Ekşi Duyuru

öyle. o kadar çok ki yok artık bu da mı ingiliz dedirtiyo artık bi yerden sonra.

dünyada iyi olan bi çok şey ingilizlerden çıkıyor müziğe özgü değil.

öyle. ada ülkesi olduğu için ve iklimi yüzünden bence.

İngiltere'den babam çıksa dinlerim :P
Ben de kasvetli iklimine bağlıyorum bu durumu.

www.youtube.com

yeni mi taşındın gop'a? yeni taşınmadıysan neye şaşırıyorsun :)

@xenophobe yok yeni değil mesela 2 sene önce 1 hafta su gelmemişti, kar suyu eritmiştik:) ama bu aralar çok sık olmaya başladı.

yorumlardan çekindim, izleyemedim. kaleci onur'la alakası var mı?

kaleci onur'la uzaktan yakından alakası yok :)

***MİDESİ KALDIRMAYACAK OLANLAR OKUMASIN***

yatakta üzerine bok sürmüş, elindeki boku yiyen/yalayan ve bu sırada mastürbasyon yapan kıllı mıllı bi herif var. kolay kolay tiksinmem, bunu izledikten sonra kusmamak için zor tuttum kendimi.

***MİDESİ KALDIRMAYACAK OLANLAR OKUMASIN***

nedir o? Hiçbir şey anlamadım. kalecionur.swf yazdım hiçbir şey çıkmadı.

edit: hee, ben de ne diyorlar diyorum.

@secilmis uye şuan ekşide sol frame'de konuşuluyor.

bi kere olduktan sonra bulmak neyse de, böyle bir şey neden var abi asıl onu soralım.

Çok boş vaktim var, hiç işim gücüm yok. Can sıkıntısından kurtulayım derken çok acayip şeyler izledim. Açıkçası bu swf'yi görünce ne şaşırdım ne de iğrendim. Olağan şeyler bunlar, bunlar yine iyi mk.

ben de başını izledim hemen kapattım da bok değildir ya.geçenlerdeki bi şaka gibi nutella falandır.

almışsın artık kardeş ne diyelim?

hayırlı olsun..

bence güzel. ben kullanıyorum. önde çalışan fazla uygulama yüklemezsen şarjı 1,5 gün bile gidebiliyor. baban ekranın boyutuna(küçüklüğüne) laf etmeyecekse güzel tercih.

moto g alabilirdin. ama almışsın artık hayırlı olsun.

biz de annemle babama aynısından aldık bikaç ay önce, bence iyi seçim.

ben bi buçuk sene oluyo alalı, ekranı küçük diye anneme verdim ama iyi telefondu şarjı da güzel gidiyor hala. annem de severek kullanıyor.

baban dokunmatikte sorun çekmiyorsa o fiyata gayet iyi telefon.

seni sevenlere onları sevmekten başka hiçbir borcun yok. keyfine bak. büyümek öyle bir şey değil.

Gelecek kaygisi olmasa aslinda buyumek guzel.

andropoza/menopoza girme yaşı da erkene çekilmiş, sen esas 26 yaşında gör kendini... düğmen nerde?

O değil de 25-26 yaşına gelince çok pis oluyor. 25 sanki bir eşik. Ondan önce gençsin, onu geçince çok pis yaşlanmış gibi hissediyorsun. :/

oluyor öyle , büyüdükçe geçiyor

ben 4 senedir 21 yaşından ileri gitmedim. bi de öyle dene.

"Buyuk" olmanin da ayri bir tadi var. Universite ya da lise zamanima gore daha mutluyum pek cok acidan. Tabi bunda Kanada'ya tasinmis olmamin da etkisi var.

oha lan aynı ben valla. dimi lan keşke büyümesek

ama birde şöyle bir şey var çok paran olsa sıfır sorumlulukta olur zaten bi şekilde öyle de olur yani

ben de. yaş 46

30 yaşındayım, 21 yaşında olsam anasını satarım dünyaın diyorum ve 21 yaşındaki halime çocuk gözü ile bakıyorum

küçük olmanın güzel yanları

- hafta sonlarının ve yazların tam gün oyun mesaisi olması
- sorumluluk olmaması
- erken kalkmak zorunda olmamak

büyük olmanın güzel yanları

- kendi paranı kazanmak, dilediğin gibi harcamak
- babanın ve annenin lafını dinlemek zorunda olmamak
- diğer insanlar tarafından kaale alınmak, saygı görmek

Bebeklik, cocukluk, hatta ergenlik bile yetiskinlikten ve yasliliktan daha iyi. Yetiskinler icin hayat igrenc. Kucuk prens te buyuk insanlar hakkinda soylenen her seye katilyorum. Hatta alper kamuya da katiliyorum "5 yas insanin en olgun cagidir, sonra curume baslar". Curuyoruz.

aileden uzaksa musula bile gidilir.

not: ailesiyle sorunlu bi kişilik değilim.

paran varsa yarı burslu alternatifler. ama tabi senin nasıl biri olduğunla da ilgili. özele git dememin sebebi dil mesela, en mühim şey mezun olduktan sonra ve erzurumda zor olur öğrenmen. hukuk okurken imkan olmuyor pek, hazırlık okumak iyi olur.

edit: istanbul'un ayırtedici özelliği çok. ama dediğim gibi senin kişiliğinle ilgili. konferanslar, vakıflar, önemli insalara ulaşım. bu tip şeylere ilgi duyup kendinş geliştireceksen elbette istanbul oldukça önemli. ama yüzde doksanın yaptığı gibi çok afedersin öküz gibi okuyup geleceksen farketmez.

Gidilir tabi, İstanbul'un ayırt edici özelliği ne ki? Diyarbakır, Ağrı, Van tercihlerimde ilk sıralardaydı. Tutturabilseydim daha önce doğuda yaşamış bir batılı olarak seve seve okurdum, o yüzden kendini benimle kıyaslayıp gittikten sonra küfretme bana.

gidilecek üniversitenin "kadrosu" çok önemli. internetten, özellikle prof.doçent kadrolarına bakıp, araştırıp, tercih yapılabilir.(örneğin ankara hukuk fak. hocaları'nın -emekliliği gelmiş- bir kısım hocaları, atılım üniversitesi kadrosunu oluşturdular...)

bir de yine o hukuk fakültesi'nin ve o üniversite'nin "ideolojik" baskı(lar) kurup kurmadığı...soru ve araştırılacak konu çok. istanbul'daki özel ün.'leri yine de araştırmak mantıklı. bol şanslar...

Belirledigin surenin dolmasini beklemek zorundasin.

bitirip

Doğrusu :2. Demek 2. Kez okunan be diploma alınan ya da alınacak üniversite. Genelde açıköğretimde bitirilen ya da okunan bölüm için kullanılır.

örgünde okunurken açıköğretimden de 2. üniversite okunur. illa bitirmek gerekmiyor.

30

30'u geçmesi lazım, kadın için de aynı.

27. 30'dan sonra zaten ölüyo insanlar, o yaştan sonra evlenmenin anlamı ne? liseyi 17-18'De bitirdiğini, üniversiteyi de yiye sıça geze toza 6 senede hallettiğini varsayıyoruz. 24 oldu. askerliğini yapar, gelir evde yatar dinlenir, iş miş bulup 1-2 senede kendi düzenini oturtur, 27'sinde artık yolunu bulmuş ve kendini tanımış, dünyayı az buçuk görmüş bi genç adam olarak evlenir. sonra eşiyle de hem gençliğini, hem ihtiyarlığını yaşayabilir.

benim kendim için ideal bulduğum, kendime şeyaptığım yol bu. 30 yaşına kadar bekar kalmışsam o saatten sonra zaten evlenmem herhalde.

"gençliği yaşama" konusu da bana garip geliyo biraz... 20 yaşında evlensen tamam gençliğini yaşamamışsın derim de 25 yaşına gelmiş bir adam "gençliğimi yaşamadım yea" diyosa ölsün zaten, o yaşa kadar yaşamayan adam evlendikten sonra da yaşamasın gençliğini jashnfjkl

Genelde 30 ideal derler. Ama hem kadin hem erkek icin hayatini diledigi gibi yasamadan gencligin tadini cikarmadan evlenenlerde sonradan problemler cikiyor.

38-40. hatun kişisi o yaştan sonra lazım olur :)

valla geçende danışman hocam bile dedi "30 olmadan sizi evlendirmiyoruz!" diye, o yüzden bilemedim şimdi :D

erken evlenmenin de avantajı var, kişiliğini karşındakiyle senkronize olarak geliştirip, değiştirip, daha uyumlu bir çift olabiliyorsun -gerçi o zaman da ne kadarı senin kişiliğin oluyor orası tartışılır- ama ne kadar olgun oluyorsun bir de o da var.

ama diyelim ki 30 ve sonrasında evlendin, o yaşa kadar kişiliğin çoktan oturmuştur. biraz ince eleyip sık dokuyabilirsin veyahut da tam tersi "yalnız kalmayayım" düşüncesi ile ilk önüne gelenle evlenebilirsin. bunlar hem kadın hem de erkek için geçerli, söyleyeyim. yani bu tip handikapları var. ama kişiliğin oturduğu için olgun olursun aynı zamanda, o iyi. ne istediğini ve ne yapacağını bilirsin. karşındaki de bunları bilir. ona göre belki birbirinize göre ayarlarsınız olayları -eğer olabiliyorsa- ya da birlikte olmazsınız, kısa vadede kendi yollarınıza gidersiniz. böyle çok çeşitli durumlar var kısacası :)

o yüzden şu var: eğer karşısına "evlenmek" gibi bir olgu çıkarsa, bir kadının ya da erkeğin, şu yukarıdakileri düşünerek hareket etmesi gerekir bence. bu durumda ben ideal bir yaş vardır, diyemem aslında. bir de herkesin olgulaşma yaşı farkı, mesela benim yaşım 30'a yanaştı ama hala çocuk gibiyim çoğu konuda. 24 yaşında evlenen bir erkek arkadaşım ise acayip olgun adamdır, evlendiğinde de olgundu zaten -böyle de meyve gibin oldu da neyse :D - yani kısacası, ilişkiden ilişkiye ve kişiden kişiye değişir bu durumlar -niye özet geçmediysem?-

köydeyse 18-21, şehirdeyse eğitim ve aile durumuna göre değişir. mesela adam liseyi bitirip bir işte çalışmaya başladıysa 18'inden sonra evlenebilir ama üniversite bitirip yüksek lisans master yurtdışı eğitimine kayarsa 30'a kadar yolu var.

30+ bence biraz zor.

Hemen cocuk da istemezler allah bilir, 40 yasinda cocuk "baba baba" der adama. Cocuk kucucuk, baba dede gibi olacak.

27-28 bence iyidir bi erkek icin. En fazla 30, olabilir. :) Erken evlenmek daha iyi bence yaa.

Buradaki herkesle, bu konuda zit dusunuyorum zaten.

