Ekşi Duyuru

hazırlamaya üşeniyosun bence. dışarıda önüne hazır geldiği için mutlu oluyosun.

O kahvaltı bana da sıkıcı geldi biraz. Ne kadar zamanınız olduğu önemli ama çok çeşitlendirebilirsiniz kahvaltıları.

Şu tarz şeyler deneyebilirsiniz
youtu.be

youtu.be

Kahvaltıyı çekilebilir hale getirmek bence de zor, o yüzden hiç etmiyorum. Yaşasın IF.

Kötü malzemeler ile lezzetli olmaz diye düşünüyorum. Güzel tulum peyniri bal sıcak pide filan güzel oluyor. Market peynirleri pek lezzeti degilller bence. Bi de mümkünse sabahın korunde yemek yerine oglen yenebilir yavaş yavaş.

Ben mutlaka kaymak alıyorum ve güzel bir bal veya reçel. Bir de kuru domates’e bayılırım. Ve her sabahta zeytinyağı ve kekikli tatlı biberli bir sos hazırlıyorum bazlama banıyorum.

kaliteli malzeme + baharat bence. domates salatalığı kekik ve pul biberle renklendirin, iyi bir zeytinyağı kullanın. peynirine göre çörek otu da olabilir mesela.

Birim olarak dilim'in kullanıldığı hiçbir kahvaltı keyif vermiyor bana. Listede zeytin ve çay eksik. Portakal suyu fazla.

ben zamanla kahvaltıda sıcak yiyecekler olmadığında, domates peynir zeytin ağırlıklı beslendiğimde aç kalktığımı ve fazla zevk almadığımı fark ettim. özellikle sucuk ve yumurta çeşitleri olduğunda ise gayet dolu ve mutlu yiyorum.

kahvaltı delisiyim, aşığım. insanları da gözlemlerim ve vardığım bi sonuç oldu; bir insan için kahvaltı küçükken neyse, ilerki yaşlarda da benzeri şekilde devam ediyor.

örneğin anlattığınızdan hareketle, küçükken de kahvaltılarınız bi şenlik havasında geçmiyordu muhtemelen. belki tamamen zaruriyettendi ve kısacıktı, belki de aslında hiç sevmediğiniz yiyecekler sağlıklı diye sürekli önünüze getirildi.

buraya kadar anlattığım tamamen kişi ve kahvaltı ilişkisi. bir de olayın kahvaltı boyutu var; bana göre kahvaltınız eksik değil, tam olması gerektiği gibi, belki türkiye için azıcık az ama yeterli. bence burada iki sorun var, bir anlattığım geçmiş, ikincisi de tek başına hazırlamak ve yemek.

bonus da arkadaşların dediği gibi kaliteli yiyecekler.

kızarmış ekmek, tereyağ, reçel ve bal.
limon, kekik, pul biber ve zeytinyağlı zeytin.
patatesli, mantarlı omlet.
arada bir de sosis, sucuk ve patates kızartması.

c'era una volta il west
dances with wolves
per qualche dollaro in più

film: once upon a time in the west
dizi: deadwood (efsaneler efsanesidir)

The Good, the Bad and the Ugly
Maverick
Blueberry (Renegade)
Desperado
Once Upon a Time in the West
Diamante Lobo
Beyond the Law

humbre
two mules for sister sara
outlaw joseywales
dizi deadwood

Dizi m.imdb.com

hell on wheels'i izlemedin mi dizi olarak?
bir de mini dizi olarak klondike var.

Dizi deadwood, bunun bir adet filmi de var

Film olarak Il Grande Silenzio'yu türün tüm sevenlerine öneririm. Gözden kaçmaması gereken bir filmdir.

Harika bir western filmi önereyim;

The last outlaw
Ayrıca
Silverado
Young guns 1-2
Westworldun film versiyonu
Sara ya iki katır.

High Noon gerçek zamanlı çekilmiş nadide bir western film. Yazdıklarına ek olarak önermek istedim.

viva zapata
buddy goes west
botte di natale
catlow
the ballad of buster scruggs

Spaghetti Western bombalıyorum.

C'era Una Volta Il West
Il Grande Silenzio
Django
Giu' La Testa!
Ehi Amico... C'è Sabata, Hai Chiuso!
I Giorni dell'Ira
Gli Specialisti
Il Mercenario
Il Grande Duello
La Resa Dei Conti
Corri Uomo Corri
A Bullet For The General
Cimitero Senza Croci
I Quattro dell'Apocallisse
Una Pistola Per Ringo
Se Incontri Sartana Prega Per La Tua Morte
Faccia a Faccia
Companeros
Tempo di Massacro

Amerikan ellerinde çekilmiş en baba Western'i yazmadığın için ekliyorum:
The Wild Bunch

sebebi yalnızlık olabilir mi?

