Ekşi Duyuru

Hassas tartı, öğütücü

Bunları her türlü demleme yönteminde kullanır temel malzeme

grimavi'ye ek olarak şık bir kupa da güzel olur.
Mesela öğütücü + kupa gibi.

Bir kahve delisi olarak beni böyle bir hediye aşırı mutlu ederdi.

V60 Dripper + kağıt filtre + öğütülmüş kahve

veya biraz daha iyi olsun dersen

V60 Dripper + kağıt filtre + kahve öğütücü + çekirdek kahve

Kahve içmeyi seviyor ama yapmayı da sever mi acaba?
Benim gibi tembel bir tipse güzel taze çekilmiş kahve, french press ve termos ile set yapabilirsin.

sosisin etrafındaki plastik dediğiniz şey kuzu bağırsağıdır.

Nasıl bir sosis bahsettiğiniz? Bağırsak olur genelde dışında ve yenir.

satin aldigi kasabi arayip sorduk, plastik o dedi.

Sosisin öldürmediğine plastik bir şey yapmaz.

Aşırı endişelenmeye gerek yok... Küçük miktarda plastik yemek genelde ciddi bi' sağlık sorunu yaratmaz. Yine de yakınınızın nasıl hissettiğini arada bi' kontrol edin. Mide bulantısı, karın ağrısı gibi şikayetleri varsa not edin, bol su içmesini önerin... Bu vücudun temizlenmesine de yardımcı olur.

Eğer kendinizi rahat hissetmiyorsanız UZEM'i arayın (114) Uluslararası Zehir Danışma Merkezi... Onlar size daha profesyonel bir tavsiye verebilir. Ciddi belirtiler görürseniz endişeniz devam ederse de bir doktora başvurursunuz.

tesekkurler, kustu, form cayi iciyor simdi. bir de bagirsak temizleyici iciyor. bu arada ben de yapiyorum bunlari cunku ayni tavada arkasindan pisen yumurtalardan yedim. mikroplastige doyduk.

öncelikle helal olsun. agzınıza kayış gibi gelmedi mi o plastik?
neyse o dıştaki şey plastik hatta böyle poşet plastigi. sosis yiyen insanlarsınız bence plastigi kafanıza takmayın

malzemesi yazmıyor. Zamanında iyi bi Martinez görmüştüm ama bu en giriş modeli ve neden yapıldığı belli değil gibi. Yapabileceğiniz en iyi şey (İstanbuldaysanız) klasik gitar çalan, sesinden ve klavyesinden anlayabilecek biriyle Tünele gidip gitarı denemek.

Fakat şok olmuş durumdayım, normalde Yamaha C40 tavsiye ederdik mesela İngiltere'de falan 110 poundluk bi gitar.(4500tl) Do-re'de 8500 tl :/ Gerçi enstrümanlara ek vergiler gelmişti ama bu ne yahu 2x.

Normal şartlarda 100 dolar civarına iş gören gitarlar bulabilmen lazım.

Girmez.

Girmez tabii ki

tek bir kelimesini dahi yazmadığı, parasını verip başkasına yazdırdığı tezlerle mezun olan öğrenci sayısını bilseniz ağlarsınız. hiçbir şey olmaz.

o zaman bir soru daha sorayım, bunu kime yaptırmalıyım, internette bir sürü sayfa var böyle ama anladığım kadarıyla hemen hemen hepsi tez yazmak üzerine. Formatı bilen ve biraz para kazanmak isteyen bir öğrenciye yaptırmayı tercih ederdim ama böyle birini nereden bulurum bilmiyorum.

Üniversitelerin forumları veya gayrıresmi sayfaları oluyor, birkaç yere ilan vermeyi deneyebilirsiniz.

Yıldız Teknik Üniversitesi için yildizz.com var mesela, zamanında oranın seri ilan kısmından irili ufaklı epey iş bulmuştum.

Ben aldım. Air 2 kullanıyorum, Logitech'in klavyeli kılıfını aldım. Aslında Logitech'ten ikinci klavyeli kılıfım bu, ilk modeli servisten iade kararı aldı, ben de ikinci modeli aldım. İlk modelden ülkede yok zira. Kısacası Logitech tavsiye ederim, adamlar sahip çıkıyor. Uyumlu bir modeli vardır seninkine göre de.

Kapınızda bi kutu olması lazım adını unuttum şimdi turknet gelip kablo bırakıyor onu bi kontrol edin. Kablonun etrafı yapışkanlı isminizin yazdığı bi kağıtla çevrili. Onu sizin telefon hattınıza bağlamanız gerek. Kendiniz veya bi elektrikçi yardımıyla yapabilirsiniz. Yani elektrikçiler 50 tl alıyor benim kardeşim yapmıştı az biraz anlıyorsanız yaparsınız siz de. Sonra da gelmişti internet.

sorunuzdan bağımsız d-smart ve türk telekom aynı adsl altyapısını kullanıyor.
isp değişseniz bile durum değişmeyecektir. bina için durum ve modeminizi gözden geçirin.

türk telekomun biraz daha iyi hizmet verme ihtimali var ama çok düşük olduğu için denemeye değmez. üstteki kişinin dediği gibi fiber (fiber diye sattıkları çoğu altyapı fiber değil) ve bu kablotv şeyi dışında bütün iç telekomun altyapısından dönüyor.

farklı modem de denediğinize göre dsmart müşteri hizmetlerine hücuma devam edebilirsiniz bence.

@tuzumkuru

üstteki kişinin demediği gibi, fiber diye satılan ürünler gerçekten fiber. dsmart fiber altyapısı için turkcell superonline ile anlaşmalı. dolayısıyla sattığı paket superonline'nın altyapısını kullanıyor. kablotv olayı çok farklı. tamamen başka bir isp'nin.

turk telekom'daki görevlinin yapacağı en fazla, sokaktan bina içindeki hub a kadar gelen kısımda sorun olup olmadıgını incelemek. bina içindeki durum için bişi demezler.

Klein

Soho üyelikleri varsa heryerde geçerli dırekr oraya gitsinler.

dörtlük es. quarter rest.

Şu sözü yazdır.

"çok konuşarak bir şey olunsaydı; ormanın kralı aslan değil, papağan olurdu

www.instagram.com

Mükemmel

geçen gün görmüştüm duyurunuzu da, şunu görünce aklıma geldi, paylaşmak istedim
instagram.com

dörtlük es güzel fikir ama belli olmaz diye düşünüyorum.

s-media-cache-ak0.pinimg.com

s-media-cache-ak0.pinimg.com

İzbana binerseniz nergiz istasyonunda inip 10dkda yurursunuz.
Belediye otobüsüne binerseniz yunuslardan sonra inip 2dk yürüyerek bostanliya sahil tarafından girersiniz
Havas, otobüsle aynı güzergah ama bostanlı iskelede inip bostanliya girersiniz.