27

evliliğin en büyük olayı bence yaşlılığı yalnız geçirmemek. çünkü bir yaştan sonra arkadaş edinmek kolay değil. o yüzden 35-38'e kadar kariyer basamaklarını tırmanmak, parayı bulup hatrı sayılır bir varlığa sahip olduktan sonra da evlenmek gerekiyor. fakir fakir evlenip napcan? sana da eziyet çocuklarına da.

35 iyidir. En geç 40 en erken 30 olmalı.

32'imde evlendim. bi sorunla karşılaşmadım

32

27-35 yaş arası.

Yalnız ölmekten korkmaya başladığı yaş.

evlilik bir hayat arkadasligi kurumu olduguna gore ilk once kendini taniyacaksin, kendine yeteceksin, yalniz yasamis, yalniz seyahat etmis, para idaresini ogrenmis, dostunu dusmanini ayirmis, ailenle olan iliskilerinde belli bir duzene gelmis olacaksin. butun bunlari 30dan once yapabilen insan sayisi cok nadir. dolayisi ile kendi yangin yerine baskasini davet etmek ve davet edilenin de bunu kabul etme salakligini gostermesi bence turkiye'deki evliliklerin cogunun neden mutsuz oldugunu anlatiyor. ilkokul mezununa tez yazdirmak gibi, herkes icin katmerli mutsuzluk, hem yazana hem okuyana...

yalnız hissetmeye başladığı an.

filmin başındakini soruyorsan mor ve ötesi - hayat. gül kendine albümünde daha kaliteli bi kaydını bulabilirsin ama filmde kullanılan demosu daha güzel bence.

@reocker onu biliyorum zaten de belirttiğim dakikada klasik müzikten sonra giren oryantal benzeri müziği diyorum.

Great barrier - cairo olabilir mi?

kadına olan her türlü şiddetten dolayı kadın olmak daha zor. toplumsal kimlikten ötürü.

"erkeğe şiddet" diye bir ifade bile kullanamıyoruz. gerisini sen düşün.

Turkiye'de kadin olmak daha zor ama ataerkil yapi, erkeklere de zarar veriyor aslinda.

Bir arkadasimin soyle yazisi vardi:


taritiwele.blogspot.ca

yaşamak çok zor

ınsan olmak desto

türkiye'de kadın olmak daha zor. gelişmemiş toplumlarda kadın doğrudan nesne gibi görülüyor. duyguları olan insanlar bunu kaldıramaz.

erkeklik de zor. genelinin hayat boyunca çalışma zorunluluğu var. askerlik gibi insanı yıpratan mecburiyetleri var. hep güçlü olmak zorunda. yani kendinden hep bir şeyler beklenen kişi erkek. askerlik yapmayınca kız bile vermiyorlar. işin olmayınca da. sonra sünnet oluyorsun. hep birilerine bir şey kanıtlama çabası var. basit gibi görünüyor ama aslında çok yorucu ve yıpratıcı.

kadın olmak tabii ki de. sebebi de ataerkil bir dünyada yaşıyor olmamız. namus cinayetleri, her türlü şiddet, her türlü cinsel istismar, küfür dilinin eril olması, giydiğinin giymediğinin hesabının sorulması, gece sokağa çıkamamak... kısacası her türlü toplumsal baskı kadını sindirmeye ve alçaltmaya yönelik.

Her ikisinin de farklı zorlukları var ve bu ülkede ikisi de zor, cinsiyetten bağımsız.

Kadınların her alanda hayatları zor; evde zor, iş hayatında zor, sokakta zor. Fiziksel olarak kendisini erkeğe karşı koruyamıyor. Bu büyük sıkıntı. Ama erkeğin de katlanmak zorunda olduğu ve hakikaten zorlayıcı olan toplumsal beklentiler derdi var. Askere gidecek, para kazanacak, güçlü olacak, koruyacak, kollayacak. Hiçbir zayıflık belirtisi göstermeyecek, hep güçlü duracak. Bu da zor hakikaten, erkek dediğin de insan nihayetinde.

Medeni bir ülkede/çevrede kadın olmak avantajlı. Yobaz, ataerkil bir toplumda kadın olmak daha zor.

avrupa'da, amerika'da kadın olmak daha avantajlı bence. mutsuz kadın yok valla.

türkiye her konuda olduğu gibi arada kalmış. hayvan gibi tacize uğruyor türk kadını. psikolojisi sağlam bir türk kadınına henüz rastlayamadım. hepsi yaşantısının belli bir döneminde sözlü ya da başka yollu bir şiddete maruz kalıyor. kimisi sonrasında elde ettiği güçle üstesinden geliyor ama absürt bir şey ortaya çıkıyor. buna kezban falan diyoruz işte.
kimisi de garibim bulduğuyla evlenip evcilik oynayarak mutlu rolü yapıyor... bu da annelerimiz falan heralde...

Türkiyede isen değil kadın erkek, ağaç olmak bile zor, kesiyorlar vesselam.

biyolojik olarak bakarsak kadın olmak çok zor yahu. düşünsene kadın her ay kan döküyor. bunun psikolojik sıkıntılarından dem vuruyorlar sürekli. doğum ise bambaşka bir zorluk. içinde bir şey büyüyor sürekli. tüm hormonlarınla oynuyor kafasına göre. çocuk doğurmak insanoğlunun katlanabileceği acı katsayısının iki katı derler. kadın o acıyı yaşıyor doğumda. sonrasında bebeği emzirme ise yine ayrı bir dert.
zor iş valla.

Tabi ki kadın olmak daha zor.

edit: en doğrusunu arnold schwarzeneger nickli üye demiş:
"Kadın olmak zor da, bundan yakınan şehirli pop-feminist tayfaya değil. Onlar bu zorluktan ekmek yemeye çalışanlar."

Bu heteroseksüel, ataerkil; erkek olmayı en yükseğe koyan düzende, "heteroseksüel ve maskülen erkek" olmak dışında her şey zor.

Demek istediğim durumun uzun uzun anlatılan hali şurada: vimeo.com

(bkz: kadınların hayatları zordur/1)

Erkek olmak daha zor cunku kadinlar ustun.

Türkiye gibi müslüman nüfusu fazla üçüncü dünya ülkelerinde kadın olmak zor tabii ki. Çalışmak istersen orospusun, tecavüze uğrarsan sen tahrik etmişsindir, okumana gerek yok, bir fikrin olamaz, taytın üzerinde kısa tişört giysen teşhirci, tunik giysen kezbansın, evde oturup yemekle bulaşıkla uğraşmak için dünyaya gelmişsindir, annen erkek kardeşini senden daha çok sever, sevgilin varsa sevişmelisin, ama evlendiğinde bakire kalmalısın. Bütün bunlardan dolayı akıl sağlığını yitirmemeyi başarabildiysen ne mutlu.

Erkeksen de askere gidiyorsun işte. Patates soyup çarşaf katlıyorsun. Bayağı zor bir olay gerçekten. Evet.

Kadın olmak zor da, bundan yakınan şehirli pop-feminist tayfaya değil. Onlar bu zorluktan ekmek yemeye çalışanlar.

www.hurriyet.com.tr

Türkiye'nin batisinda ve büyük sehirlerde kadin olmak hic zor değil. Bilhassa her sey ayaklarinizin önüne serilmis bir hayat yasayaşaya bilirsiniz ama erkeğe her türlü sey bindiriliyor askerlik is bulma ve aile gecindirme vs vs. Su an icinde bulundugum cevrede bir kiz olarak dogmayi isterdim erkek olmaktansa.

six feet under yapilmis en iyi dizidir. the wire gibi muthis bir diziden sonra ancak o kurtarir :)

Game of Thrones.

Ha soruyu tam okumadan yazmışım, disq haklı; tabii ki six feet under'dan aşağısı kesmez. Yeni dizi diyorsanız da yukarıda belirttiğim gibi Game of Thrones.

hala izlemediyseniz breaking bad izleyin.

hocam senin seviye yüksekmiş.

devam edenlerden "mad men"

bitmişlerden "six feet under" ı öneririm.

sopranos mafyozi ayrıntıların gerçekçi işlenişiyle harikadır. the wire sonrası hafif ama doyurur.
sonra da the shield ile ilgilenin.

ilgili olduğun konu suç ise, önereceğim sırayla;

boardwalk empire - 1920lerde geçiyor. kitap gibidir. Wire ayarında önerebileceğim tek şey bu. özellikle eski usül mafyavari konulara ilgin varsa. Godfather öncesi dönem olarak bile düşünebilirsin.
breaking bad
sopranos
true detective - seri katil üzerine
rubicon - tek sezonluk. istihbarat üzerine.
hannibal - seri katil üzerine.


ayrıca şu liste işini görür
www.imdb.com

Yazılanlar üzerine yorum yapıcam, benim önerim Six Feet Under olur. Rubicon güzeldir ama bir sezon sonra iptal edildiğinden dizi yarıda kaldı. Hannibal'ı önermem. Breaking Bad'i ben sevmemiştim, ama sana güzel gelebilir. Six Feet Under izlediğimi bilenler genelde Sopranos ve Oz'u öneriyor. Ama her iki dizi konusunda da bir fikrim yok. Oz'u zaten izlemişsin.

Black is the new orange ve House of Cards. VE the Boss

Profesor olacak yasa gelmissin! Okunmaz!

başlanır.

25 yaşında tıpa başlamayı düşünüyorum.

başlanır hiç sıkıntı olmaz.

Başlanır. Zaten hazırlığıydı, 2. senesiydi derken 20de başlayanlar var bayağı.

şu anki durumuna, hedeflerine falan bağlı olarak değişir ama tek aklına takılan yaş olayıysa sıkıntı olmaz okunur. babam hukuk fakültesinden mezun olduğunda ben 7 yaşındaydım o da 32-33 yaşında falanmış demek ki. İkinci mesleğiydi gerçi onun ama "bu yaştan sonra bizden geçmiş, kafam almıyor" olayları olmadı hiç. çok alışmak gerek ama hem kazanmak hem de adamakıllı mezun olmak için..

zaten bi çok insan 24-25 yasında mezun oluyor artık.hiç geç değil.

istiyorsan başlanır. mesleğin getireceği tüm sonuçları göz önüne alabiliyorsan oku. eğer hukuk fakültesinde okumak veya adaletle ilgili bir mesleğe dahil olmak istemiyorsan başlama sakın, hem çok sıkılırsın çok bunalırsın, hem de çok çalışmak zorunda kalırsın. dünyadaki en kötü kesişim, sıkılıp bunaldığın halde çalışmak zorunda olmak. meslek hayatı da aynı şekilde, sevmiyorsan, sıkılıp bunalırsın ve çalışmak zorunda kalırsın.

duyurularını görüyorum arada, bence hukuktan başka bir bölüm seç dostum. ölümüne istemiyorsan hukuk fakültesinde okumayı ve hukukçu olmayı, inanılmaz sebatkar olmalısın bitirmek için ve bitirdikten sonra herhangi bir maddi beklenti içine girmemelisin.

kısacası seviyorsan gel, sevmiyorsan hiç bulaşma.

seyfi oktay, hukuk fakültesini 10 yılda mı ne bitirmişti. adam, adalet bakanı oldu.

