Ekşi Duyuru

taksim eleos derim kesinlikle.

ramazan nedeniyle kapalıyız.

uzak ama (bkz: set balık)

caddebostan barlar sokağındaki bilimum rakı-balıkçılar.
biraz tuzlu olur ama suadiye sahilyolu; Catana.

her şeyi de devletten beklememek lazım.

türkiye dışında çoğu yerde poşetler paralı olmasa bile insanlar en azından markete çıkarken kendi kumaş çanta-torbalarıyla çıkıyorlar.
bunu turkıye'de de saglamak ıcın ılle posetın paralı olması ya da devlet başganın bişeyler yapması gerekmez.

bir sürü çevreci dernek var. eminim bu derneklerden birine gidip çalışmak isteseniz, bi proje üreterek daha az naylon-plastik poşet kullanımı için çabalayıp sonuç alabilirsiniz.

eskiden cam şişedeki sütlerin şişeleri de depozitoluydu artık onlar bile depozitolu değil. kaç defa yazdım sek süte, itimat süte falan ama cevap bile yok. avrupada millet değil camı plastiği kola kutusunu porseleni bile ayırıyor ya. bizde hala tık yok

@fatihk
olayın herşeyi devletten beklemekle alakası yok. Zaten bez poşet kullanan; evdeki kızartma yağını biriktiren, ama apartmanlardan toplayan bir kurum olmadığından, lokantalardan toplayan bir tanıdığa veren; yaşadığım ilçede ikiden fazla plastik atık çöpü olmadığı için iki mahalle öteye çöp atmaya giden biriyim.

olayın bireyden başladığını ben de bilmekteyim. Ancak devlet bu tarz şeylere subvansiyon ve yasal zorunluluklar sağlamazsa bi bok değişmez. Avrupa'da insanlar çevreyi çok sevdiklerinden yapmıyor bunu, daha düzgün yasal düzenlemeler olduğundan yapıyorlar.

Eğer poşeti parayla satmayan market ve bakkallara ceza kesmeye başlarsan, iki gün sonra herkes bez poşete döner, veya aynı poşeti kullanmaya başlar. (15-20 kuruşa tekabül eden basit fiyatlar, insanları bu tasarrufa sürüklüyor avrupada inanın)

Veya satın aldığınız petsuyun fiyatına zorunlu olarak üreticisinden depozitoyu vergilendirirseniz, tüketici de 50 kr verdiği suya 25 kr depozito verir. Bakın bakalım o zaman denizde, sokakta, parkta, ormanda gördüğünüz çöp sayısı ne kadar azalıyor. 3000 euro maaşı olup, 8 cent bira şişesinin depozitosu için markete kmlerce yürüyecek bir ton alman bulurum size. Bu sadece çevreye duyarlılıklarından değil, ceplerine olan duyarlılıklarından da kaynaklanıyor.

Devlet böyle bir şey yapsın, Homo economicus dediğimiz varlık bir kez atar, iki kez atar bunu çöpe; üçüncüsünde markete geridönüşüme bırakır emin olun.

Ne yazık ki bireysel ve sivil toplumsal çabalar bir yere kadar fayda sağlıyor.
Bir şekilde devletin buna ön ayak olması şart.

Benim sorum devletin bu tarz birşeye girişmemesinin arkasındaki ekonomik sebepler nedir? Bir zarar etmeyecek ki, aksine olmayan bir rant sağlanacak. Hatta bu sayede, sözde kaldırım ve yol yapımı ihalelerindeki gibi kendi taşaronlarına bi dünya ekmek de yedirirler. Ama bir şekilde bu işe girişilmiş olur. Yapılmayıştaki amaç bilinçsizlik mi , ekonomik nedenler mi bunu merak etmiştim.

@want2die,
anlattığınız durum aslında karışık değil, mantıklı bir sistem. karbon ticareti sisteminden çok da farklı değil temelde. Ama güzel ülkemdeki birçok alanda olduğu gibi düzgün bir yasal çerçeveye oturtulmadığından böyle bir durum ortaya çıktığını tahmin ediyorum. Hayali ihracatların, naylon fatura ile ciro rekoru kıran holdinglerin, gemisi için vergisiz mazot alıp benzin istasyonu açanların ülkesindeyiz.

hacı hepsini okumadım. :/ çok uzun.


tamam sen çokzel bi insanmışsın. tamam devlet de yapsın bi'şeyler ama demek istediğim zaten insanlar naylon-plastik poşet kullanımını ya da ne bileyim mahallelerine geri dönüşüm konteyneri vs. için sürekli talepte bulunursa vs. olur olur bal gibi olur.

yani insanlar saldırsın işte. ayrıca arkalarında destek verecek kurum-dernek vs de bulurlar.

@want2die,
yazık lan bu ülkeye. burnumuza kadar boka batmışız. eyvallah hocam, somut örnekle gayet iyi açıkladın.

@want2die,
hocam rahat ol, az önce verdiğin örneğe düşünmeden inanırım, çünkü bir önceki cevabımdaki naylon fatura, hayali ihracattan vergi iadesi vs. zımbırtıları da çok yakından gördüm.
Son hükümetle başlamayıp, bunlarla bitmeyeceği de doğru. Bu ülkede 'benim memurum işini bilir' diyen zat-ı ali(!)den beri, çoğalarak arttı ve meşrulaştı bu süreç. Ama ne yazık ki çok daha öncesinden beri varolan bir düzen.

gogıla ehlikeyf yazdım bu çıktı mesela www.1001keyif.com

istanbul için;

beyazıt'tan mercan'a giden alt geçitten çıkar çıkmaz solda

Deepak Ram?
arsiv.ntvmsnbc.com

www.futuretechcorp.com

www.totaljobs.com

www.mymajors.com

www.goodrich.apply2jobs.com

izgara ayari yuksek olmus sanirim, asiri isi ile karsilasinca derisi yapismis yuzeye. bazilari izgarada bile yaglamadan once hafifce unlar baligi, belki bu da yapismayi bir nebze onluyordur.
aslinda komur atesinde olmayacaksa neden firinda yapmadin ki? bir de tavsiyem siviyag olarak zeytinyagi kullanman.

haklı olabilirsin, ben de yüksek ısıdan olduğunu düşündüm sonradan. Bir dahakine daha düşük ısıda daha yavaş pişirmeyi tercih edeceğim.

Niye fırında yapmayı tercih etmedin demekte de haklısın, ancak balkonlu bir stüdyo dairede yaşıyorum(tek odalı). Nevresiminden, perdesine kadar herşeyin kokmaması için balkonda, ızgarada yapayım dedim. Et yapacağımda da balkonda yapıyorum genelde.