O mu tüm bu her şeye sebep oluyor? Yani en azından haftaiçi çalışabilirdim öyle olsaydı :/

birebir aynısını yaşıyorum ve yalnız değilim, bence sebebi o değil. ben çalışmıyorum ama bu sene mezun olacağım haliyle ödev proje vs sık oluyor. abartısız 10 aralıkta verilen deadline’ı 20 ocak 23.55 olan projeyi 20 ocak akşamı yüklüyorum hiç sektirmeden, ve bu özelliğimden nefret ediyorum. 1 ay kafamı kurcalıyor sürekli yapmalıyım diye kendimi telkinliyorum ama mutlaka son 1-2 gün yapıyorum. halbuki baştan yapsam kafam çok rahat olucak ama yok, mutlaka son ana bırakıyorum. onun haricinde ingilizcemi geliştireyim, bölümümle ilgili üç beş bişey izleyeyim, araştırayım öğreneyim diyorum ama yok katiyen yapamıyorum.

oyun oynuyorum, netflix, ekşide gündem takibi boş beleş şeyler okuma vs. ve bu hiçbir şey yapmama hissi o kadar batıyor ki sürekli geride kalıp benden bir bok olmayacak fikri ekleniyor onun üstüne. her gün geleceğimi düşünüp, geleceğime dair en ufak katkı verecek bişey yapamıyorum bu boş zamanlarda, ve eminim ki sonra çok pişman olucam.

ya mesela ben baya baya düzenli spor yapan adamdım, arabaya biner 15 dkda spora gider 2 saat ağırlık indir kaldır, eve gel güzel beslen üstüne duş al gibi bir döngüm vardı ve aksatmadan genelde yapıyordum bunu 2 yıldır. şimdi eve dumbell aldım odadan kalkıp içeri geçemiyorum spor yapmaya. Spor için haftada 4-5 kere salona gidip en az 3 saatimi gömerken totalde şimdi evde haftada 1 kere bile zor yapıyorum.

ben de çıldırmak üzereyim.

Aaa beni mi tarif ettiniz? O 2 saatlik is 2 gune uzayinca hissedilen sucluluk duygusu vs de cok etkiliyor :/

Ben terapiye baslicam, dayanmak zor geliyor artik. Bir de spor kampi gibi bir sey varmis (saglik/rehab olarak gectigi icin acik, ydisinda yasiyorum) ona gidecegim cunku evimden uzaklasmam lazim, salonun ortasinda monitorumu vs gormekten yildim artik

çok benzer durumlardayım. iş motivasyonum eskiye oranla çok düşük. ama bu yüzden suçluluk hissetmiyorum. bu aralar böyle, bunu kabul ettim.

suçluluk hissetmiyorum, çünkü bu dönemi kendime ayırdım. eskiden kendime pek bakmıyormuşum, onu fark ettim. hayatımı iş ve işten arta kalan zamanlarda sosyalleşmek dolduruyormuş, ama kendime bireysel zaman ayırmıyormuşum. şimdi ise kitap okuyorum. yazı yazıyorum. (yazmayı severim, az sonra bu yazı da destan olacak muhtemelen :)) iyi besleniyorum. kan tahlili yaptırdım, bazı değerlerim eksik çıktı onları toparlıyorum. bol bol dışarı çıkıyorum yürüyüş ve hava almak için. kendimi dinliyorum. birbirimize gelip gittiğimiz arkadaşlarım var. yıllarıdır yoga yapıyordum, ama olduğum yerde sayıyordum. orada kendimi çok geliştirdim. eskisi gibi motive iş yapamıyorum evet, oyun da oynuyorum evet, ama yukarıda saydıklarımı da yapıyorum bol bol. bütün bir cumartesiyi oyun oynayarak geçirdiğimde gelen o suçluluk hissi yerine yukarıda saydıklarımı da yaptığımda çok daha iyi hissettiriyor. hala iş motivasyonu sağlamıyorlar ama en azından kafamı yastığa mutsuz koymuyorum.

haftasonu yasaklarının bitmesi ve havaların düzelmesiyle birlikte gitmeyi planladığım kamplar ve aktiviteler var. az kaldı. onların hayalini kuruyorum.

mor bembom çok güzel yazmış. hayatlarımızın dengesi şaştıysa bu yüzden kendimizi suçlamamalıyız. örneğin sosyal medyada birçok insan yediğini içtiğini, gittiği yerleri, özene bezene yaptığı makyajıyla kıyafetleriyle selfielerini falan paylaşırdı. pandemi sonrasında bunları yapamaz oldular. başlarda gene evde kek yaptım börek yaptım yoga yaptım temalı fotoğraflar vardı. şimdi dikkat edersen onlar da yok. beğenme ve beğenilmeye çok alışmış olan büyük bir kesim bundan mahrum şu anda. ne kendimiz tatmin olabiliyoruz, ne de başkalarına gösterebileceğimiz ışıltılı bir yanı kaldı hayatlarımızın. ben şahsen çok sosyal medya kullanan biri değilim, daha çok izleyiciyim. belki 30 fotoğraf paylaşmışımdır bugüne kadar instagramda. ama takip ettiğim kadarıyla birçok insan hayatlarını göstermeyi alışkanlık haline getirmişken bunu yapamıyor artık.

karantina öncesi gene iyiydi, aralıktan önce yani. çıkıp deşarj olabiliyorduk. yazın bir ara virüs yok gibi takılıyorduk. herkes tatildeydi. şimdi bunu yapamıyoruz. hem iş stresi var, hem de deşarj olabileceğimiz bir alanımız kalmadı. bu bence kolay bir şey değil. madem deşarj olamıyoruz, işlerimizde de eskisi kadar iyi performans gösteremiyor olmamız bana kalırsa çok mantıksız değil.

