Ekşi Duyuru

İnternet satışı gişeler açıldıktan 15 dakika sonra başlıyor, o 15 dakikalık süre içinde gişede olursanız bilet bulabiliyorsunuz. Ben internette bilet bulamadığım oyunların biletini o şekilde alıyorum hiç sorun çıkmadı bugüne kadar.

Edit: Tekrar baktım: Gişeler 10'da, internet gişesi 10:10'da açılıyormuş.

anladım ama esasen şunu soruyorum. atıyorum yarın için bi oyuna internette yer yok görünüyor, aynı oyun için gişeye gittiğimde yer olma ihtimali var mı? bi kaç kere özelde başıma geldi çünkü, kapalı gişe oynayan son biletlerden birini aldığımı sandığım oyunlar bi sürü boş koltukla oynandı.

İnternette yer yok gözüküyorsa gişede de yer yoktur. Ayrı bir kontenjan olmuyor onun için. Önce gişede başlıyor satışlar 10 dakika sonra da internette satışa çıkıyor. Bitince komple bitmiş oluyor.

saat:10:00'da satışa çıkıyor. aynı anda gişede olursan şansın artar.


özel tiyatrolarda biletix komisyon alıyor, gişede daha ucuz.

teşekkür ettim :)

angelus'un dediği doğru yalnız ibşt ve dt için söylüyorum; oyun saatinde gişede beklersen, son anda gelmeyen veya biletini satan birinin yerine geçebilirsin.

devlet tiyatrosunda internetten alınıp iptal edilen biletlerin satışı saat 5'den sonra yapılıyor.küçük sahne gişesinde çalışan arkadaş söylemişti.hatta yer yok görünen oyunu 2. sıradan izlemiştik.

onlarca oyuna gittim deneyimlediğim şudur ki gelmeyen pek çok kişi illa ki olacak. oyun saati gişede beklersen ücretsiz bile alacaklardır.

Özel tiyatroda en uygun bilet için fırsat sitelerine bakmanı öneririm. Gişedeki biletler de daha uygun biletixin hizmet zikinden ötürü

pet tamamen farklı bir teknoloji. vücuttaki işaretli glikozu tarıyor.

bt - pet cihazı ile iki film birarada çekilip petin göremediği ve bt'nin göremedi alanlar ortaya konulur, farklar daha net anlaşılır.

kontrastlı bt'de damardan filmde belirginleşecek maddeler veriyorsun. ilacı tutan dokular daha açık renk görünüyor. örneğin damar yırtıklarında ilaç damardan dışarı sızdığı için kontrastlı bt'de damar yırtığı olan yeri anlayabiliyorsun.

kontrastsız bt de röntgenin gelişmiş hali. o bölgeye röntgen ışığı verip yatay kesit alıyorsun bilgisayar ortamında.

Haa anladim bt anjiyografi yani kontrastli bt dedigimiz sey. Peki sunu sorucam neye gore mr anjiyo ya da bt anjiyo yapiyoruz, damarin bulundugu dokuya gore mi?

"Dahil olmayan hizmetler:
Vize ücreti ve servis bedeli (120 Euro)
İsteğe bağlı seyahat sağlık sigortası (15 Euro)
Ekstra turlar ve kişisel harcamalar
Yurtdışı çıkış harcı bedeli

Acente Asistanlık ve hizmet bedeli kişi başı 125 € olup kayıt ile birlikte acenteye ödenmelidir ve zorunludur."

şu 120 euro ve 125 euro abartı, bunlar olmasa fiyat güzel aslında
pegasustan falan uçuş bakın. bookingden otel bakın. vize ücreti daha ucuz olmalı (60 euro civarı sanırım)

Kaldığınız yerden devam edin, Dukan gelip dövmüyordur heralde bozdunuz diye.

soruya cevap değil ama dukan diyeti en kibar tabirle böbreklerin anasını düzüyor. amerika'da bile yasaklamışlar. yapmayın etmeyin efenim yazıktır kendinize, onun yerine karatay diyeti yapın.

bozar

Izgaraydi ama bu

Napiyim simdi birakip uc bes gun sonra bi daha mi baslasam :))

2140 2

2140-2

2140 1 tek geçer.

2140 2 bence de. sizin aldığınızın camı siyah. teniniz de beyazmış. sert birifade yaratır diye düşünüyorum.

Evet cok sert oldu, bi de kocaman durdu bunlarda boyut oluyo mu?

m.visiondirect.com.au

Ben bundan aldım, içi baskılı camı yeşil. Sizinkinin yazısı kırmızı zemini beyaz olanı. Tenim saçın sizle aynı. Düz siyah herkeste var 5 liralıklar yüzünden. Bence içi kırmızıyı alın.

Bir de uzunluk genişlik oluyor. 50*22 diyor benimki mesela. Mobil editleyemedim.

(bkz: tıp okuyorum demenin alternatif yolları)

Hahaha esprini yaptin cekilebilirsin

hastane dışında hemen elinin altında def olmadığı için.

Bence olay entubasyon imkani. İlk cpr ile kompresyon ve teneffus birlikte gider. Alet edevat varsa bir yandan entube edilir diger yandan şok

kardyak arreste defibrilasyon niye yapcan? ciddi yanlış anlaşılmalar söz konusu.

gidin vakit kaybetmeyin.

tansiyonunu ölçtürsen iyi olacak gibi sanki...

pazar gunu bir cok yer kapali.

Iran kedisi filan mi, agresif onlar biraz :D Vallahi, kediye bagiracan biraz, olmadi kicina patlatican hafifce. Bizim su dolu sprey var mesela, gelip yemek masasina cikarsa basiyorum spreyi.

bir şekilde kızdığını göstericeksin, su falan sıçrat ya da vur kıçına, neyden korkuyorsa onu yap ısırdığında. bizim kediye biz engel olamadık sevimli falan diye, şimdi büyüdü ve ağzımıza sıçıyor. yani tavsiyem küçüklükten alıştırman.

yok diil, bildiğin tekir kedi bıcırık tam illallah ettirdi :) vaay sprey iyi fikirmiş suyu sevmiyo zaten. bi de dediğin gibi yemek yerken hiç rahat yok her yolu deniyo masaya ulaşmak için. genelde kucağıma tırmanıyo, bacaklar pert tabi. spreyle uzak tutmayı deniyim bari ben de.

aynı sorun bende de vardı, şu an 7 aylık ancak azalsa da devam ediyor halen. ısırdığı vakit ensesinden tutup uzaklaştırıyorum, kıçına da ufak bir şaplak sonrasında. çok etkisi oldu mu bu tavrımın emin değilim gerçi.

catnip alıp, ısırma oyuncağına sürsesiniz ona diş geçirse sürekli?

ne ayakmış abi ben bi bok anlamadım o sahneden..

nasil yani white walkers ne ayak? daha onceki sezonlarda da vardi ki?

onu anladım da ben ak gezenlerin nerden türediğini merak ediyorum asıl.. nerden ortaya çıkmışlar.. amk onlar da ordu kuruyor..

bi de buz ve ateş için buzun ne olduğu anlaşıldı zaten bu iki tanrının savaşıydı şimdi mantıklı oldu falan diyolar?