Zeytinyağını ise yanma sıcaklığının düşüklüğünden ötürü, genelde sadece zeytinyağlı yemeklerde son katkı olarak kullanıyorum. Izgaranın sıcaklığının yüksekliğinden ötürü kullanmıyorum genelde mangalda da. Ama bir dahakine denerim.

müdür ben dinleye dinleye dağıstanca öğrendim aynı dertten muzdarip olupta ama şu var anlıyorum fakat konuşamıyorum. bizim dilin grameri falan yok sanırım yani olsada zaten öyle kabasaba bi dil ki gramer gramerliğinden utanır isyan eder diz çöker tövbe eder.

mit'e girmenizde fayda sağlar.

derneklerin kursu oluyor, pendik bosna sancağın kursu vardı izmirdeki dernektede kurs açılmıştı oralardan öğrenebilirsin...

biz kulak dolgunluğuyla az buçuk öğrendik...

boşnakça ayrı bir dildir bizim üniversite de bölümü açılmıştı boşnakça diye...

peki sırpça ve hırvatça ve karadağca(serbecrotian)la benzerliği nasıldır

mesaj attım..

sleepers
müjdat gezen

Aklıma ne gelirse yazacağım:

Christopher Nolan'ın Batman'leri.

PMS

Kim Kardashian

Eternal Sunshine of Spotless Mind

Yer Altı Edebiyatı (İroninin Allahı)

Arda Turan

Deux D'enfants

sergio ramos

U2
Murat Menteş ve Mahdumları
Salinger
Fight Club
Pink Floyd
nutella
dream theater
kürk mantolu madonna
kaan sezyum ve çevresi

into the wild+1

kedi, kedi, kedi!

luka modric

memento.

volkswagen.

game of thrones.

istanbul.

Amelie

Donnie Darko

ekşi sözlük

-the shining

-the shawshank redemption

-the notebook

-leyla ile mecnun

-işler güçler

-büyük ev ablukada

pazarlamacı ibneler + bi boktan haberi olmayan mal kitleler sayesinde gördüğümüz bildiğimiz şeylerin/kişilerin yüzde 80'i balon. ama anlatamazsın işte onlara.

olay ambalajda bitiyor, insanlar da aldanıyor. bu kadar basit.

Eksisozluk. (bugun uçuruldum da :) )

guns'n roses

robert de niro

@ruhibirbanyo'nun dedikleri

samsung galaxy bilmemne

zeki demirkubuz ve filmleri

ve bjork(turkiyede bu kadar fazla delisi var zaten)

inception, kedi, freddie mercury, futbol

glenn gould
richter
karajan

acun ılıcalı ve yarışmaları.

pierre loti,
behzat ç,
iskender pala,
döner

başlangıç içi acoustica kullanabilirsin. daha önce hiç kullanmadığını varsayarak çok basit ve kullanışlı bir amatör kullanıcı programıdır.

daha kaliteli bir iş için adobe audition olabilir.

estetiği ve güzelliği simgeliyorlar. ama illa çirkinin zıttı da değil. fine arts'tan çevirme sonuçta.

el sanatları, söz sanatları, plastik sanatlar, sahne sanatları, edebi sanatlar vb.den ayırmak için kullanılan bir teknik terim. tıpkı hukuktaki iyi niyet kavramında yer alan iyi veya yaratıcı yazarlık'taki yaratıcı sözcüğü gibi. herhangi bir niyetten, diğer yazarlık türlerinden ayırmak için nasıl ki bunlar kullanılıyorsa güzel sanatlar terimi de böyle kullanılıyor.

bu arada terim bize ingilizceden geçme değil. diğer dillerde de bu terim kullanılıyor. zaten güzel sanatlar tabirinin dilimize gelişi sanıyorum ki memleketin ingilizceyle haşırneşir olduğu dönemden daha öncesine dayanıyor.

Fransızca'da "beaux arts" teriminden de gelmiş olabilir. ama aynı kapıya çıkıyor. ingilizce'ye ordan gelmiş olabilir.

edit: hier senin yazdığını görmedim.

hayır aslında italyanca belle arti'den geçme. fransa'da sanat yokken italya'da âlâsı yapılıyordu!!!!!111111 (ironidir vurmayın sakın)

ankara hititolojiden kaynımla konuştum, luviceden geliyormuş terim. dedim ilksel hint-avrupa dilinden olamaz mı? olamaz, dedi. (böyle de garanticiyim ehehe)

efenim geçerliliği yok onun bir kere, kaynak belirtmemişler. wikipedia'nın gâvurcasında da yazmıyor. onun gibi türkçe vikipedi'de zilyon tane sallamasyon başlık bulabilirim size. (şaka maka cidden güvenilirliği yok o başlığın)

en.wikipedia.org

edit: evet, sonradan fark ettim bir paragraflık vurgusunu. :)

> güzel sanat tabiri, sanat - zanaat farkını belirtmek için bulunmuş olabilir.
> sanatın güzeli, çirkini, iyisi, kötüsü olur.

browser değiştirin.

daha 2 gün önce aldım sorunsuzca google chrome ile. siz hangi kısımda sorun yaşadınız

chrome kullanıyorum, bilet sorgusu yapmaya kalktım mı hata ekranı veriyordu. Browser değiştirdim halloldu.

abi götündeki yanmayı soran adam dahi geldi buraya ben bir şey diyemiyorum. doktora git doktora.

ahaha :) abi bir halt oldugu belli, dikkat et. "basur olmamak icin ne yapmaliyim?" konulu bir calisma yap, uygula.

ben bir donem basur oldugum halde hic doktora falan gitmeden topladim gotu, simdi sapasaglam.

Yurtdışı dediğin Hollanda ise durum vahim; değilse bir şey olmaz merak etme.

abi naptın yurtdışında sen. acıyı kes bence. durum devam ediyorsa göt doktoruna git. (bkz: proktolog)

ayni fikirdeyim. elin avrupalisi bunu vermiyor. ilaveten biz disari cikarken vizesiydi bokuydu pusuruydu bir suru masraf yapiyoruz. daha devlet niye bizi somuruyo?

dedemin insanları
aylavyu

bir zamanlar anadolu'da.

çoğunluk

goo.gl

vavien

Bunlar beş yıl öncesine gider mi bilemedim ama benim için, Sonbahar, Çoğunluk, Yumurta, Bal, Vavien.

kimse sevmedi fakat ben kimsin sen diyorum

yeraltı

balekmek +1

av zamanı var bir de.