hala çok iyi çalışan insanlar da var bu arada. ama onlara baktığımda zaten pandemic öncesinde de pek de sosyal ve aktif hayatları olmayan insanlar olduklarını görüyorum.

bence herkes eminim benzer şeyler yaşıyordur
zor zamanlar geçiriyoruz ve bunun da belli etkileri oluyor
kendinize yüklenmeyin

ben bu durumu düzenli spor ile aşabiliyorum, sizin için de uygunsa öneririm
ve bazı günler de dopamin orucu tutabilirsiniz
evrimagaci.org

yalniz degilsin. benim de icimden hicbir sey yapmak gelmiyor. normalde de tembel bir insanim ama son donemde beter oldum.

Youtube’u sil telefondan

Kalan mı 3 bin dolar yoksa bunun bi kısmını biriktirdin mi ? Dolar yıl sonuna 7 olsa çektiğin 3 bin dolar 21.000 tl olacak ama sen 22.600 olarak geri ödemiş olacaksın. Yaptığının mantıklı olması için doların sene sonunda 7.53 olması gerekir. Olur mu olmaz mı bunu sen düşün.

FED faiz düşürmüşken doların bu kadar artması mantıklı değil, şu salgın meselesi rayına oturunca doların geri gelme ihtimali bana göre yüksek.

Ama uzmanı değilim bu işlerin, sen kendin karar ver. Ben olsam bu kadar yüksekken faizle kredi alıp dolar almazdım

Aldın 6,5 liradan diyelim, 1 ay sonra düştü geriye mesela, hem alıştan zarardasın hem faizden.

@esinsin kalan borç 3 bin dolar

Ayni sistemle devam. Ben olsam bu ay alacagim dolari almaz tl olarak tutardim. Onumuzdeki ay alirdim.

John Bloor +1

Dolarin artmasinin tek nedeni dunyadaki sistemin duracagi gorusu.Normalde bu seviyelere cikmasi beklenmezdi bu faizlerle

Her kriz doneminde bu kapitalizm bitiyor,bu sistem devam edemez tantanalari cikar.Sonra Amerika para pompalar, sisteme reset atar.Her sey kaldigi yerden devam eder.Bu sefer de aynisi olacak.Benim dolar borcum olsa su an TL'de tutar dolar almak icin firsat kollardim

hayır bu kurdan dolar alma. @brkylmz +1

Kredi çeksen zaten faiz ödeyeceksin bence her ay düzenli alıma devam et belki dolar düşer ilerleyen günlerde şansını denemiş olursun. Dolar çıksa bile aşağı yukarı faiz masraf derken anca eşitler gibi birbirini.

Öncelikle sigortanızın psikloloji servisini karşılayıp karşılamadığından emin olun. Muayene ile fark olacağını düşünmüyorum. Önemli olan sizin isteklerinize yanıt veren, uyumunuzun iyi olduğu bir psikolog bulmanız.

Acilde bile sağlam fatura çıkaran bir sigortam olmasına karşın psikoloğu kim karşılıyor merak ettim.

Hors de prix
L’arnacoeur

devletin belirlediği oran dışında zam olmaz. ancak döner sermaye, kayyımlık vb yan gelirleri olabilir.

zam almanın usulü var, özel sektör gibi keyfi değil. mevzu memur derecelendirme sistemine göre yürür. atıyorum dil tazminatıyla ya da kademe atlayarak maaş yükseltilebilir. yine de öyle radikal bir değişim olmaz. ünvana bakar.

Zam orani her sene sonunda oturulur ve sendikalarin teklifleri vs cercevesinde belirlenir, ayrica da enflasyin orani eklenir. Yilda iki zam seklinde olur, ocak ve temmuz aylarinda. Onun dışında derece/kademe denen seyler vardir ona gore maasa belli ekler gelir, mesela 5ten 4e yukselirken 150 lira gibi filan.

6 aydan 6 aya alır. 7. ve 4. derecede maaş zammı alır.

slim fit mi bakıyorsunuz acaba? yada m giyiyorsanız L slim fit alabilirsiniz mesala.

slim fit evet. öyle yaptığım da oldu ama değişen bir şey yok bele yine yapışıyor, öyle belim kalın falan da değil.

Çok ilginç benimkiler de üstten tam belden bol oluyor.

h&m’de bulabileceğinizi düşünüyorum.

belirli bir süresi var diye biliyorum. birkaç saniyeye genelde telif gelmiyor, şirketler göz yumuyorlar. gerçi iki üç saniyelik video, müzik vs için telif yiyenler de var youtube'da. bilemedim.

ps: tiktok ne, hiçbir fikrim yok. vine gibi bir şey olarak algıladım.

(bkz: american hustle)

Miller's Crossing
The Untouchables
The Sting

Carlito's way
In Bruges

film değil ama aradığın şeyi tam olarak karşılayan bir diziyi şiddetle tavsiye edebilirim: boardwalk empire

Açıkçası bununla ilgili duyuru açmayı düşünüyordum. Hakkaten elime su değmesin hemen buruşuyor önceden böyle değildi.