2 gündür şu soruya cevap vermek için kitabı okuyorum, son 200 sayfa kalmıştı, bitti sonunda. :D

kitapta akgezenler çok az anlatılıyor, hala birkaç ufak şey dışında bir şey bilmiyoruz. bu yüzden 4.4ün son sahnesi spoiler diye lanse edilmiş olabilir çünkü 5. kitap dahil böyle bir sahne yok. sırf diziye bakarsak akgezenlerin bebekleri kullanarak çoğaldı anlamı çıkıyor. ama ben spoiler olduğunu zannetmiyorum, çünkü kitapta akgezenler daha doğru düzgün tanımlanmadı bile. bence bu sadece yapımcıların yorumu, akgezenleri unutturmamak için gösterdikleri bir sahne olmuş. altında hiçbir anlam yok.

kitapta geçmeyen ama dizide olan kısımlar için söylüyorlar. daha önce kitabı okuyanlar spoiler veriyordu şimdi diziyi izleyenlerinde eline birazda olsa şans geçti.

metrobus

Tramvay ile Laleli'de inip Vezneciler metrosu ile daha yakın olabilir.

Vamık d volkan Ölümsüz Atatürk

Hayvan piresi insana geçmez korkmayın. Diğerlerinden emin değilim.

O damlalar yavrulara damlatılabiliyor. Yeni doğmuş yavrular pire kapabiliyorlar hemen, veteriner vermişti daha önce bize. Herhangi bir pet shoptan alın, birkaç güne geçer. Orada anlatırlar nasıl damlatacağınızı. Ve mutlaka yapın yoksa evinizi sararlar kısa sürede.

evi pire sarar, hayvan piresi insana gecer:) yasadik biliyoruz. ama damlayi bilemiyourm, bizim kedi eriskindi.

damla 2buçuk ayın altına yapılmıyormuş. bolfo toz önerdi bi vet. kediyi bolfolayıp evi de böcek ilacıyla ilaçlasam çözüm olur mu?

nejat alp yüksek ihtimal.

Yaşar YAĞMUR imiş: www.youtube.com

Tesekkur ettim

Bendeki farmakoloji kitabında antibiyotik, antifungal, antiviral ve antineoplastikler(günlük kullanımda kemoterapötik dediklerimiz yani)kemoterapi bölümünde anlatılıyor.
Saçma değil yani düşünceniz

şehir? uygun fiyatlı özel vet. vardır mutlaka.

bir buçuk ay biraz küçük, süt emmesi lazım hâlâ. ya da biberonla falan işte.

aşı da en önemlisi karma 1, kuduz, lösemi, karma 2 diye gider bunlar...

istanbul fatihteyim. peki belediye veterinerleri, fatih hayvan polikliniği mesela?

ankara olsaydı benim veteriner cins olmayan kedilere asgari fiyattan yapıyor ama istanbul'u hiç bilemiyorum maalesef :/

bir de kediyi bu kadar küçükken sakın yıkamayın derim. ılık ıslak bir bezle silip sonra saç kurutma makinesiyle çok da sıcak olmadan kurutulabilir.

Tuvaleti koku yapıyor, o koku da tüylerine siniyor olabilir. Bence yıkamayın, daha çok küçükmüş zaten. Düzgün beslenip iç-dış parazit tedavilerini de olunca geçecektir o koku diye tahmin ediyorum. Aşılanmak için sanırım erken ama parazit tedavisine hemen başlayabilirsiniz.

Gerekli-gereksiz aşı kavramı köpeklerde nasıl bilmiyorum, ama bizim veteriner "mantar için aşı yapmak gereksiz, şu aşıya da gerek yok" şeklinde söylüyor zaten. Ama geri kalan tüm aşılarını yaptırıyorum ben. Üşenmedim baktım şimdi aşı karnesine, şunlar var: Rhinotracheitis-Calici-Panleukopenia aşısı. (Karma diye geçen bu sanırım. gençlik hastalığı, ve kedi herpes'ine karşın. bu önemli bir aşı, gençlik hastalığı çok can alıyor ve ileri yaşta da ortaya çıkabiliyor), Kedi Leukemia aşısı (bu adından anlaşılıyor, lösemi aşısı. Sokağa çıkan veya diğer kedilerle iletişimi olanlar için tavsiye ediliyor.) bir de kuduz aşısı, yaptırmak gerekli olduğu gibi sanırım zorunlu da.

gereksiz aşı olayı köpektekiyle aynı. ilk aşılarını yaptırırsınız, passion'ın söyledikleri oluyo onlar, gerisi çok gerekli değil açıkçası. dış paraziti bir kez yaaprsınız, dışarı çıkmayacak nasıl olsa, bir daha ona da gerek yok. iç parazit tekrarlarını yapıyorum ama ben. o ds zaten tableti 5 10 lira bir şey.

onun dışında, yıkamayın. koku çok rahatsız ediyorsa bir odaya kapatın kendisini temizleyene kadar, ama yıkamayın.

belediye daha uygun ama daha az güvenilir olacaktır veteriner konusunda da, muayene ücreti almayan veteriner bulabilriseniz çok pahalı olmaz. sokaktan kurtardığınızı söylerseniz de indirim yapacaktır zaten. ama fatihte nerde bulunur bilemiyorum tabi. ankarada olsanız ben de passion'ın bahsettiği veterineri tavsiye ederdim de, kısmet. :/

ama veterinere mutlaka gidin, mutlaka kontrol ettirin bebeği.

hayırlı olsun yeni evladınız!

teşekkür ederim herkese :)

Ankara DT için 10 lira.

az kepekli değil tam buğday kullan... şekere veda et. Dengeli ve düzenli beslen. yememezlik yapma. her gün en az 40 dakika yürü. ama bu sporu öyle bir ayarlamalısın ki daha sonra azaltırsan bir faydası olmaz. hep üzerine koyarak devam etmelisin. çünkü vücut ritmin ona alışacak.