(bkz: bir zamanlar anadoluda)

(bkz: hayat var)

(bkz: yeraltı)

(bkz: bornova bornova)

(bkz: vavien)

(bkz: bizim büyük çaresizliğimiz)

dedemin insanları

unter vorbehalt mi?

ya da mit vorbehalt aufgenommen?

ya farketmez; unter/mit vorbehalt aufgenommen diyosa sartli kabul/kayit olunmustur diyor.

10 dk içinde arttığına denk geldim ben sayfayı yenilemem yetti.

Bakmakla artmaz satilan koltuk sayisi arttikca artar hatta ayni anda 10 lisiye bilet alirsan hepsininki pahalo fiyat olabolir

aynı paranoya bende de var ve 3-4 defa başıma geldi.

pegasus da artıyor, artınca cookie leri temizleyip girince normale dönüyor.

tıklama ile artmaz, bilet satıldıkça artar. satılmayıp rezerve edilmiş de olabilir. tam ekonomik biletlerde 24 saat rezervasyon süresi veriyorlar. o yüzden artmış fiyat 24 saat sonra başka bilet satılmaz ise rezervasyonun kalkması ile tekrar düşebilir ( küçük bir ihtimal ama başıma geldi. tüh lan kaçırdık dediğim bileti bir gün sonra aynı site aynı havayolu ve kaçırdım dediğim fiyattan buldum)

gerçek olmasa da yanlız bu paranoya bende de var yahu. ne menem birşeymiş.

pegasus da artıyor, artınca cookie leri temizleyip girince normale dönüyor.

benim tanık olduğum olay şöyle. bilet alma sayfasına giriyorsun, atıyorum bilet 130 lira. sonra işte bilgileri filan dolduruyon isim vs. tam satın alma yerine gelince bir problem çıkarsa. mesela kredi kartı numarasını yanlış girdin vs. bileti doğal olarak alamıyorsun. yalnız sistem bir noktadan sonra o bilet satılmış gibi gösteriyor diğer insanlara. sen bileti alamadığın için tekrar girdiğinde atıyorum 145 lira olmuş. 10 dakika sonra bakarsan eski fiyatına döner. tabi biri o arada o bileti almadıysa.

Pegasus ve Sunexpress yapıyor bu namussuzluğu/hırsızlığı. Yersen fazla para ödüyorsun.

tekirdağ yaşüzüm

yeni rakı yeni seri bir de sayılırsa mastika

tekirdağ

yeşil efe, yeni rakı

yeni rakı ala iyi diyorlar. ben de merak ediyorum ancak onun dışında yeni rakı yeni seri ve yeşil efe.

kafadan yeni rakı,gerisi tırıvırı.tekirdağmış efeymiş,yaz üzümmüş,ama yoklukta izmirin yaş üzümü gider

kulüp rakı

efe yaş üzüm.

yeni rakı yoksa veya para yoksa;)
yeşil efe
izmir normal
burgaz normal

moderasyon beni duyuyorsan ses ver lütfen :)
mesela bu cevabımı sil istersen anlayayım böylece.

çok zorda kalırsan bana pdf olarak a4'ü gönder, ben photoshopta küçülteyim.

fotoğraf formatına çevir, sonra yazdır bölümünden bir sayfaya 4 tane sığacak şekilde ayarla. jpeg'e falan çeviremezsen print screen yap :)

var abi. ama çok az. 1 tane adam tanıyorum. aile babası,ülkücü, 5 vakit namaz kılan bir adam. ben de farkettim genelleme yapmıyorum ama geneli anlattığın gibi küfredilecek adamlar.

4. paragrafta saydıgın sıfatları tasıyıp polis olamayanlar minibüsçü oluyor pampa

var abi. hem de harem-gebze hattında. on numara bi insan. burdan ismini ve plakasını da verirdim ama kendisine sormam lazım

turk olanina rastlarsan duzgununu gorebilirsin.

genç ve orta yaş olanlar tam pezevenk. hemen hemen hepsi ama bazıları var şeker gibi adamlar. bunların ortak özelliği yaşlı olmaları.

genç ve orta yaş olanlar tam pezevenk. hemen hemen hepsi ama bazıları var şeker gibi adamlar, bunlar da yaşlı oluyor genelde zaten.

Minibüs işi hakikatten de oldukça karlı bir iş. bazı yerlerde tekel gibiler. otobüsün saatlik ya da programsız olduğu yerlerde ise krallar. inanılmaz paralar dönüyor bu piyasada. bir minibüs hattının milyonlarca lira olduğunu da eklersek ne demek istediğimi daha iyi anlamış olursun.

hattın sahipleri bu ranttan olabildiğince kar elde etmek istiyorlar. bu adamlar bir şekilde köşe olmuşlar zamanında. trilyonluk adam sabah akşam direksiyon sallamayacağı için yerine kendisini kazıklamaya cesaret edemeyecek, hatta belki akıl edemeyecek birisini koyuyor direksiyona. yarım akıllı, korkak ve terbiyesiz adamlar tarafından kullanılıyor yani o minibüs. hal böyle olunca da ortada çirkin manzaralar oluşabiliyor.

o adam günlük 30 ya da 40 liraya çalışıyor günlük, hem de sigortasız. ortaya çirkefliğini koyarak ayakta aldığı her yolcu onun için ekstra bir kazanç. bir seferinde bir taksi şöförü ile konuşmuştum eski dolmuşçuymuş. kovulmuş ama bundan bin pişman, 4-5 sene önce günlük 20 liraya anlaşmış aracın sahibiyle ama o günde 200 lira alıyormuş. sonra evleneceğim ayağına 300 yapınca kovulmuş. 200 ne demek ya, günlük 200 lira. onun için ben bile ayakta yolcu alabilirdim yani.

son olarak, evet hepsi oldukça iğrenç insanlar. ama inan aralarında sıyrılanlar da var; www.eksisozluk.com

Tanıdığım hiç minibüsçü yok :)

tanıdığım minibüsçü yok ama minibüsçülerin default olarak kötü insanlar olması gibi bir genelleme mantıklı gelmiyor dolayısıyla, minibüs şoförlüğünün nasıl bir iş olduğunu düşünerek bu insanlar hakkında aşağı yukarı bir profile ulaşmaya çalışabiliriz.

belli bir eğitim ve beceri gerektirmez.
büyük ihtimalle çok karlı değildir.
yorucu ve yüksek stresli bir iştir. (tüm gün aynı rotada git-gel araç kullanmak, trafik)
kolay kolay zevk alınarak yapılacak, tatmin verecek bir iş değildir.

