Ekşi Duyuru

he.

sigara içiyorsan aslında sen sigara tiryakisi bir tembelsin. kola sigaranın yanında gidecek en basit içecek. çok sigara içerken kolaya da abanıyorsun doğal olarak.

kola yazın içilir. kışın kola içen bizden değildir.

kafein bağımlısısın, kahve içerek koladan kurtulabilirsin.

Yazık asdfg

Gastrit, ülser, reflü sizin için bir anlam ifade etmiyor mu? Yemeği azıcık fazla kaçırdığınız zamanki o kekremsi tata aşina değil misiniz? Endişelenmeyin.

Diabet is coming

ben içtim. amsterdam navigator var. baya şekerliydi tadı, ama ben sevdim. evde nasıl olur bilmem.

bir de efesin ve tuborgun shotları var o civar alkollü. onlar daha acı ama nasıl yapıyorlarsa.

amsterdam navigator yüzde 7 idi hatırladıgım kadarıyla...

biranın adını öküz deviren koyacağım.

Yüzde 10 içmiştim belçika'da. Baya sert geliyor. Normal bira gibi lıkır lıkır içemiyorsun. Ama kafası iyidir :)

butikbiradan aldığın kit ile yaptıysan sitenin forumuna sorabilirsin. amsterdam navigator ve efes extradan ileri geçemedim ben.

forum.butikbira.com

@ inheritance

forumdan haberim var, ben burda sormak istedim.

bear var tr'de satılan ekstra strong. %10 alkollü mü ne. karhu 3 var finlandiyada içtiğim o da %8 mi ne.

ama bildiğim kadarıyla %8 civarının üstüne dışarıdan alkol ilavesi ile ulaşıyorlar.

lütenant, elektronikle optik arasındaki farkı normal göz anlayamıyor ki ..

valla bence hiçbir üstünlükleri kalmadı. aynen başlıkta yazdığın gibi yani...

viewfinder olayında da elektroniklerin birçok avantajı var. aynalılarda yaptığın değişikliklerin yansımasını göremiyorsun ama elektroniklerde foto nasıl karşına çıkacaksa daha çekmeden görebiliyorsun. bence bu deneysel takılmak yerine spontan çalışmayı sevenler için bulunmaz nimet. hatta deneyseller için bile yani.

hafiflik zaten süper, kimse omzu kopsun ya da seyahatlerde sorun çıksın istemez. tek dslr body'nin kaplayacağı yere hem body hem de 2 lens sığdırabilirsin de. daha bir sürü şey var zaten malum. ben artık hayatta dslr almam (büyük konuşmiyim ama almamı gerektirecek hiçbir şey olacağını sanmıyorum).

Pil ömrü! Eğer viewfinder dijitalse (ki çoğunda öyle) sensör sürekli aktif kalıyor ve şarj göreli olarak çabuk tükeniyor. Ben en son fujinin x-t10 aynasızını aldım, yaklaşık 300 fotoğraf falan çekiyor. Evet optik viewfinder kesinlikle daha iyi hissettiriyor ama alışılmaz bir şey de değil. Kaldı ki üst model aynasızlar da hibrit bakaç sistemi var. ister öyle kullan ister öyle. Yakın zamanda dslr'lerin bir esprisi bence de kalmayacak. Ha bir de dslr'ler göreli olarak daha uygun fiyatlı ve geniş seçenekli lens alternatifleri sunuyor.

hemen hemen aynı durumdayım. sonrasını düşün derim. bu şekilde kendini motive edebilirsin.

sanırım tek eksiğiniz kalmış ama onu da şahin abi dile getirsin.

sabah sporu yanlış anlaşılmış sanırım onun üzerinden bir daha (doğru) bir şekilde geçilirse sorun çözülebilir.

yok aynısını ben de gördüm ama sanki reklam sekmesi gibi geldi tıklamadım

acımasız olacak ama artı puan...

ama öyle komşuların özellikle bu yüzden yemek getirdiğini falan hiç duymamıştım. o biraz uç bir örnek.

Yapilan pek cok arastirmaya gore ayni pozisyonda calisan daha eli yuzu duzgun kiz ya da erkegin maasi bile daha yuksek.

Bazi sosyal deneyler de var hem kiz hem erkek versiyonu seklinde. Daha guzel gorunumlu olan kiz mesela ucretsiz olarak otobuse biniyor, ayni kiz paspal kiyafetle binemiyor vb.

Ya da erkek icin soruyorlar sokaktan gecen kizlara bu adam neci diye, kizlar "yonetici", "sanatci", "ben bunla cikarim" falan diyor. Sonra ayni adam saci sakali karismis, paspal kiyafetlerle cikinca burun kiviriyorlar.

Kissadan hisse: "ye kurkum ye" :)

Aslında erkeklerde bu biraz ters tepiyor bizim memlekette. Güzel kızlar harbiden hayatı premium üye gibi yaşıyor da, yakışıklı, böyle babyface adamlar genelde züppe izlenimi yaratıyor, davranışlar da o yüzden biraz ters oluyor.

malesef.
not: çirkinspor.

sadece yakışıklılık değildir o, güzel giyinme, güler yüzlü olma, iyi konuşma gibi meziyetlerle birleşmiştir. kimse sadece yakışıklı diye sık sık yemek getirmez ama güzel/yakışıklı olmanın artı puan getirmediğini söylemek direkt yalan söylemektir.

Kesinlikle etkiliyor. Çirkinliğin altında da karizma denilen dışarıya doğru bir ışıltı varsa o da kurtarıyor. Olmadı, abartısız, doğal özgüven de çalışır.

kesinlikle artı puan. asansöre binerken dahi artı puan ne yazık ki.

kesinlikle etkiliyor.

internette devamlı görüyorum, "önemli olan kendini ne kadar geliştirdiğin, kişisel yolculuğun, okuduğun kitaplardır" filan diye coşuyor millet.

yalan söylemeye, kendimizi kandırmamıza gerek yok. insanlarla tanıştığın anda daha en baştan elenirsen (burnun yamuktur, kilon azdır/çoktur, gözlüğün vardır, kulağın büyüktür, elbiselerin x marka değildir, kısaca karşıdaki kişinin karalistesindeki bir özelliğin vardır) üsttekilerin değeri çöp poşetiyle eşit değere iner. sadece karşı cins için demiyorum bunu, herkes için diyorum.

illa böyle uç şeylere de gerek yok, sadece görünüşüne dikkat ederek bile saç baş karışık halinden çok daha fazla saygı görürsün. saç taramak ve şekilli sakal kesebilmek bence bir yetenek değil ama insanların hoşuna gidiyor, beğenilmek istiyorsan yapacaksın mecburen.

cunku allah oyle istemisti

köle çocuk olduğu için

doğru cevap ganbatte'den.

Bu da hediyen ganbatte: www.facebook.com

@sour

Olsun. Avrupa'nın ahlaksızlıklarını unutmamak, unutturmamak lazım.

oha bilmiyordum, cok acaipmis. magaradan falan cikmadim ama hic duymamistim daha once, tesekkurler.

@jimmy

bu çocuk köleliği olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

@acemi

hınk?

www.evrenselkultur.com

hediye heidi videosu mu yani?

@zombi

1960 a kadar sürmüş mü peki bu adet?

@ acemi

neyi savunuyorsun anlamış değilim .

Guvenmeyin.

Bilim guvenmek yerine suphe duyuldugu surece ilerliyor zaten.

Ritalin yasak mı? Ben cayır cayır kullanıyorum da.
Tıp bir pozitif bilimdir, yani verileri üst üste koyarak ilerler. Güvenmek zorunda değilsin. Hasta olduğunda tedavi olmak zorunda olmadığın gibi.

hasta olduğunda doktorlar seni tedavi edelim diye peşinden gezmiyor.

doktorlara gitmek yerinde, hacı hocaya da gidebilirsin. bir sürü nefes-i kuvvetli hoca türkiye'de...

doktora gitme o zaman? biz de sana çok meraklı değiliz. löl.

Tıp pozitif bir bilim değildir ama epey ilerledi. Öncelikle zarar vermemek gibi bir ilkesi var. Kritik bir sağlık sorununda birden çok fikre başvurmakta yarar var tabi. Kısacası güven bence, başka neye güvenebilirsin ki?

@herkeş

olayı kaçırıyorsunuz, olay doktora gidip gitmemek değil, verdiğim bilgiler ışığında tekrar düşünün cevaplarınızı.

modern tıp şimdiye kadar bulunanların en iyisi. yarın daha iyi olacak. sonraki gün daha da iyi. elinizdeki en iyi fırsat yani. mutlaka yanlış bilinen şeyler var. tahmin edilemeyecek sonuçlar verecek ilaçlar, tedavi edilemeyen hastalıklar var. ama bilim böyle ilerliyor malesef. mutlak doğru diye bir şey yok.

Alternatifin yok, mecbur güveneceksin.

Hasta oldun diyelim, ameliyat olacaksın. Ameliyat olmazsan ölme şansın %100'e yakınken ameliyat olursan düzelme şansın var. Elindeki en iyi seçenek ameliyat olmak olur bu durumda. Başarı şansı %100 değil, en basit ameliyatta bile ölme riskin var.

