Ekşi Duyuru

derdiniz estetikse direkt estetiğe yönelik program çalışsanız?

Stronglifts'in amacı güçlenmek ve yağsız kas kütlesini artırmaktır, çalışma prensipleri de (Tekrar sayısı set sayısı dinlenme aralığı vs) buna göredir. Güç programları vücut geliştirme programları gibi büyük hacim vadetmez; güçle birlikte maksimum yağsız kat kütlesini vadeder. Bu ne anlama geliyor peki? Şu anlama geliyor: Vücut geliştirme programları büyük hacimler kazandırır ama bu salt kas kütlesi değildir, çoğunlukla kasların içine biriken ATP ve kreatin gibi plazma maddelerdir. Görece sıvı maddeler. Vücut geliştirme yapanların büyük hacimlere sahip olmasının nedeni budur. Bunun ismi sarkoplazmik hipertrofidir. Buradaki anahtar cümle "Büyük hacimli kaslara sahip olmaktır." Yani hacim olarak büyürsün ama kas kütlen yine çok büyük olmaz.

Stronglifts gibi prensiplerde miyofibril hipertrofi gerçekleşir. Yani vücut geliştirmede olduğu gibi kas hacminde sıvı birikmesi olmaz ve sadece(Kas liflerinin parçalanıp büyümesi sayesinde) yağsız kas kütlen artar. Bu nedenle vücut geliştirmede olduğu gibi kasların hacimsel olarak büyümez, zira sıvı birikmesi olmaz. Bu anlamı nedir? Şudur: Esasında vücut geliştirme de yapsan güç antrenmanı da yapsan, 5 sene sonra kas kütlesi aynı olur bir şey değişmez. Birinde sıvı birikmesi olduğu için hacimsel olarak büyük gözükürsün diğerinde bu olmadığı için daha küçük gözükürsün ama "Doğal" sporcular için kas kütle miktarı hemen hemen aynı olur. Farkları bu.

Bence de terkedilmiş koza.

bok olabilir, bir hayvanın kurumuş boku. çocukken oynardık sokakta bulduklarımızla dediğin gibi kırılıveriyodu.

aynen öyle hacı genelde ahşap yerlerde bu şekil yuva/koza yaparlar.
böcük yuva veya kozası o.

bizim masanın altına yapmışlar böyle yuva. içinden ölü böcek çıktıydı. koza yani.

o arsaya çivi falan dökerdim ben olsam

boş arsa derken sahipsiz mi? Sahipsizse belediyeye şikayet etmek yerine girişe baba falan gibi şeyler koymalarını talep edebilirsiniz, hatta imza toplayabilirsiniz. Sahipliyse sahibine ulaşıp aynısını rica edebilirsiniz. Olmadı arsaya gelişigüzel kalın halat atabilirsiniz.

Medeni olmayan kısmı için vida iyi fikir.

@whoosie onu bilemiyorum. sonuç olarak toz toprak bir yer değil öyle, asfaltlanmış bir yer. okul var yanında, veli toplantılarında falan otopark olarak da kullanılıyor. ya da mitinglere otobüs kaldırılıyor oradan. caps de ekledim, yerdeki izler de görünüyor zaten :)

Burayı bildim ya... 2012 falandı galiba o zamanlar daha öğrenciyim yarı zamanlı modem dağıtıyorum. Avcılar mı desem beylikdüzü o tarafta. Müşterinin adresini ararken görmüştüm. Arabayla girip iki de ben yanlamıştım. Şunu net ifade edeyim kimsenin burada yanlama ile ilgili suçu yok. Çünkü zemin kaymak asfalt, boş alan direk olarak arabayı 4-5 tur çevireyim hissi uyandırıyor. Anılarım canlandı. Buranın çözümü girişe bariyer kapan vs. başka alternatif olmaz. Çok güzel yanlamıştım ya...

gürültü olabiliyor ama ben sürekli gidiyorum gayet iyi bence. (şimdi vize-final dönemi falan değil, belki yüksek sesle muhabbet eden tipler varsa o vardır yani. Yazın çoğu zaman dışarısı doluyken üst kat boş bile oluyor) Tekli oturabileceğin duvara yaslanmış şekilde masalar var (+her kişiye bir priz), ayrıca toplu çalışma masası var. Bunun dışında 4lü koltuklar, bank gibi şeyler falan da var ama senin işine yaramaz.

1 tane bira birkaç saatte atılır vücuttan, öyle 2 gün kalmaz. Bir büyük şişe rakı bitirsen o bile 10/12 saatte atılır.

yaklaşık olarak 200-250 kalori ekstradan almış olursun, yanında çerez, sıcak tabağı vs varsa o günkü emekleri çöpe atmışsın demektir. onun dışında sarhoş olacak kadar içmediğin sürece bir sıkıntı olmaz, tek sıkıntısı akşamdan kalmalıkla salona gidesi gelmiyor insanın.

O kadar disiplinli çalışıyorsan bi bira kaç kaloriyse o kadar karnonhidratından kıs.

Düzenli içmedikçe sıkıntı yok.

bahoz
f tipi

press

5 no'lu cezaevi
Newala qesaba
Mavera/faili meçhul

edit:
Derbûyîna Ji Bihûştê / Cennetten Kovulmak
4653...
Gelecek Uzun Sürer

Proteinin ne zaman alındığı kas gelişimini etkilemiyor. Önemli olan şey gün içinde yeteri kadar protein alman. Günlük ihtiyacın olan proteini hangi vakitlerde aldığının ise nerdeyse hiç bir önemi yok.

Kaynak: jissn.biomedcentral.com

Günlük protein miktarını istersen sabah kahvaltısında al, fark etmez. Spor sonrası acilen protein alımı gibi bir ihtiyaç yok. Sen proteini ne zaman alırsan al, vücut onu aminoasitlere ayırır, sonra da ihtiyaç olan yerlerde kullanır. Antrenmandan 5 saat sonra alırsan, vücut antrenman sonrası oluşan hasarları onarmak için o aminoasitleri kullanır. Sen antrenman sonrası hemen protein almadın diye kaslara bir şey olmaz. "Kaslarımda mikro yırtıklar oluştu hemen protein alayım da kaslarıma bir şey olmasın" olayı doğru değil. Sen ancak çok uzun süre protein almadığında (Birkaç hafta) vücut o zaman kendi işini kendi halledip problemi endojenik yolla çözmeye çalışır, ancak o zaman kas proteinlerine saldırır ve kas kaybı yaşarsın.

Spordan sonra vücut deli gibi enerjiye ihtiyaç duyuyor, badem-fındık gibi kan şekerini birden yükseltmeyecek şekilde karbonhidrat içeren şeyler en iyisi.

Spordan sonra almak önemli diye biliyorum ben 1 saat içinde diyor genelde yazılar. Eğer spordan sonra önce 5 saat önce sonra bunun bir önemi yoksa protein tozunun bir numarası kalmıyor geriye. Zaten olayı su ile tüketip bir an önce protein ulaştırmak diye biliyorum ben. Hatta geçen günlerde süt ile içilmez karışım süresi geç olur bir anlamı kalmaz diye yıkılıyordu burası.