daha iyi iş seçenekleri olan bir insanın bu mesleği seçmeyeceğini var sayarak, minibüs şoförlerinin daha iyi bir işte çalışma imkanı bulunmayan insanlar olduğunu söylemek çok yanlış olmaz. yani büyük ihtimalle fazla vasfı olmayan biri olduğunu düşünebiliriz.
bu da, eğitim seviyesinin ya da kabiliyetlerin düşük olduğunu gösterir.
bu durumda, daha iyi bir seçeneği olmayan bu insanların çoğunun mutsuz olduğunu da düşünebiliriz.
hem mutsuz, hem düşünsel yetisi ve eğitimi çok gelişmemiş olan birinin, yüksek stresli bir işte çalışması söz konusu. bu insanın stresini yönetemiyor olması beklenen bir şeydir. stresini yönetemeyen insanlar çok kolay zararlı, tutarsız ya da saldırgan insanlara dönüşebilirler.

bi kere klasik muzik calan bi dolmusa bindim hayatimin donum noktasiydi.

bunlar seri mi yahu

tosun paşa 1976,
süt kardeşler 1976,
şabanoğlu şaban 1977

diyor yıl olarak.
seri mi hakkaten bu?

bilmiyom ki ben hep üçleme sanıyordum. :)

süt kardeşler ile şabanoğlu şaban devam filmleri gibi ama tosun paşa apayrı bir film değil mi? ben böyle biliyorum.

tosun paşa apayrı bişey.

alien serisiyle prometheus gibi düşünmek lazım biraz da.

cinselliğin bu derece önemli olduğu toplumlarda cinsellik dışı küfürler benzer etkiyi çok zor yaparlar. ama var bir kaç örnek;

"uff snn be slk"
"şerefsiz, karaktersiz, cibiliyetsiz vs"
"ayağımı ağzına sokarım ha"(bunu duyduktan sonra 3 gün aralıksız güldüm:))

"mal mısın?" yada "ergen misin?" gibi herkesin içinde söylenen laflar küfürlerden daha etkili olabilir.

kız belli bir yaşa kadar olan dişi insan için kullanılır, cinsiyetin kadındır yoksa. yaşla alakalı yani. o işe bekaret sokana da kafamı sokayım, bu kadar net.

hatun

hanımefendi diye bişi var. bana böyle hitap edebilirsin mesela :))

dişi olmalı bence. yaygınlaşmamış ve topluma göre kulağa hoş gelmiyor sanırım.

ingilizce'de "female" mesela yaygın ve topluma göre kulağa hoş gelir.

Hanım denebilir sanki. Hanımlar Beyler. Leydiiz en Centılmını?

hatun, dişi +1

ayrıca ben çoğul kullanımda karı kısmısını tercih ediyorum.

fakat bağyanlar genelde "kadın" kullanımını doğru buluyor.

feministler kendilerine kadın denilmesini ister. o bakire-bakire olmayan ayrımını yaratan kelimenin kız olduğunu düşünmekteler. lakin "5 yaşında bir kadın" demek de bana tuhaf geldiği için ben yine yaşı küçük olanlar için kız, büyük olanlar için kadın diyorum.

bence tam tersi, burada kelimelere takılanlar asıl cinsiyetçiliği yapanlar.

yaşı küçükse kız, büyükse kadın. cinsiyet açısından dişi.

yalnız böyle çağırırken bekaret akla gelmemeli, erkekler için kullanılan oğlan-adam-erkek gibi düşünülmeli.
bayan diye hitap etmenin yanlışı, bana göre, kişinin kendi düşüncesine göre karşısındakini "kadın" (bakire olmayan dişi) olarak gördüğünden bayan diye hitap etmesinden kaynaklanıyor. yani en başta kendi cinsiyetçilik yaptığı için bayan demek zorunda hissediyor.

tabii nazik konuşulacaksa hanımefendi de olur, bayan da. ama sırf hitabı nazik yapıp gerisini getirmeyince saçmalık oluyor.

ben herkese kız, herkese kadın ve herkese hanım diyorum.
erkeklere de bay, bayım, erkeğ denmesini destekliyorum.

bağyan sonradan olma ve sokak magandası stayla geliyor kulağa.
resmiyet varsa, hanım olur.
hanım olan minnoşsa veya küçükse: hanımkız -> n_n
"hatun" 90lar rakçı modu gibi geliyor. ama ruhu var.

y.dışındaki feministler ve pro-feministler dilden maskülen/feminen ifadelerin kaldırılmasıyle ilgili çalışmalar yapıyorlar diye biliyorum.

valla bilemem kadın mıdır kız mıdır

o kadar hitap yazmışız bir kere kezban dememişiz :S
bazı kesime de kezban diye hitap edilebilir.

Bekaret ayrımı yaratan kadın değil kızdır. Ben kadınım, zarım varken de kadındım, yokken de.

Çok güzel tartışmaymış kaçırmışım.

@bitter cikolata özetlemiş ama sadece sozluk anlamıyla açıklarsak eksik olur. Zira aynı yoğunlukta politik bir konu.

Bu işten anlayanlar diyor ki her sözcüğe anlamını onu söyleyen verir. Buradan yola çıkarsak, her politik çevre bazı kavramları sahiplenip kendilerine mevzii tutmuşlardır. Kimi çevrelerin bayrak-vatan-toprak-kan gibi kavramları sahiplenmesi de buna örnektir. Amaç bunlar üzerinden kendinden olmayana baskı kurmaktır. Elbette bir özgürlükçü,enternasyonalist vb. için bu kavramlar pek bir şey ifade etmez ama buradan kuruluacak baskıyla bu insanları "ülke ve insanlık düşmanı" olarak ateşe atabilirsin (burada aklımıza sivas katliamı gelsin, orada da insanlar '"din düşmanı" oldukları için yakılmışlardı).

Konuyu fazla dağıtmadan kadın-kız ayrımına dönersek, kadın diye hitap edenlerin hiçbirinin aklına "zar" gelmiyor. Çoğu rastgelmiştir oysa ki "ne münasebet" tepkisiyle söylediklerinin düzeltilmesine.

