Ekşi Duyuru

Ruh ikizin bu kartın diğer yarısını taşıyor olabilir. HAni filmlerde olurdu ya. Aldığın yere sor bi.

aynı cepten diğer yarısı da çıktı ama o an önemsemeyip sallamıştım, şimdı pişman oldum.

hayır bir insan neden giyim mağazasında hafıza kartını kırıp arka reyonlardaki bir giyeceğin cebine atar ki? içinden ilgimi çekecek şeylerin çıkacağını düşünüyorum o yüzden bu merak.

Sağlamsa da direk göremezsin, ince işçilik lazım. Kasma fazla.

caps at

Şu konuya bir bak. İşine yarayabilir.

forum.donanimhaber.com

Muğla merkezr yakin akyaka var. Ben hep orda çadır atanlari gorurdum. Bi arastirin isterseniz.

deli misiniz siz yarım saatlik doğa cenneti bir koy varken dagın basinda merkezde parkta yatacaksınız allasen?

akyaka+1

www.google.com

Akyakada yürüme mesafesinde ormanlık alanlar var yine şehir içi sayılır. Dere kenarları var serin olur. Yarım saat daha gidin akyakaya varın. Muğlanın bi numarası yok. Gara mula.

@cokponcik; hayır deli değiliz, akyaka diye bir yerin varlığından haberdar olmadığımız için merkezde bir yerde yatmayı düşünmüştük. duyuruyu açmamın da amacı bu zaten, gelecek yanıtlara göre yer seçeceğiz.

şimdilik akyaka'da karar kıldık.

@tolga asp

deli oldugunuz icin ciddi olarak sormadım. o bir ünlem cümlesiydi, "kesinlikle oraya gitmelisiniz!" anlamında.

bu arada bodruma da gelin, bi bira ısmarlarım.

Marmaris merkezde sahilde matını seren uyuyordu hocam geçen hafta. gürültüsü çok olur ama.
koylar iyidir hocam boşver merkezi , çiftlik koyu'na gidin marmaris'te matı serin gece uyuyun. çantanıza stok yapın püskevitleri falan.

10 dakika sürer yada sürmez araçla. toplu taşıma yok zaten.

atlas pasajı

Fly inn avm. Florya.

(bkz: ibb florya sosyal tesisleri)

söylediğiniz yerlerden şuna benzer bir açıyla izleyebilir miyim?

www.seyirturu.com

O foto flyinin oradan çekişmiş. İstediğin için flyinn. Florya sahilden inenleri alttan falan görebilirsin. Sefaköy uzak, anca kalkanları görürsün aprona çok uzak.

ibb den inen ucaklari gorebiliyorsunuz sadece.

flyinn de planespotters için balkon gibi bir yer yapmışlardı. flyinn tam dediğiniz yer.

Yerken ağzına tane tane sarımsak gelmesinden rahatsız olmuyorsan kesmek daha iyi. Dövdüğün zaman sarımsaklıktan çıkıyor sarımsak.

bicagin yuzuyle hafifce ez.

ben olsam keserdim, dövülünce homojen olarak dağılmayabilir sosun içinde.

dövünce daha iyi oluyor bence tadı. yalnız, sarımsağı bıçağın sapıyla bir tabakta dövüyorum, sosun diğer malzemelerini de (domates rendesi vs.) bu tabağa döküyorum pişirmeden. böylece sarımsağın ezildiğinde çıkan suyu sosa karışmış oluyor.

Sorunlu alışverişler diye bir bölüm vardı. Orada başlık aç.
forum.donanimhaber.com

hem sorunlu alışveriş kısmına yaz hem de imzanda yazabilirsin.
bazı kişilerin imzasında xxxxx şahıs dolandırıcıdır, alışveriş yapmayınız gibi uyarılar görüyorum

sapphire

sapphire olması lazım, cıkmadım adaları falan bilmiyorum ama terası falan var heryer gozukuyor ordan adalarda gozukur heralde.

Ağda yapılıyor, kendiniz yapamazsınız ağdacıya gidin.

Erkekler de aldırıyor kimse garipsemez.

omuz olurda gecen bende sormustum duyuruda ense için orasi cok acir falan denmişti.

sakın kardeşine yaptırma acıdan çocuğu döversin. ille evde yapalım dersen uyuşturan krem sür öyle dene.

Berberde ağda.

ben ensemi ve omzumu hatta sırt bölgesi tüm diyim, üç ayda bir aldırıyorum. ilk kez yaptıracaksan çok acır, kızarır, yanar, kaşınır. sonraları alışıyorsun, tınlamıyorsun çünkü kıllar seyreliyor. sonrası tertemiz ve rahat. üç ayda bir yaptırmaya değer.

benim eşim alıyor. anlayan birisine yaptır.

azıcık bütçe ayırabilirsen yapıştır lazeri.

Valla ayni dertten ben de muzdaribim. Gogsum killarim falan kilsiz/az killi sirtimda da kil yok omzumda ve arkasinda tek tuk de olsa kil var aq.

Sebep de bulamadim sonra saclarim uzunken sik sik yikadigim sampuanlar geldi aklima. Herhalde onlar cikardi.

Agda dusundum ama aciyormus vazgectim. Makineyle giriseyim dedim daha fazla cikar diye dokanmadim.

Isin sonu lazere gidecek gibi duruyor.

bana çocuktan çok annenin sorunları varr gibi geldi. aile terapilerine katılmaları faydalı olur. sonuçta ikisi arasında bir anlaşmazlık var ve ayrı ayrı psikologa görünmeleri pek faydalı olmayacak gibi.

evet bende öyle düşünüyorum, annemiz sorunlu.

aile terapilerini bir araştırayım ben.

bir daha kardeşinizin yanında bu konunun bahsinin açılmasına bile izin vermeyin. değil ki başka bir psikiyatrist. kıza o kadar 'sende sorun var' baskısı yapılırsa kızın var olan asıl sağlığını alacaksınız. annenizi susturmak ya da annenizin içini rahatlatmak için kızı oradan oraya sürüklemeyin. inanın olumsuz etkileniyordur kız.
annenizi razı etmeye bakın anneniz bir psikolog ya da psikolojik danışmanla görüşssün. psikiyatriste götürmeyin ama bir danışma ayarlayın. yanlış inançları var olabilir.
geçmiş olsun. asıl zor iş size düşüyor burada ama. annenize engel olup kardeşinizi koruyacaksınız. annenizi bir danışmaya yönlendireceksiniz. bence en iyisi bu şu durumda.

anne tedavi olmalı o açık ama bir de daha fazla kardeşinize bu durumu belli etmeden işleri halledin. yoksa normal olan kardeşinizin psikolojisini siz bozacaksınız. kız belli ki zaten ergenlik filan zor bir dönemden geçiyor, bir de anne bu şekilde davranarak kızın hem özgüvenini yok edecek, hem hasta edecek.
bence daha fazla onun yanında psikolog doktor hasta muhabbeti yapmayın.
aile terapisindense önce anneniz yalnız tedavi görmeli bence. gerekirse doktor bırakın kardeşinizi çağırsın ama kızı şimdi yeniden sürüklemeyin peşinizden.
ona normal davranın annenizle de konuşun onun yanında bu konuları daha fazla açmasın.

hastaneye anneni yatir. kendi cocuguyla ugrasamayip hastaneye yatirmaya calisan anneden hayir gelmez.

Anneniz sussun diye ergen kardeşi psikiyatriste götürmek hiç doğru bir hareket değil, kızcağız az şımarıkken hakiki deli olacak anneniz yüzünden, sonra size de düşman olabilir. Annenizin bu durumu hakkında bilgi verdiğiniz bir psikiyatristle görüşmesini ve uzun süre görüşmesini sağlayın derim.

Kardeşinle annen hakkında konuş. Muhtemelen annenin daha önce yaşadığı bir sıkıntı var ve ondan korkuyor. Bunun kardeşinle kesinlikle ilgili olmadığını sadece annenle ilgili olduğunu anlat ona. Yani onun da bir birey olduğunu ve onu dikkate alarak annen konusında işbirliği içinde olduğunu hissettir.
Yuksrıda aile terapisi demişler. Çok iyi fikir. Ama konuşup kardeşini de buna istekli hale getirmen gerekiyor. Zorla gitmesin gene.

kardeşim de sorunun annemde olduğunu bildiği için o kadar etkilenmiyor açıkcası, sadece bu bilinçsizliğine sinir oluyor.

teşekkür ediyorum tavsiyeleriniz için. aile terapisti araştıracağım.

Kardeşini koruman gerek. Bence tam tersine biraz ayırmalısın birbirlerinden.

abi çok sıkıntılı, kardeşin dışarıdan gördüğü ilk ilgiye o kadar yoğun tepki gösterir ki ailecek mahfolursunuz. aman diyim, anneni çek ve sert bir dille konuş. çocuk mahfolur, annen bu durumu alttan almazsa eğer işler fazlasıyla çığrından çıkar.(yaşadım biliyorum)

şuan annenle konuşman gereken, anne bu kız hasta lütfen ne yaparsa alttan al ve üzerine gitme. yoksa kendisine dahi zarar verebilir. yani biraz gözünü korkut. kesinlikle kız kardeşine çok iyi davran ve onun en iyi dostu ol gerçekten dışarıdan gelecek kötü bir çevre onu mahfeder. çok içten yazdım lütfen ciddiye al.

Anneyle ayirin, kardese sorumluluk ve destek verin.

kardeşimi koru anneni hastaneye yatır. annen olmasa bu kadar olmazdı brlki krdeşin

İkisinin yıldızını barıştırmanız zor görünüyor; insanlar zor değişir biliyorsunuz, bu saatten sonra annenizin de tutumunu terapiyle değiştireceğini sanmıyorum. O yüzden kendinizi annenin hatalı tutumunu düzeltmek için yıpratmayın bence.