Bilim önceki verilerin üzerine koyarak ilerlediği için ben bilime güveniyorum.

tekrar cevap:

bugün he dediklerine yarın da, ha siktir diyebilirler ve senin de verdiğin örnekler gibi diyorlar da pişkin pişkin.

ama benim için hacı-hoca veya alternatif tıp bir çözüm değil. taa ki bir üfürükçünün kansere çözüm bulduğunu kanıtlayana kadar.

veya yarın yolda yürürken birisi silahı çekip götüme sıkarsa da gideceğim yer tıp mezunu hekimler olacaktır. gün gelir alternatif tıp götümden kurşun çıkarırsa tercihim olabilirler.

ikinci dünya savaşında üzerinde test yapılan savaş esirleri sayesinde yanlış hatırlamıyorsam sobotta anatomi kitabı ortaya çıkıyor. tüm sinirler, damarlar, dokular güzelce çizilmiş. yeni bir tedavi uygulanmaya başlanmadan önce hayvanlar üzerinde insanlar üzerinde deneniyor. doktorlar belki kızacak ama tıp biraz da yapboz tahtası gibi. deneme yanılma yoluyla birşeyler bulunuyor. kim bilir hangi teknikler hangi ilaçlar bulunurken kaç kişi vefat etti. en yakın tarihte çift kol nakli yapılan biri vardı. o öldü gitti. şimdi ikinci ya da üçüncü kez çift kol nakli yapılıyor.

kendim kullandığım için biliyorum. celebrex ve vioxx diye iki tane ilaç vardı. non steroid anti inflamatuar ilaçlar bunlar. ilk çıktığında olay olmuştu. çünkü piyasada bulunan diğer nsaiiler gibi mideye zarar vermediği iddia ediliyordu. ama piyasaya çıktıktan sonra kalp krizi ve felç ihtimalini arttırdığı bulundu.

yeni yeni ilaçlar hatta biyolojik ilaçlar çıkıyor. onlarında yanetki listesinde deneyler sırasında çıkan yanetkiler listeleniyor. piyasaya sunulmasının ardından o listeye yeni yanetkiler eklenebiliyor. hatta ciddi yanetkilere sahipse ilacı almadan önce bilgilendirme formu imzalanıyor hasta tarafından. türkiye'de tüfam ilgileniyor bildiğim kadarıyla. yeni bir yanetki çıkınca oraya bildiriliyor.

uzun lafın kısası tıbbın gelişmesi için insan kayıpları oldu, oluyor ve olacak. bu bilgiler ışığında güvenip güvenmemen sana kalmış. ancak ciddi bir hastalığın varsa, hayat kaliteni ciddi anlamda etkiliyorsa senin düşündüğün gibi düşünmüyor insan. yukarıda bahsettiğim bilgilendirme formunu okumadan imzalayıveriyorsun.

not: doktor değil hastayım. yukarıdaki bilgilerde eksiklik ya da hatalar olabilir.

(bkz: güvenirsen ekime kadar)

Bence sonuna kadar haklilar. Yanlis bir sey soylemiyorlar.

adamlar haklı yani, alçak demeye gerek yok

İngiltere'ye küfretmek için izledim videoyu ama tek bir yalan yok videoda. Hangisi yanlış dediklerinin söyle bakalım?

bi "bu videoyu bakın Türkiye'de değil güvenlik nedeniyle burada yeşil perdede çekiyorum" kısmında öeh dedim. O kadar da değil, tamam yazarlar içeri alınıyor falan da sen gel Türkiye'ye istediğini çek, sonra git İngilterede kurgula yayınla. Ha bombadan korkuyorsa bilemem ama kastettiği o değildi galiba.

ya diğer söylediği her şeyde haklı. Zaten İngiltere bu olmasa bile yabancıları atmak için çeşitli yolları deniyor, en son "5 yıldan fazla" kalan kişilerin yıllık en az £35000 kazanmaları gerektiğiyle ilgili bir tasarı vardı. Asgari ücretin baya üstünde sayılır, basit/niteliksiz işler yapanlar kalmasın gitsin diyorlar yani ama ilginçtir yemek sektörü, bakkallar, elektrikçiler, tesisatçılar hep yabancı ya bizim taraflardan ya Hintli ya da Polonyalı. Onlar gitse de çok rahat edebileceklerini sanmıyorum.

3 çocuk 3 çocuk denmesinin sebebi buymuş işte!!?!?!11bir :D
bak ne kadar korkmuşlar daha fazla koltuk-para gidecek diye. Bir de adamlar zaten Yunanistan'ın İspanya'nın falan krizleriyle uğraşıyor, biz de girersek ooh şenlik. Bence bu tür siyasi şeylerde demokrasi insan hakları falan da ikinci planda, ekonomisi düzgün Türkiye olsa hiç bunları konuşuyor olmazdık.

Kendi açılarından bakacak olursak, son derece haklılar.
Şurada ileri sürülen argümanların, hangisine "saçmalık" diyeliriz?
Hiç birine.
Ayrıca, videoda, anti-türk'lük bir durum göremedim.
Kendi açılarından meseleyi ele almışlar ve bakın, Türkiye'yi birliğe alırsak şöyle, şöyle olumsuz bir ekonominin içine düşeriz gibi son derece rasyonel açıklamalar yapmışlar.
ırkçılık içeren bir cümle görmedim videoda.

evet. çözüm süreci için kahraman asker temalı adını hatırlamadığım trt dizisini bitirmişlerdi. gaz almak için yapılıyor bence

olabilir ertuğrul dizisinin yapımcıları hükümetin görüşlerine yakın isimler bildiğim kadarıyla. bu olay ekmek teknesi ile başladı heralde. ertuğrul dizisi bi game of thrones değil ama türk izleyicisi baz alındığında iyi bir dizi. bazı bölümleri sıkıcı bazıları güzel ama çoğu sıkıcı geliyor bana.

Para artık iktidara yakın kişilere kayıyor. Onlar da kendi siyasi yönelimleriyle ilgili dizi, film yapıyor.

İkinci olarak muhafazakarlık şimdilerde moda. Üsküdar civarlarında hipster gözlüklü, dar paça pantolonlu Osmanlıca şiirler okuyan tipler geziyor. Namazın önemi falan konuşuluyor. İçki haram ama nargile sevap gibi bir anlayışları var. Türk kahvesi helal, filtre kahve haram diyorlar ayrıca. Bu kesimi ancak Osmanlıcı milliyetçilik paklar.

Bence AKP gider gitmez hepsi değişecek. CHP gelirse Atatürkçü, MHP gelirse milliyetçi takılacaklar. Osmanlıca şiirler ya Atilla İlhan'a ya da Dede Korkut Hikayeleri'ne dönecek. Bir de bu dönekler Kürtçe şiir okumaya bile başlayabilir, HDP ile bir barış planı olursa o da var. Öcalan barış kelebeliği olmuştu onlar için bir ara hatırlayalım.

filtre kahve haram diyen kim var merak ettim? Teaveller arkadaşın kıçından uydurması gibime geliyor. Nargileye de asla sevap denmez, sadece caiz denir arada büyük bir fark var.

Onun dışında diziler siyasi konjünktüre uygundur. 28 şubatta muhteşem yüzyılı çekemezdiniz mesela. Şimdide cumhuriyetle alakalı çekemezsiniz. Para kimdeyse kumanda onda oluyor.

@KaraSakall Sen neler diyorsun? Zeytin yemiyor adamlar, zeytin yemek günahmış. Zeytin ağacı Yahudi ağacıymış. Sen bu adamlarda mantık işliyor mu sanıyorsun!

Soruya diğer yanıt: Kominizm dönemininde Rusya'da hükümet propaganda dairesi bile kurmuş.
Türkiye'de neden olmasın?

En iyisi cx200du, simdi piston3 kullaniyorum.

cx400ii kullanıyorum memnunum.

olayın kulaklıkla ilgisi yok, senin kulağınla ilgisi var. kulaklıktan çıkmış artık olay.

müziğe daha derinden odaklan, daha alıcı şekilde..

mesela gözlerini kapat ya da karanlıkta dinle müziği. başka uğraşlarla birlikte değil dikkatini sadece müziğe vereceğin şekilde.

ne tarz dinlediğini bilmiyorum tabi, tarzına göre tutmayabilir de.

shure se425 kullanıyorum, dac&amp olarak da fiio e17 kullanıyorum. haliyle memnunum.

bu kulaklıktan sonra ie800 alacağım. dac ya da amfi olarak fiio üzerine şu anda bir şey almayı düşünmüyorum. ama flac çalarımı değiştireceğim. aklımda şu an fiio x5 2nd generation var. bakalım...

dsd dinlemek istiyorum zira.

mesele kulaklik degil, mental state.

Kendim yaptım kulaklığımı gayet de süper oldu tavsiye ederim. Bu custom iem lerden yaptım. Westone 3 ayarında falan oldu.
Yap bence kendin yaptığın için belki farklı gelir.

güldüm.

tek soruya cevabım, olmayalım.

Çocuk araç.
Baya iyi kazandıkları bir gerçek, parayı her türlüsüne de vermeyin.

kucağında oyuncak bebekle dilenen birisi yakalanmıştı daha dün.
neyse şu dilencilik meselesini boşalmaya indirgemek de aklı başında bir fikir gibi gelmedi.

Çocukları uyutmak için ilaç bile veriyorlar

haberlerde vardi gecen, kucaklarindaki oyuncak bebekmis. o kdar sariyorlar ki, anlamiyorsun disaridan.

dilenciin bile uckagitcisi cikmis :/

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

verdiğin örnekten yola çıkarak şöyle bişe öneriyorum

www.youtube.com

www.stereodose.com

@üğpoıuy(nebcim nikin var ole insan asd falan yapar nickini)

sabah sabah ağır kaçar şopınhaur . onu aksam koyacam.