Tabakları daha iyi tutabilesin diye vücudun yapıyor.

@2'ye ek olarak, kendi mini adaptasyonunu sağlamışsın. bir süre elde yıkamaya ara verirsen düzelir. ya da bulaşık eldiveni kullan.

abi o vücudun indikatörü değil mi la? ben banyodan ne zaman çıkıcağını herkes parmağına bakarak anlıyo sanıyodum :(

Bu osmos ile alakalı birşey. Canlı hücreler kendilerinden yoğun sıvı ortamına girince dışarı ve içerideki basıncı ayarlamak için su kaybederek buruşur ya da su alıp şişer. Birim zamanda alıp verilen sıvıyı sabit düşünürsek osmotik dengenin erken sağlanması sıvı ile hücre arasındaki madde yoğunluğu farkının azaldığını gösterir bize. Suyun hücreye göre daha fazla madde içerdiğini ya da hücre yoğunluğunun arttığını da söyleyebiliriz. Ya da yaşa veya diğer faktörlere bağlı olarak hücre zarlarının geçirgenliği artmıştır, daha kısa sürede daha fazla sıvı geçirip daha çabuk buruşuyordur.

@curukturpkokusu Osmoz ile alakalı değilmiş. Sinirleri kesilmiş parmaklar buruşmuyor.

en.wikipedia.org

touristica ve tatil.com'a bak derim. ets'den %35-40 daha ucuz oluyorlar

giremeyecekler zira milletvekili olamayacaklar.
ve evet bunlar meclise girmemeyi göze aldilar.
kazanamayan, meclis'te ol(a)mayacak.

fakat, rte'nin kazanmasi durumunda devlet bahceli'nin kendisinin yardimcisi olarak atanacagini dusunuyorum.

muharrem ince kazanirsa meral aksener'i yanina alir diye dusunuyorum. ayni sekilde meral aksener kazanirsa muharram ince'yi yanina alabilir.

fakat, diger cumhurbaskani adayi parti liderleri; temel karamollaoglu, selahattin demirtas (eski hdp esgenelbaskani) ve doğu perincek icin bunun mumkun olabilecegini dusunmuyorum.

tabi siyaset bu, belki de olabilir.

meclis dediğiniz çatı "millet vekillerinden" oluşur. aynı anda hem cb adayı hem mv adayı olunmuyor.

Philadelphia deneyi ile ilgili History channel'ın belgeseli vardı.

(bkz: ruhi çenet)

ancient aliens belgeseli va ronu izle

Mesaj geçmişini okumam da kimlerle mesajlaşmış şöyle bi bakarım. Anlamsız birisini görürsem de sorarım bu kim diye, habersiz yapmayadabilirim ama kendi isteğiyle bak diye vermiş.

sevgiline göre değişir. ciddili sevgilimse bakarım. güvensizlik teşkil eden şeyler varsa ayrılırım. kıvırmaya gerek yok.

kimlerle konusmus diye bakarim ama oyle acip tek tek arkadaslariyla, hemcinsleriyle falan konusmalarina bakmam.

şifrelerini ben asla bu yönde bir istekte bulunmadığım halde "ne olur ne olmaz, lazım olursa benim yerime bir şeyi sen yaparsın" diyerek kendisi verdi. sadece bir kez kendisi istediği için girdim, onun dışında girmedim. girmem de. ben prensip olarak şifrelerimi asla kimseyle paylaşmam bu arada, kendisinin de bu yönde bir talebi yok zaten.

neden diye soracak olursan, durduk yere canımı sıkmak istemiyorum. ben onunla kendisine güvendiğim için sevgili oldum. şu an ne yaptığını bilmemin imkanı yok, gidip evine gizlice kamera mı yerleştireyim? böyle hayat yaşanmaz. ya güvenirsin ya güvenmezsin. haliyle, açıp da mesajlarını okuma ihtiyacı hissetmiyorum çünkü beni aldatacağını ya da yanlış bir şey yapacağını düşünürsem ilişkimi keserim direkt. böyle biriyle neden birlikte olayım ki?

bunun yanında, sevgili mesajları yanlış anlaşılmalara çok müsait oluyor. atıyorum onun bir arkadaşıyla kendi arasındaki üslubu, şakayı vs. bilmediğin için çok küçük şeyleri abartıp sorun haline getirebiliyorsun. kendi adıma, buna gerek görmüyorum. dediğim gibi, ben zaten güvendiğim için birlikte olmuşum, mesajlarına bakacak kadar güvensiz hissediyorsam o noktadan sonra ilişkimden hayır geleceğini düşünmem pek.

o yüzden okuyup da boşuna ortalığı karıştırmanın gereği yok, bana ne. ünlü şair mustafa topaloğlu'nun da ifade ettiği gibi, cehalet mutluluktur.

her satırını okurum

O mesaja bakınca hiçbir şey eskisi gibi olmuyor.