Bana kalırsa sizin yapabileceğiniz tek şey: kardeşinize destek olmak, ''sen anneme bakma, idare et, ben senin yanındayım.'' diye yanında olarak, en azından üniversiteye gidip ya da başka bir şekilde kendi hayatını kurmak için evden/anneden uzaklaşana dek, olaylardan en az şekilde etkilenmesini sağlamak.

kardeşinizin annesini sorunlu biri olarak görmesi inanın ilerde çok çok büyük sorunlara yol açabilir. psikolojik sorunlar. kendimden biliyorum. annem sorunlu bir insan, hiçbir zaman sağlıklı bir ilişki kuramadım ve tam üniversiteye başladığım zamanlar bundan dolayı 1-2 yıl depresyonla boğuştum. o güne kadar bastırmıştım ya da derslerden depresyona girecek vaktim olmamıştı herhalde bilmiyorum.

kardeşiniz etkilenmiyor diye sakın düşünmeyin. annenizi kenara çekin konuşun. kardeşinizin önünde cephe alma durumu olmasın, yani kardeşiniz annenize karşı daha da dolmasın (ama mutlaka kardeşinizi anladığınızı, ona hak verdiğinizi belli edin). sadece anneniz davranışlarını değiştirsin.

dikkatimi çekmemişti ama düşününce haklı gibisin ya.

"Hay senin duyarını..." diye giriş yapacaktım, yazının tamamını okuyunca söylediklerin mantıklı geldi. Haklısın.

Veteriner yerine veteriner ya da veteriner hekim yerine sadece hekim diyenler var bi de. Haklisin

ben hiç rahatsız olmuyorum. rahatsız olunmasını da anlamıyorum.

bana da insan ve hayvan ayrımı yapmacık geliyor, niye kendimizi bu kadar fazla ayırıyoruz diğer canlılardan?

buraya veya başka bir yere soru soracaksam 'kedim' derim. ama mesela soru bir hayvansever grubunda soruluyorsa oradaki oğlum veya kızım sözcüklerinin insan hakkında olmadığı da barizdir ve kullanılmasında sakınca veya yapmacıklık yok. o insanlar evde de kedi / köpeklerine kızım, oğlum dedikleri için soruyu da o şekilde soruyorlar işte. dert edilecek bir durum değil.

bana da çok saçma geliyor. ya ben akraba ilişkileri gibi halam teyzem dayım amcam diyeni gördüm, akıl sağlıklarının yerinde olduğunu düşünmüyorum

bana da çok saçma ya da saçma demeyeyim de gereksiz geliyor. hatta bana isim koyup o isimle seslenmek bile çok gereksiz geliyor. ha sen değil miydin kedine isim koyan diye soran olacaktır, özellikle bi üstteki minik donut arkadaştan bekliyorum bu soruyu asdf ama ona da mecbur kaldım lan, veteriner ille nüfus kağıdı çıkarmalıyız ve isim yazmalısın dedi, ben de mecburiyetten yuki yazdım. koymadım ama yazdım sadece. evde pisi pisi diyodum, lan'lı lun'lu hitap ediyodum falan. sanki yuki deyince, buyrun diyecek..

bana saçma gelmiyor. evde oğlum, kızım diyorum. çocuğun gibi oluyor, o kadar bağlanıyorsun ki. tabi herkes aynı derecede bağlanacak diye bir şey olmadığından saçma bulunmasını da anlayabiliyorum. sağda solda yazarken isimleriyle yazıyorum (tintin, mırmır, sherlock diye) oğlum/kızım yazmıyorum ama yazabilirim de, yani yazsam beni tanıyanlarca tuhaf karşılanmaz, oğlum/kızım yazıyorum diye ben de tuhaf karşılanmam. edit: şimdi hatırladım, "koca kafalı oğlum" diye yazdığım zamanlar oldu.

bir de verilen örneklerde hep bir ihmalkarlık, kusur üzerinden gidilmiş. oğlum/kızım diyecek insanın da hayvanı odadayken pencereyi açık bırakmamasını, tanımadığı hayvanla kendi hayvanını baş başa bırakmamasını, çıkan yaraları patlatmamasını / yaralar görüldüğünde veterinere danışmasını kafasına göre patlatmamasını beklerim. böyle durumlar söz konusu olduğunda oğlum/kızım diye bahsedildiği zaman ben de bir sinir oluyorum. evlat gibi görse böyle mi olurdu diyorum.

ek: @reso aga: isimleriyle çağırınca başka odadayken koşa koşa geliyorlar bizim kediler hemencecik.

yapmacık değil. Ben de senin düşüncene kızıyorum. Ben onu kalbimde öyle konumlandırdım demek ki. 8 aylık bir oğlum var benim de. illa kendim doğurmam şart değil

@whimsical - pisi pisi diye seslenerek dene bi de?

Severken kızım/oğlum kullanıyorum ancak başkasına anlatırken kedimi/kuşumu diyorum. Direk oğlum şöyle böyle diye anlatınca garip durabiliyor çünkü.

var. ben de oluyorum. hatta çoğu insanın hayvanseverlikten çok, 'hayvanatapara' evrildiğine de gözlerimle şahit oluyorum. bilhassa facebook'ta... neyse ki engel diye bir şey var.

sıkılıyorum artık. çok sakil duruyor. hele ki bu coğrafyada.

@agam
pisi pisi deyince bakmıyorlar bile. sokaktakiler isimlerini pisi pisi sandıklarından bakıyorlar. herkes pisi pisi diye çağırdığı için onu öğreniyorlar. yoksa bir kedi doğuştan "pisi pisi"ye tepki veriyor değil. :)

senin evdeki kedi de muhtemelen adını pisi pisi diye öğrenmiş.

onlarda mantık şöyle işliyor; "pisi pisi" dediler gidelim başımız okşanacak, karnımız doyacak, öpüleceğiz vb.

"pisi pisi" yerine "mücver" koyunca ismi o oluyor işte.

banada saçma geliyor.

Bence bu durumu itici yapanlar yine insanlar. Mesela kedisini severken oğlum/kızım diye seven bir kişi itici değil. Ama kedisiyle ilgili bir şeyi anlatırken böyle kullanması itici. Bana yapmacık geliyor.

@whimsical- gerçekten duyduğum en güzel tespit^^

5 yaşında kedim var ismi yok, kızım diyoruz. kızım gel deyince geliyor şapşik:)

ama bu tarz ondan bahseden bir yazı vs yazarken bizim kedi filan diyorum. kızım desem saçma olur bilmeyen için.

kendisine kızım diye hitap ediyoruz sadece:)

keramet pisi pisi kelimelerinde ya da isimde değil, onların dikkatini çekebilecek tınıda, vurguda ses çıkarmak ("p" ve "s" harfleri gibi) ve gözlerinin radarına girebilecek herhangi küçük bir hareket (parmak oynatma vs) ya da su, mama, oyuncak gibi menfaatçi bi durum ile söz konusu.

yoksa hiç bişey yapmadan antonio diye seslensen gelmez, net. ama durduk yere paralimpik ya da solarium falan de yine bakar.

@reso
tam olarak öyle de değil. koşullanmayla ilgili. seçeceğin ismin tınısı çok önemli kesinlikle. basit, tek ya da 2 heceli, dikkat çekici tınısı olan bir isim olması lazım. an-ton-yoğ deyince bence de gelmez. :) tesadüfen kafasını çevirmesinden filan bahsetmiyorum yani.

kedilerin eğitimine dair 3 tane kadar kitap okudum. bu isim konusu hepsinde benzer şekilde açıklanıyor ve tabi ki araştırmalar sonucu ulaştıkları tespitleri yazıyorlar. diyorlar ki mesela, kedinize kızarken adını söylemeyin çünkü adını olumsuz bir şeyle bağdaştırmamsı lazım. olumsuz bir şeyle bağdaştırırsa bakmaz, gelmez adını duyduğunda. severken "tatlı pisi pisi", "uslu pisi pisi" gibisinden hep olumlu güzel sıfatların yanına adını ekleyin diyorlar. farklı kelimelerle bir arada işitsin o adı diye. kedi "tatlı, uslu" kelimelerinin anlamını bilmiyor tabi de o kelimeleri de farkında olmadan kullandığımız için adının yanına eklemek önemli.

mamasını verirken de "pisi pisi gel" diyorsun. "pisi pisi" kelimesi söylendi bana yemek verilecek, kafam okşanacak diye kendini şartlıyor. öğreniyor ismini.

zaten insan da adını bu şekilde öğreniyor. çocukların da benzer bir öğrenme süreci var. "şöyle olursa böyle olur" diye koşullandırıyoruz kendimizi.

kediye "hayır" kelimesini öğretirken el çırpma, anahtar şıngırtmanın temlinde de bu var. o kelimeyi olumsuz bir sesle bağdaştırıyor. "hayır" kelimesi söylendi bana şimdi o sinirimi bozan ses çıkacak, o ses çıkmadan ben koltuğu tırmalamayı bırakayım diyor.

pekala, o zaman bir gün mamasını koy ve "pisi pisi(buraya kedinin ismini koy) sakın buraya gelme" diye bi seslen bakalım, seni dinleyecek mi?

ya baba takılma buna. insanların canı o sırada yanıyor ki kurduğu cümleyi düşünmüyor o sırada.

mamasını koyarken ismi söylemiyorsun ki senelerce, ismini öğretirken söylüyorsun sadece. öğretme sürecinde mama koyarken adını söylemenin sebebi zaten mamaya kendiliğinden geliyor olması. duyduğu kelimeyle o davranışı bağdaştırıyor işte, anlamamakta inat ediyorsun. :)

ismini öğrendikten sonra çağır (mama vermek için filan değil, sırf gelsin yanında dursun diye) koşa koşa geliyor çünkü o kelime söylendiğinde güzel şeyler oluyor. sen pisi pisi deyince odadan koşarak geliyordur. başka bir şey desen, antonio desen mesela, gelmez.

ha ayrıca içeride kıçını devirmiş uyuyor oluyor ben bazen mamasını koyarken (evden çıkarken koyduğumda mesela). o zaman ben adını söyleyinceye kadar kalkıp da gelmiyor mamaya.

whimsical haklı valla.ben de benimkilere oğlum kızım diye seslenince geliyor.hatta sadece gel deyince bile geliyor.dur şunları iki seveyim geleyim

benimkine de isim vermeyi çok denedik fakat "oğlum" haricinde herhangi birine tepki vermedi. benden önce büyütenlerden kaynaklanıyor olabilir. oğlum denilince kendinden bahsedildiğini biliyor.adını kendi seçmiş oldu.
ayrıca rock n roll+1. kalbimde, zihnimde öyle bir yer edindi ki çocuğum olarak görüyorum. insan evladım olunca belki fark eder, bilemiyorum. ayrıca pek çok insanın çocuğuna verdiği değerden daha fazlasını verdiğimi düşünüyorum. örneğin kendi ihtiyaçlarım onunkilerden sonra geliyor, şimdiye kadar fiske dahi yemedi.
anne olmak için illa doğurmak gerekmiyor.