''kedimi 150 liralık telefon üzerinde bıçakladım,20 bin liraya kadar dizel arabaların dolar kuruna etkisi acaba paristeki kalma yerimi etkiler mi'' olur mu abime? saralım mı?

@üğpoıuy, naber?
bir sonraki duyurudan bahsedildiğini anlıyoruz, paradoks olmuyor:)

sabah sabah neyin duyurusunu açsam diye sorsammı diye sor.

al sana mis gibi döngüsel paradoks :)

hocam nerden buluyosunuz bu araçları ya. sana biri tavsiye ettiyse o kişiyle ilişkilerini bir daha gözden geçir bence. sabah sabah sinirlendim. bu arabanın kazasız-hasar kayıtsız-değişensiz-boyasız 1.5 dizel manuel 2015 model maksimum 25000km de olanları var. 8-9 bin tl fazla ver onlara bak. parana yazık.

o fiyat bareminde (40-45 arasi) alinacak dizel otomatik yeni modellerde cok secenek yok zaten :

ya fluence alacaksin, ya hyundai accent ya da cruz. bazen kazali toyota corolla da denk gelebiliyor.

fluence secenegi en akla yatkin olani kagit uzerinde.(kendim de bakiyorum o yuzden soyledim, yani sahsi kanaatim bu)

bir de "onu alma bunu alma" diyenler kendi arabalarini da yazarsa sevinirim. sitem olsun diye soylemiyorum ama gercekten hangi model soylense alma sakin diyor millet. o yuzden kendilerinin ne kullandigi da onemli.

3-5 fazla ver sunu al diye diye zaten evdeki hesabin en az 15k uzerine cikiliyor bu araba isinde.

Alınmaz sağ arka kapı değişmiş ve boya var. bu özelliklere göre pahalı.

şirket arabasıdır +1

yüksek ihtimalle şirket aracıdır. fluence olupta şirket aracı olmayan pek yok zaten.
bireysel kullanıcılar ikinci el alıyor, sıfırdan bireysel olarak fluence alan çok az.

aynen var böyle bişi. ekşi linci meşhurdur zaten :)

Bu daha çok çalıştığım kurumda mail attığım şahısların yaptığı bir şey. Tek bi kelimeyi cımbızla çekip hata aramak. Ekşiyi çok takip etmiyorum bu aralar. Çok da "sallamıyorum" zaten.

niyet okuma diyorum ben.

merhaba. ben sözlük yazarı değilim ama okuyorum baya. benimle bi şekilde benzer düşünen insanlara verilen cevapları okudukça anlıyorum ki tam bir faşist akboyum. beni benden iyi tanıyorlar. kendime hayret edip kapatıyorum.

bizim sıcacık koltuğumuzda goygoy yaptığımızı nerden biliyorsun?

sovuk mu koltuk?

dün izlediydim, balkanlardaki kan davası yüzünden öldürülmek korkusuyla evden dışarı çıkamayan çocukları. çok üzüldüm. 10 yaşında çocuk ne okula gidebiliyor ne başka bir yere. nasıl iş anlamadım. çok fena.

Tekrar yazmayayim diye doğrudan entryi paylasiyorum
eksisozluk.com

edit: gomu +1

@anonymice bankada çalışıp sömürülenlerden kimse yok yani bu duyuruda? yada başka sıkıntısı olan? herkes belli bir refah seviyesinin üstünde kimsenin derdi yok, tabi duyuruya giriş koşulları zaten bunlar unutmuşum.

koltuk yanıyor kardeş.

@gomugomunoo

ya birader bi baktır kendine eksisozluk hastalığına yakalanmışsın, niye takılıyosun bu kadar o lafa? elin ayağın yerinde mi? 7 yaşında çocuk kötürüm oluyor diyorum sana sen hala koltuk yanıyor kardeşimdesin.

Yeni çıktı ha, konuşmayan adamı konuşturucaklar illa.

Çok değil bundan 100 sene önce 16/17 yaşındaki sabiler savaşlarda ölüyorlardı bu ülkede, şimdi insanlar sabahın sekizinde kalkıp metrobüsle işe gittikleri için şikayet ediyorlar. Bu da benim yüreğimi burkuyor.

@anonymice sen buradakileri sıcak koltuklarında goygoy yapmakla itham etmişsin, ben de bilemezsin dedim bu kadar niye alınganlık gösterdin? haklısın diyip geçebilirsin ya da katılmıyorum diyip. onun yerine soğuk mu koltuk diyerek eminim sizin tuzunuz kuru mesajı veriyorsun.

Sözlükte yazıyor.

Yılın öğretmenine mobbing uygulayan müdür

Fatih'te kiralık amerikan mutfaklı daire

ana haber bültenlerine sadece 2 dk bakman yeterli. biteceği olmadığı için haber de izlemiyorum

edit: duyurudan soruya cevrildi. sorry.

o esra eroldaki tayfa esra eroldan önce de öyleydi. annene sor anlatır evlenmek için şu kadar bilezik, şu kadar çeyrek isteyen kızları.

90lara oranla statümüz değiştiği için bu tarz insanlarla çok muhatap olmuyoruz. ben mesela çocukken köyde büyüdüm etraf böyle insanlarla doluydu. başlık parası da değil bu ha sadece geline alınmalık.

Eger izlediginiz, gördügünüz, tanik oldugunuz seylerin, programlarin, cevrenizdeki ciftlerin, akrabalarin hepsini ask saniyorsaniz, size aciyorum.

ha ama iliskiler diyorsan, evet, tinderindan programlarina hepsi yozlasti, sacma sapan seyler haline geldi. 13 yasinda kuzenim es zamanli 4 sevgili idare etmeye calisiyorken, yalniz kalamayan arkadasi olmayan herkes sevgili yapmaya calisip birbirlerini dinlemekten, sevmekkten acizken, birlikteyken dahi nasilsa ayrilacagiz diyerek emek ve özen göstermekten cekinen, icine, hatta tipine bakmadan pozisyonuna, statüsüne, cüzdanina bakiyorken, seksi ödül ve ceza olarak kullanip baska hicbir seye sahip degilken, sevgilisiyle özelini her yerde anlatarak bunu bir oyun, bir yaris, bir zafer olarak gösterirken, iliskilerinde skor tutup birliktelikten ziyade rekabete dönüstüren, yozlasmis sevgi anlayisinda aldatmayi, baskalariyla flörtlesmeyi hakli göstermeye calisirken, her türlü sosyal medya aracini "yürümek" olarak görürken insanlarin kacirdigi, anlamadigi, algilayamadigi, yasayamayacagi seylere üzülüyorum.

Yazik.

Cidden cok yazik.

Bu ortamda tutunmak, kendi prensipleriyle arayista olmak zor, ama bunu da "o kagidi yiyen nesil olduk" seklinde kabullenmenin mantigi yok. Sadece baskalarinin carpik, sacmasapan iliskilerine (?) özenip, kendini kücümseme. Asil yalnizligi, saglam durusunu, buram buram makyaj altindan siritan soysuzluklara özenme. Kendi yolundan, devam.

Azinlik degiliz özünde, sadece sesimiz digerleri kadar cikmiyor, cikmayacak. Bir baskasinin bin selfie tagine, bin programina karsilik seninle ayni kafada belki birkac insan taniyacaksin. O zaman da birakmayip, cevrende tutacaksin öyle insanlari.

yahu esra erol'da ask ne gezer? siz aski o programin ve ona mudahil olanlarin/ takip edenlerin yakinindan gecen birsey olarak dusunuyorsaniz, tabiiki ask o paralel everenin her unsuru gibi satiliktir. o evrende din de satilik, bekaret de...
siz bunu kadinlarin asagilayan bir duruma nasil indirgiyorsunuz ben bunu anlamadim.
o programa cikan ve o programdaki gibi hayat arkadasini agirlikli olarak dis gorunusune/yasina/usturupluluguna gore secen her erkek ve kadin maddi bir cikar pesindedir. birisi et alip satar, diger statu... bu durumda suclu bir grup varsa, ezilen kadindansa ezen erkegi kabahatli bulmak daha dogrudur.
akli basinda insanlar mutlu ve gururlu iliskilerine devam ediyorlar, aski kirletenlere inat.

aşk başka evlilik başka. evlilik programına katılarak, siparişle/görücü usulü evlenmek bambaşka.

evliliği insanların sosyoekonomik olarak kendilerine daha iyi yaşam sunma fırsatı olarak görmek doğal değil mi? miras, ortak mal/kazanç/geçim, çoluk çocuğun geleceği bunlar gibi unsurlar dahilinde evlendiğinde yasal olarak sosyal haklarını koruduğun için toplum ve hayat şartları insanları evliliğe sürüklüyor. yoksa muhafazakar olmayan her birey evlenmeden de aşkını doyasıya yaşayabilir.

evlilik programlarına katılan kişileri oturup analiz etmek gerekir. örneğin genç/başarılı/güzel&yakışıklıları görünce yadırgıyorsun. bunların bir kısmı televizyona çıkmak, ünlü olmak vb. amaçlar taşıyarak çıkıyor. genel olarak benim algıladığım: çoğunlukla eşinden boşanmış, eşi vefat etmiş, belli bir yaşı geçmiş ve genelde çok güçlü durmak zorunda kalmış, tek başına çocuk büyütmüş vb. zor hayat şartlarından yorulmuş ve rahata kavuşmak isteyen insanlar katılıyor. bu da biraz evliliği dediğim gibi artık birisinin de onu düşünmesi, rahatlık sunması, en azından o yaştan itibaren güzel bir hayat yaşatabilmesi kriterlerini ön plana çıkarıyor ister istemez.