Başlanır tabii ki. Bizim fakültede afla gelen, dgs ile gelen yaş ortalaması 35 olan bir sürü kişi var. :)

Hukuk bana göre en az 35 yaşından sonra okunması gereken bir bölüm. Geç kalmışsın diyenleri ciddiye alma, onlar eğitimden anlamazlar.

ben de 22de baslayacagim uni ye farketmez yas rahat ol abi. hukuk da okunur tip da okunur herhangi bir bolum okunur o sorun degil. onemli olan sen hukugun senin istedigin sey olduguna emin ol. gerisi onemli degil yas vs. 18 de girip 22de bitirmiyor cogunluk zaten. bitirenlere de madalya takmiyorlar.

Başla, niye geç olsun, sevmediğin bi meslekte 40 yıl geçireceğine...

benim peder 30-35li yaşlarında bitirmiş istanbul hukuğu. 70 yaşına kadarda yaptı mesleğini sen düşün :)

22 yaşında hukuk dahil olmak üzere tüm bölümlere başlanır.

ben üniv. bırakıp 21 de başladım. şu an 23 üm 3.sınıftayım.zaman çabuk geçiyor. Kafana uygun bir ortama düşersen çok eğlenebilirsin. Hukuk okursan gelecek kaygında olmaz. 2 sene uzatsan bile 27 gibi mezunsun.

ben 22 yaşında üniversiteye girdim.pek sıkıntı yaşamadım.23 belki geç ama 22 kesinlikle değil.

22de Tıp fakültesine başlamıştım.

30 da 35 de bile olur

Lisans+yüksek lisans derken okuldan insanlar artık 27'sinde ayrılıyor. Bariz okunur.

Ben 25 yaşımda afla döndüm şimdi son sınıftayım. Artık baymaya başladı o kesin ama senin yaşında olsaydım hiç problem etmezdim. Zaten hukuk fakültelerinin yaş ortalaması genelde diğer fakültelerden yüksek oluyor, hem geç bitiren çok, hem de senin gibi sonradan yazılan bir çok insan vardır.
Bir de yukarıda da yazıldığı gibi aslında hukuk gerçekten 18 yaşında girip 22 de mezun olunacak bir bölüm değil. Mesela ABD'de bildiğim kadarıyla lisans mezunu olman gerekiyor hukuk fakültesine girebilmek için, yani 2. üniversite olarak okuyabiliyorsun.
Kısacası yaşı hiç dert etme, hiç geç değil. Ancak sadece avukatlık mesleği bu tantanaya değer mi, bunun değerlendirmesini iyi yap derim.

hukuk okuyacaksınız ama sonunda ne yapacaksınız? asıl soru bu bence. okunur, okumanın yaşı yok. bizim okulun birincisi 42 yaşındaydı :D

etrafınızda hiç tanıdık avukat olmadığını ve kendi ofisinizi açacak durumda olmadığınızı varsayarak başlarsak. 26-27 yaşında okul bittikten sonra staj yapacaksınız ve şunu da hesaba katın sizinle aynı yaştaki adamlarla çalışıp onların kağıt işlerini yapcaksınız. bunun yanında, piyasada ölücü bol olduğu için, alacağınız ücret de çok komik olacak.

ha bu arada 5 sene sonra iyi bir ücret almanız, istisnai bir adam olmadıktan sonra zor. unutmayın sadece 4 senelik tecrübeniz var. eğer askere giderseniz 3 ya da 3.5 sene. alacağınız ücret en iyi ihtimalde 3 bin ya da 4 bin olur. bu en kötü senaryo.

en iyi senaryo, bir şekilde ülkedeki lider hukuk firmalarından birine girersiniz, oradan sonrası kolay zaten, yaşın fazla bir önemi olmaz. alır yürürsünüz oradan.

hakimlik savcılık sınavı için en az 1 sene çok sıkı çalışmanız gerekir. kolay bir sınav değil ve çoğu şeyi ezbere dayanıyor. nasıl ygs'ye-lys'e çalışıyorsanız o şekilde çalışacaksınız. bunun kaçarı yok. işle yürütürebilirsiniz fakat çok çok zor.

bunun dışındaki işler içinse bir problem teşkil etmez. fakat avukatlık yapmak istiyorsanız, iyi düşünün ona göre karar verin.

30 yaşında dahi olsan başlanır. Ciddiye alma sebepsiz yere başlanmaz diyen dümbükleri. Hukuktan mezun olmak mesele değilse, -avukatlık için konuşuyorum- avukatlık da mesele olmaz. Tamamen çevreye, duruşuna bağlı. Piyasada leş avukatlar dolu. Asgari ücrete tamah eden fotokopicileri avuakt diye saldılar ortaya zaten. Onlardan bir farkın olacağını düşünüyorsan gel başla derim ben sana. 30 yaşına geldiğinde senden sadece 2 3 yıl tecrübe farkı olacak. Kapanmayacak bir şey değil.

Bundan sonraki süreçte disiplinli çalışarak, bitirebileceğin en kısa sürede bitirmeyi kafana koyduysan okunur elbette, niye okunmasın. Bu konuda bir yaş sınırı vs. olduğunu da düşünmüyorum.

Uzatmak ancak yurtdışında dil eğitimi, ciddi hobilere yönelmek ve bunlara zaman harcamak durumunda kabul edilebilir bu saatten sonra. Gidin hayallerinizin peşinden arkadaş, ben gidemedim, beceremedim istediğim bölümde okumayı. Pişmanım :(

bence git. Evde olmuyor öyle. Motive olamıyorsun.

ben de bu sene bıraktım dershaneye yazıldım. kendimi ettim, seni de tebrik edeyim; en doğrusunu yaptın. tüm konuları bilsen bile dershanenin büyük faydası var bence. derse katılma, hocanın püf noktaları anlatması, ödevler vermesi, ödevleri takip etmen, sınıftaki ve dershanedeki rekabet, girdiğin deneme sınavları... hepsi çok çok artı katıyor.

ayrıca her sabah 9'da kalkıp kahvaltı yapıp masanda ders çalışabilir misin? bence hayır.

birey olmazsa diğerlerine niye bakmıyorsun?

neyi bıraktın, alanın ne bunlarla alakalı biraz. Git.

@hohoya işletmeyi bıraktım. eşit ağırlık.

@ geberix

o zaman git. sonuçta işletme okurken birçok konuyu unutmuşsundur. üniversite sınavının içeriğiyle alâkalı mı diye sordum. çok deneme çöz. çok hızlı çöz.

hesaplanıyor.

--kemal kılıçdaroğlu mode on--
birazdan belgelerle ispatlayacağım

işte ispat: i.hizliresim.com

--kemal kılıçdaroğlu mode off--

Hesaplanır.

@error; mantık yürüterek yapsaydın bir şeyler o kadar gitmişken :)

hesaplanır ama parana yazık olur.en azından arka arka 5 soruda aynı şıkı işaretle 1 tane tutsa diğer 4 tane yanlış bile gelse yine sıfır oluyor.en azından risk almış olursun :)

ilginç ya. fem puan hesaplamada daha yüksek gösteriyor puanları. pek değmez gibi para vermeye.

Lys-1 e girdim ama hesaplanmadı. Çünkü afedersin sıçtım batırdım. Yani az biraz bi şeyler yapmış olman gerekiyor sanıyorum.

askerden kaçırtır

15-20 yil once lisans ne ise yariyorsa, bugun de maalesef yuksek lisans o ise yariyor.

Akademide devam etmeyi düşünmüyorsan bi boka yaramaz. Ortamlarda Ediz Hun misali yüksek mühendisim diye hava atmana yarar belki bi de, ortamın ilkokul terk adamlardan oluşuyorsa.

Akademisyenliğin ikinci aşamasıdır. Özel sektörde pek işe yaramaz

Ise yaramaz. Sadece erkeklerin askerini erteliyo

Yurt dışında çalışmak istiyorsan yapmak zorundasın. (Teoride değilsin ama pratikte.)

Mühendislik+MBA : yöneticilik
İİBF mezunu + yüksek lisans: etiket
Herhangi bir bölüm + MBA veya ECONFIN: finans sektöründe bir iş
Gördüğüm örnekler genelde bu şekilde. Bir de harbiden akademisyen olmak istiyorsan yapılan yüksek lisans var, sonrasında doktora bile yapılan

Bir alanda özelleşmeye yarar. (Misal inşaat mühendisliği çok geniş bir bölüm. Yüksek lisans ile daha spesifik bir alana yönelebilirsiniz.)
Kendi alanından başka bir alanda iş bulma olanağını artırır. (inşaat mühendisi olup mimari bir konuda yüksek yapan mühendis ince yapıda daha rahat çalışabilir mesela)
Askerden kaçmaya yarar.
Doktor olmadan önceki adımdır.

akademik dusunmuyorsan ilk etapta gereksiz, yani lisanstan hemen sonra yapmak anlamsiz, ama cok iyi bir muhendissindir mesela, 5 sene bi yerde calisirsin sonra spesifik bir konu ustune kendini gelistirmek icin yaparsin, o zaman nokta atisi olur, ise yarar. ben yaptim bi boka yaradigini gormedim.

işsiz kalan ünv. mezunlarına sığınaktır.

aileye çevreye "möstör yöpöyoröm" dersin.

dusuyorum, yenisini bulmaya calisiyorum. baslarda eskisi gibi olmuyor ama sonra alisiyor insan. ha pardon yanlis okumusum kizlar icin sordun sandim hahahah. tamam ikisi icin de gecerli cevabim.

en büyük boşluğu behzat ç. bittiğinde yaşadım. sonra dexter ve breaking bad.

tabi ki oluyor.
verkoren.files.wordpress.com
cdn.themetapicture.com
jokideo.com

yoo.

Olmasın diye son sezonlarında birkaç sene sonra alistira alistira izliyorum. Chuck, Merlin, House, nip/tuck hep son sezonunu bıraktığım diziler. :/

evet.

beni saran her dizi bittiğinde boşluğa düşüyorum. en çok özlediklerim de spartacus, prison break ve breaking bad.

the wire o konuda apayrı bir boyutta. cidden eski karakterleri iyi ya da kötü olmalarını bir kenara bıraktırarak özlettiriyor.

aynı etkiyi yapan six feet under var bir de. hatta bitişi sırf bu olayın hissiyatını arttırmak için özel yapılmış resmen.

diziyi geçtim kitap bitince bile oluyor o boşluk.

