Ekşi Duyuru

ben çok yetersiz hissediyorum kendimi, muhtemelen okumaya çok geç başladığım için yavaşım. az önce farkettim ki durum rezalet. sayıyı söylemeyeceğim ama siz söyleyin, bu işin ortalaması nedir onu merak ediyorum.

diğer sorumda ortalama dilde bir romanı okurken karşınızda biri varmış gibi tek tek anlaşılır bir şekilde efendi efendi mi okursunuz yoksa nasılsa içimden okuyorum kimse duymuyor diye hızlı hızlı kafa göz giderek harfleri yuta yuta mı okursunuz?


 

biraz daha yuvarlak olanını ikea'da görmüştüm ama o zaman almadım, şimdi ne kendi sitesinde ne de başka sitelerde bulamıyorum. ne olarak araştıracağımı da bilemedim, kör kör dolanıyorum öyle.

fotoğraftaki lastikli ama benim aradığım modelde lastik yerine uzun bir kumaş var, kumaşın bir ucunda yastık diğer ucunda ağırlık var. koltuğun arkasına asıp yüksekliğini istediğin gibi ayarlayabiliyorsun.

adı nedir bunların bilen var mı?

 

birkaç yerde isim ve soyisim oluyor diye okudum ama tam anlayamadım. mesela atıyorum şahıs firması kursam ismini "ekşioğulları dış ticaret" koyamıyor muyum? isim-soyisimden kasıt nedir yani? kestiğim faturada firma ünvanında adım soyadım yazacak değil dimi?




 

mümkün mü yoksa illa muayene yaptırıp öyle mi satmak gerekiyor?




 

kardeşim lise 2'ye giden kendi halinde bir kız. geçenlerde bir arkadaşıyla (kız) sözlü olarak tartışmışlar. tartıştığı kız da pisliğin teki, durumu okul dışındaki serseri arkadaşlarına anlatmış. bu 17-18 yaşlarındaki madde bağımlısı serserilerde (kız ve erkek) okul çıkışı kardeşim ve yanındaki arkadaşının önünü kesip saldırmışlar. istiklal caddesi değil ama onun gibi işlek bir caddede kız ve erkek serseri grubu iki kıza saldımış ama bir allahın kulu da ayırmamış. millet kaçışmaya başlamış bir anda. hatta bu itler kızın üzerine yanan sigara falan atmışlar tekme tokat daldıkları yetmiyormuş gibi.

dayak atan serseriler de semtin belalıları, ayık kafayla gezemeyen, anne baba polis korkusu olmayan tipler. hatta birkaç yıl önce yine aynı grubu polise şikayet ettik ama onlarla başa çıkamayız yanıtını aldık.

şimdi durum bu, aynı olayın tekrar yaşanmayacağı garanti değil. hep o tartıştığı zillinin bok yemesi. kızı servise yazdırsak çözüm değil, sonuçta kendi yaşadığı semte özgürce gezemeyecekse ne anladım ben bu işten. polislerde hem uğraşmak istemiyor hemde yaşları reşit değil bir şey yapamayız diyolar. o itleri bulup konuşsam beni de dövmeye kalkarlar, kaygısızlar'daki gibi bir ıslıkla 40 kişi oluverirler hemen.

o tartıştığı zilliyle tanışıyoruz, aramız iyiydi beni abisi gibi sever hatta, arayıp konuşsam tatlı dille mi konuşmam uygun olur yoksa tehtidvari yaparak sert mi konuşayım?

ya da ne yapalım? bu pezevenkleri kardeşten nasıl uzaklaştırabiliriz?

