Ekşi Duyuru

meraktan alacağım da şu kağıttan olanlar almaya değer mi? verim, performans, kalite falan nasıl olur? yoksa paraya kıyıp biraz daha pahalı bir şey mi almalı?




 

birkaç ay önce böyle bir şey vardı ama başlığı tam hatırlayamadım, sözlükçüler evinde başka sözlükçüleri ağırlıyodu bir nevi couchsurfing gibi. bayağı da tutulmuştu.

neydi o başlık hatırlayan var mı?


 

aylar önce merak edip android telefona indirip denemiştim, konum ayarlarım açık olduğu halde çevremdeki insanların yabancı olduğunu görünce sildim.

şimdi de ios platformuna indirdip tekrar denemek istedim ama yine aynı şekilde yakınımda hiç türk göremiyorum, söylediğine göre 1 km civarımda sayısız zenci, rus, hintli ve japon var ki böyle bir şey mümkün değil.

sorun nedir sizce?

 

ipad için soruyorum, kendi müzik uygulamasından dinlemek için bilgisayara baglayıp itunes ile müzik atmak gerekiyor sanırım, bunu bilgisayarsız yapma imkanımız yok mu?




 

hepsi alışveriş listemde, bir gün zengin olursam tümünü alacağım fakat öncelikli olarak hangilerini seçeyim?

ya da şöyle sorayım, siz olsanız ilk 3 tercihiniz hangisi olurdu?

- biraz kuantumdan zarar gelmez
- cesur yeni dünya
- ceviz kabuğunda evren
- hemen her şeyin kısa tarihi
- mahalleden arkadaşlar
- mülksüzler
- yüzyıllık yalnızlık
- zamanın kısa tarihi

 

burada olay pek çok sahafı bir arada bulabilmek midir yoksa güzel kampanya ve indirimler oluyor mu?

ayrıca "tam olarak" nerede kuruluyor?


 

instagram değil de başka bir fotoğraf paylaşım sitesinden paylaşım yapıyordu, günlük fotoğraflarını analog makineyle çekip yüklüyordu, sanki 90'larda yaşıyormuş gibi bir hava oluyordu haliyle. hatta profilini birkaç yıl önce buradan bir arkadaş paylaşmıştı ama imkanı yok bulamam şimdi.

bilen eden var mı? paylaştığı fotoğraflar çok etkilemişti beni, belki instagramı falan da vardır bilmiyorum.

benzer fotoğraf ekledim.

 

bu arkadaşlar (tek kişi mi yoksa?) gibi yerli müzikleri sözsüz olarak çalan birileri var mı?

m.youtube.com

benim mod gene gitti de anca bunlar toparlıyor işte.

 

flight radar'ın android uygulamasını kullanıyorum, içinde arkadaşım olduğu için birkaç saattir aralıklarla thy'nin tk34 kodlu uçuşunu takip ediyordum ama az önce baktığımda öyle bir uçuş göremedim, tarayıcı üzerinden baktığımda da (flightradar24) "durum" kısmında "bilinmiyor" yazıyor. halbuki uçak hala havada (olması lazım), 16:35 gibi istanbul'da olacak çünkü.

sinyal alamama normal bir şey mi yoksa bir gariplik mi var?

ayrıca uçuşu takip edebileceğim alternatif var mı?

edit: link de şu;

www.flightradar24.com

unknown yazan uçuş (dün tarihli kalkan)

 

geçen yıldan beri 20 kilo verdim ama nasıl oldu ben de anlamadım, spor ve diyet yapmadım (ekmek tüketmiyorum, şekeri yok denecek kadar azalttım, abur cuburu 10 günde 1 yerim), sadece işe girdiğim için sabah ve akşamları 15'er dakika olmak üzere metrobüse yürüyorum o kadar.

görenler zayıflamışsın diyor ama kütlem aynı sanki, göbek hala var ve görünüşte hala yağlıyım, ciddi ciddi o kadar da gözle görülür bir fark yok gibi.

tamamen bilinçsiz olarak verdiğim bu kiloların nereden gittiğini merak ediyorum, gayet sağlıklı hissediyorum ama pat diye düşüp bayılmaktan korkuyorum. içten içe vücudu mahvetmiş olmayalım?