20 yaşında araba, 200 bin kilometre ve miyadı çoktan dolmuş. özetle bu fiyatın yarısı kadar da masraf çıkarır size bu araç. kaldı ki ben 200 bin km'nin az olduğunu düşünüyorum. km ile oynanmış olabilir. ayrıca kazalı.

cabrio araçlar hep risklidir hele ki modeli düşükse o yüzden maddi durumunuz çok iyi değilse tavsiye etmem

Zenginsen keyif için alınabilir. Ama o parayı anca verebilirim, kredi çekeceğim falan diyorsan masrafıyla aç kalırsın büyük ihtimalle.

Bu tarz arabalar genelde az para görmüş apaçilerin eline düşmüş oluyor. Onlar da anasını belliyorlar.

git gürcistan'dan al 5-6 bin dolara. en kötü çöpe atarsın

bu pert arabayı alacağına evet git gürcistandan 10-12 bin liraya bunun daha iyisini düşürürsün
vergi, muayene zart zurt uğraşmassın.
he ama reis 3 gün sonra yasa çıkartıp yasaklarsa bu işleri o zaman bilemem

Sieg Heil, zafere selam kelimesini ifade eden bir Almanca sözcük grubu olmakla birlikte nasyonal sosyalist literatürde Yaşasın zafer! anlamına da eşdeğerdir. Nazi Almanyası'nda, siyasal toplanmalarda ortak bir çağrıydı. Birisini karşılamak için Hitler selamını vererek Heil Hitler demek Nazi Almanyası'nda gelenekseldi. Savaşa ait propaganda film ve posterlerinde bolca kullanılmıştır.

Nürnberg'de olanlar gibi mitingler için Sieg Heil Sieg Heil diye binlerce kişi coşkuyla bağırırdı. Çoğunlukla bir Nazi subayı bir mikrofona Sieg diye bağırır ve kalabalık Heil ile cevaplardı ve bunun birkaç tekrarı olabilirdi. Böyle toplanmalarda çoğunlukla Sieg Heil gamalı haç ile beraber sloganı taşıyan pankartlarla bir gösterisi vardı. NSDAP (Nazi Partisi), Sieg Heil 1933 yılında bir toplu iğne rozetini bir zafer çelengi, gamalı haç ve sözcüklere yaptı.

Sieg Heil sloganı genelde Joseph Goebbels'in icadı olduğu düşünülmektedir. Ancak Harvard Üniversitesi'nin Amerikan futbolu takımının şarkısı olan Harvard Fight Song[1] 'u besteleyen ve daha sonra 1933'e kadar Hitler'e yardım eden "Putzi" lakaplı Ernst Hanfstaengl, SA ve Hitler Gençliği'nin marşılarının patern lerinin Harvard Fitht Song 'dan alındığını ve Sieg Heil sözcüğünü kendisi tarafından icat edildiğini iddia etmektedir.

Günümüzde Almanya'da bu sloganı kullanılması ve yazılı olarak dağıtımı yasaktır ve 3 yıla kadar hapis cezası vardır.



1923'ün sonbaharına kadar Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin üyeleri sonuna kadar gerilmiş doğrudan kol selamı ile liderini karşılardı. Lider kendi sağ elini kaldırarak, dirseğini arkada büküp avuç içini yukarı doğru açarak onlara yanıt verirdi. "Çok yaşa Hitler!", "Selam Hitler!" ya da "Hitler'e selam!" anlamlarına gelen "Heil Hitler!" selamı, tek tük olarak 1923'ten beri parti üyeleri tarafından kullanıldı ve 1926'da Hitler selamı parti içinde zorunlu oldu.

Parti üyeleri, faşist İtalya Başkanı Mussollini tarafından yapılan Roma selamının benzerliğine itiraz etti ve Alman olmadığı yerlerde meşruiyetine meydan okudu.

Hitler'in sırdaşı Ernst Hanfstaengl, onu şarkıya talep etti. Sieg Heil'ın eşlik eden kol hareketine ek olarak iddia edilenler, Hitler selamının Amerikan futbolu amigoları tarafından kullanılan bir tekniğin direkt bir kopyası olduğudur.

wikipedi

26 yaz 23e ver.

eyv. sahibinden.com linki şudur: www.sahibinden.com

tabii ki android için navigasyon...20..

hücresel veya wifi'ya ihtiyac duyan yardımlı agps cihazlarda içinizi görür. direk uyduya bağlanan cihazlarda, mevzu maddiyatsa bi iphone alıp jailbreakleyip piyasadaki en pahalı navigasyon uygulamasını bile ücretsiz edinebilirsin. sonra beğendiğin programı satın alıp ömür boyu kullanabilirsin :)

Aynı ikileme ben e düşmüştüm . Here maps yükle telefona. Ücretsiz ve mükemmel bir program. 1 senedir kullanıyorum

İstanbul-Ankara otobanında telefona yüklü Sygic navigasyon (paralı) programını kullanarak gittim. Telefonun çekmediği yerlerde navigasyon çalışmadı. Böyle bir dezavantajı mevcut. Navigasyon cihazının bunu yapacağını sanmıyorum.

Eğer kullanım şehir içinde olacaksa telefon işini görecektir.

Sygic kullanıyorum çevrim dışı çalıştığı için hiç bir problem yaşamadım bugüne kadar ankarada mobilya ile uğraşıyoruz o yüzden çok fazla kullanıyoruz.

3 yıldır sygic i dünyanın farklı ülkelerinde kullanıyorum. Haritaları indirdiğiniz sürece internet bağlantısı gerekmediğinden, değil telefonun çekmemesi, simcard ın takılı olmasına bile gerek yok.
Tünel gibi gps sinyalini kısa süreli kaybettiği yerlerde de oldukça iyi çalışıyor. Yalnız, konum bilgisini gps üzerinden almanız gerekiyor, telefon sinyali üzerinden lokasyon almak isterseniz sizi yanıltacaktır.
Ayrıca internet bağlantınız olduğu yerlerde hala yandex ve google daha iyi seçenek, sygic i trafik gibi çoğu özellğini sonradan satın almanız gerekiyor ve bunları kullanmak için de internet bağlantınızın olması. Ayrıca kullanıcı sayısı yeteri kadar fazla olmadığından google ve yandex kadar doğru trafik bilgisi veremiyor.

Eğer yurtdışına sık çıkıyorsanız, kesinlikle sygic gibi bir offline navigasyon programı satın alın, hem her zaman güncel olur, hem de haritaları yüklediğiniz sürece sizi hiç bir yerde yarı yolda bırakmaz. Kiralık araçların çoğu güncel olmayan navigasyonuna da tonla para ödemek zorunda kalmazsınız.

Fiyatına göre muhteşem bi ürün

kardeş sen yat uyu istersen

Dünyanın sonu gelmez, bilinen anlamda yaşam olmasa dahi bir türlü devam eder. Şu vakte kadar 5-10 kere sonu geldi çünkü, hepsinden de güçlenerek çıktı evelallah!!!

gunes sonup icine cokunce muhtemelen. bu da birkac milyar yil alir.

6 milyar yıl sonra güneş tarafından yutulacak. ama biz daha evvel yok oluruz.

50 milyon yıl sonra Güneşteki hidrojen yakıtı tükenmeye başlayacak

Daha öncesinde Merkür de olduğu gibi, güneşe doğru yakınlaştıkça, Dünya yüzeyi +400 seviyelerine gelecek
insanların ya gezegen değiştirmeleri gerekiyor ya da Magma ya yakın olmayan kısımlarına doğru inmeleri gerekiyor.

ışık hızında hareket edemez başka gezegenlere yolculuk edemezsek, Her şekilde öleceğiz.

güneş, samanyolu galaksisinin merkezindeki kara deliğin içine düşünce sona erecek.

herkes kendisinin kiyametidir.

@thewizardofearthsea +1, ben ölünce dünya sona ermiş demektir, gerisi umurumda değil. Ama birkaç milyar yıl daha gider tahminen.

4,5~5 milyar yıllık dünyada atalarımızı, kuzenlerimizi (insansılar) falan da ekleyince 2-3 milyon yıllık anca tarih var. bizi yani homo sapiens'i baz alırsak da 200 bin yıl yaklaşık.

sen atom bombalarını yolla, bütün insanlar ölsün tamam da bu, dünyanın sonu değil, insanlığın sonu demek. insandan önce de dünya vardı belki sonra da olacak. dünya tarihinin 1/20'si bile değil. yani ortalama insan ömrü 60 desek, ortalama bir insan için lise süresinden bile kısa süre. çok da değerli görmemek lazım insanı.

dünyanın yok olması ise muhtemelen güneşe bağlı olacak. aksine sebep olacak kadar büyük bir meteorun bütün güneş sistemini rahatça geçip dünyaya çarpma ihtimali de var ama o çok daha düşük. bununla birlikte içe çökme/patlama(?) ne deniyorsa o (implosion) ihtimal de mevcut her zaman. şirin bir karadelik oluruz belki. gerçi bu büyüklükteki bir kütleden kara delik çıkmaz ama "ya tutarsa?"

"büyümseyen" demeyeydin iyidi :)

böyle insanları tercih edenler bu insanlara layık zaten. firma ne kadar büyük olursa olsun.