Okumam okuyani da sevmem. Maco degilim.

ideal olan sevgililerden birinin digerine sormasi "okusam rahatsiz olur musun?" diye. rahatsiz olur ise okumamli ama kendi mesaj gecmisi de gizli kalmali. Eger "okuyabilirsin" der ise iki taraf da birbirine acmali. Bir iliski ya "guven" ya da "seffaflik" uzerine oturabilir. ya iki taraf da birbirine guvenir ve okumasi icin bir neden yoktur, ya da iki tarafta birbirine seffafdir okunmasinda sakinca yoktur. Iliskilerde en buyuk problem bunun onceden netlestirilmemsi, biri iliskiiyi seffaflik uzerine var sayiyorken digeri guven uzerine kuruldugunu dusunuyordur. Bu da ilerde kavgaya neden olur, yada biri bu durumu kotuye kullanir. Kendi mesajlarini saklarken digerininkini okumak gibi. Aslinda seffaflik veya guven iliskisi durumu da dogru ve yanlis degil, dogru olan ortak karar verilmis olmasi, yanlis olan karar verilmemis olmasi yani ciftin birbirinden farkli dusunmesi.

aslında okumamak lazım ama okurum.

yalnız şöyle ki stalk ve dedikodu manyapı bi insan olarak kim şifresini verirse versin okurum. olay sevgilide değil yani.

Sevgilim bana "mesajlarını okusam rahatsız olur musun" dese, savunma psikolojisiyle "yğöö al oku" derim. ama bu yaptığı çirkin davranışından dolayı onulmaz yaralar açılır

eskiden kesin okurdum.
şimdi, şöyle bir bakarım kimlerle konuşmuş ne yapmış diye.

karşımdaki insana, ilişkinin durumuna, süresine, duyduğum güvene göre değişir mesajları da okuyup okumayacağım.
haberi olmadan okuyacağımı yine de sanmıyorum.
ama eğer okursam da, kendimi yemem, okuduğumu söylerim.
kavga edilecekse kaçmam.

bu mail ve mesaj okuma meseleleri gereksiz gerginlik yaratıyor ilişkilerde.
çünkü illaki takacak bir şey bulunur.
çok da girmemek lazım bu konulara.

Ben farklı bir tarayıcıdan oturum açınca ona uyarı gideceği için hesabına giriş yapmazdım utancıma.

Ancak tut ki tesadüfen mesaj kutusu açık bir şekilde denk geldi, önümde kabak gibi duruyor. O zaman kendimi tutamayıp okurum ve %100 moralimi bozacak bir şey bulurum o mesajlar arasında. Okumamak ruh sağlığı açısından en doğrusu.

kendi isteği ile biri bana facebook -ya da herhangi başka bir mecra- şifresini verse ben bu şifreyi kabul etmem. eğer bana bir şey yaptırmak için lazım olursa o an geldiğinde şifreyi alırım, sonra şifreyi değiştirmesini talep ederim.

kim olursa olsun bana bir anıyı göstermek ya da fikir almak için gösterilmeyen yazışmaları okumam. neden okuyayım? bu onun başkasıyla arasında olan bir şey. biriyle birlikteysem zaten ona güveniyorumdur. tabii bu güven boşa bir güven de olabilir ama hakkım olmayan şeyler yaparak bunu öğrenmek ile bu güveni boşa çıkaran şeyler yapmak aynı şey bana göre.

sevgilimin cep telefonu şifresini biliyorum, o da benimkini biliyor çünkü sürekli lazım oluyor. ev arkadaşımın ve sık sık görüştüğüm başka arkadaşlarımın da telefon şifrelerini biliyorum ona bakılırsa.
telefon şifresi dışındaki facebook vs. şifrelerini bilmiyorum. çünkü bana ne.

soruya cevap: bu güne kadar sevgilimin telefonunu karıştırma fikri bir kez olsun aklımdan geçmedi.

o da benim telefonuma hiç bakmamıştır ve bakmak aklına gelmemiştir eminim ki. çünkü bizim aramızda öyle bir güvensizlik yok.

sevgilisinin telefonunu/sosyal medya hesaplarını karıştıran insanları da duyunca çok üzülüyorum. demek ki çok dandik ilişkileri varmış, yazık.

@der meister +1
ne şifre alır, ne şifre veririm. sevgili de olsan, evli de olsan, her zaman kendine ait bir hayatı, bir özel alanı olmalı. Birliktelik saygıdır, güvendir, zaten güven(e)miyorsanız, mesajları okumak da, bütün hesabı kontrol etmek de, sizin için bir halta yaramaz.

kendi isteğiyle de verse facebook şifresini ya da cep telefonu almam. Evet kimine göre ben bir enayiyim.

Ama bu hareket benim de aynılarını ona vermem gerekmesi gibi bir beklenti yaratacağını düşünüyorum. Sevmem böyle şeyleri ben. Güvendiğim biriyle olmayı ve bana güvenmesini tercih ederim. Özel alan bırakmakta önemli ayrıca.

Ciddi ilişkim oldu. Ne okudum ne de o okudu. Gerçi sosyal medya ile falan işimiz olmadığı için de rahat olmuş olabilir ancak cep telefonu mesajlarımızı kontrol etmedik örneğin. 17 yaşında falan yapıyorduk böyle şeyleri değil mi ??!. Ha bir şeyden ciddi manada şüphelensem belki ama şüphelenmeyeceğin ve güvendiğin bir ilişki olmalı ve bunlar olmamalı.