Protein tozunun zaten bir anlamı yok. Protein tozu kullanıyorsan, süt protein tozunun mantığıyla aykırı. Yoksa protein tozu tamamen keriz ürünü.

türklerin başına ne geliyorsa soğuktan geliyor. artık öyle ki psikolojimiz onu hasta olacağız diye kabul ettiği için hasta oluyoruz. hastalıkların yarısının düşüncede ve ruh sağlığında olduğuna inanıyorum.

bak şimdi googleda basit bi aratma yaptım ne buldum eksisozluk.com

biraz büyüme tarzı ile alakalı
biraz inanışla birazı da gerçek.

ben de bel tutulması yapıyordu.
20 seneden fazla bu yan etki devam etti. son 3-4 yıldır olmuyor.
ceryanda kalma denilen şey, özellikle vücut terliyken olumsuz etkileri olur. terli ya da normalin üzerinde sıcaklığa ulaşmayan vücutta ne etkisi olur bilemem

üzerinden sürekli hava akımı geçiyor, kendi ısını bile sabit tutamıyorsun. tüm yazı hasta geçirdiğimi bilirim bu nane yüzünden, nereye inanış oluyormuş.

evet mikemmel bi dondurma. ankara nın en güzel şeyi. istanbulda olacağını sanmıyorum bu arada.

@cekilmis gayfe yok var anadolu yakası'nda da, arkadaşım avrupa yakası'nda almak istiyor. hatta carrefour'da da varmış eskiden.

ET BALIK KURUMU dükkanlarında satılıyor. beşiktaştakinde vardı. bir arayın sorun isterseniz. ıhlamurdere caddesinde.

Var çoğu yerde. Bizim burda (beylikduzu) 100 metre arayla bir aoc ürünleri satan kasapta bir de doğal ürunler satan markette mevcut. Arkadaşınız da o tarz yerlere baksın. Tadı da güzel diyorlar ama ben keçi sütü sevmediğim için denemedim henüz.

marketlere olur ankara'da istanbul'u net bilmemekle beraber orada da yine marketlerde olacağını düşüyorum.

afiyet olsun.

beşiktaş'da ıhlamur caddesinin üzerindeki bir peynircide dolabını gördüm. carrefoursa'nın yanında.

goo.gl

aoc urunlerı dagıtımını reyızın aıleden bırılerı aldı sanırım o sebeple heryerde bulunabılıyor artık. suzme yogurdu da lezız baya.

araya girim, bir tek küçükleri mi var bunların yoksa kilolukları da var mı ? kilosu ne kadar?

@fakyoras bizde 1 kilo var kutuda, 12.75 tl yanlış hatırlamıyorsam.

iş arayan adamın çaresizliğinin tanımı yok be abicim. her türlü saçma sapan muameleye eyvallah çekiyorsun bir de işe alınma umudu varsa sözleşmede ne yazıyor diye bakmadan imzalıyoruz. yapacak bir şey yok.

lazpelle+1

Ben olsam beklerdim ama sonunda özür yoksa delirir küfreder çıkardım çok net. Ya da en azından bir laf koyardım zaten almazlardı.

Geç kalmak, işi çıkması olabilecek şeyler ama özür yoksa o olmaz.

sebebi ne kadar köle olabileceğini ölçmek olan eylem. 15 dk beklediğim zaman başvuru formunu gözlerinin önünde yırtıp çıkıyorum

Hic basima gelmedi ama cok sinirlenip cikmaya karar verirsem gidip resepsiyon veya ilgili kisiye bekletildigimi hatirlatir, daha fazla beklemeyecegimi, benimle gorusmek isterlerse baska bir tarihe ertelemelerini soylerim. ikinci gorusmede ise onlara uyan degil, bana uyan bir tarih ve saat verirdim. isterlerse gorusurler.

zaten cikiyorsaniz en azindan acik kapi birakin.

bekara karı boşamak kolay ama şeytan "görüşene kadar bekle, görüşünce de olay çıkar hatalarını anlasınlar" diyor. fevri biri olarak büyük ihtimal böyle bi durumda olsam şeytana uyardım.

lazpalle +1

ben de bir kere 3 saat bekletilmiştim, paşa paşa da beklemiştim valla. üstelik oraya ulaşmam da 3 saat almıştı. sonra öğrendim ki bir de aynı saate başkasına da randevu vermişler. görüşme de çok kötü geçmişti zira beynim sikilmişti beklerken, yapacak hiçbir şey yoktu telefonlarımızı bile içeri alamamıştık. bana da aynen ertesi günün sabahında olumsuz dönüş yapmışlardı.

Yesilcam var ama bayagi kotu bir sinema. Ustundeki barda calan sarkilar gumbur gumbur oldugu gibi salonun icinde. Ogrenciyseniz 8 lira bir ucreti vardi yanlis hatirlamiyorsam.

Forumdonanimda 10tlye fln her sinemada gecerli kod Satan cok eleman var. Referansa guvendiklerinden alabilirsin.

Baydoner'de pek de guzel olmayan iskender yersen sinema biletini 7,5 tl'ye alip Fitas'ta kullanabilirsin.

İlla Beyoğlu mu? yoksa salon-film önemli mi?

Beyoğlu diyorsanız Beyoğlu/Pera sinemasına (Başka Sinema) bakın. Güzel filmler olabilir.

Daha gişe istiyorsanız Özdilek Levent'e bakın, metroyla direkt gidersiniz, reklam az, haftaiçi 11 haftasonu 13 müydü neydi (öğrenci, tam olunca da en fazla 14 falan oluyordur)

Trump Cinemaximum da hep ucuzdu (13-14tl) ama cinemaximum işte, ben gitmemeyi tercih ederim. Haftasonu nasıl bilmiyorum.

var işte orada atmışsın :)

şotofokta düzenle bastır. o kafa olan yere başka yerlerden rakamlar topla getir sonra bastır. hem daha ucuza gelir. diğer aylara göre de rakamları oynatır kaydedersin. hazirana geldik zaten 6 tane yapcan. hadi kolay gelsin.

Alma tabi ki.

Bence de alma.

-arkadaşına hediye almak istiyor musun?
a)evet b)hayır
-hediye için yeterli paran var mı?
a)evet b)hayır

a'lar çoğunluktaysa al..

alma sakın.

en mantıklı cevabı tiklememişsin.

nrmnm +1

alma

beagle değil mi o

Beagle

Fenerbahçe Galatasaray'ı yenerse finale çıkacak. Finalde de Anadolu Efes ile 7 maç üzerinden seri yapacaklar, 4 galibiyete ulaşan şampiyon olacak.

Normal sezonda fikstüre bağlı olarak her takım her takımla karşılaşıyor. Play-off serilerinde ise eşleşen iki takım art arda maçlar yapıyor ve seriyi kazanan takım tur atlıyor.

Serde trollük olmadığını umut ederek bu kadar yazdım. Kısmet.

Ustteki cevabin aynisini yazmak icin geldim. Sagolsun beni kurtarmis arkadas. Kendisine tesekkur ediyorum. :)

Bir de saha avantaji diye bir durum var. Arkadasa ayip olmasin diye yazmiyorum onu.

deadlifte uygun tutuş yapabileceksen yapılır.

Sumo deadlift olmaz da konvansiyonel deadlift için kullanılabilir.

Problemin ne olduğunu söylemişsin zaten; skinny fat'sin, ağırlık çalışıp kas kütleni artırman lazım. Sağlıklı yağlarla birlikte gerekli miktarda sağlıklı karbonhidrat ve proteinleri de alıp makrolarını tamamlaman gerekiyor.

Yağ alımını en az 2 katına çıkar. Karbonhidratı düşür. Temel bir kuvvet programı izle.

Valla öneri istemekten ziyade öneri verir gibi olmuşsun, mersi :)

Sen uygulama sormussun ama bende misfit bileklik var. Ben faydasını görmedim pek, saat ve uyku ölçer olarak kullanıyorum ama arkadaşım gün içindeki hareketlilik bakımından motive ettiğini söylüyor.

runkeeper (adım sayar, mesafe, hız vs) uygulamasını kullanmıştım bileklik alana kadar. memnundum.

nike running ve nike training club'ı kullanıyodum uzun süre. telefonda yer açmak için sildim :D

fitwell var bi de
kevser'in mutfağında da güzeld iyet yemek tarifleri oluyor ara ara :D

başlığa cevaben, kesinlikle hayır.
sigara içmenin herhangi bir şekilde artısı olduğunu düşünen direkt maldır.
edit: düşünen demeyeyim de iddia eden diyeyim. çünkü yanılgıya düşmek farklı bir şey, ki sigara dolayısıyla nikotinin bizi getirdiği nokta bu.

