[]
sarmaşık izlemiş olanlar?
gecenlerde de sormustum ama pek cevap gelmedi.
sarmasık ve salyangoz metaforlarının sizde olusturdugu karsılık neydi?
sarmasık ve salyangoz metaforlarının sizde olusturdugu karsılık neydi?
sarmaşık kötülüğü, kötü düşüncenin insanı nasıl sardığını anlatıyo bence. salyangoz ise kabuğundan çıkmak isteyen insanı anlatıyo diye düşündüm.
- contavolta (30.12.15 23:32:11)
----spoiler---------
bana kalırsa sarmaşığın gemiyi kaplamasının sebebi; insana dair yaşamın olmadığı yeri anlatmak. yani artık oranın yaşamla ilişiği kesilmiş.
ve üstelik bu sarmaşığın dindar kişinin kafasından çıkması da ayrı tartışma konusu.
salyangozların ise tabanı temsil ettiğini düşünüyorum. halkı yani...
bana kalırsa sarmaşığın gemiyi kaplamasının sebebi; insana dair yaşamın olmadığı yeri anlatmak. yani artık oranın yaşamla ilişiği kesilmiş.
ve üstelik bu sarmaşığın dindar kişinin kafasından çıkması da ayrı tartışma konusu.
salyangozların ise tabanı temsil ettiğini düşünüyorum. halkı yani...
- a man alone (07.03.17 05:07:57)
salyangoz halk evet; tepkisiz, uyuşuk, seyirci ve ayrıca mide bulandırıcı (sol'un bir yanıyla halktan tiksinmesi ve aynı zamanda da nadir'in salyangozla oynamaya çalıştığı sahnelerde, bir şekilde bu tiksinti veren hayvanla bağ kurmaya çalışması).
sarmaşık ise bence şiddetin tarihsel ortak belleğini simgeliyor. geçmişte olan biten katliamlar de iz bırakıyor, memleketi sarıyor ve öyle kolay da aşılamıyor.
sarmaşık ise bence şiddetin tarihsel ortak belleğini simgeliyor. geçmişte olan biten katliamlar de iz bırakıyor, memleketi sarıyor ve öyle kolay da aşılamıyor.
- yeraltindan potlar (07.03.17 06:10:28)
[]
göz önünde şimşek çakması
hareketsiz bi yasamım var uzun süredir, saatlerce bilgisayar basında oturdugum oluyor. son haftalarda bikaç kez yerimden kalkıp tekrar oturunca 1 dklık sure boyunca bu şeffaf şimşekcikleri gördüm.
tehlikeli midir, tansiyondan mıdır?
tehlikeli midir, tansiyondan mıdır?
korkutmak gibi olmasin ama babam da bu sikayetlerle doktora gitmisti bi kac yil once, hala ugrasiyoruz.
goz arkasindaki sivinin retinadan ayrilmasi dolayisiyla goz arkasinda kanama olmustu onda. sonra katarakt gelisti, lens dustu, tekrar lens takildi, odem topladi, simdi hala odem dagilsin diye ugrasiyoruz.
geciktirmeden bir doktora gorunmekte fayda var.
goz arkasindaki sivinin retinadan ayrilmasi dolayisiyla goz arkasinda kanama olmustu onda. sonra katarakt gelisti, lens dustu, tekrar lens takildi, odem topladi, simdi hala odem dagilsin diye ugrasiyoruz.
geciktirmeden bir doktora gorunmekte fayda var.
- mushtopus (29.12.15 23:03:31)
tuhaf ama mina urgan'ın bir dinazorun anıları kitabını okuyorum, kitabın bir yerinde aynı durumdan bahsediyor ve retinasının yırtıldığı ortaya çıkıyor lazerle dikiliyormuş
edit: retina değil korneaymış
Günün birinde, gökte bir tek bulut yokken, şimşekler çakmaya başladı, güpegündüz irili ufaklı yıldızlar uçuştu o zavallı emektar gözlerimin önünde. Meğer sol gözümün korneası yırtılmış. Laser ile dikildi. Bu dikiş sırasında, gördüğüm ışıkların ve renklerin güzelliğini anlatamam. Acapulco’da, Meksika körfezinde güneş batarken bile, böyle kırmızılar, böyle maviler, böyle yeşiller, böyle morlar görmemiştim. Işıklarla renkler öyle görkemliydi ki, o sırada, “aman ne iyi oldu da korneam yırtıldı!” diyecektim nerdeyse.
mina urgan - bir dinazorun anıları
edit: retina değil korneaymış
Günün birinde, gökte bir tek bulut yokken, şimşekler çakmaya başladı, güpegündüz irili ufaklı yıldızlar uçuştu o zavallı emektar gözlerimin önünde. Meğer sol gözümün korneası yırtılmış. Laser ile dikildi. Bu dikiş sırasında, gördüğüm ışıkların ve renklerin güzelliğini anlatamam. Acapulco’da, Meksika körfezinde güneş batarken bile, böyle kırmızılar, böyle maviler, böyle yeşiller, böyle morlar görmemiştim. Işıklarla renkler öyle görkemliydi ki, o sırada, “aman ne iyi oldu da korneam yırtıldı!” diyecektim nerdeyse.
mina urgan - bir dinazorun anıları
- freebird5406_2 (29.12.15 23:04:59 ~ 23:54:27)
gencler beni rahatlatır belki biri umuduyla yazdım şimdi iyice tırstım iyi mi:)
- galandar kostumu (29.12.15 23:05:44)
bununla birlikte baş ağrısı da bende vardı. doktora gittim ve auralı migren teşhisi kondu, o da olabilir baş ağrısı varsa.
- makarnavodka (29.12.15 23:07:45)
Çok da korkmaya gerek yok ama bi göz doktoruna görün sen acil olarak. Acil dediğime bakma, varsa bi şey hemen ortaya çıksın ama büyük ihtimal yoktur inşallah dediğim gibi.
- ssiradanbirigibi (29.12.15 23:09:29)
Bu arada, aklıma gelmişken, buyuk ihtimalle şuan google'dan belirtilere filan bakıyorsun, bakma. Google'a göre yemek yerken dilini ısıran ağız kanseri oluyomuş. Başı ağrıyanın kesin ya beyninde tümör ya beyin kanaması riski varmış. Falan filan. Doktora bi gidiyorsun hiçbi alakası yok halbuki. İnsan bedeni karışık bi şey, aynı belirti aynı şey demek değildir insandan insana değişir. İçini rahat tut, doktora da git, sonuçtan haberdar et
- ssiradanbirigibi (29.12.15 23:27:32)
tehlikeli olabilir. ilk iş göz doktoruna gidin. burada sizi rahatlatmak için yazanlar kötü olasılık gerçekleştiğinde hiç bir sorumluluk almayacak. ışık çakması erken ilgilenilmediğinde. geri dönülemeyecek sorunların başlangıcı olabilir. sizin yerinizde olsam işi gücü bırakır uçarak giderdim. ben eskiden göz önünde uçuşan noktalar sebebi ile gitmiştim. sonunda ciddi birşey çıkmadı ancak yaşattığı huzursuzluk yetiyor netleştirene kadar. en iyisi hızlıca bu süreci tamamlamak ve bir şey için geç kalmamak. (bkz. retina dekolmanı)
- tukenmez adam (30.12.15 00:41:54)
bence tansiyon, yani gözdeki şimşek çakması yıldızları görmek tansiyon oynayınca oluyor ha bi de demişsin hareketsiz yaşam diye, ani hareketlerde oluyor öyle
tansiyonunu ölçtür takip et, bir göze git göz tansiyonun da önemli
google a sorma :)
geçmiş olsun
tansiyonunu ölçtür takip et, bir göze git göz tansiyonun da önemli
google a sorma :)
geçmiş olsun
- indescribable (30.12.15 03:27:02)
bende de şimşek şeklinde değil ama rüzgarla yukarı doğru kıvılcımlar çıkıyormuş gibi oluyor arada.
- calligrapher (30.12.15 03:48:43)
@tükenmez adam
Ee tamam ben ne demişim yukarda? Google'a baktığında direkt retina dekolmanı çıkıyor ama daha beter belirtilerle gidip temiz çıkanları bizzat biliyorum ki sen de onlardan biriymişin. Ben de orada bundan bahsettim, google'a bakıp kesin hasta oldum diye korkamana gerek yok ama "acilen doktora git" dedim. Yani "sana moral verenler sorumluluk almayacak" diye laf koymalara gerek yok önce okuduğumuzu anlayacaz.
Ee tamam ben ne demişim yukarda? Google'a baktığında direkt retina dekolmanı çıkıyor ama daha beter belirtilerle gidip temiz çıkanları bizzat biliyorum ki sen de onlardan biriymişin. Ben de orada bundan bahsettim, google'a bakıp kesin hasta oldum diye korkamana gerek yok ama "acilen doktora git" dedim. Yani "sana moral verenler sorumluluk almayacak" diye laf koymalara gerek yok önce okuduğumuzu anlayacaz.
- ssiradanbirigibi (30.12.15 14:22:22)
bazen çok aç kaldığımda falan lsd almış gibi gözümün önünde renkli yamuk yumuk gökkuşakları, renkli büyük hareler görüyorum. ama ben bunun çok aç kaldığım, enerjimin dibini sıyırdığım için olduğunu biliyorum. şimdi diğer userlar senin durumun için korneayla ilgili ciddi şeyler söylemişler. bence içinin rahat etmesi için git görün göz doktoruna.
- olutaklidi (30.12.15 14:32:19)
dostlar dusundugunuz icin tesekkur ederim ama retina dekolmanında bildigim kadarıyla görme alanı kaybı da oluyor. benimki harekete baglı gelişen bi durum. yani ya tansiyondan ya da allah korusun damarlarla ilgili olabilir, tıpcılar daha iyi bilir ama bi göz problemi degil.