not: boy 1.90, 105 kilodan 85'e düştüm

 

kardeşim şuan şehirlarası gidiyor (kamil koç), seyir esnasında otobüs arıza yapmış ve servis çağırmışlar, servis sorunu çözememiş ve o halde yola devam ediyorlarmış. otobüs arızalı ve yolcular tavana kadar hoplaya zıplaya gidiyor şuan, bütün yolcular şikayet etmesine rağmen kaptan aldırmayıp sakat sakat yola devam ediyor, kaza yapması an meselesi.

müşteri hizmetleri, otogar ve genel müdürlüğü aradım ama telefonları açan yok, ne yapmalı? önlerinde yaklaşık 300 km daha var.

edit: ben telefonla ulaşana kadar otobüste kavga çıkmış zaten, aracı zoraki yol kenarına çekip polis çağırmışlar. sorun çözüldü.

 

sık sık online alışveriş yaparım ama adı sanı duyulmamış birinden telefon almaya çok soğuk bakıyorum. hani alacaksam bilindik mağazalardan alırım, öyle gittigidiyor veya n11'deki mağazalardan alınmaz diye bir önyargım var ama şu linkteki satıcı çok hoşuma gitti, yorumlar ve profil çok olumlu.

istediğim telefon genelde 1550 lira (sony mağazası, teknosa, bimeks, vatan falan), hadi 1500'e de bulunuyor ama bu adam 1400'e satıyor üstelik sony garantili. yorumlarda da orjinalliği olsun, garantisi olsun, kargo süresi olsun hepsi defalarca teyit edilmiş, bir yamukluk görünmüyor.

sayfayı yer imlerine ekledim bir haftadır bakıp bakıp duruyorum ama cesaret edemiyorum. napsam? alsam mı? ürün gelince neleri kontrol edeyim?

bir de siz bakar mısınız şuna, benim atladığım bir şey mi var acaba.

urun.n11.com

 

dedikten sonra geri dönüp aynı nickle hiç bir şey olmamış gibi takılanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

son zamanlarda moda oldu sanırım, adam benzer başlıklı bir duyuru açıp altına 5 paragraf döşüyor, 3 gün sonra hiç bir şey olmamış gibi ortalıkta dolanmaya devam ediyor. e 3 gün önce duyuruda takılanları seviyesizliğinden tut kezbanlığıyla, asosyalliğiyle yerden yere vuruyordun ya şimdi noldu?

bu arkadaşların amacı dikkat çekmek mi yoksa gerçekten bırakmaya niyetlenip beceremediği için tükürdüğünü yalamak mı?

 

geçen yıl almıştım ama haziran'da mezun oldum, sırf şu indirimli karttan faydalanmak için tekrar aöf'e kayıt olacaktım ama kartın üzerinde son kullanma tarihi olmadığını farkettim. kontrole falan yakalanırsam öğrenciliğin bitip bitmediğini nasıl anlıyorlar? yoksa her yıl vizeletmek mi gerekiyor bu mereti?




 

ben içtiğim şeyin anca çeşme suyu mu yoksa içme suyu mu olduğunu ayırt edebiliyorum, millet markasına kadar analiz edebiliyor. mesela genelde duyuru altında denk geldiğim şu tarz yorumlar beni çok şaşırtıyor;

"erikli'nin içimi güzel ama hayat su kadar yumuşak değil, nestle içerken ferahlıyorum ama hamidiye beni bayıyor" gibi.

geçenlerde meraktan hayat su ve damla aldım (marketteki en ucuz ve en pahalı oydu), sindire sindire içtim ama arada yine bir fark göremedim, ikiside aynı marka sanki.

siz nasıl beceriyorsunuz bu işi?

 

istisnasız her kilisenin aynı kokmasını sağlayan bu koku nedir? nereden alınır? muhtemelen tütsü gibi bir şey, evde yaksak başımıza bir iş gelir mi (özellikle müslüman kardeşlere soruyorum)? alternatif olarak ne tavsiye dersiniz?




 

sıcağın altında otobüs beklerken kuzene naneli sakız vermiştim (kendisinde aşırı terleme vardır), üzerinde de düz beyaz bir tişört vardı. 10-15 dakika sonra bir baktık ön tarafı komple yeşil olmuş. adam bildiğin yeşil yeşil terlemiş sakızdan dolayı. benim çok garibime gitti, bir o kadarda güldüm.

pastırma yersen terin pastırma kokar falan derler ya onun gibi bir şey sanırım, ama yediğin şeyin bu kadar kısa sürede ter rengini etkilemesine çok şaşırdım.

muhtemelen metabolizmayla alakalı ama normal mi yoksa kuzende mi gariplik var?