çoğu insan kendini önemli veya farklı hissetmek istiyo. bi anlamda çağımızın vebası bu. sosyal medya dediğimiz mevzu tamamen bunun üzerinden şekilleniyo mesela. şimdi düşünsene, ortalama bir facebook kullanıcısı ne yapıyor? sanki dünya yıldızıymış, herkes onun ne yaptığını merak ediyomuş gibi affedersin sıçtığı boku bile paylaşıyo. ha bunu ben yapmıyo muyum? yapıyorum. ben de mesela burda ulusa sesleniyomuş gibi çarşaf çarşaf yazıyorum mesela. bunların hepsi bi çeşit kendini kabullenme ve kabul ettirme isteği bana kalırsa. eskiden insanlar iyi hissetmek, iyi olmak için ya hiçbi şeye ihtiyaç duymuyomuş ya da bayağı uğraşıyomuş. e şimdi kolay. facebook'ta iki beğeni alsan komedyen, iki fotoğraf çeksen fotoğrafçı oluyosun. ne ala memleket. bu illüzyonun cazibesine kapılmamak mümkün değil. anca benim gibi çok zeki adamlar farkına varıyo bunun...

benim için bu yurtdışı olayının zirvesi şudur: bi arkadaş bükreş'e erasmus'a gitmişti, 5 ay mı ne kaldı. profilinde, okuduğu okul olarak bükreş'teki yazıyo. karı burda istanbul hukuk'ta okudu amk 4 sene, gitti bükreş'i yazıyo profiline.

Her sey kendini satabilme, pazarlamayla alakali. Bu insanlar bunu daha kolay yapiyorlar.

@rayde : sebebi nedir daha kolay yapmalarının? kaybedecek bisileri olmamaması mı?

Yukarida dendigi gibi illuzyon yaratiyorlar cevrelerinde. Eger cok iyi tanımıyorsan etkileniyorsun. En basta kendileri inaniyor bunlara. O sebepten sorgulamak gecmiyor akildan cogu zaman.

şu an sen de kendini "büyümsedin" gibi geldi bana.

"dipnot: lan ben dünyanın 2. en büyük çeviri firmasıyla çalısıyorum ben bile cevirmenim demiyorum cogu zaman.(birincisi ABD ordusu)"

bunu diyen mi çevresini eleştiriyor?

@kuzeyli

Azcık ego patlamasını bana çok gördün ya alacağın olsun.

bu insanların piyasada iş bulması ya da diğerlerinden farklı görünüp belli bir yere gelmeleri için böyle davranmaları gerek.
work and travel cı arkadaşı örnek verecek olursak;
patronun karşısına 2 tane benzer özellikli kişi çıkarsa ve biri wat yapmışsa bu kesinlikle +1 dir. Çeşitli şekillerde yorumlanabilir
1- özgüveni yüksek (yoksa gidemezdi)
2 - ingilizcesi iyi (ya da geliştirmek istiyo)

gibi.

bunu hep linkedin yaptı ya:)

tezgahtarlar Sales and Marketing Manager oldu.

call center çalışanları Key Account Sales Representative oldu.

geri kalanlar da ceo oldu hep:)

-youtube'dan birkaç tane grafik çizim öğrenen ve tüm yapmaya çalıştığı şeylerde aynı şekilleri grafikleri kullanan ve ben grafikerim diyen insanlar tanıdım.
- yine youtube'da "Discovery Science" kanalının "How It's Made" videolarını izleyip, o izlediği şey hakkındaki konuşmada; ben, " o öyle mi oluyor?" diye şaşırdığımda -ki itiraz değil şarşırma- "sen ne zannediyordun, ya?" diyen ezikleri gördüm.
-yine aynı ezik ile aynı ortamda bulunduğumuzda, başka birine 'mühendis' kelimesinin kelime anlamını arapça kökünden gelerek açıklamıştım. ben bunu anlatırken sinsice bana bakan -bakışları bile hatırlıyorum- bu ezik, başka bir ortamda mühendis kelimesini sanki kendisi keşfetmiş, sanki kendisi türetmişcesine üstten üstten başkasına anlatırkenki kibirini gördüm. üstelik bunu benim yanımda yapıyor. benden duyduğunu unutmuş ve hatta bana duyurmak istercesine sesli yapıyor ki ben duyayım istiyor. "ben bunu biliyorum, sen bilmiyorsundur cahil" demek istiyor.

böyle ezikler var velhasıl. hayatta bir başarısı olmayan tek bildiği şey başkasından duyduğu olan kişiler bunlar. ya bu konu hakkında örnekler vererek saatlerce (abartmıyorum saatlerce) konuşabilirim. hayatta bir kere kitap okumayan, bilgi edinmek için çabalamayan, hazır olarak başka birisinden duyan ve duyduğunu adeta ilahi bir emirmiş gibi kabullenen kişiler. çok çok çok iyi tanıyorum bu tipleri. insanlar kendilerini bir sik sanıyorlar. herkes böyle herkes ama herkes. hep demişimdir nacizane. "bir insan hiç birşey bilmediğini kabullendiği zaman birşeyler öğrenmeye başlayacak" diye. ha bunun da birşeyler bildiği anlamına gelmediğini bilmesi lazım ama.
bu kişiler hayal ettikleri, olmayı istediği yani özendiği kişi gibi davranmaya gayret ediyorlar. ama bu da; kumaşında olmadığı yani rol yaptığı için o konuyla ilgili bir şey sorunca da agresifleşebiliyorlar. gördüm bunları.yapmacık hareketler. at yarağına konmuş kelebek gibi sırıtıyor konuştuğu konulardaki bilgisizlikleri cahillikleri. çok gördüm çokk. onlarca, belki yüzün üzerinde örnek veririm.
değersiz insanlar. ve böle yaşamaya mahkumlar. zira araştırmayan, okumayan bir insan kendini manen ne kadar terakki ettirebilir ki?

neden rağbet gördüğüne gelince de nacizane şunu söyleyebilirim; bu insanlar kendilerinden daha az şey bilen insanlarla çok muhatap oluyorlar. yani hakimiyet kuracakları ortamları seçiyorlar. "çok şey biliyor ya şuna bak" densin ve bunların gururu okşansın. rağbet gösteren insanlar emin ol ki nagıs kişilerdir. neyse siktir et takılma bu canına okuduklarıma. çok sinirliyim çok..

2. En büyük çevirmen firmayı vurgulamak için ters psikoloji uygulamak. Güzeldi genç.

www.youtube.com

bilhassa sözlere kulak verilmeli.

My Brightest Diamond - Gone Away

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

@ufukcel'in gönderdiğine ek olarak:

www.youtube.com

Huzunlendigim bir sarki yok. Dusundum ama yok. Keyiflendigim, eglendigim, neselendigim sarki var ama huzunlendigim bir sarki gelmiyor aklima.

mono - a speeding car

www.youtube.com

"üstünde hınf hınf diye zıplayan barzo" jashfbajklş

açılın meister şov başlıyo.

benim için bu şarkı feuer und wasser. > www.youtube.com

direkt olarak eski sevgilimi ve üzerinde hınf hınf diye zıplayan barzoyu hatırlatmıyor ama tüm sevgilileri, tüm çocukluğu/gençliği hatırlatıyor. çok çok özel, hiçbir zaman unutamadığım, halbuki özel hiçbir şey olmayan bir günü de hatırlatıyor aynı zamanda. tır aşkımın fena depreştiği dönemlerdi. dayımı havalimanından almaya gitmiştik babamla. o ara müthiş kuul, aşırı seksi bi hatunu kovalıyodum. nasıl desem, böyle bazı kadınlar var ya hani işte "aa kaşar" diyecek olursun ama diyemezsin, hatun herkesi kendine çeker resmen ama bi ağırlığı vardır... öyle değişik, müthiş bi hatundu. abazanlık işte, ölüp bittim diyodum ben de. arkadaşımın arkadaşıydı. işte o gün, o 31 aralık günü, sabahtan akşama kadar onunla mesajlaşmıştım. o kadar uzun konuştuğumuz ilk ve son gündü.

feuer und wasser dinlemiş, suda yanmış, yol boyu scania'ları, iveco'ları izlemiş ve "günün ilk ışıklarında ben de düsseldorf'a girsem ya böyle tırımla alman alman, endüstriyel endüstriyel..." demiştim.



kulaklarım duymaya, zihnim hatırlamaya devam ettiği sürece o günü bir bütün olarak tüm detaylarıyla iliklerimde hissedeceğim. her notada bir vites daha değişecek. her notada suyla ateş bir araya gelecek. her notada bir barzo hınf hınf hınf diye zıplayacak. her notada der meister'in CİGERİ yanacak. MEIN HERZ BRENNT.

edit: tarihi de hatırladım. liseye başladığım zamandı. 31 aralık 2008. ceren senin amk.

www.youtube.com

atatürk ün bir insan olarak özellikle son günlerindeki memleket hasreti aklıma geliyor. hüzünleniyorum.

tindersticks - she's gone

www.youtube.com

eskiden çok hüzünlenirdim buna...


bir de bu var.

ruhi su - ağ deveyi katarlamış gidiyor


www.izlesene.com


barzoyla falan alakası yok hüzünlendiğim şarkılara örnek olarak verdim sadece. kulvarları biraz farklı gerçi :)

Aha tam senlik:

The Smiths - i Know it's Over

www.youtube.com

"Cause tonight is just like any other night
That's why you're on your own tonight
With your triumphs and your charms
While they're in each other's arms..."

en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

(bkz: machine learning)

-anonymice şuan nerede oturuyor? (yola çıkış için kullanılan veri)
-anonymice 15 yıl önce nerede oturuyordu? (ikinci bilgi girişi)
-anonymice'ın 15 yıl önce oturduğu yerde başka kimler oturuyordu? (liste)
-anonymice'ın 15 yıl önce oturduğu yerde oturan insanların şimdi birbirleriyle bağlantıları var mı? varsa bu bağlantılar neler? (0'dan 1'e kadar derecelendirelim)
-anonymice'ın 15 yıl önce oturduğu yerde oturan insanların şuan anonymice ile bağlantıları neler? (0'dan 1'e kadar derecelendirelim)

çıkan sonuçlar : 6

önem sırasına göre listelenir ve önüne gelir. sen o listedeki belirli kişileri eklersen veya listede görüp eklemezsen yukarıdaki seçim ona göre yeniden oluşturulur.