 

telefon wifi'ye bağlı bir şekilde masanın üzerinde dururken arka arkaya bildirim geldi, internet kullanımınız için hattınızdan şu kadar düşülmüştür diye. internet paketimde olmadığı için mevcut bakiyeden düştü, önemsemedim ama 10 dakika içinde 3-4 kere aynısı oldu. mobil internet pasif, zaten wifi'ye bağlı. bütün bakiye gözümün önünde parça parça eridi gitti la.

müşteri temsilcisine yazdım ama mobil internet kullanmışsınız herhangi bir sorun yok diyor. sinir oldum resmen.

bu olaydan dakikalar önce mms gelmişti ama içeriği indirmedim, hatta mesajı bile okumadım. onunla alakası olabilir mi?

 

biriyle ilişkiye nasıl başlıyorsunuz? belirli bir yakınlıktan sonra hadi sevgili olalım mı diyorsunuz yoksa olayları akışına bırakıp sevgili olduğunuzu anlamıyor musunuz bile?

benim son ilişkilerim kendiliğinden oldu mesela, mesajlaşma ve görüşmelerimiz gittikçe sıklaştı ve bi baktım sevgili olmuşuz. herkeste böyle mi oluyor?

diğer sorum da çıkma teklifi, bu olay tarihe mi gömüldü yoksa 10-15 yaş arasındaki ergenler arasında hala kullanılıyor mu?

not: 7 yıllık duyuru hayatımın ilk gönül işi sorusu.

 

youtube'daki butondan paylaşmak istediğimde direkt kendi sayfamda paylaş seçeneği var, bir başkasının duvarında paylaş gibi bir şey göremedim. link olarak da koymak istemiyorum, videoya tıklar tıklamaz açılması lazım. yeni sekmeyle falan uğramasın. hashtag ile aradım, halihazırda facebook'a yüklenmiş hali varsa ordan paylaşayım dedim ama onu da beceremedim. olmaması imkansız ama ben bulamadım işte aradığım videoyu. son olarak sanatçının sayfasına baktım ama orda da göremedim, çok eskilere gitmek gerek sanırım.

başka alternatif sunabilecek var mı?

ilgili video "parov stelar-the sun" bu arada.

 

önceki yıllarda hep kimlikle gidiyordum ama bu sene yeni kimlik için büroya gitmeye üşendim. nüfus cüzdanı ve sınav giriş belgesi yeterli oluyor muydu?




 

türkiye dışında yer her cam gibi net ama türkiye sınırları içerisinde bir yerden sonra netleşmiyor. farklı bilgisayarlardan ve android cihazlardan denedim ama durum aynı. mesela şu linkteki yer sizde nasıl gözüküyor? (uydu modu tabi)

www.google.com.tr!3m1!1e3?hl=tr

yoksa bunda da mı sansür var?

 

yeni aldığım bir krem rengi deri koltuğum var, daha önce hiç deri koltuğum olmadığı için yanlış bir hareket yapıp da geri dönülmez bir zarar vermek istemiyorum, eve getirene kadar binbir zahmete girdim de çöpe giderse üzülürüm. bu arkaşın üzerine oturken özellikle dikkat etmem gereken bir husus var mı?

mesela ıslak vücutla otursam zararı olur mu? deri kırışıkken otursam kalıcı izler olur mu? uzun süre otursam ter kokusu falan kalıcı olarak siner mi? gibi bilmem gereken birşeyler var mı? ayrıca deri temizlik spreyi almam gerekir mi yoksa evdeki temizlik malzemeleri işimi görür mü?


 

özellikle akşam saatlerinde dikkatimi çekiyor, atatürk havalimanı yolu üzerinde araçlar sağa çekip bekliyorlar, kimi dörtlüleri yakmış kimi uyuyor. onlarca araba oluyor bu şekilde.

bunlar yolcu almaya erken gelip de otoparka para vermek istemeyen kişiler mi yoksa başka bir nane mi var bu işte?


 

uzun zaman önce badilerimden çıkarmıştım, şuan lazım oldu ama nickinin sadece bir kısmını hatırlıyorum. mesela atıyorum nick "allabenipullabeni" gibi bileşik bir kelime ama ben sadece "pulla" kısmını hatırlıyorum.

buradan hareketle bir kısım arama hileleriyle nickin tamamını bulma şansım var mı? mesela yıldızlı arama burada işe yarar mı?

not: yazarın hiç bir entry'sini hatırlamıyorum.