Genele bakacak olursan sigara içmek şimdi tam tersi, nispeten kötü bir imaj yüklüyor insana.

Bu arada tamamen sallıyorum ama stresli toplumlarda sigara içme oranı da artıyor olsa gerek.

3. sınıf insan muamelesi görüyorlar artık.

3, sınıf insan muamelesi görüyorlar +1

sigara içmek 'cool'luk olmadığı gibi insanı herhangi şekilde başka bir sınıfa da koymaz. yıl olmuş 2016 hala sınıf muhabbeti yapılıyor. ne gerek var.

bence o devirler geride kalmis. artik pis kokulu ve igrencler. yeni moda saglikli yasam. bu ne zaman biter only god knows.

Özellikle 25 yaş üstü insanlar kendilerini sigara içtikleri için eğlenceli buluyorlarsa onlara çok yazık :D :D :D

peki neden bu kadar çok sigara içiliyor? ben de bunu anlayamıyorum. herkesin elinde sigara var. o kadar az arkadaşım sigara içmiyor ki. çoğu da eğitimli insanlar, ki artık eğitimsizi de eğitimlisi kadar bilgili sigaranın zararları konusunda. hiç de bırakmaya niyetleri varmış gibi görünmüyorlar.

leş gibi bir ağız kokusu, kıyafetlere sinmiş sigara kokusu, sararmış dişler, kalp ve akciğer hastalıkları, kapalı mekanda içemediği için kış günü götü donsa da sigaradan vazgeçemeyecek kadar iradesizlik,bağımlılık.. sigara aklıma bunları getiriyor, bunlar arasında cool bulduğunuz birşey varsa evet sigara içmek cooldur

Türkiye'de sigara moda olduğu için. Kendini kanıtlamanın en ekonomik yollarından biri. İsveçli bir gencin hayalinde Tayland'a gidip dağa çıkmak, İç Batı Amerika'nın kanyonlarında gezmek falan olabiliyor. Kendini göstermesi için daha fazla parası var. Türk çocukları ise ya tramvayın arka demirini tutup gidecek, sokağa "seni seviyorum canısı" yazacak, din holiganı olacak, en basitinden sigara içecek. Parayla ilgili durumlar...

yoo. sigara içmeyen erkekler bana çekici geliyor aksine. alkol de pek kullanmiyordur, kilosuna falan dikkat ediyordur, iyidir yani

Sigara içenler gözumde parasıyla cigere katran doldurmayı alışkanlık haline getirmis koah yolcuları.

Katran ya da koah (olmadı akciğer kanseri) sence "cool" ise bilmem, bence değil.

Tatminsizlik ve boşluk nedeni. Çoğunluk baskısına kurban gitmiş zayıf tipler çoğu. Başlama yaşı genelde 14-15. Arkadaş etkisi çok büyük. Düşüncesiz ve bencil insanlar. Diğerlerine verdikleri rahatsızlığın farkında değiller ya da farkındalar ama umursamıyorlar. İnsanın ne kadar aptal olabileceğinin net bir örneği sigaranın yaygınlığı.

sigara içen biri güçsüzdür benim gözümde, melankoliktir. yeni tanıstıgım ve saygı duydugum biri sigara paketini çıkardığı an gözümde ufalır mesela, iş görüşmesine gitsem sigara içtiğini görsem karşımdaki adamın heyecanım gider o kadar ezik bir şey bana göre.

hiç de cool değil.
not: içiyorum

sürekli izmarit kokan biri cool olamaz.

Ne cool ne ezik. Gereksiz bence

@mavijojo gibi insanlar için cool işte:))

umarım ergenliktedir yoksa durum daha vahim.

sarı dişler bok gibi ağız kokusu dehşet kuul, bugun sigara içen biri konuştu yanımda bir de açlık ve sigara kokusu bir arada az kalsın kusacaktım.

akciger kanseri olanlarda daha kafa oluyor dogru yoldasın devam et

şimdi burda bir ton övgü düzecekler sigaraya. özellikle yürürken sigara içenlere ayrı uyuz oluyorum. sikeyim coolluğunu afedersin.

hiç içmedim, yani şimdi son zamanlarda alkol alırken içiyorum birkaç dal onda da kafa yapıyor zaten. anında baş dönmesi yaratıyor onu seviyorum ama arka arkaya iki üç tane içersem bu sefer mide bulantısı falan yaratıyor.
bunun yanında sigara içen hatunların seksapeli oluyor, ergenliğimi yaşayamadım sanırım, dumanla ilgili fantazilerim var akdfgkdfhad

Sigara denilen şey kağıda sarılmış yapraktan ibarettir. Havalı olmak veya olmamakla alakası yoktur. Ben de dahil olmak üzere insanlar sigara içerken kendilerini havalılarmış gibi hisseder, ancak bu duygunun bir yanılsamadan ibaret olduğu belli. Ha bağımlısına keyifli, orası ayrı.

Yanlış evet. Bu arada Türkçede birleşik yazılıyor.

bazen böyle yanlış kullanımlar söz konusu olabiliyor ancak müziğe bunu uydurabilmek için de kelimeleri eğip bükmek mümkündür. olmasa daha iyi ancak beste önce yapıldıysa ve üzerine söz yazılıyorsa zorunluluktan az da olsa yapılıyor.

Şimdi normalde kelime uydurulmuş bir şey olduğu için mutlak bir doğrusu yok zaten. Kelime yazımları da sürekli değişebiliyor haliyle. Dolayısıyla farklı sözlükler de farklı yazım şekilleri verebiliyor. Belki şöyle yapılabilir; birkaç sözlük karşılaştırılır, atıyorum 3ünde şu şekilde 2sinde bu şekilde yazım veriyordur bir kelime için, en çok hangi yazım karşına çıkıyorsa onu tercih edersin.

Dil Derneği'nin sözlüğüne de bakabilirsin.

bence pek guvenilirligi yok. gercekten uzeirnde anlasilmis tek bir kilavuz olmamasi cok sacma.

Bence pek guvenmemek gerek ornegin artirmak ve arttirmak farkli sozcukler. Gunluk yasamda bunu fark edemesek de dilbilimciler ve edebiyatcilar bunlar arasindaki farklari ablatabiliyor. Artirmak 3 iken 5 yapmak demek arttirmak ise pastayi kucuk dilimlere bolup aksama da kalmasini saglamak gibi bir sey.

Ikinci olarak TDK diger kurumlar gibi iktidara gore tanim yapan bir kurum. Eskiden Kemalist idi simdi Islamci oldular. Kendi cizgileri yok belki de ellerinde degil ama bu durum guvenirliklerini azaltiyor.

O kural Türkçe kökenli sözcükler için geçerli. Dolayısıyla düşmüyor. Kavmi yazarken düşüyor mesela, o da Türkçe değil ama onun da orijinali kavim değil zaten kavm.