çavdarlı ekmek ye. Tadı daha hoştur ve sağlıklıdır.

Şekersiz yapamam dersen tatlandırıcı kullan. Eczanelerde satılanlardan al.

Sabahları pilates yerine koşsan daha iyi olur bence.

Doktoruna danışıp bitkisel yağ yakıcılardan kullanabilirsin.

kardiyoda önemli olan noktalardan biri nabızdır, çalışırken nabzını görür ve gerekli aralıkta tutarsan daha iyi sonuçlar alırsın...

ilk zamanlar kendini çok zorlama, önce alıştır vücudunu. daha sonra 1 saate kadar çıkabilirsin ama ilk günden yüklenirsen olmaz.

bacakları çalıştırırsa bacaklar kaslanır(yeterli protein de alınırsa), zayıflamaz. zayıflama bölgesel olmaz. kiloyu tüm vücut verir, kası çalışan bölge yapar.

pilatesle kolları da çalıştırıp dengeleyebilirim ama dimi? ben de bölgesel diil tüm vücuttan vermeye çalışıyorum zaten.

yüksek ağırlıkla çalışmazsan, yani bisikletle çalışacaksan sert pedal çevirmezsen kas yapman zor zaten, istesen de yapamazsın. kas denilen şey yanlışlıkla yapılabilecek, istemeden birden oluşacak bir şey değil. biz aylarca, yıllarca çalışıp onlarca, yüzlerce kg kaldırıyoruz o kaslar için :D

düşük zorluk seviyesinde yüksek hız ve nabızla çalışırsan tüm vücudun zayıflar.
kardiyo için bence en güzel alet çok daha fazla bölgeyi çalıştırdığından eliptik bisiklettir, ben onu kullanıyorum en azından.
şuna benzer üst seviye olanlardan benim kullandığım: www.sportifhareketler.com

nabız saati alıp kendi yaşına göre, maksimum nabzına göre kardiyo aralığını hesapla ve o nabız aralığında çalış. yediğinden kısarak aç kalma, sağlıksız olarak kastan kilo verme... yavaş zayıfla ama yağları yakarak zayıfla.

Karbonhidratı tamamen kesersen diyetin kolaylaşır.

ekleme yapayım, bugünkü kardiyo çalışmamın sonucu: i.imgur.com

bu şekilde nabız takipli bir sistem işini kolaylaştırır.

az önce de önerdim
black mirror

(bkz: Arrow)

sürükleyicilik konusunda tek lider: LOST

(bkz: white collar)
(bkz: 24)

arkadaşım prison break. 4 sezonu odadan çıkmadan bitirdim amk. çişimi kakamı şişelere poşetlere yaparak hayatta kaldım.

sürükleyicilik konusunda dünyanın en yüksek puanlı dizisi breaking bad varken başka bişey izlenmez. özlüyoruz walter reyiz.

supernatural akıcı,sürükleyici değil.Onun yerine fringe izle.

Banshee

The walking deat'i sidetle tavsiye ediyorum. Suan 3. Sezonun ortalarindayim, bir an once aksam olsa da gidip izlesem diyorum.

misfits

prison break, lost, spartacus hem kaliteli hem sürükleyici olan diziler.

siberia yarım kalan, ama süper sürükleyici bir dizi.

nikita kalitesi düşük ama sürükleyici bir dizi.

breaking bad'in tüm sezonları kalitelidir ama 4. ve 5. sezonlar yerinde duramazsin.

the walking dead sürükleyici ve kaliteli bir diğer dizi.

biriniz de dememiş person of interest. sürükleyici kaliteli daha ne olsun.

supernatural tek düzenli takip ettiğim dizi bu listede. ilk sezonları 1-2 çok klasik ve vasat gelebilir -ki bana onlar da vasat gelmiyor- çok güzel bir dizi halini alıyor. uzun ama başlasan iyi olur hafiften. ben sabah akşam izleyerek kısa bir sürede 3.sezona gelmiştim. nasıl yetiştim anlamadım, aldı götürdü.

liste dışından önerim

mentalist
white collar

24 elbette

sherlock beni sürüklediydi tavsiye ederim.

spartacus lost fringe izlendi. prsion break, 24, breaking bad falan düşündüm ama dediğim gibi böyle daha çıtır çerezlik bişeyler arıyorum hani böyle yormadan izletcek. tabiri caizse daha bi ergen dizisi gibi böyle güzel kızlar yakışıklı oğlanlar falan vampire diaries gibi :) american horror story falan dedim, onlar buna uymuyo tabi gerçi.

güzel kızlar yakışıklı oğlanlar için Chuck var supernatural var supernatural sürükleyici değil ama güzel kızlar yakışıklı oğlanlar için izlenir.

utopia
the wrong mans

İzoekoik ve kistik nodüller benign yani iyi huylu nodüllerdir.

daha önce hiç köpek beslemedim, kendimi bildim bileli kedim oldu ama daha 2 gündür sizde ve 2.5 aylık olduğunu söylüyorsunuz.
daha bebek yani bu canlı köpek de olsa. ağlaması, havlaması, gazetenin dışına kaçırması çok normal.

normal olduğunun farkındayım ama eğitim için ilk 16 haftanın çok önemli olduğu söyleniyor. bu konularda neler yapabilceğimi öğrenmek istiyorum.

öncelikle sabır. daha sadece 2 gün olmuş. çocuğun ortama alışması lazım. cavalierler hassas canlılar, sürekli sevgi istemesi normal. ama sınırları sen belirlersin/belirlemelisin. onun olduğu odada uyumak yerine kafesine alıştırmakla başlayabilirsin.