Ben de instagramda ya da facebookta sürekli bebeklerini ya da yeğenlerini paylaşanları gereksiz bulurdum. Ta ki bir yeğenim olana kadar.
O kadar yakın hissedince kızımı oğlumu da kullanırsın.

evet gereksiz buluyorum. hatta rahatsız edici. benim de 9 yaşında köpeğim var. severken oğlum, babacığım diye severimm ama birisine onunla ilgili bir şey anlatıyorsam köpeğim derim. Tam bahsettiğin şeye geçen hafta duyuruda denk geldim. "8 aylık kızımın genital bölgesinden kan gelmeye başladı" diye girmiş cümleye. Dehşet içinde okuyordum ki kedi olduğunu son cümlede öğrendim. aptalca bir durum yani.

rahatsız olmak değil de saçma buluyorum, komik geliyor.

"insanlarla hayvanların farklılaştırılmasını anlamıyorum" denmiş. bence ortayı bulmak lazım. tüm kainat bizim için yaratılmış gibi davranan bir kitle var. insanı "üstün varlık" görüp her şeyi kendine mübah sayan. bir de böyle "neden kendimizi ayırıyoruz" diyenler var. bence ikisi de aynı oranda sağlıksız ve saçma.

hayvanlar bizim dostumuzdur, kamkimizdir; kendi yaşam alanları olan, bizim gibi canlı varlıklardır eyvallah da kusura bakmayın ben kendi oğlumu kediden ayırırım ya. elbette eğer kedim varsa ona en iyi şekilde bakmaya gayret ederim. sağlığıyla, mutluluğuyla, derdiyle sıkıntısıyla iyileşirim. o da bir anlamda benim evladım sayılır sonuçta. ama gidip de onu eşimle ortak üretimimiz olan bir canlıyla bir tutmam. bunda bir gariplik veya yanlışlık görmüyorum.

böyle deyince şey gibi anlaşılıyor bi' de, sanki evdeki kediyi yeni doğan oğul için kurban ediyoruz. ben kediye de kendi oğluma da bakabilir, ikisini de memnun edebilirim. sadece şunu söylüyorum: birisi kedi amk, diğeri insan. bu "kedi daha değersizdir çünkü o kedidir" anlamına gelmiyor. kedi yani hayvan.

Ben de saçma buluyorum. Ama rahatsız olmuyorum.

@der meister

kendimizi neden 'bu kadar fazla' ayırıyoruz dedim ben de zaten. tabii ki mesela bebeğim olsa bebeğimle kedim eşit derecede önemlidir diyemem, ikisinin yeri ayrı olmakla beraber bebeğim ve onun sağlığı her şeyden, benden bile önce gelir.

benim eleştirdiğim 'insan' ve 'hayvan' ayrımının çok keskin iki aşırı uçmuş gibi görülmesi, yaşayan bütün canlılarla yüzde 90 üzeri aynı yapıtaşlarını paylaşırken bu neyin ayrımı diyorum. ne hayvanları üstün tutuyorum ne insanları, önceliklerin de farkındayım, sadece kendimizi çok fazla yüceltmeyi anlamsız buluyorum.

yani bir insanın çok sevdiği, kimi zaman yemeğini kimi zaman yatağını paylaştığı bir canlıya sevgi ifadesi olarak kızım oğlum demesi bile insanları rahatsız etmemeli, anlamsız böyle hassasiyetler. hiç sağlıksız bir düşünce tarzım olduğunu sanmıyorum, hemen panter emel yaftası yapıştırmayın insanlara.

Bunlar çok düşünmeyin, kafayı yersiniz. Bırakın isteyen "oğlum, kızım" diye sevsin, isteyen adıyla sevsin. Yeter ki sevsin, eziyet etmesin. Bence bir sakıncası yok.

/thread

kafana göre paranın değeri ile oynayamıyorsun. mesela ihracatı artırmak için devalüasyon yapma şansın olmuyor. ihracatı artıramayınca açık büyüyor, borçlar artıyor.

bir milyonuncu kere cevaplanan soruyu tekrar yanitlayayim.

para politikasini ulkelerin merkez bankasi belirler. euro bolgesinin tek bir merkez bankasi vardir, o da frankfurt'taki eu merkez bankasidir.

ekonomik gelismeler (ya da krizler) karsisinda bir ulke, para politikasiyla oynayarak (cesitli enstrumanlar yardimiyla; bkz: para basmak, bkz: faiz indirmek/yukseltmek) onlemler alabilir.

euro bolgesinde olup da zayif ekonomiye sahip bir ulke (bkz: yunanistan) para politikasi araclarini kullanma yetkisine sahip olamayip, gobegi frankfurt'a bagladigindan oturu kriz karsisinda aksiyon alamamaktadir.

turkiye de eger euro'ya gecse, para politikasini tamamen frankfurt'a birakmak zorundadir cunku euro onlardan sorulur. dolayisiyla dolar artti faiz artsin falan gibi cesitli aksiyonlar alamayacak, ya da enflasyonu bir miktar arttiracak olmasina ragmen para basamayacaktir.

para politikasını ben bilmez ama almanya bile marktan euro'ya geçtiğinde (o sene oradaydım) millet şikayetçiydi :)
"görünür" etkisi oluyor mesela 0.40 a denk gelen 0.50 ye 0.85e denk gelen 1 e yuvarlanmış --atıyorum otomatlarda ki almanya otomat ülkesi, ya da tchibo gibi yerlerde kahve fiyatının çok artmasından herkes şikayetçiydi. Tabi bi de abartıp eskiden 50 marka market arabası dolardı şimdi 25 euroya bişey alamıyoruz filan diyorlardı
tabi ki o kadar fark olmuyordur ama bi enflasyon oluşturuyor aslında zira günlük minik minik ödediğin şeyler pahalılaşıyor. ki almanya bunu çok sıkı kontrol etmiştir, eminim. ama Türkiyede olsa esnaf canımıza okur bizde devlet otoritesi filan yok.

bi de yine devlet otoritesi filan yok demişken biz kara para oranı çok yüksek bir ülkeyiz. euro'ya filan geçsek herhalde bu tür işlemleri onlar bizden iyi takip eder birilerinin işi zorlaşır --şimdi bile onlar bizden daha iyi takip ediyor uyarıp duruyor zaten.

olağan bir şey.

baştan o şekilde yapmak bence zaman kaybı. hafif zorlanınca denemeli. zaten oynadıkça kendi kendine yeni yöntemler bulursun.

iOS konusunda fikrim yok ancak Android'te in app purchase'ı geri ödüyor. Mantık tamamen aynı olduğuna göre iOS için de karşılıyor olmalı.

sağ kalanların büyük bir kısmı mahkum oluyodur diye düşünüyorum.

Kaddafi gibi g.tune sopa sokulanlar cok oluyordur.

Öldürülmüyor tabii, serbest de bırakılmıyor. Zira ülkeyi kaybetmiş olsa da halkın gücüne her zaman sahiptir. Serbest kalırsa herkesi örgütleyip ülkeyi alan adamlara bela olabilme riski var. Genelde esir olarak elde tutuluyor, bu da yine sahip olduğu güç nedeniyle. Öldürülürse ölüsü de infial yaratabilir. Bu riske girmeye de değmez.

1. yok
2. yok
3. yok sana komando olmak istiyon mu diyolar uzun dönem mi kısa dönem mi diyolar ama verdiğin cevaoların bi önemi yok yine bildiklerini okuyolar.
4. yerine göre değişir. biraz akıllı davranmak lazım yerine göre yani.
5. ben kasımda gittim (aralık) memnun kaldım.

İlk üçüne arkadaşın yazdıklarına eklenecek bir şey yok.

4. sü ise tamamen piyango. Askerde göze batmamak gerekiyor. Mümkün olduğunca araya karışmaya bak. En önde, en arkada, en sağda, en solda görünen askere iş kilitlenir. Kimse ortadan 2 kişi gelsin demedi benim askerliğim boyunca :D. Özelliklerini belirtme konusu da sana kalmış, çok ağır şartlarda eğitim varsa bu özelliklerinle biraz yırtabilirsin. Ama genelde yatış bir askerliğin varken durup dururken başına bela da almaya gerek yok.

Yazıcılar süper yapar, bilgisayarcılar şöyle yapar, santralciler nöbet tutmaz gibi sözler söyleyenlerin hiçbirisini dinleme. Bunların hepsi gittiğin yere göre inanamayacağın derecede değişken şeyler.