Tanımlarında da bir sıkıntı yok. Dil Derneği sözlüğüne de bakabilirsiniz, aynı kirli tanımı var. İnsanlar gereksiz şeylerden sansasyon yaratmaya bayılıyorlar.

i was made for you

ünlü düşmesiyle ilgili bilgi için teşekkürler. ben yine de hiçbir kadına regl döneminde diye "kirli" diyecek kadar cinsiyetçi olmayacağım, herkese de tavsiye ederim. zaten böyle dendiğini de ne gördüm ne de duydum.

tdk özellikle son yıllardaki tubitak ile beraber devletin en işe yaramaz 2 "bilimsel" kurumundan bir tanesi. türkçe, mevcut haliyle beraber, gelişme çağını tamamlamamış bir dil. zaten çok fazla etkiye maruzken bir de alfabesi değişince iyice dağıldı ve kendini bulup ergenlik çağından çıkması için daha zamana ihtiyacı var. en büyük şanssızlığı gelişim çağını globalleşmenin hat safhada olduğu bir dönemde yaşaması. böyle kritik bir dönemden geçen bir dilin resmi "kural koyucusu" ve "düzenleyicisi" olmak kolay bir iş değil; bir de bunun üzerine beceriksiz insanların insafına kalınca tamamen işe yaramaz hale geliyor. türk devlet anlayışının eksikliklerinden biri de tdk gibi tübitak gibi ilk etapta önemli görünmeyen kurumlara gerekli ehemmiyetin gösterilmemesi, ben bunun sadece iktidar ile alakalı olduğunu düşünmüyorum; devlet geleneği ile ilgili.

Rica ederim. Ben de kesinlikle kullanmam. Ancak kullananlar var, dolayısıyla sözlükte yer alması normal. Sözlükte neden küfürler var çok ayıp demek gibi bir şey bu. Onları da kullanan insanlar, o yüzden var.

Zamanında çok yazdım. Artık üşeniyorum. O yüzden direkt link vereyim.

(bkz: Ömer Asım Aksoy)
(bkz: Ana Yazım Kılavuzu)

Özet: 1980 darbesiyle eski ve gerçek TDK dağıtıldı. Yenisi bir sürü çelişkili ve dil mantığına aykırı uygulama yapıyor. Benim zamanımda üniversite sınavında bile TDK imla kılavuzu esas alınmazdı. Bildik yayınevleri de TDK'yı esas almazlar. Anda Yazım Kılavuzu'nun başında bütün kurallar ve TDK'nın çelişkili uygulamaları anlatılıyor.

Acikcasi ben ikilemde kaldigim durumlarda dogrusu icin genelde eksiye bakiyorum. Hayatim boyunca tdk'ya birkac kez girdim. Onda da link verilmisti onun icin.

Ama umrumda degil umurumda. Ona da zamaninda eksiden bakmistim. :)

Esinlenme değil de bariz çalmış.

valla ben de hem albüm kapağını hem de bu ilk klibi bayağı benzettim.
albüm kapağı future sex/love sounds'tan, ilk klip de jt'nin yeni albümünün ilk klibi olan suit&tie'dan kopya.

şebnem ferah ve özlem tekin volvox dağıldıktan sonra birer arabest rockçıya dönüştüler zaten. bebeğimden önce vazgeçtim dünyadan diye diye arabeskin dibine vurdu :D yeni bir şey değil yani.

bence çok rahatsız edici bir sesi var kendisinin. gel ey seher'de severim sadece; onun dışında böyle pürüzlü, böyle bi rahatsız edici bulurum ezelden beri. en son can kırıkları albümünden bikaç şarkı dinlemişimdir (yuh, on yıl olmuş!), onlar da sözler bakımından ağlaktı. kadının içinde var demek ki.

En başından beri böylelerdi de zaten yaşlanınca Özlem Tekin muhtar azası Şebnem Ferah da kısır yiyen gün teyzesi oldu. Yani dna'larında rock şarkıcısı olma geni yok, normal yani bunlar.

bence eski şarkıları daha iyi yenilerde kalitesi biraz bana hitap etmez oldu

rock değil yaptığı zaten. pop gibi bir şey. arkaya gitar, davul koyunca rock olmuyor ki.
eskiden ben de severdim, gençlik zamanlarını.

Şebnemi çok severim. Kişiliğini de eski şarkılarını da.Ama son dönemde yaratıcılık olarak tükendi,tekrarlara düştü.Eski kalite yok

Bana tamamdır eyvallah dediler hep sana denyolar düşmüş

Onların nesli tükendi boşuna arama..

Aynı şeyi düşünmüştüm ben de tam, teşekkür edeni de anama söver gibi teşekkür ediyor genelde. Triplerinin hem bana hem benden öte şanslarına olduğunu düşünüyorum. 'Şansıma bilmeyenine denk geldim' gibilerinden. Herhangi bir durumda kibar davranan, 'lütfen' ya da 'teşekkür ederim' diyen kaç kişi kaldı ki, bunda olsun.

O degil de ben baska birsey soyleyecegim.bherkesin elinde binlerce liralikntelefon internet, yahu ac bak aradigin yeri. Sene kac olmus hala yollarda insanlara sora sora yer ariyorsun.

o kadar dert etme belki acelesi vardır sıkıntıdadır.

bazen ben de unutuyorum teşekkür etmeyi. ama o an kaygılı kaygılı "ee şimdi nasıl gidicem kime sorsam ki" diye duraksamamdan kaynaklanıyor.

@inner

katılmıyorum, teknolojik aletler henüz kollarımızın uzantısı olacak kadar pratik olma noktasına erişmedi, "kardeşler kundura" ya da "gül apartmanı" gibi bir yeri ararken insanlara sormak hala çok daha kullanışlı.

he o noktaya gelmiş olsalar bile ben yol sormayı da sorulmayı da severim, çok demokratik bir olay bence, sorduğun insan herhangi biri olabilir toplumun her kesiminden, sana soran da keza. zaten bir avuç etkileşimimiz kaldı şu hayatta insan insana bari bu son yol sorma kalesini yıkmayalım, yıkılsa da ben biraz daha kalıp savunmayı düşünüyorum süper gazi gibi.

4-5 yıl önce lys'ye gireceğim. Okulu bir türlü bulamadık. Pendikte e5 üzerinde köy gibi bir yere gittik. Çocuğu olanlara soruyoruz ya şöyle bir ilkokul varmış biliyor musunuz diye kimse de bilmiyor olmayan yeri arıyoruz resmen. En sonunda arabadan indim yine ay bilmem ki diyen birisine çocuğun nerede okuyor çevredeki okulları bilmiyor musunuz yaa kaç tane farklı ilkokul olabilir ki diye biraz çemkirdim. Sonra hatırlayacağı tuttu gayet güzel tarif etti :) bilmiyorum diyene gerçekten bilmiyor mu acaba diye yaklaşıyorum yani. Bazen insanlar yol tarifiyle uğraşmak istemiyor.

Dalga geçmemişler. Yağlı müşteri arıyorlar. Soyacak, yolacak adam arıyorlar muhtemelen.

dalga geçildiğini sanmıyorum. reklam ve pazarlama konusunda özel üniversiteler devletten çok daha iyi durumda. mesela bilgi adschool, pazarlama iletişimi gibi Türkiye'de bir benzeri daha olmayan bölümler var. yine pazarlama konusunda, koç, sabancı, bilkent, baheşehir gibi çok iyi üniversiteler var. bu yüzden merakla okuyor olabilirler cv'leri. şahsen reklam ve pazarlama alanında personel arıyor olsam devlet üniversitelerine bakmazdım bile.

bu ilandan bağımsız olarak, uluslarası çok prestijli iki şirketten olan iki arkadaşımda özel üniversite mezunları alıyoruz genelde, sonradan 3-5 kuruş maaş farkına gitmiyorlar, sevdikleri, istedikleri için bizde kalıyorlar demişti.

Yapmaz. Barı boynuna değil de trapez kaslarının üstüne koyman gerekiyor. Boynu sakatlarsın. Air squat ile devam et

yapmaz. Barı indirirken ya da kaldırırken aşağıya ya da yukarıya bakarsan gerilmeden dolayı yapabilir belki tam karşıya bakmalısın.

Dumbella squat yap ya da barı önüne al.