 

metrobüsten tramvaya aktarma oluyor ama tramvaydan metrobüse binince tam ücret kesiliyor, normal şartlarda aktarma alması lazım.

hep cevizlibağ'da dikkatimi çekiyor, yoğun durak olduğu için mi kabul etmiyor yoksa bilmediğim bir düzenleme mi var?


 

avrupa yakasından metrobüs veya metro ile kamil koç tesislerine nasıl gidebilirim?




 

parasal olarak değil, sipariş sayısı olarak soruyorum.

birkaç yıl önce bir yasa çıkmıştı, yılda 3-4 siparişten sonrası gümrüğe takılacak gibi bir şey vardı ama son durum nedir? son 3 haftada 8-9 farklı sipariş verdim de bana ulaşıp ulaşmayacaklarını merak ediyorum. hepsini aynı gün almama rağmen biri geldi henüz.


 

şu fotoğraftaki gibi hem sert olsun hemde istediğim şekli verebileyim.

mesela benim aklıma ilk gelen parmak kalınlığında bakır kablo.

gibi

 

ekmek yoğurt ayakkabı olarak değil de, "kapitalist sisteme tepki olarak açılan tüketici dostu alışveriş yerleri" tarzı aklınıza gelen tanımlar olarak soruyorum.

biraz daha açmam gerekirse, bu mağazalardan uygun fiyata kaliteli ürünler alabiliyorsunuz, zaten olması gereken de bu. mesela ikea restoranı isim ve müşteri potansiyelini kullanarak bir sosisliyi 6 liraya satmak varken 1,5 liraya satıyor. öte yandan atıyorum bir mc donalds ederi 2 lira olan hamburgeri sırf ismi var diye 8 liraya satıyor. mesela dockers'dan 140 liraya aldığım bir ayakkabı çok kalitesiz ve rahatsızken decathlon'dan 60 liraya aldığım ayakkabı müthiş konforlu ve kaliteli (aradaki farkı görebilmeniz için birkaç örnekle açıklamaya çalıştım).

neyse, ikinci sorum da bunlara ek olarak hangi markalar var?

 

mantık çerçevesinde düşündüğümüzde çoğu kar amacı güdüyor takasa sıcak bakacaklarını sanmam ama yinede emin olmak istedim, gidip sorarım da rezil olmak istemiyorum.

genel olarak soruyorum ama yinede şehir istanbul.


 

mesela müthiş kuvvetli bir mıknatıs düşünün ama öyle böyle değil bayağı sağlam, bunun dibinde saatlerce dursak vücudumuzda değişiklik olur mu? zararlı mıdır? nolur?




 

bugüne kadar kaç dizi izlediniz?

izleyip bitirdiğiniz olur, hali hazırda izliyor olduğunuz olur, yarısında çıktığınız olur kaç dizi ile haşır neşir oldunuz?

sayı yazsanız yeterli ama isimlerini de yazarsanız ayrıca memnun olurum.

 

iş bulana kadar evde sıkılmasın diye tablet kullanmasını öğretmiştim ama ipin ucu fazla kaçtı sanırım, normalde basmatik telefon kullanmasını bile beceremez ama şimdi tableti gece gündüz elinden düşürmüyor. tablet için iş aramaktan bile vazgeçti, artık ev işlerini bile ötelemeye başladı, iki gündür kahvaltıda simit ve poğaça yiyoruz.

aleti elinden alamam ama kullanmaktan soğutabilirim, bunu için internet hızını sınırlamayı düşündüm ama aradığım uygulamayı bulamadım. ayarları bozdum ama bana mısın demedi kardeşime yaptırmış. saklamıştım bulmuş. şarjı sömüren bir uygulama yüklesem bu seferde prizin yanına oturacak, değişen bir şey olmaz. konuşarak çözülecek gibi değil, zaten aramız limoni hepten ters teper. kırıp dökmeye de elim varmıyor hediye geldiği için kıyamıyorum.

başka önerisi olan var mı? limit koyabileceğim bir uygulama? tavsiye? değişik bir yol?

not: android

 

kişi mevcut ehliyetini kullanabilir mi yoksa sıfırdan mı alması gerekiyor bilgisi olan var mı?