Okumam ayrıca mesajlarını okumakla kimlerle konuşmuş diye bakmakta bir fark göremiyorum. Sevgilimin telefonu da benim telefonum da şifresizdi bir kere açıp bakmadım ama o benimkine baktı.

Doğadaki insan

edit: insansız demişsin pardon. Planet earth 2 izleyebilirsin. 1i izlediğini varsayıyorum.

kanada veya norveç treni izle.

Planet earth

www.youtube.com

buradan yardır

Basta da dürüm mutlaka yiyin. Seflerinin biri tr de en iyi digeri dunyada en iyi olan lokantalardan birinde calismis.

Cook book da benim surekli yedigim yerlerden biri tabagi 20₺ ve acik bufe istedigin kadar alabiliyorsun. Cok guzel yemekler var. bol bol sebze yemis olursun.

Cay tarlasinda menemen ya da mihlama yiyebilirsiniz. Kredi karti gecmiyor aman dikkat :). Moda genel olarak pahali oldugundan sadece bunlari soyledim yoksa bonkis kev falan guzel yemekleri olan yerler.

Simit peynirinizi alıp çay bahçesinde çayınızı söyleyerek ekonomik bir şekilde kahvaltıyı atlatabilirsiniz.

net söylüyorum bak,tüm kesime hitap eden bi tarafı var bence en çokta öğrencilere.. hem de moda da.. Dodo cafe.. güzel bi menü tarifi var, istediği kadar yiyosun ve ödüyosun. Banada burada biri önermişti, sağolsun o arkadaş.

bahariyede happymoons un karşısında yan yana cafeler var 17-18tl ye zengin bir kahvaltı tabağı servis ediyorlar tavsiye ederim.

Problem olmaz, sayılır.

Ben oy atarken müşahit 'Yalamamışsınız, içe kıvırmışsınız. Düşmemesine özen gösterin. Düşünce sayılmaz' diye kontrol ettirdi. Onun dediğine göre sayılmıyor.

sayılır kesinlikle. içeri girdikten sonra sıkıntı yok.

@aychovsky

Musahitin aslinda sizle (secmenle) diyaloga bile girmemesi gerekiyor :/

Benim bildigim tamamen zarftan cikmadikca kesinlikle sorun yok. Tamamen cikarsa noluyo bilmiyorum ama.

oy kullandığım son seçimde ben zarfı kapatırken orada bulunan görevli gerekli olmadığını söylemişti, açık atmıştım (yapıştırmadan). oy dışarı çıkarsa ne olur bilmiyorum ama ilgilidir diye eklemek istedim.

ek: bir de geçen seçimlerde "yapıştırmayın, açarken pusula yırtılabiliyor" gibi uyarılar okuduğumu hatırlıyorum internette.

ek2: ben yeni attım. yine "kapatmaya gerek yok" dediler.

zarf senin kabinden çıktıktan sonra oyunun "güvenilir" bölgeye atana kadar gizliliğini, oyunun gizliliğini korumak için zarf sayısı oy pusulası sayısına eşitse sıkıntı yok. sandık görevlesi azami ölçüde oy psulasının zarfın içinde olacak şekilde atılmasına dikkat etmeli ki sayım esnasında itiraz sıkıntı sorun olmasın.

bostancı civarı green park otel ve bostancı park dedeman gecelik 150 lira civarı gayet iyi 5 yıldızlı oteller. kadıköy merkezden taksi de 20 lira civarı tutar.

hostel olarak da kadıköy merkezde hush var oraya bakabilirsiniz. uygun fiyatlı, temizdir. ortak banyolu özel oda 90 lira civarı.


www.hushhostelistanbul.com

Hush artı bir

şifresini hatırlıyor musunuz? dosyaları başka bir lg marka telefona atıp orada kilitlerini kaldırabilirsiniz (aynı google hesabı aktif olmak şartıyla).

başkasının telefonunu kurcalamadan da emülatör ile yapılabilir.

www.andyroid.net

Code complete
C# in nutshell
C# in depth by jon skeet
C# language spec

Baslangic seviyesinde
www.amazon.com
www.amazon.com
www.amazon.com

Orta ve ileri seviye:
www.amazon.com
www.amazon.com
www.amazon.com

Ayrica turkceye cevirisi ile bu kitap:
www.dr.com.tr

spoiler uyarısı yapmıssın bir daha yapayım mı bilmiyorum.


virüse çare bulunmadı. dizi de buna odaklı değil. insanlar kendilerine iyi yaşam şartları olusturmaya calısıyor ama her zaman oldugu gibi birbirlerini yemeden edemiyorlar. zombiler geri plana atılmıs durumda, insanlar arasındaki rekabet ve catısmalar daha ön planda.

gecenlerde 7. sezon yayımlandı. negan diye bir herif peydah oldu, herkesin iflahını kesecek gibi görünüyor. bakalım nolucak.

iş zombi vs insan olayını çoktan aştı. artık kıt kaynakları ele geçirmek için birbirleri ile çatışan insanlar var. devletlerden bir şey kaldı mı hala bilemiyoruz.

ilk bölümlerde kapı açan o zombiler gitti, yerine sadece ses çıkartan ve kaplumbağa hızında yürüyen zombicanlar kaldı. ama hala bunlara yakalanıp ölenler var.