önce kafesin önüne ödül maması bırak rastgele zamanlarda. gelip gidip oraya girip yesin. sonra yavaş yavaş kafesin içine doğru bırakmaya başla mamaları. zaten ödülünü kafesin içinde almaya başladığı zaman oranın korkulacak bi yer olmadığını anlayacak zamanla. yatağını da kafesin içne koyarsa o zamandan sonra, gün içinde kendini güvende hissedeceği yer kafesinin içi olacaktır.

tuvalet eğitimi için de önerilen şey, ilk başlarda köpeğin donalabildiği alanı biraz sınırlamak, hemen tüm evi açma, zaten yeni geldiği ortamı yavaş yavaş tanısın. heryere gazete kağıdı ser o alan içine, nereye yaparsa gazete kokusuna alışacak böylece. daha sonra o alanı yavaş yavaş genişletirken gazetelerin yerini genişletme, gözlemle. bu şekilde alıştırabilirsin.

ben de bir cavalier sahibi olarak tuvalet eğitimi sıkıntısı çekmiştim başlarda, sonra yavaş yavaş alışıyor. en kötüsünden dışarı çıkarmaya başladığın zamanlarda (aşıları tamamlandıktan sonra) hep dışarı yapmak isteyecektir. o yüzden, sabır sabır sabır. ve pozitif eğitim.

peki şunu sorucam kafes yerine yatak da aynı işi görmez mi? yani kafes yerine yatağını güvenli bölgesi bellese?

bir de zaten 1+1de yaşıyorum, büyük odanın kapısını kapatıyordum. yan odaya geçtiğimde deli gbii ağlıyor bağırıyor, evden ayrıldığımda da aynı şekilde. bi odaya kapatma odanın kapısını aç dediler açtım ama bu sefer de kontrol edemiyorum, yan odaya gidiyor sürekli, orası da yatak odası, zarar verebileceği çok eşya var, napmalıyım bilemedim. kapıyı kapatsam ben her çıkmak için kapıyı açtığımda dibimde bitiyor. hele ne zaman ayaklansam ayağımın dibinden ayrılmıyor.

Biliyorum hayvanlari seviyorsunuz da, vaktinizn cogunu hayvanla gecirmiyorsaniz, okul is vs. nedeniyle,nicin evde bakiyorsunuz? Yazik degil mi guzelim hayvanlarin kafese gazeteye alismalarini beklemek?

kapalı kalma hissini sevmemesi çok normal, hele o kapalı ortamda sen yoksan. belli bir zamanını köpeğine ayırman lazım, yoksa onu yan odaya kapat, sen istediğini yap şeklinde onu ne eğitebilirsin, ne de hayvancağızın kolay alışmasına yardımcı olabilirsin.

onun zarar verebileceği eşya olarak bakman da yanlış, ona zarar verebilecek şeyler varsa kötü tabii, ama her boşta gördüğü eşyaya zarar vermez köpekler, bu tamamen karakteriyle ve yetiştirilme tarzıyla alakalı. mesela benim köpeğim bugüne kadar evde hiçbirşeyi parçalamadı, seninkinin de böyle olmadığını nerden biliyorsun?

kim demiş geçirmediğimi? günde 3 saat yalnız kalıcak olmasından bahsediyoruz. cavalier gibi hassas bi ırkı sokaklara salmamızı beklemiyosunuz herhalde.

maalesef parçalıyor olmasından biliyorum :) ona zarar verebilicek kablolar ve henüz aşıları bitmediği için uzak tutmamın söylendiği tavşan var, onun zarar verebilceği eşyalar da var. konu daha çok yatak odasına alışmaması zaten. ben yan odaya geçiyim o naparsa yapsın gibi bir düşüncem yok, sadece yatmaya gittiğimde duş aldığımda vs yan odada olmam gerekiyor onun dışında hep bulunduğu odadayım zaten. bir de gariptir ki kafesini seviyor sanırım, kapısını asla kapatmamakla birlikte oraya girip oynuyor :)

bence kafesi sevmesi gayet güzel, demek ki zaten kendini güvende hissediyor orda oynayabildiğie göre. internette arama yapabilirsin köpeği yalnız bırakma lıştırmaları için. evden çıkıp gelmeli, ödül vermeli alıştırmalar/eğitimler var. onları uygulamaya başlayabilirsin.

teşekkür ederim :)

bir de çiş eğitimi konusunda dışarıya yaptığında kızmalı mıyım? kız diyolar ama ben kızamıyorum, zaten kızsam da pek işe yaramıyor gibi geliyor :) daha 2 aylık, bu eğitimi alabilir mi ki?

son olarak da eğer sabredersem bunlar geçicek dimi, 2-3 ay sabretmem gerekiyor? :)

önce komut öğretmelisin. "hayır" bence "gel"den ve adından sonra ilk benimsemesi gereken komut. kızmak değil de, neyi yapmasını istemiyorsan, hemen ardından hayır ile uyarmalısın. ama önce dediğim gibi hayır'ın konseptini güzel anlatmakta fayda var. belli bir süre sonra senin hayır dediğin eylemleri yapmasını istemediğini anlayacaktır. ama sadece hayır ile değil, yapıcı eğitim için ne yapması gerektiğini de göstermen lazım.

ör. tuvaletini yanlış yere yaptığı zaman gözünün önünde, hemen hayır diyerek uyar ve elinle alıp gazetenin üzerine koy onu.

bunları zamanlar anlamaya başlayacak tabii ki. tuvalet eğitimi sıkıntılıdır biraz. en geç sokağa çıkma zamanı geldiğinde düzene girecektir. ama düzenlerine sadık kalmalısın, düzenleri şaştıklarında, alışkın olmadıkları durumlarla karşılaştırklarında sıkıntı yaşıyorlar. misal, ben dün eve geç geldim işim olduğu için, normalde sokağa çıktığı saatten geçe kaldım eve gelirken, köşeye bir yere yapmış biraz çiş, hepsini değil ama rahatlatacak kadar heralde. çok büyük ihtimalle gelmeyeceğimi düşünerek ihtiyacını giderdi, zaten yaptığının yanlış olduğunun farkında, eve geldiğimde yüzüme melül melül bakyordu garibim.

Öncelikle bu yazıyı okumanızı öneririm. Şu bahsettiğiniz "sorunların" çoğuna çözüm olabilir:

evdekopekegitimi.org

Tuvalet eğitimi için; köpeğinin gazete üzerine her tuvalet yaptığında onu mutlaka abartılı şekilde sevip ödül verin. Bir süre sonra gazeteye tuvalet yapmanın ödüllendirilecek bir şey olduğunu kavrayıp koşa koşa gazeteye gitmeye başlayacaktır. Ama şunu da unutmayın; daha 2,5 aylık bir bebek olduğu için kasları yeterince gelişmiş değil. O yüzden bir süre evde kazalar olacak.