- galandar kostumu (30.12.15 15:27:57)
[]
insan ilişkileri - neden bu kadar hassasım?
evet duyurucular cok klişe bi soruyla karsınızdayım. insanlara deger veriyorum, saygı gösteriyorum. ve bunu asla bi amaç dogrultusunda degil, insan olmalarından ve kuvvetli bir empati duyusuna sahip olmamdan yapıyorum. sonuc olarak da herkesten degil ama arkadaslarımdan karsılıgını bekliyorum. ama sonuc genelde hep hüsran oluyor. artık cok sıkıldım, dark side'a geçicem diye korkuyorum. zira agır geliyor bu kadarı. ama dark side'a gecince de ya gercekten iyi kalpli birilerini üzersem diye endişeliyim:(
dünden beri olan bikaç sey, 6-7 yıllık bi arkadasıma yurtdısında bi pozisyonla ilgili cv.sini verebilecegimi söyledim. ona söylememin sebebi ise yurtdısı hevesi oldugunu bilmemdi. sadece bi kosula uymuyordu ama cv.yi iletecek kişi bunu halledebilecegini söyledi. cevap şu, yok yaa kim napsın beni(burda bitti muhabbet). 2 turlu de boktan bi tepki bence, ya ciddiye almadı ve kafadan olmayacagını dusundu ya da gercekten ilgisini cekmiyordu ama dusundugum icin bi tesekkur etmeyi cok gordu.
dun ortak bi arkadasımızla ilgili cok uzucu bişey ogrendim, 10 yıllık arkadasıma yazdım uygun olunca beni arasana:( diye o arada uyumus, ertesi gun noldu dun neden ara dedin bile dememiş. uzgun surata takılmasını geçtim.(genelde gerekli bişey olmadıkca yazısırız, ara diyosam bişey vardır belli ki)
belki diyeceksiniz ki, cok hassassın bu kadar ince dusunme. ama inanın herkesten beklemiyorum bunu, şu saydıgım kategorilerde max. 5-6 arkadasım var, onların cogu böyle hödük. gerçekten sinirimi bozuyorlar artık, napmam lazım benim? arkadaslarım beni sevmiyor mu yoksa? komple gömmek de istemiyorum, bazen de haddinden fazla iyiler ama acaba cok uzun yıllardır tanısıyoruz diye savsaklama mı oluyor bi noktadan sonra? hem bu yastan sonra yeni arkadas nerden bulucam ben?
dünden beri olan bikaç sey, 6-7 yıllık bi arkadasıma yurtdısında bi pozisyonla ilgili cv.sini verebilecegimi söyledim. ona söylememin sebebi ise yurtdısı hevesi oldugunu bilmemdi. sadece bi kosula uymuyordu ama cv.yi iletecek kişi bunu halledebilecegini söyledi. cevap şu, yok yaa kim napsın beni(burda bitti muhabbet). 2 turlu de boktan bi tepki bence, ya ciddiye almadı ve kafadan olmayacagını dusundu ya da gercekten ilgisini cekmiyordu ama dusundugum icin bi tesekkur etmeyi cok gordu.
dun ortak bi arkadasımızla ilgili cok uzucu bişey ogrendim, 10 yıllık arkadasıma yazdım uygun olunca beni arasana:( diye o arada uyumus, ertesi gun noldu dun neden ara dedin bile dememiş. uzgun surata takılmasını geçtim.(genelde gerekli bişey olmadıkca yazısırız, ara diyosam bişey vardır belli ki)
belki diyeceksiniz ki, cok hassassın bu kadar ince dusunme. ama inanın herkesten beklemiyorum bunu, şu saydıgım kategorilerde max. 5-6 arkadasım var, onların cogu böyle hödük. gerçekten sinirimi bozuyorlar artık, napmam lazım benim? arkadaslarım beni sevmiyor mu yoksa? komple gömmek de istemiyorum, bazen de haddinden fazla iyiler ama acaba cok uzun yıllardır tanısıyoruz diye savsaklama mı oluyor bi noktadan sonra? hem bu yastan sonra yeni arkadas nerden bulucam ben?
Karşıdakileri önemse ama kendini daha fazla önemse.
- ssiradanbirigibi (29.12.15 14:59:32)
ilk olay konusunda alınganlık yapmışsın bence. tamam bi teşekkür edebilirdi ama, karşındaki kişi karamsarlığa kapılmış o iş için. sohbeti kesilmesi yerine motive edici 2 3 kelime edebilirdin. kişisel algılamaman gereken bir şey olduğunu düşünüyorum.
- rayde (29.12.15 15:06:15)
İlk arkadaşına yorumum yok, bence hatası da yok o kadar alınma ama diğer arkadaşının bir şekilde dönmesi lazımdı.
Ha bir de çok ince olma, bu hayat çok düşünenlere göre değil. Biraz düz ol ;)
Ha bir de çok ince olma, bu hayat çok düşünenlere göre değil. Biraz düz ol ;)
- lcha (29.12.15 15:09:14)
[]
sopranos izleyenler - ya da bende fil hafızası var diyenler?
şöyle bi replik hatırlıyorum, yaşlı bi adam(tony'nin babası olabilir) karısıyla bi ara 4 yıl boyunca konusmadıgını ve fakat buna ragmen kadının her hafta banyoda sırtını yıkamaya devam ettigini söylüyordu.
sopranos degilse de ana karakterin babasıydı söyleyen.
hatırlayan var mı?
sopranos degilse de ana karakterin babasıydı söyleyen.
hatırlayan var mı?
başkan 3 kere izledim sopranos'u. hiç ama hiç hatırlamıyorum dediğin sahneyi. tony'nin babasıysa, zinhar hatırlayamam. adam zaten 2-3 yerde gözüküyordu.
- mermize (28.12.15 07:32:49)
tüm bölümleri izledim ama hatırlamıyorum.
hatırladığım yaşlı adamları listeleyeyim:
junior
carmine
baccalieri sr.
hatırladığım yaşlı adamları listeleyeyim:
junior
carmine
baccalieri sr.
- i ve been mistreated (31.12.15 05:00:09)
[]
sarmaşık'ı izleyenler, metafordan anlarım diyenler - spoiler olabilir
zirveye katılanlar gormustur, yönetmen bence cok dogru bi tavırla en ufak bi yönlendirme yapmadı metaforlar konusunda. biz de arkadasımla hunharca bi kavgaya tutustuk, filmdeki salyangoz/lar neyi temsil ediyordu diye.
yorumu olan?
yorumu olan?
ben zirveye katılmadım. bence salyangozun da bir anlamı yoktu. sadece çekim sırasında belki salyangozu görüp koymak istemiştir. ya da ne biliyim sadece bu filmde salyangoz görmek istiyorum, salyangoz seviyorum ben demiştir ahah. ben çok da özel bişey olduğunu düşünmüyorum.
zaten sarmaşık konusunda da çok derin bişey olduğunu sanmıyorum. sarmaşık neden kullanılmış mesela? "kötü ruh"un gemiyi ele geçirmesi filan mı?
bence iyi bi filmdi ama çok da övemiyorum. özellikle sonunu da beğenmedim.
siz salyangozun ne olduğunu düşündünüz acaba merak ettim?
zaten sarmaşık konusunda da çok derin bişey olduğunu sanmıyorum. sarmaşık neden kullanılmış mesela? "kötü ruh"un gemiyi ele geçirmesi filan mı?
bence iyi bi filmdi ama çok da övemiyorum. özellikle sonunu da beğenmedim.
siz salyangozun ne olduğunu düşündünüz acaba merak ettim?
- tepedeki psychedelic adam (25.12.15 13:27:25)
[]
bu saatte doktor var mıdır? bademcikteki garip olusum
cok korktum ya, farklı bi olusum var gibi. daha acık doku ama iltihab da degil. anlayan olur mu ki caps atsam?
caps koy bakalım belki daha öncesinde başına aynısı gelmiş biri vardır.
- yorke (22.12.15 23:54:24)
[]
yeni turkiye sinemasında muhalif populizm
selamlar, aslında istemeden de olsa yeterince acıklayıcı bi baslık attım gibi. malum son yıllarda cok güzel işler yapılıyor sinemada. en son ruzgarın hatıralarına gittim, sanatsal olarak cok basarılı. ancak altta yatan fikirler bana muhalif populizm gibi geliyor. daha dogrusu tek tek degerlendirirsem bu yanlıs olur ama totalde sanatsal degeri olan işlerin konuları hep biyerlerde sıkısmıs gibi. beyaz turklere giydirme, tece'ye giydirme, azınlık hakları vs. bunlarda yanlıs hiçbişey gormuyorum, hepsi tarihimizde derin yaralar acmıs olgular ama bu yaklasım fazlasıyla lokalleştirme gibi geliyor bana. yani aslında bu sorunlar, iktidar mucadelesi, zalimin zulmu cok daha evrensel. tarihin her döneminde, dünyanın her yerinde, gücü eline alan ezmiş de ezmiş.
ama bakıyorum son dönem filmlerine, cok da begendigim cogunluk, sonbahar, tepenin ardı ve daha pek cogu. ama alttan alta olayların diyalektik gelişimden cok, acıyı sömürme goruyorum. siz ne dusunuyorsunuz?
ayrıca bi sorum daha var, alevi meselesi nedense bu muhalif populizm içinde kendine yer bulamadı. son donemde bu meseleye dokunan film hatırlıyor musunuz?
ama bakıyorum son dönem filmlerine, cok da begendigim cogunluk, sonbahar, tepenin ardı ve daha pek cogu. ama alttan alta olayların diyalektik gelişimden cok, acıyı sömürme goruyorum. siz ne dusunuyorsunuz?
ayrıca bi sorum daha var, alevi meselesi nedense bu muhalif populizm içinde kendine yer bulamadı. son donemde bu meseleye dokunan film hatırlıyor musunuz?
Populizm olduğundan ve Aleviler de Batı tarafından destek görmeyen azınlık olduğundan henüz dikkat çekmedi diye düşünüyorum. Ermeniler ve Kürtler elbette kendi çabaları sayesinde de kendilerini tanıtacak filmler yapıyorlar. Bir de duyduğum kadarıyla birçok Alevi HDP yerine CHP'yi destekledikleri için sanatçı kesim tarafından eleştiriliyor.
- Traveller (21.12.15 18:50:50)
Epey kafa yorduğum bir meselede böyle bir duyuruyla karşılaşınca hem şaşırdım hem de bir şeyler karalayayım dedim.
Öncelikle Özcan Alper, diyaklektik gelişim-acıyı sömürme ikiliğiyle izah ettiğin bağlamda filmleri hakkında epey fikir biriktirdiğim biri. Üstelik bahsettiğin tarzın bana göre en rafine örneğini de o teşkil ediyor. O yüzden iyi bir seçim böylesi bir tartışma için. İkinci örnek olarak Emin Alper'in de özellikle son filmi Abluka ile aynı başlık altında değerlendirilebileceğini düşünüyorum.
Hakim Muhalif Türkiye Sineması’nda, ki kendileri muhalif sinemanın iktidarıdır bir bakıma, tarihsel meselelerin yeri büyük. Herkes büyük sözler söylemenin, izleyicinin suratına bir şeyleri vurmanın peşinde. Üstelik ilginçtir, toplumsal gerçekçiliğe ‘didaktizm’ korkusuyla veba muamelesi yapanlar da, başöğretmen gibi yüzümüze bir şeyler vuranlar da aynı kişiler. Neyse, bu yönetmenler, bir sanatçıdan çok sosyolog/tarihçi bakışıyla yaklaşıyorlar meselelere. Çok özendikleri, üzerinden epey mastürbasyon yaptıkları 19. Yy, 20. Yy romanları ya da filmlerindeki derin karakterlerin zerresi yok filmlerinde. Karakterler, onların kafalarında oluşturdukları şablona oturan basit birer tip gibi. Ben karakter meselesinin işin turnusol kağıdı olduğunu düşünüyorum, çünkü en çok çuvalladıkları yer, filmi son derece subjektif bir sosyolojik/tarihsel şablon, senin bahsettiğin diyalektik gelişimden fersah fersah uzak bir ezbere dayalı olarak oluşturduklarını en net filmlerindeki tipi aşamayan yüzeysel karakterlerden anlayabiliyoruz.
Çok güzel bir söz vardı iyi romanla kötü roman arasına harikulade bir çizgi çeken: ‘İyi romanlar karakterleri hakkındadır, kötü romanlar ise yazarları hakkında.’
İşte bu Sonbahar, Gelecek Uzun Sürer, Tepenin Ardı, Abluka tarzı filmlerde karakter yok, zira onlar yönetmenleri hakkında.