Yapmaz tabiki. Bacak ve kalça kaslarını çalıştırır.

Barı yanlış yere koyuyorsan yapar. Yanı sırtını kastığında trapezlerin ortaya çıkar, barı onun üstüne değilde omurlara denk gelecek şekilde koyuyorsan ağrı yapar. Barı olması gerektiği yere koyan çok kişi görmedim ben, o nedenle böyle ağrılar olabiliyor.

kendini çok zorladıysan yapabilir. bütün setlerde failure a gitme.
1-2 tekrarlık enerjin kalsın.

ayrıca low bar teknigine bakabilirsin internetten.

İkisini aynı anda becerince master olunuyor. Beslenmenin önemi ve kısa sürede sonuç alınamayacağını bilmem lazım.

Bu VG tipi bir program. Daha kısa sürer, daha az sıkılırsın ağırlık işini sevmiyorsan.

Uyum problemi olmaz ama bence bu çok büyük. Bir de güneş enerjili almazdım ben. Pek verimli çalışmıyor onlar.

bir de suna bakin isterseniz,
urun.n11.com

hocam iyi bir powerbankin icerisindeki pilin tanesi en az 1.5$ piyasasi. bunlar cin pilleri tavsiye etmiyorum. bir de devresi cok onemli. hangi powerbank olursa olsun zaten onunla gelen kabloyu kullanmayin orjinal kablonuzu kullanin.

5. maç istanbul'da. yayını bilmiyorum.

EuroLeague yayın hakkı Digiturk'te, muhtemelen Lig TV 3'ten verecek eğer ntv'ye satmazsa.

soruna tam cevap olmayacak ama seni destekleyici yonde olacak. ben de bi keresinde 20 araba saydim beklerken, 18'inde mi ne kemer takili degil. neyin guveni anlamis degilim. sanirim alismadik dotte don durmamasi gibi bisey olsa gerek. oncelerden beri sallanmamis takilmamis, denetim zaten yok. boyle de gider heralde

Dogal seleksiyon harika bir sey. Sonra cahiller cikip, doga nasi secim yapsin hanuagiyin diyorlar. Al sana secim iste.

Kadinlar daha akilli ve bilincli. Trafik kurallarinin tecrube sonucu ortaya ciktigini biliyorlar. Biz mal erkeklerden daha akillilar yani.

erkeğim. yanımdaki takmazsa da taktırmadan devam etmiyorum. (araç uyarı veriyor zaten dıt dıt ama örneğin bir arkadaşım arkasından geçirmişti ne gerek varsa buna tak adam gibi. sağa çekip adam gibi taktırmıştım.)

yakın bir arkadaşımda aynı şekilde emniyet kemeri takmadan yola çıkmaz. o da erkek.

cinsiyetleri genellemenin manası yok. eğitim seviyesi ve bilinçle ilgili bir şey. tıpkı bilinçli olan bir kadınının ''mal'' olan erkekten daha akıllı olduğu gerçeği gibi. ''mal'' olmayın. bir cinsiyeti itin g.tüne sokarak bir şey yaptığınızı sanıp daha da mallaşmayın.

birde şu var murfi kanunu olarak; takarsın takarsın hop bir gun unutursun tam o zaman polis coktan durdurmus ve kemerden gecirmis olur.

Kendine güvenle ne ilgisi olabilir bilemiyorum. Gelip biri geçirdikten sonra ne önemi var "ben kaza yapmam" kafasının

ben takmayan kesimdenim yani şehir içi takmıyorum uzun yolda takarım mutlaka. linçden önce söyleyim beni bunaltıyor abi ve iş gereği arabadan çok fazla in bin yaptığım için sürekli tak çıkar tak çıkar bir yerden sonra yeter mk diyorsun.

Gerek araç sürerken gerekse başkasının arabasındayken emniyet kemeri taktırıyorum/taktırıyorum, hatta kendi kullandığım araçta arka koltukta oturana da taktırıyorum. Dünyanın binbir türlü hali var sen ne kadar usta sürücü olursan ol dışarıdan gelecek bir darbeyi bilemezsin/kontrol edemezsin.

Bu kemer işi nasıl başlarsan öyle gidiyor... İlk başta sıkı tutmak lazım.

eğitimsizlik, "ben iyi şoförüm bağa bişi olmaz aga" cılık işte öle öle azalacaklar.

itiraf ediyorum zımbırtı bagırmasa ben de takmam, ne kadar önemli oldugu konusunda zırvalamicam tabi ki ama boguyor sanki beni klostrofobiyle baglantılı galiba:/. taktıgımda da 2 kolumun altında olacak sekilde takıyorum, işlevselligi azalıyor mu acaba?

@galandar kostumu

evet azalır işlevselliği. tahminimce en çok korumanız gereken bölge olan kafanız bir yere çarpabilir ya da boynunuz kırılabilir. yani vücut yerinde kalır ama kafa için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

ben de gozlemledim. ayristirmak icin demiyorum ama genelde egitimli gorunen tayfa kemer takiyor. (genc suruculer) ama sahin, dogan slx tarzi araba kullanan elemanlarin taktigini pek gormedim

Benim gördüğüm kadarıyla temel olarak dört sebep var:

1. Geçmişten gelen otomobil kullanım kültürüne bağlı alışkanlıklar.
2. Otomobil kullanım becerisine dayalı risk faktörü.
3. Fiziksel dayanıklılık ve buna bağlı tehdit algısı eşiğinin daha yüksek oluşu.
4. %30 daha fazla adele ile kazalardan bir miktar daha fazla sağlam çıkma garantisi.

Erkeğim emniyet kemeri kullanmadığım yolculuğum olmadı. Emniyet kemerini bırak kadınların bilmediği umursamadığı birçok emniyet gerecini bulundurur kullanırım. Silahlı silahsız güvenlik de ilgi alanlarımdan bir tanesi. Erkelerde otomobil kullanımı eskiye dayandığı ve eskiden kalma kötü alışkanlıklardan biri de emniyet kemeri kullanmamak ve arabada sigara içmek olduğundan bu 'alışkanlık' şimdilik devam ettiriliyor. Zamanla yok olacağı da belli.

Erkeklerde otomobil kullanım becerisi daha eskiye dayandığından araç üzerindeki hakimiyetlerine bağlı olarak algıladıkları risk miktarları da daha düşük seviyede kalıyor.

Üçüncü maddeye gelelim; Bu yıl yapılan bir araştırmada kadınların sigaraya bağlı akciğer kanserine karşı erkeklerden çok daha dayanıksız oldukları bulundu. Yine yapılan araştırmalar kadınların obezite riskine çok daha açık olduklarını gösteriyor. Zaten istatistiklerde de öndeler. Ayrıca erkeklerde şişmanlığa bağlı olarak selülit riski de neredeyse yok. Sigaranın cinselliği öldürdüğü biliniyor fakat kadınlar üzerinde yapılan araştırmalar sigaranın kadın cinselliği üzerindeki etkisinin çok daha yıkıcı olduğunu gösteriyor. Saymayacağımız kadar çok fiziksel dayanıklılık avantajı olan bir cinsin tehdit algısı eşiğinin farklı olması da beklenen doğal sonuçlardan bir tanesi.

4. maddeyi açmama gerek yok.




"Kadinlar daha akilli..."
Feminist egemen medya her ne kadar yedikleri haltlardan şu an utanmaya başlamış ve vazgeçmiş olsa da erkekleri öyle bir aşağıladı psikolojik şiddet uyguladı ki sizleri yeniden eğitmeden bilinç altınıza ekilen aşağılık duygusu tohumlarından kurtarılmanızın imkanı olduğunu düşünmüyorum. Yazdıklarım en fazla üst beyniniz tarafından okunuyor. Bu da beyninizi saran zar tabakasından başka bir şey değil.