İki gün size alışması için çok kısa bir süre. Hiç tanımadığı bir evde, hiç tanımadığı bir insanla yaşamaya başlamış. Bu yüzden tedirgin oluyor ve sürekli sizin yanınızda olmak istiyor. Bu çok doğal. Size ve eve alışması için ona süre tanıyın.

Bir de köpeğinizin enerjisini attırırsanız çok daha sakin ve mutlu olur.

köpek mi? kedi mi?

pardon. köpek.

o zaman bu yasıma kadar(27) 6 köpek beslemiş biri olarak tavsiyem, sagda solda yazan "kuralları siz koyun, kuralcı olun x ögunden fazla mama vermeyin" vs tavsiyelerini bir yana bırakıp, yavru acıktıysa mamasını vermenizdir. Ögün araları çok kısaysa 2. kez vereceğiniz mama az miktarda olsun zira doyup doymadıgını anlamaz ve sindirimde sıkıntı olabilir.

2 aylık yavruda kural olmaz, eğitim olmaz. Sevgi olur, şefkat olur bu yüzden içinizden geldiği gibi davranın derim.

peki o zaman madem buldum tecrübeyi bir iki soru daha sorabilir miyim :)

çokça köpek besledim hepsinde veteriner ölçü verirdi yada mamanın arkasında yazardı (yaşa, ırka göre falan) her öğün o ölçüyü koyar sonradan artan mamayı almazdım. sonradan ağladığında da verirdim mamasını.

sorun tabi ne demek :)

ben de su anda iki kopekle yasiyorum, tas ne zaman bosalirsa dolduruyorum zaten acikmadikca yemiyorlar, ikisinin de kilosu ideal. benim fikrim "aman kaldiracak, yiyebildigim kadar yiyeyim, karnim patlayana kadar da olsa" diye dusundurmemek lazim yavruluk doneminde.

ölçüden eksik vermezsen sorun olmaz, ama sürekli fazla beslersen ileride kilo sorunuyla karşılaşırsın muhtemelen. bazı ırklar kilo almaya çok meyillidir, bazı ırkların da doyma hissi yoktur hatta. bunları da göz önünde bulundurmalısın.

edit: bu doyma hissi olmayanlar yiyor yiyor sonra kusuyor fazla gelenleri vücut kabul etmeyince. bu da gereksiz olduğunun göstergesi bence.

amerikan cocker cinsi. dediğiniz ırklardan mı acaba?

valla golden'lar ve kurt ırkları (sibirya, alman vs) bu doymayan grupta diye biliyorum, ama cockerlar hakkında bilgim yok maalesef :(

amerikan cocker mı? hemen atlarım (: günde 3 öğün ne kadar verecekseniz (belki biraz daha fazlasını da verebilirsiniz) onu 5'e bölüp verin. artan olursa da kapta bırakın, orada mama olduğunu, istediği zaman yiyebileceğini öğrenmeye başlar. bu ibişler aşırı obur olduklarından kontrol altında tutmanız lazım, ağlarsa oyun oynayın, unutuyorlar zaten (: eğer çok katı öğün uygularsanız da anormal davranmaya başlıyorlar, mamayı görünce kabın içine burun üstü çakılırlar mesela (:

periferik.

www.ncbi.nlm.nih.gov

önce periferik sonra santral.
periferik siyanoz için %5 redükte hemoglobin yeterli.

CO zehirlenmesinin 3 temel belirtisi periferik siyanoz, kan kırmızısı dudaklar ve gözde hemoraji zaten. bu soruyu daha önce de sormuştunuz ben de cevap vermiştim sanki?

Tamam periferiktir ama nedenini anlamıyorum, mukozal bölgeler niye morarmıyo, sonuçta genel bi o2 satüraayon düşüklüğü yaratmaz mı co?

arteriyel o2 satürasyonu düşmez periferikte venöz düşer dokuların yavaşlamış kapiller dolaşımdan o2yi daha fazla çekmesi sebepli, sonuçta ikisinin arasındaki fark artar.
mukozal yüzeyler(retina, dudaklar) niye morarmıyor dersen, çok emin olmamakla birlikte perfüzyonu ekstremitelere göre gayet iyi dokular bunlar, o yüzden olabilir ama tahmin yürütüyorum yani kesin budur diyemem.

Öncelikle apartman kural defterinde hayvan beslenmez gibi bir madde varsa başınızı ağrıtabilirler. Önceden ev sahibinizle ve yöneticiyle, hatta apartmandakilerle konuşmadan girişmeyin derim. Çok havlamaz denen cins köpek bile gece gündüz havlayabilir, karakter meselesi sonuçta, bayağı değişken.

king charles'ım var ve havlamak nedir bilmiyor desem yeridir. ama her king charles böyle olacak diye bir kaide yok tabii. hepsinin ayrı huyu, karakteri var.

ama bence king charles'ları gerçekten seviyorsan apartman için ideal olabilir.

edit: bu arada eklemek isterim ki king charles'ların da çeşitli sağlık problemlerine yatkın bir genetikleri var. önce iyice araştırıp sonra karar vermekte fayda olur.

shih tzu! havlasa bile oyuncak gibi havliyor.

French Bulldog besleyenler genelde apartmanda beslemekte sorun yaşamadıklarını söylüyorlar fakat küçükten kastın ne kadar küçük bilemedim. Onun dışında sıcak iklimde yaşıyorsan yazın çok ciddi nefes problemleri çekebilir french bulldog. klimalı odadan çıkmıyordu benim gördüğüm.

Bi ara yavru beagle bakmıştım, havlasa da çıkmıyordu sesi.

Şimdi bi goldenım var, havlama gibi bir huyu yok ama havladığı zaman 13 kat yerinden inliyor. Petarkadas.com'a bazen geliyor ilanlar oradan bulabilirsin eğer petshop düşünmüyorsan.

- XETANOR alkolün yol açtığı zihinsel ve motor becerilerdeki bozukluğu arttırmaz ancak yine de XETANOR ve alkolün birlikte kullanılması önerilmez.

- Alkol tüketmeniz, SOLIAN’ın etkisini arttırabilir. SOLIAN kullanırken, alkol almayınız.