Sonbahar’da Yusuf yönetmenin vicdan gıdıklama aparatından başka bir şey değil. O kuşaktan çok adam tanıdım, hiç biri Yusuf kadar sessiz, ne dediği, ne istediği belli olmayan, son demlerini bir fahişenin peşinden koşarak harcayacak, silik tipler değildi. En yılmışı, yenilmişi bile olumlu ya da olumsuz yaşadıklarından bir şeyler çıkarmış ve bunu insanlara aktarma derdinde olan dışa dönük insanlardı. Ama yönetmenimizin niyeti daha baştan kaçak güreşmek olunca yarattığı yapay Yusuf tipine de köyüne sığınıp izole olmak ve İnnaritu’dan beri moda olan, eleştirmenlerin, festivallerin ödül kriterlerinde başa oynayan marjinal birinin hayatına değmek, iki alakasız hayatın keşismesine malzeme olmaktan başka bir şans kalmıyor. Bu noktada Fatih Özgüven’in o muazzam, cesur ve maalesef benzerine bir daha rastlanılmamış eleştirisine link vermeden edemeyeceğim:
www.radikal.com.tr
Gelecek Uzun Sürer bence senin ‘acıyı sömürme’ olarak tariflediğin türün en rafine örneği. Mevzu kayıplar/Kürt Meselesi. Ama ne yönetmen ne de karakterleri mevzuyu zerre kadar anlamamış. Eleman Amerikan filmlerinden çıkmış aykırı, hınzır bir tip sanki. Diyarbakır’da 1 hafta kaldım, ona en ufak benzeyen bir Kürt genciyle karşılaşmadım. Kız zaten uzaydan gelmiş. Taksiciye şehre geliş sebebini upuzun ve tertemiz cümlelerle, kağıttan okur gibi söylediği sahne yapaylıkta zirve, bak hala aklımdan çıkmamış. Yönetmen de bazı sahnelerde duvarlarda beliren ‘Yeryüzünün Lanetlileri’, ya da elemana izlettiği Angelopoulos filmleriyle ne kadar entel olduğunun mastürbasyonunda.
Son olarak Abluka’ya değinicem, daha geçen ay izledim, tazeyken ve senin eksikliğinden sözettiğin Alevi meselesiyle de ilintili olduğundan yazayım onu da. Gazi, 1 Mayıs, Gülsuyu türü bir kurtarılmış bölgede geçen bir distopya bu. Tam bir osur osur ipe diz filmi. Amcam hapisten atık toplama işçisi kılığında MİT’e çalışma karşılığında salıverilir. Kardeşinin yaşadığı bu kurtarılmış, sürekli polis operasyonu yiyen mahalleye taşınır. Kardeşi ona bir ev ayarlar. Bariz değildir ama alt katta oturan ev sahibi çift belli ki alevidir. Nasıl oluyorsa bu amca alevilerde ya da yoksul-emekçi kesimde görülen ortalama misafirperverliğin (ki üstdüzeydir) bi 5 katına falan mazhar oluverir. Ev sahibi abla oturup ilk günden gündüz gözüyle adamın karşısında göğsü açık bluzuyla rakı içer. Bana burası inanılmaz geldi. Yani Alevileri bu yönetmen nasıl tanımış anlamak mümkün değil. Ortalama bir alevi kadınıyla yönetmenin kafasındaki alevi imgesi arasında ışık yılları var. Filmin geri kalanı tamamiyle Türkiye’nin batısındaki toplumsal muhalefetin geleceğini 70’lerde ya da 90’larda alevi yoğun kurtarılmış bölge vs. faşist TC ikilemine hapseden bir öngörüsüzlükle malul. Alevi mahallelerinde şu son 35 yılda yaşanan ‘diyalektik gelişim’den tamamiyle bihaber bir yönetmen var karşımızda. Belli ki 1960-80 arası Sol Kemalist+Alevi sosyolojinin sosyalist muhalefetteki özgül ağırlığının özgün şartlarını kavrayamamış. Artan otoriteryenizm, epeyce muhtemel faşizm, karşısında eskinin bir tekrarını bulacak diye düşünüyor. Geçen sene Mayıs’ta Bursa’dan gelişip 15 tane sanayi kentine yayılan metal direnişinden haberi yok. Bu direnişle, geleceğin toplumsal muhalefetinin taşıyıcısı olarak kurguladığı mahalleler arasındaki kopukluktan bi haber çünkü kendisi de kopuk zaten hem alttan alta kaynayan, şartları oluşan emek mücadelesinden ve hem de dönüşen, gecekonduların yerini apartmanlara bıraktığı, devrimci gençlerin yerini küçük burjuvalara ya da soluğu Avrupa’da alan mültecilere bıraktığı o eskinin ‘kurtarılmış mahalleleri’nden.
Gelelim asıl meseleye: bakış açısı, söylem, hedef kitle, izleyici sayısı skalası vs bakımından birbirinin aynı bu filmler neden/nasıl çekilir, ve neden bu kadar hakimdir muhalif sinemaya? Burada iki temel mekanizma var bu işleyişi mümkün kılan. Birincisi ve bence belirleyici olan daha ziyade Avrupa kaynaklı sinema fonları/festivaller. Onlar olmadan bu filmleri yapmak zaten pek mümkün değil. Filmlerin birincil hedef kitlesi de biz değiliz, onlar zaten. Parayı daha senaryo geliştirme aşamasında basmaya başlıyorlar ve bu post-prodüksiyona kadar devam ediyor. Hatta gösterimler, galalar, festivaller, ödüller derken yönetmenlerin, filmlerinin ve gelecekteki filmlerinin selameti için en çok önem verdikleri ortamlar bunlar. Özcan Alper’in Gelecek Uzun Sürer’i kurgularken ‘bu müzik Avrupalılar’ın hoşuna gider mi’ sorusunun peşinde klasik batı müziğinden parçaları deneyip durduğunu duymuştum olaya şahit olan birinden. Filmin Althusser’e gönderme yapan adı, Yeryüzünün Lanetliler’i, Kürt Meselesi’nin genel imgelemiyle (dar sokaklar, yanan ateşler, surlar, yakılan köylerden göçün eseri çarpık kentler) uzaktan yakından alakası olmayan kartpostal gibi görüntüler de hep bu amaca yönelik. İkinci mekanizma da yerli eleştirmen/jüriler/izleyici. Burada da herkesin kendi hesabı var. Eleştirmenler ve jüriler zaten bu adamların eşi dostu. Onların bu entel görünümlü sol/liberal tınılı filmlerine ödül vererek twitter devrimcisinin devrimci eylemi twit atmakla, retweet kasmakla ikamet etmesi gibi onlar da muhalif aydınlığın gereğini bu tip filmleri ne olursa olsun, her hal ve şartta, hiçbir özelliği olmayan filme bile en basitinden bir kurgu vs ödülü vererek desteklemekle yerine getirdiklerini sanıyorlar. ‘Özcan ölüm oruçlarını ele almış, ödül vermemezlik olmaz.’ Yaklaşım bu. Bir de şu var tabii, ‘elin Avrupalısı ödül vermiş ya da gala yapmış, bir bildikleri vardır.’ İzleyiciye gelirsek, bunların da kendince bir hesabı var. Bu hesap kelimesinin altını çizmek lazım. Kimse salak değil, herkesin bir hesabı var. Söz konusu olan karşılıklı bir alışveriş. Genelde söylem itibariyle sola meyilli ama eylemde bunu genel olarak tüketim/yaşam tarzı tercihleri üzerinden yüzeysel bir biçimde yaşayan, öğrenci, ortasınıf ağırlıklı izleyici de Sonbahar tarzı filmlere giderek vicdan azabını soğurtma fırsatını buluyor. Üstelik Özcan abileri, Sonbahar’ın gösteriminden sonra Ekşi yazarlarıyla bir kafede gerçekleştirilen zirvede de söylediği gibi ‘duygu sömürüsü demesinler diye’ bir çok şeyi göstermekten kaçınıyor. Dozu iyi ayarlıyor yani. Biraz vicdan, biraz üzüntü, biraz ‘o güzel insanlar atlarına binip gittiler’ nostaljizmi. Sonradan kaldığın yerden devam edebilirsin.
Netice ne peki: Netice statükonun, verili durumun sinema üzerinden yeniden üretilmesi. Sanat yeninin peşindedir, üzerine gidilmeyeni eşeleyendir ama bu arkadaşların derdi sanat da değil zaten. Yalnızca sanat piyasasında söz sahibi olmak, mış gibi görünmek, büyük laflar edip büyük alkışlar almak.
Son olarak: Rüzgarın Hatıraları’na gitmedim, gitmeyi de düşünmüyorum. Ama yönetmen, bir ropörtajından okuduğum kadarıyla öyle esastan bir tercihte bulunmuş ki sağolsun hem izlemeden nasıl bir şeyle karşılaşacağım hakkında fikir vermeyi hem de en ağır eleştiriyi haketmeyi başardı. Filmin başkarakterini oluştururken Aram Pehlivanyan’dan esinlenmiş. Bu başlı başına bir fecaat. Zira o yıllarda memleketi terk etmek durumunda kalan bir dolu Ermeni entelektüel arasında karakter olarak en olumsuz isimdir Aram Pehlivanyan. 40’lardaki TKP tevkifatında iyi bir sınav veremediği, sonrasındaki Lübnan yıllarında ve daha da önemlisi harici büro TKP’nin merkez komitesine Zeki Baştımar ve İsmail Bilen eliyle paraşütle indirildikten sonra yediği haltlar, bu üçlü sacayağının diğer komünistlere çektirdikleri falan hepsi ibretliktir. Dileyen Vedat Türkali, Vartan İhmalyan, Hayk Açıkgöz, Gün Benderli gibi komünistlerin anılarından ne adi bir tip olduğunu okuyabilir. Bilen ve Baştımar’la birlik olarak oluşturdukları sacayağının astığı astık kestiği kestik tutumunu, diğer komünistlere çektirdiklerinin birer vesikasıdır Doğu Berlin kapısından kan işerken kovulan Kıvılcımlı’nın ‘Kim Suçlamış’ adlı son mektubu yahut hasta hasta batı Berlin’e kovulan Mustafa Fahri Oktaylar’ın başına gelenler. Nazım’ın Hacıoğlu İsmail şiiri de bu memurcukların ihbarıyla Sibirya’ya sürülen bir Türk komünistin dramını ele alan bir başka vesikadır. TR’de şiirler yazan Pehlivanyan’ın yurtdışına çıktıktan sonra kaleminin tükendiğinden, şiir yazamaz olduğundan dem vuruyor Alper. Bunu da sürgünlükle açıklıyor. Bence SSCB bürokrasisinin bir memuruna dönüşümü daha belirleyici bir rol oynamıştır şiir yazamamasında. Jak İhmalyan gibi karakterini koruyabilenler, aparatlaşmayanlar resim yapmaya devam edebilmişse olayın sebebini burada aramak lazım.
Kısacası Ermeni meselesinde izleyiciyi yüzleşmeye çağıran bu filmde bile gitmiş en uğursuz kişiyi bulmuş İhmalyanlar, Hayk Açıkgöz’ler dururken. 50 sene sonra birinin 2000’lerdeki Ermeni meselesinin Hrant dururken Etyen Mahçupyan üzerinden anlatması gibi bir şey.
Yazacak çok şey var da bu kadarı yeter. Çoktandır kafamda uçuşan düşünceleri oturup yazmama vesile olduğun için teşekkürler.
Hissettiklerinde yalnız değilsin, muhalif sinemaya hakim olan bu ‘osur osur ipe diz, Avrupalı bassın ödülü/desteği’ sinemasının hak ettiği eleştiriyi geç de olsa alacağını ve daha da önemlisi yerini adam gibi muhalif bir sinemaya bırakacağını umuyorum.