60 saniyede bunları yazdım, daha bir çok kriter vardır. işin özü kısaca bu, bağlantı kurmak.

Öyle bir şey yok, bulunamadı. Tatil son yıllarda çıkmış bir olgu. Bir de tatil denince Ege ve Akdeniz olmak zorundaymış düşüncesine karşı çıkıyorum. İşin seni zorlamıyorsa haftasonu bile yeterince uzun bir tatil olabilir. İşini okulunu sevmiyorsan üç ay tatil de az gelir.

Bence oran 0 olmali. Tatile ihtiyac duymak bir insan icin acinasi bence. Neyin tatili derler insana, hayatin tatili mi var ki? 0 yetmiyorsa bir seyler yanlis. Muhtemelen asiri calisma mevcut.

yani gidilebiliyorsa yazın en az 1 hafta uzaklaşılmalı spontane hayattan işte. bunun bi oranı yok. bi şekilde vakit ayırıp kaçabilmek kişinin elinde. para da zaman da öyle

Traveller +1

kuusra bakma da ege üniversitesinde yaz okuluna gittin diye nasıl tatilini yakabildin ya?

3 gün 5 gün illa ki denk gelirdi, yaz okulu finallerinden sonraki haftasonnu birleştirsen gene giderdin acayipmiş.

yaklaşık 3 yıl aralıksız işe ve okula ve staja devam ettim aynı anda. hiç tatil yapmadan :( evdeki zamanlarda da sunum, çeviri vs ile geçti. her yıl okuldan ötürü 4 ayın üstünde tatil yapan ben bu tempoya da alışmıştım. işler yolunda gittiği sürece kafa yanmıyor.

öğrencilik zaten tatil, yeme bizi şimdi :)

porş, kullanıyorum memnunum.

porsche çok daha güzel gözüküyor

ferrariyi soyledım . Nedenlerim: kolçaklaın kapanabilir olması.

kitaplarla.

Çok zeki adamlar var burada ya. Şöyle böyle değil amk.

Baba hiç kasmayalım dgsnin şifreleri ne gir aziz hoca anlatmış video olarak da yazılı olarak da. Konular aynı zaten ben işine yarar diye düşünüyorum bir bak adam matematik öğretmeni sonuçta. Uymadı dersen biz de kendimize göre anlatalım dilimiz döndüğünce.

En basitinden başlayın, konu çalışıp test çözün. Konu derken saatler harcamayın. Kuralları hatırlayın, mantığı kavrayın ve pratiğe dökün.

video izle yutuptan

antrenmanlarla matematik adlı 4 setlik bir kitap serisi var.sıfırdan başlayabilirsiniz.

Buradaki tüm matematik videolarını izlemiştim zamanında.

www.ekolhoca.com

4,5 KG'lığını 5M migrosta görmüştüm.

i.hizliresim.com

Bu olay Türkiye öncesinde yurt dışında da vardı. Amerika'da 2000'lerin başında bazı kablo internet hizmeti veren firmalar torrent yüzünden bu kotayı getirdiler. Ama bundan 15 sene önce bile 50-60 gb gibi komik rakamlar değildi.

Bizde de adsl hizmeti ilk çıktığında kullanıcıların verilen hızı tamamen tüketeceği öngörülmedi. Telekom örneğin 1 mbit kapasiteyi 5 kişiye sattı, yani risk alıp overselling yaptı (bütün telekom firmaları yapar). Ama o 5 kişi 1 mbiti sömürmeye başlayınca kapasitesi sattığını karşılayamadı ve kapasitesini artırmak yerine kota koyma yoluna gitti.

Sonrasında da nasılsa kota koydum diyerek bu saçmalığın üzerini örtmek için hızları kat kat artırıp bunu abartılı pazarlama olayına gitti.

Yasadışı bir şey yok, her şey yasal şu anda. Çünkü firmalar tamamen kotasız ürünler de satıyorlar, buna parası yeten alıyor. Adil kullanım kotalı ürünleri de satarken detaylarını söylüyorlar, siz de imzalayıp kabul ediyorsunuz zaten.

fiberin olduğu bir ortamda, akk denen eşyin "altyapı yetersizliğine" bağlanması inanılmaz komik.

fiberin içinden gemi bile geçirirsin ne altyapı yetersizliği?

ha bana pek koymuyor, 50mbps turkcell fiber var. 150gb ktoası var, 10tl de gece tarifesi açtırdım. kotayı zaten 2 senedir hiç geçemedim. (hatta 10tl lik gece tarifesi bile gereksiz ama insan kapatamıyor yine de)

ama 25 50gb lık kotalar insanlık suçu.

Alt yapı denilen şey sadece evin temelinden servis sağlayıcının merkezine giden fiber veya bakır kablo değil. Adamlar yurt dışı çıkışlarında dünyanın kiralama bedellerini ödüyorlar. Dünyanın her yerine fiber kabloyu biz döşemiyoruz. Yurt içindeki alt yapıdan bahsediliyorsa da fiber denilen şey daha yeni yeni yaygınlaşıyor. Adsl ilk çıktığında çoğu bölgede bakır kablo (adsl için gerekli olan) alt yapısı bile yoktu.

çıkaranın annesine mahsus selam ediyorum.

sırf bu nedenden dolayı hızdan kıstım, akk'ye abandım. uydunet 25 mbit, 250 gb akk kullanıyorum. ultra memnunum.

herhangi bir dizinin sadece bir bölümünün boyutu 4.3 gb'lardayken, 1080i olduğunda 5.6 gb'lardayken 25 ya da 50 gb. kota nedir?

donanımhaber'de yıllardır uğraşıyorlar bu konu hakkında, hala sonuç yok. başlığını bulamicam şimdi

almanya'da şu an itibariyle güncel olarak bazı tarifelerde var. yani türkiye tek değil.

altyapı yetersizligi derken, ülkenın komple internet cıkıs bandwith değişimi grafigini arayıp bulun. intranet kullanırken sorun degil.

internetle ilgili sadece bu değil ki..

şuanda bir apartmanı bırak bir sokağa, muhite tek bir modemle düzgün internet sağlamak mümkün ancak tek tek üye olup para bayılmak varken neden yanaşsın bunlara tleekom şirketleri değil mi?

tüketicinin bilinçlenmesi lazım o da tüm insalığa bir aydınlanma gelmeden mümkün değil gibi.

diyelim ki mahmut bir isp.

mahmut serefsiz.

mahmut diyor ki, zamaninda overselling yaptim, kapasitemin üstünde sattim. hala da öyle aslinda cogu yerde. bandwith zorlanmasin diye uploadi kistim, bu zamana kadar götürdüm. simdi bazi hiyarlar, torrente doymamis, akkyi kaldiralim istiyor.

eger akkyi kaldirmam icin baski yaparlarda, bende yasal icerigi korumak bahanesiyle yasa cikartir, mevcut yasalardaki dpi üzerinden insanlari denetlemenin önünü acarim diyor.

yani mahmut, eger akk kalkarsa, bu sizlanip aglayanlarin neredeyse hepsinin torrent, porno, yayin hakki alinmamis iceriklerle doldurdugunu biliyor kotalarini. elbet aralarinda steamden oyun, netflixten streaming yaparak bitiren vardir diyor ama kalani yakar, mevcut sistemle daha uzun süre giderim diyor.

mahmut senin icin geliyor.

mahmut serefsiz.

pesin edit:bireysel düsüncem, akk kalkarsa isplerin kullanicilari denetleyip legal olmayan seyler icin yaptirima gidecegi. almanyada sogu isp p2p baglantisina izin vermiyor, banliyor ya da kesiyor. torrent takibi yapip para cezasi kesip yasal yaptirim uyguluyor.

akk kaldirilirsa buna döneriz gibi bir his var icimde.

aksi bilen varsa beni de aydinlatsin. bir de dürüst olun ya, kaciniz legal olarak doldurdugundan sikayetci bu kotalari? dizi film torrent haricinde, ne yapip da asiyorsunuz cidden?

Ne tarz seviyorsun?

herşeyi seviyorum ben, herkesi. bu download hızını gördükten sonra nirvanaya erdim.

Hic birini bir daha acmaycaksin. İndirdigin dizileri izlemeyeceksin filmlerin yuzune bakmayacaksin. O yuzden bosver indirme.

@eksiyen adam

cocuklarıma bırakırım belki?

download bir hastalıktır. muhtemelen şuan indirdiklerinizi bile izlemeyeceksiniz
3 tb lık harddiskin içindekileri izlemekle bitirebilirseniz zaten yaşlanırsınız.

aman dikkat. fazla kaptırmayın kendinzi

senin gibiler yüzünden akk illeti var sanırım :/
gta 5 indir

çocukların 5 TBps hızla 4k çözünürlükte tekrar indirecek onları zaten, ya da iyice suriye olacaz internet falan kalmayacak. sen izleyeceğin şeyleri indir.