Kısa dönem için de Kasım iyidir, kışın askerlik iyidir. Üşürsün falan ama sıcaktan bin kat iyidir. Ayrıca kışın eğitimler daha az olur, sporu az olur vesaire. Kısa dönemlerde öyle insanın suyunu çıkaran eğitimler yok zaten (istisnalar vardır). "Bizi 50 km koşturuyorlardı hacı" diyen tiplere inanma, bir şey olduğu yok. Kısa dönemlerin çoğu zaten götü göbeği salmış, 100 metre bile koşamayan adamlar. 3 tane şınav çekemeyen adamlara rambo eğitimi yaptıracak değiller.

ben mi gideyim bu şafaktan sonra...


1-general olarak yapabilirsin. 6 ay sonra hürgenerallik en büyük rütbedir.
2- kısa dönem barış gücü askeri alınabilir. ama yerleştirme esnasında belli olur barış gücü diye yazar
3-sormuyorlar. benim zamanımda sınav vardı. yalandan üç arkadaş bilerek ve isteyerek yanlış şıkları işaretledik kağıtlarımız aynı. üçümüzde jandarma olduk. kars-ankara ve kilis çıktı
4-bütün gün çalışıp pc başında kafa yakmak istiyorsan söylersin. yazıcı olursun ama olma çok sıkıcıdır. komutanların ağız kokusu vs. askerde bi sik bilmiyorum bi sikten anlamıyorum olayı iyidir.
5-senin karakterine kalmış yazı mı seversin kışı mı? ben kışın uğraşamam diye yazın gittim. sıcak fenaydı ama üşümekten iyidir.
gideceğin yer belli olunca detaylı bilgi veririm. şimdi afaki ne denilse boş.

sen askerlik şubesine git, başka da bir şey yapmana gerek yok..senin yerine her şeyi yapıyorlar.

istiyorsan profösör ol, o mıntıkayı yapacaksın :)

kasım eylül aralık her neyse, kısmet işi bunlar.

Yanlış olmasın ama kalem pillerin enerji boyutları pilden pile değişiyor.

genelde 9 volt oluyor sanırım, değil mi? 9+9 olarak hesaplayabiliriz kabaca.

Kalem pil dediğiniz 1,5 volt olur.
9 volt pil ayrı.

Kalem pil var kalem pil var usta. Mah değerini söylemen lazım.

Eldeki verilerle cevap verilemez. Ledin kaç mw olduğunu bilmek gerekir. Yani Ledin ne kadar enerji çekeceğini bilmiyoruz şu an.

Ama 9 led kesinlikle gün bazında götürmez bence. Birkaç saat anca.

Joseph von Hammer isimli yazarin buyuk osmanli tarihi isimli kitabi var. Bendeki tercumesi 10 cilt ve dili cok agir. Ama bu kitabin kisaltilmis yani senin istedigin uzunlukta bircok tercumesi var Ve dili daha guncel. Nette yazarin ismini aratirsan veya d&r ye gidersen bulabilirsin

küçük şişeliler bir ay kadar gidiyor.

pille çalışmıyor, prizi var elektrikle çalışıyor

boğanın oraya gelince, caferağa, bahariye, akmar pasajı, barlar sokağı neresi diye sorarsanız.. Sokaklarda kaybola kaybola gezersiniz oraları.

kuruçeşme cemil topuzlu parkı

bebek parkı.

doktora git mikroskopla bakıp çıkarıyor 2 dakikada, bir de ağrı kesici damla damlatıyor tahrişten dolayı gözünü açmanı engelleyen acı geçsin diye. suyla yıkamakla çıkmaz o. başıma geldi ordan biliyorum.

sıra beklemiyim diye kazık olmayan özellerden birine gitmiştim, 35 lira muayene almışlardı. hemen git bekleme göz önemli organ.

gözyaşı damlası var mı? yoksa eczaneden alabilirsin hemen, bir de onu dene.
hafifçe göz kapağını ters çevirip bakmayı deneyebilirsin. geçmezse yarın bir doktora görün daha kötü olmasın.

doktora fazla beklemeden git. kendin fazla uğraşma daha kötü olabilir .

bana çocukken olmuştu bir bardağa silme çay doldurup (soğuk tabii) gözümü açıp kapattırmışlardı. işe yaradı mı bilmem ama en azından zararı olmadı.

muhtemelen gozunuzu ovusturdunuz ve toz parcasi bi yeri cizdi ya da eger capak gibi bi akinti da varsa mikrop kapmis olabilir. en iyisi goz doktoruna gitmek. her ikisi de damla kullanmadan gecmez.

yok sadece toz parcasinin hala gozunuzun icinde olduguna inaniyorsaniz goz yasi damlasi deneyebilirsiniz. ya da kocakari tedavisi derseniz, iyice steril edecek sekilde temizlenmis bir kahve fincanina kaynayip sogutulmus temiz su koyun agzina kadar ve icine 5-10 damla limon sikin. gozunuzu bu suya sokun suyun icinde acip kapatin bikac kez.

ovuştur iyicene ovuşturmanı öneririm

göz bebeği, içi göz sıvısı ile dolu bir delik. göz dibine kadar gidiyor. o delikten içeriye, bir madde kaçmış olabilir. küçük bir ihtimal de olsa, imkansız değil. ovuşturmayın, doktora gidin. göz bebeğinizi damla ile büyütüp, göz dibinize baksınlar.

uyuduğumuzda göz bebeğimiz karanlıkta büyür ve içine gidenleri göz dışarıya atar. sabah uyandığımızda göz pınarlarımızda olur çıkanlar. tabii siz bunun böyle olmasını beklemeyin, doktora gidin.

geçmiş olsun.

evet yaşıyor olduklarında bölünüyor, öldüklerinde daha az bölünüyor ama geri alma-birikme gibi olayları bilmiyorum maalesef. il sgk müdürlüğü en sağlıklı bilgiyi verir.

babam vefat ettikten sonra babamın prim borçlarını yatırmıştık ve annem 3-4 ay sonra emekli olmuştu. o aradaki sürede biriken parayı da annem topluca aldı ama aynı şekilde uygulanıyor mu sizin bahsettiğiniz durumda onu bilmiyorum...

benim bildiğim yüzde hesabı maaş dağıtılır. yani eşe emeklinin asıl maaşına göre %60 çocuklara %30-40 falan gibi bir oran vardır ve çocuk sayısı azalınca bu oran çok çok az değişir. yani %35-45 falan olur.
yani anane 1000 kız kardeşler 500 er alırken kız kardeşler ölürse o 500erler diğer kardeşlere dağıtılmaz.

Tek yetim olmasi halinde %50,
Iki yetim olmasi halinde %40ar olmak uzere toplamda %80,
Uc yetim olmasi halinde 1/3er oranda toplamda %100,
Dort yetim olmasi halinde 1/4er oranda toplamda %100 seklinde paylastirilir.

Tek yetim disinda her durumda cok yakin yuzdelerden bahsedildigi icin maasta artis hissetmemis olabilirsiniz. Ama yine de hata oldugunu dusunuyorsaniz sgk il mudurlugune dilekce ile basvurup, yeniden maas hesabi yaptirabilirsiniz. Yalniz sgk da dul ve yetim ayligi maasi ile ilgili zaman asimi suresi en son 5 yildi, hak edilen tarihten itibaren yani gecmise donuk maas alinabiliyor ama sizin durumunuz icin bu gecerli mi tam olarak emin degilim.

XDF_0.9.7.18.zip

Exact Duplicate Finder

tam işinizi görecek ufak bir program

iki klasörü de aç, ada göre sırala, başlat çubuğundan sağ tık->pencereleri yan yana göster, dosyaları tek tek kontrol et.

Xyplorer aradığın program.

e-11 yenisahradan sonra teme bağlanıp oradan gidiyor, ama tem trafiği nasıl olur bilmiyorum.

Havataş'ın beyaz otobüsleri daha hızlı ve otobüs durağında duruyorlar uzunçayırda.

Bu çantayı dün mağazada incelemiş biri olarak şunu söylemem gerekiyor, 1.90 boyunuz varsa önermiyorum.

Arkadaşım eşine aldı dün, fakat eşinin boyu 165. Biz bile kararsız kaldık renkli olanlar okul çantası gibi durur diye koyu renk füme yani sizin sorduğunuzu aldık.

Çanta alışılagelmiş çok fonksiyonlu sırt çantasının yerine içine çok az şey atabilmeniz için yavru tasarlanmış bu yönüyle güzel ancak tekrar ediyorum 190 boyda gerçekten tavsiye etmiyorum, ben eşime almamayı tercih ettim mesela o da istiyordu ki boy 180.

188 boyum. aynı çanta var bende. şimdiye kadar kimse öyle bir şey demedi. evet biraz küçük kalıyor da o kadar değil. bel çantasından az büyük bir şey. öyle düşün.

bende de var bunun mavilisinden. garip gelmedi alırken ama daha takmadım. yurtdışında gezerken takmayı planlıyordum.

nonoş.. dönüşeceğin şeyi tanımlayan en şahane kelime.
o çanta hakkat çok küçük. amatör bisikletçiler olaraktan bizim grupta onu yaygın kullanıyoruz ama küçük ve daha az yer kaplayıp daha az sıcaklattığından ötürü.
nonoş dediğime bakma. sokarım cinsel kodlara, ben her türlü kullanırım ama toplumun ortalama bireyinin gözünde biraz şey görüneceğin aşikar.

Ben kullanıyorum çok memnunum. Ben 1.63 boyunda bir kadınım ama kullanan erkek arkadaşlarım da var. Abes kaçmıyor bence. Zaten amaç kullanışlı ufak bir şey olması sırtını kaplaması değil.

gay çantası gibi.

Turuncu ve lacivert çok hoş.

Gay çantası gibi olduğunu sanmıyorum bilakis rahatına düşkün kişi işi gibi duruyor.