Yüksek eğitimli, eczacı, iki çocuk annesi arkadaşım gerek görmediği için emniyet kemeri takmıyordu. Ta ki ağır bir kaza geçirip başını ön cama çarpana dek. Söylediğine göre artık hep takıyormuş.

Bunun sebebi "gerizekalilik" afedersin.

Bir süredir trafikte bu açıdan gözlem yapan biri olarak notlarım:
Önce ironik bir izlenim:
Güvenlik seviyesi düşük olan araçlarda (doğan, şahin, kartal, fiat, clio, symbol v.s) emniyet kemeri takan sürücü hemen hemen yok gibi. Yol tutuşu, fren sistemi, airbag vb konularda iyi olan araçların hemen hemen tüm sürücüleri emniyet kemeri takıyor. Kadın sürücülerin tamamını ben de bu kurala uyar gördüm. Diplomatik plakalı araçlarda ise hem önde oturanları hem de arka koltuktakileri emniyet kemeri takılı gördüm.

Trafikte herkes telefonuyla oynuyor zaten. Taksalar ne olur?

Kız, erkek çoğu arkadaşım takmıyor. Kendilerine ve arabalarına güveniyorlar. Ben arkada otursam bile takarım diğerlerine de zorla taktırırım.

ilk başta çok ağırlıkla girme. kilonu bilmiyorum ama gerekirse 5-10 kilo ile ya da boş barla başla durumuna göre.

yeni yapilan hareket once (eger bar hareketi ise) dengeyi ve agirligi tahmin etmek icin bos tekrar ile yapilir. sonra hafif kilo eklenir.

İnceledin mi bilmiyorum ama squat yaparken dikkat etmen gereken en az 10 tane hayati önem taşıyan detay var. Öncelikle onların ne olduğunu araştırıp öğren. Videolar izle inceleme yazılarını oku ağırlıksız yaparak mobiliteni oturtmaya çalış. Sonra boş ağırlıkla yapmayı dene sonra da hafif hafif ağırlık tak. Bunların araştırmasını hep sen yap, salon hocalarının %90'ı squat yapmasını bilmiyor, onlara sorup da kendini sakatlama.

Youtube'da çok güzel açıklayıcı videolar var. Özellikle haltercilerin kanallarında. Sopa ve boş barla doğru squat yapmadan ağırlığa geçme.

youtu.be devam videolarını da izle

Air squat yaparak başla. Video çekerek kendini kontrol edebilirsin. How to squat videosu izlemeyi de unutma bol bol

boş barla girersin 20 kg. onun da altında kalmazsın bence.

Mecralarda post çıkmayı biliyorsan yeter. Ciddiyim.

bir nevi öyle diyorlar, ama gerçekten çok kapsamlı bir şey değil. webrazzi, bigumigu, the verge, pazarlamasyon, sosyalmedya.co siteleri en iyileri. zaten hepsi birbirinin tekrarı gibi.

Şimdi dalga geçiyorum sanılmış ama doğru. Biraz daha açıklayayım. 5 yıldır dijital ajanslardayım. Proje yöneticisiyim, sosyal medya ekibi ile iletişimim sınırlı, ama kalifikasyonlarını görüyorum.

Günaydın postu atabiliyor musun? Aramıza hoş geldin. Facebook, Twitter, Youtube nedir biliyor musun? Aramıza hoş geldin. Daha önce yapılmış olan rapordaki rakamları güncelleyerek yenisini hazırlayabilir misin? Aramıza hoş geldin.

Bunlar ve bunlar gibi bir çok çok büyük yetenek zannedilen, ama aslında hiçbir tecrübesi olmayan bir insanın bile yapabileceği şeyler.

Bir yerden de trendleri takip etmene gerek yok, zira zaten her yeni çıkan şeyi Facebook ve Twitter'da paylaşan en az bir arkadaşınız olacağı için bütün yenilikleri sadece Facebook ve Twitter'da gezerek takip edebilirsiniz.

Bir de şahsi görüşüm olarak, dijital trendler takip edilmez; dijital trendler belirlenir. Takip ediyorsan öylesine bir çalışansındır, belirliyorsan o zaman başarılısındır.

146'dan bağlanmıyorsan olmaması lazım. upload yaparken internet felç oluyor bende

yok, yavaşlamaz.

videoyu açtığın zaman birden hepsi yüklenmiyor, ilerledikçe yükleniyor. o tür videolarda da genelde video olmaz, sadece ses olur. o yüzden çok düşürmez hızını.

Diğer tüm mesleklerden insanlar gibi doktorların da bazıları kendini asla geliştirmeyen mal insanlardan oluşuyor. Yani ben lisede nasıl tiplerin inekleyip tıp kazandığını biliyorum, şimdi birileri o hıyarlara canını emanet ediyor. Elbette iyi doktorlar da var ama bulmak, denk getirmek lazım.

uzun süren grip, öksürük şikayeti vb. varsa yazabiliyorlar. ama ablanız grip olur olmaz gittiyse ve hemen antibiyotik yazıldıysa yanlış yapmış olabilir. tabi ne gibi şikayetlerde bulundu doktora bilemiyorum.

antibiyotik genel bir ilaç türü. Ancak buradaki sıkıntı ota, çöpe antibiyotik yazdıkları için virüsler antibiyotiğe direnç sağlıyorlar.

antibiyotiği tank gibi düşünün, gripte sinek olsun. sineği tankla öldürüyorsunuz. Bu arada düşman askeri virüsler tankın manevralarını görüp, tankı yok edecek sistemler geliştiriyor gibi düşünün. Halbuki basit bir ilaç ve dinlenme yeterliydi...

not : doktor değilim, anlatılanlardan benim kafamda böyle canlandı. yanlış olabilir.

gereksiz değil, ama sadece "her durumda" bonibon gibi alınmasın diyor iyi doktorlar.
Siz çok aldıkça vucut bağışıklık kazanıyor, işe yaramıyor.

Doktorlar yalnızca abartılan insanlar, bunun nedeni biraz da kazandıkları parayla ilgili. Nasıl ki kafası çalışmayan kendini geliştiremeyen öğretmenler, avukatlar, hatta akademisyenler varsa doktorlar da öyle.

Yıllarca öğretmenlere öğrencileri dövmek kötüdür denir ama öğretmenler de öğrencilerin başka türlü uslanmadığını(?) söyler. Doktoralara antibiyotik gereksizse zararlıdır demeye devam edelim, öğretmenler gibi bahane bulup hastalıklar başka türlü iyileşmiyor(?) diyecekler.

Bir de bunun halk yanı var. Bilinçsiz hasta olduğumuz için aspirin gibi antibiyotik alıyoruz.

yazının tamamını okumadım ancak antibiyotikler gereksiz değil. sadece yanlış tüketimi söz konusu. insanlar kafasına göre her hastalıkta antibiyotik istiyor ve iş bilmeyen doktorlar da yazıyorlar.

viral enfeksiyonlarda ise bazen yine antibiyotik yazılır bunun sebebi viral enfeksiyona sekonder hastalıkların gelişmesini önlemektir.

doğru kullanıldığında antibiyotik candır.

bence o kadar da gereksiz değil. daha iyi çözümler geliştirilemeyen durumlarda mecburen de veriliyor olabilir. ya da ancak öyle durumlarda kullanılabilir gibi düşünebilirsin.
ben çok çok ağır grip olduğumda senede 1 kere kullanıyorum.

Antibiyotik gereksiz değil. Antibiyotikler gereksiz olduğu durumlarda da kullanılıyor. Bu durum güçlü bakterilerin hayatta kalmasına neden oluyor. Normalde o antibiyotikle tedavi edeceğin hastalığı tedavi edemiyorsun. Bunu kendi vücudunuzda oluyor diye düşünmeyin. Toplumda da güçlü türler baskınlaşıyor. Antibiyotikleri rastgele vermemek o yüzden önemli.

