istahi azaltabilir. Cabuk doyuyorum diyorsunuz ya.

uykunun kiloyla çok ilgisi var. uykusuzluk çekenlere (kronik olanlar) bir bakın. hepsi çok zayıftır. yeterli uykuyu almayan bünye kilo alamaz, iştahı da açılmaz zaten. 6-8 saat uyku en iyisi.

Yok zaten ben tam tersi cok uyuyorum. 10 saat minimum ki o da demir eksikliginden kaynaklanıyormus. Ilac kullanmaya başlayacağım.

bol protein (et dahil), fitness.

yüzmek feci derecede karnı acıktırıyor bence imkanın varsa yüzmeyi dene

Alle klinik-Furkan kayabasoglu.

esim avcilar anadolu hastanesinde dogum yapti ve hamileliginden itibaren ugras sahin e gorundu. son derece memnunduk. bilginiz olsun.

özel göztepe hastanesi - gülşen barçınlı

acibadem maslak tansu kucuk, cok cok iyidir

Bunlarin en duzgunu demir. Ruzgar uzay falan bunlari koymayin dostum cocuklariniza. Bu cocuklar buyuyecek ve etrafinda binbir turlu insan olacak. Dalga gecirttirmeyin cocuklarinizi.

uzay

Ya uyuzluk olsun söylemiyorum, cidden, samimi söylüyorum, hepsi çok kötü isimler ya. Valla bak. Demir diye isim mi olur ya, allah aşkına oldu olacak karbonla zenginleştirilmiş gümüş alaşım falan koysaydınız :/

E peki ne koyalim? Mahmut mu koyalim?

hepsi aynı geldi ileride herkes cocuğuna böyle isimler koyacağı için sıradan gelecekler. şimdi kimse çoçuğuna mehmet ayşe zeynep vs koymuyor bunlara da nadir rastlanacak.

hepsi birbirinen güzel olmakla birlikte, uzay diyorum

Hiçbirini beğenmemekle birlikte bari Güney olsun diyorum

uzay +1

toprak

Rüzgar > Uzay > Demir > Güney

Özellikle Rüzgar ve Uzay çok güzel isimler bence.

uzay çok dandik bir isim bence.

demir ve rüzgar diyorum ben oyları sayıyorsanız.

Uzay diye çok sevdiğim hocam vardı onu tanidigimdan beri gelecekteki bebem icin uzay ismini dusunurum ben de

Demir>Güney>Rüzgar>Uzay

allahınız varsa demir'i seçersiniz. n'olur şu bebelere böyle acayip acayip isimler koymayın ya. uzay nedir, rüzgar nedir? tamam kompleks, sanat dolu isimler koymak zorunda değilsiniz ama bu kadar "düz" de olunmamalı bence çocuk isimlendirilirken. uzay ve rüzgar, temsil ettikleri anlamlarla çok güzel kelimeler olabilirler ama siz bunu çocuğa veriyorsunuz. güzelliği o noktada BENCE kayboluyor. uzayın, rüzgarın kendisi güzeldir ama bir insana "rüzgar" ismini vermek hiç hoş değil bence.

güney de fena değil, öyle garip ya da kötü durmuyor ama bence o da acayip bi' isim düşündüğün zaman. bir insan çocuğuna neden yön ismi verir ki. bi' de neden kuzey veya güney hep? niye kimse güneybatı koymuyor çocuğunun adını, saçma mı oluyo? ee güney niye daha güzel o zaman?

neyse. demir iyi. ben çocuğuma demir ismini de vermem, element mi benim çocuğum. soyut, insani veya tarihsel kavramlar şahane gidiyor bence insan yavrularına. erkek çocuk için örneğin aklıma ilk gelenler oğuz, ozan, kağan, mete, onur, erdem, mert, hakan vs. bu tip isimler.

mahmut+1

bişi olmaz. 12'den sonra yemesen yeterli. su da içmesen iyi olur.

8 saat açlık kan tahlili için yeterli. Su da içme tabii, su; kan şekerini düşürüyor.

su içebilirsiniz. aç olarak yapılacak tahlilden önce su içmek serbest. en az 8 saatlik de açlık gerekiyor. yani saat 10'daki tahlil için açlığınız yeterli olacaktır. su da serbest.

yasak olan ameliyat öncesi. gece 10'dan sonra ne yemek, ne su.