199xli senelerde doritos cipsten cikan bir kagıdı mektup ile teşvikiye bilmem kaç adresine göndermişti babam, cine 5 kazanmıştık 1 senelik üyelik. o zaman maçlar ve mikili kanallar cine5'teydi. getirip 1 senelik cine5 kurdular eve ücret ödemedik hiç. ardından 1 senesi doldu babam uzatmayacağız dedi olsun siz biraz düşünün biz size 6 aylık hediye edelim dediler 6 ay daha kullandık. sonra cihazı geri teslim ettik. evet fakirdik.

çanta, spor salonu üyeliği, mp3 player, konser bileti, şapka

sayılır mı bilmiyorum ama gameminer'dan 20 dolar değerinde "Disciples III - Renaissance Steam Special Edition" kazanmışlığım var.daha büyüğü yok.

15 sene önce falan dergiden jansport çanta kazanmıştım, halen kullanıyorum.

antalya'da 1 hafta tatil kazanmıştım bi alışveriş merkezinden yaptığım alışveriş bilmemnesiyle. ama tatil tarihleri kesindi ve değişmiyordu, final dönemime denk geldiği için gidememiştim, yandı :D

halen kullandığım ilk ve tek bilgisayarım olan ve bu cevabı yazmama vesile olan netbook'umu bilişim kongresi'nde çekilişle kazandım. hayatımın en büyük balından biriydi heralde. 4 yıldır kullanıyorum.

not: 24 yaşındayım. allah yüzüme bakmış heralde. yoksa hala bilgisayarsız sürtüyor olurdum sanırım.

Çocukken Sprite'tan 3 tane basket topu çıkmıştı.

Sadece bir kez kazandim o da greencard cekilisi. Ve maalesef amerikaya gitme hususunda ailemi ikna edemedigim icin onu da henuz alamadim.

bir kere market çekilişinden bisiklet çıkmıştı. Bir 15 sene önce falan.

Anneler günü kermes cekikisinden gümüş rengi boyalı vazo ve seçtiğim sarkilardan bir kaset doldurma hakkı kazanmıştım. O zamanlar gözümde büyük bir şeydi. Bendeniz, tarkanli yıllardı.

başkasına nescafe çekilişinden çıkan ps4'ü satın aldım haftasonu sayılmaz mı :(((

mtv ema gecesine çift kişilik davetiye kazanmıştım. yılını hatırlamıyorum.

Lig tv cekilisinden Coca Cola mini buzdolabi cikmisti seneler once. Kendisi dev gibi ama icine 4 kutu kola sigiyor sadece.

199X'lerde Hürriyet'in bir çekilişinden fön makinesi. Bir başka çekilişinden t-shirt (dandik, 1 giyişte pijamalık olanlardan). Karne zayıf.

Sırt çantası, mp3 çalar, kot pantolon (şaka değil), sinema bileti (birden fazla), kaset, steam oyunları aklıma ilk gelenler bunlar..

Bana bir şey çıkmadı ama kızımın niyetine doldurduğum kupona I-Pad mini çıktıydı. İnanamamıştım.

babam lcd tv kazanmıştı banka kartından yapılan bir çekilişte.
ben hiç kazanmadım.

Bol bol amorti kazanmışlığım var. Bunun dışında işyerindeki yılbaşı çekilişlerinden bir kere laser pointer, bir kere de 20 TL'lik kulaklık kazandım.

Vestival'e bilet kazandim

sabah gazetesinin 90'lı yıllarda aç kazan adlı bir çekilişi mevcuttu. kırmızı kare bir çekiliş kağıdı idi. pazar sabahı gazete almaya gitmiştim. eve dönüp aç kazan kuponunu incelediğimde bu çekilişten devremülk kazandığımızı öğrendik. çocuk yaştaydım ve aileme bunu söylediğimde öncesinde inanmamışlardı. sonrasında ise baya sevindik. hatta aynı gün karşı apartman komşumuz da renault spring ve aynı mahallede bulunduğumuz bir komşumuz da beyaz eşya seti kazanmıştı.

green card, bir suru sinema bileti( 2000 li yillarin basinda sinema.com uzerinden) nacar marka kol saati( trt radyo 3), kebikec (dergi) ilk 15 sayi( yine trt radyo), bir suru abuk subuk tshirt, cd( cesitli internet siteleri)..

Kardesim icin arayan bir dersane ne olur ne olmaz diye iki sene sonra sinava girecekleri de hazirlayacaklarini, kapanirsa ise yarayacagini kapanmazsa da bilgilerin tekrar edilecegini falan soylemisti. Ne kadar emin bu soylediklerinden bilemem tabi ama kapanmama ihtimali de var sanirim.

dershane ismiyle vedalaşırlar en fazla. M.E.B. denetiminden çıkarlar. Ders merkezi, üniversiteye yardım merkezi vs. gibi abidik gubidik isimlerle yeniden karşımıza çıkarlar. 1 buçuk milyon insanın girdiği bir sınavda, dershanelere bu derece büyük talep varken bir anda ortadan kaybolmaları mantıklı gelmiyor.

maltepe'de bildiğimiz final dersanesinin logosuyla "hazırlık lisesi" gibi bir şey gördüm geçenlerde. muhtemelen böyle değişik isimlerle devam edecekler..

binlerce dershane ve onların hocaları var, bir anda dershaneler kapanmaz. dershane ihtiyacı artık doğuştan gelen bir şey gibi zaten. adları değişiyor. ders evi, etüt merkezi, çalışma dükkanı

açıkçası iç mimarlık benimde hayallerimi süslemişti bir zamanlar,yazmıştım gelmedi her neyse genel olarak iç mimarlık denince insanların aklındaki kalıpyargılar canlanıyor haklılık payı da var aslında okusaydım bir mimar gibi hissedebilecek miydim diye düşünmedim değil çizim yapıyor olabilirsin ama bu ev dekor etmekten veya çevre tasarlamaktan öteye gider mi bilemem sayısaldaki mimarlıkla kesinlikle bir tutulamaz,teknik üniversitelerde okunmalı bence.ama yok okumam dersen hukuk zor gelirse uluslararası ilişkiler hukuktan sonra eada en güzel bölümdür bence.

connnected2me zaten kim olduğun belli olmadan konuşmak için.

üye adını belli edip konuşamıyon.

@godless frog sadece bana mesaj gelirse konuşabiliyorum sanırım o şekilde. bu nasıl iş ya çok saçma geldi.

sana mesaj geldiginde bu sefer de karsidaki kisi anonim olarak gorulur.
olayi bu zaten anonim chat.

@kutsalbok e o zaman resim falan ne oluyor. anonim olunca resim nasıl gözükecek?

gözükmeyecek. sen karsidaki icin anon-37252748 olarak gözüküyorsun sadece.

Ama illa gormek isteyenler olabiliyor onlar da zaten profillerine linkle gel diyorlar. Sen kendi kullanici adinin oldugu linki gondericeksin iste istersen tipine mipine baksin diye.

Site anonim chat yapmak icin var. Iki taraf da ayni anda kullanici adiyla konusmuyor. Illa kim oldugum bilinsin diyorsaniz profil linkinizi atip konusmaya baslayin.

Babam harita mühendisliği son sınıf terk. 1 gün bile işsiz kalmadan emekli oldu. 7 yıl önceki maaşı 1.500 lira falandı yani sen düşün ;)

ha şimdi her bokun mühendisliği var. Durum nedir bilmem.


ekleme: Okul yıldız idi. Gerçi onun zamanın şartlarıyla şimdiki şartlar bir değil ama olsun.

bölüm ve sehir gözetmeden genelledigin icin cevap hayir tabii ki.

okul çok farkediyor. iyi okul mezunları iyi kazanıyor ama yatlar katlar edinecek kadar da değil, rahat yaşayacak kadar işte

hayir hepsi cok kazanmiyor.

maasi genelde iyi olanlar yaziyor :) issiz olan issizim yaziyor issiz muhendisim yazmiyor. :)

hayir muhendis var muhendis var. dandik okuldan iyi kazanan iyi muhendis cikabildigi gibi odtu'den mezun olup hic bir sey bilmeyen issiz olan muhendis de var.

Yok abi gayet çok çok az kazanan adamlar tanıyorum. Çok kazanıyor denecek bir şey yok ortada. Hatta hak ettiklerinden çok daha az kazanıyor.

Doktorlar mesela çok kazanıyor, ya da kabin memurları evet çok kazanıyor. Ama mühendisler ortalama kazanıyor denebilir.

Diğerleri için bilemeyeceğim ama bilgisayar/yazılım için cevap evet sayılır.

Çevremdeki herkes (ben dahil) ya mezun olur olmaz fena sayılmayacak ücretlerle(3-4k İstanbulda) işe başladı, ya da yurt dışında burslu yüksek lisans yapıyor.

Okul inan hiç farketmiyor. Zaten ne öğreniyorsak ya coursera'dan, ya mit'den, ya da youtube'da ki tutorial'lardan öğreniyoruz.

Edit: Bu arada herşey kendini nasıl pazarladığın ile ilgili.

Muhendis var, muhendis var.
Ilk is icin okul cok onemli. Tecrube kazandiktan sonra calistiginiz projeler ve birikiminiz daha cok onem kazaniyor muhtemelen.
Ayrica muhendislik diplomasini her alan da iyi okuldan da mezun olsa "muhendis" olamayabiliyor.

Şöyle anlatayım canım. THY'de mühendis arkadaşım var. İşe ilk girdiğinde maaş ile ilgili mail'i ben de okudum. 3400 TL Brüt x 16 Maaş (yılda 4 ikramiye. Her yıl sendika zammı ve 2 yılda 1 kez de kıdem zammı alıyor. :)

odtüden mezun olup 1 senedir full time bir işe girememiş arkadaşlarım da var, direkt bir yerlere kapağı atmış arkadaşlar da.

ama öyle dehşet maaşları yok adamların, giriş için 2-3 bin tl civarı alıyorlar..

babam petrol mühendsisiydi, belirli bir süreden sonra baya deli paralar alıyorlardı özel sektörde. 3-5-10 değil. ama riskli ve sorumluluğu fazla olan işler, deli gibi stresli.

Bu memlekette issiz kalmayan meslek gruplari arasindadir muhendislik. Turkiye'de genel anlamda maaslar itin gotunde oldugu icin 3bin tlye falan hooammina demeniz normal. Roket'in de dedigi gibi fazla degil ortalama.

Ama ozellikle son donemlerde artirilan kontenjanlar ve bos mezun muhendisler ister istemez piyasayi dusurdu.

bilgisayar mühendisiyim, 3 aydır işsizim.

baya daha bir süre de işsiz kalacak gibiyim.

işsiz kalmadan önce de 1800 tl alıyordum.

çoğu çok kazanmaz. sorarsan herkes bok gibi kazanıyor ama yalan.

ilk iş için iyi bir okul ya da dayı lazım. ilk iş iyiyse sonrası gelir. ama çok azı iyi para kazanır. öyle iyi örneklere bakmamak lazım. herkes iyi yerde çalışamıyor maalesef.

kaliteli bölüm, kaliteli okul, kaliteli mühendis kazanır. kendini bilir kariyerini düzgün planlarsa cok güzel kazanır hem de.