Öncelikle Özcan Alper, diyaklektik gelişim-acıyı sömürme ikiliğiyle izah ettiğin bağlamda filmleri hakkında epey fikir biriktirdiğim biri. Üstelik bahsettiğin tarzın bana göre en rafine örneğini de o teşkil ediyor. O yüzden iyi bir seçim böylesi bir tartışma için. İkinci örnek olarak Emin Alper'in de özellikle son filmi Abluka ile aynı başlık altında değerlendirilebileceğini düşünüyorum.
Hakim Muhalif Türkiye Sineması’nda, ki kendileri muhalif sinemanın iktidarıdır bir bakıma, tarihsel meselelerin yeri büyük. Herkes büyük sözler söylemenin, izleyicinin suratına bir şeyleri vurmanın peşinde. Üstelik ilginçtir, toplumsal gerçekçiliğe ‘didaktizm’ korkusuyla veba muamelesi yapanlar da, başöğretmen gibi yüzümüze bir şeyler vuranlar da aynı kişiler. Neyse, bu yönetmenler, bir sanatçıdan çok sosyolog/tarihçi bakışıyla yaklaşıyorlar meselelere. Çok özendikleri, üzerinden epey mastürbasyon yaptıkları 19. Yy, 20. Yy romanları ya da filmlerindeki derin karakterlerin zerresi yok filmlerinde. Karakterler, onların kafalarında oluşturdukları şablona oturan basit birer tip gibi. Ben karakter meselesinin işin turnusol kağıdı olduğunu düşünüyorum, çünkü en çok çuvalladıkları yer, filmi son derece subjektif bir sosyolojik/tarihsel şablon, senin bahsettiğin diyalektik gelişimden fersah fersah uzak bir ezbere dayalı olarak oluşturduklarını en net filmlerindeki tipi aşamayan yüzeysel karakterlerden anlayabiliyoruz.
Çok güzel bir söz vardı iyi romanla kötü roman arasına harikulade bir çizgi çeken: ‘İyi romanlar karakterleri hakkındadır, kötü romanlar ise yazarları hakkında.’
İşte bu Sonbahar, Gelecek Uzun Sürer, Tepenin Ardı, Abluka tarzı filmlerde karakter yok, zira onlar yönetmenleri hakkında.
Sonbahar’da Yusuf yönetmenin vicdan gıdıklama aparatından başka bir şey değil. O kuşaktan çok adam tanıdım, hiç biri Yusuf kadar sessiz, ne dediği, ne istediği belli olmayan, son demlerini bir fahişenin peşinden koşarak harcayacak, silik tipler değildi. En yılmışı, yenilmişi bile olumlu ya da olumsuz yaşadıklarından bir şeyler çıkarmış ve bunu insanlara aktarma derdinde olan dışa dönük insanlardı. Ama yönetmenimizin niyeti daha baştan kaçak güreşmek olunca yarattığı yapay Yusuf tipine de köyüne sığınıp izole olmak ve İnnaritu’dan beri moda olan, eleştirmenlerin, festivallerin ödül kriterlerinde başa oynayan marjinal birinin hayatına değmek, iki alakasız hayatın keşismesine malzeme olmaktan başka bir şans kalmıyor. Bu noktada Fatih Özgüven’in o muazzam, cesur ve maalesef benzerine bir daha rastlanılmamış eleştirisine link vermeden edemeyeceğim:
www.radikal.com.tr
Gelecek Uzun Sürer bence senin ‘acıyı sömürme’ olarak tariflediğin türün en rafine örneği. Mevzu kayıplar/Kürt Meselesi. Ama ne yönetmen ne de karakterleri mevzuyu zerre kadar anlamamış. Eleman Amerikan filmlerinden çıkmış aykırı, hınzır bir tip sanki. Diyarbakır’da 1 hafta kaldım, ona en ufak benzeyen bir Kürt genciyle karşılaşmadım. Kız zaten uzaydan gelmiş. Taksiciye şehre geliş sebebini upuzun ve tertemiz cümlelerle, kağıttan okur gibi söylediği sahne yapaylıkta zirve, bak hala aklımdan çıkmamış. Yönetmen de bazı sahnelerde duvarlarda beliren ‘Yeryüzünün Lanetlileri’, ya da elemana izlettiği Angelopoulos filmleriyle ne kadar entel olduğunun mastürbasyonunda.
Son olarak Abluka’ya değinicem, daha geçen ay izledim, tazeyken ve senin eksikliğinden sözettiğin Alevi meselesiyle de ilintili olduğundan yazayım onu da. Gazi, 1 Mayıs, Gülsuyu türü bir kurtarılmış bölgede geçen bir distopya bu. Tam bir osur osur ipe diz filmi. Amcam hapisten atık toplama işçisi kılığında MİT’e çalışma karşılığında salıverilir. Kardeşinin yaşadığı bu kurtarılmış, sürekli polis operasyonu yiyen mahalleye taşınır. Kardeşi ona bir ev ayarlar. Bariz değildir ama alt katta oturan ev sahibi çift belli ki alevidir. Nasıl oluyorsa bu amca alevilerde ya da yoksul-emekçi kesimde görülen ortalama misafirperverliğin (ki üstdüzeydir) bi 5 katına falan mazhar oluverir. Ev sahibi abla oturup ilk günden gündüz gözüyle adamın karşısında göğsü açık bluzuyla rakı içer. Bana burası inanılmaz geldi. Yani Alevileri bu yönetmen nasıl tanımış anlamak mümkün değil. Ortalama bir alevi kadınıyla yönetmenin kafasındaki alevi imgesi arasında ışık yılları var. Filmin geri kalanı tamamiyle Türkiye’nin batısındaki toplumsal muhalefetin geleceğini 70’lerde ya da 90’larda alevi yoğun kurtarılmış bölge vs. faşist TC ikilemine hapseden bir öngörüsüzlükle malul. Alevi mahallelerinde şu son 35 yılda yaşanan ‘diyalektik gelişim’den tamamiyle bihaber bir yönetmen var karşımızda. Belli ki 1960-80 arası Sol Kemalist+Alevi sosyolojinin sosyalist muhalefetteki özgül ağırlığının özgün şartlarını kavrayamamış. Artan otoriteryenizm, epeyce muhtemel faşizm, karşısında eskinin bir tekrarını bulacak diye düşünüyor. Geçen sene Mayıs’ta Bursa’dan gelişip 15 tane sanayi kentine yayılan metal direnişinden haberi yok. Bu direnişle, geleceğin toplumsal muhalefetinin taşıyıcısı olarak kurguladığı mahalleler arasındaki kopukluktan bi haber çünkü kendisi de kopuk zaten hem alttan alta kaynayan, şartları oluşan emek mücadelesinden ve hem de dönüşen, gecekonduların yerini apartmanlara bıraktığı, devrimci gençlerin yerini küçük burjuvalara ya da soluğu Avrupa’da alan mültecilere bıraktığı o eskinin ‘kurtarılmış mahalleleri’nden.
Gelelim asıl meseleye: bakış açısı, söylem, hedef kitle, izleyici sayısı skalası vs bakımından birbirinin aynı bu filmler neden/nasıl çekilir, ve neden bu kadar hakimdir muhalif sinemaya? Burada iki temel mekanizma var bu işleyişi mümkün kılan. Birincisi ve bence belirleyici olan daha ziyade Avrupa kaynaklı sinema fonları/festivaller. Onlar olmadan bu filmleri yapmak zaten pek mümkün değil. Filmlerin birincil hedef kitlesi de biz değiliz, onlar zaten. Parayı daha senaryo geliştirme aşamasında basmaya başlıyorlar ve bu post-prodüksiyona kadar devam ediyor. Hatta gösterimler, galalar, festivaller, ödüller derken yönetmenlerin, filmlerinin ve gelecekteki filmlerinin selameti için en çok önem verdikleri ortamlar bunlar. Özcan Alper’in Gelecek Uzun Sürer’i kurgularken ‘bu müzik Avrupalılar’ın hoşuna gider mi’ sorusunun peşinde klasik batı müziğinden parçaları deneyip durduğunu duymuştum olaya şahit olan birinden. Filmin Althusser’e gönderme yapan adı, Yeryüzünün Lanetliler’i, Kürt Meselesi’nin genel imgelemiyle (dar sokaklar, yanan ateşler, surlar, yakılan köylerden göçün eseri çarpık kentler) uzaktan yakından alakası olmayan kartpostal gibi görüntüler de hep bu amaca yönelik. İkinci mekanizma da yerli eleştirmen/jüriler/izleyici. Burada da herkesin kendi hesabı var. Eleştirmenler ve jüriler zaten bu adamların eşi dostu. Onların bu entel görünümlü sol/liberal tınılı filmlerine ödül vererek twitter devrimcisinin devrimci eylemi twit atmakla, retweet kasmakla ikamet etmesi gibi onlar da muhalif aydınlığın gereğini bu tip filmleri ne olursa olsun, her hal ve şartta, hiçbir özelliği olmayan filme bile en basitinden bir kurgu vs ödülü vererek desteklemekle yerine getirdiklerini sanıyorlar. ‘Özcan ölüm oruçlarını ele almış, ödül vermemezlik olmaz.’ Yaklaşım bu. Bir de şu var tabii, ‘elin Avrupalısı ödül vermiş ya da gala yapmış, bir bildikleri vardır.’ İzleyiciye gelirsek, bunların da kendince bir hesabı var. Bu hesap kelimesinin altını çizmek lazım. Kimse salak değil, herkesin bir hesabı var. Söz konusu olan karşılıklı bir alışveriş. Genelde söylem itibariyle sola meyilli ama eylemde bunu genel olarak tüketim/yaşam tarzı tercihleri üzerinden yüzeysel bir biçimde yaşayan, öğrenci, ortasınıf ağırlıklı izleyici de Sonbahar tarzı filmlere giderek vicdan azabını soğurtma fırsatını buluyor. Üstelik Özcan abileri, Sonbahar’ın gösteriminden sonra Ekşi yazarlarıyla bir kafede gerçekleştirilen zirvede de söylediği gibi ‘duygu sömürüsü demesinler diye’ bir çok şeyi göstermekten kaçınıyor. Dozu iyi ayarlıyor yani. Biraz vicdan, biraz üzüntü, biraz ‘o güzel insanlar atlarına binip gittiler’ nostaljizmi. Sonradan kaldığın yerden devam edebilirsin.
Netice ne peki: Netice statükonun, verili durumun sinema üzerinden yeniden üretilmesi. Sanat yeninin peşindedir, üzerine gidilmeyeni eşeleyendir ama bu arkadaşların derdi sanat da değil zaten. Yalnızca sanat piyasasında söz sahibi olmak, mış gibi görünmek, büyük laflar edip büyük alkışlar almak.