Olayın aslı şu:
Birine bay diye hitap edilecek bir durumda kişi dişiyse, bayan demekte bir sorun yok. Bayın karşılığı bayan, erkeğin karşılığı kadın, hanımın karşılığı beydir. Feministlerin karşı çıktığı şey bay-bayanlıkla hiçbir ilgisi olmayan durumlarda, bakirelik anlamı yüklendiği için 'kadın' demekten kaçınıp 'bayan' demek. Bakirelik anlamı 'kadın olmak' deyişi yüzünden var, ama kadın sıfatı 'kadın olunduğunda' kazanılmaz, yaşa bağlıdır. Olayın resmiyetine göre hepsini kullanabilirsin aslında.

benim de sorularım var: (umarım konunun sıcaklığı çok dağılmamıştır)

her ne kadar sözcük anlamı üzerinden gitmeyelim dense de, sözcük anlamlarını bildiğim kadarıyla yazıp burdan yürümek istiyorum.

erkek - dişi
oğlan - kız
adam - kadın (hatun kelimesi de sanıyorum kadının öztürkçe(?) hali)
bay - bayan
bey - hanım
koca - karı

soru 1: konuşma dilinde erkek kelimesi karşısına önce dişiden vazgeçip kadını koymuşuz sonra da bayanı koymuşuz. doğru mu anlıyorum? yani "erkek giyim karşısına aslında dişi giyim dememiz gerekirken biz neden "bayan değil kadın" ısrarcılığı yapıyoruz?

soru 2: kız kelimesine yüklenen anlamın verdiği rahatsızlık oğlan kelimesinde de var. yani ikisi de bekareti temsil ediyor gibi görünüyor halbuki bana göre tamamen çocuk/yetişkin anlamı içerir. kaç çocuğunuz var sorusuna "iki kız bi erkek" diye yanıt verilmemeli yani. doğrusu oğlandır. bunu da doğru mu anlıyorum?

soru 3: şimdi politikadan ve sosyal yaşamdan soyutlanmış bir bakış açısıyla yukarıdaki sonuçlara varıyorum. bayan değil kadın konusu da bu durumda yarım kalmış bir şekilde yaygınlaştırılıyor diye düşünüyorum. kadın sözcüğünün kullanımı gerçekten düşünülmüş bir manifestonun bir parçası mı yoksa dişi sözcüğünün yaygınlaştırılması öncesi atılan ilk adım gibi mi değerlendirilmeli? yoksa benim atladığım politik, sosyal, vs. bir bakış açısı mı var?

konu üzerine düşünmüş arkadaşlar, ne diyorsunuz?

Bütün feminist örgütler "kadın" kelimesini kullanır, kız ise bebekler ve çocuklar için kullanılır, yetişkin dişi "kadın"dır yani. kadın-kız ayrımı erkek-oğlan ayrımıdır aslında. Bayan ise "kadın" diyememekten kaynaklanır, yani zarı var mı yok mu şüphesi "bayan" dedirtir. "kadın" demek ayıp hale gelmiştir, cinselliği olduğundan... erkekler için böyle bir sıkıntı yokken, "erkek mi desem bay mı desem oğlan mı" kadınlar için böyle bir sıkıntının olması zaten cinsiyetçidir, düşünmeyiniz, cinselliği sizi ilgilendirmez, cinsiyet kelimesinin Türkçe'de karşılığı kadın ve erkektir, bayan ve erkek değil; resmi işlemlerde de zaten "kadın/erkek" kelimeleri kullanılır.

@edaydin

soru 3: manifesto değil de koskoca feminist teori. ayrıca dişi sözcüğünün yaygınlaştırılması da ne demek? gizli gündem aramaya gerek yok, amaç kadını görülür kılabilmek.

@marido
ne gizli gündemi? (ne demek olduğunu dahi anlamadım ya neyse)
koskoca feminist teoriyi buradan anlamam/anlatmanız mümkün değil biliyorum, gender konusuna azıcık ucundan değmişliğim var ama o kadar. teorinin amacının doğruluğundan da şüphem zaten yok.

ben sadece konuyu sözcük/dil bazında kafamda anlamlandırmaya çalışıyorum. zaten en üstteki soru da konuşma dili üzerinden giden bir soru.

yani sözcüklerin karşıtlarıyla var olması durumu bu kadın-erkek meselesinde ters tepiyor. bunun tarihi, politik, sosyal, vs. sebepleri elbette ki vardır.

sorularım gerçekten "soru" idi. "doğru mu anlıyorum" demişim orda zaten değil mi?

@edaydin

1: eril-dişil çalışır. erkek karşısında kadın vardır.
ama böyle ikililikler kelimelerin ve nesnelerin doğasını tek tip anlamaya ve indirgemeye neden olur. aslında her kelime her anlamda kullanılabilinir. mesela benim kadın dediğim erkek arakdaşlarım olabilir. feminist (ve pro-feminist) teorilerin sonrasında, gender çalışmalarının da ardından sexuality studies'e de giren bir mesele. gender ile her şey açıklanmaz. sexuality önemlidir. ne hissettiğin, ne olduğun, ne olacağın/olabileceğin ve ne olmayarak kendini yarattığın/tanımladığın: bunların hepsi farklı şeyler ve ayrı ayrı anlamlılar. böyle ikililiklerle bakman halihazırda sana zarar verir. siyah-beyaz istiyorsan ille al, kadın-erkek. ama sonsuz sıfatı ve isimlendirmeyi ve ilintilendirmeyi çöpe atmış oluyorsun. bunu da bilinçli veya belli bir ajandaya, amaca, niyete, kanaate, düşünceye, değerlendirmeye bağlı yapmış olmuyorsun. kafana göre yapıyorsun, bu da cahillik demek. yoksa tabii ki de herkesin kendine ait fikri olacaktı.

www.bayandegilkadin.com 'a bir bak. bu insanların derdi bu mesela. başka insanlar da var bu şekilde düşünen. bazıları feminist bazıları değil. feminist-veya-değil ayrımı da bilahare saçma bu arada. yine siyah-beyaz oluyor o vakit. 80 anarşik misin sen? karikatürizasyonundan farkı kalmıyor.

mesele de bayan değil kadın ısrarcılığı değil dolayısıyle.

2: bu kadar önemli değil buradaki detay. 2 oğlum var ya da 2 kızım var arasında çok fark yok. biraz esnek bakmalısın dile. 2 kadın 2 erkek çocuğum var zaten garip gelebiliyor. ama geleceğin kadınını doğurdum derim ben ilerde mesela. ya da erkek 2.0 benden çıktı de diyebilirim ilerde. keyfim bilir.