Bana kalırsa en mantiklisi belediye otobüsü sizin için.

izban en iyi seçenek olur

saat 6:00 - 23:50 arasında gidecekseniz en kolay ve mantıklı seçenek İzbana binmek. Nergiz durağında indiğinizde bostanlının göbeğinde sayılırsınız.
Gece ise zaten havaş yada belediye otobüsüne binmekten başka şansınız yok.

izbana binin, bostanlinin neresinde olduguna bagli olarak nergis ya da demirköprüde inin. otobüsü hic karistirmayin.

arkadaşlar açıklamış ama bir yeri düzeltmek istiyorum sadece nergiz bostanlığının göbeği değil, bi 10 dakika yürürsünüz ama çok yakın ve düz bir yol.

eskiden olsa vakitten kazanın derdim ama şu an farklı düşünüyorum.
hayata bir kez geliyoruz. istediğinizi yapın. kadıköy'de yaşamak istiyorsanız kadıköy'de yaşayın. insan mutlu olacağı şeyi yapmakta özgür olmalı.

ben mesela eve bir kaktüs aldım. saçma bir şekilde gelip gidip ona bakmak bana mutluluk veriyor. siz de, kadıköy'de eve çıkınca, belki eve yorgun bir halde geç vakitte geleceksiniz ama evde geçireceğiniz zamanın kalitesi artacak, kıymetlenecek ve kendinizi huzurlu hissetmenizde yardımcı olacak.

baktınız çok yorucu oluyor, kadıköy'ü bırakıp karşıya taşınırsınız... ne olacak.

istediğim semtte oturdum (kadıköy) tahammül edemedim işe yakın semte taşındım (mecidiyeköy)

10000000 kat daha mutluyum.

kadıköy eski kadıköy değil +1
bi de yolda geçireceğiniz saçmasapan zamanlara çok yazık. ondan sonra kadıköy'e gelip keyfini çıkaracak haliniz kalacak mı acaba o kadar yol ve trafikten sonra.

Levent daha sakin gerçekten. (İçerileri)

kesinlikle ise yakin oturmak. istediginiz zaman hafta sonlari gider kadikoy'de takilirsiniz yine.

Beşiktaş ta otur. Köprü trafiği çekilmez her gün her gün

İşe yakın tabii ki.

10 dakika fazla uyuyayım diye ağladığım oluyor, işe yakın oturmak tabii.

kesinlikle işe yakın.

işe yakın otur kadıköye gezmeye gidersin +1

İşe yakın tabii kiii.

işe yakın oturmak kadar hayat kalitesini yükselten bir şey daha yok sanırım. işe yürüyerek 4 dk'da varıyorum. yok böyle bir lüks.

işe yakın oturmak önemli tabii. şimdiye kadar kadıköy'de oturuyordum, önceleri fındıklı'ya okula gidiyordum vapurla, sonra iki sene caddebostan'a işe gittim.

ama şimdi şubat'ta yeni işe başlayacağım, çekmeköy'de. işe yakın oturmak için taşınmayı filan düşünmüyorum şimdilik, öyle ya da böyle kadıköy'e dönmek, haftasonumu burada geçirmek istiyorum. 6 senenin alışkanlığı da var tabii.

bence de işe yakın otur. mesai zaten 6 da bitiyormuş. kadıköy e yorgun argın eve gelecen napcan. dışarı adım bile atmiycan belki. bir de bilgi ye gidecekmişsin. bana göre işe yakın otur. levent ten kadıköy e haftasonu ya da gitmek istediğin vakit zorlanmazsın zaten. hem levent de iyidir bence. kötü bir semt falan desen hadi neyse belki

Besiktas cok uygun sanki, ortami da kadikoye benzer, hafts sonlari vapurla kadikoye gecersin, mis

Kitapları tek tek aratırsan 3'ünü de bulursun torrent sitelerinde.

Bence dil öğrenirken işin akademik tarafını bir yana koymak lazım. Yani cümle kurarken veya yazarken "şimdi şu tense'i kullanacağım"la gitmek hep kendin için işleri zorlaştırır, dildeki akıcılığın önüne set koyar.

Yabancı dizi ve filmleri ingilizce alt yazıyla izlemeni öneririm. Günlük hayatta kullanılan kelimeler, gramer, cümle yapısı, kalıplar gibi şeyleri görürsün. En kötü kulak dolgunluğu olur ve ders çalışıyormuş gibi hissetmezsin.

kelime ogrenmek icin memrise uygulamasi cok ise yariyor. turkce paragraf yazarken ya da konusma sirasinda da basit cumle kuruyor musunuz peki? belki seviye zorlayan seyler okuyarak bunu gelistirebilirsiniz.

ingilizce chat sitelerinde takılın. bu şekilde neredeyse sıfırdan ingilizce geliştirip erasmusa giden biliyorum adsdgd. bir de ilkokulda ingilizce öğretmenimiz bize yeni öğrendiğimiz kelimeleri 30 defa en az yazdırırdı ödev olarak. o zamanlar sinir olurdum fakat görüyorum ki o zaman öğrendiğim hiçbir şeyi unutmamışım. bence hala güzel bir yöntem. sonra mesela post-itlere kelimeleri ve anlamlarını yazıp evin içinde kullandığınız yerlere asabilirsiniz. tense konusunda @kaportaciyla aynı fikirdeyim.

BBC'yi okuyun her gün. Anlamadığınız kelimelere hemen bakın. Sonra güzel bir Word ya da Excel dosyasına yazın hepsini. Kolayca anlayabileceğiniz üç tane örnek cümle yazın. Google Translate örnek cümle sunuyor. Advanced olmanız zor şu anda. Çünkü advanced demek reading, writing, speaking, listening gibi tüm becerilerde çalışmalar yapmak demek. Bir kelimeyi öğrenirken kelimenin tüm ayrıntılarını öğrenin. Go (v.): gitmek yazıp bırakmayın. O kelimenin diğer kelimelerle kurduğu ilişkilere bakın. Phrasal verbs konusu çok ayrı bir dünyadır. Ona özel çalışma yapmak gerekir. Bol bol kitap okuyun, dizi ve film izleyin, müzik dinleyin.

Ömrümde oturup da 1 saat ingilizce çalıştığımı hatırlamıyorum.

Ona rağmen bayağı ilerledi kendi kendine. Bu nasıl oldu? İngilizce konuşmak zorunda kalınan ortamlar, ilgilendiğim konulardaki wikipedia başlıklarını ingilizce okumak vs.