Son olarak: Rüzgarın Hatıraları’na gitmedim, gitmeyi de düşünmüyorum. Ama yönetmen, bir ropörtajından okuduğum kadarıyla öyle esastan bir tercihte bulunmuş ki sağolsun hem izlemeden nasıl bir şeyle karşılaşacağım hakkında fikir vermeyi hem de en ağır eleştiriyi haketmeyi başardı. Filmin başkarakterini oluştururken Aram Pehlivanyan’dan esinlenmiş. Bu başlı başına bir fecaat. Zira o yıllarda memleketi terk etmek durumunda kalan bir dolu Ermeni entelektüel arasında karakter olarak en olumsuz isimdir Aram Pehlivanyan. 40’lardaki TKP tevkifatında iyi bir sınav veremediği, sonrasındaki Lübnan yıllarında ve daha da önemlisi harici büro TKP’nin merkez komitesine Zeki Baştımar ve İsmail Bilen eliyle paraşütle indirildikten sonra yediği haltlar, bu üçlü sacayağının diğer komünistlere çektirdikleri falan hepsi ibretliktir. Dileyen Vedat Türkali, Vartan İhmalyan, Hayk Açıkgöz, Gün Benderli gibi komünistlerin anılarından ne adi bir tip olduğunu okuyabilir. Bilen ve Baştımar’la birlik olarak oluşturdukları sacayağının astığı astık kestiği kestik tutumunu, diğer komünistlere çektirdiklerinin birer vesikasıdır Doğu Berlin kapısından kan işerken kovulan Kıvılcımlı’nın ‘Kim Suçlamış’ adlı son mektubu yahut hasta hasta batı Berlin’e kovulan Mustafa Fahri Oktaylar’ın başına gelenler. Nazım’ın Hacıoğlu İsmail şiiri de bu memurcukların ihbarıyla Sibirya’ya sürülen bir Türk komünistin dramını ele alan bir başka vesikadır. TR’de şiirler yazan Pehlivanyan’ın yurtdışına çıktıktan sonra kaleminin tükendiğinden, şiir yazamaz olduğundan dem vuruyor Alper. Bunu da sürgünlükle açıklıyor. Bence SSCB bürokrasisinin bir memuruna dönüşümü daha belirleyici bir rol oynamıştır şiir yazamamasında. Jak İhmalyan gibi karakterini koruyabilenler, aparatlaşmayanlar resim yapmaya devam edebilmişse olayın sebebini burada aramak lazım.
Kısacası Ermeni meselesinde izleyiciyi yüzleşmeye çağıran bu filmde bile gitmiş en uğursuz kişiyi bulmuş İhmalyanlar, Hayk Açıkgöz’ler dururken. 50 sene sonra birinin 2000’lerdeki Ermeni meselesinin Hrant dururken Etyen Mahçupyan üzerinden anlatması gibi bir şey.
Yazacak çok şey var da bu kadarı yeter. Çoktandır kafamda uçuşan düşünceleri oturup yazmama vesile olduğun için teşekkürler.
Hissettiklerinde yalnız değilsin, muhalif sinemaya hakim olan bu ‘osur osur ipe diz, Avrupalı bassın ödülü/desteği’ sinemasının hak ettiği eleştiriyi geç de olsa alacağını ve daha da önemlisi yerini adam gibi muhalif bir sinemaya bırakacağını umuyorum.
- dogumdansancili (21.12.15 21:50:03 ~ 21:52:33)
[]
filmin sonu ya da bası - senaryomsu soru
50 yaslarında, gencliginde cok guzel ve hala cok zarif olan hatta 40 gösteren bir kadın. zor hayatı olmus, hayat onu cocuguyla sınamıs ve 20 yılını kendi yarattıgı bi hapishanede cocuguna adayarak gecirmiş. bi noktada birikimler patlak vermiş ve vucut dibe vurmus, bu hastalık döneminde kurdugu kontrol freak dunyayı yıkarak hastalık surecini atlatıyor. bu karaktere hayatının sonrası icin ne yaptırmak istersiniz, marjinal bi karar alması irrasyonel bi sonuc olur muydu? sizin karakteriniz olsa nasıl bir kararla nerde gorurduk?
kocası nerde? kendini neden çocuğuna adıyor/yani adamaktan kasıt nedir? çocuğunun, kadının hastalık sürecindeki rolü ne?
kadın nelerden vazgeçmek zorunda kalmışsa onları yapmayı deneyecek cesareti bulmasını isterdim. yahut yepyeni bir başlangıç yapmasını isterdim, ama yukardaki soruların cevabı mühim. karakterin iç düşünceleri mühim. ne yaptığından ziyade neden yaptığı mühim.
kadın nelerden vazgeçmek zorunda kalmışsa onları yapmayı deneyecek cesareti bulmasını isterdim. yahut yepyeni bir başlangıç yapmasını isterdim, ama yukardaki soruların cevabı mühim. karakterin iç düşünceleri mühim. ne yaptığından ziyade neden yaptığı mühim.
- whimsical (20.12.15 01:26:13)
[]
jack of all trades master of none ingilizce bilmeyenler icin herseyden
biraz anlayan adam...
hayatta nasıl basarılı olur? kendimi bildim bileli dunya kadar farklı seye ilgi duyup, bi bilgi yarısmasına katılsam cevaplayacak kadar ana hatları bilip, hiç bi konuda derine inemeyen bi insanım. bu da bi cesit dikkat eksikligi olabilir sanırım, zira derine inecek kadar bi konu ustunde duramıyorum. resmen arı gibi ordan oraya zıplıyorum, bazen sıkılıp sırt ustu yatıyorum(burda ayı gibi).
dolayısıyla bolca genel kultur ama sıfır uzmanlık. işimde de aynısı oldu, zaten yaptıgım işi sevmedigim icin basarılı olamadım. şimdi tamamen farklı bi alana geçmek istiyorum ama yine basarısızlık korkusu var içimde. tavsiyesi olan?
hayatta nasıl basarılı olur? kendimi bildim bileli dunya kadar farklı seye ilgi duyup, bi bilgi yarısmasına katılsam cevaplayacak kadar ana hatları bilip, hiç bi konuda derine inemeyen bi insanım. bu da bi cesit dikkat eksikligi olabilir sanırım, zira derine inecek kadar bi konu ustunde duramıyorum. resmen arı gibi ordan oraya zıplıyorum, bazen sıkılıp sırt ustu yatıyorum(burda ayı gibi).
dolayısıyla bolca genel kultur ama sıfır uzmanlık. işimde de aynısı oldu, zaten yaptıgım işi sevmedigim icin basarılı olamadım. şimdi tamamen farklı bi alana geçmek istiyorum ama yine basarısızlık korkusu var içimde. tavsiyesi olan?
bu durumda kendimden başka kişilerinde olması bir yandan sevindirici, bir yandan üzücü.
bu güne kadar okumadığım şey kalmamıştır. tarih, elektronik, yabancı diller, edebiyat, fizik, matematik, programlama, ekonomi, uluslararası ilişkiler, makina, tıp, kimya vs..vs... ciddi anlamda bir bilgi birikimim var fakat aynen denildiği gibi hiçbir alanda çok aşırı derecede derinlemesine bir bilgim yok malesef. evet üniversiteden mezun oldum ve çok fazla iş yapmayan bir bölümden mezun oldum. şimdi akademik kariyer mi yapsam, farklı bilgileri birleştirerek kendimi donanımlı gibi gösterip işe mi girsem yoksa bambaşka bir kariyer yolculuğuna mı çıksam diye kafamın içerisinde dönüp duran düşünceler beni son zamanlarda epeyce depresif olmaya zorluyor.
her işim vasat, her işim yarım. dönüp baktığımda o kadar çok şey biliyorum ki ama işte lanet olsun ki hepsi yüzeysel manada. derin olarak, uzmanlaşılmış bilgi birikimim sıfır.
ne yapmam gerektiği hususunda da malesef hiçbir fikrim veya planım yok.
bu güne kadar okumadığım şey kalmamıştır. tarih, elektronik, yabancı diller, edebiyat, fizik, matematik, programlama, ekonomi, uluslararası ilişkiler, makina, tıp, kimya vs..vs... ciddi anlamda bir bilgi birikimim var fakat aynen denildiği gibi hiçbir alanda çok aşırı derecede derinlemesine bir bilgim yok malesef. evet üniversiteden mezun oldum ve çok fazla iş yapmayan bir bölümden mezun oldum. şimdi akademik kariyer mi yapsam, farklı bilgileri birleştirerek kendimi donanımlı gibi gösterip işe mi girsem yoksa bambaşka bir kariyer yolculuğuna mı çıksam diye kafamın içerisinde dönüp duran düşünceler beni son zamanlarda epeyce depresif olmaya zorluyor.
her işim vasat, her işim yarım. dönüp baktığımda o kadar çok şey biliyorum ki ama işte lanet olsun ki hepsi yüzeysel manada. derin olarak, uzmanlaşılmış bilgi birikimim sıfır.
ne yapmam gerektiği hususunda da malesef hiçbir fikrim veya planım yok.
- entropee (19.12.15 01:00:59 ~ 01:01:58)
kendimden örnek vereyim.
bu hissin zorluğu benim için hep bir şeylerden feragat edip kendime zaman ayırmak oldu. hep freelance çalıştım. girdiğim mesaili işlerde 1 yıldan fazla kalamadım. kendime zaman ayırıp daha çok jacki olmaya çalıştım merak ettiğim şeylerin. şu an 4-5 konuda uzman haldeyim. yaş 30 +.
en çok para edenini seçtim onla yaşıyorum.
hayat zaten bence para kazanıp meraklarına harcamak.
bu hissin zorluğu benim için hep bir şeylerden feragat edip kendime zaman ayırmak oldu. hep freelance çalıştım. girdiğim mesaili işlerde 1 yıldan fazla kalamadım. kendime zaman ayırıp daha çok jacki olmaya çalıştım merak ettiğim şeylerin. şu an 4-5 konuda uzman haldeyim. yaş 30 +.
en çok para edenini seçtim onla yaşıyorum.
hayat zaten bence para kazanıp meraklarına harcamak.
- dorian greyfurt (19.12.15 02:52:40)
[]
arkadaslık mı prensipler mi?
selam duyurucular,
daha önce burda sormustum hatta, bi arkadasım asık oldugu cocukla korunmasız ilişkiye giriyormus. bir zaman sonra cocuk buna daha önce eskortlarla takıldıgını söylemiş(kimbilir eşzamanlı da takılıyordur). sonra biraz ben şarladım buna, nasıl korunmasız ilişkiye girersin diye, bildiklerimi anlattım biraz. neyse efendim tabi korktu bu baya, gittik testlerin bi kısmını yaptırdık(acil olanları). bi kısmını da ilerki haftalarda yaptırmak üzere sözleştik, zaten cok korkuyor tek basına bırakmamam icin 40 defa söz istedi benden. burdan anlayacagınız, bu kız benim cok yakın arkadasım, baska da dostu yok sayılır 1 tane var ama cok gorusemiyorlar, cocuk kendine bile test yaptırmamıs bi hıyarın teki zaten surekli ıssız adam modunda bizimkinin psikolojisini skiyor.
bu önveriler ısıgında, benim akıllı arkadasım gitmiş tekrar cocukla birlikte olmus. siz olsanız naparsınız? tekrar benimle doktora gel dediginde gider misiniz? tamam dostluk, destek olmak biyere kadar ama bi noktadan sonrası aptallıga taviz vermek gibi hissediyorum.
daha önce burda sormustum hatta, bi arkadasım asık oldugu cocukla korunmasız ilişkiye giriyormus. bir zaman sonra cocuk buna daha önce eskortlarla takıldıgını söylemiş(kimbilir eşzamanlı da takılıyordur). sonra biraz ben şarladım buna, nasıl korunmasız ilişkiye girersin diye, bildiklerimi anlattım biraz. neyse efendim tabi korktu bu baya, gittik testlerin bi kısmını yaptırdık(acil olanları). bi kısmını da ilerki haftalarda yaptırmak üzere sözleştik, zaten cok korkuyor tek basına bırakmamam icin 40 defa söz istedi benden. burdan anlayacagınız, bu kız benim cok yakın arkadasım, baska da dostu yok sayılır 1 tane var ama cok gorusemiyorlar, cocuk kendine bile test yaptırmamıs bi hıyarın teki zaten surekli ıssız adam modunda bizimkinin psikolojisini skiyor.
bu önveriler ısıgında, benim akıllı arkadasım gitmiş tekrar cocukla birlikte olmus. siz olsanız naparsınız? tekrar benimle doktora gel dediginde gider misiniz? tamam dostluk, destek olmak biyere kadar ama bi noktadan sonrası aptallıga taviz vermek gibi hissediyorum.