Tekrar belirteyim benim çevremde bunu kullanan çok erkek var ve hiç olumsuz tepki almadılar.

Çok çirkin ya almayın artık şu çantaları metrobüse binen insanların %70i bu çantayı kullanıyor. Alma sakına

bugün gidip bi büyüğünü aldım hehe

ben sadece bisiklet sürdüğümde takıyorum. yeri geldiğinde kaskım bile sığıyor. bunun dışında iç lastik, pompa vs de iyi duruyor içinde. günlük hayatta nasıl olur bilemedim ama..

bence erkekte bu kadar küçük çanta güzel durmuyor. bir boy büyüğünü al derim.

uydunun ayarı bozulmuş olabilir. tekrar ayarlattırın.

öyle olsa diğer tv'de de sinyal yok demez miydi?

bizde tek uydudan 2 tv ye çıkış var. birinde yayın bozukken diğeri sorunsuzdu. çanağın ayarı bozulmuş yapınca geçti.

tek yapabileceğin takeout demek tüm fotoları ve verini tek seferde indirmek ama kol gibi bw demek bu.

bw nedir nerede satılır?

bandwidth

scrapebox diye bir program var ana işlevi bu değil ama öyle bir eklentisi de var, toplu fotoğraf indirme anahtar kelimeye göre. muhtemelen başka yazılımlar da vardır, proxy kullanmak gerekiyor yalnız. bir de sadece bunun için bu program uygun olmaz pek fiyatı biraz tuzlu.

orospu çocuğu işte

sigortasız çalıştırdı diye direkt şikayet et.
Ayrıca şahit bul onlarda tanıklık etsin ceza gelsin.

1 gün bile çalışsa maaşını vermek zorunda

18 yasindan kucuk oldugu icin alacagi ucret zaten iki gun icin 36 lira filan eder bunun icin de kendinizi yormaya degmez bence ama vermesi gerekirdi tabi.bilindik bi magaza mi ?

bence ihbar edin direkt, hiç uğraşmayın. görsün gününü. 2 günlük parayı bile çok görmüş madem.

ayrıca hukukçu olmadığınız halde "hukukçuyum", sgk çalışanı olmadığınız halde "sgk'da çalışıyorum" demeyin. haklarınızı zaten biliyorsunuz. adamın yaptığının kanuna aykırı olduğunu da biliyorsunuz. yalan söyleyip haklıyken haksız durumuna düşmeyin.

1200+yemek parası diye anlaşmış. 1500 yapıyor, o da günlük 50 liraya geliyor işte.

100 lira da çocuğu mutlu edebilecek bir rakam, zaten 20 lira bile olsa gider uğraşırım herifin yanına kâr kalmasın.

Ihbar edin mutlaka. böyle şeylere tenezzul etmesin bir daha

ihbar edin. bir gün de çalışsa o maaşı vermek lazım.
ik'da staj yaptım bir gün gelipişi ağır bırakan herkes için banka hesabı açıldı, hepsnin bir günlük maaşları yattı.
sigortasız işçi diye şikayet edersen iyice büyük cezalar alırlar alsında zaten.

sgkya işkura maliyeye her kuruma tek tek şikayet edeceğim diyerek parayı al, sonra da gidip şikayet et. hatta sigortasız işçi çalıştırdığını bildiğin her yeri şikayet et, kardeşinin de sigortasız çalıştırılmasına izin verme. insanlar ne kadar rahat ya, sgksız adam alıyor, hak edişini de ödemiyor. yedikleri lokma boğazlarından nasıl geçiyor anlamıyorum.

ihbar et

aslında ihbar da pek işe yaramıyor. 30 kişinin çalıştığı bir firmadayım, eski işçilerden biri sigortasız işçi çalıştırıldığı ve maaşların olduğundan düşük gösterildiğine dair ihbarda bulunmuş, sgk'dan gelip inceleme yaptılar ve bir şey çıkmadı. hatta sigortasız biri(15 gün önce işe girmişti) olmasına rağmen insiyatif kullanıp işlem yapmadılar.

ama ben yinede ihbarda bulunacağım, en azından gözleri korksun.

kardeşinizin 2 günlük süreçte işe adapte olarak tam maaşı hak edecek şekilde çalıştığını düşünüyorsanız hakkınızı sonuna kadar arayın. önceden tecrübesi varsa, 2 gün boyunca orada yapması gereken işleri yaptıysa yani. ama o 2 gün sürede zaten yeni olduğu için anlayışlı davrandılarsa, çok iş yaptırmadan işleyişi anlattılarsa sadece bence bir daha düşünün o parayı hak etti mi, etmedi mi?

Şikayet et .dünya yıkılsa hak, haktır zayi olmaz. İnsan bari 16 yaşında birine hem de bir kıza , morali düzelsin ,iş hayatına şimdiden tutunsun ,emeğin karşılığının sevincini yaşasın diye seve seve verir. deneme süresi içerisinde ücret verilmez diye bir beyinsizlik olur mu ?

Facebook grubu degil ama siteler var. Ukitap mesela.

duvardan nem cekiyor ise kagitta bir sure sonra atar. banyo duvarini onarmaniz gerekebilir.

banyoyu tamir ettirmeden yapacağınız her türlü müdahale en fazla 1 ay kurtarır, sonrasında ya başka yerden yada aynı yerden patlak verir.

banyodan bir yerden su sızıyor duvara.
geçici çözüm olarak şu duvar süsü çıkartmalarından yapıştırabilirsiniz.

Bron|Broen
Homeland

Dexter,
Fringe,
Hannibal.

true detective der kaçarım

prison break

omrunu tamamlamis o. anakart arizasi gibi duruyor. sanirim pilsiz calisiyor, guc girisinde de ariza olabilir. pil ile alakasi olmaz onu belirteyim. pil bitmis olsa surekli f1 f2 ekrani gelir.

benim bürodaki bilgisayarda da vardı benzer bir sorun.

windows 8.1 için konuşuyorum: start tuşuna sağ tıklayıp Olay Görüntüleyicisi'ne girin. Orada karşısınıza gelen ekranda Hata sekmesinin solundaki + işaretine tıklayarak o sekmeyi açın. Çıkan hatalardan en yakında gerçekleşeninin üzerine çift tıklayın. Hangi tarih ve saatlerde ortaya çıktığı görülür o zaman. Hatanın hangisi olduğundan emin olduktan sonra internetten bir çözüm arayın. Bendeki hata Kernel-41(63) gibi bir şeydi sanırım. Sizdeki de aynısı olabilir.

Eğer sorun öyleyse (ki bende öyleydi) nice sürücü güncellemeleri işe yaramadı. Bürodaki teknik eleman yeni bilgisayar getirdi. Eski bilgisayarın harddiskini söküp yenisine taktık. O günden beri sorun çözüldü. Benim tahminimce eski bilgisayarda güç ünitesi ile ilgili donanımsal bir sorun vardı.

masaüstü ekranı gelemeden cat diye restart oluyorsa mavi ekran veriyordur muhtemelen. donanım arızası gibi geldi bana da. bir anda güç kesiyorsa.

www.banggood.com

burdakinebenzer bir debug kart alıyorsun ve mini pci soketinden wireles modülünü çıkarıp bunu takıyorsun.orda çıkan kodlara göre hareket ediyorsun.muhtemelen faydası olacaktır.
laptop debug kart diye aratınca değişik model kartlar çıkıyor.seninlaptopa uygun olan bir tanesi işinigörürbence.

tamire vermiştim, besleme arızası var 110 lira masraf çıkar dediler.

uygun mudur sizce?

cihazın fiyatına orantıla tamir fiyatını. değiyorsa yaptır. azıcıkta pazarlık yapmaya çalış.

şartsız, koşulsuz olacak şekilde biat etmediler. bazı muhalif gazetecileri barındırdılar falan filan. ama gazetecilik onuru için yaptıklarını pek sanmıyorum.

Tayyip gidici, Aydın Doğan da ona göre pozisyon aldı.

güç,iktidar,hırs,kibir.
tayyip düşmemek için çırpınıyor diğerleri de daha fazla biat etmemek için.

aydın ağa'yla, tayyip arasındaki husumet hilton arazisine dayanıyor aslında. 2009 yılına yani.

son olay ise hürriyet internet sitesinde yüzde 52 oy alan mursi'nin idam kararı haberini, site 'yüzde 52 oy alan cumhurbaşkanına idam kararı' olarak verdi. tayyip bey de üstüne alındı. sonra vay efendim sen ne demek istiyorsun olayı...

akp yine tek başına iktidar olursa
milyonluk bir vergi cezası daha geleceğinin resmidir.

nokta olarak geçiyor. herhangi bir yıldızın hareket ettiğini düşün. fakat dünya güneş ile iss arasına girince iss gözden kayboluyor.

acik havada baya net gozukuyor. hareket eden orta boy bir yildiz gibi dusun.

Yavaşça belirip iyicene parlayıp yavaşça sönecek. Bi ara hep kamçatka üzerindeydi. Değişiyor demek.

gorebilir misin bilmem de, amcalari buradan online izleyebilirsin

www.ustream.tv

podcast addict diye bir uygulama var. ios araması yaparak bile bulabiliyorsunuz o uygulamadan.

o uygulamayı bende kullanıyorum ama öyle bir özellik olduğunu bilmiyordum, biraz baktım ama bulamadım.

biraz daha açabilir misin hocam?

+ kısmına bastıktan sonra searc açılıyor. orada use itunes search engine var ona tıklarsanız bulabilirsiniz. gerçi ben itunes'deki çoğu şeyi onu kullanmadan da bulmuştum.