YDS'de o beton bloğu şeklindeki paragraflardan sadece 7 soru kaçırmışım :)

Bence yaptığınız ingilizce okumalara devam edin. Cümlenin bağlamından çıkıyor genellikle bilinmeyen kelimenin anlamı. Sözlüğe bakmaya gerek bile yok.

reddit'de takıl. yorum oku, yorum yaz.

plato efekti diye bi olay var. dil zaten sürekli gelişmez. bi noktada durursun. belki 2 sene sonra o noktaya aşarsın belki 5 sene sonra.

adam 3 sene ABD'de yaşayıp geliyor aynı TOEFL puanını alıyor.

bu iş süreklilik işi. dili öğrendim diye bi şey yok. cümlelerinin basit olması da gayet güzel. kompleks cümle kurmak iyi ingilizce demek değildir. hatasız, net ve özet konuş yeterli.


listening dil öğrenmenin en iyi yoludur. kulağını eğitirsen "içses"ini de geliştirirsin.

simlocklu cihaz türkiyeyi bırak hiç bir yerde çalışmaz. hangi operatöre kilitliyse onunla çalışır sadece.

İspanya

malta

Octoberfest!!!!

amsterdam tabbki

@fiyfiyt galiba dalga gecmis (unlemlerden oyle bi anlam mi cikarayim bilemedim :D)
Ama yine de dogrusunj diyim.
Oktoberfest ekim ayinda olmaz:/
Son birkac gunu denk gelir, bu seneki 3 ekimde bitiyor mesela.

Onun disinda viyana cunku her mevsim guzel

Biliyoruz herhalde sevgili @kuehles kardeş :D ekim ayında avrupa soguk olmaya baslıyor ara ara yagmurlardan ve gri havalardan hiç bahsetmiyorum bile. Bizimburda fest eylül son haftası baslayacak 24 gibi. Hollanda ya da Fransa'ya git bence. Tam bu mevsime göre bi yer

atina ulan!

ispanya, italya, portekiz, komsu kontenjanindan bi de yunanistan :)

havalar mis, yagmur minimumda, hala bol gunes. daha ne istenir?

mediahuman youtube to mp3 programını indir. linki kopyala o halleder

youtube den önce linkin başına ss koy yani ssyoutube. diye gitsin enterla

(bkz: the witch)

Me earl and the dying girl bayar bu. Ama son çare bunu izle bence.

Maalesef yeni değil ama belki gözden kaçırmışsındır. Daha fazla mutlu eden kaç film olabilir ki; being there.

(bkz: the little death) -> eğlenceli

(bkz: youth) -> sakin

The Lobster, Ex Machina, Le Tout Nouveau Testament

Inside Out. animasyon gerçi ama tam sizin yazdığınız kelimelerin karşılık bulduğu bir film.

Sık sık İngilizce yazı hazırlayan biri olarak verebileceğim iki öneri var:

1) Çok okumak. Remzi Kitabevinde hepsi bulunan Penguin Classics serisini öneririm.

2) www.themostdangerouswritingapp.com Her gün burada bir süre zarfı belirleyip yazı yazın. Olmuş mu olmamış mı yanlış mı doğru mu demeden yazın. Bitirince hatalarınızı düzeltin. Ertesi gün tekrar yazın. Hızlı klavye kullanıyorsanız üç dakika idealdir.

Söylediğiniz pek olacak gibi değil ama şuraya bir göz atın: support.google.com

Eğer blogun adresi, yazar adı olarak seçtiğiniz isim farklı olursa, sıkıntı olacağını sanmıyorum. Blogger'ın doğası gereği Google kişilerdeki arkadaşlarınıza sizi önerebilir. Belki bununla ilgili bir ayar vardır. Ben yerinizde olsam başka bir hesapla o taslaktaki yazıları diğer bloga taşırdım ve her şeyi herkese açık hale getirirdim. Bu şekilde anonim kalabilirsiniz.

İşleyiş kısmına fizyoloji bakıyor. Tıp kitabı olmayan fizyoloji kitabı bilmiyorum ama Vander çok zorlamadan anlatıyordu diye hatırlıyorum.
KhanAcademy videoları da güzel anlatıyor. Mekanizmalarıyla öğretiyor.
Anatomi için Netter'in bilgisayar programı var. Oradan kafanızda canlandırabilirsiniz.

for dummies serisine bakın, yalnız ingilizcesini görmüştüm türkçe var mıdır bilemedim.

doktor hannibal ? siz misiniz ?

kadıköy'de rıhtımda iş hanı var bi tane. ismi neydi şu an unuttum. içinde tıp kitapçıları var. orda kesin vardır. iş hanının adını unuttum. temyiz hukuk var bi tane onun karşısındaki. netten bulunur sanırım.

(bkz: pre dexter detected!)

fitness olarak, forumu zayıf olsa da internet sayfası içeriğini görece iyi bulduğum fitekranı tavsiye ederim. www.fitekran.com

motosiklet.net

gencvefit youtube kanali

ilk ben yazayım
(bkz: umca)

First defence, mis gibi.

gripamol iç.

ada çayı, bir çay kaşığı zencefil, 1 kaşık bal, bir çay kaşığı zerdeçal karıştır iç. ilaca gerek yok.

Hemen umca. Ben hastaligi hep oyle kovaladim. Hatta doktorun, bu saatten sonra kovalayamazsin dedigi hastaligi bile umca ile kovaladim. Hicbir zaman çay, çorba ise yaramadi bende.

Kies'de dışa aktar falan yok mu? Normalde vcard olarak dışa aktarabilirseniz rahatlıkla yapabilirsiniz.

vcard olarak kaydettiğimde her kişi ayrı bir dosya olarak açıyor. bu kadar dosyayı nasıl telefona aktaracağımı bulamadım.

Komut istemicisi ile yapabilirsiniz.

forum.donanimhaber.com

burada anlatılmış, hepsi bir dosyada birleşir.

Bataryayı çıkart 5 sn sonra tekrar tak. Açmayı dene.
Olmadı şarja tak öyle dene.
olmadı... telefoncuya git :)

hepsini denemiştim, o zaman sıra sahtekar telefoncularda :(

muhtemelen android göçmüştür.

Nazlı yardan kara haber var gibi görünüyor...

Geçen hafta aynısı başıma geldi. Şarj entegresi mi ne dedi. O yanıyormuş. Kronikmiş S3-S4 lerde. 50tl sıkışmış. Hemen yapılıyor.

Onlar damar tıkanıklığından değil hipertrofik kardiyomyopatiden ölüyor.