3: yarım kalmış bir şekilde yaygınlaştırılmaktan kastın nedir?
bak illa tekil bir manifestoya ihtiyaç yok. kadın kelimesini ve kadınlığın erkeği kastre etmesini illa bir manifestoda arayacaksan scum manifesto'ya bak. ama genel itibari ile 60ların sonlarında başlayan kadın hareketinin, türlü feminizm türlerinin savunduğu bir şey olagelmiştir kadına eşitlik. bir çok feminizm türü farklı açıklamalar, farklı nedenler, farklı sonuçlar, çözüm ve öneriler sunagelmiştir. eğer konuya çok ilgiliysen pro-feminizme de bakabilirsin. raewyn connell'ı okuyabilirsin. gerçi okuyabileceğin tonla insan var. çarpıcı olsun diye connell'ı örnek verdim, çünkü transgender birisi. erkekten kadına geçti ve bir pro-feminist. 50-60 senedir bir çok teori ve fikir öne süren bir akımlar bütününü burada açıklamak mümkün değil, ama çok ilgiliysen makaleler bulabiliriz.
özet geçersek-> bazı feminist kollar aşırı köktenci bir değişikliği savunurlar (radical feminism) bazıları sosyal politikalarda yapılması gereken değişiklikleri irdelerler, bazıları da bedene erkek dokunmamalı diyecek kadar katidir. yani bir çok varyasyon var. çılgınbağıran feminist algısı, türkiye'de bir çok şey gibi, feminizmin de karikatürize edilip, tek yönden algılanıp, yorumlanmasıyla olur. diğer örnekler: solcu, sağcı, ve benzeri binlerde -cı, -ci'de vardır.
ve evet her şey politik, sosyal, kültürel, ekonomik açılardan ele alınabilir.
moldovalı kadınların çocuk bakmaları ile ilgili bir araştırma yapmak için illa feminist olmaya gerek yoktur mesela.

-konu üzerine düşünmeyi istemeyen ama açıklayan bir arkadaş.

altina doldurdu iste porsche :)

yandaki araba korkusundan altına kaçırmaya başlıyor. ben bunu gördüm ve eğlenceli de geldi.

(bkz: sideways)
(bkz: juno)

Everything Is Illuminated www.imdb.com

index boş evet

Safari bembeyaz açtı

sayfa kodu bile yok, dosyanın içi de bomboş...

hakikaten beyaz bir sayfa.

çeviremem ama yunan harfleriyle yazılmışı varsa elinizde latin harfleri ile yazabilirim.

bu sanırım
www.gugalyrics.com

allah başka dert vermesin

@keneabidine milyon kez teşekkür ederiz. latin alfabesine çevirisini kendisi yapmıştır.

Benim gibi yunanca bilmeden sözlerini söyleyebilmek isteyenlerin işine yaraması dileği ile.

Pehlivanis Lyrics

BAŞTAKİ KONUŞMA KISMI
Fenete siguri ya ton eafto tis ke arketa anexartiti i pakita galiko
Akuste ti apadise otan ti rotisame an gorise pote to fovo. Na i apandisi;(noktalı virgül Yunancada soru işaretidir)
den ton gorisa ke.. mi me rotate yafto parakalo. İme …. evestiti safto to thema.

ŞARKININ SÖZLERİ
Mia nihta tharthi apo makria vraman aman,
Aeras pehlivanis,
Va mi boris va kimithis vraman aman
Molis tonn anasaris
Thahi thimari sta malya vraman aman
Krava ya skularikia
Ke mes sto stoma tha yirnan vraman aman
Ritorika halikia

Tha katevi san arhontas vraman aman
Tha katevi san likos
na pari hroma ke zoi braman aman,
Tis moneksias o kimos.
Ta melisakia tha yirnan vraman aman
Yito aptis polithrones
Tha rei aptis othones.

Agera va se timoros, vraman aman
Na se ke pehnidiaris
Ki av varethi i psihula mu vraman aman
Na rthis va mu tın Paris.
Ya na kitazi apo psila vraman aman
Tu kosmu ti rastoni
Na ksehasti san vunon vraman aman,
To persino to hioni.

mantiken birsey olmamasi lazim..

birkac kez cozulup tekrar dondu diyelim.. yine de birsey olmamasi lazim..

burada tek kistas; ilk donan suyun ve buz kabinin temiz oldugunu kabul ediyorum.

hemen de ekleme yapayim genel kultur;

dunyada gida zehirlenmelerinde "buz" acik ara birinci siradadir. sebebi kullanilan suyun kalitesi ile alakalidir.

www.imdb.com

buz erimeye başlayınca bir koku gelebiliyor

@bigman, bu bilginin kaynagi nedir? internette biraz baktim, hic oyle bi olaydan bahsedilmemis. Horecada kullandigiklari buz makinalari dehset bakteri yuvasi, ama ev?

benim fikrim (eger buzun uzerine bi sey akip damamadiysa) bisey olmayacagi yondedir. ama butun buzlugun kokusunu cekmistir o. les gibi kokar.

@lamartin :
kaynak 1 : Prof. Dr. Sait Aykut Aytaç gıda mikrobiyolojisi dersi.
kaynak 2 : www.eksisozluk.com
kaynak 3 : www.buzlat.com
kaynak 4 : drumitcetinkaya.com

bir de saglik bakanliginin bir pdf i vardi ama bulamiyorum..

edit: insanlar ishal oluyor, karinlari agriyor ama ciddi birsey olmadikca neden boyle olduklarini arastirmiyorlar.. buz yapilan suyun ve saklama yerinin hijyeni acisindan en riskli gidalardan biridir..

resim olaydı iyiydi

sanırsam bu ağaç imiş.
www.google.com.tr

Ya bunu ancak Bauhaus falan gibi yerlerde bulabilirsin bence. Değişik bişiymiş.

yaaa japon seysi o, bodurlastirilmis agac. adi var ama hatirlayamadim. praktiker, bauhaus vs var. daha buyukleri de var, daha pahali. bizim mahalli cicekci bile getirmisti, 20 tl idi.
hah..bonsai

www.couchsurfing.org adresinden düzeltebilirsin.

türkçe kullanıyorsan profil düzenle>tanım sekmesi.

personal designation edit (kırmızı koltukçuğun hemen yanındadır)-> personal-> current mission.

proxy için kullandığın ip üzerinden bilgilerin geçip karşı tarafa gider proxy ip sağlayıcısı bu bilgileri kendi üstünde yedekleyebilir yani güvenli değildir
bunun yerine daha güvenli olan VPN kullanın ücretlileri sınırsız hiz desteği verirler

ctrl + shift + n ile aç.

Kaydedilmemesini istiyorsan gizli tarama modunu kullanabilirsin. ctrl + shift + n kombinasyonunu kullanarak açabilirsin. burada yaptığın hiçbir işlem kaydedilmez. Diğer şekilde kaydetmeme seçeneği yok maalesef.

the untold story var ama belgesel tarzı.

p90 daha çok kilolu olanlara kilo verdirmeye yönelikken p90x seni baya şişirir.

torrent.

spora dair az çok bilgisi olan herkesin sana rahatlıkla söyleyebileceği tavsiyeler veren, uyduruk bir dvd işte. bana sorarsan sadece zaman kaybı, umutsuz dombililerin ürünü. şu videoda youtube'da yaptığı yorumlarda gerçekten içten olduğuna inandığım bir ağbi var.. benden daha iyi açıklamış o bu zımbırtının ucuzluğunu: www.youtube.com

hp pavilion'um var -nam-ı diğer soba- oturduğum yerin hemen yakınında bir servisi vardı, dedim işte böyle böyle fanını temizletmek istiyorum diye, biz pavilion serisine destek vermiyoruz, temizleriz ama garantiden çıkar dediler.

kendi servisleri yapınca bile garantiden çıkıyorsa, kesin çıkar kendiniz yaparsanız. ki ben öyle yaptım.

bozulur. hatta bazılarında açıldığını anlama mekanizmasi oluyor.

ben laptopu komple açıp temizlemiştim işlemci fanının macununa kadar değişmiştim. aradan bi süre geçip tekrar kirlenince servise götürdüm garantisi bitmeden bi de onlar temizlesin diye. açıp komple temizlediler hiçbi şey demediler.

marka: toshiba

teorikte evet, pratikte servisle alakalı bir durum, genelde bir etiket veya vidalar üzerinde bir sistemle anlaşılıyor açılıp açılmadığı.