İş bulmak çok kolay diyemem ama diğer mesleklere göre kolay sayılır. Mühendis olup maaşından memnun olan da görmedim, zor geçinen de görmedim. İşine kendini adayan, gecesi gündüzüne karışan mühendisler oldukça iyi kazanıyorlar ama her yiğidin harcı değildir bu, hakikaten pek çok şeyi feda etmeniz gerekir, istediğiniz yerde değil de ancak mecbur kalanların bildiği yerlerde yaşamanız gerekir. Bu şekilde çalışmış mühendisler için belli bir yaştan sonrası nispeten kolaydır, danışmanlık yapabilirsin, imzan kıymetli olur..vs

bölümüne göre değişir. mesela inşaat mühendisi, bilgisayar mühendisi ya da makine mühendisi olursan pek işsiz kalmaz tatmin edici maaşlar da alabilrsin ama bölüm jeoloji filansa ya banka memurluğu ya da işsizlik seni bekliyor demektir. ha iş bulamayan bölümlerden mezun olup iyi maaş teklifleri alabilmen de ancak staj zamanını çok iyi değerlendirip gireceğin firmada tanıdıklarının olması ve biraz da şansla mümkün.

işsiz mühendisim, yani işsiz mühendis var :)

Mühendislerin sadece %21.44'ü iyi(ortalamanın üstünde) kazanıyor. %52.28'i kolay iş bulabiliyor. Geri kalanlardan %36.17'si ya işsiz ya da asgari ücretle başka işler yapıyorlar. %11.55'lik kısımda kalanların durumu hakkında çeşitli söylentiler var.

okul başarı dil vs. farkediyor. sonuçta lys birincisi de 100bininciside mühendislik okuyabiliyor.


aralık çok geniş anlayacağın. 1200 tlye çalışan da duydum 5-6bin ile başlayan da.

Yazılım için konuşacak olursak, okulda iki kodu bir araya getiremeyen, ödevlerini başkasına yaptıran arkadaşlarım 3000+ maaşla çalışıyor. Türkiyenin sayılı okulları arasında falan da değil hani. Referansın olursa iyi bir yere girip sonra mecburen öğreniyorsun galiba. Ama çalışma şartları iyi mi? Değil. Paso fazla mesai.

gerçekten mühendislik yapıyorsa evet nispeten iyi kazanıyorlar denebilir.
mühendislik hizmetinin bir bedeli vardır. firmalar da bunu bilirler.

rahat iş bulunmuyor, hayır. özellikle başlangıç aşamasında her hangi bir fark yok iş arama/bulma anlamında, hatta başlangıç aşaması için ara meslekler (teknikerlik) çok daha avantajlı.
ancak 2+ yıl deneyimden sonra nispeten kolaylaşıyor iş bulma mevzuları (diğer mesleklerle kıyaslandığında)
dolayısıyla başlarken maaşa muuşa değil, firmaya ve işe bakmak lazım. (tabii çalışacak adamın şartları maaşı bir kaç sene önemsememeyi kaldırabilecekse)
sonrasında ise yani iş tutuş ve insan yönetimi konusunda tecrübelendikten sonra ise "gerçek" maaşlara geçilebiliyor.

modemi ve anteni daha yükseğe koy
olmazsa access point alman gerekir sinyalleri güçlendirmek için

Eşim üst sınıflardan ders alarak yarım dönem erken bitirmişti..

olabiliyor, mümkün. bu yıl arkadaşımın arkadaşı bu şekilde bitirdi.
dönem içinde kredi yettiği sürece üstten ders alırsan, ona rağmen bitmiyorsa yaz okulunda üstten almaya devam edersen bitiyor.

bir yıl değil de, yarım döenm olabilir. yazz okulunda ve ortalamn tuttuğy sürece üstten ders alırsan sürekli yarım dönem kısalabilir.

kolay olması bölümüne göre değişir mi peki? mesela iibf bölümlerinde bunu yapmak kolay mı?

yaz okulu varsa üni.de daha kolay olur, bizim okulda yok ne yazık ki. üstten ders de aldırmıyorlar nedense...

dönemlerde bir iki ders fazladan alarak iktisat bölümünü yarım dönem erken bitirdim.

elbet bazı sıkıntılar olur ancak çok büyük bir zorlanma yaşayacağını zannetmem. birbirine bağlı dersler varsa ister istemez yaz okulu ihtimali artıyor.

üstte belirttiğim bunu yapan arkadaş inşaat mühendisi kendisi. yine bir arkadaş var o yarım dönem önce bitirecek ama mükemmel bir ortalamayla elektrik elektronik, bu arada elektrikçinin bitireceği üniversitede 4 yılda bile bitirmek başarı sayılıyor.

velhasıl kelam iş sende biter. iibf'de neden olmasın gayet mümkün. ortalaman elveriyorsa alabildiğin kadar üstten al, yaz okulu yoksa bile diğer üniversitelerin yaz okuluna git. istediğin sürece imkanı sen yaratırsın ama sosyal hayatın sekteye uğrar mı uğrar.

torpil?

4 ortalama ile bitirip yüksek yapmadan doktoraya başladı kendileri. Adam 2. olmuştu öss'de, öyle bir tip. Olabiliyor yani.

Vay be analar ne evlatlar dogurmus...
Neyse
Evet, ustten ders alarak erken bitirebilirsin

şaka mı? Ankara.

ankara sbf kamu yonetimi ve uluslararasi iliskilerde diger tum universiteleri tek gecer.
amaca bagli biraz da. mulkiye (au sbf yani) burokrat yetistiren okul olarak kabul ediliyor hala. yani ust duzey devlet memurlugu icin ankara, ozel sektor icin iu.

mulkiye

iki okul da kpss dershanesi olarak çalışıyor. refah devletinin Türkiye'de ve dünya'da sona ermesiyle beraber mülkiye 50 60'lardaki falan o pek meşhur star hoca ve bürokrat vesaire yetiştiren misyonunu tamamlayalı en az 30 yıl oldu oldu. bu sebeple hangi şehirde kalmak istiyorsanız onu seçebilirsiniz pek fark etmez. mülkiyelilerin bir de bu bahsettiğim dönemden kalma bir iş çevrelerini penetrasyonu yüksektir, o şekilde faydasını görebilirsiniz belki. ama eğitim olarak büyük bir fark olmayacaktır; ancak ankara sbf'de alacağınız hukuk derslerine gelecek hocaların daha kaliteli olacağına garanti verebilirim.

ankara sbf.

Bu tür karşılaştırmalar gereksiz. Ankara İstanbul'a göre daha eski bir fakültedir. Bir de mülkiye diye özel bir ismi var işte. Bununla övünüp dururlar.

Bunlar işin tuzu biberi. İki okul da devlete memur verir. Öyle biri devlette öbürü özelde üstün diye bir ayrım yok. Hatta Dışişleri Bakanlığı'na alımlarda son senelerde İstanbul Ankara'yı hep geçiyor.

İkisi arasında kaldıysan gönül rahatlığıyla birini veya diğerini seçebilirsin. İçin rahat edecekse daha yüksek puanlısını seç.

Son olarak okumak kolay değil. Kolay değil dediysem, diğer üniversitelerin iibf'lerindeki "yata yata mezun olma" miti ne yazık ki bu iki okulda geçerli değil.

" önce mülkiye, sonra türkiye" sözünü duymadın herhalde genç.

okuyabiliyorsa tıp okusun, hukuk okusun, eczacılık okusun.. ya da boğaziçi'nde herhangi bir bölümü okusun.

pdr sosyal hizmet falan bitti artık. birkaç yıla kalmaz devlette kadrolar dolar.

tıp öğretmenlik falan okuyorsa okusun.

yoksa işletmeyi aöf'den bitirsin, o sırada hayali neyse onla uğraşsın. hayalleri başarmak için genelde okul okumak gerekmez.
maksat elinde bi ünv. diploması olsun diye aöf'den bi tane bitiriver gitsin.

Üstteki iki +1

Evet. Sildirme nedeniniz daha büyük salaklık ayrıca.

Sorularını görüyorum hep bence istemediğin bir bölümü okumaktansa en doğrusunu yaptın ben istemediği bir bölümü bitirmek için 3. Sınıfta aklı başına gelen biri olarak yaptığının en doğrusu olduğunu söyleyebilirim. Hayat enerjisini alıyor insanın istemediği bölümü okumak. İçin rahat olsun önüne bak artık arkana değil.

o kadar dedim sildirme diye yahu. ogrenci islerine bir telefon et ama zannetmiyorum geri donusu oldugunu. geri donusu varsa bile siktir et simdi, orada mutlu olmayacaktin hic bir zaman kabul et. himym izliyorsan bilirsin graduation goggles diye bir sey vardi nefret ediyordun okuldan sehirden ama sonuna geldin diye kotuluklerini gormuyorsun iyi taraflarini goruyorsun simdi ama geri donersen kaldigin yerden devam edeceksin.

korkmasin gozun bir sey yok sinavda duzenli calisirsan. orayi burslu kazandiysan kafa calisiyor demek ki, istedigin yere girersin. yaparsin sen kocum vereyim gazi. saka bir yana valla abartma, simdi gecmisi bosver odaklan ve calis. gercekten zor degil.

sakın bakma geriye... uzun bir hayat var önünde...

Birakmissin iyi yapmışsın dir onu birak da neden kayit sildirdin onu anlamadim. Harc yok bi sey yok. Dyrsaydi sonra baska bi yer kazanirsan gider sildirirdin kaydini.

yapmışsın bitmiş artık düşünmenin neye faydası olacak? kapat o konuyu artık.

geçmiş olsun, herşey de bir hayır vardır, hiç belli olmaz, sen ileriye ve isteğin şey doğrultusunda çok çalışmaya devam et (bunları yazan 1. üniyi bitirip 5 yıllık özel sektör deneyiminden sonra ikinci üniye laylaylom hazırlanan birisi)

iyi etmissiniz.

Okulun boyunca ilgili alanda çalışırsan farkı kapatırsın. Staj, part time, full time, mutlaka bir şeyler bul. Ben üniversiteye 3 sene geç girmeme rağmen 22 yaşında mezun oldum, 24-25 yaşında mezun olanlardan çok farklı bir şey yapmıyorum.

bi bok olmaz raat ol. keşke uzatsaydım okulu

Merhaba,

ben okulumu 7 senede bitirdim ve 22 yaşında girmiştim. Uzatmamın sebebi sürekli çalışıyor olmam ve bazen sınavlara girememem, ders çalışmaya enerjim motivasyonumun olmamasıydı. Ancak çalışıyor olduğum için mezun olduktan sonra iş görüşmelerimde eski tecrübelerim ciddiye alındı.