 

eski kız arkadaşım ve annesi tatil için ilk defa türkiye'ye gelecek. kendi çaplarında araştırma yapıp başlıktaki yerler arasında kalmışlar, kız bana sordu ama tatil kültürüm hiç olmadığı için tavsiyede bulunamadım, araştırıp haber vericem dedim.

fethiye daha görülesi gibi geliyor, ne dersiniz? nereye yollayalım? gerçi rusya'dan gelecekleri için muhtemelen denizi olan her yer cennet gibi gelecek ama gelmişken hayran kalsınlar istiyorum.


 

şu görseldeki gibi bir şey yapmak istiyorum. haritayı kendim bulup dışarıda bastırsam çok mu amatörce olur? yoksa gidip bir yerden hazır olarak mı alayım?

ayrıca kırtasiye dışında nerelerde satılır bu tür haritalar? avrupa yakasında mesela?


 

en son 6 yıl önce kullandığım bir çadır var, haftasonu tekrar kullanacağım için açıp kontrol edeyim dedim ama havasızlık kokusu sinmiş. küf yok ama ona benzer bir koku var. dünden beri balkonda havalandırdım ama yinede gitmedi.

sıvı oda spreyi var üzerine boca edip cumartesi kullanmak üzere paketlesem bir şey olur? ikinci bir seçenek de, elimde konsantre yumuşatıcı var çok kalıcı oluyor kıyafetlerde falan. bunu çadıra yedirsem ama nasıl? çadırın tepesi kumaş, öyle naylon falan değil. beze yumuşatıcı döküp kumaş yerlerde gezdirsem leke falan bırakır mı?

ya da hepsini boşverip direkt makineye mi atayım? 30 derecede dönsün yavaş yavaş, bir de hassas programa alırım oh mis, ne dersiniz?

 

çok bilindik bir şey gibi geliyor ama çıkaramadım. ünlü bir filmde mi çaldı, reklamlarda mı kullanıldı yoksa bir türk müziğinden mi cover'lamışlar?

hatırladıktan sonra çok fena rezil olacakmış gibi hissediyorum.

m.youtube.com

 

lisedeyken internetteki bütün kafa kesme, işkence ve otopsi videolarını gözünü kırpmadan izlemiş, 15 yaşındayken dedesinin otopsiden çıkmıs cesedini yıkamış, bulduğu ölü hayvanları gizli gizli parçalara ayırıp incelemiş, kuzeninin vefatını ve buna benzer birçok duygusal/hassas olayları atlatıp gözünden tek damla çıkmayı bırak en efak bir üzüntü bile duymamış biri olan ben, son yıllarda izlediğim filmlere ağlar oldum. okuduğum kitaplardan, yaşlandığına tanıklık ettiğim bir insandan, duyduğum bir hikayeden etkilenir oldum.

mesela dün iş yerinde film izlerken kendimi o kadar tutmama rağmen gözlerim doluverdi, müdüre yakalandım... biten bir ilişki için geceleri hüngür hüngür ağladığım oldu. etkilenmemek için kolay kolay mezarlığa bile gitmiyorum artık.

hatta canım ağlamak isterse biraz zorlayak moda girebiliyorum.

bunlar normal de ben kendimi ergenliğimle karşılaştırdığım için mi garipsiyorum yoksa olgunlaşmaya başladıkça kişilik yavaştan oturmaya mı başlıyor? böyle biri mi olcam ben ömür boyu ya :/

bu arada bahsettiğim filmler kore yapımı aşk filmi, bunların dışındakiler duygulandırmıyor. hani "kore filmiyse ağlaman normal pampa çok şey etme yani" tarzı bir şey demenizi bekliyorum hehe.

erkeğim, 24 yaşındayım, adım samuel.