3tb'yi ne sanıyorsunuz siz ya... ne hastalığı... 15tb dizi/anime/film vs. arşivim var ve minimum 80%'ini izledim...

3 tb dedigin film basi 9 gb'tan 300 tane film yapar. 300 film dedigin ne ki...

Kızlı erkekli aynı kafesteler haa!

www.rotahaber.com

Kafese yuvalık takarsanız yumurta yaparlar ve yavrularınız olur. Muhabbet yuvalık deyin verir petshoplar.

lmgtfy.com

bonus: www.memurlar.net

@la noix

onu bende biliyorum cınım, belki memur biri vardır reel maaslara ulasırım diye şettim ben.

Memurun zengin oldugu nerede gorulmus?

Yeni atandin ben de iki gün sonra bekar yeni başlayan düz memur maaşını söylerim hocam ilk ayligimi alcam. Agi ile beraber 2350 gibi bi şey olacak galiba. Yds 90 diye bi miktar dil tazminatı da alırsın ama çok bi şey değil.

@akatreil

her lisans ya da önlisans maaşı artırmıyor mu?

Yok hocam en yüksek mezuniyet neyse onu dikkate alıyorlar. Zaten önlisans - lisans arası maaş farkı da 4-5 lira.

@akatreil

peeeh bosuna okuduk o zaman.:P

çalışacağın yere bağlı ama memurlar.net teki robot doğru hesaplıyor.

3 lisans bir işe yaramaz, her alanda az az bilmek yerine tek alanda uzman olanlar zengin olup yükseliyor. kalan kariyerinde buna yönel. devlette 2. 3. lisansa ek para yok zaten.

Kamu iktisadi teşebbüsleri var oralarda calisirsan 3000 liraya yakın alırsın. Hatta devlet hava meydanlarında çalışan düz memur 4000e yakın alır. Ama kpssde 90 puan ustu alirsan ancak olur orası o da bi ihtimal.

Aynen kardeşim benimde hayatta gördüğüm çok şey bilmek değil ufacık birşeyin uzmanı olmak sana ün para şöhret ihtiras getiriyor ;)

2015 aralik itibari ile 2.200 tl +/- (10-20) maas alirsin.

ocak ayinda %5 zam gelecek. vergi dilimleri sıfırlanacak. 15 inde tekrar sorarsan onuda yazariz.

not: vhki ve bilgisayar isletmeni degil, direk memur maasini yazdim. bu diger kadrolardan bunlardan 40-100 lira fazla alir.

lisans mezunu, bekar bir memur olarak yds 90 ise 2325 tl maaş alırsın.

yattı maaş kardeş. 2246 lira.

Turk toplumu sorunlu bir topluluk zaten.

antidepresan hiç kulanmadım alkolik de değilim(sosyal içiciyim), ama bunların genelde modern çağın sorunları olduğunu düşünüyorum.

bizim toplumumuzun ayrı sorunları var bence kültür çatışmaları-problemleri, din ve modernlik çatışması vs.

Celal Şengör hep şu kitabı öneriyordu, ebook'unu bulamadım satın alıp okuyacağım. Önsözünü Doğan Cüceloğlu yazmış.
www.kitapyurdu.com (Hasta Toplumlar, Robert B. Edgerton)

halkımızın büyük çoğunluğu mutlu değil.
çevremde de büyük çoğunluğun ekonomik duruma bakmaksızın mutlu olmadığını görüyorum.

Asıl sorun sabırsızlık, tahammülsüzlük, iradenin güçsüz olması.

sivrisinek ısırsa sorun oluyor.
sorunsuz yaşanmak istenen bir hayatın kendisi asıl sorundur.

Kesin hastalikliyiz. Kimse elestiriyi kabul etmiyor. Herkes kendini mukemmel saniyor. Kadinlara karsi, cocuklara karsi, ulkedeki her azinliga karsi igrenc dusuncelerimiz var. Nasil duzeliri bilmiyorum cunku cahillige ovgu kanimiza islemis.

Ben buna bir copy-paste yapacağım.

Kültürümüzde dertler, tasalar öyle bir madalya gibi takılıp geziliyor ki niye bu kadar yüceleştirildiğini anlayabilmiş değilim. Kime dokunsan sana sorunlarını liste yapar önüne sunar. Şöyle anlatayım, bir konferansta bir Kolombiyalı ile denk geldim ve aramızdaki bir konuşmada dünyanın en mutlu 3. ülkesi olduklarını söyledi. Ondan önce de hayatlarımızı karşılaştırdık, oldukça da kötü durumdalardı. Ben ilk "Manyak mısınız, niye mutlusunuz" diyecektim. Sonra "Nasıl mutlu oluyorsunuz" diye kibarcasına çevirdim. "Bir sorun olduğunda gülebilmek çok önemlidir. Biz dertlerimizin nasıl üstünden geldiğimizle gurur duyarız, bu gururu duymak için de sabırsızlanırız. Bunları bunları yaptım, diye anlatırız. Gülenler yukarı çıkabilenlerdir" demişti. Sonra da durdum, iki dakika düşündüm "Manyak olan bizmişiz" dedim. Bizde ne kadar ağır yük kaldırırsan o kadar gurur duyuyorsun, onlar da o yükten ne kadar çabuk kurtulursan ve ne kadar uzun süre hafif kalırsan onunla gurur duyuluyor. Oradakiler, bir dert olduğunda gülerek "Ben bu derdin üstündeyim" diye bakıyorlar ve sürekli gülmek bir gurur kaynağı. Zaten öncesinde dertleri taşıma konusunda master seviyesindeki bir halka 80'lerde de arabesk bir darbe vurunca, "Yıllar yılı dert yolunda ne ilk ne de sonuncuyum" gibi şarkılar da damardan işleyince doktora kadar yapmış kadar olduk. Mizahımız bile öyle, Yılmaz Erdoğan'ın 90'larda "Ağlamasını bilmeyen adamın, gülmesinden bir b.k olmaz" diye bir repliği vardı. "Efkarlanmak" diye başka dillere %100 anlamı korunarak çevrilmeyen bir kelimemiz var. Tamam, Kolombiyalıların da bazı mallıkları var, sel oluyor, köyü yutuyor, bunlar hala gülüyor "Atlatacağız nasıl olsa" diye ama biz neden bu kadar takığız diye düşünmüyor da değilim. Hayır, derdi taşırken yapıcı bir şey de yapmıyoruz. Derde neyin yol açtığını unutuyoruz ama derdin kendisini unutmuyoruz.

@aychovsky çok yapıcı bir deneyim ve çözümleme olmuş.

ben de aslında geçtiğimiz günlerde arkadaşlarımla konuşurken bu kolombiyalı hikayesiyle benzer bir sonuca varmıştım. sıkıntı ve sorun yaşadığımızda toplum olarak bir koyverme ve her şeyden vazgeçme tutumundayız. örneğin bir arkadaşım okulu uzattı, diploma projesi dönemine geldi, okulda 7.senesi. bir taraftan çalışmaya başladı bir ofiste bu dönem ki değerli bir durum bence bu. sonra kaygılanmaya başladı, depresyona girdi, diploma projesini bıraktı ve sonuç: işi bırakma ve ailesinin evine dönme kararı. oysa vazgeçme ve kabuğuna çekilmeyle hangi sorunun çözüldüğü görülmüş? esas olan mücadeledir, mücadele sırasında durumu çöz ya da çözme bir şekilde zamanla sorunlarının üstesinden gelinir. kaderimize çok çabuk razı oluyoruz ve pes ediyoruz. sonra da kendimize acımaya başlıyoruz. oysa daha geniş bir perspektiften bakabilsek, 'neden bunlar benim başıma geliyor' demeyi bırakır, herkesin başına türlü türlü şeyler geldiğini görür ve kendi baş etme yöntemlerimizi geliştiririz.

sorunlara gülüp geçmek çözüm müdür bilemem, ancak onları gözümüzde büyütmek hiçbir zaman çözüm olmadı. mücadele ve süreç esastır, sebep ve sonuç yan ürün.

Büyük şehirlerde, annesi babasından farklı bi dünyaya doğan, sınıf atlayan, ne gelenekçi ne modern olabilen genç yetiskin ve yetişkinler olarak pek çoğumuz doğal olarak sorunlu olmasa da huzursuzuz.

Bi insanın depresyonda olmasının, alkolik ya da bağımlı olmasının altında çok farklı dinamikler var tabii ama karamsâr bir freudyen olarak bence de uygarlasmanin bedeli nevroz, sorunluluk, huzursuzluk, kimlik arayislari, abartayim, artan akıl hastalığı oranı.

Kilkenny
Stella Artois
Sleeman Cream Ale
Leffe Brown
Innis and Gunn Oak Aged
Tuborg Gold

@fortisvita

çok inigiliz sevdalısı cıktın sen. özbeöz türk birasına sahip çıkalım.

Ciguliyevskaya olsa da içip k.ciğerimizi imha etsek.

@kargn
ciguli de öldü beee.. peeeh.