Ikinci elde sanirim 110 tl gibi bir noter masrafi var ayrica sigorta olacak sifir icin emin olmamakla birlikte 350 400 tl gibi plaka masraflari olur. Sigorta masrafi da yine var

ikinci elde ruhsat masrafınız olmaz. ancak, o 500km motor blokunun ömrü konusunda hayati öneme sahip. nasıl yapıldığı önemli. eksik akıllıların 'ciğer açma' dedikleri şekilde yokuş aşağı tam gazla, sürekli redline ile, tekere kalkarak yapıldıysa o motoru hiç almayın daha iyi.

honda iyidir de sıra çok oluyor
yamaha da iyidir

diğerlerini bilmiyorum gis de iyidir bu arada

ben honda'nınkine gitmiştim. çok da memnun kalmıştım. daha onceden hiç sürmemiştim. 2. günün sonunda slalom falan yapıyordum:D

hondaya gittim memnunum

gis'e gittim, hiç memnun kalmadım, honda'ya gideceğim ben de.

ben almam şahsen. dezavantajı sürekli sorunlar çıkması ve deprem riski tabi ki de. ayrıca satmak istesen millet fiyat kıracak. benim gibi adamlar da almayacak. istanbulda her yer merkez artık. maltepe den alsan ne olacak. binecen tramvaya gidecen :)

Kentsel donusum vurursa evin degeri katlanir bunu da dusunun.

binannın arsa payı ne kadar?
bahçesi var mı?

abi adam oturmaya alıyo yatırom değil ki. en son taksimi boşalttılar kentsel dönüşüm diye. hani yapıldı mı oralar. kaç senedir boş. orda oturan adamlar çevre ilçelere dağıldı. istanbulda değilim en son 1.5 2 yıl önce geldim durum buydu. ondan öncede bi 3 4 yıl bura kentsel dönüşüme girecek söylentisi çıktı. yani Kadıköy'de bugün öyle bi şey olsa 10 yıllık mevzu en az. kaldı ki dönüşümün sebebi de ranttır. şu anda yeni köprü havaalanı yapılıyo adamlar bomboş araziler dururken oranın kahrını çeker mi bilemedim. yatırım için olsa zaten düşünmeden alınır da güç bela para biriktirip borca giriyo insanlar bi de abidik kubidik evlerle sorunlarla uğraşammalı bence.

hayatım boyunca kadıköyde oturmak istiyorum ama 3 yıl kadar bu evde oturmayacağım. pek fazla param yok, o yüzden çok kredi çekmek gerekiyor. dolayısıyla ancak hasanpaşa kuşdili arası eski binalara gücüm yetiyor. binanın bahçesi yok. bitişik nizam. krediye uygun. 3 katlı bina.

uzdeniz seni anlıyorum ben de hayatım boyunca izmirde oturmak istedim. izmirde adam gibi semtlere bakıyorum evler 300 400 bin. siktiri çekiyorum. izmir lan ora sonuçta. durum budur :)

Bolgede kac kata izin var insaat icin ?

Kentsel donusume uygunsa kacmaz. Vazgerecersen soyle yerini ben bakayim :)

abi o kadr avantajlı değil sanırım. kentsel dönüşümüm yürütülebileceği bir muhit değil orası. yani başlasalar 20 yıl sürer dvası. bildiğim kadarıyla kadıköyde imarda emsal değerlerde bile sorun çıkıyormuş ama yine de tam araştırmadım, bakacağım.

Hic emlakcilara sormadan belediyeye bir fit bence, ivir zivir her bilgiyi solylerler sana. Cevrede ev sahipleriyle, esnafla vs konus mutlaka.

ya ben binicen metroya tramwaya olayına inanmıyorum. Yani tamam ama Kadıköyde, ne biliyim Sarıyerde Tarabyada(ben oradan bakıyordum da) otursan çıkıp bi deniz kenarında yürürsün gideceğin yerlere yakın olursun. Mesela Beylikdüzünde bilmemnerede lüks site olsa ne olacak, İstanbul'da değilsin ki!? gibi geliyor bana.

bu arada, Afyon'da 500-600 bin'e ev satıyorlar lan geçen gördüm İzmirde 300-400 baya iyi yine sadfsd :D Bu arada İstanbul'da da mesela Ortaköy'de 2+1, 30-40 yıllık binada 400-500 bine bulabiliyorsun, karşılaştırma olarak hani.

öncelikle kadıköyde oturan (annem) (bagdat cad) ve evi kentsel dönüşüme gitmiş biri olarak ve bir diğeri muhtemel gidecek olan (yeldeğirmeni):
1) apartman mustakil mi?
2) kadıköy'ün neresi?
3) arsa payı ne kadar?
bu sorulara göre kat izni cıkıyor, firmada bir iki kat fazla cıkarsa alacagı 4 daireden (1 mılyon tanesı) bile kar yaptıgını dusunerek proje baslatıyor. kısmen kentsel dönüşüm mantıgı, ama taksim-tarlabasındaki gibi değil elbet.

ikincisi curuk bınalara bile kadıköy belediyesi yakın bir zamanda tek tek gitti, ve kısmen zorunlu da olsa binaları yeniletmeleri gerektiğini belirten toplantılar yaptılar. bu binaların cogu bitişik, ve genelde fırmaların istemediği binalar oldugundan kat/mulkiyet sahipleri ileriki bir tarihte bina yenilemeden dolayı belli miktarda ödeme yapmak zorunda kalacaklar. özellikle yeldeğirmeni böyle.

kadıköydeysen deavantajlı olma sansın sıfır. herdaım pahalılığı surer, emlak balonu falan var dıyorlar ama, 30 yıl oncede moda pahalıydı, sımdıde. yanı kucuk tesaduflerden oturu kadıköy patladı gıbı bı durum yok. dedemlerin zamanında bile bi suadiye varmış, gene suadiye. değişen yok bir durum yok bu bölgelerde.
ama ev alacaksan, kadıköyde merkez (bahariye/moda) zaten muthıs pahalı, suan bakabılecegın alanlar yeldeğirmeni olabilir ki orası bile soylulaştırmaya kurban gıttı. hasanpasa gıbı bolgelere bakabılırsın uygun fıyatlı. bagdat caddesını soylemıyorum bile. öte yandan cooooktan gökdelen yapılmıs bolge olan fıkırtepeye de bakman mumkun (ama orada da mın 500 bın).