Contacts kısmına gelin, menüye tıklayıp "refresh"e basın. Düzelecektir.

if this than that. aratınız.

onu beceremiyorum yav, klasör seçimi falan yapıp onayladım 'başarılı' yazdı o kadar. hiç bir değişiklik yok. zaten beş bin fotoğrafın bu kadar çabuk senkronize edilmesi mantıklı gelmedi. muhtemelen beceremedik.

www.multcloud.com

3 ay öncesine kadar cloudfender vardı. bedavaydı lakin servisi kapattı manyaklar. şimdi sadece ücretli sürümü var. otixo ve zeropc.

para vermem, gerekirse uğraşırım diyorsan da otixo ile fotoğraflarını tek tek kopyalayabilirsin. tabi çıldırma garantisi verebilriim.

aşırı kaliteli değil ama 300 liraya güzel alet. üretimden kalktı sanırım bu bir kaç sene önce.

tek eksi yanını full hd video çekmemesi olarak gördüm şahsen. onun dışında zum gibi zum, ağırlığı da 300gr falanmış fena değil.

www.cameralabs.com burada çektiği fotolara örnekler var.

www.youtube.com iç mekan dış mekan video çekim örnekleri

teknik özelliklerine girecek kadar anlamıyorum ama patlamaya sebep olacak bir makine değil bence. bunlara göre karar verebilirsiniz.

elinde patlamaz. sıradan bir kullanıcı için çok iyi.

umudum var evet
ayrıca dediğin gibi anket sonuçlarına göre adamlar önde gözükmüyor çünkü anket sonuçlarını açıklamaktan çekiniyorlar. bunun altında bizim açımızdan iyi bir şey olabilir.

önceki seçimlerde tv kanallarında (özellikle kendi kanalları) boy boy anket sonucu yayınlanırdı heeer gün, ben daha haberlerde anket sonucu göremedim :) bu da işlerin istenildiği gibi gitmediğini gösteriyor, uzun bile dayanamayıp kendini meydanlara attığına göre bu gemi batıyor... akp 36-38 chp 30-32 mhp 16-18 hdp 10-11 ittifak da 3-5 alır gibi geliyor bana...
ha ama bunlar belki de gerçek sonuçlar olarak kalacak yine oy çalınacak yine odalar basılacak yine kediler girecek bir yerlere :)
açıkçası muhalefet yine oyuna sahip çıkmazsa, yine verdiğimiz oylar çalınırsa, buna izin verirlerse oy kullanmam sanırım.

Senin zeka seviyeni bilemem de cehaletini sorgulamak lazım. daha seçim sistemini bilmiyorsun, oylar ysk ya girerken müdahale edilecek diye saçmalıyorsun. önce bi seçim nasıl yapılır, oylar nasıl korunur u öğren.

ayrıca hilenin kralını geçen seçim yalova da yaptı chp ve aldı orayı. hile dediğin öyle oluyor işte. usulsüz 60 kişiye oy kullandırarak seçimi iptal etme organizasyonu düzenlendiler. yeni yapılan seçimde akp nin oy sayısı başka hiçbir partiden esktra oy gelmemesine rağmen 2000 küsür fazla çıktı. chp, mhp nin yüzde 5 lik oyunu alarak kazandı yalova yı. Yani hesapları buydu ve elde ettiler.

sözcünün chp nin anketi bile 39 un altına indiremiyor akp yi, elbette alacak.

@ne nicki be; şuradaki 14. maddeyi kastettim;

i.imgur.com

oyların ysk'ya girişi yapılmayacağını falan mı söylemeye çalışıyorsun onu anlamadım? 5000 sayılan oyun "yanlışlıkla" 7000 olarak sisteme girilme ihtimali yok mu yani?

hayır yazdığım gayet açık, neden aynı şeyi tekrar açarak yazmam gerekti onu da anlamadım. gerçi yukarıda akp seçmen kitlesinin zeka seviyesinden bahsetmiştim, bu yüzden tekrar detaylıca yazmam gerekti sanırım.

Ya tamam özür dilerim. fuatavni yazmış tamam yahu, tartışmaya bile gerek yok. öyle öyle. 5000 oyu bilişimciler 7000 yapacak. bence sen boşuna oy kullanma ya. bu kadar basit aslında seçimde hile yapmak. 12 tane bilişimci al ysk ya, ohhh ne ala! 85 sene iktidardasın. ama sakın 11 bilişimci olmasın o zaman hile yapamazsın. 12 bilişimci ideal. onlara nasıl yanlışlık yapılacağını da anlatmak lazım. eğitim falan verilmeli. sonuçta 900 bine yakın veri girilecek.
fuatavni yi referans gösterip hala zeka seviyesi üzerinden laf sokmaya çalışman da çok ironik...

ahahaha. adam "hata süsü verilerek diğer partilerin aldığı oyların sayısal değerleri düşürülüp akp ye yazılacak" demiş...:))) hata süsü ne ya asddfsdgfgdasdasdsdfdgasda

eğer akp hile yapıpta başarılı oluyorsa asıl tebrik edilmesi gereken o hileye göz yuman sadece sosyal medyada ekşide kahramanlık yapan ahmaklardır. 12 saat sandık bsekleyemeyen adamın hile var diye ağlamaya hakkı yoktur.

ayrıca fuatavni'ye göre millet tayyibi sandıkta ezecekti cb seçimlerinde, oysa bir halt olmadı. ucuz gaz veriyor herif, birde muhalefete bahane.

5 seçimdir görevli biri olarak bu seçim sisteminde büyükşehirlerde hile yapma olasılığı yok gibi bir şey diyebilirim. Millet nasıl bu kadar abartıyor bu hile olaylarını anlatamıyorum. Asıl hile doğu ve güneydoğu bölgesindeki köylerde oluyordur en fazla. Ki orada bile hile sonucu çok fazla etkilemiyordur. Oyların YSK sistemine girilmesi tamamen teknik bir olay. Seçim gecesi oy sonuçlarını YSK açıklamıyor. Her partinin ve haber ajanslarının görevlileri tüm okullara görevlilerini yerleştiriyor ve bu kişilerin bildirimi ile seçim günü oyların sonucu belirleniyor. Yani YSK sisteminde hile yapmak imkansız, yapılsa bile anlamsız. Rahat olun. Hile sadece sandık başında olur. Aksini kimse iddia edemez.
Fuatavni denilen adamın yüzde 28 saçmalığından sonra bile inanmak çok anlamsız arkadaşım.

akp hile hurdaya başvurmasa bile %40 altına düşmeyecek diyorum.
hile hurda olursa rahat %45 alırlar

tek soru soracağım.
hiç herhangi bir seçimde oy kullandığınız bölgede "bizzat" resmi olarak parti görevlendirmesiyle görevli olarak çalıştınız mı?
(mesela normalde chp/mhp li vb değilsinizdir, eleştiriyorsunuzdur, fakat ilçenizde organize olmuş bi parti olduğu için onun aracılığıyla seçimde denetim yetkisi sahibi olabileceğiniz için çalışırsınız gibi)
cevabınız size kalsın. "sisteme girerken".... demişsiniz ya. o alanda da ysk yetkililerinin başında parti gözlemcileri var. oradaki gözlemci sayısı arttırılabilir. neden arttırmıyorsunuz bu sayıyı diye yada neden kabine girerken cep telefonlarını inatla masaya bıraktırmıyorsunuz diye direkt muhalefet partileri yönetimine eleştiride bulunmanız bile yapıcı iken. "yine adaletsiz olmayacak mı" demek bana göre işlevsiz.
evet ben umutluyum. çünkü kendi adıma elimden geleni yapacağım. ve eminim gerçekten "herkes" aman gözaltına alınmayayım aman dikkat çekmeyeyim diye düşünmeyerek seçim günü gördüğü en ufak adaletsizlik kırıntısına ses çıkarırsa(oylar sayılırken kapıların kapanması gibi, polislerin görevli olduğu okullarda ve başka yerlerde 2 kez oy kullanmaları gibi, kabine telefon yada oyun foto sunu çekecek bişeyle girilmesi gibi,ben oyumu verdim elimden başka bişey gelmez düşüncesi gibi... vb uzatmak istemediğim bisürü örnek var.) bir şeyler değişebilir.

Bu tarz sinik dusunceleri ise yaramaz ve zarar verici buluyorum. Sonuctan madem o kadar eminsiniz, cozum onerilerinizle, borsada paranizla, hayat secimlerinizle, gereken pozisyonlari alin. Ama is o tur bir bahis icin is pozisyon almaya (ornegin cepten para cikarmaya) geldi mi, aslinda o kadar umutsuz olmadiginizi el cebe gitmeyince anlarsiniz.

Bu arada akp nin secim sistemine "sehven" oylari yanlis girmesi fuat avninin cikardigi, bilinmedik, yeni bir sey degil. Klasik yontemleridir. Sandik basinda tutanaklarla tespit edilip duzelttirilmeye calisiliyor. Yardimci olabilirsiniz. Adam eksigi var.

birinin bir sözü vardı: "seçimler eğer birşeyleri değiştirebilecek olsaydı, seçimlere asla izin verilmezdi".
asla adil olmayan bir seçime daha gireceğiz.
muhalefet seçimleri legalmiş gibi gösterme işine yarıyor.

böyle opsiyonları olan alarm uygulamaları vardır. Kesin birileri düşünmüştür yani.

Analamadım bildiğimiz mp3 dosyasının mı çalması gerekiyor ?
Android için alarm ayarları ses tonu mu ne oradan müzik galerisinden seçiceksiniz. Şarkının telefonda kayıtlı olması gerkeiyor tabi.

Iphone içini de aynı şekilde, itunes dan alınan herhangi bir şarkı olur.