 

hiç yabancı dizi izlemem ama ısrarlara dayanamayarak ilk olarak lost'a başladım, birinci sezon gayet akıcıydı bir haftada bitirdim fakat ikinci sezonun ortalarında sıkılmaya başladım. olaylar saçma gelmeye başladı ve şuan 2 aydır izlemiyorum bile.

bundan sonraki bölüm ve sezonlar bu şekilde sıkıcı mı yoksa ileride akıcılık devam ediyor mu?


 

korsan taksicinin biri gece gündüz sms atıp duruyor, arayıp numaramı silin dedim, tamam dediler fakat hala reklam yapmaya devam ediyorlar. bir kere acil bir durum oldu sıkıştık bunları aramak zorunda kaldık ama referansımız yok diye gelmediler, madem gelmiceksiniz ne diye reklam yapıyonuz hödükler.

şimdi ben bu heriflere acayip uyuz oldum, istanbul taksiciler esnaf odası ve bağcılar şoförler odasına online şikayet yaptım ama faydası olmadı, üşenmedim tekrar şikayet ettim gene faydası olmamış olacak ki hala sms gönderebiliyorlar.

daha etkili bir sonuç almak için nereye şikayet etmem gerek?

yazarken aklıma geldi, bimer'e de yazayım bi.

 

"susuz yaz" gibi ödüllü ve etkileyici ne var mesela?




 

sabahtan gidecektim de geç kaldım, kitap bakacağım sadece. kaça kadar orada olurlar? mesela 2-3 gitsem çok mu geç?




 

en son ortaokul zamanlarında yani 11 yıl önce oynamışım, vay be...

uzun zamandır içimde bastıramadığım bir oynama isteği var ama mevcut arkadaşlarım birbirini tanımadığı için ortam kurma durumum yok. zaten monopolisi olan bir arkadaşım da yok. o kadar hevesliyim ki bazen monopoli yazıp görsellere bakarak hüzünlendiğim bile oliye :/ dolapdere, nişantaşı, kodes, hey yavrum hey.

istanbul'da monopoli cafe, dernek veya hazır bir ortam yoktur dimi okeye dördüncü girer gibi ortama girsek? ya da buradan birkaç kişi birleşip oynayalım desem birileri çıkar mı? monopoli zirvesi mi yapsak 5 kişilik? he?

nasıl yapsak, ne tavsiye edersiniz?

mobil uygulama falan demeyin gücenirim.

edit: sayıya ulaştık bile

- tolga asp
- fatihkkk
- zam şampiyonu domates
- tescillimarka
- gliderpilot
- fakyoras

olmak üzere 6 kişiyiz.

 

son 1-2 haftadır dikkatimi çekiyor, boş araçta bile çok ağır bir koku var. hıncahınç dolu olup da havalandırma çalışmadığı zamanlarda bu kadar ağır kokmuyor mesela.

ve ilginç bir şekilde hepsinde aynı koku. kullandıkları temizlik malzemesinden mı diyeceğim ama kimyasal bir kokuya da benzemiyor. aynı koku arapların evinde de var mesela, geceleri araplar mı yatıyor içinde nedir anlamadım. ben ki 3 kilo bokun yanında bile saatlerce seyahat edip rahatsız olmayacak bir insanım ama bu koku bambaşka, geçen ilk defa oturduğum yerden kalkıp başka yere geçtim.

fikri olan var mı? nedir?