 

adamlar apartman dairesinde düğün salonu işletir gibi düğün yapıyor şuan. müzik, bağırış çağırış, çocuk sesleri derken mahalle ayağa kalktı. 3 saattir katlanıyorum, camı pencereyi kapattım ama susacak gibi değiller. evde açtıkları müzik tee sokağın başından duyuluyor, millet işten geldi yorgun argın bir de bunları çekiyoruz.

hadi düğündür bu seferlik olsun deyip hoşgörülü mü davranayım yoksa zabıtaya şikayet mi edeyim?

aha zılgıt çekmeye başladılar.

edit: polisi aradım ilgileneceklerini söylediler.

 

şu ektekiler mesela, piyasadaki en basit tutucular olmasına rağmen 40 liradan aşağı yok. ebay ve amazon gibi sitelerden bile aynı fiyata geliyor. çok basit bir ürün için abartı bir fiyat değil mi? sonuçta en fazla metal veya plastik bir tabaka, işçilik yok maliyet az (metal olduğu için mi pahalı yoksa?).

herşeye para veriyorum ama şuna gelince kıyamıyorum bir türlü, 3 aydır uzaktan bakıp bakıp duruyorum öyle. ederi en fazla 5-10 liralık bir şeymiş gibi geliyor bana, ama kesinlikle 40 lira olmamalı.

şunlara alternatif ne olabilir? istanbul sınırlarında plastik veya ucuz olanlarından bulamaz mıyız? kendimiz yapamaz mıyız?

 

önceki duyurulara tek tek bakıp z2'yi beğendim ama yinede emin değilim. aslında istediğim özellikler sadece kameranın iyi olması (gerçi şuan note 1 kullanıyorum ondan bile memnunum) ve ekranın büyük olması (en az 5.3 mesela). başka bir özelliğe gerek yok.

0-1500 lira aralığında ne tavsiye edersiniz?


 

bu adamın çoğu videosunu izledim, izlediklerim arasında sadece "dünya tarihine yön veren en etkin 100" kitabını tavsiye ettiğini yakalayabildim.

bunun dışında tavsiye ettiği bir kitap var mı dikkatinizi çekti mi hiç?


 

ben yıllar önce annemin yanında ani bir tepki verip 'hasiktir' demek suretiyle yerimden sıçramış daha sonra çok mahcup hissetmiştim. hele babamın yanında en fazla 'şerefsiz' falan derim. korkudan değil tabi, saygıdan sanırım.

ama kuzenim var mesela yanında ailesi mi var taraftar grubu mu var belli değil benim bile duymadığım küfürler eder, hatta birkaç kere annesinin yüzüne 'ananı s*keyim' dediğine şahit olup yerin dibine girdim.

ben çok merak ediyorum bunu, tamam ailedir yakınındır belki ama ne bileyim, nasıl bu kadar rahat konuşabiliyorsunuz? ilk küfrü kaç yaşlarında ettiniz mesela? önce ağzınızdan kaçtı sonra da koy gitsin deyip alıştınız mı yoksa ergenliğe girdiğiniz gibi birden mi küfürlü konuşmaya başladınız?

mesela babam çok aşırı sinirlenirse en fazla 'o. çocuğu' der ama öteye geçmez, küfürsüz bir ailede büyüdüğüm için bana uzak kalıyor sanırım. yanımda çok samimi bir arkadaşım varsa anca öyle küfürlü konuşurum, bir de yalnız araç kullanırken.

sizde durum nasıl? annenizin babanızın veya kız kardeşinizin yanında küfür ederken hiç utanmıyor musunuz?

 

efenim benim şimdi kemikleşen bir çalma listem var hiç bıkmadan dinlediğim müziklerden oluşan, bunları dinlemek beni tatmin etmeyince sözsüz cover'lara geçtim. mesela "wake me up"ı referans alarak birkaç örnek vereyim;

orjinali:
m.youtube.com

cello:
m.youtube.com

piyano:
m.youtube.com

gitar:
m.youtube.com

keman:
m.youtube.com

akordiyon:
m.youtube.com

saksafon:
m.youtube.com

kurcalaya kurcalaya bu müzik aletlerini keşfedebildim ve dinlerken orgazm oluyorum resmen. bunların dışında cover yapılabilecek aleti var mıdır aklınıza gelen? konsepti genişletmek istiyorum da.

edit: varsa grup tavsiyenizi de alırım, mesela walk off the earth gibi şunlar güzel coverlar dediğiniz varsa söyleyebilirsiniz çekinmeyin.