6.sezonun yarısında bıraktım. zerre merak etmiyorum.

eğer yoksa bir tost makinesi edinin. unonun tost ekmeklerinden alın ve akşamdan neli seviyorsanız tostlar yapıp buz dolabına buz dolabı poşetleri içinde koyun. 1 haftalık tostunuzu 1 saatte hazırlayabilirsiniz.sabah uyanıp takın tost makinesini koyun içine, siz hazırlanana kadar olmuş olur.

bu sicak cikolata vs yapan kahve makinalarindan al, bir de termos, sabah iki olcek sicak cikolata yaptir makinaya sen hazirlanirken, cikarken de termosa doldur, yolda ic. bir suru degisik tadi olan kapsuller var, sec begen.

aylık faiz olduğundan.

evet, 1.5% dedikleri aylık faizdir olsa olsa.

işte bunlar hep bileşik faiz...

(bkz: bileşik faiz)

Aylık olsa da sorun var gibi.
10 bin tlnin yüzde 1,58 u 150 tl.
Banka bana 380 tl ödeyeceksin 36 ay diyor. 380 x 36 = 13,680
Her ay faiz 150 ise 380 den çıkarınca 230 ana para kalıyor madem. 230 x 36 = 8200 küsür. Yani aldığımdan daha az para oldu.

Bisiler eksik gibi hala anlamadım.

basit olarak faizin mantığı şu şekilde:

diyelim ki 10,000 lira çektin. senin borcun başlangıçta 10,000 lira ama 1 ay sonra 10,150. diyelim ki 350 lira ödedin. borcun 9,850'ye düştü. 1 ay sonra 9997. yine 350 lira ödedin 9647 borcun kaldı. 1 ay sonra 9792. vs vs. 350'yi kafamdan salladım tabi ama böyle 36 ay ödeye ödeye en son kalan borcu 0 yapan ödeme miktarı da senin sabit aylık ödemen oluyor işte. kalan borcun sürekli azaldığı için işlenen faiz de azalıyor normal olarak.

bozulduğunda otomatik devreye gireceği garanti mi peki

android'lerde sohbet yedeğinden google drive'a yedekleniyor.

eger yedeklediysen devreye girecegi garanti. 4-5 gerek ordan yedegi aldim ben.

Gozlukcuye git. Bunlardan gecilmiyor zaten gorursun.

Amblem armani gibi duruyor.

teşekkür epostası geliyor, içinde bağış yaparken girdiğiniz bilgiler ve bağış miktarı yazıyor.

png olması lazım. ya da bmp

bence dünya yuvarlaktır yazmanı değil şu şu araştırmalara göre dünya yuvarlaktır yazmanı alta da referans koymanı bekliyorlar.

o zaman görüşlerimi neden istiyor? görüşlerimi nere yazıcam?

Dogru alintilama yapmalisin, sonunda kaynaklarini belirtmelisin, intihal olmamali vb.

kanıtlanabilirliği yüksek, daha önceki bilimsel yapılmış bilimsel çalışmalardan temel almış ve kendi içinde de bilimsel verilere dayanan yazı demek.

tek derdin topuklu olmasi ise nike airforce1 almanı öneririm

footlocker bir de kadikoy'de caferaga'nin oraya giderken bir magaza vardi adini unuttum ama merkez bir yerde. genelde skate urunleri satan magazalar vans satar cogunlukla.

nike airforce'lar aşırı çirkin geliyor bana.

her firma zamaninda kendi urettikleri ile soz sahibidir. nike simdi canvas yapsa illa kendinden hava tabanli bir sey katacak o yuzden o modelin icine edilecek. bu yuzden o isi zamaninda kim yapmissa onu tercih etmek daha mantikli. bkz. convers

vans da keza kendine ait bir profil olusturdu. zaten genel alani skate shoes bunun yaninda bilgin olsun vans'dan daha iyi ayakkabilar da var.

freedom sports

imdb'de bu tarz bir şey var.tam olarak dediğin gibi sayılmaz aslında. film sayfasının az aşağısında "People who liked this also liked..." yazıyor.

Criticker.
Aradiginiz site bu degilse bile alaninda oldukca iyi.

biraz önce karıştırdım :), şunu gönderecektim bu olabilir mi diye www.tastekid.com

tastekid! evet buydu, teşekkürler :)

hangi işletim sistemi

Gecenlerde bnezer bir sey sordum, windowsta (w10 icin sormustum) programlarin cogunlugunun registrye otomatik yerlestirildigini, bunu düzenlemenin yolu oldugu ancak bilmeyenlerin kalkismamasi, yoksa cogu programin kafayi yiyecegini özetlediler bana.

Hepsi bir yana, bu sekilde ssdnin hizli olmasinin avantajini da pek kullanmamis oluyorsun.