 

herhangi bir sigortası olmayan hamile bir vatandaş kendine özel sağlık sigortası yaptırarak hamilelik süresince özel hastanelerden faydalanabilir mi? gerçi cevabın hayır olduğunu kestririr gibiyim, köyün tek akıllısı biz değiliz de mesela bu işe kalkışsak "sen hamile olduğun için poliçen şunları şunları kapsamıyor o yüzden gebeliklteki rutin kontroller ve doğum bizi ilgilendirmez" derler mi?




 

beyoğlu rapsodisi ve sultanı öldürmek kitapları istanbul hatırası gibi istanbul'u anlatıyor mu yoksa düz polisiye mi?




 

en iyi kadın doğum hastanesinin burası olduğu söyleniyor, doğru mu? özel hastaneyi bırakıp buraya geçmeye değer mi?

hamile bir arkadaş için soruyorum, gebelik boyunca gideceği doktor arayışındayız hala.


 

1 yıldır türkiye'de yaşayan yabancı bir arkadaşım var, ingiltere merkezli bir şirketin call center'ını burada açmak istiyor. yabancı birinin iş kurma prosedürü tc vatandaşına göre daha kolaydır diye tahmin ediyorum ama yinede emin olmak için kesin bilgiye nereden ulaşabilirim?

ya da bilgisi olan var mı?


 

her kitap fuarında karşıma çıkıyor, çevresi daima kalabalık ve kameralar oluyor. rezil olmak istemediğimden kimseye de soramadım, siz yabancı değilsiniz.

muhtemelen ismini bildiğim ama tipni bilmediğim biri çıkacak o yüzden fazla vurmayın.

i.hizliresim.com
i.hizliresim.com

 

gezmek için gidicem de gitmişken birinin işini göreyim bari. aradığınız bir kitap, sormamı istediğiniz fiyat veya buna benzer ricası olan varsa seve seve yardımcı olurum.

malum istanbul'un öbür ucunda olduğundan herkes gidemiyor, sevabına iyilik yapmak istedim.


 

19. saniyedeki ses kendisinden mi çıkıyor yoksa başkasının sesi cuk diye ağzına mı oturmuş?

www.youtube.com

açıp açıp gülüyorum ya ahahahaa

 

üst katta yaşayan at hakkında birkaç gün önce bir duyuru açmıştım;

eksiduyu.ru

apartman panosu için şöyle bir yazı hazırladım ama asıp asmama konusunda karar veremedim (cesaret edememiş de olabilirim).

asayım gitsin mi? şöyle şöyle yazsan daha iyi olurdu dediğiniz bir yer var mı veya şunun yerine şu kelimeyi kullansan daha uygun olur dediğiniz bir yer?

12 dairelik bir apartman ve gencinden yaşlısına çeşit çeşit insan var, yanlış bir kelime kullanıp da çuvallamayalım iyice. gerçi benim yazdığımı kimse bilmeyecek ama yinede yanlış anlaşılsın istemem.

 

25-30 metrekarelik bir odam var (ofis) ve ufo ile ısınıyorum. birkaç gündür baş ağrısı var, muhtemelen odadaki hava kurudu.

ufo'nun tellerine 1 adet kola tenekesi içine su koyup bağlasam yeterli olur mu yoksa sayıyı arttırayım mı?

veya alternatif varsa?

 

yukarı yeni kiracı taşındı, adamlar muhtemelen daha önce hiç apartmanda yaşamamış olsa gerek acayip rahatlar. çoluk çocuk bütün gün tepemizde koşturuyorlar, geçen gün güler yüz ve tatlı dille uyarmaya gittim ama adamlar daha merhaba demeden bağırıp çağırmaya başladı, birbirimze girdik ama az da olsa dikkat ediyorlar şimdi yalnız rahatsız olduğum başka bir konu var, evlerinde halı yok ve sert tabanlı terlikle dolaşıyorlar. onlar yürüdükçe bizde onlarla birlikte dolaşıyoruz resmen, bütün gün tepemizde dıgıdık dıgıdık dolanıyorlar (topuklu ayakkabı gibi ses geliyor).