Viral enfeksiyonlarda antibiyotik virüse etkili bir şey değil. Eğer doktora üzerine binen/binecek bir bakteriyel enfeksiyonu düşündürdüyse, etkeninden emin olamadıysa, hasta riskliyse bu bakterilere karşı verebilir.

Doktora gidip bir antibontik bile yazmadın diyenler var, yazınca antibiyotik gereksizmiş deyip kullanmayan var. Çok boyutlu bir durum yani.

antibiyotikler gereksizdir demedim zaten arkadaşlar; viral hastalıklarda gereksiz anlamında demiştim. cevaplar için teşekkürler bu arada.

Kimse gerçek nedeni yazmamış. Hastalarımız her boku bildiği gibi kendisini kurtaracak olan şeyin antibiyotik olduğunu doktordan iyi biliyor. Yazmayan doktor olunca istiyor yine yazmazsa yazacak olana gidiyor. İdealist yeni mezun doktor önce yazmıyor sonra bakıyor herkes yazana gidiyor bakıyor performans cart curt var başlıyor yazmaya. Antibiyotik viral hastalıklarda bihalta yaramaz evet ve yine evet geleceğin en önemli sağlık sorunu ne olacak söyleyeyim. Antibiyotik direnci.

@acemi, peki şehitlik dini bir kavramsa Azerbaycan ve Türkiye savaşında Allah hangi tarafı tutuyor olacak? Hangi tarafın dualarına cevap veriyor olacak? İki taraftan birinin haklı olması gerek sanırım sonuçta. "Düşman" deyip öldürdüğün Azerbaycan askeri Allah gözünde şehitse, şehitlik gibi çok üstün bir mertebeye ulaşmış birinin ölümüne neden olmak Türk askeri için günah olmuyor mu?

Allah hangi tarafı tutuyormolacak şeklinde değil, askerler ne için savaşıyor şeklinde kişisel bir sebebe göre sonuç olacak. Şehadet için önce Allaha inanmak sonra inandığın kıtsal değerler için, vatan olur Allah olur savaşırken öşürsen şehit oluyorsun. Biz şehit oldular diye herkesi o daireye dahil ediyoruz ama son karsr tabii bizim değil Allahın olacak. Herkesin iç dünyası ve niyetini Allah bilir diye düşündüğünüzden o konuda içimiz rahat

dinle alakasi yok, politik. isidliler sehit oldu diye haber geciyor mu turk kanallari?

Allah taraf tutmayacak tabii.(ben deist/agnostik gibi bişeyim bu arada, yaratıcı varsa bile hiçbir şeye karıştığına inanmıyorum) Ha dine göre nasıl emin değilim ama saldıran taraf günahkar, vatanını insanlarını savunan 'iyi' olur herhalde.

osmanlı - memlüklüler savaşı icin de düşünebilirsin bunu. önemli olan dini temsil edecek olan bir yönetimin başa gelmesidir. maksat hasıl olunca da insanlar buna uyarlar.

iki müslüman grup çatışabilir. ikisi de şehit olabilir. iki müslüman grup çatıştığında aralarını bulun diyor. kuran-ı kerim de eğer çatışma sürerse saldırılandan yana olun diye de devam ediyor ayet...

azerbaycan türkiye savaşı çıkarsa türkiye medyası bizimkileri şehit onları ölü yapacak tabii ki.

işin doğası bu. kızmamak lazım. hangi taraf sana daha yakınsa onu tutarsın. azerbaycan bize hem tarih, hem kültür, hem akrabalık olarak daha yakın. kardeş ülke sayılır. ölen askerlerinden şehit diye bahsedilmesi normal.

şehitlik dini gibi görünen siyası ve yozlaştırılmış bir kavram. bu gözle bakarsan olayın mantıksızlığını görebilirsin zaten.

blisterden çıkarıyor musun?çıkarma bozulur,bozulmazsa bile mikroplar bulaşır üstüne

ben 3 senedir bu şekilde kullanıyorum. ama ilaçları haftalık olarak atıyorum.

Cevabın StrongLifts 5x5, Wendler 531 gibi temel güç programları ve temiz beslenme. Ketojenik de olur, low carb da olur.

Ne kadar alman gerektiğini söyleyen online calculator var bir dolu.

Farklı şeyler söyleyenler kafanı karıştırıyorsa, burada okuyacakların da kafanı karıştıracaktır. Kafanın karışmasını istemiyorsan kendi araştırmanı yapman lazım maalesef.

Bi kaç ayda gözle görülür değişiklik olması çok zor zaten. Düzgün bir beslenme ve çalışma programı bul. Araştırma yap, bilinçlen, en önemlisi de devamlılık

şeker vb unlu mamülleri kesinlikle bırak. kaliteli karbohidrat almaya başla ve protein ağırlıklı beslen. bunu da ağırlık çalışmalarıyla destekle. kardiodan uzak dur.

Skinny fat bir yağlanma probleminden çok kas kütlesi düşüklüğü sorunudur. O nedenle kardiyo tipi çalışmalardan ziyade ağırlık çalışmalarına yönelmen gerekir. Bu noktada görünür yağları yok etmeye çalışanın bir mantığı yok, kas kütlesini artırmaya başladığında o yağlar zaten gider artan kas kütlesiyle birlikte de nispeten daha fit bir görüntün olur.

Beslenmeye gelirsek; kas kütlesini artıracağın için karbonhidratı proteini ve yağ alımını dengeli bir şekilde artırman gerekir. Alman gereken toplam kalorinin %40'ını protein %30'unu yağ %30'unu karbonhidrat şeklinde alırsan iyi sonuçlar alabilirsin fakat alman gereken toplam kalori nedir, o kişiden kişiye değişir. Yani yaşın kilon boyun günlük aktiviten/antrenman aktiviten vs gibi değişkenlere göre hesaplaman lazım.

hemen hemen aynı durumdayız seninle. 5x5 strong lifts'i yaptım 1 ay dayanabildim çok sıkıcı.

ketojenik diyeti zaten yaşam tarzı haline getirdim sürekli yapıyorum senelerdir.

3 gün body, 2 gün havuz yapıyorum. hafta sonları bisikletle 50 km ortalama yol yapıyorum geziyorum.

sonuç? kocaman bir sıfır. bel ver karın yağları pis pis sırıtır gibi gülüyor...

clenbuterol diye bir ilaç sipariş verdim bugün elmide olacak. 1 ay da bununla spora devam edeceğim. 1 ay sonra sonuçları söylerim. (tabii hala hayattaysam)

yine bir değişiklik olmaz ise karın gerdirme ameliyatı olacağım.

ömrümün sonuna kadar normal kilolu ama göbekli bir insan olarak yaşamak istemiyorum. sen de yaşama.:)

iki su bardagi olsa o corba, 400ml yapar. bu da 400 gramdan biraz fazla demektir. ama bence iki su bardagi yoktur. 300 gram falandir.

salata coban salatanin sogani falan eksik hali. sacma bir salata aslina bakarsan. domates ve salatalik kendi hallerinde birlesince cok kotu bir tat ortaya cikiyor. gramaji da 100-150 gibi bir seydir.

arkadaşımın babaannesi kanser hastasıydı, ve onların mamaları oluyordu. kolilerce mama almışlardı ve babaannesi vefaat ettiği için o mamalar boşa gitti. arkadaşımda spor yaptığı için araştırdı soruşturdu, o mamaların bir zararı olmadığını öğrendi ve onları protein shake niyetine kullandı.

mamaların bir şişesinde 15gr protein var, ve taneside 10-11tl civarında bir şey.

yani o yukarıdaki boş şeyden alacağınıza 3 tane mama alabiliyorsunuz :D

markası da prosure.