 

teleskopa niyetlenmiştim fakat gezegen falan görmek için iyi bir şey almak gerekiyormuş, o kadar bütçe ayıramam. şöyle basit bir şey alıp en fazla ay'ı ve yeryüzünü izlemek istiyorum. mesela avrupa yakasından bakıp anadolu'daki insanları, sokakları, binaları falan (binaların içini değil tabi, mimari anlamda eski yapıları). hani ekteki aletlerle manzara izlenir ya o amaçla kullanıcam (olum gerçekten karı kız izlemicem lan)

öncelikle dürbün mü teleskop mu almak lazım bu iş için? ben gayet basit bir şey düşünmüştüm, şöyle ortalama 200 lira falan. nasılsa bir hafta sonra hevesim geçecek o yüzden fazla yatırım yapmak istemiyorum.

nasıl bir şey önerirsiniz?

 

birkaç gündür yeni yeni nick'ler dikkatimi çekiyor, profillerine tıklıyorum hep tek soru sormuşlar daha. giriş sayıları bile tek haneli.

kayıtlar açıldı da oradan mı geldiler yoksa duyuru'yu bırakan arkadaşların yerine başka sözlüklerden mi transfer yapıldı?

çok önemli bir şeyi kaçırmışım gibi hissediyorum şuan.

 

istanbul üniversitesi'nin gözlem evi var ama bireysel girilmiyor sanırım, grup olup belirli bir ücret yatırmak gerekiyormuş o yüzden işimize yaramıyor.

gerçi o kadar profesyonel olmasına da gerek yok şöyle amatörce bir teleskop olsa yeter, maksat ay'a falan bakalım hevesimiz geçsin.

ne yapmamızı önerirsiniz? nereye gidelim? nereden teleskop bulalım? aha şimdi aklıma geldi, teleskop kiralama diye bir şey var mı ya? veya bireysel gidebileceğimiz bir gözlem evi falan?

bu arada teleskopu olup da gelin beraber bakalım diyecek biri varsa da her türlü memnun ederiz, karşılıksız komayız bu iyiliğini :)

imza: iki duyurucu

 

1- burada birini mallara ekleyemiyor muyduk ya? ayarları falan kurcaladım ama göremedim nerede o buton?

2- eklediğimiz kişinin duyurularını göremediğimiz gibi o kişinin bize mesaj atmasını da önlüyoruz dimi? bunun dışında ne işe yarıyor?

3- mesela açacağım bir duyuruyu görmesini istemediğim biri var diyelim, bunun için de mi mallara eklemek gerekiyor yoksa eklemeden de yapabilir miyiz? (gerçi pek sanmıyorum ama)

not: 5-6 yıllık duyuru hayatımda bu özelliği hiç kullanmadığım için soruyorum, çömez muamelesi yapanın kalbini kırarım :)

 

cuma akşamı kızlı erkekli çimenlere yayılsak cumartesi sabahı tek parça olarak kalkabilir miyiz?

bana mümkün gibi geliyor, mesela dün hafta içi olmasına rağmen gece geç saatlere kadar kalabalık vardı, aynı kalabalığın 3'te 1'i sabahlasa oooh olur bizim iş.

yine de emin olmak için yerlilere sormak istedim, kıçı kaptırmayalım sonra.

ayrıca #kokmuyor

 

selamlar,

bildiğiniz gibi 12-13 ağustos (bugün ve yarın) perseid meteor yağmuru var, gökyüzü şenlenecek. normalde verimli bir seyir için şehir ışıklarından uzak bir tepede gözlem yapmak gerekir ama ertesi gün herkes işe gitmek zorunda olduğundan fazla açılamayacağız, moda sahilinde sırtüstü yatıp elimizden geldiği kadar izleriz.

aslında "açık hava tımarhanesi" ile gidecektik fakat belki gelmek isteyenler olur diye "yıldırım zirve" düzenlemeye karar verdik. birkaç kişi gelse yeter maksat temiz hava almak.

yer: moda sahil
tarih: bugün (12 ağustos çarşamba)
saat: 21:00
çimlere uzanış: 21:15
istiklal marşı ve kapanış: 23:00

katılacaklar;
- tolga asp
- açık hava tımarhanesi
- rayde
- tepedeki psychedelic adam
- kahin ahtapot paul
- tannen
- mistreated
- thujone
- tiny penny +3
- yuzır +2 (belki)
- jam (belki)

buyrun gelin efenim, inanın çok romantik olacak.

edit: kilimimle +3 kişi ağırlayabilirim, diğer gelecekler de üzerine yatmalık bir şey getirirse çok hoş olur.