Giderim. Insanliktir.
- floydian (17.12.15 10:27:40)
git, yanında ol. doğru olanı anlat dahasını kendi bilir.
- rayde (17.12.15 10:33:07)
gitme. tepkini koy ki durumun ciddiyetini anlasın.
- hononu (17.12.15 10:33:17)
Gitmem. Bence de tepki koy ki ciddiyetini anlasın. Böyle abuk subuk bir olay olmaz yani.
- roket adam (17.12.15 10:36:11)
prensipler.
buna benzer şekilde o kadar fazla insandan soğudum ki, anlatamam. çoğuyla ilişkimi minimuma indirdim. zaten ister istemez otomatik olarak soğuyor insan. yanlış yaptığını bile bile değişmeye çalışmayan birisine sizin katabileceğiniz çok bir şey yok bence.
buna benzer şekilde o kadar fazla insandan soğudum ki, anlatamam. çoğuyla ilişkimi minimuma indirdim. zaten ister istemez otomatik olarak soğuyor insan. yanlış yaptığını bile bile değişmeye çalışmayan birisine sizin katabileceğiniz çok bir şey yok bence.
- saygilarefendim (17.12.15 10:36:54)
Tekrar gittiğinde de korunmadıysa gitmem.. Korunduysa giderim
- lcha (17.12.15 10:39:35)
"cocuk buna daha önce eskortlarla takıldıgını söylemiş"
" zaten cok korkuyor"
"hıyarın teki zaten surekli ıssız adam modunda bizimkinin psikolojisini skiyor."
aptal insanlar için vaktinizi harcamayın.
" zaten cok korkuyor"
"hıyarın teki zaten surekli ıssız adam modunda bizimkinin psikolojisini skiyor."
aptal insanlar için vaktinizi harcamayın.
- krang (17.12.15 10:40:39)
yine korunmadan mı birlikte olmuş?
- m murphy (17.12.15 10:50:28)
@kawaye, ne ilgisi var ki? kendi canını önemsemeyen atın ölümü arpadan olsun diyen kafada biri olsa tamam da, hem saglıgından korkup hem böyle aptallıkları inatla surdurup bi de benden duygusal destek istemesine ayar oluyorum
korunma durumunu soran arkadaslar, bu defa midem kaldırmadıgı icin sormadım bu soruyu ama %90 öyle, zira cocuk ne derse yapıyor hipnotize olmus gibi.
korunma durumunu soran arkadaslar, bu defa midem kaldırmadıgı icin sormadım bu soruyu ama %90 öyle, zira cocuk ne derse yapıyor hipnotize olmus gibi.
- galandar kostumu (17.12.15 10:57:25 ~ 10:58:31)
şimdi şöyle bir durum var. arkadaşın eninde sonunda yaptıklarının bir aptallık olduğunu anlayacak ve dersini alıp götünün üstüne oturacak. ama bu süreçte yanında olan olmayan kim varsa onların da çetelesini tutacaktır. sen ona değer veriyorsan, ileride bu hatalarından ders alıp farkına vardığında yanında olmuş olacaksın ve bağlarınız daha da kuvvetlenecek.
şu an belki sevgi sarhoşu olduğu için farkedemiyor olabilir. ama bu günler o her ne kadar farkında olmasa da onun için zor günler. sen destek olmaya devam et. çok sıkmadan yaptığının yanlış olduğunu da anlatabilirsin. ancak dostlar bugünler içindir. bence yanında ol.
şu an belki sevgi sarhoşu olduğu için farkedemiyor olabilir. ama bu günler o her ne kadar farkında olmasa da onun için zor günler. sen destek olmaya devam et. çok sıkmadan yaptığının yanlış olduğunu da anlatabilirsin. ancak dostlar bugünler içindir. bence yanında ol.
- m murphy (17.12.15 11:11:39)
bir paket prezervatif hediye et. sonra izmir marşını ıslık olarak çalarak uzaklaş.
- zam sampiyonu domates (17.12.15 11:42:54)
prensip.
birkac defa hak veririm, ama 2 veya daha fazla sansi haketmesi icin cok cok cok yakin arkadasim olmasi gerekir ki, sanmiyorum.
kurtarilmak istemeyen varsa, ben ne yapayim. adama ot cekme neyin kafasindasin diyorum. özgürlük, isteyen istedigini giyer, zart zurt diyor. (hos duyurunun yarisindan fazlasi da bu konuda böyle düsünüyor) sonra adam ot gibi geziyor, polis cekiyor karakola vs. öküz herif, neyse, ilk böyle palazlandiginda dedim, abi kullanacaksan etrafimda olmani istemiyorum, peki dedi, özgürlügüme karisacaksan falan filan dedi, ben degismem dedi, hadi eyvallah dedim, eyvallah dedi. 4 seneyi geciyor konusmayali.
isterse can ciger arkadas olalim, yardimim kisitlidir. self destruction pesinde olan insanlara özellikle, tahammülüm yok. ama yardimi kendi talep ediyorsa, elimden geldigi sürece yanindayim. zorla yardim etmenin yeri zamani ve "insani" var.
birkac defa hak veririm, ama 2 veya daha fazla sansi haketmesi icin cok cok cok yakin arkadasim olmasi gerekir ki, sanmiyorum.
kurtarilmak istemeyen varsa, ben ne yapayim. adama ot cekme neyin kafasindasin diyorum. özgürlük, isteyen istedigini giyer, zart zurt diyor. (hos duyurunun yarisindan fazlasi da bu konuda böyle düsünüyor) sonra adam ot gibi geziyor, polis cekiyor karakola vs. öküz herif, neyse, ilk böyle palazlandiginda dedim, abi kullanacaksan etrafimda olmani istemiyorum, peki dedi, özgürlügüme karisacaksan falan filan dedi, ben degismem dedi, hadi eyvallah dedim, eyvallah dedi. 4 seneyi geciyor konusmayali.
isterse can ciger arkadas olalim, yardimim kisitlidir. self destruction pesinde olan insanlara özellikle, tahammülüm yok. ama yardimi kendi talep ediyorsa, elimden geldigi sürece yanindayim. zorla yardim etmenin yeri zamani ve "insani" var.
- aynadakiyabanci (17.12.15 11:45:34)
Ben demiştim demek için gidilir. Aptallığı kendisine, arkadaşlığınızı etkileyecek kötü bir şey yok. Destek ol.
- hasmetizm 2046 (17.12.15 12:49:09)
[]
bist'te sene sonu rallisi olur mu?
ekönomi'den anlayan duyurucular, fed kararlarına ve genel duruma bakarsak bist için yıl sonu rallisi bekliyor musunuz? son gunlerde cok sacmaladı, ben ne dusunecegimi bilemez haldeyim.
nasdaq'da olur da bize yansır mı bilemeyiz.
- [silinmiş] (16.12.15 21:26:53)
Ocak sonuna doğru beeeelkı olur.
- defterdekinokta (16.12.15 21:32:30)
[]
ocak sonu için gezi rotası viyana-hallstatt-roma vs munih-hallstatt-roma?
Selam duyuru ahalisi, bi cılgınlık yaptık ve karar verdik sonunda. götümüzün donmasını da göze aldık. dönüş roma'dan olacak üzere, viyana ya da munih'ten girip, bi noktada hallstatt'a ugrayıp, kuzeyden guneye italya boyu inmek niyetindeyiz kısmetse. ama girişi nerden yapmak lazım emin olamadık. viyana'yı gormustum ama detaylı gezememiştim, almanya'ya ise henuz hiç gitmedim. ama munih'i pek de övmüyorlar gibi. viyana'dan girip 2 gun gezip, hallstatt'a, ordan hatta bi cılgınlık yapıp ljubljana'ya da ugrayıp venedik'e geçerek roma'ya inmek mantıklı olur mu? daha önce floransa ve roma gorulmustu ancak aralarda cok gezmedik, siena/rimini/pisa yörelerinden hangisine ugramak gerekir?
bu rotada dahilinde her türlü tavsiye/öneri alınır, şimdiden tesekkurler.
bu rotada dahilinde her türlü tavsiye/öneri alınır, şimdiden tesekkurler.
Munihe gerek yok bence. Viyana daha guzel. Bir de viyanadan hallstatta 3-3,5 saatte gidiliyor, yol rahat. Ama gece kalinacak bir yer degil, gunubirlik gidilecek bir yer. Ama etrafinda hallstatt kadsr guzel olmasa da yine asiri guzel yerler var, gmunden, bad aussee, bad ischl, mondsee vb. Bunlara bir bakin derim.
Hallstatt sapa kaliyor ama graz'a direkt yol var bad aussee uzerinden, o yuzden ljubljana'ya cok rahat gidersiniz. Venedik icin villach tarafina inmelisiniz ve venedikte kisin su baskinlarinfilan oluyormus, dikkat edin.
Siena super muhtesem bir sehir, terme catini var bir de (tam nerde kaliyor unuttum ama floransa filan o taraflarda olmali)
Oyle yani. Simdilik aklima bunlar geldi.
Hallstatt sapa kaliyor ama graz'a direkt yol var bad aussee uzerinden, o yuzden ljubljana'ya cok rahat gidersiniz. Venedik icin villach tarafina inmelisiniz ve venedikte kisin su baskinlarinfilan oluyormus, dikkat edin.
Siena super muhtesem bir sehir, terme catini var bir de (tam nerde kaliyor unuttum ama floransa filan o taraflarda olmali)
Oyle yani. Simdilik aklima bunlar geldi.
- kuehles blondes (11.12.15 12:39:41)
Halstatt'ta Temmuz ortasında donmuştum. Haberiniz olsun.
- 6 yasimdan beri metal dinliyorum (11.12.15 12:57:19)
@metalci, deme öyle şimdi ya o_O
- galandar kostumu (11.12.15 12:59:17)
Ben roma'dan başlayıp viyana'da bitirmiştim gezimi toplamda 10 ülk gezdim. Girişi viyana yapın bence viyana biletleri de uygun hem.
Almanya'da berlin hoşuma gitmişti. pisa'da kule dışında birşey yok. Bütçeniz zamanınınız aradıklarınız (eğlence mi kültür mü vs) neler bunları belirtirseniz size daha kapsamlı yardımcı olabilirim
Almanya'da berlin hoşuma gitmişti. pisa'da kule dışında birşey yok. Bütçeniz zamanınınız aradıklarınız (eğlence mi kültür mü vs) neler bunları belirtirseniz size daha kapsamlı yardımcı olabilirim
- goodyes (11.12.15 13:03:26)
[]
vize sorusu?
gencler 1 yıldır calısmıyorum yaklasık, bankada gostermelik param ve oncesinde çalısırken aldıgım 2 şengenim var, aynı ulkeden 3 ve 6 aylık olmak uzere. benim yine de sponsor gostermem mi gerekiyor? ve yine aynı ülkeye basvursam durum nolur? daha mı kısa vize alırım
evet, yine de sponsor göstermeniz gerekiyor.
ikinci sorunuza gelince, 3 ve 6 aylık aldığınız koşullarınızla şimdikiler aynıysa muhtemelen aynı sürelerde vize verirler. koşullar değiştiyse vize süresi de değişebilir.
ikinci sorunuza gelince, 3 ve 6 aylık aldığınız koşullarınızla şimdikiler aynıysa muhtemelen aynı sürelerde vize verirler. koşullar değiştiyse vize süresi de değişebilir.