Nette arattığımda çıkan kullanma talimatlarında bunlar yazıyodu.

periferik siyanoz doğru

Neden?

Hepsi birbirinden alakasız yerlerde. Aracınız yoksa perişan olursunuz yollarda.

evet başlayalım.
gölyazı izmir yolu tarafında şehrin batısında, fsm'den yarım saat sürer misal.
trilye mudanya'dan sonra, bir yirmi dakika sürer mudanyadan sonra,
cumalıkızık şehrin doğusunda bu üçü içinde turistik tabirle en merkeze yakın olanı yani heykele, heykelden 20 dakika sürer.

gölyazı yarım günde gezilir, aslında gezilecek de pek bir şey yok fakat fotoğrafçılar için hele de yeni başlayanlar için çok uygun yansımaların olduğu yalnız tekne klasiğini yakalayabileceğiniz bir yer, bence başka da bir numarası yok.

trilyeyi gezmesi yarım gün sürse de balık yenebilir akşam üzeri öyle dönülür, sokaklar arasında bir tur atıp, zeytinyağı zeytin tarzı alışverişlerle yarım günde gezilir, trilye şirin yer, gezmeye değer.

cumalıkızık eski bir osmanlı mahallesi, koruma altında evler. gerçi trilye için de geçerli bu. fazla turistik olmaya başladığı için köylüler cin olmadan adam çarpmaya çalışıyorlar dikkatli olmak lazım. bence çok bir numarası yok yine, fotoğrafçılar için güzel yer. ama görmek de fayda var, görmedin demezsin, yarım günde gezilir yine.

bunların yanında, inkaya'daki çınar, belediye'nin tesislerinin de bulunduğu hünkarköşkü ve müzesi, ulucami bölgesi, yeşil cami emir sultan, hanlar bölgesi ve özellikle kozahan gezilmelidir.

kaplıcalardan yeni kaplıcadaki bayanlar hamamı temizdir, kaplıcaya gidilebilir.

gemlik girişindeki ata tepe güzel manzaradır.

heykelden tophaneye ordan da muradiyeye devamında çekirge kükürtlüye ve kültürparkın çekirge kapısından girip, merinos kapısından çıkarak merinos parkına gidilebilir. bu rotada yürüyüş ve gezme tam bir gün almaktadır, denenmiştir, merinos parkındaki enerji müzesi ve tekstil müzesi görülmeli. heykeldeki kent müzesi. muradiyedeki 2. murat külliyesi, faruk saraç myo görülmelidir.

daha detay için mesaj atabilirsin. yardımcı olurum.

corona güzel yazmış. eğer gitmeyi planlıyorsanız ulaşım önerim olsun; gölyazı'da çıkıp izmir istikametine 8-10 dakika devam ettiğinizde zeytinbağı yol ayrımı görürsünüz, mudanya'ya çıkan yoldur aynı zamanda. buradan tirilyeye kestirmeden gitmiş olursunuz. ortalama yarım saat kadar sürer ama yol biraz bozuk olabilir demedi demeyin :/

kuduzun su ile alakası var, sonucta suya karşı bir problem yaratıyor değil mi? vardır bir hikmeti 2 gün almayı ver duş.

işte ben de batıl mı bilimsel mi bilemedim. 2gün almayıvericem tamam ama ne zamana kadar işte, üçüncü aşıya çok var daha.

@kapitalist gerilla sabunlu suyu ben de duydum ama baya açık bir yaraya uygulanması ne kadar doğru?

abi kuduz ve su arasındaki ilişki şöyle ki; kuduz olan organizma hastalığın son safhalarında su içemez hale gelir. çünkü su içmek acı verir beyindeki bölgeyi etkilediği için. o yüzden suya karşı bir refleks geliştirir. ki zaten bu safhadan sonraki adım ölümdür.

bu arada o da nasıl bir doktormuş ya bişey olmaz ama sen gene de yapma. ne kadar kendine güveni olmayan biriymiş. ya da senin için rahat olsun mu dedi bilemiyorum artık.

not: doktor değilim. google sağolsun.

ben duş aldım bile demiştim de köpek kendinizinmiş aşılıdır bişey olmaz da sen yine yapma dedi. rahatlatmak için demiştir herhalde ama baya çatlak bi doktordu zaten :))

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim

abi sicap diye yazdığın şey sıçan değil sincap di mi? nolur öyle olsun abi. fare fobisi var bende. uyuyamam stresten. sıçan nasıl ısıracak kadar yaklaşabilir ya.

edit: oh, rahatladım :)

merak eden, aramanın gücüne inanan varsa diye öğrendiklerimi yazıyım.

su değmeyecek gibi bir şey kesinlikle yokmuş. hatta yara açık bırakılıp ertesi gün sabunlu suyla iyice yıkanmalı, peçeteyle kurulanıp baticon sürülmeliymiş. sabunlu suyla yıkama işlemi kuduz riskini yüzde 90 önleyen bi yöntemmiş.

maaalesef yok, çözemedim neyin doldurduğunu.

Geri yükleme noktaları (Restore point) şişirmiş olabilir, herşey yolundaysa bu özelliği kapat, sonra aç.

ccleaner ile tara. nerede ne var gösterir. windows temp doldur falan filan..

treesize veya windirstat ile taratıp neyin ne kadar yer kapladığını görebilirsin.

partition magic tarzı bir programla c kısmının disk alanını arttırman çözüm olabilir. farklı bir program adı da olabilir biraz araştırın.
zorluğu ve bilgisayarı ele alma ihtimali bu işleri bilmeyen için yüksektir.
zorluk derecesi 5 üzerinden 3,5-4 falandır.

İçilebilirsiniz yalnız arka arkaya içmeyin ikisi de mideyi zorlayan ilaçlar çünkü en az 1 saat boşluk olsun arada.

içilir. cipralex sürekli kullanılan bir ilaç zaten, onun yeri ayrı diğerinin ayrı.

psikiyatri.net

tıbbi çeviri ise sfinkter

çeviri diil de bunlar tek bi kasın kasılıp gevşemesi mi yoksa iki ayrı kas grubu mu onu anlayamadım.

işte gözde 2 kas var biri sfinkter diye geçiyo

kasılır olacak ikisi de.

kabaca 2 farklı kas grubu 2 farklı sistemle çalışıyor ama ikisi de kasılma yapıyor ancak birisi genişletiyor birisi daraltıyor.

veterinerim pirinç lapası önermişti. ama muhakkak başka bir veterinere götürün.

kusan bir hayvana ağızdan ilaç içirmekle kusmayı provake edebilirsiniz. daha detaylı bilgi verebilir misiniz? kusma ve ishal için uygulanan bir tedavi oldu mu?iştah?