Yine de uzatmamakta fayda var. 22 Yaşında girip, 26'da bitirirsen daha iyi olur.

staj, sosyal hayat gibi şeylere abanarak aradaki farkı kapatırsın.
ben de geç mezun oldum, ben daha 2. sınıfa geçmişken lise arkadaşlarım kep atıyordu. şimdi aramızda hiçbir fark yok.

ilk seneyi atlattıktan sonra iş arayacaksın hem de full time, sonra okulda hocalarla konuşur devamsızlık işini çözersin. sonrası zaten geliyor. ama okul bitene kadar sap gibi kalma çıkışta gerçekten bulamazsın iş miş.

üniversite ingilizce hazırlık sınıfında 29 yaşında adam vardı. sen daha gençsin.

29 yaşında mezun oldum,

geri dönüp bakınca iş hayatına geç başlamak ve doğal olarak maddi refahlığa daha geç erişmek nedeniyle sıkıntı çektiğimi hatırlıyorum. Kariyerime dair tohumları atmak için okulun bitmesini beklemek hataymış. Sana tavsiyem, 26 yaşında diplomanı eline aldığında iş de hazır olmuş olsun yani hem oku hem çalış staj vb. Kolkola götür ikisini. Sonra askerlik vs. derken 28 de başlarsın haa geç mi hayır değil ama dediğim gibi maddi imkanlarda ona göre 30 lu yaşların başında geliyor ki işte o seni bunaltabilir sevgili evlilik durumları filan konusunda.

Yani azmeden her şeyi yapar arkadaşım, kendine inanıyorsan her şey olur, bırak başağrısını filan deli olma : )

bir tek şekilde sıkıntısını çekmezsin. iyi kötü kendi paranı kazanabildigin bir iste calisirsan kendini daha iyi hissedersin.

çünkü mezuniyetini beklersen yaş ilerledikçe para sıkıntısını daha çok hissedeceksin (babadan zengin degilsen)

o yüzden zamanlarını nasıl ayarlarsin bilmiyorum ama hem oku hem çalış. mezuniyetini sakin bekleme. şimdiden başla hatta.

Hiçbir bok olmaz. Kendini iyi bir şekilde geliştirirsen. Yabancı dilini falan öğrenirsen artın olur.

genelde çalışmaya başlama yaşı 26-30 arası. bu anlamda 26 yaşında mezun olmanız büyük bir handikap değil. burada önemli olan, bana kalırsa, mezun olunan bölüm/üniversite ve bunun üzerine ne gibi ilaveler yapıldığı. iyi düzeyde ingilizce örneğin, güzel bir ilave. yaz tatilinde work and travel ile yurt dışında çalışmış olmak, erasmus değişim programıyla yurtdışında bir süreliğine eğitim almış olmak, word/excel uygulamalarına ek olarak çalışılacak alan ile ilgili 1-2 bilgisayar programı bilmek, buna ek olarak bir enstrüman çalmayı öğrenmek veya yelken yapmayı öğrenmek veya benzeri bir hobi edinmek mülakatta muhtemelen güzel bir artı olur. şu 4 seneyi iyi değerlendirmeniz yeterli, uykularınız sıklıkla kaçmasın. ama dediğim gibi bu artıları edinmeye çalışın.

ygs icin ders alma.
lys icin alabilirsin.

Neden olmasın alınabilir tabi. Eğer bilgin sıfırsa ikisini de alacaksın kaçarın yok. Gerçi zaten derslere konu başlığı verecek halin yok da. Kendinden emin olduğun en üst seviyeden itibaren iste konuları.
Şehir yazsan belki burdan birileri de çıkabilir.

sorunun ne olduğuna bağlı. eğer sorun çalışamamanızsa kesinlikle almayın. yani problem konsantrasyon eksikliği ise sırf bunun için özel ders almayın derim. çünkü 11-12 arası; ya da 2. senenizde(12. sınıfta gelmediyse) ister istemez bir sorumluluk duygusu gelecektir.

sorun matematik düzeyiniz ise, yani çalışmanıza rağmen ilerlemiyorsa destek almak yardımcı olabilir. ama bu noktada seçeceğiniz hocayla iletişiminiz ve sizin tavrınız çok önemli. paranızın karşılığını almak istiyorsanız dersten önce, ders esnasında ve dersten sonra çok fazla emek harcamanız çok önemli. şöyle basit bir formül vereyim; hocanızdan daha fazla efor sarf etmeniz lazım.

ancak dershaneye gitmeyecek kadar kendinize güveniyorsanız(ki yeterli vakti ayıran herkes dershaneye gitmeden de sınavda başarılı olabilir bence, dershaneye gitmek kesinlikle şart değil) bence özel derse çok ihtiyacınız olmaz halledebilirsiniz.

son olarak şunu önerebilirim; özel dersi soru çözdürmek için kullanabilirsiniz. bu da oldukça faydalı olabilir. ancak ekşi duyuru kullanıcısı olarak buna pek ihtiyacınız olmaz sanıyorum:p

çok uzattım ama eğer bu entry'i bu sene kötü geçmiş bir sınavın üstüne yazdıysanız, bir ay kadar dinlenmenizi öneririm. karar vermek için kendinize biraz zaman tanıyın.

o tarihe kadar kimse sana dokunamaz.

@vfgerty malesef kaydımı sildirdim. okul bunu kafasına göre mi yapıyor yahu. sonuçta ben okula başlamadan çok önce tecil ettirdim.

okul şimdiye şubeye yazını göndermiştir bile.

ee ne yapmam lazım peki? hemen gidip tekrar tecil mi ettireyim?

geçerli bir nedenin varsa tecil ettir tekrar tabii.

Bu sefer seveceğin bir bölüme gir, yan dal ya da çift ana dal zorla. Bu durumda geç mezun olmanın dezavantajı pek olmaz.

Edit: Bir de içini ferah tut. Emeklilik yaşında bitirenler var. Amacın için biraz kendini sikacaksin, arada çıkıp gezersin. Boş yere kapanmiyorsun. Rahat ol. Valerian root var çok paniklersen.

en yakin arkadaslarimdan biri 21 yasinda birakti, yeniden girdi. simdi hem mutlu hem de ikinci lisans donemini cok verimli geciriyor.

eger sevecegin seyi yapacaksan 22 hic gec degil.

Geberix, öncelikle aramıza hoşgeldin :) ben de bu pazar 2. sınavıma gireceğim, başarılı olursam üniversite içinde bölüm değiştirmeyi düşünüyorum. 91 doğumluyum, yaşıtlarım mezun oldu ya da olmak üzere, bir kısmı işe bile başladı. Benimse elimde şu anda hazırlıktan bu yana geliştirmeye uğraştığım İngilizcemden başka birşey yok. Yalnız değilsin, öncelikle onu söyleyeyim. bu işe bir şekilde bulaşmaya çalışan-bulaşan-lanet ede ede bölümünü okuyup içinde ukte kalan birçok insan var.

Aile çok ciddi bir handikap bu mevzuda. Seneler sonra üniversite bırakıp hazırlanmayı bırak, ilk sene puan iyi gelmediği için tercih yapmaman bile aile için ciddi bir sorun gibi görülebiliyor. Maalesef bu konuda çok katılar, yıl kaybettiğini, bunun da hayatında eksi olarak hanene yazılacağını düşünüyorlar(doğru-yanlış yönleri var elbette) tutan bölüm/okuduğun bölüm vs. onlara normal, okunabilir ve geleceği olan bir bölüm olarak gelebiliyor.

Bu tarz durumlarda aileni doğrudan karşına almamanı öneririm. Ben yaptım, pek güzel kavga etmiş idik. Tane tane, elindeki tüm mantıklı argümanları kullanarak anlat durumunu. Bu argümanlar aileden aileye değişir, burası tamamen sana bağlı.

İkinci olarak ise, hem kendine hem de ailene bu konuda ciddi olduğunu kanıtlamak zorundasın. Mezun olarak hazırlanıyorsan, bir işte vs. de çalışmıyorsan, o kadar boş vaktin olacaktır ki, her şeyi yapabilecekmişsin gibi hissedersin(muhtemelen sen de yaşamışsındır) ama o zaman su gibi akıp gidiyor, bir bakmışsın ki, YGS'ye 20 gün kalmış ve sürüsüne bereket matematik konusu üstünden geçilmeyi bekliyor. O yüzden "sene içinde sıkılırım o kadar erken başlamayayım" demeden, yazın ufak ufak çalışmaya başla. Diyeceğim o ki: çoğumuz bu hatayı yaptı. Tekrar etme kesinlikle :)

Ev yakınlarında kütüphane varsa büyük avantaj. Herkesin çalıştığı bir ortamda geyik yapma imkanın azalıyor, şevk de geliyor işin açığı. Hatta bulunduğun muhitte sessiz sakin bir cafe vs. varsa ara sıra kendini şımartıver gitsin :)

Mutlaka plan-program yap. Pomodoro tekniği adı verilen faydalı bir zaman yönetim metodu var, Ekşisözlük'teki başlığında bol bol açıklamasını bulabilirsin. Ben kullanıyorum, çok faydasını gördüm. Ama katı şekilde uygulamak şart.

Dershaneye gideceksen etütlerde üşenme, hocana sorular sor. Bilemediğin en basit soruları bile sor. Bıkabilirler, bezebilirler, ama sana çok faydası olacak. Yine çoğunluğumuzun yaptığı bir hataydı bu: dershane biter bitmez çantayı toplayıp işimize gücümüze dönmek. Bunu da tekrarlamamaya çalış.

Hepimizin bir hastalığı daha: test kitaplarının içinde sevdiğimiz konudaki tüm testleri bitirip, zor gelenin yüzüne bile bakmamak. Emin ol hiçbir şey katmıyor, bunlarla uğraşmadığın için geçen vaktini, hedefini, gelecek yaz neler yapacağını, okumayı istediğin okulun nasıl güzel olduğunu vs. düşün ve kendini zorla ki bir şekilde o "bu konu zor" eşiği aşılsın. Aştıktan sonra gerisi bir şekilde gelecektir.

Bu süreç içinde kendini de ihmal etme. Unutma ki bu sene çok sıkı çalışsan bile, sonraki yıllarında hiç bu kadar boş geçen vaktin olmayabilir. Hobilerin varsa bunlara da vakit ayır, bokunu çıkarmadan tabii :D niyetlendiğin şeyler varsa, yaşın daha da ilerlemeden ufak bir giriş yap. Ben bu sene içinde senelerdir planladığım şekilde, düzenli spora başladım, bisiklet sürmeye başladım. İnanılmaz stres atmamı sağladı, sağlıyor. Bunun gibi, aklından geçen, yapmak istediğin şeyleri yap.