@hitchcock icin edit: su an birkac 3d cizim programi (autodesk inventor ve libraryleri vs), matlab, sadece fonksiyonel driver ve programlar (pdf reader, office, flux vs gibi, hafta icinde bir defa kullanmadigim programi kaldiriyorum) steam, birkac oyun var. cidden baska hicbir sey yok, 274 gb dolu su an 500lük ssd'de. bir oyun minimum 8 gb, matlab 10 gb eklentilerle, inventor 22 tutuyor her seyiyle. bence 120ye sigilamamasi gayet normal.

7.enpedi.com

Pardon bu win7 için ve çok problemler yaşanıyormuş galiba.

Çoğu program nereye kurulacağını sorar, sormayanların genelde kurulumun ilk adımlarında hızlı kurulum özel kurulum seçenekleri vardır, özel kurulumla devam ederseniz ayarlayabilirsiniz çok yüksek ihtimal.

işletim sistemi win10

çamlıca sosyal tesisleri, fethipaşa korusu, beykoz sosyal tesisleri. belediyenin tesisleri hem ucuz hem harika yerler.

fotoğraf çekmeyi seven biriyse, sirkeci metrosundan dümdüz yukarı doğru yürüyün. oralarda eski yapılar var. güzel fotoğraflar çıkar. birde mimar sinan kafe. kahvesi güzeldir. hele akşam 5-7 gibi gidersen hafif rüzgar esiyor. ayrı bir hoş.

Rahmi koç müzesi. Galata kulesi. Sultanahmet.Ayasofya Topkapı.ortakoyde waffle ve kumpir

Senin dediğin yerlerde değil ama bunlar must lar

arkadaşını mecidiyeköy'e götürme hatta bence şişli ilçe sınırlarından içeri sokma ki hayattan soğumasın :)

selimiye camiinin altında ağa kapısı var. mutlaka götür. haliçe pier lotiye çıkar. gülhanede gezdir. aklıma bunlar geldi şimdilik.

Icinizdeki cocuk olmemisse oyuncak muzesi.

bu couchsurfing üstünden düşürdüğüm hatunlar için istanbul gezisi tercihleri badi. fatih terim ingilizcesinden hallice anlayacaksındır.

You should choice. (You can search this location on google images :))

1. Anadolu Kavağı Tour (voting: 5/4) (1 day anatolian side, european side): Sights: Uskudar, Maiden's Tower, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Beykoz, Yuşa Prophet, Anadolu Kavağı. You will see all along Istanbul Bosphorus. We can make raki and fish. Maybe we can pass european side for spice bazaar from Eminönü.
www.google.com.tr

2. The princes' islands Tour (voting: 5/5) (1 day anatolian side): Sights: we will go Princes' Island with Ferry. We can give bagel to seagul. Its very beatiful place. We can rent bicycle than we will trip heybeli island. I am not sure but maybe we can swim. We can make raki and fish.www.google.com.tr

3. Şile Tour (voting: 5/3) (1 day anatolian side): Şile is a few far from Istanbul Centrel. When we go şile we must use bus. (75min). Şile is very small place. But I dont recommend. If we dont swim its not good for us. But we can make rakı and fish.
www.google.com.tr

ürün muhtemelen budur www.n11.com


ayrıca lmgtfy.com

kadın erkek için fark etmiyordur bence. ama watsons'da kendime maske alırken yanlışlıkla üzerinde for men yazan bir tane maske almışım dediğiniz tarzda. bir iki kullanımlık poşet maske. eğer ankara'daysanız size verebilirim (değiştirmeye gitmeye, gidip mağazadakilere derdimi anlatmaya üşendiğim için kaldı elimde. çevremde bunu kullanan erkek de yok).

bu tarz manskeleri watsons graits ve rossman'larda kolayca bulabilirsiniz. bir de missha'nın siyah bir maskesi var. o da çok güzeldir: missha.com.tr

aynen ben de izlemiştim böyle bi film kaslı abiler vardı ama ismini hiç hatırlamiyore

universal soldier'ı hatırlattı bana biraz ama?

@ucan spagetticanavari +1
dediğin film universal soldier bence de
www.imdb.com
www.youtube.com

m.imdb.com

Kurt russel oynuyor. soldier.

van damme'ın da vardı böyle bi filmi

Mar adentro

Hekim ibn-i sina

ikisi de izlendi :/

(bkz: one week)

Kış Uykusu

manzara deyince walter mitty

into the wild

(Spring, Summer, Fall, Winter... and Spring) kim ki-duk

uzak

Sibirya ekspresi

Jin

The Way Back www.imdb.com

Bir zamanlar anadolu'da

Force Majeure www.imdb.com

the american filminde güzel bir kasaba izliyoruz.

keza talented mr. ripley'de oyunculardan ziyade yine sahil kasabası başrolde.

ikisi de italya diye biliyorum.

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
bu filmlerde hoş manzaralar vardı. istediğin kriterlere uyuyor sayılırlar :D 4. filmi yarıda bırakmıştım gerçi.

gidersin yahu. birkaç istisna dışında kasan olmaz hele şu sıcakta.

normalde nasıl giyiniyosan öyle git,smokin,kadınlar için tuvalet bunlar prömiyer zamanlarında mecburi.o da belirtilir zaten.

şorta tik atmamışsın ama şort bile olabilir.