 

dünkü (www.eksiduyuru.com) duyurumdan sonra gitmemeye karar verdim. tecil işlemleri için cuma gününe kadar vaktim var, istanbul'daki bütün şubeleri tek tek aradım ama hepsi meşgul çalıyor.

1- herhangi bir şubeye gidip tecil işlemlerini yaptırabilir miyim yoksa bağlı olduğum yere mi gitmem gerekir?

2- giderken hangi evrakları götürmem gerekir? (yeni mezunum)

 

banyo yapmak istemeyen çocuklar gibi ağlamak istiyorum şuan.

okulu iki yıl uzatmalı bitirip ailemin yanına döndüm, kendime yeni bir oda hazırladım, yeni arkadaşlar buldum, yeni komşularla tanıştım, yeni bir iş buldum, şuan hayatımdan çok memnunum neredeyse her şey dört dörtlük ve kafama takacak hiç bir şey yok.

tam düzenimi kurdum askerlik geldi, 2 ay önce mezun oldum ve kasım celbinde gitmeye niyetlendim ama hiç gitmek istemiyorum. çevremden gitmem konusunda baskı da görmüyorum ama yaşım (24) daha fazla ilerlemeden gitmem de gerekiyor.

düzenim kurulu, işimi kaybetmek istemiyorum, (maaşım ve mevkiimden çok memnunum ve çıkarsam tekrar giremem), ayrıca ve sanırım en önemlisi saçlarım. 6 yıldır uzatıyorum ve yine 6 yıldır sakallarımı da hiç kesmedim (kısaltıyorum sadece). değişikliğe kapalı biri olduğum için saç ve sakalı kesince acayip bir boşluğa düşeceğim. çevreden gelen tepki, dalga konusu olmak, aynadaki yabancıyı falan düşündükçe moralim bozuluyor, sanırım bu yüzden gitmek istemiyorum. oturup ağlayasım geliyor :(

soranlara kasım'da gidicem dedim ama sanırım yapamıcam, istersem biraz daha erteleyebilirim. bu hafta içinde şubeye gidip gidip gitmeyeceğimi bildirmem gerekiyor, bunu düşündükçe bile hayattan soğuyorum. sanki askerden sonra hayatıma reset atılıp her şey sıfırdan başlayacakmış gibi hissediyorum. araya askerlik girecek diye yeni bir ilişkiye başlamaya bile korkuyorum.

yurtdışına gidip orada kalmaya çalıştım askere gitmemek için, hatta evlenmeye bile kalktım ama beceremedim, geri döndüm.

şimdi ben ne yapsam? kendimi bu kadar üzmeme değmez deyip gitmekten vaz mı geçeyim (ülkenin şu anki bok durumunu bahane ederek kendimi kandırabilirim) yoksa bir şekilde gaza gelip gideyim olsun bitsin mi?

biraz moral, gaz, ilgi, sevgi, şefkat ne varsa artık duygusal desteğe ihtiyacım var :(

 

cuma günü akşam saatlerinde denk geldim, iskelenin yanındaki kayalıkların orada çalıyordu. vaktim olmadığı için pek dinleyemedim ama duyabildiğim 1-2 parçayı çok güzel çaldı (ya da benim duygusal bir anıma geldiği için öyle algıladım).

daha önce bu amca'yı fark eden oldu mu? hangi günler gelir, hangi saatlerde orada bulunur, başka yerlerde çalar mı hiç denk geldi mi size?

net bilgiye ulaşırsam istanbul'un diğer ucundan kalkıp dinlemeye gidicem.

 

1- kasım celbinde gitmek için 15 ağustos'a kadar başvurmak zorundayım sanırım, bu yüzden gidicem ama bağlı olduğum şube diye bir şey var mı yoksa herhangi bir şubeye gitsem işlemleri yaptırabiliyor muyum?

2- diyelim ki işlemleri yaptım ve sevk için kasım'ı bekliyorum. son anda vazgeçip 15 ağustos'tan sonra ben gelmek istemiyorum deyip tecil ettirme şansım olmuyor dimi?