ne yaparsan yap depreme dayanıksız bir ev'de yaşama

ev alma işlerinde tecrübem yok ama yaşam açısından konuşabilirim. 5 senedir kadıköy'de yaşıyorum, akraba istanbul'a taşınmış ziyaret edeyim dedim, ümraniye'de esenşehir diye bi yerde eve tutmuş, 2+1 daireye 1600 kira + aidat veriyor. neymiş güvenlik varmış, kadıköy'de güvenlik sorunu yaşamamış mıyım. ben kendimi eve gidip gelirken de, evdeyken de bundan 1000 kat daha güvende hissettim. 15 katlı binada 200 kişi ile yaşıyorlar, sitede yürüyen vakit geçiren kimse yok, siteden adımını dışarı attığın an zaten leş, tek gidebileceğin yer avm. istanbul'da her yer merkez filan değil. böyle bi yerde yaşayacağıma pılımı pırtımı toplar anadolu'ya yerleşirim, bu kadar da net konuşuyorum. evin eskisinden yenisinden önemli olansa kaliteli. arkadaşın annesi yeni diye ev aldı bir tek başlarına yıkılmadığı kaldı evin. not: yatırım tavsiyesi değil yaşam tavsiyesidir.

honda civic

geçen sene aynı sorunun cevabını epey bir araştırmış ve honda civic elegance lpg almıştım. hala daha aynı düşüncedeyim, tavsiye ederim.

mondeo.

ford ya da wv modellerinden birine bakardım tercihimde az bir farkla sanırım wv olurdu.
alakasız edit: 2016 yılında lada niva çıkacak o kadar param olsa 36.000 basıp alırdım çok güzel bir araç ayrıca 4*4 orjinal jip yani
alakalı edit: wv alma özür dilerim ya dsg şanzıman baya bi sorunlu oluyor diyorlardı yok nazik kullanman lazım vs. baya bi çalkalandı ortalık o konuda forumlarda falan o zaman ford sana uyar dostum bence

bende civic var. araba zemine çok yakın olduğu için süspansiyon da ona göre. yoldaki bozuklukları biraz fazla hissettiriyor. bu konuda spor araba gibi daha çok. bunu sorun etmeyeceksen civic olabilir. geri kalan şeylerde o fiyat aralığında daha iyi araç yok gibi sanki.

ama dediğim gibi misal bir focusla zemindeki bozuklukları neredeyse hiç hissetmiyorsun, civic hissettiriyor.

Astra alırdım.

seat leon.

Yeni seri dizel Peugeot 308

Seat Leon

göztepede medipoint var. ben oraya gittim memnundum. doktorun adı erdaldı. sgk geçiyor.

Şu anda Acıbadem'deki Acıbadem Hastanesinde görev yapan Atilla Bey var, ancak doktor değildir, fizik tedavi uzmanıdır, inanılmaz derecede bilgili, ilgili ve kibardır. İşini layıkıyla doğru düzgün yapan ender insanlardandır. Ben çok memnun kalmıştım, sonuna kadar tavsiye ederim: www.sensgelisim.com

Bir ilave bilgi daha...bahsettiğim merkezdeki diğer fizik tedavi uzmanları da, her yerdeki diğerleri gibi "höt zöt" - hastayı azarlayarak, çocuk yerine koyarak ve endişelerini dikkate almaksızın davranıyorlar, Atilla Bey bir istisna.. Herkese "siz" diye hitap eder ve çok naziktir, işinde en iyilerden biri olmasının yanısıra böyle bir nezaketi de var, ben kendisine 25 seans gittim ayak bileği kırığı ve bağ kopması nedeniyle ameliyat olduktan sonra. Oradaki diğer uzmanların başkalarına davranışını gördüm, başka merkezlerdeki uzmanların tavırlarını okudum/dinledim; bana öyle birileri denk gelseydi ağlayarak kaçardım oradan ve muhtemelen daha hala topallıyor olurdum ki, şimdi ayağımda metal olduğu bile belli değil, "ayağın bir numara büyük kalacak hep ve ortopedik ayakkabıdan başka birşey giyemeyeceksin" dediler, çıtır çıtır topuklularımı giyiyorum, ameliyat öncesi ayak numaramla - hepsi de, Acıbadem'deki doktorum Mustafa Seyhan ve fizik tedavi uzmanım Atilla Ünver sayesinde. Çok reklam koktu ama hayatımı geri verdiler adeta, o yüzden ne kadar övsem az..

teşekkürler @cedilla, siteye baktığımda çocuk gelişim sorunları listelenmiş görüyorum ama kırık için de fizik tedavi ihizmeti veriyorlarsa bize de bakabileceklerdir o halde. sgk geçmiyor sanırım burada, değil mi?

financial times deutschland, capital bi' de bilanz var. şurada da bi' liste var ama güncel olmayabilir:
de.wikipedia.org

google'da deutsche wirtschaftsmagazine şeklinde arama yapabilirsiniz.

Handelsblatt ve Frankfurter Allgemeine Zeitung ekonomi bölümü

valla hepsini izledim aslında.

"cloud atlas", "looper" var 1-2 yıllık filmler. tabii açlık oyunları serisi de iyidir.

bunları da izledim, bokunu çıkarmışım galiba.

1997 eski sayılmazsa Gattaca.

transcendence ve Lucy ikisi de mükemmel değil ama izleniyor.

merhaba. henüz interstellar'ı izlemedim. bu sene için favorim; www.imdb.com

arama yapman içinde liste

www.imdb.com

the children of men
minority report
never let me go
district 9
total recall
divergent
x-men: first class & the days of the future past

Predestination. Oha lan bu ne boyle dedirten cinsten...
www.imdb.com

tam bilimkurgu değil ama;

the maze runner

primer

milliyet de sonuk biraz aslinda. sahibinden ve hurriyet'ten donuyor isin cogu.

sahibinden ve emlakjet

emlakjet de var

başvuru yaparsan kimse bir şey demez, 1 hafta içinde de yeni operatöründe olursun. senin dediğini çağrı merkezinden diyalog kurarak yaptırabilirsin.

vodafone'a geç ciddi ciddi. iyi bence.

avea'nın çekmediği koca bir yalan. hatta türkiye'nin en büyük yalanı olabilir.

fiyatlar vodafone ve turkcell'de aynı. numara taşımaya vodafone'nun sunduğu hiçbir avantaj yok.
Turkcell ve vodafone'daki 60 TL'lik tarifeler avea'da 30 TL.
Avea Prime ise 37,5 TL ki benzer tarife turkcellde 120 lira filan.
Havataş ve İspark ayda 5 kere bedava,ikisini de çok kullanıyorum. (gerçi yıl sonuna bitiyor bunlar ama başka bir şey gelir heralde) taahhüt vermeden bunu bir deneyeyim dedim.

güle güle derler. kampanya yapalım falan demezler.

Avea'nın çekmeme muhabbeti kesinlikle abartılıyor.