@leadri toshiba süper bir marka olmasına rağmen türkiye'deki servisleri kendilerinden bihaber yani normal fark etmemeleri :)

makine ıslık çalıyor resmen birhaftadır. boşuboşuna buzdolabımın günahını aldım hatta ondan geliyor diye. sonra farkettim ki güç seçeneğini değiştirince fan çalışmasına bağlı olarak ses azalıp artıyor.
servise gitme şansımda yok yakın zamanda. Bilemedim netsem. sanırım bekleyeceğim.

peki bir soru daha, süpürgenin en düşük modunda, pc kapalıyken havalandırma deliklerinden çektirsem dışarıdan, o zaman içeride sakatlık olur mu , kırarm mıyım pervanenin bıçaklarını.(adını bilemedim bıçak dedim.)

çeken değil de üfleyen süpürge daha çok işine yarar.
bir sorun olmaz dışarıdan kullanırsan.

üfleyen süpürge bulman zor olursa saç kurutma makinası iş görür ama soğukta üfleme yapsın kızartma işlemciyi filan.

aslında benim taktiğim soğukta en güçlüde saç kurutma makinasıyla üfletip sonra elektrik süpürgesiyle çekmek. işe yarıyor bir miktar.

açıp garantisini bozmak yemedi, bende havalandırma deliklerinden elektrik süpürgesiyle güzelce çektirdim.
ıslık sesi şimdilik kesildi, yani günü kurtardık, ama umarım kısa zamanda tekrar ortaya çıkmaz.

Bunun yanısıra saç kurutma makinesinin soğuk kısmı olayını ben de kullanırdım eskiden. Ancak bir bilgisayarcı arkadaşım, elektronik devreye iyon yüklü hava yolladığımı bunun alet için sağlıklı olmadığını söylediydi. O zamandan beridir yapmıyorum. Hatta bu arkadaşım biraz sıyırık olduğundan, kafasına da saç kurutma makinesi kullanmıyor, duştan çıkınca. Ama ben güvendim, bir bildiği vardır diyorum.

iyon yüklü hava vuhuuu bunca yıllık elektrik mühendisiyim saç kurutma makinesinin bu özelliğini keşfetmemiştim hiç:)
onun zararı yok değil de bu zarar tozu içeride dağıtması aslında, fandan kopan iletken bir kircik bir yola filan denk gelir kısa devre yapar diye önerilmiyor ama süpürge ile çekilirse sonradan gayet güzel temizleniyor.

gerçekten böyle bir imamın varlığına inanıyor musun?

deneme +1

ne bileyim, görünce bir an için inanmıştım, mutlu olmuştum. Hala inanmak istiyorum... :)

oluyor diye biliyorum, bulunduğun ülkedeki elçiliği arasan...

avrupada olaylar farklı, her ulkenin kendi sistemi var.. mesela italyada ise bitirme sınavları var sonra gitmek istedikleri universite bolume gore ya sınavla ya sınavsız universiteye giriyorlar.
her universitenin kendi sınavı var sınavsızlar da lise mezuniyet notuyla alıyor fln..

yabancılar da bu universitelerin kendi yaptığı giriş sınavlarına girebiliyorlar.

ulkenin konsolosluk sayfasında eğitim bolumunde cogu zaman işin nasıl olduguna dair bilgi oluyor.

@tck 35 , umarım oluyordur dediğiniz gibi. eğitim ateşeliği vs. haftasonu kapalı olduğundan , şimdiden burada bir bilen vardır diye sorayım dedim. teşekkür ederim yine de.

@nwnd,
sorumdan biraz alakasız olmuş cevabın.
avrupada olayların farklı olduğubiliyorum,
mesela almanyada
-abitur,
-olmadı studienkolleg + sprachdiplom,
-olmadı öss yerleştirmesi + sprachdiplom istenir.
-kendi dahilinde dil okulu bulunan bazı üniler; sprach diplomun yoksa sadece öss yerleştirmenle sana şartlı kabul verir, bir yıllık dil kursu sonunda dil sınavını geçersen okula başlarsın.

benim sorum avrupada üniversite okumakla alakalı değil, türkiyenin üniversite yerleştirme sınavı olan ygs,lys veya her ne ise ona burada girilip girilemeyeceği ile alakalı. teşekkürler yine de.

ben onlayı yanlış tarafından tutmuşum. :) algıda seçicilik olsa gerek.

türk vatandasi olup egitiminizi yurtdisinda aldiysaniz yçs diye bir sinav var.ama o sinavda bolum seceneginiz cok kisitli.tip,hukuk,muhendislik vs okuyamiyorsunuz.genelde dil bolumleri ve sosyal bolumlerde kontenjanlar oluyor.

bunun haricinde turk vatandasi olup da en az lisenin son 3 yilini yurtdisinda bitirdiyseniz bazi universiteler yös tarzi sinavlarda turk vatandasi olmanizi kabul ediyorlar (galatasaray,marmara benim bildiklerim arasinda).

turk vatandasi degilseniz de zaten yös kalkti,her universite kendi sinavini
yapiyor,ona basvurabilirsiniz...

illa ygs lysye girecegim diyorsaniz o zaman yurtdisinda acik liseyi bitireceksiniz buyukelcilik veya konsolosluklarinda sinavi oluyor.ama bunu tavsiye etmem onun yerine yukarida anlattiklarimi arastirin.
ben de o sekilde universiteye geldim cunku.

illa da öss diyorum,
yurtdışında yaşayan bir türk vatandaşıyım; ama ne burada doğdum, ne eğitimimi aldım. her türlü eğitimimi türkiyede aldım. öss de öss diyorum, açıklayamayacağım süper gizli sebepler ve fantezilerden ötürü.
öss olayını biraz daha araştırayım o zaman ben, oluyor mu diye.

ya açıkzası daha yurtdısındaki vatandaslarına secimde oy verebilicek bir sistemi kurmamıs bir ulkeden yurt dısında oss sınavı yapmasını ben beklemezdim. daha sorular filan yurt içinde çalınabiliyorken kim bilir yurt dışında sınav muhabbetti olsa neler cıkar.