Başka bi veterinere götürdüm dün akşam, lapayı düşünmüştüm ama gençlik hastalığı olduğu için lapa fayda etmezmiş, zaten hiç bişey yemiyolar serum veriyoruz. Vitamin takviyesi de yapıldı. yedi gün boyunca devam edicek. Bekliyoruz.

bronsiyol genislerse hava daha rahat girer falan diye dusundum ben direkt :)ama sen akiskanlar mekaniginden dusunuyorsun sanirim vazodilatasyonda vs. oldugu gibi. dogru evet bronsiyol genislerse direnc azalir ve akcigerin havalanmasi artar.

Evet mantıklı ama kafama yatmayan yönü şu, heyecan stres sıkıntı fiziksel aktivite vs nin astım nöbetini tetiklediğini biliyoruz, bu heyecan stres fiziksel aktivite durumlarında sempatik sistemin aktif olduğunu da biliyoruz, bu yönden sempatiklerle dilatasyon olmuşken nöbetin tetiklenmesini nasıl açıklarız? Neyi atlıyorum?

demek ki stres baska bir mekanizma uzerinden astim nobetini tetikliyor. cunku astim tedavisinde selektif beta-2 agonistleri kullaniliyor, hatta astim krizinde direkt subkutan adrenalin verilebiliyor.

evet bana da o yüzden mantıklı gelmedi zaten. tedavi olarak kullandığımız şey nasıl o hastalığın aynı zamanda nedeni olabilir e takıldım. ama stres-heyecan vs nedeni mi sonucu mu onu da bilmiyorum.

panpito. endojen = iç demektir. eksojen de dış demektir. ekzosejn protein sentezi demek, vücut dışında protein sentezi demek olacaktır. saçma yani hahaha. kelimeyi yanlış kulanıyosun.

amino asit metabolizması söz konusu olunca.

1- tüm proteinler toplam 20 tane amino asitin farklı dizilimi ile üretilir.

2- 20 amino asitten 9 tanesi esansiyeldir. yani insan vücudundan üretilemez. bunları insanlar dışardan almak zorundadır. bu 9 unu aldıktan bunları evirip çevirip kalan 11 çeşit amino asiti üretebilir insanoğlu.

senin aslında demek istediğin, insan evrim sürecinde o 9 amino asiti niye sentezleyememiş? bunu sormaya çalışmışsın sen.

panpa bırakalım da o işi bitkiler yapsın. karbonlu azotlu olaylar bunlar. kolay işler değil bunlar, bi buğday kolay yetişmiyor. karbonu azota bağlamak için yüksek enerji gerekiyor. onu sentezlemek için enerjiyi nerden bulacak insanoğlu? güneş enerjisiyle yavaş yavaş bi senede oluşuyo onlar... evrimsel süreçte attığı taş ürküttüğü kurbaya değmeyenler doğal seçilim mekanizmalarıyla sikertilirler.

öncelikle (bkz: entry-nick) :) Devam edersem: birincisi; dediğini doğru kabul edersek ben değil biyokimya profesörü yanlış kelime kullanmış olur. Eksojen protein sentezi, kastedilen eksojen aminoasit kaynaklı protein sentezi. İkincisi; neyi sormak istediğimi gayet iyi biliyorum, işin evrim kısmıyla ilgilenmiyorum, sorduğum şeyin cevapladığınla ilgisi yok., ben niye esansiyel aminoasitleri sentezleyemiyoruz demek istemiyorum, öyle olsa böyle sorardım ama nasıl sordum, proteinli besin almamızdaki öncelikli amacın eksojen aa almak olması daha mantıklı diil mi diye sordum. Bilmem anlatabildim mi..

daha mantikli degil, cunku ekzojen dedigin protein sentezi dusundugun sey degil. Insan hucrelerinde exogenous protein saglikli kosullarda olmaz, ancak bir virus tarafindan infecte edildiginde vb. durumlarda olur.

Soruda bir anlam karmasasi olmus, sanki exogenous aminoasitlerle exogenous protein, endogenous aminoasitlerle endogenous protein uretilir gibi dile getirmissin, fakat bu boyle degil.

Misal bakterilerde insulin uretiyorlar ya, iste o protein exogenous protein sentezidir cunku bakterinin aslinda boyle bir geni yoktur, sen o geni plasmid yoluyla verirsin ve uretirsin, yani hucre kendine ait olmayan bir proteini uretir. Fakat insanda saglikli kosullarda boyle bir durum yoktur. Sen proteinli besin almalisin ki oradaki aminoasitleri protein sentezinde kullanabil. Cunku insan vucudunda uretilen proteinler icin sadece insanin uretebilegi aminoasitler yetmiyor, yukaridaki arkadas 20 demis ama aslinda sayilari 20'den fazla...

Hmm şimdi anladım işte. Yani şöyle diyosun, evet öncelikli amaç eksojen aaleri besin yoluyla alarak endojen protein sentezinde kullanmak?
Edit: kastettiğim şeyi üstte de belirttim, eksojen protein sentezi derken demek istediğim eksojen kaynaklı aale protein senteziydi. Ama senin de demek istediğini anladım.

yani "oncelikli amac" biraz tehlikeli bir kalip, sanki organlarin ve hucrelerin bir akli, bilinci varmis gibi oluyor... Ama bunun boyle olmadigini bilerek soylersek, evet oncelikli amaclar (oncelikli kullanim alanlari) aminoasitleri yapiya katmak, solunumda kullanmak, norotransmitter olarak kullanmak. Belki baska gerekli oldugu alanlar da vardir ama su an aklima gelmiyor.

Hoca konuyu anlatırken en önemli amaç diyerek anlattı da o yüzden takıldım buna. En önemli kullanım alanı diyelim o zaman endojenik protein sentezine. Teşekkür ederim :)

www.google.com

12. slayt

evet bence de pulmoner kapak geciktiği için oluyor. son cümlede ne sorduğunu anlamadım.