1 2 yıllık avea kullanıcısıyım. yoğun olarak arama ve internet kısmısından yararlanıyorum. aveayı şöyle anlatiym dostum, aveanın ve dahili tüm operatörlerin artık çekmediği hiçbir yer yok ama aveanın görüşme kalitesi çok fena. internet meselesi de i4s ve note 2 ile devamlı test ediyorum, devamlı kötü. interneti çok kötü, görüşme kalitesi dandik.
ama bunların hiçbiri türksel kazığının bedeli etmez. türksel kullanma kullandırma.

görüşmeden dolayı hiç demedim aveadan bıktım diye. burda sıkıntı yok, internetten dolayı sıkıntım var ama turkcel aveanın 25 tl ye paketle birlikte verdiği 1 gb internet için türksel 5 yüz milyar milyon istiyor. hiç gereği yok.

ebay zaten bunun babası.

www.aliexpress.com

www.amazon.com

donedeal.ie

leboncoin.fr

rusya: molotok.ru
hollanda: www.marktplaats.nl

(bkz: classifieds)

Google'da classifieds script diye aratın.

geçen yıl sınırsız fiber nete 53 lira ödüyordum, bu yıl 58 (2 yıl taahhütlü ve internet tivibu dahil) oldu. bir yıllık aboneliğim dolunca kampanya kapsamına çıktığımdan 70 tl üzeri fatura ödemeye başladım. önce aboneliğimi iptal ettirdim. ttnette iptal ettiren abonelere geri dönmeleri için daha ucuza seçenekler sunuyorlar. o kapsamda başvurdum sadece 4 tl zam olmuş oldu. bu yolu tavsiye ediyorum.

aradığın şey uydunet. tivibu yavaş tepkiler veren lanet bir şey. uydunet + teledünya mis.

Washe +1.
Uydunet + teledünya + sabit telefon.
24 ay taahhütlü üst paket tv kanalları (sadece sinema tv'ler dahil değil) 45 lira civarı alabilirsiniz sanırım. Çok memnunum, tavsiye ederim.

uydu net +5

50 gb akk 10 mbit hız ile teledünya 40 tl ödüyorum ve çok memmunum.

dsmart yalın internet aldım, sinema dizi ve belgesel kanalları var. memnunum.

sadece mobil de var sanirim. ben de bulamadim dun.

bana kalırsa ipek yolu tarihinden başlardım. sonra ilgimi çeken devletleri derinlemesine anlatan kitaplara yönelirdim.

uzun vadeli düşünerek alışveriş yapacaksın bu durumda. yaz sonu indirimlerinde bi sonraki yaz giyeceğin şeyleri alacaksın, kış için de aynısı. fabrika satış mağazası gibi yerleri de öğrenmen iyi olabilir. mesela mavi jeans'in bayrampaşa'da böyle bir mağazası var, geçen yaz sonunda o sezonun tshirtlerini 5 liraya satıyorlardı. gibi gibi şeyler.

Sorduğuna göre muhakkak +25sin.
15-20 civarı kurtarıyorda sonrasında olmuyor.

Hani kelepir düşürmek istiyorsan internette dolaşman gerekir, bende çok sevmem ama kimi zaman iyi markaların ciddi indirimleri oluyor. Tabi bedenini denk getireceksin vs ben yapamıyorum mesela.

Ama mağazalardan alacak olursan öyle bir şansın yok. Yani ben bulamadım. Dünya para bayılıyorum ama güzel kıyafetler gerçekten. Onun haricinde ucuz mal kendini net bir şekilde gösteriyor.

Lcw ve defactoda da bu tür pantolonlar var. Outlet de gezebilirsin

kadınlar ucuza giyiniyor ama hergün farklı giyiniyor bizle aynı hesaba geliyor. dockers gap zara pantolon gömlek ayakkabı 400-450 tutuyor takım ama uzun süre giyinebiliyorsun. hergün farklı bi kombin giyinme zorunluluğu görmüyorum ben kendimde erkek olarak. bedenlerini öğrenip internetten alışverişe de yönel hafiften.

Bitt pazarları... 25 liraya bir senelik kıyafet alıyorum. Takip etmek, kovalamak lazım ama...

istedigin markada hangi bedenin sana uydugunu biliyorsan internetten cidden ucuza alabilirsin bir ton markayi. Bir de yerli markalara bak daha cok derim cunku dockers filan turkiye'de efsane sacma fiyatlara satiliyor. ayni sey GAP ya da Tommy icin de gecerli.

iyi giyinme anlayışın marka giymek mi?

250 liraya colins'ten 3 tane pantolon alırsın.

lcw, defacto, colins gibi yerlerden alışveriş yapmıyorum artık çünkü kıyafetleri ilk yıkamadan sonra paçavraya dönüyor. (kot pantalonlar hariç)

marka giyinmek umrumda değil açıkçası, kullan at kıyafet giymek istemiyorum sadece.dockers o standardı sağladığı için örnek verdim ama tek renk tişörtlerde erdem'den (marka) giyiniyorum mesela.

(bkz: karasu)

şile, ağva, gebze, kandıra taraflarına bakın, köylerden yer bulabilirsiniz. ağva ve şile pahalıdır.

ben de karasu diyorum. ayrıca akçay da düşünülebilir.

İstanbul avrupaya yakınlık yeterliyse tekirdağ da çok çok ucuz yerler var. Bakırköye 1,5 saat

tekirdağ ve kırklareli'nin karadeniz kıyıları, hatta spesifik olarak önereyim; saray, bahçeköy.

Ben buradan araç kiraladım ama İtalya'da. Bir sıkıntı olmadı, sadece aklınızda bulunsun burada bir sigorta yapıyorlar online kiralama yaparken, daha sonra aracı teslim alırken kiralayan şirket o sigorta şöyle böyle başka sigorta yapmanız lazım vs. diyor. Biz kabul etmemiş rentalcars'ın sigortasıyla devam etmiştik başımıza bir şey gelmedi, gelseydi sigorta süreci nasıl olurdu bilemiyorum.

kiralama şartlarını çok dikkatli okuduktan sonra herhangi bi problem olmaz.

arguscarhire.com 'u kullanıyorum ben de.

ayrıca rezervasyonu yaptıktan sonra mutlaka kiraladığınız firmanın ofisiyle telefon ya da mail yoluyla görüşüp teyit edin rezervasyonunuzu ve aklınıza takılan tüm detayları sorun. (ekstra ödemeler, sigorta kapsamı, masada ödeyeceğiniz ücret vs.)

ben de karadağ da kiralamıştım. Düşündüğümden daha sorunsuz bir süreçti. Bize de sigorta için günlük 5 euro gibi bi maliyet çıkmıştı.