şimdi tekrar yukarı çıkarsam kan çıkabilir, çıkmazsam da kafa zükmeye devam edecekler. aylardır dayanıyorum ama artık katlanılacak gibi değil. hayır bina da eski, bunlar da halısız zeminde topuklu ayakkabıyla yürüyünce olağan dışı ses geliyor bize. sabah 5'te bunlarla birlikte bende uyanıyorum artık.

şimdi yukarı çıkmadan, daha doğrusu bu hayvanlarla yüz yüze gelmeden nasıl uyarabilirim? az önce aklıma geldi, kağıda not yazıp bina girişine assam nasıl olur?

edit: kağıda da ne yazılır ki? lütfen yerlere halı serin mi diyim, sert tabanlı terlik giymeyin mi diyim ne diyim bilemedim. genel bir duyuruymuş gibi yazmak gerek.

 

bugün açılan bir duyuru vardı, cevapları çok merak etmiştim ama silinmiş.

google önbellekten falan çıkıyordu ya nasıl yapıyorduk onu?


 

şimdi ortada kendi rızasıyla işten ayrılmış bir kadın var, eşi kendi işini kurduğu için onun yanında çalışacakmış. kadın başı kapalı ve dürüst biri, çıkmadan önce tek tek herkesle helalleşti falan. bizim saf müdür de kadın iyi biri bunda yalan dolan olmaz diye düşünerek istifasını almamış.

aradan 3-4 yıl geçti, birisi kadının beynini yıkamış belli. şirketi mahkemeye vermiş, yok onu biz işten kovmuşuz da (yalan) yok her gece mesaiye kalıyormuş da (yalan) yok haftasonları akşama kadar çalışıyormuş da (yalan), bunları gerekçe göstermiş. eski çalışanlar da firmaya kıllık olsun diye bu kadına yalancı tanıklık yaparak şahit olarak yanında gitmişler.

şimdi bizim tek suçumuz istifa dilekçesini almamış olmak.

kadın mahkemeye verirse kazanacak (hem dilekçesi yok hemde yalancı şahitleri var), bundan gören eski işçiler de aynı şekilde mahkemeye verip kazanacak (hepsi gönüllü işten ayrılmış ama istifaları alınmamış işte) ve firma ciddi mali yükümlülüğe girecek.

o değil firma kapanacak işimizden olacağız.

bu durumda yapılabilecek bir şey var mı yoksa paşa paşa ödenecek mi bu tazminatlar?

 

normalde metrobüsle gidip söğütlüçeşme'den yürüyorum, boğaya ulaşmam bir buçuk saati geçiyor ama bu sefer daha erken gitmem gerekli. marmaray veya vapur denesem nasıl olur?

iş çıkış saati olacak.


 

öncelikle devrik başlık için kusura bakmayın, doğum doktoru mu demem gerekirdi bilmiyorum ama durum şu;

yabancı bir arkadaşım var, eşiyle birlikte 1 yıldır türkiye'de yaşıyor. kız yeni hamile ve dolayısıyla gebelik süresince kendisine güvenebilecekleri bir doktor arayışındalar. türkiye'de benden başka kimseleri yok, türkçe de bilmedikleri için doktor bulma konusunda benden yardım istediler.

daha önce özel bir hastaneyle görüşüp kontrol başına 300 lira fiyat almışlar ama çok pahalı gelmiş. biraz daha uygun fiyatlı ve ilgili, güler yüzlü bir doktor arıyoruz.

kendileri bahçeşehir'de oturuyor. avcılar, beylikdüzü, esenyurt, başakşehir civarlarında bir yer olursa ulaşım açısından daha rahat olur ama şu doktor çok iyidir gitmenizde fayda var derseniz daha uzak yerleri de düşünebiliriz.

devlet de olabilir özel de.