@liriamer, o şekilde sadece tek şarkı seçebiliyorsun ve her sabah aynı müzikle uyanıyorsun. ben istiyorumki otomatik olarak radyo başlasın ve ben ayaklanana kadar farklı farklı müzikler çalsın, uykum açılsın.

gezegen olan pluton'un dediği gibi bu işi yapan bir alarm uygulaması buldum sanırım şuan onu indiriyorum. deneyeyim bakalım istediğim gibi miymiş.

tunein radio'da alarm olarak radyo istasyonu seçebiliyorsun, tam olarak istediğini yapabilirsin yani.

Böyle otomasyonları androidde tasker ile yapabilirsin. Biraz incelemen lazım ama

@elon; evet söyledikten sonra baktım öyle bir özellik varmış fakat ekran kapanırsa alarm çalmıyormuş, sabaha kadar açık kalması gerekiyor ekranın. çok saçma.

play.google.com

şunu denediniz mi? ben denemedim :)

@amroth; evet tam olarak istediğim buydu, denedim ve çalışıyor :)

sertse iyidir. adam tiryakiyse kiyak olur.

İcimi cok iyi degil evde iki karton var bir senedir duruyor ancak sigarasiz kaldigimda iciyorum.

teknik bir bilgim yok ancak, aydınger kağıdına koyu renkte fotokopi çekmeyi denesen?

varsa tracing paper veya transparent paper demeyi deneyin

2

0

0

10-15 arası kayıtlı

benden de 0

3

0

0

4

50-60 kişi ortalama...

4, ama ikisi zaten duyurudan alakasız olarak arkadaşım.

2

1

60 a yakın. iki kişi engelli gerisi açık :D

hiç kişi^^

1 kişi. O da yılbaşı hediyeleşmesi sırasında oldu :)

2

10-15

Benim tüm arakdaşlarım burdan zaten. 100e yakın kişi var listemde burdan. Whatsapptaysa 25 30 civarı. Haftalık olarak görüştüğümse 10 en fazla.

0

5 kisi. Ve bunlardan biri de sensin. Whatsapp fotonda bi duvarin onundesin :)

Hatirlarsan eskisehire dugune geliyordum ve kalacak yere ihtiyacim vardi o zaman tanismistik da sonradan dugun sahibi otel ayarladigi icin gerek kalmamisti.

Ama silmedim yine de numarani. Yarin bir gun eskisehire gelirim ve belki ararim diye. Kalacak yer icin degil genel olarak yani muhabbet sohbet babinda.

Tabi bunlari bilmemen gerekiyordu ama artik ogrenmis oldun :)

0

0

rekor rakam bekleniyor :D bu 50 ler 60 lar bişey değil daha dur :D

2 (biri banlanan kuzenim :d)

@halitkin; duygulandırdın :D madem herşeyi döktün bende anlatayım, sende bende kayıtlısın hala. whatsapp'ta ha bire uzun ve kısa saçlı fotoğraflarını görüp hüzünleniyorum (benimde saçlar gideceği için). bende lazım olur diye silmiyorum, bakalım nereye kadar :) ha bu arada istanbul'a taşındım.

@besond; seni unuttum sanma, hala kayıtlısın :)

20 civarı ya. Tonlarca da buluşma geçti. Ben numara kaydetmeyi unutuyorum :(

4

o

Sende bende kayıtlısın fındıklar süperdi :)

Üç.

şimdi saydım. 9

0

1di.
sildim.

2, biri duyuruya takilmiyor artik zaten.

sen kayitli degilsin ama bir gun ayni sehirde denk gelirsek seni zorla tatli yemeye goturecegim. arkadasimi gezdirip ilgilenmen vesilesiyle iyi bir insanla tanisip muhabbet etmek icin:))

1

1

@fallopian; çok teşekkür ederim gerçekten, yemeğe çıkarmış kadar oldun :)

3

0

Sıfır. (rakamla da "0")

duyurudan tanıştığım 5 kişi var. bunların dışında 2 tane de duyuruda takılan ama duyurudan tanışmadığım kişi var. sözlüktekileri eklersek 10-11 ediyor. telefon rehberimde zaten 20 kişi vardır anca.

1.

0, 6 aydan beri görüşmediğim insanların numaralarını silerim, 59 kişi kayıtlı rehberde şu anda, en kalabalık hali 120 idi.

Yeni telefonumda 2, eski telefonumda 4-5 sanırım.

2 kişi
biri ketıl verecekti vermedi. kırgınım ona

sıfır

Yanılmıyorsam 4.

1

o da liseden beri arkadaşım zaten

gerçekten 0, ama eğer olur da kafama yaktın bir kadınla tanışırsam ve o da beni beğenirse numarasını alırım. yani ilişkimi ileriye taşımak isteirim.

0

10 tane falan. Bir seferligine kaydedip sonra silmediklerim de var.

1 kız arkadaşım

1- ben nargile marpucu goturmustum sirt cantamda (en buyuk boy) bi sorun cikmadi. selfie seysi de no problemo diyorum.

2-bozulur.

3-no idea

4-no idea

5- yok yaw, bi sorun olmaz.

1- sorun olmaz.
2- bozulmasa bile tazeliğini baya yitirir. soğuk tutan poşetlerden alsanız?
3- petersburg'u bilmiyorum ama moskova gayet ucuz.
4- yakalanmadığınız müddetçe istediğiniz kadar getirebiliyorsunuz, bana kalırsa istediğiniz kadar alın, yakalanma şansı çok düşük. yakalansanız bile vergisini ödeyerek almak istediğinizi söyleyin (böyle bir hakkınız olmalı).
5- sakalın sorun çıkaracağını sanmıyorum. ki bende çıkarmadı geçtiğimiz hafta. ne girişte, ne de polisle göz göze geldiğim 10 seferde. üzerinizde pasaportunuz her daim bulunsun ve ülkeye girişte verdikleri ufak kağıdı kaybetmeyin yeter.

dün gece sevdiceğin yanından gelen biri olarak (moskova);

1-hiçbir şey olmaz aşırı genişler bu gibi konularda
2-onu bilemiyorum
3-moskova da bir karton marlboro red mesela 50 TL
4-alırsın bence
5- yok daha neler, raadol

çileği koyduğunuz kabı alüminyuma sarıp ısı kaybını aşağı çekin. hatta yanına da sokabiliyorsunuz donmuş bir şişe buz koyun.

www.eksiduyuru.com

Gülücüğe odaklanmak olayını hiç duydun mu? Bence mesaj atan her adamın asıl hedefi illa yatmak kalkmak değil. Kanın tam olarak beyne ulaşamadığı o anda artık ne olursa, şansına ne şekilde bir şey denk gelirse, bi umut o anına malzeme yaratabilmek ilk hedef.

Ne yazdıklarını bilmiyorum, öyle mesajlar almayalı milyon yıllar oldu, yaşlanmışım.

ben bir kere ağdayla ilgili cinsiyetimi belli eden bir soru sormuştum. onun üzerine, eski duyurularıma özelden gülücüklü mesajlar gelmeye başlamıştı.
yani taciz değil normal sohbet başlatma amaçlı mesajlar gerçi.
yani ağdalı soruya mesaj atmıyor bilerek eski duyuruya atıyor ki, cinsiyetini anladım da mesaj attım gibi anlaşılmasın diye çakal.
yüzlerce değil zaten ama yani birkaç tane.

Genel olarak tavrın önemli, burada ya da sözlükte nasıl bir imaj çizersen, ki insanlar salak değil seni fark edebilirler ya da en basitinden o anda girer bakar ne yazmış diye, sana yaklaşımın şekli de ona uygun olur.

Çok istisnai durumlar dışında, yani adam ya da kadın manyak değilse, durduk yere sana yürümez, o esnada bir şey söyleyecektir, soruna özelden cevap vermek istemiştir böyle amaçlarla da mesaj atılabilir. Yine de en güzeli gereksiz yere mesajlaşmamak, lüzumsuz şeylere cevap vermemek, o ilk mesajdan belli oluyor zaten karşı tarafın niyeti.

sevişme ihtimalleri olduğu için değil. aksine öyle bir ihtimal söz konusu olmadığı için bir nevi hınçlarını çıkarıyorlar. sorsan hepsi okumuş iyi aile çocukları. tecavüzcü tacizci ellerine geçse linç ederler. ama böyle durumlar olduğunda "çekiştirip duracaksan neden mini etek giyiyosun" diyen semt delikanlılarına dönüyorlar.

böyle durumlarda ben mesaj falan atar mıyım? asla ve kat'a atmam, atmadım.
efendi gibi asılırım geçer asdşjşasd.

birileri yazsa da ego yapayim diye düsünen (gerci cogu oyle düsünebilen varliklar da degil ya lafin gelisi iste) cok qari var. birbirimizi yemeyelim civanlar, kirh kisiyik, kirgimizin icinden geceni biliyrik. qirkg yapar!

Kalabalık olmanın verdiği güvenden dolayı tek başına cesaret edemeyeceği eyleme bu anlarda cüret edebiliyor bu güruha dahil ve dışarıdan normal insan gibi gözüken saldırgan. Özenle şekillendirilmiş ırkçı, cahil, tacizci, gaspçı, tecavüzcü yeni kuşak işte bu. 12 Eylülden beri gösterilen üst düzey toplum mühendisliğinin sonucu.

Bu yüzden diyoruz tacizcinizi öldürün diye. Internet ortamında da tacizcinin kimlik bilgilerini deşifr etmek ve kişiyi teşhir etmeye denk geliyor bu ki kimlik deşiifresi için emek harcayan ve yardımcı olan insanlar var çevremizde, kimi zaman bir mesaj ötemizde.

Mesaj illa ki geliyor da cevap vermeyince ısrarla atan filan hiç denk gelmedi bana, zaten baktın rahatsız oluyorsun mallara eklersin olur biter. Mesaj yoluyla münakaşaları hiç uzatmıyorum, cevap bile vermiyorum sonuçta hiç tanımadığım, fikren uyuşmadığım insanlar da var ve tartışmaya girmek bile çok mantıksız.