 

daha doğrusu türkiye'de yok mu? 1000-1500 ml'lik büyük şişelerden bahsediyorum. marketlerde hep küçük boy satılıyor ve 4 kişilik aile olunca bir haftada bitiyor.

hangi marketlerde var gözüne çarpan oldu mu hiç?


 

bir yerden hediye geldi ama bununla neler yapabileceğimi hiç bilmiyorum. internette bulduğum tarifler profesyonel blenderlar için, benimkine göre hiç bulamadım.

ben inanıyorum ki duyuru halkı bana güzel tarifler verecek, sihirli karışımlar önerecek, dikkat etmem gereken noktaları söyleyecek (içine buz atmamam gerektiği mesela).

dün kafama göre sütle şeftali karıştırdım ama saçma sapan bir şey oldu, bilmeden yapmamak gerek.

edit: meyvesuyu ve benzeri içecekler için tarif sormuştum.

 

fax göndermek için bazı online servisler var ya, aynı şekilde almak için de aynı hizmeti sağlayan siteler var mı? biz şirkette kullandığımız faksı iptal edip online sisteme geçmeyi düşünüyoruz, tabi böyle bir şey var ise.

ücretli/ücretsiz site varmıdır gönderip almak için? varsa eğer bunun bir dezavantajı olur mu? mesela bilgisayar kapalıyken fax gelmemesi gibi.


 

çok alakasız anlarda kalbim deli gibi çarpıyor, bayağı bayağı kalbimin attığını hissedebiliyorum. bazen otobüste, bazen de sakin sakin duyuruda takılırken falan birden başlıyor. genelde su içerken oluyor ama, bildiğin su içerken heyecanlanıyorum. hayır suya karşı gizli bir aşk falan mı var anlamadım ki görünce kalbim yerinden çıkacak gibi olsun.

neden böyle olur sizce? aynı durumu yaşayan var mı? çarpıntı buna mı deniyor?


 

bizim kiracı (bayan) ve komşusu (bayan) birbirine girmiş, bildiğin saç başa kavga etmişler. sebep de kiracı 3-4 aydır başka bir evde kaldığı için apartmanın elektrik, temizlik ve aidat paralarını ödememesiymiş. kiracı zaten kadına sinir oluyordu, bu olayda bardağı taşırmış artık ve sonunda bayağı kadın kavgası etmişler.

dün dayak yiyen komşu kadın beni arayıp durumu anlattı, daha doğrusu kiracıyı bana şikayet etti aidat ve bina giderlerini ödemiyor diye. bende uyku sersemi tamam yarın arar konuşurum dedim ama sonradan jeton düştü, benim ev sahibi olarak kiracıyı arayıp aidatı neden ödemiyorsun deme hakkım var mı ki?

bu arada kiracıyla henüz konuşmadım bir de onun ağzından dinlemek lazım ama komşunun dediğine göre 3-4 ayda bir eve uğradığı için binanın elektrik ve temizliği beni ilgilendirmez demiş, o yüzden ödemiyormuş. kirayı günü gününe öder o yönden sıkıntımız yok ama.

ne yapsam? kiracı arayıp geçmiş olsun diyerek aidatları neden ödemediklerini mi sorayım yoksa hiç aramayayım kendi aralarında mı çözsünler?

bu arada komşu kiracıya "siktir git başka yere taşın" demiş (kocaman kadın yav yakışmış mı hiç), kadın da başka eve taşınırsa olan bana olacak.

arayıp sorunu çözmek istiyorum ama aidat konusunda ödemesi için baskı yapmam uygun düşer mi?

 

www.youtube.com

bir de bunu ilk defa dinleyenlerin yorumunu alabilir miyim.


 

giriş kattayım, çevredeki binalardan gökyüzünü göremiyorum. mavi ay'ı izlemek istedim ama daha başlamadıysa boşuna çıkmayayım dışarı. ey üst katlarda oturanlar! sorum sizlere. gökyüzünde hava nasıl şu anda? ay yükseldi mi? rengi nasıl? gitmeye değer mi?