Biraz uzun ve dağınık yazdım, umarım emir minvalli, katı kurallı sert cümleler yazmamışımdır, arada kaçtıysa affola. Kendi deneyimimden birşeyler aktarmaya niyetliydim sadece. Tekrar ediyorum: Yalnız değilsin, kötü birşey yapmıyorsun, inat edersen de sonu çok güzel olacak ;) kolay gelsin...

abi sen onu bırak, ben boktan bi bölüm için iki sene hazırlık okudum, anca bölüme geçicem. arkadaşlarım emekli olucak nerdeyse ben hala 1. sınıfa geçmeye çalışıyorum. :D demem o ki neden olmasın yani, hiç de geç değil 21 yaş. :)

İstediğim mesleğin bölümünü okumadım diye dertleneceğime mezun olduktan 3 sene sonra punduna getirip tekrar başladım. Seneye mezunum. İyi ki korkmamışım. Ne de güzel yapmışım pek de güzel yapmışım. Geç diye bir şey yok, hayaller için bedel ödemek var. Ödenecek, yapacak bir şey yok.

osym yeni bir şeyler hazırlıyordu. sınava önceden girdiysen, girdiğin seneki puanı kabul edip yerleştirecekler falan. onu bir araştır istersen.

çok pis bişi göbek düşmesi. göbek kayması filanda deniliyor bazen. benim halam hallediyor işi ama işte senin bu işten anlayan birini bulman lazım.

gece o kadar sancı yapmıştı ki sabaha kadar uyuyamamıştım. sabah halam gelip yapmıştı. elini öpmüş neredeyse tapmıştım o derece. doktorluk bi olay değil haberin olsun. eğer göbek düşmesi ise tabi. sen yine görün doktora ama göbek düşmesi ise bu işten anlayan birini bulup yaptırman lazım.

çok pis mide bulandırır bi de hissizlik olcağını sanmıyorum -yıllardır düşüyor, bende huy etmiş- hiç hissizlik olmadı yani. ananem yapıyordu benim de.

o oyuncu kadrosuna yazık olmuş.

Pek dandik

Ya ben o kadar konustum ya sozlukte? :(

Tek kelimeyle muhtesem film olmus. Su film icin "dandik" diyecek insanlari da ciddiye bile alma hic.

torrente düşsün hele. o zaman yorumlar artar.

kış uykusu için sözlük ve duyuruyu mu kıstas alacaksın

:) ne güzel hayat.

@mea maxima culpa hayır ondan değil de sözlükte genellikle böyle filmler konuşulur. sol frame'de görmeyince merak ettim.

sözlüğün yaş ortalaması nuri bilge ceylan'ın çocuğunun yaşına yakın. ortaokulda bir çocuğu var benim bildiğim. ne anlasın onlar nuri bilge'den?

hatta burada da bahsetmişler. çocuk recep ivedik'e gitmek istemiş nbc de götürmüş çocuğu :)

kelebekgaleri.hurriyet.com.tr

Ben kış masalı sandım yahu bu arada, russell crowe, will smith etc.
Nuri Bilge Ceyahnınkisini bilmiyorum izlemedim.

ha-ri-ka ötesi. tek kusuru melisa sözen idi. bu kadar harika bir filme böyle oyunculuk gitmemiş. keşke biraz haluk bilginer ile demet akbağ'ı izleseymiş.

bu filme dandik diyen insanlar bana şaka geliyor. rant için bunu yapıyorlar gibi geliyor. bu filme dandik demek için ya ilk defa nbc filmi izlemiş olmak gerekiyor ya da ilk defa nbc filmi izlemiş olmak gerekiyor. başka bir ihtimal yok. ha bir de prim olayı tabii.

insanlar aksiyon bekliyor, sosyal mesaj bekliyor; nbc'ye bok atıyor. arkadaş bir sor bakayım adam o tarz filmler mi çekiyor? kısa filmi dahil bütün filmlerini izledim. semih kaplanoğlu, zeki demirkubuz, reha erdem vs. yönetmenlerin bütün filmlerini izledim. özellikle. izlediğim filmler arasında en mükemmeli buydu sanırım.

hele haluk bilginer ve demet akbağ arasındaki o diyaloglar. o yarım saatlik tirat. demet akbağ'ın "güzel tirat" diyerek bitirdiği... inanılmaz bir şeydi. film 3.16 sürdü 5x3.16 olsaydı sıkılmadan izlerdim. doyamadım diyebilirim.


yarısında çıkan bir güruh vardı. önyargılı bir insan değilim fakat o insanların ilk defa nbc filmi izlediğinden adım gibi eminim. filme sosyal mecralarda prim yapmak için gittiklerinden de eminim.

sanki esaretin bedeli izliyorlar. "pes etme", "kimseye sır verme", "hehehe". bu mudur yani? her şey bu kadar açık olmak zorunda mı?

sosyal mesajları(!) tiratlara o kadar iyi yedirmişler ki, inanılır gibi değil. nejat işler ufacık rolünde terör estirdi. hakeza nadir sarıbacak'ta öyle. melisa sözen hariç herkes iyiydi filmde. melisa sözen'in bu kalibredeki bir filme ayak uydurabilmesi için çok yol katetmesi gerekiyor.

kitap okur gibi film izledim diyebilirim. "çehov etkisi" bariz belli oluyor. yazmasa da anlaşılıyor.


ezcümle, kesinlikle izlenmesi gereken bir film. yalnız senden ricam güzel izle filmi. kimsenin dikkatini bozmasına izin verme. bizim salonda sinefiller(!) telefonla oynuyordu. mesajlar, sorguladığı şeyler o kadar derin o kadar harika ki, onlarla beraber senin de sorgulaman gerekiyor.


kamera, senaryo, mekanlar, açılar, diyaloglar, oyunculuklar... allah bu filme katkı sağlayan herkesten razı olsun.

birakiyorsun ha sonunda :) yeniden mi hazirlanacaksin?

sinavlara girip sinifi gecmeden sildirme durumunu bilmiyorum ben olsam yapmazdim ama evet okula gitmeden kesebiliyorsun, ben yaptim. notere gitmem gerekmisti ama, benim yerime oradaki gorevli okuldan kayit silme islemini yapabilir diye kagit imzalamistim. lise diplomami evime gondermislerdi. ogrenci isleriyle konus bir sey yapmadan once.

edit: bu arada kaydi sildirme bence diger universiteyi garantilemeden. erkeksen askerlik problem olabilir, basin agrimasin.

okula gitmen gerekiyor çünkü kütüphaneden kitap alıp getirip getirmediğine dair imza istiyorlar aynı şekilde birkaç şey için de imza atman gerekiyor. zaten lise diplomanı da imza karşılığı teslim ediyorlar.

Sana şöyle bir belge verecekler ve her birimden imzalatmanı isteyecekler. Yani okula gitmeden ilişiğini kesemezsin.

i.imgur.com

Bildiğim kadarıyla gitmeden sildirme şansın yok. Baya detaylı bir iş, özellikle burada askerlik tecili ile ilgili karışık bir şeyler var. Bir bak derim: www.nasilsilinir.com

cevahir 7. salon

Hepsi ayni. Ne bakimdan iyi olani soruyorsun? Bazilari buyuk bazilari kucuk sadece. Istiklaldeki iyi bence ama verdigi koltugu sana ekranda gostermiyorlar.

@delifaruk peki imax nasıl?

imax çok iyi.
cevahir ve akasya'da var sanırım sadece istanbulda.

kanyon'un salonlari cok iyi. imax icin de dersen istinye park.

Imax koca Turkiye'de Ankara'da 1, istanbulda 2 yerde var. Durum boyle olduguna gore iyi birseydir heralde ben gitmedim. Istanbulda sadece istinye park ve marmara parkta var, cevahirde falan yok. Istinye parkta izledim ama imax olan film denk gelmedi hic. 3d buyuk butceli filmlerin imax versiyonu oluyor istinye parkta.

istinye park ve kanyon. kanyonun koltuklarini cok begeniyorum. puf gibiler. istinyepark'ta da imax var ama. eger bir film imax'te oynuyorsa kesinlikle imax'te izlerim.

Kanyon, akasya trump iyidir. Ben çoğunlukla trump a gitmeyi tercih ediyorum.

itunes.apple.com

su sanirim

@ykyt takıldığımdan değil de hiç beklenmedik yerde oldukça sert bir şekilde çıkınca insan dumur oluyor:)

O "Sert bir şekilde" dediğiniz şeyler gerçek hayatta da oluyor, insanlar böyle şeyleri yok saydığı için yaşanmıyor diye düşündüğü için adamlar da "Bakın böyle şeyler de var hayatta" deyip dizilerine koyuyorlar.

wire'ı izlemedim ama got kitabı okuyan varsa aydınlatsınlar. adamlar yok mu desin eşcinselliği bazı eyaletlerde evlenmelerine izin vermişlerken. oz mesela, bütün amerikan hapisane filmlerinde vardır klişedir hatta.

birde bence kasıtlı olarak sık konuluyor özellikle son zamanlardaki dizlere çünkü insanların alışması lazım artık. dışlanmamaları için normalleştirmeye çalışıyorlar olabilirler. anormal olduklarını söylemiyorum ama çoğunluk öyle görüyor.

showtime dizilerindede bol var. shameless,weeds,dexter,masters of sex,californication,queer as folk...

Normalleştirme operasyonu olduğuna katılıyorum. Birde bir teorim var, bu kreatif direktorler-screenraytırlar falan çoğu gay ya, belki o yüzden diyorum.

Bu durum "Normal" zaten adamlar olması gerekeni yapıyor bunu dizilerine koyarak. Normalleştirme operasyonu deyince işin arkasında milleti "ahlaksızlığa" sürüklemeye çalışan kişiler varmış gibi oluyor.
ikinci nokta; türkiyede dizilerde eşcinsel karakter hiç rastlanmayan bir şey ve çoğu kişinin hayatında eşcinsel/biseksüel tanıdığı yoktur (yada öyle zannediyor arkadaşı saklıyor olabilir) velhasılı biz yabancı dizilerde görünce operasyon yada senaristin yapımcının hinliği olarak düşünüyoruz. Ancak biseksüellik batıda normal sayılıyor herkes en az bir kere hemcinsinden hoşlandığını kabul ediyor vesaire. Hatta gay olmanın havalı olduğu yerler bile var. Bütün bu etkenlerin ışığında adamların sosyokültürel durumunu yansıtan dizilerde olması çok normal

bütün dizileri birbirine benzediği için.

@39 uncu harami yani 1 sene ara verince kırılmıyor mu?

BEN DE SEVMİYORUM! YİHU!
(hatta iğrenç geliyor)(oley)

Ben kardeş payın bir kez yarım bölüm izledim, çok iyiydi. Pek konuyu da anlamadım ama espriler çok akıcı.

zevk meselesi. yorma kendini

İşler güçler iyiydi, gerisini ben de sevemedim.

adamlar bence çok kaliteli işler yapıyor öyle recep ivedik tarzı osuruktan durumlar yok.

peki beğenmeyenler ne tarz komedi filmlerden hoşlanıyor ki?