Ben Amerika için kiralama yaptım. Zaten arabayı kiralayan bu firma değil, sadece aracı görevi görüyorlar. Rezervasyon yaptırınca Dollar, Fox, Alamo vs firmalara yönlendiriyorlar.

Tek yön kiralama yapacaksan dikkatli ol, tek yön ücreti bankoda belirtilecektir diyor. Aynı yerden alıp bırakacaksan ekstra bir ücret ödemiyorsun.

Bir de benzin klozuna dikkat et. İlk depoyu sen ödüyorsun, sonra aracı dilediğin seviyede benzinle geri getirebiliyorsun gibi bir şart vardı.

araç dollar'dan geliyor. ama mesela dollar'ın sitesinde fiyat 760 dolar, burada 310 dolar, başka bir kiralama sitesinde 800 dolara yakın. fiyatlar böyle olunca mutlaka ek bir maliyet çıkar diye düşündüm. abd de size ek bir maliyet çıkarıldı mı?

Hayır, ben de Dollar'dan kiraladım Rentalcars.com üzerinden.

Dollar bankosunda sadece 1 depo benzin ücretini ödedim. Araca sigorta isteyip istemediğimi sordular, hayır dedim. Rentalcars.com üzerinde zaten sorumluluk sigortası dahildi eğer değişmediyse.

Aracı teslim ederken de sağına soluna baktılar, 0.00 USD fişini verip yolladılar.

Tek yön kiralama değilse ek ücret çıkacağını sanmıyorum.

İndirim olmasının sebebi rentalcars.com firmalara belli bir kiralama sayısını taahhüt ediyor ve bu indirimi alıyor. Kayak.com, booking.com gibi siteler de benzer mantıkla çalışıyor.

süper, çok teşekkürler!

tire

aha bu "-"

bildiğn tire.

kelimeyi de yazak bari: hyphen

midtown madness 2'de deli gibi gezerdik zamanında.

Assasins creed çok iyi denemediyseniz eğer. Hikaye olarak güzel yani.

heroes 3, age of empires, half life efsane oyunların başında gelir benim için.
Edit: abowww midtown u nasıl unuturum ama 1 olan bence efsane.

özlüyorum, fakat şimdiki jenerasyondan da şikayet etmiyorum. skyrim'imiz var, metal gear solid tam gaz, keza final fantasy öyle.

hayatım boyunca tek bir oyun oynadım diyebilirim; counter-strike
99'da çıktı. cs 1.5 bilemedin 1.6'dan sonra hiçbiri ilgimi çekmedi.

1,5-2 sene öncesine kadar deli gibi maç atardım.
çocukluğumda mahallede ödetmesine oynardık, adına da party derdik.

sırf counter için o günleri tekrar yaşamak isterdim.


şimdi hiç oyun oynamıyorum. önceden de hiç oynamazdım. sadece counter. o da en eski sürümleri.

fifa 99', gta 2, midtown madness ve pes6'yı da kısa süreli oynamışlığım var.

Dragon Age serisi derim.

şöyle nokta atışı isim verebilir misiniz?
dragon age ve assasins creed'i duymuştum. creed için bir süre sonra çok tek düze oluyor diyorlardı. (gerçi diablo 2 de öyle mesela)

ne dersiniz, dragon age mi indireyim?

not:
Ben de şimdiki oyunlardan şikayetçi değilim aslında, sonuçta asıl oyun oynayan kitle bunları istiyor ve çok güzel oyunlar çıkıyor. benim neslim yüzüklerin efendisi'nin ilk önce kitabını okuyup, sonra filmini izleyip en son da oyununu oynadığı için hikayelere takık sanırım biraz. şimdi sıra tersten gidiyor.

lord of the ring - the battle for the middle earth. ama birincisi...

özlememizin nedeni o zaman çocuk olmamız bence.

şöyle açıkliyim: çocuksun, daha önce hiç bilgisayar oynamamışsın, hatta görmemişsin. daha önce oynamamış olmanın getirdiği açlıkla, büyük bir istekle oynuyorsun oyunu.

şimdi tabii zor beğeniriz çünkü 1000 tane oyun oynamışız şimdiye kadar ve yüzlerce oyunun içinden seçim yapıyoruz, her zaman daha iyisini istiyoruz.

midtown neydi ya, heroes da aylarımızı gömerdik. Şu dlc'ler, sandbox muhabbetleri çıktığından ve oyunlarda esas ağırlık online multiye kaydıktan sonra 90ların oyun ekolü tamamen bitti. Mainstream oyunlarda artık campaignler çok yalan, yapımcılar hikaye yerine grafiklere yükleniyorlar artık tamamen. Hollywood'a döndü oyun sektörü, içi boş büyük yapımlar var sadece. Lakin indie game'lerde umut var bence. Arada çok güzel yapımlar çıkıyor ama takip etmek zor.

Hiç yeni bir oyun değil ama hikaye seviyorsan prince of persia üçlemesini(sands of the time, warrior within, two thrones) mutlaka oynamanı öneririm.

oymak beyi onun da etkisi var ama bence daha çok yakuza123'ün dediği gibi oyun anlayışı değişti. dolayısıyla o nesle hitap etmiyor. yoksa arada bir çıkan çok güzel oyunlar oluyor, günlerce deli gibi oynayabiliyoruz. (benim için cod serisi mesela, resmen psikolojim bozuluyor amk)

tropico 3-4
oymak beyi+1
delta force serisi vardı mesela çok iyiydi bence
ya da bir max payne 1-2.

İss ve iss2'de master lig keyfi. Playstation 1'in tadını başka hiçbir şeyde bulamadım.

grim fandango tadında psychonauts var. (o da tim schaffer yapımı)

aynen çok özlüyorum bomberman, mario, volfied falan.

Amerika'yla ilgili bir tecrübem yok ama bunun bir tatil olarak kalmasını istiyorsanız bence kiralayın.
Al-satla uğraşmayın.