- uuth (06.12.15 00:14:20)
[]
Kamera arkasinda calismak istiyorum
Teknik konularda da iyiyimdir, bilmesem bile cabuk kaparim. Daha once tecrubem olmadi. Bu islere girmek cok mu zor? Bi yonetmenin yardimci ekibinde olmak falan? Ne kadar surer, nerden baglanti kurmak gerekir?
Olm gerçekte çalışmayı bırak, sana şurdan cevap yazanlar bile ölüyom desen bi bardak su vermezler.
- kaledekiyalnizlik (03.12.15 00:11:28)
Merhaba.sizinle çekmeyi düşündüğüm film üzerinden iş imkanları ile ilgili konuşmak istiyorum. Mesaj atarım. Saygılar.
- kokhucre (03.12.15 00:37:43)
Hangi şehirdesiniz onu da söylerseniz ben de bir şeyler sorarım sizin için.
Ölüyorum derseniz de size bir bardak su veririm.
Karşılığını bana değil, topluma ödemeniz koşuluyla elimden gelen her şeyi yaparım.
Yönetmenin yardımcı ekibi dediğiniz ekip kendi içinde ayrılır. Sahiden yönetmen yardımcısı olan ve reji asistanı vs gibi görünüp çaycı olan, sürünen,işle ilgili yüzüne bakılmayan.
Yardımcısı olmanız için de çakallarla dans etmeniz lazım. Sizden çok daha az bilen ve daha yavaş kavrayan ama sosyal ilişkileri kuvvetli birini birkaç projede yardımcı görmeniz mümkün.
Ölüyorum derseniz de size bir bardak su veririm.
Karşılığını bana değil, topluma ödemeniz koşuluyla elimden gelen her şeyi yaparım.
Yönetmenin yardımcı ekibi dediğiniz ekip kendi içinde ayrılır. Sahiden yönetmen yardımcısı olan ve reji asistanı vs gibi görünüp çaycı olan, sürünen,işle ilgili yüzüne bakılmayan.
Yardımcısı olmanız için de çakallarla dans etmeniz lazım. Sizden çok daha az bilen ve daha yavaş kavrayan ama sosyal ilişkileri kuvvetli birini birkaç projede yardımcı görmeniz mümkün.
- kalemdefter (03.12.15 01:26:35)
[]
Gecenin huzuruna uygun
La grande bellezza, before sunset/sunrise tadinda, insana dair ve huzurlu. Varsa guzel sehir manzarali. In bruges disinda bir film onerisi istiyorum dostlar.
eğer üçlemenin üçüncü filmini izlemediyseniz tabii ki önce:
(bkz: before midnight)
sonra,
(bkz: viki cristina barcelona)
(bkz: l'auberge espagnole)
(bkz: new york i love you)
(bkz: paris je t'aime)
(bkz: midnight in paris)
(bkz: before midnight)
sonra,
(bkz: viki cristina barcelona)
(bkz: l'auberge espagnole)
(bkz: new york i love you)
(bkz: paris je t'aime)
(bkz: midnight in paris)
- microfiction (02.12.15 23:52:56)
- uuth (02.12.15 23:54:24)
The fall +1
- 6 yasimdan beri metal dinliyorum (03.12.15 00:51:56)
[]
Kozmetiklerin karacigerde birikmesi?
Nasil oluyor? Sehir efsanesi gibi mi yoksa ciltteki gozeneklerden sizip vucuda kotu etki yapabilir mi gercekten?
kozmetiği bilemem ama ağır metaller, civa bakır vb vucutta birikir. Metabolize olmaz. Yan basar insan.
- anonymice (02.12.15 23:15:11)
kozmetiğin zararı var ama nasıl oluyo işleyişi tam bilmiyorum. zaten 16 17 yaşından itibaren bu ürünleri çok sık kullanan kişilere bakın teyze gibiler. günümüzde 25+ yaşındaki hatunların çoğu teyze gibi ama güzel olduklarını sanıyorlar. hep bu kozmetikten işte. yaşını büyük gösteren hatunlar var ama doğal şekilde olduğundan bu kadar rahatsız etmiyor hatta kendine göre bi güzelliği çekiciliği olabiliyo ama bu yapay boyalar vs kötü.
- ergenpezeveng (03.12.15 00:35:25)
Yüze sürülen bir krem taşıkardiyi tetikleyebiliyor mesela.
kremler sürüldüğü zaman vücuda giriyor aynen dediğin gibi.
kremler sürüldüğü zaman vücuda giriyor aynen dediğin gibi.
- innerbliss (03.12.15 09:56:58)
[]
ankara'da 1 aylık kalacak yer
için airbnb guvenilir olur mu? bir proje icin en az 1 ay kadar ankarada olmam gerekiyor, yenimahalle'ye yakın olmalı.
referansına bak muhakkak. tabiki güvenilir olur
- xin zhao (02.12.15 19:59:22)
[]
tur şirketlerinde pazarlık payı
selamlar,
sömestr icin tur dusunuyoruz. pronto ya da ets gibi buyuk tur firmalarında acenteye gidip 4 kişiyiz biraz indirim yapın gibisine pazarlık sansımız olur mu? tecrube eden var mı?
sömestr icin tur dusunuyoruz. pronto ya da ets gibi buyuk tur firmalarında acenteye gidip 4 kişiyiz biraz indirim yapın gibisine pazarlık sansımız olur mu? tecrube eden var mı?
4 kişiye ciddi indirim almanız çok zor.
- [silinmiş] (02.12.15 06:01:56)
En fazla küsüratı silerler ya da yurtdışı tur ise seyahat sigortasını beleş yaparlar.
- whoosie (02.12.15 08:14:50)
pronto turdan uzak dur derim.
- Bysb (02.12.15 09:19:57)
biz gidecektik prag'a yüz kişiye sorduk burda da sordum herkes donarsınız dedi. gidin diyenler de oldu ama kışın gidip gören herkes gezilmez diyor. en sonunda ocakta gitmiş birilerini bulduk kardan sokağa çıkamamışlar, anlattıklarıyla bizi gitmemeye ikna ettiler
www.eksiduyuru.com
eylül ortasında amsterdam'daydım yağan yağmur yere düşerken donup tanecik olarak iniyodu. eylülde ya.
www.eksiduyuru.com
eylül ortasında amsterdam'daydım yağan yağmur yere düşerken donup tanecik olarak iniyodu. eylülde ya.
- mula (26.11.15 22:19:01)
prag ve viyana arasına hallstatt'ı eklemezseniz gönül koyarım.
- uuth (26.11.15 22:22:40)
@uuth, hayaller zaten hep hallstat da, gerçekler istanbulda kalacak gibi. herkes cok soguk demiş:/
- galandar kostumu (26.11.15 22:36:44)
kardeş yanlış anlama da soğuk olursa ne olacak ki? o saydığın yerleri soğukken de gezmek ayrı bir zevk verir. hele de kar yağıyorsa.. yok açık havada fotoğraf çekeceğim kafelerde açık havada güneşin altında bira içeceğim derdin özellikle varsa o ayrı tabii
- burya (26.11.15 22:45:23)
@burya, cok paramız olmadıgı icin daha cok acık alanda vakit geçirmeyi seven turist tipiyiz. sokaklarda sürterken götümüz donmasın diye sordum ne kadar soguk diye. hiç orta avrupa'da bulunmadım bi fikrim yok, gugıllasam ocak sıcaklık ortalaması 5 derece cıksa onu da anlamam. zira nem oranı ıvır zıvır var. sorumun özeti sokakta dolanmaya uygun olur m?
- galandar kostumu (26.11.15 22:53:37)
ya o sıra hava durumuna bağlı. ocak ayı genelde karlı geçiyor. hallstat da kar olur muhtemelen de.. sonuçta duruma uygun giyindikten sonra sıkıntı olmaz. ocak ayı ortalaması 0 derece görünüyor mesela viyana için.uygun kıyafetle gitmezseniz her yeriniz donabilir gerçekten de. ancak dediğim gibi kıyafet uygun olduktan sonra sıkıntı olmaz bence
- burya (26.11.15 22:56:44)
Semester:Donem
Semester tatili: Iki donem arasi tatil
Turkcelesmis: Sömestr
Yanit: Hava soguk olunca pek eglencesi kalmiyor.
Semester tatili: Iki donem arasi tatil
Turkcelesmis: Sömestr
Yanit: Hava soguk olunca pek eglencesi kalmiyor.
- Traveller (26.11.15 23:42:45)
Türkiye'den daha soğuk olmaz bir kere, bence gidin kışın gezmek, görmek daha güzel olur; her yer daha az kalabalık, daha gezilesi, görülesi olur. Tabi burada sizin toleransınız önemli, grubunuzda her zor durumda mızmızlanacak tipler varsa çok sorun yaşarsınız fakat herkes sizinle aynı kafada ise hava durumu çok etken değil, insanların çoğu her şey rahat, hazır olsun istiyor, 10 metre yürümeye üşeniyor, tabii güzel şeyler görmek, hissetmek için bazı dezavantajları yaşamak gerekiyor, siz bu modda iseniz ve arkadaşlarınız da bu modda ise gidin ama değilse sıkıntılar yaşamanız olası.
- gezegen olan pluton (27.11.15 00:12:03)
donmuyor ben yaptım oldu.
- her gece aç (27.11.15 01:05:07)
Soguk korkulacak bir sey degil. Iyice giyiniyorsun, geciyor.
Ayrica avrupa cok asiri pahali bir yer de degil soncuta, butceniz azsa ona gore arastirma yapip pahali yerlere oturmayacaksiniz demek ki.
Subat aylarinda su ana kadar moskova, new york, stockholm, oslo vb sehirlere gitmis bir insanim. Cok iyi oldu cok da guzel oldu cunku kendimi korur sekilde giymistim.
Kar olup olmamasiysa belli olmaz, yazin geldiginizde de 10 derece olabilir mesela viyana. Ama 35 de olabilir. Sans isi. Hem karlar altinda bir yeri gormekten guzeli mi var?
Ayrica avrupa cok asiri pahali bir yer de degil soncuta, butceniz azsa ona gore arastirma yapip pahali yerlere oturmayacaksiniz demek ki.
Subat aylarinda su ana kadar moskova, new york, stockholm, oslo vb sehirlere gitmis bir insanim. Cok iyi oldu cok da guzel oldu cunku kendimi korur sekilde giymistim.
Kar olup olmamasiysa belli olmaz, yazin geldiginizde de 10 derece olabilir mesela viyana. Ama 35 de olabilir. Sans isi. Hem karlar altinda bir yeri gormekten guzeli mi var?
- kuehles blondes (27.11.15 03:22:39)
turkiyeden daha soguk olmaz mi :D
arkadasa harita gonderelim, avrupali dedigin gunes gormeye turkiyeye geliyor.
arkadasa harita gonderelim, avrupali dedigin gunes gormeye turkiyeye geliyor.
- baldur2 (27.11.15 05:37:36)
@baldur2 turkiye guneyden ya da istanbuldan ibaret degil.