A.r.e iyi adamdı

erdinger
tuborg grøn
delirium red

marmara gold süper içimli
amsterdam
carlsberg
bomonti
tuborg gold

innis and gunn haric ingiliz yok halbuki? Ayrica Skol turk degil?

malesef kampanyalara gecıs yapamıyorsun, sadece üst paketlere gecis var.

superonline beklettiğinde şikayetvar a yazıyorum ben. anında dönüyorlar 24 saat içinde

Ben ilk abone olurken, eve gelip modemi bırakıp gittiler. Binada boş port yok diye beni 15 gün beklettiler. En son aradım ben ttnetle görüştüm yarın gelip bağlantımı yapacaklar, iptal edin benim kaydımı dedim. O günün akşamı işlemleri tamamlayıp üyeliğimi başlattılar. Biraz tevşik istiyorlar yani. Vur kamçıyı sen de.

gece kuşu tarifesi çok süfer, bekle bence biraz daha :)

buraya yazdıktan 2 saat sonra aradılar, gecisimi yaptılaar. sorun çözüldü.

makam koltugu isterken, berber koltugu cikti riza baba :D

kanka nasıl yaptın, baştan sona bi' anlatıver. kefirimi kendim yapıyorum, biramı da kendim yapayım.

üstüme hafif birseyler alıp özele geçiyorum.

ayda 2-3 şişe bira içen biri için olur ama 3-4 hafta beklemem abi olacak iş değil o. günde 5 biram sabittir.

1 ay sonunda 50 şişeye yakın biran oluyor @kurudu da.

Maliyet 2 tl ye dusuyor. bi efes kaç para?

5x30 beni kesmez.

şerbetçi otu olaya nasıl dahil oluyor?

@kurudu da abi alkoliksen yapılacak tek şey amatem :)

abi sen yap 3 tlden alayım ayda 100 şişe :))

satışı malesef yasak @kurudu da. sadece kişisel kullanım icin.

oh, eline sağlık. özelden anlatır mısın bana da?

Afiyet olsun. Özelden anlatırsan bana da afiyet olabilir.

(bkz: butik bira)

@inheritance paylaşmış adresi. oradan bira kiti alıp evde sizlerde kolayca bira yapabilirsiniz. arkadaş aldı yaptı, gayet başarılı.

uydunet imkani var mi?

@jedilance simdi kontrol ettim malesef yok.

1-superonline iyi bir isp değil
2-türkiyede iyi isp yok.
3-superonline en az kötü olan isp.
4-fiber kullanman gerekiyorsa ya superonline ya ttnet olacak en az kötü olan olması için...

Devlet?

devlet duruyor valla dolar gidiyor faturalar gidiyor ama devlete bir şey olduğu yok bence.

hükümette gidebilir ama devlet biraz zor sanki.

Az bir miktar dolar elimde mahsur kalmisti, onu bozdurabilirim iyi tarafindan bakarsak. Zarar etmeyeyim diye bozdurmuyordum.

çünkü istikrar bunu gerektirir. neyse ağır küfür ederdim de susuyorum

bana giren girmiş diyerek buraya veda ediyorum ... teşekkürler devlet teşekkürler ak parti teşekkürler doğan güneş teşekkürler doktorcum ....

2002-2013 arası dolar neredeyse sabit kaldı ve biz buna alıştığımız için 2-3 yılda doların 1.6-1.7 kat artması bize aşırı geliyor şu an. ama 2002 öncesinde dolar her yıl 2-3'e katlanıyordu. yani hiç yaşamadığımız şeyler değil bunlar, dolar 3 oldu diye birden batacak hali yok ülkenin.

edit: şimdi okudum yazdığımı da sanki akp savunuculuğu yapıyormuşum gibi olmuş, amacım o değil.

istediğiniz istikrar götünüze girsin. koydum masaya istikrarı, gidin alın gerizekalılar.

eskiden bankadan kredi cekerken araya es dost tanidiklar girerdi. peder kredi cikti diye havalara ucardi. sonra sokakta kredi almayani dovme donemi gelmisti. eski zamanlar yeniden geliyor.

Facebook'ta Barcelona, Milano fotolari yerine yazliklarda cekilmis fotolari daha cok gorunce anliyorum memleketin halini. Sanirim bi sonraki asama kebapcilarda cekilen grup fotolarinin azalmasi.

herkese saka gibi geliyor ama her gecen gun ekonomi anlaminda eksiye gidiyoruz, bugun asansorde 2 avukat ofislerine cikarken bagkur 570 tl olmus, o para ile bir ay gecinenler var; ofisi kapatip annemin babamin yanina ciksam daha mantikli dedi. kucuk esnafi filan gectim, orta esnaf vb. bile cok kotu durumda

ufo veya başka tarz ısıtıcı varsa varil/şişe nin yanına koyabilirsin.

fermantasyonun durmaması için maya besini koyabilirsin. riski azaltır.

facebook'ta butik bira grubu var. orada baya yardımlaşma/paylaşım oluyor, tavsiye ederim.

Benimkini biliyorsun Wham - Last Christmas

öyle bir şarkı yok.

Mustafa Topaloğlu'nu görünce müzik kültürümün diplerine dalıp çıkardım ben de :)

www.youtube.com

www.youtube.com

daha tam sıkılmamışsın. burda sana "hadi şunu yap" "hadi bunu yap" diyenler ve diyecekler senden beter. eeeeeh eyter beaa! dediğin zman yolunu bulacaksın.

abi öyle ısmarlama motivasyon diye bir şey icad edilmedi henüz. gel deyince de gelmiyor namussuz, ben çok denedim. fiskobirlik iyi bu arada ya, canım çekti, boğazında kalır işalla afiyetle boğulursun fsdjkhfdsjkhfsd. neyse, senin ya dibe vurup motive olman lazım, ya da random birinin hayatına girip seni motive etmesi lazım. gerçi insanoğlu tuhaf yaratık, bi gün uyanıp yeni güne başladığında işe gitmek için otobüs beklerken bişi görüp tüm hayatını değiştirecek kararlar da alabiliyor. böyle düşününce garantisi de yok. du bakalım ya. alternatif bi motivasyon yöntemi bulursan bana da söyle ama, lazım çünkü ondan bi yarım kilo.

Düz bir adam olarak ps cafe, internet cafe açarım diyorum.

dükkan açardım tablo türü şeyler basar satardım. tablo kupa çanta defter kapağı telefon kapağı. tasarımlarını da ben yapardım. zaten böyle bi fikrim var ama girişimci ruhu yok ben de yapamam o yüzden :D alın size fikir..

işlek bir yerde şöyle bir işe girişirdim.

www.sanayitipi.com

internetten satış bu kadar yaygınken boşuna dükkan kirası vs ile uğraşmayın. yurtdışından ve özellikle amerika'dan ya da diğer uzak ülkelerden, giyim ve aksesuar tarzı şeyler getirip satın.

git mevduata yatır ayda 400 net kazanırsın.
en azından düzgün bir fikir bulana kadar.

taksi durağı.

çay ocağı.

Islek bir caddede takeaway konseptinde sadece patates kizartmasi yapip satardim. kese kagidina koyup, yolda yürürken atistirmalik tarzda. 4-5 m2 lik bir dükkan yeter. türkiye`de bir ilk!

düz adam olma.

buy box büfe.

eşim fotografçı. ona stüdyo açardım.

oto yıkamacı.

youtube'da teknopat diye bir kanal var, güzel sistem önerileri videoları mevcut. bir göz at istersen :)

Zor dostum cok zor. Sen o parayi cebinde tut bence su haliyle yeni bir pcye yatirmak israf olur.

amd'nin grafik işlemcili cpuları var A10 serisi olması lazım. onlarla bu paraya giriş seviyesi oyun sistemi toplanabilir.

www.technopat.net

en fazla a10 apulu idarelik bir şey toplanır. komiksin...
www.technopat.net
"bütçe 1000-1500" "en gerekli parçaların üst düzey olması gerekiyor"

üst düzey oyuncu ekipmanlarının fiyatı ile ilgili en ufak bir bilgin bile yok...
türkiye'de bendeki modeli satan görmedim daha, bunun iki model üstü classified serisi. türkiyede satılsa minimum 200-300 lira daha eklerler bunun üstüne işte...
www.hepsiburada.com

sadece ekran kartı fiyatı bu. ha titan da var bundan pahalı, aynı anda 2-3 tane bunlardan alıp sli yapmak da var. sen 1500 bütçe ile gelip "üst düzey" dersen burada sadece dalga geçebilirim... benimkisi üst-orta düzey tek ekran kartlı slisız bir kasayken, tam anlamıyla üst düzey bir kasayı ben 5-6000 liraya bile toplayamamışken 1500'e üst düzey öyle mi?

ps 4 alırım lan o paraya

Kol saati, tablet, kaliteli bir pijama takımı, gömlek, traş makinesi, parfüm

@fotrsapka

saat takmaz, tablet kullanmaz, pijama giymez, gömlek kullanmaz, gillette mach3 ile tras olur, parfum kullanmaz :Ç))

sağol ama.:)

gazete okumayi falan seviyorsa bulmaca eklerini de cozuyor olabilir. guzel bir kalem. bulmacayi

@exlibris güzel tavsiye. tesekkurler.

Cizgi roman alin, cocukluguna donsun.

otomatik vitesli araba.

kardeş bi ağzın dursun ya duyuruya mı girdik senin kişisel bloguna mı girdik şaşırıyorum bazen. virvirvir

cevap: beğenmedim.

@yatakdosek

bazen patlıyorum böyle. Ama bak kaliteli baslıklar açarım ha , hakkımı yeme :)

güzel ya. müzik işte. dinlenir. ama dinleyip de "hıhahaha türk milleti ulan" diye coşmam.

haçlı ordusuna kaydımı yaptırdım kardeş sağol.

@ufuk
pis haçli! Geberejeksin!

bayağı kötü.