500'u gozden cikartin bence, kiralayarak daha kaliteli/modern arabalara binebilirsiniz. arac aliyim deseniz cok eski arabalar bulursunuz.

biz de aynı durumda kalmıştık. sonra gideceğimiz yerlere uçakla gidip orda araba kiralamanın hem zaman açısından hem de daha kolay olacağına karar vermiştik böylece new york miami ve tüm batı sahilini gezdik ama bunu tavsiye etmem.
onun yerine 3 arkadaş atlayın san franciscodan otobüse bostonda kiralayın arabayı

ABD'de baya uzun yol yaptım, meraktan soruyorum: LA-MA arasını kaç zamanda gitmeyi planlıyorsunuz? sağlam mesafe...

drop-off olayı aracına göre ve firmasına göre ciddi fark yaratabiliyor, 500den daha düşüğe bu işi kapatmanız olası. 10'dan fazla rental company var hepsini test edin ve modellere göre de deneyin.

plan tam iki haftada bitirmek. alamo, avis, enterprise, hertz'ün sitelerine baktım. şimdilik en ucuz fiyatlar alamo'da. aslında 500 dolarlık drop off bedelini 250'ye düşürsem razı olacağım gibi.

miles&smiles uyesiyseniz hertz'in sitesine bir de thy uzerinden (m&s sitesi olabilir emin degilim) girmeyi deneyin fiyatlara oyle bakin.

thrifty, budget, dollar ve advantage sitelerine de bakın. günleri değistirerek bakın, o bile fark eder. mutlaka havaalanından alıp havaalanına bırakın (şehiriçi daha kolay ama daha pahalı olur). tanıdıkta gold üyelik olan varsa o da extra indirim sağlar.

şöyle bir baktım da: 1600 civarına ufak araç, 2000 civarına mid-suv bulabilirsiniz (6-20 haziran arasına baktım)

priceline.com'u dene dostum. teklif veriyosun , bidlere göre belli insanlar kazanıyor. belki daha ucuza kapatırsın.

nevizade alem var mis gibi fasıl dansöz çirkin ama idare eder.

üzümkızı

Servisteki birisi yaklaşınca sana haber versin. Sana 5 dk kala çaldırsın mesela sen de evden çık.

edit: Anladım hocam.

servis kapı önünden almıyor. 15-20 dakikalık bir yol gitmek durumundayım. rotada trafik çok değişken ve servise binen insanların sürekliliği yok. o yüzden telefonla haber verme soruna çözüm olmuyor.

Servisteki haber verince bazı sıkıntılar yaşanabiliyor.

Ben sabah 06:30'ta servise biniyorum ve 7:30-8:15 arası birilerini alıyoruz. Oraya gelişimiz için de 45 dakika bir zaman aralığı var. Ama şu var ki servise bindiğinde herkes uyuyor, arama yeri ve zamanı kaçırılabiliyor. Ben çoğunlukla uyumasam bile hatada bir veya bazen iki gün, özellikle Cuma'ya doğru uyuyakalıp kaçırıyorum yeri.

Yine de arkadaşı aramaya çalıştım uyumadığım zamanlarda, arkadaş "Beni şu noktada iken ara ve trafiği haber ver" demişti. Öyle de yaptım ama kapalı trafik birden açıldı veya açık trafik birden kapandı. Arayıp "Yavaş yürü" veya "Koş koş koş, yetiiiiş" demek zorunda kaldım. Internet'teki her türlü trafik uygulamasını denedik, hiç biri ihtiyaca cevap vermedi ama bekleme süresini bu şekilde 20 dakikaya düşürdük.

En son çare olarak, arkadaş uyandığında ve çıkacağı zaman şoförü arıyor. Bu sefer de tahminler tutmadı, biz bekliyoruz, arkadaş her gün koştura koştura geliyor. Bunun sonucunda da servisteki insanlar, "Beni beklemiyoruz, onu bekliyoruz", "Evinden alalım bari, bu ne" diye laf etmeye başladı. Arkadaşım da kendisine gelen bıkkınlık sonucu sabahları servis kullanmayı bıraktı, sadece akşam geliyor.

Servis şöförünü kafalayacaksın, gerekirse yemek ısmarlayacaksın, bir işini göreceksin vs. 15-20 dk kala seni çaldıracak. Bunun başka yolu yok.

servis soforu de sen de iphone kullaniyosaniz iphone u bulun arkadasimi bul versiyonu gibi bi sey var. oyle takip edebilirsin uygulamanin adini hatirlarsam yazarim. android de var mi bilmiyorum.

find my friend di sanirim.

servisteki birinin telefonuna glympse kur, her sabah binince aktive edip linki seninle paylassin, sonra uyusun. sen ister telefondan ister bilgisayarindan duruma bak, haberdar ol. gene de trafik birden acilirsa sicarsin. (onun icin de waze ya da yandex navi denenebilir)

www.pdfindir.com
www.nilforum.com
linklerin sağlıklı olup olmadığını kontrol etmedim
denemekte fayda var

ders kitabı çok katı olur be arkadaş. böyle sade bir dilde anlatan bir kitap önersin önerenler

Dutta'nin microekonomi kitabi vardi. Bi amazondan bak derim.

youtube da "game theory economics" arat vidyolar var.

Turkce olarak da sunu buldum.

www.youtube.com

Insan davranislarinin ekonomik olaylara etkisi icin, "davranissal iktisat" var. Ona da bakabilirsin. Ingilizcesi "Behavioural Economics". Freakonomics gibi kitaplar var onlari da okuyabilirsin.

matematik temelin nasil? eger iyiyse (az cok real analysis, prob., measure theory biliyorsan) dogrudan ders kitaplarina dalabilirsin. o durumda rubinstein & osborne'un a course in game theory yeter de artar bile. matematikle aran yoksa, thomas schelling'in strategy of conflict ve osborne & dixit'in thinking strategically (turkcesi de var) guzel kitaplar. bir de sozlukte game theorist diye bir arkadas var. onun yazdiklarina bakabilirsin.

ben pollak'in yale'de verdigi ders de internette bulunuyor.

bu arada freakonomics'i okuma. onun yazari ciddi game theory'cilerce itin gotune sokuluyor. davranissal iktisatla ilgili hafif bir seyler okumak istiyorsan, nudge, the paradox of choice ve dan ariely'nin kitaplari freakonomics'ten bin kat iyidir.

akil oyunlari bir sey anlatmiyor ki. bardaki hatun sahnesinde de yanlis anlatiliyor.

Kesilmez.

15 güne kadar ceza yok diye biliyorum.

bir kaç hafta için bilmiyorum ama ben 6 ay geciktirdiğim için muayene ücreti artmıştı. zaman geçtikçe zam biniyor. kesin bilgi

sadece muayeneyi yaptırmaya gittiğinizde gecikme cezası ödersiniz.. o da 8 tl gibi bişi olur..

ekonomi için the economist'i takip et yeter.
hatta malum ortamlardan her haftaki dergiyi pdf olarak da bulabilirsin.

www.reddit.com

burdan birçok fikir edinmen mümkün

favorim: www.breakingnews.com

ne tür haberleri, hangi ülkeleri takip edeceğine bağlı biraz. ben huffington post takip ediyorum mesela. ingilterede balon patlasa haberim oluyor