~öyleki tv de sansürlü izlemek ile pc de sansürsüz izlemek arasında bile çok fark var bazı espiriler o kadar hızlı geçiyor ki anlamıyorsun durdurup durdurup izlemek zorunda kaldığım anlar oluyor.

ben de sevmıyorum. bi kere superler algısı yaratıldı ya artık zor gozden dusmelerı.

Beğenmeyenler ne tarz filmlerden hoşlanıyor, elbette recep ivedik değil :)

Türkler bilmem ne yapmasın gibi çıkarımlardan hiç hoşlanmam ama kaliteli komedisi olan bir millet maalesef değiliz pek.

Ben Jim Carrey, Adam Sandler, Ben Stiller, Robin Williams, Cem Yılmaz filan seviyorum. Bunların her filmini defalarca izleyebilirim. Ama entarisi dım dım yar beni pek cezbetmiyor maalesef...

ben de beğenmiyorum. komik gelmiyor. recep ivedikten bi farkları yok. ona gülen bunlara da gülüyor işte.

Ben de sevmiyorum, milletin kahkahalar attığı sahnelerde aşağıdaki gibi bakıyorum, en fazla bir gülümseme oluyor o kadar.

Not: Somurtmayı hiç sevmem, yüzümden gülümseme eksik olmaz genelde.

pbs.twimg.com :large

Beğenmeyebilirsin, doğaldır. Ama "ya bunu nasıl beğeniyorlar!!1!" veya " Buna da gülmeyen neye gülüyor acaba!!" demek de saçma.

Bu arada ben de sevmiyorum. Abartılı ve cıvık geliyor.

kisiye gore sanirim
bende leyla ile mecnuna yani oyunculara dialoglara falan degil gulmek dudak bile kipirdatmiyorum.
murat cemcir ahmet kural citadir benim icin.

Ben de sevmiyorum.

ben de beğenmiyorum. komik bulmuyorum ve abartıldığını düşünüyorum.

arada komik olduğunu düşünsem de özellikle sözlükte gözüme gözüme sokulması yok mu, sırf kıllığına izlemiyor gibiyim öyle bir durum olmadığı halde.

Isler Gucler 16. bolume kadar. Bak bolum sayisini bile hatirliyorum. 16. bolume kadar cok iyilerdi ama ondan sonra tukendiler. Dugun Dernek ise o bolumleri seven biri icin tam anlamiyla hayal kirikligiydi. Gulmuyorum, izlemiyorum.

Ha bir de ona gulmeyip recep ivedik'e mi guluyorsunuz nasil bir mantiktir ya.

@zibidigibi: emin ol biçok erkekten daha fazla hakimim sözlük jargonu ve internet olaylarına. ben 13 yaşından beri sözlük yazarıyım ulaaağnn :D Neyse. Bana çok ticari geliyor işte o göndermeleri. Devamlı aynı şeyler. Bi daha cevap yazmayacağım bu başlığa, tamam :D Ama çok cevap verilesi şeyler yazdığın için yazdım ben de. Artık gidiyorum. See you in another life brother.

Az önce çamaşır asarken ses olsun diye kardeş payı'nı açtım, beş dakika açık durdu, kapattım, tahammül edemedim.

İşler güçler'i de izlemezdim bir iki defa denk geldiğimde bakmıştım ama yine ilgimi çeken bir durum göremedim.

Düğün Dernek'i izlemedim, fragmanına hiçbir şekilde gülmedim ve ötesinde aptalca buldum. Çoğu kişi de fragmanda en komik sahneler toplanmış deyince, sevmeyeceğimi anladım.

başlarda iyiydi. ama bir yereden sonra yaptıkları işin b.ku çıktı bence de.

Daha onceki islerini sirf sozlukte vs cok abartildi diye izlemek istememisti canim. Kardes Payi'na denk geldim izledim ve turklerin de absurd komediyi basarabildigini gorup sevindim. Beni guldurduler. Gerci calistiklari yazarlara asina oldugum icin boyle bir is oldugunu tahmin ediyordum ama olsun. Bence komiklermis. Herkese hitap edecek bir tarz degil. Mizah anlayisi da degisiyor kisiden kisiye gore sonucta.

Edit: @pandispanya ben de senin saydigin komedyenlerin yuzde 90ini izlemekten imtinayla kaciyorum mesela. Hic komik gelmiyorlar bana.

ilk defa gecen haftaki bolumunu izledim kardes payinin. ondan once hic izlememistim, notrdum yani.

ama ahmet kuralin kizla gittigi restoranda tam ekmek patso yemesi ve hatunun 'ne o oyle liseli gibi' demesi hala aklimda, liseyi ve oglen arasinda kostugumuz 200 erkek doner yedigimiz lokantayi hatirlatti :)

toplayayim; biraz izlemek gerekiyor galiba bir de elektrik almak da lazim. olmuyorsa. zorlama

üsküdara gider iken der giderim.

Filmlerini sevmiyorum ama.

ben de sevmiyorum. yarım saat donuk bir surat bazen de yarım gülümsemeyle izlediğim şey işkence resmen. beğenmeyenin zekasıyla veya genel kültürü hakkında yorum yapılması ise düğün derneğin tamamından daha komik bence.

düğün derneği zaten biraz daha yeni projelere kaynak sağlamak adına popüler kültüre hizmet çektiklerini kendileri de söylediler. bu adamların değerlendirmesini onun üzerinden yapmayın. o kadar düşük bütçeyle çektikleri çalgı çengiyi izleyin mesela.
ben de önyargılıydım işler güçler zamanında hatta bittikten sonra izlemeye başladım ama biri dese bu kadar güleceğimi seveceğimi inanmazdım. o bize has sığ durum komedisi küfür komedisi olayını çoktan aşmışlar tamam yer yer kötü sahneler oluyor ama o da türk dizi film sektörünün kaliteli dizilere olan acemiliği diyelim. yavaş yavaş atacaklardır. ben seviyorum severek izliyorum. 5 dakka izledim tahammül edemedim 10 dakka izledim kapattımla değerlendirilecek adamlar değiller. Kemaradan hırsızın tespit edildiği sahnede 17 aralık tarihi gözükmesi bizi bizden alır mesela. www.kardespayi.org

her adam sandler, jim carrey filminde istisnasız osuruk ve kadınadam espirisi vardır. Buna rağmen bunlar çok seviyeli cemcir-kural seviyesiz demek saçma.

Benim bildiğim komedi (ki daha fazlasını bilsem gider komedyen olurdum) ya tespiti karikatürize ederek (cem yılmaz'ın ingilizce yemek siparişi) ya göndermelerle (bir çok filmde imperial march eşliğinde darth vader yürümesi) ya da osurup geğirmeyle (ivedik) yapılıyor. Bence bu ikili ilk iki tarzı en az amerikalı muadilleri kadar iyi beceriyor.

use of antidepressants in turkey increased by 60% in the last nine years.

edit: 160 % olacak tabi o. ben altmis gormusum :)

the usage of antidepressant in turkey has increased by 160 percent in last 9 years.

3 hazirana kadar oyunu origin kütüphanene eklersen oyun ebediyete dek, kainat varoldukça senin olacaktır. istediğin zaman indirebilirsin

3 hazirandan önce indirmeye başladığın için problem olmazmış. sabah sorulmuştu.

dark descent
machine for the pigs

2 tane

2 dene. ilki iyi. ikincisi boktan.

Çok eskilerden suffering var. Grafikleri dandik olacaktır muhtemelen ama ben bu kadar gerildiğim bir oyun hatırlamıyorum.

undying
blair witch

amnesia

Dead Space. Kısmen Dead Space 2.

(git: 226542)
(git: 678264)

yerine göre which, what kullanacaksın.

cümlesine ve cümlede kullanacağın öğelere göre değişir.

"which...?" ya da "what...?" ile sorabilirsin.

Sorucagin seye bagli olarak is it fifth or what? Falan diyebilirsin bence anlasilir:D

@divit dostum ben kıbrıstayım ne bileyim depremi. hiç yorum yapmasan olurdu.

ben de divit nerede diyecektim.

kazançlı bir meslek divit'e sorarsan :)

sap'nin her şeyini bilen adamdır. sap kullanan büyük şirketlerde bile sap bilen adam çok azdır. yani herkes bir ucundan bilir. normal düzenden farklı olarak başka bir raporlama gerektiğinde mal gibi bakarlar ve sap danışmanına koşarlar.

Bayağı kazançlı bir meslekmiş. Peki SAP danışmanı nasıl olunur? Kendi kendini geliştirerek olmayacağını anladım.

ben 3 bölüm izlemiştim daha sonra

çok hafif spoiler olabilir
çok hafif spoiler olabilir
çok hafif spoiler olabilir
çok hafif spoiler olabilir
çok hafif spoiler olabilir
çok hafif spoiler olabilir
çok hafif spoiler olabilir

sonuna doğru doğa üstü bir şeylere bağlandığını okudum sözlükte

çok hafif spoiler olabilir
çok hafif spoiler olabilir
çok hafif spoiler olabilir
çok hafif spoiler olabilir
çok hafif spoiler olabilir
çok hafif spoiler olabilir

sonra da hevesim kaçtı bıraktım izlemeyi. diziler için imdb puanını baz alıyorsan biraz yanıltıcı olabiliyor. dizilerin fanları oluyor ve puana abanıyorlar. filmlerde en yüksekler 8-9 aralığındayken dizilerde 9-10 dikkat edersen.

Ben çok beğenmiştim. David Lynch tarzını seviyorsan kesinlikle beğenirsin bence.

Şahanedir şahane. İzlemek istiyorsan az sabret bence, 29 Temmuz'da bizzat David Lynch'in yönetiminde, ekstra sahnelerinin de bulunduğu Bluray seti çıkacak.

isletmenin cook genis bir dal olmasini bir kenara birakirsak hangi sirkette hangi kitada hangi ulkede calismak istediginize bagli.

dedigin gibi ingilizceyi akicilastirmak hepsinden onemli ama soruya cevap olsun almanca rusca veya arapca bence. tabi hic biri haftasonu kursuyla ogrenilecek diller degil.

param olsa sirf meraktan giderdim. torrente dusmesini bekliyorum. fragmanlara baktim guzel sahneler var. denizde gemilerin taka gibi alabora oldugu bi sahne var orasi gercekci olmamis maket gibi filan ama geri kalan kisimlari begendim.

gecengun de robocop u izledim begendim.

eski godzilla filmlerine sadık kalmışlar gidilir kesinlikle. 98'de ki faciadan sonra uzun zaman oldu sinemada godzilla izlemeyeli gidin görün efendim.

kosmos - reha erdem

maden:
www.sinematurk.com

her şey çok güzel olacak

Die fremde gibi bir şeydi adı
Zenne. Kesinlikle zenme hatta

fasulye

Maden (1978)...

Bugün başka türk filmi izlenir mi?