Slayt bütün olarak güzelmiş, teşekkürler.

Yani çift duymamız bi yanılsama mı demeye çalışmıştım.

iMessage daha önce kullanmadıysanız ayarlardan mesajlar böülümüne girip aktive etmeniz gerekir. o aktivasyon için sizden 50kuruş gibi bi ücret alıyorlar, ne kadar hatırlamıyorum bir sms ücretidir herhalde. ondan sonra imessage üzerinden atacağınız mesajlarda ekstra bir ücret ödemezsiniz (internet paketiniz ya da wifi bağlantınız olduğu sürece)

bu iphonedan iphone a mesaj atarken mi geçerli sadece? yani başka telefon kullanan birine mesaj attığımda normal sms mi olur?

evet yalnızca apple cihazları arasında kullanılabiliyor. mac os kullanıcısıysanız, mountain lion sürümüne sahipseniz bilgisayardan da mesajlarınıza erişebilir, mesaj alıp gönderebilirsiniz hatta. aynısı ipad için de geçerli. ama başka smartphone'larla iletişim kurmak için whatsapp, facebook messenger gibi uygulamalara ihtiyacınız var.

karşınızdaki iphone kullanıcısının interneti yoksa da yolladığınız imessage'ı text message olarak gönderip ücretlendirebilir ya da interneti olmasını bekler mesajı yollamak için. bunu ayarlardan değiştirebilirsiniz.

imessage mı text message mı yolladığınızı anlamak için de mesajın rengine bakmanız yeterli. yeşilse sms, maviyse internet.

ipad için de geçerli mi diyicektim dememe gerek kalmadı teşekkürler.

ayarlardan ayarladım onu, o durumlarda sms gönderme seçeneği var zaten. renk bilgisi için de çok teşekkürler, süper oldu iyi oldu :)

pulse zaten nabız demek. Nabız basıncı yani. Dahası atım volumünün oluşturduğu basınç. Sol ventrikül basıncı (sistolde) daha fazla olacakki aorttaki basıncı yenip kan pompalasın.

Kalpte kalan kanin mi kasilmanin mi olusturdugunu anlamamistim; atimin, sistolun olusturdugu basinc olmasi sol ventrikulde daha yuksek olmasini acikliyor zaten, simdi anladim. Tesekkur ederim.

Vahe Kılıçarslan ?

iki kere izle.

ilkinde final cut ikincisinde director's cut.

benim pek sevemediğim filmdir. mad world'ü dinle sadece.

director's cut

haci izle işte birini ama bil ki abartıldığı kadar bir film değil. trollük olsun diye demiyorum ama bi boka benzemiyo :)

sosuna göre değişiyor. yeşil olanı direk koyuyorsun, kırmızı olanı tavada bir çevirmek gerekiyor falan filan. üzerlerinde yazıyor.

dök üstüne her türlü güzel gidiyor

ben genelde soya sosu ve kremayla karışırıyorum pesto sosu.üçünü birazcık tavada çeviyorum sonraa hooopp makarnayla karıştırıyorum süper oluyor

antivirüs / internet security yükleyip tam tarama yap. Kaspersky önerimdir.

sistem geri yükleme yap ama geri döneceğin tarihten sonrası günlerde hdd'ye senin için önemli olan bir dosya yüklediysen onlar silinebilir tabi ona göre dönüş al.

hm expire date olmalı ama expire time olur mu ki :)
şarabın son kullanma tarihi olur, her sarap yıllanmaz tabii ki

e.t. ne bilmiyorum ama sofra şarabı yani ucuz şarabın ömrü öyle senelerce değildir. sofra şarabını yıllandırmaya kalkıp 10 senelik sirke elde etmeyin ya da sirkeye şarap parası vermeyin =)

ya ben bekletmeyeceğim zaten. benim korkum 2011 yazıyor tarihte, son kullanma tarihi falansa mideyi bozar mıyım diye. :)

o 2011 üretim yılıdır. şarap ne kadar ucuz olursa olsun bir kaç sene dayanır. o kadar da dandik değildir. ama arkadaşların da dediği gibi ucuz şarapların bir ömrü vardır. ben inatla 1992 Doluca Antik'i saklıyorum.şişeyi çeviriyorum, arada hafif çalkalıyorum. şarap kültürüm var mı? yok:) anlamıyorum hiçbir şey ama o şarap için inat ettim ben de..

her şarap yıllanmaz. normal aldığın şarapların ömrü 3 yıldır. yıllanan şaraplar özel üretilir ki onlarda da yıllanma süresi ve ardından da bozulma süresi vardır. 1000 senelik şarap olmaz yani.

şarabın son kullanma tarihi olmaz, muhtemelen dolum tarihidir üzreinde yazan.

2011 miktir et ya. kesin ergen işi bişeydir. 1982 tarihli olanı izle tabiki.

@geberix, bunu ikisini de izlediğin için mi söylüyorsun, yoksa klasik olan her zaman daha iyidir ön yargısıyla mı? :)

önce şunu izlemelisin diye bir kural yok, zaten 2011 yapımının da çok değişik şeyler kattığını düşünmüyorum çünkü o prequel gibi bir şey siktiret.

ama tabii ki de 1982 yapımını izlemek yeterli zaten. 2011'e hiç gerek yok.

2011 yapımını izleyeceğine şunu izle www.imdb.com bu özhakiki orijinal.

klasik olan her zaman iyidir hacı. genelde artık yeni çevrim filmler çok boktan oluyor. 1982 tarihli film çok iyidir. kült zaten. izle işte kurt russel'lı mis gibi.

82'dekini izlemeden, 2011'dekini anlamak mümkün. zaten kronolojik olarak ters gidiyor. 2011'deki film, 1982'dekinin öncesini anlatıyor.

2011 olanın hikayesi 1982 hikayesinin öncesini anlatıyor. 1982 yi izle. bol vaktin olduğunda da 2011 i izlersin

1982 yapimindan da buyuk seyler bekleme :) ben aradigimin 10'da 1'ini bulamamistim.

star wars'i simdi izlemeye oturacak olsan episode 1'den mi izlemeye baslardin, 4'ten mi? cevabin 4'se 82 versiyonunu, degilse 2011'de cekileni izle.

cookieleri falan silince düzelebilir belki?

ctrl+shift+r

Hic biri ise yaramadi hala olmuyor, mobil giriyorum artik.