 

chrome kullanıyorum, bir site ile ilgili çerez, cokie, şifre, kullanıcı adı vs ne varsa hepsini silmek istiyorum ama diğer sitelerdeki kayıtlı bilgiler kalsın.

mümkün müdür?

ikinci soru, yıllardır sormak istiyorum ama bir türlü fırsat bulamadım. mozilla'da herhangi bir sitede yapılan aramaları delete'e basarak tek tek silebiliyorduk ama chrome'da yapamadım. tüm arama geçmişini mi silmek gerek?

 

üye olurken cinsiyeti doğal olarak erkek seçip kaydımı oluşturuyorum, onay maili bile geliyor hatta hesap aktif ama sonradan banlanıyorum. ilkinde bir üyeye mesaj attıktan sonra banlandım (alışveriş için yazdım, yürümedim kesinlikle), diğerinde de açılan bir konuya cevap yazdıktan (hepsini alacağım, nerede oturuyorsunuz yazdım sadece) sonra banlandığımı farkettim.

erkeklerin üye olması yasaksa kayıt anında red etmesi gerekmez mi? mesaj gönderme ve posta cevap yazma aşamasına kadar nasıl gelebiliyorum onu anlamıyorum. en son kadın profili açmak zorunda kalıcam ama ona da içim elvermiyor.

gerçi sitede de erkek üyeler ile ilgili bir bilgilendirme göremedim ama yinede ban yemek hoşuma gitmedi.

neyi yanlış yapıyorum?

 

bu arkadaş göz damlası, bizim müdür kullanıyor fakat elindeki bittiği için benden rica etti, bende eve giderken tanıdık eczacıdan alırım dedim.

eczaneye gittim, adam önce elimde yok dedi ama sonradan istemeye istemeye verdi, bu işlere fazla bulaşma dedi. neden diye sordum, pek iyi niyetli kişiler almaz bunu dedi. bayan müdüre alacağımı söyleyince ikna oldu. ısrar ettim ama nasıl bir art niyetle kullanılacağını söylemek istemedi, bende tedirgin tedirgin ayrıldım yanından.

adam kaç yıllık aile dostumuz, bizde çok samimiyiz ama ilk defa böyle abartı bir tepki verdiğini gördüm ve gerçekten merak ettim, ne için kullanılabilir ki bu?

 

16 yaşında kendisi, bütün gün elinde telefon başka bir şey yaptığı yok. hayatında eline kitap alıp okumuşluğu yok hiç. küçük prens'i verdim ama bir haftada 30 sayfa anca okuyabildi o da benim zorumla.

daha sonra jules verne verdim onu da okumamış.

bir gün "bana seni seviyorum deme sev" diye 128 sayfalık bir ergen kitabı geçmiş eline, 1 günde okuyup bitirdi. gerçi kitapta kısa kısa özlü sözler var ama yinede bir günde bitirmesi büyük başarı.

kitap şu;

www.idefix.com

yazan kişi de ergen, aşka dair özlü sözler var işte.

hazır sevdiği tarzı bulmuşken buradan yürüyeyim zamanla daha düzgün bir şeyler okumaya alışır diye düşünüyorum.

hangi kitabı tavsiye edersiniz? şöyle mümkünse ince, aşk meşk konulu olan.

 

kule olan galata ile ilgili 2 sorum var.

1- gün batımına yakın mı çıksak daha çok etkileniriz yoksa akşam saatlerinde mi?

2- en tenha olduğu saatler sabah ilk açıldığı zaman olur değil mi?

3- kaçta açılıyordu?

 

fotoğrafta gayet gurbetçi çocuğu gibi sokakta dolaşırken gözüküyor, tek başına ne cesaret bu şekilde gezebiliyor ki? tamam burada olduğu gibi koruma ordusuyla gezmesine gerek yok ama sonuçta italya'da da hatırı sayılır türk var, bunu tanıyan biri illa ki çıkar. hele ki düşman derecesinde nefret eden biriyse gayet tehlikeli olabilir.

nedir olayın aslı?


 

cumartesi veya pazar açık olan, şöyle çok çeşitli zımbırtılar bulabileceğimiz hangileri var?