 

keki kabarmayan adam gibi ağlayacağım neredeyse.

tavada erittiğim yağın (sıvıyağ/margarin) üzerine sos ekleyerek makarnanın içine katıyorum ama yinede yağsız oluyor. yağ miktarını mı arttırmak lazım yoksa yağı direkt makarnanın içine atıp ayrıca sos mu hazırlamak gerek?

diğer soru, bir paket makarnaya ne kadar yağ ekliyorsunuz? sıvıyağ ve margarin için belirtmenizi rica ederim.

başka bir soru, zorda kalmadıkça margarin kullanmıyorum, sıvıyağ tercih ediyorum ama aslında ikiside aynı zehir, bu ikisinin yerine ne kullanılabilir zeytinyağı mı?

 

son günlerdeki olaylar, emniyetten yapılan uyarı ve dün büyükçekmece'de yakalanan cephane yüklü araçtan sonra iyice korkar oldum ben. avcılar'da oturuyorum ama haftasonları kalabalık ve turist olan yerlerde (taksim, sultanahmet, kadıköy, beşiktaş falan) geziniyorum öyle, yorulunca tramvay veya metrobüse binip son durağa kadar gidip gelirim (klimalı araçlarda hem istanbul'u geziyorum hemde yol boyu kitap okuyup müzik dinliyorum beyin bedava), tek eğlencem buydu fakat son 1-2 haftadır eve kapattım kendimi, hatta geçen hafta için 10-15 kişilik bir arkadaş grubunu tarihi bir mekan ziyareti için organize etmiştim sonradan iptal ettim, başlarına bir şey gelir falan ömür boyu vicdan azabı çekerim diye. hatta ve hatta birkaç gündür metrobüs ve tramvay kullanmak zorunda olduğum bir iş ver erteleyip duruyordum, bugün gözümü karartıp gitmeye karar verdim, ne olacaksa olsun artık dedim! :)

hayır normalde tırsak biri de değilim gözüm karardır ama şimdi neden böyle oldu anlamadım. neyse işte bende durum böyle, fazla mı abartıyorum yoksa benim gibi kabuğuna çekilip dışarı çıkmaya korkan var mı?


 

birkaç gün önce benzer bir soru sorulmuştu, takipteydim fakat silinmiş sanırım.

malum şahıs hdp'nin oylarını düşürmek için pkk'ya savaş açtı, amaç; bakın bunlar böyle kötüdür bunlara oy vermeyin askerlerimizi öldürüyorlar deyip oyları geri almak (evet pkk şerefsiz bir örgüttür orası ayrı bir tartışma konusu fakat şuan mevzumuz bu değil). hdp'de olayın farkında fakat son günlerde hemen hemen hergün pkk saldırısı ve şehit haberleri geliyor. pkk malum şahısın oyununa gelecek değil, onlara savaş açılsa bile hdp'nin oyları düşmesin diye sessiz kalmak yerine neden saldırılara cevap vererek türk haklının kendisine cephe almasını sağlıyor? yoksa saldırıları pkk değilde malum şahsın piyonları yapıyorda (ahmet davutoğlu'nun 'olmadı suriye'ye adam gönderip türkiye'yi bombalatırız' demesini hatırlayın) pkk süsü mü veriliyor diyeceğim ama saldırıları pkk üstlendi diye hatırlıyorum.

durumlar neden birdenbire karıştı diye sormuyorum da pkk şu hassas dönemde neden itlik yapıp kendi oylarını düşürüyor diye soruyorum.

not: bu duyuruyu tartışma yapmak için açmadım, tersini düşünenler hır çıkarmasın lütfen. olayların perde arkasını merak ediyorum sadece.

 

ihtiyaçtan ziyade aksesuar olarak kullanıcam, aynı zamanda ilk saatim olacak. pahalı bir saatten önce ucuz yollu bir şey alıp alıştıktan sonra üst levele geçmek istiyorum.

başlangıç için zencilerin sattığı 15 liralık saatler mi iyidir yoksa dükkanlarda 25-30'a satılanları mı tavsiye edersiniz yoksa ikisidie zaten aynı saat ama dükkan maliyetinden dolayı mu fiyat farkı var? bu arada canlı kanlı görüp almak istiyorum, istanbul'dayım.


 

yeni üye alımını kapatmışlar, sitede de istediğim kitaplar var uzun zamandır aradığım.

üyeliği olup da bana davetiye yollayabilecek birisi var mıdır?