2 yılda bi telefon kaydettirebiliyorsun bireysel avea bayiinden kaydedilio ben para vermedim tam 1 ay önce kaydettirdim

bu hafta girmiş, vergi dairesine 100 TL ödeniyormuş, sonra GSM operatörüne götürdüğünde de orada 5 TL alıyorlarmış.

odemeyi paypalle herzamanki gibi yap, otomatik olarak paypal adresini getirir, devam et.
Siparisin onaylandiktan sonra my orders a girip, siparis numarasina tiklayip edit shipping address diyebilirsin.

GPS icin internete ihtiyac yok ki, araclarda kullanilan navigasyon cihazlarini dusunun ne 3G var ne WiFi.

Ama internet olursa bagli oldugu sebekeden/modemden yer bilgisini aldigi icin lokasyonu daha hizli buluyor. Eger uygun yazilim kullanirsaniz (iGo, TomTom vs) evet rota cizer, rotadancikinca yeniden hesaplar internet kullanmadan.

ilk cümlede anlattığınız gibi diyor linkte (üst kısım): www.iphoneturkey.biz

aGPS var, internet üzerinden yer tespiti yapıyor, internet olmazsa tespit edemiyor. internetsiz tespit olan sadece GPS. ipad 2 wifide de agps var

Assisted GPS (AGPS) internet olmadan da normal GPS gibi calisir. Ama internet varsa atiyorum 5 saniyede bulurken internet yoksa 30 saniyede bulur. Ayrica internetsiz sekilde iPad 2 ve iPad 3 ile denemistim zaten.

focalprice hiç duymadım ama dealextremeden 2 3 kez alışveriş yaptım gayet iyi

dealextreme'den gelişi uzun sürebilir ama seni mağdur etmez. yolda kaybolsa yenisini yollarlar. öyle bir yer. diğerini bilmiyorum ama.

Dealextreme.com ve dx.com ayni site mi? Hangisi gercek?

aynı

social reciever eklentisi var, tarayıcın için olanı araştır.
bende çalışmadı galiba, kimseye sormadım.

ya artık chat ekranında falan görülme 22:53 falan yazıyo oradan görmüştür büyük ihtimalle. kapatmanın bi yolu olsa keşke

1-2 hafta önce geldi sanki.

facebook açıktı bilgiisayar başında değildim diyebilirsin.

bilgisayar açıktı ben yoktum diyemezsin. o uyarı tarayıcıda bi yere bi kez tıklamadan gitmiyor.

cevap yazmayi unutmusum de ne olcak.

"`" şu işaret ile yaptığın bkz var ya, ilk karakterden sonra bi iki nokta işareti koyman gerekiyor:


`:blabla'

*

O spam bulaşmıyor, mail adresiniz spam yollayan pis kişilerin eline geçiyor. O yüzden atıyorum burada da mail adresini açık açık yazmak yerine x [at] hotmail.com şeklinde yazanlar var. Mail adresi yakalayan küçük yazılımlara yakalanmasın diye.

@dwyn

cevap verdiğiniz şey ile soru alakasız.

bide mail adresinizi her yere vermeyin. forumlara vs.

iki tane mail adresiniz olsun. bi tanesini internette üye olduğunuz ıvır zıvır sitere diğerini de asıl olarak kullanırsınıjz.

platon'un devleti,lakhes'i ve sokrates'in savunmasını okumadıysan okuyabilirsin eğlenceli diyaloglardır.

Menon.

Sunumu hazırla, kendi kendine sun, süre tut, ona göre ekle/ çıkart. Ben genelde uzun yapıp öyle öyle kısaltıyorum.

Cok afaki bir soru. Yeri gelir bir sayfa slayt uzerinde 10 dakika konusursun, yeri gelir 10 sayfa slayti 1 dakikada ozetlersin. Tamamen icerige ve snin sunum becerine kalmis bir olay.

jacquelin du pre.

Han-Na Chang

Bence de Mstislav Rostropovich öncelikli ama "Yo-Yo Ma" da Bach deyince gayet lezizdir.

Zoë Keating
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

1) 1 0 2 : burada 1 ev sahibi takımı, 0 beraberliği, 2 ise misafir takımı temsil eder.

2) 1 alır : burada ev sahibi maçı alır denilmek isteniyor.

3) 0 biter o maç : burada maçın berabere biteceği iddia ediliyor.

4) alt biter: maçta toplam en fazla 2 gol olur(örnek sonuçlar: 2-0, 1-0, 1-1,0-0...)

5) üst biter: maçta toplam en az 3 gol olur(örnek sonuçlar: 5-0, 3-0, 2-1, 2-2 1-2...)

6) mbs : minimum bahis sayısı (yani bir maç iddia kuponuna eklenmek isterse, kuponda en az bulunması gereken maç sayısı)

7) tek maçmış o: mbs değeri 1 olan maç, yani sadece bu maçı içeren bir kupon yapabiliyorsun.

8) karşılıklı gol var: her iki takım da en az bir gol atar. (örnek sonuç: 1-1, 2-1, 5-1...)

9) karşılıklı gol yok: iki takımdan en az birisi hiç gol atamaz(örnek sonuç: 0-1, 2-0, 3-0....)

10) toplam gol: maçta atılan toplam gol sayısı, örnekler,

0-1 : toplam 0 veya 1 gol olur(örnek sonuçlar: 1-0, 0-0, 0-1)
2-3 : toplam 2 veya 3 gol olur(örnek sonuçlar: 1-1, 2-1, 1-2)
4-6 : toplam 4 veya 5 veya 6 gol olur(örnek sonuçlar: 2-2, 3-2, 5-1,5-0)
7+ : toplam 7 ve üzeri gol olur(örnek sonuçlar: 4-3, 4-5, 6-1)

11) ilk yarı sonucu: ilk yarı sonucuna göre oynanan bahis,

12) ilk yarı 1 biter : ilk yarı ev sahibi takımın üstünlüğüyle sona erer(örnek ilk yarı sonucu: 1-0, 2-0

13) ilk yarı/ maç sonucu: hem ilk yarı hem de maçın sonucu üzerine oynanan bir bahistir.

14) ilk yarı 1, ikinci 2 biter : ilk yarıda ev sahibi takım önde olur, ama maç sonucunda ikinci takım kazanır.
örnek sonuçlar:
iy, 1-0
maç sonucu 1-2