Sadece '' :) '' atan bile oluyor ama dediğim gibi ısrarla devamlı taciz eden bana hiç denk gelmedi.

bir kısmı karşılıklı trolleme şeklinde oluyor. iki tarafta da saçma davranışlar olabiliyor.

çok normal bir cevaba sırf yazan kadın diye smiley eklemeli tacize varan mesajlar yazılıyor. gülücüğe odaklan durumu. nasıl bir yokluksa artık.

yada

hatun kişi sırf dikkat çekmek için soru/cevap/meme paylaşıyor. amacı bir soruya cevap almak değil. daha sonra sayısız mesaj alıp, "eheheh erkekler çogh fena" triplerine giriyor.

bence siteye yeni kategoriler eklemek lazım. ifşa ve fb aranıyor kategorileri olmalı. bu tür duyuruları görmek istemeyenler için ayar yapma seçeneği olursa sorun çözülebilir.

İfşa yaptığım gün sonrasında duyurularıma sadece özel mesaj yoluyla cevap vermeye başlayan var birkaç tane. Hatırladığım sadece bu var, geri kalan hiçbir şeyi hatırlamıyorum bile.

Ama onun dışında gerçekten çok kaliteli insanlar da var. Onlar kendilerini biliyor, iyi ki de varlar. Yoksa duyuru gerçekten çekilmezdi.

Haci ben erkek halimle beyaz tenli olmak basligina bisey yazdim. Cinsiyet belirtmemisim ama kadin oldugum dusuncesini uyandiracak hicbisey yok. diger entrylerime baksan testesteron akiyor. Ona ragmen 2 3 abaza mesaj attiydi. icerigi hatirlamiyom ama muhabbet baslatmaya yonelik seylerdi iste.

ya ben "telefonumu benden izinsiz paylamışlar, tanımadığım biri mesaj attı" gibi bir duyuru açtım yasal konularla alakalı. "tanımadığı birinden mesaj geldiği için rahatsız oluyorsa kesin gadındır" diye mi düşündüler nedir, mesaj atanlar olmuştu. 7 senedir duyurudayım bugüne kadar sağolsun ayçovski dışında mesaj atanım yoktur, şu duyurudan sonra mesajlar gelmeye başladı resmen. erkeğim diye uyarınca geçti tabi skfjskdfsd. bu ülkede kadın olmak çok zor, lanet olası penisler

Flörtöz, özgüvenin tavan yaptığı mesajlar geliyor ama cinsel içerikli bir mesaj almadım şu ana kadar. Dışarıda türlü türlü kızla yatıp kalkan, cinsel hayatı doruk noktasında olan erkekler de atıyor böyle mesajlar. Çok da büyük tepki göstermemek lazım. Yav he he diyip geçin

hehe cesurca şeyler yazan (ne biliyim oral seks filan konuşan) kızlara napıyorlar bilmiyorum ama geçen birisi her nasıl algıladıysa bana bi sevişsen rahatlayacaksın minvalinde yazmış, ona baya güldüm. Üstelik arkadaş, ben cinsellikle alakalı bir şey yazmam sadece biyoloğum ve hastalıklarla filan alakalı yazarım. Yani fark etmiyor seksli şeyler yazana potansiyel diye yürüme varsa, yazmayana da böyle yürüme var, ne değişiyor? Olay kadının ne yazdığı yazmadığı değil, bence. Ha bi de kızlar genelde bir nick'in daha önceden ne yazdığını filan bilir, cemaziyel evvelini dikkate alır erkeklerde o da yok.

Ben yine de dediğin olayın oldukça minumum düzeyde olduğunu söyleyebilirim çok da rahatsız edici bir ortam yok, büyütecek fazla bişey de yok. Birkaç tane ağır abazan manyak olabilir, bundan zaten daha önce de bahsetmiştik. Bi sürü nick alıp sapıklık yapan var diye. ifşadan sonra -ki meme ifşası zaten ayrı bir olay- ya da buranın selebritisi (!) olan kızlara geyiğine de mesaj atılabilir, mesaj fasilitesinin bir olayı o değil mi zaten, illa sevişmek için mi atılıyor ki, insanlar eğleniyor bi nevi, eh bir de sanal ortamın verdiği rahatlık tabi ki, yine de kızların mesaj kutusunu yıkıyorlar sanıyorsanız o kadar da abartı bişey yok benim bildiğim. Ha varsa, rahatsız eden seviyesizi de engellersin biter.

Ben hiç sözlük yazarı olmadım şu 15 senede, sadece duyuru için böyle düşünüyorum.

ben sosyal bir tanışma sitesine kadın profili ve resmi koydum.
hafta sonu (2 günde) 1,000 civarı mesaj aldım. ehehe
ülkenin durumu bu heryerde böyle :)

mesajlar:
aşk şiiri yazanlar, mal mülk dökümünü yayınlayanlar, sekreter! arayanlar, niyeti ciddi olanlar (evlilik), niyeti cidddi olmayanlar (fakbadi) .....

Tam olarak bununla ilgili bir mesaj yazmıştım az önce birine, kopyalayıp yapıştırayım. Azıcık da budayıp değiştireyim.

Buradan birçok insanla 18+ muhabbet etmişliğim de var ama nasıl diyeyim, teknik şeyler genelde. "Nereye dokunmalı", "Ne söylemeli", "Olaya bir de şu açıdan yaklaştınız mı, nasıl oluyor" gibi şeyleri konuşmuşluğum var. Genelde de "Kız arkadaşımla şunu yapıyoruz, neden olmuyor olabilir" içerikli idi. Hiçbiri taciz kapsamında değildi, hatta karşılıklı eğiticiydi. "Şu düğmeye basınca ne oluyor" gibiydi, "İrmik helvası nasıl yapılır" kadar seksi ve rahatsız ediciydi. Açıkçası böyle şeyleri konuştuğumuz için de seviniyorum, bunun cahilliği olmasın artık daha fazla. Konuşmadıkça batmayalım, böyle şeyler tabu kaldıkça hayatın önemli parçalarından birinden mahrum kalıyormuşuz gibi geliyor. O yüzden de bazen utanma noktama gelip kendimi otosansürlesem de rahat rahat konuşuyorum veya cevap veriyorum.

18+ sorulardan birine cevap verdiğimde böyle mesaj alıyorum ara ara, açıkçası sanıldığı kadar da çok değil. Yüzlerce değil, birlerce mesaj alıyorum. O yüzden rahatım da. Böyle durumlarda nick verilmeli mi, verilmemeli mi konusunda kararsızım. Şansını deneyip yürüyen bir insanla nerede duracağını bilmeyen insan arasında fersahlar var bence. Şansını deneyen bir insanın ifşa olmasını istemem, bir nevi o da ekmeğinin peşinde, yazıktır ona da. Ya da nazlandığımı düşünüp, emin olmak isteyip ikinci kere sorana da bir şey diyemiyorum. Çünkü bazı kadınların da kolay görünmemek adına ilk seferinde "Olmaz, yan cebime koy" demesi görülmemiş şey değil gerçek hayatta, onun ısrarı da buraya yansıyabiliyor. Dolayısıyla öyle minik yürümelerle gelip sonradan "Pardon bacım, bilemedim" diye dönenlerin nick'ini aklımda bile tutmuyorum. "Olur böyle şeyler, hadi sana iyi şanslar. Rasgele" diyorum. Gayet anlaşılabilir geliyor bana. Ama bazı kişiler ısrar edebiliyor. Net cevaptan anlamayabiliyor. Ben de cevap vermeyi kesiyorum. Genelde o noktada mesaj alma da kesiliyor. Daha ileriye götüren hiç olmadı, olmasın da zaten.

Bu kişilerden birinin nick altında zaten ilgili şeyler ve daha önce birkaç kişiyi rahatsız ettiği yazıyor.

Meme caps'i çok ayrı bir boyut. Benim bile yürüyesim geldi :P

Toplumsal şartlar, kültürel şeyler vs, çok etken var diyeceğim de Abd deki arkadaşımnın söylediği, bir iki sitede de oluyordu aynısı.

Nereden nasıl gelirse gelsin olayı var. ŞAmnsını denemek ister insan. Twitterdan sevişenler , tinderdan evlenenler bile varken, sanal mecralar patlama yapmışken, normal şeyler bunlar geliyor bana.

Her mesajı taciz olarak algılayan kadınlar da var tabi. Facebookta gelen her mesajı ifşa eden egoist şımarık kadınlar var.

Yani çok garip şeyler aslında. Sosyal ortamların azlığı sosyal medyadan çıkıyor sanırım.

bir ara zirvede karşılaştığım ve hiç iplemediğim iğrenç bir abiniz bildiğin her entry'me saçma sapan mesajlar atıyordu.
cevaplamadım ve engelledim ben bunu (mallar sürüsü).
üstüne bir de çaylak oldum çünkü ensesi kalındı.

ıyy. midem bulandı bak yine.

her entrye saçma sapan yorum yazanı var.

en komikleri facebooktan mesaj atan tipler.

olmaz.

tek bagaj hakkın var. kabin bagajı için boyutlarına ulaş netten. bana 50 euro girdi oradan biliyorum.

evet yigitovic'e cevap hakkı doğdu

neye göre olmaz dedin hocam?

@tolga asp, kiev-istanbul uçtum geçtiğimiz ağustos ayında. kabin bavulum vardı, bir tane de bagaja verdim 20 küsür kilo. para falan istemediler ekstradan, istersen müşteri hizmetlerini bir ara, epey ilgililer.

ben de uçtum, biletinde zaten yazması lazım. benim 23 kg check-in 10 kg kabin bagaj hakkım vardı. kiev aktarmalı londra uçtuydum.

www.vidivodo.com

Saçlara maşallah.

don kişot çekecek olsam başrolün garanti

www.youtube.com

İyi, güzel. :D