Dogu -kars&erzurum- iskandinavyayla yarisir. Edirne-ankara vb orta avrupayla yarisir.
He yazin daha sicak ve gunesli bolge avrupayla karsilastirildiginda. Ama soguklari karsilastiriyoruz.
Dogu -kars&erzurum- iskandinavyayla yarisir. Edirne-ankara vb orta avrupayla yarisir.
He yazin daha sicak ve gunesli bolge avrupayla karsilastirildiginda. Ama soguklari karsilastiriyoruz.
- kuehles blondes (27.11.15 11:41:37)
@kuehles
sehirleri kiyasladim haci ben, normal rakimdaki. yoksa 4000 metre rakim ile deniz kenarindaki bir avrupa sehrini zaten kiyaslayamazsin
sehirleri kiyasladim haci ben, normal rakimdaki. yoksa 4000 metre rakim ile deniz kenarindaki bir avrupa sehrini zaten kiyaslayamazsin
- baldur2 (28.11.15 01:24:13)
[]
acilde cekilen beyin tomografisi dandik olur?
gibi bişiy diyebilir miyiz? gecen sene basagrısı sıkayeti ile gittigim doktor tomografi istemişti, raporda bi asimetri gorulmustu ama doktor onemsememişti. lakin bu doktor ciddi maldı, doktor arkadaslar bana kızmasın bunu yazdıgı receteden baska bi doktor söyledi. neyse efenim bu olaydan bikaç hafta sonra basımı siddetli carptıgım icin acile gittim, ordaki tomografi raporunda bu asimetri yoktu ama acaba sadece kanama odaklı bakıp cok detaylı incelenmemiş olabilir mi? hiç mr cektirmedim, ve uzun suredir bas donmesi sikayetim var. beynimde bişiy olup da gözden kacma ihtimali nedir sizce?
öyle bi şey yok. balan doktorda biter iş. siz sonucu gidip alıp başka doktora gösterebilirsiniz.
- ergenpezeveng (24.11.15 23:36:56)
ssk varsa özelde mr 95tl ye çekiliyor. ben istiyorum deyip yaptırabilirsiniz. 15 dk fikan sürüyor beyin mr ı .
- ergenpezeveng (24.11.15 23:38:41)
tomografi raporunu acil vermiyor zaten. radyolog bakıyor filme, yorumluyor.
istersen nörolojiye görünebilirsin. acilden çözülmez bu işler.
istersen nörolojiye görünebilirsin. acilden çözülmez bu işler.
- siradisi00 (25.11.15 07:55:12)
[]
Memede sislik
Selamlar, 3 gun once falan bi hassasiyet hissettim, boyle adet oncesi sismenin daha da fazlasi gibi tek memede. Kitle var mi yok mu anlamiyorum ama icinde biseyler şiş gibi. Teyzem gecen sene meme kanseri tanisi aldi, cok korkuyorum:( hormonal bise olsaydi 2 memede de olmasi gerekmez miydi? Bu haftaici doktora gidicem ama belki icimi rahatlatacak bisiy diyen olur. Tesekkurler.
Edit: yas 28
Edit: yas 28
her oluşan şişlik kanser değil merak etme. hassasiyet olması da iyi bir şey. yine doktora gidin bakilir anlasilir hemen. kanser riski acisindan da anne baba kardesler disinda diger akrabalarin cok anlamli bir etkisi yok.
- gomugomunoo (22.11.15 12:14:10)
Kadınların memesindeki kitlelerin %85'i iyi huyluymuş. Yani kanser değilmiş. İnşallah seninki de o 85'in içindedir. sırf senin için araştırdım bak. :) mutlaka haber ver sonuçtan buraya.
- ssiradanbirigibi (22.11.15 12:48:21)
kanser değildir. basit bi şeydir bence. ikisini de iyice elinle incele bakalım bi şey yoksa panik yapma. kaldı ki öyle bi şey olsa bile erken tanı olur ilaçla hallederler. onun dışında bugüne kadar hiç bi meme kanseri olayında şişmeye denk gelmedim hep elle bi kitle vs hissediyo millet. bence basit bi şey rahat ol sıkma canını :)
- ergenpezeveng (22.11.15 14:03:29)
yanlış anlamayın ama meme kanseri anne teyze anneanne gibi geçiyor. Bu kişilerde kanser olanlar ailesinde, hormon testi yaptırmalılar, eğer bu hormon kişi de çıkarsa meme kanseri olma ihtimali çom çok yüksek ( sngelina jolie bu sene memelerini bu hormon tespit edilince aldırdı )
Yani diyeceğim ihma etmeyin doktora gidin önleminizi alın!!
Yani diyeceğim ihma etmeyin doktora gidin önleminizi alın!!
- oscar (22.11.15 14:03:52)
[]
Bilirkisilik basvuru icin belgeler-ik'dan mi istenecek?
Gunaydin duyuru ahalisi, adliye'ye bilirkisilik icin basvurayim diyorum. 2 tane belge var,
-Bilirkisilik yapacagi alanda en az 3 yil deneyime sahip oldugunu gosteren belge
-disiplin yuzunden meslekten cikarilmadigini gosterir belge
Efenim ben isten cikali 8 ay oldu, bunlari arayip ik'dan mi rica etmeliyim bana postalasinlar diye?
-Bilirkisilik yapacagi alanda en az 3 yil deneyime sahip oldugunu gosteren belge
-disiplin yuzunden meslekten cikarilmadigini gosterir belge
Efenim ben isten cikali 8 ay oldu, bunlari arayip ik'dan mi rica etmeliyim bana postalasinlar diye?
ikincisini meslek odasından alman lazım.
- bryan fury (22.10.15 08:15:54)
işten kendi rızanla ayrıldıysan, eski işyerinden " galandar kostumu falanca falanca yılları arasında - bunun min. 3 yıl olması gerek tabii- firmamızda falanca görevde çalışmıştır" şeklinde bir yazı talep edersen yeterli olur. odaya kayıtlı olarak çalışmak zorunda olduğun bir mesleğin yoksa da disiplinle ilgili zımbırtıyı çok dikkate almıyorlar (eğerilk belgeyi alırsan). bende öyle oldu oradan biliyorum. zaten evraklarını eksik bulurlarsa bir duyuru yapıp, evrak tamamlamak için ek süre veriyorlar .
- morartu (22.10.15 09:55:17)
[]
Kroniklesen bas donmesi
Selamlar,
Yaklasik bi sene evvel kafami carptigim icin tomografi cektirmistim. Bu olaudan bikac ay sonra bas donmesi sikayetim basladi, ozellikle gerildigim zamanlarda artan bi donme. Etraf donuyor gibi degil de ben sallaniyormusum, ya da bastigim yer yumusakmis gibi bi his. Sonra tomografi cektirdigim hastanede norologa gittim(bunun ustunden de 8-9 ay gecmistir), daha yakin cekildigi icin gerek duymadi sadece muayene etti, kan tahlili yapti bisey yok dedi. Lakin benim bas donmeleri gecmedi gitti. Oturdugum yerde, ayakta sabit dururken sallaniyorum hissi gecmiyor. Ve tekrar norologa gitmeye cok korkuyorum ya kotu bisiy cikarsa diye. Mr zaten baska bi fobim. Beni bu konuda rahatlatcak biseyiniz varsa cok sevinirim, zira ciddi ciddi tribe giriyorum beynimde bisey mi var diye:(
Yaklasik bi sene evvel kafami carptigim icin tomografi cektirmistim. Bu olaudan bikac ay sonra bas donmesi sikayetim basladi, ozellikle gerildigim zamanlarda artan bi donme. Etraf donuyor gibi degil de ben sallaniyormusum, ya da bastigim yer yumusakmis gibi bi his. Sonra tomografi cektirdigim hastanede norologa gittim(bunun ustunden de 8-9 ay gecmistir), daha yakin cekildigi icin gerek duymadi sadece muayene etti, kan tahlili yapti bisey yok dedi. Lakin benim bas donmeleri gecmedi gitti. Oturdugum yerde, ayakta sabit dururken sallaniyorum hissi gecmiyor. Ve tekrar norologa gitmeye cok korkuyorum ya kotu bisiy cikarsa diye. Mr zaten baska bi fobim. Beni bu konuda rahatlatcak biseyiniz varsa cok sevinirim, zira ciddi ciddi tribe giriyorum beynimde bisey mi var diye:(
belki fobiden kaynaklıdır psikolojik olarak kalmıştır, belki de vergitodur.
- carl zeiss jena (15.10.15 23:16:30)
kbb ye gidin.
- baskabirsekildeolabilirdi (15.10.15 23:17:31)
İçkulak kristallerinde bir sorun olabilir ciğer, kbb'ye bir görün sen.
- banabirmasalanlatbaba (15.10.15 23:18:48)
hem vertigo hem boyun omur sorunlu biri olarak soyle bir trick soyliyim: gozlerini kapayinca daha cok donuyorsa norolojiye, gozlerin acikken daha cok donuyorsa kbb'ye git. norolog boyun mr'i cektirip fitik falan var mi baksin, zaten kafayi carpmissin, o da mumkun.
beyninde bi sey, doktorlar soylemis onu zaten:)
beyninde bi sey, doktorlar soylemis onu zaten:)
- no avalon (16.10.15 01:00:32 ~ 01:01:00)
www.youtube.com
bende de baş dönmesi vardı devlet hastanesindeki kbb ye gittim ilaç yazıp yolladı ben de ilaç kullanmak istemedim zaten o sıralar çok ilaç kullanıyordum. eve gidince bu videodaki hareketleri yaptım geçti. ama birinin yardımına ihtiyacın var tek başına açıları ayarlaman zor olabilir.
bende de baş dönmesi vardı devlet hastanesindeki kbb ye gittim ilaç yazıp yolladı ben de ilaç kullanmak istemedim zaten o sıralar çok ilaç kullanıyordum. eve gidince bu videodaki hareketleri yaptım geçti. ama birinin yardımına ihtiyacın var tek başına açıları ayarlaman zor olabilir.
- toua tokuchi (16.10.15 01:17:36)
[]
Isveren onceki maasimizi gorebiliyor di mi?
Bir tanidigin firmasinda kendimi sigortali gosterip primimi odemeyi dusunuyordum ama bu kisi onceki maas bilgilerime ulasamasin istiyorum. Durum nedir?
hayır canım nasıl görecek?
ya eski iş yerine sorar öğrenir, ya da eski iş yerinin maaşını hangi bankaya yatırdığını öğrenir önce, sonrada o bankadan tanıdık birini bulup senin hesabını incelletirip öğrenebilir ki bu da suçtur.
ya eski iş yerine sorar öğrenir, ya da eski iş yerinin maaşını hangi bankaya yatırdığını öğrenir önce, sonrada o bankadan tanıdık birini bulup senin hesabını incelletirip öğrenebilir ki bu da suçtur.
- etna (03.10.15 21:38:35)
Ama ama, vize evraklari icin sirketten belge isterken 4a hizmet dokumunu alabiliyorlardi sanki? Ben mi yanlis hatirliyorum
- galandar kostumu (03.10.15 21:39:57)
Sanırım artık göremiyor, eskiden sigortadan bakabiliyorlardı ama o e-devlete geçti ama yine de sgk'da ödenene sigorta üzerinden hesaplanabilir sanırım.
- atom karincanin torunu (03.10.15 21:40:54 ~ 21:41:14)
4a hizmet dökümünü istiyor senden görüyor yani.
- Mcfly (03.10.15 23:07:46)