Dandik bir ürün. Şeker şurubunu falan geçiyorum, içinde soya proteini var. Soya proteinini bedava verseler, hatta üstüne para verseler dahi kullanma.

Para harcamayın şunlara yahu. Yazıktır. Çiğ Yer fıstığının en kalitesi 20 tl kilosu, 100 gramda 25 gram protein var. Spordan sonra protein hemen sindirilince süper kaslanacağım diye bişey yok.

30 gram protein için 12 gram şeker. Saçma bir ürün.

yani aslında ne dediğini anladım da ordaki "have"in işlevini anlayamadım sanırım. biraz açıklayabilir misiniz?

will I ever know how it feels to have you tell me whichever road I choose, you'll go?

senin bana böyle dediğin günleri görebilecek miyim diyor bence. yani:

yakınımda olmanın ve hangi yolu seçersem seçeyim senin benimle geleceğini söylemenin nasıl bir his olduğunu bilebilecek miyim?

osis ürünlerine göz at, mat ve kuru görünüm seviyorsan mess up olabilir.

yarım çay bardağı kimyonlu su içebilirsin günde. baya önler. tadı kötü ama tek shotta gider.

bence yiyip içtiklerinden kaynaklamıyor gibi görünüyor.
ben de yulaf ezmesi severim. ilk kez bugün laktozsuz süt ile denedim, dünya varmış dedim :)
baklagillerden gelen gazı nasıl bertaraf edersin bilmiyorum ama.

edit: kaynaklanmıyor ne ya, kaynaklanıyor olacak.

sorun değil tabi ama her ortamda sıkıntı yaşarsın. genelde bakliyat sebep olur yedin mi şişersin hareket edemezsin sonra pırt pırt bütün gün. her gün yemiyorsundur zaten. rahatsız oluyorsan gaz yapan gıdaları tespit edip yemeyeceksin bu kadar basit. 1 hafta nohut, kuru fasülye ve bulgur pilavı yeme bakalım geçiyorsa onları azaltırsın. keyfine göre yani :)

Laktozla birlikte bakliyat kaynaklı gluten de gaz problemi yaratabiliyor.

yulaftan
ben de 2 gün önce kavaltıma ekledim aynı sorun bende de oldu.

yani yediğim şeylerden olduğu bariz zaten. bakliyat tabii her gün yemiyorum da süt, yoğurt, yulaf ve ayran her gün tüketiyorum. ve her gün de bu oluyor. protein almak için başka bir çarem olmadığı için tüketmek zorundayım. ben sadece bunun bi probleme yol açıp açmayacağını öğrenmek istiyorum aslında. normal midir yani bu kadar olması? :)

normal normal ama olur da gazı çıkartıcam diye yırtınırsan bi taraflarına acı verebilirsin :D

Süt yoğurt yulaf ve ayranla protein ihtiyacını karşılamıyorsun ki, bunların hiçbiri protein kaynağı değil. Yiyip içmek zorunda değilsin yani. Sütteki laktoz yulaftaki gluten ve lektin senin bu problemleri yaşamana neden oluyor. Bunları yiyip içmezsen problemin kalmaz.

Bazı marka protein tozları aşırı gaz yapabilir, değiştirmeni öneririm.

ip için - www.e-eminonu.com
küçük mandallardan da d&r gibi yerlerde bulabilirsin. kırtasiye bölümünde oluyor sanki.

istanbuldaysanız eminönünde çok var. şark hana giderseniz çoğu mağazada var, şark hana gitmeseniz de kuru kahveci mehmet efendinin olduğu sokaktaki sağlı sollu kına-düğün süsleri satan dükkanlarda var. ipi davetiye ipi diye satıyorlar yumakla, davetiyelerin üzerine sarıp fiyonk yapıyorlar normalde. mandallar da hemen her renk ve bir kaç boyda var 50li 100lü paketler halinde

bisiklet sür.

leg press makinesinde calf press ve step tahtasi ustunde smith machine'de calf raises yapabilirsin

setleri leg press icin 15, raises icin 12 olabilir. agirlik agir olacak. ozellikle son sette gotun cikmali.

Calf en zor yapılan kas diye biliyorum. Yıllarca bisiklet sürmüş yada koşmuş insanlarda büyük ve güzel oluyor. Ağırlık çalışarak da edinmek elbet mümkündür ama kısa sürede fark göremezsin.

eline birer dumbell al, 10 kg falan. bir basamağa çık parmak ucunda, topukların boşlukta olsun. ağırlıklar iki yanında serbest. bu duruşta parmak ucunda yükselip aşağı in. bu şekilde kalflar çalışır.

Bisiklet sürmek ve yokuş/merdiven çıkmak bayağı o kasları çalıştırıyor. Bir de ayak bileğine takılan ağırlıklar var. Onlarla koşabilirsin (gerçi onlar için zararlı diyorlardı ama)

Kesinlikle bisiklet. Ada çocuğuyum, hayatım bisiklet üstünde geçti bi 2 sene öncesine kadar. Yılda bir halı saha yaparım ondada baldır bacağı gören profesyonel topçu sanıyor :)

Tansiyon ilaci kullaniyor mu babaniz?

@neferkitty hayır, ilk olduğu zamanlarda acile gittik ve alerjik olduğunu söylediler. test yaptırmanız gerek dediler.

herediter anjiyoödem çıktı beynimin ücra köşesinden. dahiliyenin allerji immunoloji bölümüne götürün yine de

benim de aklıma nefrotik sendrom geldi ama haftada bir tekrarlıyormuş. nefrotik bunu yapar mı acep?
bir arkadaşım saçını boyatmıştı boyaya karşı allerjisi olduğunu bilmeyip kullanmış yüzü gözü davul gibi şişmişti. o gün vay be deyip aydınlanmıştım. babanın 1-2 haftada bir maruz kaldığı bir allerjenı tahmin etmeye çalışabiliriz bence.

please like me. Ben de benzer duyguları açığa çıkarıyor. Bazen tebessüm genelde karın ağrısı ve amk hayatı

in treatment
rectify

nip/tuck

mr robot

black mirror

the following

Louie :) güldürürken lanet ettiriyor :D

the wire.

bron/broen (danimarka/isveç dizisi zaten)
luther (londra'nın o buram buram griliği)
boardchurch (ingiliz polisiye, bu da karanlık)
the shadow line (ultra gereksiz derecede karanlık bir ingiliz polisiyesi)
peaky blinders (ne buluyorsunuz kuzum bu ingiliz dizilerinde...)
true detective (e illaki)
twin peaks (e yuh...)

dead like me

(bkz: dead zone)

in treatment.

terapi seansları hakkında. ama terapide olan senmişsin gibi ağır.

mystery diyorsan carnivale. muthis bir hikayesi olmasina ragmen pat diye iptal ettiler.

eskilerden (bkz: twin peaks)

fiyat etiketinden nolcak ya. fiş fatura varsa bişi olmaz

değişirler bişey olmaz.

peruk gibi. saç dibi gözükmüyor.

1:52 de videoda görülüyor saç dibi. peruk değil... fakat sol ön seyrek olduğu çok belli ve kuaför orayı kapatmaya çalışmış. bence peruk yok...

merhaba,

eger cok acil degilse su sitede cok guzel ahsap damgalar var.
www.yellowowlworkshop.com

30 tlyi geçmiyecekse çekil bir cetvel derim ben. veya sanat tarıhı/ tasarım ile ilgili kitap vs.

gelen mesajı whatsappte açıp okumazsanız gelir, bende de oluyor. bildirimi silsem dahi yine geliyor. mesajı okuyarak önüne geçebilirsiniz.